Adana: Sarı Mağara

Sarı Mağara; Adana’nın Yüreğir İlçesine bağlı Belören Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. 1. derece arkeolojik sit alanıdır. 

Dededağı zirvesinin hemen batısında yer almaktadır. Doğal mağaranın önü kireç harçlı moloz taş örgülü duvarla örülerek mekan elde edilmiştir.

Bu duvara ait izler halen görülebilir.Bunun dışında mağaranın iç kısmında moloz taş örgülü kireç harçlı tonoz örtülü bir yapı kalıntısı bulunur. Bu yapının kuzeydoğu ucunda giriş kısmı bulunur.

Mağaranın kuzey yönündeki an uç noktasında kaya oygu, güney tarafı kabayonu taş örgüyle yer almaktadır. Bu sarnıca giden kanal izleri halen izlenilebilir.

Bu mekanın içinde yaklaşık 10 cm.lik bir sıva izi bulunur ayrıca mağaranın dış kısmında doğu yönünde yer alan kayalık kütle üzerinde kazıma tekniğinde yapılmış haç figürleri vardır.

Mağara içinde çok sayıda kaçak kazı çukurları bulunmaktadır.İçeride yaptığımız yüzey araştırmasında terra sigiletta ve Bizans Döneminde ait seramik buluntular rastladık.

Paylaşın

Adana: Gökvelioğlu Kalesi

Gökvelioğlu Kalesi; Adana’nın Yüreğir İlçesi, Güveloğlu Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. 1. derece arkeolojik sit alanıdır.

Gökvelioğlu Kalesi, Cebelinur Dağı üzerinde ovaya hakim bir şekilde yapılmıştır. Çukurovadaki güneyden kuzeye uzanan kaleler zincirinin bir parçasıdır. Orta Çağ kalelerinin özelliklerini göstermektedir.

Paylaşın

Adana: Kütüklü Köyü Çeşmesi

Kütüklü Köyü Çeşmesi; Adana’nın Yüreğir İlçesi, Kütüklü Köyü, Cabbar Dede Mevkii’nde yer almaktadır.

Çeşme kesme artı kaba yonu taştan yığma yapım tekniğinde yapılmıştır. Haznesi basık tonozlu bir yapıya sahiptir.Yüzeyleri kireç harcıyla kaplanmıştır.

Taşınmazın aynı cephe üzerinde 3 bölüm çeşmesi vardır. Çeşmeye ait bazı mimari parçaların bir bölümünün yere düştüğü çeşmenin etrafında yaklaşık 1 1,5 metre genişlikte kazı yapılmış olduğu tespit edilmiştir.

Söz konusu yapıya ait olduğu söylenilen mermerden kitabe köy caminin giriş kapısının üzerinde bulunmaktadır.

Çeşmenin doğu yönünde bir destek duvarının sonradan eklendiği görülmektedir. Çeşme şu anda işlev görmemektedir.

Paylaşın

Adana: Çotaklık Kaya Mezarı

Kaya Mezarı; Adana’nın Yüreğir İlçesi, Belören Köyü, Çotaklık Mevki’nde yer almaktadır.

Alanda içinde kaçak kazı yapılmış 2.60×260 metre ölçülerinde bir mezar odası yer almaktadır. Giriş 3.10 metre ölçülerindeki kaya oygu basamaklı bölümdendir.

Giriş bölümü mezar odasına doğru genişlemektedir. 75 cm genişliğindeki girişten mezar odasına girilir. Mezar odasının kuzey güney ve doğusunda 3 adet üzeri tonozlu arcosoliom bulunur.

İçeride girişin hemen önünde 3.18 metre derinliğinde bir kaçak kazı çukuru açılmıştır. Yine kaçak kazı yapanlarca doğu yönündeki arcosoliomun ortasından kırılarak bir tünel oluşturulmuştur.

