İŞKUR’a Göre, İşsiz Sayısı 3 Milyon 178 Bin Kişi

Ekim ayında İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısı eylül ayına göre yüzde 3,2 azalış göstererek 3 milyon 178 bin 25 kişi olurken, yıllık bazda yüzde 1,8’lik artış gösterdi. Geçen yıl ekim ayıda 3 milyon 122 bin 944 olan kayıtlı işsiz sayısı bu yıl ekim ayında 3 milyon 178’e çıktı. Yıllık bazda kayıtlı işsiz sayısı 55 bin kişi arttı.

Kayıtlı işsizlerin yüzde 49,6’sı erkek, yüzde 50,4’ü kadın olurken yüzde 28,6’sı da 15-24 yaş grubunda gençlerden oluştu.

Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ekim ayı, aylık istatistik bültenini yayımladı. İŞKUR verilerine göre kayıtlı işsiz sayısı Ekim ayında aylık bazda 104 bin kişi azalırken, yıllık bazda 55 bin kişi arttı. Ekim’de işe yerleşen 79 bin işinin yüzde 62’si erkek olurken kadınların oranı yüzde 37’de kaldı.

Buna göre, Ekim ayında İŞKUR aracılığıyla 79 bin kişi işe yerleşti. İşe yerleşenlerin 49 bin 360’ı erkek olurken, 29 bin 715’i kadın oldu. Ekim’de işe yerleşen kadın sayısı yüzde 37’de kaldı.

2022 yılı Ocak-Ekim döneminde ise kurumun işe yerleşmesine aracılık ettiği kişi sayısı 1 milyon 101 bin 857 kişi olarak gerçekleşti.

Kayıtlı işsiz sayısı 3 milyon 178 bin kişi

Ekim ayında İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısı Eylül ayına göre yüzde 3,2 azalış göstererek 3 milyon 178 bin 25 kişi olurken, yıllık bazda yüzde 1,8’lik artış gösterdi. Geçen yıl Ekim ayıda 3 milyon 122 bin 944 olan kayıtlı işsiz sayısı bu yıl Ekim ayında 3 milyon 178’e çıktı. Yıllık bazda kayıtlı işsiz sayısı 55 bin kişi arttı.

Kayıtlı işsizlerin yüzde 49,6’sı erkek, yüzde 50,4’ü kadın olurken yüzde 28,6’sı da 15-24 yaş grubunda gençlerden oluştu.

En fazla işe yerleşme sanayide

Ocak-Ekim 2022 döneminde sektörler itibarıyla en fazla işe yerleştirme sanayi sektöründe

“İmalat” alanında; mesleklere göre ise en fazla işe yerleştirme sırasıyla “Satış danışmanı/uzmanı, turizm otelcilik elemanı ve konfeksiyon işçisi” mesleklerinde gerçekleşti.

Ekim ayında İŞKUR’un işverenlerden aldığı açık iş sayısı 175 bin 143 oldu. 2022 yılı Ocak-Ekim döneminde alınan açık iş sayısı ise 1 milyon 960 bin oldu. Açık işlerin 98,8’i özel sektörden alındı.

Paylaşın

İsveç Hükümeti, PYD İle Arasında Mesafe Koyuyor

Türkiye ile devam eden NATO görüşmelerine işaret eden Dışişleri Bakanı Tobias Billström, “Şüpheli ilişkilerin bulunmayacağını açıklamanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu iş birliğinde herhangi bir belirsizlik olmamalı” dedi. Billström’ün açıklamaları İsveç basınında, ‘ani değişiklik’ ve ‘Hükümet, PYD ile arasında mesafe koyuyor’ şeklinde görüldü. 

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’un Türkiye ziyareti öncesinde PYD ile ilişkilere dair değişiklik açıklaması yapıldı. Dışişleri Bakanı Tobias Billström, PYD ve YPG’yi ‘şüpheli’ olarak niteledi.

İsveç Radyosu’na açıklamalarda bulunan Billström, “PYD ve YPG ile PKK arasında Türkiye ve İsveç ilişkilerini zedeleyen yakın bir ilişki olduğunu ve bu nedenle bu örgütlerle aralarına mesafe koyacaklarını” söyledi.

Açıklamalarında Türkiye ile devam eden NATO görüşmelerine işaret eden Billström, “Şüpheli ilişkilerin bulunmayacağını açıklamanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu iş birliğinde herhangi bir belirsizlik olmamalı” dedi. Billström’ün açıklamaları İsveç basınında, ‘ani değişiklik’ ve ‘Hükümet, PYD ile arasında mesafe koyuyor’ şeklinde görüldü.

‘Önceki hükümet için Kürt meselesi bir bagajdı’

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson 8 Kasım’da Türkiye’ye yapacağı ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşecek. Kristersson, hükümetin kurulmasının ardından yaptığı açıklamalarda NATO sürecinin öncelikleri arasında olduğunu ifade etmişti. Yine Kristersson’un geçtiğimiz günlerde Erdoğan’a “terörizme karşı iş birliği” mesajını içeren bir mektup yolladığı basına yansımıştı.

Dışişleri Bakanı Tobias Billström ise NATO görüşmeleriyle ilgili en kritik çıkışları yapan isimlerin başında geliyor. Bir gazetecinin Türkiye’de demokrasi olup olmadığıyla ilgili sorusuna, “Halk tarafından seçilmiş bir hükümetin olduğu ve özgür seçimlerin bulunduğu bir ülke demokrasi olarak nitelendirilmek zorunda. Ülkelerin ciddi sorunları bulunabilir ve yine de demokrasi olabilir” ifadeleriyle yanıt veren Billström, cevabında Türkiye ile imzaladıkları anlaşmanın etkili olmadığını söylemişti.

