Hatimoğulları: Kayyım Bir Siyasi Darbedir

Kayyım atamasına dair tepkisini sürdüren DEM Parti Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları, “Kayyım anti demokratiktir, kayyım yurttaşın seçme ve seçilme hakkını elinden almak demektir, kayyım seçimde yenemediğinizi seçilmişin yerine atanmışı getirerek demokrasiyi katletmektir, seçimleri fiilen ortadan kaldırmak demektir” dedi ve ekledi:

“Kayyım bir siyasi darbedir. Darbe sadece postalla, tankla, topla yapılmaz. Aynı şekilde bizler kayyım atamasını yargı ve polis eliyle bir siyasi darbe olarak niteliyor ve bunu asla kabul etmiyoruz. Bu konuyla ilgili parlamentoda iktidar ve ortağı dışındaki bütün siyasi partilerin anlaşmış olduğu kayyıma karşı bir kanun teklifi söz konusu. Biz buradan parlamentodaki 600 milletvekiline seslenmek istiyoruz; Bu kanun teklifine hangi partinin mensubu olursanız olun demokrasiyi yaşatmak için bu kanun teklifine destek verilmesini talep ediyoruz.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan; Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan ile bir araya geldi. Görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenlendi.

İlk olarak söz alan Tülay Hatimoğulları, görüşmede Türkiye ve bölgedeki gelişmelerin gündeme geldiğini paylaştı. Tülay Hatimoğulları ayrıca kayyım atamasına dair de görüş alışverişinde bulduklarını söyledi. Tülay Hatimoğulları, “Kayyım meselesinde elbette Türkiye’deki birçok siyasi parti gibi bugünkü görüşmemizde de oldukça pozitif mesajlar ortaya çıktı. Daha önce yine sayın başkanın verdiği demeçlerde olduğu gibi bugün de kayyımın Türkiye demokrasisine verdiği büyük zararları değerlendirdik. Kayyım bir rejim olmaya doğru hızla gidiyor. Belediyelere atanan kayyımların sadece belediyelerle sınırlı olmadığını Türkiye’de mevcut iktidara biat etmeyen bütün her kesime ve yapıya doğru olduğunu görüyoruz” dedi.

Kayyım atamasına dair tepkisini sürdüren Tülay Hatimoğulları, “Kayyım anti demokratiktir, kayyım yurttaşın seçme ve seçilme hakkını elinden almak demektir, kayyım seçimde yenemediğinizi seçilmişin yerine atanmışı getirerek demokrasiyi katletmektir, seçimleri fiilen ortadan kaldırmak demektir. Kayyım bir siyasi darbedir. Darbe sadece postalla, tankla, topla yapılmaz. Aynı şekilde bizler kayyım atamasını yargı ve polis eliyle bir siyasi darbe olarak niteliyor ve bunu asla kabul etmiyoruz. Bu konuyla ilgili parlamentoda iktidar ve ortağı dışındaki bütün siyasi partilerin anlaşmış olduğu kayyıma karşı bir kanun teklifi söz konusu. Biz buradan parlamentodaki 600 milletvekiline seslenmek istiyoruz; Bu kanun teklifine hangi partinin mensubu olursanız olun demokrasiyi yaşatmak için bu kanun teklifine destek verilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.

Kürt sorununa dair tartışmaların da toplantıda gündeme geldiğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, “Atılabilecek adımları istişare ettik. Evet, bugün Türkiye’de özellikle 1 Ekim’den bu yana bu konu çeşitli vesilelerle Türkiye’nin gündemine oturdu. Bizler Türkiye’de Kürt sorununun barışçıl demokratik yöntemlerle çözülmesi için Türkiye barışına, Ortadoğu barışına sağlayacağı katkıları her daim ifade ettik. Bugün bu yeni tartışmalar ümit ediyoruz ki bir toplumsal barışa doğru hep birlikte evriltmeyi başarabiliriz” diye belirtti.

Söz alan Erbakan da, kayyım atamasına tepki gösterdi ve DEM Parti ile bu konuda hem fikir olduklarını söyledi. Kürt sorununa dair tartışmalara da değinen Erbakan, “Kürt kardeşlerimizin o bölgede hangi bölgede hangi ırka mensup olursa olsun vatandaşlarımızın yaşamış olduğu problemlerle ilgili görüş alışverişinde bulunuldu. Ve çözüme ilişkin ne gibi adımlar atılabileceği değerlendirildi. Biz de Yeniden Refah Partisi olarak her zaman ifade ettiğimiz gibi Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki Kürt kardeşlerimizin haklarının teslim edilmesi, taleplerinin yerine getirilmesi ile ilgili her zaman hazır olduğumuzu ifade ettik” dedi.

Erbakan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk ve Kürt öz kardeştir. Türkü Kürt’ten ayırırsanız ortada ne Türk kalır, ne Kürt kalır. Ama Türk ve Kürt bir olursa, beraber olursa onların karşısında Amerika da duramaz İsrail de duramaz, dünya da bir araya gelse onları yıkamaz sözlerini her zaman ifade etmiş, Türk Kürt kardeşliğine her zaman vurgu yapmış.”

Gazetecilerin “Yol haritası var mı?” şeklindeki sorularına yanıt veren Hatimoğulları, “Siz de ifade ettiniz sorunuzda bu konuda bir yol haritası açıklanmış değil. Sayın Bahçeli’nin sürdürdüğü bir süreç var” dedi. Hatimoğulları, kendilerinde bu konuda bir bilginin olmadığını söyledi. Hatimoğulları, “Bizler bu sürecin bütün Türkiye kamuoyunun yeterince bilgilendirilmesini ve sürecin şeffaf yürütülmesi gerektiğine ilişkin vurgumuzu yinelemek isteriz. Bu açıklamaların arkasını getirecekler mi? Elbette Türkiye’de aydınların, yazarların akademisyenlerin barış yanlısı herkesin bu konuda oynayacağı bir rol var. Bu çorbada herkesin tuzu olmalı. Ben buradan bu sorunuz vesilesiyle Türkiye’de bütün siyasi partiler dışında bütün demokrasi güçlerini STÖ’leri, akademi dünyası aydın yazar sanatçıların her kesimin katkı sunabileceğine inanıyorum. Buradan çağrımızı yenilemek isterim” dedi.

Abdullah Öcalan’a görüşme yasağı

PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ve avukatlarına dair getirilen yasağa ilişkin de soruyu yanıtlayan Hatimoğulları, “Tecride dair yasak kalkmadı sadece süresi uzatılıyor. Bu uygulama da o sürenin uzatılmasının bir parçası. Bununla ilgili bütün hukuki süreci işletiyoruz. Bizim bu alandaki hukuki mücadelemiz kesintiye uğramadı. Son verilen 6 aylık görüşme cezasına dair de hukuki ve siyasi çözümlerin aranması ve zorlanması için adımlarımızı devam ettireceğiz” diye kaydetti.

Tartışmalara dair soruyu yanıtlayan Erbakan ise, “Sayın başkanın ifade ettiği gibi YRP olarak sürecin şeffaf olarak yürütülmesi gerektiğini, herhangi bir adım atılacaksa, herhangi bir çözüme ulaşılacaksa meşru sivil toplum partilerinin sivil toplum kuruluşlarının bölgedeki kanaat önderlerinin muhatap alınması gerektiğini ifade etti. Çözüm için de Türkiye’nin milletiyle devletiyle bölünmez bütünlüğüne hiçbir şekilde halel getirmeyecek şekilde adımların atılması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.