Paylaşın

Adana: Misis Havraniye Camii

Misis Havraniye Camii; Adana’nın Yüreğir İlçesi, Geçitli Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Kervansarayın yanında bulunan cami kesme taş örgülü tonozlu sivri kemerli kemerler arası taş duvar örgülü mihrap bulunmakta sivri kemerlerin altında pencere bulunmaktadır.

Güneyde iki adet yanlarda alta doğru batıda birer adet aksanlı çift kanatlı pencere yer almaktadır. Kubbe betonarme inşa edilmiş taban döşemesi taş kaplama mescit içi duvarlar sıva badanalı olup dış cephe sıvasızdır. Sivri kemerli kapı ile girilmektedir. Köprü 1998 yılında Adana depremi sırasında tamamen yıkılmış.

Paylaşın

Adana: Antik Misis Köprüsü

Antik Misis Köprüsü; Adana’nın Yüreğir İlçesi, Geçitli Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

Düzgün kesme taşla inşa edilen tarihi köprü ortada büyük sivri kemer kıyılara doğru küçülen sivri kemerler ve iki tarafa doğru dörder adet kemerden oluşmakta olup korkuluklarda köprüyle aynı malzemeden yapılmıştır.

Döşemesi taş üzeri asfalt dökülmüş köprünün kuzeydoğu cephesinde kemerler arasında balık sırtı yapılmış durumdadır. Köprü 1998 Adana depremi sonrasında ciddi hasar görmüş ve restore edilmiştir.

Paylaşın

Adana: Kürkçüler Köprüsü

Adana, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Kürkçüler Köprüsü; Adana’nın Yüreğir İlçesi, Kürkçüler Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Köprü günümüzde de kullanılmaktadır.

İki gözden oluşan köprünün menba ve mensat tarafı aynı olmamakla beraber yaklaşık 6.25 metre x 17.50 metredir. Köprü yüksekliği yaklaşık 3.40 metre,kemer açıklıkları 3.75 metre orta ayak 1.30 metredir.

Kemerler onarılırken formları bozulmuştur. Kemerler ve tonozlar betonarme olarak onarılmasına rağmen tempan duvarlarında kesme taş kullanılmıştır. Bir de onarım kitabesi olduğu bilinen köprünün kitabesi inceleme sırasında görülememiştir.

Mansap tarafına yapılan yeni betonarme köprü nedeniyle bu bölüm tamamen kapanmış sadece yol hizası üzerinde kalan tempan duvarı algılanmaktadır. Menba tarafında suyun köprü ayağına ilk darbesinş karşılayan burun bulunmaktadır. Mansap tarafından topuk olup olmadığı bilinmemektedir.

Bu bölüme 7.50 metre x 9 metre boyutlarında betonarme bir ek yapılarak köprü genişletme çalışması yapılmıştır. Sözlü kaynaklar Kaç Kaç zamanında düşmanın geçişini engellemek amacıyla köprünün yıkıldığını sonradan tekrar onarıldığını belirtmektedir. Köprü açıklıklarını oluşturan kemer ve tonozların betonarme olarak yenilenmiş olması bu bilgiyi doğrulamak niteliğindedir.

Adana’nın Kısa Tarihi

Adana’nın tarihi, Hititler dönemine kadar uzanmaktadır. MÖ 18. yüzyılda Hitit İmparatorluğu’nun bir parçası olan Adana, daha sonra Asur, Pers ve Makedonya İmparatorluğu gibi farklı medeniyetler tarafından kontrol edildi ve MÖ 333’te Büyük İskender’in Pers İmparatorluğu’nu yenmesiyle Adana, Makedonya Krallığı’nın bir parçası oldu.

Roma ve Bizans Dönemi: MÖ 64’te Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilen Adana, önemli bir Roma eyaleti olan Kilikya’nın başkenti oldu. Roma döneminde Adana, önemli bir ticaret merkezi haline geldi ve zenginleşti. Ancak, 5. yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nun doğu sınırlarını savunan şehir, Pers İmparatorluğu tarafından ele geçirildi ve 7. yüzyılda Müslümanlar tarafından fethedildi.

