Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı 2 Milyon Sınırında

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği, Ukrayna’daki savaştan kaçanların sayısının “bugün veya yarın” 2 milyonu geçmesinin beklendiğini açıkladı. Örgütün başkanı Filippo Grandi Oslo’da yaptığı açıklamada, “2 milyon eşiğini bugün ya da en geç yarın geçeceğimizi düşünüyorum” dedi.

Haber Merkezi / BM’nin verilerine göre, Rusya’nın işgalinin ardından Ukrayna’dan şimdiye kadar yaklaşık 1 milyon 700 bin kişi ayrıldı. Grandi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın ilk kez bu kadar kısa sürede böylesine yoğun bir göçle karşılaştığını söyledi.

İkinci mülteci dalgası uyarısı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Ukrayna’da savaşın devam etmesi halinde ikinci mülteci dalgasının çok daha savunmasız kişilerden oluşacağı uyarısında bulundu.

UNHCR Başkanı Filippo Grandi, “Savaş devam ederse kaynakları ve bağlantıları olmayan insanlar göreceğiz” dedi. Avrupa için bu durumu yönetmenin daha zor olacağını belirten Grandi, “Avrupa ve ötesindeki herkesin daha fazla dayanışma göstermesi gerekecek” dedi.

Sumi ve İrpin’den tahliyeler başladı

Ukraynalı yetkililer, Sumi ve başkent Kiev yakınlarındaki İrpin kentlerinden sivillerin tahliyesine başlandığını açıkladı. Kiev Bölge Valisi Oleksiy Kuleba, “9.30 (yerel saat ile) dolayında 150’den fazla kişi tahliye edildi ve tahliye faaliyetleri sürüyor” açıklamasında bulundu.

Vali ayrıca, kent sakinleriyle birlikte yabancı öğrencilerin de ilk konvoyda Sumi’den ayrıldığını duyurdu. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Sumi’den ayrılan konvoyun Poltava kentine doğru yola çıktığını açıkladı. Bakanlık, Rusya’yı diğer insani koridorların oluşturulmasına da onay vermeye çağırdı.

Rusya bugün Ukrayna’nın Kiev, Harkiv, Çernigiv, Sumi ve Mariupol kentlerinden sivillerin tahliyesi için geçici ateşkes ilan edileceğini açıklamıştı.

Zelensky: İşgal altında olan ve tanınmayan topraklar konusunu müzakere edebiliriz

ABC News kanalına konuşan Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda işgal ettiği topraklar ve ‘tanınmayan cumhuriyetler’ konusunu Moskova ile müzakere edebileceklerini söyledi.

Interfax haber ajansının aktardığına göre Zelensky, “Güvenlik konusundaki garantilerle ilgili konuşuyorum. Bence geçici olarak işgal edilen ve Rusya Federasyonu dışında tanınmayan cumhuriyetlerin tanınması konusunu müzakere edebilir ve bir anlaşmaya varabiliriz.” dedi.

Zelensky ayrıca, NATO’ya üyelik konusunda ise “NATO’nun Ukrayna’yı kabul etmeye hazır olmadığını anladıktan sonra bu konuya olan ilgimi kaybettim. NATO, çelişkili şeylerden ve Rusya Federasyonu ile karşı karşıya gelmekten korkuyor.” diye konuştu.

Rusya, Ukrayna’dan NATO’ya üye olmayacağını anayasa değişikliği ile garanti altına almasını, Kırım’ı Rus toprağı olarak kabul etmesini ve işgal altındaki toprakları da tanımasını talep ediyor.

Zelensky’den Batı’ya tepki: 13 gündür sadece laf duyuyoruz

Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Batılı ülkeleri, Ukrayna’yı Rus saldırılarından korumak için dile getirdiği sözleri tutmamakla eleştirdi.

Telegram’da yayınlanan bir videoda Zelensky, “On üç gündür sözler duyuyoruz. On üç gündür bize yardım edecekleri, havada uçakların olacağı, onları bize teslim edecekleri söylendi. Ancak bunun sorumluluğu da Batı’da 13 gündür karar veremeyenlerde ve Ukrayna semalarını Rus saldırılarından koruyamayanlarda.” dedi.

Zelensky, ısrarla Ukrayna hava sahasının uçuşa yasak bölge ilan edilmesini istiyor. Ancak NATO, böylesi bir uygulamanın NATO’yu Rusya ile doğrudan bir savaşa sokacağı gerekçesiyle talebi reddediyor.

Son olarak Polonya’nın göndermeyi planladığı savaş uçaklarını göndermeme kararı aldığı belirtilmişti. ABD ve İngiliz hükümet yetkilileri, Polonya’nın olası uçak gönderme kararına saygı duyacağı yönünde açıklamalar yaptı.

Paylaşın

Ukrayna Krizi Türkiye’de İç Politikayı Nasıl Etkiler?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali yaklaşık iki haftayı geride bıraktı. İki ülke arasında dengeli bir politika yürütmeye çalışan Türkiye’nin savaşa kötü bir ekonomi ile yakalanmasının iç politikaya ve seçimlere de yansımaları olabilir.