Paylaşın

Fatih Erbakan, Anayasa’daki Laiklik Maddesini Hedef Aldı

YRP Lideri Fatih Erbakan, “Anayasa’da laiklik kavramına açıklık getirilmesi gerekeceğini düşünüyoruz. İnanç özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik, zaman zaman din düşmanlığı olarak ifade edilen bir silah haline getirilmeye kalkışılıyor. Laikliğin anlamını açıkça yazalım. Bunu hukukçular, akademisyenler konunun uzmanları tanım haline getirecektir” dedi ve ekledi:

“Laikliğin devlet tarafından uygulanması demek, her inanca sahip insanın, inancını yaşamasına devlet müsaade eder, engel olmaz, kısıtlamaz. Bütün inanç sahibi olan vatandaşlara eşit mesafedir, ayrıcalık yapmaz, şeklinde tanım yapılabilir. 28 Şubat’ta hafızalarımızda acı hatıralarımız var. Tekrar değişik görüşe sahip bir siyasi hareket iktidara geldiği zaman o dönemdeki şekliyle uygulamaya kalkabilir, bu her zaman risktir. Biz bunu güvenceye alalım.

Bütün inanç sahiplerine eşit mesafede olması devletin ve inanç sahipleri inancının yerine getirmesine engel olmayacak şekilde yerine getirilmesi. Bu olduktan sonra 3 madde ile sorun olmaz. Yeni sistemde yetkiler son derece yüksek, bu yetkilerle değişik görüşe sahip kimsenin Cumhurbaşkanı olması halinde tekrardan sıkıntı yaşanmaması adına, yoğurdu üfleyerek yemekte fayda var.”

Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan, Habertürk TV‘de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erbakan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:

“Türkiye’nin şu anda en acil konusu anayasa değişikliği görüşüne katılmıyoruz. İktidardan ayrışıyoruz. Ekonomik sıkıntıların en önemli gündem maddesi olduğunu görüyoruz. Beyin göçü, işsizlik, sokaklarda işlenen şiddet, cinayetler, mültecilerle ilgili sorunlar, 15-30 yaş arası gençlerimizin üçte birinin ne okuyan ne çalışan durumda olması. Kamuda yapılan israf konusu, paylaşımda adaletsizlik meselesi.

Bunları çözmek için anayasayı değiştirmeye gerek yok. “Bunlarda anayasa bizim elimizi bağlıyor” denecek durum yok. Anayasa iktidar tarafından Türkiye’nin öncelikli meselesi olarak gündeme getiriliyor. Değişecek ise bizim söyleyeceğimiz kuvvetler ayrılığının tesis edildiği sisteminin gelmesi, TBMM’nin güçlendirilmesi. Daha demokratikleştirilmiş veya iyileştirilmiş başkanlık sistemi diyoruz.

Meclis’te güvenoyu ve gensoru mekanizmalarının verilmesi. Kabineyi oluşturacak bakanların seçilmiş kişilerden oluşturulması, yasama noktasında meclisin gücünün devam etmesi. Kuvvetler ayrılığı, HSK, Yargıtay, AYM gibi üyelerin belirlenmesinde daha demokratik hale getirilmesi. Anayasa’da laiklik kavramına açıklık getirilmesi gerekeceğini düşünüyoruz. İnanç özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik, zaman zaman din düşmanlığı olarak ifade edilen bir silah haline getirilmeye kalkışılıyor. Laikliğin anlamını açıkça yazalım. Bunu hukukçular, akademisyenler konunun uzmanları tanım haline getirecektir.

Laikliğin devlet tarafından uygulanması demek, her inanca sahip insanın, inancını yaşamasına devlet müsaade eder, engel olmaz, kısıtlamaz. Bütün inanç sahibi olan vatandaşlara eşit mesafedir, ayrıcalık yapmaz, şeklinde tanım yapılabilir. 28 Şubat’ta hafızalarımızda acı hatıralarımız var. Tekrar değişik görüşe sahip bir siyasi hareket iktidara geldiği zaman o dönemdeki şekliyle uygulamaya kalkabilir, bu her zaman risktir.

Biz bunu güvenceye alalım. Bütün inanç sahiplerine eşit mesafede olması devletin ve inanç sahipleri inancının yerine getirmesine engel olmayacak şekilde yerine getirilmesi. Bu olduktan sonra 3 madde ile sorun olmaz. Yeni sistemde yetkiler son derece yüksek, bu yetkilerle değişik görüşe sahip kimsenin Cumhurbaşkanı olması halinde tekrardan sıkıntı yaşanmaması adına, yoğurdu üfleyerek yemekte fayda var.

Bir an önce paylaşımda adalet sağlansın, yargıda adalet sağlansın diyoruz. Anayasa değişebilir ama bu kadar öncelikli ve elzem halde gündemi meşgul etmesi, şu an için uygun bir davranış değil. Anayasa çok değişikliğe uğradı, yamalı bohçaya döndü. Ama bu anayasa konusu iktidar tarafından gündemi domine etmeye yönelik olarak kullanıldığını seziyorum. Bu nedenle bunları söylüyorum.

“Çözüm süreci mi, farklı bir süreç mi?”

Sayın Cumhurbaşkanı çok tecrübeli bir siyasetçi. Daha önceki siyasi hayatındaki hamlelerinde, attığı adımlarında siyasi bir taktiğin olduğunu da gördüğümüz için burada da siyasi görüşü barındırdığını düşünüyorum. Birliğimizin, beraberliğimizin güçlendirilmesi, iç ve dış tehditlere karşı siyasi partilerin birlikte olması son derece güzel. Diyalog ortamı, istişare, müzakere güzel.

Biz Yeniden Refah olarak siyasete nezaket getireceğiz diye dile getirdik. Bunun olmasından rahatsız olmuyoruz. Böyle bir iklim olması. Sayın Bahçeli’nin DEM Partili milletvekili ile tokalaşması. Sayın Cumhurbaşkanının yumuşama mesajları güzel. Burada bir siyasi düşünce olabileceğini düşünüyorum. Cumhur İttifakı’nın kaybettiği Kürt seçmeni oyların tekrardan alınmasına yönelik bir hamle olduğunu tekrarlıyorum.

Bir adım atıldı. Bunun arkasından da diğer adımların gelmesi muhtemel. İktidar burada nasıl tavır takınacak. Çözüm süreci mi, farklı bir süreç mi? Sadece DEM Parti ile anayasa değişikliği için birliktelik mi? Ne kast edildi? Şu an için bilemiyoruz.

Bunu rahmetli Erbakan hocamız 50 sene anlattı. O zamanlar çok yakınlarından bile yadırgayanlar oldu. ‘Erbakan hoca İsrail’i takıntı haline getirmiş diyenler oldu’ ama şu anda haklı çıktı. Arz-ı mevud haritası bizi de doğrudan ilgilendiriyor. Biz de bu Erbakan hocamızın uyarılarıyla, eğitim, fikirleriyle büyümüş insanlar olarak böyle bir tehdit olduğunu görüyor ve inanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı bu noktada haklı. Gerekli tedbirlerin alınması lazım. Geç kalınan noktaları oldu. Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi Lübnan’a geldiğinde arada 200-300 km. kalıyor. Kudüs’ün merkez olduğu tek dünya devletini gerçekleştirip dünya hakimiyetine ulaştırmak hedefi.

Bu meselelerin bu noktaya gelmesinde AK Parti iktidarın maalesef bu tehlikeyi artıracak adımları oldu. Irak’ın işgalinde Türkiye’nin ABD’nin yanında yer alması. İncirlik üssünün kullandırılması. Esad’ın elinin zayıflatılması, Suriye’nin bu hale gelmesi yanlış politikaların sonucu. Kaddafi’nin devrilmesinde operasyona destek olundu. Bu noktada bütün yanlışlardan dönülsün diye kendileri ile bir araya gelirken dış politika ile ilgili birtakım maddeler koyduk. D-8 organizasyonunun canlandırılması ve asıl hedef olan D-60 hedefi.

Son Gazze’deki katliamlar karşısında ısrarla, inatla Türkiye’nin ticareti devam ettirmesi seçimden önceki dönemde. Mayıs ayında durdurulduğunun açıklanması. Bu gibi bir ayrışma oldu. Yeniden Refah Partisi’ne oylar şunun için geldi; milletimiz değişim arzusuna girdi. Ekonomi alanda sıkıntılar oldu. Erbakan Hoca’nın 54. hükümetti icraatlarını milletimiz hatırlıyor. Belediyelerde yapıan icraatlar hatırlanıyor. Milli görüşe gitmemiz için Yeniden Refah Partisi’ne gitmek gerekir dedi halkımız.

“Filistin’in bu kadar çeliğe ihtiyacı olabilir mi?”

11 ay katliam devam ediyor. ‘Biz oradaki Filistinli kardeşlerimize gönderiyoruz, ticareti kestik’ diyorsunuz. Filistinli kardeşlerimize göndermeye devam edilseydi. Aylarca yalanlıyorsunuz, arkasından doğrudan doğruya devletin kurumların da bu ticaretin içinde olduğu ortaya çıkıyor. Şu anki pozisyon Filistin’e gönderiliyormuş gibi yapılarak İsrail’e gönderilmesi. Bu konuda somut, delile dayalı açıklama bekliyoruz. Filistin’e çelik ihracatımız artıyor. Çelik ihracatımız artmış. Filistin’in durumunu göz önünde bulundurduğumuzda çelik ithalatına ihtiyacı olabilir mi? Çimento ihracatımız artmış. Şu anda devam ettiğinden ciddi şüphe duyuyoruz. Açıklama bekliyoruz ama o açıklama gelmiyor.

Filistin’e gitmek konusunda önümüzdeki günlerde bir adım atılır. 7 Ekim yaşanan katliamdan sonra Avrupa Müslüman Forumu ve Yeniden Refah şemsiyesi altında sempozyumlar yapıldı. Bir farkındalık oluşturulmasına yönelik. Şanlıurfa ve Konya’da Gazze’yle ilgili mitinglerimiz gerçekleşti. Gençlik kollarımızın ortaklaşa düzenlediği miting ve yürüyüşler yapıdı. Burada asıl mesele yaptırım ortaya konması. Bunu sağlayacak olan iktidardır.

En son Cumhur İttifakı’nın üyelerinden HÜDAPAR Genel Başkanı sayın Yapıcıoğlu çok önemli bir noktaya parmak bastı. Azerbaycan petrolünün Türkiye üzerinden İsrail’e gitmesi. Böyle bir insanlık dışı katliamın olduğu noktada bizim üzerimizden petrolün gitmesi kabul edilecek bir şey değil.

HÜDAPAR dahi engelleyin diyor ama maalesef adım atılmıyor. BM’de yapılan konuşmalar güzel ama icraata baktığımızda gereken adımlar atılmıyor. Filistin’le ticaretin bu derecede patlamasının izahı lazım. Hayatın olağan akışına aykırı bu. Özellikle Kürecik üssünün kapatılmasını çok sık dile getirdik. Amerika bugün asker, diplomat, başkanı ve istihbaratı ile bu katliama destek olan ülke. Biz neden kendi topraklarımızla radar üssü ile İsrail’e katkı sağlayalım?

Üzülerek ifade ediyorum bir gerekçeye bağlayamıyoruz. Bir somut sebep, gerekçeyi kendisinin de ortaya koyabildiğini düşünmüyorum. ‘İlçe kongreleri yapılacaktı bize bilgi verilmedi’ dedi. İl başkanımızla veya teşkilatımızla sorun yaşansa bile doğrudan bize ulaşıp, ‘böyle bir sorun var sizin desteğinizi bekliyorum’ diyebilirdi. Bizim genel başkan yardımcılarımız, il başkanımız kendisiyle temas kurdu. Doğrudan bize ‘ayrılmak istiyorum’ demesi zor. En son ‘halka soracağız’ dedi. Halka sordu, halk da yüzde 79 oranında ‘hayır istifa etme’ dedi. Biz de bir miktar şaşkınız. Orada belediyede AK Parti’nin yönetiminin gitmesi ve yerine başka yönetimin gelmesi için bir konsensüs oluştu. Burada oylar ‘burada iktidar partili belediye başkanı olmasın’ diye verilmiş.

AK Parti seçimlerde ciddi bir oy geçişinin olduğunu gördü. Yeniden Refah Partisi’nin belediye seçimlerinde yüzde 7’ye ulaşması AK Parti yöneticilerini endişelendirdi. Havayı değiştirmek ve Yeniden Refah’a darbe vurmak için çok uğraştılar. Valiler, kaymakamlar dahil olmak üzere. Mobbing diye adlandırabileceğimiz uygulamalar. Bu arkadaşlarımız seçim döneminde bize gelmişti.

Önemli kısmı AK Parti’den aday olamadıkları için YRP’den aday olmuşlar. Bizim üyelerimiz günlük ortalama 1000 üye kaydıyla artmaya devam ediyor. 6 ayda 100 bin civarında yeni üye kazandık. Günde 1000 demek yılda 360 bin demek. 1 milyon üye hedefine ulaşmak için hummalı çalışmamız var. 1 milyon oy demek 6 milyon oy demek. Bu da yüzde 10’un üzerinde oy demek. 8-10 belediye başkanının gitmesi mesele değil dolayısıyla.

Sayın Davutoğlu ziyaret gerçekleştirdi, biz de iadei ziyaret gerçekleştirdik. Sayın Babacan da ziyaret gerçekleştirildi. Meclis çalışmalarına daha etkili katılmak bakımından görüşme oldu. Şu an için verilmiş bir karar henüz yok. Yetkili kurumlarımızla görüşüyoruz. Biz Meclis’te beraber grup oluşturma konusunda, partilerin birleştirilmesi sözkonusu değil. Birkaç hafta içinde netleşir. Bütün arkadaşlarımızın fikirlerine değer veriyoruz. Şu anda net bir noktada değiliz.”

Paylaşın

YRP Lideri Erbakan: Erdoğan’ın Yanında Değiliz

YRP Lideri Fatih Erbakan, seçimlerde aday olmayı düşündüğünü belirterek, “Büyüyoruz diyoruz, Türkiye’nin en hızlı büyülen partiyiz diyoruz. Yeniden Refah Partisi’nin adayı olarak çıkmamız gerek. 2026’da aday olmayı düşünürüm. Halkımız bunu istiyor” dedi.

Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan, Halk TV yayınına katılarak gündemi değerlendirdi.

Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiktan sonra Yeniden Refah Partisi’nden istifa eden Kasım Gülpınar’a ilişkin değişik duyumlar aldıklarını söyleyen Erbakan, “Tutarsız bir yaklaşım ve dengeli olmayan bir tavır olarak görüyorum. 3-4 ayda böyle bir dönüşüm yaşanması mantıklı değil. Kendisinin bir büyükelçilik veya bir bakanlıkla ilgili düşüncesinin olduğu duyumlarını alıyoruz. Doğruluğunu tam bilemiyorum. Böyle olursa Belediye Başkanlığını da bırakacak ki, büyükelçi veya bakan olsun. Bu kendisi açısından olumlu olmaz” dedi.

Erbakan, “Belediye başkanlarımız siyasi şantaja maruz bırakıldı. Kamu kurumlarıyla, bakanlıkla, DSİ’yle işleri olduğunda sürüncemede bırakıyorlar. Hatta sözlü olarak ‘sen de buraya gelirsen rahat edersin. AK Parti’ye gelirsen işler daha kolay olur’ gibi bir takım teklifler oluyor” diye konuştu.

AK Parti’yle işbirliğine gitmeyeceklerini söyleyen Erbakan sözlerine şöyle devam etti: “Gençler ‘kesinlikle oy vermeyiz’ diyorlar. AK Parti’nin kalesi denilen yerlerden feryatlar yükseliyor. Ülkenin acil olarak erken seçime gitmesi gerekiyor. AK Parti ve Erdoğan’ın yanında değiliz. Vatandaşlar 3-5 sene önce AK Parti ile aranızı bozmayın, Tayyip beye destek olun diyorlardı. Artık bu talep yok. YRP, 6.98 oranına ulaştık. Yüzde 7 seviyesine geldik. 1 milyon üye olunca yüzde 10 aşacağımıza inanıyoruz.”

Meclisteki diğer partilerle grup kurma gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erbakan şunları söyledi: “Meclis’te bir grup kurulacaksa, bu grup Yeniden Refah Partisi çatısı altında olmalıdır. Yüzde 7 seviyesine geldi. 3 milyona yakın oy desteğiyle seçimlerden çıktık. Türkiye’nin 3 büyük partisi olduk. Olası bir birleşmenin Yeniden Refah partisi çatısı altında olması gerekir.”

Seçimlerde aday olmayı düşündüğünü belirten Erbakan, “Büyüyoruz diyoruz, Türkiye’nin en hızlı büyülen partiyiz diyoruz. Yeniden Refah Partisi’nin adayı olarak çıkmamız gerek. 2026’da aday olmayı düşünürüm. Halkımız bunu istiyor” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Fatih Erbakan: Sağda Yeni Bir İttifak Olabilir

YRP Lideri Fatih Erbakan, “Sağ partilerin bir ittifak içinde cumhurbaşkanı adayı göstermesi, daha çok AK Parti’den oy alacak bir seçenek yaratmaktır. Öylesi bir ittifakın adayı CHP’nin adayından daha çok AK Parti’nin adayından oy kaydırır” dedi ve ekledi:

“CHP’ye bir şekilde eli gitmeyen o nedenle de sandığa gitmeyen kitle sandığa gider. Bazısı da CHP’nin adayına vermek istemese de “Mecburuz çünkü alternatif yok” diye oy verdi AK Parti’ye. Biraz önce anlattım. Sağ partilerden oluşacak bir ittifak, AK Parti’ye gönülsüz oy verenler için ciddi bir alternatif haline gelir. O yüzden de üçüncü bir ittifakın AK Parti’ye yarayacağını düşünmüyoruz.”

Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan, T24’ten Cansu Çamlıbel‘in sorularını yanıtladı. AK Parti’yle bir daha buluşmalarının mümkün olmadığını söyleyen Erbakan; “bundan sonrası için bir birliktelik olması ihtimalini görmüyoruz” dedi.

14 Mayıs seçimlerine dair “2023 seçimlerinde bizim çevre ‘CHP’ye iktidarı teslim etmeyin’ dedi; hem kendileri hem millet kurtulsun diye bir zeytin dalı uzattık” diyen Erbakan, bunun AK Parti tarafından değerlendirilmediğini ileri sürdü ve şöyle konuştu:

“14 Mayıs’a gittiğimiz günlerde görüşüne değer verdiğimiz insanlardan ve halkımızdan bize “Sizin kritik bir oyunuz var. Sizin desteğinizle CHP iktidarının gerçekleşmesi durumunda, sizin elinizle yıllar sonra yeniden CHP’li bir Cumhurbaşkanı Türkiye’de iş başına gelecek. Bu insanlar sizin babanızın öğrencileri. Birçoğu Milli Gençlik Vakfı’nda yetişmiş. Erbakan Hoca ile belki sizden çok anısı olan insanlar.

Sonuçta 15-20 sene öncesine kadar hep beraberdik. Siz eleştirdiğiniz konularda taleplerinizi ortaya koysanız, bir mutabakat sağlanması halinde AK Parti yöneticileri de yanlışlardan kurtulmuş olsa hem de milletin faydasına bir iş yapılmış olsa. CHP’ye iktidarı teslim etmek yerine, babanızın eski dava arkadaşlarının yanlışlardan dönmelerine vesile olun.

Sizin iktidara gelmeniz çok zaman alabilir” dediler. Biz de yaptığımız istişarelerin sonunda ekonomi, dış politika, sosyal politikalar alanındaki kırmızı çizgilerimizle ilgili hususları bu mutabakat metnine yazdık. Tabiri caizse onlara bir zeytin dalı uzattık. Hem kendileri kurtulsunlar hem millet kurtulsun yanlışlardan diye son bir çıkış yolu gösterdik.”

Erbakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yorulduğunu ve artık siyaseti bırakması gerektiğini de ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Cumhurbaşkanı yaşlandı, yoruldu, yıprandı. Kadrosu yıprandı, yoruldu. Metal yorgunluğu konusunu yıllar önce söylemişti, şimdi artık metaller çok daha fazla yoruldu.

Artık aktörlerin değişmesi gerektiğine, iktidarın değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Millete verebilecek herhangi bir şeyleri kalmadı. Son şanslarını da maalesef ellerinin tersiyle ittiler. Bizim yaptığımız fedakarlığı maalesef değerlendirmediler. Bundan sonra artık bir fedakârlık daha yapmamız, tekrardan aynı masada onlarla oturmamız bizden beklenmemelidir.

Perşembenin gelişi çarşambadan belli. Yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatı. Dolayısıyla Türkiye’de artık mevcut iktidarla bir yere varılması mümkün değil. Bir değişim gerekiyor. Halk da artık aktörlerin de anlayışın da bu kadronun da değişmesi gerektiğini düşünüyor. 2028’e kadar ne milletin ne iktidarın dayanabileceğini düşünüyoruz.”

Erken seçim ihtimaline dair soruya ise Erbakan “2026 yılının ilkbaharında veya 2025’in sonbaharında bir erken seçim olabilir. Bir, bir buçuk sene içerisinde bir erken seçimde bir değişim olmasının Türkiye’nin faydasına olacaktır. Milletin de beklentisi bu yönde” diye yanıt verdi.

“Sağda yeni bir ittifak olabilir”

Önümüzdeki seçimlerde yeni bir sağ ittifaka da sıcak baktığını dile getiren Erbakan, böylesi bir ittifakın AK Parti’den oy alacağını belirterek şöyle konuştu: “Sağ partilerin bir ittifak içinde cumhurbaşkanı adayı göstermesi, daha çok AK Parti’den oy alacak bir seçenek yaratmaktır. Öylesi bir ittifakın adayı CHP’nin adayından daha çok AK Parti’nin adayından oy kaydırır.

CHP’ye bir şekilde eli gitmeyen o nedenle de sandığa gitmeyen kitle sandığa gider. Bazısı da CHP’nin adayına vermek istemese de “Mecburuz çünkü alternatif yok” diye oy verdi AK Parti’ye. Biraz önce anlattım. Sağ partilerden oluşacak bir ittifak, AK Parti’ye gönülsüz oy verenler için ciddi bir alternatif haline gelir. O yüzden de üçüncü bir ittifakın AK Parti’ye yarayacağını düşünmüyoruz.”

Fatih Erbakan, Narin Güran cinayetine dair de “Muhafazakâr yaşantıya sahip olduğu görülen bir ailede öyle bir şeyin yapılması ve bir cinayetin örtbas edilmeye çalışılması gerçekten de akıllara ziyan bir durum maalesef. Çok ibretlik bir olay” yorumunu yaparak, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Demek ki şekilden ibaret olarak bazı şeyleri almışız biz. “Başımızı örtersek, cuma namazına gidersek, muhafazakâr ve dindar oluruz” gibi bir düşünce. Ama kalbimize bu inmemiş. Kalbimize inmediğini de gösteren bu gibi olaylar maalesef. Onu kalplere indirecek şekilde bir eğitimin verilmesi, bir düzenin kurulması ve toplumun bu yönde dönüştürülmesi çok önemli.

Demek ki dindarlık dilimizde. Maalesef bugün iktidardaki kadrolar yolsuzluk ve rüşvet gibi birçok suiistimallerle, adaletsizlikle suçlanıyorlar. Oysa aynı insanlar senede üç kere umreye giden, nafile ibadetlerini bolca yapan, eşleri başörtülü, kendileri imam hatip mezunu kişiler. Demek ki orada olan şekilden ibaret bir İslam anlayışı, bir ahlak anlayışı. Bu olayda da maalesef bunu görüyoruz.”

Paylaşın

Erbakan’dan “Erken Seçim” Çağrısı

Ekonomik göstergelerin kötüyü gittiğini belirten YRP Lideri Fatih Erbakan, iktidara erken seçim çağrısı yaparak, “Bu şartlarda Türkiye’nin de milletin de 2028’e kadar dayanacak bir hali kalmamıştır” dedi ve ekledi:

“2025 sonu veya 2026 yılının ilkbaharında bir erken seçimin yapılması ve mutlaka milletin de artık açıkça dile getirdiği, 31 Mart’ta oylarıyla ortaya koyduğu bu değişimin mutlaka gerçekleşmesi gerekiyor.”

Kahramanmaraş Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Mehmet Akpınar’ı ziyaret eden Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan, burada yaptığı açıklamada, iktidara erken seçim çağrısında bulundu.

Fatih Erbakan, ülke ekonomisinin çok kötü durumda olduğunu bu nedenle de iktidarın değişmesinin gerektiğini belirterek, “Bu şartlarda Türkiye’nin de milletin de 2028’e kadar dayanacak bir hali kalmamıştır. 2025 sonu veya 2026 yılının ilkbaharında bir erken seçimin yapılması ve mutlaka milletin de artık açıkça dile getirdiği, 31 Mart’ta oylarıyla ortaya koyduğu bu değişimin mutlaka gerçekleşmesi gerekiyor” dedi.

Fatih Erbakan, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nu ziyaret ettikten sonra yaptığı açıklamada ekonomik göstergelerin kötüyü gittiğini söyleyerek, erken seçim çağrısında bulunmuştu:

“Bizler 2025 yılı içinde bir erken seçim yapılmasını tartışabilmeliyiz, konuşabilmeliyiz. Çünkü 2025 Mayıs’ta yeni ekonomi yönetimi 2 yılını, AK Parti iktidarı ise 23 yılını doldurmuş olacak. Rahmetli Erbakan Hocamız, ‘Bir pehlivanın mindere çıkışından durumu belli olur’ derdi, ‘Bir ekonomi yönetiminin, bir iktidarın ilk 100 gününden ne yapıp yapamayacağı belli olur’ diye ifade ederdi.

Haziran 2023 yılı itibarıyla göreve başlamışlar ve 2025 Haziran’ında 2 senesini doldurmuş olacak. O zamana kadar da herhangi bir iyileşme olmazsa ki, göstergeler olmayacağını gösteriyor. Öyleyse 2025 yılı içinde, sonbaharda belki bir erken seçimin olup olmaması konusunun tartışılması gereklidir diye düşünüyorum.”

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç da yakın zamanda yaptığı bir açıklamada, “Bu şartlar altında Türkiye’nin uzun süre devam etmesi mümkün değil. Görünen köy kılavuz istemez. Türkiye’nin erken seçime doğru ilerlediğini görüyoruz” demiş ve eklemişti: “2025 yılının sonbaharı olabilir, 2026 yılının ilkbaharı olabilir. Bu erken seçim kapıya dayanacaktır. Teşkilatlarımızı bu erken seçime hazırlıklı olmak için çağırıyoruz.”

Suat Kılıç, açıklamasının devamında, “2025 yılında 23 Kasım Pazar günü erken seçim için makul bir tarih olacaktır. 24 Kasım pazar günü öğretmenler günü. Seçimde okullar kullanıldığı için ve öğretmenler de resmi görevli olduğu için bu şekilde bir seçim planlaması Türkiye’nin gündemine gelebilir” ifadelerini kullanmıştı.

“Seçim zamanında olacak”

Muhalefetin erken seçim çağrılarını değerlendiren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise şu açıklamalarda bulunmuştu: “Önümüzdeki 3,5 yıl milletimize hizmet noktasında etrafımızdaki istikrarsızlıkları çok dikkatli takip ederek, Türkiye’nin istikrarını koruyarak, hizmet ve eser siyasetinde daha ileri adımlar atarak devam edeceğiz. Erken seçim olmayacak. Seçim zamanında olacak.”

Paylaşın

YRP’li Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı, Partisinden İstifa Etti

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde Yeniden Refah Partisi’nden (YRP) Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Kasım Gülpınar, partisinden istifa etti. Kasım Gülpınar, seçimlerde, yüzde 38,87 oy almıştı.

Haber Merkezi / AK Parti’nin kuruluş yıldönümünde, yerel seçimlerde Yeniden Refah Partisi’nden (YRP) belediye başkanı seçilen 8 kişi AK Parti’ye geçmişti. Kasım Gülpınar ise kısa süre önce AK Parti’ye katılacağı iddiaları üzerine “Vatandaş bizi nerede görmek isterse orada oluruz” demişti.

Kasım Gülpınar istifa kararını sosyal medya hesabından videolu bir açıklamayla duyurdu. Kasım Gülpınar’ın açıklaması şöyle:

“Kıymetli Hemşerilerim, Sizlerin değerli talepleri neticesinde başlatmış olduğumuz adaylık sürecini, büyük teveccühünüzle 31 Mart gecesi zaferle taçlandırdık. Sizlerle çıktığımız bu yolda ortak düşünce ile hareket ettik. Sizlerin taleplerine ve çağrısına her daim öncelik gösterdim.

Bu geçen süre içerisinde hep şeffaf oldum ve siz değerli hemşerilerimle gelişen durumları paylaştım. Sizlerle olan gönül akdimize her daim sadık kaldım ve kalacağım. Bununla birlikte bugüne kadar bizlere kucak açan, sevgisini esirgemeyen halkımız için en doğru zeminde, hizmet ve çalışmalarımızı yapma gerekliliği hasıl olmuştur.

Siz kıymetli hemşerilerimizin kutsal emanetini taşıyıp; her zaman olduğu gibi yine sizlerin talebini aldık, alacağız ve her kararımızda uygulayacağız. Bu olgularla birlikte, gündemimizi meşgul eden durumlara son vermek, Şanlıurfa’ya daha iyi hizmetlere odaklanabilmek için; halkımızın ortak görüşü ile Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevime herhangi bir siyasi partiden “Bağımsız” olarak devam etme kararını aldık.

Şanlıurfa gündemini uzunca bir süredir meşgul eden siyasi kavgaları nihayete erdirmek, siyasi ayrılıklar ve kutuplaşmalar yerine hizmetlerin, yatırımların ve Urfa’nın geleceğinin konuşulmasına imkân sağlamak adına bağımsız ve birleştirici bir siyaset tarzının fayda sağlayacağı kanaatindeyim.

Aldığımız karar, en ince ayrıntısına kadar düşünülüp halkımızın görüşleriyle desteklenmiştir. Bu konuda bizlere destek veren ve büyük teveccüh gösteren kadim şehrimize teşekkür eder, hayırlı olmasını dilerim. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Mehmet Kasım Gülpınar kimdir?

Mehmet Kasım Gülpınar, 1969’da Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde doğdu. Lise eğitimini Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi’nde, lisans eğitimini ise Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı.

Üniversiteyi bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Uygulama ve Araştırma Merkezinde (TÖMER) Öğretmenlik yaptı. Öğretmenlik deneyiminin ardından Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Merkezin’de mütercim olarak görev yaptı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Devlet Bakanlığında Siyasi Danışmanlık ve Özel Kalem Müdürlüğü görevlerinde bulundu.

24, 25, 26 ve 27. dönemlerde AKP’de Şanlıurfa Milletvekili olarak görev yaptı. Milletvekilliği sürecinde Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyon Üyeliği, Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi (AİBPA) Türk Grubu Üyeliği, Türkiye-Fransa Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanlığı, Avrupa Birliği (AB) Uyum Komisyonu Üyeliği, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) üyeliği, Dışişleri Komisyonu Üyeliği ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) üyeliği görevlerinde bulundu.

Gülpınar, 31 Mart 2024’te Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

Paylaşın

Fatih Erbakan’dan AK Parti’ye “Siyasi Şantaj” Suçlaması

Yerel seçimlerde partisinden belediye başkanı seçilen bir çok ismin AK Parti’ye geçeceği iddialarına sert tepki gösteren Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan, AK Parti’yi ‘siyasi şantaj’ yapmakla suçladı:

Haber Merkezi / “Yeniden Refah Partili belediye başkanlarımızın faaliyetlerini engelleyerek onları hizmet edemez hale getirmek, siyasi şantajla başkanlarımızı AK Parti’ye transfer etmeye çalışarak milletimizin 31 Mart’ta ortaya koyduğu iradeyi hiçe saymak, ne siyasi ne de ahlaki bakımdan uygun bir davranış değildir.”

Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan, yerel seçimlerde partisinden belediye başkanı seçilen bir çok ismin AK Parti’ye geçeceği iddialarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.  Erbakan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde Milletimizin hür iradesiyle Yeniden Refah Partimiz’den seçilen belediye başkanları ve belediye meclis üyelerinin ‘AK Parti’nin siyasi şantaj yöntemleriyle karşı karşıya kalmaktadır.

“İktidar gücünü elinde bulunduranlar Yeniden Refah Partimizden seçilen belediye başkanlarımıza, kamu gücünü kullanarak hizmet yaptırmayacaklarını göstererek; hizmetlerin yapılması için gerekli imkanları, belediye başkanlarımızın partimizden istifa ederek, kendi saflarına geçmesi karşılığında vereceklerini ima ve ifade etmektedirler.

Yeniden Refah Partili belediye başkanlarımızın faaliyetlerini engelleyerek onları hizmet edemez hale getirmek, siyasi şantajla başkanlarımızı AK Parti’ye transfer etmeye çalışarak milletimizin 31 Mart’ta ortaya koyduğu iradeyi hiçe saymak, ne siyasi ne de ahlaki bakımdan uygun bir davranış değildir.

Bu noktada milletin tercihini, iradesini yok sayarak, şahsi ikbal, menfaat ve konforları uğruna saf değiştirenleri de milletimiz elbetteki affetmeyecektir. Bu gibi siyasi operasyonlar, milletimizin büyük teveccühüne mazhar olan, her ay üye kayıt rekorları kırarak emin adımlarla hedefe doğru ilerleyen, Türkiye’nin en hızlı büyüyen siyasi partisi Yeniden Refah Partimizin yükselişini asla durduramayacaktır.”

Paylaşın

YRP Lideri Erbakan’dan İktidara “SGK Borçları” Tepkisi

Belediyelerin SGK’ya olan borçlarına ilişkin konuşan YRP Lideri Fatih Erbakan, “İktidar, 31 Mart seçimlerinde Türkiye genelinde Türkiye’nin yüzde 70’lik bölümünde belediyeleri kaybettiler. Şimdi bu belediyeleri kaybettikleri noktada, akıllarına SGK borçlarını tahsil etmek geldi” dedi ve ekledi:

“Peki 20 seneden beri bu belediyeler AK Parti’deyken bunları tahsil etmek neden aklınıza gelmedi? Sizin AK Partili belediyelerinizin yaptığı borçlar bunlar. Yaptığınız bu borçları 20 sene tahsil etmediniz, şimdi belediyeleri kaybedince bunları tahsil etmek aklınıza geldi. Bu son derece samimiyetsiz ve çifte standartçı bir uygulama.”

Erbakan, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “AK Partili belediyelerin yaptıkları borçları belediyeler el değiştirince tahsil edecekler. Bu muhalefet partili belediyeleri çalıştırmamak, elini kolunu bağlamak, kilitlemek ve böylece hem muhalefet partilerine, hem de o bölgelerde o partilere oy vermiş olan seçmeni cezalandırmak demek. Siz belediyenin elini kolunu bağlayıp hizmet yaptırmadığınız zaman bundan en zararlı çıkacak olan o bölgedeki halktır. Hizmetler aksayacak. 20 sene bu borçlara göz yumanların şimdi bunları aklına getirmesi samimi ve iyi niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemez” ifadelerini kullandı.

Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan, partisinin “Aylık Olağan İl Başkanları” toplantısında konuştu. Fatih Erbakan’ın gündeminde İsmail Haniye suikasti, İsrail ile ticaret, belediyelerin SGK borçları, emekli maaşları ve Instagram’a getirilen erişim engeli vardı.

Suikaste uğrayan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye için taziyede bulunan Fatih Erbakan, “Acımız çok büyük bebek ve çocuk katili, terörist rejim hain bir saldırıyla Filistin Davası’nın kahramanlarından büyük mücahid Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’yi şehit etti. Şehit İsmail Haniye’ye tüm Yeniden Refah Partisi camiası olarak en içten dileklerimizle baş sağlığı diliyoruz. Başta Filistin halkı olmak üzere bütün İslam aleminin başı sağolsun. Böyle bir dava adamına şahadet yakışırdı” dedi.

