Rusya, Ukrayna’da Yeni Hücum Planlıyor

Ukrayna’nın başkenti Kiev’e yönelik kapsamlı bir Rus saldırısına dair endişeler artıyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli uydu görüntüleri sağlayıcısı Maxar’ın yayınladığı görsellerde 60 kilometre uzunluğunda bir Rus askeri konvoyonun Ukrayna’nın kuzeyinden Kiev’e doğru ilerlediği görülüyor. Buna göre konvoyun başı Kiev’in 25 kilometre kuzeyindeki Antonov Havalimanı yakınlarına ulaşmış durumda.

Maxar’dan yapılan açıklamada, yüzlerce askeri aracın Ukrayna kırsalında ilerlediği ve “bazı araçların birbirine uzak, bazı araçların ise ikili ya da üçlü gruplar halinde yol aldığı” kaydedildi. Görüntülerin bir kısmında yandığı düşünülen binalardan duman yükseldiği dikkat çekerken, diğer görüntülerde Belarus’ta, Ukrayna sınırına 30 kilometre mesafede yeni bir grup saldırı helikopterleri ile askeri araçların intikal ettirildiği anlaşılıyor.

Ukraynalı yetkililer, geçen Perşembe günü başlayan Rus saldırısının ardından Ukrayna birliklerinin başkent Kiev’e yönelik Rus saldırılarını püskürttüğünü ve Kiev’in dışındaki Antonov Havalimanı civarında büyük çatışmalar olduğunu aktardı. Batılı yetkililere göre de Ukraynalıların direnişi Rus saldırılarını yavaşlatmış durumda. Öte yandan Ukraynalı kaynaklar, Rus ordusunun ülkenin en büyük kentlerine birliklerini intikal ettirmeye ve füze atmaya devam ettiğini bildiriyor.

Rusya Salı gecesi yeni hücum planlıyor iddiası

AFP haber ajansının diplomatik kaynaklar ve savunma çevrelerinden aldığı bilgiye göre Moskova Salı gecesi yeni bir saldırı planlıyor. ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri, Rus birliklerinin Pazartesi günü Kiev’e doğru “beş kilometre daha” ilerleyerek şehre “25 kilometre mesafeye kadar” yaklaştı.

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri de, Facebook hesabından yaptığı açıklamada, “Kiev’i ve Ukrayna’nın diğer önemli şehirlerini kuşatmak ve kontrollerine almak için” Rus güçlerinin son 24 saattir tekrar gruplandığını ve zırhlı araçlar ile ağır silahları bir araya topladığını duyurdu.

Ukrayna’nın kentlerinde Rus istilası

Ukraynalı yetkililer Pazartesi günü ülkenin ikinci büyük kenti Harkiv’de büyük bir patlama olduğunu ve 11 kişinin yaşamını yitirdiğini aktardı. Şehrin Belediye Başkanı Ihor Terekhov, Rus tankları ve zırhlı araçlarının “her yerde” görüldüğünü dile getirdi.

Ukrayna’nın güneyinde bulunan Herson kentinin Belediye Başkanı Ihor Kolychaev de Rus ordusunun şehrin tüm çıkışlarına kontrol noktası kurduğunu ancak buna rağmen şehrin “Ukraynalı kaldığını” ve “direnmeye devam ettiğini” kaydetti.

Bu arada Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) gözlemci grubu bu iki şehir ve çevresinde Pazartesi günü birden fazla patlama olduğunu açıkladı. Interfax Ukrayna ajansına göre farklı kentlerde konutların topa tutulması sonucu çok sayıda sivil yaşamını yitirdi.

Ukrayna ordu yetkilisi Valery Salujny, Rus birliklerinin işgalin başlangıcından bu yana 113 taktik füze attığını açıkladı.

Can kayıpları artıyor

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Pazartesi günü yapılan açıklamada, Ukrayna Savaşı’nın ilk beş gününde resmi rakamlara göre 102 sivilin öldüğü, 304 sivilin de yaralandığı bildirilmiş ancak gerçek rakamın büyük olasılıkla çok daha yüksek olduğu ifade edilmişti. Ukrayna hükümeti ise, Rus işgali sonucu 352 sivilin hayatını kaybettiğini ve 2 bin 40 kişinin de yaralandığını aktarmış ancak öte yandan binlerce Rus askerinin de öldüğünü öne sürmüştü. Rus hükümeti ise can kayıpları konusunda henüz bir açıklama yapmış değil.

Başkent Kiev’de bulunan gazeteciler Pazartesi akşamı şehirde patlama sesleri duyulduğunu bildirdi. Kiev’de birçok kişinin Rus saldırısına karşı barikat kurduğu belirtiliyor. Rus ordusu ise sivil halka, otoyolunu kullanarak Kiev’i terk etme çağrısında bulundu.

Zelenskiy’den “Rusya’yı durdurun” çağrısı

Öte yandan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy sosyal medyada paylaştığı bir video mesajında Rusya’nın durdurulması ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nden çıkarılması çağrısında bulundu.

