Türkiye’de 51 Milyon 600 Bin Kişi Açlık Sınırının Altında Yaşıyor
Türkiye’de nüfusun yüzde 37,6’sı, yani 32 milyon 150 bin kişi yoksulluk sınırının altında, nüfusun yüzde 60,4 dolayında kesi, yani 51 milyon 600 bin kişi açlık sınırının altında yaşadığı tespit edildi.
Kısaca, Türkiye’de nüfusun yüzde 98’i, yani 83 milyon 750 bin kişi açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamakta. 82,3 milyon nüfuslu Türkiye’nin 14,8 milyonu yeterli gıda tüketemiyor.
Türkiye’nin yetersiz beslenme yaygınlığı oranı yüzde 2,5. Beş yaş altı çocuklarda bodurluk prevalansı yüzde 5,5. Türkiye’de beş yaş altı çocukların yüzde 6’sı bodur ya da yaşına göre çok kısadır. Bu durum, kronik kötü beslenmeyi işaret etmektedir.
Beş yaş altı çocukların yüzde 8’i fazla kiloludur. Akut yetersiz beslenmenin bir göstergesi olan zayıflık (boya göre çok zayıf olma) yaygın değildir (yüzde 2). Bunlara ek olarak, çocukların yüzde 2’si düşük kiloludur.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP9 Yoksulluk Dayanışma Ofisi, Türkiye’de derinleşen ekonomik krizin nüfusa etkilerine ilişkin hazırladığı raporu bugün yayınladı. ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde İlerleme Yok’ başlıklı raporda şunlar kaydedildi:
“BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri̇ Ağı (Sustainable Development Solutions Network-SDSN) 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nu yayınladı. 166 ülkenin tüm hedefler doğrultusunda puanlaması yapıldı ve ilerleme durumları gösterildi.
Sıralamada Finlandiya 1. olurken, Türkiye 72. sırada yer aldı. Güney Sudan ise sıralamada sonuncu oldu. CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi olarak bizim için rapordaki en çarpıcı sonuçlardan birisi, ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte yetersiz beslenme ve bodurluk oranlarının artmasıdır.
Nüfusun yüzde 37,6’sının, yani 32 milyon 150 bin kişinin ise yoksulluk sınırının altında yaşadığı görülmektedir. Kısaca, nüfusun yüzde 98’i, yani 83 milyon 750 bin kişi açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Türkiye’de nüfusun yüzde 60,4 dolayında kesiminin, yani 51 milyon 600 bin kişinin açlık sınırının altında yaşadığı tespit edildi.
İnsan hakları ihlali
Yoksulluk, insan hakları ihlalidir. Sosyal devlet gereği olarak, her bireyin ‘insan haklarına’ uygun şekilde yaşaması ve bu ihlallerin önlenmesine yönelik bir çalışma yapılmalıdır. Yoksulluk, ‘Küresel Çok Boyutlu Endeksi’ne (ÇBYE) göre değerlendirilmelidir. Sosyal yardımlar, hak temelli politikalar çerçevesinde düzenlenmelidir.
BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nun Sıfır Açlık hedefine yönelik verilere göre; Türkiye’nin yetersiz beslenme yaygınlığı oranı yüzde 2,5. Beş yaş altı çocuklarda bodurluk prevalansı yüzde 5,5. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP), 6 Haziran 2022 tarihinde gerçek zamanlı veri paylaştığı ‘Açlık Haritası’na göre, 92 ülkede toplam 866 milyon kişi yeterli gıda tüketmediğini açıkladı.
Haritaya göre, 82,3 milyon nüfuslu Türkiye’nin 14,8 milyonu yeterli gıda tüketemiyor. TNSA’nın 2018 yılında Hacettepe Üniversitesi ile yaptığı araştırma ise beş yaş altı çocukların yüzde 6’sı bodur ya da yaşına göre çok kısadır. Bu durum, kronik kötü beslenmeyi işaret etmektedir.
Bodurluğa, en fazla hiç eğitim almamış veya ilkokulu bitirmemiş annelerin çocuklarında rastlanmaktadır (yüzde 9). Bodurluğun en yaygın olduğu bölge Doğu (yüzde 8), en az yaygın olduğu bölge ise Batı’dır (yüzde 4). Beş yaş altı çocukların yüzde 8’i fazla kiloludur. Akut yetersiz beslenmenin bir göstergesi olan zayıflık (boya göre çok zayıf olma) yaygın değildir (yüzde 2). Bunlara ek olarak, çocukların yüzde 2’si düşük kiloludur.
Türkiye Çocuk Araştırması 2022 Raporu’na göre; peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerini her gün tüketemediği belirtilen çocukların oranı yüzde 42,2, ekmek veya makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 62,4, meyveyi her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 49,5, sebzeyi her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 67; et, tavuk veya balığı her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 87,3.
BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’na göre; iyi sağlık ve refah alanında anne ölüm oranı her 100 bin canlı doğumda 17,3, yenidoğan ölüm oranı ise her bin canlı doğumda 4,7, Beş yaş altı ölüm oranı ise bin canlı doğum başına 9, tüberküloz insidansı ise her 100 bin nüfusta 18, evsel hava kirliliği-ortam hava kirliliğinin ölüm oranı her 100 bin nüfusta 45,5, 15-19 yaş arası gençlerdeki doğurganlık hızı bin kadın başına 14,7.
İklim değişikliğinden en fazla etkilenenler derin yoksulluk içinde yaşayan ve en savunmasız durumda olan çocuklar. Kaynak tükendikçe çocuklar okuldan alınıp çalıştırılıyor. Yoksullaştıkça ‘çocuk evliliği’ artıyor. Açlık ve yoksulluk, suç oranını artıyor. Kirlilik, en çok çocukları etkiler. Anne karnında ve erken çocuklukta kimyasallara maruz kalmak, erken bebek ölümüne yol açıyor.
BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’na göre; eşitsizliklerin azaltılması alanında yaşlı yoksulluk oranı (66 yaş ve üzeri nüfusun yüzdesi) yüzde 13,7 (2019). Ülkemizde sosyal koruma kapsamında emekli/yaşlı, dul/yetim ve engelli/malul maaşı alan kişi sayısı, 2020 yılında 14 milyon 288 bin iken yüzde 2,4 artarak 2021 yılında 14 milyon 624 bin kişiye yükseldi (TUİK, Sosyal Koruma İstatistikleri, 2021).
İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü’nün Mayıs 2021 tarihli Türkiye’de İşgücünde Yaşlılar ve Güvencesizlik adlı raporuna göre; yaşlı nüfusun istihdama katılım oranı ise yüzde 12’dir. 2022 yılında, çalışmak zorunda olan 65 yaş üstü 99 işçi yaşamını yitirdi. 2023 yılının ilk beş ayında, 65 yaş ve üstü 36 işçi yaşamını yitirdi (İSİG, 2023). 2022 İŞKUR verilerine göre, 65 yaş üstü toplam 2 bin 130 kişi işe yerleştirildi. Kayıtlı işsizlerde ise 65 yaş üstü 7 bin 188 kişi beklemekte.
Sosyal koruma kapsamında emekli, yaşlı, dul, yetim ve engelli, malul maaşları iyileştirilmelidir. Sosyal güvencesi olmayan yaşlıların sağlık hizmetleri için hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Belediyelerde yaşlılara yönelik bakım merkezleri, evde bakım-evde sağlık hizmetleri ve yaşlı yaşam merkezleri açılmalıdır.”
(Kaynak: Gazete Duvar)