Erdoğan, Putin’le Tahıl Sevkiyatı Krizini Görüştü

Rusya’nın tahıl koridoru anlaşmasını askıya almasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile konuya ilişkin kritik bir görüşme gerçekleştirdi.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, görüşmede, Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki son gelişmeler başta olmak üzere bölgesel konular ele alındı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, tahıl sevkiyatına ilişkin İstanbul Mutabakatının uygulanmasıyla ilgili sorunların çözümü noktasında tüm taraflar nezdinde gerekli girişimlerde bulunmayı sürdürdüklerini belirtti.

Birçok konu gibi bu meselede de çözüm odaklı bir iş birliğini tesis edeceklerine emin olduğunu ifade eden Erdoğan, tahıl krizini yapıcı yaklaşımla çözmeleri durumunda müzakerelere dönüş yolunda atılacak adımları da teşvik etmiş olacaklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ayrıca Valday Tartışma Kulübü toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye ve kendisi hakkındaki samimi ifadeleri için Rusya Devlet Başkanı Putin’e teşekkür etti.

Rusya, Cumartesi günü Kırım’ın Sivastopol kentindeki Karadeniz filosu karargahına düzenlenen saldırı sonrasında “sivil gemilerin güvenliğini garanti edemeyeceği” gerekçesiyle anlaşmadan “belirsiz bir süre” çekildiğini açıklamıştı.

Kremlin, insansız hava aracı ve insansız donanma araçlarıyla düzenlenen ve en az bir geminin hasar aldığı belirtilen saldırılar için Ukrayna’yı suçlamış, Ukrayna ise açıklama yapmamıştı.

Rusya’nın hedef alınan gemilerin tahıl anlaşmasında rol oynadıklarını belirterek anlaşmadan çekildiğini duyurmasının ardından Ukrayna’nın Karadeniz üzerinden tahıl ihracatı durmuştu.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya’nın anlaşmadan çekilmesini “oldukça öngörülebilir” bir adım olarak değerlendirdi ve “Rusya Afrika, Orta Doğu ve Güney Asya’da kıtlık yaratmaya çalışıyor” demişti.

Bu gelişmelerin ardından dünya tahıl fiyatlarında yüzde 6’ya varan artış kaydedilmişti. Küresel gıda krizini tetiklemesi endişesiyle BM, NATO, AB ve ABD Rusya’nın anlaşmadan çekilme kararını geri almasını istemişti.

Paylaşın

Vladimir Putin: Batı, Ukrayna’da ‘Kirli Ve Tehlikeli’ Bir Oyun Oynuyor

Kremlin ile güçlü bağlara düşünce kuruluşu Valday Kulübü tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı’nın küresel hakimiyetinin çökmeye mahkum olduğunu ve ABD ile müttefiklerinin “bu kaçınılmaz çöküşü” önlemek için Ukrayna’da “tehlikeli, kanlı ve kirli” bir jeopolitik oyun oynadığını söyledi.

Haber Merkezi / “Rusya Batı’ya meydan okumuyor, Rusya sadece var olma hakkını savunuyor” diyen Putin, Batılıları Rusya’yı yok etmek, haritadan silmek istemekle” suçladı. Batı’nın jeopolitik amaçlarına ulaşmak için Rusya’yı daha savunmasız hale getirmeye çalıştığını söyleyen Putin, “Bunu başaramadılar ve asla başaramayacaklar” dedi.

“Batı’nın dünyadaki bölünmez hakimiyetine dayalı tarihi dönem, sonuna yaklaşıyor” diyen Putin, “Tarihi bir sınırda duruyoruz. Önümüzde, İkinci Dünya Savaşının sonundan bu yana karşı karşıya kalınan en tehlikeli, en kestirilemez ve aynı zamanda en önemli on yıl var” ifadelerini kullandı.

Batı’nın dünyanın ortak geleceği konusunda çok kutuplu dünyanın merkezleriyle; Rusya ve diğer önemli güçlerle konuşmak zorunda kalacağını belirten Putin, “Bu ne kadar çabuk olursa o kadar iyi” dedi.

Putin, Rusya’nın nükleer silah kullanmayı planladığına yönelik iddialara da yanıt vererek Rusya’nın askeri doktrininin nükleer silah kullanımına sadece savunma amaçlı olarak izin verdiğini vurguladı.

“Nükleer silahlar var olduğu sürece nükleer silahların kullanılması tehlikesi de olacaktır” diyen Putin, nükleer silahların sınırlandırılması konusunda ABD ile görüşmelere yeniden başlamaya hazır olduklarını ancak “stratejik istikrar” konusunda görüşme önerilerine Washington’dan yanıt gelmediğini söyledi.

Rusya Devlet Başkanı, Rusların ve Ukraynalıların tek bir halkın parçası olduğu yönündeki uzun süredir devam eden iddiasını yineledi ve Ukrayna’yı “yapay bir devlet” olarak tanımladı. Ukrayna’nın karşılık verme kabiliyetini küçümsediği söylentisini reddeden Putin, “özel askeri operasyonun” planlandığı gibi ilerlediğini söyledi.

Erdoğan, Çin ve Hindistan’a övgü

Putin, konuşmasında Türkiye ile iş birliğine ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkisine de değindi. Türkiye ile Rusya’nın çok sayıda ortak çıkara sahip olduğunu belirten Putin, Erdoğan’ı “her zaman Türkiye’nin çıkarlarını savunan güçlü bir lider” olarak nitelendirdi.

Rus lider Erdoğan’ın her zaman “kolay bir muhatap” olmadığını ancak Türkiye’nin her zaman “güvenilir” ve anlaşmaya istekli olduğunu kaydetti.

Putin Çin ile ilişkilere de değindi. Çin ile ilişkilerin “eşi görülmemiş bir seviyeye” yükseldiğini belirten Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile “yakın dost” olduklarını söyledi. Rus lider, ABD’nin Çin ile ilişkilerini bozarak yanlış yaptığını kaydetti, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaretini “provokasyon” olarak nitelendirdi.

Putin, Rusya’nın tarihi yakın ilişkilere sahip olduğu Hindistan’ı da överek Hindistan’ın uluslararası alanda gelecekte önemli bir rol oynayacağını kaydetti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Valday Kulübü tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

“Rusya’yı yok edip jeopolitik haritadan silmeyi asla başaramadılar ve gelecekte de başaramayacaklar.

(Batı’nın hegemonyasını koruma arzusunun aksine) Rusya, kendisi bir hegemon olmayacak, böyle bir planımız yok.

Liberal ideoloji, bugün tanınmayacak kadar değişti. Başlangıçta klasik liberalizm, her insanın özgürlüğünü istediğinizi söyleme, istediğinizi yapma özgürlüğü olarak anladıysa da, 20. yüzyılda liberaller, açık toplumun düşmanları olduğunu ve bu düşmanların özgürlüğünün sınırlandırılması, hatta ellerinden alınması gerektiğini söylemeye başladılar. Şimdiyse liberalizm absürt hale geldi, herhangi bir alternatif bakış açısı yıkıcı, propaganda ve demokrasi tehdidi ilan ediliyor.

Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısının, dünyadaki çeşitliliği yansıtacak biçimde değiştirilmesini değerlendirmemiz gerekiyor.

Mevcut sert çatışma koşullarında, bağımsız, kendine özgü bir medeniyet olan Rusya, Batı’yı hiçbir zaman düşman olarak görmedi ve görmüyor. Amerikan, Fransız, İngiliz ve Alman düşmanlığı gibi yabancı düşmanlığı tezahürleri, Rus düşmanlığı ve Yahudi düşmanlığı gibi ırkçılığın biçimleridir.

Yeni dünya düzeninin en başta yasalara ve hukuka dayanması, özgür ve adil olması gerektiğini düşünüyoruz. Küresel ve ticaret de daha adil ve açık hale gelmeli.

Rusya, uluslararası ödemelerin yapılması için de olmak üzere, yeni uluslararası finans platformları oluşturma sürecinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Bu platformlar bağımsız, siyasetten arındırılmış, otomatikleştirilmiş olmalı ve tek bir yönetim merkezine bağlı olmamalıdır. Bu yapılabilir mi? Elbette. Birçok ülkenin çabalarını birleştirmesini gerektiriyor. Ancak bunu yapmak mümkün.

Dünyada nükleer silahlar bulunduğu sürece bu silahların kullanılması tehlikesi de her zaman bulunacak.

Tarihi bir dönüm noktasındayız. Önümüzde muhtemelen, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden beriki en tehlikeli, en kestirilemez, fakat aynı anda da en önemli on yıllık dönem bulunuyor. İçinde bulunduğumuz durum şu anda bir ölçüde de büyük değişimlerin yaşandığı, devrimci bir dönem. Durumun böyle olması, tüm insanlığı tehdit eden bir krizler zincirine gebe. Bu karşıtlıkların yapıcı biçimde çözülmesiyse bugün en önemli, tarihi görevimizdir.

Rusya’nın Donbass ile ilgili bir şey yapması gerekiyordu, Rusya’nın kendi adına bir karar vermesi gerekiyordu, fakat Donbass’ın bağımsızlığını tanıyıp onları öylece bırakamazdık, zira bağımsız Donbass, Rusya’nın parçası haline gelmeden hayatta kalamazdı.

NATO’nun genişlemesi Rusya için kabul edilemezdi ve Batı bunu biliyordu, ancak görmezden geldi. NATO’nun genişlememesine ilişkin müzakereler basitçe reddedildi. Batı, Ukrayna’daki darbeyle pazularını esnetmek ve ‘evde patronun kim olduğunu göstermek’ istedi. Herkesi kendi saflarına çekmek istediler.

(Ukrayna konusunda ‘düşmanın hafife alındığı’ şeklinde bir hisse sahip olup olmadığı sorusu karşısında) Hayır, böyle bir hisse sahip değilim.

(Rusya ile Ukrayna arasında yaşananları bir iç savaş olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorusu üstüne) Kısmen evet, böyle değerlendirilebilir. Ukraynalılar ve Ruslar tek bir halk. Bu, tarihi bir gerçek. Ukrayna, yapay bir devlet. Ukrayna’nın egemenliğini garanti edebilecek tek ülke de, onu yaratan ülkedir, yani Rusya’dır. Ukraynalıların kendilerini ayrı bir halk olarak görmelerine gelince, buna sadece saygı gösterebiliriz.

Kısa bir süre öncesine kadar bir yarı-koloniye dönüşeceğimiz konusunda, Batı olmadan hiçbir şey yapamayacağımız konusunda endişeleniyorduk. Fakat hiç de endişe ettiğimiz gibi olmadı, hiçbir şey parçalanıp dağılmadı. Aksine, ekonomi temizlendi ve arınmış oldu.

Kiev rejimi, sürekli olarak nükleer silaha sahip olmak istediğini söylüyor. Zaporojye Nükleer Santrali’nde yaptıklarımızla ilgili sürekli konuşmalar var. Biz ne yapıyoruz ki? Bazen doğrudan, bazen de imada bulunarak nükleer santrale ateş açtığımızı söylüyorlar. Akıllarını yitirmiş olmalılar. Zira bu santrali biz kontrol ediyoruz ve orada bizim askerlerimiz var.

ABD’nin, kendi hakimiyeti dışında dünyaya verebileceği hiçbir şeyi yok.

İki tane Batı var: Birincisi, zengin bir kültüre sahip olan geleneksel Batı. İkincisiyse saldırgan ve kolonici Batı.

Erdoğan, her şeyden önce, belki de sadece Türkiye’nin, Türk halkının çıkarlarını ve Türk ekonomisinin çıkarlarını esas alan güçlü bir lider. Enerji konularındaki, TürkAkım’ın inşası konusundaki tutumu da büyük oranda bununla açıklanıyor.

(Erdoğan’ın kendisinin de başkalarından istifade etmeye çalışan bir lider olup olmadığı sorusu karşısında) Erdoğan, kendisini kullanmalarına ve üçüncü ülkelerin çıkarlarını gözetmeye zorlamalarına hiçbir zaman izin vermiyor. Ancak o, bizimle diyalogda da en başta kendi çıkarlarını koruyor. Onun başkalarını kullanmaya çalıştığını söyleyemeyiz, sadece kendisinin, hükümetinin, danışmanlarının en uygun bulduğu kararın alınması için mücadele ediyor.

Bu açıdan genel olarak Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan zor partnerler. Birçok karar, uzun ve zorlu anlaşmazlıklar, müzakereler sonucunda alınıyor, ancak her iki tarafta da bu anlaşmalara varma arzusu mevcut ve biz de, genelde bu anlaşmalara varıyoruz.

Bu açıdan Erdoğan, elbette tutarlı ve güvenilir bir partner. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın zor bir partner olduğunu ve her zaman kendi çıkarlarını, yani ülkesinin çıkarlarını gözettiğini söyledim.

Rusya ile Türkiye’nin turizm, inşaat ve tarım alanları da dahil pek çok kesişen çıkarı var. Şimdi de Avrupalı tüketiciler için Türkiye topraklarında bir gaz dağıtım merkezi kurulmasını teklif ettik. Türkiye tarafı bu teklifimizi kabul etti, tabii ki bunu yaparken her şeyden önce kendi çıkarlarını göz önünde bulundurdu.

Bir şeyden korkuyor olsaydım hiçbir şey yapamaz hâle gelirdim, davranışlarımı da bu düzenin anlayışları şekillendiriyor olurdu.

Rusya’nın çok sayıda dostu var, pek çok ülke, dışarıdan kendilerine bir şeyler dikte edildiği bu düzende yaşamaktan bıkmış durumda ve bizim bu dış güçlerle mücadelemizi görüyorlar.

Liz Truss, üstüne akıl yormadan, nükleer silahlar hakkında bir şeyler söyleyiverdi, böyle şeyler söylediği için çıldırmış olmalı. Washington, Truss’un söyledikleri ile arasına mesafe koyabilirdi, Truss’a katılmadıklarını söyleyebilirlerdi, fakat sessiz kalmayı seçtiler. Batılı ülkeler, başka ülkeleri ‘ayağa kalkmaya’ ve Rusya ile işbirliği yapmayı reddetmeye ikna etmek için böyle nükleer provokasyonlar kullanıyorlar.

Ukrayna’ya nükleer bir saldırı düzenlemeye ihtiyacımız yok, bunun siyasi veyahut askeri açıdan hiçbir manası ya da yararı yok.

Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir barış anlaşmasına ihtiyaç var, ama hiçbir şeyi dayatamayız ve dikte edemeyiz, Ermeni halkının anlaşmanın parametreleriyle ilgili her seçimini destekleyeceğiz, ama Bakü ile bu konuda anlaşmak gerekiyor.

Kiev rejiminin temsilcileri Rusya ile son Ukraynalıya kadar savaşmaya hazır, çaldıkları ve Batı’daki bankalarda tuttukları milyarları koruyorlar. Ukrayna askeri birliklerinin son zamanlarındaki kayıpları neredeyse hep 1’e 7 veya 1’e 8 oranına ulaşıyor. Kiev, insanlara acımıyor. Ukrayna’da, milliyetçiler ve neo-Naziler arasında kaynaşma yaşanıyor, bu aslında büyük bir sorun.

Putin, Rusya’ya karşı koyma bağlamında Çin’le ilişkileri bozan ABD’nin normal olduğu konusunda şüpheli olduğunu belirtti. Putin, “Bir gram fikir yok, sadece saçmalık ve kibir var.” dedi.

Çin lideri Şi Cinping’i, Ukrayna’da özel operasyon başlatma planlarımız konusunda uyarmadım.

G20’ye gidebilirim, henüz düşünme aşamasındayım.

Rusya’da kamulaştırmaya gerek yok, piyasa koşullarına göre ilerliyoruz.

Rusya, Ukrayna ile müzakerelere hazır olduğunu defalarca söyledi, ancak Kiev rejimi görüşmelere devam etmeme kararı aldı. Washington’daki politikacılar, Ukrayna sorununu diplomasi yardımıyla çok hızlı bir şekilde çözebilir, sadece bir sinyal göndermeleri yeterli.

Odessa, dünyanın en güzel şehirlerinden biri, aynı anda hem çatışma noktası hem çözümün sembolü olabilir.

(ABD ile diyalog hakkında) Her türlü sorunun çözüme hazırız.

Özel harekatın ana amacı Donbass’a yardımdı, lakin ordumuz eski Novorossiya’ya yaklaştığında, yerli sakinlerin beklentilerine karşılık vermememiz mümkün değildi.

Rusya’da, dış tehditlerle mücadele konusunda genel olarak tam mutabakat var. Genel olarak Rusya’da toplum için büyük konsalidasyon var.

(Avrupa)Her konuda Washington’u arayan partnerle konuşmak mümkün değil.”

Paylaşın

ABD’den Rusya’ya Yeni Yaptırımlar; Biden: Putin Çok Zor Bir Pozisyonda

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulama kararı alırken, ABD Başkanı Biden, Rusya Devlet Başkanı Putin’in  ‘çok zor bir pozisyonda’ olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / ABD, Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulama kararı aldı ve Washington’un Amerikalı üreticilerden askeri ve çift taraflı kullanılan teknolojiler alarak bunları Ruslar’a tedarik etmekle suçladığı bir ağı hedef aldı.

ABD Maliye Bakanlığı tedarik aracısı olmakla suçladığı Rus vatandaşı Yuri Yurieviç Orekhov’u ve iki şirketi Nord-Deutsche Industrieanlagenbau GmbH ve Opus Energy Trading LLC’yi yaptırım listesine aldı.

Maliye Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo yaptırımlar ve ihracat kısıtlamalarının geniş kapsamlı bir müttefikler koalisyonu tarafından uygulandığını ve Rusya’yı savaş için üretim ve teknoloji konusunda gittikçe daha zor durumda bıraktığını belirtti.

Adeyemo açıklamasında ”Çaresizlik Rusya’yı kalitesiz tedarikçilere ve eski ekipmanlara yönlendirdiği için bu çabaların savaş alanında doğrudan etkisi olduğunu biliyoruz” dedi.

Açıklamada bugünkü yaptırımların, 33 ülkeden maliye bakanları ve diğer ilgili kurumların üst düzey yetkililerinin geçen hafta yaptıkları, Rusya’nın askeri endüstriyel üretim kapasitesi ve hassas savunma tedarik zincirlerine yönelik uluslararası yaptırımların ve ihracat kısıtlamalarının görüşüldüğü toplantının ardından geldiği belirtildi.

Putin’in  ‘çok zor bir pozisyonda’

ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’dan ilhak ettiği bölgelerde sıkı yönetim ilan eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in  ‘çok zor bir pozisyonda’ olduğunu söyledi.

ABD’de 8 Kasım’da yapılacak Kongre ara seçimleri öncesi Beyaz Saray’da konuşan Başkan Joe Biden, enflasyon ve petrol fiyatlarının yanı sıra dış politikayla ilgili soruları yanıtladı.

Putin’in Ukrayna’nın ilhak edilen bölgelerinde ilan ettiği sıkı yönetim konusundaki bir soruya ise Biden, “Bence Putin çok zor bir pozisyonda. Şu anda yaptığı ise bunu (sıkı yönetim), Ukrayna halkına boyun eğdirmek için elindeki tek aracı kullanmasıdır.” yanıtını verdi.

Paylaşın

Ukrayna’da Birçok Kente Füzeli Saldırı; Putin: Misilleme Yaptık

Ukrayna’nın enerji, askeri ve iletişim altyapısına yönelik denizden, havadan ve karadan uzun menzilli yüksek hassasiyetli silahlarla saldırılar gerçekleştirdiklerini söyleyen Rusya Lideri Putin, saldırıların Kırım ile Rusya’yı bağlayan Kerç Köprüsü’nün bombalanmasına misilleme olarak yapıldığını ifade etti.

Haber Merkezi / Ukrayna’nın “terörist saldırılarının” devam etmesi halinde Moskova’nın buna yanıtının “sert ve tehditlerin düzeyiyle orantılı” olacağı uyarısında bulunan Putin, “Topraklarımıza terörist saldırı düzenleme girişimleri devam ederse, Rusya’nın tepkileri sert ve boyutları ortaya çıkan tehditler düzeyinde olacak. Bundan kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın.” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya ile Kırım’ı birbirine bağlayan Kerç Köprüsü’nde 8 Ekim’de yaşanan saldırının ardından toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.

Putin, Kerç Köprüsü’ndeki patlamayı “Rusya’nın sivil ve kritik altyapısına yönelik bir saldırı” olarak nitelendirdi.

Ukrayna’yı Rusya’ya yönelik “terör eylemleri yapmakla” suçlayan Vladimir Putin, “Saldırıyı Ukrayna istihbaratının organize ettiği açıktır. Kiev rejimi uzun süredir terör yöntemlerini kullanıyor” dedi.

Ukrayna’nın Rusya’daki Kursk Nükleer Güç Santrali’ne üç saldırı gerçekleştirdiğini de iddia eden Putin, nükleer santralde meydana gelen hasarların ciddi bir sorun yaşanmadan onarıldığını söyledi:

“Rusya’nın, Baltık Denizi altından geçen uluslararası gaz taşıma sistemlerinin patlama nedenlerini araştırması önerisine neden izin verilmediği iyi biliniyor. Ama hepimiz kimin bu suçtan nihai faydayı sağladığını biliyoruz.”

“Yanıtsız bırakmak artık mümkün değildi”

Rusya Devlet Başkanı, Ukrayna’nın başkenti Kiev’de bugün gerçekleştirilen füze saldırılarıyla ilgili de konuştu.

Ukrayna’nın söz konusu saldırılarını “yanıtsız bırakmanın artık mümkün olmadığını” belirten Vladimir Putin, bu sabah (10 Ekim) Ukrayna’nın enerji, askeri ve iletişim altyapısına yönelik uzun menzilli yüksek hassasiyetli silahlarla saldırı düzenlediklerini söyledi:

“Savunma Bakanlığının önerisi ve Genelkurmay Başkanlığının planı doğrultusunda, bu sabah Ukrayna’nın enerji, askeri ve iletişim altyapısına yönelik uzun menzilli yüksek hassasiyetli silahlarla saldırı gerçekleştirildi.”

Putin, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik benzer saldırıları devam ettirebileceği uyarısında da bulundu: “Eğer topraklarımıza yönelik terör eylemleri devam ederse, Rusya’nın yanıtı, Rusya’ya yönelik tehditlerle orantılı ve sert olacak. Bundan kimse şüphe duymasın.”

