Putin, Uzun Bir Savaşa Hazırlanıyor

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’da uzun bir savaşa hazırlandığına ve Rusya’nın Donbas’ta olası bir zaferinin savaşı sona erdirmeyeceğine inandıklarını söyledi.

Savunma İstihbarat Dairesi Direktörü Korgeneral Scott Berrier de savaşı şu anda ne Ruslar’ın ne de Ukraynalılar’ın kazandığını belirterek, yaşanan durumu “çıkmaz” olarak niteledi.

Haines ve Berrier, Senato İstihbarat Komisyonu’nda ABD’ye karşı dünya genelindeki tehditler konulu oturumda ifade verdi ve senatörlerin sorularını yanıtladı.

2 saati aşkın süren oturumda her iki istihbarat lideri de Ukrayna’daki savaşın kısa sürede sonlanmasını beklemedikleri şeklinde açıklamalar yaptı. Halka açık oturumun ardından bir de kapalı oturum düzenlendi.

“Önümüzdeki aylarda çatışmalar tırmanabilir”

Haines, Rusya’nın askeri operasyonlarını yeniden canlandırma çabası içine girecek olmasından dolayı gelecek bir iki ayda Ukrayna’da önemli boyutta çatışmaların yaşanacağı öngörüsünde bulundu.

Rusya Donbas’ı ele geçirse bile bunun savaşı bitirmeyeceğini ve Kiev’deki başarısız hamleden sonra Donbas’a odaklanmanın sadece “geçici bir değişim” olduğunu ifade eden Haines, “Cumhurbaşkanı Putin’in Ukrayna’da uzun bir savaşa hazırlandığı ve bu savaşta Donbas’ın ötesine geçen hedeflere ulaşma niyetinde olduğu değerlendirmesindeyiz” diye konuştu.

“Rusya güneyde kara köprüsü oluşturmak istiyor”

Haines, Putin’in Kırım ile Donbas bölgesi arasında bir kara köprüsü oluşturmak ve bu bağlantıyı Moldova’nın Transdinyester bölgesine de gelişmek istediği yönünde işaretler bulunduğunu dile getirdi. Bununla birlikte Haines, Rusya’nın daha fazla sayıda askeri seferber etmeden, bunu yapabilecek güçte olmadığını ifade etti.

Haines, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin jeopolitik düzende şok etkisi yarattığını, bununla birlikte Ukraynalılar’ın Moskova’nın beklediğinden daha büyük bir direniş sergilediğini ve Rusya’ya beklediği gibi hızlı bir zafer şansı tanımadığını söyledi.

“Putin daha sert yöntemlere başvurabilir”

Putin’in ABD ve Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya destek konusundaki kararlılığının zaman içinde zayıflayacağı inancında olduğunu belirten Haines, savaş uzadıkça gelişmelerin önümüzdeki aylarda nasıl bir seyir göstereceği konusunda kaygılar bulunduğunu belirtti.

Haines, “Putin’in amaçlarıyla Rusya’nın sahip olduğu konvansiyonel askeri kabiliyetleri arasında uyumsuzluk olduğu gerçekliğiyle yüz yüze kaldığını da düşündüğümüzde, bu demek oluyor ki önümüzdeki birkaç ayda daha öngörülmesi zor ve potansiyel bakımdan gerilimin daha tırmanabileceği bir yola doğru ilerliyor olabiliriz” dedi.

Haines, “Şu anki gidişat, Cumhurbaşkanı Putin’in sıkıyönetim uygulama, sanayi üretimini yeniden düzenleme ve hedeflerini başarmak için gereken kaynakları yaratmak için gerilimi tırmandırıcı askeri seçeneklere başvurmak dahil daha sert yöntemlere yönelmesi ihtimalini arttırıyor” ifadesini kullandı.

Rusya nükleer silah kullanır mı?

Haines bir soru üzerine Putin’in sadece, Rusya’ya karşı varoluşsal bir tehdit sezmesi durumunda nükleer silaha başvurabileceğini kaydetti. Her iki istihbarat lideri de yakın zamanda taktiksel nükleer silah kullanmasını öngörmediklerini söylerken, Putin’in nükleer güç kullanmadan önce gerilimi tırmandırmak için başvurabileceği diğer yöntemler olduğuna dikkat çekti.

Savunma İstihbarat Dairesi Başkanı Korgeneral Berrier de Ukrayna’daki savaşın bir çıkmazda olduğunu söyledi.

“Savaşı şu anda Ruslar da Ukraynalılar da kazanmıyor”

Berrier, “Ruslar kazanmıyor, Ukraynalılar da kazanmıyor, dolayısıyla ortada bir miktar çıkmaz var” ifadesini kullandı.

Scott Berrier bir soruyu yanıtlarken, şimdiye kadar 8 ila 10 Rus generalin savaşta öldürüldüğü bilgisini verdi.

Bununla birlikte, Moskova’nın “resmen savaş ilan etmesi ve genel bir askeri seferberlik ilan etmesi” durumunda bu durumun değişebileceğini belirten Berrier, Rusya’nın bunu yaptığı takdirde binlerce askerin daha savaşa katılacağını, bu askerlerin eğitim ve kabiliyet bakımından eksikleri bulunsa da insan gücü ve çok daha büyük miktarda mühimmat sağlayacaklarını kaydetti.

Berrier, motivasyon bakımından şu anda Ukraynalılar’ın Rus güçlerine göre daha güçlü bir durumda olduğunu belirtti.

“Çin Ukrayna’da olanları dikkatle izliyor”

Oturumda Çin’in Tayvan konusunda atabileceği olası adımlar da gündeme geldi. Çin’in Ukrayna’daki savaşta olup bitenleri dikkatle izlediğini belirten Amerikalı istihbarat liderleri, Rusya-Ukrayna savaşının şu an itibariyle Çin’in Tayvan konusundaki planlarını hızlandıracağını tahmin etmediklerini söyledi.

