Aşırı Tuz Tüketimi Yüzde Şişkinliğe Neden Olabilir Mi?

Yüksek sodyumlu bir beslenme sadece kan basıncını yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda cilt sağlığını da etkiler. Yeni yapılan bir araştırmaya göre, aşırı tuz tüketimi ciltte ve yüzde şişkinliğe neden olabilir.

Haber Merkezi / Aşırı tuz tüketimi, vücudun sodyum seviyesini dengelemek için daha fazla su tutmasına neden olur ve bu da özellikle göz, yüz, eller veya ayaklarda şişkinliğe yol açar. Tuz tüketimi ile cilt şişkinliği arasındaki bağlantı çeşitli şekillerde ortaya çıkar.

Yetişkinler günlük ortalama 4.310 mg sodyum tüketir; bu, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği 2.000 mg sınırının iki katından fazladır.

Çok fazla tuz tüketmek susuzluğa yol açabilir, bu da vücudun su tutmasına ve gözle görülür şişkinliğe neden olabilir. Yüksek sodyum alımı ayrıca iltihaplanmayı tetikleyerek özellikle göz altı gibi hassas bölgelerde sıvı birikmesine yol açabilir.

Cilt şişkinliğinin diğer nedenleri nelerdir?

Cilt şişkinliği veya yüz şişkinliği başka faktörlerden de kaynaklanabilir.

Susuzluk (Dehidrasyon): Yeterince su tüketilmediğinde, vücut su kaybını önlemek için mevcut suyu tutabilir, bu da şişkinliğe yol açabilir.

Hormonal değişiklikler: Adet dönemi, hamilelik veya hormon tedavileri gibi durumlar su tutulmasını artırabilir, özellikle yüzde ve ellerde şişkinlik görülebilir.

Alkol tüketimi: Alkol, vücudun su dengesini bozarak dehidrasyona ve ardından ödem oluşumuna neden olabilir.

Alerjiler: Polen, toz, gıda alerjileri veya cilt ürünlerine tepki gibi alerjik durumlar, yüzde ve diğer bölgelerde şişkinliğe yol açabilir.

Uyku eksikliği: Yetersiz uyku, lenfatik sistemin düzgün çalışmasını engelleyerek sıvı birikimine ve şişkinliğe neden olabilir.

Böbrek sorunları: Böbrekler sıvı dengesini düzenleyemediğinde ödem oluşabilir.

Kalp yetmezliği: Dolaşım sorunları sıvı birikimine yol açabilir.

Tiroid hastalıkları: Hipotiroidizm gibi durumlar ciltte şişkinlik yaratabilir.

İlaçlar: Kortikosteroidler, doğum kontrol hapları veya bazı tansiyon ilaçları gibi yan etkisi su tutulumu olan ilaçlar şişkinliğe neden olabilir.

Yüksek karbonhidrat tüketimi: Fazla karbonhidrat, glikojen depolanırken su tutulmasına yol açabilir.

Enfeksiyon veya yaralanma: Ciltte lokal bir enfeksiyon, böcek ısırığı veya travma, o bölgede şişkinliğe sebep olabilir.

Lenfatik sistem sorunları: Lenf dolaşımının bozulması (örneğin lenfödem) sıvı birikimini artırabilir.

Cilt şişkinliği nasıl tedavi edilir?

Cilt şişkinliği (ödem) tedavisi, altında yatan nedene bağlı olarak değişir. Eğer ciddi bir sağlık sorunundan kaynaklanmıyorsa, evde uygulanabilecek bazı yöntemler ve yaşam tarzı değişiklikleri genellikle yardımcı olabilir.

Evde uygulanabilecek yöntemler:

Su içmek: Dehidrasyonu önlemek ve vücudun fazla sodyumu atmasına yardımcı olmak için bol su tüketilmeli.

Tuz alımını azaltmak: İşlenmiş gıdalar, fast food ve aşırı tuzlu yiyeceklerden kaçınılmalı.

Soğuk kompres: Yüzdeki şişkinliği azaltmak için soğuk bir bez veya buz paketi (bir havluya sarılı) uygulanmalı. Bu, kan dolaşımını düzenler ve sıvı birikimini azaltabilir.

Ayakları veya elleri yükseltmek: Şişkinlik bacaklarda veya ellerdeyse, bu bölgeleri kalp seviyesinden yukarı kaldırmak yerçekimiyle sıvı drenajını kolaylaştırır.

Hafif egzersiz: Yürüyüş, yoga veya esneme gibi aktiviteler dolaşımı artırarak sıvı birikimini azaltabilir.

