Benyamin Netanyahu Hakkında Tutuklama Emri

Hollanda’nın Lahey kentinde yer alan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas yetkilisi İbrahim el Masri hakkında tutuklama emri çıkarttı.

Haber Merkezi / Gazze’deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim’den beri İsrail’in Gazze’de düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 44 binden fazla Filistinli öldürüldü ve yaklaşık 104 binden fazla kişi de yaralandı. Harabeye dönüşen Gazze’nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor.

Güney Afrika’nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırımla suçlanıyor. Mahkeme, Başbakan Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas yetkilisi İbrahim el Masri hakkında tutuklama emri çıkarttı.

UCM’den yapılan açıklamada, Netanyahu ve Gallant hakkında “en az 8 Ekim 2023’ten, Başsavcılığın tutuklama emri başvurusunda bulunduğu 20 Mayıs 2024’e kadar olan dönemde işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle yakalama emri çıkarıldığı” bildirildi.

Açıklamada “iki ismin de Gazze’deki sivil halkı hayatta kalabilmeleri için elzem olan gıda, su, ilaç, tıbbi malzeme, yakıt ve elektrik gibi imkanlardan kasıtlı ve bilinçli olarak mahrum bıraktıklarına inanmak için makul nedenler bulunduğu” belirtildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, eylül ayında yaptığı açıklamada, UCM’nin yargı yetkisine itiraz eden ve mahkemenin yakalama emri talep etmeden önce İsrail’e iddiaları soruşturma fırsatı vermediğini savunan iki dava özeti sunduğunu kaydetti.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Oren Marmorstein, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “İsrail’deki gibi bağımsız ve saygın bir hukuk sistemine sahip başka hiçbir demokrasiye savcı tarafından bu şekilde önyargılı davranılmamıştır” dedi ve İsrail’in “hukukun üstünlüğü ve adalete olan bağlılığını” sürdürdüğünü ve vatandaşlarını militanlar karşısında korumaya devam edeceğini söyledi.

UCM, sadece yerel kolluk kuvvetlerinin soruşturma yapamadığı ya da yapmayacağı durumlarda, son yasal çare olarak dava açan bir mahkeme. İsrail, mahkemeye üye bir devlet değil. Hak savunucuları, İsrail’in geçmişte kendi kendini soruşturmada yetersiz kaldığına dikkat çekiyor.

Yakalama emirlerine rağmen, şüphelilerden hiçbiri yakın zamanda Lahey’de hakim karşısına çıkmayacak gibi görünüyor. Arama emirlerini uygulayacak kolluk gücü bulunmayan mahkeme, bunun yerine üye devletlerin işbirliğine güveniyor.

Benyamin Netanyahu yakalanabilir mi?

UCM’nin, hakkında yakalama kararı bulunan kişileri yakalayıp mahkemeye teslim edecek kendi polis gücü bulunmuyor. Ama Netanyahu’nun UCM’ye taraf bir ülkeye yapacağı bir ziyarette yakalanması teorik olarak söz konusu olabilir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Ukrayna’daki savaşla bağlantılı olarak hakkında çıkarılan yakalama emri nedeniyle yurtdışı gezilerini dost olarak gördüğü ülkelerle sınırlı tutuyor.

İsrail, hakkında soykırım davasının da devam ettiği UCM’nin Başsavcısı Kerim Han’ı antisemitizmle suçlamış ve UCM’nin yargı yetkisi bulunmadığını açıklamıştı. UCM’den yakalama emirleriyle ilgili yapılan açıklamada İsrail’in Mahkeme’nin yargı yetkisini tanımasının gerekli olmadığı kaydedildi.

Paylaşın

ABD Başkanı Joe Biden: Gazze’de Soykırım Yok

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın Gazze’deki savaşla bağlantılı olarak İsrailli yetkililer için tutuklama emri talebinde bulunmasına tepki gösteren ABD Başkanı Joe Biden, Gazze’de soykırımın olmadığını söyledi.

Haber Merkezi / ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da hem İsrail hem de Hamas yetkilileri için tutuklama emri talebinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han’ın, İsrail ve Hamas’ı eşdeğer tutmasını reddettiklerinin altını çizdi.

ABD Başkanı Joe Biden, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu hakkında yakalama kararı çıkarmaya hazırlanan Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) tepki gösterdi.