Haines, Çin’in, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna’ya destekte nasıl biraraya geldiğini görmekten şaşırdığını ve bunun Pekin’in Tayvan üzerinde olası askeri operasyon konusundaki hesaplarını etkileyebileceğini kaydetti.

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, Çin’in Tayvan’ı askeri bir eyleme başvurmadan almayı tercih edeceğini; ancak olası bir ABD müdahalesinde bile ordusunun üstün gelebilecek kabiliyette olmasını sağlamak için yoğun bir çaba sergilediğini söyledi.

Berrier de Pekin’in, Tayvan’a ilişkin hedeflerini başarmak için orduyu kullanmayı ilk seçenek olarak düşünmediğini kaydederek, “Çin Halk Cumhuriyeti’nin bunu güç yoluyla yapmayı tercih etmeyeceğine inanıyorum. Bence zaman içerisinde bunun barışçı bir şekilde olmasını tercih edeceklerdir” ifadesini kullandı.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Vladimir Putin’den ‘Küresel Savaş’ Uyarısı

Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanya’sına karşı 2. Dünya Savaşı’ndaki zaferinin kutlandığı “9 Mayıs Zafer Günü” dolayısıyla Moskova’daki Kızıl Meydan’da her yıl olduğu gibi bu yıl da askeri geçit töreni düzenlendi.

Devlet Başkanı Putin, tören alanında gazilerle tek tek tokalaştı. Konuşması sırasında hayatını kaybedenler anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

Törende konuşan Putin, “Rusya Ukrayna’da ‘kabul edilemez bir tehdit’ ile karşı karşıyaydı. Orada ana vatanımızın güvenliğini savunuyoruz.” dedi.

NATO’nun Rusya’ya komşu topraklarda konuşlanmaya başladığını belirten Putin, uzlaşma arayışlarına rağmen NATO ülkelerinin Moskova’nın çağrılarına kulak asmadığını söyledi.

Putin, “Kırım’a bir saldırı için hazırlıklar yapıldı, her şey neo-Nazilerle bir çatışmanın olacağını gösteriyordu. Bu kaçınılmazdı.” diye konuştu. Putin ayrıca, “küresel bir savaşın önüne geçilmesi için her şey yapılmalı” dedi.

Bu arada hava koşulları nedeniyle savaş uçaklarının yapacağı bazı gösterilerin iptal edildiği belirtildi.

Zelenskiy: Tek bir toprak parçasından dahi vazgeçmeyeceğiz

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy de İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanya’sının yenildiği 9 Mayıs’ın yıl dönümüne bir mesaj yayımladı ve Rusya’ya karşı verdikleri savaşı kazanacaklarını söyledi.

Yazılı açıklamada Zelenskiy, “Nazizme Karşı Zafer Günü’nde yeni bir zafer için savaşıyoruz. Yol çok zorlu ama ama kazanacağımızdan şüphemiz yok” dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, halkının tarihte birçok kez kendi topraklarını savunmak için savaştığını ve kendi yollarını çizen ‘özgür insanlar’ olduğunu vurguladı.

Stoltenberg: Avrupa’daki barış paramparça oldu

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise sosyal medya hesabından Zafer Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda, “Rusya’nın Ukrayna’daki yasadışı savaşı Avrupa’daki barışı paramparça ederken, NATO’daki transatlantik bağımızı, değerlerimizi korumak ve insanlarımızı güvende tutmak her zamankinden daha önemli” diye yazdı.

Paylaşın

Putin, İsrail Yönetiminden Kudüs’te Rusya’ya Söz Verilen Kiliseyi İstedi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İsrail Başbakanı Naftali Bennett’e yazdığı bir mektupla önceki yönetimden sözünü aldığı Kudüs’teki Alexander Avlusu Kilisesi’nin kontrolünü talep etti.

Batının Ukrayna işgali nedeniyle Rusya’ya yaptırım uyguladığı bir zamanda, arazinin mülkiyetinin Moskova’ya devredilmesi İsrail için diplomatik sorunlara neden olabilir.

Putin’in bu mektubu, Rusya’yı savaş suçları işlemek ile itham eden İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’e Rus Dışişlerince sert tepki verilmesinden bir gün sonra yazıldı.

Rus Dışişleri Bakanlığı Lapid’i, İsrail’in Ukrayna’da olanları Filistinlilerle kendi çatışmasını örtbas etmek için kullandığını ileri sürdü ve pazar günü İsrail’in Rusya Büyükelçisi Alexander Ben Zvi dışişlerine çağrıldı.

Alexander Nevsky Kilisesi ve Kutsal Üçlü Katedrali olarak da bilinen ‘Alexander Avlusu’, Kudüs’ün Eski Şehri’nin Hristiyan Mahallesi’nde yer alıyor.

Devir gerçekleşti ancak İsrail mahkemesi iptal etti

Eski başbakan Benjamin Netanyahu Putin’e, uyuşturucu suçlamasıyla bir Rus hapishanesinde tutulan İsrailli bir kadın olan Naama Issachar’ın serbest bırakılmasına yardım etmek amacıyla yapılan bir dizi jestten biri olarak, 2020’de Rusya’nın dönüm noktası olan bu yeri devralabileceğine söz vermişti. Bu olaydan kısa bir süre sonra da kilisenin tapusu Rus hükümeti olarak kayıtlara işledi.

Avlu, uzun zamandır Ortodoks Kilisesi örgütleri arasındaki bir anlaşmazlığın parçasıydı ve bu nedenle Kudüs Bölge Mahkemesi, mart ayında mülkiyetin Rus hükümetine devrini iptal etti.

İsrail hükümeti ise bugünkü Rusya Federasyonu’nun, Osmanlı yönetimi sırasında malik olarak kayıtlı olan Rus İmparatorluk Hükümeti’nin halefi olduğunu savunuyor.