Zelenskiy, “Sivillere karşı savaş suçu işleyen bir ülke Güvenlik Konseyi üyesi olamaz. Burası Ukrayna. Burası Avrupa. 2022 yılındayız. Füzelerle, bombalarla ve toplarla silahlanmış şeytan derhal durdurulmalı. Ekonomik olarak yok edilmeli. İnsanlığın kendini savunabildiği gösterilmeli” söyleminde bulundu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

BM Genel Sekreteri Guterres: Büyük Bir Bölgesel Krizle Karşı Karşıyayız

Rusya-Ukrayna krizine dair değerlendirmelerde bulunan BM Genel Sekreteri Guterres, “Ukrayna için bir trajedi ile karşı karşıyayız. Aynı anda hepimiz için potansiyel olarak feci sonuçları olabilecek büyük bir bölgesel krizle karşı karşıyayız” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Ukrayna’da devam eden savaş nedeniyle olağanüstü toplanan BM Genel Kurul toplantısında üye devletlerin temsilcilerine hitap etti.

Ukrayna’daki savaşın bir an önce durması gerektiğini belirten Guterres, “Çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin ölümüyle sonuçlanan bu artan şiddet kesinlikle kabul edilemez. Yeter artık. Askerlerin kışlalarına geri dönmeleri gerekiyor. Liderlerin barışa gitmesi gerekiyor” dedi.

Guterres, Rusya’da nükleer kuvvetlerin yüksek alarma geçirilmesini de “ürpertici bir gelişme” olarak niteleyerek, “Ukrayna için bir trajedi ile karşı karşıyayız, aynı zamanda hepimiz için potansiyel olarak feci sonuçları olabilecek büyük bir bölgesel krizle karşı karşıyayız.” uyarısında bulundu. Yüz binlerce Ukraynalının savaştan kaçmak için ülke içinde yerinden edildiğini ve sınırları geçtiğini belirten Guterres, “Her dakika artan mültecilerle, kolayca Avrupa’nın on yıllardır en kötü insani krizi haline gelebilecek bir durumla yüz yüzeyiz” ifadesini kullandı.

“BM, Ukrayna halkını terk etmeyecek”

Guterres, güvenlik arayışı içindeki Ukraynalılara kapılarını açan komşu ülkelere gösterdikleri şefkat ve cömertlik için minnettar olduğunu kaydederek, bu dayanışmanın ırk, din, etnik köken ayrımı yapılmaksızın yaygınlaştırılmasının önemli olduğunu vurguladı. BM’nin Ukrayna halkını terk etmeyeceğini ve insani yardımları arttırma konusunda kararlı olduklarını aktaran Guterres, bu konuda şimdiye kadar atılan adımlara ek olarak yarın Ukrayna içindeki yerinden edilenlerin ve sınırları geçenlerin ihtiyaçlarını kapsayacak yeni bir eşgüdümlü iki acil durum çağrısı başlatacaklarını bildirdi.

Guterres konuşmasına şöyle devam etti: “İnsani yardım, hayati önem taşımaktadır ama bu bir çözüm değil. Sadece çatışmanın en kötü etkilerini tedavi ediyor. Tek gerçek çözüm barıştır. Ukrayna’ya yönelik saldırı, uluslararası hukuka ve BM Şartı’na dayanan çok taraflı sisteme meydan okuyor. Kötüleşen çatışmaların olası sonuçlarından bazıları üzerinde düşünmek bile ürkütücüdür. Bölgesel tansiyon yükseliyor. En son güvenlik önlemleri, herkes için yüksek risklerin altını çiziyor. Krizin ekonomik yansımaları yaygın bir etki yapacaktır.”

BM’ye üye her devletin BM şartı ilkelerine göre hareket etmesi gerektiğini hatırlatan Guterres, “Şimdi silahlar konuşuyor ama diyalog yolu her zaman açık kalmalı. İyi niyetli müzakerelere girmek ve tüm sorunları barışçıl bir şekilde ele almak için asla geç değildir.” diye konuştu.

Guterres, dünyanın birçok farklı şehirlerinde yapılan savaş karşıtı gösterilere de değinerek, Ukrayna ve Rus halkının barış istediğini sözlerine ekledi.

Paylaşın

Rusya’ya Uygulanan SWIFT Yaptırımı Türkiye’yi Nasıl Etkiler?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ile birlikte uluslararası kamuoyundan ardı ardına yaptırım açıklamaları geldi. Ancak bu yaptırımların arasında en etkili konu başlıklarından biri Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkartılma kararı oldu.

Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication’ın kısaltması olan SWIFT için en doğru tanım uluslararası ödemeler ağı olarak öne çıkıyor.

Bu sistem tüm dünya ticaretinde kilit bir role sahip. Bu yüzden Rusya’nın sistem dışında kalması hem ticari hem de finansal hizmetlerin büyük oranda durmasına neden olabilir. Bu da Rusya üzerindeki ekonomik baskıyı arttıracak.

Ancak burada Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiren bir ilişki var. O da Türkiye’nin enerjiden gıdaya, turizmden tekstile kadar çok sayıda sektörde Rusya ile olan güçlü ticareti. Geçtiğimiz yıl Rusya ile ikili ticarette yaklaşık 35 milyar dolarlık bir hacim yakalayan Türkiye için bu aynı zamanda büyük bir ekonomik zorluk sürecini de beraberinde getirebilir.

DW Türkçe’den Emre Eser’e değerlendirmelerde bulunan Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir Politikaları eski Genel Müdürü ve eski IMF Ekonomisti Dr. Burcu Aydın Özüdoğru’ya göre Rusya ekonomisindeki bir daralma veya yaptırım Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Gıda, turizm ve müteahhitlik gibi alanlarda çok büyük bir ticari ilişkinin bulunduğunu belirten Özüdoğru, “Rusya’nın ödeme sistemleri konusunda yaşayacağı problemler Türk şirketlerinin ihracat yapma kapasitesini zorlayabilir ve tahsilat süreçlerini geciktirebilir” diyor.

