Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 136. günü geride kalırken, ”İsrail’i işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının” ele alınacağı duruşmalar Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) başlıyor.
Duruşmalar, İsrail’in yine UAD’de soykırım sözleşmesini ihlali nedeniyle yargılandığı davadan farklı. Danışma görüşü, diğer davadan farklı olarak, iki devletin karşı karşıya geldiği bir dava niteliği taşımıyor. Danışma görüşleri her ne kadar bağlayıcı olmasa da UAD’nin o mesele hakkındaki görüşünü yansıtması bakımından önem taşıyor.
Uluslararası Adalet Divanı’nın görevleri arasında ilk olarak devletler arasında ortaya çıkan hukuki ihtilafları, uluslararası hukuka uygun şekilde çözmek, ikinci olarak da kendisine yönlendirilen hukuki konularda danışma görüşü bildirmek bulunuyor.
Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD), ”İsrail’i işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının” ele alınacağı duruşmalar başlıyor.
VOA Türkçe’nin aktardığına göre; Birleşmiş Milletler’in en üst mahkemesi olan UAD’de Hollanda’nın Lahey şehrinde görülecek duruşmaların ilkinde, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki konuşacak.
BM Genel Kurulu 2022 yılında, mahkemeden işgal konusunda tavsiye niteliğinde ya da bağlayıcı olmayan bir görüş istemişti.
BM Genel Kurulu, “Dünya Mahkemesi” olarak da bilinen UAD’den ikinci kez işgal altındaki Filistin topraklarıyla ilgili görüş talep ediyor. Temmuz 2004’te mahkeme, İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği duvarın uluslararası hukuku ihlal ettiğine ve yıkılması gerektiğine karar vermişti.
Duruşmaların 26 Şubat’a kadar sürmesi ve bu tarihten sonra yargıçların birkaç ay içerisinde tavsiye niteliğinde bir görüş bildirmeleri bekleniyor.
ABD, Çin, Rusya, Güney Afrika ve Mısır’ın da katılması beklenen duruşmaların son günü olan 26 Şubat’ta ise Türkiye bir sunum yapacak. İsrail ise, yazılı gözlemlerini göndermesine rağmen Lahey’de bulunmayacak.
İsrail geçmişte benzer tavsiye kararlarını görmezden gelmiş olsa da, devam eden İsrail-Hamas çatışmaları ve Gazze’den yaşanan sivil ölümler nedeniyle açıklanacak görüşün İsrail üzerindeki baskıya arttırabileceği yorumları yapılıyor.
Bugün başlayan duruşmalar, İsrail’in yine UAD’de soykırım sözleşmesini ihlali nedeniyle yargılandığı davadan farklı. Danışma görüşü, diğer davadan farklı olarak, iki devletin karşı karşıya geldiği bir dava niteliği taşımıyor.
Birleşmiş Milletlerin temel yargı organı Uluslararası Adalet Divanı’nın görevleri arasında ilk olarak devletler arasında ortaya çıkan hukuki ihtilafları, uluslararası hukuka uygun şekilde çözmek, ikinci olarak da kendisine yönlendirilen hukuki konularda danışma görüşü bildirmek bulunuyor.
BM organları ve faaliyet alanlarıyla ilgili olması şartıyla BM yetkili kuruşları uluslararası hukuka ilişkin konu hakkında UAD’den danışma görüşü isteyebiliyor. Devletler şse, Divan’dan danışma görüşü isteyemiyor.
UAD bu meselede İsrail’in, işgal ettiği Filistin’deki politikaları ve uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin bağlayıcı olmayan danışma görüşü verecek. Danışma görüşleri her ne kadar bağlayıcı olmasa da UAD’nin o mesele hakkındaki görüşünü yansıtması bakımından önem taşıyor.
Yöneltilen sorular
BM Genel Kurulu 30 Aralık 2022 tarihli kararında UAD’den, Divan Statüsü’nün 65’inci maddesine dayanarak 1967’deki savaştan bu yana İsrail’in Filistin’deki işgalinin hukukiliğine ilişkin iki soru yöneltti.
BM Genel Kurulu’nun UAD’den talep ettiği sorular şu şekilde:
“1- İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967’den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs’ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?
2- İsrail’in, ilk soruda belirtilen uygulamaları, işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu durumun tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?”
Hamas’ın kontrolündeki Gazze’deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde çoğu çocuk ve kadın yaklaşık 29 bin Filistinli öldü. Hamas’ın 7 Ekim’deki İsrail saldırılarında ise 1200 kişi ölmüş, 200’den fazla kişi de rehin alınmıştı.
İsrail 1967 savaşında Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’ü işgal etmişti. İsrail 2005 yılında Gazze’den çekilmiş ancak komşu Mısır ile birlikte Gazze’nin sınırlarını kontrol etmeye devam etmişti.