Biden, UCM Başsavcısı Karim Khan’ın açıklamalarının aksine İsrail liderinin Gazze’de soykırıma karıştığını düşünmediğini söyledi. Biden, “UCM tarafından İsrail’e yönelik suçlamaların aksine olup biten bir soykırım değil. Bunu reddediyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı, bu açıklamayı Beyaz Saray’da düzenlenen “Yahudi Amerikan Mirası Ayı” etkinliği sırasında yaptı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da hem İsrail hem de Hamas yetkilileri için tutuklama emri talebinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han’ın, İsrail ve Hamas’ı eşdeğer tutmasını reddettiklerinin altını çizdi.

Blinken yaptığı yazılı açıklamada kararı “utanç verici” olarak niteledi; “Hamas, Holokost’tan bu yana Yahudiler’e yönelik en kötü katliamı gerçekleştiren gaddar bir terör örgütü ve hala Amerikalılar dahil onlarca masum insanı rehin tutuyor” ifadelerini kullandı.

Blinken, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetkisinin sınırlı olduğunu ve Başsavcı’nın İsrail’in hukuk sistemine fırsat tanımak yerine tutuklama emri talep ederek, bu yetki sınırının temelinde yatan “tamamlayıcılık ilkelerinin” uygulanmadığını belirtti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın başka durumlarda ülkelerin soruşturma süreçlerini beklediğini ve soruşturma için ilgili ülkelere zaman tanımak amacıyla devletlerle birlikte çalıştığını belirten Blinken, başsavcının aynı fırsatı İsrail’e vermediğini söyledi.

Blinken, “Mahkemenin üyesi olmamasına ragmen İsrail Başsavcı ile işbirliği yapmaya hazırdı. Başsavcı’nın bizzat soruşturmayı görüşmek ve İsrail hükümetini dinlemek üzere önümüzdeki haftadan itibaren İsrail’i ziyaret etmesi bekleniyordu. Başsavcı’nın personeli ziyareti koordine etmek üzere bugün İsrail’e inecekti. Başsavcı televizyona çıkıp suçlamaları açıkladığı saatlerde İsrail başsavcının personelinin uçağa binmediği konusunda bilgilendirildi” dedi.

ABD Dışişleri Bakanı, bu ve diğer koşulların soruşturmanın meşruiyeti ve güvenilirliği konusunda soru işaretine yol açtığını belirtti. Blinken bu kararın rehinelerin kurtarılmasını, ateşkese varılmasını ve bölgeye insani yardımın artırılmasını sağlayacak anlaşmaya yönelik devam eden çabaları tehlikeye atabileceğini kaydetti.

Pazartesi günü UCM Başsavcısı Khan, İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Galant’ın yanı sıra Hamas’ın Gazze sorumlusu Yahya Sinvar ve siyasi lideri İsmail Haniye için de tutuklama emri çıkarılmasını talep etti. Hamas, Avrupa Birliği ve ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alıyor.

Savcılık, İsrail yönetimine “bir savaş yöntemi olarak sivilleri aç bırakmak” ve “sivillere yönelik kasıtlı saldırılar düzenlemek” suçlamalarını yöneltti.

İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin üyesi değil. Tutuklama kararı çıksa bile Netanyahu ve Gallant hemen yargılanma riskiyle karşı karşıya değil. Ancak Han’ın açıklaması İsrail’in yalnızlığını derinleştirebilir ve tutuklanma tehdidi İsrailli liderlerin yurtdışına seyahat etmesini zorlaştırabilir.

İsrail’ın yakalamaya çalıştığı Sinvar ve Deif’in Gazze’de saklandıkları düşünülüyor. Ancak Hamas’ın en üst düzey siyasi lideri İsmail Haniye Katar’da bulunuyor ve sık sık bölgeye seyahat ediyor.

Mahkeme geçen yıl, Ukrayna Savaşı ile ilgili olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında da tutuklama talep etmişti. UCM bu kararına gerekçe olarak, Rus işgali altındaki Ukrayna topraklarından çocukların Rusya Federasyonu’na kaçırılmalarına vurgu yapmış ve Putin’in işlenen bu savaş suçunda şahsi sorumluluk taşıdığı öne sürülmüştü.

