ABD Kongresi’nde Türkiye’ye F-16 Satış Süreci Tamamlandı

ABD’nin Türkiye’ye F-16 satışına ilişkin Kongre’deki 15 günlük inceleme süreci tamamlandı. Bundan sonra satışa ilişkin süreç, iki ülkeden kurumlar arasında yapılacak görüşmelerle ilerleyecek.

Haber Merkezi / Türkiye, ABD’den 40 adet yeni F-16 Blok 70 savaş uçağı ve sahip olduğu 79 uçak için de modernizasyon kiti talep etmişti. Satışın yaklaşık 23 milyar dolar karşılığında gerçekleşmesi bekleniyor.

Havacılık kaynaklarına göre, F-16’ların üreticisi Lockheed Martin’in önünde bekleyen çok sayıda F-16 siparişi var. Bu yüzden uçakların tesliminin 2027’ye kalabileceği aktarılıyor.

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği sosyal medya hesabı üzerinden konuya ilişkin yaptığı paylaşımında, “Kongre’nin bu hafta, Türkiye’nin 40 yeni ve 79 modernize edilmiş F-16 uçağı satın almasını onaylama kararı ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır. Türkiye’nin F-16 filosu, NATO’nun gücü açısından hayati önem taşımakta, Müttefiklerin gelecekte birlikte çalışabilirliğini teminat altına almaktadır” ifadelerine yer verdi.

Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul, geçen hafta Türkiye’ye F-16 satışını engellemek için ortak bir yasa tasarısı sunmuştu. Paul’un 5 Şubat’ta sunduğu yasa tasarısı, Biden yönetiminin Türkiye’ye tedarik etmeyi öngördüğü F-16’lar dahil tüm askeri teçhizat, malzeme ve hizmetlerin satışının yasaklanmasını talep ediyordu. Ancak Paul’un sunduğu söz konusu tasarı Senato Dış İlişkiler Komitesi’ne havale edilirken, tasarıya ilişkin herhangi bir işlem yapılmadı.

Yabancı ülkelere silah satışı konusunda Senato Dış İlişkiler Komitesi ile Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin değerlendirme ve varsa itiraz hakkı bulunuyor. Hem Senato hem de Temsilciler Meclisi’nin dış ilişkiler komiteleri, 26 Ocak’ta bildirimin yapıldığı gün yaptıkları açıklamalarla Türkiye’ye F-16 satışına onay verdiklerini duyurmuştu.

Türkiye, Rusya’dan S-400 alması nedeniyle yeni nesil savaş uçağı F-35’in programından çıkarılmasının ardından 40 adet F-16 almak ve mevcut 79 F-16’yı da modernize etmek için ABD’ye başvurmuştu.

Fakat bu başvuru, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini onaylamaması nedeniyle Kongre’ye iletilmemişti. İsveç’in üyeliğinin onaylanmasıyla birlikte ABD hükümeti satışa onay vermiş ve konu Kongre’ye iletilmişti.

Paylaşın

SWP: Türkiye’ye Eurofighter Satışı Silah İhracat Anlaşmasından Çok Daha Fazlası

Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanlarından Jens Bastian, Türkiye’nin uluslararası savunma üretimi ve askeri hizmetler arenasında kalıcı bir aktör olacağına, dış politikada ağırlığının da artacağına dikkat çekti ve ekledi:

“Eurofighter Typhoon’ların Türkiye’ye satışı ticari bir silah ihracatı anlaşmasından çok daha fazlası olacaktır. Bu, Türkiye’nin Batı’nın askeri-endüstriyel sistemlerine entegre olmasının devamı anlamına gelir, böylelikle dolaylı da olsa, Türkiye’nin uzaklaşıp kendi stratejik özerkliğine yönelmesi de teşvik edilmemiş olur.”

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Almanya’nın saygın düşünce kuruluşu Bilim ve Politika Vakfı’nın (SWP), “Türkiye küresel bir silah ihracatçısı olma yolunda” başlıklı analizinde, Türk savunma sanayisinde yeni bir dönemin kapılarını aralayan değişim ve bunun Batılı hükümetleri karşı karşıya getirdiği yeni sınamalar mercek altına alınıyor.

SWP bünyesindeki Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanlarından Jens Bastian tarafından kaleme alınan analizin en dikkat çeken bölümünü ise Türkiye’nin 40 adet Eurofighter Typhoon savaş uçağı satın alma talebine ilişkin değerlendirmeler oluşturuyor.

Almanya, İngiltere, İtalya ve İspanya’dan oluşan dörtlü konsorsiyum tarafından üretilen bu uçakların Türkiye’ye satışına Madrid ve Londra’nın yeşil ışık yaktığını, Berlin ve Roma’nın ise henüz onay vermediğini hatırlatan Jens Bastian, Alman hükümetinin önemli bir kararın eşiğinde olduğu görüşünde.

Analizinde Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokratlar’ın (FDP) oluşturduğu federal hükümetin Türkiye’ye muharebe silahı satışına onay vermediğini anımsatan Bastian, Eurofighter satışı ile ilgili olarak, “Alman hükümeti iç politika konuları ile NATO ittifakı içindeki taahhütlerini dengeleme gerekliliğinin yol açtığı sınamayla karşı karşıya” saptamasında bulundu.

Türkiye’nin satın aldığı Rus S-400 hava savunma sisteminin Ankara-Kremlin arasındaki yakınlaşmada “münferit bir vaka” olarak görülemeyeceğini vurgulayan CATS uzmanı, “İkili enerji iş birliği çerçevesinde Ankara Moskova’ya bağımlı hale gelirken bu bağımlılık yapısal olarak da yerleşik hale gelmiştir” tespitinin altını çiziyor.

