ABD, Ukrayna’ya Gelişmiş Roket Sistemleri Gönderecek

ABD’de Joe Biden yönetimi Ukrayna’ya yüksek teknoloji, orta menzilli roket sistemleri gönderme kararı aldı. New York Times gazetesine bir görüş yazısı yazan Biden, “savaş alanında temel hedefleri daha kesin bir biçimde vurabilmesi için” ABD’nin Ukrayna’ya daha gelişmiş roket sistemleri ve cephane sağlayacağını söyledi.

Biden yazısında “Ukrayna’ya önemli miktarda silah ve cephane göndermek için hızla hareket ettik ki savaş alanında savaşabilsin ve müzakere masasında olabilecek en güçlü pozisyonda olabilsinler” ifadelerini kullandı.

Biden yönetiminden yetkili bir isim, gönderilecek silahlar arasında M142 Yüksek Hareket Yetenekli Topçu Roket Sistemi (HIMARS) sistemleri olduğunu söyledi. Ukrayna Genel Kurmay Başkanı Valeriy Zalujniy yaklaşık bir ay önce yaptığı açıklamada Rusya’nın füze saldırılarına karşı koymak için bu sistemlerin son derece gerekli olduğunu söylemişti.

Kiev’in Washington’a bu silahları Rusya içindeki hedefleri vurmak için kullanmama güvencesi verdiği belirtiliyor. ABD’li bir yetkili basın mensuplarına yaptığı açıklamada “Ukraynalılar bu sistemleri Rusya’nın Ukrayna topraklarındaki ilerlemesini püskürtmek için kullanacak ancak bunu Rus topraklarındaki hedefler üzerinde kullanmayacaklar” dedi.

Biden yönetiminden alınan diğer bilgilere göre ABD’nin açıklayacağı 700 milyon dolarlık yeni güvenlik destek paketinin içinde ayrıca helikopterler, Javelin tanksavar sistemleri, hava gözetim radarları, taktik araçlar ve yedek parçalar bulunuyor. Paketin ayrıntıları bugün resmi olarak kamuoyuyla paylaşılacak.

Moskova’da nükleer silahlarla askeri tatbikat

ABD’nin Ukrayna’ya roket sistemleri gönderme kararı almasından hemen sonra Rusya Savunma Bakanlığı da Moskova’nın kuzeyindeki Ivanova bölgesinde bir askeri tatbikat yapıldığını duyurdu. Rus Interfax haber ajansının haberine göre yaklaşık bin askerin katıldığı tatbikatta, Yars kıtalararası balistik füze rampalarının da olduğu 100’den fazla araç yer alıyor.

Rus birliklerinin Ukrayna’nın doğusundaki ilerleyişi ise sürüyor. Luhansk Bölge Valisi Serhiy Gayday dün yaptığı açıklamada Rus birliklerinin Sievierodonetsk kentinin büyük ölçüde kontrolünü ele geçirdiğini ifade etti. Kentin altyapısının hemen hemen tümüyle tahrip olduğunu belirten Gayday binaların yüzde 60’ının da onarılamayacak şekilde tahrip olduğunu söyledi. Gayday Rus topçu ateşi nedeniyle bölgeye yardım göndermenin ve bölgedeki insanların tahliyesinin mümkün olmadığını kaydetti.

Sievierodonetsk ve Lısıçansk kentlerini ele geçirmesiyle birlikte Rusya’nın Luhansk bölgesinin tümünü kontrol altına almasının da mümkün hale geldiği belirtiliyor.

Paylaşın

Eurovision Birincisi Ukraynalı Grup SİHA Almak İçin Ödülünü Sattı

14 Mayıs’ta İtalya’nın Torino kentinde düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması’nda birincisi seçilen Ukraynalı grup Kalush Orchestra, ülkesinin Rusya’ya karşı savaşına destek vermek için ödülünü açık arttırmaya çıkardı.

Grup Facebook üzerinden açık arttırmaya sunulan Kıristal Mikrofon’un satışıyla insansız hava aracı satın alacaklarını duyurdu.

Stefania adlı şarkı, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı direnişinie destek vermek isteyenlerin adresi olacağı tahmin edilerek yarışma öncesi favori gösterilmiş, yarışmada kullanılan halk oyları ile de birinciliği kazanmıştı.

Grup üyesi Oleh Psiuk’un aslen annesine yazdığı şarkıda geçen “Evime dönüş yolunu her zaman bulacağım, bütün yollar tahrip olsa bile” sözleri savaşa bir tepki olarak algılanmıştı.

Ukraynalı televizyon sunucusu Serhiy Prytula tarafından yönetilen açık arttırmada ödül 900 bin dolara alıcı buldu. Sunucu bu rakamla Ukrayna yapımı PD-2 insansız hava sistemine ait üç adet araç ve yer kontrol istasyonu alınacağını açıkladı.

Açık attırmanın olduğu saatlerde Almanya’nın başkentindeki Brandenburg Kapısı’nda düzenlenen bir yardım konserinde sahne alan Kaluch Orchestra, izleyenenlere seslenerek 4 binden fazla sivilin yaşamını yitirdiği ve 5 bine yakın sivilin de yaralandığı savaşın “barış gelene kadar manştlerden inmemesi gerektiğini” söyledi.

Moskova’nın Ukrayna’yı silahsızlandırarak faşistlerden koruma amaçlı “özel askeri operasyon” olarak tanımladığı savaş dördüncü ayında 14 milyondan fazla Ukraynalı’nın evlerini terketmesine yol açtı.

Saldırılarını ülkenin doğusunda yoğunlaştıran Rusya, Donbas’ın Kuhansk bölgesinde halen Ukrayna’nın elinde kalan son kentlerden Sievierodonetsk’i ele geçirmek için hafta sonundan bu yana ağır topçu taaruzlarıyla girişimini sürdürüyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Sergey Lavrov: Ukrayna’da Önceliğimiz Donbas’ın ‘Özgürleştirilmesi’

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Fransız televizyonu TF1’e verdiği mülakatta, Ukrayna’nın Donbas bölgesinin “özgürleştirilmesinin” Moskova için koşulsuz bir öncelik olduğunu söyledi.

Rusya, 3 ayı geride bırakan Ukrayna işgalinde ülkenin doğusunda yer alan, Donetsk ve Luhansk’tan oluşan Donbas bölgesine odaklanacağını ilan etmişti.

Lavrov, Rusya’nın devam eden işgalini savunduğu konuşmasında, yaptıkları operasyonun amacının Ukrayna’yı “silahlardan arındırmak” olduğunu ileri sürdü.

Rusya Dışişleri BakanıSergey Lavrov, ülkesinin Ukrayna’da “neo-Nazi rejimiyle savaştığı” savını da yineledi.

Öte yandan Lavrov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hasta olduğu iddialarını ise yalanladı.

Donbas’a odaklanan savaş

Başlangıçta Rusya’nın amacının Ukrayna’nın büyük şehirlerini ele geçirmek ve hükümeti devirmek olduğu tahmin ediliyordu. Ancak, sert bir direnişle karşılaşan Rusya’nın savunma yetkilileri, “operasyonun ilk aşamasında hedeflediklerine genel olarak ulaştıklarını” ve birliklerin başkentin çevresindeki bölgelerden çekildiğini söylemişti.

Bunun ardından Rus yetkililer, planlarının Rusça konuşan Donbas bölgesine odaklanarak, bölgeyi “özgürleştirmek” olduğunu duyurdu.

Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk bölgelerinin içinde belirli alanları 2014’teki çatışmalardan bu yana fiilen kontrolü altında tutan Rusya yanlısı ayrılıkçılar, bu alanlarda tek taraflı olarak bu iki “cumhuriyeti” ilan etmişti.

TF1 televizyonuna konuşan Lavrov, “Rusya Federasyonu tarafından bağımsız devletler olarak tanınan Donetsk ve Luhansk’ta kazanmak, koşulsuz önceliğimiz” dedi.

Lavrov, Ukrayna’nın geri kalan bölgelerine hitaben, “Özünde Rus karşıtı olan neo-Nazi rejimi altında yaşamaya dönmekten mutlu olup olmamak onlara kalmış” ifadelerini kullandı.

Ukrayna şehirlerindeki insani yıkımla ilgili soru üzerine Lavrov, “Rus askerleri sivil altyapıya zarar vermemek konusunda katı emirler altındadır” dedi.

Rusya 24 Şubat’ta işgal operasyonunu başlattığından bu yana, Birleşmiş Milletler verilerine göre, 4 bin 31 sivil öldürüldü, 4 bin 735 sivil yaralandı. 14 milyonu aşkın kişi ise evlerini terk etti.

Paylaşın

Zelenskiy’den Rusya’ya ‘Soykırım’ Suçlaması

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda “soykırım” uyguladığını iddia etti. Zelenskiy, günlük televizyon konuşmasında, Rusya’nın Donbas bölgesinde “açık bir şekilde soykırım politikası izlediğini” dile getirdi.

Rus ordusunun saldırılarının Donbas bölgesini tamamen yaşanamaz hale getirebileceğini ifade eden Zelenskiy, Moskova’nın tüm Ukrayna kentlerini yerle bir etmek istediğini savunarak, “Tüm bunlar, insanlarımızın kaçırılması ve sivillerin kitleler halinde katledilmesi, Rusya tarafından uygulanan açık bir soykırım politikasıdır” dedi.

Nisan ayında Ukrayna Parlamentosu’nda alınan bir karar da Rusya’nın saldırılarını “soykırım” olarak nitelendiriyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de, Rus ordusunun geçen Şubat ayında Ukrayna’ya saldırısına gerekçe olarak, Kiev yönetiminin Ukrayna’nın doğusundaki Luhansk ve Donetsk bölgelerinde yaşayan Rusça konuşan azınlığa “soykırım uygulamasını” göstermişti.

Rusya saldırılarını yoğunlaştırıyor

Ukrayna’nın doğusunda yer alan ve Rus ordusu tarafından son günlerde abluka altına alınmaya çalışılan Syevyerodonetsk ve Lısıçansk kentlerine yönelik saldırıların şiddeti ise giderek artıyor. Başkent Kiev ile ülkenin ikinci büyük şehri Harkiv’i ele geçiremeyen Rus ordusu, buralardaki birliklerini de daha önce ülkenin doğusuna kaydırmıştı. Yerel kaynaklar, Rus birliklerinin Donbas bölgesinde ağır da olsa ilerlediğini bildiriyor.

Konumu itibarıyla stratejik öneme sahip Syevyerodonetsk’in de liman kenti Mariupol gibi haftalar süren ablukanın ardından büyük oranda hasar görmüş halde Rusların kontrolüne geçebileceği öngörülüyor.

Bölgedeki durumu değerlendiren Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Savunma Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, “Biz, her ne kadar çatışmalar devam ediyor olsa da, Rus birliklerinin Syevyerodonetsk’in kuzeydoğusunu büyük oranda ele geçirdiğini düşünüyoruz” dedi. Syevyerodonetsk askeri idaresinin sivil ve askeri yöneticisi Alexander Striuk, savaştan önce nüfusu yaklaşık 100 bin olan kentte şu an hala 12 ila 13 bin kişinin yaşadığını bildirerek, “Syevyerodonetsk’teki konutların yüzde 60’ı tahrip edildi. Kentteki binaların yüzde 85 ila 90’ı hasarlı ve kapsamlı bir onarıma ihtiyaç duyacaklar” ifadelerini kullandı.

Harkiv’e bombardıman

Rus birliklerinin daha önce çekildiği ve insanların yeniden normal hayata dönmeye çalıştığı, ülkenin kuzeyinde yer alan Harkiv kentine düzenlenen bombardımanda ise çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği bildiriliyor. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, söz konusu bombardımanda dokuz kişinin öldüğünü, 19 kişinin de yaralandığını duyurdu. Zelenskiy, ölenler arasında beş aylık bir bebek ile babasının da bulunduğunu, annenin ise ağır yaralandığını aktardı.

Rus ordusuna bağlı birliklerin Harkiv’den çekilmiş olmasına rağmen, şehrin doğusunda mevzilendikleri belirtiliyor. Şehirdeki Ukraynalılar ise, kent çevresine yeni siperler kazarak ve yollarda beton engellerle kontrol noktaları oluşturarak, olası yeni bir Rus işgal girişimine karşı hazırlıklı olmaya çalışıyor.

İtalya’nın barış planı Rusya tarafından reddedildi

İtalya tarafından, Ukrayna Savaşı’nın sona erdirilmesi için geliştirilen barış planı Moskova tarafından reddedildi. Söz konusu plan, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde bir ateşkesi ve Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne (AB) üyeliğini ancak NATO dışında kalmasını öngörüyordu. Plana göre ayrıca Donbas bölgesi ile Kırım Ukrayna’ya bağlı özerk bölgeler statüsüne sahip olacaklardı.

Öte yandan Ukrayna’nın başkenti Kiev’i ziyaret eden Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, yaşanan savaşın Avrupa için bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Marin ayrıca Rusya’ya olan güvenin nesiller boyu geri gelmeyecek şekilde kaybolduğunu ifade etti.

Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ardından, on yıllardır sürdürdüğü ittifaklar dışında tarafsız kalma çizgisinden vazgeçerek NATO’ya üyelik başvurusunda bulunmuştu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Ukrayna Tahılının İhracatı İçin Türkiye Devrede

Ankara’nın, Ukrayna tahılının Türkiye üzerinden ihraç edilebilmesi için Moskova ve Kiev ile müzakereler halinde olduğu bildirildi. Öte yandan Alman Demiryolları İşletmesi (Deutsche Bahn), Ukrayna’nın tahıl ihracatına destek vereceğini duyurdu.

Reuters haber ajansına konuyla ilgili bilgi veren üst düzey bir Türk yetkili, “Türkiye, Ukrayna tahılının ihracatı için hem Rusya, hem de Ukrayna ile görüşüyor. Türkiye üzerinden açılacak bir koridorla bu tahılın hedeflenen pazarlara ulaşmasına yönelik bir talep var. Müzakereler devam ediyor” ifadesini kullandı.

Ukrayna’nın Karadeniz’deki limanları, Rusya’nın bu ülkeye yönelik saldırılarını başlattığı Şubat ayından bu yana kullanılamıyor ve limanlardaki depolarda 20 milyon tondan fazla tahıl olduğu belirtiliyor. Rusya ile birlikte küresel buğday arzının yaklaşık üçte birini Ukrayna’dan tahıl ihracatı yapılamaması nedeniyle küresel çapta gittikçe büyüyen bir gıda krizi yaşanıyor.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrey Rudenko, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Batı’nın ülkesine yönelik bazı yaptırımları kaldırması karşılığında Moskova’nın gıda taşıyan gemiler için koridor açmaya hazır olduğunu dile getirmişti.

Almanya da destek vermeye hazır

Alman Demiryolları İşletmesi (Deutsche Bahn), Ukrayna’nın tahıl ihracatına destek vereceğini duyurdu. Alman Yazı İşleri Ağı’na (RND) konuya dair açıklamalarda bulunan Deutsche Bahn (DB) Cargo Yönetim Kurulu Başkanı Sigrid Evelyn Nikuta, “Dünyanın bazı bölgelerinde yaşanması muhtemel olan açlık krizi ve milyonlarca ton Ukrayna tahılının ihracatına olan ihtiyaç nedeniyle, Almanya hükümeti ile birlikte DB Cargo olarak biz daha fazla iş üstlenip daha çok nakliye tren seferi organize edeceğiz” dedi.

“Şirket olarak sosyal sorumluluğumuz gereği yapmamız gereken ne varsa yapıyoruz” ifadelerini kullanan Nikuta, DB Cargo’nun Polonya ve Romanya’da kendine bağlı şirketler aracılığıyla halihazırda her gün çeşitli limanlara tahıl taşıyan çok sayıda tren seferi organize ettiğini bildirdi. Sigrid E. Nikuta, bir sonraki adımın Ukrayna’nın tarım ihracatının artırılması olacağını ve hedeflerinin Kuzey Denizi, Karadeniz ve Akdeniz’deki limanlara kalıcı bağlantılar kurmak olduğunu ifade etti.

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre Ukrayna’daki depolarda şu an ihraç edilmeyi bekleyen toplam 25 milyon ton tahıl bulunuyor. Karadeniz’deki limanları Rus ablukası altında olduğu için ihracatını buradan yapamayan Kiev, acil bir biçimde alternatif rotalar arıyor.

Paylaşın

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı 6,5 Milyona Yaklaştı

Birleşmiş Milletler’e (BM) göre Rusya’nın işgali nedeniyle Ukrayna’yı terk edenler 6,4 milyonu geçerken, Ukrayna’nın doğusundaki Luhansk bölgesinde şiddetli çatışmaların yaşandığı aktarıldı.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) Alman Welt am Sonntag gazetesine yaptığı açıklamaya göre, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin başladığı 24 Şubat tarihinden bu yana 6 milyon 400 binden fazla insan Ukrayna’yı terk etmek durumunda kaldı. Bu insanlardan 3,4 milyonu komşu Polonya’ya sığınırken, 943 bini Romanya’ya, 888 bini Rusya’ya ve 627 bini de Macaristan’a gitti.

Komşu olmayan ülkelere giden Ukraynalıların sayısında Almanya, Çekya ve İtalya’nın başı çektiği kaydedildi. Alman İçişleri Bakanlığı verilerine göre, 700 binden fazla Ukraynalı sığınmacı savaşın başlamasından bu yana ülkeye giriş yaparken, ilgili ülkelerden yapılan açıklamalara göre bu rakam Çekya için 348 bin ve İtalya için 118 bin olarak belirlendi.

UNHCR aynı zamanda yurt dışından Ukrayna’ya 1,9 milyon kişinin girdiğini açıkladı. Kurum, bu rakamın kalıcı olarak ülkelerine dönenlerle birlikte geçici olarak dönenleri de kapsadığını belirtti.

Ukrayna’nın doğusunda çatışmalar

Öte yandan, Ukrayna’nın doğusunda yer alan Luhansk bölgesindeki Syevyerodonetsk ve Lısıçansk şehirlerinde ağır çatışmaların devam ettiği ifade edildi. Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı tarafından Pazar günü yapılan açıklamada, Ukrayna birliklerinin mevzilerinin bölgedeki tüm cephe hattı boyunca Rus topçuları tarafından bombalandığı belirtildi.

Açıklamada, Rus birliklerinin Syevyerodonetsk’in kuzeyi, doğusu ve güneyindeki kasabalara saldırdığı ancak bu kasabaları ele geçiremediği bilgisi paylaşıldı. Lısıçansk’tan Donetsk bölgesindeki Bahmut’a giden yolun güneyindeki köylerde de çatışmaların aynı derecede şiddetli geçtiği aktarıldı.

Rus ordusu günlerdir Donetsk bölgesinden, Syevyerodonetsk ve Lısıçansk çevresindeki Ukraynalı gruplara ikmali kesmeye çalışıyor. Ukrayna kaynaklarına göre, önceki gün bu iki şehir arasından akan nehrin üzerindeki bir köprü Rus birlikleri tarafından imha edildi.

Rusya Savunma Bakanlığı, son 24 saat içinde Donbas’taki beş silah deposu da dahil olmak üzere yaklaşık 40 hedefe havadan saldırı düzenlendiğini açıkladı. Ayrıca ülke çapında 580’den fazla hedefe roket ve topçu ateşi açıldığı da aktarıldı.

Rus hava saldırıları yoğunlaşıyor

Ukrayna’dan yapılan açıklamaya göre, Rusya, Ukrayna genelinde hava saldırılarını yoğunlaştırıyor. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı Pazar günü yaptığı açıklamada, Rus ordusunun “tüm bölgede füze ve hava saldırılarını” sürdürdüğünü ve bunların “yoğunluğunu artırdığını” söyledi. Açıklamada, Moskova’nın hava kuvvetlerini ülkedeki “önemli altyapıyı yok etmek için” giderek daha fazla kullanmakla itham etti.

Ukrayna parlamentosu da halihazırda var olan sıkı yönetimi ve genel seferberliği 90 gün daha uzattı. 23 Ağustos’a kadar geçerli olacak sıkı yönetim ve seferberliği, Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başladığı 24 Şubat günü ilan etmişti.

Paylaşın

Ukrayna Savaşı IŞİD’e Mi Yarayacak?

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), Ukrayna savaşını bir fırsat olarak görüyor. Uzmanlar da savaş, salgın ve iklim değişikliğinin yol açtığı toplumsal huzursuzlukların örgütler tarafından istismar edileceği uyarısında bulunuyor.

IŞİD, geçen ayın ortasında yeni bir tehdit mesajı yayınladı. Şubat ayında, ABD ordusu tarafından düzenlenen operasyonda öldürülen liderlerinin intikamının alınacağını, “intikam almak için kutsanmış bir kampanya” başlatılacağını duyurdu.

Örgüt aynı zamanda destekçilerine, Ukrayna savaşının kendilerine sunduğu avantajlardan faydalanma çağrısını yaptı. Çağrıda, “kafir Batılı uluslar meşgulken, IŞİD yandaşlarının saldırılar gerçekleştirebileceği” mesajına yer verildi.

El Kaide’ye yakınlığı ile bilinen bir dergi de dikkat çekici bir iddiayı gündeme getirdi. El Kaide destekçilerinin Ukrayna’da sivillere dağıtılan bazı silahları ele geçirdiğini iddia eden dergi, bunların Avrupalılara karşı kullanılacağını öne sürdü.

Afrika’dan Asya’ya, IŞİD ile bağlantılı yaklaşık bir düzine grup aktif ve günümüzde en çok Afrika, bu oluşumlarla bağlantılandırılan şiddet eylemlerine sahne oluyor.

Uzmanlar da son dönemde dünya genelinde toplumsal huzursuzlukların arttığına dikkat çekerek IŞİD, El Kaide ve diğer aşırılık yanlısı örgütlerin bundan faydalanmaya çalışacağı uyarısında bulundu.

Toplumsal huzursuzluğu istismar etmek

Mısır’da yayımlanan Al Ahram gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ezzat İbrahim Yusuf, Trends Araştırmaları için kaleme aldığı raporda bu konuya dikkat çekti.

Ezzat İbrahim Yusuf, hem salgın hem Ukrayna savaşının yol açtığı fiyat artışlarının toplumların yaşam koşullarını kötüleştirdiğine, yeni bir tepki dalgasının yayılmakta olduğuna işaret ederek radikal grupların bunu istismar etmeye çalışacaklarını belirtti.

Arap Birliği Başkanı Ahmed Ebu Gayt da IŞİD ile Mücadele Koalisyonu’nun bu ay düzenlenen Fas’taki toplantısı sırasında benzer bir uyarıda bulundu. Ahmed Ebu Gayt, IŞİD gibi örgütlerin savaş ve iklim değişikliğinin yol açtığı güçlükleri kendi lehine kullanmak isteyeceğine vurgu yaptı.

Özetle Avrupa’daki savaş özellikle kriz bölgelerinde zaten çok kötü durumda olan yaşam koşullarını daha da olumsuz etkiliyor, bölge halklarının omuzlarına ilave yükler bindiriyor.

Tahıl sıkıntısı, artan gıda ve petrol fiyatları, yüksek enflasyon ve bazı yardım örgütlerinin Ukrayna’ya odaklanmış olması, Lübnan, Suriye, Tunus, Libya ve Yemen gibi ülke halklarını daha da güç duruma sokmuş durumda.

Ukrayna savaşının daha da sürecek olması ihtimali, istikrarsızlıkla baş etmeye çalışan ülkelerde daha da olumsuz gelişmeler yaşanabileceği ihtimalini güçlendiriyor.

Bu gelişmeler, IŞİD gibi örgütlerin kendilerine destekçi bulmasını kolaylaştırabilir. Ekonomik sorunlar, siyasi çalkantılar, bölge halklarının IŞİD gibi örgütlere katılmayı bir çare olarak görmesine yol açabilir.

Ne iş ne de sosyal statü

2015 yılında yabancı savaşçılar için bir çekim merkezi haline gelen IŞİD’e katılanların büyük çoğunluğunu Tunuslular oluşturuyordu.

Küresel güvenlik araştırmaları kuruluşu Soufan Merkezi’ne göre o yıl IŞİD bünyesinde Tunus’tan 6 bin savaşçı bulunuyordu. Aynı yıl ise Rusya’dan 2 bin 400, Suudi Arabistan’dan 2 bin 500, Fransa’dan bin 700, Almanya’dan ise 760 kişi IŞİD’e katılmıştı.

IŞİD’e katılmanın çok farklı nedenleri olduğu biliniyor. Özellikle Avrupa’dan Irak ve Suriye’ye gidenler için ülkelerinde marjinalize edilmeleri, onlar için “gerçek” bir İslami devleti daha çekici hale getirmişti. Ancak daha sonra bölgede yakalanan yabancı savaşçılarla yürütülen söyleşiler, paranın da önemli bir etken olduğunu gözler önüne serdi.

IŞİD savaşçıları ile görüşmeler yapmış olan Anne Speckhard,, “Tunuslu pek çok genç erkeğin IŞİD’e katılmasının gerisinde ekonomik nedenler yatıyor” dedi.

ABD merkezli Uluslararası Şiddet İçeren Aşırılıkları Araştırma Merkezi (ICSVE) Direktörü Speckhard, IŞİD’e katılan Tunuslu erkeklerin işsiz, parasız olduklarını, yoksulluk nedeniyle evlenemediklerini belirterek “Oysa IŞİD onlara ücretli iş, ücretsiz ev, eş ve seks köleleri sundu” dedi.

Öfke ve umutsuzluk

IŞİD’in geçmişte yaptığı gibi bugün de ekonomik güçlükleri istismar ettiğine dair ilk emareler var. Lübnan’ın kuzeyindeki Trablus’ta bu yılın başında 40 erkeğin birden ortadan kaybolduğu yönünde haberler dikkat çekti.

IŞİD’in Irak’taki eğitim kamplarında kaybolanlardan bazılarının öldüğü bilgisi üzerine ailelerin onların nerede bulunduklarından haberdar oldukları belirtiliyor. Ekonomik krizle boğuşan Lübnan’daki yerel yetkililer gazetecilere IŞİD’in aylık 500 dolar maaş teklif ettiği bilgisini paylaştı.

Benzer haberler, IŞİD’in Afganistan’daki Horasan adlı uzantısıyla ilgili olarak da yayıldı. Özellikle sınır bölgesinde bu örgüte katılanlara aylık 270 ila 450 dolar arasında bir maaş teklif edildiği belirtiliyor.

ICSVE Direktörü Speckhard, “IŞİD, bugün de yoksul insanları mali teşviklerle örgüte katılmaya ikna etmeye çalışıyor” dedi.

Speckhard, “Teröristlerin çağrısı, hayatta kalmaya çabalayan çok yoksul insanlarda pek de yankı bulmazken, daha eğitimli, işsiz kesimlerde karşılık bulabiliyor. Öfkeleri araçsallaştırılan bu kesim, daha adil yönetebileceklerine ikna edildikleri terör örgütüne katılabiliyor” gözlemini aktardı.

Amerikalı bir gencin 10 kişi öldürdüğü, ABD’nin New York eyaletine bağlı Buffalo’daki ırkçı saldırıya işaret eden psikiyatri profesörü Speckhard, “Beyaz üstünlükçüler mesela iş vaat etmiyor. Ama kendi hayatlarındaki başarısızlıkları, ekonomik olarak tutunamamış olmanın sorumluluğunu, başkalarına yıkabilme bahanesine alan tanıyor” şeklinde sözlerini sürdürdü.

Amerikalı uzman, işsizlik, enflasyon, siyasi sorunlar ve salgın kaynaklı izolasyonun, umutsuzluk ve öfke duygusunu pekiştirdiğini, suçu belirli bir kişiye ya da nedene yükleme, indirgeme arzusunu da güçlendirdiğini söyledi.

Uzun vadeli strateji

Çoğunlukla ekonomik sorunlarla ortaya çıkan siyasi istikrarsızlık, oluşan güç boşluğu, geçmişte de IŞİD tarafından araçsallaştırıldı.

Birleşik Krallık’taki ExTrac Araştırma Direktörü Charlie Winter’e göre, IŞİD’in Ukrayna savaşını kendi lehine kullanmayı başarıp başarmayacağını zaman gösterecek.

IŞİD uzmanı Winter, Ukrayna savaşının IŞİD’in yetkinliklerini, yeni destekçi kazanma kabiliyetini doğrudan etkileyebileceğini söylemenin güç olduğunu vurguladı. Bununla birlikte Winter, “Halihazırda ağlar oluşturduğu bölgelerde sosyal ve ekonomik durumun, genel güvenliğin, kötüleşmesi IŞİD’in amacına hizmet edebilir” dedi.

Ancak Winter, IŞİD’in gücünün zayıfladığını, daha az kaynak ve savaşçıya sahip olduğunun altını çizdi, ayrıca “hilafet” ilan ettiği bir bölgesinin de artık bulunmadığını hatırlattı.

ICSVE Direktörü Speckhard da IŞİD’in “İslam’a aykırı, yozlaşmış gerçek yüzünü gösterdiğini”, insanları kandırmasının artık çok daha güç olduğuna dikkat çekti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den ‘Küresel Gıda Krizi’ Uyarısı

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterresi Rusya’nın Ukrayna’da sürdürdüğü savaşın tarım ürünlerinin fiyatlarının artmasına yol açtığını hatırlattı; savaşın ve fiyatlardaki artışın devam etmesi halinde küresel gıda krizi yaşanabileceğini söyledi.

Guterres, özellikle az gelişmiş ülkelerde ve yoksul halklarda gıda güvenliğinin savaş sebebiyle daha ciddi bir tehlike altına girdiğini belirtti.

Ukrayna’dan yapılan gıda ihracatının savaş öncesi seviyeye dönmemesi halinde dünyanın yıllarca sürecek bir kıtlıkla karşı karşıya kalabileceği konusunda uyarıda bulundu.

Ukrayna’da üretilen ve dünya genelinde ihtiyacın önemli bir kısmını karşılayan ayçiçek yağı ve bazı tahıl ürünleri, limanların kapalı olması nedeniyle ülkeden ihraç edilemiyor. Bu da arzı düşürürken fiyatları artırıyor.

BM verilerine göre küresel gıda fiyatları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 arttı.

Çarşamba günü New York’ta konuşan Guterres, “Savaş on milyonlarca insanı gıda güvensizliğinin sınırlarına itti, bu da yetersiz beslenme, geniş kitlelerde açlık ve nihayetinde kıtlığa yol açabilir.” dedi:

“Birlikte harekete geçersek dünyada herkese yetecek kadar gıda var. Ancak bu sorunu bugün çözmezsek gelecek aylarda küresel gıda yokluğuyla karşı karşıya kalabiliriz.”

Ukrayna’nın gıda üretimi konusunda bir adım atılmadığı takdirde krize etkili bir çözüm bulunamayacağını belirten Guterres, Rusya ve Belarus’ta üretilen gübrenin de küresel piyasaya ulaştırılması gerektiğini söyledi.

Guterres, bu konuyla ilgili Rusya ve Belarus’la yoğun iletişim halinde olduğunu; ABD ve Avrupa Bilriği (AB) ile de görüşerek ithalatı normal seviyelere çekmeye çalıştığını söyledi.

Guterres’in açıklamaları, Dünya Bankası’nın dünyadaki gıda güvensizliği sorununa çözüm için 12 milyar dolarlık daha fon ayırdığı açıklamasıyla aynı güne denk geldi.

Savaş öncesinde Rusya ve Ukrayna, dünyanın tahıl ihtiyacının yüzde 30’unu karşılıyordu. Ukrayna dünyanın “ekmek sepeti” olarak anılırken limanlarından her ay 4,5 milyon ton tarım ürünü ithal ediliyordu.

Rusya’nın 24 Şubat’ta başlayan askeri harekatından bu yana arz büyük oranda azaldı ve dünya genelinde fiyatlar uçtu. Cumartesi günü bir diğer kritik tahıl üreticisi olan Hindistan’ın da ihracatı durdurduğunu açıklamasının ardından fiyatlar daha da yükseldi.

BM’ye göre şu an bir önceki hasattan elde edilen yaklaşık 20 milyon ton tahıl, Ukrayna’dan çıkarılamıyor. Eğer küresel piyasaya çıkışına izin verilirse dünya genelinde büyük bir rahatlama yaratacak.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Ukrayna’da Bir Ayda 100 Çocuk Hayatını Kaybetti

Rusya-Ukrayna savaşı bugün (13 Mayıs) itibariyle 79. gününde devam ederken Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ülkedeki çocukların durumuna ilişkin dün bir açıklama yaptı.

UNICEF yetkilisi Omar Abdi, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyine verdiği brifingde, savaşın bir “çocuk hakları krizi yarattığını” söyledi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaşta okullara yönelik saldırılara ve çocukların eğitim hakkının elinden alındığına dikkat çeken Abdi, son bir ayda Ukrayna’da yaklaşık 100 çocuğun öldüğünü belirtti.

Okulların askeri amaçlar için kullanıldığını ve geçen hafta UNICEF destekli 15 okulun savaşta zarar gördüğünü de ifade eden UNICEF yetkilisi, okullara yönelik saldırılara son verilmesi çağrısında bulundu.

Bu bağlamda Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) BM Daimi Temsilci Yardımcısı Richard Mills savaşın başından bu yana Rusya’nın her gün ortalama 22 okulu hedef aldığını söylerken Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia Rusya ordusuna yönelik suçlamaları reddetti. Nebenzia, yanıtında “Ukrayna’da çocuklara tarihin doğru öğretilmediğini” savundu.

Ukrayna’nın BM Büyükelçisi Sergiy Kyslytsya ise Rusya’yı “Ukraynalı çocukları kaçırmak ve yasa dışı evlatlık vermekle” suçladı.

Mariupol’deki son durum

Ukrayna Başbakan Yardımcısı İrina Vereşçuk da dün Telegram kanalından bir açıklama yaparak Azovstal Metalurji Fabrikası haricinde Rusya kontrolüne geçen liman kenti Mariupol’deki duruma ilişkin konuştu.

Vereşçuk, esir tutulan Rusya askerlerine karşılık fabrikadaki ağır yaralı 38 askeri tahliye etmek için yapılan müzakerelerin çok zor ilerlediğini belirtti.

Özellikle bazı politikacılar ile gazetecilerin kamuoyuna yaydıkları müzakere içeriğine ilişkin açıklamaların toplumu yanlış bilgilendirmekle kalmayıp aynı zamanda müzakere sürecini de olumsuz etkilediğini kaydeden Başbakan Yardımcısı, “İnsanların hayatı söz konusu. Yalvarıyorum, bilmediğiniz şeyler hakkında halka açık yorumlardan kaçının” dedi.

Vereşçuk, devam eden müzakerelerin sadece Azovstal’daki ağır yaralı 38 askeri kurtarmak için yürütüldüğünü vurgulayarak, “Adım adım çalışıyoruz. Şu anda 38 ağır yaralıyı takas edeceğiz ve sonra devam edeceğiz. Bazı medya kuruluşlarının ortaya attığı 500 veya 600 kişinin takası konusunda şu anda herhangi bir müzakere yok” ifadelerini kullandı.

“Mariupol harabeye döndü”

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, BM İnsan Hakları Konseyi’nde Ukrayna için yapılan özel oturumda Ukrayna’da savaşın sivillere verdiği zarara dair konuştu. Bachelet, Mariupol’e atıfla, “Bir zamanlar dört başı mamur haldeki şehir, şu an harabeye dönmüş durumda” dedi.

Mariupol’de halkın “hayal edilemez korkular” yaşadığını söyleyen Bachelet, “Can kayıpları ve hasara dair manzara netleşince Mariupol’deki sivil ölümlerinin binlerle sayılacağını tahmin ediyoruz” dedi.

Bachelet, Azovstal endüstri bölgesinde de şiddetli çatışmaların sürdüğünü kaydederek, Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve BM’nin gayretleri sayesinde buradaki metalurji fabrikasından 500’ün üzerinde sivilin tahliye edilmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

“Rusya birliklerinin sivillere tecavüzde bulunduğu” iddialarına ilişkin Bachelet, “Ofisimiz ülke çapında onlarca tecavüz vakasını doğruladı ve diğer iddiaları da incelemeyi sürdürüyor” dedi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Rusya’nın Ukrayna’da İşlediği İddia Edilen İhlaller Soruşturulacak

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, bugün Cenevre’de bir araya gelen 34. Özel Oturum’unda, ezici bir çoğunlukla Rus birliklerinin Ukrayna’da işlediği iddia edilen ciddi ihlaller hakkında soruşturma başlatmak ve davranışlarını daha yakından mercek altına almayı kararlaştırdı. 

Yargısız infazlar, sivil kayıplar, çocuklara yönelik işkence ve istismarları kaygıyla karşılayan konsey, faillerden hesap sorulabilmesi için 2’ye karşı 33 oyla ihlal iddiaları hakkında soruşturma açılmasına karar verdi.

Kimler nasıl oy kullandı?

Çin ve Eritre karara karşı oy kullanırken, aralarında Hindistan, Pakistan ve Küba’nın da bulunduğu 12 ülke çekimser kaldı. Rusya, BM’nin en üst insan hakları organının olağanüstü toplantısını “siyasi bir gösteri” olarak nitelendirdi ve katılmayı reddetti.

Oylama sonuçları şöyle:

  • Onaylayanlar (33): Arjantin, Benin, Brezilya, Fildişi Sahili, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Gabon, Gambiya, Almanya, Honduras, Endonezya, Japonya, Libya, Litvanya, Lüksemburg, Malavi, Malezya, Marshall Adaları, Moritanya , Meksika, Karadağ, Nepal, Hollanda, Paraguay, Polonya, Katar, Kore Cumhuriyeti, Somali, Ukrayna, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri.
  • Onaylamayanlar (2): Çin ve Eritre.
  • Çekimser kalanlar (12): Ermenistan, Bolivya, Kamerun, Küba, Hindistan, Kazakistan, Namibya, Pakistan, Senegal, Sudan, Özbekistan ve Venezuela.

Ukrayna: “En korkunç insan hakları ihlalleri” 

Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Emine Japarova, konseyde, halen travma altındaki 11 yaşındaki bir çocuğun annesinin önünde tecavüze uğradığını söyleyerek, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in güçlerinin “katıksız kötülük” işlemekte olduğunu söyledi.

Japarova Kiev’den video-konferansla katıldığı oturumda yaptığı açıklamada, Rusya’nın “Avrupa kıtasında on yıllardır [işlenen] en korkunç insan hakları ihlallerini” gerçekleştirdiğini söyledi. “Ülkemin halkı 10 haftadır korkunun dibinde yaşıyor” dedi.

Japarova, Rus birliklerinin “sonsuz suç listesi” içinde “işkence ve zorla kaybetmeler, cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet”in başta geldiğini ileri  sürdü.

İddialar

BM’nin en üst  insan hakları organı olan İnsan Hakları Konseyi, 4 Mart’ta, savaş sırasında gerçekleştiği iddia edilen Rus ihlallerine ilişkin mümkün en yüksek düzeyde soruşturma sürdürmekle görevli bir özel Soruşturma Komisyonu (COI) kurulmasını kararlaştırmıştı.

Nisan başlarında, Rusya birliklerinin Kiev’in kuzeyindeki Buça banliyösünden geri çekilmesinden sonra bulunan, kimilerinin elleri arkadan bağlı sivil giyimli onlarca cesetle birlikte Rusya’nın savaş suçlarıyla ilgili iddialar yaygınlık kazanmaya başladı.

Ülkenin başka kentlerinde de farklı iddialar gündeme geldi.

Soruşturma Komisyonu Eylül’de rapor verecek

Bugün alınan kararda, COI’den sorumluların hesap vermesini sağlamak amacıyla “Şubat ve Mart sonlarında Kiev, Çernihiv, Harkiv ve Sumi bölgelerindeki olaylara yönelik” soruşturmaya öncelik vermesini isteniyor.

Karar, COI’den Eylül olağan oturumunda konseye kaydettiği ilerlemeye ilişkin bilgi vermesini ve Mart 2023 oturumuna sunacağı raporuna da tüm bulguları dahil etmesini istiyor.

Moskova’ya çağrı

Kararda ayrıca Moskova’ya, insani yardım görevlilerine Rusya’ya veya Rusya’nın elindeki topraklara nakledilen kişilere engelsiz erişim sağlama ve bu kişilerin adlarının ve bulundukları yerin kapsamlı bir listesini sunma çağrısında bulunuluyor.

New York’taki BM Genel Kurulu’nun 7 Nisan’da kurul üyeliğini askıya alma oylamasına kadar Rusya İnsan Hakları Konseyi’nin 47 üyesi arasındaydı. Rusya karar üzerine derhal konseyden çekildi. Kurul, bu kararın ardından  bugün ilk toplantısını gerçekleştirdi.

Kararla birlikte gözlemci statüsüne itilen Rusya, olaylara ilişkin kendi açıklamasını sunmaya davet edilmesine karşın bugünkü oturuma katılmadı.

Rusya Büyükelçisi Gennadiy Gatilov, ülkesinin “Rusya’yı şeytanlaştırmaya yönelik siyasal komplo”ya ortak olmayacağını söyledi ve konseyi yan tutmakla suçladı.

Gatilov Twitter’dan yayınladığı bir video klipte “Bu gösterinin katılımcılarının, Buça’da sahneye koyulan trajedinin yerine gerçek bir soruşturma çağrısında bulunacağı şüpheli” dedi.

BM İnsan Hakları Komiseri Bachelet: İnsan hakları ihlallerinin çoğu savaş suçu oluşturacak raddede

BM insan hakları şefi Michelle Bachelet konseye yaptığı açıklamada, ofisinin uluslararası insan hakları ve insancıl hukuk ihlalleri iddialarını doğruladığını ve ihlallerin “çoğu[nun] savaş suçu teşkil edebilecek [raddede]” olduğunu söyledi.

Komiser, “Kiev’in kuzeyindeki bölgelerdeki yargısız infaz belirtileri de dahil olmak üzere yasadışı cinayetlerin ölçeği şok edici” dedi ve çoğu görünüşte kasıtlı olarak şimdiye kadar ortaya çıkarılan 300 ölüme atıfta bulundu.

ABD Büyükelçisi Michele Taylor, Rusya’nın Ukrayna’yı askeri olarak yenememekten duyduğu hayal kırıklığının “her zamankinden daha korkunç insan hakları ihlallerine” yol açtığını söyledi.

Avrupa Birliği adına konuşan Fransa’nın Büyükelçisi Jerome Bonnafont da “Sivillerin çok sayıda vahşice öldürülmesi, belgelenmiş tekrarlanan tecavüz vakaları, yargısız infazlar ve zorla kaybetmeler[in]” Rusya’nın acımasız savaşının gerçek yüzünü gösterdiğini söyledi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın