Aort Kapak Hastalıkları Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Aort kapak hastalığı, kalbin sol bölgesinden tüm vücuda giden anaatardamar arasında olan kapacığın geriye kaçırma yani kapanamama bozukluğudur. Bu durum farklı nedenlerden dolayı meydana gelmektedir.

Haber Merkezi / Aort kapak hastalıkları genellikle doğuştan kalbin iki yaprakçıklı olması, doğuştan bağ dokusu yetmezliği olması ve romatizmal kireçlenme nedenleriyle oluşmaktadır.

Aort Kapak Hastalıkları belirtileri nelerdir?

Aort kapak hastalıkları aort kapak darlığı ve aort kapak yetmezliği olarakikiye ayrılarak farklı şekilde görülmektedir. Yaşanan bu rahatsızlıklar iki farklı hastalıklar olsa da genellikle belirtileri aynı şekilde seyreder. Her iki hastalıkta oluşan belirti ve şikayetler genellikle bayılma, göğüs ağrıları, çarpıntı, yorgunluk ve nefes darlığı olarak olarak görülmektedir. Bu şikayetlerin hepsi aort kapak yetmezliği ve aort kapak darlığı anlatmaktadır.

Bayılma
Göğüs ağrısı
Nefes darlığı
Çarpıntı
Yorgunlu

Aort Kapak Hastalıkları nedenleri

Aort kapak darlığı ve aort kapak yetmezliği hastalıkların oluşma nedeni genellikle aynıdır. Bu iki hastalığın ilk nedeni doğumsal nedenlerdir. 3 yaprakçıklı olması gerekli kapakların iki yaprakçıklı olması ile yaşanır. Bu durum nedeniyle kapak tam olarak kapanamaz. Kapağın tam olarak kapanamaması ise aort yetersizliğinin oluşmasına neden olmaktadır.

Kapakların 3 yaprakçıklı olmaması hali aort kapak darlığına da neden olur. Romatizmal hastalıklar özellikle ateşli romatizmal hastalıklar aort kapak darlığını oluşturan etkenler arasındadır. Aynı zamanda aort kapak yetersizliğide bu durumda görülmektedir. Yaşın ilerlemesi ile kapaklarda kalınlaşma yaşanır. Kalınlaşmalar esnekliğin bozulmasını sağlar. Bu yüzden aort kapak yetmezliği görülür.

Aort kapak hastalıklarının oluşmasında farklı nedenlerde vardır. Bunlar genellikle bazı hastalıklardan oluşur. Bu hastalıklar birbirinden farklı durumlardan meydana gelen hastalıklardır. Hipertansiyon, şeker hastalığı, börek yetmezliği, kolestrol ve bağ dokusu hastalıkları aort kapak hastalıklarında risk faktörleri olarak bilinmektedir. Aynı zamanda sigara kullanımı bu hastalıkta risk faktörleri arasındadır.

Doğuştan iki yaprakçıklı olması
Bağ dokusu yetmezliği
Ateşli romazitmal hastalıklar
Yaşın ilerlemesi

Aort Kapak Hastalıkları risk faktörleri nedir?

Yaşlanma, kapaklardaki kireçlenmenin doğal sebebidir. Bu yüzden, aort kapak hastalıkları açısından, 65 yaş ve üstündeki bireyler birincil risk teşkil ederler.

Aort Kapak Hastalıkları komplikasyonları nedir?

Aort kapak hastalıklarının komplikasyonları, hastalığın türüne bağlı olarak değişiklik gösterir.
Aort darlığı rahatsızlığında görülen birtakım komplikasyonlar: Göğüs ağrısı, kalp yetmezliği, ritim bozukluğu, bayılma.
Aort yetmezliği rahatsızlığında görülen birtakım komplikasyonlar: Göğüs ağrısı, aşırı hissedilen yorgunluk, nefes darlığı, çarpıntı.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Herhangi bir kalp sorunundan şüpheleniliyorsa, yapılacak ilk iş hastanelerin kardiyoloji bölümlerine gitmek olmalıdır.

Tetkik yöntemleri nelerdir?

Aort darlığının tetkik yöntemleri: Kalp ultrasonu yöntemiyle kalpte üfürüm sesinin var olup olmadığına ve darlığın derecesine bakılır. Aort kapak alanı; 1.5 cm2’den büyük ise hafif aort darlığı, 1.0 cm2 ile 1.5 cm2 arasında ise orta aort darlığı, 1.0 cm2’den küçük ise ciddi aort darlığı teşhisi konur.
Ayrıca tanı amaçlı cerrahi müdahalede bulunulabilir.
Aort yetmezliğinin tetkik yöntemleri: Aort darlığını teşhis birtakım yöntemler kullanılarak sol karıncık boşluğunun boyutuna ve kalbin kasılma fonksiyonuna bakılır.

Aort Kapak Hastalıkları tedavi yöntemleri nelerdir?

Aort kapak hastalıkları; romatizmal ateş rahatsızlığının oluşmasını önlemek ve enfeksiyon riskini en aza indirmek amacıyla gerekli ilaçlar ile tedavi edilebilir. İleri boyuttaki rahatsızlıklarda aort kapağını değiştirmek üzere cerrahi müdahale söz konusu olabilir.

Aort Kapak Hastalıkları yaşam stili önerileri

Aort kapak hastalıkları gibi kalp rahatsızlıkları riskini minimuma indirmek için, yaşam boyu sürekli çalışan kalbe iyi bakmak gerekir. Sağlıklı beslenmeli, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan vazgeçmeli, yaşa ve şartlara uygun düzenli egzersizleri ihmal etmemelidir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Fenerbahçe’den Avrupa’ya Buruk Veda!

Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi son 32 turu rövanş maçında deplasmanda karşılaştığı Rusya ekibi Zenit’e 3 – 1 mağlup oldu ve Kupa’ya veda etti. Fenerbahçe, İstanbul’daki ilk maçı 1-0 kazanmıştı.

Haber Merkezi / Fenerbahçe’nin golünü 42. dakikada Mehmet Topal kaydederken, Zenit’in gollerini ise 4. dakikada Ozdoev ile 37. ve 76. dakikalarda Azmoun kaydetti.

Goller:

4. dakikada Zenit öne geçti. Soldan gelişen atakta Driussi’nin ortasında penaltı noktası civarında Sadık Çiftpınar’dan seken top Azmoun’un üzerine geldi. Azmoun, topu göğsüyle sağında müsait durumda bulunan Ozdoev’in önüne gönderdi. Ozdoev, kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda meşin yuvarlağı filelere gönderdi: 1-0.

37. dakikada Zenit farkı 2’ye çıkardı. Driussi’nin soldan ortasında penaltı noktasında iyi yükselen Azmoun, kafayla topu ağlarla buluşturdu: 2-0.

43. dakikada Fenerbahçe farkı 1’e indirdi. Sağ tarafta topla buluşan ve yay içine hareketlenen Mehmet Topal’ın sol ayağıyla yaptığı sert vuruşta, meşin yuvarlak filelere gitti: 2-1.

76. dakikada Zenit farkı yeniden 2’ye çıkardı. Dzyuba’nın ara pasında ceza sahası içinde kaleciyle karşı karşıya kalan Azmoun, meşin yuvarlağı ağlarla buluşturdu: 3-1.

Stat: Krestovsky

Hakemler: Michael Oliver, Stuart Burt, Simon Bennett

Zenit: Andrei Lunev, Branislav Ivanovic, Igor Smolnikov, Aleksandr Anyukov, Yaroslav Rakitskyi, Hernani Junior (Robert Mak dk. 56), Wilmar Barrios, Magomed Ozdoev, Artem Dzyuba (Musaev dk. 88 ?), Serdar Azmoun (Zabolotny dk. 80 ?), Sebastian Driussi

Teknik Direktör: Sergei Semak

Fenerbahçe: Harun, Sadık, Şener, Hasan Ali (İsmail dk. 67), Skrtel, Jailson (Slimani dk. 80 ?), Eljif Elmas, Mehmet Topal, Moses, Alper (Tolgay dk. 46), Ayew

Teknik Direktör: Ersun Yanal

Goller: Ozdoev (dk. 4), Azmoun (dk. 37 ve 76) (Zenit), Mehmet Topal (dk. 43) (Fenerbahçe)

Paylaşın

CHP’li Özel: Bu Ülkenin Beka Sorunu 1923’te Çözüldü

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Özgür Özel, Halk TV’de “Serhan Asker ile Siyaset Kültürü” programında beka tartışmalarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Özgür Özer, beka tartışmalarına tartışmalara ilişkin yaptığı açıklamada, “29 Ekim 1923’te bu ülkenin beka sorunu çözüldü. Beka sorunu var diyenlerin partilerinin beka sorunu var. Recep Tayyip Erdoğan’ın, Devlet Bahçeli’nin beka sorunu var.

Cumhuriyet değerlerine sahip çıkıldıkça, ay yıldızlı al bayrağa ihanet edilmedikçe, bir siyasi çıkar uğruna olmadık mihraklarla işbirliğine gidilmedikçe, bu ülkede Atatürk ve devrimleri tartışmaya açılmadıkça bu ülkenin beka sorunu olmadı, bundan sonra da olmayacak. Kendi bekasını, ülkenin bekasına endeksleyenler, özgüveni olmayanlar, gece korkudan uyku uyumayanlar, 3 belediye giderse bu ülke çökecek gibi gösteriyorlar. Bunu yapmaya kimsenin haddi yoktur” dedi.

CHP’li Özel, konuya ilişkin yaptığı açıklamanın devamında, “14 Mayıs 1950 seçimlerine gidilirken İsmet İnönü, ‘Benim yerime Demokrat Parti gelirse, beka sorunu ortaya çıkar’ demedi. Adnan Menderes, 1954’te ‘Kore’de bir tugay askerimiz savaşıyor, bana oy vermezseniz, yandınız’ demedi. Bülent Ecevit ne Kıbrıs Barış Harekatı sürecinde, ne de 1998’de Suriye ile savaşın eşiğine gelmişken, ‘Bu seçimler beka seçimidir’ demedi.

Turgut Özal, 1991’de Körfez Savaşı’nı bahane edip bir beka seçimiyle karşı karşıyayız demedi. Süleyman Demirel ne sokak hareketlerini ne ekonomik krizi bahane etmedi. Kendi bekasını, ülkenin bekasına endeksleyenler, özgüveni olmayanlar, gece korkudan uyku uyumayanlar, 3 belediye giderse bu ülke çökecek gibi gösteriyorlar. Bunu yapmaya kimsenin haddi yoktur” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

HDP, Kürt Partileri İle Seçim Protokolu İmzaladı!

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, KDP-T Diyarbakır merkezinde Kürt Partilerinin temsilcileri ile seçim ittifakına ilişkin protokol imzaladı.

Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, imza töreninde yaptığı konuşmada, “Özellikle kamusal alanda, başta Kürt dili olmak üzere birçok dilin yasaklı olduğunu bilerek, tüm anadiller üzerindeki baskıların, yasakların kalkması temeni ediyorum. Aslında tam da bugünün ruhuna denk gelecek şekilde önemli bir protokolü imzalamış bulunuyoruz” dedi.

Konuşmasını, “Birçok siyasi partinin katıldığı, 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan yerel seçime dair birlikteliğimizi, güç birliğimizi oluşturmuş durumdayız. Daha önce yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde önemli bir güç birliği sağladığımızı ve bunu yerel seçimlerde hayata geçireceğimizi ifade etmiştik. Bugün imzalamış olduğumuz protokolün altına imza atan bütün partilere özellikle teşekkür etmek istiyorum. Bizim için önemli olan halkımızın geleceği ile ilgili 31 Mart’ta elde edeceğimiz büyük başarının sonraki sürece de etki etmesidir” şeklinde devam ettiren Buldan, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

Üzerimizde yoğun baskı ve müdahalelerin olduğu çok zor bir dönemden geçiyoruz. Özellikle bölgemizde HDP belediye eşbaşkanlarının cezaevlerinde rehin olarak tutulduğu, belediyelerimize kayyumların atandığı bir dönemde bu seçimlerin Kürtler açısından özel bir öneminin olduğunu ifade etmek isterim.

Hedefimiz kayyumların gasp ettiği belediyelerimizi geri almak, bu belediyelerin üzerine daha çok belediye ekleyerek büyük bir başarının altına imza atmaktır. Bunu yaparken elbette bu protokolün altında imzası olan bütün siyasi partilerin büyük bir çabasının olacağını da biliyoruz. Bu çabayla birlikte 31 Mart’ta büyük bir başarı elde edeceğiz. Buna inanarak ve kendimize güvenerek yola çıktık. Bu güven ve umutla büyük bir zafer elde edeceğiz.

İttifakımız ulusal birliğe değerli bir katkı sağlayacak

Kürt halkının geleceği açısından ulusal birlik meselesinin de önemli olduğuna dikkat ederek yaptığımız ittifakın ulusal birliğe değerli bir katkı sağlayacağını özellikle belirtmek isterim. Yoğun baskılar altında bir seçim süreci geçireceğiz ama halkımızın bu seçimlere çok büyük bir ümit bağlıyor. Halkımız bu zaferin gerçekleşmesine olan inancını bizlere iletti ve bizim kazanmaktan, başarmaktan başka çaremiz yok.

Bu faşizan koşulları, uygulanan baskıları, şiddet politikalarını, zaferimizle ve kazanacağımız belediye sayıları ile öteleyeceğimizi ve bu baskılara son vermenin tek yolunun bu olduğunu ifade etmek istiyorum.

Bugün önemli bir bileşenle bir aradayız. Halkımızın gözünün kulağının burada olduğu bir dönemde bu görüntüyü vermekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Buradaki sinerjinin Türkiye’nin batısına da etki edeceğine olan inancımız çok büyük. Biz bu güç birliğine alanlarda halkımızla birlikte ulaşabilirsek, bu sinerji Türkiye’nin batısında da görülecektir. O zaman ulusal birlik meselesinde önemli bir sinerji yaratacağımızı da görmüş olacağız. Dolayısıyla 31 Mart seçimlerinin Kürtler ve Türkiye’nin geleceği açısından önemi büyük. Biz de büyük bir başarı ve zafer elde etmek üzere yola çıktık. Hepimizin yolu açık olsun.

Paylaşın

Ankilozan Spondilit Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Ankilozan Spondilit, özellikle omurgayı etkileyen kronik, ilerleyici, ağrılı sebebi bilinmeyen romatizmal bir hastalıktır. Erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla görülmektedir. 

Haber Merkezi / Hastalık en sık omurganın son kısmı ile leğen kemiği arasındaki eklem (sakroiliyak eklem) ile omurları etkiler. Ancak hastalık temelde omurgayı etkilemekle birlikte omurga dışı eklemleri de (kalça, diz, ayak bileği, omuz gibi) etkileyebilir.

Ankilozan Spondilit’in belirtileri nedir?

En önemli belirtileri kalça ağrısı , bel ağrısı , sırt ağrısı ve boyun ağrısıdır. Sabah uyanıldığında uzun süre hareketsizlik sonucu meydana gelen kalça ve bel ağrıları, zaman zaman değişen kalça ağrıları, topuk ağrısı, nefes alırken göğüs kafesinde meydana gelen ağrı ve kaburgalarda hassasiyet ortaya çıkmaktadır. Göz kızarıklıkları, karın ağrısı, ishal ve kilo kaybı gibi belirtilerde bu hastalığa eşlik edebilecek başka hastalıklarında habercisi olabilir.

Ankilozan Spondilit’in nedenleri nedir?

Sebebi tam olarak bilinemeyen hastalıkta genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında genetik yatkınlığı olan kişilerde geçirilen infeksiyonlarla bağışıklık sisteminin aşırı çalışması ve kendine zarar vermesi ile ortaya çıktı da düşünülmektedir.

Ankilozan Spondilit’in risk faktörleri nedir?

20’li yaşlar, erkekler, kadın ve çocuklar, genetik yatkınlığı olanlar Ankilozan Spondilit hastalığında risk faktörü oluşturmaktadır. Bu hastalık genellikle çocukluk çağında başlayıp 20’li yaşlarda şiddetli belirtiler vermektedir.

Ankilozan Spondilit’in komplikasyonları nedir?

Ankilozan Spondilit hastalığında göz iltihabı, omurgada çökme, nefes darlığı, kalp problemleri, sinir sistemi hasarı gibi komplikasyonlar meydana gelmektedir.

Ankilozan Spondilit için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Çocukluk çağında başlayan bu hastalıkta, çocukların gelişimi düzenli olarak izlenmeli ve doktor kontrolleri yapılmalıdır. Sabah görülen kalça ağrıları ilk başlarda hafif olarak başlar ve ağır şekilde ilerler. Bu yüzden ağrılar dikkate alınmalı ve doktor randevusu oluşturulmalıdır. Şikayetlerinizi not etmenizde fayda olabilir.

Ankilozan Spondilit’in tetkik yöntemleri nelerdir?

Hasta şikayetlerinin yanında laboratuvar testleri ve görüntüleme teknikleri ile hastalığın tanısı konulmaktadır. İleri evrelerde görüntüleme teknikleri ile hastalığın etkilediği kemikler ve dokular anlaşılmaktadır. MRI tekniği ile hastalık erken evredeyken de saptanabilmektedir. Bunun yanında kan testleri de yapılmaktadır. Ancak tanı koymada tek başına bir etkisi bulunmamaktadır.

Ankilozan Spondilit’in tedavi yöntemleri nelerdir?

Ankilozan Spondilit hastalığında hastalığın ilerlemesini durdurmaya ve ağrıları gidermeye yönelik ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Kullanılan ilaçlar, infeksiyonlarda da oldukça etkili olmaktadır ancak bu güçlü ilaçların mide koruyucu ilaçlarla alınması gerekebilir. İlaç tedavisinin yanında hastanın duruş ve esnekliğini koruması için egzersiz büyük önem taşımaktadır.

Ankilozan Spondilit hastaları için yaşam stili önerileri

Hastalığın tedavisi için yapılması gereken en önemli şey düzenli egzersizdir. Egzersizlerinizi düzenli olarak yapmalı ve doktorunuz uyguladığı tedavi dışına çıkmamanız gerekmektedir. Yüzme, pilates gibi bireysel sporlar yapılabilir. Ankilozan Spondilit hastalarının alçak yastık kullanmaları ve vücudunun şeklini alan yatakların tercih etmeleri gerekmektedir. Hastaların sigaradan kesinlikle uzak durmaları gerekmektedir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Çanakkale Boğazı’nın İncileri: Kaleler

Mutlaka gidip görmesi gereken kentler arasında olan Çanakkale, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Gezilip görülmesi gereken yerler arasında özelikler kaleler öne çıkmaktadır.

Haber Merkezi / Antik Çağ’da Hellespontus adını taşıyan bugünkü Çanakkale Boğazı’nın iki yanına çok sayıda kale yapılmıştır. Çanakkale ve çevresindeki kaleler, genellikle denizden gelecek saldırıları önlemek üzere inşa edilmiştir.

Haber Kaos ekibi olarak Çanakkale il sınırları içinde bulunan kaleleri sizler için derledik.

Lapseki Kalesi

Lapseki’de cenevzlilerden kaldığı söylenen kaleye ait duvarlar bulunmaktadır. Lapsekinin denizi gören yüksek tepesi üzerinde bulunan cami bu duvarlar içinde yer almaktadır.

Çimenlik Kalesi (Kale-i Sultaniye)

Çimenlik Kalesi 1462 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un savunulması amacıyla Çanakkale Boğazının en dar yerine Anadolu yakasında yaptırılmıştır.Kale zaman içinde doğan ihtiyaçlara göre tadil edilmiş özellikle 19.yüz yılda boğaza parelel batı sur duvarları yıkılarak çağın silah teknolojisine uygun top mevzileri ve cephaneliği inşa edilmiştir.

İskitler Kalesi

Kaleköy Kalesi Gökçeada İlçesi Kaleköy’dedir. Cenevizliler tarafından inşa edilen kalenin surlarının bir kısmı halen ayaktadır. İskiter Kalesi, Çınarlı Ovası’na hakim bir tepededir. Kalenin bulunduğu mevkiden Aşağı Kaleköy, Yenibademli, Eskibademli ve Zeytinli Köyleri net olarak görülebilir. Ayrıca, yapısı nedeniyle tıpkı bir yelkeni andıran ve ancak denizden ulaşılabilen Yelkenkaya’yı da kuzeydoğu yönüne baktığınızda buradan görmeniz mümkündür.

Kilitbahir Kalesi

Kilitbahir Kalesi ; Çanakkale İli Eceabat İlçesi Kilitbahir Köyü’ndedir. Kale-i Sultaniye ile birlikte karşılıklı olarak İstanbul’un fethinden sonra İstanbul’un savunulması amacıyla (boğazların denetimini sağlamak amacıyla)  Fatih Sultan Mehmet’in emriyle Yakup Bey tarafından 1462’de yaptırılmıştır.

Köseburnu Kalesi (Mecidiye Kalesi)

Çanakkale il merkezinde, Nara caddesi üzerinde kıyıda yer almaktadır. Yapı harap durumda olup, günümüzde sadece güney yönde yer alan, yarı dairesel kemerli iki taç kapısı ayakta kalabilmiştir.

Babaya Kalesi

Halk arasında Taban, Yenice, Gönen, alacaoluk kalesi is,imleri de verilmiştir. Tahminen M.S.2.yüzyılda Roma İmparatorları tarafından yaptırılmıştır. Yenice’den 33. Km uzaklıkta Yenice’yi doğudan ve Gönen’i batıdan kesen dağların arasında Akacaoluk Köyü’nün güneyinde ve 2 km doğusundaki kireç taşı yüklü dağın batısındaki bir tepe üzerinde inşa edilmiştir.

Blok taşlar kullanılmıştır. Duvarların yüksekliği 10 metreri bulur. inşa alanı 6 dönümü geçer. Alacaoluk Köyü Camiinin minare basamaklarında bir kaç taş kaleden getirilmiştir. Birinci basamaktaki taş üzerinde atlı bir roma askeri görülür.Kale Silindirik ve dörtgen planı burçlarla desteklenmiştir.

Babakale Kalesi

Babakale Ayvacık İlçesine Bağlı Babakale Köyündedir. Rumi 1155 yılında yapılmıştır. Padişah 3.Ahmet döneminde korsanlardan korunmaküzere Vezir Kaptan Mustafa Paşa tarfından yaptırılan kale önceleri Hirz-ül Bahir (Tılsımlı Kale) olarak anılmış daha sonraları ise bulunan Piri Reis’in tayfalarından Latif Babanın(Sultan Baba) Türbesine izafeten Baba Kale ismini almıştır.

Hadrianus Kalesi ( Asar Tepe Kalesi – Hisar Kale)

Burası M.S. 2.yüzyılın başında Yenice yöresinde görkemli bir ayı avı düzenleyen İmparator Hadrianus’un emri üzerine inşaa edilmiştir.Yenice İlçesinin güneyinde Agonya Ovası’na hakim bir tepede kurulmuştur.Halk arasında Asar / Hisar ve Kale) tepe olarak bilinir. Mimarisinde kullanılan malzeme Roma Dönemini gösrerir. Arkeolajik kazı yapılmamıştır. Doğu yönündeki duvarın büyük bir kısmı durmaktadır. Batı duvarında yıkılmadan önce aslan resimleri bulunmaktaydı.Kaleye Namazgah Köyü üzerinden ulaşılabilir.

Behram Kale (Assos)

Behramkale denize hakim bir tepe üzerinde Midilli adasının karşısında kurulmuş, M.Ö. 4. YY ve daha eskilerden gelen bir mimari yapısı vardır.

Akropolis’ teki duvarlar ve kuleler Helenistik çağda inşa edilmiş olmasına rağmen, daha sonra Bizans ve Türk dönemlerinde tamir edilmiştir.Duvarların inşaa ediliş zamanlarındaki Akrapol şehirlerinin tüm görkemini gözler önüne sermektedir.

Assos’un örenleri 1881-1883 yıllarında J. T. Clarke’ın idaresi altında bulunan bir Amerikan arkeoloji heyeti tarafından incelenmiş ve kazılar yapılmıştır.Bu kazılardan çıkan eserlerin bazıları Louvre ve Boston müzelerine götürülmüştür.Bazı eserler de İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

Truva Kalesi

Milattan önce 3200 yıllarında bugunkü hisarlık denilen mevkiide kurulmuş olan be kale şehir antik çağların en önde gelen kültür merkezlerinden olmuştur.

Çığrıdağı Kalesi (Neandria Kalesi)

Ezine İlçesine Bağlı Kayacık Köyü yakınında denizden 500 metre yükseklikteki Çığrı Dağı tepesine kurulmuştur. Arkaik ve klasik çağ mimarisinin en mükemmel bir dağ kentinde yer almaktadır.

Sapan Kalesi

Çan İlçesine bağlı Kocayayla-Dondurma Köyleri arasında eski bir Hellen kenti olan Karadağ Köyünün doğusundaki Sapan Tepe’dedir.Kalıntıları bulunmaktadır. Bu kalenin Roma döneminde yapıldığı, Osmanlı döneminde de kullanıldığı sanılmaktadır. İç kale duvarları arası yaklaşık 100 m. dış kale duvarları tepenin eteğini çevirmiş durumda. Her tarafta yıkık duvarlar, inşaattan çıkmış taşlar var. Kale defineciler tarafından talan edilmiş, tabiat olayları da kalenin kalıntılarını yok etmektedir.

Bozcaada Kalesi

Bozcaada’ya yaklaştıkça ilk gözünüze çarpan heybetli görüntüsüyle kalesi olur.Bu oldukça iyi korunmuş kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte Venedik, Ceneviz ve Bizanslılar döneminden beri kullanıldığı bilinmektedir.

Küçük Hisarlık Kalesi

Yenice İlçesine 15 km kadar Kuzeyde Sofular ile Karadoru köyleri arasınsa yüksek bir tepede kurulmuştır. Kalenin esas iskanının Helenistlik dönemine ait olduğu tehmin edilmektedir. Kale kalıntısı mevcuttur. Kalenin 8 tümlüsü bulunmaktadır.

Kilye Kalesi

Kale, Gelibolu-Eceabat asfaltında, Kabatepe yol sapağının 300m. kadar güneyindedir. Kilye Koyu’nun ve içeri doğru giden vadiyi korumak amacıyla inşa edilmiştir. Günümüze kaleye ait sadece bir kule kalıntısı ve sur duvarının çok az bir kısmı ulaşabilmiştir. Bu sebeple yapım tarihi belli değildir. Ancak günümüze ulaşabilen kalıntılara göre Bizans Dönemi’nde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kilye Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiştir.

Çimpe Kalesi

Çimpe Kalesi Gelibolu İlçesi ile Bolayır arasında, Bolayır’a 1.5 Km mesafededir.Tarihte Çimpe, Çimbi, Cimbini, Cembini, Cibni, Çimen ve Çemenlik gibi adlarla anılmıştır. Çimpe Kalesi Gelibolu’nun 10-12 km dışında Kara Yokuş mevkiinde, yüksekçe bir tepenin üzerinde bulunmaktadır. Kalenin 4 km ilerisinde Marmara Denizi yönünde Namaztepe bulunmaktadır. Çimpe Kalesi Türklerin Rumelide ilk aldıkları kalenin adıdır.

Bigalı Kalesi

Bigalı Kalesi Rumeli yakasında Eceabat ilçesine 5 km uzaklıktadır. 3.Selim zamanında yapımına başlanmış olup 2. Mahmut döneminde tamamlanmıştır. Yapımında Sestos şehri malzemeleri kullanılmıştır. Kalenin asıl amacı kontrol olup harplere sahne olmamıştır. Bugün kendi kaderine terk edilen kale yıkık durumundadır.

Kale-i Hakaniye (Kumkale)

Kumkale 1659’da 4.Mehmet döneminde , Frenk Ahmet Paşa’nın Mimar Mustafa Ağa’ya yaptırdığı kale olup,Kale yapımı için gerekli para IV Murat tarafından karşılandığı için kaleye Kale – i Hakaniye ismi verilmiştir.

Kale 1915 Çanakkale savaşlarına sahne olmuştur. Karşısında bulunan Seddülbahir kalesi ile birlikte 19 – 25 şubattaki İngiliz ve Fransız donanmalarının saldırılarına kahramanca karşı koymuştur.

Seddülbahir Kalesi

Seddülbahir Kalesi, Venedikliler’in 1656 yılında Limni ve Bozcaada’yı işgal etmelerinden sonra savunma amacıyla 1659 yılında mimar Mustafa Ağa tarafından inşa edilmiştir. Kalenin kurulumu Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından yapılmış, parasal destek ise IV. Mehmet’in  annesi Valide Hatice Tarhan Sultan tarafından sağlanmıştır. Dikdörtgen biçimindeki kale iki seviyelidir.

Günümüzde kale, oldukça tahrip olmuş bir görünümdedir. Deniz tarafında dört silindirik köşe burcundan ikisi hala durmaktadır. Seddülbahir Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiştir.

Gelibolu Kalesi

Gelibolu Kalesi Evliya Çelebi’nin kayıtlarına göre “Gelibolu Kalesi Rumeli kıyısında altı köşeli bir kale olup dik ve kesik kayalar üzerine kurulmuştur. 70 kulesi, 1200 beden dişi vardır. Kale içinde 300 kadar tek katlı ve iki katlı asker evleri ve ayrıca kethüda, topçubaşı ve cebecibaşının konakları vardır.

Cephanelikleri, ambarları, su sarnıçları ile Hünkar Camii, Hünkar Hazinesi, imam ve müezzin evleri bulunmaktadır.Bizans imparatoru 1. Jüstinyen tarafından onarılan kaleden bugün yalnız bir burç görülmektedir.

Nara Kalesi

Nara Kalesi Eski Abydos şehrinin eteğine ( Abydos Şehri Çanakkale İl Merkezinin 6 Km. kuzeyinde bulunan Nara burnu ucunda kurulmuştur.) 3.Selim zamanında başlanılmış olup, 2. Mahmud devrinde tamamlanmıştır. Duvarlarında antik Abidos Kenti kalıntılarının kullanıldığı düşünülmektedir.

Boğazın savunması ve İstanbul’a giden gemilerin son kontrollerinin yapılması amacıyla inşa edilen Kale; cephane deposu, dış duvar ve gözetleme kulesi kısımlarından meydana gelmektedir. İç Kale; 9 m yarıçapında, 840 metrekare, 6 köşeli dairesel bir binadır. Duvar kalınlığı 2 m, yüksekliği 9 m’dir. Kalede bulunan 10 pencere, kapalı mazgal olarak ve gözetleme maksatları için kullanılmıştır. Kale duvarlarının kalın ve havalandırma sisteminin orijinal olması, burasının sığınak olarak da kullanıldığını göstermektedir.

Kale halen Çanakkale Boğaz Komutanlığına bağlı Deniz Birlikleri Komutanlığınca iskan edilmekte olup, iç kalenin durumu iyidir.

Çamburnu Kalesi

Çamburnu Kalesi,. Boğaz savunmasını güçlendirmek amacıyla 1807-1820 tarihleri arasında Padişah II. Mahmut tarafından yaptırılmıştır. Kaleye kuzeydoğu kısmında bulunan bir kapıdan girilmektedir. Günümüzde kalenin sur duvarlarının büyük bir kısmı, iç tarafta tonozlu bir yapı görülebilmektedir. Çamburnu kalesi, 1915 Çanakkale savaşlarında görevini yapmıştır. Çanakkale Muharebeleri sırasında 12.Tümen Hastanesi ve Güney Cephesi sıhhiye deposu olarak kullanılmıştır. Çamburnu Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiştir.

Atikhisar Kalesi (Kuş Kalesi=Gavurhisar) 

Çanakkale’ye 10 Km. uzaklıkta Çan yolu üzerinde yüksek ve sarp bir tepenin üzerinde kurulmuştur. Osmanlı yapı tekniğini taşıyan gözetleme kuleleri, surlar ve sarnıçlar bulunmaktadır. Bugün sur ve kulelerin büyük bire kısmı ayaktadır. Halk dilinde buraya Gavurhisar’da denilmektedir.

Karabiga Kalesi (Pegai Kalesi)

Biga ilçesine Bağlı Karabiga Beldesindedir. İlkçağın son dönemleri mitolojisine göre Aftodit ‘in Dionysos ile olan aşkından gelen Priapus’un adını taşıdığı sanılmaktadır. Anadolu yakasındaki en büyük kalelerden biridir.

Akbaş Kalesi (Sestos Kalesi)

Kale, Bizans Dönemi’nde (İmparator Justinianus) yapılmıştır. Kalenin batısında Sestos antik yerleşmesinin bulunduğu höyük vardır. Kalenin önündeki liman, özellikle M.Ö. 5.yy.’da tahıl yükleme işlemlerinde önemli bir noktadır. Bu kale, daha sonra Osmanlılar’a hediye edilmiştir.

Günümüzde, çeşitli zamanlarda kale taşlarının başka yerlerde kullanılmış olması sonucu, oldukça yıkık bir vaziyettedir. Fakat günümüzde hala surların bir kısmı ayaktadır. Kalenin hemen doğusunda İslami bir tekke bulunmaktadır. Akbaş Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Arkeolojik Sit Alanı” olarak tescil edilmiştir.

Çal Kalesi

Çanakkale İli Yenice İlçesi Çal Köyünün 150 metre kadar güneyindeki Kaletepe sırtının üstünde Çan ile Yenice ilçeleri arasındaki doğal geçide hakim bir alan üzerinde Helenistik döneme ait bir kale ve yerleşim alanı vardır.

Gelibolu Kalealtı Kalesi

Çanakkale İli Gelibolu İlçesi Kalealtı Köyün’de bulunan kale Cenevizler’den kalmıştır.Günümüzde kalıntıları bulunmaktadır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Anevrizma Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kan damarlarında ince duvarlı bir kabarcık veya balonlaşma oluşmasına neden olan damar duvarlarındaki zayıflıklardır. Anevrizma hayatı tehlikeye sokan hastalıklar arasında gelmektedir. 

Haber Merkezi / Anevrizma en sık beyin atardamarı ve karın boşluğu içerisindeki aort damarında meydana geliyor.

Anevrizmanın belirtileri nedir?

Anevrizma çoğu zaman belirti vermeden ilerlemektedir. Belirtiler daha çok baloncukların patlaması ve kanaması ile ortaya çıkmaktadır. Bu belirtiler arasında bıçak saplanması gibi gelen ağrı atakları, ağrı öncesi beyinde bir şey patlamış hissi, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında bazı hastalarda kanamayla birlikte dikkat ve konsantrasyon problemleri, görme sorunu ve kişilik değişikliği görülmektedir. Tedavide geç kalındığında hareket yetisi kaybedilmekte ve belirtiler artmaktadır.

Anevrizmanın nedenleri nedir?

