İYİ Parti, Yola Nasıl Devam Etmeyi Planlıyor?

14 ve 28 Mayıs seçimlerinin hemen ardından alınan karar doğrultusunda İYİ Parti kurultayını tamamladı. Meral Akşener’in yeniden genel başkanı olduğu İYİ Parti, bundan sonra nasıl bir politika takip etmeyi planlıyor?

Siyaset bilimci Nurettin Kalkan, İYİ Parti’nin MHP’den ayrılırken “iktidar olma ya da iktidarı oluşturan sütunlardan bir tanesi olma” iddiasıyla yola çıktığına ancak son seçimlerle bu iddianın altının boşa düştüğüne dikkat çekerek, İYİ Parti’nin iktidar ya da iktidarın bir parçası olamamasının önümüzdeki dönemde kan kaybettirebileceğini belirtiyor.

İYİ Parti’nin kimlik sorununun da hala devam ettiğini söyleyen Kalkan, “Bir siyasi partinin kimliğini, en azından ne olduğunu ya da neleri temsil ettiğini tarif etmesi lazım. İYİ Parti ise kendi kurumsal kimliğini ötekiler üzerinden tarif ediyor” yorumu yapıyor.

Siyaset bilimci Kerem Yavaşça ise İYİ Parti’de seçimlerin kaybedilmesine yönelik hesaplaşmanın “işin esasına çok girilmeden geçiştirildiğini” belirterek ayakları yere basan net bir öz eleştiri yapılmadığını ifade ediyor. Yavaşça, seçim sonrası muhalefet partilerinin içinde bulunduğu durumu “türbülans dönemi” olarak nitelendiriyor.

İYİ Parti seçimler sonrasında olağan kurultayını tamamlayarak Meral Akşener’i yeniden genel başkan olarak seçerken, Akşener’in ses getiren kurultay konuşmasının ardından partinin izleyeceği yol ve yerel seçimlerdeki tutumu, kan kaybetmekte olan muhalefetin şekillenmesi açısından da önemli olacak.

Seçim sonuçlarının ardından diğer muhalefet partilerinden daha hızlı davranarak olağan üçüncü kurultayını “Rotamız net, pusulamız millet” sloganıyla hafta sonu gerçekleştiren İYİ Parti’de Akşener’e rakip çıkmadı. Oy kullanan 1151 delegeden, 1127’sinin oyunu alarak yeniden genel başkan seçilen Akşener, gerek Millet İttifakı içindeki anlaşmazlıklar gerekse parti içindeki bazı tartışmalara değinerek sert üsluplu bir konuşma yaptı.

Peki İYİ Parti’nin kurultay sonuçları ve Akşener’in konuşmasının önümüzdeki dönemdeki yansımaları neler olabilir?

CHP ile köprüler tamamen atıldı mı?

Akşener kurultayda zaman zaman konuşma metninin dışına çıkarken “CHP’den 15 milletvekili istemek hayatımın en büyük pişmanlığıdır” sözleriyle ise gündemin konuşulan isimlerinden biri oldu.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’e konuşan Siyaset bilimci Nurettin Kalkan, Akşener’in konuşmasının kendisi açısından beklentiyi tam karşılamadığını söyleyerek “Ben yavan ve muğlak bir öfke gördüm. Liderlerin öfkeli konuşmalarında normalde bir kesinlik vardır. Ama Akşener’inki muğlak bir öfkeydi. Meral Hanım hesap vereceğim ve hesap soracağım dedi. Halbuki ne hesap sordu ne de hesap verdi” diyor.

Kalkan, konuşmadan İYİ Parti’nin bundan sonraki yol haritasını net olarak anlamanın pek mümkün olamadığını belirterek partinin başarısız çıkılan seçim sonrası işinin giderek zorlaşabileceğini ifade ediyor. Bir siyasi partinin Türkiye’de hayatını devam ettirebilmesi ve tabanını koruyabilmesinin biraz genel ya da yerel iktidardan aldığı payla mümkün olabildiğine işaret eden Kalkan, yerel seçimlerde başarı elde etmeye İYİ Parti’nin de ihtiyacı olduğunu vurguluyor.

Yerel seçimlere doğru parti içinde CHP ile iş birliği yapılmasını isteyen kesimlerin daha ağır basabileceğini söyleyen Kalkan, böylelikle “kısmi ve formasyonu değişmiş bir seçim iş birliğine” gidilmesinin mümkün olabileceğini düşünüyor.

Akşener konuşmasında İYİ Parti’nin “sadece iktidar tarafından değil, muhalefetin bir bölümü tarafından da tehdit olarak görüldüğünü ve partide yenileşme süreci başlatacaklarını belirterek, “Hakiki yenilik, öze dönerek başlar. Biz, dünün prangalarından sıyrılıp ileri bakmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

“Prangalardan kurtulma” metaforu ittifaklardan ve diğer partilerden daha bağımsız bir politika izleneceğinin işareti olarak yorumlanırken bununla birlikte yerel seçimlerin önemi nedeniyle CHP ile iş birliğine kapıların “kısmi ve eşitlik ilkesine dayalı” bir şekilde açık olması da beklentiler arasında.

Siyaset bilimci Kerem Yavaşça ise Akşener’in konuşması için “İttifaklara kapıyı tamamen kapatmamakla birlikte ittifakların içinde partinin kendi rolünü daha çok öne çıkartan şekilde olabileceğini ya da daha bağımsız hareket edebileceğini söylüyor” yorumu yapıyor.

Yavaşça, bu tutumun 2019’da yerel seçimlerde yakalanan başarının devamını zora sokabileceğini belirterek, CHP ve İYİ Parti’nin ortak bir aday çıkartmaması durumunda Ankara, İstanbul gibi önemli büyük şehirlerin AKP’ye geçmesine yüksek ihtimal veriyor.

Bu ihtimalin göze alınmasının önemli bir seçimden başarısız çıkmış muhalefet için çok kolay olmayacağını belirten Yavaşça, “Ben bu sebeple Akşener’in mevcut tutumunu parti içerisinde kendi gücünü büyütmek için yaptığı bir söylem olarak değerlendiriyorum. Seçimler yaklaştıkça iş birliğine daha yakın bir şekilde bir pozisyon alabilir. Çünkü bunun yapılmadığı durumda daha da zor duruma düşmesi mümkün” yorumu yapıyor.

Yavaşça, ikinci ihtimal olarak ise İYİ Parti’nin yerel seçimlerde kendi adaylarını çıkartması, ittifaklar dışında kalıp seçime girmesi durumunda muhalefette olan büyükşehir belediyelerinin AKP’ye geçmesinin söz konusu olabileceğine işaret ederek şöyle konuşuyor:

“Bunu konuşmak için tabii ki çok erken, sadece ihtimalleri değerlendiriyoruz. Ama eğer bu tarzda muhalefetin bölünmüş bir şekilde yerel seçimlere gitmesi durumunda İYİ Parti’nin büyük bir eksen kayması ve hatta bir yörünge değişimi yaşayabileceğini söylemek de mümkün.”

Akşener’in Millet İttifakı’na yönelik “Size hayatta başarılar diliyorum” sözleri de çok tartışılmıştı.

İYİ Parti nasıl devam edecek?

Seçimlerin hemen ardından alınan karar doğrultusunda İYİ Parti önümüzdeki dönemde yerel seçimlere kadar sahaya ağırlık vermeyi ve daha bağımsız bir politika takip etmeyi planlıyor.