Stepaşin: İsrail iki taraflı oynuyor

Mevcut Rus hükümetine verilene kadar avlunun sahibi olarak görünen Ortodoks Filistin Kutsal Topraklar Cemiyeti, mülkiyet devrinin siyasi olduğunu savunarak dava açmıştı. Hakim Kaduri, konu diplomatik bir mesele olduğu için Başbakan Naftali Bennett’in nihai kararı vermesi gerektiğini söyledi.

Eski Rusya başbakanı ve Ortodoks Filistin İmparatorluk Cemiyeti başkanı Sergey Stepaşin, son günlerde İsrail’e yaptığı bir ziyarette, Rusya’nın “avlunun iadesi için savaştığını ve bunun zor olduğunu” söyledi. Stepaşin, İsrail’i “iki taraflı oynamakla” suçladı.

(Kaynak: Euronews)

Paylaşın

Biden, Putin’i ‘Soykırımla’ Suçladı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, Ukrayna’da yaşananları ilk kez soykırım olarak niteledi. Iowa Eyaleti’ne yaptığı ziyaret sırasında açıklamalarda bulunan Başkan Biden, “Olanlara soykırım diyorum, zira gün geçtikçe daha da açık ve net anlaşılıyor ki Putin Ukraynalı olabilme düşüncesini bile ortadan kaldırmayı deniyor” diye konuştu.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Biden, soykırım suçu işlendiğine dair kanıtların arttığını da belirterek, “Durum geçen haftakinden daha başka görünüyor. Kelime anlamıyla, Rusların Ukrayna’da yaptıklarına dair gün geçtikçe daha da çok kanıt ortaya çıkıyor” diye konuştu. ABD Başkanı, sonuç olarak uluslararası düzeyde bir soykırım suçu işlenip işlenmediğine hukukçuların karar vereceğinin altını da çizdi, ancak kendisinin işlenen suçları soykırım olarak gördügünü ifade etti.

Iowa ziyaretine zamlar damgasını vurdu

Son 40 senenin en yüksek enflasyonunun kaydedildiği ABD’de Başkan Joe Biden’in bölgeye ziyaretine zamlar damgasını vurdu. Biden Menlo kentine ziyaretinde ülkede tüketici fiyatlarında kaydedilen rekor zamlara değindi ve artan fiyatları Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya açtığı savaş ile ilintilendirdi. Biden halka seslenişinde, “Sizin aile bütçeniz, aracınıza yakıt doldurmanız bir diktatörün dünyanın diğer yarısında savaş ilan etmesine ve soykırım yapmasına bağlı olmamalı” diyerek Putin’i sert biçimde eleştirdi. Demokrat Partili Biden, ABD’nin ve partnerlerinin Putin’in ABD’li, Avrupalı ve diğer bölgedeki ailelere karşı enerji kaynaklarını silah olarak kullanmasını engellemek için ellerinden geleni yaptıklarını da söyledi.

Zelenskiy’den Biden’a övgü

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya’nın Ukrayna’da yaptıklarını açıkça soykırım olarak nitelemesinden dolayı Biden’i övdü. Twitter’dan yaptığı açıklamada Zelenskiy, “Kötüye karşı dirayet göstermek isteniyorsa olanları adıyla anmak önemli” diye vurguladı.

Ukrayna lideri, Rus güçlerinin ülkesi Ukrayna’daki pek çok kentte sivillere yönelik yaptığı katliamı daha önce zaten soykırım olarak nitelemiş ve Putin’i soykırım suçu işlemekle suçlamıştı.

ABD yönetimi ise Ukrayna’daki savaşla ilgili soykırım kelimesini anmaktan şimdiye kadar kaçınıyordu. Başkan Biden’in güvenlik danışmanı Jake Sullivan, Kiev yakınlarındaki Buça kentinde sokaklarda cesetleri bulunan sivillere dair görüntülerin ortaya çıkmasının ardından savaş suçu işlendiğinden bahsetmiş, ancak soykırım kavramını kullanmaktan çekindiği dikkat çekmişti.

Leningrad benzetmesi

Bu arada Ukrayna lideri Zelenskiy, Rusya’nın yoğun saldırılarıyla kentin büyük kısmının enkaza döndüğü, stratejik öneme sahip liman kenti Mariupol’de olanları 2. Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından etrafı çevrilen Leningrad kuşatmasına benzetti. Öte yandan Almanya’da hükümetin bazı üyeleri Ukrayna’ya ağır silahlar verilmesi yönündeki ısrarlarını artırıyor.

Yabancı ülkelere silah nakliyatından da sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Kiev’e daha hızlı silah gönderilmesi için baskı yapılor. Dün Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da, Ukrayna’ya ağır silah gönderilmesi gerektiğini açıklamıştı.

Paylaşın

Putin’den Askeri Operasyon Açıklaması: Amaçlarımıza Ulaşacağız

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Voctochny Uzay Üssü’nde yaptığı konuşmada “Amaçlarımıza ulaşacağız. Buna hiç şüphe yok. Hedeflerimiz kesinlikle çok net ve asil. Asıl hedefimiz Donbas bölgesindeki halka yardım etmek” dedi.

Haber Merkezi / Vladimir Putin, Rus birliklerinin Moskova’nın Ukrayna’daki askeri harekatını, cesur ve etkin bir şekilde icra ettiğini ve en modern silahları kullandığını söyledi.

Tass’ın haberine göre Putin, Rusya’nın ülkeyi korumak için Ukrayna’daki askeri operasyondan “başka seçeneği olmadığını” belirtti ve Rus güçlerinin amaçlarına ulaşacağını vurguladı.

Putin Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko’nun da katıldığı törende Moskova’nın dünyadan izole olmak istemediğini vurguladı ve Rusya ile Belarus’un uzay projelerinde işbirliği yapacağını da ekledi.