Öte yandan Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 70 artarak 35 bin 456’ya yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 110 artarak 79 bin 476’ya yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Paylaşın

Netanyahu Hakkında ‘Savaş Suçu’ İddiasıyla Tutuklama Talebi

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Hamas lideri Yahya Sinwar için, 7 Ekim’de İsrail’e düzenlenen saldırılar ve ardından gelen Gazze’deki savaşla ilgili savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar suçlamasıyla tutuklama emri talep etti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) başsavcısı Karim Khan, UCM’nin aynı zamanda İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniyeh ve Hamas’ın askeri kanadı El Kasım Tugayları’nın iki üst düzey ismi Muhammed Diab ve İbrahim el-Masri için de tutuklama emri istediğini söyledi.

UCM hakimlerinden oluşan bir kurul başsavcısı Karim Khan’ın tutuklama emri başvurusunu değerlendirecek.

İsrailli siyasetçilere yönelik tutuklama kararı, UCM’nin, Amerika Birleşik Devletleri’nin yakın müttefiklerinden birinin en üst düzey liderini ilk kez hedef alması anlamına geliyor.

Başsavcısı Karim Han, Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçlamalar arasında “imhaya neden olmak, insani yardım malzemelerinin engellenmesi, bir savaş yöntemi olarak açlığa neden olmak ve çatışmalarda kasıtlı olarak sivilleri hedef almak” gibi başlıkların bulunduğunu söyledi.

Başsavcının tutuklama emri talebi neden önemli?

İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin üyesi değil. Tutuklama kararı çıksa bile Netanyahu ve Gallant hemen yargılanma riskiyle karşı karşıya değil. Ancak Han’ın açıklaması İsrail’in yalnızlığını derinleştirebilir ve tutuklanma tehdidi İsrailli liderlerin yurtdışına seyahat etmesini zorlaştırabilir.

İsrail’ın yakalamaya çalıştığı Sinvar ve Deif’in Gazze’de saklandıkları düşünülüyor. Ancak Hamas’ın en üst düzey siyasi lideri İsmail Haniye Katar’da bulunuyor ve sık sık bölgeye seyahat ediyor.

Tutuklama talepleri ile ilgili açıklamanın ardından İsrail’den ilk tepki, İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’ten geldi. Kararı, “Riyakarlık şovu” ve “Yahudi nefreti” ithamlarıyla eleştiren aşırı sağcı Smotrich, “Onlar (Netanyahu ve Gallant) hakkındaki tutuklama kararı, hepimize karşı alınmış bir karardır” diyerek, İsrail’e dost ülkeleri Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni ortadan kaldıracak önlemler almaya davet etti.

İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog, başsavcının açıklamasının “uluslararası yargı sisteminin çökme tehlikesi içinde olduğunu gösterdiğini” savundu. Herzog açıklamayı, “teröristleri güçlendirecek tek taraflı siyasi bir adım” olarak niteledi.

Netanyahu ve Gallant ile birlikte İsrail Savaş Kabinesi üyesi olan eski ordu komutanı Benny Gantz, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın açıklamasını sert bir dille eleştirerek İsrail’in “en katı” ahlaki kurallarla savaşı yürüttüğünü ve kendisini soruşturabilecek güçlü bir yargıya sahip olduğunu söyledi.

Benny Gantz, “İsrail Devleti, terörist Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği menfur katliamın ardından modern tarihin en adil savaşlarından birini yürütüyor. Savcının tutuklama emri çıkarma yönündeki tutumu nesiller boyu hatırlanacak tarihi bir suçtur” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı İsrael Katz, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkarma girişimini “skandal” olarak niteledi. Katz, bu hamlenin 7 Ekim kurbanlarına saldırmakla eşdeğer olduğunu savundu.

Muhalefet lideri Yair Lapid de, Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkarılması kararının “bir felaket” olduğunu söyledi.

Mahkeme geçen yıl, Ukrayna Savaşı ile ilgili olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında da tutuklama talep etmişti. UCM bu kararına gerekçe olarak, Rus işgali altındaki Ukrayna topraklarından çocukların Rusya Federasyonu’na kaçırılmalarına vurgu yapmış ve Putin’in işlenen bu savaş suçunda şahsi sorumluluk taşıdığı öne sürülmüştü.

Mahkemenin Netanyahu ve Sinvar ile ilgili aldığı karar, söz konusu isimlerin mahkemeye üye 124 ülkeden herhangi birine adım atmaları halinde tutuklanarak Lahey’e götürülmelerini öngörüyor. İsrail ve ABD’nin yanı sıra Türkiye de mahkemenin kurucu sözleşmesi olan Roma Statüsü’ne taraf değil. Merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan UCM, soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçu ve saldırı suçlarının faillerini yargılıyor.