Cumhur İttifakı’nın seçim ve siyasi partiler kanun teklifini bu hafta ya da en geç gelecek hafta TBMM’ye sunması beklenirken, savaşın ve yol açacağı gerek psikolojik gerekse ekonomik sonuçlarının seçmen davranışında etkili olacağı belirtiliyor. Siyasi analistlere göre zaten kötü olan ekonominin daha da bozulması iktidar için olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Rusya’nın işgalinin iç politikayı ve erken olmayacaksa Haziran 2023 olarak belirlenen seçimleri nasıl etkileyeceği sorusunun yanıtı için farklı etkenlere bakmak gerekiyor.

Şu anda belirsiz bir ortam olduğunu ve savaşın iç politik sonuçlarını anlayabilmek için erken olabileceğini belirten siyasi analistler, savaşın ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların ne kadar devam edeceği, Türkiye’nin denge politikasını ne kadar sürdürebileceği, ekonomik göstergelerin daha ne kadar bozulabileceği gibi çok sayıda hususun belirleyici olacağına dikkat çekiyor.

Kilit nokta: Ekonominin gidişatı

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’e konuşan gerek siyasi analistlere gerekse iktidar içindeki farklı kesimlere göre savaşın Türkiye’deki iç politikaya etkisi en çok ekonomi açısından olacak.

Kamuoyu araştırmaları yapan Türkiye Raporu’nun Direktörü Can Selçuki, “Rusya-Ukrayna savaşının siyasi açıdan Türkiye’deki seçmene çok bir etkisi olmayacaksa da ekonomik sonuçları bakımından hükümeti çok zorlayacaktır. Şu anda zaten son derece memnuniyetsiz olan seçmeni daha da memnuniyetsiz hale getirecektir” diyor.

Savaş öncesindeki dönemde bile enflasyonun çok yüksek seyrettiği Türkiye şu anda ekonomik açıdan kırılgan durumda. Yaz aylarında gelecek olan turistlerden elde edilecek gelir beklentisindeki Ankara’yı savaşın uzun sürme ihtimali ve turizm açısından zor günler bekliyor olabilir.

Konsensus Araştırma Başkanı Murat Sarı da ekonomideki şartların seçim sonuçlarında başat etken olacağını düşünüyor ve şunları belirtiyor:

“İktidar, Türkiye’deki işsizlik sorununu, gelir dağılımındaki adaletsizliği, enflasyon ve hayat pahalılığı sorununu çözmediği sürece, ki bunlar Türkiye’de seçimleri en çok etkileyen etmenler, kolay kolay bir daha seçim kazanamaz.”

Seçmen “güvenli liman” tercihi yapar mı?

Seçmenlerin savaş ya da çatışma ortamları gibi olağanüstü koşullardaki eğiliminin çoğunlukla “güvenli limanları” tercih etmek olduğuna ilişkin araştırmalara dikkat çekilirken bu savaşın böyle bir etki doğurup doğurmayacağı da şu an için belirsiz.

Bazı siyasi analistler, “güvenli liman” örneği olarak bazı açılardan Türkiye’de 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasındaki dönemi işaret ediyor. 7 Haziran seçimlerinde tek başına hükümeti kuramayan AKP, 1 Kasım 2015’te saldırılar ve katliamların gölgesinde gidilen seçimde güvenlik kaygısının da ön plana çıkmasıyla yüzde 49,5 oyla tek başına iktidar olacak çoğunluğa ulaşmıştı.

İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü (IstanPol) Genel Direktörü Seren Selvin Korkmaz ise seçmenin güvenlik kaygılarını daha çok ekonominin kötü olmadığı dönemlerde öncelediğini söyleyerek “Ancak toplum bence artık güvenlikten ziyade ekonomik kaygılarını ön plana çıkarmış durumda. Kirasını, faturasını ödeyemeyen bir toplum var. Bu nedenle güvenlikle ilgili kaygıların biraz daha bu tabloda geri planda kalacağını düşünüyorum” yorumunu yapıyor.

Selçuki’ye göre ise artan güvenlik endişesi ortamlarında seçmen genelde daha “güvenli limanları” tercih edebilir, ancak Rusya-Ukrayna savaşı Türkiye’deki seçmenler için bu duruma tam olarak karşılık gelmiyor. Dış politikada olan bitenlerin Türkiye kamuoyunu en azından oy verme tercihi bakımından artık çok etkilemediğini söyleyen Selçuki, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bizim aslında ekonomide kullandığımız bir tabir var; azalan getiri eğrisi. Fayda sağladığınız bir alanın eğrisinin giderek daha az getiri sağlaması. Yani bu tip olaylar, 7 Haziran-1 Kasım arası gibi ya da sınır ötesi operasyonlar gibi olaylar ardı ardına olduktan sonra iktidarlar için getirisi azalan bir araç haline dönüşüyor.”

Selçuki, bu nedenle Rusya-Ukrayna savaşının 7 Haziran sonrası dönemdekine benzer bir sonuç doğurmayacağı görüşünde.

Muhalefetin görünürlük sorunu

Bu arada savaş ortamının ve artan ekonomik sıkıntıların muhalefetin görünürlüğü ve son dönemde yakaladığı söylenen ivme açılarından sorun yaratıp yaratmadığı da tartışılıyor.

Altı muhalefet partisinin aylardır üstünde çalıştığı güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi geçen hafta Pazartesi açıklanmış ancak savaş haberlerinin gölgesinde kalmıştı.