Billström ayrıca, yeni hükümetin öncekine göre İsveç’i NATO’ya daha kolay götürebileceğini belirterek, Kürt meselesinin Magdalena Andersson hükümeti için bir ‘bagaj’ olduğunu ama kendilerinin böyle bir ‘bagaja’ sahip olmadığını ifade etmişti. Sosyal demokrat hükümetin ilişkilerinin onlara ağırlık oluşturduğunu belirten Billström, “Bu, yapılan resmi açıklamalarla ve İsveç topraklarında Kürt grupların yaptığı aktivitelerin nasıl görüldüğüyle ilgiliydi ve göreve başlayan hükümetin bu tip bir bagaja sahip olmadığını düşünüyorum” demişti.

Sosyal demokratlar, PYD ile ilişkileri derinleştirme kararı almıştı

Billström, Amineh Kakabaveh ile önceki sosyal demokrat hükümet arasında imzalanan anlaşmanın da söz konusu ‘bagaja’ açık ve somut bir örnek olduğunu ifade etti. Geçtiğimiz yıl, Sol Parti’den ayrılarak bağımsız milletvekili olarak yoluna devam eden Kakabaveh ile önceki hükümet arasında yapılan anlaşma, Rojava’daki özerk yönetimle ilişkilerin derinleştirilmesini içeriyordu. Kakabaveh, bunun karşılığında Magdalena Andersson hükümetinin mecliste güven oyu almasının önünü açmıştı.

Paylaşın

IMF’den Türkiye’ye Enflasyonla Mücadele İçin ‘Faiz Artışı’ Tavsiyesi

Türkiye’ye enflasyonla mücadele için ‘faiz artışı’ tavsiyesinde bulunan IMF, politika faizindeki artışla birlikte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bağımsızlığını güçlendirecek adımların da atılmasını şiddetle tavsiye ettiklerini bildirdi.

Uluslararası Para Fonu (IMF), bu hamlelerin enflasyonu daha güçlü bir biçimde aşağı çekmeye ve rezervlerin zaman içerisinde yeniden oluşturulmasına destek vereceğini belirtti.

Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti 2022 yılı 4. madde değerlendirmesini tamamladı. Kuruluşun değerlendirmesinde enflasyonla mücadele için ‘faiz artışı’ tavsiyesi öne çıktı. Değerlendirmede Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bağımsızlığına da vurgu yapıldı.

IMF heyeti 2022 yılı 4. madde değerlendirmesini tamamlarken, kuruluşun değerlendirmesinde para politikasına ilişkin tavsiyeler öne çıktı.

Bloomberg HT‘nin haberine göre; kuruluş değerlendirmesinde politika faizindeki artışla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bağımsızlığını güçlendirecek adımların birlikte atılmasını şiddetle tavsiye ettiklerini bildirdi. IMF değerlendirmesinde bu hamlelerin enflasyonu daha güçlü bir biçimde aşağı çekmeye ve rezervlerin zaman içerisinde yeniden oluşturulmasına destek vereceğini belirtti.

Değerlendirmede yüksek enflasyon ve yükselen mali riskler dikkate alındığında sıkı maliye politikasının da yardımcı olacağı ifade edildi. IMF, bu politikaların tutunması durumunda kur korumalı mevduat da dahil olmak üzere makro ihtiyati ve düzenleyici tedbirlerin aşama aşama uygulamadan kaldırılması gerektiğini, böylelikle devletin finansal piyasalar ve kredi dağılımında daha sınırlı bir rol oynayabileceğini belirtti.

IMF’den yapılan açıklamada IMF heyetinin Ankara ve İstanbul’da 16-22 Ekim tarihleri arasında kamu ve özel sektörden farklı kesimlerle temaslarda bulunduğu açıklandı. Önümüzdeki haftalarda değerlendirme raporunun hazırlanacağı ve Ocak 2023’te İcra Direktörleri Kurulu tarafından raporun değerlendirilmesinin planlandığı belirtildi.

IMF, üye ülkelerde yılda bir kez konsültasyon çalışması yapıyor. Bu çalışma sırasında IMF yetkilileri ekonomik verileri toplarken ilgili ülkenin yetkilileriyle de görüşüyor.

IMF heyeti Türkiye’de konsültasyon amacıyla bulunduğu sırada farklı kesimlerle de bir araya gelerek ülke ekonomisi hakkında bir değerlendirme hazırlıyor. Bu değerlendirmenin gerekçe ve biçimleri IMF’nin ana sözleşmesinin 4. maddesinde yer aldığı için bu rapora 4. Madde Değerlendirme Raporu adı veriliyor. Bu rapor İcra Direktörleri Kurulu’nda görüşülüp onaylandıktan sonra ilgili ülkeye veriliyor.

Paylaşın

Emniyet Raporu: 2021 Yılında 294 Bin Uyuşturucu Şüphelisi

Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Narkotik Daire Başkanlığı’nın Ağustos 2022 tarihli Uyuşturucu Raporu’na göre, 2021 yılında uyuşturucu vakalarında artış eğilimi geçen yıllara göre devam etti. Cezaevlerinde uyuşturucu suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların sayısı 100 bini aşmış durumda. Türkiye genelinde 2020 yılında 159 bin 268 uyuşturucu olayı tespit edildi. 2021 yılında tespit edilen uyuşturucu vakası ise yüzde 35,5 artarak 215 bin 771 oldu.

Emniyetin verilerine göre 2021’de yakalanan şüpheli sayısı da yüzde 27,2 artarak 294 bin 604 kişiye yükseldi. Yakalanan 294 bin şüpheliden 224 bin 292’sine uyuşturucu satın almak ve bulundurmaktan, 64 bin 694 şüpheliye ise uyuşturucu madde imal ve ticaretinden işlem yapıldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nan açıklamasının ardından Türkiye’de uyuşturucu kaçakçılığı suçu bir kez daha gündeme geldi. Emniyetin verilerinde Türkiye’de ele geçirilen uyuşturucu miktarı ve şüphesi sayısında artış dikkat çekiyor. Türkiye’de 2021 yılında tespit edilen uyuşturucu suçu 2020’ye oranla yüzde 35,5 artışla 215 bin 771 oldu. Bu kapsamda 294 bin 604 şüpheli yakalandı. Cezaevinde uyuşturucu suçundan tutuklu ve hükümlü sayısı ise 100 bini geçti. Uyuşturucu türleri arasında yer alan metamfetamin ise kullanma oranı ise hızla yayılıyor.

