Hiçbir Yaptırım Putin’i Durdurmayacak; İpler Onun Elinde

Gazeteci Banu Güven, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi sonrası uygulanmaya başlayan ekonomik yaptırımlara ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Yayılmacı, işgalci politikası dışında, muhaliflerini en acımasız şekilde, zehirleyerek ortadan kaldırmakla suçlanan Putin’e yönelik ciddi bir yaptırım hiç söz konusu olmadı. Şimdiyse artık çok geç.  Bankalardan para transferini engellemek de dahil hiçbir yaptırım Putin’i durdurmayacak” ifadelerini kullandı.

Güven, konuya ilişkin değerlendirmesinin devamında, “Putin’i ekonomik yaptırımlarla durdurmak imkansız, çünkü en önemli yaptırım kartı, yani enerji kartı onun elinde. O yüzden Avrupa’da hemen her ülkede, Ukrayna haberlerinin yanında bir de “Rus doğal gazı kesilirse bunun maliyeti ne olacak” sorusu soruluyor” dedi. Güven, değerlendirmesini tek adam rejimlerine göndermede bulunarak, “Otoriter tek adam rejimlerinde işler böyle yürüyor. Tek bir adam, sadece ülkesinin değil, çok daha geniş coğrafyaların kaderini böyle değiştirebiliyor işte.” sözleriyle noktaladı.

Gazeteci Banu Güven DW Türkçe için “İpler artık Putin’in elinde” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Güven’in yazısı şöyle;

Avrupa, ABD, NATO… Hepsi Rusya’nın otoriter lideri, tek adamı Putin’i hafife aldı. Herkes Putin’in iktidarda olduğu 22 yıla yaydığı saldırgan ve yayılmacı politikasının, 2014’te Kırım Yarımadası’nı ilhakından sonra, doğudaki Donbas bölgesini de kontrol altına almaktan ibaret olacağını düşündü. NATO’yla “Barış için Ortaklık” anlaşması imzalamış olan Ukrayna’yı hepten işgal etmeye kalkışacağına inanmadılar. Putin’den gelen sinyallere değil, yalanlara inanmayı tercih ettiler. Ukrayna sınırına 150-200 bin askerlik bir ordu yığılırken, Kremlin sözcüsünün “savaş kelimesini kullanacak en son ülkeyiz” sözlerine inanmak istediler. Putin sağ gösterdi, sol vurdu. Dünya Rusya’nın Ukrayna’nın doğusundaki Donbas’ta, Rus ayrılıkçıların bağımsızlık ilan ettiği Donetsk ve Luhansk’a girmekle yetineceğini düşünürken, o başkenti hedefledi. Sonra da Batı’ya dönüp, pazılarını şişirdi. “Müdahale etmeye kalkışırsanız, tarihinizde görmediğiniz kadar kötü bir karşılık alırsınız” diye tehdit salladı. ABD ve NATO Soğuk Savaş’tan bu yana böylesine tehdit görmedi. Oysa ki, Putin neler yapabileceğinin sinyallerini, çok önceden vermişti. Herkes sinyalleri duydu, gördü, ama inanmak istemedi, çünkü işin ucunda ticaret, para ve en önemlisi doğal gaz vardı.

Rusya’ya verilen ödünler

Mesela bugün Rusya’nın üyeliğini askıya alan Avrupa Konseyi daha önce ne yapmıştı, bakalım. Rusya’nın Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’ndeki (AKPM) oy hakkı, 2014 yılında Kırım’ı ilhak etmesinin ardından dondurulmuştu. Rusya, bu yaptırıma Konsey’in bütçesine katkı payını keserek cevap verdi. Rusya’nın bu misillemesi Avrupa Konseyi’ne faiziyle beraber 87,2 milyon euroya mal oldu. Sonra ne oldu? Rusya’nın oy hakkı, 25 Haziran 2019’da Kırım ilhakı devam etmesine rağmen iade edildi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde o dönem Türkiye’yi temsil eden ve oylamaya katılan tüm vekiller Rusya’nın lehine oy kullandı. Almanya’yı temsil eden vekillerin de biri hariç hepsi Rusya’nın oy hakkının iadesini destekledi.

Bu durum, karardan birkaç ay sonra Avrupa Konseyi’nde düzenlenen Dünya Demokrasi Forumu’nda da protesto edildi. Konsey binasının Parlamenterler Meclisi’nden kantine kadar her köşesine plastikten yapılmış binlerce oyuncak asker ve Rusya’nın Ukrayna’da işgalci olduğunu hatırlatan, #notatoysoldier, yani “oyuncak asker değil” başlıklı bildiriler iliştirilmişti. Mesaj netti: “Bu oyuncak askerler Rusya’nın saldırı tehdidini sembolize etmektedir. Ukrayna Rusya’nın saldırganlığına maruz kaldı ve Kırım ile Donbas’ı kaybetti. Bu durumun uzağınızda yaşandığını ve sizi ilgilendirmediğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü Rusya’nın askerleri her yerde. Savaşta, bilgi iletişim sektöründe, diplomaside, ekonomide, seçimlerde. Rusya Federasyonu’nun eylemleri karşısında sessiz kalmanız, sadece Ukrayna’ya değil, tüm dünyaya karşı bir tehdit oluşturmakta. Aynı hatayı bir daha yapmayın. Ukrayna’nın hali hazırda ödediği ve sizin de ödeyeceğiniz bedel çok yüksek olacaktır! Zihninizi işgal etmelerine izin vermeyin.” Kimse Ukrayna’dan yükselen bu sesi ciddiye almadı. Yayılmacı, işgalci politikası dışında, muhaliflerini en acımasız şekilde, zehirleyerek ortadan kaldırmakla suçlanan Putin’e yönelik ciddi bir yaptırım hiç söz konusu olmadı. Şimdiyse artık çok geç. Bankalardan para transferini engellemek de dahil hiçbir yaptırım Putin’i durdurmayacak.

