Zelenskiy’nin Başdanışmanı: 10 Bin Ukrayna Askeri Öldü

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin başdanışmanı Oleksiy Arestoviç’in Rusya’nın 24 Şubat tarihinde başlattığı savaşta şu ana dek yaklaşık 10 bin Ukraynalı asker hayatını kaybetti.

Arestoviç bu açıklamayı Rus muhalif Mark Feygin’in kendisiyle YouTube üzerinden gerçekleştirdiği ropörtajda yaptı.

Ukrayna Savunma Bakanı Oleksiy Resnikov, hafta içinde yaptığı açıklamada, savaşta her gün yaklaşık 100 Ukrayna askerinin öldüğünü ifade etmişti. Arestoviç, toplamda 10 bin askerin öldüğünün söylenip söylenemeyeceği sorusuna, “Evet hemen hemen öyle” yanıtını verdi.

Cuma günü 600 Rus askeri öldü iddiası

Öte yandan savaşta hayatını kaybeden Rus askerlerin sayısının Ukraynalı askerlerden daha fazla olduğunu dile getiren Oleksiy Arestoviç, Ukrayna topçusunun Batı’dan elde edilen cephanelerle düzenlediği saldırıların daha etkili olduğunu ve Cuma günü yaşanan çatışmalarda yaklaşık 600 Rus askerinin hayatını kaybettiğini tahmin ettiklerini belirtti.

Batı’dan Ukrayna’ya daha hızlı bir biçimde silah ve mühimmat göndermelerini isteyen Arestoviç, Ukrayna güçlerinin bu yardımlar olmaksızın Dinyeper nehrinin doğusuna doğru ilerlemesinin mümkün olmayacağını kaydetti. Silah yardımlarının yavaş gerçekleşmesine anlam veremediğini belirten Arestoviç, Rusya’nın saldırganlığını geri püskürtmek için Ukrayna’nın topçu gücünü artırması gerektiğini ifade etti.

Rusya Savunma Bakanlığı ise bugün üç Ukrayna savaş uçağını düşürdüklerini açıkladı. İki adet MIG-29 tipi savaş uçağının Mikolayiv bölgesinde bir Su-25 savaş jetinin de Harkiv bölgesinde düşürüldüğü belirtildi.

Paylaşın

Savaş Nedeniyle Büyük Kıtlık Kapıda

Ukrayna savaşı askeri, ekonomik, politik her alanda küresel etkilerini hissettirmeye başladı. Krizin derinleştirdiği gıda krizi için alarm zilleri çalıyor. Krizden en fazla etkilenen bölgelerin başında gelen Afrika’dan yardım çığlıkları gelmeye başladı.

Birgün’de yer alan habere göre; Afrika Birliği (AfB) Dönem Başkanı Macky Sall, Ukrayna-Rusya savaşının Afrika’da ciddi etkileri olduğuna dikkati çekerek, “Hububat üretilmezse, Afrika kıtasını istikrarsızlaştırabilecek çok ciddi bir kıtlıkla karşı karşıya kalacağız” dedi.

Acil yardım çağrısı

France 24 kanalı ve RFI radyosuna Fransa’nın başkenti Paris’te özel bir mülakat veren Sall, geçen hafta gerçekleştirdiği Soçi ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den yardım istediğini kaydetti. AfB Dönem Başkanı olarak, Afrika’nın Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle yaşadığı tahıl ve gübre sıkıntısını aktarmak için Putin ile görüştüğünü belirten Sall, kendisinden Odessa limanı vasıtasıyla Ukrayna’daki tahılın serbest kalması, Afrika’nın gübre ve tahıla erişimi konusunda yardımcı olmasını talep ettiğini ve savaşı sonlandırma çağrısında bulunduğunu kaydetti.

Dinyaper vuruldu

Savaş ise tüm şiddetiyle devam ediyor. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, Rus güçlerinin Dinyeper Hava Üssü’nü yüksek hassasiyetli füzelerle vurduğunu ve üsteki hava unsurların imha ettiğini açıkladı. Harkov Bölgesi’nde Ukrayna ordusunun silah ve askeri teçhizatını onaran bir işletmenin üretim tesislerinin imha edildiğini kaydeden Konaşenkov, Donetsk ve Lugansk’ta topçu ve füzelerinin tutulduğu 5 deponun vurulduğunu belirtti.

Macron’dan ağır silah

Fransa da Ukrayna’ya ağır silah tedarik etmeye hazır olduğunu yineledi. Elysee Saray’ından yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un önceki gün Ukrayna Lideri Vladimir Zelenski ile telefon görüşmesi yaptığı belirtilerek, “Cumhurbaşkanı Fransa’nın ağır silahlar da dahil olmak üzere bu ihtiyaçları karşılamak için seferber olmaya devam ettiğini söyledi” denildi.

Paylaşın

Karadeniz’deki Mayınlar Tahıl Ticaretini Engelliyor

Birleşmiş Milletler (BM) Ukrayna’dan tahıl tedariği yolunu açarak küresel gıda krizi kaygılarını gidermeye çalışırken, Karadeniz’e yerleştirilen yüzlerce mayın, herhangi bir anlaşmaya varılmasından sonra bile çözümü aylar sürecek bir kabus anlamına geliyor.

Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan, Ukrayna ve Rusya’nın kıyılarının bulunduğu Karadeniz, tahıl, petrol ve petrol ürünleri nakliyatında kritik öneme sahip.

Ukrayna hükümeti yetkilileri, Rusya’nın 24 Şubat’ta başlattığı işgal öncesinde dünyanın dördüncü büyük tahıl ihracatçısı olan Ukrayna’nın elinde bulunan 20 milyon ton tahılın ihraç edilemediğini bildiriyor.