7. yüzyılda Arap Müslümanlar tarafından fethedilen Adana, daha sonra Abbasiler, Emeviler ve Selçuklular gibi farklı İslam devletlerinin yönetimine girdi. Selçuklular döneminde, şehir önemli bir ekonomik merkez olarak gelişti ve kültürel açıdan da zenginleşti. 12. yüzyılda ise Haçlı seferleri sırasında Adana, Haçlılar tarafından işgal edildi, ancak daha sonra tekrar Selçuklu hâkimiyetine geçti.

1517’de Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine giren Adana, bu dönemde de önemini sürdürdü ve Osmanlılar döneminde Adana, tarım ve ticaret alanında büyük bir gelişme kaydetti. 19. yüzyılda ise şehir, modernleşme sürecine paralel olarak Avrupa etkilerini hissetmeye başladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ise Adana, birçok etnik ve siyasi olaya tanıklık etti.

1920’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Adana, modern Türk devletinin bir parçası oldu. Cumhuriyet döneminde Adana, ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan önemli gelişmeler kaydetti. 1920’lerde başlayan tarım reformlarıyla Adana, modern tarım tekniklerine geçti ve tarım sektörü önemli bir ekonomik faaliyet haline geldi. Şehirdeki sanayi, ticaret ve ulaşım da hızla gelişti. Adana, Türkiye’nin önemli bir sanayi merkezi haline geldi ve birçok fabrika ve işletme burada faaliyet göstermeye başladı.

Ayrıca, Adana’nın kültürel ve sosyal hayatı da Cumhuriyet dönemiyle birlikte ivme kazandı. Şehirde, modern eğitim kurumları, kültürel etkinlikler ve sanat faaliyetleri arttı. Adana, üniversite ve araştırma merkezleri açısından da gelişti ve birçok bilim insanı, yazar, şair ve sanatçı burada yetişti.

Günümüzde Adana, Türkiye’nin önemli şehirlerinden biridir. Ekonomik, ticari, kültürel ve sosyal açıdan canlı bir şehir olan Adana, aynı zamanda turistik potansiyeli de yüksek bir yerdir. Çeşitli tarihi ve kültürel mekanları, festivalleri, doğal güzellikleri ve gastronomik zenginlikleriyle ziyaretçileri çekmektedir.

Paylaşın

Adana: Eski Misis Camii

Adana, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Eski Misis Camii; Adana’nın Yüreğir İlçesi, Yakapınar Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

Caminin inşa kitabesi bulunmamaktadır. Vakıflar genel müdürlüğü arşivinde bulunan bir belgede caminin inşa tarihi 1070H(1659/1660) olarak verilmektedir. Bu tarih havraniye kervansarayının 1659 yılında Sulatan V.Mehmet tarafından yeniden inşa edildiği tarihtir. Muhtemelen cami aynı tarihte inşa edilmiş olmalıdır.

Cami boyuna dikdörtgen planlıdır. Önüne son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yeri toplam 6 adet ahşap direk üzerine ahşap kirişlemeli tavanla örülüdür. Son cemaat yerinin doğu duvarları kapalıdır. Batı tarafında minare kaidesi yer almaktadır.

Caminin 1982 yılında yapılan onarımdan sonra son cemaat yerini sol tarafına bir oda ilave edilmiştir. Son cemaat yerinin döşemesi taştır. Son cemaat yerinden basık kemerli kapı ile harim kısmına girilmektedir. Harim kıble duvarına paralel 3 neflidir.

Ortada yer alan ikişerden toplam dört adet sütun birbirine doğu ile batı duvarına bitişik ayaklarına doğu batı yönünde atılmış beşik kemerlerle bağlanmıştır. Sütun başlıkları devşirme malzemeden sütunların taşıdığı kemerler ahşap kirişlemeli tavan taşımaktadır.

Harim kuzey cephede iki güney cephede iki batı cephede üç doğu cephede pencere ile aydınlanmaktadır. Doğu cephe pencereleri hariç diğerleri dikdörtgen kesitli. Doğu cephedeki pencereler içeriden dikdörtgen dışarıdan yuvarlaktır. Mihrap kemerli basit niş şeklindedir.

Ahşap mimberin sanatsal özelliği bulunmamaktadır. İçeride toplam 6 adet ahşap ayağı duran ahşap mahvil katı yer almaktadır. Minare çıkış kapısı mahvile açılmaktadır. Duvarlar sıralı moloz taş duvar örgülüdür. Duvarların aralarına yatayına 2 sıra halinde ahşap hatıl ayrılmıştır.

Duvarlar sonradan yükseltilmiştir.Batı dış duvarına bitişik taş basamaklarla düz toprak dam örtülü çatıya çıkılmakta imiş,sonradan düz toprak dam üzerine ahşap çatı yapılmıştır. Duvarlar silme saçakla sonlanmaktadır.Ahşap çatı dıştan sac kaplıdır.

Minare son cemaat yerinin batısına bitişik ve taştandır. Kaidesi kare planlıdır. Kaideden silindirik gövdeye köşeleri pahlı pabuclukla geçilmektedir. Şerefe altı 3 sıra halinde iç ve dış bükey silmelerle oluşturulmuştur. Korkuluk kısmı taştandır. Külah taş kaplıdır.

Adana’nın Kısa Tarihi

Adana’nın tarihi, Hititler dönemine kadar uzanmaktadır. MÖ 18. yüzyılda Hitit İmparatorluğu’nun bir parçası olan Adana, daha sonra Asur, Pers ve Makedonya İmparatorluğu gibi farklı medeniyetler tarafından kontrol edildi ve MÖ 333’te Büyük İskender’in Pers İmparatorluğu’nu yenmesiyle Adana, Makedonya Krallığı’nın bir parçası oldu.

Roma ve Bizans Dönemi: MÖ 64’te Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilen Adana, önemli bir Roma eyaleti olan Kilikya’nın başkenti oldu. Roma döneminde Adana, önemli bir ticaret merkezi haline geldi ve zenginleşti. Ancak, 5. yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nun doğu sınırlarını savunan şehir, Pers İmparatorluğu tarafından ele geçirildi ve 7. yüzyılda Müslümanlar tarafından fethedildi.

7. yüzyılda Arap Müslümanlar tarafından fethedilen Adana, daha sonra Abbasiler, Emeviler ve Selçuklular gibi farklı İslam devletlerinin yönetimine girdi. Selçuklular döneminde, şehir önemli bir ekonomik merkez olarak gelişti ve kültürel açıdan da zenginleşti. 12. yüzyılda ise Haçlı seferleri sırasında Adana, Haçlılar tarafından işgal edildi, ancak daha sonra tekrar Selçuklu hâkimiyetine geçti.

1517’de Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine giren Adana, bu dönemde de önemini sürdürdü ve Osmanlılar döneminde Adana, tarım ve ticaret alanında büyük bir gelişme kaydetti. 19. yüzyılda ise şehir, modernleşme sürecine paralel olarak Avrupa etkilerini hissetmeye başladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ise Adana, birçok etnik ve siyasi olaya tanıklık etti.

1920’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Adana, modern Türk devletinin bir parçası oldu. Cumhuriyet döneminde Adana, ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan önemli gelişmeler kaydetti. 1920’lerde başlayan tarım reformlarıyla Adana, modern tarım tekniklerine geçti ve tarım sektörü önemli bir ekonomik faaliyet haline geldi. Şehirdeki sanayi, ticaret ve ulaşım da hızla gelişti. Adana, Türkiye’nin önemli bir sanayi merkezi haline geldi ve birçok fabrika ve işletme burada faaliyet göstermeye başladı.

Ayrıca, Adana’nın kültürel ve sosyal hayatı da Cumhuriyet dönemiyle birlikte ivme kazandı. Şehirde, modern eğitim kurumları, kültürel etkinlikler ve sanat faaliyetleri arttı. Adana, üniversite ve araştırma merkezleri açısından da gelişti ve birçok bilim insanı, yazar, şair ve sanatçı burada yetişti.

Günümüzde Adana, Türkiye’nin önemli şehirlerinden biridir. Ekonomik, ticari, kültürel ve sosyal açıdan canlı bir şehir olan Adana, aynı zamanda turistik potansiyeli de yüksek bir yerdir. Çeşitli tarihi ve kültürel mekanları, festivalleri, doğal güzellikleri ve gastronomik zenginlikleriyle ziyaretçileri çekmektedir.

Paylaşın

Adana: İzzettin Çalışlar Kışlası

Adana, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. İzzettin Çalışlar Kışlası; Adana’nın Yüreğir İlçesi, Köprülü Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

Lojistik Destek Komutanlığı; Kompleksin en nitelikli yapısıdır.İki katlı ve dikdörtgen planlı olan bu yapı ortasındaki giriş bölümünün cephe hattından dışa doğru çıkarılmasıyla hareket kazanmış sivri kemerli üst kat pencereleri ile giriş iyice vurgulanmıştır.

Yapının köşeleri ve açıklıkları çevreleyen sövele düzgün kesme taştır. Pencereler pvc olarak yinelenmiştir. Duvarlar sıvalı olduğundan malzeme tespiti yapılamamıştır. Özgününde ahşap olduğu söylenen döşemeler betonarme olarak yenilenmiştir.

Üst katın balkonları süslemeli taş konsolla taşınmıştır. Üst kat döşeme hizasında sade bir taş silme,yapı bitiminde ise hareketli silme bulunmaktadır. Çatı örtüsü kırma çatı olup silmenin arkasında kalacak şekilde sandviç panel ile kaplanmıştır.

Gıda Kontrol Müfreze Komutanlığı: Tek katlı ve dikdörtgen planlı olan bu yapının köşeleri ve açıklıkları çevreleyen söveler düzgün kesme taştır. Pencereler pvc olarak yenilenmiştir. Duvarlar sıvalı olduğundan malzeme tespiti yapılamamıştır. Çatı örtüsü beşik çatı olup sandviç panel ile kaplanmıştır.

Tuvaletler: Tek katlı ve kare planlı olan bu yapının köşeleri ve açıklıkları çevreleyen sövele düzgün kesme taştır. Pencereler de ahşap kapaklar bulunmaktadır. Duvarlar sıvalı olduğundan malzeme tespiti yapılamamıştır. Çatı örtüsü beşik çatı olup sandviç panel ile kaplanmıştır.

Er Koğuşu: Tek katlı ve dikdörtgen planlı olan bu yapının köşeleri ve açıklıkları çevreleyen sövele düzgün kesme taştır. Pencereler pcv olarak yenilenmiştir. Duvarlar sıvalı olduğundan malzeme tespiti yapılamamıştır. Çatı örtüsü beşik çatı olup sandviç panel ile kaplanmıştır.

Bölük Karargahı (Hamam): 2 katlı ve tek katlı bölümlerden oluşan bu yapıdan eklentiler bulunmaktadır. Özgün bölümü dikdörtgen planlı olan bu yapı 2 katlı giriş bölümünün cephe hattından dışa doğru çıkarılmasıyla hareket kazanmıştır.

Bu bölümün arkasında yer alan hamamın üst örtüsü kubbelidir.Yapının köşeleri ve açıklıkları çevreleyen sövele düzgün kesme taştır. Pencereler pvc olarak yenilenmiştir. Duvarlar sıvalı olduğundan malzeme tespiti yapılamamıştır. Çatı örtüsü kırma çatı olup marsilya kiremit kaplıdır.