Erbakan, İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik açıklamalarına ilişkin şunları söyledi: “Geçtiğimiz günlerde iki ayrı sefer İsrial’in sözde Dışişleri Bakanı, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik gerçekten de çirkin ve haddi aşan sözlerle saldırıda bulundu. Aslında hem Cumhurbaşkanı’na hem de tüm Türkiye’ye yönelik bu sözleri asla kabul etmediğimizi ifade ediyoruz. En şiddetli şekilde kınıyoruz. Tabi Sayın Cumhurbaşkanı’nın İsmail Haniye’nin şehit edilmesiyle ilgili olarak milli yas ilan etmesi, yurt dışı temsilciliklerimizde ve Türkiye’mizde, kurumlarda bayrakların yarıya indirilmesi son derece olumlu bir adımdır. Bundan dolayı kendilerine teşekkürlerimizi iletiyoruz.”

“‘Kürecik Üssü’ kapatılmalı”

Erbakan, Kürecik Radar Üssü’nün kapatılması talebini de yeniden dile getirerek “Yeniden Refah Partimizin büyük çabasıyla sürekli olarak bu konuda açıklamalar yapmasıyla İsrail’le olan ticaretin durdurulduğu ifade edildi. Şimdi bir diğer adım olarak bunu yapmamız lazım. Madem oradaki kardeşlerimize doğrudan destek olamıyoruz. En azından alçak katillere destek olan Kürecik üssünü kapatmamız gerektiğini bir kez daha ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.

“Büyük bir haksızlık ve adaletsizlik”

Emeklilere yapılan zam oranının yetersiz olduğunu belirten Erbakan, şu ifadeleri kullandı: “TÜİK’in enflasyonunun dahi yüzde 75 olduğu bir ülkede 10 bin lirayı 12 bin 500 liraya çıkardılar. Tabii ki böyle bir ortamda emeklinin yaşamını idame ettirebileceğini düşünmelerinin yanında, emeklilerin verdikleri bu maaş zammından memnuniyet duyacağını umarak bu zammı bir müjdeymiş gibi açıklamaları da aslında çok büyük bir gaftır. Milletin, dar gelirlinin, emeklinin, emekçinin gündeminden kopmuşlar. Milletten uzaklaşmışlar ve bu paraların hesabını artık yapamayacak noktaya gelmişler.

Bir müjdeymiş gibi açıklayabiliyorlar. Hükümetin yıllardan beri süregelen ekonomik başarısızlığının faturasının emeklilerimize yüklenmesini asla kabul edemeyiz. Ödedikleri faizlerin, kamudaki israfın, imtiyazlı holdinglere yapılan milyarlık garanti ödemelerinin, vergi muafiyetlerinin yükünü; üç maaşlı, beş maaşlı, milyonluk maaşlı bürokratların yükünü getirip maalesef milyonlarca emekliye yüklüyorlar.

Bunu kabul edebilmemiz mümkün değildir. Bu büyük bir haksızlık ve adaletsizlik. Bütçe yükü nedeniyle bunu ancak yapabildik gibi mazeretlere sığınmalarını asla kabul edebilmemiz mümkün değil. Sayın Maliye Bakanı’nın kamuda çift maaş alanları savunduğu kadar emeklilerimizin de hakkını savunmaya ediyoruz. Yeniden Refah Partisi olarak hükümete en düşük emekli maaşının mutlaka asgari ücrete endekslenmesi ve bunun da insani şartlara getirilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.”

“AK Partili belediyelerin yaptıkları borçları…”

Erbakan, belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu’na borçlarına ilişkin de şunları söyledi: “İktidar, 31 Mart seçimlerinde Türkiye genelinde Türkiye’nin yüzde 70’lik bölümünde belediyeleri kaybettiler. Şimdi bu belediyeleri kaybettikleri noktada, akıllarına SGK borçlarını tahsil etmek geldi. Peki 20 seneden beri bu belediyeler AK Parti’deyken bunları tahsil etmek neden aklınıza gelmedi? Sizin AK Partili belediyelerinizin yaptığı borçlar bunlar. Yaptığınız bu borçları 20 sene tahsil etmediniz, şimdi belediyeleri kaybedince bunları tahsil etmek aklınıza geldi. Bu son derece samimiyetsiz ve çifte standartçı bir uygulama.

AK Partili belediyelerin yaptıkları borçları belediyeler el değiştirince tahsil edecekler. Bu muhalefet partili belediyeleri çalıştırmamak, elini kolunu bağlamak, kilitlemek ve böylece hem muhalefet partilerine, hem de o bölgelerde o partilere oy vermiş olan seçmeni cezalandırmak demek. Siz belediyenin elini kolunu bağlayıp hizmet yaptırmadığınız zaman bundan en zararlı çıkacak olan o bölgedeki halktır. Hizmetler aksayacak. 20 sene bu borçlara göz yumanların şimdi bunları aklına getirmesi samimi ve iyi niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemez.

Yeniden Refah Partisi olarak iktidar gücüyle muhalefet belediyelerini çökertip hizmet yapamaz duruma getirme, belediyelere iş yaptırmama planını açık bir şekilde kınıyoruz ve kabul etmiyoruz. Tabii ki buna rağmen ‘iman varsa imkan da vardır’ anlayışıyla, Yeniden Refah Partili belediyeler hizmete devam edecek. Biz milli görüş ruhuyla 1994’te İstanbul’un çöplerini gençlik teşkilatımızla beraber topladık, ellerimizle topladık. O zaman da kısıtlamalar, engellemeler yapıldı ama milli görüş ruhuyla hizmete hiçbir engelleme mani olamadı.”

“Sosyal medya platformları Siyonizm’in kontrolünde”

Instagram’a getirilen erişim engeline ilişkin konuşan Erbakan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Instagram; bizim her zaman söylediğimiz bu sosyal medya platformları maalesef Siyonizm’in kontrolünde. İnsan haklarından hatta hayvan haklarından dem vururken, bir balinanın bir yunusun ölmesine çok büyük olaylar yaparken, elbette hiçbir hayvan ölmesin, orada yüz binlerce kadın, çocuk, yaşlı, engelli katlediliyor. Buna karşı bir tepki konulduğu zamanda bunu kısıtlama yoluna gidiyorlar. Kendi sosyal medya platformlarımızı kurmamız, aynı kendi bankacılık ve finans sistemimiz gibi bunları da oluşturmamız lazım.”

Paylaşın

YRP Lideri Erbakan’dan “Erken Seçim” Çıkışı

Ekonomik göstergelerin kötüyü gittiğini belirten YRP Lideri Fatih Erbakan, “Bizler 2025 yılı içinde bir erken seçim yapılmasını tartışabilmeliyiz, konuşabilmeliyiz” dedi ve ekledi:

“Haziran 2023 yılı itibarıyla göreve başlamışlar ve 2025 Haziran’ında 2 senesini doldurmuş olacak. O zamana kadar da herhangi bir iyileşme olmazsa ki, göstergeler olmayacağını gösteriyor. Öyleyse 2025 yılı içinde, sonbaharda belki bir erken seçimin olup olmaması konusunun tartışılması gereklidir diye düşünüyorum.”

Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nu parti genel merkezinde ziyaret etti. Basına kapalı gerçekleşen iki liderin görüşmesi yaklaşık 45 dakika sürdü.

Görüşmenin ardından Dervişoğlu ve Erbakan ortak basın toplantısı düzenledi. Dervişoğlu, Sayın Erbakan, üzerinde konuşulması icap eden çok sayıda spesifik konuyu önümüzdeki dönem içinde, iki muhalefet partisi olarak geniş kapsamlı ele alabileceğimizi ifade ettiler. Buna bağlı olarak bizler de iadeyi ziyarette bulunacağız. Hem kendisinin hem de partisinin programından istifadeyle, Türkiye’nin önünün açılması noktasında katkılarımızı ortaklaştırmaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.

Türkiye gündemiyle ilgili meselelerde fikir alış verişinde bulunulduğunu söyleyen Fatih Erbakan, önümüzdeki süreçte iki parti arasında bu görüşmelerin devam edeceğini dile getirdi. Erbakan, İran’ın başkenti Tahran’da uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin vefatı nedeniyle duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Haniye için Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenecek cenaze namazına iştirak edeceklerini belirten Erbakan, “Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Bir gece ansızın Gazze’ye gireriz, İsrail’e de gireriz’ dedi. Ancak kendisine Yeniden Refah Partisi olarak şunu hatırlatmak istiyoruz; ‘Bir gece ansızın İsrail’e giremeyiz’ çünkü her şeyden önce bizim kendi topraklarımızdaki Kürecik Radar Üssü, bizim gireceğimizi önceden İsrail’e haber verir. Bu nedenle bu NATO üyeleri olan İngiltere ve Amerika aracılığıyla bir NATO üssü olan Kürecik Üssü’nden alınan bilgilerin İsrail ile paylaşılması dolayısıyla aslında kendi topraklarımızda İsrail’in bu füze kalkanına ve istihbaratına destek olmuş oluyoruz. Bu vebalden kurtulmamız gerekir, Kürecik Radar Üssü’nün kapatılması gerektiğini bu gelişmeler sonrasında bir kez daha ifade ediyorum” diye konuştu.

Belediyelerin prim borçlarına da değinen YRP Lideri Erbakan, “İktidarın yerel seçimlerde görmüş olduğu büyük hezimet sonrasında birdenbire aklına belediyelerin SGK borçları geldi. 20 senedir AK Partili belediyelerin yapmış olduğu bu borçlar tahsil edilmezken, belediyeler muhalefet partilerine geçince bu borçların tahsil edilmesi akla geldi. Bu muhalefet partilerini, bu partilere oy veren seçmeni cezalandırmak manasını taşıyor” ifadesini kullandı.

“2025’te seçimi tartışmalıyız”

Erbakan ekonomik göstergelerin kötüyü gittiğini söyleyerek, şöyle devam etti: “Bizler 2025 yılı içinde bir erken seçim yapılmasını tartışabilmeliyiz, konuşabilmeliyiz. Çünkü 2025 Mayıs’ta yeni ekonomi yönetimi 2 yılını, AK Parti iktidarı ise 23 yılını doldurmuş olacak. Rahmetli Erbakan Hocamız, ‘Bir pehlivanın mindere çıkışından durumu belli olur’ derdi, ‘Bir ekonomi yönetiminin, bir iktidarın ilk 100 gününden ne yapıp yapamayacağı belli olur’ diye ifade ederdi. Haziran 2023 yılı itibarıyla göreve başlamışlar ve 2025 Haziran’ında 2 senesini doldurmuş olacak. O zamana kadar da herhangi bir iyileşme olmazsa ki, göstergeler olmayacağını gösteriyor. Öyleyse 2025 yılı içinde, sonbaharda belki bir erken seçimin olup olmaması konusunun tartışılması gereklidir diye düşünüyorum.”

Açıklamaların ardından Dervişoğlu, bir gazetecinin erken seçim ile ilgili söylemleri anımsatması üzerine, şunları söyledi: “Türkiye’de öyle bir siyasi vasat var mı, yok mu? Onu değerlendirmek durumundayız. Siyasi partiler erken seçim istiyorlarsa buradan açıkça ilan ediyorum, hemen seçim olacaksa biz İYİ Parti olarak bu seçime dair hazırlıklarımıza başladık.

Ama spekülatif amaçla kullanılıyor, ‘bugün gündeme getirelim 2.5 sene sonra yaparım’ türünden bir yaklaşım içeriyorsa onun da kabul edilebilir bir yanı yok. Benim seçim istememle olmuyor. Seçimin şartlarının oluşması lazım. Kararı TBMM’nin alması, iktidarın da bu seçim kararına destek vermesi lazım. Bu spekülasyona ifadelerimle dahil olmak istemiyorum. Eğer Türkiye’de erken seçim olacaksa İYİ Parti’nin yarın yapılacak seçime bile hazır olduğunu ifade edebilirim.”

“Yargıdaki Can Atalay anlaşmazlığı devam ediyor” ifadesi üzerine Fatih Erbakan, “Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına, bizim hoşumuza gitmezse de saygı duyulması gerektiğini her zaman ifade ediyoruz” dedi.

Paylaşın

YRP Lideri Erbakan, İsrail İle Ticaret Üzerinden İktidara Yüklendi

İsrail’e bor madeni ihracatı üzerinden yüklenen YRP Lideri Fatih Erbakan, “Yeniden Refah Partisi olarak yetkililere bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; Bu vebalden bir an önce kurtulun” ifadelerini kullandı.

Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan, sosyal medya hesabından, İsrail’e yönelik bor ihracatına yönelik ilk kez gazeteci Metin Cihan’ın yayınladığı belgeyi paylaştı.

Türkiye Varlık Fonu (TVF) şirketlerinden Eti Maden’in 23 Mart tarihinde İsrail’deki Fertilizers & Chemicals şirketine bor madeni gönderdiğini gösteren belgeyi paylaşan Fatih Erbakan, “Doğrudan Sayın Cumhurbaşkanı’na bağlı olan Türkiye Varlık Fonu’nun şirketlerinden ETİ Maden’in, seçimlerden bir hafta önce İsrail’e 21 ton borik asit formunda bor madeni ihracatı yaptığına dair bir belge ortaya çıktı. Yeniden Refah Partisi olarak yetkililere bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; Bu vebalden bir an önce kurtulun” ifadelerini kullandı.

Metin Cihan’ın ortaya çıkardığı belge neydi?

7 Ekim’de savaşın başlamasından bu yana Türkiye’nin İsrail ile sürdürdüğü ticarete ilişkin olarak liman kayıtlarını sosyal medya hesabından paylaşan gazeteci Metin Cihan, bu kez de Türkiye Varlık Fonu’nun bir şirketi olan Eti Maden ile İsrail ordusuna da hizmet veren büyük bir şirket olan Fertilizers & Chemicals arasındaki sevkiyatı gündeme getirdi.

Cihan’ın paylaştığı bilgilere göre; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başında olduğu Türkiye Varlık Fonu şirketi Eti Maden, 23 Mart 2024’te Fertilizers & Chemicals’a 25 kilogramlık paketler halinde olmak üzere toplamda 21 ton bor madeni gönderdi.

Bor madeninin 23 Mart 2024’te Gemlik Limanı’ndan yüklendiğini yazan Cihan, sevkiyatın 29 Mart 2024’te İsrail’in Aşdod Limanı’na, ardından da 1 Nisan’da Hayfa Limanı’na vardığını ve teslimatın yapıldığını ifade etti.

“Gazze’de katliam devam ederken devletimizin İsrail ile doğrudan ticaretinin belgesidir” diyerek, sevkiyatın belgesi olduğunu iddia ettiği belgeyi paylaşan Cihan, haberi duyurduğu sosyal medya paylaşımında, “Katliam tedarikçiliğine ve Filistin’e dua İsrail’e gemi ikiyüzlülüğüne artık bir son verilmesi dileğiyle.” ifadelerini kullandı.

Paylaşın