Ukrayna’dan kaçanların sayısı 4,5 milyonu aştı

Öte yandan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), 24 Şubat’ta başlayan Rusya saldırılarının ardından Ukrayna’daki mülteci krizine ilişkin verileri paylaştı.

Açıklamaya göre, 24 Şubat-9 Nisan döneminde yarıdan fazlası Polonya’ya olmak üzere 41 milyon nüfusa sahip ülkeden 4 milyon 503 bin 954 kişi komşu ülkelere geçti.

Komşu ülkelere geçişler şöyle oldu:

  • Polonya – 2 milyon 593 bin 902
  • Romanya – 686 bin 232 kişi
  • Macaristan – 419 bin 101 kişi
  • Moldova – 410 bin 882 kişi
  • Rusya – 404 bin 418 kişi
  • Slovakya – 314 bin 485 kişi
  • Belarus – 19 bin 96 kişi
  • Donetsk ve Luhansk bölgelerinden de 21-23 Şubat’ta 113 bin kişi Rusya’ya geçti.

7,1 milyon kişi yerinden edildi

Ukrayna’dan komşu ülkelere gidenlerden yüz binlercesinin buralardan da diğer Avrupa ülkelerine geçtiği biliniyor. BM’ye bağlı Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Ukrayna içinde 7,1 milyon sivilin yerinden edildiğini açıklamıştı.

En az 1793 sivil hayatını kaybetti

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin açıklamasında, Rusya-Ukrayna savaşında 24 Şubat-9 Nisan’da en az 1793 sivilin yaşamını yitirdiği, 2 bin 439 sivilin yaralandığı da bildirildi. Sivil ölü ve yaralı sayısının tespit edilenden çok daha yüksek olabileceği vurgulandı.

Sivil kayıpların çoğunun, ağır topçu ve çok namlulu roketatar sistemlerinden yapılan bombardımanlar ve hava saldırıları dahil olmak üzere, geniş etki alanına sahip patlayıcı silahların kullanılmasından kaynaklandığı ifade edildi.

NOT: BM, Ukrayna’da sivil kayıplara ilişkin sadece teyit edebildiği rakamları açıklıyor. Ukrayna makamlarına göre ise hayatını kaybeden sivillerin sayısı ise çok daha fazla.

Paylaşın

Vladimir Putin, Savaşı Bitirmek İçin Ne Talep Ediyor?

Rusyalı ve Ukraynalı müzakereciler, Ukrayna’daki savaşa son vermenin yollarını aramak üzere İstanbul’da bir araya geldi. İki taraf da kendi pozisyonlarına dair daha önce açıklamalar yapmıştı.

Ukrayna, Moskova’nın tarafsızlık talebini düşüneceğini, ancak topraklarından taviz vermeyeceğini açıkladı. Rusya ise Ukrayna’dan “Nazilerden arınma” ve “silahsızlanma” talep ediyor, ancak bunların ne anlama geldiğine dair pek açıklama yapmıyordu.

Beş haftadır süren bombardımanda, Ukrayna’da birçok kent yıkıma uğradı, binlerce kişi öldü ve 10 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Peki Putin savaşı bitirmek için ne istiyor?

Rus tarafının müzakerelerde öne sürebileceği talepleri derledik.

‘Ukrayna’nın tarafsızlığı’

Batının askeri ittifakı NATO’nun genişlemesi bağlamında Rusya uzun zamandır Ukrayna’nın “tarafız” kalmasını talep ediyordu.

Bazı uzmanlar Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin “asıl nedeninin” bu olduğunu söylüyor.

Japonya’daki Waseda Enstitüsü’nden tarafsızlık uzmanı Pascal Lottaz’a göre, Rusya muhtemelen Ukrayna’dan hiçbir zaman NATO’ya katılmayacağı teminatı vermesi ve Rusya ile bu konuda ikili anlaşma imzalamasını isteyebilir.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, tarafsızlık konusunu tartışmaya hazır olduklarını söyledi. Ancak Ukrayna’nın ileride Avrupa Birliği’ne katılması ihtimaline açısından bunun ne anlama geldiği net değil.

AB üyeliği karşılıklı güvenlik garantileri ile gündeme gelecektir. Ukrayna ve Rusya’nın bu durumu nasıl değerlendireceği de net değil.

Zelenskiy, Ukrayna’nın tarafsızlığı konusunun düşünülebileceğini söyledi

‘Silahsızlanma’

Bu, NATO veya Avrupalı ortaklardan yoksun ve silahlardan arındırılmış bir Ukrayna’nın yeni bir Rus işgaline karşı çok savunmasız olacağı için bir başka sorunlu noktayı oluşturabilir.

Ancak Lottaz, bu talebin en önemli noktasının Ukrayna ordusunu dağıtmak değil, Rusya’nın güvenliğini tehdit edebilecek saldırı veya nükleer silahlara, özellikle de NATO silahlarına sahip olmamasını sağlamak olduğuna inanıyor.

Bu konuda emsal, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Japonya’nın kendi savunma gücünü yeniden oluşturma kararına ABD’nin de destek vermesi. O zamandan beri Japon ordusunun uluslararası anlaşmazlıkları çözmek için savaşı bir araç olarak kullanması anayasal olarak yasak.
Karşılığında Japonya ve ABD ikili bir anlaşma imzaladı ve Japonya güvenliği için ABD’ye bağımlı hale geldi.

Lottaz, Rusya’nın taleplerinin bu kadar ileri gitmeyeceğine inanıyor ve muhtemelen Ukrayna’nın sahip olabileceği herhangi bir saldırı kabiliyetini ortadan kaldırmaya odaklanıyor.

‘Nazilerden arındırma’

Putin, Ukrayna hükümetini neo-Nazi grupların güdümünde olmakla suçluyor. Siyasi gözlemciler ise bu iddiayı temelsiz buluyor.