Fırın: Bölük karargahının yanında bulunan dikdörtgen planlı bu yapının cephe özellikleri bozulmuştur. Diğer yapılardaki gibi kesme taş elemanlarının barındırmayan cephede açıklarla düzensizdir ve eklentiler mevcuttur. Kompleksin bir parçası olması ve geleneksel malzeme ve tekniğiyle yapılmış olmasının dışında bir özelliği bulunmamaktadır.

Adana’nın Kısa Tarihi

Adana’nın tarihi, Hititler dönemine kadar uzanmaktadır. MÖ 18. yüzyılda Hitit İmparatorluğu’nun bir parçası olan Adana, daha sonra Asur, Pers ve Makedonya İmparatorluğu gibi farklı medeniyetler tarafından kontrol edildi ve MÖ 333’te Büyük İskender’in Pers İmparatorluğu’nu yenmesiyle Adana, Makedonya Krallığı’nın bir parçası oldu.

Roma ve Bizans Dönemi: MÖ 64’te Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilen Adana, önemli bir Roma eyaleti olan Kilikya’nın başkenti oldu. Roma döneminde Adana, önemli bir ticaret merkezi haline geldi ve zenginleşti. Ancak, 5. yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nun doğu sınırlarını savunan şehir, Pers İmparatorluğu tarafından ele geçirildi ve 7. yüzyılda Müslümanlar tarafından fethedildi.

7. yüzyılda Arap Müslümanlar tarafından fethedilen Adana, daha sonra Abbasiler, Emeviler ve Selçuklular gibi farklı İslam devletlerinin yönetimine girdi. Selçuklular döneminde, şehir önemli bir ekonomik merkez olarak gelişti ve kültürel açıdan da zenginleşti. 12. yüzyılda ise Haçlı seferleri sırasında Adana, Haçlılar tarafından işgal edildi, ancak daha sonra tekrar Selçuklu hâkimiyetine geçti.

1517’de Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine giren Adana, bu dönemde de önemini sürdürdü ve Osmanlılar döneminde Adana, tarım ve ticaret alanında büyük bir gelişme kaydetti. 19. yüzyılda ise şehir, modernleşme sürecine paralel olarak Avrupa etkilerini hissetmeye başladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ise Adana, birçok etnik ve siyasi olaya tanıklık etti.

1920’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Adana, modern Türk devletinin bir parçası oldu. Cumhuriyet döneminde Adana, ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan önemli gelişmeler kaydetti. 1920’lerde başlayan tarım reformlarıyla Adana, modern tarım tekniklerine geçti ve tarım sektörü önemli bir ekonomik faaliyet haline geldi. Şehirdeki sanayi, ticaret ve ulaşım da hızla gelişti. Adana, Türkiye’nin önemli bir sanayi merkezi haline geldi ve birçok fabrika ve işletme burada faaliyet göstermeye başladı.

Ayrıca, Adana’nın kültürel ve sosyal hayatı da Cumhuriyet dönemiyle birlikte ivme kazandı. Şehirde, modern eğitim kurumları, kültürel etkinlikler ve sanat faaliyetleri arttı. Adana, üniversite ve araştırma merkezleri açısından da gelişti ve birçok bilim insanı, yazar, şair ve sanatçı burada yetişti.

Günümüzde Adana, Türkiye’nin önemli şehirlerinden biridir. Ekonomik, ticari, kültürel ve sosyal açıdan canlı bir şehir olan Adana, aynı zamanda turistik potansiyeli de yüksek bir yerdir. Çeşitli tarihi ve kültürel mekanları, festivalleri, doğal güzellikleri ve gastronomik zenginlikleriyle ziyaretçileri çekmektedir.

Paylaşın

Adana: Misis Havraniye Kervansarayı

Misis Havraniye Kervansarayı; Adana’nın Yüreğir İlçesi, Geçitli Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Kervansaray, beldeye giren yol tarafından ikiye bölünmüş durumdadır.

İki kemerli kısım yolun sağ kısmında diğer bölümü ise yolun sol kısmında yer almaktadır. Kervansarayın asıl giriş kapısı tonozlu sivri kemerli kemerin dış yüzeyi bütün kemer boyunca motiflerinden bir filizle çevrilmiştir.

Kervansarayın ayakta kalmış olan bütün duvarların bir kale sağlamlığıyla blok kesme taşlardan yapılmıştır. Dış duvarların iç avluya bakan yüzeylerinde mekanların bulunduğu anlaşılmaktadır. Harap olan kervansarayın arazisi içinde benzin istasyonu ve karşı taraftaki kısımda ise lokanta tamirhane ve bakkal yer almaktadır.

Adana’nın Kısa Tarihi

Adana’nın tarihi, Hititler dönemine kadar uzanmaktadır. MÖ 18. yüzyılda Hitit İmparatorluğu’nun bir parçası olan Adana, daha sonra Asur, Pers ve Makedonya İmparatorluğu gibi farklı medeniyetler tarafından kontrol edildi ve MÖ 333’te Büyük İskender’in Pers İmparatorluğu’nu yenmesiyle Adana, Makedonya Krallığı’nın bir parçası oldu.

Roma ve Bizans Dönemi: MÖ 64’te Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilen Adana, önemli bir Roma eyaleti olan Kilikya’nın başkenti oldu. Roma döneminde Adana, önemli bir ticaret merkezi haline geldi ve zenginleşti. Ancak, 5. yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nun doğu sınırlarını savunan şehir, Pers İmparatorluğu tarafından ele geçirildi ve 7. yüzyılda Müslümanlar tarafından fethedildi.

7. yüzyılda Arap Müslümanlar tarafından fethedilen Adana, daha sonra Abbasiler, Emeviler ve Selçuklular gibi farklı İslam devletlerinin yönetimine girdi. Selçuklular döneminde, şehir önemli bir ekonomik merkez olarak gelişti ve kültürel açıdan da zenginleşti. 12. yüzyılda ise Haçlı seferleri sırasında Adana, Haçlılar tarafından işgal edildi, ancak daha sonra tekrar Selçuklu hâkimiyetine geçti.

1517’de Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine giren Adana, bu dönemde de önemini sürdürdü ve Osmanlılar döneminde Adana, tarım ve ticaret alanında büyük bir gelişme kaydetti. 19. yüzyılda ise şehir, modernleşme sürecine paralel olarak Avrupa etkilerini hissetmeye başladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ise Adana, birçok etnik ve siyasi olaya tanıklık etti.

1920’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Adana, modern Türk devletinin bir parçası oldu. Cumhuriyet döneminde Adana, ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan önemli gelişmeler kaydetti. 1920’lerde başlayan tarım reformlarıyla Adana, modern tarım tekniklerine geçti ve tarım sektörü önemli bir ekonomik faaliyet haline geldi. Şehirdeki sanayi, ticaret ve ulaşım da hızla gelişti. Adana, Türkiye’nin önemli bir sanayi merkezi haline geldi ve birçok fabrika ve işletme burada faaliyet göstermeye başladı.

Ayrıca, Adana’nın kültürel ve sosyal hayatı da Cumhuriyet dönemiyle birlikte ivme kazandı. Şehirde, modern eğitim kurumları, kültürel etkinlikler ve sanat faaliyetleri arttı. Adana, üniversite ve araştırma merkezleri açısından da gelişti ve birçok bilim insanı, yazar, şair ve sanatçı burada yetişti.

Günümüzde Adana, Türkiye’nin önemli şehirlerinden biridir. Ekonomik, ticari, kültürel ve sosyal açıdan canlı bir şehir olan Adana, aynı zamanda turistik potansiyeli de yüksek bir yerdir. Çeşitli tarihi ve kültürel mekanları, festivalleri, doğal güzellikleri ve gastronomik zenginlikleriyle ziyaretçileri çekmektedir.

 

Paylaşın