Ukrayna ve Batılı liderler, Moskova’yı, Ukrayna limanlarını işlevsiz hale getirmek ve bunun sonucunda gıda ürünlerini bir silah olarak kullanmakla suçluyor. Rusya ise tahıl ihracatının akışının yeniden sağlanması için Batılı ülkelerin yaptırımları kaldırmasını talep ediyor.

Ancak herhangi bir anlaşmaya varılsa ve Ukrayna limanları yeniden açılsa da Ukrayna ve Rusya’nın denize yerleştirdiği mayınlar, denizcilik yetkililerine göre aylar boyunca gemi nakliyeciliğini sekteye uğratmaya devam edecek.

Tahıl ürünlerinin denizlerden geçişini sağlamak için çaba gösteren kurumlardan biri olan BM’ye bağlı Uluslararası Denizcilik Örgütü’nden bir sözcü, “Deniz mayınları liman girişlerine döşendi ve bazı çıkışlar batırılmış mavna ve vinçlerle bloke edildi. Limanlardaki deniz mayınlarının tamamını temizlemek birkaç ay sürer” dedi.

Gıda fiyatları

Uluslararası Tahıl Konseyi, küresel tahıl üretiminin 2022-2023 sezonunda talebin gerisinde kalacağını tahmin ediyor.

Ukrayna tahılına erişimin kesilmesi, mevcut arzı daha da daraltacak ve küresel açlığın daha önce hiç olmadığı seviyelere tırmanmasıyla ekmek, makarna gibi temel gıda ürünlerinin fiyatlarını arttıracak, gıda enflasyonunu körükleyecek.

Batılı deniz taşımacılığı yetkilileri, Ukrayna’da limanların civarına ne tür mayınlar döşendiğinin netlik kazanmadığını söyledi.

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, Mart ayında Reuters haber ajansına, Rusya’nın döşediği 372 deniz mayınının “R-421-75” tipi olduğunu, bunların Ukrayna donanmasında kayıtlı olmadığını ve Ukrayna donanması tarafından kullanılmadığını bildirmişti.

Rusya Savunma Bakanlığı, Mart’ta yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın Odesa, Oçakov, Çoromonsk, Yujni limanlarının girişine 400 mayın döşediğini bildirmişti.

Rus istihbarat dairesi FSB de yine Mart’ta, Ukrayna’nın limanları yakınında bağlı oldukları kablolardan kopan mayınların Karadeniz’e sürüklendiğini kaydetmiş, Ukrayna ise FSB’nin uyarısının yanlış olduğunu, denize sürüklenen mayınlar hakkında bilgi sahibi olunmadığını iddia etmişti.

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, bazı mayınları Ukrayna’nın döşediğini söyledi ve ”BM anlaşmasının 51’inci maddesiyle garanti altına alınan meşru müdafaa hakkımız kapsamında denize mayın döşedik” dedi.

Rusya Savunma Bakanlığı 26 Mayıs’ta Mariupol limanının mayınlardan temizlendiğini bildirdi ve yabancı hükümetleri, “Mariupol’daki gemi sahiplerine gemilerini daimi olarak demirledikleri yerlere çekmeye teşvik etmeye” çağırdı.

Ukrayna’daki limanlarda 84 yabancı gemi mahsur kalmış bulunuyor. Bu gemilerinin birçoğu tahıl taşıyor.

Mayın tehlikesi uyarı işaretleri bulunan Odesa’daki plajlarsa kapalı. Bazı mayınlar Türkiye ve Romanya’ya kadar ulaştı.

Deniz taşımacılığı kanallarını açmak için çalışan bir başka örgüt olan Uluslararası Nakliyecilik Odası’nın Genel Sekreteri Guy Platten, “Şu anda gemilerin limanlara giriş ve çıkış yapmaları güvenli değil. Mayınlar temizlenene kadar durum değişmeyecek” dedi.

Ukrayna kıyıları yakınlarında şimdiye kadar yedi gemi mayına çarptı, bunlardan ikisi battı. İki denizciyse yaşamını yitirdi. Londra’daki sigorta şirketleriyse tüm bölgeyi yüksek risk kategorisine aldı.

Mayın temizleme

Ukrayna kıyılarındaki mayınları temizlemek için başlatılacak girişim, 1980’li yıllarda İran-Irak savaşından bu yana mayın temizleme konusunda atılacak en büyük adım olacak.

İngiltere Kraliyet Donanması’ndan emekli Gerry Northwood, döşenen mayın türleri ve bunların nereye döşendiği konusundaki istihbarata daha işin en başında ihtiyaç olduğunu söyledi.

Denizcilik güvenliği firması MAST’ta danışmanlık yapan Northwood, “Mayın temizleyicilerin mayınların yerini tespit etmesi ve imha işlemi için uzaktan kumandalı sualtı araçlarına ihtiyacı olacak” dedi.

İngiliz Kraliyet Donanması’ndan emekli Koramiral Duncan Potts, Karadeniz genellikle gel-gitin ve da güçlü akıntıların çok olmadığı bir deniz olsa da yüzeydeki mayınların zaman içinde uzak mesafeler kat edebileceğini söyledi.

Batılı hükümetlere danışmanlık yapan Potts, “Deniz yüzeyinde bir yere bağlı olmadan serbest dolaşan mayınlar, düşmanınıza olduğu kadar size de yönelik bir tehdittir” dedi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, üst düzey BM yetkililerinin son 10 gündür tahıl ürünlerinin güvenli geçişini sağlamak amacıyla Ankara, Brüksel, Kiev, Moskova ve Washington’da temaslarda bulunduğunu söyledi.

