TİP Lideri Erkan Baş: AKP Patron Severler Cemiyeti Gibi Çalışıyor
TİP Lideri Erkan Baş, katıldığı bir programda, “Bütün makyajlama çalışmalarına rağmen bir değerlendirme yaptığımızda, Türkiye’nin emekçi halkları açısından ekonomik durumun felakete doğru sürüklendiğini kabul etmek durumundayız. Bir bütün olarak AKP iktidarı döneminde yaşananlara baktığımızda çıplak bir tabloyla karşı karşıyayız. AKP iktidarının en temel özelliklerinden bir tanesi; bu iktidarın emekçi ve yoksul düşmanı bir iktidar olduğu ya da ‘patron severler cemiyeti’ gibi çalıştığıdır.” dedi ve ekledi:
“Bütün rakamlar bize şunu gösteriyor: Son 20 yıldır Türkiye ekonomisinde çok çeşitli grafikler görebilirsiniz. Enflasyon artıyor, düştüğü dönemler olmuştur, doları incelerseniz bir hareket görürsünüz düştüğü ve çıktığı dönemler olmuştur. Pek çek ekonomik veri dalgalanma gösterir ama bir tane grafik var, hiçbir dalgalanma göstermiyor. Geride kalan 20 yıl boyunca Türkiye’nin tepesindeki en zengin yüzde 1’in toplam serveti her gün ama her gün mutlaka artmış ve bu gidişat eğer AKP istediğini yapabilirse devam edecek gibi gözüküyor.”
Konuşmasının devamında, AKP’nin ekonomi politikalarıyla Türkiye’de yaşayan milyonlarca yurttaşın sürekli yoksullaştığını söyleyen Erkan Baş, “Altını çizerek söylüyorum; 20 yıldır bir Allah’ın kulu en zengin yüzde 1’in aldığı pay azalmamış. Tersen söyleyelim: Toplumun yüzde 99’unun, emekçilerin aldığı pay artmamış. Bir iktidarın ekonomik yönelimlerini, ekonomi programını değerlendirebilmek için bundan daha fazla çıplak bir veriye gerek yok. AKP bütün ekonomik modelini patronları, zenginleri daha zengin yapmak için oluşturmuş bir siyasi iktidar” ifadelerini kullandı.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Artı TV ekranlarında yayınlanan “Artı Ekonomi” programının konuğu oldu. Programda Türkiye ekonomisinin geldiği noktaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erkan Baş, gazeteci Pelin Cengiz’in sorularını yanıtladı.
Türkiye’de açıklanan enflasyonun ‘makyajlandığını’ söyleyen Baş, “Tartışmasız bir gerçek var; enflasyonda zirveyi görmüş durumdayız” dedi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile bağımsız araştırmacıların açıkladığı enflasyon rakamlarının farklı olduğuna dikkat çeken Baş, “Türkiye’de her geçen gün işçilerin, emekçilerin, yoksulların hayatının daha zorlaştığı tartışılmayacak kadar çıplak bir gerçek. Ekonominin ‘iyi’ olduğunu söyleyenler bile insanların hayatlarının artık daha zor olduğunu kabul etmek zorunda kalıyorlar” diye konuştu.
‘AKP patrron sevenler cemiyeti gibi çalışıyor’
Baş şöyle devam etti:
“Bütün makyajlama çalışmalarına rağmen bir değerlendirme yaptığımızda, Türkiye’nin emekçi halkları açısından ekonomik durumun felakete doğru sürüklendiğini kabul etmek durumundayız. Bir bütün olarak AKP iktidarı döneminde yaşananlara baktığımızda çıplak bir tabloyla karşı karşıyayız. AKP iktidarının en temel özelliklerinden bir tanesi; bu iktidarın emekçi ve yoksul düşmanı bir iktidar olduğu ya da ‘patron severler cemiyeti’ gibi çalıştığıdır.