Selçuki bu önerinin zaten kendi içinde “heyecansız” olduğunu ve savaş olmasa bile durumun çok değişmeyeceğini belirtirken, Korkmaz gündemde sürekli savaş haberlerinin olmasının muhalefetin görünürlüğünü etkilediğini düşünüyor. Korkmaz, şunları söylüyor:

“Savaşın başladığı andan itibaren bütün medyada savaşla ilgili konuları tartışmaya başladık. Muhalefetin parlamenter sistem önerisi dahi gölgede kaldı. Dolayısıyla muhalefet için basın ve ifade özgürlüğü olmayan bir ortamda gündemi savaş ve güvenlik konularının kaplaması Erdoğan için fırsat, muhalefet için ise risk diyebiliriz.”

Muhalefet partileri Rusya-Ukrayna savaşında hükümete yönelik çok sert tutum almaktan kaçındığı gözleniyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye tarafsızlığını korumalı, taraf olmamalı” derken, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise daha keskin bur tutum sergileyerek “Putin haddini aşmıştır. Vakit boş laf değil, yaptırım vaktidir. Vakit çekimser kalma değil, zalimin karşısında dik durma vaktidir” demişti.

Korkmaz muhalefetin bu konuda manevra alanının dar olduğuna vurgu yaparak “Bu süreçte kim çok daha aktif bir politika yönetirse yani Erdoğan mı riskleri iyi kullanacak muhalefet mi, Türkiye’deki seçimin kaderini biraz da bu belirleyecek” diyor.

Paylaşın

ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere’den Rusya’ya: Birliklerini Geri Çek

ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere, Rusya’ya Ukrayna’dan derhal birliklerini çekme çağrısını yineledi. ABD Başkanı Joe Biden, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson bugün video konferans aracılığıyla yaptıkları görüşmede Ukrayna konusunu ele aldı.

Alman hükümet sözcüsü Steffen Hebestreit görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, liderlerin “sivil halkın korunmasının öncelikli olması, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik uluslararası hukuka aykırı saldırılarına hemen son vermesi ve birliklerini tamamen geri çekmesi gerektiği” konularında aynı görüşü paylaştığını söyledi. Liderlerin Ukrayna’ya yönelik insani yardımların sürdürülmesi imkanlarını ele aldığını ifade eden Hebestreit, krizin aşılması için diplomatik çabaların desteklenmesi gerektiğini konusunda da görüş birliği olduğunu belirtti.

Ukrayna-Rusya arasındaki müzakereler sona erdi

Öte yandan Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında yapılan müzakerelerin üçüncü turu da sonuçsuz kaldı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin danışmanı Mıkhailo Podolyak, sivillerin tahliyesi için gereken lojistik konusunda “olumlu küçük gelişmeler” sağlandığını belirtti. Ancak genel durumun belirgin olarak iyileşmesini sağlayacak şekilde görüş birliğine varılmadığını söyleyen Podolyak, ancak geçici ateşkes için görüşmelerin süreceğini sözlerine ekledi.

Rus heyetin başkanı Vladimir Medinski ise sivillerin tahliyesi için Salı günü yeniden insani koridor oluşturulacağını söyledi. Genel olarak görüşmeden hayal kırıklığına uğradığını ifade eden Medinski, “Beklentilerimiz karşılanmadı” dedi. Rus tarafının müzakerelere daha önce hazırlanan belgelerle geldiğini belirten Medinski, ancak Ukrayna tarafının hiçbir belgeyi imzalamadığını, belgeleri öncelikle incelemek istediklerini kaydetti. Medinski, varılan uzlaşmanın yazılı olarak kaydedilebileceği bir görüşme daha planlandığını da söyledi.

Rusya, Ukrayna’ya silah sevkiyatı konusunda Batı’yı uyardı

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Batı ülkelerinden Ukrayna’ya silah sevkiyatını eleştirerek, NATO için sonuçları olabileceği konusunda uyarıda bulundu. Rus haber ajansı Tass’ın aktardığına göre, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Ukrayna’ya silah veya uçak ya da paralı savaşçı gönderilmesinin ülkedeki insani durumu düzeltmeyeceğini söyledi.

Zakharova, tam tersine bunun sadece Ukrayna’da değil, NATO ülkelerinde de durumun “felakete” dönüşmesine yol açabilecek gelişmeleri provoke edeceğini ifade etti. Zakharova, Batı tarafından gönderilen silahların savaşanların eline geçmesi durumunda “küresel çöküş” yaşanacağı uyarısında bulundu.

Putin’den AB’ye: Kiev’e insan haklarına saygı için baskı yap

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ile bir telefon görüşmesi yaptı. Kremlin’den yapılan açıklamada, görüşmede Putin’in insan hakları hukukuna saygı göstermesi için Kiev’e baskı yapması konusunda AB’ye çağrıda bulunduğu belirtildi. Açıklamada, görüşmede Ukrayna’daki durumun insani boyutlarının ele alındığı, ayrıca Putin’in Michel’e Rusya’nın Ukrayna ile yaptığı müzakerelere ilişkin bilgi verdiği kaydedildi.

ABD’den Baltık ülkelerine güvenlik garantisi

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Litvanya’ya gerçekleştirdiği ziyarette NATO’nun 5’inci maddesine vurgu yaparak, ABD için müttefiklerin savunmasının kutsal bir öneme sahip olduğunu söyledi. Üç Baltık ülkesi Litvanya, Letonya ve Estonya’yı kapsayan temaslarına başlayan Blinken, “Saldırıya uğraması durumunda NATO’nun her karış toprağını savunmaya hazırlıklıyız. Hiç kimse kararlılığımızı sınamaya kalkmasın” diye konuştu. NATO üyesi üç Baltık ülkesi, Rusya’nın askeri harekatını Baltık ülkelerine genişletmesinden endişe duyuyor.