Yaptırımlara karşı doğal gaz kartı

Putin’i ekonomik yaptırımlarla durdurmak imkansız, çünkü en önemli yaptırım kartı, yani enerji kartı onun elinde. O yüzden Avrupa’da hemen her ülkede, Ukrayna haberlerinin yanında bir de “Rus doğal gazı kesilirse bunun maliyeti ne olacak” sorusu soruluyor. Mesela Almanya bu konuda kara kara düşünüyor, çünkü 2020’de petrol ve doğal gaz ihtiyacının yüzde 44’ünü Rusya’dan karşılamış. 2011’de açılan Kuzey Akım (Nord Stream) hattından her yıl 55 milyar metreküp doğal gaz geçiyor. Hükümet bu hatta ek olarak planlanan Kuzey Akım 2’yi şimdilik askıya alsa da, bu Rus doğal gazına bağımlı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Türkiye de Almanya gibi Rus doğal gazına bağımlı. Aralık 2021’de Rusya’dan alınan doğal gaz miktarı 2 milyar 66 milyon metreküp. Rusya, Türkiye’nin sadece en çok doğal gaz aldığı ülke değil, aynı zamanda en çok ithalat yaptığı ikinci ülke. Geçen yıl Rusya’dan gelen turist sayısı ise 4 milyon 600 bini buluyor. Kısacası, ne yaptırım uygulanırsa uygulansın, ipler eninde sonunda Putin’in elinde.

Avrupa’nın sınırında Rus füzeleri

“Ukrayna” Rusça’da “sınır bölgesi” anlamına geliyor. Aslında göçebe toplumlarla yerleşik olanların kesiştiği hattı anlatan bu isim, Putin için ise “Benim sınır bölgem” demek. Her fırsatta “Ukrayna tarihsel olarak Rusya toprağıdır” diyen Putin, burada da Belarus ve Çeçenistan’da yaptığı gibi bir kukla rejim kurmak, böylece Büyük Rusya Federasyonu hayalini gerçekleştirmek istiyor. Bunu yaparken de eski KGB günlerinden kalan psikolojik savaş, şantaj gibi becerilerini de sergiliyor. Ukrayna ordusunun moralini, Rus ordusunun gücünü hatırlatarak bozmak istiyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i kendi ordusunu kullanarak devirmeyi deniyor. Putin tüm dünyanın gözlerinin önünde şantaj yoluyla darbe çağrısı yapıyor.

Batılı ortakları NATO ve AB, Ukrayna’yı, sınırlı yardımlar ve sözlerle avutmaya çalışırken, Putin kendine, Belarus’tan sonra füze sistemlerini yerleştirebileceği bir alan daha açmakla meşgul. Bu onun dışarıda genişleyen NATO’yu durdurma hamlesi, içerideyse popülaritesini artırıp, iktidarını sağlamlaştırma çabası. Tek sesli Rus medyası halka Putin’in Ukrayna’daki Ruslar’ı ve zaten aslen Rus olduğunu iddia ettikleri Ukraynalılar’ı “Naziler’den” kurtarmak için operasyon yaptığını anlatıyor. İçeride de kimse Putin’e “Dur” diyemiyor. Dış İstihbarat Şefi Sergey Narişkin bile. Putin istihbarat şefini herkesin önünde “Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanımayı destekliyor musun, desteklemiyor musun? Açık ve net konuş” diye sıkıştırabiliyor. Otoriter tek adam rejimlerinde işler böyle yürüyor. Tek bir adam, sadece ülkesinin değil, çok daha geniş coğrafyaların kaderini böyle değiştirebiliyor işte.

Paylaşın

Reuters’tan Dikkat Çeken Analiz: Türkiye’nin Manevra Alanı Kalmadı

İngiliz haber ajansı Reuters, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşındaki konumunu analiz eden bir yazı yayımladı. Yazıda, Türkiye’nin iki ülke ile işbirliklerine dikkat çekilirken, ‘Türkiye’nin manevra alanı kalmadı’ ifadelerine yer verdi.

Rusya ve Ukrayna arasında bir süredir yaşanan gerilim dün sabah Rus ordusunun Ukrayna’ya girmesiyle işgale dönüşürken, Türkiye’nin tutumu da uzun süredir tartışılıyordu. En son Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ne Rusya ne de Ukrayna’dan vazgeçebileceklerini söylemişti.

Reuters, Türkiye’nin bu savaşta bulunduğu konumu analiz eden bir yazı yayımladı. Yazıda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son yıllarda hem Moskova hem de Kiev ile güçlü ekonomik ve siyasi ilişkiler geliştirmesi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline tepki olarak Türkiye’yi hassas bir konumda bırakıyor” ifadeleri kullanılırken, “Türkiye’nin manevra alanı kalmadı” vurgusu yapıldı. Ankara’nın turizm, gaz, tahıl, tarım projeleri ve nükleer enerji konusunda Rusya ile ekonomik olarak ters düşmeyi göze alamayacağı da ifade edildi.

Erdoğan, NATO’yu eleştirdi

Bu yüzden Türkiye’nin dikkatli davranması gerektiği vurgulanan yazıda, “Ukrayna ile artan turizm, ticaret ve savunma bağları da, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini ve Rusya’nın işgalinden “içtenlikle üzüntü duyduğunu” söyleyen Erdoğan için hesaplamaların bir parçası” ifadeleri kullanıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da bugün Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla ilgili, “Sıradan bir kınama cümbüşüne dönmemeli, NATO daha kararlı bir adım atmalı” dedi.

Sözcü’nün aktardığını göre Reuters, Türkiye’nin birçok alanda Rusya ve Ukrayna ile iş birliği içerisinde olduğunu belirterek bu alanları sıraladı:

Turizm: Turizmin Türkiye ekonomisi için önemli bir döviz kaynağı olduğu aktarılan yazıda, liradaki düşüşün yol açtığı ekonomik sıkıntıların turizm gelirinin önemini daha da artırdığı vurgulandı. 2019 yılında 7 milyon Rus vatandaşının Türkiye’yi ziyaret ettiği, bunun Rus vatandaşları için Türkiye’nin birinci tercih anlamına geldiği ifade edildi. Geçtiğimiz yıl Türkiye’yi 2,1 milyon Ukraynalının ziyaret ettiği hatırlatılırken, Türk hükümetinin iki ülkeden de turizm açısından önemli bir gelire sahip olduğu vurgulandı.

Savunma sanayi: Türkiye, Washington’un yaptırımlarına rağmen Rusya’dan S-400 tipi füze savunma sistemi aldı ve gelecekte de benzer bir anlaşma yapacağının sinyalini verdi. Erdoğan Eylül ayında Türkiye’nin savaş uçakları ve denizaltılar da dahil olmak üzere Rusya ile daha fazla ortak savunma sanayii adımı atmayı düşündüğünü söyledi.