Bütün rakamlar bize şunu gösteriyor: Son 20 yıldır Türkiye ekonomisinde çok çeşitli grafikler görebilirsiniz. Enflasyon artıyor, düştüğü dönemler olmuştur, doları incelerseniz bir hareket görürsünüz düştüğü ve çıktığı dönemler olmuştur. Pek çek ekonomik veri dalgalanma gösterir ama bir tane grafik var, hiçbir dalgalanma göstermiyor. Geride kalan 20 yıl boyunca Türkiye’nin tepesindeki en zengin yüzde 1’in toplam serveti her gün ama her gün mutlaka artmış ve bu gidişat eğer AKP istediğini yapabilirse devam edecek gibi gözüküyor.”
AKP’nin ekonomi politikalarıyla Türkiye’de yaşayan milyonlarca yurttaşın sürekli yoksullaştığını söyleyen Erkan Baş, “Altını çizerek söylüyorum; 20 yıldır bir Allah’ın kulu en zengin yüzde 1’in aldığı pay azalmamış. Tersen söyleyelim: Toplumun yüzde 99’unun, emekçilerin aldığı pay artmamış. Bir iktidarın ekonomik yönelimlerini, ekonomi programını değerlendirebilmek için bundan daha fazla çıplak bir veriye gerek yok. AKP bütün ekonomik modelini patronları, zenginleri daha zengin yapmak için oluşturmuş bir siyasi iktidar” ifadelerini kullandı.
‘AKP kendisinden önce getirilmiş modelin uygulayıcısı’
Programın devamında “AKP, sermaye sınıfının önündeki tüm engellerin, tüm pürüzlerin ortadan kaldırılması için iktidara getirilmiş bir parti” diyen TİP Genel Başkanı, şunları kaydetti:
“Eskiden sermaye açısından yol biraz daha taşlı, topraklı bir yoldu. Turgut Özal’la beraber, 24 Ocak kararlarıyla beraber, 12 Eylül’le beraber aslında yola asfalt döküldü, 3 şeritli otoban haline getirildi ve AKP’ye ‘sen buradan yürüyeceksin’ denmiş oldu. AKP kendisinden önceki sermaye iktidarlarının açtığı yolu mantıksal sınırlarına götürdü. Özelleştirme süreci Türkiye’nin en önemli tartışmalarından bir tanesiydi 80’li yıllarda. AKP ne yaptı? Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılan büyük özelleştirmelerin büyük çoğunluğunun altına imza attı ama bu AKP’nin projesi değildi zaten. Daha öncesinden geliştirilmiş bir modelin uygulayıcısı. Kabul etmek gerekir ki radikal bir uygulayıcısı oldu.”
İktidarın açıkladığı büyüme rakamlarının halk nezdinde bir karşılığı olmadığını söyleyen Baş, “Saray ve etrafında hayat normal bir şekilde ilerliyor olabilir ama bir halka dışına çıktığınızdan itibaren geride kalan herkesin yoksullaştığını ve bugün ekonomik olarak kendisinin daha güvencesiz hissettiğini görüyoruz. İnsanlar yarına baktıklarında büyük bir karanlıkla karşı karşıyalar” diye konuştu.
‘AKP halkları yoksullukta eşitliyor’
Önümüzdeki günlerde başlayacak olan asgari ücret görüşmelerine ilişkin de konuşan Erkan Baş, “AKP Türkiye halklarını yoksullukta eşitliyor” dedi. Baş, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Nedir asgari ücret? İşe yeni başlamış, ‘vasıfsız’, henüz bir deneyim sahibi olmayan, belki bir mesleği olmayan kişinin alması gereken ücret diye düşünülür. Ama Türkiye’de AKP iktidarının en karakteristik özelliklerinden bir tanesi; her gün Türkiye’de asgari ücretli sayısında bir artış var. Toplam nüfus içinde asgari ücretlilerin sayısının arttığını görüyoruz. AKP, Türkiye halklarını yoksullukta eşitliyor, alt sınırda eşitliyor ve bu büyümeye devam ediyor.