Öte yandan Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 70 artarak 35 bin 456’ya yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 110 artarak 79 bin 476’ya yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Ayrıca, 2024 yılının Mayıs ayı Filistin açısından önemli bir dönüm noktası olarak tarih sayfalarına geçebilir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, Filistinlilere geniş haklar tanıyan karar kabul edildi. Tam üyeliğin önünde tek engel kaldı: Oy verme hakkı.

Avrupa cephesinde de Filistinlilerin uluslararası diplomasi sahnesindeki konumunu güçlendirecek kritik gelişmeler yaşanıyor. Beş Avrupa ülkesi, Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanımanın eşiğinde.

Bu hamle, Gazze Şeridi’ndeki sivil halkla dayanışmayı sembolize ediyor. Ama aynı zamanda Ortadoğu ihtilafına iki devletli çözümü destekleyen bir pozisyonu temsil ediyor. Mevcut sağcı İsrail hükümeti ise bu çözüm yolunu gittikçe daha güçlü bir şekilde reddediyor.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’i hedef alan terör saldırılarının ardından Gazze Şeridi’ni yöneten militan İslamcı Hamas’ın yok edilmesini, bir savaş hedefi olarak ilan etmişti. Bu arada İsrail hükümeti Filistinlilerin bu topraklarını daha uzun süreli olarak kontrol etmek istediği yönünde açıklamalar yapıyor.

Paylaşın

UCM’den İsrail’e Refah Uyarısı: Yasaları İhlal Edenlerden Hesap Sorulacak

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 129. günü geride kalırken, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan, İsrail’in Gazze’deki Refah kentine yönelik hava saldırıları ve olası kara harekâtından duyduğu endişeyi dile getirdi.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; UCM Başsavcısı Karim Khan, Gazze’deki savaş nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan yaklaşık 1 milyon sivil için son sığınak konumundaki Refah kentine yönelik İsrail hava saldırılarının ardından yaptığı açıklamada, “Ofisim, işlendiği iddia edilen her türlü suçu aktif bir şekilde incelemektedir” ifadesini kullandı.

UCM Başsavcısı Karim Khan, sosyal medya hesabı üzerinden yayımladığı açıklamasında, “Yasaları ihlal edenlerden hesap sorulacaktır” dedi.

UCM Başsavcısı Khan, “Ofisimin Filistin Devleti’ndeki duruma dair, devam eden ve aktif bir soruşturması bulunuyor. Bu, Roma Statüsü suçlarını işleyenlerin adalet önüne çıkarılması amacıyla son derece acil bir mesele olarak ilerletiliyor” dedi.

Savaş hukukunun ihlal edilmemesi için verdiği mesajlara rağmen, “İsrail’in tutumunda fark edilebilir bir değişiklik görmediğini” belirten Khan, “Defaatle vurguladığım üzere; hukuka uymayanlar, ofisim yetkisi uyarınca harekete geçtiğinde de şikayet etmemeli” uyarısında bulundu.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, İsrail’in dün iki rehineyi kurtarmak için Refah’ta düzenlediği operasyon kapsamında gerçekleştirdiği hava saldırılarında kentte yaklaşık 100 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Gazze’deki Dışişleri Bakanlığı, Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarında kaçırılan İsrailli rehineler Fernando Simon Marman ve Luis Har’ın kurtarıldığı saldırıları “katliam” olarak niteledi. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ise “kusursuz bir operasyon” gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Açıklamasında tüm rehinelerin serbest bırakılması için yaptığı çağrıyı da yineleyen UCM Başsavcısı, “Bu da incelemelerimizin önemli bir odağını temsil ediyor” dedi. Khan daha sonra Reuters’a yaptığı açıklamada ise Gazze’den kaçanlarla birlikte Refah’ın nüfusunun şu an “normalinin altı katı daha kalabalık olduğunun bildirildiğini” ifade etti.

“Nüfusun yüzde 60’ı çocuk ve kadın olduğunda sivillere yönelik riskler çok büyüktür” diyen Khan, bölgedeki durumun “son derece öncelik verdiği” bir husus olduğunu ve bu konuda “ilerleme kaydettiklerini” belirtti.

UCM, 2021 yılında Filistin topraklarındaki olası savaş suçlarıyla ilgili olarak İsrail’in yanı sıra Hamas dâhil, Filistinli silahlı gruplara yönelik bir soruşturma başlatmıştı. Khan bu soruşturmanın 7 Ekim’deki Hamas saldırılarından sonra artan şiddet olaylarını kapsayacak şekilde genişletildiğini söylemişti.

UCM üyesi olmayan İsrail, mahkemenin yargılama yetkisini tanımıyor. Khan, 7 Ekim saldırıları sonrası yaptığı açıklamada, UCM’nin hem Hamas’ın İsrail’de hem de İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki olası savaş suçlarını yargılama yetkisi bulunduğunu belirtmişti.

Paylaşın

Gazze’deki “Savaş Suçlarıyla İlgili” Soruşturma Başlatıldı

Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugayları’nın başlattığı Filistin -İsrail savaşında 12. gün geride kalırken, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze’deki durumla ilgili soruşturma yürüttüğünü açıkladı.

Haber Merkezi / Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), bu kapsamda İsrail ve Filistin’deki güncel olaylarla ilgili bilgi sahibi olanların UCM Savcılık Ofisi’ne (OTP) bildirimde bulunabileceği belirtti.

UCM, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “UCM’nin Roma Statüsü uyarınca Savcılık Ofisi (OTP), mahkemenin yetki alanına giren suçlarla (savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve saldırı) ilgili olarak herhangi bir kaynaktan kendisine sunulan bilgileri analiz edebilir” ifadesini kullandı.

Paylaşımda, ayrıca, Filistin’le ilgili yürütülen soruşturma kapsamında bildirimde bulunmak isteyenler için link paylaşıldı. Söz konusu linkteki formun “iletişim” olarak da bilinen bu tür bilgileri, UCM Savcılık Ofisi’ne isimsiz veya isimli olarak göndermek için kullanılabileceği kaydedildi.

İsrail, hastane vurdu: En az 500 ölü

İsrail son olarak, savaş suçları kapsamında değerlendirilebilecek saldırılardan birini gerçekleştirerek, Gazze’deki El Ehli Vaftiz Hastanesi’ni vurdu. Saldırıda en az 500 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Gazze Sağlık Bakanlığı, konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Yüzlerce kurban hala enkaz altında” ifadelerini kullandı. Bakanlık, ölenler arasında hastaların yanı sıra binaya sığınan yüzlerce kişinin de bulunduğunu bildirdi.

Uluslararası kurumlardan saldırıya kınama

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Gazze’de hastanenin bombalanmasıyla ilgili, “Çok fazla ölü var. Bu, orada yaşayan insanlar için sahadaki dramatik durumu gösteriyor.” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM), Gazze’deki El Ehli Vaftiz Hastanesi’ne yönelik saldırıyı şiddetle kınayarak, siviller ve sağlık tesislerine yönelik saldırıların sonlandırılması çağrısında bulundu

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Gazze’deki El Ehli Vaftiz Hastanesine yapılan saldırıyı güçlü şekilde kınadı. DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, X sosyal medya platformundan el-Ehli Baptist Hastanesine yönelik saldırıya ilişkin paylaşımda bulundu.

Ghebreyesus, “İlk haberler yüzlerce ölü ve yaralı olduğuna işaret ediyor. Sivillerin ve sağlık hizmetlerinin derhal korunması için çağrıda bulunuyoruz.” ifadelerini kullandı. Direktör Ghebreyesus, Gazze’nin kuzeyindeki hastanelerin tahliye talebinin (İsrail tarafından yapılan) geri alınmasını talep ettiklerini kaydetti.

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, “İsrail’in Gazze Şehrinde hastaları tedavi eden ve yerinden edilmiş Gazzelilere ev sahipliği yapan hastanenin bombalaması karşısında dehşete düştük. Yüzlerce insanın öldürüldüğü bildiriliyor. Bu bir katliamdır. Kesinlikle kabul edilemez” açıklaması yaptı.

İsrail, Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği operasyonun ardından Gazze’yi havadan vurmaya başlamıştı. Gazze’ye su, gıda, elektrik ve yakıt tedarikine izin vermeyen ve bölgeye yönelik ablukayı sürdüreceğini duyuran İsrail, olası bir kara harekâtı için hazırlıklarını da sürdürüyor.

