NATO Ve AB, Ukrayna’da Silah Kaçakçılığına Karşı Alarma Geçti

Birleşik Krallık’ın önde gelen gazetelerinden Financial Times (FT), Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’da silah kaçakçılığı riskine karşı alarma geçtiğini yazdı.

Kimliği paylaşılmayan bir Batılı yetkili, FT’ye açıklamasında, “Silahlar öncelikle Polonya’nın güneyine götürülüyor, buradan sınıra taşınıyor, daha sonra da bazen kamyonlara, kamyonetlere ya da şahsi araçlara yüklenerek sınırın öteki tarafına gönderiliyor. Bu noktadan sonra silahların yerine dair hiçbir bilgi edinemiyoruz. Silahların nereye gittiğine, kullanıp kullanılmadığına ya da ülke sınırları içinde kalıp kalmadığına dair bir fikrimiz olmuyor” dedi.

FT’ye konuşan bir başka Batılı yetkiliyse bazı NATO üyesi ülkelerin Ukrayna’ya gönderilen silahların takip edilebilmesi için bir sistem oluşturulması amacıyla Kiev’le görüşme yaptığını söyledi.

Ülkelerin adını vermeyen yetkililer, Kiev yönetiminin Batılı devletlerinin desteğiyle daha geniş kapsamlı bir silah denetim ve takip sistemi kurmak için çalışmalar yürüttüğünü de paylaştı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 24 Şubat’ta verdiği askeri operasyon emriyle başlayan savaşın 140. gününde de çatışmalar sürüyor.

FT’nin aktardığına göre savaşın başından bu yana Batılı devletler Ukrayna’ya en az 10 milyar dolarlık askeri yardım yaptı.

Öte yandan savaşın yarattığı kaos nedeniyle Kiev yönetimine gönderilen silahların takibinin gerekli şekilde yapılamayacağı ve bölgenin silah kaçakçılığı ağına dönüşebileceği korkuları da gündeme gelmişti.

ABD’nin silah kontrolü ve uluslararası güvenlikten sorumlu müsteşarı Bonnie Denise Jenkins, salı günkü açıklamasında ABD’nin Ukrayna’ya gönderdiği silahların yanlış ellere geçmesi ihtimalinin endişelendirici olduğunu söylemişti.

Europol’ün nisandaki açıklamasındaysa Ukraynalı yetkililerin silah envanteri oluşturmayı ve kayıt tutmayı bıraktığı, bu nedenle bölgede silah kaçakçılığı yapıldığı ve bunun AB’nin güvenliğine tehdit oluşturduğu öne sürülmüştü.

Ukrayna Savunma Bakanlığı Danışmanı Yuri Sak ise gerekli denetim ve takibin yapıldığını savunarak, “Ukrayna’ya giren ya da Ukrayna’dan çıkan tüm silahların hareketleri, hem biz hem de uluslararası ortaklarımız tarafından çok yakından takip ediliyor ve denetleniyor” demişti.

Sak, silah kaçakçılığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve Rus dezenformasyonunun bir parçası olduğunu öne sürmüştü.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

‘Ukrayna’ya Silah Yardımı Kesilebilir’ İddiası

ABD’nin önde gelen gazetelerinden The Washington Times, ABD’nin Ukrayna’ya milyarlarca dolarlık yardımın askeri strateji olmadığını, bu ülkeye verilen silahların geleceğinin sıkı kontrol altına alınması gerektiğini belirtti.

Mike Glenn imzalı yazıda, Washington’un son bir yılda Kiev’e, roket sistemleri, mühimmat, obüsler, helikopterler, tanksavar sistemler ve İHA’lar dahil 15 askeri yardım paketi gönderdiği anımsatıldı.

Bu bilgiyi değerlendiren Emekli Yarbay Daniel Davis, silah tedarikinin strateji olmadığını ve Ukrayna’daki silahlı çatışmanın gidişatını değiştiremeyeceğini kaydederek, “Bu, Ukrayna ordusunun planlarına nasıl uyuyor? Nihai amaç ne? Ne gibi sonuçlar beklenebilir?” ifadesini kullandı.

Ukrayna’ya yapılan sevkiyatlarının ABD’nin savaşa hazır olma durumunu etkilemeyeceğini vurgulayan Davis, fakat Ukrayna’daki lojistiğin tamamen bozulduğuna işaret ederek, “Silahlar ve mühimmat cepheye ulaşmıyor. Bu yüzden Ukrayna metodik olarak geriye geri itiliyor” dedi.

ABD Kongresi’nde, Ukrayna’ya yapılan askeri yardıma yönelik kontrolün artırılması yönünde çağrılar yapılıyor. Senatör John Kennedy, Ukrayna’ya yapılan finansmanın kontrol edilmesi için bir yetkilinin atanmasını önerdi.

Albay Mark Cancian, ABD ve NATO’nun ‘sınırsız’ cephaneliğe sahip olduğunu kaydetse de bazı silah türlerinin Ukrayna’ya sevkiyatının gelecekte ABD’nin güvenliğini tehdit edeceği uyarısında bulundu.

ABD toplumunun, Ukrayna’ya askeri yardım konusundaki fikrini değiştirebileceğini dile getiren Cancian, “Ukrayna halâ çok verimsiz, yozlaşmış bir ülke. İnsanlar, Amerikan parasıyla yat satın alan oligarklar gibi yolsuzluk kanıtlarını görmeye başlarsa bu, desteği baltalar” diye kaydetti.

Paylaşın

Putin’den Ukrayna Açıklaması: Henüz Yeni Başladı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, parlamento liderleriyle yaptığı görüşmede Ukrayna işgalinin ‘henüz yeni başladığını’ söyledi. Ukrayna ile müzakereleri reddetmediklerini belirten Putin, “Herkes bilmeli ki, genel olarak, henüz ciddi anlamda hiçbir şeye başlamadık” ifadelerini kullandı.

“Barış görüşmelerini de reddetmiyoruz. Ama onları reddedenler bilsinler ki, iş ne kadar ileri giderse, bizimle müzakere etmeleri o kadar zor olacak” diyen Putin, Batı’yı, Rusya ekonomisini yaptırımlar ile zayıflatarak ve Ukrayna’ya silah tedarikini artırarak ülkesine karşı bir ‘vekalet savaşı’ yürütmekle suçladı. Rusya lideri, şöyle konuştu:

“Bizi savaş alanında yenmek istediklerini duyuyoruz, bırakın denesinler. Batı’nın bizimle son Ukraynalı kalana kadar savaşmak istediğinin farkındayız ve bunu denemenin memnuniyetle karşılanacağını ancak bunun Ukrayna için yalnızca trajediye sebep olacağını bilmeliler.”

Geçtiğimiz günlerde, barış görüşmelerinin devam etmesi için Kiev yönetiminin koşullarını açıklayan Ukrayna’nın baş müzakerecisi Mykhailo Podolyak, sosyal medya paylaşımında şu ifadeleri kullanmıştı: “Ateşkes. Z birliklerinin geri çekilmesi. Kaçırılan vatandaşların geri dönüşü. Savaş suçlularının iadesi. Ukrayna’nın egemenlik haklarının tanınması.”

24 Şubat’ta savaş başladığında, doğudaki bölgelerin üçte ikisi Ukrayna’nın kontrolündeydi. Geri kalanı 2014’teki savaştan bu yana Rus yanlıları tarafından tek taraflı ilan edilmiş; Rusya destekli küçük özerk bölgeler olarak varlığını sürdürüyordu.

Savaşın başlamasından birkaç gün önce Vladimir Putin, bu iki bölgenin tümünün Ukrayna’dan bağımsızlığını kabul ettiğini açıkladı. Eğer Rusya bu iki bölgeyi de tamamen ele geçirirse, bu Putin’e büyük bir “başarı” imkanı vermiş olur.

Paylaşın

Rusya, Ukrayna’nın Doğuda Elinde Kalan Son Şehir Lısıçansk’a Girdi

Rusya, Ukrayna’nın doğusundaki Lısıçansk kentini ele geçirdiğini açıkladı. Ukrayna ise bu iddiayı reddetti. Ukrayna’ya göre kent yoğun bir saldırı altında olsa da kent merkezi hala Ukrayna’nın kontrolünde.

Rus yanlısı ayrılıkçılar ise kent merkezine girdiklerini belirtiyor. Rus medyası, kent merkezinde yürüyüş yapan ayrılıkçı birlikler veya Rus birlikleri olduğu düşünülen bir grubun videosunu yayınladı.

Bazı Rus kaynakları, harap olmuş belediye binasına Sovyetler Birliği bayrağı çekildiğini gösteren bir videoyu da paylaştı fakat bu video bağımsız kaynaklarca doğrulanmadı.

Lısıçansk, sanayi bölgesi Donbas’ın bir parçası olan Luhansk’ta Ukrayna’nın elinde kalan son şehir. Rusya, buradaki Severodonetsk kentini geçen ay ele geçirmişti. Luhansk valisi Serhiy Haidai “Lısıçansk’taki büyük yangınları söndürmeye fırsat bulamıyoruz” dedi.

Rusya ayrıca kuzey ve güneydeki şehirlere füze atışına devam etti. Kuzeydeki Harkov kentinde demiryolu rayları ve elektrik hatları bir dizi saldırıda hasar gördü. Herhangi bir can kaybı bildirilmedi.

Liman kenti Odessa’ya giden önemli bir güzergah üzerinde bulunan güneydeki Mıkolayiv kenti de birçok patlamayla sarsıldı.

Rusya Savunma Bakanlığı, hava kuvvetlerinin Ukrayna’ya ait beş komuta merkezini ve birkaç mühimmat deposunu imha ettiğini söyledi; ancak bu iddia bağımsız olarak doğrulanamadı.

Rusya’nın Odessa yakınlarındaki bir apartmana dün düzenlediği füze saldırısında 20’den fazla kişi öldü. Rusya Donbas’ta kara harekâtını yoğunlaştırırken Vali Haidai, Lısıçansk’a çeşitli yönlerden topçu ateşi açıldığını söyledi.

Bir Ukrayna Ulusal Muhafız sözcüsü ise Rusya destekli Luhansk ayrılıkçılarının şehri kuşattıkları iddialarını yalanladı.

Rusya destekli Luhansk ayrılıkçıları, “Lısıçansk’taki son stratejik tepeleri işgal ettiklerini ve kenti tamamen kuşattıklarını” iddia ettiler.

İngiltere Savunma Bakanlığı’nın son istihbarat güncellemesinde, Rus güçlerinin “hava ve topçu saldırılarıyla Lısıçansk çevresinde küçük ilerlemeler kaydetmeye devam ettiği” belirtildi.

Bakanlık ayrıca Rusya’yı, Sovyet döneminden kalma gemisavar füzelerini, tasarlandıkları amaç dışında, “ikincil bir kara saldırısı için” kullanmakla suçluyor. Bakanlık, Kremençuk ve Odessa’da çok sayıda sivilin ölümüne neden olan füzelerin “muhtemelen” Kh-22 ve Kh-32 füzeleri olduğunu söylüyor.

Donbas’ta Ukrayna güçlerinin elinde bulunan önemli bir şehir olan Slovyansk da Rusya tarafından yeniden bombalandı. Belediye Başkanı Vadym Lyakh, Rus misket bombalarının burada dört kişinin ölümüne neden olduğunu söyledi; ancak BBC bu iddiayı da doğrulayamadı.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Rusya, Severodonetsk’i Tamamen Ele Geçirdi

Rus kuvvetleri, haftalardır yoğun çatışmaların yaşandığı doğudaki Ukrayna kenti Severodonetsk’in tamamını işgal etti. Belediye başkanının doğruladığı gelişme, Ukrayna’nın bir ayı aşkın süredir cephedeki en büyük yenilgisi oldu.

Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü Igor Konaşenkov da yaptığı yazılı açıklamada, Rus güçlerinin Severodonetsk ve yakınındaki Borivske kentlerinin tamamının kontrolunu eline aldığını kaydetti.

Rusya yanlısı ayrılıkçılar, Moskova’ya bağlı güçlerin şimdi ülkenin doğusunda hala Ukrayna’nın elindeki son büyük kale olan Luhansk bölgesindeki Lisiçansk kentine saldırdığını bildirdi. Lisiçanks ve Severodonetsk, Siverskyi Donets nehrinin iki yakasındaki ikiz kentler konumunda bulunuyorlar.