Paylaşın

Doğalgaz Fiyatları Avrupa’da Yüzde 60 Arttı

Avrupa’da Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıları sonrası tırmanışa geçen doğal gaz  fiyatlarındaki artış sürüyor. Avrupa’da en fazla derinliğe sahip olan Hollanda merkezli sanal doğal gaz ticaret noktası TTF’de işlem gören kontratların fiyatı 345 euroya kadar yükseldi.

Rusya-Ukrayna savaşı, Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımların etkisi ve doğal gazda tedarik endişeleri nedeniyle yükselen doğal gazın megavatsaat fiyatı geçen hafta 200 euroya çıkmıştı. 2021’in sonunda doğal gazın megavatsaat fiyatı 148 euro dolayındaydı; uzun yıllar boyunca bu fiyat 10-25 euro arasında değişmişti.

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, mevcut durumda doğal gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını Rusya’dan karşılıyor. AB Konseyi’nin verilerine göre, 20 AB ülkesi Rusya’dan doğal gaz ithalatına bağımlı durumda.

Petrol fiyatları da zirvede

Rus petrolüne ambargo uygulanması planının gündeme gelmesiyle petrol fiyatları da 2008’den bu yana en yüksek seviyesine yükseldi. Brent petrolün varil fiyatı yüzde 18’lik artışla 139,13 dolara ulaştı.

Fiyatlardaki artış Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Avrupalı müttefikleriyle Rusya’dan petrol ithalatını durdurmayı görüştüklerini açıklamasının ardından geldi. Japon haber ajansı Kyodo da, Japonya’nın da Rusya’dan petrol ithalatını durdurmayı gündeme aldığını bildirdi.

Ukrayna savaşı enerji piyasalarında rahatsızlığa neden olurken enerji politikalarında yeni yönelimlere ilişkin tartışmalara neden oluyor.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, geçen hafta yaptığı açıklamada AB’nin doğal gaz, petrol ve kömür tedariki konusunda Rusya’dan bağımsızlaşması gerektiğini söylemişti. Von der Leyen, bunun için arzın çeşitlendirilmesi, enerji verimliliğinin artırılması ve yenilenebilir enerjilere yatırımların artırılması gerektiğini ifade etmişti.

Paylaşın

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı 1 Milyon 700 Bini Aştı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Rusya’nın saldırılara başladığı 24 Şubat’tan bu yana Ukrayna’dan 1 milyon 700 binden fazla kişinin kaçtığını açıkladı.

UNHCR’dan Pazartesi günü yapılan açıklamaya göre bir gün içinde Ukrayna’yı terk edenlerin sayısının yaklaşık 200 bin olduğuna dikkat çekildi. UNHCR verilerine göre Ukrayna’yı terk eden her on kişiden altısı Polonya’ya kaçtı.

Ukrayna’nın batısındaki Polonya’da kaydedilen Ukraynalı sığınmacı sayısının 1 milyon civarında olduğu belirtiliyor. Macaristan’da 180 bin civarında, Slovakya’da 128 binden fazla, Moldova’da yaklaşık 83 bin, Romanya’da ise yaklaşık 79 bin Ukraynalı sığınmacı bulunuyor. Alman hükümeti ise 50 binden fazla Ukraynalı sığınmacının Almanya’ya geldiğini, ancak kaçının burada kalacağının henüz belli olmadığını açıkladı.

“Ukrayna’dan kaçanların sayısı 5 milyonu bulabilir”

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Rusya’nın bombardımanının devam etmesi durumunda ülkeyi terk eden Ukraynalıların sayısının 5 milyonu bulabileceğini kaydetti.

Ukraynalı sığınmacıları kabul edecek ülkelere yardım için tüm kaynakların seferber edilmesi gerektiğini vurgulayan Borrell, “Daha fazla okula, daha fazla kabul merkezine, her şeyin daha fazlasına ihtiyacımız var” dedi. AB yetkilisi, Rusya’yı diplomatik olarak destekleyen ya da Moskova’yı eleştirmekten kaçınan ülkelere yardım harcamalarının da gözden geçirilmesini istedi.

Ukrayna Rusya’nın “tahliye koridoru” önerisini reddetti

Ukrayna hükümeti, Moskova’nın Rusya ve Belarus’a tahliyeler için insani koridor açma teklifini reddetti. Başbakan Yardımcısı İrina Vereşçuk, bunun kabul edilebilir bir öneri olmadığını belirterek, “Siviller Belarus’a gidip oradan Rusya’ya uçakla uçmayacak” dedi. Rusya’nın önerisi, Harkiv, Kiev, Mariupol ve Sumi kentlerinden sivillerin tahliyesi için TSİ 10.00’dan itibaren koridorların açılmasını içeriyordu.

Rus RIA ajansının yayınladığı haritalara göre Kiev’den açılan koridor Belarus’a yönlendirilirken Harkiv’dekilerin sadece Rusya’ya geçişi mümkün olacak. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’nin sözcüsü, Rusya’nın girişimini “tamamen ahlak dışı” olarak nitelendirerek, Moskova’yı “insanların acısını bir televizyon şovu için kullanma çabası” içinde olduğu gerekçesiyle eleştirdi. Sözcü, “Bu insanlar Ukrayna vatandaşı ve Ukrayna içinde tahliye edilme hakkına sahip olmalılar” dedi.

