Gıda Fiyatları, Dünya Genelinde Yüzde 11 Düştü, Türkiye’de Yüzde 73,6 Arttı

İktidar ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da, açıklanan her veri yaşanan ekonomik krizin derinliğini ortaya koyuyor. Son olarak, dünya genelinde gıda fiyatları son 1 yılda yüzde 11,8 gerilerken, Türkiye’de yüzde 73,6 artış gösterdi.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Küresel Gıda Fiyatları Endeksi Ağustos verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre; Küresel gıda fiyatları, yemeklik yağ, süt ürünleri ve temel gıda maddelerinin tedarikine ilişkin endişelerin devam ettiği bir ortamda, iki yıldan uzun bir sürenin en düşük seviyesine geriledi.

FAO, Küresel Gıda Fiyat Endeksi’nin geçen ay zayıf talep ve verimli bitkisel yağ ve süt üretimi nedeniyle yüzde 2,1 düşerek 121,4’e gerilediğini belirtti. Göstergeler, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle tahıl ihracatının Mart 2022’de kesintiye uğrayarak rekor seviyelere ulaşmasından bu yana yüzde 24 geriledi.

Ülkelerin tahıl alanında uyguladığı regülasyonlar ve iklim koşulları da gıda tedarikinde tehdit oluşturdu. Örneğin, Hindistan, dünya çapında milyarlarca insanın beslenmesinin hayati bir parçası olan pirince ihracat kısıtlamaları getirerek FAO’nun Pirinç Endeksi’ni geçen ay 15 yılın zirvesine çıkarmıştı.

Diğer taraftan, sıcak hava koşulları çeşitli mahsulleri etkilerken, yüksek enerji ve işçilik maliyetleri nedeniyle birçok ülkede gıda enflasyonu yüksek seyretti. FAO yayımladığı raporda ayrıca, süt ürünleri, bitkisel yağ ve et fiyatlarının geçen ay en az yüzde 3 oranında düştüğünü açıkladı.

TÜİK verilerine göre, enflasyon Ağustos’ta bir önceki aya göre yüzde 9,09, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,94 olarak gerçeklemişti. Ana harcama gruplarına bakıldığında bir önceki yılın aynı ayına göre en yüksek artış yüzde 89,31 ile lokanta ve otellerde görülmüştü. Bu grubu yüzde 73,6 ile gıda izlemişti.

Bu verilere göre, dünyada gıda fiyatları son 1 yılda yüzde 11,8 gerilerken, Türkiye’de Gıda Fiyat Endeksi Ağustos’ta yıllık yüzde 73,6 artış gösterdi.

Paylaşın

Bakan Fidan’dan AB’ye Üyelik Açıklaması: Perspektifimizde Bir Değişiklik Yok

AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Oliver Varhelyi ile görüşen Bakan Fidan, “Avrupa ve tüm dünyanın çeşitli sınamalarla karşı karşıya olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Böyle bir dönemde Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerinin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi her zamankinden daha da önemli hale gelmiştir” dedi ve ekledi:

“Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerinin bazı üye ülkelerin dar siyasi çıkarlarına rehin edilmemesi gerektiği açıktır. Avrupa Birliği, Türkiyesiz gerçek manada bir küresel aktör olamaz. Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin önünün açılması, ilişkilerimizin üyelik perspektifi temelinde yeniden canlandırılması elzemdir.”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bugün Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Oliver Varhelyi ile Ankara’da görüştü. Görüşmeden sonra ortak basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Avrupa ve tüm dünyanın çeşitli sınamalarla karşı karşıya olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Böyle bir dönemde Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerinin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi her zamankinden daha da önemli hale gelmiştir. Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerinin bazı üye ülkelerin dar siyasi çıkarlarına rehin edilmemesi gerektiği açıktır. Avrupa Birliği, Türkiyesiz gerçek manada bir küresel aktör olamaz. Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin önünün açılması, ilişkilerimizin üyelik perspektifi temelinde yeniden canlandırılması elzemdir.” dedi.

Bakan Fidan, vize serbestisi konusunda da “Vize serbestisi sürecinde ilerleme kaydedilmesi de Avrupa Birliği’nden beklentilerimiz arasındadır. Vize serbestisi insandan insana diyaloğu artıracak, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği önündeki sorunların ve ön yargıların kaldırılmasına şüphesiz katkı sağlayacaktır. Sayın Varhelyi’ye son dönemde vatandaşlarımızı vize başvurularında yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi beklentimizi de vurguladım” diye konuştu.

Bakan Fidan’ın ardından konuşan Varhelyi ise şunları kaydetti: “Eminim ki seçimlerden sonra güzel bir fırsat ortaya çıktı. Ben de dostluğumuzun, ittifakınızın ve Türkiye’yle sahip olduğumuz ortaklığın yeniden canlandırılması için buradayım. Ankara’da yeni hükümetin kurulmuş olmasıyla da birlikte AB-Türkiye ilişkilerini ilerletebileceğimizi düşünüyorum. Çünkü çok güçlü siyasi ve ekonomik taahhütlerimiz var. İnsanlar arasında olsun, ekonomik seviyede olsun, siyaset düzeyinde olsun, Türkiye ile olan ilişkilerimiz her zaman için bizim için de kilit öneme sahip olmuştur.”

