Rusya Ordusu, Ukrayna’da Tökezledi Mi?

Ukrayna savaşında ikinci aya girilirken Rus birliklerinin ilerlemesinin yavaşladığı, hatta yer yer durduğuna yönelik Batı kaynaklı haberler, “Rus ordusu Ukrayna’da tökezledi mi?” sorularını beraberinde getirdi.

Son olarak İngiltere Savunma Bakanlığı, Ukrayna birliklerinin başkent Kiev’in doğusundaki 35 kilometrelik alanda bulunan kent ve savunma hatlarının kontrolünü yeniden ele geçirdiğini bildirdi. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) güvenlik yetkilileri de Rusya’nın hassas güdümlü füzelerinde ciddi sorunlar bulunduğunu belirtiyor. Reuters haber ajansına konuşan üç ABD’li yetkili, yüksek teknolojili füzelerde isabet oranının yüzde 40’lara kadar düştüğünü belirtti.

Dün gece de Ukrayna’da Cumhurbaşkanı danışmanı Oleksey Arestoviç, Rus birliklerinde Kiev’in kuzeybatısından kent merkezine doğru hareketliliğin durduğunu belirterek Ukrayna ordusunun karadan ve havadan saldırıları püskürttüğünü kaydetti.

Moskova’dan, askeri operasyonun önceden planlandığı gibi ilerlediği yönünde ısrarlı açıklamalar gelse de tarafların verilerini bağımsız kaynaklarca teyit etme imkanı son derece sınırlı.

Bazı savunma uzmanları, yıllardır ABD ve NATO tarafından eğitilen ve son dönemde artan askeri yardımlarla moral kazanan Ukrayna ordusunun yeni bir özgüven kazandığı görüşünde. Yirmi yıllık bir süreçte ordu modernizasyonu, yüksek teknolojili silahlar ve profesyonelleşmeye milyarlarca dolar yatırım yapan Rus ordusunun Ukrayna savaşına hazırlıklı olmadığının ortaya çıktığı, Rus ordusunun koordinasyon ve tedarik sorunları yaşadığı ve askerlerin moralinin düşük olduğu yönündeki değerlendirmeler de sık sık duyulur oldu. NATO’nun hesaplamalarına göre Ukrayna’da bir ayda 7 bin ila 15 bin Rus askerinin öldüğü tahmin ediliyor.

“Putin büyük hayal kırıklığı içinde”

Geçmişte Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) başkanlığı ve savunma bakanlığı görevlerinde bulunmuş olan Robert Gates, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, ordusunun Ukrayna’daki performansı konusunda “akıllara durgunluk verecek bir hayal kırıklığı içinde olduğu” tahmininde bulunuyor. Gates, Rus ordusunun durumuyla ilgili olarak, “Ukrayna’da niye orada olduklarını bilmeyen, çok iyi eğitim almamış askerler, komuta ve kontrolde büyük sorunlar ve inanılmaz derecede berbat taktikler görüyoruz” değerlendirmesi yaptı.

İngiltere’nin ABD’deki savunma ataşesi Mick Smeath de Ukrayna birliklerinin bazı bölgeleri geri aldığına dair haberlere işaret ederek “Ukrayna’nın başarılı karşı saldırılarının Rus birliklerinin yeniden organize olma ve Kiev’e yönelik taarruzu yeniden başlatma kabiliyetini sekteye uğratması olası” görüşünü dile getirdi. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon da Çarşamba günü, Rus birliklerinin Kiev’e doğru ilerleyişi durdurduğu ve savunma pozisyonuna geçtiği tespitinde bulunmuştu.

Rusya’nın “özel askeri operasyon” adını verdiği işgal 24 Şubat’ta başlamış, Rusya’nın hedefinin hızlı bir taarruzla başkent Kiev’i ele geçirip hükümeti devirmeyi amaçladığı konusunda yaygın bir kanı oluşmuştu. Pek çok savunma uzmanı da Kiev’in birkaç gün içinde ele geçirileceği ve Ukrayna ordusunun birkaç hafta içinde dağıtılabileceği öngörüsünde bulunmuştu.

Kuşatma taktiği işe yarar mı?

Putin’in başlangıçta, işgal öncesi Ukrayna sınırına yığdığı 150 bin askerin küçük bir bölümünü Ukrayna’ya göndermesi, savaş uçaklarını yoğun olarak devreye sokmaması, elektronik savaş ve siber saldırı olanaklarını kullanmaması, kendisinin de başlangıçta savaştan hızla sonuç alacağına inandığı şeklinde değerlendiriliyor. Batılı askeri kaynaklar, Putin’in şimdi de kilit önemdeki kentleri kuşatma ve birliklerini büyük ölçüde geride tutarak uzaktan bombalama taktiği izlediğini belirtiyor.

Columbia Üniversitesinden uluslararası ilişkiler profesörü Stephen Biddle’a göre, Putin’in bu taktikle umudu, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin ölüm ve tahribata izin vermektense pes etme kararı alması. Ancak Biddle bu taktiğin işe yaracağına inanmıyor. ABD’li uzman, “Bu planın işlemesi muhtemel değil. Masum sivilleri katletmek, evlerini, mahallelerini tahrip etmek daha ziyade Ukrayna direnişini ve kararlılığını daha da güçlendirecektir” diyor.

“Ukrayna müzakerelerde elini güçlendirebilir”

Ancak Batı’dan hızlanan askeri yardımlara rağmen Ukrayna ordusunun işi kolay görünmüyor. 2013-2016 yılları arasında NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Komutanı olarak görev yapan Philip Breedlove, Ukrayna’nın savaşı toptan kazanamayacağını, ancak Zelenskiy’nin müzakere masasında elinin güçlenebileceğini belirtiyor.

Breedlove, “Rusya’nın cephede yenilgiye uğratılması son derece ihtimal dışı. Rusya’nın takviye alabileceği büyük bir asker rezervi var. Ancak Ukrayna Rusya’nın büyük bir bedel ödemektense anlaşmaya yanaşıp geri çekilmesini sağlayabilirse bu bir kazanç olur” söyleminde bulunuyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Rusya’nın Ukrayna’daki Kayıpları ‘Binlerle’ Sayılıyor

İngiltere Savunma Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamada, elde edilen istihbarata göre, Rus kuvvetlerinin Ukrayna’daki savaşta büyük kayıplar verdiği belirtildi. Rusya’nın kayıpların önüne geçmek için yabancı paralı askerlerin kullanılacağı bildirildi.

İngiltere Savunma Bakanlığı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Rus kuvvetlerinin Ukrayna’yı işgali sırasında binlerce kayıp verdiğinin nerdeyse kesinleştiğini kaydetti.

Şarkul Avsat’ın aktardığı açıklamada, Rusya’nın yedek askerlerin yanı sıra yabancı paralı askerleri ve özel askeri şirketleri  “bu ağır kayıpların yerini alması” için seferber etmesinin muhtemel olduğu aktarıldı.

Paylaşımda, bu grupların savaşın gidişatını nasıl etkileyeceğinin belirsiz olduğu kaydedildi.

Üst düzey bir Pentagon yetkilisi dün, Ukraynalıların son 24 saat içinde Rus kuvvetlerini Kiev’in 30 km doğusundan daha fazla bir mesafeye çekilmeye zorladığı ve Rus ordusunun Ukrayna’daki bir dizi cephede savunma mevzileri oluşturmaya başladığını duyurdu.

İsmini vermeyen yetkili, Ukraynalıların Rusları Kiev’in 55 km doğu ve kuzey doğusunda geri çekilmeye zorlamayı başardıklarını belirterek, bu durumun başkent çevresindeki değişikliği temsil ettiğini bildirdi.

Salı günü Pentagon, Rus kuvvetlerinin Kiev’in merkezine 15-20 km uzaklıkta konuşlandığını açıklamıştı. ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi, “Onların saklandıklarını ve savunma pozisyonları oluşturduklarını görmeye başladık” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

ABD Başkanı Biden: Rusya G20’den Çıkartılmalı

ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın G20’den çıkartılması gerektiğini savundu. Brüksel’de düzenlenen NATO liderler zirvesi sonrası konuşan Biden, Moskova G20’den çıkartılmalı mı sorusunu, “Cevabım evet, G20’ye bağlı” şeklinde yanıtladı.

Biden, konuyu Perşembe günü diğer liderlerle gerçekleştirilen toplantıda da gündeme getirdiğini ifade etti. ABD Başkanı, Endonezya ve diğer ülkelerin gruptan Rusya’nın çıkartılmaması yönünde görüş bildirmesi durumunda ise Ukrayna’nın G20 zirvelerine katılmasına izin verilmesi gerektiğini savundu.

ABD’den Rusya’ya yeni yaptırımlar

Washington, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle aralarında devlete ait Tactical Missiles Corporation’ın ve ona bağlı 28 şirketin de olduğu 40’tan fazla Rus savunma şirketinin yanı sıra, yüzlerce Rus milletvekiline ve ülkenin en büyük bankasına yeni yaptırımlar uygulanacağını duyurdu.

ABD Başkanı Biden, Twitter hesabından, “400’den fazla Rus elitine, milletvekiline ve savunma şirketine Putin’in Ukrayna’da savaşı seçmesi nedeniyle ek yaptırımları açıklıyorum” diye yazdı. Biden, söz konusu şirket ve kişilerin Kremlin’in politikalarından kazançlı çıktıklarını, şimdi de bu politikalardan kaynaklanan acıyı paylaşmaları gerektiğini savundu.

Paylaşın

NATO, Ukrayna’ya Daha Fazla Destek Konusunda Anlaştı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi’nin ardından basın toplantısı düzenledi. Stoltenberg, NATO liderlerinin Ukrayna’ya daha fazla yardım sağlanması konusunda anlaşmaya vardığını söyledi.