Ukrayna ve Rusya dışişleri bakanları Antalya’da bir araya gelecek

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba ile Rusya Fedarasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Antalya Diplomasi Forumu’nda 11-13 Mart tarihleri arasında bir araya geleceğini belirterek, “Her iki bakan Antalya’daki bu toplantıda özellikle benim de yer almamı, üçlü bir toplantı yapmamızı istediler. Dolayısıyla bu toplantıyı 3’lü formatta gerçekleştireceğiz” dedi.

Çavuşoğlu, ayrıca bu sabah itibarıyla yaklaşık 12 bin Türk vatandaşının Ukrayna’dan tahliye edildiğini bildirdi. Kuzeydeki sınır kentlerinden özellikle Çernigiv’de yaklaşık 30, Sumi’de 180, güneyde Herson’da yaklaşık 380, Mariupol’da yaklaşık 50 Türk vatandaşının bulunduğunu belirten Çavuşoğlu, çatışma bölgelerinden tahliyeler için hem Ukrayna hem de Rusya tarafıyla temas halinde olduklarını kaydetti.

Paylaşın

Rusya, Kiev’e Saldırmak İçin Tüm Kaynaklarını Topluyor

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarının 12’nci gününde Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir uyarı geldi. Genelkurmay Başkanlığı, Facebook’tan yayınlanan mesajında Rusya’nın başkent Kiev’e bir saldırı düzenlemek için “tüm kaynaklarını topladığı” uyarısında bulundu.

Diğer yandan Ukraynalı yetkililer, Pazar günü başkent Kiev’in çevresinde şiddetli çatışmaların yaşandığını ve Rus birliklerinin, başkent Kiev yakınlarındaki İrpin ile Buça’da kontrolü ele geçirmeyi çalıştığı belirtildi.

Gönüllülerden oluşan birliğin bir üyesi AFP haber ajansına yaptığı açıklamada Rus ordusunun kente ilerlediğinin fark edilmesi halinde Kiev’i batıya bağlayan son köprünün havaya uçurulacağını söyleyerek, “Yukarıdan bir emir alırsak ve Rusların yaklaştığını görürsek o köprüyü imha edeceğiz” dedi ve olası bir patlama ile olabildiğince çok sayıda Rus tankının yok edilmesini planladıklarını ifade etti.

Harkiv’de sivil hedefler vuruldu

Kiev’e yönelik endişeler büyürken Rus ordusunun Ukrayna’nın ikinci büyük kenti Harkiv’e yönelik hava saldırıları dün gece de tüm şiddetiyle devam etti. AFP, söz konusu saldırılarda üniversiteye ait bir spor kompleksi ile çok katlı bir binanın hedef alındığını ve saldırıda birçok kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

Stratejik öneme sahip liman kenti Mariupol’de de Rusya’nın ablukası sürüyor. Hafta sonu Rusya’nın kentten sivillerin insani koridor oluşturularak tahliye edilmesi için ateşkes ilan ettiği bildirilmişti. Ancak Ukrayna tarafı Rusya’nın ateşkese uymadığı ve sivillerin güvenliğinin tehlikeye girdiğini belirterek tahliyeleri durdurmuştu. Mariupol’de gıda ve su sıkıntısının başgösterdiği bildiriliyor. Kentten ayrılanlar sokaklarda Rus ve Ukraynalıların cesetlerinin bulunduğuna dikkat çekiyor.

“Rusya Odessa’yı vurmaya hazırlanıyor”

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise Rusya’nın Karadeniz’deki liman kenti Odessa’yı bombalamaya hazırlandığını söyledi. Ukrayna ordusu sözcülerinden Sergey Bratçuk, denizden fırlatılan roketlerin Odessa bölgesindeki bir köyü hedef aldığını açıkladı. Saldırının “altyapı açısından önemli bir merkezi” hedef aldığını belirten yetkili, ölü veya yaralı olmadığını belirtti.

“Suriyeli savaşçılar kullanılacak”

Öte yandan Amerikan Wall Street Journal gazetesi, Kremlin’in şehir savaşlarında yararlanmak için Suriyeli savaşçıları Ukrayna’ya götürmeye hazırlandığın öne sürdü. Amerikalı yetkililere dayandırılan haberde, söz konusu Suriyeli savaşçıların bir kısmının Ukrayna’ya götürülmek üzere Rusya’da bekletildiği belirtildi. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba ise gönüllü birliklere katılmak için 20 bin yabancı askerin ülkeye geldiğini belirtti.

Müzakerelerin üçüncü turu bugün

Rusya ile Ukrayna müzakerelerinin üçüncü turunun bugün yapılması bekleniyor. Ancak Rusya Devlet Başkanı Putin’in Ukrayna’nın askerden arındırılması ve nötr bir statüye kavuşturulmasının da aralarında bulunduğu tüm şartlarının Ukrayna tarafından kabul edilmesini olası bir barışçıl çözümün ön koşulu olarak öne sürmesi nedeniyle müzakere sürecinden sonuç çıkması beklenmiyor.

Birleşmiş Milletler’in (BM) verilerine göre, şu ana kadar savaşta yüzlerce sivil hayatını kaybetti. Yaklaşık 1,5 milyon Ukraynalı da yurt dışına kaçtı.

Paylaşın

Turizmde Savaş Korkusu: Rusya Ve Ukrayna’dan Talep Durdu

Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgalinden itibaren Ukraynalılar ve Ruslar seyahat rezervasyonlarını iptal etmeye başladı. Bu, pandemi öncesinde turizmin, GSYİH’nın yüzde 10’unu oluşturduğu Türkiye için yeni bir sıkıntı anlamına geliyor.

Turizmin canlanması için 2022’ye büyük umutlar bağlanmıştı. Keza geçen yıl Türk lirasının önemli ölçüde değer kaybetmesi ve enflasyonun şubat ayında yüzde 50’nin üzerine çıkmasıyla sektör hareketlenmeyi bekliyordu.

Turizm Bakanlığı rakamlarına göre, Ukrayna ve Rusya’dan gelen ziyaretçiler, geçen yıl Türkiye’ye gelen tüm turistlerin dörtte birinden fazlasını oluşturuyor ve genellikle Akdeniz ve Ege’deki turkuaz plajları tercih ediyor.

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Üyesi Hamit Kuk, “Rusya ve Ukrayna bizim için çok önemli pazarlar.” diyor.

Geçen yıl yaklaşık 4 buçuk milyon Rus ve iki milyon Ukraynalı turist Türkiye’yi ziyaret etmişti. TURSAB bu yıl 7 milyon Rus ve 2 buçuk milyon Ukraynalı bekliyordu, ancak Kuk ‘bu rakamların muhtemelen yeniden gözden geçirilmek zorunda kalacağını’ söylüyor.

“Hem insani hem de ticari açıdan Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş buradaki herkesi tedirgin ediyor.” diyen Kuk, “Normalde mart ayında, yaz rezervasyonlarında yoğunluk olurdu ancak talep durdu.” ifadelerini kullanıyor.

TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya da “Böyle devam ederse çok ciddi bir sorun olacak” uyarısında bulunuyor. Ayrıca Bağlıkaya, “Olabildiğince sakin bir şekilde beklemeye çalışıyoruz.” sözleriyle sektörün ‘beklemede’ olduğuna işaret ediyor.

Turist olarak gelip mülteci konumuna düştüler

Bu arada Ayasofya Camii’nin önünden geçen Rus turistler ise rehberlerini takip ediyor, başlarını öne eğiyor ve röportaj taleplerini reddediyor. Hatta aralarında Kiev’den gelen genç bir çift de dahil olmak üzere birkaç Ukraynalı da bulunuyor.

‘Turist olarak gelip mülteci durumuna düşen’ ve gözyaşları içerisinde şimdi üçüncü bir ülkeye gitmek istediklerini belirten genç çift, “Belki de ABD olur” diyor. Gençler, isimlerinin açıklanmasını istemiyor.

Ruslara uygulanan yaptırımlar Türk acenteleri etkiledi

Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar nedeniyle durum, İsmail Yitmen’in olduğu gibi Türk seyahat acenteleri açısından oldukça zor. Ayasofya’nın karşısında bulunan ofisinde konuşan Yitmen, kapıldığı umutsuzluğu şu sözlerle ifade ediyor:

“Benim gibi Rusya ile çalışan seyahat acenteleri şu anda gerçekten sıkıntı çekiyor. Oteller için ödediğim depozit miktarını hesaba katarsak, şu ana kadar zararım 12 bin dolardan fazla.”

Eğer daha fazla grup rezervasyonunu iptal ederse Yitmen’in kaybı 75 bin dolara kadar çıkabilir. Yitmen, “İki ay sonra bir grubun Türkiye’ye gelmesi gerekiyordu ama SWIFT transferleri durdurulduğu ve parayı alamadığımız için iptal edildi. Otellerin parasını çoktan ödemiştik.” diye konuştu.

Bazı Rus bankaları, bankalararası işlemlerde hızlı ve güvenli bir şekilde iletişim kurulmasını sağlayan SWIFT mesajlaşma sisteminden de çıkarıldı. Ankara, NATO üyesi olmasına rağmen Rusya’ya yaptırım uygulamadı ve diğer birçok ülkenin aksine Türkiye hava sahasını Rus uçaklarına kapatmadı.

Koronavirüs pandemisi başlamadan önce turizm sektörü, 2015 ve 2016 yıllarında meydana gelen terör saldırıları nedeniyle yara almıştı. Ayrıca Türkiye’nin turizm endüstrisi, güneydoğu sınırındaki Suriye ve Irak’taki savaşların etkisinden uzun süre kurtulamadı.

“Rus füzeleri sizi de vurabilir”

Arkadaşlarıyla birlikte halı dükkanının hemen arkasında oturan Hasan Düzen, “Irak ve Suriye’de savaş başladığında çok yakın olduğumuzu düşündükleri için Avrupalı ve Amerikalı turistler gelmez oldu.” diye konuştu.

Aynı durumun Rusya’nın, Ukrayna işgalinden sonra da olacağına inandığını söyleyen Düzen, “Haritaya baktıklarında Karadeniz’i görecekler ve çok yakın olduğumuzu düşünecekler. Neden risk alsınlar ki?” sorusunu yöneltiyor.

