Ukrayna’da 11 Milyondan Fazla İnsan Yerlerinden Edildi

Birleşmiş Milletler, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle Ukrayna içinde yerlerinden edilmiş insan sayısının 7,1 milyona yükseldiğini açıklarken ülke dışına kaçanlarla birlikte evlerini terk etmek zorunda kalan insan sayısının 11 milyonu aştığını bildirdi.

BM’ye bağlı Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) Salı günü yaptığı açıklamaya göre, işgalin başladığı 24 Şubat tarihinden 1 Nisan’a kadar olan süreçte toplam 11 milyondan fazla insan Ukrayna’daki evlerini terk ederek ya ülke içinde başka bir yere ya da ülke dışına çıkmak zorunda kaldı. Göç Örgütü, 7,1 milyon kişinin Ukrayna içinde yer değiştirdiğini, 4,2 milyon insanın da ülkeyi terk ettiğini belirtti. Savaş başlamadan önce Ukrayna’nın nüfusu 44 milyon olarak kayıtlara geçmişti.

Göç Örgütü’nün Mart ortasında yayınladığı ilk verilerde 6,48 milyon kişisi ülke içinde yer değiştirenler olmak üzere toplam 9,7 milyon kişi savaş nedeniyle evini terk etmişti.

İnsani yardım koridoru çağrısı

Konuyla ilgili açıklama yapan Uluslararası Göç Örgütü Başkanı Başkanı Antonio Vitorino, “Savaş nedeniyle insanlar evlerini terk etmeye devam ediyorlar ve bölgedeki insani ihtiyaçlar da giderek artıyor” dedi. Vitorino, sivillerin tahliyesi ve ülke içinde insani yardımların gerekli yerlere ulaştırılması için insani yardım koridorlarının acil olarak açılması gerektiğini belirtti.

Göç Örgütü’nün verilerine göre, ülke içinde yerlerinden edilmiş 7,1 milyon insanın yüzde 59’u kadın. Yerlerinden edilen hane halklarının yüzde 60’ının çocuklu aileler olduğu belirtilirken, yüzde 57’sinde yaşlı ve yüzde 30’unda da kronik rahatsızlığı bulunan aile bireylerinin bulunduğu aktarıldı. Yerlerinden edilen hane halklarının üçte birinden fazlası son bir ayda hiçbir gelirlerinin olmadığını kaydetti.

Paylaşın

Beş Başlıkta Rusya’nın Ukrayna’daki Yeni Hedefleri

Ukrayna’nın başkenti Kiev ve çevresinden Rus ordusunun çekilmesi uzmanlarda Moskova’nın aklında başka bir fikir olduğu kanısını güçlendirdi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaşın başlangıcında belirlediği hedeflerden cephede oldukça uzak bir noktada olunsa da Moskova işgalden bir ateşkes ile olsa bile askeri anlamda güçlenmiş şekilde çıkabilir.

Euronews’ta yer alan habere göre; Peki kısa süre içinde hem askeri hem siyasi bir zafer kazanma zorunluluğu duyan Kremlin bu noktada artık neyi hedefliyor? İşte beş başlıkta Rusya’nın Ukrayna işgalindeki hedefleri.

1) Sembol ihtiyacı

9 Mayıs, II. Dünya Savaşı’nın sonunda Almanya’nın kayıtsız şartsız teslimiyetini imzaladığı Sovyetler Birliği tarafından ilan edilen ve kutlanan bir gün. Kremlin bu tarihte Rus kamuoyunun önüne olumlu bir bilanço ile çıkmayı hedefliyor.

Kudüs Güvenlik ve Strateji Enstitüsü’nden (JISS) Analist Alexander Grinberg, “Putin sembolik günlere ve tarihlere çok önem veriyor. Bu nedenle 9 Mayıs’tan önce bir zafere umutsuzca ihtiyacı var” diyor.

Rusya Dış ve Savunma Politikası Konseyi onursal başkanı ve Putin’e yakın bir isim olan Sergey Karaganov, geçen cumartesi yaptığı açıklamada, “Rus seçkinleri için riskler çok yüksek. Onlar için bu varoluşsal bir savaş” diyerek Rusya’nın “kaybetmeyi göze alamayacağını” ifade ediyor.

2) Mariupol’ün alınması

“Ruslar Mariupol’u tamamıyla ele geçirmek istiyor” diyen Alexander Grinberg, ülkenin güney doğusundaki bu liman şehrinin yoğun Rus bombardımanı altında olduğunu ve yakında düşeceğini ifade ediyor.

“Mariupol’u almak, Kırım’dan Rusya yanlısı ayrılıkçı cumhuriyetler Donbass, Donetsk ve Luhansk’a kadar devamlılığı sağlayacaktır” diyen Akdeniz Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün (FMES) akademik direktörü Pierre Razoux, bunun Rusların “Donbass’tan geriye kalanları almak ve Ukrayna’nın güneyinde ve Azak Denizi kıyılarında bir devamlılık sağlamak için kuzeye çıkmasına “izin vereceğini” belirtiyor.

3) Uzun vadeli işgal rejimleri

Ancak Rusya, son haftalarda kaydedilen fetihleri ​​kesin olarak güvence altına almak ve Luhansk ile Donetsk’in tartışmasız kontrolünü sağlamak istiyor.

Düşünce kuruluşu Riddle’ın Estonyalı araştırmacısı Ivan Klyszcz, Kremlin’in amacının Donbass’ta “uzun vadeli işgal rejimleri kurmak” olduğunu söylüyor.

Amerikan Savaş Araştırmaları Enstitüsü’nden (ISW), Ivan Klyszcz, “İşgal edilen yerlerin elde tutulması ilkesine göre bir ateşkes olursa, Rusya Ukrayna’nın çeşitli bölgelerine sahip olabilir. Zira ön hattın olduğu yerde fiili sınırlar oluşur” diyor.

4) Zaman kazanma

“Savaşın ilk iki haftasında Rus ordusu Amerikalıların Afganistan’da 20 yılda kaybettiği askerden daha fazla kayıp verdi” diyerek durumun önemini işaret eden düşünce kuruluşu Soufan Center, Ukrayna’nın direnişinin Rusya’nın planlarını yeninden gözden geçirmeye zorladığını belirtiyor. Fakat bunun uzun vadeli olmayabileceğini de belirten New York merkezli grup, Ukrayna’nın Dinyeper nehri boyunca ikiye bölünebileceği ihtimali üzerinde duruyor.

Bunun için ise zaman kazanılması lazım. Zira savaşta verilen zaiyatları Rus ordusunun gidermesi ve 6 ay ile bir yıl sürebilecek ikinci raunda hazırlanması gerekiyor.

Washington’daki Deniz Analiz Merkezi’nde (CNA) Rusya uzmanı Michael Kofman, zaman kazanılmasının Ukrayna’nın da çıkarına olduğu kanısında. Amerikalı uzman, “Donbass’taki savaşın da ötesinde eğer durum bir “yıpratma savaşı”na dönüşürse Ukrayna daha avantajlı bir konum elde edebilir” diyor.

5) Rakibi bölme

Her ne kadar Rusya’ya karşı Batılı ülkeler bir cephe oluşturmuş gibi görünse de bu birliktelikte kırılgan noktalar yok değil. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, Putin’in istifa etmesi gerektiği yönündeki açıklamasına Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron mesafeli yaklaştı.

“Oyunun amacı aynı zamanda kamuoyunu bölmek” diyen Razoux, Avrupalıların bir kısmının Ukrayna’ya “karşı” olduğunu da dile getiriyor. Rusya’nın “enerji silahını” kullanarak Batılılar arasında bir “bölünmeye” yol açabileceği tehlikesini ön plana çıkarıyor.

Paylaşın

Rusya-Ukrayna Savaşında En Az 1417 Sivil Hayatını Kaybetti

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna’da en az 1417 sivilin hayatını kaybettiğini, 2 bin 38 sivilin yaralandığını, saldırıların ardından 4 milyon 176 bin 401 mültecinin komşu ülkelere geçtiğini açıkladı.

BMMYK, Ukrayna’daki mülteci krizine ilişkin çeşitli kaynaklardan edinilen verileri bugün paylaştı. Açıklamada, 24 Şubat-2 Nisan’da, yarıdan fazlası Polonya’ya olmak üzere, Ukrayna’dan 4 milyon 176 bin 401 mültecinin komşu ülkelere geçtiği belirtildi.

Açıklamaya göre, komşu ülkelerden en çok Polonya’ya (2 milyon 429 bin 265), Romanya’ya (635 bin 816), Moldova’ya (392 bin 933), Macaristan’a (385 bin 783) ve Slovakya’ya (298 bin 183) mülteci geçti. Donetsk ve Luhansk bölgelerinden de 21-23 Şubat’ta 113 bin kişi Rusya’ya geçiş yaptı.

Ukrayna’dan komşu ülkelere giden mültecilerin yüz binlercesinin buradan diğer Avrupa ülkelerine geçtiği biliniyor.

IOM: 6,5 milyon sivil yerinden edildi

BM’ye bağlı Uluslararası Göç Örgütü (IOM) de Ukrayna içinde ise 6,5 milyon sivilin yerinden edildiğini duyurmuştu.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinden yapılan açıklamada, Rusya-Ukrayna savaşında 24 Şubat-2 Nisan’da en az 1417 sivilin hayatını kaybettiği, 2 bin 38 sivilin yaralandığı bildirildi ve sivil ölü ve yaralı sayısının tespit edilenden çok daha yüksek olabileceği vurgulandı.

Sivil kayıpların çoğunun, ağır topçu ve çok namlulu roketatar sistemlerinden yapılan bombardımanlar ve hava saldırıları dahil olmak üzere geniş bir etki alanına sahip patlayıcı silahların kullanılmasından kaynaklandığı ifade edildi. Ukrayna makamlarına göre de hayatını kaybeden sivillerin sayısı bu rakamdan çok daha fazla.

Paylaşın

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı 4 Milyon 100 Bini Aştı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) açıkladığı verilerine göre, Rusya’nın saldırılara başladığı başlangıcı 24 Şubat’tan bu yana 4 milyondan fazla Ukraynalı ülkesini terk etti, on binlerce sivil de halen komşu ülkelere akın etmeyi sürdürüyor.

BM, beş hafta içinde 4 milyon 137 bin 842 sivilin Ukrayna’yı terk ettiği bilgisini paylaştı. Bu sayı, Cuma günü açıklanan sayıdan 34 bin 966 kişi daha fazla.

Yapılan açıklamada, Ukrayna’da yaşı 18 ila 60 olan erkeklerin askere çağrılması nedeniyle ülkeden ayrılanların yüzde 90’ını kadınların ve çocukların oluşturduğu ifade edildi.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) de Ukraynalı olmayan, ülkede çalışmak ya da okumak için bulunan yaklaşık 205 bin 500 kişinin de Ukrayna’yı terk ettiğini belirtti.

Yerinden edilenlerin sayısı 10 milyonu aştı

Örgüt, yaklaşık 6 milyon 480 bin kişinin de Mart ayının ortasından bu yana, Ukrayna içinde yer değiştirdiğini açıkladı. Savaş nedeniyle yerinden edilen toplam kişi sayısı 10 milyonu aştı, bu sayı Ukrayna nüfusunun dörtte birine tekabül ediyor.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıları öncesinde, Rusya’nın ilhak ettiği Kırım ve doğuda ayrılıkçı güçlerin kontrolü altındaki bölgeler dışında, Ukrayna’nın nüfusu yaklaşık 37 milyondu.

Çocukların yarıdan fazlası yerinden edildi

Birleşmiş Milletler, bu süreçten çocukların da olumsuz bir şekilde etkilendiğine dikkat çekiyor. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) geçen hafta Ukrayna’daki yaklaşık 7,5 milyon çocuğun yarısından fazlasının yerinden edildiğini açıkladı. Yerinden edilen çocukların 2,5 milyonu Ukrayna içinde yer değiştirirken, 2 milyonu da yurt dışına gitti.

Polonya’daki Ukraynalıların sayısı 2,5 milyona yaklaşıyor

UNHCR tarafından açıklanan verilere göre, 10 Ukraynalı’dan yaklaşık 6’sı, yani 2 milyon 405 bin 703’u Polonya’ya geçti. Polonyalı sınır muhafızlarına göre ise gerçek sayı daha fazla. Sınır yetkilileri, savaşın başlangıcından bu yana 2 milyon 437 bin Ukraynalı’nın Polonya’ya geçtiğini ifade etti. UNICEF’in verilerine göre ise Polonya’ya ulaşanların 1,1 milyondan fazlası çocuk.

Ukrayna’nın batısındaki sınır komşusu ülkelere giriş yapanların bazılarının Avrupa Birliği (AB) Schengen bölgesi vasıtasıyla diğer ülkelere geçiş yaptığı belirtiliyor.

Moldova’dan AB’ye geçiyorlar

Moldova sınırı, Ukrayna’nın liman kenti Odesa yakınında bulunuyor. Ukrayna’dan yaklaşık 391 bin 592 sivilin AB üyesi olmayan ve Avrupa’nın en fakir ülkelerinden olan Moldova’ya gittiği kaydedildi.

2,6 milyon nüfuslu, Ukrayna ve Romanya arasında bulunan Moldova’ya girenlerin büyük kısmının başka bir yer için harekete geçtiği, yaklaşık 93 bininin ülkede kaldığı belirtildi. BM, ülkeden kalanların yüzde 80’inin evlerde ağırlandığı bilgisini paylaştı.

Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı, Moldova’daki 100 bin sığınmacıya ve onları ağırlayan ailelere mali destek sağlamaya başladı.

Ukrayna’dan bir diğer sınır komşusu Macaristan’a geçenlerin sayısı 379 bin 988 olarak paylaşılırken, toplam 294 bin 885 kişinin Ukrayna’nın en kısa sınırını geçerek Slovakya’ya giriş yaptığı kaydedildi.

Paylaşın

Rus Birliklerinin Geri Çekilmesi ‘Taktik’ Mi?

Rusya – Ukrayna krizinin çözümüne yönelik ateşkes müzakereleri çevrim içi olarak sürerken, Rus birlikleri Ukrayna’yı bombalamaya devam ediyor. Ancak Ukrayna Savunma Bakanlığı, Rus birliklerinin son saldırılarda hiçbir ilerleme kaydedemediğini, hatta Ukrayna ordusunun Herson bölgesindeki 11 yerleşim yerini geri aldığını duyurdu.

Ukrayna Genelkurmay Başkanı Orgeneral Viktor Muzhenko başkent Kiev’de yaptığı açıklamada, Harkiv kentinin ise Rus birliklerince bombalanmaya devam ettiğini ancak Rus güçlerinin Mıkolayiv bölgesindeki ilerlemesinin başarısız olduğunu açıkladı.

Kuzeyde bazı Rus birliklerinin çekildiği bildirilirken, geri çekilen Rus ordusuna ait, aralarında T 64 tipi tankların da bulunduğu bazı askeri araç ve ağır silahların ele geçirildiği kaydedildi. Ancak bu bilgiler bağımsız kaynaklarca doğrulanmadı. Ukrayna askeri kaynakları da başkent Kiev’de durumun “kısmen” normalleştiği bilgisini paylaştı.

Zelenskiy güneydeki durumdan endişeli

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ülkenin kuzeyinde elde edilen bazı askeri başarılara karşın, güneyde ve Donbas bölgesindeki durumu “Çok zor” sözleriyle ifade etti. Zelenskiy, Rus birliklerinin ülkenin kuzeyinden ve merkezinden çekilmesinin ardından, “yeni güçlü saldırılar için” güneydoğuda gücünü topladığını belirterek, olası gelişmeler ile ilgili endişelerini dile getirdi.

Volodimir Zelenskiy Perşembe günü yayınladığı ulusa sesleniş videosunda, Rus birliklerinin Kiev’in kuzeyi, Çernihiv kasabası çevresi ve kuzeydoğudaki Sumi’den geri çekildiğini görmenin “tüm Ukraynalılar için yüreklendirici” olduğunu söyledi. Ukraynalıları pes etmemeye çağıran Zelenskiy, Rus ordusunun geri çekilmenin “sadece bir taktik” olduğunu sözlerine ekledi.

Rusya’daki petrol tesisine saldırı iddiası

Öte yandan Rusya’nın Belgorod kenti valisi Vyaçeslav Gladkov, Ukrayna ordusuna ait iki helikopterin kentteki petrol tesisini vurduklarını açıkladı. Helikopterlerin alçak irtifada uçarak Rusya sınırını geçtikleri, petrol tesisini vurduklarını söyleyen Gladkov, tesisteki iki kişinin saldırı sonucunda çıkan yangında yaralandıklarını duyurdu.

Rusya Acil Durumlar Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada yangını söndürme çalışmalarının sürdüğünü, tesisin yakınındaki sivillerin de tahliye edildiğini açıkladı.

Çarşamba günü de yine Belgorod kentindeki bir silah deposundan patlama sesleri duyulduğu bildirilmiş ancak bu patlamaların nedenleri ile ilgili olarak resmi bir açıklama yapılmamıştı. Belgorod kenti, Rusya’nın Ukrayna ile sınırına 40 km uzaklıkta bulunuyor.

Mariupol’den sivilleri tahliye çabaları devam ediyor

Bu arada Rusya kaynakları, Mariupol kentinde planlanan sivil tahliyelerinin bu sabah başlayacağını duyurdu. Perşembe günü Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada insani koridorun Cuma günü yerel saatle 10.00’da yeniden açılacağı bildirildi.

Ukrayna ise, Rusya’nın Mariupol’e sivillerin tahliyesi için giden otobüsleri engellediğini duyurdu. Ukrayna Hükümeti’nden Perşembe geç saatlerde yapılan açıklamada, sivillerin tahliyesi için gönderilen 45 otobüsün Rus güçleri tarafından engellendiği ve kentten sadece 631 kişinin özel araçlarla ayrıldığı belirtildi.

Ukrayna Başbakan Yardımcısı İrina Vereşuk, insani yardım taşıyan 12 otobüsün de Mariupol kentine gitmek için Melitopol’dan yola çıktığını ancak Rus kuvvetlerinin otobüsleri durdurup 14 ton gıda ve ilaca el koyduğunu açıkladı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Vladimir Putin, Savaşı Bitirmek İçin Ne Talep Ediyor?

Rusyalı ve Ukraynalı müzakereciler, Ukrayna’daki savaşa son vermenin yollarını aramak üzere İstanbul’da bir araya geldi. İki taraf da kendi pozisyonlarına dair daha önce açıklamalar yapmıştı.

Ukrayna, Moskova’nın tarafsızlık talebini düşüneceğini, ancak topraklarından taviz vermeyeceğini açıkladı. Rusya ise Ukrayna’dan “Nazilerden arınma” ve “silahsızlanma” talep ediyor, ancak bunların ne anlama geldiğine dair pek açıklama yapmıyordu.

Beş haftadır süren bombardımanda, Ukrayna’da birçok kent yıkıma uğradı, binlerce kişi öldü ve 10 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Peki Putin savaşı bitirmek için ne istiyor?

Rus tarafının müzakerelerde öne sürebileceği talepleri derledik.

‘Ukrayna’nın tarafsızlığı’

Batının askeri ittifakı NATO’nun genişlemesi bağlamında Rusya uzun zamandır Ukrayna’nın “tarafız” kalmasını talep ediyordu.

Bazı uzmanlar Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin “asıl nedeninin” bu olduğunu söylüyor.

Japonya’daki Waseda Enstitüsü’nden tarafsızlık uzmanı Pascal Lottaz’a göre, Rusya muhtemelen Ukrayna’dan hiçbir zaman NATO’ya katılmayacağı teminatı vermesi ve Rusya ile bu konuda ikili anlaşma imzalamasını isteyebilir.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, tarafsızlık konusunu tartışmaya hazır olduklarını söyledi. Ancak Ukrayna’nın ileride Avrupa Birliği’ne katılması ihtimaline açısından bunun ne anlama geldiği net değil.

AB üyeliği karşılıklı güvenlik garantileri ile gündeme gelecektir. Ukrayna ve Rusya’nın bu durumu nasıl değerlendireceği de net değil.

Zelenskiy, Ukrayna’nın tarafsızlığı konusunun düşünülebileceğini söyledi

‘Silahsızlanma’

Bu, NATO veya Avrupalı ortaklardan yoksun ve silahlardan arındırılmış bir Ukrayna’nın yeni bir Rus işgaline karşı çok savunmasız olacağı için bir başka sorunlu noktayı oluşturabilir.

Ancak Lottaz, bu talebin en önemli noktasının Ukrayna ordusunu dağıtmak değil, Rusya’nın güvenliğini tehdit edebilecek saldırı veya nükleer silahlara, özellikle de NATO silahlarına sahip olmamasını sağlamak olduğuna inanıyor.

Bu konuda emsal, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Japonya’nın kendi savunma gücünü yeniden oluşturma kararına ABD’nin de destek vermesi. O zamandan beri Japon ordusunun uluslararası anlaşmazlıkları çözmek için savaşı bir araç olarak kullanması anayasal olarak yasak.
Karşılığında Japonya ve ABD ikili bir anlaşma imzaladı ve Japonya güvenliği için ABD’ye bağımlı hale geldi.

Lottaz, Rusya’nın taleplerinin bu kadar ileri gitmeyeceğine inanıyor ve muhtemelen Ukrayna’nın sahip olabileceği herhangi bir saldırı kabiliyetini ortadan kaldırmaya odaklanıyor.

‘Nazilerden arındırma’

Putin, Ukrayna hükümetini neo-Nazi grupların güdümünde olmakla suçluyor. Siyasi gözlemciler ise bu iddiayı temelsiz buluyor.

Ancak Vladimir Putin, bu suçlamaları yaparak Hitler’in Sovyetler Birliği’ne saldırısıyla ilgili güçlü anıları canlandırmaya ve doğu Ukrayna’daki Rus ayrılıkçılara yönelik saldırılarla paralellikler kurmaya çalışıyor.
Nazi suçlaması, büyükanne ve büyükbabası İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı savaşan Yahudi bir aileden gelen Ukrayna lideri Zelenskiy’ye kişisel bir hakaret gibi gelebilir.

Lottaz, “Nazilikten arındırma”nın muhtemelen “rejim değişikliği için kullanılan Rus jargonu” olduğunu, ancak Ukrayna kuvvetleri savaştıkça ve Rus birliklerinin ilerlemesini durdurdukça bu ihtimalin daha da uzaklaştığını söylüyor.

Rusya itibarını korumak için Zelenskiy’nin iktidarda kalmasını kabul edebilir, ancak direnişte kilit rol oynayan aşırı sağcı Azak Taburu’nun ulusal muhafız birliğinden çıkarılmasında ısrar edebilir.

Lottaz, bunun “küçük bir adım” olacağını ve “muhafız birliklere zarar vermeyeceğini” söylüyor.

Donetsk ve Luhansk

Rusya, İstanbul’daki müzakerelerin ardından Ukrayna’nın başkenti Kiev’e yönelik saldırıları “önemli ölçüde” azaltmayı içeren yeni bir askeri strateji açıkladı.

Rusya esas olarak Ukrayna’nın doğusunda ayrılıkçıların kontrolündeki doğu Rusça konuşulan bölgelere odaklanacak.

Moskova, Ukrayna’nın, çatışmanın merkezinde yer alan Donbas nehri havzasındaki Donetsk ve Luhansk bölgelerindeki bu ayrılıkçı yerleşim bölgelerinden vazgeçmesini talep edebilir.

Kırım

Moskova, Ukrayna’dan Kırım’ın ilhakını resmen kabul etmesini de talep edebilir.

Kırım Yarımadası 2014 yılında Rusya tarafından işgal ve ilhak edildi ve fiilen Moskova tarafından yönetiliyor.

Kiev bu talebi kabul ederse, Ukrayna için büyük bir toprak kaybı olur.

Putin iktidara gelmeden önce 1997’de yapılan Rus-Ukrayna anlaşması, Kırım’ın Ukrayna’nın egemenliğinde olduğunu kabul etmişti.

Rusçanın korunması

Kremlin ayrıca Ukrayna’da Rus dilinin kullanımının korunacağına dair güvence talep edebilir.

2014 yılında Moskova ile ihtilafın yoğunlaşmasından bu yana Rusça Ukrayna’da siyasi bir tartışma konusu haline geldi.

2017’de Ukrayna mahkemeleri okullarda Rusça öğretimini yasakladı ve o zamandan beri ülkede Rusça kullanımını kısıtlayan başka yasalar çıktı.

Ocak ayından bu yana, Ukrayna’daki tüm ulusal gazete ve dergilerin Ukraynaca yayınlanması gerekliliği getirildi.

Putin’in tüm bu konulardaki talepleri ne olursa olsun, siyasi gözlemciler Ukrayna ile Rusya arasında bir barış anlaşmasının müzakere edilmesinin uzun zaman alabileceğini söylüyorlar.

Ancak her iki ülkenin de barış anlaşmasına ihtiyacı var.

Ukrayna açısından daha fazla sivilin ölmesini engellemek, şehirlerinin yıkılması yüzünden ortaya maddi kayıpları kontrol altına almak ve komşu ülkelere mülteci akışını durdurmak önemli.

Rusya içinse mesele, çatışmalarda asker kayıplarını önlemek ve Batı’nın uyguladığı ve Rus halkını etkileyen ekonomik yaptırımların sonuçlarını hafifletmek.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den ‘Açlık Felaketi’ Uyarısı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) yapılan oturumda, Ukrayna krizinin yol açabileceği küresel gıda krizi, açlık felaketi masaya yatırıldı. BM yetkilileri, savaşın küresel çapta “Felaket üzerine felakete” yol açabileceği konusunda sert uyarılarda bulunurken, Batılı ülkeler gelişmelerden Rusya’yı sorumlu tuttu, Rus temsilci ise karşı suçlamalar yöneltti.

BMGK oturumunda konuşan Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü David Beasley, Ukrayna’daki savaşın, “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan felaketlerin çok ötesinde, küresel çapta sonuçlar doğuracağı” konusunda uyarıda bulundu.

“Savaşın son bulmasını sağlar, ihtiyaçları karşılarsak, açlığı, devletlerin istikrarsızlığa sürüklenmesini ve kitlesel göçü önleyebiliriz” diyen Beasley, sözlerini şöyle sürdürdü: Eğer savaşı önleyemezsek, dünya çok ağır bir bedel ödeyecek ve Dünya Gıda Programı olarak yapmak zorunda kalmak istemediğimiz bir şey yapmak zorunda kalacağız. Açlıktan ölecek çocuklara yemek verebilmek için, açlık içindeki çocukların önünden yemeklerini almak zorunda kalmak …

Tarlada olması gereken çiftçiler cephede

David Beasley, dünyanın buğday ihtiyacının önemli bir bölümünü üreten Ukraynalı çiftçilerin tarlalarından cepheye gitmek durumunda kaldıklarına dikkat çekerken, savaşın zaten yüksek olan gıda fiyatlarında rekor düzeyde artışa yol açtığına dikkat çekti.

Ukrayna’da 1 milyon kişiye gıda yardımı yapmaya çalıştıklarını, önümüzdeki 4 haftada 2 milyon 500 bin kişiye ulaşmaya çalışacaklarını anlatan Beasley, “İlk üç ay için 500 milyon dolara ihtiyaç duyuyoruz, 300 milyon dolarımız eksik” diyerek içinde bulundukları çıkmaza işaret etti.

WFP’nin normalde buğdayının yüzde 50’sini Ukrayna’dan satın aldığını söyleyen Beasley,  “Dünyanın ekmek sepeti” olarak nitelendirdiği Ukrayna’nın artık gıda yardımı alabilmek isteyen insanların yemek kuyruklarına girdikleri bir ülkeye dönüştüğünü söyledi.

Milyonlar aç kalacak

Savaştan önce WFP’nin dünya genelinde 125 milyon insanın gıda ihtiyacını karşılamakta olduğunu, savaşın başlaması sonucunda artan gıda, yakıt ve nakliye masrafları nedeniyle kesintiye gitmek zorunda kaldıklarını anlatan Beasley, savaş nedeniyle WFP’nin aylık masraflarının şimdiden 71 milyon dolar oranında arttığını, bunun milyonlarca insana gıda yardımının yapılamayacağı anlamına geleceğini kaydetti.

Örnek veren WFP İcra Direktörü, savaşın büyük bir yıkıma yol açtığı Yemen’e işaret etti. Yemen’de 8 milyon insana yapılan gıda yardımında yüzde 50 oranında kesintiye gitmek zorunda kaldıklarını aktaran Beasley, önümüzdeki dönemde artık hiç bir yardımı yapamayacak bir noktaya geldiklerini, milyonlarca insanın açlık yaşayacağını söyledi.

Avrupa’ya kitlesel göç uyarısı

2020 yılında Mısır’ın tahılının yüzde 85’ini, Lübnan’ın da yüzde 81’ini Ukrayna’dan temin ettiğini hatırlatan WFP İcra Direktörü, savaşın tüm dünya için felaket sonuçlar doğuracağının altını çizdi, sadece Ukrayna’ya odaklanılmaması, dünyanın diğer bölgelerinin de ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Uluslararası topluma, Afrika ve Ortadoğu gibi bölgelerin ihtiyaçlarını göz ardı etmeme çağrısı yapan Beasley, aksi takdirde Avrupa’nın “Devasa boyutta bir göç sorunuyla karşı karşıya kalacağı” konusunda uyardı.

ABD Rusya’ya sert çıktı

BM yetkilisinin sert uyarılarda bulunduğu oturum, Batılı ülkeler ile Rusya arasında karşılıklı suçlamalara da sahne oldu. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in başlattığı savaş nedeniyle dünya gıda güvenliğinin tehlikeye girdiğini söyledi.

Rusya’nın Karadeniz’de dünya pazarlarına gıda taşıyan en az üç sivil gemiyi bombaladığını söyleyen Sherman, “Rusya donanması Ukrayna limanlarına erişimi bloke ediyor, buğday ihracatını engelliyor” diyerek, Rusya’nın dünya gıda pazarına yük taşıyan yaklaşık 94 geminin Akdeniz’e geçişine izin vermediği bilgisini paylaştı.

Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonucunda buğday fiyatlarında yüzde 20 ile yüzde 50 aralığında artış meydana geldiğine işaret eden Sherman, “Özellikle halklarını doyurabilmek için Ukrayna’dan gıda ürünleri alımına bağımlı olan Lübnan, Pakistan, Libya, Tunus, Yemen ve Fas gibi ülkeler için endişeliyiz” dedi.

Rusya Batı’yı suçladı

Rusya’nın BM nezdindeki Daimi Büyükelçisi Vassily Nebenzia ise Rus ordusunun sivil gemi seferlerine engel olmadığını, hatta yabancı gemilerin Ukrayna limanlarından ayrılabilmeleri için insani koridor oluşturulduğunu söyledi.

Nebenzia, dünya gıda pazarındaki türbülansa Rusya’nın kaynaklık etmediğini de iddia etti, yaşananlardan Batı’yı sorumlu tuttu, yaşanmakta olan gelişmelerin “Batı’nın Rusya’ya küstah yaptırım histerisinin” bir sonucu olduğunu savundu. Rus büyükelçi, gemilerin kesintisiz yük taşımasının Rusya’ya yaptırımların kaldırılması ile sağlanabileceğini söylerken, bu sayede uluslararası tarım ve gıda pazarlarının da istikrara kavuşturulabileceğini kaydetti.

“Dünyada açlık riski artıyor”

Bunun üzerine söz alan ABD’li Bakan Yardımcısı Sherman, “Yaptırımlar buğdayın Ukrayna limanlarından ayrılmasını engellemiyor. Putin’in savaşa engelliyor. Ve Rusya’nın kendi gıda ve tarım ihracatına da ne ABD ne de başka bir müttefikimiz ya da partnerimiz yaptırım uyguluyor” dedi.

Toplantıda konuşan Fransa’nın Büyükelçisi Nicolas De Riviere de, Ukrayna buğdayının dünya pazarına erişiminin engellenmesinden Rusya’yı sorumlu tuttu. “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı dünyada açlık riskini artırıyor” diyen Fransız büyükelçisi, “İlk olarak gelişmekte olan ülke insanları bu süreçten etkilenecek” diye konuştu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Rusya Ve Ukrayna Ateşkeste Anlaşamadı

Rusya ve Ukrayna heyetlerinden temsilciler, İstanbul, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’ndeki ilk tur görüşmelerinin ardından açıklamalarda bulundu. Toplantının ardından her iki ülke heyetleri Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nden ayrıldı. İkinci tur yarın gerçekleşecek.

Dolmabahçe’de, daha önce Ukrayna’daki görüşmelerde zehirlendiği iddia edilen oligark Roman Abramovich de bulunuyordu. Kremlin, Abramovich’in görüşme heyetinde resmi bir rolü olmadığını belirtti.

Ukraynalı müzakerecilerden David Arakhamia gazetecilere yaptığı açıklamada, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu sekiz ülkeyi garantör ülke olarak görmek istediklerini söyledi. Bu ülkeler arasında Britanya ve ABD’yi de saydı.

“Kırım ayrı bir görüşmenin konusu”

Ukrayna heyeti, müzakerelerde Rusya’nın talep ettiği tarafsızlık statüsü karşısında güvenlik garantileri önerdiklerini söyledi. Söz konusu teklifin içinde aynı zamanda ilhak edilen Kırım’ın statüsü üzerine 15 yıllık bir danışma periyodu olduğu belirtildi.

Ukrayna heyetinden yapılan açıklamada henüz ateşkese ilişkin bir anlaşmaya varılmadığı belirtildi. Ukrayna heyeti, Kırım meselesinin görüşmelerin ayrı bir parçası olacağını söyledi.

Rusya: Görüşmeler yapıcı geçti

Rus müzakereci Vladimir Medinski de müzakerelerin ilk gününün “yapıcı olduğunu” söyledi.

Medinsky, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski arasında bir görüşmenin, iki ülkenin dışişleri bakanları tarafından başlatılan bir barış anlaşmasıyla birlikte yürütülecekse mümkün olduğunu söyledi.

Ukrayna’nın teklif ve taleplerini, Putin’e ileteceklerini ifade ettiler.

Çavuşoğlu: En anlamlı ilerleme bugün kaydedildi

İki ülke heyetlerinin açıklamalarından sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da şunları söyledi:

“Her aşamada taraflar arasında yakınlaşmanın arttığını bugün memnuniyetle görüyoruz. En öncelikli konu bir an önce ateşkesin sağlanmasıdır. Bu savaş artık durmalıdır. Bugün toplantıda bu konuda bir mesafe katedildiğini görüyoruz.

Bazı konularda uzlaşı ve ortak anlayışa varıldı. Müzakerelerin başlamasından bu yana en anlamı ilerleme bugün kaydedildi. Daha zor meselelere sonraki seviyelerde iki ülkenin Dışişleri Bakanlarının şekil vermeleri öngörülmektedir.”

Görüşme sabah başlamıştı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, müzakere için İstanbul’a gelen Ukrayna ve Rusya heyetlerine seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bölgesinde pek çok acıya şahitlik etmiş bir ülke olarak Karadeniz’in kuzeyinde benzer bir tablonun ortaya çıkmaması için çalıştık, çabaladık” dedi.

“Çatışmalar, dostunuz ve komşunuz olarak bizleri gerçekten derinden üzüyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sahibi olduğumuz uluslararası platformlarda iki tarafın (Rusya-Ukrayna) da hakkını, hukukunu, hassasiyetlerini koruyan kollayan gözeten, adilane bir yaklaşım sergiledik” ifadelerini kullandı.

Erdoğan “Adil bir barışın kaybedeni olmayacağına inanıyoruz. Çatışmanın uzaması hiç kimsenin yararına değildir” diyerek trajediyi durdurmanın tarafların elinde olduğunu vurguladı.

Erdoğan, “Bir an önce barışın sağlanması herkesin faydasına olacaktır. Görüşmelerden artık somut sonuçlar alınması gereken döneme girildiğini düşünüyoruz. Dünya sizlerden gelecek hayırlı ve müjdeleri haberleri bekliyor. İşinizi kolaylaştıracak her türlü katkıya hazırız” dedi.

Türkiye’nin görüşmelerde ara buluculuk rolünün bulunmadığına dikkat çeken Erdoğan buradaki müzakerelerin liderler temasını mümkün hale getireceğini belirtti ve “Böyle bir görüşmeye ev sahipliği yapmaya da hazırız” dedi.

Paylaşın

‘Rusya, Ukrayna’da İki Talebinden Vazgeçti’ İddiası

Financial Times gazetesi, Rusya’nın bugün İstanbul’da devam edecek Ukrayna ile müzakerelerde, ülkenin “Nazilerden arındırılması” talebinden vazgeçtiğini ve askeri bir ittifaka girmemesi halinde AB üyesi olabilmesine izin vermeye hazırlandığını yazdı.

Gazete, görüşmeler hakkında bilgi sahibi dört kişiye dayandırdığı haberinde, Moskova ve Kiev’in çatışmaların durdurulmasını görüştüğünü ve olası bir anlaşmanın parçası olarak, Ukrayna’nın güvenlik garantileri ve potansiyel AB üyeliği karşılığında NATO üyesi olma isteğinden vazgeçmesinin gündemde olduğunu belirtti.

Anlaşma henüz sonuçlandırılmadığı için adının açıklanmasını istemeyen yetkililerin verdiği bilgilere göre, taslak ateşkes anlaşması metninde, Rusya’nın başta dile getirdiği üç ana ana talep olan “Nazilerden arındırılma” ve “Silahsızlanma” ve “Ukrayna’da Rusça için yasal koruma” yer almıyor.

Tarafların temsilcilerinin bugün İstanbul’da bugün dördüncü tur görüşmelere başlayacağını belirten gazete, Rusya’nın ödünlerinin, Ukrayna’nın beklenenden daha sıkı bir direniş göstermesi ve Rusya’nın operasyonel yetersizlikleri sonucu bir aydır süren işgalin genel anlamda durma noktasına gelmesi sonucu olduğunu vurguluyor.

‘Perdeleme kaygısı’

Ancak Ukrayna ve Batılı destekçilerinin Putin’in görüşmeleri yorgun güçlerini tazelemek ve yeni bir saldırı başlatmak için bir perdeleme olarak kulanmasından şüphe duyduğu vugulanıyor.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’nin partisinin parlamentodaki lideri ve Kiev’in müzakere ekibinin bir parçası olan David Arakhamia da, gazeteye yaptığı açıklamada tarafların güvenlik garantileri ve Ukrayna’nın olası AB üyeliği konusunda uzlaşmaya yakın olunduğunu belirtiyor, ancak büyük bir ilerleme ihtimali konusunda ihtiyatlı olunması gerektiğine dikkat çekiyor.

Arakhamia “En başından beri tüm meseleler masada ama hala çözülemeyen noktalar var” diyor. Görüşmelere yakın bir başka kaynak da Rusya’nın neredeyse her gün hem askeri baskı hem de Kiev’in silahsızlanması konularında tutum değiştirmesinden kaygılı olduklarını belirtiyor.

Kremlin Söcüsü Dimitri Peskov’un da “Rusya görüşmelerdeki ilerlemeler konusunda konuşamaz ve konuşmayacaktır. Bu sadece müzakere sürecine zarar verir” dediği aktarılıyor. Değerlendirilen anlaşmaya göre, Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçmesinin yanı sıra, nükleer silah geliştirme ve topraklarında yabancı askeri üs bulundurmamasının da öngörüldüğü kaydediliyor.

Karşılığında da, Ukrayna’nın aralarında Rusya, ABD, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, Çin, İtalya, Polonya, İsrail ve Türkiye’den güvenlik garantileri alacağı söyleniyor.

Ancak Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy’nin herhangi bir anlaşmanın garantörler tarafından kabul edilmesi ve parlamentolar tarafından onaylanması gerektiğini söylediği hatırlatılıyor. Zelenskiy’nin ayrıca, anayasayı değiştirmeden önce anlaşmayı referanduma sunacağını söylediği ve bunun en az bir yıl alacak bir süreç olduğu kaydediliyor.

Arakhamia ise “Uzlaşılan tek konu uluslararası garantiler. Ukrayna bunu istiyor ama bunun için hala garantörlerin onayı gerek, aksi takdirde anlaşma asla olmaz” diyor.

Değerlendirilien taslak metinde, Ukrayna’nın Rusya’nın 2014’te ele geçirdiği iki bölgesini geri alma talebinden bahsedilmediği ve bunun Putin ve Zelenskiy arasında gelecekte yapılacak müzakerelere bırakıldığı ifade ediliyor.

Arakhamia Moskava’nın Rusya’nın, Kiev’in Kırım’ın ve doğudaki iki bölgenin ilhakını tanımasını talep ettiğini söylüyor ve “Bağımsızlık Bildirgemiz’in dışındaki hiçbir sınırı kabul etmeyeceğiz. Bu en kritik nokta” diyor.

Ateşkes anlaşması başarılı olursa, Ukrayna ve Rusya dışişleri bakanlarının buluşup, güvenlik garantilerini ve Rusça’nın Ukrayna’da korunması gibi sosyal meselelerdeki anlaşmaları sonuçlandıracağı ifade ediliyor. Bunu da Putin ve Zelenskiy arasındaki bir görüşmenin izleyeceği kaydediliyor. Ancak Kremlin Sözcüsü Peskov’un böyle bir görüşme için “herhangi bir hareket” olmadığını söylediği de aktarılıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

AB’nin Enerji Ambargosu Uygulaması Rusya Ekonomisini Nasıl Etkiler?

Rusya, Ukrayna’yı işgalinde bir aydan fazla süre geçmesine rağmen henüz hedeflerine ulaşamadı. Batılı ülkelerin geri adım atmaya zorlamak için yürürlüğe soktuğu yaptırımlar da Kremlin’i yıldırmış gibi görünmüyor.

Euronews’ta yer alan habere göre; Uzmanlar bundaki asıl etkenin Rus ekonomisini ayakta tutan enerji ihracatının çok büyük oranda yaptırımlar dışında tutulması olduğunu gösteriyor ve Moskova’nın aşil tendonunun enerji olduğuna vurgu yapıyor.

Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IFF) yaptığı tahminlere göre Rus ekonomisi 2022 yılı sonu itibariyle yüzde 30 daralacak ve buna Rus petrol ve doğal gazına ambargo uygulanma senaryosu dahil edilmemiş.

IFF Başekonomisti Robin Brooks sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı yorumda Rus enerji ihracatına ambargo uygulanması halinde bu daralmanın çok daha fazla olacağını ve Rusya’nın ekonomik üretiminin tamamen çökeceğini vurguladı.

Fakat Avrupalı ülkelerin özellikle Almanya’nın Rus doğal gazı ve petrolüne bağımlılığı hızlı bir ambargo kararının alınmasını oldukça zorlaştırıyor. Geçtiğimiz haftalarda Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanı Robert Habeck ani bir boykotun Almanya’da fakirliğe ve işsizliğe neden olacağı için mümkün olmadığını açıkladı.

Sonrasında ise Habeck Rusya’dan petrol ve kömür ithalatının yıl sonuna kadar kademeli olarak sonlandırılacağını açıkladı. Fakat ihtiyacının yüzde 55’ini Rusya’dan karşıladığı doğal gaz ithalatını ise ancak 2024 yılında sonlandırabileceklerini belirtti.

Fakat Almanya’nın Rus enerji kaynaklarına ambargo kararının Almanya’yı olumsuz etkileyeceğinin açık olduğunu belirten Brooks Rusya’nın bundan çok daha fazla zarar göreceğini ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaşın maliyetini karşılamakta işini daha da zorlaştıracağını vurguladı. Brook bir enerji ambargosu durumunda Rus ekonomisini yüzde 40’tan fazla küçülebileceğini dile getirdi.

G7’den Ruble ile ödeme talebine ret

Mali yaptırımlar kapsamında Rusya’nın uluslararası bankacılık sistemi ve ana transfer ağlarından dışlanmasından sonra Putin, geçen hafta yaptığı açıklamada AB ülkelerine yaptığı gaz ihracatı karşısında dolar veya euro almayı kabul etmeyeceğini duyurmuş ve Rus yetkililere bir hafta içinde ödemelerin ruble üzerinden yapılması için gerekli çalışmalara başlamaları talimatı vermişti.

G7 ülkeleri ise Rusya’nın sattığı gazın ücretinin ulusal para birimi ruble üzerinden ödenmesi için getirdiği uygulamanın “kabul edilemez” olduğunu duyurdu.

G7 dönem başkanı Almanya’nın Ekonomi Bakanı Robert Habeck “G7 ülkelerinin bütün bakanları, mevcut kontratlara aykırı olarak Rus gazı karşılığında ruble ödenmesi koşulunu tek taraflı ihlal olarak görüyor… Ödemelerin ruble karşılığı ödenmesi koşulu kabul edilemez.” dedi.

Habeck, Moskova’nın bu kararının Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “sırtının duvara sıkıştığı” şeklinde yorumlamak gerektiği görüşünü dile getirdi. Rusya’yı “güvenilir olmayan bir tedarikçi” olarak niteleyen Habeck, ilgili şirketlerden Putin’in bu talebine yanıt vermemelerini istediklerini söyledi.

Paylaşın