Stoltenberg, “Rusya’ya eşi görülmemiş maliyetler yüklemeye devam edeceğiz, müttefiklerin caydırıcılığını ve savunmasını güçlendireceğiz.” diye konuştu.

Zirvede Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Slovakya’da 4 yeni NATO savaş grubunun konuşlandırılması kararı alındığını aktaran Stoltenberg, böylelikle Baltık Denizi’nden Karadeniz’e kadar NATO’nun çok uluslu savaş grubu sayısının 8’e çıkarıldığını söyledi.

Stoltenberg, Avrupa’da ABD’nin NATO’yu desteklemek için 100 bin askeri olduğunu belirterek, Avrupalı müttefiklerin de çoğunluğu NATO’nun doğu kanadında olmak üzere 40 bin askerinin olduğu bilgisini paylaştı.

Daha güçlü NATO vurgusu

Stoltenberg, NATO’nun yeni bir güvenlik gerçeği ile karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, karada özellikle ittifakın doğu kanadında daha fazla ekipman ve malzemeyle NATO’nun varlığını güçlendireceğini dile getirdi.

Havada ise daha fazla jeti konuşlandıracaklarını ve entegre savunma füzelerini güçlendireceklerini anlatan Stoltenberg, denizde ise denizaltıları artıracaklarını ve kalıcı bazda ve ciddi anlamda savaş gemilerine sahip olacaklarını ifade etti.

Stoltenberg, NATO’nun siber savunmasını ve ittifakın ortak savunmasını güçlendireceklerini belirtti.

“Ukrayna’ya daha fazla destek vereceğiz”

“Bugün müttefik ülke liderleri, Ukrayna’ya daha fazla destek verme konusunda anlaştı.” diyen Stoltenberg, Ukrayna’nın temel hakkı olan kendini savunma hakkına yardım edeceklerini vurguladı.

Stoltenberg, müttefiklerin ayrıca Ukrayna’yı önemli askeri malzemelerle donattığını aktararak, bunlara “etkisi oldukça kanıtlanmış” tanksavar ve hava savunma sistemleri ve insansız hava araçlarının dahil olduğunu kaydetti.

Ukrayna’ya önemli miktarda mali ve insani yardım sağlayacaklarını belirten Stoltenberg, “Ukrayna’ya biyolojik, kimyasal, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı koruma sağlamak için siber güvenlik ve ekipman yardımı yapma kararı aldık.” diye konuştu.

Çin’e “Rusya’ya destek vermeyin” çağrısı

Stoltenberg, Ukrayna’daki savaşın daha fazla tırmanmaması için sorumlulukları olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

“Çünkü bu daha tehlikeli ve daha yıkıcı olur. Müttefikler, Rus tehditleri ve müdahaleleri nedeniyle risk altındaki diğer ortaklara desteğimizi artırmamız gerektiği konusunda anlaştılar. Bunlara Gürcistan ve Bosna Hersek de dahil.”

Stoltenberg, zirvede, Pekin’in krizdeki rolüne de değindiklerini vurgulayarak, “Bugün, müttefik liderler, Çin’i Rusya’nın savaş çabalarını desteklemekten kaçınmaya çağırdı. Çin, Rus işgaline ekonomik veya askeri destek sağlamamalıdır. Bunun yerine Pekin, acil ve barışçıl bir çözümü teşvik için Rusya üzerindeki önemli etkisini kullanmalıdır.” dedi.

Kimyasal silah uyarısı

“Kimyasal silahların herhangi bir şekilde kullanımı çatışmanın doğasını tamamen değiştirir. Bunun geniş kapsamlı sonuçları olacaktır ve elbette çok tehlikeli olacaktır.” diyen Stoltenberg, “Rusya’nın kendi muhalefetine karşı kimyasal maddeler kullandığını, Suriye’deki Beşşar Esed rejiminin kendi halkına karşı kimyasal silah kullanmasını desteklediğini ve kolaylaştırdığını bildiklerini” söyleyerek, savaşı bir an önce bitirmenin önemine işaret etti.

Stoltenberg, şöyle devam etti:

“Ukrayna’ya biyolojik, kimyasal, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı koruma sağlamak için siber güvenlik ve ekipman yardımı yapma kararı aldık. Bu, tespit, ekipman koruma ve tıbbi desteğin yanı sıra özelleştirme ve süreç yönetimi eğitimini içerebilir. Ayrıca müttefiklerin kimyasal, biyolojik ve nükleer olaylara karşı hazırlıklarını da geliştiriyoruz.”

“Çatışmanın savaşa dönüşmesini engellememiz lazım”

Stoltenberg, NATO müttefiklerinin Ukrayna’ya önemli destek sağladığının altını çizerek, Ukrayna’ya sağlanan sistemlere ilişkin operasyonel nedenlerle ayrıntıya girmeyeceğini belirtti.

NATO müttefikleri ile Ukrayna arasında yakın temas olduğuna değinen Stoltenberg, şunları kaydetti:

“Ancak şunu söyleyebilirim ki; müttefikler, Ukrayna’yı silahlarla desteklemek için ellerinden geleni yapıyor. Aynı zamanda bu çatışmanın Avrupa’da sadece Ukrayna ve Rusya’yı değil, NATO müttefikleri ve Rusya’yı da içeren, daha tehlikeli ve daha yıkıcı olacak tam teşekküllü bir savaşa dönüşmesini önleme sorumluluğumuz var.”

Paylaşın

Zelenskiy, NATO Zirvesinde Konuştu: Sınırsız Askeri Yardım Talep Etti

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Brüksel’de düzenlenen Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesine video konferans yoluyla bağlanarak, İttifak’tan daha fazla silah desteği talebinde bulundu.

Rusya’nın var olan tüm cephaneliğini kullandığına dikkat çeken Zelenskiy, ülkesinin de “sınırsız askeri desteğe ihtiyaç duyduğunu” söyledi.

NATO’ya seslenen Zelenskiy, “Tüm uçaklarınızın yüzde 1’ini ve tüm tanklarınızın yüzde 1’ini Ukrayna’ya gönderin” çağrısı yaptı. “Bütün bunları satın alamayız” diyen Ukrayna Devlet Başkanı, “Bunlara sahip olduğumuzda, bize aynı size sağladığı gibi, yüzde 100 güvenlik sağlayacak” diye konuştu.

Kiev’in aynı zamanda acilen çok namlulu roketatar sistemleri, gemisavarlar ve hava savunma sistemlerine ihtiyaç duyduğunu belirten Zelenskiy, “Böyle bir savaşta bunlar olmadan hayatta kalmak mümkün mü?” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın çocuklar da dahil sivilleri öldürdüğünün savunan Zelenskiy, “Bir savaş sırasında en korkutucu olanı yardım çağrınıza net cevaplar alamamanız” diye konuştu.

ABD: Gemisavar füze yardımını görüşüyoruz

Washington, Zelenskiy’nin Batı’ya daha önce yaptığı Ukrayna hava sahasını uçuşa yasak bölge ilan etme çağrısını ve NATO üyeliği taleplerini ise tekrarlamadığını belirtti.

Üst düzey bir ABD’li yetkili, ülkesinin müttefiklerle birlikte Kiev’e gemisavar füze yardımı üzerinde çalıştığını ifade etti. NATO zirvesinde konu üzerine istişarelerde bulunulduğunu belirten yetkili, “bazı teknik zorlukların olabileceğini, ancak bunları aşmak için çalıştıklarını” kaydetti.

ABD’li yetkili, Başkan Joe Biden’ın kapalı oturumda NATO’nun doğu kanadına daha fazla birlik gönderilmesinden yana görüş bildirdiğini de belirtti.

Paylaşın

ABD: Rus Birlikleri, Ukrayna’da Savaş Suçu İşledi

ABD, Rus birliklerinin Ukrayna’da savaş suçu işlediğini savundu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, açık kaynaklar ve istihbarat kaynaklarına dayanan dikkatli bir değerlendirme sonucu Washington’ın bu sonuca vardığını ifade etti.

Kuşatma altındaki Mariupol’a yapılan saldırılara dikkat çeken Blinken, sivillerin kasten hedef alınması ve yapılan zulüme ilişkin çok sayıda güvenilir raporun bulunduğunu açıkladı.

Blinken, ABD’nin savaş suçları raporlarını izlemeye ve topladığı bilgileri müttefiklerinin yanı sıra uluslararası kuruluşlarla paylaşmaya devam edeceğini belirtti. Hukuki soruşturmalar da dahil mevcut her aracı kullanmaya kararlı olduklarını ifade eden Bakan, suç iddiaları hakkında nihai kararı verme sorumluluğunun bir mahkemede olacağını da sözlerine ekledi.

Biden Rusya’ya ek yaptırım istiyor

ABD Başkanı Joe Biden da, geçen hafta yaptığı açıklamada, Ukrayna işgalinden dolayı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i bir savaş suçlusu olarak nitelendirmişti.

Biden, bu hafta Varşova ve Brüksel’e dört günlük bir ziyaret gerçekleştirerek, İkinci Dünya Savaşı’nın bitişinden bu yana Avrupa’nın karşı karşıya olduğu en büyük krize ilişkin Avrupalı liderlerle istişarelerde bulunacak.

Brüksel’e gitmeden önce Beyaz Saray’da gazetecilerin “Rusya’nın kimyasal silah kullanma ihtimaline” ilişkin sorusuna cevaben, “Bunun gerçek bir tehdit olduğunu düşünüyorum” yanıtını verdi. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, başkanın müttefiklerle Ukrayna’ya askeri yardımı ve Rusya’ya yeni yaptırımlar konusunu ele alacağını söyledi.

“NATO, Doğu Avrupa’da dört ülkede yeni muharebe grubu konuşlandıracak”

Öte yandan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO üyesi ülkelerin liderlerinin, Doğu Avrupa’ya dört yeni muharebe grubunun konuşlandırılması konusunda anlaşacaklarını söyledi. Bu ülkeler Slovakya, Macaristan, Bulgaristan ve Romanya.

