Yeni Yasa Hazırlığına TMMOB Ve TTB’den Sert Tepki
İktidarın Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) yönelik yeni yasa hazırlığı, meslek odalarının tepkisine neden oldu. TMMOB, “İktidar bilimsel raporlarımıza kulak versin” derken TTB, düzenlemenin hak taleplerine bir darbe olacağını savundu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kimyasal silah kullandığını savunarak bunun araştırılmasını isteyen TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanması sonrasında başlayan tartışmalar, meslek odalarının yasal statüsüne uzandı.
TTB’nin “Türk” ismine hakaret ettiğini savunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TTB’nin”Türk” ifadesini kullanan bir çatının altında görev yapmasının kabul edilemeyeceğini söyledi. Bu nedenle yasal bir düzenleme hazırlığına başladıklarını kaydeden Bozdağ, çalışma kapsamına TMMOB’unda dahil edileceğini açıkladı.
TTB: Hak arama sürecini parçalamaya yönelik düzenleme
İktidarın meslek odalarının yasal durumunu tartışmaya açması ve yeni bir yasal düzenleme hazırlığına başlaması, meslek odalarının tepkisine neden oldu.
DW Türkçe’den Eray Görgülü‘nün haberine göre, TTB Merkez Konseyi Üyesi Aydın Şirin, TTB’nin de TMMOB’un da demokrasinin vazgeçilmez kurumları olduğunu belirterek, seçimlerin de demokratik bir şekilde yapıldığını belirtti.
Pandemi sürecinde TTB olarak hem hekimlerin hem de diğer sağlık çalışanlarının özlük hakları ve ekonomik kazanımlarını gözettiklerini, bir yandan da halk sağlığını korumaya yönelik uyarılarda bulunduklarını hatırlatan Şirin, “Söylediklerimiz dönem dönem iktidarların sevmediği şeyler oluyor. Fakat biz toplumsal ve mesleki etik gereği bu çalışmaları yapmak durumundayız” dedi.
Barolarla ilgili yapılan düzenlemeyi hatırlatan Şirin, “Avukatlar arasında bir ikilik, meslek birliğinin bütünlüğünü bozan bir yaklaşım geliştirildi. Dolayısıyla bu hazırlanacak yasanın da meslek üyelerinin hak ve hukuk arama süreçlerini parçalamaya yönelik olacağını düşünüyoruz. Bu düzenleme hak taleplerine bir darbe olacaktır” dedi. Şirin, TBMM’ye sunulacak yasal düzenlemeyi gördükten sonra gerekli hukuki girişimleri de başlatacaklarını kaydetti.
TMMOB: Raporlarımızın içeriğine kulak versinler
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz da TMMOB’un Anayasa’nın 135’inci maddesine göre kurulmuş, kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olduğuna ve özel bir kanunu bulunduğuna dikkat çekti.
Şehir plancılığı, mühendislik, mimarlık gibi hizmetlerde politikalar ürettiklerini ve yanlış uygulamalar konusunda kamuoyunu uyardıklarını vurgulayan Koramaz, bu görevlerin de hem yasalarla hem de Anayasa ile belirlendiğini söyledi.
TMMOB yöneticilerinin yargı gözetiminde seçimlerle iş başına geldiğini de hatırlatan Koramaz, “Meslek odaları merkezi bütçeden pay almazlar. Çünkü bu kuruluşların görevlerini hakkıyla yapması için tüm siyasi saiklerden bağımsız olması gerekir” ifadesini kullandı.
Bu özerk yapının iktidarı rahatsız ettiğini öne süren Koramaz, 2002 yılından beri çeşitli yasal düzenleme hazırlıkları ile bu tür girişimlerin olduğunu ve şimdi de TTB ile bu konunun gündeme geldiğini söyledi. Madenlerden, ormanlara kadar yanlış gördükleri tüm uygulamalara karşı davalar açtıklarını ve kamuoyunu uyardıklarını kaydeden Koramaz, Amasra’da 41 madencinin yaşamını yitirdiği maden patlamasını hatırlattı.
Bugüne kadar çok defa kömür madenciliğinde yaşanan sıkıntıların altını çizdiklerini belirten Koramaz, “Bizim iktidardan beklentimiz, bizim yasalarımızla uğraşmasınlar. Bilimsel ve teknik olarak hazırladığımız raporların içeriğine kulak versinler” diye konuştu.
Alan: Anayasadaki bazı ilkeler göz ardı ediliyor
Danıştay eski Başkanı Nuri Alan ise, öncelikle hazırlanacak taslağın görülmesi gerektiğini ancak, söz konusu kuruluşların özerk kurumlar olması nedeniyle yeni düzenlemede anayasaya aykırı bir madde olmaması gerektiğini belirtti.
İktidarın bugüne kadar yaptığı düzenlemelerde anayasadaki bazı ilkeleri göz ardı ettiğini savunan Alan, “Artık, idari konuda, yürütme konusunda tek yetkili olan cumhurbaşkanının sözleri düzenleme yerine geçiyor” ifadesini kullandı.
Birçok uygulamanın anayasaya aykırı bir şekilde hayata geçirildiğini de iddia eden Alan, son olarak “dezenformasyon” yasası olarak bilinen Basın Kanunu hakkında değişiklik içeren kanuni düzenlemeyi örnek gösterdi.