Önümüzdeki asgari ücret tartışmalarında da aynı şeyi göreceğiz. Büyük ihtimalle açıklanacak asgari ücretten sonra değişim şurada olacak: Türkiye’de asgari ücretlilerin tüm çalışanlara oranı bir miktar daha büyümüş olacak. Dipte bir birleştirme çabası var.
Bu modelin süreklileştirilebilmesi için insanları yoksulluğa, açlığa, sefalete, işsizliğe mahkum ediyorsunuz. Peki bu tabloda ülkeyi yönetmeye nasıl devam edebilirsiniz? Birincisi baskıyı, şiddeti, zorbalığı artırarak devam edebilirsiniz. Bütçe tartışmalarına baktığımızda da AKP’li bakanların psikolojilerinde bunu görüyorsunuz. Karşısındaki insanları aşağılamaya, küfür etmeye, tehdit etmeye varan yaklaşımın arka planında bu algı var. Aslında orada hedef muhalif partili milletvekilleri ve temsilcileri değil. Orada AKP’nin önümüzdeki dönemde bu ekonomi modelini sürdürebilmek için halka nasıl yaklaşacağını görüyoruz. Başka bir yolları yok.
Somut olarak işçi sınıfına baktığımızda da şu gerçekle karşı karşıyayız: Her geçen gün işçilerin örgütlenmesinin önündeki engeller artırılıyor. Zaten fiilen askıya alınmış durumda sendikalaşma. Herhangi bir direniş ya da işçi sınıfının kazanımı olarak ortaya çıkmamış tek bir örgütlenme yok ortada. Nerede bir sendikalaşma ve örgütlenme faaliyeti olsa bunu önce patron, o yetmediğinde kolluk, o yetmediğinde yargı yoluyla engelleyen birtakım girişimlerle karşı karşıyayız. Bu da bence fotoğrafı tamamlayan en önemli parçalardan bir tanesi. Siz bu kadar yoksullaştırdığınız, bu kadar ağır sömürü koşullarına tabi tuttuğunuz insanları ancak yalnız ve çaresiz bırakırsanız, korkutursanız, sindirirseniz yönetebilirsiniz gibi görünüyor.”
‘Muhalefet üzerine düşen sorumlulukla hareket etmeli’
Türkiye’de AKP iktidarına karşı muhalefet güçlerinde ‘seçimi bekleme yaklaşımının’ ağır bastığını söyleyen Erkan Baş, Emek ve Özgürlük İttifakı olarak bunu doğru bulmadıklarını belirtti.
“Ben kişisel olarak da AKP’nin önümüzdeki seçimlerde ağır bir yenilgi alabileceğini düşünüyorum. Fakat bu yenilginin gerçek olabilmesi için muhalefetin üzerine düşen sorumlulukla hareket etmesi gerekiyor” diyen Baş şöyle devam etti:
“Önemli bir bölümünün iyi niyetinden kuşu duymuyorum ama ‘seçime kadar bekleyelim, az kaldı, ilk seçimde gidecekler’ gibi yaklaşımlar bizim bugünkü hayatımıza değen yaklaşımlar değil. İnsanlar maaşlarını aldıkları gün ev kirasını ödese, faturalarını ödese yani sadece zorunlu harcamalarını yapsa elinde hiçbir şey kalmıyor ki. Nasıl yaşamaya devam edecek bu emekçi? Şuna vurgu yapmaya çalışıyorum: Hemen bugünden başlayarak yeni bir bakış açısı ortaya koyan bir yaklaşım sergilersek, insanların yaşadığı somut sorunlarla bir duygudaşlık kurabiliriz. ‘Altı ay daha dişimizi sıkalım’ dediğimizde Türkiye gibi bir ülkede insanlara gelecek açısından umut veren bir yaklaşım sergilememiş oluyoruz.”