Yerel Seçimler; Babacan’dan Dikkat Çeken İttifak Açıklaması
31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEVA Lideri Babacan, “Yerelde bazı prensipler konusunda aynı noktada olmak lazım. Biz ne dedik, temiz belediyecilik dedik. ‘Bu doğrultuda bir manifesto yayınlayacağız’ dedik. Bizim adaylarımız önce bu manifestonun altına imza atacaklar” dedi ve ekledi:
“Bunlar hiç konuşulmuyor, hükümet tarafında yolsuzluklar var da belediyelerde yok mu? Biz buna destek mi vereceğiz? ‘Tertemiz adaylar istiyoruz’ dedik il başkanlarımıza. O yüzden 3-5 belediye alacağız diye kimsenin yanlışına ortak olmayız. “Kendimiz seçime gireceğiz” diyip, İstanbul’da, Ankara’da adayımız olmayacak mı? Hiç konuşulmuyor, ama şu anda diğer siyasi partilerde de böyle bir iş birliğini kaldıracak bir iç psikoloji yok.”
Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “yeni anayasa” çağrısına ilişkin ise “Şu da bir gerçek ki evet, mevcut Anayasa’ya uymuyorlar, “Yeni Anayasa olsa ne, olmasa ne” denebilir. Yine de yeni bir hükümet kurulduğunu, dolayısıyla söylenenlerin bir söz değeri olduğunu göz ardı edemeyiz.
Diyelim ki Meclis’te bir şey hazırladılar ve getirdiler, oturup bakmamız lazım. “İktidardan geldi, biz bakmayız” anlayışı bize göre sorumlu bir muhalefet anlayışı değil. Bunu mecliste bir komisyon eliyle yapalım derlerse biz buna katkı veririz. Bu bizim demokratik sorumluluğumuz, o yüzden peşin hükümlü bir şey söylemek istemiyorum. Bir samimiyet sorunu var; ancak bir yandan da ne olacağını görelim istiyoruz.”
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bir grup gazeteciyle bir araya geldi, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın aktardığına göre Babacan’ın sorulara yanıtları şöyle oldu:
Cumhurbaşkanının yeni anayasa çağrısını samimi buluyor musunuz? Bu konuda muhalefetin diğer üyeleriyle görüşmeyi düşünür müsünüz? Altılı Masa’daki herkesten bu konuda ayrılıyorsunuz: Onlar baştan reddederken siz “Getirin görüşelim” diyorsunuz. Neden?
Hükümet beş yıldır “yeni anayasa” diyor. Bu konuda henüz bir adım atılmadığı için ne kadar samimiler bilemiyoruz. Biz kendi teklifimizi 2 sene önce çalıştık, ortaya koyduk. Yetmedi, altı parti oturup 84 maddelik bir çalışma ortaya koyduk. İktidardan ise henüz bir şey çıkmadı. Şu da bir gerçek ki evet, mevcut Anayasa’ya uymuyorlar, “Yeni Anayasa olsa ne, olmasa ne” denebilir. Yine de yeni bir hükümet kurulduğunu, dolayısıyla söylenenlerin bir söz değeri olduğunu göz ardı edemeyiz.
Meclis’te bir komisyon oluşturulsun, partiler bir arada çalışsın. Diyelim ki Meclis’te bir şey hazırladılar ve getirdiler, oturup bakmamız lazım. “İktidardan geldi, biz bakmayız” anlayışı bize göre sorumlu bir muhalefet anlayışı değil. Bunu Meclis’te bir komisyon eliyle yapalım derlerse biz buna katkı veririz. Bu bizim demokratik sorumluluğumuz, o yüzden peşin hükümlü bir şey söylemek istemiyorum. Bir samimiyet sorunu var; ancak bir yandan da ne olacağını görelim istiyoruz.
Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin uzatılması gündeme getirilirse ne yaparsınız?
Böyle bir şey olursa son anda getirip araya sıkıştırırlar, şimdiden yapmazlar. Burada bir değişiklik yapılmasına itiraz ederiz. İlke olarak bir kişinin bu kadar uzun süre görevde kalmasının son derece yanlış olduğunu düşünüyoruz. Artık bu ülkede değişimin zamanı geldi. Bu teklifi açıkça önümüze getirirlerse sıcak bakmamız mümkün değil.
Sistemde ‘iyileştirme’ konusunu işi çıkmaza sokmak için söylemiş olabilir. Kendi açısından iyileştirme nedir, bilemiyoruz.
Parlamenter sistem sizin kırmızı çizginiz mi? “Cumhurbaşkanlığı sisteminde şunlar yapılırsa olur deriz” diyor musunuz?
Tam demokrasi, şeffaflık, denge kontrolü. Bunlar çok çok önemli. Bu konularda gerçekten mevcut durumdan daha ileriye götürecek, samimi bir adım olursa, onu biz iyi niyetle değerlendiririz. Bir de şu var, samimiyeti görmemiz lazım. Gerçekten samimi mi yoksa bu bir siyasi oyun mu? Ülkenin gündemini işgal ederek enflasyon, hayat pahalılığı, fakirleşme gibi diğer sorunların üstü mü örtülüyor? Bunu görmemiz lazım.
Yıllardır samimiyet testini geçemediler ki. Yerel seçim öncesi konu tamamen Anayasa’ya gelecek. Bu konuda şimdiden bir şey söylemeniz daha iyi değil mi?
Taze yenilenmiş bir halk desteği var. Her seçim bir kredi açma dönemidir. Böyle bir dönemde bizim çok sert kırmızı çizgilerden bahsetmemiz doğru değil. Böyle bir yaklaşım klasik muhalefet olur. Bizim muhalefet tarzımız bakımından bu tavrı doğru görmüyorum.
Bu tavrın AK Parti seçmeni ile kurmak istediğiniz ilişkiyle bağlantınız var mı?
AK Parti seçmeni bizim yabancı olduğumuz bir seçmen değil ki, yıllardır birbirimizi bildiğimiz bir seçmen. Anadolu’da “yahu bir dur hele” derler. Vatandaşın bize “yahu bir durun hele” dediği bir dönemdeyiz. Dolayısıyla bu dönemde bizim muhalefet şeklimize dikkat etmemiz lazım. Nispeten olumlu gördüğümüz konuları da dile getirmemiz lazım.
Can Atalay için TİP bir yürüyüş başlatıyor biliyorsunuz. Böyle bir iklimde yeni anayasa konuşmak garip olmuyor mu?
Can Atalay konusundaki duruşumuz çok net. Ama bu konulara çok daha geniş bir açıdan bakmamız lazım. Siyaset böyle bir şey değil, bu dar ideoloji siyaseti olur. Bir ülkeyi yönetmeye talipseniz bunlara sıkışıp kalamazsınız.
Başörtüsü, aile kavramı üzerinden anayasa önerisi gelirse, burada da mı bir kırmızı çizginiz yok?
Biz muhafazakar kesimin haklarının kaybıyla ilgili konularda ne kadar hassas isek, kendini seküler olarak tanımlayan vatandaşlarımızın hayat tarzına müdahaleyi de bir o kadar tehlikeli görüyoruz. Dolayısıyla bu konuda da aynı ölçüde hassasız. Devletin görevi insanların hayat tarzına karışmak değil, herkesin hayat tarzını dış müdahalelerden korumaktır. Zaten özgürlükçü demokrasi dediğimiz şey tam olarak budur.
Kamuda (başörtüsü konusunda) pratikte böyle bir sorun yok, özel sektörde zaman zaman olduğunu duyuyoruz. Hükümetin muhalefette çatlak oluşturmak için kullandığı kullanışlı bir enstrüman bu, bir anayasa meselesi değil. İdris Bey de defalarca açıklama yaptı. Ortada bir şey yokken böyle kesin ifadeler kullanmak istemiyorum. Ne getirecekler, bakacağız.
Yerel seçimde 81 ilin tamamında aday çıkaracak mısınız?
En önemli iç eleştiri başka bir partinin listesinden seçime girmiş olmamızdı. Yerel seçimler kendimizi anlatmak için çok büyük bir fırsat. Bu seçimlerde kendi özgün kimliğimizi vatandaşımıza anlatmak istiyoruz. Bazı küçük ilçelerde teşkilatlarımız arasında iş birliği senaryoları olabilir, ama bu senaryolar şu anda genel merkezin bilgisi dahilinde olan senaryolar değil.
Nokta atışı ve istisnai iş birlikleri yapabileceğimize cumartesi günü yaptığımız konuşmada değindik; ama bizim zaten güçlü bir teşkilatımız, 600 küsür ilçede örgütümüz var. O kadar ilçe başkanımız var, aday bulamamamız gibi bir durum söz konusu değil. Yerel seçimler teşkilatın üzerindeki travmayı atlatmak ve özgün DEVA ruhunu anlatmak için bir fırsat. Biz DEVA’yız ve bu ülke için ideallerimiz var. Biz bütün o çalışmaları 15 vekil için yapmadık, bu ülkeyi yönetmek için yaptık.
2019 yerel seçiminde yoktunuz ama muhalefet iş birliğine gidip kritik belediyeleri kazandı. Cumhur İttifakı yine iş birliğine gidecek gibi görünüyor. Bunun karşılığında, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere muhalefet yine bir iş birliğine gider mi?
Yerelde bazı prensipler konusunda aynı noktada olmak lazım. Biz ne dedik, temiz belediyecilik dedik. “Bu doğrultuda bir manifesto yayınlayacağız” dedik. Bizim adaylarımız önce bu manifestonun altına imza atacaklar. Bunlar hiç konuşulmuyor, hükümet tarafında yolsuzluklar var da belediyelerde yok mu? Biz buna destek mi vereceğiz?
“Tertemiz adaylar istiyoruz” dedik il başkanlarımıza. O yüzden 3-5 belediye alacağız diye kimsenin yanlışına ortak olmayız. “Kendimiz seçime gireceğiz” deyip, İstanbul’da, Ankara’da adayımız olmayacak mı? Hiç konuşulmuyor, ama şu anda diğer siyasi partilerde de böyle bir iş birliğini kaldıracak bir iç psikoloji yok.
Büyükşehirlerde iktidarın iş birliği, muhalefetin parçalı olması iktidara kazandırmayacak mı?
Hiç belli olmaz. Yerel seçimlerde 50+1 gerekmiyor ki. Yerel seçimde dinamikler çok farklı, tamamen adaylara bağlı.
Kesin alırız dediğiniz belediyeler var mı?
Bizim il başkanlarımızı bir dinleseniz “Genel seçimlerde kendimizi göstermemize izin vermediniz, şimdi görün bizi” diyorlar. Seçimden önce bu işin matematiğini yapmak zor, seçimden sonra konuşalım.
Ortak listede İYİ Parti yer almadı. İYİ Parti de devreye girse vekil sayısı artar mıydı?
Ortak listeyi geçin, bazı yerlerde oturup konuşsalardı artı 20 vekil daha kazanılabilirdi. Bunun için dört kere toplandık, hiçbir şey çıkmadı.
Parlamentoda etkinliğinizi artırmak için bir grup kurma çabanız var mı, olacak mı?
Zaman içinde doğal yollarla böyle bir süreç gelişirse elbette olur. Bu süreçlerin doğal olması, organik olması gerekiyor.
Lütfü Elvan’ın, Kalyon İnşaat’ın başına geçmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
BDDK’nın, SPK’nın kanununu sıfırdan biz çıkardık. Bunların hepsine ‘kişiler görevden ayrıldıktan sonra özel sektörde, kendi alanıyla alakalı görev alamaz’ diye madde koyduk. Çünkü bu insanlar o görevdeyken bir kariyer planlaması yapmasın dedik. Bu işin ruhu budur; ama şaşırmamayı da öğrendik zaman içinde, olmaz denen ne varsa oluyor.