Rusya ile Türkiye’nin ikili ticaretinde ilk akla gelen sektörler turizm ve gıda oluyor.

Alternatif pazar arayışı

Rusya’nın Türkiye’nin gıda ithalatında çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Tayaş Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, “SWIFT engeli bizim Rusya olan ticaretimizi ciddi ölçüde engeller. Bugün itibarıyla Rusya’dan ithalat konusunda ciddi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Ruslar ile şu an görüşüyoruz. Ama bu kararların daha kapsamlı uygulanması bizim için uzun vadede büyük bir problem oluşturacaktır. Sonuçta bir un fabrikası Rusya’dan buğday alıyor ve onun ödemesini bu sistem üzerinden yapıyor. İç tüketim için bir sıkıntı görülmese de biz şimdiden alternatif pazar arayışına girdik. B ve C planlarımızı devreye almak için çalışıyoruz. Buğday ithalatı yapabileceğimiz ülkeler üzerine yoğunlaşıyoruz” diye konuştu.

Gıda sektörü alternatif pazar arayışına girerken turizmciler ise Rusya pazarının yerinin Türkiye için çok stratejik olduğunu başka bir ülke ile doldurulamayacağını ifade ediyor.

Turizmci nasıl ödeme alacak?

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Batı Akdeniz Bölge Temsil Kurulu Başkanı Özgen Uysal, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle beraber rezervasyonların durduğunu söyledi. Yeni rezervasyon alamadıklarını belirten Uysal, “Turizm sektörü için çok kritik bir pazar. Ülkenin SWIFT sisteminden çıkarılması demek turizmcinin verdiği hizmetin ödemesini alamaması demek. Nasıl olacak? Eskisi gibi çanta ticareti mi yapacağız? Kripto para ile mi ödeme olacak? Bunlarla ticaret olmaz. Büyük bir belirsizlik var” ifadelerini kullandı.

Turizmciler Rus halkının ekonomik endişelerinin artmasının ve Ruble’nin hızla değer kaybetmesinin de Türkiye turizmi için olumsuz bir fotoğraf ortaya çıkaracağını düşünüyor.

“Hava sahası kapanırsa biteriz”

Üstelik Uysal, turizmcinin asıl endişesinin hava sahası sorunu olduğunu söylüyor. Buna göre turizme en büyük darbeyi Türkiye’nin de diğer Avrupa ülkeleri gibi hava sahasını Rus uçaklarına kapatması vurabilir. “İşte o zaman turizmciler dükkân kapatır. Biteriz” diyen Uysal, “Tek umudumuz bu işgalin ve savaş halinin sonlanması. Ukrayna ve Rusya’daki olayların Türkiye’yi etkilememesi imkânsız. Gözlerimiz yapılan toplantılarda. Umarız savaş en kısa sürede sonlanır. Durum hızla normale döner ve etkilerini daha fazla yaşamayız” şeklinde konuştu.

Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor

Rusya ekonomisinde yaşanan sıkıntıların Türkiye’yi her alanda etkileyebileceğini anlatan ekonomist Dr. Burcu Aydın Özüdoğru şöyle konuştu:

“Bu etkilerden birisi de finansal kırılganlık göstergeleri. Aslında bunu da görmeye başladık. Geçtiğimiz hafta Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile beraber Türk Lirası Dolar karşısında hızla değer kaybetti. Şu an biraz toparlanma olsa da önemli bir riski işaret ediyor. Ayrıca şu aşamada önemli risklerden birisi de kur korumalı mevduat sistemi üzerinden üstlenilen garantiler. Son verilere göre sistemde yaklaşık 470 milyar lira birikti. Örnek vermek gerekirse kur veya altına karşı verilen garantilerde mevduat faiz oranı yüzde 14-17. Orada kurun her bir puanlık yükselişi kamu maliyesi açısından 5 milyar dolarlık maliyet demek.”

“Enflasyonu tetikler”

Doğalgaz, petrol ve kurdaki yukarı yönlü çıkışın enflasyon üzerindeki baskıyı arttıracağını belirten Özüdoğru, Türkiye’nin, Rusya ve Ukrayna’dan önemli ölçüde tahıl ithal ettiğini hatırlattı. Her ülkede uzun sürecek sıkıntıların Türkiye’deki gıda fiyatlarının üzerinde de olumsuz etkisi olabileceğini söyleyen Özüdoğru, “Ayrıca turizmde de önemli bir kayıp söz konusu. Tüm bunlar ekonominin her alanında kendini gösterebilir” dedi.

Peki Rusya ile ticarette yerel parayla ticaret bu konuda bir rahatlama sağlayabilir mi?

“Yerel para ile daha zor”

Dolar ve Euro’nun uluslararası ticarette vazgeçilmez bir ağırlığının bulunduğunu dile getiren Özüdoğru, şöyle konuştu:

“Hatırlarsanız İran’a uygulanan yaptırımlar nedeniyle Halkbank ABD’de ciddi suçlamalarla karşı karşıya kalmıştı. Ticarette buna dikkat edilecektir. Türkiye, Ruble gibi farklı para birimlerine yönelebilir ama burada Dolar ve Euro’nun dışına çıkması da kısa vadede pek mümkün değil gibi görünüyor. Bu geçiş çok kolay olmayacaktır.”

“Rusya’nın üzerinde ciddi etkisi olacak”

Son olarak Rusya’ya uygulanacak yaptırımların Rus finansal sistemi üzerindeki ciddi etki bırakacağını vurgulayan Özüdoğru bunları şöyle açıkladı:

“Rusya Merkez Bankası faiz oranlarını yüzde 9.5 seviyesinden yüzde 20’ye çıkardı. Ama buna rağmen Ruble, Dolara karşı yüzde 30’a yakın değer kaybetti. Yaptırımlar, Rus halkının bankacılık sistemine olan güvenini de etkileyecek. Özellikle SWIFT engellemesi bu konuda bir bankacılık krizine ve Ruble’nin daha da hızlı değer kaybetmesine neden olabilir. Ama dileğimiz barış müzakerelerinin başlaması ve bu etkilerin de yaşanmaması” diye konuştu.

Paylaşın

3. Dünya Savaşı’nın Başlangıcına Mı Tanık Oluyoruz?

Hemen kritik soruyu sorarak başlayalım: 3. Dünya Savaşı’nın başlangıcına mı tanık oluyoruz? Şu anda pek çok insan Kremlin’in Ukrayna konusundaki eylemlerinin ışığında, haklı bir şekilde bu soruyu soruyor. Kremlin’in eylem ve söylemleri, Batı’dan gelen bir kınama ve yaptırım bombardımanını tetikledi.

Bu sorunun yanıtı hayır. Rusya-Ukrayna sınırındaki durum ne kadar kötü olursa olsun şu anda NATO ile Rusya arasında doğrudan bir askeri çatışmayı başlatacak seviyede değil.

İşin aslı ABD ve İngiltere, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye yetecek büyüklükte bir askeri gücü sınır boyunca yığmasını dehşet içinde izlerken, bölgede bulunan az sayıdaki askeri eğitmen ve danışmanını hızla geri çekti.

ABD Başkanı Joe Biden bu ayın başlarında, “Amerikalılar ve Ruslar birbirlerine ateş ediyorsa bu bir dünya savaşıdır” dedi ve hiçbir koşulda Ukrayna’ya Amerikan askerlerinin konuşlandırılmayacağını söyledi.

Ne kadar endişelenmeniz gerektiğiyse, kim olduğunuz, nerede olduğunuz ve Rusya’nın bundan sonra ne yapacağı gibi bir dizi faktöre bağlı.

Ukrayna’nın doğusundaki cephe hattında Ukraynalı bir askerseniz durumun son derece tehlikeli olduğu açık. Milyonlarca Ukraynalı için krizin günlük yaşamlarını nasıl etkileyeceği konusundaki korkular baki.

Sadece Başkan Putin ve güvendiği yakın çevresi, birliklerini Ukrayna’nın ne kadar içlerine göndermeyi planladığını biliyor.

Rusya’nın potansiyel işgal gücü sınırlarda yığılmaya devam ettiği sürece Ukrayna’nın başkenti Kiev ve diğer şehirleri de saldırılara karşı güvende olmayacak.

Ancak NATO ve Batı için mutlak kırmızı çizgi, Rusya’nın bir NATO üyesi ülkeyi tehdit etmesi.

NATO’nun 5. maddesi uyarınca Batı’nın askeri ittifakının tümü, askeri saldırıya uğrayan herhangi bir üye devleti savunmak zorunda.

Ukrayna NATO üyesi değil ama pakta katılmak istediğini açıklamıştı. Bu, Putin’in engellemeye kararlı olduğu bir girişim.

Sovyet döneminde Moskova’nın yörüngesindeki Estonya, Letonya, Litvanya veya Polonya gibi Doğu Avrupa ülkelerinin hepsi artık NATO üyesi.

Rus kuvvetlerinin Ukrayna’da kalmayacağı ve bunun yerine Baltık’taki etnik Rus azınlıkların “yardımına gelmek” ve bu bölgeleri de işgal etmek için bunu bir bahane olarak kullanacağı konusunda belirgin bir endişe var.

Bu nedenle NATO son dönemde Doğu Avrupalı ​​üyelerine caydırıcı önlem olarak takviye kuvvetler gönderdi.

Ne kadar endişelenmeli?

Rusya ile NATO arasında doğrudan bir çatışma olmadığı sürece bu krizin, ne kadar kötü olursa olsun, büyük çaplı bir dünya savaşına dönüşmesi için hiçbir neden yok.

Rusya ve Amerika’nın toplamda 8 binden fazla konuşlandırılabilir nükleer savaş başlığı olduğunu unutmayalım. Bu nedenle risk seviyesi olağanüstü yüksek. Soğuk Savaş döneminin Karşılıklı Garantili İmha anlamındaki (mutually assured distruction – MAD) özdeyişi hâlâ geçerli.

Geçen hafta salı günü üst düzey bir İngiliz askeri kaynağı, “Putin NATO’ya saldırmak üzere değil. O sadece Ukrayna’yı Belarus gibi bir uydu devlete dönüştürmek istiyor.” dedi.

‘Öfkeli bir diktatöre benziyor’

Ancak buradaki öngörülmesi zor kısım Putin’in aklından neler geçtiği. Bir satranç oyuncusu ve judo dövüşçüsü olarak genellikle soğukkanlı ve hesapçı karakteriyle tanınmasına rağmen Putin’in geçen hafta pazartesi yaptığı konuşma, kurnaz bir stratejistten çok öfkeli bir diktatöre benziyordu.

NATO’yu “şer” olarak nitelendirdi ve Ukrayna’ya Rusya’dan bağımsız egemen bir ulus olarak var olma hakkının bulunmadığını net bir şekilde söyledi. Bu endişe verici.

Rusya’yı yaptırımlarla cezalandıran tek ülke İngiltere değil. ABD bu konuda daha da ileri gitti, son olarak AB de ciddi yaptırımlar açıkladı. Almanya, bunların tümünden önce Rusya’dan gelen devasa Kuzey Akımı 2 gaz boru hattına yeşil ışık yakmayı erteledi. Ancak İngiltere Rusya’nın cezalandırılması için en çok baskı yapan ülkelerden biri oldu.

Rusya kesinlikle bir şekilde misilleme yapacak. Rusya’daki Batılı işletmeler muhtemelen zarar görecek ancak Putin’in vereceği emirlere göre durum daha da kötüleşebilir.

Ulusal Siber Güvenlik Merkezi’nin uyardığı gibi “intikam” siber saldırı şeklinde gelebilir.

Genellikle nereden geldiği tespit edilmesi zor olan bu saldırılar, bankaları, işletmeleri, bireyleri ve hatta kritik ulusal altyapıyı hedef alabilir.

Şu anda sorun, Rusya muhaliflerinin Birleşik Krallık topraklarında zehirlenmesi de dahil olmak üzere, Moskova ile yıllarca zayıflayan ilişkilerden sonra, Rusya ile Batı arasında karşılıklı güvenin neredeyse sıfırlanmış olması.

Ve bu yüzden zemin, Ukrayna’da sürmekte olan krizden kimin sorumlu tutulacağı konusunda kamuoyunda devam eden hararetli tartışmalar için tehlikeli.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

BM: Ukrayna’da En Az 102 Sivil Hayatını Kaybetti

Rusya işgali başladığından bu yana Ukrayna’da 102 sivilin hayatını kaybettiği, 304 sivilin de yaralandığı bildiriliyor. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet gerçek rakamın “daha da yüksek” olmasından endişe ettiklerini dile getirdi.

Bachelet Cenevre’deki  İnsan Hakları Konseyi toplantısında yaptığı açılış konuşmasında, “Bu sivillerin birçoğu uzun menzilli toplarla, bombardıman sonucu, çok namlulu roketatar sistemleri veya hava saldırıları gibi geniş bir alanı etkileyen patlayıcı silahla öldürüldü. Gerçek rakamlar korkarım daha yüksek” dedi.

Zelenskiy: Barış sağlamak için gelecek 24 saat çok önemli

Öte yandan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile telefonla görüştü. Downing Street’ten yapılan açıklamaya göre Zelenskiy Johnson’a, barışı sağlama konusunda gelecek 24 saatin çok önemli olduğunu ifade etti.

Johnson’ın da İngiltere ve müttefiklerinin Ukrayna’ya kendini savunmak için ihtiyacı olan ekipmanı ulaştırmak için ellerinden geleni yapacaklarını belirttiği kaydedildi.

Zelenskiy, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Ukrayna’nın AB’ye üyelik olasılığı ve ülkedeki duruma dair bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerini duyurdu.

Zelenskiy görüşmeden sonra yaptığı sosyal medya paylaşımında, Ukrayna’nın savunma kapasitesinin güçlendirilmesi konusunda atılacak adımlar, mali yardımlar ve Ukrayna’nın olası AB üyeliği konularının konuşulduğunu aktardı.

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Ukrayna’nın AB’ye üye olma konusunun gündeme alınacağını dile getirdi. Fransız televizyon kanalı BFM’ye konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Michel, AB‘nin Ukrayna ile halihazırda var olan “çok güçlü” ortaklık anlaşmasının da pekiştirilebileceğini kaydetti.

Rusya’dan Ukrayna ile anlaşmaya varma isteği

Aynı zamanda Rus müzakereci Vladimir Medinsky Rusya’nın Ukrayna ile görüşmelerde iki tarafın da çıkarına olacak bir anlaşmaya varmayı umduğunu söyledi. Medinsky görüşmelerin bugün TSİ 12.00’de başlayacağını kaydetti.

Siyasi gözlemciler, Rus silahlı kuvvetlerinin Ukrayna’da sert bir direnişle karşı karşıya kalması ve uygulanmaya başlanan uluslararası yaptırımların Moskova’yı zora soktuğunu ifade ediyor.

Biden müttefiklerle Ukrayna konusunda verilecek “ortak yanıtı” görüşecek

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden Pazartesi günü müttefik ülkelerle Rusya’nın Ukrayna işgalini görüşmek üzere bir telefon görüşmesi gerçekleştirecek.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Biden’ın müttefiklerle Ukrayna konusunda verilecek “ortak yanıtı koordine etmek” konusunda görüş alışverişinde bulunacağı bildirildi. Açıklamada TSİ 19.15’te yapılacak görüşmeye hangi ülkelerin katılacağı belirtilmedi.

Belarus’un Rusya’nın yanında işgale katılacağı iddia edildi

Ukrayna haber ajansı Unian, Belarus’un Pazartesi sabahı Rusya ile birlikte Ukrayna’nın işgaline katılabileceğini iddia etti. Ancak ajansın, Belaruslu paraşütçü birliklerin sabah 5’te Ukrayna’ya gitmek için emir aldığına dair haberi doğrulanmış değil.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko’nun Pazar günü kendisine işgale katılmayacağına dair garanti verdiğini söylemişti.

Paylaşın

Savaş Makinesi NATO, Rusya Kadar Savaşın Sorumlusu

Demokrasi İçin Birlik, “Ukrayna’ya silah yığarak Rusya’yı sıkıştırmaya çalışan, halkı katleden Neonazileri finanse eden ABD de; Soğuk Savaş sonrasında dağıtılmayarak ısrarla genişletilmek istenen emperyalizmin savaş makinesi NATO da, Rusya kadar savaşın sorumlusudur” açıklamasını yaptı.

Demokrasi İçin Birlik (DİB), Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı ve bugün dördüncü gününe giren işgal harekatıyla ilgili açıklama yaptı.

“Emperyalist çıkarlar için başlatılmış bir savaş olduğu” vurgusu yapılan açıklamada “Halkların hayatı kararırken, savaş tacirlerine gün doğuyor” denildi.

“Irak’ta, Yemen’de, Suriye’de olduğu gibi Ukrayna’da yaşanan işgalin de karşısındayız” diyen DİB,  açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi:

“Yine, yeniden emperyalist çıkarlar uğruna, enerji ve petrol kaynaklarına egemen olmak için girişilen bir savaşla karşı karşıyayız. Hepimizin ortak evi olan dünyanın bir bölgesinde insanlar öldürülüyor, göçe zorlanıyor, diğer canlılar ve doğa yok ediliyor.

Savaşların insani, toplumsal, ekonomik, ekolojik yıkım yarattığını, savaşın bedelini en çok kadın, çocuk, emekçi ve yoksulların ödediğini biliyoruz.

Ülkemizde ve dünyanın her bölgesinde barış istiyoruz. Emperyalist devletlerin çıkarları için dünyanın yok edilmesine göz yummayacağız. Bölgede kan dökülmesine neden olan Rusya’nın işgal ve savaş politikasından derhal vazgeçmesi, halkların kendi geleceklerine kendilerinin karar vermesi için sesimizi yükseltiyoruz.

“Bombardıman altındaki halkla birlikteyiz”

Ukrayna’ya silah yığarak Rusya’yı sıkıştırmaya çalışan, halkı katleden Neonazileri finanse eden ABD de; Soğuk Savaş sonrasında dağıtılmayarak ısrarla genişletilmek istenen emperyalizmin savaş makinesi NATO da, Rusya kadar savaşın sorumlusudur.

Emperyalist ve işbirlikçi devletlerle değil bombardıman altındaki Ukrayna halkıyla, barış için sokağa çıkan Rus savaş karşıtlarıyla; Türkiye’de ve dünyada barış, demokrasi ve kardeşlik mücadelesini yükselten herkesle aynı safta ve dayanışma içinde olduğumuzu ilan ediyoruz.”

Paylaşın

Putin’in Nükleer Uyarısı Tam Da NATO’nun Korktuğu Şey

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ordusunun stratejik nükleer gücünü “alarm seviyesine” geçirdiğini açıkladı. Vladimir Putin’in bu açıklaması Batı’da da büyük dikkat çekti.

Kremlin’de üst düzey savunma yetkilileriyle bir araya gelen Putin, Batı’nın Rusya’ya karşı düşmanca adımlar attığını, “yasa dışı ekonomik yaptırımlar uyguladığını” söyledi.

Putin nükleer gücü alarm seviyesine getirme gerekçesi olarak NATO yetkililerinin “agresif açıklamalarını” gösterdi.

Bu adım Putin’in, Batı ülkelerinin Rusya’ya yönelik yaptırımlarına öfkesini ve aynı zamanda ülkesinin NATO tehdidi altında olduğuna dair paranoyasını gösteriyor.

Bu açıklama Batı’da da büyük dikkat çekti. Bu tür bir gerginlik tam da NATO askeri planlamacılarının korktuğu şeydi. NATO’nun Ukrayna’ya asker göndermeyeceğini açıklamasının nedeni de buydu.

Öte yandan Rusya’nın işgali planlandığı gibi ilerlemiyor. İşgalin dördüncü gününde hâlâ hiçbir büyük Ukrayna kenti Rus kontrolüne geçmedi ve Rusya ağır kayıplar veriyor gibi gözüküyor.

Bu durum Moskova’da sabırsızlık ve hayal kırıklığına yol açacak. Belarus sınırındaki görüşmelerden de hem Moskova hem Kiev’i tatmin edecek bir sonuç çıkması zor gözüküyor.

Putin Ukrayna’nın tamamen Rus etkisine girmesini istiyor. Zelenskiy ise ülkesinin bağımsızlığını savunuyor. Buradan bir uzlaşma çıkması zor.

Bugün Batı’ya verilen nükleer uyarıyı da buna ekleyince, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısının önümüzdeki günlerde yoğunlaşmasına ve sivillerin hayatına, şu ana kadar gösterildiğinden daha da az özen gösterilmesine tanık olabiliriz.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Zelenskiy: Barış Sağlamak İçin Gelecek 24 Saat Çok Önemli

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile telefonla görüştü. Downing Street’ten yapılan açıklamaya göre Zelenskiy Johnson’a, barışı sağlama konusunda gelecek 24 saatin çok önemli olduğunu ifade etti.

Johnson’ın da İngiltere ve müttefiklerinin Ukrayna’ya kendini savunmak için ihtiyacı olan ekipmanı ulaştırmak için ellerinden geleni yapacaklarını belirttiği kaydedildi.

Öte yandan Zelenskiy, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Ukrayna’nın AB’ye üyelik olasılığı ve ülkedeki duruma dair bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerini duyurdu.

Zelenskiy görüşmeden sonra yaptığı sosyal medya paylaşımında, Ukrayna’nın savunma kapasitesinin güçlendirilmesi konusunda atılacak adımlar, mali yardımlar ve Ukrayna’nın olası AB üyeliği konularının konuşulduğunu aktardı.

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Ukrayna’nın AB’ye üye olma konusunun gündeme alınacağını dile getirdi. Fransız televizyon kanalı BFM’ye konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Michel, AB‘nin Ukrayna ile halihazırda var olan “çok güçlü” ortaklık anlaşmasının da pekiştirilebileceğini kaydetti.

Rusya’dan Ukrayna ile anlaşmaya varma isteği

Aynı zamanda Rus müzakereci Vladimir Medinsky Rusya’nın Ukrayna ile görüşmelerde iki tarafın da çıkarına olacak bir anlaşmaya varmayı umduğunu söyledi. Medinsky görüşmelerin bugün TSİ 12.00’de başlayacağını kaydetti.

Siyasi gözlemciler, Rus silahlı kuvvetlerinin Ukrayna’da sert bir direnişle karşı karşıya kalması ve uygulanmaya başlanan uluslararası yaptırımların Moskova’yı zora soktuğunu ifade ediyor.

Biden müttefiklerle Ukrayna konusunda verilecek “ortak yanıtı” görüşecek

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden Pazartesi günü müttefik ülkelerle Rusya’nın Ukrayna işgalini görüşmek üzere bir telefon görüşmesi gerçekleştirecek.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Biden’ın müttefiklerle Ukrayna konusunda verilecek “ortak yanıtı koordine etmek” konusunda görüş alışverişinde bulunacağı bildirildi. Açıklamada TSİ 19.15’te yapılacak görüşmeye hangi ülkelerin katılacağı belirtilmedi.

Belarus’un Rusya’nın yanında işgale katılacağı iddia edildi

Ukrayna haber ajansı Unian, Belarus’un Pazartesi sabahı Rusya ile birlikte Ukrayna’nın işgaline katılabileceğini iddia etti. Ancak ajansın, Belaruslu paraşütçü birliklerin sabah 5’te Ukrayna’ya gitmek için emir aldığına dair haberi doğrulanmış değil.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko’nun Pazar günü kendisine işgale katılmayacağına dair garanti verdiğini söylemişti.

 

Paylaşın

Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali Moskova’nın Hedeflediği Gibi İlerliyor Mu?

Tarih savaşı başlatmanın bitirmekten çok daha kolay olduğunu gösteren pek çok örnekle dolu. ABD’nin 2001’de Afganistan’ı, 2003’te de Irak’ı işgali kesinlikle bu örneklerden ikisi. Vladimir Putin için ise Ukrayna böyle bir örneğe dönüşebilir.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre; Tüm askeri planlar yalnızca düşmanla ilk temas anına kadar geçerlidir derler. Rusya’nın Ukrayna’daki planları için de bunu söylemek mümkün.

Royal United Services Institute düşünce kuruluşundan Avrupa güvenliği uzmanı Ed Arnold, Rusya’nın ilk saldırılarının etkileyici olmadığını ve beklenenden daha yavaş olduğunu söylüyor. Bunun birden fazla nedeni olduğunu düşünüyor.

İşgallerde kullanılan askeri doktrinin, genellikle ezici bir güçle düşman ülkeye girmek şeklinde olduğunu belirten Arnold, Rusya’nın Ukrayna etrafındaki 150-190 bin askerinin tamamını henüz kullanmadığına dikkat çekiyor.

Bunun nedeni, Rusya’nın geri kalan birlikleri işgalin ilerleyen safhaları için saklaması olabilir. Orduların planlarını gözden geçirirken bir miktar gücü yedekte tutması normal bir yaklaşım.

Batılı yetkililer, ilk işgalin sınırdaki güçlerin yarısıyla başlatıldığını tahmin ediyor. Saldırıların birden fazla cepheden başlatılması da işleri daha karmaşık hale getirdi. Rusya beklendiği kadar hava saldırısı ve top atışı da yapmadı.

Arnold “Burada en önemli nokta, Rusya’nın beklemediğini tahmin ettiğim güçlü bir Ukrayna direnişiydi” diyor. Öte yandan Rus generallerin karşılaşılan aksaklıkların üstesinden gelebileceğini düşünüyor.

İngiltere ordusunda üst düzey komutanlık yapmış Sir Richard Barrons ise Rusya’nın askeri hedeflerini kısa bir süre içinde gerçekleştirebileceği görüşünde.

Barrons Rus saldırısının ilk hedeflerinin Ukrayna ordusunu dağıtmak, merkezi hükümeti devirmek ve Ukrayna’nın bir kısmını ilhak etmek olduğunu söylüyor.

Rusya bu hedeflerin bir kısmı için ilerleme kaydetmiş görünüyor. Ukrayna’nın güneyinde işgali genişleten Rus birlikleri, 2014’te işgal ettikleri Kırım ile Rusya arasında bir kara bağlantısı sağladı.

Arnold bunun “küçük bir hedef” olduğunu belirtiyor. Ukrayna’nın en deneyimli askerlerinin bir kısmı yıllardır Donetsk ve Luhansk’taki cephelerde yer alıyor.

Bugüne kadar Rusya’nın bu bölgelerden ilerleme girişimlerini cesurca püskürttüler. Fakat etrafları kuşatılırsa buna devam etmekte zorlanacaklardır.

Ukrayna ordusunun büyük bir kısmının çatışma içinde olması, onları başka yerlere sevk etmeyi de zorlaştırıyor. Rusya Kiev’e doğru ciddi bir şekilde ilerledi. Ciddi bir direniş merkezi olan başkentin ele geçirilmesi ana hedeflerden biri.

Vladimir Putin, Volodimir Zelenskiy’in demokratik bir şekilde başa gelmiş iktidarını kendi rejimiyle değiştirmek istiyor. Ed Arnold “Kiev ele geçirilmezse Rusya başarılı sayılamaz” diyor.

Burada esas soru, bunun ne kadar kolay olacağı. Rus birlikleri kenti kuşatmaya çalışıyor gibi gözüküyor. Fakat ne kadar ilerlerlerse karşılarındaki direnç de o kadar artıyor.

Kent savaşları genellikle savunan tarafa büyük bir avantaj sunar. Saldırganlar sokak sokak ilerlemekte zorlanır, binalar birer savunma mevzisi haline gelir. Siviller hem direnişin parçası hem de hedef olurlar.

Kent savaşları en zor ve kanlı savaşlardır ve daha fazla askeri güç gerektirir. Dinyeper Nehri Ukrayna’nın doğusu ile batısı arasında doğal bir bariyer oluşturuyor. Ed Arnold Rus birliklerinin bu nehrin batısına geçmemeyi tercih edebileceğini söylüyor.

Kiev ve ülkenin doğusunu işgal ederlerse, nehrin batısına ilerlemenin getirisinin düşük olacağını ekliyor. Vladimir Putin başkent işgal edilip Ukrayna ordusu yenildikten sonra direnişin sonlanacağını umuyor olabilir.

Fakat 190 bin askerlik bir ordu bir işgal için yeterli olsa da, askeri uzmanlar bu sayının Avrupa’nın en büyük ikinci ülkesini işgal altında tutmak için yeterli olup olmadığı konusunda şüpheli.

Irak’ta İngiltere ordusunun komutanlığını yapmış olan General Barrons, “Putin 150 bin kişilik bir orduyla Ukrayna’nın tamamını işgal altında tutmayı umuyorsa, bu ancak halkın rızasıyla mümkün olabilir” diyor.

Ukrayna’nın doğusunda Rusya yanlıları olsa da Rusya’nın atayacağı bir hükümet 40 milyondan fazla olan nüfusun rızasını almakta zorlanacaktır.

General Barrons Rusya’nın Ukrayna ordusunu yenecek gücü olduğunu fakat Ukrayna ordusunun yenilmesinin ardından ciddi bir sivil direnişin devam edeceğini düşünüyor, “Putin’in bütün Ukrayna’yı kontrol edebileceğini düşünmesi büyük bir hesap hatası olabilir” diyor.

Paylaşın

Rusya’dan Askeri Operasyonu Genişletme Kararı

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı operasyonda Kiev’in Belarus’taki müzakere teklifini reddetmesinin ardından Rusya, Ukrayna’daki askeri operasyonlarını genişleteceğini duyurdu.

Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Ukrayna tarafının müzakere sürecini reddetmesinin ardından, operasyon planlarına uygun olarak bütün birimlere tüm istikametlerde ilerlemeyi sürdürme emri verildi” ifadesi kullanıldı. Kiev, ateşkes müzakerelerini reddetmediğini, ancak Moskova’nın ültimatomunu kabul etmediğini açıklamıştı.

Kremlin’den yapılan müzakere açıklamasının ardından Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin danışmanı Mykhailo Podolyak’dan yanıt geldi. Ukrayna’nın ateşkes için müzakereleri reddetmediğini açıklayan Podolyak, “Ateşkes müzakerelerine varız ancak ültimatomlara değil” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’nın müzakereler için hazır olduğunu kaydeden Podolyak, ancak Rusya’nın uygulanamayacak müzakere koşulları ile karşılaştıklarını belirtti. Podolyak, Rusya’nın “saldırgan tutumundan” ve Ukrayna kentlerini gece boyunca bombalamasını “Ukrayna’yı parçalamak ve kabul edilemez koşulları dayatmak” olarak değerlendirdiklerini ifade etti.

Interfax haber ajansının haberine göre, Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov’un bugün yaptığı açıklamada Ukrayna’nın Rusya ile “barış müzakerelerini” reddettiği belirtti. “Ukrayna tarafı müzakereleri reddettiği için Rus silahlı  kuvvetleri operasyona yeniden başladı” açıklaması yapıldı.

Kremlin, Ukrayna’yı müzakereleri reddederek askeri çatışmayı uzatmakla suçladı. Peskov, “Putin, Rus ordusuna dün öğleden sonra durmasını söyledi ancak Ukrayna müzakereyi reddedince ordu ilerleyişine bugün yeniden başladı” dedi.

Ukrayna’nın başkenti Kiev’in Belediye Başkanı Vitali Kliçko, kentte uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının Rus birliklerinin şehirdeki ilerlemesi nedeniyle sertleştirildiğini belirtti. Kliçko, şehrin savunmasının artırılması için güncellenen sokağa çıkma yasağının 17.00 ile 08.00 saatleri arasını kapsayacağını açıkladı.

İki gün önce getirilen yasak 22.00-07.00 saatleri arasındaydı. Kliçko, söz konusu saatler içerisinde sokakta olan ve yasağı ihlal eden sivillerin düşman birliklerinin sabotaj ya da keşif birliklerine ait olduğunun düşünüleceğini belirtti.

Paylaşın