Kılıçdaroğlu, 31 Ekim’de Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “Türkiye’de uyuşturucu salgını olduğunu” belirterek iktidarı suçlamıştı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kılıçdaroğlu’na tepki gösterirken, Emniyet ve Jandarma ise CHP lideri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Siyasette tartışmalar sürerken

DW Türkçe’den Alican Uludağ, Türkiye’deki uyuşturucu sorununa mercek tuttu. Bu konuda en çarpıcı veriler Narkotik Daire Başkanlığı’nın Ağustos 2022 tarihli Uyuşturucu Raporu’nda yer alıyor.

Türkiye uyuşturucunun Balkan Rotası’nda 

Raporda, Türkiye’nin uyuşturucuda “Balkan Rotası” üzerinde yer alması nedeniyle hem hedef hem de transit ülke konumunda olduğu belirtiliyor. Bu konuda “Uyuşturucu kaçakçılığı bağlamında son derece önemli bir güzergâh olan ‘Balkan Rotası’ üzerindeki konumu ile Türkiye, gerek Asya’da üretilen ve Avrupa’ya transfer edilen başta eroin olmak üzere afyon türevleri kaçakçılığında ve aynı bölgede son yıllarda imalatı ve kaçakçılığı artmaya devam eden metamfetaminde, gerekse Avrupa’da üretilen ve Asya’ya sevkiyatı yapılan sentetik uyuşturucu ve bu maddelerin üretiminde kullanılan kimyasaların kaçakçılığında transit ve hedef ülkedir” tespitine yer veriliyor.

2015-2019 döneminde Batı ve Orta Avrupa’daki eroinin yüzde 70’inden fazlasının Balkan Rotası üzerinden giriş yaptığı belirtilen raporda, “Rekor olarak nitelendirilen yüklü eroin yakalamaları nedeniyle Türkiye; Balkan Rotası üzerinde hayati bir öneme sahiptir” ifadeleri de yer alıyor.

Rapora göre, Kuzey ve Orta Amerika, Doğu ve Güney Doğu Asya, Yakın ve Orta Doğu, Orta ve Batı Avrupa; Amfetamin Tipi Uyarıcıların (ATS) kaçakçılığında, Güney Amerika kokain kaçakçılığında, Batı ve Güney Batı Asya ise afyon ve türevleri kaçakçılığında ana çıkış ve üretim bölgeleri oldu.

Emniyet raporu: 2021’de 294 bin uyuşturucu şüphelisi 

Rapora göre, 2021 yılında uyuşturucu vakalarında artış eğilimi geçen yıllara göre devam etti. Cezaevlerinde uyuşturucu suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların sayısı 100 bini aşmış durumda. Türkiye genelinde 2020 yılında 159 bin 268 uyuşturucu olayı tespit edildi. 2021 yılında tespit edilen uyuşturucu vakası ise yüzde 35,5 artarak 215 bin 771 oldu.

Emniyetin verilerine göre 2021’de yakalanan şüpheli sayısı da yüzde 27,2 artarak 294 bin 604 kişiye yükseldi. Yakalanan 294 bin şüpheliden 224 bin 292’sine uyuşturucu satın almak ve bulundurmaktan, 64 bin 694 şüpheliye ise uyuşturucu madde imal ve ticaretinden işlem yapıldı.

Eroinde yüzde 61 artış

Raporda, Türk güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen eroin miktarının tüm Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde tespit edilen miktarın yaklaşık üç katı olduğuna dikkat çekiliyor. Rapora göre 2021 yılında Türkiye’de 22 bin 202 kg eroin ele geçirildi. Ele geçirilen eroin miktarı bir önceki yıla göre yüzde 61,1 arttı.

2020 yılında yasadışı haşhaş ekim olaylarında bir önceki yıla göre yüzde 241, bitki miktarında yüzde 217 artış meydana geldi. 2020 yılında 26 milyon 507 bin kök yasa dışı haşhaş bitkisi ele geçirilerek imha edildi. 2021 yılında ise yasa dışı haşhaş ekim olaylarında yüzde 13,6, bitki miktarında yüzde 25,8 artış oldu. 2021 yılında 33 milyon 343 bin kök yasa dışı haşhaş bitkisi imha edildi. 2021 yılında kök kenevir yakalamalarının yaklaşık yüzde 87,2’si Diyarbakır ve Bingöl illerinde gerçekleşti.

Diğer yandan 2020’de yapılan operasyonlarda 37,5 ton toz esrar ve 56,3 ton kubar esrar ele geçirildi. 2021 yılında esrar suçu kapsamında 84 bin 13 şüpheli yakalandı. 64 bin 125 kg esrar ve skunk maddesi ele geçirildi. Emniyet’e göre 2021 yılında esrar ve skunk yakalama miktarında yüzde 31,6 oranında düşüş gerçekleşti.

Kokain vakaları ne durumda? 

Daha çok Güney Amerika ülkeleri Kolombiya, Peru ve Bolivya’da üretilen kokain ticaretinde Türkiye’nin son yıllarda de transit ülke konumuna geldiğine işaret ediliyor. Türkiye’de 2021 yılında 2 bin 961 kokain operasyonu gerçekleşti. Bu olaylarda 4 bin 714 şüpheli gözaltına alındı ve 2 bin 841 kg kokain ele geçirildi. 2021 yılında ele geçirilen kokain miktarı bir önceki yıla göre yüzde 44,9 arttı. Emniyetin raporunda “Bu akam şimdiye kadarki en yüksek miktardır” denildi.