Alman Konsolosluğu da vuruldu

Rusya’nın Kiev’de düzenlediği saldırılarda bir füze, Alman Konsolosluğu’nun da bulunduğu binaya isabet etti.

Reuters haber ajansına göre Almanya Dışişleri Bakanlığı binanın vurulduğunu doğruladı. Saldırıda ölen ya da yaralanan olup olmadığı henüz bilinmiyor.

Alman Bild gazetesine konuşan bir bakanlık yetkilisi, binada vize merkezinin olduğu bölümün vurulduğunu ancak burada aylardır hizmet verilmediğini söyledi. Bild’e göre Rus füze saldırıları sırasında bölümde çalışan kimse yoktu.

Batılı liderlerden tepki

Rusya’nın bugün başlayan yoğun bombardımanından sonra Batılı liderler tepki mesajları yayımladı.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, saldırıyla ilgili derinden sarsıldığını söyledi.

İngiltere, saldırıyı “kabul edilemez” olarak nitelendirdi, Almanya ve Fransa liderleri Zelenskiy ile telefonda görüştü.

Moldova ise Rusya Büyükelçisini geri çektiğini ve Moskova’nın bazı seyir füzelerinin Moldova hava sahası üzerinde uçtuğunu açıkladı.

Zelenskiy: Bizi yeryüzünden silmeye çalışıyorlar

Ukrayna Devlet Başkanı Voladimir Zelenskiy, konuyla ilgili Telegram’dan yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Bizi yok etmeye ve yeryüzünden silmeye çalışıyorlar. Zaporijya’da evlerinde uyuyan insanlarımızı vuruyorlar. Dnipro ve Kiev’de işe giden insanları öldürüyorlar. Hava alarmları Ukrayna genelinde susmuyor. Füzeler vurmaya devam ediyor. Maalesef ölü ve yaralılar var. Lütfen barınaklardan ayrılmayın. Kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın. Dayanalım ve güçlü olalım.”

Zelenskiy, “Panik ve kaos istiyorlar, enerji sistemimizi yok etmek istiyorlar. Çaresizler” ifadelerini kullandı ve ikincil hedefin de insanlar olduğunu belirtti.

Ukrayna lideri, zamanlamanın ve hedeflerin Ukrayna’ya “mümkün olduğunca fazla hasar vermek için özel olarak” seçildiğini söyledi.

“Erdoğan ile Putin, Rusya ile Batı arasında müzakerelerin yapılması ihtimalini Astana’da görüşebilir”

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Ukrayna’daki çok sayıda bölgeye düzenlenen füze saldırılarının “özel askeri operasyon” kapsamında yapıldığını bildirdi.

Peskov, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya ile Batı arasında müzakerelerin yapılması ihtimalini Astana’da görüşebileceğini söyledi.

Peskov, başkent Moskova’da gazetecilere yaptığı açıklamada, Ukrayna’da devam eden savaşa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Rusya ile Batı arasında görüşmelerin Türkiye’de yapılıp yapılmayacağına dair net bir bilginin olmadığını belirten Peskov, “Bu tür müzakerelerin yapılması ihtimalini konuşmak için, bu görüşmenin amacını ve sonucunun ne olabileceğini anlamak, sonra da karar almak lazım.” dedi.

“Putin ve Erdoğan, Türkiye’nin Rusya ve Batı arasında Ukrayna konusunda müzakerelerin yapılması ile ilgili teklifini Astana’da görüşecek mi” sorusunu yanıtlayan Peskov, “Büyük olasılıkla.” ifadesini kullandı.

Ukrayna’da bu sabah düzenlenen füze saldırılarına ilişkin de Peskov, “Tüm bunlar özel askeri operasyon kapsamında oluyor. Elbette operasyonun önemli kısımları başkomutana bildirilmeden yürütülmüyor.” dedi.

Paylaşın

Nükleer Silah Tartışması: Putin Kullanırsa Batı’nın Planı Ne?

İsmini açıklamayan bir NATO diplomatı, Putin’in nükleer silah düğmesine basması durumunda, NATO’nun bazı önlemler ve yol haritaları üzerinde durduğuna dikkat çekerek, 3 senaryonun gündemde olduğunu söyledi: Tam ekonomik ambargo, siber saldırı, ABD’nin cevabı…

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş 24 Şubat’tan beri devam ederken uluslararası kamuoyunda nükleer silah ve atom bombası tartışması devam ediyor… Geçen haftalarda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in nükleer silah kullanma ihtimalini açık tuttuğunu vurgulaması sonrasında Batı dünyasında ve bölgedeki ülkelerde endişe artmaya devam ediyor.

Almanya’nın çok okunan gazetelerinden Bild’e konuşan üst düzey bir NATO diplomatı ismini açıklamadan olası senaryoları değerlendirdi. Rusya’nın nükleer silah kullanması durumunda NATO’nun bazı önlemler ve yol haritaları üzerinde durduğuna dikkat çeken yetkili 3 senaryonun gündemde olduğunu açıkladı.

Bild’e konuşan yetkili, Putin’in nükleer silah düğmesine basması durumunda Rusya’yı tam tecrit altına alarak ticaret ablukası uygulanmasının gündemde olduğunu açıkladı. Birinci seçeneğin bu olduğunu belirten yetkili, “Rus doğalgazı ve petrolüne tam ambargo uygulanacak. Bu da Rus ekonomisinin batı dünyasından tamamen uzaklaşması anlamına gelecek. Hammaddeleri için alıcı bulmak zorunda kalacaklar” dedi. Böyle bir durumda Rusya’nın Çin ve Hindistan’la yakınlaşması beklenirken, bu ülkelerin de yaptırım sebebiyle farklı bir şekilde hareket edebileceği öngörülüyor.

“Nükleer silah ile karşılık verilmeyecek”

Öte yandan Bild’e konuşan bir yetkili ise Rusya’nın olası bir nükleer silah kullanması durumunda büyük bir siber saldırıya geçeceğini söyledi. Alman Savunma Bakanlığı Yönetim Ekibinin eski lideri olan Nico Lang, “Putin’in nükleer silah kullanması durumunda ABD siber saldırı düzenleyerek telefon ve internet gibi ana iletişim ağlarını hedef alabilir” dedi.

Bild’e konuşan üst düzey NATO diplomatı da Biden yönetiminin Rusya’ya askeri karşılık vermesinin gündemde olduğunu dile getirdi. İsmini açıklamayan yetkili, “Eğer Putin, Ukrayna’ya nükleer silah kullanırsa ABD askeri yanıt verebilir” dedi.

Fakat yetkili ABD ve Batı ülkelerinin Rusya’nın nükleer saldırısına nükleer silah ile yanıt verilmeyeceğini ve geleneksel silahlarla saldırılacağını söyledi.

Paylaşın

Papa Francesco, Putin’e ‘Yalvardı’: Ukrayna’da Savaşı Durdur

Ukrayna’daki savaşın gidişatından, nükleer saldırı tehdidinden endişe duyduğunu belirten Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francesco, “Rusya Devlet Başkanı’na bu şiddet ve ölüm sarmalını durdurması için yalvarıyorum’’ dedi.

Her haftaki Pazar duasını genellikle İncil’den alıntı ve öğretilere ayıran Papa, bugün ise yalnızca Ukrayna’ya değindi.

BBC Türkçe’nin aktardığına göre, Vatikan’daki San Pietro Meydanı’nda yapılan dua öncesi Papa şunları söyledi:

“Ukrayna’daki savaşın gidişatı büyük endişe yaratacak kadar ciddi, yıkıcı ve tehdit edici bir hal almıştır… İnsanlığın bu korkunç ve akıl almaz yarası iyileşmek yerine, yayılma riskiyle daha fazla kanamaya devam ediyor.’’

İnsanlığın bir kez daha atom bombası tehdidiyle karşı karşıya olmasını ‘’absürt’’ diye niteleyen Papa, “Son günlerde uluslararası hukuk ilkelerine aykırı yeni eylemlerle ortaya çıkan vahim durumdan derin üzüntü duyuyorum. Nükleer tırmanma riski, dünya çapında kontrol edilemez ve yıkıcı sonuçlardan korkulacak kadar artıyor” dedi.

Papa, ‘’Savaşın asla bir çözüm olmadığını, sadece yıkım olduğunu anlamamız için daha ne kadar kan akması gerekiyor?’’ diye sorarak, ‘’Tanrı adına ve her yürekte yaşayan insanlık duygusu adına, derhal ateşkes çağrımı yineliyorum. Silahlar sussun’’ çağrısı yaptı.

Öncelikle Rusya lideri Vladimir Putin’e seslenen Papa şunları söyledi:

“Rusya Federasyonu Devlet Başkanı’na, kendi halkının iyiliği için de bu şiddet ve ölüm sarmalını durdurması için yalvarıyorum.

“Öte yandan, Ukrayna halkının maruz kaldığı saldırılar sonucunda çektiği büyük acılardan dolayı üzüntü duyarak, Ukrayna Devlet Başkanı’na ciddi barış önerilerine açık olması çağrısında bulunuyorum.

“Uluslararası toplumun tüm baş aktörlerine ve ulusların siyasi liderlerine, savaşa son vermek için ellerinden gelen her şeyi yapmaları ve diyalog girişimlerini teşvik edip desteklemeleri çağrısında bulunuyorum.”

Papa konuşmasında savaşı ‘hata’, ‘dehşet’ ve ‘çılgınlık’ diye niteledi ve ‘’Lütfen genç nesillerin savaşın kirli havasını değil, barışın sağlıklı havasını solumasına izin verin’’ dedi.

‘Moskova ile diyalog kanallarını açık tutmak istiyor’

Papa Francesco daha önce de Ukrayna’daki de dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde süren savaş ve çatışmaların durması yönünde defalarca çağrı yapmıştı.

Ancak Ukrayna konusunda Rusya yönetimine yönelik sert ifadelerden kaçınması bazı kesimler tarafından eleştirilirken, Vatikan’a yakın kaynaklarca Moskova ile diyalog kanallarını açık tutma niyetinin göstergesi olarak yorumlanıyordu.

Papa, Ukrayna işgali başladıktan hemen sonra protokollerin dışına çıkarak Rusya’nın Vatikan Büyükelçiliği’ne gitmiş ve kaygılarını şahsen iletmişti.

İlerleyen haftalarda da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill ile görüşmek için girişimlerde bulunmuş, ancak Rusya tarafından bu görüşmelere onay gelmemişti.

Son olarak da geçen ay Papa Francesco ile Patrik Kirill’in Kazakistan’da bir araya gelmesi beklenirken Kirill bu geziye katılmaktan vazgeçmişti.

Papa Kazakistan gezisinde de, Ukrayna işgaline destek veren açıklamalar yapan Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill’e gönderme olarak yorumlanan bir konuşma yapmış ve ‘şunları söylemişti:

“Şiddeti asla haklı göstermemeliyiz! Kutsalların, kutsal olmayanlar tarafından sömürülmesine izin vermemeliyiz! Tanrı barıştır ve her zaman barışa götürür, asla savaşa götürmez.”

Paylaşın

Avrupa Birliği: Putin Nükleer Silah Konusunda Blöf Yapmıyor

Ülkesini savunmak için nükleer silahlara başvurabilecekleri tehdidinde bulunan Rusya Devlet Başkanı Putin, aynı açıklamasında blöf yapmadığını da söylemişti. AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Borrell bu cümleye atıfla “Eğer insanlar blöf yapmadıklarını söylüyorlarsa bunu ciddiye almalısınız” dedi.

Yedinci ayındaki işgali sonlandıracak ve Ukrayna’nın bağımsızlığı ve egemenliğini koruyacak bir diplomatik çözümün kesinlikle bulunması gerektiğini de söyleyen Borrell, böyle bir çözüm olmazsa “başka bir savaş daha çıkar” görüşünü savundu.

Avrupa Birliği (AB) Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, BBC’ye yaptığı açıklamada savaşın tehlikeli bir noktaya ulaştığını söyledi.

Lyse Doucet’e konuşan Borrell, “Rus ordusu köşeye sıkışmış durumda ve Putin’in nükleer silah tehdidi ile buna tepki vermesi çok kötü” dedi.

Rusya son hafta içinde Ukrayna toprağı 4 bölgeyi ilhak etmek için harekete geçti ve kısmi seferberlik ilan etti.

Josep Borrell, yedinci ayındaki işgali sonlandıracak ve Ukrayna’nın bağımsızlığı ve egemenliğini koruyacak bir diplomatik çözümün kesinlikle bulunması gerektiğini de söyledi.

Borrell, böyle bir çözüm olmazsa “başka bir savaş daha çıkar” görüşünü savundu.

Rusya lideri Vladimir Putin, ülkesini savunmak için nükleer silahlara da başvurabilecekleri tehdidinde bulunmuştu.

Putin “yıkım yaratacak farklı silahları” bulunduğunu hatırlattığı açıklamasında “blöf yapmadığını da” vurgulamıştı.

Borrell bu cümleye atıfla “Eğer insanlar blöf yapmadıklarını söylüyorlarsa bunu ciddiye almalısınız” dedi.

Aynı konuşmada Putin 300 bin civarındaki yedek personeli silah altına almayı planladığını duyurmuştu.

Bunlar askeri eğitimi olan kişiler ve Vladimir Putin Ukrayna’daki savaş için gerekli kabiliyetlere sahip olanların çağırılacağını vurguladı.

Bunlara bazıları 60 yaşının üzerinde olan ve emeklilikten geri çağırılan subaylar da dahil.

Eylül ayı başında gelen karşı taarruzda özellikle Harkov kenti doğusunda  Ukrayna ordusu önemli kazanımlar elde etti.

Ülkenin lideri Volodimir Zelenskiy geri alınan toprağın büyüklüğünün sekiz bin kilometrekare olduğunu açıkladı.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres de, Güvenlik Konseyi’nin Ukrayna Savaşı konusunda yaptığı özel toplantıda, nükleer bir savaştan bahsetmenin “tamamen kabul edilemez” olduğunu söyledi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Putin’den Dikkat Çeken Karar: Rusya’da Kısmı Seferberlik İlan Edildi

Rusya’da kısmi seferberlik ilanını öngören kararnameyi imzaladığını söyleyen Vladimir Putin, bugün Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma ile üst kanadı Federasyon Konseyi’ne kısmi seferberlik önlemleri hakkında resmi olarak bilgilendirme yapılacağını kaydetti.

Washington, Londra ve Brüksel’deki siyasetçilerin Kiev’i askeri faaliyetlerini Rusya topraklarına taşımaya ittiğini söyleyen Putin, Batı’nın saldırgan Rusya karşıtı politikasında tüm sınırları aştığını vurguladı.

Öte yandan Putin, Batılı ülkelerin Ukrayna’da barışçıl çözüm istemediklerini vurgulayarak, “Batı barışçıl bir çözümden yana değil, Ukrayna’ya silah yığıyor. Toprak bütünlüğümüz tehdit edilirse Rusya mevcut tüm yolları kullanacak, bu bir blöf değil” dedi.

Sputnik Türkçe’nin aktardığına göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya halkına, Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC), Lugansk Halk Cumhuriyeti (LHC), Herson ve Zaporojye bölgelerinin sakinlerine hitaben yaptığı konuşmada, Rusya’da kısmi seferberlik ilanını öngören kararnameyi imzaladığını söyledi.

Putin konuşmasında, Batı’nın egemen, bağımsız kalkınma merkezlerini bastırmaya, Rusya’yı yok etmeye çalıştığını vurguladı. Kısmı seferberlik ilanını öngören kararnameyi imzaladığını söyleyen Putin, kısmi seferberlik faaliyetlerinin bugünden itibaren başlayacağını belirtti.

Putin, “Sadece şu anda yedekte bulunan ve her şeyden önce orduda görev yapmış, belirli askeri uzmanlıklara ve deneyime sahip olan vatandaşlar, kısmi seferberlik çağrısına tabi olacaktır. Askeri göreve çağrılanlar, birliklere gönderilmeden önce özel askeri harekat deneyimi dikkate alınarak mutlaka ek askeri eğitimden geçecek” dedi.
Seferberlik kapsamında özel askeri harekata katılan kişilerin ödeme ve sözleşmeli asker statüsü alacağını belirten Putin, kısmı seferberlik kararının bugünkü duruma uygun olduğunun altını çizdi.

Putin, bugün Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma ile üst kanadı Federasyon Konseyi’ne kısmi seferberlik önlemleri hakkında resmi olarak bilgilendirme yapılacağını kaydetti.

Putin, DHC ve LHC ile Herson ve Zaporojye bölgelerinin referandum kararları hakkında “Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerindeki, Zaporojye ve Herson bölgelerindeki sakinlerin büyük bölümünün geleceği hakkında alacağı kararı destekleyeceğiz” dedi.

‘Batı, Rusya karşıtı politikasında tüm sınırları aştı’

Washington, Londra ve Brüksel’deki siyasetçilerin Kiev’i askeri faaliyetlerini Rusya topraklarına taşımaya ittiğini söyleyen Putin, Batı’nın saldırgan Rusya karşıtı politikasında tüm sınırları aştığını vurguladı.

Sürekli olarak Rusya’ya ve Rusya halkına yönelik tehditler duyduklarına dikkat çeken Putin, “Batı’daki bazı sorumsuz siyasetçiler, Ukrayna’ya Kırım’ı ve Rusya’nın diğer bölgelerini vurma imkanı sunacak uzun menzilli saldırı silahları, sistemleri tedarik etme planlarından bahsediyor. Bu tür terör saldırıları, Batı’nın silahları da kullanılarak Rusya’nın Belgorod ve Kursk bölgelerindeki sınır yerleşimlerine halihazırda düzenleniyor. NATO, modern sistemleri, uçakları, gemileri, uyduları, stratejik İHA’ları kullanarak Rusya’nın güneyi boyunca gerçek zamanlı keşif gerçekleştiriyor” ifadelerini kullandı.

‘Bu bir blöf değil’

Öte yandan Putin, Batılı ülkelerin Ukrayna’da barışçıl çözüm istemediklerini vurgulayarak, “Batı barışçıl bir çözümden yana değil, Ukrayna’ya silah yığıyor. Toprak bütünlüğümüz tehdit edilirse Rusya mevcut tüm yolları kullanacak, bu bir blöf değil” dedi.

Paylaşın

Putin’e ‘Nükleer’ Uyarısında Bulunan Biden: Sakın, Sakın, Sakın!

Vladimir Putin’i savaşta kimyasal ya da taktiksel nükleer silah kullanma ihtimaline dair uyaran Joe Biden,  “Sakın, sakın, sakın böyle bir şey yapmasın. Durumu, II. Dünya Savaşı’ndan beri görülmemiş şekilde değiştirir” ifadelerini kullandı.

Joe Biden, Vladimir Putin’in böyle bir hamle yapması durumunda nasıl karşılık vereceği hakkında ise net konuşmadı.

Putin, 24 Şubat’ta verdiği askeri operasyon emriyle başlayan savaşın ardından NATO’nun saldırgan söylemlerini gerekçe göstererek ülkedeki nükleer alarm seviyesini yükseltmişti.

ABD Başkanı Joe Biden, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i nükleer ya da kimyasal silah kullanmaması konusunda uyardı.

ABD merkezli televizyon kanalı CBS News’taki “60 Minutes” programına katılan Biden, Putin’in savaşta kimyasal ya da taktiksel nükleer silah kullanma ihtimaline dair “Sakın, sakın, sakın böyle bir şey yapmasın. Durumu, II. Dünya Savaşı’ndan beri görülmemiş şekilde değiştirir” dedi.

Fakat Biden, Putin’in böyle bir hamle yapması durumunda nasıl karşılık vereceği hakkında net konuşmadı.

Cuma günü Beyaz Saray’da gerçekleştirilen söyleşide ABD Başkanı, programın sunucusu Scott Pelley’e şunları söyledi:

“Tam olarak nasıl hareket edileceğini bilsem, sana söyleyeceğimi mi düşünüyorsun? Tabii ki de söylemeyeceğim. Fakat böyle bir şeyin ciddi sonuçları olur. Dünyada bugüne dek görmedikleri kadar dışlanırlar. Yaptıklarının ölçüsü, karşılaşacakları yanıtın niteliğini belirleyecek.”

Putin, 24 Şubat’ta verdiği askeri operasyon emriyle başlayan savaşın ardından NATO’nun saldırgan söylemlerini gerekçe göstererek ülkedeki nükleer alarm seviyesini yükseltmişti.

Başta ABD ve Birleşik Krallık olmak üzere Batılı ülkelerse bunu tehlikeli bir hamle olarak eleştirmişti.

Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu’nun verilerine göre Rusya’nın elinde 5 bin 977, ABD’deyse 5 bin 428 adet nükleer savaş başlığı var.

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ukrayna’ya ABD ordusunun envanterinden 600 milyon dolarlık askeri yardım yapacaklarını ve bu paketin ek silah, mühimmat ve teçhizat içerdiğini cuma günü açıklamıştı.

Blinken, bu paketle birlikte Ukrayna’ya savaşın başından beri toplamda 15,8 milyar dolarlık yardım göndermiş olacaklarını belirtmişti.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

“Putin’e Bombalı Suikast Düzenlendi” İddiası

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e bombalı saldırı girişiminde bulunulduğu iddia edildi. Saldırı iddiası henüz Rus kaynakları tarafından doğrulanmazken, sosyal medyada TT oldu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e saldırı girişiminde bulunulduğu iddia edildi.

İngiliz gazetesi The Sun’ın Kremlin kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Ukrayna’daki savaş devam ederken Putin’in limuzinine saldırı girişiminde bulunulduğu belirtildi.

Gazete, kaynakların Putin’in arabasının sol ön tekerleğinde meydana gelen patlamanın ardından yoğun duman çıktığını söylediğini aktardı.

Haberde, Putin’in zarar görmeden güvenli bir yere götürüldüğü ve güvenlik servisinden çok sayıda tutuklama olduğu iddiası da gündeme getirildi.

Rusya’nın General GVR Telegram kanalına göre, 69 yaşındaki lider hakkındaki gizli bilgilerin sızdırıldığı iddiaları üzerine bazı korumalarının ortadan kaybolduğu belirtiliyor.

Kremlin karşıtı kanaldan yapılan yayında ise, Putin’in resmi konutuna geri döndüğü iddia edildi.

Haber henüz Rus kaynakları tarafından doğrulanmazken sosyal medyada TT oldu.

Paylaşın