Filistinli yetkililer, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği hava saldırılarında şu ana kadar 3 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. İsrail ise Hamas saldırıları sonucunda bin 400’ü aşkın vatandaşının yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Paylaşın

Uluslararası Af Örgütü’nden UCM’ye Filistin Çağrısı: Savaş Suçları İşlenmiş Olabilir

Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (ICC) Filistin için soruşturma başlatma çağrısı yaptı. Af Örgütü, geçen ay İsrail ile Filistinli silahlı gruplar arasındaki çatışmalarda “savaş suçları” işlenmiş olabileceğini duyurdu.

ICC Filistin’de 2014’te başlayan çatışmalar ve sonrasında yaşananlar yaşanan olaylar nedeniyle 2021’de bir soruşturma açmıştı.

Uluslararası Af Örgütü’nün raporuna göre, İsrail ordusunun orantısız güçle yaptığı hava saldırıları, Filistinli sivillerin ölümüne yol açtı.

Aynı raporda İslami Cihat Örgütü militanlarının hedef gözetmeksizin fırlattığı roketlerin İsrailli ve Filistinli sivillerin ölümüne yol açtığı sonucu açıklandı.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, uluslararası yasalardan doğan yükümlülüklere uygun hareket edildiği savunuldu. Açıklamada, sivillerin zarar görmesini önlemek için çaba harcandığı da kaydedildi.

9 Mayıs’ta başlayan ve beş gün süren çatışmalarda, 34 Filistinli ile bir İsrailli öldürüldü. Sınıra yakın bölgelerde yaşanan çatışmalar, Mısır’ın ateşkese arabulucu olması ile sonlandı.

Çatışmalar, İsrail hava kuvvetlerinin üst düzey bir İslami Cihat Örgütü yöneticisini hedef alan saldırısı ile başladı. Söz konusu saldırıda, bu kişinin yanında akrabaları ve komşuları ile birlikte 10 sivil hayatını kaybetti.

Af Örgütü raporuna göre, hassas güdümlü roketlerle, aileler uykudayken yapılan bu saldırının emrini verenlerin, ciddi sivil kayıplar olabileceği ihtimalini göze aldığı ve hatta “büyük ihtimalle bunu gözardı” ettiği sonucuna vardı.

İsrail ordusu, söz konusu çatışmalarda 400’den fazla askeri hedefin hava saldırılarında vurulduğunu ve üç İslami Cihat yöneticisinin öldürüldüğünü açıkladı.

Ordu sözcüleri, sivil kayıpları önlemek için bazı durumlarda saldırıları erteleme yoluna gittiklerini savundu.

9 saldırı incelendi

Af Örgütü’nün incelediği dokuz saldırı arasında, üç İslami Cihat yöneticisinin evlerine yönelik saldırılar da bulunuyor. Örgüt, Gazze’deki hanelerde büyük yıkıma yol açan benzer nitelikte saldırılar tespit edildiğini duyurdu.

Nabhan ailesinin 42 üyesinin yaşadığı bir binaya 13 Mayıs’ta yapılan saldırıda incelendi.

Cibaliye mülteci kampındaki dört katlı binanın silah deposu olarak kullanıldığına yönelik bir delil bulunamadığı, çevresinden de roket atışı yapıldığı bulgusu olmadığı raporlandı.

Af Örgütü Orta Doğu Direktörü Heba Morayef, saldırı sonrası çocuklarını enkazdan çıkarmaya çalışan ebeveynlerin tanıklıklarını dinlediklerini, genç çocukların oyuncak ayılarına sarılmış bir şekilde yatarken ölümcül şekilde yaralandıklarını aktardı.

Heba Morayef, “Tüm bunlardan daha korkutucu olan, eğer bu saldırıları yapanlar sorumlu tutulmazlarsa, bu dehşetin devam edecek olması” dedi.

İsrail ordusu İslami Cihat’ın sivillerin bulunduğu binalarda örgütlendiğini, sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını savunuyor. Ordu sözcüsü, söz konusu binaların, sivillerin tamamen tahliye edilmesi sonrası vurulduğunu açıkladı.

İslami Cihat da suçlanıyor

İslami Cihat bu saldırılar sonrası İsrail’e çoğu gelişi güzel şekilde 1.400’den fazla roket attı. İsrail ordusu, bunlardan 430’unun kalabalık yerleşim bölgelerine ulaşmak üzereyken, füze savunma sistemi tarafından etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

Rehovot kentinde bir apartmana isabet eden roket bir İsrailli kadının ölümüne yol açtı. Af Örgütü, kısa düşen roketlerin Gazze’de, ikisi çocuk üç Filistinli sivilin ölümüne yol açtığını raporladı.

İslami Cihat söz konusu iddiayı yalandı ve İsrail hava saldırısı sonucu ölümlerin yaşandığını öne sürdü. Ancak görgü tanıkları, örgüt üyelerinin olaydan hemen sonra roket parçası izlerini ortadan kaldırdığını söylüyor.

İslami Cihat Örgütü Sözcüsü Tarık Salmi, rapordaki suçlamalara yanıt vermedi. Salmi, BBC’ye yaptığı açıklamada ise Filistin halkına karşı işlenen suçlara karşı kendilerini savunmak için üzerlerine düşeni yaptıklarını savundu.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Hakkında Tutuklama Kararı

Merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında tutuklama kararı çıkardı. Mahkemenin hakkında tutuklama kararı çıkardığı bir diğer isim de Rusya Federasyonu Cumhurbaşkanlığı Ofisi Çocuk Hakları Komiseri Maria Lvova-Belova.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Rusya Devlet Başkanı Putin’e yönelttiği suçlamalar arasında, Ukrayna’daki bazı çocukların yasa dışı şekilde Rusya’ya götürülmesi de yer alıyor.

Rusya, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taraf olan ülkelerden biri değil. Bu nedenle mahkemeyi tanımıyor.

UCM’nin internet sitesinden yapılan açıklamada, soruşturmanın daha iyi şekilde yürütülmesi ve mağdurların korunması için Putin hakkındaki tutuklama kararının ve yakalama emrinin gizlice verilmesinin düşünüldüğü fakat bunun kamuoyuna açıklanması durumunda gelecekte benzer suçların önüne geçilmesi ihtimali nedeniyle kararın duyurulmasının istendiği belirtildi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Khan, tutuklama kararına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, en az yüzlerce çocuğun yetimhanelerden alındığını ve bu çocukların çoğunun Rusya Federasyonu’nda evlatlık verildiğini tespit ettiklerini söyledi.

Bu amaçla Rusya’da Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasanın değiştirildiğini ve çocukların Rus aileler tarafından evlat edinilmesini kolaylaştırmak için Rus vatandaşlığı verilmesinin hızlandırıldığını belirtti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Khan, “İşlenen suçlardan sorumlu olanların hesap vermesini, çocukların ailelerine teslim edilmesini sağlamalıyız. Çocukların savaş ganimeti muamelesi görmesine izin veremeyiz” dedi.

Putin hakkında çıkarılan tutuklama kararının ilk somut adım olduğunu, diğer Ukrayna soruşturmalarının devam ettiğini belirten Başsavcı, “Ukrayna karmaşık ve geniş kapsamlı uluslararası suç iddialarını barındıran bir suç mahali. Deliller gerektiğinde başka yakalama kararı talebi iletmekte tereddüt etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Yakalama kararının bir önemi yok”

Moskova bir yılı aşkın süredir devam eden Ukrayna işgalinde savaş suçu işlendiği iddialarını reddetmişti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova, “tutuklama kararının hiçbir öneminin olmadığını” savundu. Telegram kanalı üzerinden açıklama yapan Rus sözcü, “Rusya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Roma Tüzüğü’ne taraf değil ve bu nedenle bir yükümlülüğü bulunmuyor” dedi.

Rusya’nın mahkemenin yetkisini tanımadığını belirten Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov, “Bu nedenle bu tür kararların Rusya Federasyonu için hukuki açıdan geçerliliği yoktur” ifadelerini kullandı.

Kremlin sözcüsü, Putin’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni tanıyan ülkelere seyahat etmekten endişe edip etmediği sorusuna, “Bu konuda ekleyecek bir şeyim yok. Söyleyeceklerim bu kadar” yanıtını verdi.

Rusya Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Tüzüğü’nü 2000 yılında imzalamış ancak üyeliği onaylamamış ve 2016 yılında da imzasını çekmişti. Rusya o dönem Kırım’ı 2014 yılında tek taraflı ilhak etmesi sebebiyle uluslararası baskı altındaydı.

Paylaşın