“Dokunan, duyan, anlayan bir siyaset” izleyeceklerini söyleyen Akşener, “Yeniden özümüze, en büyük gücümüze yani milletimize kulak vereceğiz. Konuşan bir Türkiye için meydanlarda, gören bir Türkiye için sokaklarda, duyan bir Türkiye için kürsülerde olmaya devam edeceğiz” sözlerini sarf etti.

Kalkan, İYİ Parti’nin MHP’den ayrılırken “iktidar olma ya da iktidarı oluşturan sütunlardan bir tanesi olma” iddiasıyla yola çıktığına ancak son seçimlerle bu iddianın altının boşa düştüğüne dikkat çekerek, İYİ Parti’nin iktidar ya da iktidarın bir parçası olamamasının önümüzdeki dönemde kan kaybettirebileceğini belirtiyor.

İYİ Parti’nin kimlik sorununun da hala devam ettiğini söyleyen Kalkan, “Bir siyasi partinin kimliğini, en azından ne olduğunu ya da neleri temsil ettiğini tarif etmesi lazım. İYİ Parti ise kendi kurumsal kimliğini ötekiler üzerinden tarif ediyor” yorumu yapıyor.

Yavaşça da İYİ Parti’de seçimlerin kaybedilmesine yönelik hesaplaşmanın “işin esasına çok girilmeden geçiştirildiğini” belirterek ayakları yere basan net bir öz eleştiri yapılmadığını ifade ediyor.

Bu arada İYİ Parti kurultayını bitirirken, değişim tartışmalarının hala sürdüğü CHP’nin ise sonbaharda kurultay yapması gündemde.

Yavaşça, seçim sonrası muhalefet partilerinin içinde bulunduğu durumu “türbülans dönemi” olarak nitelendiriyor.

“Ne olup ne biteceğini biraz da süreç gösterecek. Kartların yeniden dağıtıldığı bir süreç bu” diyen Yavaşça, CHP’nin içerisindeki değişimin de çok önemli olduğunu ve bu değişim geciktikçe muhalefetin toplumsal karşılığının da giderek eriyebileceğini kaydediyor.

Öte yandan Akşener’in bayramın ardından farklı illere giderek yeniden halk buluşmaları düzenlemesi ve hem seçim sonuçları ile ilgili partisinin görüşlerini aktarması hem de yerel seçime yönelik çalışmalara başlaması planlanıyor.

Parti içine ne mesajlar verildi?

Akşener, kurultayı “hesaplaşma zemini” olarak tanımlarken partililere “Herkes haddini bilecek. Parti içinde şımarıklığı bitireceğim” diyerek seslendi.

Yavaşça’ya göre bu sert üslubun temel sebebi “parti içerisinde gevşeyen vidaları sıkmak ve safları sıklaştırmak” olarak okunabilir.

Seçimlerin ardından gelen bazı istifalarla parti tabanında da çözülmeler gözlemlendiğini söyleyen Yavaşça, “Akşener’in sert çıkışı, bir anlamda masaya yumruğunu vurma olarak görülebilir ve partide aslında bir düzensizlik, kaotik bir ortamın olmadığı ve kendi liderliği altında bu süreçten güçlenerek çıkacağı görüntüsü vermek istediğini anlıyoruz” diyor.

Kalkan’a göre İYİ Parti’de ciddi bir parti içi disiplin sorunu bulunuyor. Parti içi disiplini sert, güçlü bir lider olarak algılamamak gerektiğini, bu disiplinin aslında seçmenlere bu partinin “asgari bir ahenkle işlediğini” gösteren mekanizma olduğunu söyleyen Kalkan, her kritik dönemeçte İYİ Parti elitlerinin farklı beyanatlarının duyulduğunu ve seçmenin hangisine itibar edeceğini bilemediğini belirtiyor

Bu arada Akşener partinin önemli karar organı Genel İdare Kurulu’nda (GİK) yüzde 60’ı bulan değişiklik de yaptı. Akşener, eski MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’ı da GİK’e aldı.

Paylaşın

Yerel Seçimler: Meral Akşener, CHP’yle Olası İttifakta 4 İli İstiyor

İYİ Parti kulislerinde, Meral Akşener’in yerel seçimler öncesinde yeniden CHP ile olası bir ittifak halinde, bu kez 11 büyükşehir belediyesindeki adaylıklar için “sözü CHP’ye bırakmayacağı” değerlendiriliyor.  İYİ Parti; Adana, Mersin, Manisa ve Antalya’da aday çıkarıp CHP’nin desteğini bekliyor.

Akşener’in kurultayda 55 yeni isme Genel İdare Kurulu’nda (GİK) yer vermesi de “Sözünü dinletebileceği bir GİK oluşturdu. Genel başkan attığı adımlarda artık ‘çatlak ses’ istemiyor” şeklinde yorumlanıyor. Koray Aydın’ın, “TBMM Grup Başkanı, Müsavat Dervişoğlu, Erhan Usta gibi isimlerin de İYİ Parti grup başkanvekili yapılarak, parti içi siyasetten uzaklaştırıldığı” ileri sürülüyor.

İYİ Parti’nin 3. Olağan Kurultayı’nda Akşener’in gerek CHP’ye yönelik gerekse parti içine yönelik mesajları siyasette tartışılmaya devam ederken İYİ Parti kulislerinde CHP’ye yönelik sözlerin “tam anlamıyla Millet İttifakı’na ve CHP ile birlikteliğe kapıları kapattığı anlamını taşımayacağı” değerlendirmeleri yapılıyor.

Akşener’in, kurultaydaki çıkışıyla gerek parti içine gerekse Millet İttifakı’na, “Bundan sonra sürekli fedakârlık yapan, geri çekilen bir lider ve parti olmayacağım. Masada son sözü söyleyen bir siyasi partinin lideri olacağım. Parti içinde de son sözü ben söyleyeceğim” mesajını verdiği kaydediliyor.

Cumhuriyet gazetesinin haberine göre; İYİ Parti kulislerinde, Akşener’in yerel seçimler öncesinde yeniden CHP ile olası bir ittifak halinde, bu kez 11 büyükşehir belediyesindeki adaylıklar için “sözü CHP’ye bırakmayacağı” değerlendiriliyor.

Bunun için de Adana, Mersin, Antalya, Manisa gibi iller örnek gösteriliyor. 2019 yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı kapsamında AKP’nin, Adana, Mersin ve Manisa büyükşehir belediye başkanlıklarında “MHP’nin adayına destek verdiği” anımsatılırken “Bu iller milliyetçi – muhafazakâr seçmenin de yoğunlukta olduğu iller. Örneğin 14 Mayıs’taki milletvekili seçimlerinde Adana’da, İYİ Parti’nin milletvekili gösterdiği isimler, hem MHP tabanından hem de AKP tabanından oy aldılar.

Mersin’de Burhanettin Kocamaz, Adana’da Hüseyin Sözlü, uzun süre belediye başkanlığı yaptı. Antalya’da da İYİ Partili pek çok ilçe belediyesi var. Manisa da İYİ Parti’nin yüksek oy aldığı illerden biri. Bu kentlerde neden İYİ Partili aday olmasın? CHP, pekâlâ bu illerde İYİ Parti’nin adaylarını destekleyebilir. Burhanettin Kocamaz Mersin’de İYİ Parti’nin adayı olarak gösterilebilir” değerlendirmeleri yapılıyor.

