Vladimir Putin: Batı, Ukrayna’da ‘Kirli Ve Tehlikeli’ Bir Oyun Oynuyor
Kremlin ile güçlü bağlara düşünce kuruluşu Valday Kulübü tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı’nın küresel hakimiyetinin çökmeye mahkum olduğunu ve ABD ile müttefiklerinin “bu kaçınılmaz çöküşü” önlemek için Ukrayna’da “tehlikeli, kanlı ve kirli” bir jeopolitik oyun oynadığını söyledi.
Haber Merkezi / “Rusya Batı’ya meydan okumuyor, Rusya sadece var olma hakkını savunuyor” diyen Putin, Batılıları Rusya’yı yok etmek, haritadan silmek istemekle” suçladı. Batı’nın jeopolitik amaçlarına ulaşmak için Rusya’yı daha savunmasız hale getirmeye çalıştığını söyleyen Putin, “Bunu başaramadılar ve asla başaramayacaklar” dedi.
“Batı’nın dünyadaki bölünmez hakimiyetine dayalı tarihi dönem, sonuna yaklaşıyor” diyen Putin, “Tarihi bir sınırda duruyoruz. Önümüzde, İkinci Dünya Savaşının sonundan bu yana karşı karşıya kalınan en tehlikeli, en kestirilemez ve aynı zamanda en önemli on yıl var” ifadelerini kullandı.
Batı’nın dünyanın ortak geleceği konusunda çok kutuplu dünyanın merkezleriyle; Rusya ve diğer önemli güçlerle konuşmak zorunda kalacağını belirten Putin, “Bu ne kadar çabuk olursa o kadar iyi” dedi.
Putin, Rusya’nın nükleer silah kullanmayı planladığına yönelik iddialara da yanıt vererek Rusya’nın askeri doktrininin nükleer silah kullanımına sadece savunma amaçlı olarak izin verdiğini vurguladı.
“Nükleer silahlar var olduğu sürece nükleer silahların kullanılması tehlikesi de olacaktır” diyen Putin, nükleer silahların sınırlandırılması konusunda ABD ile görüşmelere yeniden başlamaya hazır olduklarını ancak “stratejik istikrar” konusunda görüşme önerilerine Washington’dan yanıt gelmediğini söyledi.
Rusya Devlet Başkanı, Rusların ve Ukraynalıların tek bir halkın parçası olduğu yönündeki uzun süredir devam eden iddiasını yineledi ve Ukrayna’yı “yapay bir devlet” olarak tanımladı. Ukrayna’nın karşılık verme kabiliyetini küçümsediği söylentisini reddeden Putin, “özel askeri operasyonun” planlandığı gibi ilerlediğini söyledi.
Erdoğan, Çin ve Hindistan’a övgü
Putin, konuşmasında Türkiye ile iş birliğine ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkisine de değindi. Türkiye ile Rusya’nın çok sayıda ortak çıkara sahip olduğunu belirten Putin, Erdoğan’ı “her zaman Türkiye’nin çıkarlarını savunan güçlü bir lider” olarak nitelendirdi.
Rus lider Erdoğan’ın her zaman “kolay bir muhatap” olmadığını ancak Türkiye’nin her zaman “güvenilir” ve anlaşmaya istekli olduğunu kaydetti.
Putin Çin ile ilişkilere de değindi. Çin ile ilişkilerin “eşi görülmemiş bir seviyeye” yükseldiğini belirten Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile “yakın dost” olduklarını söyledi. Rus lider, ABD’nin Çin ile ilişkilerini bozarak yanlış yaptığını kaydetti, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaretini “provokasyon” olarak nitelendirdi.
Putin, Rusya’nın tarihi yakın ilişkilere sahip olduğu Hindistan’ı da överek Hindistan’ın uluslararası alanda gelecekte önemli bir rol oynayacağını kaydetti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Valday Kulübü tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
“Rusya’yı yok edip jeopolitik haritadan silmeyi asla başaramadılar ve gelecekte de başaramayacaklar.
(Batı’nın hegemonyasını koruma arzusunun aksine) Rusya, kendisi bir hegemon olmayacak, böyle bir planımız yok.
Liberal ideoloji, bugün tanınmayacak kadar değişti. Başlangıçta klasik liberalizm, her insanın özgürlüğünü istediğinizi söyleme, istediğinizi yapma özgürlüğü olarak anladıysa da, 20. yüzyılda liberaller, açık toplumun düşmanları olduğunu ve bu düşmanların özgürlüğünün sınırlandırılması, hatta ellerinden alınması gerektiğini söylemeye başladılar. Şimdiyse liberalizm absürt hale geldi, herhangi bir alternatif bakış açısı yıkıcı, propaganda ve demokrasi tehdidi ilan ediliyor.
Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısının, dünyadaki çeşitliliği yansıtacak biçimde değiştirilmesini değerlendirmemiz gerekiyor.
Mevcut sert çatışma koşullarında, bağımsız, kendine özgü bir medeniyet olan Rusya, Batı’yı hiçbir zaman düşman olarak görmedi ve görmüyor. Amerikan, Fransız, İngiliz ve Alman düşmanlığı gibi yabancı düşmanlığı tezahürleri, Rus düşmanlığı ve Yahudi düşmanlığı gibi ırkçılığın biçimleridir.
Yeni dünya düzeninin en başta yasalara ve hukuka dayanması, özgür ve adil olması gerektiğini düşünüyoruz. Küresel ve ticaret de daha adil ve açık hale gelmeli.
Rusya, uluslararası ödemelerin yapılması için de olmak üzere, yeni uluslararası finans platformları oluşturma sürecinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Bu platformlar bağımsız, siyasetten arındırılmış, otomatikleştirilmiş olmalı ve tek bir yönetim merkezine bağlı olmamalıdır. Bu yapılabilir mi? Elbette. Birçok ülkenin çabalarını birleştirmesini gerektiriyor. Ancak bunu yapmak mümkün.
Dünyada nükleer silahlar bulunduğu sürece bu silahların kullanılması tehlikesi de her zaman bulunacak.
Tarihi bir dönüm noktasındayız. Önümüzde muhtemelen, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden beriki en tehlikeli, en kestirilemez, fakat aynı anda da en önemli on yıllık dönem bulunuyor. İçinde bulunduğumuz durum şu anda bir ölçüde de büyük değişimlerin yaşandığı, devrimci bir dönem. Durumun böyle olması, tüm insanlığı tehdit eden bir krizler zincirine gebe. Bu karşıtlıkların yapıcı biçimde çözülmesiyse bugün en önemli, tarihi görevimizdir.
Rusya’nın Donbass ile ilgili bir şey yapması gerekiyordu, Rusya’nın kendi adına bir karar vermesi gerekiyordu, fakat Donbass’ın bağımsızlığını tanıyıp onları öylece bırakamazdık, zira bağımsız Donbass, Rusya’nın parçası haline gelmeden hayatta kalamazdı.
NATO’nun genişlemesi Rusya için kabul edilemezdi ve Batı bunu biliyordu, ancak görmezden geldi. NATO’nun genişlememesine ilişkin müzakereler basitçe reddedildi. Batı, Ukrayna’daki darbeyle pazularını esnetmek ve ‘evde patronun kim olduğunu göstermek’ istedi. Herkesi kendi saflarına çekmek istediler.
(Ukrayna konusunda ‘düşmanın hafife alındığı’ şeklinde bir hisse sahip olup olmadığı sorusu karşısında) Hayır, böyle bir hisse sahip değilim.
(Rusya ile Ukrayna arasında yaşananları bir iç savaş olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorusu üstüne) Kısmen evet, böyle değerlendirilebilir. Ukraynalılar ve Ruslar tek bir halk. Bu, tarihi bir gerçek. Ukrayna, yapay bir devlet. Ukrayna’nın egemenliğini garanti edebilecek tek ülke de, onu yaratan ülkedir, yani Rusya’dır. Ukraynalıların kendilerini ayrı bir halk olarak görmelerine gelince, buna sadece saygı gösterebiliriz.
Kısa bir süre öncesine kadar bir yarı-koloniye dönüşeceğimiz konusunda, Batı olmadan hiçbir şey yapamayacağımız konusunda endişeleniyorduk. Fakat hiç de endişe ettiğimiz gibi olmadı, hiçbir şey parçalanıp dağılmadı. Aksine, ekonomi temizlendi ve arınmış oldu.
Kiev rejimi, sürekli olarak nükleer silaha sahip olmak istediğini söylüyor. Zaporojye Nükleer Santrali’nde yaptıklarımızla ilgili sürekli konuşmalar var. Biz ne yapıyoruz ki? Bazen doğrudan, bazen de imada bulunarak nükleer santrale ateş açtığımızı söylüyorlar. Akıllarını yitirmiş olmalılar. Zira bu santrali biz kontrol ediyoruz ve orada bizim askerlerimiz var.
ABD’nin, kendi hakimiyeti dışında dünyaya verebileceği hiçbir şeyi yok.
İki tane Batı var: Birincisi, zengin bir kültüre sahip olan geleneksel Batı. İkincisiyse saldırgan ve kolonici Batı.
Erdoğan, her şeyden önce, belki de sadece Türkiye’nin, Türk halkının çıkarlarını ve Türk ekonomisinin çıkarlarını esas alan güçlü bir lider. Enerji konularındaki, TürkAkım’ın inşası konusundaki tutumu da büyük oranda bununla açıklanıyor.