Eurofighter satışı, ihracat anlaşmasından çok daha fazlası

Analizde ayrıca Türkiye’nin savunma ihracatı politikalarında NATO dışında ittifaklar oluşturmakta olduğu, Ankara’nın Eurofighter tedarik edemediği takdirde Çin-Pakistan ortak yapımı JF-17 Thunder savaş uçaklarını satın almayı değerlendirdiği belirtiliyor.

Türkiye’nin uluslararası savunma üretimi ve askeri hizmetler arenasında kalıcı bir aktör olacağına, dış politikada ağırlığının da artacağına dikkat çeken Jens Bastian, şu ifadelere yer verdi:

“Eurofighter Typhoon’ların Türkiye’ye satışı ticari bir silah ihracatı anlaşmasından çok daha fazlası olacaktır. Bu, Türkiye’nin Batı’nın askeri-endüstriyel sistemlerine entegre olmasının devamı anlamına gelir, böylelikle dolaylı da olsa, Türkiye’nin uzaklaşıp kendi stratejik özerkliğine yönelmesi de teşvik edilmemiş olur.”

ABD yönetiminin Türkiye’nin F-16 talebine onayı, bu savaş uçaklarını NATO amaçları için kullanma ve Yunan adaları üzerinden uçmama şartıyla verdiğini belirten Alman uzman, Eurofighter satışının da Rusya’ya uygulanan yaptırımlara uyulması gibi bazı koşullara bağlanabileceğine işaret etti. Bastian, bu vesileyle insansız hava araçları gibi Türk savunma teçhizatlarının Alman ordusuna ihraç edilmesi gibi yeni iş birlikleri için de fırsatların ortaya çıkabileceğini kaydetti.

Bu arada Jens Bastian tarafından kaleme alınan analizde, AKP’nin Türkiye’nin silahlanma yetkinliğini güçlendirerek dışarıya bağımlılığını azaltma hedefi ve bu hedef doğrultusunda izlenen “tekno-ulus” inşa etme stratejisi ile ilgili bilgiler de aktarılıyor, teknolojik inovasyonda önemli atılımlar gerçekleştirildiği vurgulanıyor.

Türkiye’nin geçen yıl 5 milyar 500 milyon dolar ile yeni bir zirveye ulaşan silah ihracatındaki artışın “yeni pazarların fethedilmesinin bir sonucu olduğuna” vurgu yapılan yazıda, 2023 yılında 185’ten fazla ülkenin Türkiye’den askeri ekipman satın aldığı belirtiliyor. Baykar, TAI, Roketsan, STM ve Aselsan gibi Türk savunma şirketlerinin portföylerindeki ürünlerin cazip olduğu ve bu nedenle de özellikle Afrika kıtasında, Tayvan dahil Asya’da ve son dönemde de Latin Amerika’da ilgi gördüğü aktarılıyor.

Yazıda faaliyetleri uluslararası kamuoyunda büyük ilgiyle takip edilen silahlı insansız hava aracı (SİHA) üreticisi Baykar’a da dikkat çekiliyor.

Bayraktar TB-2 SİHA’larının Suriye’de, Kuzey Irak’ta ve Libya’da kullanıldığına işaret eden CATS uzmanı, bu hava araçlarının ihracatında da büyük artış olduğunu, hem Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı, hem de Ukrayna’nın Rusya’ya karşı bunları kullandığını hatırlatıyor.

Bu arada 2019 yılında Ukrayna devletinin savunma şirketiyle ortak üretim için anlaşma imzalayan Baykar’ın CEO’su Haluk Bayraktar, Çarşamba günü Reuters haber ajansına Ukrayna’daki fabrika inşaatının başladığını açıkladı. Kiev yakınlarındaki fabrikada 500 kişinin istihdam edileceğini ve yılda 120 hava aracının üretilmesinin hedeflendiğini söyleyen Bayraktar’ın, Rusya’nın başlattığı savaşın sürmesi nedeniyle mevcut güvenlik tehditleri için “Hiçbir şey bizi engelleyemez” demesi dikkat çekti.

Bayraktar’ın Ukrayna’ya desteği ve inşa edilecek fabrika NATO’da da yankı buldu. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Çarşamba günü düzenlediği ortak basın toplantısında, Ukrayna ordusunun modernizasyonunun önemine vurgu yaparak Türkiye’nin bu bağlamda önemli bir rol üstlendiğine dikkat çekti.

Türkiye’nin, Bayraktar SİHA’ları ile Ukrayna’ya destek verdiğini anımsatan Stoltenberg, “Şimdi de insansız hava araçları üretmek için Ukrayna’da yeni bir fabrika, yani bir Türk insansız hava aracı fabrikası kuruyorlar. Ve bu, NATO müttefiklerinin Ukrayna’yı doğrudan silah ve mühimmat teslimatıyla desteklemelerinin yanı sıra kendi silahlarını üretme kapasitelerine yatırım yaparak ve kapasitelerini artırarak desteklemelerine bir örnek teşkil ediyor” diye konuştu.

“Baykar SİHA’ları değişimin sadece görünen kısmı”

Ancak CATS uzmanı Bastian’a göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın küçük damadı Selçuk Bayraktar’ın ailesine ait olan Baykar, Türkiye’nin silahlanma politikasında yeni bir döneme girildiğinin sadece görünen kısmı.

SWP analizinde, Türk savunma sanayisinin yerli üretime odaklanmasının Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilişkilendirilemeyeceğine, aslında bu sürecin 1970’lerin ortalarında başladığına ve Türkiye’nin hedef olduğu uluslararası yaptırım politikalarının gölgesinde savunma politikalarını yeniden düzenlediğine vurgu yapılıyor.

“Batılı hükümetlerin, özellikle ABD’nin uzun bir zaman önce Türkiye’ye uygulamaya başladıkları farklı yaptırım ve ambargolar, bu ülkenin askeri sanayideki dönüşüm ve modernizasyon sürecinin tetikleyicisi olarak görülebilir” ifadelerine yer verilen yazıda, 1985’te kurulan Savunma Sanayii Başkanlığı’na (SSB) işaret ediliyor.