Avrupa Konseyi liderlerinin talepleri doğrultusunda AB-Türkiye ilişkilerinde nasıl ilerlenebileceği ve olumlu bir gündemin nasıl oluşturulabileceğine dair bir rapor hazırlayacaklarını ifade eden AB temsilcisi, “Biz de şu anda burada bunun üzerine nasıl çalışabiliriz, bunun yollarını arıyoruz. O nedenle benim bugünkü ziyaretimde de altını çizeceğim şey; bu iş birliğinin tasarımını yapmak ve bu ortaklığın inandığım kadarıyla çok önemli bir potansiyele sahip olduğunu hepimiz görüyoruz. Ancak bazı hali hazırda gerçekleştirdiğimiz başarılar da var. Yeni ortaklık anlaşması dijital Avrupa programında, ortak pazar programında tamamlandı, imzalandı. Bu olumlu bir gelişmedir” dedi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği süreci

Varhelyi AB’nin genişleme planı ve Türkiye’nin üyelik süreci ile ilgili bir soruya şu yanıtı verdi: “2030 yılı itibarıyla yeni üyeler olacaktır, olması için her iki tarafın da çalıştığını söyleyebilirim. Türkiye’nin aday ülke olarak konumuna bakacak olursak şu anda bulunduğunuz konum son derece nettir ve Avrupa Konseyi tarafından 2018 yılında bu karara varılmıştır ve müzakereler şu anda donmuş durumdadır. Burada yeniden başlaması için Avrupa Konseyi tarafından bazı kriterler öne sürülmüştür ve bu kriterler demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle ilgilidir. Bu alanlarda ileriye yönelik inandırıcı bir yol haritasının hazırlanması tabii ki yeni tartışmaları tetikleyebilir.”

Fidan ise bu soruya, “Bizim de politikamız özellikle bildiğiniz gibi Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik perspektifinde herhangi bir değişiklik yok. Bu çok güçlü bir politik irade. Özellikle tekrar seçmeninden güçlü bir destek alan cumhurbaşkanımızın bunu milletimiz adına yeniden en üst politik iradeyle vurgulaması önemliydi. Devlet organları da buna yönelik çalışmalarını hızlandırdı.

Bir süredir çeşitli nedenlerden dolayı Avrupa Birliği’yle Türkiye arasındaki bazı konulardaki temaslarda bir gerileme olmuştu. Yeni dönemde bunu telafi edecek çalışmaların neler olabileceği konusunda adımlarımızı attık. Bugün sayın komiserin Ankara’yı ziyareti de aslında buna güzel bir örnek teşkil etmekte. Özellikle vizeyle ilgili vatandaşlarımızın çeşitli sıkıntıları var. Özellikle iş adamlarımız ve öğrencilerimiz için vize kolaylığı konusunda mütabakat içindeyiz. Arkadaşarımız o konuda çalışmaya başlayacaklar” sözleriyle yanıt verdi.

Deprem yardımlarına ilişkin açıklamalarda da bulunan Varhelyi, Avrupa Birliği tarafından 1 milyar euroluk bir taahhütte bulunulduğunu anımsatarak, “Önümüz kış ve hızlı bir şekilde hareket etmek istiyoruz. O nedenle hali hazırda 150 milyon Euro’luk bir insani yardımda bulunduk. Ayrıca 470 milyon Euro’luk bir başka paket hazırlandı. Bu da yine deprem yardımı ve yeniden yapılandırma için kullanılacak. Ayrıca rehabilitasyon ve yeniden yapım çalışmalarına Avrupa Dayanışma Fonu aracılığıyla da katkıda bulunmak istiyoruz. Bu da yine Türkiye tarafından talepte bulunulmuştu” dedi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Galatasaray, Fenerbahçe Ve Beşiktaş’ın Avrupa Kadroları Belli Oldu

Türkiye’yi UEFA Şampiyonlar Ligi ve UEFA Konferans Ligi’nde temsil eden Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş, Avrupa kadrolarını açıkladılar. Galatasaray’da yeni transferlerden Davinson Sanchez ve Tanguy Ndombele listede yer aldı.

Haber Merkezi / Fenerbahçe’de Miguel Crespo, Ryan Kent, Joshua King ve Dominik Livakovic yer alırken, Beşiktaş’ta yeni transfer Eric Bailly de kadroda yer aldı.

Galatasaray’ın UEFA’ya gönderdiği listede şu futbolcular var: Fernando Muslera, Günay Güvenç, Jankat Yılmaz, Angelino, Davinson Sanchez, Kaan Ayhan, Victor Nelsson, Emin Bayram, Abdülkerim Bardakcı, Kazımcan Karataş, Sacha Boey, Kerem Aktürkoğlu, Kerem Demirbay, Wilfried Zaha, Mateus Tete, Hakim Ziyech, Sergio Oliveira, Lucas Torreira, Tanguy Ndombele, Barış Alper Yılmaz, Dries Mertens, Mauro Icardi, Cedric Bakambu.

Fenerbahçe’nin UEFA’ya bildirdiği listede Dominik Livakovic, İrfan Can Eğribayat, Furkan Onur Akyüz, Serdar Aziz, Rodrigo Becao, Alexander Djiku, Ferdi Kadıoğlu, Bright Osayi-Samuel, Jayden Oosterwolde, Miguel Crespo, İsmail Yüksek, Fred, Miha Zajc, Mert Hakan Yandaş, Sebastian Szymanski, İrfan Can Kahveci, Ryan Kent, Joshua King, Cengiz Ünder, Dusan Tadic, Umut Nayir, Michy Batshuayi ve Edin Dzeko yer aldı.