Amfetamin tipi uyarıcılardan olan Ecstasy’nin çıkış ülkesi ise Avrupa (Hollanda ve Belçika ağırlıklı) olarak biliniyor. Türkiye’de 2021 yılında 7 milyon 618 bin adet ecstasy ele geçirildi, 6 bin 770 şüpheli yakalandı.

Bir diğer sentetik uyuşturucu maddesi olan Captagon ise daha çok Ortadoğu ülkelerinde, ağırlıklı olarak Suriye ve Lübnan’a üretiliyor. Geçen yıl 13 milyon 790 bin adet Captagon yakalandı. 2 bin 345 şüpheli gözaltına alındı.

En büyük artış metamfetaminde

CHP lideri Kılıçdaroğlu, açıklamasında Türkiye’de özelikle metemfetamin salgını olduğuna işaret etmişti. Emniyetin raporuna göre, 2021 yılında Türkiye’de 57 bin 897 metamfetamin olayı tespit edildi. Bu olaylarda 80 bin 112 şüpheli yakalandı. 5 bin 528 kg metamfetamin ele geçirildi.

2021 yılında ele geçirilen metamfetamin yakalama miktarında bir önceki yıla göre yüzde 32,8 oranında arttı. Aynı yıl metamfetamin olay sayısındaki artış oranı ise bir önceki yıla göre yüzde 70,3 oldu. Benzer şekilde yakalanan şüpheli sayısında da bir önceki yıla göre yüzde 61,5 artış meydana geldi. 2022 yılının ilk 7 ayında görülen metamfetamin yakalama miktarı ise rekor artışla 8 bin 600 kilograma ulaştı. Emniyet raporunda, 2015 yılında 54 ilin sokaklarında yakalanan metamfetamin maddesinin 2020 ve 2021 yıllarında 81 ile yayıldığına dikkat çekildi. Raporda, “Bu yakalama verisi metamfetaminin önümüzdeki dönemde de tehdit unsuru olarak kalacağının bir göstergesidir” uyarısında bulundu.

Bonzai olarak bilinen sentetik kannabinoid maddesine ilişkin ise geçen yıl 30 bin 63 vaka tespit edildi. Bu kapsamda 41 bin 56 şüpheli yakalandı. 2.251 kg sentetik kannabinoid ele geçirildi.

260 bin kişi tedavi için başvurdu

Uyuşturucu ile mücadele kapsamında Türkiye’de 79 ayaktan tedavi merkezi hizmet sunuyor. 2021 yılında sadece tedavi merkezlerine yapılan toplam ayaktan tedavi başvuru sayısı 247 bin 390 olarak belirlendi. Bunların 100 bin 837’si denetimli serbestlik kapsamında bu merkezlere yönlendirildi. Türkiye’de bulunan 136 tedavi merkezinin 57’sinde yatarak tedavi hizmeti veriliyor. 2021 yılında yataklı tedavi merkezlerine yapılan başvuru sayısı 12 bin 954 oldu.

Emniyetin raporuna göre, tedaviye başvuran hastaların yaş ortalaması 29 olarak ölçüldü. Tedaviye başvuran hastaların 25-34 yaş grubu arasında yoğunlaştığı belirlendi. Bunların yüzde 8’i ise 15-19 yaş aralığında. 2021 yılında yatarak tedavi gören hastaların maddeyi ilk kullanım yaşı ortalaması 21,51 olarak ölçüldü.

Veriler, uyuşturucu tedavisi görenlerin eğitim düzeyenin düşük olduğu gösteriyor. Bunların 40,4’ünün ilköğretim mezunu olduğu tespit edildi. Yükseköğrenim mezunu oranı ise yalnızca yüzde 7,4. Tedavi görenlerin yüzde 43’ü eroin, yüzde 25,6’sı ise metamfetamin bağımlısı.

2021’de 270 kişi uyuşturucudan öldü

Adli Tıp Kurumu verilerine göre, 2021 yılında 270 doğrudan narkotik madde bağlantılı ölüm meydana geldi. Ancak ölüm oranında düşüş olduğu görülüyor. 2013 yılında 232 olan doğrudan madde bağlantılı ölüm; 2014 yılında yüzde 114 artışla 497, 2015 yılında yüzde 19 artışla 590, 2016 yılında yüzde 56 artışla 920, 2017 yılında yüzde 2,3’lük artışla 941 olmuştu.

2018 yılında ise madde bağlantılı ölümler düşüşe geçerek 657’ye, 2019 yılında 342’ye, 2020 yılında 314’e geriledi. 2021 yılında uyuşturucudan ölen 270 kişinin yüzde 90,7’si (245) erkek, yüzde 9,3’ü (25) kadın. Ölümlerin yaş ortalaması ise 33,4 oldu. 2021 yılında 270 madde bağlantılı ölüm olayının yüzde 46,3’ünde (125) metamfetamin tespit edildi. Bu 125 ölümün 44’ünde (yüzde 35,2) ölümler tek başına metamfetaminden kaynaklandı.

Narkotik Daire Başkanlığı’nın raporunda Türkiye’de yasadışı uyuşturucu ticaretinin parasal hacminin ne kadar olduğuna ilişkin bilgi yer almadı. Bugüne kadar yakalanan uyuşturucunun parasal karşılığına ilişkin de bilgi verilmedi. Yalnızca uyuşturucudan elde edilen gelirin aklanması suçuna yönelik 2021 yapılan operasyonlarda yaklaşık 32 milyon TL’ye el konulduğu bilgisi raporda paylaşıldı.