Anevrizma hastalığı beyin damarlarında basıncın artması ile meydana gelmektedir. Bunun yanında genetik yatkınlık, sigara kullanımı, yüksek tansiyon gibi hastalıkların anevrizmanın gelişmesine neden olduğu düşünülmektedir.

Anevrizmanın risk faktörleri nedir?

Polikistik böbrek hastaları, tansiyon hastaları, sigara kullananlar, genetik yatkınlık, kan damarlarında hasarı olan kişiler anevrizma hastalığında risk faktörü oluşturmaktadır.

Anevrizmanın komplikasyonları nedir?

Beyin damarlarındaki yüksek basınç ile ortaya çıkan baloncukların patlaması beyin kanamasına neden olmaktadır. Beyin kanaması ile birlikte hastanın hayatı ciddi derecede tehlikeye girmektedir. Müdahalede geç kalındığında ölüm riski artmaktadır. Bunun yanında görme problemi, hareket yetisini kaybetme ve sinirlilik gibi durumlar gözlemlenmektedir.

Anevrizma için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Şiddetli baş ağrıları kesinlikle hafife alınmamalıdır. Özellikle ani gelen baş ağrılarında vakit kaybetmeden doktor randevusu oluşturulmalıdır. Belirtiler ve belirtilerin ortaya çıktığı dönemi not edip doktorunuz ile paylaşabilirsiniz.

Anevrizmanın tetkik yöntemleri nelerdir?

Anevrizma hastalığında hasta şikayetleriyle birlikte görüntüleme yöntemleri kullanılarak tanı konulmaktadır. MR ve bilgisayarlı tomografi ile beyin yapısı ve damarları detaylı şekilde incelenmektedir. Baloncuklar ve kanama görüntüsü ile tanı konulmakta ve tedavi seçeneği belirlenmektedir.

Anevrizmanın tedavi yöntemleri nelerdir?

Anevrizma tedavisi yırtılmayı ve kanamayı engellemeye yönelik olarak yapılmaktadır. Patlamamış anevrizma vakalarında kan basıncını düşürücü ve anevrizma olan damarlara kan akışının kısıtlandığı tedaviler uygulanmaktadır. Bu süreçte hasta sigara kullanımı kesinlikle bırakmalı ve sigara içilen ortamdan uzaklaşmalıdır. Beslenme programı ve egzersiz ile kan basıncını kontrol altına almalıdır.

Bunun yanında ilaç tedavisi de uygulanmaktadır. Patlayan ve kanayan anevrizma vakalarında ise cerrahi operasyonla yırtık onarılarak kanama durdurulmaktadır. Oldukça zor ve riskli olan anevrizma ameliyatında klips uygulaması ile yırtıklar tedavi edilmektedir. Endovasküler tedavi yönteminde ise anevrizmalı bölgeye platinden yapılmış elastik bir madde konularak kan akışı kontrol altına alınmaktadır.

Anevrizma hastaları için yaşam stili önerileri

Anevrizma hastalarının sigaradan kesinlikle uzak durması, düzenli spor yapması, beslenmesine dikkat etmesi ve kan basıncını kontrol altına almaları gerekmektedir. Bunun için doktorun uyguladığı tedavi ve önerilere dikkat edilmesi faydalı olacaktır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Alzheimer Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Halk arasında ‘’Bunama’’ olarak bilinen Alzheimer, henüz nedeni tam aydınlatılamayan şekilde beyin hücrelerinin programlanandan daha erken ölmesi nedeniyle olmaktadır.

Haber Merkezi / Hücre ölümüyle birlikte beyin yavaş büzüşmeye başlar ve küçülür. Alzheimer hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir, bir kanser hastalığı değildir.  Çok nadir (yaklaşık 100 hastanın 5’inde) olmakla birlikte ırsi formları da mevcuttur ama bunlara nadir rastlanmaktadır.

Hastalığın nedeni tam olarak bilinmese de bir takım risk yaratan durumlar günümüzde tanımlanmıştır.

Bunlar:

Yaş (değiştirilemez faktör)
Geçmişte depresyon (değiştirilebilir faktör)
Damar hastalıkları (Kalp krizi, tansiyon yüksekliği, kolestrol yüksekliği…) değiştirilebilir faktörler
Geçmişte ciddi kafa yaralanmaları
Düşük eğitim düzeyi
APOE4 taşıyıcılığı.

Alzheimer belirtileri nedir?

Genellikle beynin kullanılması gereken her işte zorluk çekilir: kişi konuşulanı takip etme, plan yapma, yapılacakları sıraya koyma, sorunları çözme ve karar verme gibi konularda zorlanır.
İlaveten, yaşanan diğer bozukluklar ve zorluklar şunlardır:
Yeni şeyleri öğrenememe, az önce söylenenleri veya görülenleri hatırlayamama. En sonunda uzun zamandır hafızada olan bilgilerinde kaybolması;
Oryantasyon bozukluğu: Zaman ve mekanı karıştırma. Hangi gün, ay veya yılda yaşadığını bilememe, hangi yerde ya da nerede olduğunu hatırlayamama;
Konuştuğu dili anlama ve kullanmada bozukluklar (afazi);
Etrafındaki eşyaları (nesneleri) ve sesleri tanıyamama ve ne işe yaradıklarını bilememe (agnozi);
İşlemleri yerine getirmekte zorlanma, genellikle işlemlerin gerçekleştirilmesinde gerekli olan sıralamada sorun yaşama (apraksi);
Düşünme ve durumları değerlendirmede zorlanma.

Bu bozuklukların yanı sıra, davranış veya kişilik değişikliği oluşabilir. Kişi şüpheli, huzursuz veya hırçın (agresif) olabilir. Diğer taraftan, kişi duygusuz veya ilgisiz olabilir, olay ve nesnelere karşı kayıtsız kalabilir. Kişinin ruh hali aniden değişebilir. Bazı Alzheimer hastalarında hastalık çok çabuk ilerler, bazı hastalarda ise nispeten yıllarca normal bir hayat sürdürülebilir.

Alzheimer’ın nedenleri nedir?

Alzheimer hastalığında beyindeki sinir hücreleri dokusunda beta-amyloïd olarak bilinen bir tür anormal protein birikimi oluşmaktadır. Bu protein birikimi beyinden atılamaz hale geliyor. Araştırmacılar bu birikim ve plaklardan dolayı sinir hücreleri arasındaki bağlantıların bozulduğunu ve sinir hücrelerinin helak olduğunu düşünüyorlar. Dolayısı ile beyin düzgün çalışamaz hale geliyor ve beyin hücrelerinin ölümü gerçekleşiyor.

Alzheimer’ın Risk Faktörleri Nedir?

Alzheimer hastalığında; 65 yaş ve üzerindeki kişiler ve ailesinde Alzheimer hikayesi olanlar risk grupları arasında gelmektedir. Bunun yanında eğitim seviyesi Alzheimer’da önemli risk faktörleri arasında yer almaktadır. Eğitim ve kültürel seviyesi yüksek olan kişilerde sinirsel iletişim daha kuvvetli olmakta ve alzheimer olma riski düşmektedir.

Alzheimer’ın komplikasyonları nedir?