Reuters’ın analiz yazısında ayrıca Türkiye’nin Ukrayna’ya gelişmiş insansız hava araçları sattığı hatırlatılırken, “Bu alış veriş ve daha fazla ortak üretim için bir anlaşmaya varılması Moskova’yı kızdırdı” ifadeleri kullanıldı.

Enerji: Rus doğalgazı, geçen yıl Türkiye’nin ithalata bağımlı doğalgaz alımlarının yüzde 45’ini oluştururken, Türkiye, Rusya’dan ham petrol da ithal ediyor.

Tarım: Tarım bakanlığı işgal nedeniyle arz sıkıntısı beklemediğini söylese de, Türkiye tahıl için iki ülkeye büyük ölçüde bağımlı. Rusya, 2021 yılında Türkiye’nin tahıl ithalatının yüzde 56’sını 2,24 milyar dolarla karşılarken, Ukrayna’dan yapılan ithalat ise 861 milyon doları buldu.

Nükleer: Rus nükleer devi Rosatom, Türkiye’nin güneyindeki Akkuyu’da bir nükleer santral inşa ediyor. Erdoğan, Rusya’nın iki santralin daha inşasında işbirliği yapmasını önerdi.

Rekabet: Türkiye ile Rusya arasında jeopolitik rekabet ilişkileri karıştıran etmenler arasında yer alıyor. Türkiye, Rus destekli Suriye hükümet güçlerini geri püskürtmek için kuzey Suriye’ye asker yerleştirirken, iki ülke Libya ve Dağlık Karabağ’daki savaşlarda rakip tarafları destekledi.

Paylaşın

43 Ülkeden Rusya’ya Karşı Ortak Bildiri

Rusya’nın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) karar tasarısını veto etmesinin ardından ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, 43 ülkenin imza koyduğu ortak bildiriyi okudu.

Haber Merkezi / Greenfield, diğer ülkelerin daimi temsilcileri ile basına yaptığı ortak açıklamada, “Karar tasarısı hayatı önemdeydi, ülkelerin konseyde uluslararası barışı ve güvenliği sağlayıp sağlamaması ve BM Şartı’nı korumaya inanıp inanmamasıyla ilgiliydi” dedi.

ABD Daimi Temsilcisi, Rusya’nın oylamada veto kararı ile yetkisini suiistimal ettiğini belirtti ve ekledi: “Burada saldırgan olan Başkan Putin’dir. Bunun başka bir orta yolu yoktur”

“Rusya’nın vetosu geçerli değil”

Karar tasarısına destek veren tüm ülkelere teşekkür eden Greenfield, Ukrayna’yı ve BM Şartı’nı desteklemeye devam edeceklerini kaydetti: “Bu konuyu, Rusya’nın vetosunun geçerli olmadığı Genel Kurul’a taşıyacağız ve dünya ulusları Rusya’yı sorumlu tutmaya devam edecek.”

İşgalin ikinci gününde neler oldu?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ikinci gününde de yoğun çatışmalara sahne oldu.

Başkent Kiev Cuma gecesi füze atışlarının hedefindeydi. Sokaklarda silah sesleri duyulurken, bir elektrik santrali yakınlarında da patlama yaşandığı bildirildi.

Daha öncesinde ise Rus tanklarının kente girdiği görüldü. Ancak Kiev hala hükümet kontrolü altında.

Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Ukrayna halkını Rus işgaline karşı direnmeye çağırdı. Sivillere binlerce silah verildi, nasıl molotofkokteyli yapılacağına dair de yönergeler yayımlandı.

Ellerinde silah tutan, kot pantolonlu ve spor ayakkabılı erkekler Kiev’deki kontrol merkezlerindeydi. Tanksavar silahlarıyla ağaçlara saklanan bu insanlar, Rus birliklerinin ilerlemesini bekledi.

Ukrayna, siviller ve askerler olmak üzere toplamda 137 kişinin öldüğünü bildirdi. Rusya ise kendi tarafında herhangi bir ölüm gerçekleştiğini kabul etmedi.

Ukrayna’nın ikinci büyük kenti Harkov’da da büyük patlamalar duyuldu. Rus sınırına yakın ve stratejik olarak önem sahibi Mariupol da saldırı altındaydı.

On binlerce Ukraynalı kasabaları ve kentleri terk etti.

Paylaşın

Pekin’den Moskova’ya Yeni Ayar: Kiev’le Görüşün

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping Ocak başında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le eşi görülmemiş bir dayanışma bildirisi imzalamasının ardından başlayan Ukrayna işgali karşısındaki pozisyonunu dengelemek için soğuk terler döküyor. Şi, Cuma günü Putin’i Ukrayna’yla müzakereye çağırdı. 

Çin devlet medyasının bildirdiğine göre, Şi, Putin’e telefon görüşmesinde, “Çin, Rusya ve Ukrayna’nın sorunları müzakereler yoluyla çözmesini destekliyor” dedi ve Birleşmiş Milletler merkezli uluslararası sistemi korumaya kararlı olduğunu bildirdi. Kremlin’den yapılan açıklamaya göre de Putin, Şi’ye “Kiev’den yeni alınan sinyallere” dayanarak Ukrayna ile görüşmeye hazır olduğunu söyledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı haftalar boyunca, ABD’den ve Avrupalı ​​müttefiklerinden akan bir Rus işgaline olasılığına ilişkin uyarıları ciddiye almamış ve Washington’u Rus tehditlerini abartmakla suçlamıştı.

Şimdi Çin, Ukrayna’da patlak veren gelişmelerin, küresel bir lider ve gelişmekte olan ülkelerin savunucusu olarak sağlamaya çaba gösterdiği konumu ciddi şekilde baltalayabileceğini hesap ederek tutumunu yeniden dengelemeye çaba gösteriyor.

Wall Street Journal’in haberine göre, yaklaşmakta olan işgalin işaretleri hafta başında belirirken, Çin’de iyi bağlantıları olan bir dış politika uzmanı, bir grup kaygılı Çinli yatırımcı ve yorumcuyla yaptığı görüşmeleri “Olmayacak Bir Savaş” başlığıyla özetlemişti.

Şanghay’daki Fudan Üniversitesi’nde hükümete danışmanlık yapan uluslararası ilişkiler profesörü Şen Yi de Salı günü bir menkul kıymetler firmasınca düzenlenen telekonferansa bağlanan kişilere göre, “Rusya’nın tek taraflı olarak Ukrayna’ya savaş ilan etme şansını çok az görüyoruz” demişti.

Bunların üzerinden 48 saatten geçmeden Putin Ukrayna’ya kapsamlı bir saldırı başlattı.

WSJ’nin haberine göre Putin’in Pekin’i ziyaretinden önceki günlerde, Çin’in üst düzey liderlerine verilen politika tavsiyeleri, Çin-Rusya ortaklığının Çin’e ABD üzerinde nasıl bir baskı gücü oluşturabileceğine odaklanmış, ancak Pekin dışişleri bakanlığına yakın kaynaklara göre Rusya’nın Ukrayna’yı işgal olasılığını azımsamış hatta bütünüyle reddetmişti.

Pekin’in Putin’in eylemlerini öngörememesinin bir başka sonucu olarak Çin’in Kiev Büyükelçiliği, Rus birlikleri Perşembe günü harekete geçene kadar Çin yurttaşlarını Ukrayna’dan tahliye etme planlarını açıklamış değildi.

Son yıllarda Çin, Şi’nin Bir Kuşak ve Bir Yol girişiminin bir parçası olarak hem Rusya hem de Ukrayna’daki projelerin finansmanı da dahil,  diğer ülkeleri ekonomik yörüngesine çekmek üzere çok taraflı bir gündem izliyordu. Dünya Ticaret Örgütü ve BM de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar aracılığıyla çalışma çabalarını hızlandırmıştı. Ayrıca hayırsever bir dünya gücü konumunu pekiştirmek amacıyla Afrika ve Güneydoğu Asya ülkelerine COVID-19 aşısı sevkediyordu.

Ancak, Ukrayna krizi sırasında Rusya’ya yönelmiş olması Çin’i bir anda dünya çapında eleştirilerin hedefi olan bir ülkenin kolaylaştırıcısı imajına büründürdü.

İşgalden bu yana Çin, giderek zorlaşan bir diplomatik ikilemde kaldı. Trump döneminde ABD’nin ticari yaptırımlarına ve  Kış olimpiyatlarının diplomatik boykotuna maruz kalan Çin’de birçok kişinin “Büyük Putin” olarak adlandırdığı Rus lider, Pekin Olimpiyatlarının açılışında Çin’in yüzünü kurtarmasına yardımcı oldu. Büyük Batılı güçler Oyunları boykot ederken,  Putin, Şi’nin tek gerçek VIP konuğuydu.

Buna karşılık Putin, Rusya’nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün herhangi bir genişlemesine karşı muhalefetine Çin’den destek istedi; bu, Moskova’nın Ukrayna konusunda ABD liderliğindeki koalisyonla arasındaki anlaşmalık açısından kilit önemde bir talepti.

Olimpiyatların açılış törenine katılmadan önce Şi ile görüşen, Pekin dış işlerine yakın kişilerin, Rus liderin ABD’ye yönelik şikayetlerini paylaştığını ancak, Putin’in Ukrayna planlarını hiç açmadığını söylüyorlar.

İki lider görüşmelerin ardından Çin-Rusya ilişkisini Soğuk Savaş’ın ilk yıllarından bu yana en yakın noktaya getiren olağanüstü bir ortak deklarasyon yayınladı. ABD liderliğindeki Batı’ya karşı birleşik bir cephe sunan açıklamada gerçi Ukrayna’dan söz edilmedi ama Putin gittikten sonra, Çin’in üst düzey liderler günlerce kapalı kapılar ardında toplanarak büyüyen Ukrayna krizine bir yanıt oluşturmaya çalıştı.

Son günlerde Pekin’in işgale açıkça karşı çıkmak ile Moskova’nın güvenlik kaygılarına manevi destek sağlamak arasında gidip gelirken, bir yandan da ABD ve müttefiklerini Rusya’dan gelen tehditleri abartmakla suçlamayı sürdürüyor.

Pekin şimdilik çok konuşarak ve pek hareket etmeyerek durumu kurtarmaya çalışırken Rusya’ya yardımcı olacak  bazı mütevazı adımlar attı. Perşembe günü, on yıllardır yürürlükte olan Rusya’dan buğday ithalatına getirilen kısıtlamaları kaldırdı.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

Vladimir Putin’den Ukrayna Ordusuna ‘Darbe’ Çağrısı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna ordusuna yönetime el koyma çağrısı yaptı. Putin “İktidarı elinize alın. Görünüşe göre bizim açımızdan sizinle bir anlaşma yapmak bu uyuşturucu bağımlıları ve neonazi çetesiyle anlaşma yapmaktan daha kolay olacak” dedi.

Putin Ukrayna’da “neonazilere” ve “teröristlere” karşı savaştıklarını söyledi. Ukrayna’nın başkenti Kiev’e doğru ilerleyen Rus birliklerini cesaretlerinden dolayı kutlayan Vladimir Putin, Ukrayna askerlerinin Rus güçleriyle çatışmaya girmekte isteksiz olduğunu iddia etti.

Öte yandan Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov Rusya’nın Ukrayna ile barış müzakerelerine hazır olduğunu açıkladı. Peskov Moskova’nın Belarus’un başkenti Minsk’e bir heyet göndermeye hazır olduğunu belirtti. Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy iki kez Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşme teklifinde bulunmuştu.

Ayrıca, Avrupa Birliği, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Avrupa’daki mal varlıklarını dondurma kararı aldı. Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan AB yetkilileri söz konusu yaptırımların da gece yarısı yapılan tartışmalar sonucunda yaptırım paketine eklendiğini söyledi.

Almanya ve İtalya’nın söz konusu yaptırımları uygulamakta tereddütlü olduğu ancak birçok Avrupa Birliği üyesinin Putin ve Lavrov’a da yaptırım uygulanmasından yana oldukları öğrenildi.

Rus haber ajansı Tass ise, Rusya silahlı kuvvetlerinin, Ukrayna’nın başkenti Kiev’i batı istikametinde bloke ettiğini duyurdu. Ajans haberi, Rusya Savunma Bakanlığı kaynaklarına dayandırarak verdi. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, şehrin kuzeybatısındaki stratejik öneme sahip Hostomel havaalanı ele geçirildi. Aynı açıklamada 200 Ukraynalının da “etkisiz hale getirildiği”, Rus tarafının ise hiçbir kayıp yaşamadığı aktarıldı.

Ukrayna kaynakları ise bu haberi doğrulamadı. Kiev hükümeti daha önce Hostomel’e yapılan saldırıların engellendiğini ve Rus birliklerinin ağır kayıplar verdiğini açıklamıştı.

Rusya kaynakları, askeri birliklerinin Belarus sınırına yakın Çernihiv şehrini de abluka altına aldığını aktardı. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü Igor Konaşenkov, “Şu anda, Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri birimleri Çernihiv şehrinin ablukasını tamamladı” dedi.  Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna yönetimini sivilleri kalkan olarak kullanmakla ve “terörist taktikler uygulamakla” suçluyor.

Paylaşın

ABD Neden Ukrayna’ya Asker Göndermiyor?

ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın Ukrayna karşısındaki saldırgan tutumu konusunda ciddi diplomatik çaba harcadı. ABD yönetimi haftalarca Rusya’nın yaklaşan işgali hakkında uyarılar yaptı ve uluslararası düzenin tehlikede olduğunu söyledi, ki bunun doğru olduğu kanıtlandı.

Fakat Biden aynı zamanda, her ne kadar Rusya net bir şekilde istekli olsa da, ABD’nin savaşmak istemediği konusunda net bir tavır sergiledi. İş o noktaya gelirse de, ABD vatandaşlarını kurtarmak için bile Ukrayna’ya güç göndermeyi reddetti. Dahası ülkede askeri danışman ve gözlemci olarak görev yapan birlikleri geri çekti.

Fakat ABD’nin en önemli dış politika krizinde bu kırmızı çizginin sebebi ne?

Ulusal güvenlik çıkarı yok

Öncelikle Ukrayna Amerika’nın komşusu değil ve orada bir ABD askeri üssü bulunmuyor. Stratejik petrol rezervleri ya da ticaret ortaklıkları da yok.

Ancak herhangi bir ulusal çıkar bulunmaması, geçmişte eski başkanları, başkaları adına asker ve para kullanmaktan alıkoymamıştı.

Başkan Bill Clinton 1995’te Yugoslavya’nın çöküşünü takip eden savaşa askeri olarak müdahale etti. Keza 2011’de Barack Obama, Libya iç savaşında büyük ölçüde insani ve insan hakları temelinde aynısını yaptı.

Eski Başkan George W Bush 1990’da hukukun üstünlüğünü savunarak Irak’ı Kuveyt’ten kovmak için kurduğu uluslararası koalisyonu haklı çıkardı. Biden’ın üst düzey ulusal güvenlik yetkilileri, Rusya’nın uluslararası barış ve güvenlik ilkelerine yönelik tehdidini tanımlarken benzer bir dil kullandı. Ancak, askeri operasyonlar değil, ekonomik yaptırımlar yoluyla cevap vereceklerini söylüyorlar.

Biden askeri müdahale yapmıyor

Bunun ABD Başkanı Biden’ın müdahaleci olmayan yapısıyla ilgisi var.

Biden 1990’larda Balkanlar’daki etnik çatışmalarla başa çıkmak için ABD askeri harekâtını desteklemişti. Ardından 2003’te Amerika’nın talihsiz Irak işgali için oy verdi. Fakat o zamanlardan bu yana ABD askeri gücünü kullanma konusunda daha ihtiyatlı hale geldi.

Obama’nın Libya’ya müdahalesine ve Afganistan’a asker göndermesine karşı çıktı. Ardından gelen kaos ve insani felakete rağmen, ABD güçlerinin geçen yılki Afganistan’dan çekilmesini kararlılıkla savunuyor.

Ayrıca 20 yıldır yanında çalışan ve onun dış politikasını şekillendiren üst düzey diplomatı Antony Blinken ulusal güvenliği askeriyeden çok iklim değişikliği ve küresel hastalıklarla mücadeleyle, ve Çin’le rekabetle ilgili olarak tanımlıyor.

Ayrıca Amerika halkı da savaş istemiyor.

AP-NORC’nin ABD’de yakın tarihte yaptığı bir ankete katılanların yüzde 72’si, ABD’nin Rusya-Ukrayna savaşında küçük bir rol oynaması veya hiç oynamaması gerektiğini söyledi.

Biden’ın, ara seçimler yaklaşırken dikkat etmesi gereken şey, artan enflasyon başta olmak üzere, ekonomik sorunlar.

Biden, Ukrayna’da Amerikan ve Rus birlikleri arasında doğrudan bir çatışma olması riskini alarak “dünya savaşı” kıvılcımı yaratmak istemiyor ve bu konuda oldukça açık.

Biden bu ayın başlarında NBC’ye yaptığı konuşmada, “Bir terör örgütüyle uğraşmıyoruz, dünyanın en büyük ordularından biriyle uğraşıyoruz. Bu çok zor bir durum ve işler hızla çılgına dönebilir” dedi.

Sorumluluğu yok

ABD’yi bu riski almaya zorlayan bir anlaşma yükümlülüğü yok. Herhangi bir NATO ülkesine yönelik bir saldırı, herkese yönelik bir saldırıdır, ancak Ukrayna NATO ülkesi değil.

Blinken, Amerikalıların bu kadar hararetle övdükleri değerler için neden savaşmayacaklarını, Ukrayna’nın NATO üyesi olmamasına bağlıyor. Çatışmanın Putin’in Ukrayna’nın NATO’ya girmesini istememesi ve NATO’nun buna karşı çıktığı için başlaması da büyük bir ironi.

Harvard Üniversitesi profesörü ve dış politika uzmanı Stephen Walt, ABD ve diğer NATO ülkeleri Ukrayna’ya herhangi bir askeri güç göndermezken, bu ülkeyi NATO üyesi yapmama konusunda Rusya ile uzlaşmaya varmamasının bir anlam ifade etmediğini belirtiyor.

Biden aslında Ukrayna ve Rusya sınırındaki NATO üyesi ülkeleri desteklemek için Avrupa’ya asker gönderiyordu ve halihazırda var olanları yeniden konuşlandırıyordu.

