YSP ve HDP parti meclisinin sonuç bildirisini yayımladı. Bildiride, “Önümüzdeki süreçte AKP-MHP bloku Kürt sorunundaki mevcut politikalarında ısrarcı olacaktır. Bizler de buna karşı “Barış ve Demokrasi Mücadelesini” büyütmekte ısrar edeceğiz. Açıktır ki yeni dönemde devlet aklı ikili bir strateji devreye koyacaktır. Bir yandan mevcut genel politikalarında ısrar ederken, bir yandan da kimi oluşumlar üzerinden siyasal gücümüzü bölgede kırmak isteyecektir” ifadelerine yer verildi.
Haber Merkezi / Bildirinin devamında, “Devlet aklı yaptığı bu siyasal-sosyolojik yatırımla, iktidarın açıkça ifade ettiği gibi Kürt halkını farklı yöntemlerle teslim alma siyasetini hedeflemektedir. İktidarın bu siyasal yönelimi, tekçi ve inkârcı devlet politikasının süreklilik içinde ve biçim değiştirerek devam etmesi anlamına gelmektedir.
Bu yönelime karşı yeni dönemde önemli politik sorumluluklarımızdan biri Sayın Öcalan’a uygulanan tecridi kırma mücadelesini sürdürmek olacaktır. Tüm tutsak yoldaşlarımızın özgürlüklerine kavuşması için mücadele etmeye, Kürt halkının ve tüm halkların mücadele tarihini sahiplenmeye ve bu tarihi güçlendirmeye yeni bir ideolojik-politik hattı da birlikte inşa ederek devam edeceğiz” denildi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) 6-7 Haziran’da Ankara’da yaptıkları parti meclisi toplantısının sonuç bildirisini yayımladı. Bildiriden öne çıkanlar özetle şöyle:
“Seçimin yalnızca seçim çalışması ile kazanılmayacağının ya da kaybedilmeyeceğinin farkında olan bir tarihsel deneyime sahibiz. Seçimler eşit ve adil olmayan bir zeminde gerçekleşmiştir. Ancak güçlü tarihsel deneyimimiz bize aynı zamanda seçim sonuçlarının örgütsel işleyiş ve siyaset yapma biçimimiz ile ilgili olduğunu da göstermektedir. Bu nedenle seçimlerdeki başarısızlığımız bizlerin öznel durumundan asla bağımsız değildir. Bu bağlamda, toplantımızda seçim sonuçları üzerinden, içerisinde bulunduğumuz durumun değerlendirmesini kapsamlı bir biçimde yaptık.
Hem il-ilçe örgütlerimizde hem de merkezi olarak bu tabloyu ortaya çıkaran nedenleri ele aldık. Seçim sonuçlarındaki başarısızlık; adayların belirlenme sürecine, örgütün yetersizliğine, siyasal yaklaşım farklılıklarına, kampanyanın niteliği gibi etkenlere sıkıştırılamayacak kadar yapısaldır. Sadece HDP ekseninde değil; partiyi oluşturan tüm kurumsal yapıların siyasal, örgütsel ve politik yenilenmeyi sağlamak için bu dönemin muhasebesini yapması kaçınılmazdır.
Sahici ve onarıcı bir eleştiri-özeleştiri sürecinden geçip siyasete taşıdığımız tüm güç ve iradelerle yeniden buluşmak, tazelenmek hepimiz açısından siyasal bir sorumluluk ve zorunluluktur. İlkelerde katı, pratikte esnek olma şiarıyla tarihsel mücadelelerin toplamı olan HDP fikriyatında ısrar ederken, toplumsal bağları güçlendirecek yeni mekanizmaların inşasında yaratıcı ve esnek olacağız.
Seçim dönemi boyunca bir yandan halkın sahadaki reaksiyonlarının doğru okunmadığı, diğer yandan ise özden ve esas kaynaklarımızdan uzaklaşıldığına dair eleştirilerin bir süredir devam ettiği görüldü. Bu eleştirilere karşı siyaset yapma biçimimizi nasıl değiştirebileceğimizi, hangi kurumsal mekanizmaları inşa etmemiz gerektiğini ve bunu yaparken nasıl bir örgütlenme modeline ihtiyacımız olduğunu değerlendirdik.
Temsili ve orta sınıf siyaset biçimine sıkışmak yerine siyasetin toplumsallaşmasını merkeze alacağız. Önümüzdeki mücadele döneminde toplumsal dinamikleri açığa çıkarmaya daha fazla yoğunlaşacağız.
Parti-halk ve merkez-yerel gibi hiyerarşik ikiliklerle bürokratikleşmiş yapılara, anlayışlara ve yaşamın her alanındaki toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklere karşı devrimci kolektif mücadeleyi ve anlayışı esas alacağız. Bu gidişattan rahatsızlık duyan ve değişimi kaçınılmaz gören her örgütlü yapı, çevre ve kişi ile bu temelde birlikteliklerde ısrar etmek direniş ve yeniden inşa hattımızın önceliği olacaktır.
Parti yapımızda kadın özgürlük mücadelesine yönelik engelleme ve ideolojik aşınmalara karşı sokaktan Meclis’e kadar her alanda eril anlayışa karşı örgütlenerek kararlı bir biçimde mücadeleyi sürdüreceğiz.
Siyaset yapma biçimimizi yeniden yapılandırma tartışmaları yürütürken siyaseti siyasetsizleştirmenin adı olarak popülizmi de ele aldık. Siyasetin yeterli düzeyde üretilememesi ile popülizmin büyümesi arasındaki ilişkiyi ortaya koyduk. Popülist eksenli siyaset tarzının yıpratıcılığına karşı yeni dönemde kolektif ve toplumsallaşan siyaset aklını yine birlikte üretmenin yollarını inşa edeceğiz.
Siyasetimizin ittifaklar ve bileşenler konusunda istenilen amaca ulaşamamış olması durumunu, derinlikli bir tartışmanın konusu olarak ele aldık ve almaya devam edeceğiz. Bu önemli tartışmayı siyasetimizin büyüme stratejisinde yeni yol ve yöntemler bulma gerekliliği merkezinde değerlendirdik. Büyüme ve genişleme siyasetinin salt siyasi partiler, örgütler ve bireylerle yapılacak dönemsel ittifaklarla mümkün olmadığı bilinciyle bu soruna çözüm üretmenin yollarını bulmanın önemi üzerinde durduk.
Üçüncü Yol’u demokratik ittifaklar ve halkın katılımı ekseninde örmenin temsil siyasetine dair isabetli eleştirilere çözüm perspektifi sunacağı inancındayız. Demokratik ittifaklar zeminiyle toplumsallaşmış siyaset, hem seçilmiş olmayı temel hedef olmaktan kurtarabilecek hem de siyasetin toplumsallaşmasının önünü açabilecektir.
“Barış ve Demokrasi Mücadelesini büyüteceğiz”
Önümüzdeki süreçte AKP-MHP bloku Kürt sorunundaki mevcut politikalarında ısrarcı olacaktır. Bizler de buna karşı “Barış ve Demokrasi Mücadelesini” büyütmekte ısrar edeceğiz. Açıktır ki yeni dönemde devlet aklı ikili bir strateji devreye koyacaktır. Bir yandan mevcut genel politikalarında ısrar ederken, bir yandan da kimi oluşumlar üzerinden siyasal gücümüzü bölgede kırmak isteyecektir.
Devlet aklı yaptığı bu siyasal-sosyolojik yatırımla, iktidarın açıkça ifade ettiği gibi Kürt halkını farklı yöntemlerle teslim alma siyasetini hedeflemektedir. İktidarın bu siyasal yönelimi, tekçi ve inkârcı devlet politikasının süreklilik içinde ve biçim değiştirerek devam etmesi anlamına gelmektedir. Bu yönelime karşı yeni dönemde önemli politik sorumluluklarımızdan biri Sayın Öcalan’a uygulanan tecridi kırma mücadelesini sürdürmek olacaktır. Tüm tutsak yoldaşlarımızın özgürlüklerine kavuşması için mücadele etmeye, Kürt halkının ve tüm halkların mücadele tarihini sahiplenmeye ve bu tarihi güçlendirmeye yeni bir ideolojik-politik hattı da birlikte inşa ederek devam edeceğiz.
Demokratik Cumhuriyet’i inşa etmeye olan inancımız ve irademiz, parlamento seçimleriyle sınırlı tutulamayacak kadar güçlü ve hayatidir. Demokratik Cumhuriyet’in örgütlenmesini yaşamın her alanında anbean hayata geçirmek yeni dönemin önemli politik sorumluluklarından biridir. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında Demokratik Cumhuriyet talebimizi daha güçlü bir şekilde inşa edecek yolları halklar örecek, biz öreceğiz.
Fikriyatımızı en güçlü şekilde hayata geçirecek ve bizi sistemin iki hegemonik fay hattının dışına taşıyacak ideolojik-politik duruş Üçüncü Yol’dur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki tutumumuzdan dolayı aşınmaların meydana geldiği ortadadır. Üçüncü Yol siyasetinden uzaklaşma ve iki kutba da payanda olmama ilkesinden kısmi kopuşun yarattığı ideolojik aşınmaları birlikte onaracağız. Üçüncü Yol siyasetini toplumsallaştırmanın çaresini yine toplumsal çaba ile bulacağımıza olan inancımız tamdır.
Üçüncü Yol stratejimizin önemli hedeflerinden biri demokratik ittifakları genişletmektir. Bugüne kadar ittifak siyasetimizin seçimle sınırlı tutulması bizler açısından bir özeleştiri konusudur. Buna karşılık, toplumun tüm dinamikleriyle ittifaklar kurmak partimizin temel hedefi olmaya devam edecektir.
Bu siyasal-toplumsal yaklaşıma kaynaklık eden ise doğrudan mücadele ve özgürleşme fikriyatımızdır. Bilinmelidir ki seçim başarısızlıkları, eksiklikleri ve hataları siyasal fikriyatımıza gölge düşüremez; bilakis fikriyatımızı daha güçlü şekilde ve özeleştiri ile sahiplenmemizi ve eylememizi zorunlu kılar. Yeni dönemde, ittifak siyasetimizin toplumsal zeminde devam etmesini birlikte inşa etmenin yollarını yine birlikte arayacağız. Bu buluşmaların, parti ve halk arasındaki mesafeyi ortadan kaldırmamıza katkı sunacağına ve inşa sürecimizi güçlendireceğine inanıyoruz. İçe gömülme riskine karşı mücadeleyi büyüterek yeniden yapılanmayı esas alacağız!
Seçim sonrası bir yandan partimizin tüm alanlarında ciddi bir özeleştiri ve yeniden yapılanma tartışmalarını yürütmeye devam ederken, bir yandan da Türkiye, Kürdistan, Ortadoğu ve küresel siyasetteki reel gelişmelere karşı mücadele hattımızı örmeyi sürdürüyoruz. Hemen her gün halkların kazanımlarına karşı iktidar tarafından yeni saldırılarda bulunuluyor.
Tek tek kişileri aşan mücadele tarihimiz ve birikimimiz, partimizin emektarı olan herkesi bir arada ve barışın, özgürlüğün, emeğin, kadın özgürlüğünün ve demokrasinin mücadele safında tutma gücüne sahiptir. Bu hakikatle; yürütülen algı operasyonlarının kaynağını ve adresini bildiğimizi ve bu yönlendirmelere karşı dimdik ayakta olduğumuzu, partimizin kişilerin değil kadınların, gençliğin, işçilerin, işsizlerin, ezilenlerin ezcümle tüm halkların partisi olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.”