Analizde Türkiye’nin modernizasyon hamlelerinin özellikle askeri havacılık endüstrisine odaklandığına vurgu yapılıyor, bu yönde gerçekleştirilen atılımlar, yapılan yatırımlar hakkında ayrıntılı bilgiler paylaşılıyor.

Ancak kaydedilen ilerlemeye rağmen Türkiye’nin ABD, Rusya veya Çin ile rekabet edebilecek teknolojik olgunluğa sahip olmadığına dikkat çeken CATS uzmanı Bastian, ayrıca Türkiye’nin dışa bağımlılığının sürdüğüne de şu tespitle dikkat çekiyor:

“Türk savunma şirketleri, tüm Avrupalılar gibi, hala ithalata bağımlı. Bu durum özellikle yabancı teknoloji şirketlerinden temin edilmesi gereken yarı iletkenler ve mikroçipler için geçerli. Türk savunma sanayisinin, hammadde eksikliği nedeniyle özellikle dış ticarete bağımlı olduğu da göz ardı edilmemeli. Türkiye’nin enerji politikasının ana ortağı Rusya. Özetle, kendi kendine yetme söylemine karşın somut dış bağımlılıklar söz konusu.”

Paylaşın

A Mili Futbol Takım’ın UEFA Uluslar Ligi Rakipleri Belli Oldu

A Milli Futbol Takım’ın UEFA (Avrupa Futbol Federasyonları Birliği) Uluslar Ligi’ndeki rakipleri belli oldu. Türkiye Uluslar Ligi B Grubu’nda Galler, İzlanda ve Karadağ ile eşleşti.

Haber Merkezi / A Milli Futbol Takım’ın B Ligi’nde mücadele edeceği 2024 / 25 UEFA Uluslar Ligi kuraları, Fransa’nın başkenti Paris’te çekildi.

Kura çekimine Türkiye Futbol Federasyonu’nu (TFF) Başkan Mehmet Büyükekşi ve TFF’den temsilciler katıldı. A Milli Takım’ın UEFA Uluslar Ligi’ndeki rakipleri Galler, İzlanda ve Karadağ oldu.

A Milli Futbol Takımı, grubu lider olarak bitirirse doğrudan UEFA Uluslar A Ligi’ne gidecek. A Milli Futbol Takımı, grubu ikinci tamamlarsa A Ligi grubunu 3. tamamlayan bir takımla karşılaşarak A Ligi’ne gitmek için mücadele verecek.

Turnuvanın 1 ve 2. maçları 5-10 Eylül’de, 3 ve 4. maçlar 10-15 Ekim’de, 5 ve 6. maçlar ise 14-19 Kasım’da oynanacak. Yarı finaller 4-5 Haziran 2025’te, final ise 8 Haziran 2025’te yapılacak.

Uluslar Ligi’ndeki tüm eşleşmeler şöyle:

A Ligi

1. Grup: Hırvatistan, Portekiz, Polonya, İskoçya
2. Grup: İtalya, Belçika, Fransa, İsrail
3. Grup: Hollanda, Macaristan, Almanya, Bosna Hersek
4. Grup: İspanya, Danimarka, İsviçre, Sırbistan

B Ligi

1. Grup: Çekya, Ukrayna, Arnavutluk, Gürcistan
2. Grup: İngiltere, Finlandiya, İrlanda Cumhuriyeti, Yunanistan
3. Grup: Avusturya, Norveç, Slovenya, Kazakistan
4. Grup: Galler, İzlanda, Karadağ, Türkiye

C Ligi

1. Grup: İsveç, Azerbaycan, Slovakya, Estonya
2. Grup: Romanya, Kosova, Kıbrıs Rum Kesimi, Litvanya/Cebelitarık
3. Grup: Lüksemburg, Bulgaristan, Kuzey İrlanda, Belarus
4. Grup: Ermenistan, Faroe Adaları, Kuzey Makedonya, Letonya

D Ligi

1. Grup: Litvanya/Cebelitarık, San Marino, Lihtenştayn
2. Grup: Moldova, Malta, Andorra

Not: Litvanya ile Cebelitarık arasında mart ayında oynanacak play-out karşılaşmalarının ardından, rakibine üstün gelen takım C Ligi’nde mücadele edecek.

UEFA Yönetim Kurulu’nun 28 Şubat 2022 tarihli kararı uyarınca Rusya, 2024/25 UEFA Uluslar Ligi turnuvasına katılamayacak.

2026 Dünya Kupası için ek bir bilet

2024/25 UEFA Uluslar Ligi turnuvası küme düşme ve küme çıkma rekabetinin yanı sıra, Avrupa ülkelerine 2026 Dünya Kupası finallerine katılım için ek bir bilet sağlayacak.

2026 Dünya Kupası elemelerinde grupları ikinci sırada tamamlayan 12 takım ile elemeler sonucunda ilk iki sırayı alamamış, Uluslar Ligi’nden gelecek en iyi 4 takım (toplam 16 takım) 4 play-off yoluna dağıtılacak.

Tek maçlı eliminasyon sistemine göre oynanacak yarı final ve final maçları sonucunda, Dünya Kupası’na gidecek son 4 takım belirlenecek.

Paylaşın

ABD Senatosu’nda Türkiye’ye F-16 Satışını Engelleme Çabası

ABD Senatosu’nda, Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul, Türkiye’ye F-16 satışını engellemek için ortak bir yasa tasarısı sundu. Kongre yabancı bir ülkeye silah satışını engelleyebilir ancak bunun için hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’dan aksi yönde karar çıkması gerekiyor.

Kaynaklar, ABD Senatosu’ndaki bu son gelişmeye ilişkin ABD Başkanı Joe Biden yönetimiyle diyaloğu sürdürecekleri ve Biden yönetimini muhatap aldıkları mesajını verdi. Kaynaklar, “F-16 satış süreci planlandığı şekilde devam etmektedir. Bu süreçte muhatabımız ABD Yönetimi’dir” mesajını iletti.

ABD Senatosu’nda, Joe Biden yönetiminin Türkiye’ye F-16 satış planına itiraz geldi. Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul, Türkiye’ye F-16 satışını engellemek için ortak bir yasa tasarısı sundu.

Paul’ün 5 Şubat’ta sunduğu ve kamuoyuna bugün yansıyan yasa tasarısı, Biden yönetiminin Türkiye’ye tedarik etmeyi öngördüğü F-16’lar dahil tüm askeri teçhizat, malzeme ve hizmetlerin satışının yasaklanmasını talep ediyor.

ABD Senatosu’nun Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Paul’ün sunduğu tasarının kabulü için ABD Temsilciler Meclisi ve Senato’da çoğunluğun onayı gerekiyor.

Paul bir süre önce de Mısır’a silah satışının engellenmesi için aynı şekilde Senato Dış ilişkiler Komisyonu’na karar tasarısı sunmuştu.

Paul Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nun bir üyesi, dolayısıyla böyle bir tasarı sunma hakkı bulunuyor ancak tasarının bir sonuca varma ihtimali oldukça düşük.

Öncelikle Dış İlişkiler Komisyonu’nda diğer senatörlerin tasarıya destek vermesi gerekiyor.

Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nun eski başkanı Bob Menendez Türkiye’ye F-16 satışına karşı olduğunu birkaç defa açıklamıştı ancak komisyonun başkanı artık Menendez değil. Komisyonun Menendez’den sonraki başkanı Ben Cardin, Türkiye’ye F-16 satışına onay vermişti.

Türkiye’ye F-16 satışına Temsilciler Meclisi’nin ilgili komisyonundan da bir itiraz gelmiş değil. Kongre yabancı bir ülkeye silah satışını engelleyebilir ancak bunu ancak bunun için hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’dan aksi yönde karar çıkması gerekiyor.

Tasarı yasalaşmadığı takdirde satış resmen gerçekleşmiş olacak. İtiraz tasarıları onaylansa bile Başkan Joe Biden’ın veto hakkı bulunuyor. Bu arada Kongre’nin Türkiye’ye yapılacak satışla ilgili itiraz süresi 10 Şubat’ta doluyor.

İsveç’in NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanması üzerine Biden yönetimi Türkiye’ye F-16 satışına yeşil ışık yakmıştı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 27 Ocak’ta Kongre’ye, Yunanistan’a yapılacak F-35’lerin satışına dair bildirimle eş zamanlı olarak, Türkiye’ye 40 adet F-16 Blok 70 savaş uçağı ile 79 adet de F-16 Blok 70 modernizasyon kitinin satışına ilişkin resmi bildirimde bulunmuştu.

Türkiye’ye yapılacak yaklaşık 23 milyar dolar tutarındaki satış bildiriminde ayrıca askeri mühimmat, askeri teçhizat ve malzemeler de yer alıyor.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye 400 Milyon Euroluk Deprem Yardımı

Avrupa Birliği (AB) ile 400 milyon euroluk deprem yardımı için imzalar atıldı. Türkiye’nin, 400 milyon euroluk fonu kullanmak için 18 aylık bir süre olacak. Bu süre sonunda da fonların kullanımına ilişkin raporunu 6 ay içinde AB’ye verecek.

6 Şubat 2023 yaşanan ve 11 ilde3 büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerden bir ay sonra düzenlenen Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nda Avrupa Birliği (AB), Türkiye’ye bir milyar euro tutarında mali destek sözü vermişti.

Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nda toplamda Türkiye ve Suriye’ye yardım amacıyla 7 milyar euro tutarında bağış toplanmıştı.

Avrupa Birliği’nin (AB) 6 Şubat depremleri sonrasında Türkiye’ye yaptığı yardım taahhüdünün 400 milyon euroluk bölümü için Brüksel’de imza atıldı.

AB, 6 Şubat depremleri sonrasında Mart 2023’te Brüksel’de yapılan Uluslararası Donörler Konferansı’nda Türkiye’ye 1 milyar euroluk mali destek sağlamalıydı. Bu taahhüdünün 400 milyon euroluk kısmının kullanımı Avrupa Komisyonu’nun Uyum ve Reformlardan Sorumlu Üyesi Elisa Ferreira ile Dışişleri Bakan Yardımcısı Kemal Bozay tarafından imzalandı.

AB Komisyonu üyesi Elisa Ferreira, AB’nin Türkiye ile dayanışma içinde olduğunu vurgularken, yardım taahhüdünün yerine dönük olarak imzalanan anlaşmanın önemli bir dönüm noktasına işaret etti.

“Yardıma ihtiyaç olduğunda AB bu yardıma izin verir. Sadece üye ülkelerde değil, yabancıların bildiği de” diyen AB yetkilisi, Türkiye’ye tahsis edilen kaynağın günümüze kadar Avrupa Dayanışma Fonu kapsamında bir gün geldiğinde verilen en büyük mali katkıya göre, Türkiye’ye de ilk kez bu fondan kaynağın sağlandığına dikkat çekildi.

Dışişleri Bakanı Yardımcısı Kemal Bozay ise 6 Şubat depreminin Türkiye’yi sarstığını belirterek, “Tek tesellimizin dostlarımızın gösterdiği güçlü dayanışma içinde olduğunu” söyledi.

AB ve Avrupa ülkelerinin ilk yardım elinin uzatıldığını vurgulayan Bozay, “Depremler sonrasında sağlanan destek için teşekkür ederiz” diye konuştu.

Yardımlar hangileri için kullanılacak?

Komisyon, Türkiye’ye sağlanacak mali kaynağın hangi alanların devam edeceğini da duyurdu. Açıklamada dağıtımı yapılan mali desteğin üç alanda yaygınlaşmasına dikkat çekildi.Buna göre destek, sağlık, eğitim, su ve atık su yönetimi alanlarında altyapının yeniden kurulumu için kullanılacak.

Ayrıca bölgesel özelliklerin karşılanması amacıyla geçici barınma imkanı sağlanacak ve ülkenin zengin kültürel dağılımının korunması için de yayılma imkanı sağlanacak.

Türkiye’nin, bir seferde ayıracağı 400 milyon euroluk fonu kullanmak için 18 aylık bir süre olacak. Bu süre sonunda da fonların kullanımına ilişkin raporunu 6 ay içinde AB’ye verecek.

Paylaşın

Türkiye, AK Parti Döneminde Faize 563 Milyar Dolar Ödedi

2002’de 34,3 milyar Amerikan doları olan faiz gideri 2008’de 40 milyar dolara yükseldi. 2017’de ise en düşük sayıya ulaşıldı. Bu sene faiz ödemesi 15,6 milyar dolara kadar düştü.

2021’de 21,3 milyar dolar olan faiz gideri 2022’de 18,9 milyar dolara düştü. 2023 yılında ise faiz harcamaları 28,4 milyar dolara kadar çıktı. Üstelik 2023 yılında dolar kuru cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra hızla yükseldi.

2023 yılındaki faiz gideri 2011 yılından bu yana görülen en yüksek değer oldu.

Türkiye 2003-2023 arasında faize 563 milyar dolar ödedi. 2023’te 28,4 milyar dolara ulaşan faiz ödemesi 2011 yılından bu yana yıllık en yüksek değer oldu.

2023’te iktidarın topladığı 100 lira verginin 15 lirası faize gitti. 2024 yılında toplanacak vergilerin de en az 17 lirası faize gidecek. Hedeflerden şaşılırsa bu oran daha da artabilir.

Türkiye 2023 yılında 28,4 milyar dolar faiz ödedi. Bu 2011 yılından bu yana dolar bazında bir yılda faize ödenen en yüksek miktar oldu. TBMM’de kabul edilen bütçeye göre hükümet 2024 yılında 11 trilyon 89 milyar lira harcama yapacak.

Bunun 1 trilyon 254 milyarı faiz harcamasına gidecek. Yani bütçeden harcanacak her 100 liranın 11,3 lirası faize gidecek.

İktidar 2024 yılında 8 trilyon 437 milyar lira gelir elde etmeyi planlıyor. Bunun 7 trilyon 408 milyar lirası vergilerden toplanacak. Bu durumda toplanan vergilerin yüzde 16,9’u faiz harcamalarına gidecek. Bu hükümetin 2023 yılı hesabına dayanıyor. Bütçe hedeflerinin şaşması durumunda vergi giderleri artabilir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası verilerine göre 2002’de 34,3 milyar Amerikan doları olan faiz gideri 2008’de 40 milyar dolara yükseldi. 2017’de ise en düşük sayıya ulaşıldı. Bu sene faiz ödemesi 15,6 milyar dolara kadar düştü.

2021’de 21,3 milyar dolar olan faiz gideri 2022’de 18,9 milyar dolara düştü. 2023 yılında ise faiz harcamaları 28,4 milyar dolara kadar çıktı. Üstelik 2023 yılında dolar kuru cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra hızla yükseldi. 2023 yılındaki faiz gideri 2011 yılından bu yana görülen en yüksek değer oldu.

Verginin ne kadarı faize gidiyor?

Peki, toplanan verginin ne kadarı faize gitti? 2000 yılında toplanan 100 lira verginin 77 lirası faize giderken bu oran 2001’de yüzde 103’ü aştı. Bu de demek? Toplanan vergi faiz giderini karşılamaya yetmedi. 2002’de 87’ye düşen oran AK Parti’nin ilk yılında 2003’te yüzde 70’e geriledi.

Kademeli şekilde düşen faiz giderinin toplanan vergiye oranı 2016 ve 2017 yılında yüzde 11’e kadar düştü. Bu oran 2021’de yüzde 15,5 olurken 2022’de yüzde 13,2’ye geriledi. Bu miktara Kur Korumalı Mevduat (KKM) giderleri dahil değil. 2023’te ise toplanan 100 lira verginin 15 lirası faize gitti.

2017 yılında yüzde 8,4’e kadar düşen oran 2022 yılında yüzde 10,6 oldu. Bu oran 2023’te yüzde 10,2 gerçekleşti. 2003-2023 yıllarını kapsayan son 21 yılda Türkiye faize 563 milyar dolar ödedi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Türkiye’nin Nüfus Artış Hızı Binde 1,1’e Geriledi

Türkiye’de yıllık nüfus artış hızı 2022 yılında binde 7,1 iken, 2023 yılında binde 1,1’e geriledi. 31 Aralık 2023 tarihi itibarıyla Türkiye’nin nüfusu, bir önceki yıla göre 92 bin 824 kişi artarak 85 milyon 372 bin 377 kişi oldu. 

Haber Merkezi / Nüfus yoğunluğu olarak tanımlanan “bir kilometrekareye düşen kişi sayısı”, Türkiye genelinde 111 kişi oldu. İstanbul, kilometrekareye düşen 3 bin 13 kişi ile nüfus yoğunluğu en yüksek olan ilimiz oldu. İstanbul’dan sonra 582 kişi ile Kocaeli ve 373 kişi ile İzmir nüfus yoğunluğu en yüksek olan iller oldu.

Diğer yandan nüfus yoğunluğu en az olan il ise bir önceki yılda olduğu gibi, kilometrekareye düşen 12 kişi ile Tunceli oldu. Tunceli’yi, 19 kişi ile Ardahan ve 21 kişi ile Erzincan izledi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Türkiye’de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2023 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 92 bin 824 kişi artarak 85 milyon 372 bin 377 kişi oldu. Erkek nüfus 42 milyon 734 bin 71 kişi olurken, kadın nüfus 42 milyon 638 bin 306 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun yüzde 50,1’ini erkekler, yüzde 49,9’unu ise kadınlar oluşturdu.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, ülkemizde ikamet eden yabancı nüfus bir önceki yıla göre 253 bin 293 kişi azalarak 1 milyon 570 bin 543 kişi oldu. Bu nüfusun yüzde 48,6’sını erkekler, yüzde 51,4’ünü kadınlar oluşturdu.

Yıllık nüfus artış hızı 2022 yılında binde 7,1 iken, 2023 yılında binde 1,1 oldu.

Türkiye’de 2022 yılında yüzde 93,4 olan il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı, 2023 yılında yüzde 93 oldu. Diğer yandan belde ve köylerde yaşayanların oranı yüzde 6,6’dan yüzde 7’ye yükseldi.

İstanbul’un nüfusu 15 milyon 655 bin 924

İstanbul’un nüfusu, bir önceki yıla göre 252 bin 27 kişi azalarak 15 milyon 655 bin 924 kişi oldu. Türkiye nüfusunun yüzde 18,34’ünün ikamet ettiği İstanbul’u, 5 milyon 803 bin 482 kişi ile Ankara, 4 milyon 479 bin 525 kişi ile İzmir, 3 milyon 214 bin 571 kişi ile Bursa ve 2 milyon 696 bin 249 kişi ile Antalya izledi.

Bayburt, 86 bin 47 kişi ile en az nüfusa sahip olan il oldu. Bayburt’u, 89 bin 317 kişi ile Tunceli, 92 bin 819 kişi ile Ardahan, 148 bin 539 kişi ile Gümüşhane ve 155 bin 179 kişi ile Kilis takip etti.

Nüfus piramitleri, nüfusun yaş ve cinsiyet yapısında meydana gelen değişimi gösteren grafikler olarak tanımlanmaktadır. Türkiye’nin 2007 ve 2023 yılı nüfus piramitleri karşılaştırıldığında, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmaya bağlı olarak, yaşlı nüfusun arttığı ve ortanca yaşın yükseldiği görülmektedir.

Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır. Ortanca yaş aynı zamanda nüfusun yaş yapısının yorumlanmasında kullanılan önemli göstergelerden biridir.

Türkiye’de 2022 yılında 33,5 olan ortanca yaş, 2023 yılında 34’e yükseldi. Cinsiyete göre incelendiğinde, ortanca yaşın erkeklerde 32,8’den 33,2’ye, kadınlarda ise 34,2’den 34,7’ye yükseldiği görüldü.

Ortanca yaşın illere göre dağılımına bakıldığında, Sinop’un 42,8 ile en yüksek ortanca yaş değerine sahip olduğu görüldü. Sinop’u, 42,4 ile Giresun ve Kastamonu izledi. Diğer yandan 21,2 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip il oldu. Şanlıurfa’yı, 22,7 ile Şırnak ve 24 ile Ağrı takip etti.

Ortanca yaşın illere ve cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde, erkeklerde 41,9 ile Sinop en yüksek ortanca yaşa sahip olan il olurken, 20,7 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip olan il oldu. Kadınlarda 43,8 ile Sinop yine en yüksek ortanca yaş değerine sahip olan il olurken, Şanlıurfa 21,6 ile en düşük ortanca yaş değerine sahip olan il oldu.

Hiç evlenmeyenlerin oranının erkeklerde daha yüksek

Ülkemizde 2009 ve 2023 yılı cinsiyete göre medeni durumun dağılımı incelendiğinde, erkeklerde hiç evlenmeyenlerin oranının kadınlara göre daha yüksek olduğu, kadınlarda ise eşi ölenlerin ve boşananların oranının erkeklerden daha fazla olduğu görüldü. Diğer yandan büyük çoğunluğu oluşturan evlilerin oranının 2009 ve 2023 yılında her iki cinsiyette de birbirine yakın oranlarda olduğu görüldü.

Çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, 2007 yılında yüzde 66,5 iken 2023 yılında yüzde 68,3 oldu. Diğer yandan çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı yüzde 26,4’ten yüzde 21,4’e gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise yüzde 7,1’den yüzde 10,2’ye yükseldi.

Çalışma çağındaki birey başına düşen çocuk ve yaşlı birey sayısını gösteren toplam yaş bağımlılık oranı, 2022 yılında yüzde 46,8 iken 2023 yılında yüzde 46,3’e düştü.

Çalışma çağındaki birey başına düşen çocuk sayısını ifade eden çocuk bağımlılık oranı, yüzde 32,3’ten, yüzde 31,4’e gerilerken, çalışma çağındaki birey başına düşen yaşlı birey sayısını ölçen yaşlı bağımlılık oranı ise yüzde 14,5’ten yüzde 15’e yükseldi. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’de 2023 yılında, çalışma çağındaki her 100 kişi, 31,4 çocuğa ve 15 yaşlıya bakmaktadır.

Türkiye’de kilometrekareye 111 kişi düştü

Nüfus yoğunluğu olarak tanımlanan “bir kilometrekareye düşen kişi sayısı”, Türkiye genelinde 111 kişi oldu. İstanbul, kilometrekareye düşen 3 bin 13 kişi ile nüfus yoğunluğu en yüksek olan ilimiz oldu. İstanbul’dan sonra 582 kişi ile Kocaeli ve 373 kişi ile İzmir nüfus yoğunluğu en yüksek olan iller oldu.

Diğer yandan nüfus yoğunluğu en az olan il ise bir önceki yılda olduğu gibi, kilometrekareye düşen 12 kişi ile Tunceli oldu. Tunceli’yi, 19 kişi ile Ardahan ve 21 kişi ile Erzincan izledi. Yüz ölçümü büyüklüğünde ilk sırada yer alan Konya’nın nüfus yoğunluğu 60, en küçük yüz ölçümüne sahip Yalova’nın nüfus yoğunluğu ise 360 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

ABD’ye Yasa Dışı Yollarla Giden Türklerin Sayısı 50 Bini Buldu

48 bin 539 Türk vatandaşının Meksika ve Kanada sınırlarından ABD’ye iltica etmek için yasa dışı yollarla geçtiği tespit edildi. Türk vatandaşları, ABD’ye yasa dışı yollardan geçmek için daha çok Meksika sınırını kullandı.

Kanada sınırını kullanan Türk vatandaşlarının sayısı bin 298 kişiyle sınırlı kaldı. Sığınmacı Türkler, ABD’ye iltica talebiyle mahkemeye çıkartılıyor.

ABD’ye iltica talep eden kişinin talebinin mahkeme tarafından kabul edilmesi ve bir Amerikan vatandaşının sığınmacı Türk’e sponsor olması durumunda, bir hafta ile birkaç ay bir süre zarfında içinde tutukevinden serbest bırakılıyor. Sığınmacı Türklerden bazıları da çıkarıldıkları mahkemelerde iltica talepleri reddedildikten sonra Türkiye’ye sınır dışı ediliyor.

ABD Gümrük ve Sınır Koruma Dairesi’nin son resmi verilerine göre, 48 bin 539 Türk vatandaşının Meksika ve Kanada sınırlarından ABD’ye iltica etmek için yasa dışı yollarla geçtiği tespit edildi.

VOA Türkçe’den Can Kamiloğlu‘nun aktardığına göre, sığınmacı olarak Kanada sınırını kullanan Türk vatandaşlarının sayısı bin 298 kişiyle sınırlı kaldı. Türk vatandaşlarının çok büyük bir çoğunluğunun, ABD’ye yasa dışı yollardan sığınmacı olarak geçmek için daha çok Meksika sınırını kullandığı görüldü.

Hem Kanada hem de Meksika sınırlarından ülkeye yasa dışı yollarla geçen sığınmacılar arasında çok sayıda çocuk bulunuyor. Şimdiye kadar 29’u aileleriyle birlikte, 441’i de tek başına ve refakatsiz olan Türk çocukları, ABD sınırlarından yasa dışı yollarla sığınmacı olarak girdi.

Meksika ve Kanada’dan ABD’ye sığınmacı olarak kaçak olarak geçenler yasalar gereğince gözaltına alınmalarının ardından daha çok Arizona ve Teksas eyaletlerindeki tutukevlerine yerleştiriliyor.

Sığınmacı Türkler, ABD’ye iltica talebiyle mahkemeye çıkartılıyor. ABD’ye iltica talep eden kişinin talebinin mahkeme tarafından kabul edilmesi ve bir Amerikan vatandaşının sığınmacı Türk’e sponsor olması durumunda, bir hafta ile birkaç ay bir süre zarfında içinde tutukevinden serbest bırakılıyor.

Sığınmacı Türklerden bazıları da çıkarıldıkları mahkemelerde iltica talepleri reddedildikten sonra Türkiye’ye sınır dışı ediliyor.

Paylaşın

Türkiye Talep Etti; Almanya, Eurofighter Vermeyi İncelemeye Aldı

Almanya’nın Türkiye’nin talep ettiği Eurofighter konusunu incelemeye aldığı ifade edildi. İncelemenin hangi aşamada olduğu, bunun sonucunda nasıl bir kararın verileceği konusunda ise bir bilgi paylaşılmadı.

Ancak, konunun incelemeye alınması dahi Almanya’nın daha önce koyduğu vetoyu kaldırabileceğinin bir işareti olarak görülebilir. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak da bir süre önce Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile Eurofighterler konusundaki kararını gözden geçirmesini önerdiğini söylemişti.

Kasım ayında Türkiye, 23 milyar dolar değerinde 40 adet Typhoon satın almak için İngiltere ve İspanya ile görüştüğünü ancak Almanya’nın bu fikre karşı çıktığını açıklamıştı. Eurofighter Typhoon jetleri Almanya, İngiltere, İtalya ve İspanya’dan oluşan bir konsorsiyum tarafından üretiliyor.

Türkiye son birkaç yıldır askeri hava gücünü yenilemek ve güçlendirmek için yoğun bir çaba içerisinde. Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın alınmasına tepki gösteren ABD, Türkiye’yi dahil olduğu F-35 projesinden çıkarmıştı. Bunun üzerine bölgesinde önemli bir askeri güç olmayı hedefleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın planları önemli ölçüde sekteye uğramıştı.

ABD’nin engelini aşmak için yapılan girişimler henüz ciddi bir sonuç vermiş değil. En son ABD yönetimi Türkiye’ye F-35 yerine F-16 savaş uçağı vermek için yeşil ışık yaktı. Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesine karşılık ABD tarafından yakılan bu yeşil ışık kapsamında Türkiye’de 40 adet yeni F-16 savaş uçağı ve Türkiye’nin halen kullandığı uçakların modernizasyonu için gerekli kitler verilecek.

Nihai kararı ABD Kongresi verecek. 10 Şubat’tan sonra konunun ele alınması bekleniyor. Türkiye’nin daha modern savaş uçakları olan F-35 projesine dönmesi için ise ABD’nin daha önce gündeme getirdiği S-400’lerin elden çıkarılması şartı devam ediyor.

ABD’nin F-35 konusunda geri adım atmaya yanaşmaması üzerine Türkiye bu kez yönünü Avrupa’ya çevirdi. 17 Kasım’da Berlin’i ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, resmi olarak 40 adet Eurofighter savaş uçağı almak istediklerini bildirdi.

ABD’nin vermediği F-35’lerin yerini doldurması beklenen Eurofighter savaş uçağını İngiltere, İspanya, İtalya ve Almanya birlikte üretiyor. Üç ülkenin uçağın Türkiye’ye verilmesine yeşil ışık yakmasına rağmen Almanya bölgesel gelişmeleri gerekçe göstererek karşı çıkmıştı.

Ancak kısa bir süre önce Suudi Arabistan’a, daha önce veto koyduğu 48 adet Eurofighter için yeşil ışık yakan Almanya, benzer bir adımı Türkiye için de atabilir.

Hükümete yakın kaynaklar tarafından Evrensel’den Yücel Özdemir’e verdiği bilgiye göre, hükümetin dış ve güvenlik politikalarını gözeterek silah satışına karar verdiği, buna göre hareket ettiği belirtilerek, Türkiye’nin talep ettiği Eurofighter konusunun incelemeye alındığı ifade edildi. İncelemenin hangi aşamada olduğu, bunun sonucunda nasıl bir kararın verileceği konusunda ise bir bilgi paylaşılmadı. Ancak, konunun incelemeye alınması dahi Almanya’nın daha önce koyduğu vetoyu kaldırabileceğinin bir işareti olarak görülebilir.

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak da bir süre önce Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile Eurofighterler konusundaki kararını gözden geçirmesini önerdiğini söylemişti. Eurofighterlerin diğer üreticisi olan ülkelerin de pazarı tek başına ABD’ye bırakma niyetinde olmadıkları hesaba katıldığında, son yıllarda silah satış rekorları kıran Almanya’nın da Türkiye konusunu yeniden gözden geçirme olasılığını güçlendiriyor.

Bu nedenle, hükümetin Türkiye’nin başvurusunu “İncelemeye alması” Suudi Arabistan için izlenen yolun bir benzerinin Türkiye için izlenebileceğini ileri sürüyor. Daha önce Suudi Arabistan’ın Yemen’deki savaşın parçası olduğu gerekçesiyle Eurofighterlerin satışına yanaşmayan Almanya, 7 Ekim’den sonra yaşanan gelişmelere bağlı olarak İsrail’in güvenliği için Suudi Arabistan’a Eurofighterlerin satışına yeşil ışık yakmıştı.

Türkiye’nin satın alacağı Eurofighterlerin asıl olarak Irak ve Suriye sahasında kullanacağı tahmin ediliyor. Bölgede Almanya’nın daha önceki vetosunu değiştirecek yeni bir gelişme yok. İyileşme yerine daha da olumsuz gelişmeler yaşanıyor. Satış sözleşmesinde Yunanistan ve Akdeniz’de kullanmama gibi şartların olması da gündeme gelebilir.

Paylaşın

Türkiye, Asgari Ücrette Avrupa Ülkeleri Arasında Sondan 5. Sırada

Verilere göre, Türkiye, asgari ücrette 26 Avrupa ülkesi arasında sondan beşinci sırada yer alıyor. En yüksek asgari ücret ise 2 bin 570 euro ile Lüksemburg’da veriliyor.

Ayrıca Avrupa’da temmuzda asgari ücretler yeniden artırılacak ancak Türkiye’de iktidar bu yıl ikinci artış olmayacağını açıkladı.

2024 yılında yüzde 49 artışla 17 bin 2 TL’ye çıkarılan asgari Türkiye’yi Avrupa’da en düşük ücret alan ülkeler arasından çıkaramadı. Eurostat verilerine göre Türkiye, Avrupa’da en düşük 5’inci ücret alan ülke oldu.

Bu yıl Türkiye’de asgari ücret yüzde 49 artışla 17 bin 2 TL’ye çıkarılsa da Avrupa ülkeleri arasında da en kötü ücretlerden olmaktan kurtulamıyor. Türkiye’de asgari ücret ilk kez 500 doları aşsa da 26 Avrupa ülkesi içinde 22’nci sırada yer alarak son sıralardaki yerini koruyor.

10haber’in haberine göre, Türkiye’de 20 bin 2 lira olan brüt asgari ücret, 32 lira 93 kuruş olan kura göre 607 euro oldu. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat), Avrupa ülkelerinde 2024 yılının ilk yarısında geçerli asgari ücretleri açıkladı.

Buna göre Avrupa’da aylık brüt asgari ücretin en yüksek olduğu ülke 2 bin 570 euro ile Lüksemburg olurken, bu ülkeyi, 2 bin 146 euro ile İrlanda, 2 bin 70 euro ile Hollanda, 2 bin 54 euro Almanya takip etti. 385 euro ile Arnavutluk, 477 euro ile Bulgaristan, 532 euro ile Karadağ, 543 euro Sırbistan ve 607 euro ile Türkiye en düşük asgari ücrete sahip 5 ülke olarak sıralandı.

Ayrıca Avrupa’da temmuzda asgari ücretler yeniden artırılacak ancak Türkiye’de iktidar bu yıl ikinci artış olmayacağını açıkladı. Eurostat’ın 1999 yılından bu yana verilerini inceleyen Euronews’te yer alan haberde, Türkiye’nin asgari ücrette euro bazında en yüksek seviyeye eriştiği yıl 2024 oldu.

Ancak enflasyonun etkisinden bağımsız olarak değerlendirilmesi gereken bu en yüksek rakam Türkiye’de milyonlarca çalışanın aldığı ortalama ücret haline dönüştü.

İşgücünde bulunan yaklaşık 32 milyon kişinin yarısı asgari ücret alırken, milyonlarca çalışan da asgari ücretin biraz üstüne ücretlerle geçinmeye çalışmak durumunda kalıyor.

Paylaşın