Ancak bu hafta Ukrayna’nın işgali, kazara ya da Rusya tarafından kasıtlı olarak daha geniş bir savaş olma ihtimaline dair endişeleri artırdı.

Rusya’nın kasıtlı olarak bunu istemesi NATO’nun karşılıklı savunma taahhüdünü harekete geçirecektir ve bu ABD kuvvetlerini bir savaşa çekebilir.

Çünkü Biden, “NATO ülkelerine girerse, müdahil olacağız” dedi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Zelenskiy: Rusya, Bizimle Konuşmak Zorunda Kalacak

Ulusa sesleniş videosu yayımlayan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, hem Ukraynaca hem de Rusça olarak Rusya’ya ateşkes çağrısı yaptı. Zelenskiy, “Rusya eninde sonunda çatışmaların ve bu işgalin nasıl durdurulacağı konusunda bizimle konuşmak zorunda kalacak” dedi.

Haber Merkezi / Konuşma ne kadar erken başlarsa, Rusya’nın kayıplarının o kadar az olacağını belirten Zelenskiy, saldırılar durana kadar ülkelerini savunmaya devam edeceklerini söyledi. Ukraynalı lider gece saatlerinde yaptığı konuşmada Kiev’den ayrılma niyeti olmadığını ve şu anda Rusya’nın bir numaralı hedefi olduğunu bildiğini söylemişti.

Ukraynalı lider, gün doğumu öncesinde çok sayıda füze saldırısının olduğu yönündeki haberleri de doğruladı. Füze saldırılarının yerel saatle sabaha karşı 04.00’te başladığını bildiren Zelenskiy, Rusya’nın saldırılarının hem askeri hem de sivil bölgeleri hedef aldığını da sözlerine ekledi. Zelenskiy, “Bu sabah da ülkemizi tek başımıza savunuyoruz. Dün olduğu gibi, dünyanın en güçlü birlikleri uzaktan izliyor” dedi.

Rusya ise daha önce sivilleri hedef aldığı iddialarını reddetmişti. Ancak daha önce de bildirdiğimiz üzere, gece saatlerinde Kiev’de patlama sesleri duyulmuştu. Sivillerin yaşadığı bir binaya da bir füzenin isabet ettiği görülmüştü.

Öte yandan Ukrayna ordusu tarafından yapılan açıklamada, başkent Kiev’in kuzeybatısında Rus güçlerle çatışmalar yaşandığını bildirildi. Açıklamada, “Ukrayna silahlı kuvvetlerine mensup hava birlikleri Dimer ve Ivankiv yerleşim yerlerinde savaşıyor” ifadesi kullanıldı. Dimer Kiev’e yaklaşık 45 kilometre, Ivankiv ise başkente 60 kilometre mesafede bulunuyor.

Ukrayna İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, son 24 saat içinde Rusya’nın sivillere ait 33 yeri bombaladığı belirtildi. Interfax’a konuşan Ukrayna İçişleri Bakanlığı yetkilisi Vadim Denisenko, “Rusya sivil hedefleri vurmadığını söylüyor ama son 24 saat içinde sivillere ait 33 hedef vuruldu” dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in danışmanı Mykhailo Podolyak, Ukrayna’nın Kiev yakınlarında iki seyir füzesini vurduğunu ve bir Rus uçağını düşürdüğünü açıkladı. Podolyak, Rusya’nın saldırılarının ikinci gününde bankacılık sisteminin işlediğini, ancak ülkenin hava sahasının ve limanlarının kapatıldığını açıkladı. Podolyak, Rusya’nın Kiev’e girerek, Devlet Başkanı Zelenskiy’i öldürmeyi hedeflediğini iddia etti.

BM: Ukrayna içinde 100 binden fazla kişi kaçtı 

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından verilen bilgilere göre, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmaya başlamasının ardından 100 binden fazla kişi ülke içinde çatışmalardan kaçtı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Sözcüsü Shabia Mantoo, binlerce kişinin de Ukrayna’dan kaçtığını belirtti.

Ukrayna’nın komşularından Moldovalı yetkililer yaklaşık 4 bin Ukraynalı’nın geldiğini teyit etti. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, Ukrayna’daki çatışmalar nedeniyle 5 milyon civarında kişinin evini terk edebileceğini söylemişti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısından uyarı

Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Karim Khan, Ukrayna’daki durumu kaygıyla izlediğini belirtti. Savcı Khan, ülkedeki çatışmaların kendi yetki alanına girecek sonuçlar doğurabileceğini, Ukrayna’da soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş suçu incelemeleri yapılabileceğini hatırlattı.

Paylaşın

Joe Biden: ABD, NATO Topraklarının Her Karışını Savunacak

ABD Başkanı Joe Biden, G7 ülkelerinin Rusya’ya karşı “yıkıcı bir yaptırım paketi” üzerinde anlaşmaya vardıklarını açıkladı. ABD Başkanı Batı’nın önde gelen sanayi ülkelerinden oluşan G7 ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarının Rusya’ya yönelik ekonomik önlemler alınması konusunda mutabık olduklarını belirtti. Biden, “Cesur Ukrayna halkının yanındayız” dedi.

Dönem başkanlığını Almanya’nın yürüttüğü G7 ülkelerinden yapılan ortak açıklamada ise Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalesi, “Uluslararası düzen için ciddi tehliye oluşturmaktadır” denilerek kınandı. Açıklamada, “G7 olarak sert ve koordineli ekonomik ve mali yaptırımlar uygulayacağız” ifadesi kullanıldı.

ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’ya saldırısı nedeniyle Rusya’ya uygulanacak yaptırımları da açıkladı. Biden’ın açıklamalarından satır başları:

175 bin asker Ukrayna sınırına yığıldı. Putin her türlü iyi niyetli çabayı reddetti. Uluslararası hukukun ihlal edildiğini gördük. ‘Ukrayna kimyasal silahlar kullanacakmış, soykırıma hazırlanıyormuş’ gibi iddialar gördük. Burada iki yeni bağımsız cumhuriyet egemen Ukrayna topraklarda Rusya tarafından tanındı.

Bu planlı bir saldırı. Size bunu her gün anlattık. Neler yapmak istediğini biliyorduk. Haftalar boyunca onu uyardık ama bizi dinlemedi.