NATO genel sekreteri, bunun askeri ittifakın bölgedeki varlığında uzun vadeli büyük bir artış anlamına geldiğini ve mevcut muharebe gruplarının sayısını ikiye katlayacağını söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın işgaline verilecek yanıtı görüşmek üzere NATO müttefikleriyle bir toplantıya katılacağı Brüksel’e gitmek üzere Washington’dan ayrıldı.

Paylaşın

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı 3.5 Milyonu Aştı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Rusya’nın saldırılarından kaçan Ukraynalıların sayısının 3,5 milyonu geçtiğini, Ukraynalı mültecilerin 2 milyondan fazlasının da komşu Polonya’ya sığındığını açıkladı.

Avrupa Birliği’nde (AB) de Ukraynalı mültecilere yönelik alınması planlanan önlemler üzerinde duruluyor. Brüksel’de dün düzenlenen AB dışişleri ve savunma bakanları toplantısı sırasında yaptığı açıklamada, Ukrayna’dan kaçanların sayısının artacağına dikkat çeken Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, “Önümüzdeki haftalarda mülteci sayısının 8 ila 10 milyonu bulabileceğini hesaba katmak zorundayız” dedi.

“Artık tüm Avrupa’nın sorunu”

Savaşın ilk günlerde çok sayıda Ukraynalı’nın arabalarıyla başka bir Avrupa ülkesindeki akrabalarına gittiğini söyleyen Baerbock, saldırıların şiddetinin artmasıyla birlikte herhangi bir Avrupa ülkesinde kimsesi olmayan Ukraynalıların da kaçmaya başladığını kaydetti. Bunun artık tüm Avrupa’nın sorunu olduğunu söyleyen Baerbock, Avrupa’nın dış sınırlarındaki ülkelere gelen Ukraynalıların diğer Avrupa ülkelerine dağıtılması ve her ülkenin mülteci kabul etmesi gerektiğini dile getirdi.

Ukrayna’nın nüfusu Rusya’nın saldırısı öncesinde yaklaşık 44 milyondu. AB içişleri bakanları da önümüzdeki hafta Pazartesi günü savaş mültecilerinin durumunu görüşmek üzere Brüksel’de toplanacak.

BM Genel Sekreteri Guterres: Bu kazanılabilecek bir savaş değil

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres yaptığı konuşmada; “ahlaki olarak kabul edilemez, siyasi olarak savunulamaz ve askeri olarak anlamsız” olarak nitelendirdiği Ukrayna’daki savaşın sona ermesi çağrısında bulundu.

“Bu kazanılabilecek bir savaş değil, barış masasına dönüş kaçınılmaz” diyen Guterres, Rusya işgaliyle birlikte Ukrayna’da sivillerin durmaksızın devam eden bombalamalarla terörize edildiğini söyledi. On milyon insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığını, ülkede bir cehennem yaşandığını belirtti.

BM Genel Sekreteri, savaşın gıda, enerji ve gübre fiyatlarının hızla yükselmesine neden olarak küresel bir açlık krizini tetikleme riski taşıdığı konusunda uyardı.

Ukrayna’da, kuzeydoğuda Harkov ve Sumi, kuzeyde Çernihiv ve güneyde Mariupol dahil olmak üzere, en kötü etkilenen şehirlerin sakinleri için korku artarak devam ediyor.

Paylaşın

Rusya / Ukrayna Müzakerelerinde Kilit Konular

Ukrayna’da orduyla Rus birlikleri arasında çatışmalar sürerken barış müzakereleri de devam ediyor. Rusya’nın 24 Şubat’ta işgale girişmesinden dört gün sonra başlayan müzakerelerin bir kısmı Belarus sınırında ya da Belarus’ta yüz yüze, diğerleri video konferans yoluyla gerçekleşti.

İki ülke dışişleri bakanları ilk kez 10 Mart’ta Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun arabuluculuğunda Antalya’da bir araya geldi. Türkiye dışında İsrail’in de arabuluculuk çalışmaları var. Hedef, tarafları liderler düzeyinde bir araya getirmek. Ancak Rus tarafı, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “laf olsun” diye zirve görüşmesi yapmayacağını belirterek bunun için gerekli koşulların müzakere masasında netleştirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Peki müzakerelerde hangi konular masada, tarafların tutumu ne?

Toprak konusu

Müzakerelerin en zorlu konusunu Rusya’nın toprak talebi oluşturuyor. Rusya 2014’te, uluslararası hukuka göre halen Ukrayna toprağı olarak kabul edilen Kırım Yarımadası’nı ilhak etmiş, Kırım’ın kuzeydoğusundaki Donetsk ve Luhansk’ta Rusya yanlısı ayrılıkçı silahlı gruplara destek vermişti.

Moskova, işgalin hemen öncesinde 21 Şubat’ta, bu bölgelerde ilan edilen “halk cumhuriyetleri”nin bağımsızlığını tanıdı. Putin’in “özel askeri operasyon” diye adlandırdığı işgalin gerekçelerinden biri de bu bölgede yaşayan Rus kökenlilere yönelik “soykırım”a son verme iddiasıydı.

İşgal sırasında Rus birlikleri Kırım’ın kuzeyi, ayrılıkçı bölgeleri çevreleyen bölgeler ve başkent Kiev’in doğu ve batısında geniş toprakları kontrolü altına aldı. Son durum itibarıyla Rusya’nın Ukrayna’da kontrol ettiği toprakların yüzölçümü 170 bin kilometrekareye ulaştı.

Ukrayna hükümeti ise Kırım’da, ayrılıkçı bölgeler Donetsk ve Luhansk ile işgal sırasında ele geçirilen topraklarda Rusya’nın kontrolünü tanımayacağını kaydediyor. Ukrayna’nın baş müzakerecisi Mikhailo Podolyak, bu konuda tutumlarının değişmediğini belirterek başlıca taleplerini ateşkes, Rus askerlerinin geri çekilmesi ve güçlü güvenlik garantileri olarak sıralıyor.

Moskova ise Ukrayna’nın Kırım, Luhansk, Donetsk ve Kırım’ın kuzeyindeki bölgelerden vazgeçmesi durumunda Kırım’a karadan bir köprü oluşturmuş ve içme suyu tedarikini kontrol altına almış olacak. Ukrayna’nın güney kanadı Rusya için tarihi bir önem de taşıyor. Bölge 1783’te Osmanlı İmparatorluğu’na karşı kazanılan savaş sonrasında Çariçe Katerina tarafından Rusya topraklarına katılmıştı.

Tarafsızlık statüsü

Rusya’nın üzerinde ısrarcı olduğu konulardan biri de Ukrayna’nın tarafsız ülke statüsünü kabul etmesi. Bu, Ukrayna’nın herhangi bir askeri ittifaka üye olamaması, topraklarında yabancı ülke askeri, silah ve teçhizatı bulunduramaması anlamına geliyor.

Rus tarafı, tarafsızlık statüsünde Avusturya ve İsveç modellerinin masada olduğunu bildirmiş, Ukrayna ise tarafsızlık için güvenlik garantilerine ihtiyaç olduğunu vurgulamıştı. Rusya’nın baş müzakerecisi Vladimir Medinski de, müzakerelerde Ukrayna ordusunun ne büyüklükte olacağı konusunun görüşüldüğünü belirtmişti.

Putin, Ukrayna’nın asla NATO’ya üye olmayacağına dair yazılı garanti talep ediyor. Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy’nin son dönemde ülkesinin NATO üyeliğinin gerçekçi olmadığı ve bu hedeften vazgeçmeye hazır olduklarına dair açıklamaları dikkat çekiyor.

Rusların hakları

Ukrayna’da yaşayan Rus kökenlilerin ve Rusça dilinin statüsü Moskova açısından müzakerelerde büyük önem taşıyan konu başlıkları arasında. Ukrayna’da 2019’da kabul edilen bir yasayla Ukrayna diline özel statü tanınmış ve kamuda zorunlu hale getirilmişti. Yasa, tüm Ukrayna vatandaşlarının Ukrayna dilini bilmesini, devlet memurları, asker, doktor ve öğretmenlerin işe alımında ölçüt olmasını zorunlu kılıyor.

“Naziler”den arındırma

Putin, Ukrayna yönetimini Nazi benzeri aşırı sağcı grupların Rus kökenlilere “soykırım” uygulamasına izin vermekle suçluyor. 2014 yılında Rusya yanlısı ayrılıkçılara karşı gönüllü savaşçılardan kurulan Azov Taburu bu suçlamalarda öne çıkıyor. Rusya, Ukrayna ordusuna dahil edilen Azov Taburunun Rus sivilleri terörize eden ve savaş suçları işleyen bir Nazi örgütü olduğunu vurguluyor.

Grubun önde gelen isimlerinin aşırı sağcı, beyazların üstünlüğünü savunan, Yahudi düşmanı ifadeleri daha önce de kamuoyunun gündemine gelmişti. Ukraynalı yetkililer, Azov Taburu’nun Mariupol’de süren çatışmalara dahil olduğunu defalarca dile getirmişti. Ancak Kiev yönetimi Rus kökenlilere soykırım uygulandığı iddiasını reddediyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Zelenskiy’den Putin’e: NATO Üyeliğinden Vazgeçmeye Hazırız

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le doğrudan barış görüşmeleri gerçekleştirme isteğini yineledi. Ukrayna medyasına konuşan Zelenskiy, Putin’le “her türlü formatta” görüşmeye hazır olduğunu ifade etti.

Ukrayna lideri, Putin’le yüz yüze görüşmediği takdirde Rusya’nın gerçekten savaşı sonlandırmak isteyip istemediğini anlamanın imkânsız olacağını söyledi.

Ateşkes sağlanması, Rus askerlerinin çekilmesi ve Ukrayna’nın güvenliğinin garanti edilmesi karşılığında kendilerinin de NATO üyeliği arayışına son vereceklerini taahhüt etmeye hazır olduklarını belirten Zelenskiy şu ifadeleri kullandı:

“Bu, herkes için uygun bir uzlaşma olur: NATO konusunda bizimle ne yapacağını bilemeyen Batı için de, güvenlik garantileri isteyen Ukrayna için de ve NATO’nun daha fazla genişlemesini istemeyen Rusya için de.”

Kırım ve Donbas’ın statüsü

Putin’le görüştüğü takdirde, Rusya’nın işgal ettiği Kırım ve Rusya destekli ayrılıkçıların kontrolündeki Donbas bölgesinin statüsünün de tartışılabileceğini belirten Zelenskiy, “Rusya Devlet Başkanı’yla yapacağım ilk görüşmede bu konuları tartışmaya açmaya hazırım” dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı, “Böyle bir fırsatım olursa ve Rusya da isterse, bu sorunların tamamını ele alabiliriz. Hepsini çözer miyiz? Hayır. Ama kısmen başarabilme, en azından savaşı durdurma şansımız var” diye konuştu.

Kırım’ı 2014 yılında ilhak eden Rusya, geçen ay da Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesindeki ayrılıkçıların ilan ettiği “Donetsk Halk Cumhuriyeti” ve “Luhansk Halk Cumhuriyeti”nin bağımsızlıklarını tanımıştı.

Sovyetler Birliği’nin çökmesinin ardından Ukrayna topraklarında kalan Kırım ve Donbas’ın merkezinde olduğu sorunlar, Moskova ile Kiev arasındaki gerilimi 24 Şubat’taki Rus işgali ve sonrasında başlayan savaşa kadar götürdü.

Zelenskiy bu bölgelerin statülerini tartışmaya gönüllü olduğunun sinyalini vermiş olmasına karşın bu bölgelerin Ukrayna’nın parçası olduğunu ve ülkesinin teslim olmayacağını yineledi. Ukrayna lideri ayrıca, “tarihi” değişiklikler içerecek tüm barış anlaşmalarını ulusal referanduma sunacaklarının altını çizdi.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Sert Açıklama: Rusya ‘Savaş Suçu’ İşliyor

Avrupa Birliği’nin yeni güvenlik doktrini “Stratejik Pusula”ya son halini vermek için Brüksel’de bir araya gelen dışişleri ve savunma bakanları, Rusya’ya uygulanacak yeni yaptırımları masaya yatırıyor.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB’nin yeni savunma ve güvenlik doktrini olarak nitelendirilen “Stratejik Pusula” belgesinin bugün üye ülke dışişleri ve savunma bakanları tarafından kabul edilmesini umut ettiğini söyledi.

“Askeri olarak daha güçlü olmak için çalışacağız”

Belgenin iki yıl önce hazırlanmaya başlandığını hatırlatan Borrell, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısına işaret ederek, “belgenin onay aşamasında bu kadar vahim gelişmeler yaşanmasını hayal dahi etmemiştik” dedi.

Savaş gerçeği ile karşı karşıya bulunduklarını, bu nedenle AB üye ülkelerinin askeri yetkinliklerini koordineli bir şekilde artırmak zorunda olduklarını söyleyen Borrell, hazırlanan güvenlik konseptinin Ukrayna savaşına verilen yanıtın bir parçası olduğunu vurgulayarak, “Askeri olarak daha güçlü olmak için çalışacağız” dedi.

Bugünkü toplantıya Ukrayna Savunma Bakanı Oleksii Reznikov’un videokonferansı yoluyla bağlanarak gelişmeler hakkında bilgi vereceğini söyleyen Borrell, kendisiyle AB’nin nasıl bir destek sağlayabileceğini ele alacaklarını aktardı.

“Rusya savaş suçu işliyor”

Rusya’nın Ukrayna’da “muazzam boyutta” savaş suçu işlediğini aktaran Borrell, “Rusya çok fazla savaş suçu işliyor, bunu söylemek zorundayız. Mariupol’da olanlar muazzam boyutta savaş suçudur. Gelişi güzel bombalamak, herkesi ama herkesi ayrım gözetmeksizin öldürmek, bu korkunç bir durum, en sert şekilde kınanmalı, bir şehir bütünüyle yok ediliyor, insanlar ölüyor” sözlerini kaydetti.

Rusya’nın Ukrayna’da hipersonik füzeler kullanması konusunda, “Artık Rusya tüm askeri yetkinliklerini kullanıyor” diyen Josep Borrell, “Sorun şu ki, sivillere yönelik askeri yetkinlik kullanmak savaş değildir, bu savaş hukukunu yok sayarak bir ülkenin yıkımıdır. Savaşın da bir hukuku vardır… Yaptıkları şey savaş değil… Putin, medeni dünyanın en sert ve en şiddetli kınamasını hak ediyor” diye konuştu.

Enerji yaptırımları ele alınacak

AB’nin Ukrayna’ya destek için “tüm kaynaklarını” kullanacağını vurgulayan Borrell, Rusya’ya ne tür ilave yaptırımlar uygulanacağını da görüşeceklerini açıkladı. Özellikle enerji alanında ne tür yaptırımlar uygulanabileceğini ele alacaklarını aktaran Borrell, bakanların petrol alımına yaptırım uygulanması konusunu değerlendireceklerini söyledi.

Baerbock: Hastaneler bilinçli olarak hedef alınıyor

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da toplantı öncesinde yaptığı açıklamada Rusya’ya ağır suçlamalar yöneltti. Rusya’nın Ukrayna’da artan oranda sivil altyapıyı hedef aldığına işaret eden Baerbock, “Bilinçli olarak hastanelerin, sivillerin, insanların, ailelerin içinde olduğunu bile bile tiyatroların bombalanması hakkında mahkemeler karar vermek zorunda olacak ama benim için yapılan, kesin ve açık bir şekilde savaş suçudur” dedi.

“Bağı keseceğiz”

Putin liderliğinin uluslararası toplum tarafından izole edilmesi gerektiğini aktaran Baerbock, bu nedenle AB olarak yeni yaptırımlar kararlaştıracaklarını söyledi. Almanya’nın Rusya’ya enerji bağımlılığını büyük bir hızla sona erdirmeye çalıştığını, hükümet olarak dünya genelinde petrol ve doğalgaz alımı için görüşmeler yürüttüklerini anlatan Baerbock, “Rus hükümeti, Rus devlet başkanını izole etmek amacıyla, Rusya ile tüm bağları keseceğimizi açıkça ortaya koyuyoruz” dedi.

Askeri destek artırılıyor

AB ülkelerinin, Ukrayna’ya askeri yardımı 1 milyar euroya çıkaracağını açıklayan Alman bakan, “Bunu Ukrayna’nın yanında olduğumuzu, Ukrayna’da sivillerin korunmasından yana olduğumuzu açıkça göstermek için yapacağız” diye konuştu.

Baerbock, Almanya’nın sağladığı askeri, silah desteği ile ilgili soruları da yanıtladı. Rusya’nın Ukrayna’daki kimi saldırılarını, silah tedariği ile gerekçelendirdiğini anımsatan Baerbock, Almanya’nın Ukrayna’yı desteklediğini söylemekle birlikte, “bir savaşın ortasındayız, güvenlik gerekçesiyle hangi silahların nerede nasıl verildiğini kamuoyunda açıklamak konusunda son derece dikkatli olunmalı” dedi.

Yaptırımları delenlere yaptırım

Alman Bakan, Rusya’nın yaptırımları delmesini engellemek ve diğer bazı ülkelerin bu yaptırımların baypas edilmesi için sahip oldukları “oyun alanlarını” kapatmak için “tüm boşlukları kapatacaklarını” da sözlerine ekledi. Annalena Baerbock, Putin’e mali kaynak akışı sağlayacak, bu savaştan fayda sağlacak herkese, aile fertleri dahil, yaptırım uygulanmasını öngördüklerini vurguladı.

Batılı ülkelere “Ukraynalıları kabul edin” çağrısı

AB’nin, Rusya’nın “insanlık dışı, zorba savaşına, insanca karşılık verdiklerini” vurgulayan Baerbock insani yardımları da artıracaklarını anlattı. 3 milyonu aşkın Ukraynalının ülkelerinden kaçtığını, savaşın şiddetlenmesinden dolayı daha milyonlarca kişinin ülke dışına çıkmaya çalışacağını kaydeden Baerbock, acilen hava köprüsü kurulması gerektiğini söyleyerek, transatlantik partnerleri dahil tüm Avrupa ülkelerine Ukraynalılara ev sahipliği yapma çağrısı yaptı.

Türkiye yaptırımları delerse ne olacak?

Bu arada AB dışişleri bakanlarının toplantısı öncesinde dikkat çekici bir açıklama da Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis’den geldi. Bir gazetecinin, “Yaptırımların Türkiye veya Sırbistan üzerinden delinmeyeceğinden nasıl emin olacaksınız?” sorusunu Landsbergis şu ifadelerle yanıtladı:

“Çok açık bir mesaj verilmeli. Rusya’ya, yaptırımların delinmesi için yardım edecek her ülkeye, üçüncü ülkeye, çok açık bir mesaj verilmeli. Bu mesaj da şu olmalı: Yaptırımların delinmesine yardım eden her ülkeye aynı yaptırımlar uygulanabilir. Bu konuda çok ciddi olmalıyız, burada söz konusu olan güvenilirliğimiz. İkinci olarak da yeni bir yaptırımlar evresine girdiğimizi düşünüyorum. Bugüne kadar bu kapsamda hiç yaptırım uygulanmadı. Bu nedenle salt bu konuyla ilgilenecek, yaptırımların uygulanmasını, tüm süreçleri takip edecek izleyecek bir kurumumuz olmalı.

Paylaşın