Bir zamanlar 100 binin üzerinde kişinin yaşadığı ancak şimdi bir enkaza dönüşen Severodonetsk’in düşmesi, geçen ay Mariupol’u ele geçirmesinden sonra Rusya’nın en büyük zaferi oldu.

Rusya şimdi taarruzunu ilerleterek nehrin karşı yakasında daha fazla toprak ele geçirmeyi hedefliyor. Ukrayna’ysa, Moskova’nın haftalardır süren çatışmalarda ödediği bedellerin Rus güçlerini gelecek haftalarda karşı saldırılara karşı kırılgan bir konumda bırakacağını umuyor.

Severodonetsk’in belediye başkanı Oleksandr Stryuk ulusal televizyon kanalında yaptığı açıklamada, “Kent şu anda tamamen Rus işgali altında. Kendi düzenlerini tesis etmeye çalışıyorlar, bildiğim kadarıyma bir tür komutan atadılar” diye konuştu.

Stryuk, hala kentte kalanların artık Ukrayna’nın elindeki bölgelere erişemeyeceğini, kentin çıkışlarının tamamen kapatıldığını söyledi.

Rus Interfaks haber ajansı, sahadaki Rus yanlısı savaşçıların bir temsilcisine dayanarak, Rus ve Rus yanlısı güçlerin Lisiçansk’a girdiğini ve çatışmaların kentsel alanlarda devam ettiğini bildirdi. Bu haber henüz doğrulanmadı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en büyük kara savaşı olan Ukrayna’daki savaş beşinci ayına girerken, Ukraynalı yetkililer Rusya’nın ülkenin batısı, kuzeyi ve güneyindeki kesimlere füzeler yağdırdığını belirtti.

Paylaşın

NATO: Ukrayna Savaşı Yıllarca Sürebilir

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ukrayna’daki savaşın yıllarca sürebileceğini ve Batı’nın Kiev’i bu süreçte desteklemeye hazır olması gerektiğini söyledi.

Stoltenberg savaşın maliyeti yüksek olsa da Moskova’nın hedeflerine ulaşmasının yaratacağı maliyetin çok daha büyük olduğunu vurguladı.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson da uzun sürecek bir çatışmaya hazırlanmak gerektiğini belirtti. Johnson gibi Stoltenberg de Ukrayna’ya daha fazla silah göndermenin Kiev’in zaferini daha olası kılacağının altını çizdi.

Alman Bild gazetesine konuşan Stoltenberg Ukrayna’ya verilecek daha modern silahların, büyük kısmı Rus işgali altında bulunan Donbas’ın geri alınması ihtimalini artıracağını söyledi.

Moskova bu bölgede son aylarda yavaş da olsa bir miktar ilerleme kaydetti.

Bugün İngiltere’de yayımlanan Sunday Times gazetesine yazan Başbakan Boris Johnson ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Ukrayna güçlerini vahşetle yok etmeye çalıştığı bir yıpratma savaşı” yürüttüğünü belirtti:

“Korkarım ki uzun sürecek bir savaşa hazırlanmamız gerekiyor. Zaman en hayati faktör. Her şey Ukrayna’nın kendi toprağını savunma gücünü, Rusya’nın saldırı kapasitesini yenilemesinden daha hızlı bir şekilde yenileyip yenileyemeyeceğine bağlı.”

Johnson Cuma günü Ukrayna’nın başkenti Kiev’e sürpriz bir ziyaret gerçekleştirmiş, Ukrayna ordusuna verilecek silah, ekipman, mühimmat ve eğitim desteğinin Rus ordusunun bunlara erişme hızından daha yüksek olduğunu söylemişti.

Daha fazla ağır silah ihtiyacı

Ukraynalı yetkililer de son günlerde daha fazla ağır silaha ihtiyaç duyduklarını vurgulayan açıklamalar yapmıştı.

Bugüne kadar Batı ülkeleri Ukrayna’ya çok sayıda silah göndermiş olsa da Ukraynalı yetkililer bunun etkin bir savunma için gerekenin sadece küçük bir kısmı olduğunu belirtiyor.

Rusya ise bu silah yardımlarını eleştiriyor ve işgalin gerekçesi olarak Ukrayna’nın NATO’ya katılma hedefini gösteriyor.

Geçen hafta BBC’ye konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “Özel bir askeri operasyon başlattık çünkü Batı’ya, Ukrayna’yı NATO’ya almanın bir suç olacağını anlatmanın başka bir yolu kalmamıştı” demişti.

Ukrayna NATO üyesi olmasa da birliğe katılma hedefini daha önce dile getirmişti. Benzer bir şekilde Kiev Avrupa Birliği’ne de katılmak istiyor.

Paylaşın

Avrupa Komisyonu’ndan Ukrayna Ve Moldova’ya ‘Aday Ülke’ Statüsü

Avrupa Komisyonu, Ukrayna’ya AB’ye üyelik yolunda adaylık statüsü verilmesi yönünde görüş bildirdi. AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, Ukraynalıların AB hayallerini savunmak için ‘canlarını feda etmeye hazır olduğunu’ söyledi.

Komisyon, aynı şekilde Moldova’ya da adaylık statüsü verilebileceği tavsiyesinde bulundu. Gürcistan’ın adaylık statüsü ise daha sonra yeniden değerlendirilecek.

Komisyonun kararı AB’nin büyük üye devletlerinden Almanya, Fransa ve İtalya liderlerinin Kiev’i ziyaretinin sonrasında alındı. Liderler ziyarette Kiev’in adaylık başvurusunu destekledikleri yönünde açıkça mesaj verdi.

Komisyon’un aldığı karar, uzun yıllar alacak üyelik sürecinin ilk adımını oluşturuyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Moldova’ya “önemli reformlar” gerçekleştirmesi koşuluyla AB adayı statüsü verilmesini tavsiye ettiğini söyledi.

Leyen, “ülke (Moldova) liderlerinin ekonomik reformlar ve yolsuzlukla mücadele konusundaki kararlılıklarını sürdürmeleri koşuluyla, adaylık için gerekli şartları karşılayabilecek potansiyele sahip olduğuna inanıyoruz” dedi.

Kararın resmileşmesi için 23-24 Haziran tarihlerinde düzenlenecek olan Avrupa Konseyi Zirvesi’nde liderler son sözü söyleyecek.

Ukrayna AB’ye aday ülke olmaya hazır mı?

AB’deki diplomatların verdiği kulis bilgilerine göre Birlik içindeki bazı ülkelerin Ukrayna’nın adaylığı konusunda kaygıları var. Bunun en önemli nedenlerinden biri egemenlik konusundaki sorunlarını çözmeyen bir ülkenin AB’ye giremeyecek olması. Bu sorun Rusya’nın Kırım’ı ilhak ettiği ve Ukrayna’nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçılarla çatışmaların başladığı 2014 yılından bu yana devam ediyor.

Aslında egemenlik konusundaki sorun adaylık statüsünden çok Birliğe fiili katılım sırasında önemli hale gelecek. AB diplomatlarına göre İsveç’in de aralarında bulunduğu bazı ülkelerin Ukrayna’nın AB’ye üyelik için gerekli olan hukuk standartlarına uzak olduğu yönünde de çekinceleri var.

Ukrayna’nın Birliğe girmesi neleri değiştirir?

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron AB’nin başka ülkeleri Birliğe kabul etmeden önce kendisini reformdan geçirmek zorunda olduğunu söylemişti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da AB’nin 27 üyesinin onayının alınması zorunluluğunun ortadan kaldırılması gerektiği görüşünde.

Yaklaşık 40 milyon nüfusa sahip Ukrayna gibi büyük bir ülkenin Birliğe alınmasının önemli sonuçları olacak. Örneğin Brüksel’in Ukrayna’ya ciddi mali kaynak ayırması gerekecek. Ukrayna AB’ye girerse Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) oy dengeleri de değişecek.

Adaylık statüsü ne anlama geliyor?