(Erdoğan’ın kendisinin de başkalarından istifade etmeye çalışan bir lider olup olmadığı sorusu karşısında) Erdoğan, kendisini kullanmalarına ve üçüncü ülkelerin çıkarlarını gözetmeye zorlamalarına hiçbir zaman izin vermiyor. Ancak o, bizimle diyalogda da en başta kendi çıkarlarını koruyor. Onun başkalarını kullanmaya çalıştığını söyleyemeyiz, sadece kendisinin, hükümetinin, danışmanlarının en uygun bulduğu kararın alınması için mücadele ediyor.
Bu açıdan genel olarak Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan zor partnerler. Birçok karar, uzun ve zorlu anlaşmazlıklar, müzakereler sonucunda alınıyor, ancak her iki tarafta da bu anlaşmalara varma arzusu mevcut ve biz de, genelde bu anlaşmalara varıyoruz.
Bu açıdan Erdoğan, elbette tutarlı ve güvenilir bir partner. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın zor bir partner olduğunu ve her zaman kendi çıkarlarını, yani ülkesinin çıkarlarını gözettiğini söyledim.
Rusya ile Türkiye’nin turizm, inşaat ve tarım alanları da dahil pek çok kesişen çıkarı var. Şimdi de Avrupalı tüketiciler için Türkiye topraklarında bir gaz dağıtım merkezi kurulmasını teklif ettik. Türkiye tarafı bu teklifimizi kabul etti, tabii ki bunu yaparken her şeyden önce kendi çıkarlarını göz önünde bulundurdu.
Bir şeyden korkuyor olsaydım hiçbir şey yapamaz hâle gelirdim, davranışlarımı da bu düzenin anlayışları şekillendiriyor olurdu.
Rusya’nın çok sayıda dostu var, pek çok ülke, dışarıdan kendilerine bir şeyler dikte edildiği bu düzende yaşamaktan bıkmış durumda ve bizim bu dış güçlerle mücadelemizi görüyorlar.
Liz Truss, üstüne akıl yormadan, nükleer silahlar hakkında bir şeyler söyleyiverdi, böyle şeyler söylediği için çıldırmış olmalı. Washington, Truss’un söyledikleri ile arasına mesafe koyabilirdi, Truss’a katılmadıklarını söyleyebilirlerdi, fakat sessiz kalmayı seçtiler. Batılı ülkeler, başka ülkeleri ‘ayağa kalkmaya’ ve Rusya ile işbirliği yapmayı reddetmeye ikna etmek için böyle nükleer provokasyonlar kullanıyorlar.
Ukrayna’ya nükleer bir saldırı düzenlemeye ihtiyacımız yok, bunun siyasi veyahut askeri açıdan hiçbir manası ya da yararı yok.
Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir barış anlaşmasına ihtiyaç var, ama hiçbir şeyi dayatamayız ve dikte edemeyiz, Ermeni halkının anlaşmanın parametreleriyle ilgili her seçimini destekleyeceğiz, ama Bakü ile bu konuda anlaşmak gerekiyor.
Kiev rejiminin temsilcileri Rusya ile son Ukraynalıya kadar savaşmaya hazır, çaldıkları ve Batı’daki bankalarda tuttukları milyarları koruyorlar. Ukrayna askeri birliklerinin son zamanlarındaki kayıpları neredeyse hep 1’e 7 veya 1’e 8 oranına ulaşıyor. Kiev, insanlara acımıyor. Ukrayna’da, milliyetçiler ve neo-Naziler arasında kaynaşma yaşanıyor, bu aslında büyük bir sorun.
Putin, Rusya’ya karşı koyma bağlamında Çin’le ilişkileri bozan ABD’nin normal olduğu konusunda şüpheli olduğunu belirtti. Putin, “Bir gram fikir yok, sadece saçmalık ve kibir var.” dedi.
Çin lideri Şi Cinping’i, Ukrayna’da özel operasyon başlatma planlarımız konusunda uyarmadım.
G20’ye gidebilirim, henüz düşünme aşamasındayım.
Rusya’da kamulaştırmaya gerek yok, piyasa koşullarına göre ilerliyoruz.
Rusya, Ukrayna ile müzakerelere hazır olduğunu defalarca söyledi, ancak Kiev rejimi görüşmelere devam etmeme kararı aldı. Washington’daki politikacılar, Ukrayna sorununu diplomasi yardımıyla çok hızlı bir şekilde çözebilir, sadece bir sinyal göndermeleri yeterli.
Odessa, dünyanın en güzel şehirlerinden biri, aynı anda hem çatışma noktası hem çözümün sembolü olabilir.
(ABD ile diyalog hakkında) Her türlü sorunun çözüme hazırız.
Özel harekatın ana amacı Donbass’a yardımdı, lakin ordumuz eski Novorossiya’ya yaklaştığında, yerli sakinlerin beklentilerine karşılık vermememiz mümkün değildi.
Rusya’da, dış tehditlerle mücadele konusunda genel olarak tam mutabakat var. Genel olarak Rusya’da toplum için büyük konsalidasyon var.
(Avrupa)Her konuda Washington’u arayan partnerle konuşmak mümkün değil.”