Paylaşın

NATO’dan Türkiye’ye Dikkat Çeken İsveç Ve Finlandiya Mesajı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Stoltenberg, Finlandiya ve İsveç’in Türkiye’ye taahhütlerini yerine getirdiklerini belirterek, “İsveç yeni yasalar geçiriyor ve böylece terör örgütlerine katılımı, PKK dahil olmak üzere engelliyor. Finlandiya ve İsveç, Türkiye ile anlaşmalarındaki taahhütleri yerine getiriyorlar” dedi ve ekledi:

“Terörizmle mücadelede her yerde, her konuda taahhütlerini güçlendiriyor ve taahhütlerini yerine getiriyorlar. Türkiye’yle çalışmaya hazırlar. Dolayısıyla bütün güvenlik endişelerinizi giderecekler. Artık İsveç’in, Finlandiya’nın tam üye olarak NATO’ya katılması lazım. Onların üyeliği bizi daha güçlü kılacak, insanlarımızı daha güvende kılacak.”

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu İstanbul’da biraraya geldi. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Finlandiya ve İsveç’in Türkiye’ye taahhütlerini yerine getirdiklerini belirterek, “Artık İsveç’in, Finlandiya’nın tam üye olarak NATO’ya katılması lazım” diye konuştu.

“Türkiye Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın etkilerinin azaltılmasında çok kritik roller oynadı”

Türkiye’nin tahıl koridoru anlaşmasının yanı sıra Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın etkilerinin azaltılmasında da çok kritik roller oynadığını vurgulayan Stoltenberg, tahıl anlaşmasına geri dönüş için verdikleri destekten dolayı Türkiye’ye teşekkür etti.

Stoltenberg, “Türkiye hükümetinin bu konudaki gayretleri, çabaları çok önemliydi. Bu tahıl anlaşması yeniden kazanıldı. Milyonlarca insan Ukrayna’dan gelecek, Karadeniz’den, Boğazlar’dan dünya pazarına ulaşacak tahıla ihtiyaç duyuyor. Eğer bu sevkiyat dünya piyasalarına erişmezse fiyatlar artar ve milyonlarca insan mağdur olur. Tahıl anlaşması, son derece büyük önem arz ediyor. Gıda fiyatları açısından belirleyici. Yüz milyonlarca insanın beslenmesi buna bağlı. Burada Türkiye’yi bir kere daha takdirle karşılıyorum” diye konuştu.

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Stoltenberg, iki ülkenin NATO müttefiklerince ittifaka davet edildiğini, Türkiye ile de bir üçlü muhtıra konusunda anlaştıklarını kaydetti.

Türkiye’nin iki ülkeden önemli beklentileri olduğuna dikkati çeken Stoltenberg, “Bu muhtıranın Türkiye’ye daha fazla güvenlik getirmesini bekliyorsunuz ve ben bu endişelerinizi paylaşıyorum. İsveç ve Finlandiya, bu muhtıra konusunda Türkiye’yle uzun vadeli ortaklıklarını taahhüt ettiklerini vurguladılar. Bu konuda görevlerini yerine getirdiler. Hem Finlandiya hem de İsveç liderleriyle geçen hafta konuştum. Her iki ülkenin muhtırayı uygulayacak somut adımlarını memnuniyetle karşılıyorum” ifadelerini kullandı.

İki ülkenin de Türkiye’yle terörle mücadele konusunda işbirliklerini arttırdıklarına işaret eden Stoltenberg, “İsveç yeni yasalar geçiriyor ve böylece terör örgütlerine katılımı, PKK dahil olmak üzere engelliyor. Finlandiya ve İsveç, Türkiye ile anlaşmalarındaki taahhütleri yerine getiriyorlar. Terörizmle mücadelede her yerde, her konuda taahhütlerini güçlendiriyor ve taahhütlerini yerine getiriyorlar. Türkiye’yle çalışmaya hazırlar. Dolayısıyla bütün güvenlik endişelerinizi giderecekler. Artık İsveç’in, Finlandiya’nın tam üye olarak NATO’ya katılması lazım. Onların üyeliği bizi daha güçlü kılacak, insanlarımızı daha güvende kılacak” şeklinde konuştu.

“Somut adımlar da görmek istiyoruz”

Finlandiya ve İsveç’in, NATO üyeliklerine ilişkin konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise söz konusu iki ülkenin terörle mücadelede önemli adımlar atmasının önemine işaret ederek, “Bu konularda somut adımlar da görmek istiyoruz. Şu anki hükümetin açıklamalarını olumlu bulduğumuzu da söyledik” dedi.

“Sadece silah ambargosunu kaldırmak yetmez, bunun kalıcı olması gerekiyor”

Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile telefonda da görüştüğünü hatırlatarak, Kristersson’un Türkiye’ye gelmek istediğini söylediğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu ziyaretin gerçekleşmesi için gerekli koordinasyonun sağlanması talimatını verdiğini söyledi. Kristersson’un, 8 Kasım’da Ankara’da olacağını kaydeden Çavuşoğlu, “Bir sonraki daimi ortak mekanizmanın toplantısı Stockholm’de olacak. Bu toplantılar esasen kritik ve önemli toplantılar olacak. Burada, atılmış adımlar ve bundan sonra atılacak adımlar gözden geçirilecek. Sadece silah ambargosunu kaldırmak yetmez. Bunun kalıcı olması lazım. Üye olduktan sonra da bu tür geri adımların atılmaması gerekiyor” diye konuştu.

Çavuşoğlu, “Diğer taraftan bizim hem Meclis’imize hem de halkımıza dönüp, iki ülkenin somut adım attığını göstermemiz gerekiyor. Bu bakımdan esasen bu takvim de bu iki ülkeye, onların atacakları adımlara bağlı” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin, Finlandiya ile göreceli olarak çok ciddi probleminin olmadığını kaydeden Çavuşoğlu, NATO ile Finlandiya ve İsveç’in, bu konuda bir ayrımın yapılmamasını rica ettiğini hatırlattı. Çavuşoğlu, iki ülkenin bu anlamda aynı muameleyi gördüğünü belirterek, “Önümüzdeki günlerde yeni hükümetten, özellikle İsveç’ten daha umutluyuz. Şu ana kadar attığı adım ve yaptığı açıklamalardan dolayı. Somut adımları da görmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

“Hiçbir ülke bu yasadışı savaşta Moskova’ya destek vermemeli”

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg Rusya-Ukrayna savaşı hakkındaki konuşmasında, Rusya’nın Ukrayna’daki zulmünün devam ettiğine dikkat çekti: “Son haftalarda füzelerin atıldığını, dronlarla saldırı yapıldığını, altyapının zalimce yerle bir edildiğini, Ukraynalı sivillerin ısınmadan, elektrikten, sudan mahrum edildiğini ve kışın geldiği dönemde bunun yapıldığını görüyoruz.”

İran’ın da balistik füzelerle Rusya’ya destek verdiğini kaydeden Stoltenberg, “İran’ın Rusya’ya insansız hava araçları teklif ettiğini ve balistik füze teslimatı yapmayı düşündüğünü görüyoruz. Bu kabul edilemez. Hiçbir ülke bu yasadışı savaşta Moskova’ya destek vermemeli” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Türkiye’de 10 Ayda 275 Kadın Öldürüldü

Kadına karşı şiddet bitmiyor… 2022 yılının neredeyse her gün en az bir kadın cinayeti işlendi. Ekim ayında 34 kadın erkekler tarafından öldürülürken, yılın ilk 10 ayında 275 kadın erkekler tarafından katledildi. 

Haber Merkezi / Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) ekim ayı verilerini paylaştı. Buna göre ekim ayında 34 kadın erkekler tarafından katledildi. Yılın ilk 10 ayında 275 kadın erkekler tarafından katledildi. Her gün en az bir kadın cinayeti meydana gelirken 2021 Ekim’e göre bu senenin aynı ayında kadın cinayetlerinde yüzde 88 artış gerçekleşti.

34 kadının 20’sinin ateşli silahlarla öldürülmesi kontrolsüz bireysel silahlanmanın geldiği boyutu gözler önüne serdi. KCDP’nin verilerine göre;

•Erkeklerin cinayet bahanesinde ilk sırayı evlenmeyi-ilişkiyi reddetme yer aldı.
•Geçen ay 18 kadın evli olduğu erkek tarafından hayattan koparıldı.
•Kadınların 20’si evinde, 7’si sokakta öldürüldü.

26 şüpheli ölüm

Ekim ayında 26 şüpheli kadın ölümü meydana gelirken platformdan yapılan açıklamada, “İçişleri Bakanlığı ise kaç kadının, neden, nasıl, kim tarafından öldürüldüğünü açıklamak yerine, kadın cinayeti verilerinin yanlış hazırlandığını söyleyerek gerçekleri çarpıtıyor” ifadeleri yer aldı.

Kadınların devlet tarafından korunmadığını vurgulanan açıklamada, “Kadınlar, kendilerini koruması için devlete başvuruyor fakat yetkililer görevlerini yerine getirmiyor. 2022 yılında öldürülen kadınların yüzde 7’si (19 kadın) failleri hakkında uzaklaştırma kararı aldığı halde katledildi” denildi.

Kadınlar kimler tarafından öldürüldü?

Ekim ayında öldürülen 34 kadının 18’i evli olduğu erkek, 1’i eskiden evli olduğu erkek, 2’si birlikte olduğu erkek, 1’i eskiden birlikte olduğu erkek, 2’si akrabası, 2’si babası, 1’i kardeşi, 6’sı tanıdığı kişiler tarafından, 1’i tanımadığı biri tarafından tarafından öldürülmüştür. Bu ay kadınların yüzde 53’ü evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.

Kadınlar en çok evlerinde öldürüldü

Kadınların 20’si evinde, 7’si sokakta, 2’si işyerinde, 1’i  arazide, 1’i otelde, 1’i eğlence mekanında, 1’i yol üzerinde otomobilinin önü kesilerek öldürülmüştür. 1 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir.  Bu ay öldürülen kadınların yüzde 59’u evlerinde öldürüldü.

Kadınlar en çok ateşli silahlar ile öldürüldü

Bu ay öldürülen kadınların 20’si ateşli silahlarla, 9’u kesici aletlerle, 1’i boğularak, 1’i darp edilerek, 1’i yüksekten düşerek, 1’i zehirlenerek, 1’i ise çekiçle öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 59’u ateşli silahla öldürüldü.

Paylaşın

Finlandiya’dan Türkiye’ye ‘NATO Üyeliği’ İçin Çağrı

İskandinav ülkelerinin liderleriyle düzenlediği ortak basın toplantısında konuşan Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, bugün yaptığı açıklamada, Türkiye ve Macaristan’dan İsveç’in ve kendilerinin NATO savunma ittifakı üyelik başvurularını hızla onaylamalarını istedi.

Türkiye ve Macaristan, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik başvurularını onaylamayan son iki ülke.

Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, “Şimdi tüm gözler Macaristan ve Türkiye’nin üzerinde. Bu ülkelerin üyelik başvurularımızı onaylamalarını bekliyoruz. Başvurularımızın onaylanmasının tercihen geciktirilmeden yapılmasının önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

Finlandiya ve İsveç, geçen hafta, NATO’ya aynı anda katılmak istediklerini yineleyerek Türkiye’ye karşı ortak cephe oluşturmuştu.

Sanna Marin geçen hafta, “NATO başvurularımız artık NATO üyesi ülkelerin tamamında onaylanmıştır. Hala onaylamayan iki ülke var, Macaristan ve Türkiye ve tabii ki Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya el ele katılması bizim için çok önemli, zira bu süreci bugüne kadar getirdik” demişti.

İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle Mayıs ayında NATO’ya katılma başvurusunda bulunmuş, ancak bu iki ülkeyi PKK ve diğer terör gruplarının militanlarını barındırmakla suçlayan Türkiye’nin itirazlarıyla karşılaşmışlardı.

Türkiye, Haziran ayında Madrid’de düzenlenen NATO zirvesi çerçevesinde imzalanan mutabakatla başvuru önündeki vetosunu geri çekmişti.

Ancak iki ülkenin üyelikleri için gerekli meclis onayı TBMM’den hala çıkmadı. Türkiye’nin mutabakattaki koşulları arasında “terör örgütlerine desteğin sonlandırılması, Türkiye’ye yönelik silah ihracat kısıtlamalarının kaldırılması ve iade taleplerinin karşılanması” öne çıkıyor.

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine düzenlediği askeri operasyonlar nedeniyle İsveç’in 2019’da yürürlüğe koyduğu silah ihracat kısıtlamaları 30 Eylül’de kaldırılmıştı.

İsveç, Ağustos ayında da dolandırıcılık suçundan hakkında Türkiye’de hapis cezası bulunan bir kişi için iade izni vermiş, ancak Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Türkiye’ye adi suçluları iade ederek sözlerini yerine getirdiklerine inandıracaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar… İade kararı verdiği kişi terör suçlarıyla ilgili değil” açıklaması yapmıştı.

 

Paylaşın

Ekonomik Kriz: 2,5 Milyon Çocuk Eğitimine Yardımla Devam Ediyor

Derinleşen yoksulluk ve ekonomik kriz, çocukların eğitim hayatlarını da doğrudan etkiledi. Şartlı yardım ile okula gidebilen çocukların sayısı Eylül 2022 itibarıyla 2 milyon 438 bin 865 oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ne eğitimde ne istihdamda olan 15-24 yaş grubundaki genç sayısı 2 milyon 736 bine ulaşırken, milyonlarca öğrencinin de ancak sosyal yardım ile eğitime ulaşabildiği ortaya çıktı.

Türkiye’deki yoksulluğun yarattığı çarpıcı tabloyu ortaya koyan veri, 2023 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı ile ortaya konuldu. Programın, “Çocuk” başlıklı bölümünde Şartlı Eğitim Yardımı’na yönelik veriler paylaşıldı.

Programda, maddi imkânları kısıtlı ailelerin çocuklarına yönelik, “Fırsat eşitliğini artırmaya, yaşam kalitelerini yükseltmeye ve potansiyel riskleri azaltmaya” yönelik yardımlar yapıldığı belirtildi.

2,5 milyon çocuğa yardım

BirGün Mustafa Bildircin’in haberine göre bu kapsamda Eylül 2022 itibarıyla 2 milyon 438 bin 865 çocuğun Şartlı Eğitim Yardımı’ndan yararlandırıldığı kaydedildi.

Eğitim hayatını sürdürebilmek için sosyal yardıma muhtaç çocuk sayısının hemen her yıl 2,5 milyonun üzerinde olması da dikkati çekti. Buna göre, 2018 yılında 2 milyon 517 bin 680 çocuk şartlı eğitim yardımı alırken 2019, 2020 ve 2021 yıllarında bu sayı sırasıyla 2 milyon 603 bin 680, 2 milyon 607 bin 26 ve 2 milyon 128 bin 750 olarak gerçekleşti.

Aile ve Sosyal Bakanlığı’nın 2021 yılına yönelik verilerine göre, ailesinin yanında temel ihtiyaçları karşılanamayan çocuk sayısı 150 bine dayandı. 2020 yılında 129 bin 422 olan ailesinin yanında bakımı sağlanamayan çocuk sayısı 2021 yılında 141 bin 275’e yükseldi.

Şartlı eğitim yardımı nedir?

Şartlı Eğitim Yardımı, ekonomik güçlükler nedeniyle temel eğitim hizmetlerinden yararlanamayan, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olmayan ve 3294 sayılı kanun kapsamında muhtaçlığı onaylanmış hanelere yapılıyor.

Şartlı eğitim yardımı, bu grup içerisinde yer alanlar arasında örgün eğitime katılan çocuklara eğitimin başlangıcından, lise öğrenimini bitirene kadar, öncelikli olarak çocuğun annesi olmak üzere, çocuğun babası veya çocukla aynı hanede yaşayan ve çocuğun bakımını üstlenen reşit bireylere veriliyor.

Paylaşın

10 Ayda Yurt Dışına Gitmek İçin Başvuran Hekim Sayısı 2 Bini Aştı

2022 yılının 10 aylık sürecinde ‘İyi Hal Belgesi’ alarak yurtdışına gitmeye hazırlanan hekim sayısı 2 bin 153 oldu. ‘İyi Hal Belgesi‘ alanların bin 106’sı uzman hekim, bin 47’si ise pratisyen hekimlerden oluştu.

Haber Merkezi / Türk Tabipleri Birliği (TTB) verilerine göre ekim ayında 215 hekim, yurtdışında çalışma vizesi anlamına gelen ‘İyi Hal Belgesi’ aldı.

2022’nin 10 aylık sürecinde bu belgeyi alarak yurtdışına gitmeye hazırlanan hekim sayısı 2 bini aştı ve 2 bin 153 oldu. 2022 yılında ‘İyi Hal Belgesi‘ alanların bin 106’sı uzman hekim, bin 47’si ise pratisyen hekimlerden oluştu.

TTB tarafından yapılan açıklamada ise, “TTB; hekimlik değerleri ve toplumun sağlık hakkı için, hekim göçünü oluşturan nedenlere karşı mücadelesine kararlılık ile devam edecektir ifadelerine yer verildi.

2021 yılında toplam bin 405 hekim yurt dışına gitmek için bu belgeyi almıştı. 2022 yılının on ayında bu rakamın üzerine çıkıldı.

2022’nin sonunda yaklaşık 3 bin doktorun iyi hal belgesini alması bekleniyor, bu da Türkiye’den ayrılan doktor sayısında 2012’ye göre 50 kat artış anlamına geliyor.

Özellikle anestezi, acil bakım, kulak burun boğaz ve jinekoloji alanlarında Türkiye’den ayrılma yönünde büyük bir trend olduğu gözleniyor.

Konuya ilişkin yapılan açıklamalarda, bu gün pek hissedilmezse de yurt dışı hareketliliğinin böyle devam etmesi halinde önümüzdeki 10 yıl içinde sağlık sisteminin ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacağına dikkat çekiliyor.

Sağlık Bakanlığı’nın yıllık faaliyet raporlarına göre; Beyaz Kod’un başlatıldığı 2012’den bu yana bu kodu kullanan toplam sağlık çalışanı sayısında çarpıcı bir artış var.

2017’de 7 bin 751 sağlık çalışanı Beyaz Kod verirken, bu sayı 2020 yılında 72 bin 158’e yükseldi. Savcılar olayların yaklaşık 7 binini araştırdı. Sözlü şiddet vakaları bunun altı katı arttı.

Şiddet bir faktör olsa da asıl sorunun ekonomik zorluklar. Türkiye’de doktorların çalışmalarının ucuz iş gücü olarak görüldüğü, satın alma gücü açısından, doktor maaşının 2003’tekinin üçte biri olduğu belirtiliyor.

Paylaşın

Türkiye, Sefalet Endeksinde Zirveye Oturdu

Sefalet Endeksi’nde Türkiye en yakın takipçisi Arjantin’e fark atarak birinci oldu. Türkiye 93.3 puanla ilk sırada yer alırken Arjantin 89.9 puanla ikinci oldu. Üçüncü sırada yer alan ülke ise Güney Afrika.

Bu ülkenin endeksteki puanı 41.4. Macaristan 23.8, Polonya 22.3, Rusya ise 17.5 puanla endekste yer aldı.

Türkiye sefalet endeksinde zirveye oturdu. Enflasyon ve işsizliğin toplamından oluşan Sefalet Endeksi’nde Türkiye en yakın takipçisi Arjantin’e fark atarak birinci oldu. Türkiye 93.3 puanla ilk sırada yer alırken Arjantin 89.9 puanla ikinci oldu.

Üçüncü sırada yer alan ülke ise Güney Afrika. Bu ülkenin endeksteki puanı 41.4. Macaristan 23.8, Polonya 22.3, Rusya ise 17.5 puanla endekste yer aldı.

Sefalet Endeksi Nedir?

İşsizlik ve enflasyonun artmasıyla yaşanan problemler seneler boyunca tüm ülke ekonomilerinin karşılaştığı en büyük sorunlardan biridir. Ekonominin seyri ile ilgili önemli bilgiler veren, enflasyon ve işsizlik oranlarının oluşturduğu gösterge iktisatçılar tarafından Sefalet Endeksi (İktisadi Hoşnutsuzluk Endeksi) olarak tanımlanır.

Sefalet endeksi, enflasyon ve işsizlik oranının aynı anda yükselmesinin yanı sıra, işsizlik ve enflasyon oranından yalnızca birinin artmasından da kaynaklanıyor olabilir. Teknolojik gelişme ve atıl durumda olan kapasitenin kullanılmaya başlanması enflasyon oranını azaltırken işsizlik oranını değiştirmeyebilir.

Teknolojik gelişme ve atıl kapasitenin kullanılmaya başlanması, yani kapasite kullanımının artış göstermesi üretimi de artırmakta ve bu durum mal üretiminde de artış olacağı anlamına gelmektedir. Mal üretiminin artması, enflasyon oranını azaltmakta; teknolojik gelişme ise işgücü verimliliğini artıracağı için daha az işgücü kullanılmakta ve işsizlik problemi ortaya çıkmaktadır.

Sefalet endeksindeki değişim sadece işsizlik oranındaki değişimden de kaynaklanıyor olabilir. İhracat odaklı büyüme modelini kullanan bir ülkenin ihracat için gereken ham madde, ara malı ve yatırım mallarının eksik olması bu malları ithal edeceği anlamına gelmektedir. Yani bu ülkede ihracatla birlikte ithalatta artacaktır. İthalat ve ihracatta oluşan artış ise belli bir miktar işgücü talebini de artırmakta ve işgücü talebinde meydana gelen bu artış işsizlik oranını da düşürmektedir.

İhracatın artması sebebiyle ekonomik büyüme oranında da yükselme olan bu ülkelerde, enflasyon oranı ekonomik büyümeden sınırlı oranda etkilenebilir. Döviz kurundaki artış ise, ithalattaki fiyatları artırıp pahalılaştırarak üretim maliyetlerini artırmakta ve artan maliyetler dolayısıyla enflasyon oranının da artmasına sebep olmaktadır.

Sefalet endeksi; 1960’lı yıllarda Amerikalı iktisatçı Arthur Okun tarafından geliştirilmiş olup, enflasyon ile işsizlik oranının toplamını ifade eder. Enflasyonun artması yaşam maliyetinin, işsizliğin artması işe kazanç sağlayamayan insan sayısının arttığı anlamına geldiği için, dolayısıyla sefalette artacak ve ekonomide bozulma meydana gelecektir. Bir zaman sonra bu endeks, 1999 yılında Nobel Ödüllü Amerikalı iktisatçı Robert Barro tarafından yeniden düzenlenip formülü değiştirilmiştir.

Barro Sefalet Endeksi

Robert Borro enflasyon oranı ve işsizlik oranına uzun vadeli tahvil faizi ile büyüme oranını da eklemiştir. Yeni haliyle Barro Sefalet Endeksi (Barro Misery Indeks-BMI) ismini alan endeks şu şekilde ifade edilebilir:

BMI = (Enflasyon Oranı + İşsizlik Oranı + Faiz Oranı) – Büyüme Oranı

Paylaşın