Alzheimer hastalığında kişi kendine bakamadığı için diğer hastalıklara yakalanması kolay olacaktır. Özellikle yemek yemede ve yutmadaki zorluklardan dolayı akciğere veya solunumum borusuna kaçan yiyecekler enfeksiyona ve zatürreye neden olmaktadır. İdrar kaçırma durumlarından dolayı da idrar yolu enfeksiyonları sık sık görülmektedir. Bunun yanında düşme ve çarpma gibi durumlarla küçük veya büyük travmalar da yaşanmaktadır.

Alzheimer için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Alzheimer hastalığında hasta yakınlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Hasta yakınlarının hastayı yakından takip etmesi, hal ve hareketlerini gözlemleyip, belirtileri doktora doğru şekilde aktarmaları gerekmektedir.

Alzheimer tetkik yöntemleri nelerdir

Alzheimer’da tek başına tanı koymaya yardımcı olacak bir test bulunmamaktadır. Nörolojik muayene yanında kan tahlili, zihinsel testler, beyin görüntüleme testleri, EEG, SPECT, lomber ponksiyon ve psikiyatri konsültasyonu gibi tetkiklerle alzheimer teşhisi konulmakta ve hastalık evrelendirilmektedir.

Alzheimer’ın tedavi yöntemleri nelerdir?

Alzheimer hastalığının kesin tedavisi henüz mümkün değildir. Var olan tedaviler ise durumu destekleyici olarak uygulanır. Bazı ilaçlar ile hastalık sürecini yavaşlatmak ve bazı belirtilerin şiddetini azaltmak mümkündür. İlaçlar Alzheimer hastalığını kesin tedavi edemez, sadece hastalığın illerlemesini yavaşlatabilir. İlaçların oldukça mütevazi tedavi edici etkisi vardır. Etkili olduğunda ise genellikle dikkat, konsentrasyon ve konuşma yeteneği konusunda olur, hafıza üzerinde bir etkisi yoktur. İlacın kimde etkili olup olmayacağı önceden bilinemez. Hastaların yüzde 30’ unda yan etkileri ortaya çıkar.

Alzheimer hastaları için yaşam stili önerileri

Hem Alzheimer hastalarının hem de ailelerinin eski yaşamlarına devam edebilmeleri için aile yakınlarına büyük bir rol düşmektedir. Kendi kendilerine bakamayacak olan alzheimer hastalarına şefkat ve anlayışla yaklaşılmalı ve ilaç kullanımı düzenli şekilde yapılmalıdır. Ev içinde bu hastaların güvenliğini sağlayacak birtakım değişiklikler yapılmalı, düşme ve çarpma gibi durumlara karşı önlem alınmalı, sokağa tek başına çıkıp kaybolmaması için dikkat edilmelidir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Alkol – Madde Bağımlılığı Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Bir yada birkaç maddeye aynı anda gelişebilir ve madde alınmadığı zaman fiziksel ya da ruhsal kötü belirtilere yol açan Alkol – Madde bağımlılığı, kişinin tüm yaşamını olumsuz etkileyen ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık türüdür.

Haber Merkezi / Bağımlı olan kişi tedavi görmüş bile olsa tüm yaşamı boyunca bağımlı olduğu maddeye karşı hassas kalacağını unutmamalıdır.

Alkol – Madde bağımlılığının kriterleri:

Kişi tarafından alışkın olduğu hissin yaratılması için, kullanılan maddenin dozunun arttırılıyor olması.
Kişinin kullandığı maddeyi almayı tasarladığı miktardan fazla miktarda ve sürede kullanması.
Kişinin kullandığı maddenin dozunu azaltması ya da maddeyi bırakması sonucunda, yoksunluk belirtisi dediğimiz bir takım ruhsal ve bedensel sıkıntılar içerisine girmesi.
Yoksunluk belirtisi hisseden kullanıcının madde alması ile rahatlama hissetmesi.
Kişinin maddeyi bulmak ve kullanmak için gereğinden çok zaman harcaması.
Kişinin kullandığı maddeden dolayı ruhsal bedensel ve sosyal açıdan zarar görmesine rağmen kullanıcı olmaya devam etmesi.
Madde etkisinde kaldığı için kendisinden beklenen yükümlülükleri yerine getirememesi.
Kişinin kullandığı maddeyi bırakmak için başarısız girişimlerinin olması Bu maddelerden 3 yada daha fazlasının bulunması kişinin madde bağımlısı olduğunun göstergesidir.

Bağımlılık yapıcı maddeler nelerdir?

Tütün
Alkol
Esrar
Atropin,Akineton ( Antikolinerjiler )
Morfin Kodein ( Oproi,dler )
Eroin
Dolantin
Tedavi amacı ile kullanılan bazı ilaçlar.

Alkol – Madde bağımlılığı belirtileri nedir?

Alkol ve madde bağımlılığında vücut düzenli olarak bu maddeleri alma isteği duyar. Alınmadığı durumda ise uykuya dalmakta güçlük, rahatsızlık, gerginlik, huzursuzluk gibi durumlar görülür. Kişideki fiziksel belirtiler ise aşırı terleme, titreme, nabzın 100’ün üstüne çıkması, kilo kaybı, uykusuzluk, bulantı ve kusma olabilir. Kişi alkol almadığı 1 ya da 2 gün içinde halüsinasyonlar görüp, bulunduğu yeri ve zamanı karıştırabilir.

Alkol – Madde bağımlılığı nedenleri nedir?

Kişi alkol ve maddenin geçici mutluluk ve rahatlama duygusu verdiğine inandığından madde kullanımına başvurabilir. Kişinin bulunduğu çevre bu maddeleri kullanmaya başlamasında önemli bir faktördür. Maddenin beyni uyuşturma özelliklerinden kaynaklı geçici olarak rahatlama duygusu vermesi ilerleyen zamanlarda olumsuzluklardan kaçış yolu olarak görülmesi ile birlikte bağımlılığı düzenli hale getirir.

Alkol – Madde bağımlılığı risk faktörleri nedir?

Alkol ve madde bağımlılığında kişinin psikolojik durumu çok önemlidir. Genellikle depresyonda olan kişilerde bu tarz bağımlılıklar görülür. Kişinin kendini yalnız hissetmesi kişiyi bu tarz bağımlılıklara yönlendiren faktörlerden biridir.

Alkol – Madde bağımlılığı komplikasyonları nedir?

Alkol ve madde bağımlılığı beyin ve vücudun pek çok işlevini olumsuz yönde etkilemektedir. Düzenli kullanım sonrası bırakılsa dahi beyinde kendini onaramayan hasarlara yol açmaktadır. Kişinin hafıza, algılamada güçlük gibi günlük hayatını etkileyen durumlara sebebiyet vermektedir.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Madde ve alkol bağımlılığındaki en önemli adım kişinin bağımlılığı gerçekten hayatından çıkarmak istemesidir. Tedavi sürecini atlatmış yaşamlarına normal bir şekilde devam eden kişilerin hayat öykülerini okuyup bu tarz toplantı ve seminerler düzenleyen kuruluşların etkinlikleri bu süreçte önemlidir. Bunlar hastanın motivasyonunu yüksek tutacaktır. Hastanın tedaviye karar verip doktor randevusu oluşturması gerekmektedir.