Beşiktaş’ın, UEFA’ya gönderdiği listede şu futbolcular var: Mert Günok, Ersin Destanoğlu, Utku Yuvakuran, Vincent Aboubakar, Daniel Amartey, Eric Bailly, Tayfur Bingöl, Onur Bulut, Gedson Fernandes, Omar Colley, Rachid Ghezzal, Amir Hadziahmetovic, Semih Kılıçsoy, Arthur Masuaku, Jackson Muleka, Jean Onana, Alex Chamberlain, Milot Rashica, Ante Rebic, Valentin Rosier, Demir Ege Tıknaz, Cenk Tosun, Salih Uçan, Necip Uysal, Bakhtiyor Zaynutdinov.

Bayern Münih, Manchester United ve Kopenhag’la birlikte Şampiyonlar Ligi A Grubu’nda mücadele edecek sarı kırmızılılar ilk maçta kendi sahasında Kopenhag’ı ağırlayacak. Galatasaray’ın fikstürü şöyle:

20 Eylül: Galatasaray – Kopenhag
3 Ekim: Manchester United – Galatasaray
24 Ekim: Galatasaray – Bayern Münih
8 Kasım: Bayern Münih – Galatasaray
29 Kasım: Galatasaray – Manchester United
12 Aralık: Kopenhag – Galatasaray

UEFA Konferans Ligi H Grubu’nda PFC Ludogorets 1945, FC Nordsjaelland ve FC Spartak Trnava ile mücadele edecek olan Fenerbahçe, ilk maçında kendi sahasında FC Nordsjaelland’ı konuk edecek. Fenerbahçe’nin fikstürü şöyle:

21 Eylül: Fenerbahçe – FC Nordsjaelland
5 Ekim: FC Spartak Trnava – Fenerbahçe
26 Ekim: Fenerbahçe – PFC Ludogorets 1945
9 Kasım: PFC Ludogorets 1945 – Fenerbahçe
30 Kasım: FC Nordsjælland – Fenerbahçe
14 Aralık: Fenerbahçe – FC Spartak Trnava

UEFA Konferans Ligi D Grubu’nda Club Brugge, Bodo Glimt ve Lugano ile eşleşen Beşiktaş ise grup maçlarına Club Brugge deplasmanında başlayacak. Beşiktaş’ın fikstürü şöyle:

21 Eylül: Club Brugge – Beşiktaş
5 Ekim: Beşiktaş – FC Lugano
26 Eekim: FK Bodø/Glimt – Beşiktaş
9 Kasım: Beşiktaş – FK Bodø/Glimt
30 Kasım: Beşiktaş – Club Brugge
14 Aralık: FC Lugano – Beşiktaş

Paylaşın

Bloomberg: Dünya Bankası, Türkiye’nin Kredi Limitini Artıracak

Dünya Bankası, Türkiye ekonomisinin istikrara kavuşmasına yardımcı olmak amacıyla ülkeye verdiği desteği potansiyel olarak iki katına çıkarmak için görüşmeler yürütüyor. Dünya Bankası’nın halihazırda yürürlükte olan 17 milyar dolarlık programa ek olarak, önümüzdeki üç yıl için 18 milyar dolara kadar taahhütte bulunmasını içeriyor.

Yapılacak anlaşmanın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’dan oluşan yeni ekonomi yönetimine güvenoyu anlamına geleceği düşünülüyor.

Kaynaklar, Dünya Bankası’nın 18 milyar dolarlık finansmanının üçte ikisinin doğrudan yatırımlar ve garantilerle özel sektöre aktarılmasını, geri kalan kısmının ise hükümete doğrudan borç vermede kullanılmasını bekliyor.

Konuyla ilgili doğrudan bilgi sahibi kaynaklara göre Dünya Bankası, Türkiye ekonomisinin istikrara kavuşmasına yardımcı olmak amacıyla ülkeye verdiği desteği potansiyel olarak iki katına çıkarmak için görüşmeler yürütüyor.

Bloomberg’de Kerim Karakaya ve Onur Ant imzasıyla yer alan habere göre görüşmeler, Dünya Bankası’nın halihazırda yürürlükte olan 17 milyar dolarlık programa ek olarak, önümüzdeki üç yıl için 18 milyar dolara kadar taahhütte bulunmasını içeriyor.

Söz konusu finansmanın hükümete doğrudan kredi verilmesinin yanı sıra özel sektöre yönelik desteği de kapsayacağı belirtildi. Ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Dünya Bankası konuya ilişkin yorum yapmadı.

Yapılacak anlaşmanın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’dan oluşan yeni ekonomi yönetimine güvenoyu anlamına geleceği düşünülüyor.

Öte yandan Dünya Bankası ile Türkiye arasında gerçekleşebilecek anlaşma Erdoğan’ın Körfez ziyaretinden beri en yüksek finansman kaynağı olabilir.

Bloomberg’e bilgi veren kaynaklar, Dünya Bankası’nın 18 milyar dolarlık finansmanının üçte ikisinin doğrudan yatırımlar ve garantilerle özel sektöre aktarılmasını, geri kalan kısmının ise hükümete doğrudan borç vermede kullanılmasını bekliyor.

Ayrıca yeni aktarılan fonların bir kısmının 6 Şubat depremlerinden etkilenen bölgelerin yeniden inşasında kullanılması bekleniyor. Dünya Bankası ilk etapta deprem sonrası hasar maliyetinin 34 milyar dolar olarak ölçmüş, yeniden inşaat maliyetinin ise bu rakamın çok üstünde olabileceğine dikkat çekmişti.

Morgan Stanley ve Bank of America

Öte yandan, ABD merkezli yatırım bankası Morgan Stanley ve ile ABD’nin önde gelen bankalarından Bank of America, Türkiye için yıl sonu enflasyon tahminini yukarı yönlü revize etti.

Morgan Stanley ekonomistleri Hande Küçük ve Alina Slyusarchuk yayımladıkları notta “İki ay üst üste çok güçlü gelen TÜFE verileriyle karşı karşıya kalan yeni PPK enflasyon beklentilerinde daha fazla bozulmanın önüne geçmek ve kredibilitesini daha da artırmak için yukarı yönlü sürprizlere devam etmeyi tercih edebilir. Böylece TCMB’nin yüzde 30 politika faizine bizim öngördüğümüzden daha erken ulaşabileceğini görebiliriz” dedi.

Ekonomistler yıl sonu TÜFE tahminini yüzde 62’den yüzde 66’ya revize etti. Daha öncesinde enflasyonun tepe noktasını ise Mayıs 2024’te yüzde 68 olarak öngören ekonomistler bu tahminini yüzde 72’ye yükseltti.

Açıklamada “Manşet enflasyonu tahminimize göre yüzde 42’ye indirebilecek sıkılaştırma adımları ve 2024’ün ikinci yarısından itibaren olumlu baz etkisi devreye girene kadar özellikle hizmet fiyatlarındaki yapışkanlık, kurda potansiyel düzeltmeler ve yönetilen-yönlendirilen fiyatlar enflasyonda yukarı yönlü baskı yaratacak” ifadesi yer aldı.

BofA Securities ekonomisti Zümrüt İmamoğlu imzasıyla paylaşılan bir raporda Türkiye’de ağustos enflasyonunun tahminleri aşması nedeniyle daha fazla faiz artışına ihtiyaç olduğu belirtildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) ağustos ayında sürpriz biçimde 750 baz puanlık faiz artışı yaptığı belirtilen raporda “Önceki 2 ay beklentinin altında kalan faiz artırımları sonrası bu adım olumlu bir sürpriz oldu. Ancak enflasyon beklentilerinin daha da artması nedeniyle daha fazla faiz artırımına ihtiyaç var ve asıl soru Mart ayındaki yerel seçimlerden önce bu tür bir artışın yapılıp yapılmayacağı..” değerlendirmesi yapıldı.

Enflasyonun ağustos ayında yüzde 59’a ulaştığını hatırlatan kurum, yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 58’den yüzde 70’e yükseltti. 2024 beklentisi de yüzde 38’den yüzde 40’a çıktı.

Öte yandan enflasyonun gelecek yıl mayıs ayında yüzde 78 ile zirve yapacağı öngörüldü. Önceki beklenti ise yüzde 65 seviyesindeydi. Kurum ayrıca TCMB’nin faiz artışlarına devam edeceği ancak yerel seçim öncesi kış aylarında duraklayacağını belirtirken, yıl sonuna ilişkin politika faizi tahminini yüzde 30’a çıkardı.

Seçimden sonra, 2024’ün 2. çeyreğinde ise politika faizinin yüzde 45’e çıkmasının beklendiği bildirildi. Raporda TCMB’nin mart ayına kadar finansal koşulları seçici olarak sıkılaştırmak için daha fazla niceliksel önlem alabileceği tahminine de yer verildi.

Paylaşın

Türkiye’den Avrupa Birliği’ne Başvurular Artıyor, Kabul Oranı Düşüyor

2023’ün ilk altı ayında Türkiye’den başvurular, 34 bin 25 kişiyle AB’ye yapılan toplam başvuruların yüzde 7’sini oluşturdu. Türkiye’den başvurularda kabul oranı Mayıs 2022’de yüzde 41 iken bu oran 2023 Mayıs’ında yüzde 27’ye geriledi.

Mayıs ayında Türkiye’den başvurular 5 bin 400 kişiyle geçen yılın Mayıs ayına göre üçte iki oranında arttı.

Avrupa Birliği İltica Dairesi (EUAA), bu yılın ilk yarısına dair iltica rakamlarını açıkladı. 2023 Ocak ayından Haziran ayı sonuna kadar 27 AB ülkesi ile İsviçre ve Norveç’e yapılan iltica başvurularının sayısı 519 bin olurken başvurularda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 28’lik artış kaydedildi.

2023’ün sonuna kadar toplam iltica başvuru sayısının 1 milyonu geçeceği tahmin ediliyor. Böylelikle Suriye’den sığınmacı akınının yaşandığı 2015-2016 döneminden sonraki en yüksek rakama ulaşılması bekleniyor. AB’ye iltica başvurularının sayısı 2015’te 1,35 milyon, 2016’da 1,25 milyon olarak kaydedilmişti.

Türkiye ile imzalanan mülteci mutabakatı sonrasında 2017’de rakamlar gerilemiş, 2020 ve 2021’de korona pandemisiyle gelen seyahat kısıtlamaları nedeniyle de gerileme eğilimi devam etmişti. Pandemi sonrasında yeniden tırmanışa geçen iltica başvurularında 2022’de yüzde 53’lük artış olmuştu.

Suriyeliler ve Afganlar başı çekiyor

Bu yılın ilk altı ayında yapılan iltica başvurularında Suriyeliler ve Afganlar yine başı çekti. Suriyeliler 66 bin 615 başvuruyla AB’ye toplam iltica başvurularının yüzde 13’ünü, Afganlar da 55 bin 21 başvuruyla yüzde 11’ini oluşturdu. Suriye ve Afganistan vatandaşlarını Venezuela, Türkiye, Kolombiya, Bangladeş ve Pakistan vatandaşları izledi.

Toplamda başvurucuların yüzde 41’ine ya mülteci statüsü tanındı ya da ülkede kalmalarına olanak sağlayacak koruma statüsü verildi. Ancak başvuruların kabulünde ülkeler arasında önemli farklar gözleniyor.

Ülkelerinde çatışma ve baskı tehdidi altındaki Suriyeliler ve Afganların kabul oranları yükselirken Türkiye’den başvuru sayısı artmasına rağmen kabul oranı düşüyor. 2023’ün ilk altı ayında Türkiye’den başvurular, 34 bin 25 kişiyle AB’ye yapılan toplam başvuruların yüzde 7’sini oluşturdu.

Türkiye’den başvurularda kabul oranı Mayıs 2022’de yüzde 41 iken bu oran 2023 Mayıs’ında yüzde 27’ye geriledi. Mayıs ayında Türkiye’den başvurular 5 bin 400 kişiyle geçen yılın Mayıs ayına göre üçte iki oranında arttı. Başvuruların yarısından çoğu Almanya’ya yapıldı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

JP Morgan, Türkiye İçin 2023 Yıl Sonu Enflasyon Tahminini Değiştirdi

Türkiye için daha önce yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 62 olarak açıklayan JP Morgan, yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 65’e yükseltti. Banka, 2024 yıl sonu tahminini yüzde 33 olarak güncellemişti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Temmuz ayında yaptığı bir açıklamada, 2023 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 58’e yükseltmişti.

Banka, 2024 yıl sonu tahminini yüzde 33 olarak güncellemiş ve 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 15’e gerileyeceğini tahmin ettiklerini belirtmişti.

Ağustos ayına ilişkin resmi enflasyon rakamlarının beklenenin üzerinde gerçekleşmesi üzerine JP Morgan, Türkiye için yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 65’e yükseltti.

ABD merkezli yatırım bankası, daha önce yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 62 olarak açıklamıştı. JP Morgan, Mayıs 2024’te de enflasyonun yıllık bazda yüzde 73 ile zirve yapacağını tahmin ediyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ağustos ayı verilerine göre, geçen ay tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yüzde 9,09 arttı, yıllık enflasyon ise yüzde 58,94’e yükseldi.

Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) verilerine göre ise TÜFE’deki artış yıllık bazda yüzde 128,05 oldu.

JP Morgan, yıl sonu politika faizi oranı tahmini yüzde 35’te tutsa da, 2024 yılı için faiz öngörüsünü yüzde 40’tan 45’e yükseltti.

JP Morgan’ın Türkiye ekonomisti Fatih Akçelik, müşterilere gönderdiği bilgilendirme notunda “Ağustos ayı TÜFE verileri uzun süreli dezenflasyon sürecine işaret ediyor” dedi.

Akçelik, Mart 2024’teki yerel seçimlerden sonra enflasyon baskısına karşı daha fazla parasal sıkılaştırma beklediklerini ifade etti.

Merkez Bankası, Temmuz ayında yaptığı bir açıklamada, 2023 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 58’e yükseltmişti.

Banka, 2024 yıl sonu tahminini yüzde 33 olarak güncellemiş ve 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 15’e gerileyeceğini tahmin ettiklerini belirtmişti.

Türk lirasındaki keskin düşüş ve son dönemlerdeki vergi artışlarının ardından enflasyon oranı Temmuz’dan sonra Ağustos ayında da artış kaydetti.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

NATO Üyeliği: İsveç’ten Türkiye’ye “Ekim” Hatırlatması

NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyeliğine onay için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ekim ayına işaret ettiğini hatırlatan İsveç Dışişleri Bakanı Billström, “Verilen sözde değişen bir şey olmadı. Umudumuzu sürdürüyoruz” mesajı verdi.

Finlandiya ve İsveç, Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ardından onlarca yıldır sürdürdükleri askeri tarafsızlık ilkesinden vazgeçerek NATO’ya katılmak için Mayıs 2022’de ortak başvuruda bulunmuştu.

İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billstrom, Türkiye’nin ülkenin NATO üyeliğini Ekim ayında onaylayacağı konusunda umutlu olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Temmuz ayındaki NATO zirvesinde İsveç’in üyeliğinin TBMM’nin açılacağı Ekim ayında meclis gündemine alınması konusunda mutabık kaldıklarını hatırlatan Billström, aradan geçen zamanda NATO zirvesinde uzlaşılan noktalar ve verilen sözlerin geçerliliğini yitirdiğine dair bir işaret bulunmadığını söyledi.

ABD Kongre üyelerinin ziyareti sonrasında düzenlenen basın toplantısında konuyla ilgili soruyu yanıtlayan Billström, parlamentonun bağımsız bir kurum olduğunu, ancak Türk hükümetinin Vilnius’taki NATO liderler zirvesinde onay sürecinin hızlı bir şekilde işletileceği sözünü verdiğini belirtti. İsveçli Bakan, “Bu, Türk hükümetinin onay taahhüdünde bulunduğu anlamına geliyor” dedi.

Vilnius’taki NATO zirvesinin başlamasına saatler kala Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg arasında yapılan üçlü görüşme sonrasında, TBMM’nin İsveç’in üyeliğini hızla onaylamasına dair uzlaşmaya varıldığı bildirilmişti.

Finlandiya ve İsveç, Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ardından onlarca yıldır sürdürdükleri askeri tarafsızlık ilkesinden vazgeçerek NATO’ya katılmak için Mayıs 2022’de ortak başvuruda bulunmuştu.

Türkiye ve Macaristan’daki onay süreçlerinin tamamlanması sonrasında Finlandiya Nisan ayında 31’inci üye olarak İttifak’a katılmış, ancak Türkiye ve Macaristan’ın İsveç konusundaki çekinceleri sürmüştü. Bir ülkenin NATO’ya üye olabilmesi için tüm İttifak üyelerinde hükümetlerin onayının ardından meclis onayının da bulunması gerekiyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Erdoğan İle Putin Soçi’de Görüşecek: Beklentiler Neler?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Rusya Devlet Başkanı Putin’in önümüzdeki günlerde Soçi’de görüşeceğini söyledi. Fidan, Erdoğan ve Putin  arasındaki dostluk ve güven duygusunun iki ülke arasındaki ilişkilerin istikametini belirlemede kritik rol oynadığını vurguladı.

İki ülke ilişkilerini sınayan gelişmelerin ele alınması beklenen Erdoğan – Putin görüşmesinde, tahıl anlaşmasının da geleceği masaya yatırılacak. Türkiye’nin tahıl anlaşmasına dönmesi için Rusya’yı iknaya bir süredir çaba harcadığı biliniyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından savaşın küresel gıda fiyatları üzerindeki etkisini azaltmak için Birleşmiş Milletler (BM) ve Türkiye’nin katkılarıyla 22 Temmuz 2022’de İstanbul’da Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması imzalanmıştı.

Anlaşma kapsamında Ukrayna’dan sadece Karadeniz üzerinden en az 32 milyon ton tahıl dış piyasalara çıkartıldığı hesaplanıyor. Ancak Rusya en son 17 Temmuz’da yaptığı açıklama ile taleplerinin karşılanmadığını söyleyerek anlaşmayı askıya almıştı.

Ankara Temmuz ortasından beri Rusya’nın anlaşmaya dönmesi, Moskova’nın bazı taleplerinin de karşılanması ve hatta tahılda yeni bir uzlaşı sağlanırsa barış görüşmeleri için bir umut olabilmesi için diplomasi trafiğini sürdürürken, bu kapsamda Fidan geçen hafta Kiev’e ardından da Moskova’ya gitti.

Fidan’ın dışişleri bakanı olarak iki savaşan tarafa ilk yaptığı bu ziyaretlerin ana gündem maddesi tahıl koridoru anlaşmasının yenilenmesi oldu. Moskova temaslarının bir başka önemli başlığı ise Erdoğan’ın hafta başı yapması beklenen Soçi ziyaretinin hazırlığı.

Erdoğan ile Putin arasında pek çok kere krizleri çözen yakın ilişkinin tahıl anlaşmasının yenilenmesini sağlayıp sağlamayacağı hafta başındaki Soçi ziyaretinde netleşecek. Tarihi henüz resmi olarak açıklanmasa da Erdoğan’ın 4 Eylül Pazartesi günü Soçi’ye gitmesi bekleniyor.

Erdoğan Putin’in Ağustos ayı içinde Türkiye’ye geleceğini açıklarken, Rusya tarafı daha temkinli konuşmuş ve Putin’in ziyareti için kesin ifadeler kullanmamıştı. Son olarak gerek devam eden savaş gerekse iç karışıklıklar nedeniyle Putin’in ülkeden ayrılmayı tercih etmediğinin Türk tarafına yeniden bildirilmesi üzerine iki liderin görüşmesi Soçi’ye alındı.

Geçtiğimiz haftalarda yapılan Afrika zirvesi için de ülkeden ayrılmayan Putin Hindistan’da düzenlenecek G-20 zirvesine de gitmeyecek. Erdoğan ile Putin en son 2 Ağustos’ta telefonla görüşürken, yüz yüze son görüşme ise 13 Ekim 2022’de Astana’daki Asya’da İş birliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı zirvesi marjında olmuştu. İkilinin son yüz yüze görüşmesi ise yine Soçi’de bir yıl önce 5 Ağustos 2022’de gerçekleşmişti.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker‘in haberine göre; Erdoğan’ın Soçi ziyaretinin ana gündem maddesinin bir buçuk aydır dünya gündemini meşgul eden tahıl anlaşmasının yenilenip yenilenmeyeceği konusu olması bekleniyor.

Dünya Gıda Programı verilerine göre, dünyanın en büyük tahıl üreticilerinden biri olan Ukrayna’nın tahılı dünya genelinde yaklaşık 400 milyon insanın temel besin kaynağını teşkil ediyor. Savaşın başlamasıyla birlikte Ukrayna’dan tahıl sevkiyatının durması, özellikle Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde milyonlarca kişiyi açlık tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştı.

Rusya temmuz ayı ortasında anlaşmanın fiilen durdurulduğunu belirtirken kapıları tamamen kapatmamış ve “şartları uygulanır uygulanmaz” uzlaşıya dönebileceğinin sinyalini vermişti. Bu şartlardan biri Rusya Ziraat Bankası Rosselkhozbank’ın SWIFT ağına yeniden bağlanması.

Fidan Moskova’daki basın toplantısında Rusya’nın pozisyonunu anlamaya ve taleplerini karşılamaya çalışılan bir süreç içinde olduklarını; ilk uygulama döneminde çıkan aksaklıkların tekrar etmemesi için çalıştıklarını belirterek, Lavrov ve ekibiyle finanstan sigortacılığa kadar bu “karmaşık sürecin” teknik detaylarını tartıştıklarını kaydetti.

14 Mayıs seçimini kazanmasının ardından ilk kez bir araya gelecek olan Erdoğan ile Putin’in tahıl anlaşmasının yanı sıra ikili konuları ve Suriye gibi iki ülkeyi ilgilendiren konuları da ele alması bekleniyor.

Türkiye’nin 11-12 Temmuz’daki Vilnius zirvesinde İsveç’in NATO üyeliğine ilkesel onay vermesi, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin ziyareti ve Azov komutanlarının serbest bırakılması iki ülke ilişkilerini son dönemde test eden gelişmelerden olmuştu.

Tahıl anlaşmasının alternatifleri olacak mı?

Ankara ilkesel olarak Rusya’nın taleplerini haklı gördüğünü ve Batı’nın da bazı adımlar atması gerektiğini ifade ederken, diğer taraftan taraflar tahılın ulaştırılarak gıda fiyatlarının düşmesi ve pazarlık gücünü artırmak için alternatif arayışına girmiş durumda.

Tahıl anlaşmasının askıya alınmasından bu yana Moskova Ukrayna’ya giden tüm gemileri potansiyel olarak askeri yük taşıyan gemiler olarak değerlendirerek, müdahale etme hakkını saklı tutuyor ve bu da Karadeniz’deki gerilimi artırıyor.

Bu nedenle ABD Ukrayna tahılının tamamen NATO sınırları içinde kalan bir bölge içinde Tuna Nehri üzerinden ihracatı için Romanya ve Moldova ile görüştüğünü açıklarken, Fidan’ın Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yaptığı ortak basın toplantısında ise diğer tarafın alternatifi gündeme geldi.

Lavrov’un açıklamasına göre Moskova Katar’ın finansal desteğiyle Türkiye’ye indirimli fiyatla 1 milyon ton tahıl göndermeyi, Türkiye’de işlenecek bu tahılın Afrika ülkeleri gibi en çok ihtiyaç olunan ülkelere aktarılmasını öneriyor.

Ankara Batı basınında Katar’ın da dahil olduğu bu plana ilişkin çıkan haberleri daha önce reddederek, tahıl anlaşmasının alternatifi olmadığını belirtmişti.

Fidan basın toplantısında soru üzerine BM’nin Türkiye’nin katkılarıyla yeni bir öneri paketi hazırladığını söyleyerek, “Bunun, girişimin canlandırılmasında uygun zemin teşkil ettiğini düşünmekteyiz” dedi. Erdoğan ile Putin’in Soçi görüşmesinde alternatiflerin yanı sıra BM’nin son planının da ayrıntılı şekilde ele alınması bekleniyor.

Bu arada Fidan-Lavrov ortak basın toplantısının hemen öncesinde bir açıklama yapan Ukrayna Rusya’nın alternatif planına tepki göstererek, Türkiye’nin böyle bir girişim içinde olmaması gerektiği mesajını verdi.

Açıklamada Ukrayna limanlarından Ukrayna’nın tahıl ihracatı yeniden başlatılmadan Rusya’nın Karadeniz’deki tahıl ihracatını destekleme olasılığını göz önünde bulundurmak, uluslararası yükümlülüklere ve uluslararası hukuka ciddi bir darbe vuracağı belirtildi ve “Bu Moskova’yı daha saldırgan eylemlerde bulunmaya teşvik edecek ve cezasızlık hissini pekiştirecektir” denildi.

Kiev’in açıklamasında şunlar da kaydedildi: “Uluslararası hukukun korunması ve sıkı bir şekilde gözetilmesi konusundaki sarsılmaz tutumunu defalarca teyit etmiş olan Türkiye’nin ve ilgili diğer tarafların Rusya’nın uluslararası yükümlülükleri yeniden ihlal etme ve yeni gıda krizleriyle dünyaya şantaj yapma girişimlerini engellemek için otoritelerini kullanacaklarını umuyoruz.”

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme; Esad: Türkiye, Suriye’den Çekilmedikçe…

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Şam ile Ankara arasında ilişkilerin normalleşmesi için, Türkiye birliklerinin Suriye topraklarından çekilmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.

14 ve 28 Mayıs seçimleri öncesi Beşar Esad ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir araya gelebileceği belirtiliyordu. Erdoğan ile olası bir görüşmeye ilişkin daha önce de açıklamada bulunan Esad, “Görüşme Erdoğan’ın koşulları altında gerçekleşemez” demişti.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ı beraberindeki heyetle kabul etti. Suriye Devlet Ajansı SANA’nın haberine göre, dünyadaki gidişatın Şam yönetiminin “savunduğu ve bedelini ödediği” konuların doğru olduğunu ve politikalarının “sağlam olduğunu kanıtladığını vurgulayan” Esad, siyasetlerinde ısrar edeceklerinin işaretlerini verdi.

SANA Esad’ın bu çerçevede Abdullahiyan ile İran Suriye ilişkilerini, “bölgedeki durumu, Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşüne ilişkin çalışmaların yanı sıra Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilmesi gerekliliği”ni konuştuğunu bildirdi.

Esad görüşmede “Şam ile Ankara arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye birliklerinin Suriye toprağından çekilmesinin kaçınılmazlığı” konusunu ifade etti. Habere göre, İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ise, Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğini belirtti.

Normalleşme sürecinin ilk adımı 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Paylaşın

Erdoğan – Putin Görüşmesi Öncesi Kritik Temas

Dışişleri bakanı sıfatıyla ilk kez Moskova’ya Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında önümüzdeki günlerde Soçi kentinde yapılacak görüşme öncesi Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la ön hazırlık kapsamında biraraya geldi.

Hakan Fidan ve Sergey Lavrov Moskova’da yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin  arasındaki dostluk ve güven duygusunun iki ülke arasındaki ilişkilerin istikametini belirlemede kritik rol oynadığını vurguladı.

Bakan Fidan, “Bugün de gerek ikili gerek bölgesel konularda hayli yoğun istişarelerde bulunduk. Karadeniz Girişimi’nin canlandırılması gündemimizin üst sıralarında yer aldı. Girişimin hem küresel gıda güvenliği hem de Karadeniz bölgesinin istikrarı açısından kritik rolünü vurguladık” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın kendi tahıl ve gübresinin kesintisiz ihracatına ilişkin talepleri olduğunu belirten Fidan, bunların karşılanmasının öneminin teyit edildiğini ifade etti. “Ülkemizin yoğun çaba ve katkılarıyla BM yeni bir öneri paketi hazırladı. Bunun, girişimin canlandırılması için uygun bir zemin teşkil ettiğini düşünmekteyiz” diyen Fidan, savaşın gidişatının da gündemlerinde önemli bir yer tuttuğunu dile getirdi.

Tahıl Anlaşması’nın hem dünya gıda güvenliği hem de Karadeniz’in istikrarı ve barışı için son derece önemli olduğunu vurgulayan Fidan, “Türkiye, Tahıl Anlaşması’nı yeniden hayata geçirmek için yoğun çaba harcıyor. Konuya yönelik ciddi adımlar atılması için, ne türden fırsatlar oluşabilir buna dikkatlice bakmaktayız. Birleşmiş Milletler’in anlaşma için yoğun bir faaliyeti var. Guterres ve ekibiyle bizim arkadaşlarımız temas halinde. Rusya’nın taleplerini daha iyi anlamaya ve karşılamaya çalışan bir süreç var” dedi.

“Çalışmalarımız devam edecek”

Anlaşmanın yeniden hayata geçirilmesi sürecinin karmaşık bir süreç olduğunun altını çizen Bakan Fidan, “Çok fazla detay var. Sayın Bakan ve ekibiyle bunları tartıştık. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ve Sayın Putin bir araya geldiğinde bu konuyu daha detaylı tartışacaktır. Çalışmalarımız devam edecek, bu anlaşma hem dünya gıda güvenliği için hem de Karadeniz’in istikrarı için son derece önemli” diye konuştu.

Putin ve Erdoğan’ın Soçi’de görüşeceğini hatırlatan Fidan, bugünkü görüşmenin aynı zamanda liderlerin yapacağı görüşmeye bir hazırlık niteliği taşıdığını söyledi.

İki ülke arasındaki dış ticaret hacminin son bir yılda yüzde 90 artarak 62,4 milyar dolara geldiğini vurgulayan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye’nin kolaylaştırıcı bir rol üstlenmek istediği Karadeniz Tahıl Koridoru konusunda yeşil ışık yakmadı.

“Güvence olmazsa ilerleme olamaz”

Sergey Lavrov, “18 Temmuz’da Karadeniz Girişimi kapsamında çalışmalar durduruldu. Yeniden başlaması için Batı’nın adımlar atması gerekiyor. Putin defalarca net bir şekilde ifade etti. Bütün sorunların çözümlenmesine yönelik tedbirler alınacak. Yerine getirilmemiş yükümlülüklerin yerine getirilmesini istiyoruz. BM’nin çabalarını takdir ediyoruz, bu çabaları destekliyoruz. Sayın Guterres ile Johannesburg’da görüştük ve dürüstçe ifade ettik. ‘Bu mesajlarda tek bir güvence yok. Sadece vaatler var. Rus tahıl ve gübresinin yurtdışına çıkarılmasına Batı engel oluyor. Batı’dan istirhamda bulunabilirler. Güvence gelirse yarın bunları uygulayabiliriz. Güvence olmazsa ilerleme olamaz” diye konuştu.

Lavrov, 1 milyon ton tahılın uygun fiyata Türkiye’deki fabrikalarda işlenerek ihtiyaç sahibi ülkelere gönderilmesine sıcak baktıklarını, Katar’ın da bu sürece mali olarak destek vermeye hazır olduğunu dile getirdi.

Paylaşın