Masaj: Hafif bir masaj, lenfatik drenajı teşvik ederek şişkinliği hafifletebilir.

Beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri:

Potasyum zengini gıdalar: Muz, avokado, ıspanak gibi potasyum açısından zengin besinler sodyum dengesini düzenler ve su tutulmasını azaltır.

Alkol ve kafeini sınırlamak: Bunlar dehidrasyona neden olarak şişkinliği artırabilir.

Yeterli uyku: Düzenli ve kaliteli uyku, vücudun sıvı dengesini korumasına yardımcı olur.

Sıkı kıyafetlerden kaçınmak: Dolaşımı kısıtlayan kıyafetler şişkinliği kötüleştirebilir.

Tıbbi tedavi (gerektiğinde):

Eğer şişkinlik altta yatan bir sağlık sorunundan kaynaklanıyorsa, doktorun önerdiği tedaviler devreye girer:

Diüretikler: Böbreklerin fazla sıvıyı atmasını sağlayan ilaçlar (sadece reçeteyle).

Alerji tedavisi: Antihistaminikler veya alerjiye yönelik ilaçlar, alerjik şişkinliklerde kullanılabilir.

Hormon tedavisi: Hormonal dengesizlikler için doktor kontrolünde düzenleme yapılabilir.

Temel hastalığın tedavisi: Böbrek, kalp veya tiroid sorunları gibi durumlar için spesifik tedaviler gerekebilir.

Paylaşın

Tuz Mide Kanserine Neden Olur Mu?

Bir çok sağlık sorununun başlıca nedeni olan tuzun doğrudan mide kanserine neden olduğu söylenemez, ancak aşırı tuz tüketimi mide kanseri riskini artırabilecek faktörlerden biri olarak kabul edilir.

Haber Merkezi / Bilimsel çalışmalar, yüksek tuzlu diyetlerin mide kanseriyle bağlantılı olabileceğini göstermektedir, fakat bu ilişki genellikle dolaylı yollardan ve diğer faktörlerle birlikte ortaya çıkmaktadır.

Tuz, mide mukozasına zarar verebilir ve uzun vadede bu tahriş, Helicobacter pylori gibi bakterilerin mide duvarında daha kolay enfeksiyon oluşturmasına zemin hazırlayabilir. Helicobacter pylori enfeksiyonu, mide kanseri riskini artıran en önemli nedenlerden biridir.

Ayrıca, tuzlanmış veya salamura edilmiş gıdalar (örneğin turşu, füme balık) gibi yüksek tuz içeren besinlerin aşırı tüketimi, mide kanseri riskini artıran nitrozamin gibi kimyasal bileşiklerin oluşumuna da katkıda bulunabilir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) gibi kuruluşlar, günlük tuz alımını 5 gram (yaklaşık 1 çay kaşığı) ile sınırlamayı önerir.

Araştırmalar, özellikle Doğu Asya gibi tuzlu gıda tüketiminin yüksek olduğu bölgelerde mide kanseri oranlarının daha fazla olduğunu göstermiştir. Ancak, tuz tek başına bir kanser yapıcı (karsinojen) değildir; risk, genetik yatkınlık, yaşam tarzı ve diğer çevresel faktörlerle birleştiğinde artar.

Tuz mide kanserine doğrudan “neden olmaz,” ama aşırı tüketimi riski artırabilir. Dengeli bir diyet ve tuz alımına dikkat etmek, genel sağlık için faydalıdır.

Tuz tüketimini azaltacak pratik ipuçları

Tuz tüketimini azaltmak, hem genel sağlığı iyileştirmek hem de mide kanseri gibi riskleri düşürmek için etkili bir adımdır. İşte tuz tüketimini azaltacak pratik ipuçları:

Yemekleri kendiniz pişirin: Hazır gıdalar ve restoran yemekleri genellikle yüksek miktarda tuz içerir. Evde yemek yaparak tuz miktarını kontrol edebilirsiniz.

Baharat ve otlar kullanın: Tuz yerine lezzet katmak için kekik, biberiye, nane, karabiber, limon suyu, sarımsak veya zencefil gibi doğal tatlandırıcılar deneyin.

Etiket okuma alışkanlığı edinin: Paketli gıdalarda “sodyum” içeriğine bakın. Günlük sodyum alımını 2.300 mg’ın (yaklaşık 1 çay kaşığı tuz) altında tutmaya çalışın; ideal olarak 1.500 mg daha sağlıklıdır.

Tuzluk kullanımını azaltın: Masada tuzluk bulundurmak yerine, yemeği pişirirken az miktarda tuz ekleyin ve tadına bakarak ayar yapın.