Alkol – Madde bağımlılığı tetkik yöntemleri nelerdir?

Alkol ve madde bağımlılığının tetkikleri için 2 yöntem vardır. Bunlar idrar testi ve saç testidir. İdrar testleri kişinin kullandığı maddeye göre değişiklik gösterir. Genel bir sonuç yerine ortalama son 3 gün içerisinde kullanılan maddeyle ilgili bir sonuç verir. Saç testi böyle bir durum için daha kesin sonuç vermesine rağmen daha maliyetli bir yöntemdir. Saç testi ise ortalama son 3 aylık dönemdeki madde kullanımıyla ilgili sonuçlar çıkarır.

Alkol – Madde Bağımlılığı Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tedavi, hastanın ihtiyaçları doğrultusunda farklı şekillerde uygulanabilir. Tedavi süresince bireysel ve grup tedavileri uygulanabilir. Bu kişinin motivasyonunu yüksek tutması ve tedaviye devam etmek istemesi çok önemlidir. Bu süreçte ilaç tedavileri hastanın bağımlılığı atlatması için sıkça başvurulan yöntemler arasındadır.

Alkol – Madde bağımlılığı yaşam stili önerileri

Alkol ve madde bağımlıları tedavi sürecinde yaşadığı sıkıntıları ve kullandığı maddenin onda oluşturduğu hasarları iyice kavrayarak yeniden başlamaması için gerekli önlemleri almalıdır. Alkol veya uyuşturucu maddeyi bıraktıktan sonraki aylarda bu alışkanlıkları tekrar edinme riski çok yüksektir. Bu yüzden kişinin tedaviye ilk yıllar devam etmesi çok önemlidir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Akdeniz Anemisi Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Akdeniz bölgesinde ve ülkemizde yaygın görülen Akdeniz Anemisi (Talasemi), kalıtsal bir kan hastalığıdır. Hastalık tedavi edilmediğinde hayat süresini önemli derecede etkileyen bir hastalıktır.

Haber Merkezi / Başlıca iki türü vardır; Beta Talasemi Majör, ciddi bir hastalıktır ve belirtileri, yaşamın ilk iki yılında görülür. Cildin solukluğu, iştahsızlık, sinirlilik ve büyüme bozukluğu en önemli belirtileridir. Tedavisinde, rutin kan nakilleri ve diğer çeşitli ilaçlar kullanılır.

Alfa Talasemi Majör ise, aneminin doğumdan önce başladığı çok ciddi bir türüdür. Etkilenen fetüsleri taşıyan gebe kadınlar ciddi gebelik ve doğum sorunları yaşayabilirler. Talasemi hastası bir kişi, ömür boyu her 3-4 haftada bir, kan desteğine ihtiyaç duyabilir.

Akdeniz Anemisi’nin belirtileri nedir?

Akdeniz anemisi olan çocuk doğduğunda normaldir. Belirtiler genellikle 5-6. aylarda ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde çıkan belirtiler genellikle demir eksikliği kansızlığı ile karıştırılarak yanlış tedavi uygulanmaktadır. Dalak ve karaciğer büyümesine bağlı olarak karın da büyümektedir. İştahta azalma, gelişimde sıkıntılar, burun kökünde çökme, elmacık kemiklerinde belirginleşme gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Erken tanı ile yüz şeklinde değişme olmadan tedavi etkili olmaktadır.

Akdeniz Anemisi’nin nedenleri nedir?

Akdeniz anemisinde ana etken anne veya babadan çocuğa aktarılan hastalık genleridir. Kanda yer alan ve oksijen taşıma işlevi gören hemoglobin; molekülünün ve globülin olarak iki bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerdeki kusurlardan dolayı hastalık ortaya çıkmaktadır. Bu hasarlı genler anneden veya babadan geçer. Anne veya babadan geçen genlerden biri değişikliğe uğramışsa çocuk taşıyıcı, ikisi birden değişime uğramışsa çocuk hasta olmaktadır.

Akdeniz Anemisi’nin risk faktörleri nedir?

Akdeniz anemisine neden olan genleri taşıyanlar ve eşlerden birinde hastalığa sebep olan genlerin olması yeni doğacak olan çocukların Akdeniz Anemisi olma riskini artırmaktadır.

Akdeniz Anemisi’nin komplikasyonları nedir?

Akdeniz anemisi tedavi edilmediğinde kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği, enfeksiyon hastalıklarına yatkınlık gibi komplikasyonlar meydana gelmektedir. Bunun yanında tedavi sonucunda kalp ve karaciğerde hasar, aşırı demir yüklemesi gibi komplikasyonlar meydana gelmektedir.

Akdeniz Anemisi için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Bebeklerde özellikle 5 ve 6. aylara dikkat edilmelidir. Karında şişme ve iştahta azalma gibi durumlarda doktor kontrolü için randevu oluşturulmalıdır.

Akdeniz Anemisi’nin tetkik yöntemleri nelerdir?

Hasta veya taşıyıcı olduğunu bilen ailelerde çocuklarında hastalık olup olmadığını anlamak için birtakım testler yapılmaktadır. Tam kan sayımı ve hemoglobin elektroforezi tetkiki ile tanı rahatlıkla konulmaktadır.-

Akdeniz anemisi tedavisi

Akdeniz anemisi hastası bir kişi, ömür boyu her 3-4 haftada bir, kan desteğine ihtiyaç duyar. Talasemili hastanın hemoglobin düzeyinin 9,5 g/dl’nin üzerinde tutulması gerekir. Kansızlığı düzeltmek için verilen kan transfüzyonları zamanla vücutta demir birikmesine yol açar ve kalp, karaciğer, tiroid, pankreas ve dalak gibi organlarda hücre hasarına yol açabilir. Hastalarda şeker hastalığı, kalp yetmezliği, gelişme geriliği ve hormonal yetersizlik gibi problemler gelişebilir. Bunların gelişmemesi için demir birikimini önlemek amacıyla hastalara genellikle 3 yaş civarında özel bir pompa ile haftanın en az 5 günü, 8-12 saat süren deri altı infüzyonu ile verilen bir ilaç (desferrioksamin) başlanır.

Talasemi majörlüğü için genellikle düzenli kan transfüzyonları ve folat takviyeleri yapılır. Kan nakli yaptırıldığında, demir takviyeleri alınmasına gerek yoktur. Aksi takdirde, zararlı olabilecek vücutta demir birikimine neden olabilir. Kemik iliği nakli, bazı insanlardaki, özellikle de çocuklarda, hastalığın tedavisinde yardımcı olmaktadır. Doktorunuz size özel en uygun tedaviyi verecektir.

Akdeniz Anemisi hastaları için yaşam stili önerileri

Akdeniz anemisi olan hastaların doktor kontrolleri aksatılmamalı, ilaç kullanımına dikkat edilmelidir. Tedaviyle birlikte demir birikmesine karşı beslenmede demir bakımından zengin olan besinlerin tüketilmesinde doktor görüşü alınmalıdır. Bunun yanında taşıyıcı olan hastalar eş seçiminde bu durumu göz önünde bulundurmalıdır.

Paylaşın