Bir Avrupa Birliği (AB) yetkilisi, mayın temizliği için birliğin yapabilecekleri hakkında konuşmanın tamamen varsayıma dayalı olduğunu, döşediği mayınları Rusya’nın temizlemeye başlaması gerektiğini söyledi.

Reuters’a konuşan yetkili, “Bu sağlanana kadar deniz koridorları olmayacak. Ukrayna’ya savunmadan vazgeçmeleri için baskı yapmayacağız. Varılacak her türlü anlaşma Ukrayna tarafından kabul edilebilir olarak tanımlanmalı” dedi.

Denizcilik kaynakları, hangi ülkelerin donanmalarının mayın temizliğine katılacağına ilişkin bir anlaşma gerekeceğini, Rusya’nın çabalarına duyulan güvensizlik nedeniyle ticari firmalar ve sigorta şirketleri için bu anlaşmanın kabul edilebilir olmasının şart olduğunu bildirdi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

7 Milyonu Aşkın Ukraynalı 44 Farklı Ülkeye Sığındı

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Ukraynalı mültecilerin durumuna ilişkin verileri güncelledi. Ukrayna’daki savaşın bugün dünyanın en büyük mülteci krizlerinden birine neden olduğu, milyonlarca mültecinin komşu ülkelere sığındığı, çok daha fazlasının da ülke içinde yerinden edildiği belirtildi.

UNHCR, savaşın başladığı 24 Şubat’tan bu yana 44 farklı ülkeye 7,3 milyon Ukraynalı mültecinin sığındığını, bazı bölgelerde Rus ordusunun etkisini kaybetmesiyle 2,3 milyon Ukraynalı mültecinin de ülkelerine geri döndüğünü kaydetti.

BM Mülteciler Yüksek Komiser Yardımcısı Raouf Mazou, Ukraynalı mültecilerin sığındığı ülkelerden veri alma ve analiz kapasitesini daha güçlendirdiklerini belirterek, “Veri toplama ve analiz kapasitesini arttırmamız etkili bir insani müdahale sağlamak, kritik ihtiyaçları karşılamak, geleceği daha iyi planlamak için çok önemli” dedi.

Avrupa’daki 4,8 milyon Ukraynalı mülteciden 3,2 milyonunun, “Geçici Koruma Statüsü” veya benzeri ulusal koruma planlarına kayıtlı olduğu kaydedildi.

Ukrayna’daki güvenlik durumu kırılgan olmaya devam etse de komşu ülkelerle sınır hareketinin karşılıklı olarak sürdüğü de ifade edildi. Bazı Ukraynalı mültecilerin ülkelerindeki son durumu değerlendirmek, mülklerini kontrol etmek, aile üyelerini ziyaret etmek veya ailelerini göç ettikleri ülkelere getirmeye yardımcı olmak için Ukrayna’ya geri döndükleri, bazılarınınsa ülkelerine temelli geri dönme niyeti taşıdığı belirtildi.

“Akdeniz’de ölüm ve kayıplar arttı”

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin dikkat çektiği diğer bir konu da Akdeniz yoluyla denizden Avrupa’ya sığınmak isteyen mülteci ve göçmenlerin sayısı 2015 yılına göre azalmış olsa da ölüm ve kayıp sayısının artması oldu.

2015’te bir milyondan fazla mülteci ve göçmenin Akdeniz’i geçerek Avrupa’ya ulaştığı ve bunun bir rekor olduğu belirtilirken, 2018’de 141 bin 500, 2019’da 123 bin 700, 2020’de 95 bin 800, 2021 yılında 123 bin kişinin Avrupa ülkelerine sığındığı kaydedildi. 2020’de bin 881, 2019’da bin 510 ve 2018’de 2 bin 277’den fazla kişinin denizde ya boğulduğu ya da kayıp olarak kayıtlara geçtiği ifade edildi.

Paylaşın

Ukrayna Alarm Verdi: Silahlarımız Tükenmek Üzere, Top Artık Batı’da

Ukrayna Savunma Bakanlığı Ana İstihbarat Direktörlüğü Temsilcisi Vadim Skibitski, Birleşik Krallık’ın önde gelen gazetelerinden Guardian’a bugünkü açıklamasında, “Bu artık toplarla yürütülen bir savaş ve biz bu açıdan mücadeleyi kaybediyoruz” dedi.

Skibitski, “Şu anda her şey Batı’nın bize neler gönderdiğine bağlı. Bizim bir topumuza karşı Rusların 10 ila 15 topu var. Batılı ortaklarımız bize ellerindekilerin yüzde 10’unu gönderdi” ifadelerini kullandı.

Yetkili, Ukrayna’nın günde 5 bin ila 6 bin top mermisi kullandığını belirterek, “Neredeyse tüm top mermimiz bitti ve şimdi 155 kalibrelik standart NATO mermilerinden kullanıyoruz” diye konuştu.

Ukrayna’nın Rus toplarını uzaktan vurabilmesi için uzun menzilli füze sistemlerine ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Skibitski, Kremlin’in de füze üretiminde zorlandığını savundu.

Yetkili, “Rusya’nın daha az sayıda füze saldırısı yaptığını fark ettik. 1970’lerden kalma Sovyet füzelerine sahip H-22’leri kullanıyorlar. Bu, Rusya’nın elindeki füzelerin azaldığına işaret ediyor” dedi.

Skibitski, özellikle Batılı devletlerin yaptırımları nedeniyle Moskova’nın hızlı şekilde yeni füze üretemediğini ve elindekilerin yaklaşık yüzde 60’ını tükettiğini öne sürdü.

Öte yandan Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan ABD ordusundan bir yetkili de Ukrayna’nın elindeki Sovyet ve Rus yapımı silahların bozulduğunu, mühimmatın da tükendiğini belirterek, “Ne varsa bitti” dedi.

Kimliği paylaşılmayan yetkili, Kiev’in savaşı ABD ve NATO müttefiklerinin gönderdiği silahlarla sürdürmek durumunda olduğunu söyledi.

Joe Biden yönetimi, 1 Haziran’da Ukrayna’ya askeri destek için 700 milyon dolarlık bir paket açıklamıştı.

Bu pakette atış menzili çok daha yüksek olan dört Himars füzesinin yanı sıra 100 Javelin tanksavar füzesi, dört Sovyet yapımı Mi-17 helikopteri, 15 bin obüs mermisi, 15 hafif zırhlı araç ve başka mühimmatlar gönderileceği duyurmuştu. Öte yandan bu silahlar henüz Ukrayna’ya ulaştırılmadı.

ABD ordusundan kimliğini paylaşmayan bir başka yetkiliyse Kiev yönetimine kesintisiz silah tedariki sağlamayı amaçladıklarını belirterek, “Akışı düzenli tutmaya çalışıyoruz” dedi.

Ukrayna’nın 15 Haziran’da Brüksel’de NATO’yla yapılacak görüşmelerde savunma ekipmanları ve silah taleplerine dair bir liste sunması öngörülüyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

1,6 Milyar Kişi Ukrayna-Rusya Savaşın Olumsuz Etkileriyle Karşı Karşıya

Birleşmiş Milletler’in (BM) Küresel Kriz Müdahale Grubu (GCRG), Rusya’nın komşusu Ukrayna’yı işgaliyle 24 Şubat’tan bu yana 106 gündür devam eden savaşın dünyadaki gıda, enerji ve finans sistemleri üzerindeki etkisini ele alan yeni bir politika belgesi yayınladı.

Buna göre, dünyanın 94 ülkesinde tahminen 1,6 milyar insan savaşın yarattığı krizin en az bir boyutuna maruz kalmış durumda. 1,2 milyar insan ise hem gıda, hem enerji, hem de finans sistemlerinde savaşın olumsuz etkileri ile karşı karşıya kalan “kusursuz fırtına” ülkelerinde yaşıyor.

Politika belgesinde paylaşılan verilere ilişkin açıklama yapan BM Genel Sekreteri António Guterres de “Ukrayna’daki savaşın dalgalanma etkileri hiçbir ülkenin veya topluluğun kaçamayacağı ciddi bir hayat pahalılığı krizi yarattı” değerlendirmesinde bulundu.

Savaş ve gıda güvensizliği

1,6 milyar kişinin savaş sebebiyle artan gıda ve petrol fiyatlarıyla başa çıkmakta güçlük çektiğini hatırlatan Guterres, bu yıl 47 milyon kişinin daha gıda güvensizliğiyle karşı karşıya kalabileceğini söyledi.

BM Genel Sekreteri rapora ilişkin BM Genel Merkezinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Savaşın gıda güvenliği, enerji ve finans üzerindeki etkisi sistematik, şiddetli ve hızlanıyor. Savaş, eşi benzeri görülmemiş bir açlık ve yoksulluk, sosyal ve ekonomik kaos getiriyor” dedi:

Mesaj, net ve ısrarlı: Ülkeler hayat ve geçim kaynaklarını kurtarmak için şimdi harekete geçmeli.

Guterres ayrıca Ukrayna tahılının güvenli ve engelsiz bir şekilde Karadeniz üzerinden ihracatının sağlanması çağrısında bulundu.

BM verilerine göre, pandemiden önce ciddi oranda gıda güvensizliği yaşayan kişilerin sayısı pandemi öncesinde 135 milyon iken 2-yıllık pandemi sürecinde 276 milyona yükseldi. Savaşın yarattığı dalgalanma etkilerinin ise bu rakamı 323 milyona yükselteceği tahmin ediliyor.

“Gelecek 18 ay kritik önemde”

Politika belgesinde paylaşılan verilere ilişkin konuşan BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) Genel Sekreteri Rebeca Grynspan da “Şimdiye kadarki en ciddi hayat pahalılığı ile karşı karşıyayız” dedi.

“Mevcut gıda krizi, 2023’te hızla küresel boyutlarda bir gıda felaketine dönüşebilir” uyarısında bulunan Grynspan, Ukrayna tahılı ve Rusya gübresinin ihracatı olmadan gıda krizine çözüm bulunamayacağını ve bu nedenle gelecek 18 ayın kritik önem taşıdığını söyledi.

Ukrayna tahılının ve Rusya gübresinin dünyaya ihracı için Moskova’da geçen günlerde temaslarda bulunan Grynspan, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Türkiye ziyaretinin ardından Ukrayna tahılının dünyaya ihracı konusunda tarafların anlaşmaya yakın olup olmadığı ve küresel gıda krizinden kimin sorumlu tutulması gerektiği ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı:

Şu aşamada söyleyebileceğim tek şey görüşmelerin yapıcı olması, daha fazlasını söyleyemem… En önemli şey savaşı durdurmak, öyle değil mi? Ama şu da bir gerçek, hatırladığım kadarıyla 63 ülke ihracat konusunda 109 kısıtlama uyguluyor. Piyasalara daha fazla kısıtlama uygulanmaması önemli bir çağrı. Dolayısıyla siyasi kısmı ile ilgili yorum yapmayacağım ama teknik açıdan önemli olan – Genel Sekreterin de söylediği gibi – savaşı durdurmak.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Rusya, Haftalar Sonra Kiev’e Füze Saldırısı Düzenledi

Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı, Rusya’nın başkent Kiev ve çevresini sabah saatlerinde füzelerle vurduğunu açıkladı. Pazar sabahı yapılan açıklamada, saldırıda askeri ve sivil altyapının zarar gördüğü belirtildi.

Saldırının Kiev’in güneydoğusunda bulunan Darnitskyi ve batısında bulunan Dnipro ilçelerinin yanı sıra başkent yakınlarındaki Brovari bölgesini hedef aldığı kaydedildi.

Füze saldırısına ilişkin bir açıklamada bulunan Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko, saldırıda en az bir kişinin yaralandığını ve söz konusu kişinin hastanede tedavi gördüğünü kaydetti. Kliçko’nun aktardığı verilere göre, füze saldırısında can kaybı yaşanmadı.

Saldırıların yol açtığı maddi zararın boyutuna ilişkin kesin bir veri ise henüz mevcut değil. Genelkurmay Başkanlığı’nın aktardığı verilere göre, Kiev yakınlarındaki Obukhiv bölgesinde ise bir Rus füzesi düşürüldü.

Pazar sabahı patlama seslerinin de duyulduğu Kiev’de yaklaşık iki buçuk saat boyunca siren çaldı. Söz konusu füze saldırısı, haftalardır başkent ve çevresine düzenlenen en büyük saldırı olma özelliğini taşıyor.

“Nükleer terörizm” suçlaması

Öte yandan Ukrayna nükleer enerji kurumu, bir Rus füzesinin ülkenin güneyinde bulunan nükleer enerji santralinin yakınından geçtiğini açıkladı.

Kuruluş, Rusya’nın bu eylem ile bir kez daha bir nükleer felaket tehlikesine yol açtığını ifade etti. Kurumun resmi açıklamasında, “Rus saldırganlar hâlâ küçük bir füze parçasının faal durumdaki bir enerji bloğuna çarparak bir nükleer felakete yol açabileceğini idrak edemedi” denildi. Kurum, Rusya’ya “nükleer terörizm” suçlaması yöneltti.

Rusya Savunma Bakanlığı: Batının verdiği T-72 tanklarını vurduk

Telegram uygulamasından bir gönderi paylaşan Rusya Savunma Bakanlığı, Kiev’e düzenlenen saldırıda  yüksek hassasiyetli, uzun menzilli havadan fırlatılan füzelerin kullanıldığını duyurdu. Saldırıda Doğu Avrupa ülkeleri tarafından Ukrayna’ya gönderilen T-72 tankları ile bir araba tamir işletmesinin binalarında bulunan zırhlı araçların imha edildiği kaydedildi.

Rus devlet kanalı Rossiya-1’e konuşan Devlet Başkanı Putin, “Eğer Ukrayna’ya uzun menzilli füze tedarik edilirse uygun sonuçları değerlendireceğiz ve daha önce hedef almadığımız yerleri vurmak için silahlarımızı kullanacağız.” dedi. Tamamı bu akşam yayınlanacak konuşmada nerelerin hedef alınacağına ilişkin detay yer almadı.

ABD Başkanı Joe Biden’ın, Ukrayna’ya Rusya ile savaşında kullanılmak üzere gelişmiş füze sistemleri göndermeye karar verdiğini açıklamıştı. Ancak Biden, Rusya’yı menzile sokacak füzeleri Kiev’e vermeyeceklerini de kaydetti.

Paylaşın

Ukrayna Savaşı Dünyayı Nasıl Değiştirdi?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin üzerinden yüz günü aşkın bir zaman geçti. 80 yıldan beri ilk defa Avrupa’daki egemen bir ulus devlet işgal ediliyor ve bu işgal tüm dünyada hissedilen izler bırakıyor.

Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgali, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en büyük ölçekli savaş olarak kayıtlara geçti. Pek çokları için tahayyül etmesi zor olan bu savaşın beklenmeyen etkileri küresel çapta hissedildi. Ukrayna savaşı dünyayı nasıl değiştirdi?

Sığınmacı akını

Rusya saldırısından bu yana 6,8 milyon Ukraynalı ülkesini terk etti, en az 7,7 milyonu da ülke içinde yerinden edildi.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) verilerine göre, ilk etapta komşu ülkelere kaçan 3 milyon kişi, sonrasında başka ülkelere geçiş yaptı. Polonya’dan sonra, en çok Ukraynalı sığınmacı alan ülkeler 727 bin kişiyle Almanya iken ve 348 bin kişiyle Çekya. Savaştan kaçan yaklaşık 2 milyon Ukraynalının ise ülkesine geri döndüğü kaydedildi.

Ukraynalıların Avrupa Birliği’ne (AB) gelişi, hem büyük bir desteği harekete geçirdi hem de sistemlerinin zorlanmasına neden oldu. Yeni bir ülkeye yerleşen sığınmacılar, en azından bir süre için, sosyal güvenlik ağlarına bağlı durumda hayatlarını sürdürüyor.

Gıda krizi

Ukrayna önemli bir tahıl üreticisi ve dünyanın ayçiçek arzının yarısından fazlasının da üreticisi. ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre, Ukrayna küresel mısır arzının yüzde 15’i ve buğday ticaretinin yüzde 10’undan sorumlu. Savaşın başlamasının ardından Rusya’nın Ukrayna’nın Karadeniz limanlarına girişini engellemesiyle tahılların ihracatı durmuş durumda.

İhracatın engellenmesi en çok Mısır ve Hindistan gibi, Ukrayna’nın tahıl ve ayçiçek yağı ithalatına bağımlı olan ülkeleri etkiledi. Dalga etkisiyle de yayılmaya devam ediyor.

Bazı uzmanlar, savaşın iklim değişikliği nedeniyle oluşan sert hava koşulları, pandemi nedeniyle gerçekleşen ekonomik krizle beraber, küresel bir gıda krizine neden olabileceği konusunda uyarıyor.

Geçtiğimiz Mayıs ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, açlık oranlarının küresel ölçekte yeni bir rekor yakaladığı konusunda uyarmış, on milyonlarca insanın savaş nedeniyle uzun süreli kıtlık ile karşılaşabileceğini söylemişti. Mayıs ayında, 23 ülke gıda ihracatını durdurmuş durumdaydı, bu da azalan gıda güvenliğinin bir göstergesi olarak görülüyor.

Enerji güvenliği

Rusya, dünya çapında en büyük doğal gaz ihracatçısı olma konumunda. Aynı zamanda, en büyük ikinci ham petrol ve üçüncü en büyük kömür ihracatçısı. Savaş başlayana kadar, gazının dörtte üçü ve ham petrolünün neredeyse yarısı Avrupa’ya ihraç ediliyordu. 2020 yılında, AB’nin toplam enerji tüketiminin çeyreğini Rus gazı, petrolü ve kömürü oluşturdu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında AB, Rus enerjisine bağımlılığını azaltma yollarını aramaya başladı. Avrupa Komsiyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Mart ayında “Bizi açıkça tehdit eden bir tedarikçiye güvenemeyiz” demişti. Komisyon Mart ayında AB’nin 2030 yılına kadar Rus fosil yakıtlarını almayı bırakması niyetini açıklamış, Rusya’dan alınan gazın da üçte ikisinin bu yıl sonuna kadar kesilmesi planlarını belirtmişti.

Gaz stoğunu arttırmak, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatını, ABD gibi ülkelerden artırmak geçici tedbirler arasında bulunuyor. Bazı uzmanlar ise gaz kıtlığının ve rasyonlamanın (karne ile dağıtma uygulaması) imkan dahilinde olduğunu söylüyor.Pek çok kişi bu krizi AB’nin Rus enerjisine bağımlılıktan kurtulmasının ve Birlik’in yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğini artırarak gerçekleştirmeyi planladığı iklim koruma hedeflerinin önünde bir fırsat olarak görüyor. Ancak bu hedeflerin ne kadar hızlı gerçekleştirilebileceği konusunda bazı sınırlamalar mevcut. Rus olmayan enerji kaynaklarına olan talebin artması da, enerji fiyatlarını artırmış durumda.

Fiyat artışları ve enflasyon

Savaş başladığından bu yana yaşanan gıda ve enerji sıkıntıları pek çok kişinimn hayatını büyük ölçüde değiştirdi: Fiyatlar arttı.

Bir şeyin arzı azaldıkça, değeri artar. Gıda ve yakıt pahalılaştıkça, diğer ürünler de pahalılaştı. Özellikle gıda fiyatları tırmanışta. BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün gıda fiyatı endeksi (bir sepet gıda ürününün aylık fiyat değişimlerini ölçer) Mart ayında en yüksek oranları gördü.

Enflasyon, yani fiyatlar arttıkça alım gücünün azalması ise ekonominin her boyutunu etkileyen anahtar kriterlerden.

Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre 2021 yılının Mart ayından bu yana, enflasyon iki kattan daha fazla yükseldi. Avrupa Bölgesi’nde enflasyon geçen ay yüzde 8,1’i gördü, yeni bir rekor kırıldı.

Enflasyonun düşük gelirli ülkeleri daha çok etkilemesi tahmin ediliyor. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) sanayileşmiş ülkeler için enflasyon tahmini yüzde 5,7 iken, gelişmekte olan ülkeler için yüzde 8,7.

NATO’nun canlanması

Rusya’nın Ukrayna saldırısı jeopolitikada da izlerini bıraktı. Bazı uzmanlar, Doğu’da Rusya ve Çin’in olduğu, Batı’da ABD ve AB’nin olduğu yeni bir Doğu ve Batı jeopolitik / ekonomik blok ayrımı bekliyor.

NATO, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1949 yılında, ABD, Kanada ve 10 AB ülkesini bir araya getirmek için kuruldu. Soğuk savaş ürünü olan örgüt, Avrupa için demokrasi ve serbest piyasa şemsiyesi haline gelirken, 2004 yılında doğuya genişledi.

NATO’nun kolektif savunmayı düzenleyen 5. maddesi, bir üye ülkeye saldırı olması durumunda, diğer üye ülkelere de saldırıldığı anlamına geleceğini, askeri misillemenin bütün üye ülkeler tarafından üstlenileceğini söyler. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 2019 yılında NATO için “beyin ölümünün gerçekleştiğini” söylemesinin ardından, Ukrayna savaşı’nın dünyanın en güçlü askeri ittifaklarından olan örgütü yeniden sahneye taşıdığı söyleniyor.

Putin’in Rusya için tasarladığı emperyalist projeden korkulması nedeniyle Finlandiya ve İsveç geçtiğimiz haftalarda, 70 yıllık tarafsızlığın ardından ittifaka katılma niyetlerini belirtti.

Putin, NATO’yu Rusya’ya bir tehdit olarak görüyor ve ittifakın Ukrayna’yı kabul etmesi durumunda olacaklar konusunda uyarılarda bulunmuştu. İttifakı eleştirenler ise doğu genişlemesinin provokasyon anlamına geldiğini söylüyor.

NATO, Ukrayna’ya silah ve ekipman desteği sağlıyor. Hassas dansına devam ediyor. Kararlı duruyor ancak hafif adımlarla ilerliyor, Üçüncü Dünya Savaşı’nı tetiklemekten kaçınıyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Ukrayna Savaşının Önündeki Beş Senaryo

Savaşlarda gidişatın değiştiği anlar olur. Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgalinde de böyle anlar yaşandı. Başlangıçta Rusya’nın hızlı hamlesiyle kısa sürede zafere ulaşmasından endişe edilirken bunu Rus güçlerinin Kiev civarından geri çekilişi ve etkili bir Ukrayna direnişi izledi.

Şimdi ise Rusya ülkenin doğusunu işgal etmek için güçlerini bölgede yoğunlaştırmış durumda. Peki 100 günü aşkın süredir devam eden bu savaşın önünde hangi ihtimaller var? İşte bazıları bir arada da gerçekleşebilecek beş senaryo;

1: Yıpratma harbi

Savaş aylarca, hatta yıllarca devam edebilir. Rusya ve Ukrayna orduları birbirlerini tüketmeye devam eder.

Bazı dönemler bir taraf ilerlerken diğer dönemlerde de diğer taraf kazanımlar elde edebilir.

İki taraf da pes etmek istemez.

Rusya Devlet Başkanı Putin, Batı ülkelerinin Ukrayna’daki savaştan yorulacağını, içinde bulundukları ekonomik krize ve Çin tehdidine odaklanacağını düşünerek stratejik bir sabır gösterebilir.

Öte yandan Batı ülkeleri yorulmadan Ukrayna’ya silah yardımı yapmaya devam eder.

Savaşta yarı-kalıcı cephe hatları oluşur. Savaş gitgide “sonsuza kadar sürebilecek” donmuş bir ihtilafa evrilir.

Avustralyalı emekli general ve askeri akademisyen Mick Ryan “İki tarafın da kısa vadede operasyonel veya stratejik olarak ezici bir zafer kazanması çok düşük bir ihtimal” diyor.

2: Putin’in ateşkesi

Peki ya Putin tek taraflı bir ateşkesle dünyayı şaşırtırsa? Böylesi bir hamleyle şimdiye kadarki toprak kazanımlarını bir zafer olarak sunabilir.

“Özel askeri operasyonun” hedefine ulaştığını iddia edebilir, “Rusya’nın desteklediği Donbas’taki ayrılıkçıların güvenliği sağlandı ve Kırım’la kara bağlantısı kuruldu” diyebilir.

Bunun ardından etik üstünlüğü elde edip, Ukrayna’ya çatışmayı sonlandırması için baskı yapmaya çalışabilir.

Chatham House düşünce kuruluşundan Rusya uzmanı Keir Giles, “Bu Rusya tarafından her an uygulamaya konabilecek bir taktik. Rusya Avrupa’nın barışa karşılık olarak Ukrayna’ya çatışmayı bırakma ve toprak kaybını kabullenme için baskı uygulamasını istiyorsa, bunu yapabilir” diyor.

Bu tür argümanlar halihazırda Paris, Berlin ve Roma’da yankılanabilir: “Savaşı uzatmaya gerek yok, küresel ekonomik sıkıntıları sonlandırmak gerek, bir ateşkes için bastırılmalı” diyebilirler.

Öte yandan ABD, İngiltere ve Doğu Avrupa’daki çoğu ülke buna itiraz edecektir. Bu ülkeler Ukrayna’nın geleceği ve uluslararası düzenin korunması için Rusya’nın işgalinin başarısızlığa uğraması gerektiğini düşünüyor.

Yani Rusya’nın tek taraflı ateşkesi savaşa dair anlatıyı değiştirse de çatışmayı sonlandırmayabilir.

3: Cephede pata ve müzakere

Ukrayna ve Rusya cephede daha fazla askeri kazanım elde edemeyeceğini düşünerek siyasi bir çözüm için müzakerelere başlayabilir mi?

İki ülkenin de ordusu yorulur, insan gücü ve mühimmat konusunda da sorun yaşar.

Savaşa devam etmek için ödenen bedel, daha fazla çatışmayı haklı kılmakta zorlanır.

Rusya’nın askeri ve ekonomik kayıpları sürdürülebilir olmaktan çıkar. Ukrayna halkı da savaştan yorulur ve gittikçe uzaklaşan bir zafer ihtimali için daha fazla can kaybı istemez.

Batı’nın askeri yardımlarının devam edip etmeyeceğinden emin olamayan Ukrayna’nın siyasi liderleri müzakere vaktinin geldiğini düşünebilir.

Sonuçta ABD Başkanı Joe Biden, ülkesinin amacının Ukrayna’yı “müzakere masasında olabildiğince güçlü kılmak” olduğunu söylemişti.

Fakat cephede pata halinin oluşması aylar sürebilir ve siyasi çözüm de kolay olmayacaktır. Bunun en büyük nedenlerinden biri de Ukrayna’nın Rusya’ya güvenmemesi.

Bir barış anlaşmasının kalıcı olacağının da garantisi yok.

4: Ukrayna ‘zaferi’

Ukrayna, bütün zorluklara karşın zafere benzer bir şeye ulaşabilir mi? Ukrayna güçleri Rus askerlerini işgal öncesi sınırlara kadar geriletebilir mi?

Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy bu hafta bir Hollanda televizyonuna “Ukrayna bu savaşı kesinlikle kazanacak” dedi.

Rusya’nın Donbas’ı ele geçirmeye başaramayıp daha fazla kayıp vermesi mümkün mü? Batı yaptırımları Rus ordusunu derinden etkiliyor.

Bundan faydalanan Ukrayna, yeni uzun menzilli füzelerini kullanarak karşı saldırıya geçebilir, Rusya’nın ikmal hatlarının zorluk yaşadığı bölgeleri tekrar ele geçirebilir.

Ukrayna ordusu savunma pozisyonundan saldırı pozisyonuna geçebilir.

Bu senaryo, siyasetçilerin şimdiden endişe duymasına yol açacak kadar gerçekçi.

Endişe duymalarına yol açan soru ise şu: Putin bir yenilgiyle karşı karşıya kalırsa el yükseltip Ukrayna’da kimyasal veya nükleer silah kullanabilir mi?

Londra’daki Kings College’da kısa süre önce bir seminer veren tarihçi Niall Ferguson “Putin’in elinde nükleer bir seçenek varken konvansiyonel bir savaş yenilgisini kabul etmesi pek de olası değil” demişti.

5: Rusya ‘zaferi’

Peki Rusya’nın bir “zafer” kazanması mümkün mü?

Batılı yetkililer, Rusya’nın savaşın başında karşılaştığı zorluklara rağmen başkent Kiev’i ele geçirmeyi planladığını ve Ukrayna’yı kendine tabi kılmayı istediğini söylüyor.

Bir yetkili “Bu maksimalist hedefler değişmiş değil” diyor.

Rusya Donbas’ta zafere ulaşırsa, buradaki birliklerini başka cephelerde kullanabilir ve Kiev’i tekrar hedef alabilir.

Rus birliklerinin sayıca üstünlüğü, Ukrayna ordusuna kayıp verdirmeye devam edebilir.

Zelenskiy her gün 100 Ukrayna askerinin öldüğünü ve 500 askerin de yaralandığını açıklamıştı.

Ukrayna halkı da direnişe devam etmek isteyenler ve çatışmaların bitmesini isteyenler olarak ikiye bölünebilir. Bazı ülkeler de Ukrayna’ya destek vermekten yorulabilir.

Öte yandan Rusya’nın bir zafere ulaşmakta olduğunu görürlerse, verecekleri desteği artırmaları da mümkün.

Batılı bir diplomat bana, Batı’nın Rusya’ya bir uyarı olarak Pasifik’te bir nükleer silah denemesi yapması gerektiğini söylemişti.

Bu savaşın geleceği henüz yazılmış değil.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Rusya’dan Ukrayna’ya Silah Yardımını Artıran ABD’ye Tepki

Rusya, Ukrayna’ya 700 milyon dolarlık silah yardımının parçası olarak gelişmiş füze sistemleri göndereceğini açıklayan ABD’ye tepki gösterdi. ABD’nin kararını dün Başkan Joe Biden kamuoyuna açıklamıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, “Bu tür yardımlar Ukrayna yönetiminin barış müzakerelerine katılma olasılığını düşürüyor. ABD yangına körükle gidiyor” dedi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise “üçüncü bir ülkenin” çatışmalara sürüklendiğini söyledi.

Ukrayna’ya gönderilecek silahlar arasında 4 adet M142 Yüksek Hareket Yetenekli Topçu Roket Sistemi (HIMARS) yer alıyor. Bu füze sisteminin yaklaşık 70 kilometrelik menzile ve Rus hedeflerini vurma kapasitesine sahip olduğu belirtiliyor.

BBC’ye konuşan Korgeneral Edward Stringer, “Bu tip silahlarla ön cephenin gerisinde, henüz harekete geçmemiş birlikler hedef alınır. Kullanılan füzelerin menzili bir kilometre bile uzun olsa büyük bir fark yaratabilir” dedi.

BBC Diplomasi Muhabiri Paul Adams da ABD’nin kararının şimdiye kadar atılan en önemli adım olabileceğini, HİMARS’ın Rus sistemlerine kıyasla çok daha etkili olduğunu söylüyor.

ABD; Ukrayna’ya helikopter, tanksavar silah ve yedek parça yardımı da yapacak.

Ukrayna’nın müzakere gücünü artıracak

Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başladığı 24 Şubat’tan bu yana ABD, Kiev yönetimine yapacağı askeri yardımda oldukça dikkatli davranarak Moskova’nın “provoke edilmemesi” yöntemini tercih etmişti.

Ancak Biden, Çarşamba günü yaptığı açıklamada silah desteğinin Ukrayna’nın müzakere gücünü artıracağını ve iki ülke arasında diplomatik bir çözümü kolaylaştıracağını söyledi.

Beyaz Saray yetkilileri, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile görüşüldüğünü ve silahların Rusya’ya doğrudan saldırı amaçlı kullanılmayacağı garantisini aldıklarını belirtti.

Biden, Rus topraklarına ateşlenebilecek füze sistemleri göndermeyeceklerinin özellikle altını çizdi.

Zelenskiy de ABD merkezli haber kanalı Newsmax’e verdiği röportajda bunu doğruladı: Rusya’da olanlarla ilgilenmiyoruz, kendi ülkemizde, Ukrayna’da olanları takip ediyoruz.

Ancak Peskov bu açıklamalara inanmadığını, “ABD’nin sonuna kadar Rusya’ya karşı savaşacağını” söyledi.

Almanya da yardım gönderiyor

Almanya hükümeti de Ukrayna’ya hava savunma sistemi göndereceğini bildirdi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, parlamentoya yaptığı açıklamada gönderilecek olan IRIS-T’nin ülkedeki en iyi füze savunma sistemi olduğunu söyledi, Ukrayna’nın bu sistemle bir şehrin tamamını hava saldırılarına karşı savunabileceğini vurguladı.

Rusya son günlerde özellikle Ukrayna’nın doğusunda saldırılarını artırmış, çatışmalar Severodonetsk şehrinde yoğunlaştı.

Ukrayna yetkilileri, Rusya’nın şehrin yaklaşık yüzde 80’ini ele geçirdiğini tahmin ediyor. Zelenskiy, Rusya’nın Severodonetsk’te bir kimyasal tesisi bombalamasına “çılgınlık” diyerek tepki göstermişti.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın