Özel’den Erdoğan’ın “Siyasette Yumuşama” Mesajına Çarpıcı Yanıt

Erdoğan’ın “siyasette yumuşama” mesajına yanıt veren Özel, “En çok ben istiyorum normalleşelim, en çok ben istiyorum yumuşayalım. Benim görevim anayasal kayıpları teker teker geri almak” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Taksim, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen yasaksa, ODTÜ Stadyumu yasaksa bundan sonra kimse normalleşip de sonu anayasaya varır mı diye düşünmesin. Bugün Anayasa çağrısı yapan ve yeni anayasa isteyen herkese diyoruz ki mevcut anayasaya harfiyen uymadan Türkiye’de anayasaya aykırı yapılan işleri yapmaya devam ederek, anayasa da olmaz, yumuşama tartışmaları sonuç da vermez.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edilen “68 Kuşağı” önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ölüm yıl dönümlerinde Karşıyaka Mezarlığı’ndaki anmaya katıldı. Gezmiş, Aslan ve İnan’ın mezarlarına karanfil bırakan Özel, burada yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi birileri Türkiye’de bir başka tartışma başlatmak istiyor ve yumuşama söylemlerinden bahsediyor. Bu işin sonu anayasaya varsın istiyor. Buradan sesleniyoruz. ODTÜ öğrencileri, 25 yaşındaki günahsız çocukların yazdıkları yazının olduğu stadyumda geleneksel tören yapmak isteyince onun karşısına polis, jandarma çıkaranlar neyin yumuşamasından bahsediyorlar? Hadi görelim. Yarın yumuşayalım. Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in hatırasına saygı, ODTÜ’deki kardeşlerimize saygı gösterin. İzni verin. Bir görelim nasıl oluyor bu yumuşama.

Taksim yasak, yumuşayalım. Devrim Stadı yasak, normalleşelim. En çok ben istiyorum normalleşelim. En çok ben istiyorum yumuşayalım. Benim görevim anayasal kayıpları teker teker geri almak. Taksim Anayasa Mahkemesi kararına karşı yasaksa, Anayasa Mahkemesi herkes çıkabilir demişken yasaksa, ODTÜ Stadyumu yasaksa bundan sonra kimse normalleşip de sonu Anayasa’ya varır mı diye düşünmesin.

Anayasa Mahkemesi kararına rağmen arkadaşlarımız Gezi’den içeride yatıyorlarsa ve kimse normalleşmeden bahsetmesin. Ama şunu söyleyelim. Denizleri asanlar, mahkeme kararına anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalışmak yazdılar. Kardeşlerimizi, evlatlarımızı bu bahaneyle astılar. Oysa Deniz anayasal düzeni, anayasayı savunuyordu. Anayasanın özgürlüklerini savunuyordu. Anayasaya sahip çıkmayı savunuyordu. Karşısındakiler yasakladılar. Karşısındakiler onları illegal bir çizgiye itmek için her şeyi denediler.

Bugün anayasa çağrısı yapan ve yeni bir anayasa isteyen herkese diyoruz ki mevcut anayasaya harfiyen uymayan, Türkiye’de anayasaya aykırı yapılan işleri yapmaya devam ederek, kayyum da atasan anayasaya aykırıdır. Öbür taraftan gidip serbestçe anayasal gösteri hakkını kullanmak isteyen işçiye, ODTÜ’lü öğrenciye izin vermeyince de anayasayı siz çiğniyorsunuz. Harfiyen anayasaya uyulmadan, anayasa da olmaz. Yumuşama tartışmaları sonuç da vermez.

Bizim yüreğimiz yanıyor. Burada Filistin atkısı var. Deniz Gezmiş’in davası aynı zamanda Filistin davasıdır. Deniz Gezmiş Filistin’de El Fetih Kamplarında İsrail zulmü ve işgaline karşı direnmiştir. Şimdi bir emaneti sizlerle paylaşmak isterim. Deniz’in Filistin’de, El Fetih Kampındaki en yakın arkadaşı İsa. Deniz Gezmiş’e Filistin şiiri okur. Kitap Arapça’dır. Deniz Gezmiş bir yandan Arapça sökmeye, bir yandan şiiri ezberlemeye çalışırken bu kitabın Türkçeye çevrilmesi lazım der. Bu kitap Türkçeye çevrilir. Ama o kitap Deniz Gezmiş’in eline hiç ulaşamaz. 1976’da İsa Türkiye’ye gelir. O kitabın Türkçe basımını alır. Deniz Gezmiş’in mezarını ziyaret eder. Bu kitapla birlikte Filistin’e döner. İki sene önce ölürken evladına bu kitabı verir.

Deniz Gezmiş’in izinden geçen birine verin bunu Türkiye’de der. İsa’nın oğlu bu kitabı Türkiye’deki Filistinli öğrencilerin dernek başkanı eliyle geçen hafta bana ulaştırdı. Filistin ile dayanışan sözlerimiz, bizim mücadelemiz, Yaser Arafat ile Bülent Ecevit’in mücadelesidir. Bizim mücadelemiz Deniz Gezmiş’in mücadelesidir. Denizlerin, İsaların mücadelesidir dediğim gün oğlu bu kitabı bana yollamaya karar vermiş. Bu kitabı alıp kişisel kütüphaneme koymayacağım. Bu kitabı CHP’nin müzesine koyacağız. Devir teslimlerde CHP Genel Başkanları bu kitabı bir sonraki genel başkana verecekler. Ben benden sonraki genel başkana vermek üzere CHP’nin müzesine bu kitabı koyup, devir teslimde böyle bir kitabın varlığını benden sonraki Sayın Genel Başkana arz edeceğim.

Çünkü Deniz Gezmiş’in yolundan giden tek başına Özgür Özel değildir. Bütün CHP’liler, Deniz Gezmiş’tir, Deniz Gezmiş’in yolundan yürümektedirler. Hepinize buraya geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Hatıraları önünde saygı ile eğiliyorum. Bora ağabeyinin şahsında Deniz Gezmiş’in kan bağı olan bütün akrabalarına baş sağlığı diliyorum. Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın ailelerine bir kez daha başsağlığı diliyorum. Şunu buradan bir kez daha ifade ediyoruz ki hepimiz Deniz’iz, Yusuf’uz, Hüseyin’iz. Onların mücadelesi durmadı. Sönmedi. Mücadele sürüyor. Mücadeleyi sürdürüyoruz.”

“Dikkatle takip edeceğiz”

Özel, anma sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeye ilişkin olarak şunları söyledi: “İki genel başkan bir görüşme yaptıktan sonra ya ortak açıklama yapılır ya da herkes görüşmeyle ilgili kendine ait kısımlar hakkında bilgi verebilir. Diğeri son derece müzakere tekniğine aykırı bir iştir. Ben şöyle dedim, bana böyle dediler dediğinizde görüşmenin belli seyrini, bundan sonra olabilecek olumlu görüşmeleri engellemiş olursunuz.

Ben gazetecilik merakına sonuna kadar saygılıyım ancak konunun, sorunun cevabına bu kısmı için, bu cevap için muhatap ben değilim. Benin söylemem doğru olmaz. Ben sadece kendimin ne yaptığını söyleyebilirim” dedi. Detaylı bir dosya hazırladıklarını vurgulayan Özel, “O dosyayı Cumhurbaşkanı ile yaptığımız görüşmede gündemimize aldık. Üzerinde konuştuk. Ben bu konuda önümüzdeki günlerde olumlu gelişmeler olacağını ümit ediyorum. Bu ümidimi koruyorum. O zaman da söylemiştim. Dikkatle takip edeceğiz. Belki Sayın Erdoğan bu konuda bir açıklama yaparsa, ondan sonra o günle ilgili diğer detaylar aleniyet kazanabilir ama benim aksini yapmam müzakere tekniğine uygun davranış olmaz.

Öncelikle bunu söylemek isterim. Ama herkesin içi rahat olsun. Gezi davasında da 28 Şubat davasında da yaşanan hukuksuzluklar, bu toplumdaki tüm beklentiler, yani önceden bir gündem hazırladığımızı söylemiştim. O gündem içindeki herhangi bir madde konuşulmadan o toplantıdan ayrılınmadı. O gün de söylemiştim. Daha önce söylediğimiz her şey, daha fazlası toplantıda konuşuldu. Büyük bir nezaketle karşılıklı müzakere edildi, görüş alışverişi yapıldı. Bizim tarafımızdan belli talepler net şekilde dillendirildi. Ben bu marj içinde kalmak durumundayım.”

Özel, Erdoğan’ın Cumhuriyet Halk Partisi’ni ziyaretine ilişkin soruya ise şu şekilde yanıt verdi: “Bize henüz böyle bir başvuru yapılmadı. Böyle bir talepte bulunulacağını biliyoruz. Netleşen bir tarih olduğunda açıklanır” yanıtını verdi. Özel, Erdoğan görüşmesinin ardından “CHP’nin içi karıştırılmaya çalışılıyor” yorumlarına ilişkin soruya, “Bu tip yorumları duyuyorum.

Bunlar eski zamanlarda, 47 yıl seçim kazanamamanın verdiği özgüvensizliği atamamış bazı arkadaşlarımızın değerlendirmeleri. Türkiye’nin birinci partisini, yüzde 38 oy almış bir partiyi, gelecek seçimlerde Türkiye’nin iktidar partisi olmak için can ve başla çalışan, buna yürekten inanmış kadroların partisini kim karıştırmak isteyebilir? Kim komplo teorileri ile bizleri meşgul etmek isteyebilir? Bunlar özgüvensiz dönemden kalan meseleler. Kendimize güvenimiz tam. Kayıt dışı siyasete karşıyız.

Her şeyi gözlerinizin önünde yapıyoruz, açıklıyoruz, çalışıyoruz, gayret ediyoruz. Hiç kimse korkmasın. Bu CHP’yi tankı, topu, tüfeğiyle darbeciler karıştıramadı. Biz her seferinde bazen düştük, hep beraber düştüğümüz yerden kalktık. Şimdi yerdeyken kalkacağına inanan bir parti. Tarihinin en önemli çıkışlarından birinde böyle özgüvensiz sorularla, özgüvensiz tartışmalarla kimse kimseyi meşgul etmesin. İşimiz var daha iktidar olacağız.”

“Deniz Gezmiş’in yolu bütün CHP’lilerin yoludur”

Özel, ayrıca Filistin ziyaretine ilişkin soruya şu yanıtı verdi: “Atkı Deniz Gezmiş’in Filistin davasındaki duruşunu hatırlatmak üzere taktığımız ve o duruşu devam ettirdiğimize yöneliktir. Biraz önce Deniz Gezmiş’in arkadaşları, Filistin’deki arkadaşı İsa’nın Deniz Gezmiş’in istediği Filistin şiiri kitabının Türkçeye çevrilmesinden sonra, o kitabı alıp Deniz Gezmiş’in vefatından sonra hayatının sonuna kadar saklamış. Ölüm döşeğindeyken 2 sene önce oğluna emanet etmiş.

Türkiye’de Deniz Gezmiş’in yolundan giden birini bul, bu kitabı ver diye. Geçen hafta bana Filistinli öğrencilerin başkanı geldi. İsa’nın oğlu bu kitabı size vermemi istedi dedi açıklamamdan dolayı. Biz o kitabı aldık ve benden sonraki CHP’nin Genel Başkanına teslim etmek üzere, partimizde ve hatta müzemizde yıpranmaması, kaybolmaması için müzemizin kaydına alacağız. Müzemizde sergileyeceğiz. Benden sonraki Genel Başkana devir teslim sırasında arz edeceğim. Çünkü Deniz Gezmiş’in yolu bütün CHP’lilerin yoludur.”

Özel, Ankara’da öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş suikastına ilişkin olarak, “Sinan Ateş iddianamesi ile ilgili kapsamlı bir çalışma ve kapsamlı bir açıklama yapacağız. Ancak iddianame hem aileyi son derece rahatsız etmiştir. Hem Türkiye’deki gerçekten adalet isteyen herkesi rahatsız etmiştir. İddianameyi hazırlayan savcının görevi şudur. Delilleri toplamak. Şahitleri dinlemek.

Soruşturmayı genişletmek ve en geniş şekilde yargılanma safhası gelmeden önce iddianameyi hazırlamak. Kamuoyunun kapsamı savcıdan geniş arkadaşlar. Sizler savcıdan daha çok şey biliyorsunuz. İddianamenin özelliği şudur, iddianameyi okuduğunuzda haber yaparsınız. İddianame ile ilgili yapılan haberler, iddianamede bir şey olmadığına yönelik. Normalde ne beklersiniz, iddianame ile birlikte gizli yürütülen önemli bir soruşturmada yeni bilgiler öğrenmek istersiniz. İddianamede yeni bilgiler yok.

Sizlerin her birisi burada takip eden değerli basın emekçilerinden bir tanesi eline kalemi alsa daha güçlü bir iddianame yazar. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu arada Sayın Ayşe Ateş. Sinan Ateş’in eşi bizden bir randevu talebi olmuştu. Kendisiyle bugün görüşeceğiz. Ondan sonra da kendisinin tabi bu konuyla ilgili topluma mal olan tepkisini hep birlikte biz de sizlerden takip ettik. Onun dışında kendisiyle de görüştükten sonra daha fazla ve net bir şeyler söyleme imkanı buluruz” dedi.

Paylaşın

DEM Parti’den CHP’ye Ziyaret: Anayasa İçin Samimiyete İhtiyaç Var

CHP ziyareti sonrası basın mensuplarına açıklamada bulunan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Anayasa tartışmalarına ilişkin, “Öncelikle bir samimiyete ihtiyaç var” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Şu andaki mevcut iklime bakıldığı zaman, bir samimiyet sorunu görülüyor. Bu konuda bir normalleşmeye, bir yol temizliğine ihtiyaç var. Böylesi bir durumda DEM Parti olarak bu konuda üzerimize düşen bütün görev ve sorumlulukları yerine getireceğiz.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ile CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Özgür Özel’e CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer de eşlik etti. Yaklaşık iki saat süren görüşme sonrası genel başkanlar basın mensuplarına ortak açıklamalarda bulundu.

CHP Lideri Özgür Özel, ziyaret için Eş Genel Başkanlara teşekkür etti. Güncel sorunlar ile seçim sonuçlarını değerlendirdiklerini ifade eden Özel, “Hem yerel seçim sonuçların genel seçime etkileri, Türkiye demokrasisinde yaşadığımız sorunlar, krizler ve içinde bulunduğumuz hafta bolca konuşulan gündemler, sayın Meclis başkanımızın her iki partiye ve diğer partilere gerçekleştirdiği ziyaretler, dün Sayın Cumhurbaşkanı ile benim gerçekleştirdiğim görüşme, bunların üzerinde fikir alışverişi yapmak, karşılıklı görüş alışverişi yapmak, değerlendirmelerde bulunma fırsatını yakaladık” dedi.

“Muhalefet daha cesur olmalı”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, konuşmasında “diyalog ve müzakere” mesajı verdi. Bakırhan, verimli bir görüşme yaptıklarına işaret ederek, “Aynı zamanda yerel seçimlerde almış oldukları sonuçlardan dolayı tebrik ettik. Başarılı bir sonuçtu. Bugüne kadar siyaset kurumu arasında duvarlar örülmüştü, kutuplaşma vardı. Bu kutuplaşmalar neticesinde siyaset kurumu özgürce bir arada hem Türkiye hem bölge meselelerini tartışamıyordu.

Ya da yeterince tartışamıyordu. 31 Mart’ta halk aslında siyaset kurumuna da önemli bir mesaj vermiştir. Türkiye’de artık mevcut krizler, mevcut iktidar yaklaşımı ile çözülmüyor, daha da derinleşiyor. Demokrasi ve özgürlükler konusunda ciddi sorunlar var. Düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda her gün çeşitli örneklerle karşılaşıyoruz. Henüz seçim sonuçlarında ortaya çıkan siyasi iradeyi kabullenmeme durumu söz konusudur. Siyasetin, muhalefetin, siyasi partilerin bir araya gelmesinin sebebi bunlardır” diye konuştu.

Ülke sorunlarının çözülmesi gerektiğini vurgulayan Bakırhan, “Bu aynı zamanda muhalefetin, ana muhalefet partisinin temel görevlerinden birisidir. Önümüzdeki günlerde biz muhalefet olarak daha çok bir araya geleceğiz. Meselelerin diyalogla, müzakereyle çözülmesi için bir çaba içerisinde olacağız. Türkiye halkları da seçimde bu mesajı bizlere vermiştir. Siyaset kurumu rol alsın, sorumluluk alsın.

Mevcut sorunların çözümünde yapıcı bir rol üstlensin. Tabi bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi’ne de büyük görevler düşüyor. Önümüzdeki günler halkın dili olma, sesi olma, halkın, emekçilerin, yoksulların yaşamış oldukları sorunların çözümü için; muhalefetin bir arada aynı zeminde buluşması, ortak görüş alışverişinde bulunarak hareket etmesinin değerli olduğunu biliyoruz. Bu konuda sayın başkan yapıcı bir rol oynayacağını belirtti” dedi.

Bakırhan, şöyle devam etti: “Bugüne kadar Türkiye’de uygulanan politikalar derin bir krize neden olmuştur. Gezi Davası, Kobanê Davası siyaset üzerindeki baskı politikalar, yargı ve ekonomik alanda yaşanan gelişmelerin tamamı iyi bir durumda olmadığımızı gösteriyor. Önümüzdeki dönem başta CHP olmak üzere diğer siyasi partilerle bir araya gelerek bu sorunların çözümü konusunda görüş alışverişinde bulunacağız. Muhalefet daha cesur olmalı. Bir biçimde yaşadığımız meselelerin demokratik yol ve yöntemlerle, müzakereyle, diyalogla çözülmesi için daha büyük bir sorumluluk alacağız.”

Anayasa tartışmalarına da değinen Bakırhan, “Öncelikle bir samimiyete ihtiyaç var. Şu andaki mevcut iklime bakıldığı zaman, bir samimiyet sorunu görülüyor. Bu konuda bir normalleşmeye, bir yol temizliğine ihtiyaç var. Böylesi bir durumda DEM Parti olarak bu konuda üzerimize düşen bütün görev ve sorumlulukları yerine getireceğiz” diye kaydetti.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, görüşmede birçok konuyu tartıştıklarını ifade etti. Hatimoğulları, işçilerin, emekçilerin, yoksulların, kadınların yaşadığı ekonomik sorunlar ile deprem gibi sorunların güçlü bir koordinasyonla konuşulup tartışılması gerektiğini vurguladı.

Hatimoğulları, “Ne yazık ki siyaset hep bugüne kadar ayrıştırdı, kutuplaştırdı. Ümit ediyoruz ki 31 Mart seçimleri sonrası ortaya çıkan seçim sonuçlarından değerli yurttaşlarımızın başta muhalefet olmak üzere bütün kesimlere yüklemiş olduğu görev ve sorumluluğun bilinciyle bizler demokratik bir Türkiye, demokratik bir cumhuriyet için hep birlikte çalışmalarımızı sürdürebiliriz” ifadelerini kullandı.

Soru / Cevap

Özgür Özel, Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Erdoğan’la görüşmesindeki ‘boş koltuk’ ile ilgili bir soruya Özel, şu yanıtını verdi: “Krizleri yeniden konuşmak anlamlı değil. Orada ortaya çıkan tablo ve aramızdaki görüşmeden sonra sayın Erdoğan’ın CHP’ye bir ziyaret yapma talebini iletmesi ile birlikte olabilecek en iyi şekilde çözülmüş oldu. Artık dönüp bir değerlendirmeyi doğru bulmam.”

Erdoğan’la görüşmesi hakkında bilge veren Özel, “Biz kamuoyunun gündeminde ne varsa hepsini sayın Erdoğan’la görüşme imkanı bulduk. Kendisi dinledi, heyetinde bulunan arkadaşlar not aldılar. Biz de sayın Erdoğan’ın değerlendirmelerini dinledik. Dünkü toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu düşünüyorum.”

CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan’ın görüşmede yer almasının kimin tarafından önerildiği sorulması üzerine Özel, şunları söyledi: “Ben, sayın Cumhurbaşkanı’nı ziyaret etmeden önce seçilmiş son tarafsız Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e bir ziyarette bulundum. Ziyaretimde bir cumhurbaşkanı ile görüşmeden önce kendisinin önerilerini almak ve bazı sorularıma yardım istemek üzerineydi.

Kendisinin uyarısı şöyle oldu; Cumhurbaşkanı’nın özel kaleminin ve protokol müdürlüğünün bir büyükelçi olduğunu, onun için benim de partide bulunan bir büyükelçiyi görevlendirmek suretiyle bu protokol akışını, randevulaşmayı ve devamını büyükelçinin götürmesinin doğru olacağını ifade ettiler. Ben de partimizde görev yapan İstanbul Milletvekilimiz Namık Tan’ı görevlendirdim.”

Görüşmede Erdoğan’a “Deprem Bakanlığı önerisinde bulunup bulunmadığı” sorulan Özel, şu cevabı verdi: “Deprem üzerine, ismi doğrudan Deprem Bakanlığı olarak konur mu yoksa Doğal Afetlerle Mücadele ve Depreme Hazırlık Bakanlığı mı olur bilmiyorum ama bir bakanlık kurulmasını önerdim. Dahasını önerdim.

Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partilerden birer bakan yardımcısı talep etmesi durumunda ben partimden bir bakan yardımcısını görevlendireceğimi ve deprem meselesini siyaset üstü bir şekilde ele almanın önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundum. Sayın Cumhurbaşkanı dikkatle takip etti, not aldı ve not aldırdı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın nasıl bir adım atacağını bilmiyorum.”

DEM Parti belediyelerinde bayrak ve sembollerin hedef alındığı iddialarına cevap veren Hatimoğulları, “DEM Parti olarak bayrakla, sembolle hiçbir sorunumuz yoktur” dedi. Hatimoğulları, “Kayyum meselesi ile ilgili Özgür Bey de ifade etti; Van konusunda bizlerle dayanışma gösteren Türkiye’deki bütün siyasi partilere, demokrasi güçlerine teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Erdoğan İle Özel Bir Araya Geldi: Görüşmeye Boş Koltuk Damga Vurdu

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AK Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Görüşme 1 saat 35 dakika sürdü.

Haber Merkezi / Görüşmede, CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Namık Tan ile AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş da yer aldı.

Erdoğan ile Özel görüşmesi sonrası basın mensuplarına açıklama yapılmadı. Özel, ziyaret sonra hızlı adımlarla AK Parti Genel Merkezi’nden ayrılarak CHP Genel Merkezi’ne gitti.

AK Parti ve CHP genel başkanları 2016’dan sonra ilk kez bir araya gelmiş oldu. Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile dönemin AK Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım AK Parti Genel Merkezi’nde 22 Eylül 2016’da görüşmüştü.

Erdoğan ile Özel’in görüşmesine boş koltuk damgasını vurdu. Erdoğan, Özel ile görüşme esnasında Özel’in karşısında değil de ortada ve daha farklı bir koltukta oturması akıllara “Erdoğan eşit değiliz imajı mı yaratmak istiyor?” sorusunu getirdi.

31 Mart seçimlerinde CHP’nin çok sayıda büyükşehir ve belediyelerine yenilerini eklemesinin ardından Özel verdiği demeçlerde Erdoğan ile görüşebileceğini aktarmıştı.

Erdoğan ile Özel, 23 Nisan’da TBMM’de düzenlenen resepsiyonda başka diğer siyasi partilerin de olduğu ortamda ilk kez bir araya gelmiş ve kısa bir görüşmenin ardından özel kalemlerin buluşma tarihi belirleyeceği duyurulmuştu.

Görüşme yeni bir dönemin başlangıcı mı?

Erdoğan-Özel görüşmesinin iktidar ve muhalefet arasında yeni bir dönemin başlangıcı olup olmayacağı da merak konusu. CHP kurmayları, Özel’in “yapıcı” bir adım attığını, ancak Erdoğan’ın tutumunun şimdiden öngörülememesi nedeniyle, bu konuda daha temkinli ifadeler kullanıyorlar.

Erdoğan’ın talebinin “yeni anayasa” için zemin oluşturmak istediğine işaret eden bazı CHP kurmayları şu değerlendirmelerde bulunuyorlar:

“Mevcut anayasayı uygulamayan, hak ihlallerinin devam ettiği bir ortamda, Erdoğan’la yeni anayasa konuşmak çok mümkün görünmüyor. Elbette seçimlerden birinci çıkan partinin genel başkanı ile ülkeyi yöneten Erdoğan’ın bir araya gelmesi kıymetlidir. Sonuçta bu da bir başlangıçtır, umutlu olmak istiyoruz.”

Kemal Kılıçdaroğlu tepki göstermişti

Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı “Saray’la müzakere edilmez, mücadele edilir” ifadesiyle de görüşmenin gerekli olup olmadığı ya da yeni anayasa için Erdoğan’ın şimdi de CHP’yi yanına çekmeye çalıştığı gibi farklı tartışmalar başladı.

Geçmiş dönemlerde Erdoğan ile eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu arasında buna benzer görüşme ihtimalleri görüşmenin yapılacağı mekâna dair polemikler gibi farklı nedenlerle gerçekleşmemişti. Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne sadece bir kez 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan liderler zirvesi için 25 Temmuz 2016’da gitmişti.

CHP üst yönetimi ise Erdoğan ile bir “değerler müzakeresi” yapılmayacağının üstünde ısrarla dururken, Özgür Özel’in de çeşitli açıklamalarında zaten mevcut anayasayı uygulamayan bir iktidarla yeni anayasanın müzakere edilemeyeceğini birçok kere tekrarladığını hatırlatıyorlar.

Özel geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada “Vatandaşın gündemi olmayan hiçbir gündemle meşgul olmayacağım. Birileri istedi diye onlarla kavga etmeyeceğim. Gündemi değiştirmelerine izin vermeyeceğim. Müzakere de eden mücadele de eden yepyeni, dinamik sonuç alan bir siyaset için yola çıktık” demişti.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’na ‘2 Yıl 4 Aya Kadar’ Hapis Talebi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yedinci genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, eski bakan Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep edildi.

Kemal Kılıçdaroğlu,14 Mayıs 2023’te yapılan 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde aday olmadığı ve yeniden milletvekili seçilmediği için yasama dokunulmazlığı kalkmıştı.

Cumhuriyet’ten Fahrettin Öztürk’ün haberine göre; Kılıçdaroğlu’nun, 17-25 Aralık operasyonları nedeniyle hakkında Meclis soruşturması açılan eski bakan Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, Kılıçdaroğlu’nun, ‘kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçundan 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.

İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Kemal Kılıçdaroğlu katılmazken, avukatı Celal Çelik, rahatsızlığı nedeniyle mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Kılıçdaroğlu’nu, duruşmaya vekaletname ile katılan avukat Beyza Köroğlu temsil etti.

Esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, şikayetçi Erdoğan Bayraktar’ın avukatı tarafından, şikayetten vazgeçtiklerine dair dilekçe sunulduğunu, ancak Kılıçdaroğlu’na yöneltilen suçlamanın Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında resen takip edilen suçlar kapsamında kaldığını belirtti.

Mütalaada, Kılıçdaroğlu’nun olay tarihinde basın mensuplarının bulunduğu ortamda Bayraktar’a yönelik kullandığı ‘Hırsızlar’ sözünün farklı anlamlar ifade ettiği, düşünce özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında kalmadığı belirtildi.

Savcı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kullandığı sözlerin, ‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçunu oluşturduğunu öne sürerek, Kılıçdaroğlu’nun 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Köroğlu, esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamak için süre istedi. Mahkeme, Kılıçdaroğlu’nun avukatlarının mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için süre vererek, duruşmayı 30 Mayıs’a erteledi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle, ‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçundan 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Davanın geçmişi

İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 23 Şubat 2018 tarihinde görülen duruşmada mahkeme, Kılıçdaroğlu hakkında, “Anayasa’nın 83’üncü maddesi gereğince, sarf ettiği sözleri daha önce meclis çalışmalarında ve CHP Grup toplantılarında söylemiş olması nedeniyle, meclis çalışmalarında söylenen sözler ve ileri sürülen düşünceleri meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmasının, o oturumdaki Başkanlık Divanı’nın teklifi üzerine meclisçe yasaklanması şartına bağlanmış olması nedeniyle” davanın düşürülmesine karar vermişti.

Bayraktar’ın avukatı, düşme kararını İstinaf’a taşımış, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi, 8 Nisan 2021 tarihinde düşme kararını bozarak, dosyayı yerel mahkemeye göndermişti. Yerel mahkeme, 27. dönem milletvekili olan ve yasama dokunulmazlığı bulunan Kılıçdaroğlu hakkında yargılamanın durdurulmasına hükmetmişti.

Kılıçdaroğlu, 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde aday olmadığı ve yeniden milletvekili seçilmediği için yasama dokunulmazlığı kalktı. Bunun üzerine dosyadaki durma kararı bozularak dava yeniden açıldı.

Paylaşın

TBMM’de “Yeni Anayasa” Görüşmesi: Özel’den “Önce Anayasa’ya Uyun” Mesajı

 “Yeni anayasa” görüşmeleri kapsamında CHP Lideri Özgür Özel ile bir araya gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Toplumsal mutabakatla yeni anayasanın çıkmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP lideri Özgür Özel ise mevcut Anayasa’ya uyun mesajı vererek, “Vatandaşın söylediği anayasa tartışmaları daha önce de yaşandı siyasetin üstüne sis olup, diğer sorunları görünmez kılınıyorsa bu olmaz. Anayasaya uyulmuyorsa yeni anayasa yapsanız ne olur yapmasanız ne olur” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni Anayasa için siyasi parti ziyaretlerine bugün başladı. Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i Meclis’te ziyaret etti. Ziyaret sonrası Kurtulmuş ve Özel basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Kurtulmuş, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Parlamentoda oluşabilecek en yüksek konsensusla, toplumsal mutabakatla yeni anayasanın çıkmasını istiyoruz. Yine bir başka kural ise partilerin anayasaları olmaz anayasa teklifleri olur. Mayıs ayının sonuna kadar bu işin usulüne ilişkin değerlendirme almak isteriz. Belki yaz aylarında görüşlerini olgunlaştırarak, önümüzdeki seni müzakere ortamı başlar ve sonrasında da usulüne uygun bu süreçleri götürdüğümüz sürece sonuç alabileceğimizi düşünüyor.

Çok sayıda partinin var olması Türkiye’nin demokratik zeminin güçlendirmesi açısından önemlidir. Anayasa kararını Meclis verecektir. Bu Meclis kurucu Meclis değildir söylemlerinin demokratik olmadığını ifade etmek istiyorum. Milletvekilli oyları anayasa ya yapılacak ya da yapılamayacak. Meclis’te oluşacak komisyonun yöntemi şeklini partilerle uzlaşıp görüşüleceğiz. Bu süreç içinde yapıcı bir diyaloğu tüm partilerle yürüterek, sonuç almayı hedefliyoruz.”

“Anayasa’ya uyacaksak değiştirelim”

Kurtulmuş’un ardından konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Sayın Meclis Başkanımızı bugün ağırladık. Ben kendisini Meclis Başkanlığına aday olduğu günden itibaren, diyaloğa açık tutumundan dolayı her zaman görüşebileceğimizi, her konuyu görüşebileceğimiz söylemiştim. Bugün de bir ziyaret yaparak bizlerle görüşlerini paylaştı” ifadelerini kullandı.

“Kendisi açık bir müzakere ortamı olması gerektiğini söylemişti” diyen Özel, “Biz 31 Mart seçimlerinden Türkiye’nin birinci partisi olarak çıktık. Sorumluluğunun farkında olan bir partiyiz. Siyaset halkın gündemine duyarsız olamaz. Bugün insanların yoksulluk, açlık, işsizlik, güvencesizlik gibi üst düzeyde beklentileri varken yeni bir anayasa beklentisi toplumun taleplerinin neresindedir, onu bir tartmak lazım” şeklinde konuştu. Özel, şunları söyledi:

“Prensip olarak ben partinin Genel Başkanı olsam da partinin yetkili kurullarında bir konuyu değerlendirmeden, doğrudan bir cevap vermeyi CHP’nin olmazsa olmaz parti içi demokrasi anlayışına ve kendimizin yönetim anlayışına uygun görmem. Sayın Başkanın bugün yaptığı değerlendirmeleri, başta MYK olmak üzere partinin yetkili organları ve grubumuzla değerlendireceğiz. Ancak şunu ifade etmek isterim, Sayın Başkana da söyledim.

Bir şeyin yenisini teklif ediyorsak, örneğin yeni bir elbise alalım, giyeceksek alalım. Giymemek üzere yeni elbise alınır mı? Biz anayasaya uyacaksak, anayasayı değiştirelim. En iyisini yapalım, sonra yine uymayalım. Geçen sefer de iyisini yaptınız. Bu sözümün başkana ait olmadığını herkes bilsin. Geçen sefer de iyisi yapıldı ama yapılan o anayasaya uyulmadı. Uyulmuyor. Bir yeni anayasa konuşurken bir kere mevcut anayasaya tam uyum beklemek bizim hakkımızdır. Bu konudaki hassasiyetlerimizi ilettik.

Vatandaşın sorunları ile ilgili de söyleyeceğim şudur. Anayasa tartışmaları daha önce de yaşandı. Siyasetin üzerine bir sis olarak çöküp de diğer meseleleri görünmez kılıyorsa, burada vatandaşın menfaati olmaz. Bugün sorun yoksulluk, işsizlik ve yüksek enflasyon, artan fiyatlar, insanları yoksullaşmasıyken biz anayasa konuşup, bir sis indirip, bu sorunları görünmez kılıyorsak, biz vatandaşın mesajını alamamış oluruz.

O açıdan Sayın Erdoğan ile yapacağımız görüşme de benim önem atfettiğim görüşmedir. Eğer bir şeyin yenisini alacaksak, kullanacaksak alınır. Anayasa yapacaksak, uyacaksak yapılır. Anayasaya uyulmuyorken yeni anayasa yapsanız ne olur, yapmasanız ne olur? Bu hassasiyetlerimizi Sayın Başkana ben de açıklıkla ifade ettim. Burası parlamento, konuşulan yerdir. Siyasiler el sıkışmazsa, siyaset düşmanları, demokrasi düşmanları el ovuşturmaya başlar.

O yüzden el sıkışılacak, müzakere edilecek ama sorumlu olduklarımız kitleler için de müzakere edilecek. Bizim anlayışımız bu. O açıdan, bugün Sayın Başkan sizin de önünüzde, içeride de el sıkıştık. Bu el sıkışma demokrasiye inananların yapması gereken bir şey. Biz el sıkışmadıkça demokrasi düşmanları ellerini ovuştururlar, onlara gün doğar. Siyasi tarihimiz bunların bedelleri ile doludur. O açıdan bu diyalog zeminini önemsediğimizi de ifade etmek isterim.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den ‘Tasarruf Genelgesi’ Çıkışı

Patisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “‘İtibardan tasarruf olmaz’ diyenler, kamuyu tasarruf etmeye ikna edemezler” dedi ve ekledi:

“Fakirin, fukaranın dostunun CHP olduğunu bileceksin. İsrafın sebebi, kaynağı olanlar israfı durduramazlar. Biz CHP olarak kendi genelgemize de uyarız, yayınlanacak kamu genelgesine de uyarız.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, patisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Gündeminde Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına kapatılması, anayasa tartışmaları ve değiştirilmek istenen müfredat olan Özel, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Busenazlar yüzümüzü güldürdü. Aradım tebrik ettim. İzmir’in artık bir temsilcisi var, Göztepe’yi kutluyorum. Türkiye’de bundan sonraki süreçte de futbolun kentlerin dostluğuna, hepimizin kardeşliğine katkı sunmasını ümit ederek Amedspor’u da kutluyorum.

Meral Hanım’a bir kez daha bundan sonraki yaşamında sağlık ve mutluluklar diliyorum. Daha önce birlikte birlikte grup başkanvekilliği yapmış olduğumuz Müsavat Dervişoğlu’na da hayırlı olsun diyor, kendisine ve partisine başarılar diliyoruz.

Bir meydanın 1 Mayıs’a kapalı olması o iktidarın başarılı olmasını değil aslında muktedir olamadığını, iktidarda olduğunu ama o meydanda kutlamaya yasak getirerek aslında lüzumsuz bir tedirginlik içinde olduğunu güvenliği sağlayamayacağını peşinen itiraf ettiğini ve bunun demokrasilerde özgüvensizliğin iktidarlara hiç iyi gelmeyeceğini bu yüzden bizim sorumluluk almaya hazır olduğumuzu ve sendikalarla birlikte görev yaparak kimsenin burnu kanamadan o meydandaki kutlamalara izin verilmesini talep etmiştik.

1 hafta geçti, dün sayın İçişleri Bakanını aradım, bu konudaki talebimi taahhüdümü ve meseleye koyduğumuz kefaleti ifade ettim ve işbirliği teklif ettim. Kendisi bana, görevi gereği bir takım mahsurları bir takım istihbaratları bir takım yasadışı örgütlerin yapmış olduğu çağrıları da gerekçelendirerek buna izin vermeyeceklerini tekrar etti. İletişime açık olumlu bir yaklaşım içindeydi. Ama sonuçta bir yasaklama var ve o ona ‘kısıtlama’ diyordu.

“Baskıyla güçle tesis edilen iktidarlar, önünde sonunda kaybetmeye mahkumdur”

Esasen Taksim Gezi Parkı birileri tarafından kendi egemenlik sancaklarıymış da oraya toplum giderse egemenliklerini, iktidarlarını kaybedeceklerini sanıyorlar. Oysa siz bir yasaklamayla egemenlik korumaya başladıysanız zaten orada artık egemenlikten muktedirlikten iktidardan bahsedilemez. Baskıyla güçle tesis edilen iktidarlar, önünde sonunda kaybetmeye mahkumdur.

Bu sabah sayın İçişleri Bakanıyla bir görüşme daha yaptık. Benim önerimi talebimi yerine getiremeyeceklerini söylediler, biz de kendilerine bunun doğru olmadığını söyledik. Hala geç değildir. Buradan çağrımı tekrar ediyorum.

Bugün bir anayasa tartışması var. Sayın Kurtulmuş, geldiler ziyaret ettiler. Diyorlar ki, ‘Yeni bir anayasa yapma sürecine CHP de dahil olsun.’ Açıklamamda da söyledim, Kurtulmuş’a da söyledim; anayasalar toplumsal mutabakat metinleridir, anayasalar her doğan için yapılır, Erdoğan için anayasa yapılmaz.

Anayasalar toplumu kuşatırlar, kapsayıcı, çoğulcudur. Anayasa demokrasisinin elbisesiyse, sen ona uymuyorsan, yenisini alsan ne olur. Türkiye’nin bir anayasası var. Hepimizin beğendiği ve beğenmediği maddeleri var. Yenisi yapılana kadar eskisine uymak herkesin görevi.

Anayasa der ki, AYM kararları bağlayıcıdır. O karara uymak herkesin yükümlülüğüdür. AYM yürütmeye ‘Taksim’i yasaklayamazsın’ diyor. Bu karara uymayan birisi yarın, elbette müzakere edeceğiz ama iş anayasaya gelince, mevcut anayasaya uyulmasını beklemek kadar doğal bir şey yoktur. Can Atalay kararı ortada. Gezi tutuklularının her biri için verilen hak ihlali kararı var, onları cezaevinde tutmak anayasa uymamaktır.

Siyasilerin el sıkışmasını hep savundum, savunacağım. Müzakere başka bir şeydir, iletişim başka bir şeydir. Anayasaya yemin etmiş bizlerin, birbirimizin yeminine sadık kalmasını beklemek her birimizin görevidir.

AYM işçiler haklı dediği için, Beşiktaş’tan ve Saraçhane’den toplanarak Taksim’e yürüyorlarsa CHP olarak biz de onlarla birlikte olacağız. Hangi ilde nerede 1 Mayıs kutlaması varsa bu gruptan bir temsilcimiz o kutlamada yer alacak. Hak-İŞ’in yaptığı kutlamaya da TÜRK-İŞ’in yaptığı kutlamaya da gideceğiz. Hiçbir sendikayı ayırmadan, zaman zaman farklı düşünsek de her sendikanın yaptığı her şehirdeki etkinlikte olacağız.

1 Mayıs’ta cop görmek istemediğimizi, biber gazı görmek istemediğimizi, kelepçe görmek istemediğimizi, güvenlik güçleriyle çatışma görmek istemediğimizi bir kez daha hatırlatarak tüm kamu görevlilerini sorumluluğa, tertip komitelerini de kanunsuz emiri veren anayasa tanımazlarla, evladına ekmek götürmek için bu emirlere uymak zorunda olan emekçileri polis kardeşlerimize karşı hassasiyete bekliyor 1 Mayıs işçi emekçi bayramını şimdiden kutluyorum.

Gazze’de insanlığın yüreklerini sızlatan katliamlara batıdan tepkiler yükseliyor. Şiddetle bastırıldığında utanç verici görüntülerdir, bizler de onlara tepki gösteriyoruz. O eylemleri öven iktidarın dönüp Türkiye’de Boğaziçi’nde yaptığı eylemlere müdahale etmesinin, Boğaziçi öğretim görevlilerinin önceki dekanlarının sokmaya kadar gitmesinin, ODTÜ’de devrim stadında mezuniyet töreni yapılmasına izin vermeyenlerin öğrencilerimizi ODTÜ’de Boğaziçi’nde kriminalize eden gözaltı yapan tutuklu yapan zihniyetin Amerika’daki eylemleri övmesi ikiyüzlülükten başka bir şey değildir.

“İzah için 31 Mart seçim sonuçlarına bakın”

ODTÜ’deki devrim standına o silinemez devrim yazısını yazan Filistin davasında hepimizin önderi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıdır, aklınızı başınıza alın. Filistin meselesinde ABD’ye demokrat, Boğaziçi’nde despot olmanın izahı yoktur. İzah için 31 Mart seçim sonuçlarına bakın.

MEB 85 bin ücretli öğretmen çalıştırıyor. Diğer taraftan 85 bin öğretmen atama bekliyor, atanmıyor. Mülakat kaldıracak deniliyor, mülakat gibi mülakat gibi yapıyorlar. Bundan 22-23 yıl önce 68 bin atanmayan öğretmen var, atamayacaksan niye okutuyorsun diyen Erdoğan, 1 milyon öğretmeni okutmuş ve atamamıştır. O hesabı şimdi size soruyoruz; madem atamayacaksınız niye okuttunuz?

Eğitimde reform yapılmasına ihtiyaç var. En çok değiştirilen bakan Kültür Bakanından sonra Milli Eğitim Bakanı. Eğitim yazboz tahtasına döndü. Her gelen reform yapıyor. Ya bu reforma milleti muhtaç hale getireni kim atadı? Aynı dolma kalem atadı, aynı mürekkep atadı, aynı kişi atadı. Mesele ‘kindar bir nesil yetiştirelim, değerleri bize bağlı olsun, potansiyel seçmen olsun’ bakış açısı eğitim bakış açısı değildir.

Geçen mayısta seçimi Tayyip Bey’in değil de CHP’nin Kemal Bey’in kazandığını düşünün. CHP’nin hepimizin evlatlarının okuyacağı müfredatın adını, kendi partisinin adını koyduğunu düşünün. Türkiye Yüzyılı, AK Parti’nin bakanlıkları da alet ettiği bir seçim kampanyasının adıdır.

Bu ülke haftalar süren MEB şuralarını biliyor. Ortak akıl olmadan bilimsel eğitim, başarı olmaz, kalkınma olmaz, zenginleşme olmaz. Bu müfredatı çalışacağız, uyaracağız. Ancak oldubittiye getirilerek bir müfredat yapılması son derece tehlikelidir. Çağdaş, laik eğitimden uzaklaşınca eğitim olmaz. Bu konuda bir kez daha yetkilileri uyarıyorum, Milli Eğitim Bakanını uyarmıyorum, çünkü onun en zayıf olduğu konu okuduğunu ve duyduğunu anlama. O dersten zaten başta kalmış zaten.

‘İtibardan tasarruf olmaz’ diyenler, kamuyu tasarruf etmeye ikna edemezler. Geçtiğimiz günlerde Denizli’deydim. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanımı makamında ziyaret ettim. Kendisi bana belediyede 45 lüzumsuz makam aracı tespit ettiğini, başkanların, daire başkanlarının, özel kalemlerine kadar makam arabası tahsis edildiğini, dışarıda makam araçları olduğunu, il ve ilçe başkanlarına araçların gittiğini, bunların 45’ini tez elden iade ettiğini kendi ekibine de herkes arabasına biner, işine gelir, gün içinde görevi gereği araba lazım olan aşağıdaki havuzdaki araçlardan birini kullanır’ dediğini söyledi.

“İsrafın sebebi, kaynağı olanlar israfı durduramazlar”

Ben de ona şunu söyledim hepiniz adına; helal olsun sana dedim. Denizli Belediye’sinin o iade edilen araçlar için birikmiş toplam 11 milyarlık borcunun 70 milyon TL’si lüzumsuz makam araçlarından. Bu sadece Denizli, sadece buzdağının görünen yüzü.

Ekrem İmamoğlu geçen sefer önce 13 bin oy farkıyla büyük haksızlıktan sonra 806 bin farkla kazandığı seçimi bu sefer 1 milyonun üzerinde farkla kazanıyorsa sen ‘ben yanlışı nerede yaptım’ diye bakmayacaksın. Ekrem İmamoğlu’nun binlerce lüzumsuz makam aracını iade edip bu tasarruf ettiği paraları senin görmezden geldiğin yoksulun kursağından geçirmesinde arayacaksın başarıyı.

Mansur Yavaş, senin belediye başkanlarının gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi Ankara’dan talimat beklerken, veresiye defterlerini kapattırıyorsa, dolmuşçuya katkı sağlıyorsa biz nasıl yüzde 30 aldık da bunlar yüzde 60 aldı’ diye düşünmeyeceksin. Fakirin, fukaranın dostunun CHP olduğunu bileceksin. İsrafın sebebi, kaynağı olanlar israfı durduramazlar. Biz CHP olarak kendi genelgemize de uyarız, yayınlanacak kamu genelgesine de uyarız.”

Paylaşın

CHP Lideri Özgür Özel: Kaybede Kaybede Kazanmayı Öğrendik

Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali’nde konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Eğer kaybetmeyi hazmedemiyorsan, kazanmayı öğrenemiyorsun. Rakibi tebrik etmek, rakibe saygı durmak erdemdir. Rakibini tanımayan rakibini yenemez” dedi ve ekledi:

“O yüzden biz centilmenlikten, iyi niyetten asla ve asla taviz vermeden yenile yenile kazanmayı öğrendik. Kaybede kaybede kazanmayı öğrendik. Geçtiğimiz günlerde bir bayram kutlaması vardı, biz sıfır belediye başkanıyla gidiyorduk oraya. Geçen sefer dört oldu, şimdi bir baktık; 18’de 15 olmuş. Belediye meclisinde üçtük, yedi olmuştuk; 70 olmuşuz. Ama bir baktık, o kutlamada AK Parti’den ve MHP’den ne il başkanı ne milletvekili hiçbiri gelmemiş, ilk kez kaybediyorlar.”

Özel, konuşmasının devamında, “O gün il başkanıma dedim ki ‘Burada kusur onlarda değil, demek ki biz bir şey yanlış yapıyoruz. Eğer kaybeden buraya gelmiyorsa bir eksik var. Bundan sonraki bayramlarda, bayram töreninden iki gün önce AK Parti, MHP ve diğer partilerin il başkanlarını ara, ‘Birlikte gidelim’ de. Demek ki onlar kaybetme psikolojisiyle itilmiş hissettiler.’ Biz kaybede kaybede kazandığımız bu şehre barışı, kardeşliği, birlikteliği getireceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, 484. Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali’nde konuştu. Özel, 31 Mart yerel seçimlerinde partisinin başarısını değerlendirirken şöyle konuştu:

” ‘Haritayı kırmızıya boyayan isim’ benim için biraz iddialı olur. Bir başarının elde edilmesi için bütün faktörlerin bir arada olması lazım. Öncelikle şartların hazır olması lazım. İnsanlar artık israftan, kibirden sıkılmışlardı. Sadece Manisa’da değil, tüm Türkiye’de ağır ekonomik şartlara rağmen kendilerini görmeyen, duymayan bir anlayıştan sıkılmışlardı ve bir değişim istiyorlardı. Değişmeyenle değişen yarışırsa değişen kazanır. Seçime değişerek giren tek parti CHP’ydi.

CHP eskimiş, köhnemiş bir anlayışa karşı yeni, genç kadrolarıyla, yönetimin yarısı kadın yarısı erkek olan, Cumhuriyet’e uygun bir yönetim anlayışıyla birlikte CHP yeniyi temsil ediyordu. Manisa’da 18 tane pırlanta gibi adayımız vardı. Türkiye’de binin üzerinde, her birisi halkın teveccühünü kazanmış, anketlerle desteklenmiş, ön seçimden çıkmış, toplumda beğeni uyandıran adaylar vardı.

Bugün bizim memleketimizdesiniz. Burası Atatürk’ün tam yedi kez geldiği bir kenttir. İkisinde sadece istasyonda, trende ve trenin hemen dışında Manisalılarla görüşmüş, beş kez bu kente gelmiş gitmiştir Atatürk. Bu kent bir Cumhuriyet kentidir. Birileri geçmişte bu kente çok büyük haksızlıklar yaptılar. Biz hep bu kenti çok sevdik. Arkamızdaki Spil dağı, kardeşim Barış gibi burnumda tüter benim, 15 gün görmedim mi burnumun direği sızlar.

Milletvekili listeleri yapılırken kadınlara ve gençlere daha fazla yer verilmesi konusunda hassasiyet gösterdiğini dile getiren Özel, şöyle devam etti: “Üç dönemdir hep söylemişimdir, gençler ve kadınlar için CHP bir çekim merkezi haline gelmeli. Cumhuriyetin kodlarında genç ve kadın var. Bu yerin belediye başkanı 34 yaşında genç bir kadın. Manisa’yı artık başka bir şeyle anmayacaklar. Menemen’de Kubilay’ı katledenler Manisa’ya doğru kaçmış, Manisan’dan gelmişler, Manisa tarikat yuvasıymış… Manisa Atatürk’ün kentidir, cumhuriyet kentidir, Manisa hangi görüşten olursa olsun dünyanın en iyi kalpli, en mert, en namuslu insanlarının yaşadığı bir şehirdir.

Manisalılarla sonuna kadar gurur duyuyoruz. Gülşah (Durbay), CHP gençlik kollarından gelen, gençlik kolları il başkanlığı yapmış, hem genç hem kadın hem örgütü temsil eden bir isimdir. Gelelim Ferdi Zeyrek’e… Ferdi Zeyrek; benim 20 yıldır tanıdığım, ben Eczacı Odası Başkanıyken tanıştığımız, Mimarlar Odasında başkanlık yapmış, Manisa’nın bütün varlıklarına sahip çıkmış… Hepimizin evlendiği nikah salonunu, 25 yıllığına TÜGVA’ya verdiler. İl başkanlarımız, ilçe başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, Ferdi Başkanımız büyük bir mücadeleyle Beyaz Fili de kurtardılar, burayı da geri aldık.”

Programda Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun sahneye davet edilmesi üzerine Özel, şunları söyledi: “Burada örgütten çok arkadaş var. Biz örgüte çok önem veriyoruz. Bu iki arkadaşın ortak özelliği, il başkanlığı yapıp büyükşehir belediye başkanı seçilen iki tane genç arkadaşımız, örgütten gelen büyükşehir belediye başkanları. 484 yıldır Mesir Şenlikleri yapılıyor.

Tabii tek parti döneminde CHP’li belediye başkanlarımız vardı ama çok partili dönemde yarışarak seçilen ilk belediye başkanı Ferdi Zeyrek. Mesir Festivali’ni ilk kez bir CHP’li seçilmiş belediye başkanı düzenliyor. Dün sokaklardaydık, gezdik, etkinliklerin bir kısmını takip ettik. Ferdi Başkan’ın ekibinin elinin değdiği belli. Çok kısa sürede şehirde beş büyük konser, dokuz küçük yerde canlı müzik; üniversite öğrencileri, Manisalılar, dünyanın dört bir yanından gelmiş yabancı ekipler… Bu sene olduğu kadar oldu.

İspanya’da 10-15 tane azgın boğayı, önünden millet kaçıyor, bütün dünya o festivali izliyor. Yapılan iş boğanın önünden kaçmak. Domates Festivali var, bütün şehir birbirine domates atıyor. Bütün dünya biliyor, izliyor, 180 ülkeden turist gidiyor. Manisa’ya bütün emeklere teşekkür ediyoruz ama dünyanın en eski halk ilaçlarından birisi, Kanuni Sultan Süleyman’ın validesini iyi etmiş, 41 çeşit baharattan yapılmış bir ilaç. İşin tıp yönü var, sağlık yönü ve, mistik yönü var.

Böyle bir üründen dünya haberdar değil. Birazdan göreceksiniz; kubbelerden, minarelerden saçılacak. İnanılmaz bir ritüel. Bugün Manisa’da dünyanın dört bir yanından, 150 ülkeden, 10 bin tane turist yoksa bu Mesir Festivali iyi yapılmıyor demektir. En iyisini yapacağız. Bütün dünya mesirden haberdar olacak. Göreceksiniz, bir gün gelecek bu Manisa’da Mesir Şenlikleri’nde 100’den fazla ülkeden insan gelecek, bu şenlikleri takip edecek.”

Akhisar’daki havaalanının uluslararası uçuşların da yapılabileceği müsaitlikte sivilleştirilerek, asker-sivil birlikte kullanılması gerektiğini söyleyen Özel, “Sart Harabeleri var. Kimse bilmiyor, dünyanın devlet güvencesinde basılan ilk parasıdır. Ağlayan Kaya’sından tutun, Bergama ile Sart arasındaki Akhisar’daki kral mezarlarına kadar bu şehrin dört bir tarafı turisti ve turizmi hak ediyor. Bir gün oturalım, ben bir buçuk saat Manisa anlatayım; ağızları açık kalmadan dinleyenler Manisa’yı gelip görmesinler.” şeklinde konuştu.

“Kaybede kaybede kazanmayı öğrendik”

Özgür Özel, şunları söyledi: “Eğer kaybetmeyi hazmedemiyorsan, kazanmayı öğrenemiyorsun. Rakibi tebrik etmek, rakibe saygı durmak erdemdir. Rakibini tanımayan rakibini yenemez. O yüzden biz centilmenlikten, iyi niyetten asla ve asla taviz vermeden yenile yenile kazanmayı öğrendik. Kaybede kaybede kazanmayı öğrendik. Geçtiğimiz günlerde bir bayram kutlaması vardı, biz sıfır belediye başkanıyla gidiyorduk oraya. Geçen sefer dört oldu, şimdi bir baktık; 18’de 15 olmuş. Belediye meclisinde üçtük, yedi olmuştuk; 70 olmuşuz.

Ama bir baktık, o kutlamada AK Parti’den ve MHP’den ne il başkanı ne milletvekili hiçbiri gelmemiş, ilk kez kaybediyorlar. O gün il başkanıma dedim ki ‘Burada kusur onlarda değil, demek ki biz bir şey yanlış yapıyoruz. Eğer kaybeden buraya gelmiyorsa bir eksik var. Bundan sonraki bayramlarda, bayram töreninden iki gün önce AK Parti, MHP ve diğer partilerin il başkanlarını ara, ‘Birlikte gidelim’ de. Demek ki onlar kaybetme psikolojisiyle itilmiş hissettiler.’ Biz kaybede kaybede kazandığımız bu şehre barışı, kardeşliği, birlikteliği getireceğiz.”

Paylaşın

Özel’den ‘İsraf’ Açıklaması: Birileri Homini Gırtlak Yemeyecek

CHP Lideri Özgür Özel Manisa’nın Yunusemre Belediyesi ziyaretinde yaptığı konuşmada, “Standart belediyecilik hizmetlerinde bir aksama olmayacak. Her kuruş sosyal belediyecilik için, yoksullar için, dezavantajlı gruplar için harcanacak” dedi ve ekledi:

“Bu kentte birileri açlık çekerken, birileri sefa sürmeyecek. Birileri yoksulluk çekerken, birileri dağda belediyenin yaptırmış olduğu köşklerde, israf masalarında homini gırtlak yemeyecek. Yoksulluk varsa, yoksulluk ortadan kalkana kadar kimse israf, şatafatın, lüksün yaşandığı bir belediyede bulunmayacak.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’da 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nde partisinin adaylarının kazandığı Yunusemre ile Şehzadeler belediyelerini ziyaret etti.

Özel, Yunusemre Belediye Başkanlığı’nı ziyaretinde, belediyelere tasarruf genelgesi yollayacaklarını açıklayarak, “Standart belediyecilik hizmetlerinde bir aksama olmayacak. Her kuruş sosyal belediyecilik için, yoksullar için, dezavantajlı gruplar için harcanacak. Bu kentte birileri açlık çekerken, birileri sefa sürmeyecek. Birileri yoksulluk çekerken, birileri dağda belediyenin yaptırmış olduğu köşklerde, israf masalarında homini gırtlak yemeyecek. Yoksulluk varsa, yoksulluk ortadan kalkana kadar kimse israf, şatafatın, lüksün yaşandığı bir belediyede bulunmayacak” dedi.

Özel, “Benim açımdan çok anlamlı bir ziyaret. Yunusemre benim de Belediye Başkanımızın da pek çoğumuzun da ikamet ettiği ilçe. Bizler, her ikimiz de Şehzadeler’de doğmuş, orada okumuş, büyümüş ve daha sonra da Yunusemre ilçesine taşınmış insanlarız. Parti üyeliğimizin kaydı Yunusemre’ye aittir. Geçen seçim, Manisa ittifak gereği İYİ Parti’deydi. Hem ilçemiz, hem büyükşehir. Partimizin logosunun olmadığı bir seçimi yaşamıştık. Elimizden geleni yapmıştık. Maalesef Manisa kazanılamamıştı. Bu sefer CHP Manisa’daki 17 ilçeden, liste veremediği bir ilçeyi de saymazsak, yarışa girdiği sadece 2 ilçeyi kaybetti.

MHP iktidarda olduğu büyükşehir ve 5 ilçeyi kaybetti. Manisa’da partimize ait belediye başkanları dışında Yeniden Refah’ın bir, AKP’nin iki belediyesi var. Geriye kalan 15 belediyede CHP’li belediye başkanları kamu görevini yapacaklar. Manisa’da yıllardır seçim kaybettik. Yıllar oldu, bir bayramlaşmaya Cahit Kaplan ile ikimiz gitmiştik sadece. Hep yalnızdık, hep zorluklar çektik. Bizi arayıp partinin milletvekili olarak, partinin grup başkanvekili olarak, ülkemizin ana muhalefet partisi olarak, arayıp bir isteğiniz, yapabileceğimiz bir şey var mı diye soran olmadı. İl başkanıma talimatım o yönde oldu.

Bundan sonraki her resmi günde ve bayramda, birinci partinin ve Manisa’daki iktidarın sahibi olarak bütün partileri arayıp onları buralara dahil etmek olacak. Manisa’daki oy veren, vermeyen herkese sesleniyoruz. Seçimi sandıkta bıraktık. Manisa’daki yüzde 60’lık başarımızın sebebi geçmişte olan her şeyi bir yana bırakıp, Manisa’da parti içinde birliktelik ve barışı sağlamış olmamızdır. AKP’ye, MHP’ye oy atan kimse kendini dışarıda hissetmesin. Bu belediyeler onlara da hizmet etmek için var.. Ne esnafı, ne müteahhitti. Kurallar neyse herkese eşit uygulanacak. Bunu herkes böyle bilsin” diye konuştu.

Özel, “Tabi geçmiş dönemlerde yapılan birtakım hatalar ve eksiklikler, birtakım kasıtlar, birtakım kusurlar var. Küçük hataları ve kusurları görmeyiz. Ama kasıtları ve özellikle kamu kaynaklarının bir partinin yandaşlarına peşkeş çekilmesini, 150 bin liraya yapılacak işin 350 bin liraya yapılmasını, bunların hiçbirini affetmeyiz. Sorumlusu kamu görevlisiyse, kamu görevlisi, siyasetçiyse siyasetçi verecek. Ama onu asla ve asla bir hesaplaşma ve hesap görme şeklinde değil kanun neyi gerektiriyorsa, bilgi ve belgeleri savcılara teslim etme şeklinde, objektif şekilde yapacağız. Onun dışında suçu olmayan, hatası, ufak tefek hatası olana bir şey yapmayız.

Fark etmeden kendisine suç işletilenlerin durumunu birlikte değerlendireceğiz. Ama suçun, rüşvetin, kirliliğin parçası olan kimseyle yol yürümemiz mümkün değildir. Onlar hesaplarını verecekler. İçinde bulunduğumuz oda Türkiye’nin en çok konuşulan makam odalarından bir tanesi. Elbette zevkler ve renkler tartışılmaz ama müsriflik, israf varsa biz ondan uzak dururuz. O noktada devri sabık yaratma niyetinde değiliz. Ama yetimin hakkını, Manisa’nın hakkını yemiş olan varsa, Manisa’nın hakkını başkalarına peşkeş çekmiş olan varsa o dönemler bitti. Şimdi onların hesabını verme dönemi başladı.

Çünkü bu Manisa’da esnaf yokmuş gibi Türkiye’nin öbür ucundaki esnaflardan, şirketlerden ihaleler verenler veya Manisa’nın varlıklarını birilerine peşkeş çekip oradan bir partiyi finanse edenler, oralardan bazı kirli işleri siyasetin finansmanında kullananların döneminin sona ermiş olmasını memnuniyetle görüyoruz. Bundan sonra kimseyi üzmeden, rencide etmeden, ailelerle uğraşmadan ama gerçek sorumlular savcılık önünde geriye dönük olarak hesaplarını verecekler. O konuyu yapmazsak kendimizi inkar etmiş oluruz. Ama parti anlamında, partili anlamında, oy veren anlamında, kimsenin ekmeği ile oynama, kimseyi işinden etme gibi işler olmayacak. Tabi yürüyen soruşturmalar var. O soruşturmalar devam edecek” ifadesini kullandı.

“İsraf edilmeyecek, her kör kuruş halkçı belediyeciliğe harcanacak”

CHP Lideri Özgür Özel, Manisa Şehzadeler Belediyesi ziyaretinde, “Burada israf edilmeyecek. Her kör kuruş, halkçı belediyeciliğe harcanacak. Yoksullara, ihtiyaç sahiplerine harcanacak. Biz bu belediyeleri efendim bunlardan aldık, şimdi sıra bizde diye değil. O dönem bitti, yeni bir dönem başladı diye başlatıyoruz” dedi. Özel, “Geçmişte AKP’nin yönetiminde ne kadar israf, ne kadar israf, fazladan harcama varsa hepsine engel olacağız” diye konuştu.

Özel, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları’ndan geldiğini anlatarak, “Şehzadeler Belediyesi ziyareti benim açımdan birçok yönden çok anlamlı. Birinci anlamı, Gençlik Kolları Başkanlığından, Gençlik Kolları yöneticiliğinden, hatta çocukluk yaşlarından beri, bundan 15 yıl önce Gülşah 19 yaşında filandı. Ben milletvekili olduğumda ve devam ettiğimiz bütün süreçlerde Gülşah hep bir yerlerde vardı. Bazen gençlik kolları il başkanımız olarak görev yaptı. İl başkanlığında adayımız oldu.

Parti içinde mücadeleler oldu, oralarda birlikte siyaset yaptık ama esas önemli olan mesele gençlik kollarından gelen, kadın bir siyasetçi olarak genel başkan olduktan sonra gençler ve kadınlarla ilgili ortaya koyduğumuz yaklaşımda Gülşah ilimizdeki bu yaklaşımın temsilcisi. Anket sonuçlarında diğer adaylara göre en yüksek oyu alan 4 adaydan bir tanesiydi. İlk 4’ün içindeydi. Sözümüz vardı, kadınlar eğer diğer adaylarla eşit kazanma potansiyelindeyse doğrudan aday göstereceğiz dedik. Gülşah Türkiye’deki doğrudan aday gösterdiğimiz ilk kadın belediye başkan adayıdır. Şunu gördük ki gençlere ve kadınlara şans verildiğinde seçmen buna olumlu reaksiyon veriyor. O açıdan çok kıymetli” diye konuştu.

Paylaşın

Özel’den İktidara: Türkiye Cumhuriyeti Bir Anayasa Devletidir

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Biz bu ülkeye bu adaleti getirene kadar mahkemedeki adaletten herkes memnun olana kadar, sosyal adalet bu ülkede yaşayan herkes kendini eşit yurttaşlar olarak hissedene kadar kimsenin hakkını kimsede bırakmadan bu ülkede ekonomik adaleti sağlayıp önce açlığı sonra da yoksulluğu bitirene kadar sonuna kadar çalışacağız ve mücadele edeceğiz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “TC bir anayasa devletidir. Sahip çıktığımız maddelerin yanında elbette eleştirdiğimiz, değiştirilmesini istediğimiz maddeler olabilir ama bu ülkede eğer devlet olacaksa, yani insanların anı ve malı güvende olacaksa bu ülkede en üstteki cumhurbaşkanından en sade vatandaşa kadar herkes bu anayasaya bağlı olacak.”

Özel, konuşmasının devamında, “Bir ülkede anayasanın işine gelen kısımlarını uygulayıp oradan güç alıp kullanıp, işine gelmeyen kısımlarını ihlal edersen bu hak bir kişide değil herkeste olur. Orada devlet, anayasa ortadan kalkar, o zaman keşmekeş olur o zaman beka sorunu olur. O yüzden bu ülkedeki en sade vatandaştan cumhurbaşkanına kadar herkesin bu anayasaya harfiyen uyması gerekir” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gençlere üye olmaları çağrısı yapması üzerine izleyiciler arasından bir genç “Başkanım gelebilir miyim?” diye sordu. Özel, “üye olmaya mı” diye sorunca, genç “Evet” cevabını verdi. Özel Muhammet isimli genci kürsüye davet etti. Gencin bir de ikizi olduğunu öğrenen Özel, Muhammet’in ikizini de kürsüye davet etti.

Muhammed ve Mustafa adındaki ikiz kardeşler grup toplantısında, canlı yayında CHP’ye üye oldu. Özel’in dakikalar önce duyurduğu üye kampanyasının ilk üyesi olan Muhammet’e “İlk üyeye Genel Başkan rozeti yakışır” diyen Özel kendi rozetini çıkararak Muhammet’e taktı. Kardeşi Mustafa’ya da Gençlik Kolları Başkanı Gençosman Killik’in rozeti takıldı.

Özgür Özel, konuşma öncesinde partiye yeni katılan milletvekili olduğunu söyledi. Aralık ayında İYİ Parti’den istifa eden İstanbul Milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu bugün CHP’ye katıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

“Biz bu ülkeye adalet gelene kadar, bu ülkede herkes kendini eşit yurttaşlar olarak hissedene kadar, önce açlığı sonra da yoksulluğu bitirene kadar sonuna kadar mücadele edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti bir anayasa devletidir. Sahip çıktığımız maddeler arasında elbette eleştireceğimiz maddeler olabilir. Herkes bu anayasaya bağlı olacak. İşine gelen kısımları alıp işine gelmeyen kısımları alırsanız o zaman beka sorunu olur. Bu ülkedeki en sade yurttaştan Cumhurbaşkanına kadar herkesin anayasaya uyması gerekir.

1 Mayıs Taksim’de kutlanması gereken hak olan işçi bayramıdır. 1 Mayıs’ta işçiler Taksim’e çıkmak istiyorlar. Şimdi yasaklıyorlar izin vermiyorlar. Kendisi de bir emekçi olan polise kanunsuz emirler veriyorlar. DİSK Anayasa Mahkemesi’ne gitti kazandı ama hala açmıyorlar. Siz Taksim Meydanı’nı egemenliğiniz bayrağı olarak görürseniz siz aslında muktedir değilsiniz demektir. İşçiler orada hakkını arıyorsa sonra da evine dönüyorsa siz muktedirsiniz demektir. Taksim’i 1 Mayıs’a açın. İçeriye bir tek 1 Mayıs dışı pankart sokmayıp kutlanmasına izin vermek bugünkü iktidarın kendi için yapabileceği en doğru iştir. Yasaklarsanız belki bir gün başka bir 1 Mayıs’a bırakırsınız. Ama o zaman siz iktidarda olmazsınız. Taksim’i 1 Mayıs’a açın 31 Mart’ın mesajını aldığınızı gösterin.”

Maalesef bir diğer tatsız husus, 83 yaşındaki Çetin Doğan’ı Silivri Cezaevine naklettiler. Bu zor günlerinde kendisini hapishanede tutmak yakışmaz. Bu da muktedirlik değil, bu güçsüzlüktür. Makbule Özer’le, 80-90 yaşındaki hastalarla uğraşarak devlet otoritesi tesis edilmez. Yaşlı hastaları cezaevinde tutmak özgüvensizliktir.

1 milyondan fazla atanmayan öğretmen var. 2002’de 68 bin öğretmen varsa bugün Erdoğan’ın atamadığı 1 milyon öğretmen vardır. Sayın Erdoğan bir miktar atama yapacağız dedi. Bu rakam 23 bin 900’dür. Maalesef gençleri çok üzdü. 100 bin öğretmen atamasının yapılması gerekiyor.

Hatay çok yüreğimizi yaktı. 6 Şubat’ta yüreğimizi yakan yangın sönmez. Yerel seçimlerde Hatay’da millet iradesi gasp edildi. Bir tek torba açılmadı. Biz Hatay’a sahip çıkacağız. Hatay’ı yüzde 60 ile almayı buradan ant içiyorum. Hatay’da 7 ilçede rezerv alan krizi yaşanmakta. Zemin sağlamsa oraların rantla çevrilmesine izin vermeyeceğiz. Hatay’ın hakkını yedirmem.

Antalya Kepez’deki teleferik kazasında maalesef bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Başkanımız (Mesut Kocagöz) kendisinden sonra 3 kez denetlenmiş kazadan sorumlu. Şimdi yeni bir video çıktı. Görevli sistemi açmaması gerekirken manuel çalıştırıyor ve kaza oluyor. Sistemi manuel kapatıyor. Yeni bir itiraz yapacağız. Çorlu Tren Katliamı davası yarın. Yarın annelerin haykırışlarına eşlik etmek için yürüyeceğim. Çorlu annelerini yalnız bırakmayın.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel: Erdoğan’la Haftaya Görüşmeyi Planlıyoruz

Erdoğan’la önümüzdeki hafta görüşmeyi planladıklarını söyleyen CHP Lideri Özgür Özel, “Kendilerinden randevuyu talep edeceğiz” dedi. Özel, “İkimiz de gündemlerimizi konuşacağız” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’den AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleştirmesi beklenen görüşmeye ilişkin açıklama geldi. Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu talep edeceklerini belirterek, “Önümüzdeki hafta görüşmeyi planlıyoruz” dedi.

Ana gündem maddesinin anayasa çalışmaları olması beklenen görüşme için “İkimiz de gündemlerimizi konuşacağız” diyen CHP Lideri Özel, “Elbette liderler arasında görüşmeler olur ama anayasa uymamak için değiştirilmez. Önce uyun onu görelim” ifadelerini kullandı.

Erdoğan ne demişti?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’tan dönüş yolunda uçakta soruları yanıtlamış, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştu. Erdoğan, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel de gelecek dönemi konuşmak için sizden bir randevu talep edeceğini söylemişti. Randevu talebi geldi mi? Özür Özel’den bu konuşma ve sonrasında yeni Anayasa konusunda CHP’yle uzlaşma olur mu?” sorusuna şöyle yanıt vermişti:

“Şu an itibarıyla henüz böyle bir randevu talebi gelmiş değil. Fakat olabileceğini düşünüyoruz. Dünyada birçok alanda değişimden söz ediliyor. Sosyolojiler, teknolojiler, iklimler ve daha birçok zemin çok hızlı değişiyor. Bunu ayak uydurmak için de Türkiye’nin eskinin darbe ruhunu özünde barındıran anayasa metninden kurtulup yenilikçi ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşma zamanı gelmiştir.

Yani bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi’nin de böyle bir değişime destek verebileceği düşüncesinde ve inancındayım. Bu görüşme sağlandığında tabii ki anayasa konusu da bizim görüşme başlıklarımızın arasında yer alacaktır. Kaldı ki Meclis Başkanımızın da liderlerle yapacağı görüşmelerde bu konuları onlarla ele alma düşüncesinin olduğunu biliyorum. Doğrusu ben de bize çok ama çok dar gelen bu mevcut anayasayla ilgili liderler olarak neler yapabiliriz, bunları konuşmakta fayda var diye düşünüyorum.

Sayın Özel’in bu ziyaretinin gerçekleşmesi halinde kendisiyle de bunları konuşarak böyle bir adımı atabileceğimizi kendisine teklif etmekten daha doğal bir şey olmaz. Biz Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun en önemli köşe taşlarından biri olan yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili çalışmaktan, gayret etmekten geri durmayacağız. Milletimize yeni ve demokratik bir anayasa kazandırana kadar gayretimiz sürecektir.”

Paylaşın