“CHP’nin, Cumhur İttifakı kapsamında Ankara, İstanbul ve İzmir gibi illeri kaybetmek istemeyeceği, bu nedenle de İYİ Parti ile yeniden Millet İttifakı kapsamında yerel seçimlerde bir araya gelmekten yana tavır izleyeceği” kaydedilirken, “Oyumuzun yüksek olduğu büyükşehirlerde masaya yumruğumuzu vuracağız. Bu kez 11 büyükşehir belediyesini salt CHP’ye bırakmayacağız. Büyükşehirlerde de söz söyleyen bir parti konumunda olacağız. CHP, İYİ Parti’nin koşullarını desteklemezse, Akşener kurultaydaki çıkışı ile çok net bir mesaj verdi, ‘eğer dediğimiz gibi bu kez kazanacak adaylar olmazsa biz yolumuzda yürürüz’ dedi” yorumları yapılıyor.

Akşener, partide çatlak ses istemiyor

Akşener’in kurultayda 55 yeni isme Genel İdare Kurulu’nda (GİK) yer vermesi de “Sözünü dinletebileceği bir GİK oluşturdu. Genel başkan attığı adımlarda artık ‘çatlak ses’ istemiyor” şeklinde yorumlanıyor. Ayrıca partide Şenol Sunat, Cihan Paçacı gibi isimlerin neden yer almadığı da konuşuluyor.

MHP’de de etkin isimler arasında yer alan Koray Aydın’ın, “TBMM Grup Başkanı, Müsavat Dervişoğlu, Erhan Usta gibi isimlerin de İYİ Parti grup başkanvekili yapılarak, parti içi siyasetten uzaklaştırıldığı” ileri sürülüyor.

Paylaşın

Erdoğan, Büyükşehirleri İstiyor: Mutlaka Kazanılmalı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere CHP’li 11 büyükşehir belediyesinin 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde “mutlaka kazanılması”, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için “teşkilatların ve partililerin yaptığı çalışmalarının daha fazla görünür olması gerektiği” konusunda partilileri uyardığı belirtildi.

Öte yandan Cumhur İttifakı’nda, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri sonrasında Millet İttifakı’ndaki “dağınık” görüntü ile birlikte yerel seçimler öncesinde “99 yerel seçimleri beklentisinin oluştuğu” da kaydediliyor. Özellikle Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanlıkları için 99 yılındaki yerel seçimler örnek gösteriliyor.

AK Parti MKYK önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantıda, 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta gerçekleştirilen seçim sonuçları ele alındı ve yerel seçimler için çalıma başlatıldı.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre başta İstanbul ve Ankara olmak üzere CHP’li 11 büyükşehir belediyesinin 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde “mutlaka kazanılması” gerektiğini ifade eden Erdoğan’ın MKYK toplantısında, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanları Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nun, “muhalefetin cumhurbaşkanı yardımcısı” sıfatıyla il il mitinglere katıldığını anımsattığı ifade ediliyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci tur seçimleri kaybetmesiyle birlikte “İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlarının da kaybettiğinin” belirtildiğine işaret edilen MKYK toplantısında Erdoğan’ın, “Ankara ve İstanbul’u rahat alırız. Çalınmadık kapı bırakmayın. İktidarın yaptığı icraatları sıklıkla anlatın” dediği kaydedildi.

Erdoğan’ın özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için “teşkilatların ve partililerin yaptığı çalışmalarının daha fazla görünür olması gerektiği” konusunda partililerini uyardığı belirtilirken, “İstanbul’daki çalışmalar görünür değil. Çalışmaları yoğunlaştırın ve görünür kılın. Gerekirse her kapıyı çalıp, icraatları anlatın” dediği ileri sürüldü.

99 seçimleri beklentisi

Öte yandan Cumhur İttifakı’nda, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri sonrasında Millet İttifakı’ndaki “dağınık” görüntü ile birlikte yerel seçimler öncesinde “99 yerel seçimleri beklentisinin oluştuğu” da kaydediliyor. Özellikle Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanlıkları için 99 yılındaki yerel seçimler örnek gösteriliyor.

99 yılındaki yerel seçimlerde CHP’nin Murat Karayalçın’ı, DSP’nin ise Doğan Taşdelen’i aday gösterdiği ve “tabanları benzer nitelik taşıyan bu iki partinin aday göstermesiyle birlikte” seçimin galibinin yüzde 33.79 oyla Fazilet Partisi’nden Melih Gökçek’in olduğu ifade edilerek, “Millet İttifakı kapsamında DEVA ve Gelecek Partisi, CHP listelerinden parlamentoya girdi.

Şimdi DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi’nin TBMM’de yeni bir grup kuracağı konuşuluyor. HDP’nin ise yerel seçimlerde bu kez büyükşehirlerde kendi adaylarını göstereceği tartışılıyor.

Paylaşın

Erdoğan’dan İstanbul Ve Ankara’nın Alınması İçin Özel Ekip

Gazeteci Nuray Babacan, AK Parti tarafından CHP’nin yönetimindeki 11 büyükşehri almak için özel çalışma başlattığını öne sürdü. Babacan, Erdoğan’ın özellikle İstanbul ve Ankara’nın alınması amacıyla özel ekip kurdurduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi, Erdoğan’ın kurdurduğu özel ekip, 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta bu illerden çıkan sonuçları sandık sandık analiz edecek. Sandık seçmen listeleri baz alınarak, daha önce AKP’ye oy verdiği düşünülen, ama son seçimlerde partiden uzaklaşmış veya sandığa gelmemiş isimlerle temasa geçilecek. Erdoğan, özellikle İstanbul konusunda takıntılı. Son seçimlerde İstanbul’daki bazı ilçelerde oy kaybının nedenleri araştırılıyor. Cumhurbaşkanına detaylı bir rapor sunulacak.”

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin ardından gözler Mart 2024’te düzenlenmesi beklenen yerel seçimlere çevrilirken, AK Parti tarafından CHP’nin yönetimindeki 11 büyükşehri almak için özel çalışma başlattığı iddia edildi.

İddiaya göre, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan özellikle İstanbul ve Ankara’nın alınması amacıyla özel ekip kurdurdu.

Gazete Pencere yazarı Nuray Babacan bugünkü köşesinde, “Daha genel seçimin sonuçları toplumsal açıdan analiz edilmeden yerel seçim potasına girdik. AKP hiç bekletmeden, belediye başkanlığı CHP’de bulunun 11 ili almak için özel çalışma başlattı” dedi.

“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başta İstanbul ve Ankara olmak üzere CHP’de olan illerle için özel ekip oluşturduğunu belirtelim” ifadelerini kullanan Babacan, edindiği bilgileri şöyle aktardı:

“Biliyorsunuzdur, AKP, yerel seçimlere kadar büyük kongresini yapacak. Plan, Kasım’da büyük kongre yapılacak şekilde bir takvim yapmak. Yani, yeni vitrinle seçime gidilmesi planlanıyor. Hedef çok net. CHP’nin elindeki 11 büyükşehir belediyesini, özellikle de Ankara ve İstanbul’u almak. Bu, seçimin hemen ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkalığında yapılan toplantılarda konu oldu.

