Gaziantep: Tuz Hanı

Tuz Hanı; Gaziantep’in Şahinbey İlçesi, Tuz Hanı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Herhangi bir inşa kitabesi veya vakfiyesi mevcut olmayan tuz hanın, ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Fakat eserin adı, hicri 11. Yüzyıla ait antep şer’i mahkeme sicilleri’nde ve antep’e ilk kez 1648 yılında gelen evliya çelebi seyahatnamesi’nde geçmektedir.

Bu nedenle, tuz hanının 16.yüzyılın sonlarında inşa edildiği düşünülmektedir.Yapı, osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu, iki katlı hanlar grubuna girmektedir. Hanın işlevine uygun olarak, zemin kattaki mekanlar depo, ahır ve dükkan olarak, üst katta yer alan odalar ise yolcuların konaklaması amacıyla yapılmıştır.

Hanın caddeye bakan cephesinde, doğrudan caddeye açılan dükkanlar bulunmaktadır. Hanın ikinci katı, avluyu dört taraftan kuşatan revaklardan ve bunların arkasına yerleştirilen odalardan meydana gelmektedir.

Hanın kuzeybatı köşesinde geniş bir alanı kaplayan ve yüksek kahve adıyla meşhur kahvehane bulunmaktadır. Han oldukça sade olup yalnızca kuzey cümle kapısı siyah-beyaz taşlardan oluşturulmuştur. Hanın giriş kapısı dışındaki kısımlarda sarımtırak renkte küfeki kesme taşı görülmektedir.

Paylaşın

Adana: Tuz Hanı

Adana, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Tuz Hanı; Adana’nın Seyhan İlçesi, Ulucami Mahallesi, 7. Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

1947’de Halil Bey zamanında yaptırılmıştır. Ramazanoğulları ailesinin oturduğu erkeklerin toplandığı ve resmi işlerin yapıldığı Beylik Sarayı’nın selamlık bölümüdür. Düzgün kesme taşla iki katlı olarak yapılmasına ve pek çok defa onarılmasına rağmen günümüzde sadece kuzeydeki hamamın bazı bölümleri ile kare planlı küçük mescid mevcuttur.

Hamamın üstü sivri bir kubbeyle örtülmüştür.Hamamın sadece soyunmalığını bazı kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir. Yapının ayakta kalabilen kısmı ile güneyde yer alan küçük bir bölümü Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce kiraya verilmiştir. Arasında tek katlı dükkanlardan oluşan ve Vakıflar Çarşısı Tuz Hanı adı verilen bir çarşı bulunmaktadır.

Adana’nın Kısa Tarihi

Adana’nın tarihi, Hititler dönemine kadar uzanmaktadır. MÖ 18. yüzyılda Hitit İmparatorluğu’nun bir parçası olan Adana, daha sonra Asur, Pers ve Makedonya İmparatorluğu gibi farklı medeniyetler tarafından kontrol edildi ve MÖ 333’te Büyük İskender’in Pers İmparatorluğu’nu yenmesiyle Adana, Makedonya Krallığı’nın bir parçası oldu.

Roma ve Bizans Dönemi: MÖ 64’te Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilen Adana, önemli bir Roma eyaleti olan Kilikya’nın başkenti oldu. Roma döneminde Adana, önemli bir ticaret merkezi haline geldi ve zenginleşti. Ancak, 5. yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nun doğu sınırlarını savunan şehir, Pers İmparatorluğu tarafından ele geçirildi ve 7. yüzyılda Müslümanlar tarafından fethedildi.

7. yüzyılda Arap Müslümanlar tarafından fethedilen Adana, daha sonra Abbasiler, Emeviler ve Selçuklular gibi farklı İslam devletlerinin yönetimine girdi. Selçuklular döneminde, şehir önemli bir ekonomik merkez olarak gelişti ve kültürel açıdan da zenginleşti. 12. yüzyılda ise Haçlı seferleri sırasında Adana, Haçlılar tarafından işgal edildi, ancak daha sonra tekrar Selçuklu hâkimiyetine geçti.

1517’de Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine giren Adana, bu dönemde de önemini sürdürdü ve Osmanlılar döneminde Adana, tarım ve ticaret alanında büyük bir gelişme kaydetti. 19. yüzyılda ise şehir, modernleşme sürecine paralel olarak Avrupa etkilerini hissetmeye başladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ise Adana, birçok etnik ve siyasi olaya tanıklık etti.

1920’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Adana, modern Türk devletinin bir parçası oldu. Cumhuriyet döneminde Adana, ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan önemli gelişmeler kaydetti. 1920’lerde başlayan tarım reformlarıyla Adana, modern tarım tekniklerine geçti ve tarım sektörü önemli bir ekonomik faaliyet haline geldi. Şehirdeki sanayi, ticaret ve ulaşım da hızla gelişti. Adana, Türkiye’nin önemli bir sanayi merkezi haline geldi ve birçok fabrika ve işletme burada faaliyet göstermeye başladı.

Ayrıca, Adana’nın kültürel ve sosyal hayatı da Cumhuriyet dönemiyle birlikte ivme kazandı. Şehirde, modern eğitim kurumları, kültürel etkinlikler ve sanat faaliyetleri arttı. Adana, üniversite ve araştırma merkezleri açısından da gelişti ve birçok bilim insanı, yazar, şair ve sanatçı burada yetişti.

Günümüzde Adana, Türkiye’nin önemli şehirlerinden biridir. Ekonomik, ticari, kültürel ve sosyal açıdan canlı bir şehir olan Adana, aynı zamanda turistik potansiyeli de yüksek bir yerdir. Çeşitli tarihi ve kültürel mekanları, festivalleri, doğal güzellikleri ve gastronomik zenginlikleriyle ziyaretçileri çekmektedir.

Paylaşın

Gaziantep’in Tarihi ‘Hanları’

Anadolu’nun ilk yerleşim merkezlerinden biri olan, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Gaziantep, tarihin her döneminde kültür ve ticaret merkezi olma özelliğiyle ön plana çıkmıştır.

Gaziantep’te bulunan tarihi hanlarda, kentin bir ticaret merkezi olduğunun göstergesidir. Gaziantep’te vaktiyle 31 Han vardı. Bunlardan bir kısmı yıkılarak yok olmuş, bir kısmı ise mimari yönden değişikliğe uğrayarak varlıklarını devam ettirmektedir.

XIV. ve XV. yüzyıllarda yapılıp günümüzde eski fonksiyonlarını kısmen veya tamamen sürdüren, hanlar şunlardır: Şıra Hanı, Tuz Hanı, Paşa Hanı (Lala Mustafa Paşa Hanı) Mecidiye Hanı, Emir Ali Hanı, Anadolu Hanı, Kürkçü Hanı, Belediye Hanı, Elbeyli Hanı, Yeni Yüzükçü Hanı, Tütün Hanı, Hacı Ömer Hanı, Büdeyri Hanı, Millet Hanı ve Yeni Han’dır.

Anadolu Hanı

Hanın ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber 19. Yüzyılın başlarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Osmanlı han mimarisi içinde iki avlulu, iki katlı hanlar grubuna girmektedir. Yapı “yolcu hanı” olarak inşa edilmiş olup, zemin katındaki mekanlar depo ve ahır olarak, üst katlarda yer alan odalar ise yolcuların konaklaması amacıyla yapılmıştır. Doğu-batı istikametinde uzanan yapıda görülen plan tipi diğer hanlarda uygulanmamıştır. Hanın, çarpık plandaki birinci avlusu iki yönden, yine çarpık şekildeki ikinci avlusu da üç yönden çeşitli ebat ve şekillerdeki mekanlarla çevrelenmiştir. Oldukça sade inşa edilen han, 1985 yılında vakıflar bölge müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Bayaz Han