AB’ye adaylık statüsünün verilmesi, üyelik yolundaki merdivenin ilk basamağı anlamına geliyor. Bu da müzakerelere başlanmasından aday ülke ile AB arasında yeni başlıkların açılmasına kadar uzun bir süreci kapsıyor. Her adım için de Birliğin 27 üyesinin onayı gerekiyor.

Birçok ülke uzun yıllardır Birliğe aday. Örneğin Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci 1999 yılından bu yana sürüyor. Sırbistan 2012, Kuzey Makedonya 2005 ve Karadağ 2010 yılından bu yana AB üyelik için bekliyor. Bu durum adaylık statüsünün tek başına AB’ye üye olmanın garantisi olmadığını gösteriyor. Örneğin Türkiye ile çok sayıda müzakere başlığı açılmasına rağmen AB’ye üyeliğine halihazırda ihtimal verilmiyor.

Ukrayna’ya dair kaygılar ciddiye alınabilir mi?

Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı’ndan (SWP) Avrupa uzmanı Nicolai von Ondarza Ukrayna’ya “AB’ye aday ülke statüsü” verilmesinin bazı yükümlülüklere bağlanabileceğini söylüyor. Von Ondarza örneğin hukuk devleti kaygısının dikkate alınabileceğini ancak diğer yandan Ukrayna’ya AB ailesine ait olacağı sinyalinin de verilebileceğini belirtiyor.

Moldova’nın AB’ye üyelik şansı var mı?

Ukrayna’nın yanı sıra eski Sovyetler Birliği üyesi iki ülke; Moldova ve Gürcistan da AB’ye üye olmak istiyor. AB Komisyonu, sadece Moldova için aday ülke statüsü verilmesi tavsiyesinde bulundu. Almanya Başbakanı Olaf Scholz Kiev ziyaretinde Moldova’ya adaylık statüsü verilmesi gerektiğini dile getirmişti.

Ancak bu konu 27 üye ülke içinde oldukça tartışmalara neden oluyor. Scholz Ukrayna’nın hızlıca AB üyesi olması yönündeki çağrılar dile getirildiğinde, halihazırda altı Balkan ülkesine adaylık statüsü verildiğini hatırlatmıştı.

Almanya Başbakanı AB üyesi ülkelere, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile somut müzakerelere başlanması çağrısında bulunuyor. Başlangıçta Fransa ve Hollanda, şu sıralar ise Bulgaristan buna karşı çıkıyor. Alman hükümeti ise Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile üyelik görüşmelerinde artık bir adım sonrasına geçilmesi gerektiğini belirtiyor.

Paylaşın

Rusya’nın Enerji Gelirleri Yaptırımlara Rağmen Arttı

Rusya’nın enerji ihracatından elde ettiği gelir, ham petrol ve akaryakıt fiyatlarının küresel çapta artmasıyla, Ukrayna işgaline tepki olarak Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlara rağmen artış gösterdi.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre Rusya’nın ham petrol ihracat hacmi, Mayıs ayında Nisan ayına göre değişmeyerek günde 5,4 milyon varil olarak gerçekleşti. Ancak rafineri ürünlerinde ihracat günde 2,4 milyon varile geriledi. Bu da günlük 155 bin varillik azalmaya tekabül ediyor.

Merkezi Paris’te bulunan IEA’nın ilgili açıklamasında, “Küresel bazda ham petrol ve petrol ürünlerinin fiyatlarında yaşanan artış sonucu Rusya’nın petrol ihracatından elde ettiği gelir Mayıs ayında, bir önceki aya göre 1,7 milyar dolar artarak yaklaşık 20 milyar dolara yükseldi” ifadesi kullanıldı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB), Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya saldırmasının ardından Rus petrolünün ithalatına yasak getirme konusunda uzlaşmıştı. Ancak bu karara rağmen Mayıs ayında Rus petrol ve petrol ürünleri ihracatının yüzde 43’ünün gerçekleştiği AB, hala Moskova’nın bu alanda en çok satış yaptığı müşterisi konumunda bulunuyor. AB’yi, toplam Rus petrol ve petrol ürünlerinin dörtte birinden biraz daha fazlasını ithal eden Çin Halk Cumhuriyeti izliyor.

ABD: Moskova’nın petrol gelirlerini azaltmanın yollarını bulmalıyız

ABD Maliye Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo, Salı günü yaptığı açıklamada, Rusya’nın azalan petrol ihracatına rağmen elde ettiği kârın muhtemelen arttığını belirterek, ülkesi ile müttefiklerinin, Moskova’nın petrol gelirlerini azaltmanın yollarını bulması gerektiğini ifade etmiş; bunun da fiyatlara bir sınırlama getirerek mümkün olabileceğini vurgulamıştı.

ABD Senatosu’nun Ödenekler Alt Komisyonu’nda konuşan Adeyemo, “Rusya’nın gelirlerini azaltmak için bir takım seçenekler var. Tavan fiyat uygulaması getirmek gibi” söyleminde bulunmuş, bunun da ABD’nin ortakları ve müttefikleri ile iş birliği içinde hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulamıştı.

Paylaşın

Ukrayna Saflarında 55 Ülkeden Savaşçı Yer Alıyor

Ukrayna’nın Rusya’ya karşı verdiği savaşta Ukrayna saflarında yaklaşık 55 ülkeden savaşçının çatışmalara katıldığı bildirildi. Ukrayna Uluslararası Lejyonu’na katılmak isteyenlere yönelik internette açılan, bilgilendirme ve başvuru sayfasında Türkiye’nin bulunmaması dikkat çekiyor.

Alman haber ajansı dpa’nın ilgili sorusuna yanıt veren Ukrayna’daki Uluslararası Lejyon sözcülüğü, “Alman lejyonerlerin de burada olduğunu doğrulayabilir ancak net rakamlar hakkında yorum yapamayız” ifadesini kullandı.

Ukrayna devletine bağlı kamusal bir kurum olan Uluslararası Lejyon, Haziran ayı başında yaptığı açıklamada, Rusya’nın Ukrayna topraklarına girmesi ile başlayan savaşta bir Almanın hayatını kaybettiğini duyurmuştu. Daha önce yapılan bir açıklamada ise, yabancı savaşçılar içinde en kalabalık iki grubu Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere vatandaşlarının oluşturduğu, bunları Polonyalılar ile Kanadalıların takip ettiği bilgisi aktarılmıştı.

“Paralı asker değil gönüllü savaşçılar”

Yabancı savaşçılar içinde Ukrayna adına silahlı mücadeleye katılanlar içinde ayrıca Brezilyalılar, Avustralyalılar, Güney Koreliler, Baltık ülkeleri vatandaşları ve başta Finlandiya olmak üzere çok sayıda Kuzey Avrupa ülkesi vatandaşı olduğu bildiriliyor.

Uluslararası Lejyon’un sözcüsü Damien Magrou, söz konusu yabancı savaşçıların paralı askerler olmadığını; Ukrayna’ya gönüllü olarak gelenlerin, Ukrayna ordusunun bir parçası olduğunu dile getirdi.

Söz konusu lejyonun giderlerinin Ukrayna Savunma Bakanlığı bütçesinden karşılandığını vurgulayan Magrou, “Bu, barınma, maaş, silah ve cephane gibi tüm giderleri kapsıyor” dedi. Batı ülkelerinden bazı sponsorların da Lejyon’u mali olarak desteklediğini belirten Magrou, “Para çok farklı yönlerden geliyor ve sadece askerlerimizin teçhizatı için kullanılıyor” dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de, daha önce tüm dünyadaki gönüllülere, Rus ordusuna karşı savaşa katılma çağrısında bulunmuştu.

Rusya: Paralı askerleri özellikle hedefimize alıyoruz

Rus askeri birimlerinden yapılan açıklamalarda da sık sık, “paralı askerlerin imhası”ndan söz ediliyor. Moskova, bugüne dek Ukrayna adına savaşan binlerce yabancının öldürüldüğünü ve bunun yanında çok sayıda yabancının da esir alındığını duyurdu.

Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü Igor Konaşenkov, daha önce sık sık, yabancı askerlerin özellikle hedef alındığını dile getirmişti. Konaşenkov, Mart ayında yaptığı açıklamada, “Bir dizi Batılı ülke, devlet bazında vatandaşlarının, Ukrayna‘nın paralı askerleri olarak Rus güçlerine karşı düşmanlıklarda bulunmasını destekliyor” demişti.

Ancak Rusya da, kendi saflarına yabancıların katılacağını duyurmuş ve bunların arasında Suriye’den deneyimli savaşçıların olacağını bildirmişti.

Türkiye listede yer almıyor

Bu arada Ukrayna Uluslararası Lejyonu’na katılmak isteyenlere yönelik internette açılan, bilgilendirme ve başvuru sayfasında 60 ülkenin vatandaşına yönlendirici bilgiler sunuluyor. Başvuracaklarda muharebe deneyimi aranırken vize muafiyeti ve tüm masrafların karşılanması gibi olanaklar sunuluyor.

Ukrayna diplomatik temsilcilikleri üzerinden başvuru yapılabilecek ülkeler arasında pek çok Batılı ülkenin yanı sıra Irak, Peru, İsrail, Küba, Güney Kore, Vietnam, Hindistan gibi ülkeler yer alırken Türkiye’nin listede bulunmaması dikkat çekiyor.

Paylaşın

Uluslararası Af Örgütü: Rusya Ukrayna’da Savaş Suçu İşliyor

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali dördüncü ayına yaklaşırken Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) Rusya’yı Ukrayna’da savaş suçu işlemekle suçladı. Örgüt, Rusya’nın uluslararası anlaşmalarla yasaklanan misket bombasını Ukrayna’da sivllere karşı kullandığını tespit ettiklerini duyurdu.

Ukrayna’nın ikinci büyük şehri Harkiv’e dair raporunda kuruluş “Harkiv’daki yerleşim bölgelerinin tekrarlanan bombardımanı, ayrım gözetmeksizin yüzlerce sivilin ölümüne ve yaralanmasına neden olan saldırılardır ve bu nedenle savaş suçu teşkil eder” ifadelerini kullandı.

Af Örgütü, bu durumun hem mühimmat kullanılarak yapılan saldırılar hem de diğer güdümsüz roketler ve top mermileri kullanılarak gerçekleştirilen saldırılar için geçerli olduğunu belirtti.

Raporda “Sürekli olarak çok sayıda sivil zayiata yol açtığının bilincinde olarak, nüfusun yoğun olduğu sivil bölgelerde bu tür patlayıcı silahların sürekli kullanımı, saldırıların sivil halkı hedef alması anlamına bile gelebilir” denildi.

Uluslararası Af Örgütü, Harkiv’da Rus güçlerin uluslararası anlaşmalar kapsamında kullanılması yasak olan 9N210 ve 9N235 tipi misket bombaları ve parça tesirli mühimmatı defalarca kullandığına dair kanıtlar bulunduğunu belirtti.

Misket bombaları havada düzinelerce bomba ya da el bombası salarak onları ayrım gözetmeksizin yüzlerce metrekareye saçıyor. Bu tür bombalar dünyadaki çoğu ülkede yasa dışı olarak kabul ediliyor. Bu silahların kullanılmasını yasaklayan uluslararası anlaşmanın altında 120’den fazla ülkenin imzası var. Ancak Rusya ve Ukrayna bu sözleşmeyi imzalamadı.

“Herkes her an ölebilir”

“Herkes her an ölebilir” başlığını taşıyan raporda, Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya yönelik saldırıların ilk gününden itibaren Harkiv’da sivilleri hedef almaya başladığını belirtiliyor.

Raporda, Rusya’nın sivilleri gıda ya da ilaç için alışveriş yaptıkları sırada, yardım sırası beklerken, parkta ya da mezarlıkta hedef gözetmeksizin yapılan saldırılarda öldürdüğü belirtildi. Harkiv’un askeri yönetimi Af Örgütü’ne saldırılarda 606 sivilin öldürüldüğünü ve bin 248’inin de yaralandığını açıkladı. Af Örgütü incelemesinde, en az 62 sivilin öldüğü, 196’sının yaralandığı 41 patlamayı ele aldı.

Ukrayna, savaşın başlamasından bu yana 12 binden fazla savaş suçu soruşturması başlattığını açıkladı.

Paylaşın