İşlenmiş gıdalardan kaçının: Salam, sosis, konserve çorbalar, cips ve hazır soslar gibi gıdalar genellikle tuzla doludur. Bunları taze alternatiflerle değiştirin.

Sebze ve meyveyi artırın: Potasyum açısından zengin gıdalar (muz, ıspanak, patates) sodyumun vücuttaki etkisini dengelemeye yardımcı olur.

Tuzlu atıştırmalıkları değiştirin: Tuzlu kuruyemiş veya kraker yerine taze meyve, yoğurt veya kavrulmamış fındık tercih edin.

Yavaş yavaş azaltın: Damak tadınız tuza alışkınsa, birden kesmek yerine kademeli olarak azaltın; zamanla farkı hissetmeyeceksiniz.

Tuz alternatiflerine dikkat edin: Bazı “düşük sodyumlu” tuzlar potasyum klorür içerir; böbrek sorununuz varsa doktorunuza danışın.

Bol su için: Su, vücudun fazla sodyumu atmasına yardımcı olur ve tuzun etkisini hafifletebilir.

Bu değişiklikleri alışkanlık haline getirmek zaman alabilir, ama küçük adımlarla başlarsanız hem lezzetten ödün vermezsiniz hem de sağlığınızı korursunuz. Hangi yöntemin size daha uygun olduğunu deneyerek bulabilirsiniz!

Paylaşın

Yemeğe Tuz Atmak Ömrü Kısaltıyor

Yüz binlerce İngiliz’in verileri kullanılarak yapılan bir araştırmaya göre hazır, pişmiş yemeğe daha da tuz katmak insan ömrünü ortalama 2 yıl kısaltıyor. Araştırmayı yürütenler, bunun tuz tüketimi ile erken ölüm arasındaki bağlantıyı inceleyen ilk çalışma olduğunu söylüyor.

Sputnik’te yer alan habere göre; Orta yaşlı 500 bin İngiliz’le yapılan bir araştırma, yemeğe tuz atmanın erken ölümle yakından ilişkili olduğunu ortaya koydu. Bu kişilerin genetik ve sağlık geçmişlerinin kayıtlarının tutulduğu UK Biobank kullanılarak yapılan araştırmaya göre tuz erkeklerin ömrünü en az 2, kadınların ömrünü de 1.5 yıl kısaltıyor. Yemeği pişirirken atılan tuz miktarı ise araştırmaya dahil değil.

Araştırmada sağlıksız yaşam sürme gibi diğer faktörler de göz ardı edilmesi ancak araştırmayı yürüten ekip elde edilen sonuçların insanların yemeklerine tuz atmayı bırakmasını düşünmesine gerektirecek kadar güçlü olduğunu gösterdiğinin altını çizdi.

Araştırmanın başındaki isimlerden Prof. Lu Ki, “Bildiğim kadarıyla araştırmamız, yemeğe tuz katılması ile erken ölüm arasındaki ilişkiyi inceleyen ilk araştırma olma özelliği taşıyor. Masada önümüzde duran yemeğe daha az tuz katarak ya da hiç katmayarak sodyum tüketimini biraz azaltmanın sağlık açısından büyük getirileri olacaktır; özellikle de geniş kitlelerde başarılabilirse” ifadelerini kullandı.

Öyle ki 2006-2010 arası tuz tüketimleri açısından takip edilen araştırma katılımcıları arasında yemeğine her zaman tuz katanların erken ölüm riski yüzde 28 olarak belirlendi. 50 yaşında olup da tuzdan vazgeçmeyen erkek ve kadınlar için yaşam beklentisi de sırasıyla 2.3 ve 1.5 yıl kısaldı.

Erken ölüm getiren diğer faktörler ise yaş, cinsiyet, etnik köken, vücut ölçüleri, sigara- alkol kullanımı, fiziksel aktivite, yeme alışkanlıkları ile diyabet, kanser ve kalp hastalıkları gibi tıbbi durumlar. Batı ülkelerinde sodyum tüketiminin neredeyse yüzde 70’i işlenmiş ve hazır gıdalardan kaynaklanıyor.

Paylaşın

Aşırı tuz tüketiminin sekiz zararı

Tuz, sadece yemeğimize lezzet katmakla kalmaz, aynı zamanda vücudumuzu hayal edemeyeceğiniz şekillerde de etkiler. Hepimiz biliyoruz ki, iyotun birincil kaynağı olan tuz beslenmemize dahil edilmediği takdirde guatr denen bir duruma yol açabilir, ancak aynı tuz fazla tüketildiğinde rahatsız edici durumlara yol açabilir.

Haber Merkezi / Öyleyse, aşırı tuz tüketiminin vücudumuza verdiği zararları öğrenmek için makalemizi okumaya devam edin…

1. Şişkinlik

Tuz tüketim miktarını azaltmak aslında burada size yardımcı olabilir. Aşırı tuz tüketimi vücudumuzdaki sodyum seviyesini yükseltir. Bu, vücudumuzun fazladan sıvı tutmasına ve şişkinliğe neden olmasına neden olur. Bu yüzden fazla tuzu azaltın ve farkı kendiniz görün.

2. Yüksek Kan Basıncı

Tuzun kan basıncıyla tutarlı bir ilişkisi olduğu konusunda hiçbir şüphe yoktur. Tuz alımı ne kadar fazlaysa, vücudumuzdaki sodyum miktarı o kadar fazla ve sodyum içeriği ne kadar fazlaysa kan basıncı o kadar yüksek olur. Yapılan araştırmalara göre tuz içeriğinde yaklaşık 4.6 gram azalma tansiyonu düşürüyor. Yüksek tansiyonun olumsuz etkilerini göz önünde bulundurarak, vücudunuzdaki sodyum miktarını kontrol etmek için tuz alımınızı takip etmeniz şiddetle tavsiye edilir.

3. Daha yüksek kalp hastalığı oranı

Sodyum vücudumuz için çok önemlidir, ancak fazlası aslında beraberinde zararlı etkiler getirebilir. Aslında, koroner kalp hastalığı, kalp yetmezliği ve felçleri kapsayan kardiyovasküler hastalıklarla ilgilidir; ve aşırı tuz tüketimi aslında tehdidini ikiye katlıyor. Buna yatkın kişiler sigara içenler, yaşlılar, şeker hastaları ve yüksek tansiyonu olan kişilerdir. Bu yüzden onlardan biriyseniz, tuz alımınıza çok dikkat etmelisiniz.

4. Bilişsel yetenekler kötüleşiyor

Kan basıncındaki artış beyin sorunları ile bağlantılıdır. Aşırı tuz tüketen ve hareketsiz bir yaşam tarzı izleyen insanlar, vücutlarını bilişsel yeteneklerinde bir düşüşe eğilimli hale getirebilirler. Bu nedenle, hem zihinsel hem de fiziksel olarak zinde olan sağlıklı bir vücut için yüksek tuzlu diyetten kaçının ve her gün yaklaşık 30 dakika egzersiz yapmalısınız.

5. Böbrek sorunları

Böbrekler, atık ürünlerin kandan süzülmesinde önemli bir rol oynarlar. Başarısızlığı kandaki sıvı dengesizliğine, anormal kan oranına ve nihayetinde ölüme neden olabilir. Yüksek tansiyon, arterlerde ekstra zorlanmaya neden olarak böbrek yetmezliğine neden olabilir ve sonuçta böbrek yetmezliğine yol açar. Bir araştırmaya göre, böbrek hastalığı olan insanlar daha az tuz tükettiklerinde, böbrek davranışlarında bir iyileşme gördüler ve dolaylı olarak tuz tüketiminin böbrek sağlığı ile bağlantılı olduğunu belirttiler.

6. Tuz alışkanlığı

Sıklıkla, daha yüksek miktarda tuz tüketme alışkanlığı olan kişilerin, damak tadına daha çok can attığı söylenir. Bu istekleri gidermek için, doğrudan tuz tüketmek yerine tuz ikamelerini tercih etmeniz önerilir. Örneğin, salatalarınız için baharat ararken, üzerine tuz serpmek yerine, kırmızı biber tercih edin. Gereksiz sodyum alımını azaltmak için bu kadar lezzetli ikameleri deneyin.

7. İnme

Yüksek tuz tüketimi kanımızda daha yüksek sodyum miktarına yol açar, daha yüksek sodyum yüksek tansiyona ve sonuçta felce yol açabilir. Vücudumuzdaki sodyum miktarını kontrol etmeye yardımcı olduğu için diyetinizdeki tuz miktarını düşürerek felçler halledilebilir.

8. Cilt

Tuzun cildiniz üzerinde nasıl bir etkisi olabileceğini merak ediyor olmalısınız? Fazla tuz tüketimi, şişmiş kollar, bacaklar veya ayak bileklerinin bir durumu olan ödeme neden olur. Ödem aşırı bir durum olsa da, fazla tuz bazen şişkin bir cilt bırakabilir ve kimse bunu istemez, değil mi?

Paylaşın