Ancak Vladimir Putin, bu suçlamaları yaparak Hitler’in Sovyetler Birliği’ne saldırısıyla ilgili güçlü anıları canlandırmaya ve doğu Ukrayna’daki Rus ayrılıkçılara yönelik saldırılarla paralellikler kurmaya çalışıyor.
Nazi suçlaması, büyükanne ve büyükbabası İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı savaşan Yahudi bir aileden gelen Ukrayna lideri Zelenskiy’ye kişisel bir hakaret gibi gelebilir.

Lottaz, “Nazilikten arındırma”nın muhtemelen “rejim değişikliği için kullanılan Rus jargonu” olduğunu, ancak Ukrayna kuvvetleri savaştıkça ve Rus birliklerinin ilerlemesini durdurdukça bu ihtimalin daha da uzaklaştığını söylüyor.

Rusya itibarını korumak için Zelenskiy’nin iktidarda kalmasını kabul edebilir, ancak direnişte kilit rol oynayan aşırı sağcı Azak Taburu’nun ulusal muhafız birliğinden çıkarılmasında ısrar edebilir.

Lottaz, bunun “küçük bir adım” olacağını ve “muhafız birliklere zarar vermeyeceğini” söylüyor.

Donetsk ve Luhansk

Rusya, İstanbul’daki müzakerelerin ardından Ukrayna’nın başkenti Kiev’e yönelik saldırıları “önemli ölçüde” azaltmayı içeren yeni bir askeri strateji açıkladı.

Rusya esas olarak Ukrayna’nın doğusunda ayrılıkçıların kontrolündeki doğu Rusça konuşulan bölgelere odaklanacak.

Moskova, Ukrayna’nın, çatışmanın merkezinde yer alan Donbas nehri havzasındaki Donetsk ve Luhansk bölgelerindeki bu ayrılıkçı yerleşim bölgelerinden vazgeçmesini talep edebilir.

Kırım

Moskova, Ukrayna’dan Kırım’ın ilhakını resmen kabul etmesini de talep edebilir.

Kırım Yarımadası 2014 yılında Rusya tarafından işgal ve ilhak edildi ve fiilen Moskova tarafından yönetiliyor.

Kiev bu talebi kabul ederse, Ukrayna için büyük bir toprak kaybı olur.

Putin iktidara gelmeden önce 1997’de yapılan Rus-Ukrayna anlaşması, Kırım’ın Ukrayna’nın egemenliğinde olduğunu kabul etmişti.

Rusçanın korunması

Kremlin ayrıca Ukrayna’da Rus dilinin kullanımının korunacağına dair güvence talep edebilir.

2014 yılında Moskova ile ihtilafın yoğunlaşmasından bu yana Rusça Ukrayna’da siyasi bir tartışma konusu haline geldi.

2017’de Ukrayna mahkemeleri okullarda Rusça öğretimini yasakladı ve o zamandan beri ülkede Rusça kullanımını kısıtlayan başka yasalar çıktı.

Ocak ayından bu yana, Ukrayna’daki tüm ulusal gazete ve dergilerin Ukraynaca yayınlanması gerekliliği getirildi.

Putin’in tüm bu konulardaki talepleri ne olursa olsun, siyasi gözlemciler Ukrayna ile Rusya arasında bir barış anlaşmasının müzakere edilmesinin uzun zaman alabileceğini söylüyorlar.

Ancak her iki ülkenin de barış anlaşmasına ihtiyacı var.

Ukrayna açısından daha fazla sivilin ölmesini engellemek, şehirlerinin yıkılması yüzünden ortaya maddi kayıpları kontrol altına almak ve komşu ülkelere mülteci akışını durdurmak önemli.

Rusya içinse mesele, çatışmalarda asker kayıplarını önlemek ve Batı’nın uyguladığı ve Rus halkını etkileyen ekonomik yaptırımların sonuçlarını hafifletmek.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Vladimir Putin’in Önündeki Beş Senaryo

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin üzerinden ortalama bir ay geçti. Almanya’nın çok okunan tabloid gazetelerinden Bild, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın gidişatı ile ilgili kapsamlı bir analiz hazırlayarak olası senaryoları masaya yatırdı.

“Putin’in Ukrayna’daki kanlı savaşı böyle bitebilir” başlığıyla kullanılan haberde, savaşın olası bitiş senaryoları mercek altına alındı.

  • Putin kazanırsa;

Bild gazetesi, bunu “felaket senaryosu” olarak yorumlarken, “Kremlin liderinin hayalleri gerçek olur. Kiev’in meydanında kırmızı, mavi ve beyaz bayrağın dalgalanması, başkanlık sarayının işgal edilmesi ve parlamentoya yeni vekiller getirilmesi olası. Ayrıca üst düzey Ukraynalı siyasetçileri ve direnenleri toplama kamplarına gönderebilir. İçerde baskıcı bir rejim olur ve dışarıdan da Putin’e bağlı bir yönetim olarak hem Baltık ülkelerine hem de Polonya’ya tehdit oluşturabilir” yorumunu yaptı.

Fakat gazete, Rus ordusunun savaşın başından beri Ukrayna’daki büyük kentleri ele geçiremediğine dikkat çekerken, “Neyse ki bu seçeneğin gerçekleşmesi imkansız” yorumunu yaptı.

  • Rusya çekilirse;

Bild gazetesi, Putin’in asla yenilgiyi kabul etmeyeceğini yazarken, Rusya Devlet Başkanı’nın imajını korumak için Donbas bölgesinde bazı toprakları ele geçirerek savaşı bırakmasının da bir senaryo olduğunu aktardı.

Mariupol’un için kritik bir önemi olduğuna dikkat çekilirken, “Putin, Mariupol’ü ele geçirirse askerlerine eve ‘zaferle’ dönmesine fırsat sağlayabilir” denildi. Bild gazetesi, bu olasılığın gerçekleşme ihtimali olduğunu yazarken, “Bu uygun. Kendini Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu olarak konumlandıran Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cuma günü Putin’in ateşkes yapmasını istemişti. Erdoğan Putin’e, ‘Artık barış için atılacak adımın mimarı sen olmalısın demeliyiz’ demiş ve ‘Onurlu bir çıkış yap’ ifadesini kullanmıştı” hatırlatmasını yaptı.