“Erdoğan’a detaylı rapor sunulacak”

Şimdi, Erdoğan’ın kurdurduğu özel ekip, 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta bu illerden çıkan sonuçları sandık sandık analiz edecek. Sandık seçmen listeleri baz alınarak, daha önce AKP’ye oy verdiği düşünülen, ama son seçimlerde partiden uzaklaşmış veya sandığa gelmemiş isimlerle temasa geçilecek. Erdoğan, özellikle İstanbul konusunda takıntılı. Son seçimlerde İstanbul’daki bazı ilçelerde oy kaybının nedenleri araştırılıyor. Cumhurbaşkanına detaylı bir rapor sunulacak.”

AKP’nin gündeminde 3 önemli konu olduğunu yazan Babacan, şu ifadeleri kullandı:

“1- Ekonomik dengeleri yeniden oluşturmak. Bunu yaparken, emeklilere daha önce ödedikleri primlere göre kademeli bir refah payı verilmesi, memur maaşları artışına ilişkin yasal düzenleme, tüm bunlarla birlikte, EYT ve deprem maliyetinin bütçeye etkisi ve ek bütçe zorunluluğu.

2- Anayasa değişikliği. Anayasa değişikliği kapsamında cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine paralel bazı değişiklikler yapılacak. Değişiklik önerisine muhalefetin nasıl dahil edileceği, çalışmaların hangi yöntemle yapılacağı tartışılıyor. Bunun için bir komisyon kurulabileceği ya da Cumhur İttifakı’nın kendi teklifini hazırlayıp gündeme taşıyabileceği belirtiliyor.

3- TBMM içtüzük değişikliği. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş daha önceki başkanlar gibi yeni bir içtüzük yapılmasının gerektiğini söyledi. Anayasa ve İçtüzük değişiklikleri öyle çok masum düzenlemeler olmayacak. AKP, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini daha rahat kullanmak ve parlamentonun zaman zaman yarattığı bağlayıcılığı ortadan kaldırmak için yeni avantajlar yaratmak isteyecek.”

Paylaşın

İYİ Parti Yerel Seçimler İçin Yol Haritasını Kurultayda Açıklayacak

İYİ Parti’de kurultay için geri sayımı bağlamında Millet İttifakı’nın “altılı masa” versiyonu için “Bitti” görüşü ön planda. Sadece Mart 2024 yaklaştığında CHP ile belki İstanbul, Ankara için ancak Mart 2019’a kıyasla çok daha az sayıda büyükşehir belediye başkanlığında sadece CHP adayı lehine aday çıkarmama yaklaşımı var.

Yerel seçimler için İYİ Parti yönetiminde “İlçe belediyeciliği yetinmeyeceğiz, il ve büyükşehir belediye başkanlıkları kazanarak yönetim kabiliyetimizi göstereceğiz” hedefi dillendirildi. İYİ Parti’nin yerel seçimler kampanyasındaki ilk başlangıcı da kurultayda yapacağı ve Akşener’in de gelecek sürece ilişkin yol haritası açıklayacağı paylaşıldı.

Öte yandan İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in kurultay öncesinde TBMM’de grup toplantısında kürsü konuşması yapmama ve kameralar karşısına geçmeme kararı aldığı öğrenildi.

Meral Akşener’in seçim sonuçlarıyla ilgili kapsamlı, Millet İttifakı ile Cumhurbaşkanı adaylığı meselesini içererek asıl değerlendirmesini 24 Haziran’da kurultay açılışı konuşmasında yapması öngörülüyor.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Millet İttifakı’nın “altılı masa” modeliyle tarihe karıştığı, yerel seçimlerde iddialı duruş sergileneceği ve özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesindeki nedenler gibi başlıklarda 24 Haziran günü kurultayda sert mesajlar vermeye hazırlanıyor.

İYİ Parti, Ekim 2017’deki kuruluşundan sonra ilk girdiği seçim 24 Haziran 2018’de yüzde 9,96 oy oranıyla 43 milletvekili çıkarması ardından 14 Mayıs’ta ise, yüzde 9,69 oy oranıyla yine 43 milletvekili çıkardı.

Ancak 11 ildeki ortaklık kararı nedeniyle CHP listesinden aday gösterilmiş İstanbul milletvekili Ahmet Ersagun Yücel’in de seçilmesiyle 28’inci dönem TBMM’sinde 44 sandalye sahibi oldu.

Dolayısıyla İYİ Parti, seçim öncesinde hedeflediği en az yüzde 16-18’lik oy oranına ulaşamadı ancak milletvekili kaybı yaşamadı tam tersine 1 sandalye artışı sağladı.

Parti içerisinde milletvekili aday listesinde kendisine yer bulamaması, liste hazırlığındaki teamül yoklamasındaki memnuniyetsizlik gibi gerekçelerle yine de parti yönetimine yönelik şikayetler ve istifalar gündemde.

Meral Akşener ise, Cumhurbaşkanlığı seçiminin 28 Mayıs’taki ikinci turu öncesinde, 22 Mayıs günü İYİ Parti 3. Olağan Büyük Kurultayı yapılacağı kararını ilan etti. Bu karar uyarınca 24 -25 Haziran günlerinde yapılacak kurultayda neler olacağı merak konusu.

Akşener kurultay öncesi grup toplantısı yapmama kararı aldı

Seçimde Millet İttifakı’nın başarısızlık yaşaması üzerine Akşener, 28 Mayıs gecesi basın toplantısında ilk değerlendirmesini yapmıştı ve soruları da yanıtlamıştı.

“Seçmen bizim için en halis ölçüttür. Millet iradesi üstünde hiçbir irade yoktur. Milletimiz bu seçimlerde söyleyeceğini söyledi. Bize düşen mesajı anlamak anladıktan sonra gereğini yapmaktır. Millet iradesi başımızın tacıdır” diyen Akşener, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı öncesinde “kazanacak aday” çağrısı yaptığı sürecini üstü kapalı anımsatmıştı.

Akşener, “Biz milletimizin ilk günden beri dinleyerek hareket ettik. Milletimizin istekleri dışında hiçbir hırsın bulunmasına müsaade etmedik. Bunun yüzünden zaman zaman ağır eleştirilere maruz kaldık ve bedel ödedik” ifadesini kullanmıştı.

Meral Akşener’in kurultay öncesinde TBMM’de grup toplantısında kürsü konuşması yapmama ve kameralar karşısına geçmeme kararı aldığı öğrenildi.

Akşener’in seçim sonuçlarıyla ilgili kapsamlı, Millet İttifakı ile Cumhurbaşkanı adaylığı meselesini içererek asıl değerlendirmesini 24 Haziran’da kurultay açılışı konuşmasında yapması öngörülüyor.

Kurultayda yerel seçimler için yol haritası açıklanacak

VOA Türkçe’den Yıldız Yazıcıoğlu’nun edindiği bilgilere göre, İYİ Parti’de kurultay için geri sayımı bağlamında Millet İttifakı’nın “altılı masa” versiyonu için “Bitti” görüşü ön planda.

Sadece Mart 2024 yaklaştığında CHP ile belki İstanbul, Ankara için ancak Mart 2019’a kıyasla çok daha az sayıda büyükşehir belediye başkanlığında sadece CHP adayı lehine aday çıkarmama yaklaşımı var.

Yerel seçimler için İYİ Parti yönetiminde “İlçe belediyeciliği yetinmeyeceğiz, il ve büyükşehir belediye başkanlıkları kazanarak yönetim kabiliyetimizi göstereceğiz” hedefi dillendirildi.

İYİ Parti’nin yerel seçimler kampanyasındaki ilk başlangıcı da kurultayda yapacağı ve Akşener’in de gelecek sürece ilişkin yol haritası açıklayacağı paylaşıldı.

Meral Akşener’in karşısında rakip aday çıkması beklentisi parti üst yönetimince “çok düşük ihtimal” olarak değerlendirilirken, ortak görüş “Genel Başkan güven tazeleyecek” şeklinde özetlendi.

Kurucular Kurulu Üyesi ve Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Ethem Baykal ile Kurucular Kurulu Üyesi İsmet Koçak’ın ortak yazılı açıklamasıyla İYİ Parti içindeki aday çıkarma hazırlığı gibi gelişmeler içinse, “Demokratik partiyiz, tüm bunlar Kurucular Kurulu’nun WhatsApp grubumuzda yaşanıyor” yorumu yapıldı.

İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu da iki gün önceki Twitter paylaşımında, “Akşener’in etrafında kenetlenme ve yol haritası müjdesi” ifadelerini kullandı.

Mart 2024’teki yerel seçimler konusunda ise, İYİ Parti’deki üst düzey bir yetkili, “Muhalefet cephesi olarak bakıldığında büyükşehirleri kaybetmemek gerekiyor. Ama 2019’da anlayışla sıkıntılı ittifak olmasını sıkıntılı görüyoruz. Biz artık kendi parti kimliğimizi, hedeflerimizi ortaya koyacak bir irade sergilemek istiyoruz. Önemli ölçüde İYİ Parti olarak seçime girmek istiyoruz” görüşünü dillendirdi.

Yetkili, “Ama işbirliği sağlıklı olursa ikili ittifak (CHP ile) yapılması mümkün. Belki İstanbul, Ankara gibi yerlerde aday çıkarmayız ama henüz karar verilmesi için çok erken. Seçim yaklaşınca değerlendireceğiz. En azından bizim de büyükşehir belediyemiz neden olmayacak?

Önümüzdeki süreçte öncelikle her iki parti de kendi varlıklarıyla ilgili durumlarını netleştirecek ki sağlıklı bir anlaşmaya doğru gidelim. günün sonunda belediyeye seçim yaklaştığı tarihlerde, biz yine ülkemiz için belli iş birlikleri kurabiliriz. Bakarız duruma. Diğeri Ankara kaybedilecek. Sırf bu sebeple kaybediliyorsa biz orada fedakarlık yaparız” yorumunu da yaptı.

İYİ Parti neden altılı ittifak yapısına karşı çıkıyor?

Kurultay ile birlikte İYİ Parti’nin, Millet İttifakı’nın “altılı masa” şeklinde DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin katılımlarıyla yürüttüğü süreç de tarihe karışacak görünüyor.

Meral Akşener’in imza attığı parlamenter sisteme geçilmesi kararı başta olmak üzere fikir birliği hazırlanmış çalışmalar konusunda İYİ Parti’nin tutumunu koruyacağı vurgulandı. Ancak “Millet İttifakı’nın son geldiği aşamada iktidar değişimi, Cumhurbaşkanlığı’nı kazanma ve parlamenter sisteme dönüş hedefinden uzaklaşarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını sağlama amacına hizmet ettiği” eleştirisi var. Dolayısıyla seçim sonucu itibariyle Akşener’in ve İYİ Parti’nin artık altılı yapıdaki ittifak iş birliğinde olmayacağına kesin gözüyle bakılıyor.

İYİ Parti’deki üst düzey bir yetkili, özetle “Millet İttifakı’nda 2 ve 6 Mart toplantılarıyla ortak Cumhurbaşkanı adayı meselesinde, altı lider-altı parti arasında tam uzlaşma ile karar alınması yönündeki ilke çiğnendi. Kılıçdaroğlu ortak adaylığını arka planda diğer partilerle milletvekili pazarlığıyla İYİ Parti’ye de dayattı. Aday meselesine değin tam mutabakat ile karar alma ilkesiyle yol yüründü.

Meral hanım buna güvenmişti, tek kelimeye dahi itiraz edildiğinde uzlaşma aranırken, bizim “kazanacak aday” yaklaşımımız ve seçmen eğilimlerine ilişkin uyarılarımız yok sayıldı. Yüzde 60 oranında iktidara muhalif seçmen varken iktidar kazanılamadı. Seçmen bize Kılıçdaroğlu’nun adaylığıyla gelmeyin uyarısı yaptı, bunları Genel Başkanımız dinledi, bizler dinledik ve anlatmaya çalıştık, Meral hanım anlatmaya çalıştı. Ama ortak aday belirlenmesi özellikle son döneme bırakıldı” tespitlerini aktardı.

Benzer şekilde bir başka üst düzey yetkili de, “Benzer bir ittifak kurulması zor. Çünkü bu ittifak kaynaklı ciddi travmalar oldu. Millet İttifakı baştan itibaren kurulduğu gibi devam etseydi ama olmadı” değerlendirmesinde bulundu.

Dolayısıyla Millet İttifakı’nın “altı siyasi parti iş birliği” boyutu için “Bitti” yorumu yapılarak, gelecek yerel seçimlerde sadece CHP ile işbirliği seçeneğine işaret edildi.

Akşener yaz döneminde sahada olacak, seçmeni dinleyecek

İYİ Parti’nin kurultay sonrasındaki yol haritasına ilişkinse Meral Akşener’in miting tarzı buluşmalar değil öncesinde olduğu gibi il, ilçe ziyaretleriyle saha çalışması yapılacağı öğrenildi. İllerde seçmeni, taleplerini dinleyerek Akşener’in yerel seçimlerdeki olası adaylarıyla ilgili de fikir edineceği işaret edildi.

Akşener, kendisi gibi milletvekilleriyle tüm parti yönetimi ve teşkilatına yerel seçimlere odaklanma mesajı da verecek, seçmenden gelecek her türlü eleştiriye de kulak verilmesi esas olacak.

İYİ Parti’nin gelecek dönemki siyasi çizgisi içinse, “Türkiye’yi de yansıtan şekilde milliyetçi, demokrat, kalkınmacı” duruşun korunacağı belirtildi. Kuruluşundan beri olduğu üzere parti için asıl hedef ise, “merkez sağdaki esas parti olmak” olarak açıklanırken, şu dönemde Akşener’in 28 Mayıs gecesi söylediği gibi “muhalefet partisi olmak görevi yerine getirilecek” denildi.

Paylaşın

Yerel Seçimlerde İttifak Mümkün Mü, İYİ Parti İttifak Fikrine Nasıl Bakıyor?

Cumhurbaşkanlığı seçimi için kurulan Millet İttifakı bir seçim ittifakı olarak görüldüğü için ikinci turun ardından kendiliğinden ortadan kalkmış durumda. İYİ Parti açısından altılı masa yapısında eski üyelerle bir ittifak kurmak artık çok zor görülüyor. Çünkü bu yapının ilk baştaki formülünden çıkılarak diğer partilerin de girmesi ve ardından yaşanan adaylık krizi gibi nedenlerle “ciddi travmalara” yol açtığı düşünülüyor.

Öte yandan İYİ Partili yetkililer yerel seçimler için bazı illerde kısmi ittifaklara ya da iş birliğine kapıları kapatmazken, mart ayına kadar daha belli bir süre olduğuna ve gelişmelere göre karar verileceğine de dikkat çekiyor. İYİ Partili bir yetkili, “Biz tek başımıza girecekmiş gibi çalışırız. Ama şartlar neyi getirir onu şu an için bilmek zor” yorumu yapıyor.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in parti yetkililerinden edindiği izlenimlere göre İYİ Parti bundan sonra artık kendi kimliği ve hedeflerini ortaya koyacak bir şekilde hareket etmeyi tercih ederken, bazı iller için ise kısmi iş birliğine mümkün gözüyle bakıyor. İYİ Partili bir yetkili önemli büyükşehirlerin kaybedilmesi gibi bir riskin görülmesi durumunda kendilerinin fedakârlık yapmaya hazır olduğunu ancak geçmiş seçimlerde yapılan hataların tekrarlanmaması konusunda kararlı olduklarını belirtiyor.

Seçim sonuçlarının pek çok açıdan tartışılmaya devam edildiği sırada CHP başta olmak üzere Millet İttifakı’ndaki bazı partilerde taşlar yerinden oynarken, İYİ Parti’nin gelecek hafta sonu yapacağı kongrede Genel Başkan Meral Akşener’in “güven tazelemesi” ve yerel seçimler için mücadeleye başlama mesajı vermesi bekleniyor.

14 ve 28 Mayıs seçimlerinde Millet İttifakı’nın adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimleri kaybetmesi ve ayrıca İttifak’ın TBMM’de de çoğunluğu sağlayamaması muhalefet cephesinde moralleri bozarken, ittifakın iki büyük partisinde de yönetimlere yönelik eleştiriler yükselmişti.

CHP’de bu eleştiriler Kılıçdaroğlu’nun kendi adaylığı konusunda ısrar etmesi nedeniyle daha yüksek sesle dillendirilirken, değişim istenmiş ve kurultay süreci başlatılmıştı. CHP’nin kurultayının Ekim sonu ya da Kasım aylarında gerçekleşebileceği belirtiliyor.

Öte yandan seçimin ardından Millet İttifakı’nın diğer büyük ortağı İYİ Parti ise 24-25 Haziran günlerinde 3. Olağan Büyük Kurultayını düzenleme kararı aldı. Kurultayda Genel Başkan, Genel İdare Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu organlarının seçimi ve tüzük değişikliği yapılacak.

İYİ Parti son seçimlerde yaklaşık 5 milyon 276 bin seçmenin oyuyla yüzde 9,69 oranını yakalarken, TBMM’de 44 sandalyenin sahibi oldu. Parti 2018 seçimlerinde ise yüzde 9,96 oy ile 43 milletvekili çıkarmıştı.

Akşener seçimlerin ikinci turunun ardından yaptığı açıklamada parti olarak 2018’deki oy ve milletvekili sayısını tekrarladıklarını hatırlatarak, “Yani ne aşağı düştük ne yukarı çıktık. Dolayısıyla bununla ilgili bir mesaj var. Bu mesajı bütün arkadaşlarımızla beraberce okuyacağız, anlayacağız, derslerimizi çıkaracağız” demişti.

Bu arada birkaç gün önce kurucusu olduğu İYİ Parti’den istifa eden Eski Devlet Bakanı ve 27.Dönem İYİ Parti Milletvekili Ahat Andican “Bugün geldiğimiz noktada İYİ Parti Yönetimi ile siyasal ve yapısal açıdan uyumlu bir çalışma yürütme imkânı kalmamış durumdadır” ifadelerini kullandı. Andican’ın yanı sıra kuruculardan Aytun Çıray ile İYİ Parti Kurucular Kurulu ve Genel İdare Kurulu Üyesi Emine Küçükali de partiden ayrıldı.

İYİ Parti’nin oylarını artıramaması nedeniyle partide bu örneklere benzer bazı eleştiriler yükselirken, üst yönetime göre oyların artmamasının başlıca sebepleri olarak “altılı masanın yapısı, aday belirleme sürecinde İYİ Parti’nin yıpratılması ve başkanlık sisteminde iki farklı kutbun varlığı” görülüyor.

Ancak parti yönetimini seçimlerde çok başarılı bulmayan gruplar da var. Son olarak İYİ Partili bir grup “partinin kurucu iradesinden uzaklaşıldığı” gerekçesiyle Ortak Akıl Platformu kurdu.

Platformun kuruluş gerekçesine ilişkin, Platform Sözcüsü İYİ Parti Kurucular Kurulu Üyesi ve Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Ethem Baykal ile Kurucular Kurulu Üyesi İsmet Koçak ortak yazılı açıklama yaparken, yönetim eleştirildi ve taleplerinin dikkate alınmaması halinde kongrede “partinin kuruluş ilkelerine bağlı yeni bir kadro ve Genel Başkan adayı ile” yola devam edecekleri belirtildi.

Partinin üst düzey yetkilileri ve parti çevrelerine göre ise Akşener’in karşısına kongrede güçlü bir adayın çıkması beklenmezken, tam tersine Akşener’in güçlü bir konuşma yaparak “güven tazelemesi ve yerel seçim için mücadeleye başlangıç işareti vermesi” öngörülüyor.

İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu da iki gün önceki sosyal medya paylaşımında, “İYİ Parti ailesi bu büyük buluşmada liderimiz Sayın Meral Akşener’in etrafında kenetlenerek ülkemizin içine sokulduğu çıkmazdan kurtuluşu ve yeni yol haritasını müjdeleyecektir” demişti.

Akşener’in kurultayın ardından farklı illere giderek yeniden halk buluşmalarına katılması ve hem seçim sonuçları ile ilgili partisinin görüşlerini aktarması hem de yerel seçime yönelik çalışmalara başlaması planlanıyor.

İYİ Partili üst düzey bir yetkili, “Bizim için bundan sonra önemli olan tabanımızı tekrar heyecanlandırmak, belli bir hedefe yönlendirebilmek. Çünkü yerel seçimler yaklaşıyor” sözleriyle Akşener’in çıkması planlanan yurt gezilerinin önemini aktarıyor.

Bu kapsamda Akşener’in asıl mesajlarını vereceği kongreye kadar Meclis grubu yapması da şu an için düşünülmüyor.

İYİ Parti’nin çizgisi ne olacak?

Peki seçim sonuçlarından istediğini tam alamayan ama 2018’in de çok gerisine düşmeyen İYİ Parti bundan sonra yoluna hangi çizgide devam edecek?

Haziran sonundaki kurultay sonrasında İYİ Parti ile ilgili eskiden beri bazı dönemlerde dillendirilen ancak farklı nedenlerle gerçekleşmeyen “merkez sağ” çizginin bundan sonra daha net bir şekilde çizilmesi beklenebilir mi?

Edinilen bilgiye göre Akşener’in kongrede yapacağı konuşma İYİ Parti’nin bundan sonraki çizgisini aktaracak şekilde olacak ve partinin ilkeleri, kuralları ve politikaları daha belirgin bir şekilde ifade edilecek. Üst düzey bir parti yetkilisi, “Seçimlerden sonra muhalefette milliyetçi, demokrat ve merkez sağ alanı kapsayabilecek tek parti İYİ Parti” diyerek, bundan sonra da aslında AKP’nin de beslendiğini söylediği Türkiye ortalamasına uygun şekilde “milliyetçi, demokrat ve kalkınmacı” çizgide devam edileceğini kaydediyor.

Partisine küskün CHP’lileri de kapsayacak bir şekilde muhalefet seçmenlerini kucaklayıcı bir konuşma yapması beklenen Akşener’in küskün ve kırgın olan seçmenler için yeni bir yol haritası çizmeyi hedefleyeceği belirtiliyor.

İYİ Parti yaklaşık yüzde 10’luk oy tabanının artık iki seçimin ardından oturduğunu belirterek, bu yüzdeyi bir “sıçrama tahtası” olarak gördüklerini ve olumlu bir şekilde değerlendirilmesi durumunda bu oranın yükselme şansının yüksek olduğunu ifade ediyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için kurulan Millet İttifakı bir seçim ittifakı olarak görüldüğü için ikinci turun ardından kendiliğinden ortadan kalkmış durumda.

Peki bu durumda 2024 yılının mart ayındaki yerel seçimlerde İYİ Parti ittifak yapma fikrine nasıl bakıyor?

İYİ Parti açısından altılı masa yapısında eski üyelerle bir ittifak kurmak artık çok zor görülüyor. Çünkü bu yapının ilk baştaki formülünden çıkılarak diğer partilerin de girmesi ve ardından yaşanan adaylık krizi gibi nedenlerle “ciddi travmalara” yol açtığı düşünülüyor.

Öte yandan İYİ Partili yetkililer yerel seçimler için bazı illerde kısmi ittifaklara ya da iş birliğine kapıları kapatmazken, mart ayına kadar daha belli bir süre olduğuna ve gelişmelere göre karar verileceğine de dikkat çekiyor. İYİ Partili bir yetkili, “Biz tek başımıza girecekmiş gibi çalışırız. Ama şartlar neyi getirir onu şu an için bilmek zor” yorumu yapıyor.

İYİ Parti bundan sonra artık kendi kimliği ve hedeflerini ortaya koyacak bir şekilde hareket etmeyi tercih ederken, bazı iller için ise kısmi iş birliğine mümkün gözüyle bakıyor. İYİ Partili bir yetkili önemli büyükşehirlerin kaybedilmesi gibi bir riskin görülmesi durumunda kendilerinin fedakârlık yapmaya hazır olduğunu ancak geçmiş seçimlerde yapılan hataların tekrarlanmaması konusunda kararlı olduklarını belirtiyor.

Paylaşın

CHP’de “Değişim” Yerel Seçimleri Etkiler Mi?

Yerel seçimlere giderken Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) “değişim” beklentisi tüm kamuoyunun yakından takip ettiği bir süreç. İttifakların sürüp sürmeyeceği, adayların nasıl belirleneceği konularında parti tabanlarında da soru işaretleri var.

Her ne kadar CHP yönetimi “yerel seçimleri büyük farkla kazanacağız” iddiasını gütse de bu o kadar kolay gözükmüyor. Bunun için ittifakların yeniden oluşturulması şart.

Metropol Araştırma Şirketi’nin kurucusu Prof. Özer Sencar, yerel seçimlerde muhalefet bir ittifakla seçime girmeyecek. İYİ Parti ve HDP’nin 2019 yerel seçimlerinde fedakarlık yaptığını ve bu sayede birçok büyükşehirin kazanıldığını hatırlatan Sencar’ın beklentisi şu yönde:

“2024 yerel seçime giderken CHP’nin çok fazla şeyler yapmasını beklemiyorum. Etkili aksiyon yapacak kişi Erdoğan’dır. Erdoğan’ın müthiş bir hırsı var İstanbul’a dair. İstanbul, Erdoğan için her şeydir. Ne yapıp edip oraya odaklanacaktır. Ankara için aynı şey söz konusu değil, Mansur Yavaş’ı yıkabilecek bir aday bulabileceklerini sanmıyorum. Erdoğan için en riskli aday Ekrem İmamoğlu. Aday olmaya kalkarsa siyasi yasak devreye girer”.

Sencar’a göre Erdoğan İmamoğlu’nun önünü kesmek için elinden geleni de deneyecek. Öte yandan Ekrem İmamoğlu ile parti arasındaki ilişkilerin tamir olunabilir ve yenilenebilir noktayı da aştığı görüşünde. “Partisi de onu aday yapmaz. Dolayısıyla CHP İstanbul’u vermemek için elinde çok fazla silahı yok. CHP’nin İstanbul oyu yüzde 27, 28 bandıdır. İmamoğlu yüzde 54 aldı. Böyle bir başka ismi nereden bulabilecekler, ben pek ihtimal vermiyorum” diye belirtti.

Siyaset bilimci Dr. Cop’a göre Cumhur İttifakı seçimlere daha organize girecek. Bu noktada Millet İttifakı’nın da birlikte hareket etmesinin şart olduğunu kaydeden Cop, “Değişim arzusu sadece CHP değil tüm muhalif kesime yayılan bir arzu. Normal şartlar altında metropollerdeki siyasi eğilim ortada. Muhalefet birlikte girerse kazanması mümkündür. Ancak siyasi iklim son baharda ya da seçime yakın ne gösterecek bunu göreceğiz” diyor.

Erdoğan’ın ekonomiye dair adımlar konusunda küçümsenmemesi gerektiğini de anlatan Cop, seçime kadar atılacak adımların belirleyici olduğu görüşünde.

Sencar ise Kılıçdaroğlu’nun büyükşehirlerde önde olduğunu ancak bunun “Erdoğan karşıtlığı” üzerinden sağlandığı görüşünde. Sencar, “CHP’li olmayan o insanlar tekrar Kılıçdaroğlu’nun kalması halinde başında olduğu yere giderler mi, emin değilim, gerçekleşmesi çok zor. Büyükşehirlerde kaybetme ihtimali o nedenle yüksek” değerlendirmesinde bulundu.

“Sizce lider değişimi olursa yerel seçimde tablo tersine döner mi?” sorusuna da Sencar, “lider değişimi olma ihtimali görmüyorum, olmayacak bir şey için fikir yürütmek de istemem” yanıtı verdi. Ona göre Kılıçdaroğlu görevini zaten bırakmayacak.

CHP’de cumhurbaşkanlığı ve milletvekilligi seçimlerinden beklenen sonucun alınamamasının ardından sular durulmuyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sonuçlara dair yaptığı değerlendirmede “kazanamadık ama ağır yenilgi olarak da görmüyorum” şeklindeki açıklamaları parti içinde “değişim” beklentisi içindeki kesimlerden seslerin yükselmesine yol açtı.

CHP’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Grup Başkanı Özgür Özel”den gelen değişim mesajlarının ardından tartışmalar “isim” üzerinden devam etmeye başladı. Peki değişim nasıl mümkün olacak? Sadece lider değişimi ile yenilenme mümkün mü? Değişimde ilkeler nasıl bir rol oynayacak ve bir reforma da ihtiyaç yok mu?

DW Türkçe’den Kıvanç El’e konuşan Metropol Araştırma Şirketi’nin kurucusu Prof. Özer Sencar, “lider” tartışmasının demokratik bir tartışma olduğunu ifade ederek, “Partilerin prensipler, ideallere göre dizayn olması istenir. Avrupa’da ve Ortadoğu’da olsun; özellikle de Ortadoğu ve Türkiye’de lider çok önemlidir. Seçimleri liderler kazanır ve kaybeder. Dolayısıyla CHP’de 6 ayda 1 yılda kemikleşmiş bu yapının düzelme ihtimali yok. CHP içinde çoğu vekil 5, 6 hatta 7 dönemdir milletvekili. Bu kadar kemikleşmiş bir yapıyı Atatürk gibi bir adam değiştirir” dedi.

Ekrem İmamoğlu’nun liderlik vasıflarının çok güçlü olduğu değerlendirmesinde de bulunan Sencar, “Liderlik özelliği yüksek birisinin gelmesine CHP’nin bugünkü yapısı izin vermez. Ne genel merkez ne teşkilatları izin verir” diye konuştu ve İmamoğlu’nun tek seçeneğinin kendisine yeni bir siyasi yol çizmek olacağını savundu.

Tarışmaları yakından takip eden siyaset bilimci Dr. Burak Cop da yaptığı değerlendirmede Türkiye’de Başkanlık sisteminin artık pekişmeye başladığını söyledi. “Partilerin doktrini”, “parti kimliği” gibi tartışmaların arka planda kaldığını da ifade eden Cop, “Bu sistemle birlikte liderler ön plana çıktı. Yüzde 50+1 sistemi ideolojik farklılıkları örten bir sonucu beraberinde getirdi. Daha genel temalar siyasette ayrım hatlarını belirlemeye başladı” dedi.

ABD, Macaristan gibi birçok ülkede artık sistemlerin “otoriterlik” veya “özgürlükçülük” hattı üzerinden şekillendiğini belirten Cop, bu durumun siyasette de sığlaşmaya yol açtığı görüşünde.

CHP’de sorunun Türkiye’deki genel sorundan bağımsız olmadığını da vurgulayan Cop, “Türkiye’nin son 10 yıldır içinden geçtiği süreçte ‘başkancılık’ ve ‘tek adamlık’ eğilimi muhalefet partilerinde de çok belirgin hale gelmeye başladı. CHP gibi tarihi boyunca genel başkanların at oynatamadığı, İnönü’nün de Ecevit’in de hakim olamadığı bir parti 90’larda mevzuatın değişmesi ile birlikte Deniz Baykal’ın egemen olduğu bir parti oldu. Bu eğilim daha da kuvvetlenerek devam ediyor. ‘Başkancılık’a karşı ‘başkancılık’ var artık” değerlendirmesini yaptı.

Cop, muhalefet olarak adlandırılan partilerin hiçbirinde “parti içi muhalefet”in güçlü olmayıp, vekil listesi belirlenirken de mesela demokratik yolların izlenmediğine dikkati çekerken, mevcut “Anti-demokratik gidişat AKP’ye has değil, genel bir durum. Elbette faturanın en büyük kısmını AKP’ye çıkarabiliriz ama sadece AKP’den ibaret olmayan bir yapılanma var” diye konuştu.

Özer Sencar da CHP’de de parti yapılanması ve sistem değişikliğinin çok zor olduğu görüşünde. Araştırmacı Sencar, “CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kesinlikle alacağı havasını kendi seçmenine de muhalif seçmene de verdi ve sonunda bir hezimet ile yüz yüze geldi. Seçmenin beklediği şey de bu hezimetin doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve sorumluların bunun hesabını vermesidir” diye hatırlattı. Sencar’a göre normal şartlar altında böyle bir hezimet sonrası hesaplaşma, sorumluluk alma, istifa etme, kenara çekilme adımı atılır. “Türkiye’de ise böyle bir gelenek yok” diyor. Sencar’a göre Türkiye maalesef şimdiye kadar “Mağlubiyetin sebebi benim” diyen bir lider hiç görmedi. Ona göre Kılıçdaroğlu bunu yapsa bir ilk olacaktı. Ancak “Böyle bir gelenek olmadığı için CHP seçmeninde de çok şiddetli bir tepki yok” diye düşünüyor.

Kılıçdaroğlu’nun kurultayda aday olup kazanacağını düşündüğünü de söyleyen Sencar, “Partilerde delegeleri lider seçer, delegeler de lideri seçer. Yeniden başlayacaktır, ‘şimdi yenildim bir dahaki sefere yeneceğim’ diyecektir. CHP’nin bu yapısını reforme etmek çok zordur” diye düşünüyor.

CHP’de “değişim” yerel seçime etki eder mi?

Muhalefet ve özellikle CHP’de sancılı dönem yerel seçimlere giderken de tüm kamuoyunun yakından takip ettiği bir süreç. Ittifakların sürüp sürmeyeceği, adayların nasıl belirleneceği konularında parti tabanlarında da soru işaretleri var. Her ne kadar CHP yönetimi “yerel seçimleri büyük farkla kazanacağız” iddiasını gütse de bu o kadar kolay gözükmüyor. Bunun için ittifakların yeniden oluşturulması şart.

Özer Sencar’a göre ise yerel seçimlerde muhalefet bir ittifakla seçime girmeyecek. İYİ Parti ve HDP’nin 2019 yerel seçimlerinde fedakarlık yaptığını ve bu sayede birçok büyükşehirin kazanıldığını hatırlatan Sencar’ın beklentisi şu yönde:

“2024 yerel seçime giderken CHP’nin çok fazla şeyler yapmasını beklemiyorum. Etkili aksiyon yapacak kişi Erdoğan’dır. Erdoğan’ın müthiş bir hırsı var İstanbul’a dair. İstanbul, Erdoğan için her şeydir. Ne yapıp edip oraya odaklanacaktır. Ankara için aynı şey söz konusu değil, Mansur Yavaş’ı yıkabilecek bir aday bulabileceklerini sanmıyorum. Erdoğan için en riskli aday Ekrem İmamoğlu. Aday olmaya kalkarsa siyasi yasak devreye girer”. Sencar’a göre Erdoğan İmamoğlu’nun önünü kesmek için elinden geleni de deneyecek. Öte yandan Ekrem İmamoğlu ile parti arasındaki ilişkilerin tamir olunabilir ve yenilenebilir noktayı da aştığı görüşünde. “Partisi de onu aday yapmaz. Dolayısıyla CHP İstanbul’u vermemek için elinde çok fazla silahı yok. CHP’nin İstanbul oyu yüzde 27, 28 bandıdır. İmamoğlu yüzde 54 aldı. Böyle bir başka ismi nereden bulabilecekler, ben pek ihtimal vermiyorum” diye belirtti.

Siyaset bilimci Dr. Cop’a göre de Cumhur İttifakı seçimlere daha organize girecek. Bu noktada Millet İttifakı’nın da birlikte hareket etmesinin şart olduğunu kaydeden Cop, “Değişim arzusu sadece CHP değil tüm muhalif kesime yayılan bir arzu. Normal şartlar altında metropollerdeki siyasi eğilim ortada. Muhalefet birlikte girerse kazanması mümkündür. Ancak siyasi iklim son baharda ya da seçime yakın ne gösterecek bunu göreceğiz” diyor. Erdoğan’ın ekonomiye dair adımlar konusunda küçümsenmemesi gerektiğini de anlatan Cop, seçime kadar atılacak adımların belirleyici olduğu görüşünde.

Sencar ise Kılıçdaroğlu’nun büyükşehirlerde önde olduğunu ancak bunun “Erdoğan karşıtlığı” üzerinden sağlandığı görüşünde. Sencar, “CHP’li olmayan o insanlar tekrar Kılıçdaroğlu’nun kalması halinde başında olduğu yere giderler mi, emin değilim, gerçekleşmesi çok zor. Büyükşehirlerde kaybetme ihtimali o nedenle yüksek” değerlendirmesinde bulundu.

“Sizce lider değişimi olursa yerel seçimde tablo tersine döner mi?” sorusuna da Sencar, “lider değişimi olma ihtimali görmüyorum, olmayacak bir şey için fikir yürütmek de istemem” yanıtı verdi. Ona göre Kılıçdaroğlu görevini zaten bırakmayacak.

Paylaşın