Kendi ülkelerindeki savaşın Türkiye’ye de sıçramasından korktuklarını belirten Ukraynalı çift, endişelerini şu sözlerle anlatıyor: Burada kalamayız, burası güvenli değil, çok yakın. Rusların füzeleri sizi de vurabilir.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Ukrayna İşgalinde 25’i Çocuk En Az 364 Sivil Hayatını Kaybetti

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Ofisi, 24 Şubat’ta Rusya’nın işgali başladığından bu yana Ukrayna’da ölen sivillerle ilgili verisini güncelledi. BM, 25’i çocuk en az 364 sivilin hayatını kaybettiğini; 759 kişinin de yaralandığını teyit ettiğini duyurdu.

BM İnsan Hakları Ofisi, sivil kayıplarının, hava saldırıları ve top ve füze sistemleri dahil bombardıman ile gerçekleştiğini duyurdu. Ancak girilemeyen çatışma bölgelerinde de ölüler ve yaralılar bulunduğu belirtilen açıklamada, gerçek sayısının “muhtemelen çok daha yüksek olduğu” ifade edildi.

Mariupol’da tahliyeler durduruldu

Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC), Ukrayna’nın Mariupol kentinde dün başlayacağı belirtilen yaklaşık 200 bin sivilin tahliyesinin durdurulduğunu açıkladı.

Ukraynalı yetkililer, 5 Mart Cumartesi günü Rus tarafının ateşkes ihlali nedeniyle Mariupol ve Volnovaha kentlerinden tahliyelerin durdurulduğunu açıklamıştı. ICRC’den yapılan yazılı açıklamada, “Mariupol’den sivillerin güvenli geçişi ikinci günde de durduruldu; ICRC, tarafları (sivillerin tahliyesi için) belirli şartlarda anlaşmaya çağırıyor” ifadesi kullanıldı.

Sivil tahliyede saldırı

Rus askerlerinin ilerleyişlerinin sürdüğü Kiev’e yaklaşık 25 kilometre uzaklıktaki Irpin’de, sivil halk tahliye sırasında bombardırman arasında kaldı.

Savaştan kaçan anne, baba ve iki çocukları topçu ateşinde hayatını kaybetti. Ukrayna Devlet Başkanı Volodymir Zelenskiy, sivilleri hedef alan saldırıları kınadı ve bunların affedilmeyeceğini söyledi. Kremlin ise sivil yerleşimlere saldırı yapıldığı haberlerini yalanladı.

En az 1,5 milyon göç

Birleşmiş Milletler Müteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, 24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’yı işgali başladığından bu yana 1,5 milyondan fazla Ukraynalının ülkeyi terk ettiğini; bu sayının 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana 10 günde görülen en yüksek sayı olduğunu açıkladı. Polonya sınır görevlilerine göre 24 Şubat’tan bu yana Ukrayna’dan 922 bin 400 kişi Polonya’ya geçti.

Moldova’ya geçen Ukraynalıların sayısı ise 201 bin 133’e ulaştı. Moldova, bölgede nüfus yoğunluğu anlamında en büyük oranda mülteciye ev sahipliği yapan ülke oldu. Bunların 100 bininin Romanya’ya geçtiği tahmin ediliyor. Romanya son 10 günde 227 bin 446 Ukraynalıya kapılarını açtı. 50 bin Ukraynalı Çek Cumhuriyeti’ne geçiş yaparken Macaristan ve Slovakya’ya geçenlerin sayısı da binleri buluyor.

Dünya Sağlık Örgütü, Moldova, Polonya ve Romanya’ya ek çalışan göndererek mültecilerin sağlık hizmetlerinin sağlanması; aynı zamanda buralardan Ukrayna hükümetine sağlık konusunda destek vermek için çabalarını artırdı.

Rusya’da savaşı protesto

Rusya’da cezaevindeki muhalif lider Aleksey Navalni’nin savaş karşıtlarına protesto gösterileri düzenleme çağrısı yapmasının ardından 21 şehirde gösteriler düzenlendi. İzleme grubu OVD-Info’ya göre, Rusya genelinde 600’den fazla kişi gözaltına alındı.

24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’yı işgali başladığından bu yana yapılan savaş karşıtı gösterilerde OVD-Info’ya göre 8 binin üzerinde kişi gözaltına alındı.

Paylaşın

Petrolün Varil Fiyatı 139 Doları Gördü

Rusya’nun Ukrayna’yı işgali nedeniyle artan petrol fiyatları, olası bir yasaklama ihtimali ile de hareketlenmiş durumda. Brent ham petrolün varil fiyatı da 2008 yılından bu yana en yüksek seviye olan 140 dolara yaklaştıktan sonra bir miktar geriledi.

ABD, Avrupa Birliği ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülke, Rusya’ya 24 Şubat’tan bu yana yıpratıcı ekonomik yaptırımlar uyguluyor. Rusya’nın büyük gelir elde ettiği enerji alanında ise yaptırımların güç olduğu belirtiliyordu.

Ancak Reuters haber ajansına konuşan Birlik içinden bir kaynak, son 24 saatte yasaklama fikrine daha açık bir konuma gelindiğini söyledi. Benzer bir yasak için ABD Kongresi de bir adım atabilir.

ABD Temsilciler Meclisi’nin Demorkat Başkanı Nancy Pelosi, Rus petrollerinin alımını yasaklayabilecek bir yasa tasarısı konusunda araştırma yapıldığını söyledi.

İşgal nedeniyle artan petrol fiyatları, olası bir yasaklama ihtimali ile de hareketlenmiş durumda. ABD ham petrolünün fiyatı yüzde 8 yükselerek Pazar gecesi 130.50 dolar seviyesini gördü. Brent ham petrolün varil fiyatı da 2008 yılından bu yana en yüksek seviye olan 140 dolara yaklaştıktan sonra bir miktar geriledi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın haftasonu başladığı Avrupa turunda önemli gündem maddelerinden biri bu olası yasak olacak. Blinken, Avrupa ve ABD’nin, Rus petrolünü hedef alacak bir yaptırım konusunda “etkin bir tartışma” yürüttüğünü söyledi.

‘Rus gazı ve petrolü Ukrayna kanı kokuyor’

Ancak Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, bu adımın “sürdürülebilir” olmadığı gerekçesiyle anlamsız olduğu görüşünü savundu.

Alman medyasına konuşan Baerbock, “Üç hafta sonra Almanya’da kullanılacak birkaç günlük elektriğimiz kaldığını görürsek bu yaptırımın bir yararı olmaz” diyerek durumun ülkesi açısından kırılganlığını dile getirdi.

Baerbock, ülkesinin ağır bir ekonomik bedel ödemeye hazır olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Eğer yarın Almanya’da ve Avrupa’da elektrikler giderse bu tankları durdurmaz.”

Almanya, petrolünün yüzde 42’sini, doğalgazın ise yüzde 55’ini Rusya’dan ithal ediyor. Rusya petrolünü halen alan şirketlerden Shell, elde ettiği kârı Ukrayna’ya yardım için kullanacağını duyurdu.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba, Pazar günü CNN’e verdiği röportajda, Shell ve diğer enerji devlerinden, Rusya petrolünü almamasını istedi. Kuleba, “Rus gazı ve petrolü Ukraynalı kanı kokuyor” dedi.

Paylaşın

IMF: Ukrayna’daki Savaşın Dünya Ekonomisine Ciddi Etkileri Olacak

Uluslararası Para Fonu (IMF) Ukrayna’daki savaşın küresel ekonomi üzerinde ciddi etkileri olacağını söyledi. IMF tarafından yapılan açıklamada, “Durum oldukça değişken ve büyük bir belirsizliğe işaret etse de ekonomik sonuçları halihazırda ciddi görünüyor.” ifadeleri kullanıldı.

Ukrayna’daki savaşın enerji ve tahıl fiyatlarını artırdığını belirten IMF, Rusya’ya yapılan yaptırımlar ve komşu ülkelere akın eden bir milyondan fazla Ukraynalı mültecinin durumuna da dikkat çekti. Krizin fiyatlar üzerindeki baskının zaten yüksek olduğu bir dönemde ekonomik faaliyetler ve enflasyon üzerinde şok etkisi yaratacağı belirtildi.

Ukrayna’nın 1,4 milyar dolarlık acil durum finansmanı talebinin önümüzdeki hafta onaylanmak üzere genel kurula sunulacağını bildiren açıklamada, Moldova’daki yetkililerle de finansman seçenekleri hakkında görüşüldüğü belirtildi.

IMF’ye göre, Rus işgali nedeniyle altyapısı zarar gören Ukrayna halihazırda önemli bir ekonomik hasarla karşı karşıya. Finansman ihtiyacını bu aşamada net olarak değerlendirmenin zor olduğunu söyleyen IMF, “Ukrayna’nın ciddi toparlanma ve yeniden inşa maliyetleriyle karşılaşacağı açık.” ifadelerini kullandı.

IMF geçen hafta, 1,4 milyar dolarlık acil durum talebi önümüzdeki hafta görüşülecek Ukrayna’nın IMF’de Haziran ayına kadar 2,2 milyar dolarlık kullanılabilir fonu olduğunu açıklamıştı.

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı 1 Milyon 500 Bini Geçti

Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM), Ukrayna’daki savaşın 10’uncu günü itibarıyla 1 milyon 500 binden fazla insanın ülkeyi terk ettiğini açıkladı. BM, durumu “Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan beri en hızlı büyüyen sığınmacı krizi” olarak niteledi.

Rusya işgalinin başlamasından bu yana yalnızca Polonya’ya sığınan Ukraynalıların sayısının bir milyona yaklaştığı belirtildi. Polonya sınır güvenliği, sınırı geçen Ukraynalıların sayısını 922 bin 400 olarak açıkladı. Yalnızca Cumartesi günü 129 bin kişinin sınırı geçtiği, Pazar gününün erken saatlerinde de ülkeye giriş yapanların sayısının 39 bin 800’ü bulduğu açıklandı.

Polonya Dışişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkeye sığınanların çoğunluğunu Ukrayna vatandaşları oluştursa da iltica edenler arasında Özbekistan, Belarus, Hindistan, Cezayir, Nijerya, Fas, ABD ve diğer ülkelerin vatandaşları da bulunuyor.

Yunanistan da vatandaşlarının Ukrayna’dan tahliyesine devam ediyor. Yunan Göç Bakanlığı savaşın başından beri 906’ı çocuk, 3 bin 155 kişinin Yunanistan’a kaçtığını açıkladı. Alman İçişleri Bakanlığı da pazar günü itibarıyla Almanya’ya sığınan Ukraynalıların sayısının 37 bin 800’e yaklaştığını açıkladı.

Paylaşın