Bir tütün tüccarı olan, o dönemde Gaziantep’in Hasankeyf tütününü kendine ait olan deve kervanı ile Mısır’a ihraç eden Bayaz Ahmet Ağa, Bayazhan’ı ortağı ile birlikte, Halepli mimar ve taş ustalarına yaptırmıştır. Yapımına 1905 yılında başlayıp 1909 yılında tamamlanmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrası İngilizler Antep’i işgal ettiklerinde, Bayazhan’ı karargâh olarak kullanmışlardır. Hanın bir bölümü ise Antep savunması yıllarında hapishane olarak kullanılmıştır. Gaziantep’te ilk sinema filmi Bayazhan’ın büyük salonunda gösterilmiştir. TOKİ tarafından ihale edilen hanın restorasyonuna, Şubat 2007 tarihinde başlanılmış ve restorasyon çalışmaları tamamlanmıştır. Bayaz Ahmet Efendi tarafından yaptırılmış olan Bayaz Han’ın mülkiyeti 2005 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından alınmıştır.
.
Budeyri Hanı
Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen hanın, 1900′lü yılların başlarında yapıldığı düşünülmektedir. Osmanlı han mimari tipolojisi içinde iki katlı, tek avlulu hanlar grubuna girmektedir. Klasik Osmanlı hanlarından ayrılan bazı yönleri vardır ki; mekanlar avluyu dört taraftan kuşatmayıp, sadece güney ve kuzeyden çevrelemektedir. Güney tarafta yer alan mekanlar tek katlı, kuzey taraftakiler ise iki katlı olarak inşa edilmiştir. Aynı şekilde plan tipi de diğer hanlarda görülmemektedir. Kuzey kanadının alt katındaki mekanlar avlu ile irtibatı bulunmayan ve caddeye açılan dükkanlardan ibarettir. Üst kat ise bir revakın arkasına yerleştirilen yolcu odaları şeklinde tanzim edilmiştir. Güney kanatta avluya açılan 15 mekan yer almaktadır. Hanın ahır kısmı her biri üç sıra halinde doğu batı istikametinde yedişer ayak üzerine oturtulan çapraz tonozlu otuz iki hacimden meydana gelmektedir. Yemiş (maarif) hanı, belediye hanının restorasyon programı dahilinde ele alınarak 2004 yılında restore edilmiştir.

Buğday Hanı

Gaziantep’in buğday arasası semtinde bulunan hanın kesin yapılış tarihi bilinmemektedir. İlkolarak Mustafa Ağa tarafından 1640 yılında tekkeye gelir temin etmek amacıyla yaptırılmıştır. Ancak bu yapı yangınlarla tamamen yok olmuştur. Bugünkü yapının mimari üslubuna bakarak 19.yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. İki avlulu,iki katlı bir handır. Osmanlı mimarisinin tipik örneklerindendir. Bir rivayete göre ise 1892 yılında Muhsinzade Hacı Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. İlk yapıldığında tek katlı yapıldığı ve daha sonraları 2. Katın ilave edildiği zannedilmektedir. 1985 yılında onarılmış ve üst katı kısmen yeniden yapılmıştır.Sade bir yapıdır. Beyaz kesme taştan inşa edilmiştir. İlk yapılışında önden ve arkadan açık, kapısız olarak inşa edilmiştir. Kuzey cephesinde, sokağa bakan dükkânlar bulunur. Eser bugün yöresel gıda ürünlerinin satıldığı han olarak kullanılmaktadır. 2007 yılı içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu yapılmıştır.

Gümrük Hanı

Şekeroğlu Mahallesi Gümrük Caddesi No:14 adresinde bulunan han geçmişte yolcu hanı olarak kullanılmıştır. Yöre insanının tarihsel süreçte uğraşı olan gümüşçülük, bakır işlemeciliği, kilimcilik, yemeni yapımı, sedefkârlık, aba dokumacılığı, kutnu ve alaca dokumacılığı, ahşap oyma ve ağaç işleri, mozaik yapımı, tespih yapımı ve Gaziantepli hanımlar tarafından yapılan Antep İşi El İşlemesi gibi meslekler yok olmaya ya da özel turistik amaçlı ürünler yapılarak kısıtlı alanlara sıkışmışlardır. Şahinbey Belediyesi kaybolmaya yüz tutmuş bu el sanatlarını gelecek nesillere aktarmak,tanıtmak ve bu el sanatları ile uğraşanlara satış merkezi olacak şekilde Tarihi Gümrük Hanı’nı restore ettirmiş ve gelecek nesillere aktarma amacı ile “Yaşayan Müze Tarihi Gümrük Hanı” olarak Uzun Çarşı’daki asırlık binayı hizmete açmıştır.

Güven Han

Osmanlı Han Mimarisi içerisinde iki katlı tek avlulu hanlar gurubuna girer orijinalde L planlı olup 19.yy da yapıldığı sanılmaktadır. Orijinalde yolcu hanı olarak yapılmıştır alt katında dükkan,depo,ahır üst katında ise konaklama mekanları yer almaktadır.sonraki eklemelerle özgün yapısı bozulmuştur.Günümüzde dükkan ve depo olarak kullanılmaktadır.

Kumru Hanı

Yapı, Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu üç katlı hanlar grubuna girer. Yapınıncümle kapısında, 1885 tarihli olan Belediye Hanı’nın batı ve kuzey taç kapıları ile büyük bir benzerlik görülmektedir. Bunungibi çevre verilerine dayanarak,yapının 19. Yüzyıl sonlarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Yol ve arsa durumuna göre planlanan han, iki bölüm halinde inşa edilmiştir. Avlunun doğu yönünde yer alan kısım iki katlı, batı tarafının tamamını ve güney kısmını da yarısını kaplayan ve “L” şekline yakın bir plan gösteren bölüm ise üç katlı olarak yapılmıştır. Avlunun kuzey tarafında ise arsanın yetersiz olması sebebiyle hiçbir mekâna yer verilmemiştir. Ayrıca güney cephede de hana girişi sağlayan cümle kapısı ile tek katlı dükkânlar bulunur.

Kürkçü Hanı

Arasa’da yer alan iki katlı 120 yıllık bir han olan Kürkçü Hanı, 2009 yılı sonu itibari ile restore edilmeye başlamıştır. Gaziantep hanları arasından zengin giriş kapısı ile ayrılmaktadır. Memluklu ve Zenği üslubunu yansıtan giriş kapısının siyah ve beyaz taşlardan güneş ışıklarını andıracak biçimde yapılmış olması oldukça ilginçtir. Ayrıca girişin üzerine taş konsollar yerleştirilmiştir. Bunların üzerine de vazoyu andıran sekiz parça taş yan yana dizilmiş ve böylece görkemli bir görünüm ortaya çıkmıştır.Kitabesinde 1890 yılında inşa edildiği yazar. Sonradan yapılan tamiratlarla günümüze sağlam olarak gelmiştir. Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu, iki katlı hanlar grubuna girer. Zemin katta dükkân, depo ve ahırlar, üst katta yolcuların konaklaması için yapılmış odalar bulunur. Avlu geçidinin doğu-batı yönünde uzanan sivri beşik tonozunun orta kısmında, hafif kabartma olarak yapılmış altı kollu yıldız motifi vardır.

Millet Hanı

Sadrazam lala Mustafa Paşa tarafından 1571 – 1572 yılında yaptırılmıştır. Başlangıcı karanlık bedesten (bedesten-i atık) olarak yapılmış zamanla ilavelerle bugünkü şeklini̇ almıştır. Han tipik bir Osmanlı kervan sarayı niteliğindedir. ortada 18mt X 24mt ebatlı avlu zemin katinin güneyinde ahir; diğer kesimlerde tüccar odaları, 1.katta ise istirahat ve gece konaklama odaları mevcuttur. karanlık bedesten belediye tarafından yıktırıldığında, hanin doğusunda ve karanlık bedestene de hizmet eden dükkanlar yıkılmış ve ayrıca Antep harbinde top mermilerinin vermiş olduğu tahribat hani kısmen harabe bir hale getirmiştir. metruk bu hal devam ederken hanı 1996 yılında satın alan Mustafa Geylani̇ tarafından 2001 senesinde onarımı yaptırılarak iki yıl süren onarım çalışmaları sonrasında bu şeklini̇ almıştır. Han önceleri̇ kervansaray olarak kullanılmış; 19.yy ortalarından itibaren Antep’e mahsus kutnu kumaşı imalatı ve satış yeri̇, Antep harbinde mermi ve silah yapım imalathanesi̇ olarak da kullanılmıştır. Ayrıca güneyindeki bölümünün bir kısmında zeytinyağı imalat hanesi̇ (masmana) faaliyet göstermiştir. Hanın bugün mevcut iş yerlerinde Antep’e ait unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarını icra eden ustalar gerek yaptıklarıyla gerek verdikleri̇ kurslarla hizmetlerine devam ediyor. Antep’ in ticari faaliyetlerinden olan dericilik zanaatı da handaki yerini̇ almış ve bu zanaatla uğraşan Ayd-i̇ Baba gibi büyük bir zatin da burada bulunmasına vesile olmuştur. Ayd-i̇ Baba’nın zatına yaşantısına ve fikirlerine hürmeten halkımızın tanıması gayesi̇ ile hanin avluda bulunan havuzuna dervişane figürü nakşedilmiştir. Elde keşkül,pejmürde kıyafet, rindane duruş ve başta bulunan derviş külahı her şeyi̇ çok iyi ifade etmektedir.

Pürsefa Hanı

Gaziantep Mevlevihanesinin karşısında yer alan Pürsefa Hanın kapısındaki kitabede, yapım tarihi olarak 1887 yılı yazıyor. Ancak han, bu tarihten önce 2 defa yanmış. İlk inşa tarihinin 400 yıl önce olduğu tahmin ediliyor. Tarih boyunca, konaklama ve sabun imalâthânesi gibi çeşitli amaçlar için kullanılan han, 2008 yılında restore edilerek Gaziantep’e kazandırılmış. Günümüzde turistik eşya satan dükkânlar, lokanta, kafeterya ve tatlıcı dükkânlarının yer aldığı bir turistik mekân olarak hizmet veriyor.

Sabuncu Hanı

Kara hacı Sokağı’nda bulunan yapıdan, Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bahsedilmektedir. Hangi tarihlerde kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Büyük bölümü yıkılmış olan yapının, 3 katlı tek avlulu bir han olduğu ve Gaziantep Savunması sırasında kullanılan bir yapı olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir. Eyvanlı bölümlerinin kalıntıları ve merdivenle çıkılan ikinci katının bir bölümü bulunmaktadır.

Şeker Hanı

Arasta Çarşısı’nda bulunan Şeker Hanı’nın ne zaman yapıldığı konusunda yeterli bilgiler bulunmamaktadır. Bununla beraber, Şer’i Mahkeme sicillerindeki kayıtlara göre 16. Yüzyıl’da bu hanın bulunduğu anlaşılmaktadır. Oldukça düzgün kesme taştan yapılan han, iki katlı hanlar gurubundandır. Hanın oldukça gösterişli bir giriş portalı bulunmaktadır. Hanın odaları ortadaki bir avlunun etrafında sıralanmışlardır. Bu avlu çevresindeki odaların önünde revaklar ve üst katın revaklarını taşıyan direkler vardır.

Şire Han

Han, 1885/1886 yıllarında Halep valisi Cemil bey’in emriyle kaymakam Rüstem bey ve belediye reisi mustafa ağa tarafından belediyenin imkanları ile yaptırılmıştır. Hanın mimarı Kirkor, nakkâşı ise ali efendi’nin oğlu Abbas’tır. Yapı tek avlulu, iki katlı Osmanlı hanları grubuna girmektedir. Klasik Osmanlı han mimarisinin birçok özelliklerini üzerinde taşıyan eser, dikdörtgen planlıdır. Yapı, ‘yolcu ve iş hanı’ olarak inşa edilmiştir. Zemin kattaki mekanlar dükkan, depo ve ahır olarak, üst katta bulunan odalar ise yolcuların ikamet etmesi için yapılmıştır. Avlu, dört taraftan mekanlarla çevrelenmiş olup, güney kısımdaki hacimlerin arkasında doğu-batı yönünde iki sahın halinde uzanan ahır bölümü yer almaktadır. Avlunun ortasında ilk yapıldığı dönemlerde hanın su ihtiyacını karşılamak amacıyla bir kuyu bulunmaktayken, daha sonra bu kuyu kapatılarak avlu zemininden iki basamak aşağıya inilerek ulaşılan şadırvan yapılmıştır. Hanın üst katı doğu, batı ve kuzey taraftan kuşatan revaklarla çevrelenmiştir.

Tuz Hanı

Herhangi bir inşa kitabesi veya vakfiyesi mevcut olmayan tuz hanın, ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Fakat eserin adı, hicri 11. Yüzyıla ait Antep şer’i mahkeme sicilleri’nde ve antep’e ilk kez 1648 yılında gelen evliya çelebi Seyahatnamesi’nde geçmektedir. Bu nedenle, tuz hanının 16.yüzyılın sonlarında inşa edildiği düşünülmektedir.Yapı, Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu, iki katlı hanlar grubuna girmektedir. Hanın işlevine uygun olarak, zemin kattaki mekanlar depo, ahır ve dükkan olarak, üst katta yer alan odalar ise yolcuların konaklaması amacıyla yapılmıştır. Hanın caddeye bakan cephesinde, doğrudan caddeye açılan dükkanlar bulunmaktadır. Hanın ikinci katı, avluyu dört taraftan kuşatan revaklardan ve bunların arkasına yerleştirilen odalardan meydana gelmektedir. Hanın kuzeybatı köşesinde geniş bir alanı kaplayan ve yüksek kahve adıyla meşhur kahvehane bulunmaktadır. Han oldukça sade olup yalnızca kuzey cümle kapısı siyah-beyaz taşlardan oluşturulmuştur. Hanın giriş kapısı dışındaki kısımlarda sarımtırak renkte küfeki kesme taşı görülmektedir.

Tütün Hanı

Herhangi bir inşa veya onarım kitabesi mevcut olmayan Tütün Han’ına ait en eski bilgi, şer’i mahkeme sicillerinde geçmektedir. 1754 tarihli vesikada taşradan Antep’e gelen ve mukataası (götürü ve iş verme yetkisi) Hacı Mehmet’in uhdesinde bulunan tütünler eskiden beri Tütün Han’ında satılır, gümrüğü de burada alınırdı? denilmektedir. Eskiden beri tütünlerin burada alınıp satılması, eserin 1754 yılından daha önceki bir tarihte yapıldığını ortaya koymaktadır. Osmanlı topraklarında tütünün, 17. Yüzyılda yaygınlık kazanmaya başladığı bilinmektedir. Ayrıca 1735 yılında Antep’te tütüncü esnafının bulunduğunun bilinmesi bu hanın tarihinin 1754 yılından daha öncesine gittiğini kesin olarak göstermektedir. 19. Yüzyılda hanın bilinen ilk sahibi nur ali ağa oğlu Hüseyin ağa’dır. 2007 yılında vakıflar bölge müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Yemiş Hanı

Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen hanın, 1900′lü yılların başlarında yapıldığı düşünülmektedir. Osmanlı han mimari tipolojisi içinde iki katlı, tek avlulu hanlar grubuna girmektedir. Klasik Osmanlı hanlarından ayrılan bazı yönleri vardır ki; mekanlar avluyu dört taraftan kuşatmayıp, sadece güney ve kuzeyden çevrelemektedir. Güney tarafta yer alan mekanlar tek katlı, kuzey taraftakiler ise iki katlı olarak inşa edilmiştir. Aynı şekilde plan tipi de diğer hanlarda görülmemektedir. Kuzey kanadının alt katındaki mekanlar avlu ile irtibatı bulunmayan ve caddeye açılan dükkanlardan ibarettir. Üst kat ise bir revakın arkasına yerleştirilen yolcu odaları şeklinde tanzim edilmiştir. Güney kanatta avluya açılan 15 mekan yer almaktadır. Hanın ahır kısmı her biri üç sıra halinde doğu batı istikametinde yedişer ayak üzerine oturtulan çapraz tonozlu otuziki hacimden meydana gelmektedir. Yemiş (maarif) hanı, belediye hanının restorasyon programı dahilinde ele alınarak 2004 yılında restore edilmiştir.

Yeni Han

Kitabesi bulunmayan Yeni Han’ın yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi mevcut değildir. Ancak 1557 tarihli Ayıntab Vakıf Defteri’nde eserin adının Han-ı Cedid (yeni han) olarak geçmesi nedeniyle han bu tarihten önce yapılmış olmalıdır. Hanın bilinen ilk sahiplerinin Battal Bey’in kızı asiye ve Hacı Osman bey’in kızı emine hatun olduğu kayıtlarda yer almaktadır.Yapı, Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu, iki katlı hanlar grubuna girmektedir. Avlu, zemin katta üç taraftan eyvan ve odalarla, bir taraftan revakla, üst katta ise bir taraftan odalarla, üç taraftan da revakla kuşatılmıştır. Zemin kattaki mekanlar depo ve ahır, üst katta bulunan odalar ise yolcuların konaklaması amacıyla yapılmıştır. Yapıda dikkati çeken tek süsleme, batı cephesindeki cümle kapısı üzerinde siyah ve beyaz kesme taşlarla oluşturulmuş olan süslemedir. Ayrıca giriş açıklığının iki tarafında iki taş seki bulunmaktadır. Hanın diğer kısımları ise oldukça sade bir şekilde inşa edilmiştir. Hanın inşasında siyah ve sarımtırak renkte küfeki kesme taş kullanılmıştır. Örtü sistemi; taş konstrüksiyonlu sivri beşik tonoz, çapraz tonoz ve aynalı tonoz ile düz örtüdür.

Yüzükcü Hanı

Yüzükçü hanı, kitabesi mevcut olan ender hanlardan birisidir. Fakat taç kapısı üzerinde yer alan 1315 (1897) tarihli yazıdan ibaret olan bu kitabe eserin inşa değil yenilenme kitabesidir. Zira 1735 tarihli şer’i mahkeme sicilinde ?iki kapılı han yakınında bir kişinin öldürülmesiyle açılan dava neticesinde tahakkuk eden diyetin uzun çarşı, iki kapılı han ve yüzükçü han esnafından toplanması? şeklinde bir vesika yer almaktadır. Buna göre eser, 1735 tarihinden önce mevcut olup, inşa tekniği ve malzeme durumuna göre yüzükçü han, 1897 yılında büyük ölçüde yenilenmiştir. Hanın bilinen ilk sahibi battal bey’in kızı asiye ve Hacı Osman Bey’in kızı emine hatun’dur.

Paylaşın