Putin bir savaş ilan etti. Ukrayna’daki tarihi kentlere füzeler düşmeye başladı. Tankların ilerlediğini gördük. Biz şeffaf şekilde Rusya’nın planlarını paylaştık. Putin saldırgan kişidir burada. Savaşı tercih etmiştir. Şimdi kendisi ve ülkesi sonuçlarına katlanacak.

Rus ekonomisine hem şimdi hem zaman içinde yaptırımların etki edeceğini düşünüyoruz. Uzun süre etkisi olacak şekilde yaptırımları tasarladık. Bunu açıkça söylemek istiyorum. Aylardır bir koalisyon ortaya koyuyoruz.

Dünyanın yüzde 50’sini temsil eden bir gruptan bahsediyoruz. AB’ye üye devletler, BAE, Japonya. Rusya’nın dolar üzerinden euro, pound ve yen üzerinden ticaret yapma yeteneğini kısıtlayacağız.

Rusya borsası ve para birimi bugün çakıldı. Rusya’nın en büyük bankasını kestik. Rusya’nın Dolar, Euro, Pound ve Yen gibi para birimlerinde ticaret yapmasını da kısıtlayacağız. Rusya ordusunun finansmanını kısıtlayacağız.

Rusya’nın en büyük bankalarını ABD finans sisteminden çıkardık ve aralarında 250 milyar dolar varlığı bulunan VTB ile 4 büyük bankayı daha bloke ettik.

Amerika’daki Rus bankalarının varlıkları dondurulacaktır. Rusya’nın, ikinci büyük bankası dahil, 250 milyar dolar varlığı bulunmakta.

Rus elitlerinin, oligarkların listesine, aile üyelerinin listesine yenilerini ekledik. Yaptırımlara onlar da tabi olacak. Bunlar Putin’den nemalanan kesimler. Yaptırımlar önümüzdeki günlerde devam edecek.

Salı günü Rusya’nın fon bulma imkanını kısıtlamıştık. 1.4 trilyon dolar varlığı olan şirketlerinden bahsediyoruz.

Rusya’daki finans ve teknoloji sektörünü sıkıştıracağız ve önümüzdeki yıllarda kapasitesinin azaldığını göreceğiz. Rusya’nın yüksek teknoloji ihracatını yarı yarıya kesme kararını verdik.

“NATO hiç olmadığı kadar kararlı”

Özellikle uzay faaliyetlerine yaptırımlar getirilecek. Putin’in uzun vadeli hedeflerine darbe indirmiş olacağız. NATO’daki müttefiklerimizle birlikte daha güçlü çalışacağız. Yarın NATO Zirvesi olacak. Güçlü dayanışmayı göstereceğiz. NATO hiç olmadığı kadar birlik içerisinde ve hiç olmadığı kadar kararlı.

NATO ittifakının tüm unsurlarını ortaya koyacağız. 650 milyon dolarlık savunma yardımı Ukrayna’ya verilmişti. Bizim birlik ve güçlerimiz Ukrayna içerisinde Rusya’ya saldırıda bulunmayacaktır ama Ukrayna’daki müttefiklerimizi, doğudaki müttefiklerimizi korumak ve savunmak için oradalar.

Bugün Rusya saldırısını gerçekleştirdi. Avrupa’nın doğu ülkelerini korumak için elimizden geleni yapacağımızı söyleyebiliriz. Amerikan Hava Kuvvetleri ile birlikte çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Genelkurmay Başkanımızla konuştum. İhtiyaç olursa ek birliklerin konuşlandırılması söz konusu olacak.

Elimizdeki tüm araçları kullanacağımızı söylemek istiyorum. Amerikan halkını ve işletmelerini benzin fiyatlarına karşı korumak için. Amerikan halkının ve şirketlerinin bundan zarar görmesini istemiyorum. Sıkı şekilde enerji tedariğini takip ediyoruz. Temel petrol üretici ve tüketici ülkelerle irtibat halindeyiz. Tüm dünyadaki ülkelerle aktif şekilde işbirliği içinde çalışıyoruz.

ABD bu konuda çalışmalarını yürütmektedir. Amerikan halkının hali hazırda acı çektiğini biliyorum. Ama benzin fiyatları nezdinde sıkıntıların azaltılması için elimden geleni yapacağım. Mutlaka bir yanıt gerekiyordu. Biz özgürlüğün yanındayız ABD olarak. Geçtiğimiz hafta söylediklerimi yenilemek istiyorum. Rusya eğer şirketlerimize siber saldırıda bulunursa yanıt vermeye hazırız.

Dün gece Sayın Zelenskiy ile görüştüm. Kendisine teminat verdim. ABD’nin Ukrayna halkına destek vereceğini söyledim. Oradaki insani acıların dindirilmesi için yardım edeceğiz. Tarih göstermiştir ki, maalesef bu tarz işgallerde çok ciddi sivil itaatsizlik de olur. Durumlar çıkmaza girer.

Önümüzdeki hafta ve aylarda Ukrayna halkının yanında olacağız. Onlar 30 yıldır bağımsız, artık ülkelerini kimse ellerinden alamaz. Putin küresel barışı ayakta tutan ülkelere karşı saldırı gerçekleştirmiştir. Putin ve Kremlin’deki müttefiklerinin gerçek yüzünü herkes gördü. Her zaman saldırı isteği vardı. Putin’in imparatorluk kurma isteği var.

Çatışma şu anda artmış durumda. İhtiyaç duyulan birlikler Doğu Avrupa’ya gönderilecektir. Putin’le konuşmaya yönelik hiçbir planım bulunmamakta. Bizim bankalar üzerinde öngördüğümüz yaptırımların SWIFT’ten çok daha ciddi sonuçları olacak.

Putin’in ne yaptığına dair bir fikrim yok, tehdidinin ne olduğunu da bilmiyorum. Bizim yaptırımların bazı şeyleri önlemesini görebilmek zaman alacak. Rus halkı Putin’in yaptıklarının sonuçlarının nelere sebep olacağını görecek. Geri adım atacak mı? Bizler ciddi sonuçları olması için çalışacağız.

Hiç şüphe yok ki ciddi bir nükleer güç bir başka ülkeyi işgal ediyorsa tüm dünyanın cevap vermesi çok normal. Tüm dünyadaki piyasalar buna yanıt verebilirler. Bunun uzun süreceği fikri olası değil. Biz kararlı olduğumuz sürece, yaptırımları uyguladığımız sürece uzun sürmeyecektir.

Ben Putin’i bir rakip olarak gördüğümü söylemiştim ve kesinlikle onu hafife almadım. Konuşmasını duydunuz. Neredeyse 1 saat konuştu Ukrayna’ya niye girdiğiyle ilgili. Amacı başka, orada eski Sovyetler Birliği’ni yeniden oluşturmak istiyor. Buradaki niyeti dünyanın geri kalan bölgelerin bulunduğu tersine bir noktada bulunmakta.

Rus tankları, mermileri, füzeleri Ukrayna’da. Yaptırımlar yıkıcı olacak. Yaptırımların uygulanması akabinde etkisini göreceğiz. Yaptırımların etkisini gördükten sonra ne yapacak? Buna bakacağız. Şu anda güçsüz durumda o yüzden zor bir karar vermek durumunda.

“Rusya için zor gün olacak”

Bizim yaptırımlarımız bu SWIFT uluslararası sistemin de ötesine geçecek. Dünyanın üçte ikisi bize katılmakta. Çok ciddi yaptırımlardan bahsediyoruz. Bir ay içinde tekrar bakalım neye yaramış yaptırımlar görelim.

Rusya-Amerika ilişkilerinde tam bir kesinti var. Dünyanın büyük çoğunluğu şu anda Putin’in yaptığına karşı çıkmakta. Rusya için soğuk ve zor bir gün olacak. Savunmasına çok kişinin gelmeyeceğini düşünüyorum. Çin konusunda yorum yapmaya hazır değilim şu anda.

Rusya eğer NATO ülkelerine girerse tabii ki biz de müdahil oluruz. Onu şu an durdurmazsak devam edecek.

Paylaşın

Rusya Devlet Başkanı Putin: Bize başka Şans Bırakmadılar

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’daki büyük şirketlerin ve işletmelerin temsilcileriyle yaptığı toplantıda, “Şu anda yaşananlar zorunlu olarak alınması gereken önlemlerdi. Bize bu şekilde hareket etmekten başka bir yol bırakmadılar” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’daki büyük şirketlerin ve işletmelerin temsilcileriyle bir toplantı yaptı.

Sözlerine “Değerli iş arkadaşları, her ne kadar önceden planlamış olsak da sizinle yaptığımız bu toplantı hafif tabirle ‘standart dışı koşullarda’ gerçekleşiyor” diyerek başlayan Putin, “En önemli husus, şu anda yaşananların zorunlu önlem olduğunun anlaşılması. Bize başka şekilde hareket etme şansı bırakmadılar” dedi.

Rusya’nın yeni yaptırımlar uygulanmasıyla ilgili riskleri önceden değerlendirdiğini ve olası kısıtlamalara hazırlandığını vurgulayan Rusya lideri, “Tabii ki hepimiz, sizler de dahil, nasıl bir dünyada yaşadığımızı anlıyoruz. Şu anda kısıtlamalar ve yaptırım politikası bakımından yaşananlara öyle veya böyle hazırlandık” diye konuştu.

Rusya lideri, “Güvenlik alanında öyle riskler yarattılar ki, buna başka araçlarla karşılık vermemiz imkansızdı. Sizlerden yaşananlara anlayışla yaklaşmanızı ve üretimi, ekonomiyi, istihdamı destekleyecek araçların aranmasında hükümetle dayanışma içinde çalışmanızı isterim” ifadelerini kullandı.

Putin, Kremlin’in, ABD yaptırımlarının Rus ekonomisi üzerindeki etkisine hazır olduğunu vurguladı.

‘Rusya, küresel ekonominin bir parçası ve ona zarar vermeyeceğiz’

“Jeopolitik riskleri tümüyle öngöremeyeceğimiz açık ancak hükümet ve iş dünyası arasındaki ilişkilerde sizler, elbette bu öngülebilirliğin hükümet tarafından anlaşılacağını ve bunun istikrarlı olacağını bekleme hakkına sahipsiniz. En önemlisi, sürekli irtibatta kalınması. Tabii ki de hükümetin, en geniş anlamıyla iktidarın görevinin sizler için iyi koşullar sağlamak, daha fazla özgürlük sağlamak olduğunu görüyorum” diye devam eden Putin sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rusya, küresel ekonominin bir parçası olarak kalmaya devam ediyor ve bu nedenle, onun parçası olarak kaldığı sürece, kendimizi parçası hissettiğimiz bu sisteme zarar vermeyeceğiz. Bizzat içinde bulunduğumuz küresel ekonomi sistemine zarar vermeyi planlamıyoruz.”

Paylaşın

Karamollaoğlu: Rusya’yı Uluslararası Hukuka Uymaya Davet Ediyorum

Rusya-Ukrayna krizine ilişkin değerlendirmede bulunan SP Lideri Karamollaoğlu, “Rusya’nın bağımsız bir devlet olan Ukrayna’yı işgal girişimini kınıyor ve Rusya’yı bir an önce uluslararası hukuka uymaya davet ediyorum” dedi.

Haber Merkezi / Sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısını kınadı.

“Dünya barışı için çok ciddi bir tehdittir”

Karamollaoğlu, “Rusya’nın bağımsız bir devlet olan Ukrayna’yı işgal girişimini kınıyor ve Rusya’yı bir an önce uluslararası hukuka uymaya davet ediyorum. 21. yüzyılda Sovyetler Birliği’ni yeniden diriltme çabaları dünya barışı için çok ciddi bir tehdittir.

Bu girişim kesinlikle kabul edilemez! Bölgemizin ve dünyanın her zamankinden daha fazla barış ve huzura ihtiyacı vardır. Tüm taraflara sağduyu ve itidalle dünya barışını korumaya yönelik olarak sorumluluklarını yerine getirme çağrısında bulunuyorum” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Saadet Partisi de sosyal medya hesabından, “Tüm taraflara ve güçlere dünya barışını korumaya yönelik sorumluluklarını yerine getirme çağrısında bulunuyoruz. İŞGALE ve SAVAŞA HAYIR!” notunu düştüğü bir paylaşımda bulundu.

Paylaşın