  • Putin kaybederse;

“Rusya ordusu ilerleme kaydedemez, Rusya ekonomisi çökerse, Rusyalılar ayaklanırsa, Putin yenilmiş olur” diyen Bild gazetesi, Batı ülkelerinin ekonomik yaptırımlarının Rusya’da da hissedildiğini aktardı. Rusya içinde de birçok insanın savaşa karşı olduğuna dikkat çekti. Bild gazetesinde yer alan analizde bu olasılık ile ilgili olarak, “Şu an için bu çok olası değil fakat imkansız da değil. Savaş uzarsa bunun ihtimali artar” yorumunu yaptı.

  • Müzakerelerden sonuç çıkarsa;

Bild, “Ukrayna direnmeye devam ederse Putin savaşı kazanamayacağını anlayarak müzakere masasına oturabilir. Müzakerede Ukrayna’nın Kırım’dan vazgeçmesinin istenmesi ve Ukrayna’nın NATO ya da AB ile yakınlaşmasının da engellenmesi amaçlanabilir” yorumunu yaptı. Gazete, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin de çözüm için referanduma gidilmesinin olası olduğunu söylediğine dikkat çekti. Bild, bu senaryonun da olası olduğunu fakat savaşın gidişatına bağlı olduğunu aktardı.

  • Bitmeyen savaş;

Şu an Ukrayna’nın birçok noktasında çatışmalar devam ediyor… Rusya, Kiev’i bombalamaktan çekinmezken, 24 Şubat’ta başlayan Rusya-Ukrayna savaşının en kötü senaryosunun savaşın bitmemesi olduğu belirtildi. Bild, savaşın bitmemesinin olası olduğuna da dikkat çekerken, “Eğer Putin, bütün uyarılara ve çağrılara rağmen savaşa devam ederse Rusya ikinci bir Afganistan’la karşılaşır. Sovyetler Birliği de Afganistan’da 10 yıl savaşmış ve ciddi kayıplar vermişti” ifadesine yer verdi.

Paylaşın

Putin’in Ruble Manevrası Avrupa’da Tansiyonu Yükseltti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün başkent Moskova’daki kabine toplantısından sonra “dost olmayan ülkelere” doğal gazı ruble karşılığında satma kararı aldıklarını açıklaması, Rus gazına bağımlı olan Avrupa ülkelerinde endişeye neden oldu.

Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, ruble kararının anlaşmaların ihlali olduğunu belirterek atılacak adımlar konusunda Alman hükümetinin Avrupalı ortaklarıyla görüşeceğini söyledi.

Avrupa’da enerji şirketlerini endişelendiren bu karara karşı ekonomistler de uyarıda bulundu. Almanya’daki Heinrich-Heine Üniversitesi Rekabet Ekonomisi Ensitüsü’nden Prof. Dr. Jens Südekum, Moskova’nın kararının”ekonomik savaşı tırmandıracağı” değerlendirmesini yaptı.

Südekum, ödemede para birimi değişikliğinin anlaşmaların açık bir ihlali olduğunu söyledi. Batı ülkelerinin bir şekilde buna tepki göstermesi gerektiğini vurgulayan Südekum, “Rusya’dan enerji ithalatına ambargo uygulanması şimdi daha olası hale gelmiş durumda” dedi.

Gelecekteki Gaz (Zukunft Gas) adlı Alman enerji şirketleri birliğinin başkanı Timm Kehler de Rusya’nın gaz sevkiyatını sadece ruble karşılığında yapacağı haberinin doğal gaz piyasasında büyük bir endişeye yol açtığını söyledi.

Kararın sonuçlarını henüz öngöremediklerini belirten Kehler, bunun aynı zamanda Rusya’ya yönelik yaptırımların etkili olduğunu ve Putin’i baskı altına aldığını gösterdiğini ifade etti.

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksander Novak ise Batı’yı olası bir enerji boykotuna karşı uyardı. Böyle bir adımın dünya genelinde petrol ve doğal gaz piyasalarının çökmesine neden olacağını savunan Novak, petrolde küresel piyasalarda şu anda zaten darboğaz yaşandığını ifade etti.

Novak, dizel darboğazının Avrupa’yı tehdit ettiğini belirterek stokların 2008 yılından bu yana en düşük seviyede olduğunu kaydetti.

AB ve ABD’nin ek yaptırım planı

Brüksel’de bugün toplanan Avrupa Birliği (AB) devlet ve hükümet başkanları ise bugün Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile birlikte Rusya’ya karşı ek yaptırım kararları almaya hazırlanıyor. Ancak bu konuda AB ülkeleri arasında görüş ayrılıkları var.

Alman sanayicileri de yeni ekonomik yaptırımlara sıcak bakmıyor. Alman Sanayiciler Birliği (BDI), liderleri karar almada aceleci davranmamaları yönünde uyardı. BDI Başkanı Siegfried Russwurm, “AB, kısa vadede kapsamlı bir enerji ambargosuna hazır değil” şeklinde konuştu. Russwurm, böyle bir kararın AB’nin tutarlılığı ve hareket kabiliyetini ekonomik ve siyasi olarak riske atabileceği uyarısında bulundu.

Rusya’nın doğal gazı ruble karşılığında satma kararının ayrıntılarını bir hafta içinde açıklaması bekleniyor. Rus devletine bağlı enerji şirketi Gazprom da alınan karara uyacağını ve gerekli değişiklikleri yapacağını açıkladı.

Putin açıklamasında değişikliğin para birimi ile ilgili olduğunu, doğal gaz miktarı ve fiyatlar açasından anlaşmadaki yükümlülüklerin esas alınacağını ifade etmişti. Rusya’nın “dost olmayan ülkeler” olarak onayladığı listede ABD, AB ülkeleri, İngiltere, Japonya, Kanada, Norveç, Singapur, Güney Kore, İsviçre ve Ukrayna yer alıyor.

Paylaşın

Zelenskiy’den Putin’e: NATO Üyeliğinden Vazgeçmeye Hazırız

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le doğrudan barış görüşmeleri gerçekleştirme isteğini yineledi. Ukrayna medyasına konuşan Zelenskiy, Putin’le “her türlü formatta” görüşmeye hazır olduğunu ifade etti.

Ukrayna lideri, Putin’le yüz yüze görüşmediği takdirde Rusya’nın gerçekten savaşı sonlandırmak isteyip istemediğini anlamanın imkânsız olacağını söyledi.

Ateşkes sağlanması, Rus askerlerinin çekilmesi ve Ukrayna’nın güvenliğinin garanti edilmesi karşılığında kendilerinin de NATO üyeliği arayışına son vereceklerini taahhüt etmeye hazır olduklarını belirten Zelenskiy şu ifadeleri kullandı:

“Bu, herkes için uygun bir uzlaşma olur: NATO konusunda bizimle ne yapacağını bilemeyen Batı için de, güvenlik garantileri isteyen Ukrayna için de ve NATO’nun daha fazla genişlemesini istemeyen Rusya için de.”

Kırım ve Donbas’ın statüsü

Putin’le görüştüğü takdirde, Rusya’nın işgal ettiği Kırım ve Rusya destekli ayrılıkçıların kontrolündeki Donbas bölgesinin statüsünün de tartışılabileceğini belirten Zelenskiy, “Rusya Devlet Başkanı’yla yapacağım ilk görüşmede bu konuları tartışmaya açmaya hazırım” dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı, “Böyle bir fırsatım olursa ve Rusya da isterse, bu sorunların tamamını ele alabiliriz. Hepsini çözer miyiz? Hayır. Ama kısmen başarabilme, en azından savaşı durdurma şansımız var” diye konuştu.

Kırım’ı 2014 yılında ilhak eden Rusya, geçen ay da Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesindeki ayrılıkçıların ilan ettiği “Donetsk Halk Cumhuriyeti” ve “Luhansk Halk Cumhuriyeti”nin bağımsızlıklarını tanımıştı.

Sovyetler Birliği’nin çökmesinin ardından Ukrayna topraklarında kalan Kırım ve Donbas’ın merkezinde olduğu sorunlar, Moskova ile Kiev arasındaki gerilimi 24 Şubat’taki Rus işgali ve sonrasında başlayan savaşa kadar götürdü.

Zelenskiy bu bölgelerin statülerini tartışmaya gönüllü olduğunun sinyalini vermiş olmasına karşın bu bölgelerin Ukrayna’nın parçası olduğunu ve ülkesinin teslim olmayacağını yineledi. Ukrayna lideri ayrıca, “tarihi” değişiklikler içerecek tüm barış anlaşmalarını ulusal referanduma sunacaklarının altını çizdi.

Paylaşın

Putin’in Aklından Neler Geçiyor?

Batılı istihbarat birimleri, Rusya lideri Vladimir Putin’in kendi yarattığı bir çember içinde kapana kısıldığı görüşündeler ve bu onları endişelendiriyor. İstihbaratçılar yıllarca Putin’in planlarını anlayabilmek için onun kafasından geçenlerin peşine düştü.

Rus güçleri Ukrayna’da tıkanmış bir görüntü verirken, bu düşünceleri öğrenebilmek, Putin’in baskı altında nasıl reaksiyon vereceğini anlamak adına her zamankinden önemli bir hal almış durumda. Onun ruh halini anlayabilmek, krizin daha tehlikeli bir hal almasını önlemek adına hayati bir önem taşıyor.

Rus liderin hasta olduğuna dair spekülasyonlar yapılıyordu. Ancak birçok uzman Putin’in oldukça izole bir durumda olduğunu ve çevresinde alternatif olabilecek fikirleri dile getirecek kimse olmadığını değerlendiriyor.

Bu izole hal, uzun masalarda yalnız bir şekilde baş köşede oturduğu fotoğraflara da yansıyor. Bir Batılı istihbarat yetkilisi, Putin’in işgal planının bir KGB ajanı tarafından oluşturulmuşa benzediğini söylüyor ve planının, gizliliğe büyük önem veren “komplocu dar bir grup” tarafından oluşturduğunu değerlendiriyor.

Ancak sonuç tam bir kaos oldu. Rus komutanlar hazır değildi ve hatta bazı askerler niçin sınırı geçtiklerini dahi bilmiyordu.

Bir karar verici

Kaynakları hakkında ipucu vermeyen Batılı ajanlar, işgal planı hakkında, Rusya liderliği içindeki birçok kişiden daha fazla şey biliyordu. Ama şimdi daha zor bir görevleri var; Rusya liderinin bir sonraki adımını öngörmek.

CIA’in Rusya operasyonlarını yönetmiş bir isim olan John Sipher, “Kremlin’in bir sonraki adımını anlamaktaki zorluğun arkasında, Putin’in tek karar verici olması yatıyor” diyor.

İngiltere’nin Gizli İstihbarat Servisi’nin (MI6) eski başkanı John Sawers da benzer bir görüşü dile getiriyor ve “en yakınındaki isimler bile bilmezken” Putin’in ne düşündüğünü öngörmenin güçlüğüne vurgu yapıyor.

Psikoloji profesörü olan Adrian Furnham, Putin’in kendi propagandasının kurbanı olduğunu, görüş aldığı kişilerin çok sınırlı olması nedeniyle de dünyaya bakışının garipleştiğini görüşünde.

İstihbaratçılar, Putin’in yakın çevresinde hiçbir zaman fazla kişi bulunmadığını ancak konu Ukrayna’yı işgale geldiğinde bu çemberin iyice daraldığını söylüyorlar.

Bu çemberde yer alanların da, Putin’e tamamen inanmış, ihtiraslarını ve amaçlarını sorgulamayan kişilerden oluştuğu belirtiliyor. Bu yakın çevrenin ne kadar dar olduğu, işgal öncesi Kremlin’deki güvenlik zirvesinde ortaya serilmişti.

Onu yakından gözlemleyenler, 1990’larda Rusya’nın yaşadığı, Sovyetler sonrası kargaşa dönemini unutturma arzusu ile hareket ettiği görüşündeler.

Ayrıca, iktidarının Batı tarafından elinden alınmaya çalışıldığı ve aynı Batı’nın Rusya’nın önünü kapama kararlılığında olduğuna dair bir inançla hareket ettiğini düşünüyorlar. Putin’le tanışmış bir kişi, Kaddafi’nin 2011’de devrildikten sonra öldürülürken görüntülerini izleme takıntısını hatırlatıyor.

IA Başkanı William Burns’ten Putin’in ruh sağlığını değerlendirmesi istendiğinde şu yanıtı vermişti: “O, yıllardır kindarlık ve ihtirasla yanıcı hal alan bir motorla hareket ediyor.” Burns, Putin’in görüşlerinin yıllar içinde sertleştiğini ve alternatif görüşlere de kapandığını anlatıyor.

Rusya lideri delirdi mi?

Bu soru birçok Batı’da birçok kişi tarafından dile getiriliyor. Ve fakat az bir grup uzman bu soruyu yararlı buluyor. Bir psikolog, Ukrayna işgali kararının neden verildiğini, eğer o kararı veren kişiyi peşin hükümle deli olarak değerlendirirsek, anlayamayız diyor.

CIA bünyesindeki bir ekip, yabancı liderler hakkında, sağlık, geçmiş ve ilişkiler üzerinden “liderlik analizleri” yapıyor. Kullandıkları bir başka araç da, farklı liderlerle yapılan temaslardan elde edilen bilgiler. Örneğin, 2014 yılında Angela Merkel dönemin ABD Başkanı Obama’ya, Putin hakkında “o farklı bir dünyada yaşıyor” demişti.

Fransa lideri Macron da Putin ile son görüşmesinde, Rus lideri önceki görüşmelere göre “daha katı ve izole” gördüğünü söyledi. Peki bu arada bir şeyler mi değişti? Bazıları, fazla kanıt ortaya koymadan, Putin’in sağlığının kötüleşmiş olabileceğini ya da ilaçlara tepki veriyor olabileceğini ortaya atıyor.

Psikolojik faktörleri öne çıkaranlar da var. Putin’in Rusya’yı korumanın kaderi olduğunu düşündüğü ve yeniden süper güç statüsünü ona kazandırmak için az zamanı kaldığı düşüncesi ile hareket ediyor olabileceği görüşü dile getiriliyor. Bir taraftan da Covid’de kendini çok fazla izole etmiş olmasının yaratabileceği olası ruhsal etkilere atıf yapılıyor.

ABD yönetiminde diplomat olarak görev yapmış ve şimdi bir düşünce kuruluşunda olan Ken Dekleva, Putin’in ruh sağlığının bozuk olmadığını düşündüğünü ancak acele ile hareket etmeye başladığı görüşünü dile getiriyor.

Putin’in çemberi içine, yararlı bilgilerin ulaşmıyor olduğu endişesi de hakim. Rus istihbarat servisleri, Ukrayna’da askerlerin nasıl karşılanacağı gibi duymak istemeyeceği bilgileri işgal öncesi ondan saklamış olabilir.

Bu hafta bir Batılı yetkili, Putin’in halen birliklerinin durumu konusunda, Batılı istihbarat servisleri kadar bilgisi olmayabileceğini söyledi. Bu olası bilgi eksikliği, krizin derinleşmesi durumunda verebileceği tepki konusunda endişeler doğuruyor.

Deli adam teorisi

Putin’in kendisi çocukken bir fareyi nasıl kovaladığına ilişkin bir hikaye paylaşmıştı. Köşeye sıkışan farenin, saldırı haline geçtiği ve genç Vladimir’i kaçmaya ittiğini anlatmıştı. Batılı devlet insanları, Putin’in kendisini köşeye sıkışmış hissedip hissetmediği sorusunu dile getiriyor.

Bir Batılı yetkili, “Soru, acımasızlığın seviyesini artıracak ve krizi, kullanmaya hazır olduğunu söylediği silah sistemleri noktasına taşıyacak mı?” diyor. Putin’in taktik bir nükleer silah kullanabileceği bir süredir ifade ediliyor.

Psikoloji profesörü olan Adrian Furnham, ani bir kararla “düğmeye basın” diyebileceği endişesinin olduğunu söylüyor. Putin’in deli adam teorisi olarak adlandırılan bir taktiğe oynuyor olabileceği de dile getiriliyor.

Buna göre Rus liderin, düşmanlarını geri çekilmeye zorlamak için, nükleer silah kullanımı dahil, her şeyi yapabilecek bir deli adam olarak göstermek isteyebileceği de değerlendiriliyor.

Batılı ajanlar ve siyaset yapıcılar için Putin’in niyetlerini anlamak her zamankinden daha önemli. Onu, tehlikeli bir tepki verecek hale getirmeden nereye kadar zorlayabileceklerini tahmin edebilmeleri büyük önem taşıyor.

“Putin’in kendine bakışında, hataya ve zayıflığa yer yok. Hatta bunlara karşı nefret besliyor.” diyen Ken Dekleva devam ediyor: “Köşeye sıkışmış bir Putin, daha tehlikeli bir Putin’dir. Bazen ayının kafes dışına çıkış ormana geri dönmesine izin vermek daha hayırlıdır”

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın