Türkiye, Yine “Özgür Olmayan Ülke” Kategorisinde

Freedom House, 2023 yılı raporunda Türkiye’yi “özgür olmayan ülke” kategorisinde değerlendirdi. Freedom House, Türkiye’yi 2018’den bu yana “özgür olmayan ülke” kategorisinde değerlendiriyor.

Raporda yer alan, son 10 yılda özgürlüklerdeki gerileme grafiğinde Türkiye beşinci sırada bulunuyor. Türkiye’nin önünde sırasıyla Nikaragua, Dağlık Karabağ, Libya ve Tanzanya yer alıyor. Raporda Türkiye, çoğunlukla 2023’teki Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler çerçevesinde değerlendiriliyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House, dünyadaki siyasi haklar ve sivil özgürlüklerin durumu üzerine hazırladığı yıllık raporunu bugün yayınladı.

VOA Türkçe’den Ezel Şahinkaya’nın aktardığına göre; “Sorunlu Seçimlerin ve Silahlı Çatışmaların Artan Zararları” başlıklı raporda Freedom House, 2023 yılını değerlendirirken son 18 senedir siyasi haklar ve sivil özgürlüklerde dünya genelinde kesintisiz düşüş olduğunu kaydetti.

Kuruluş raporda, dünyanın beşte birini oluşturan 52 ülkede siyasi hak ve özgürlüklerin kötüleştiğini belirtirken, 21 ülkede ise ilerlemelerin gözlemlendiğini açıkladı. Rapora göre, özgürlüklerdeki küresel düşüşün temel etkenleri arasında seçim manipülasyonu, savaşlar ve çoğulculuğa yönelik saldırılar yer alıyor.

Rapor, 2023 yılı boyunca 195 ülke ve 15 bölgedeki özgürlüklerin durumunu değerlendiriyor. Kuruluş, raporda yer alan ülkeleri 25 gösterge üzerinden 0 ve 4 arası puanlandırıyor. Toplam 100 puan olan göstergelerin yüzde 40’ı siyasi haklar üzerineyken, kalan yüzde 60’ı sivil özgürlükler başlığı altında yer alıyor. Toplam puan üzerinden ülkeler, “özgür”, “kısmen özgür” ve “özgür olmayan” ülke kategorilerinde sınıflandırılıyor.

Bu metodolojiye göre, 2023’te dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 38’i “özgür olmayan” ülkelerde yaşarken, yüzde 42’si “kısmen özgür” ülkelerde yaşıyor. Dünya nüfusunun yalnızca yüzde 20’si “özgür” ülkelerde yaşıyor.

Raporda Türkiye nasıl değerlendiriliyor?

Freedom House, Türkiye’yi 2018’den bu yana “özgür olmayan ülke” kategorisinde değerlendiriyor. Bu seneki raporda yer alan, son 10 yılda özgürlüklerdeki gerileme grafiğinde Türkiye beşinci sırada bulunuyor. Türkiye’nin önünde sırasıyla Nikaragua, Dağlık Karabağ, Libya ve Tanzanya yer alıyor.

Raporda Türkiye, çoğunlukla 2023’teki Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler çerçevesinde değerlendiriliyor. Raporun ana bulgularından biri olarak dünya genelinde “seçimlerde şiddet ve manipülasyon gibi yaygın sorunların, hak ve özgürlüklerde bozulmaya yol açtığı” belirtilirken Türkiye örneği veriliyor.

Kuruluş, “Kamboçya, Guatemala, Polonya, Türkiye ve Zimbabwe’de görevdeki yöneticiler seçim rekabetini kontrol etmeye, siyasi rakiplerini engellemeye veya seçim gününden sonra iktidara gelmelerini engellemeye çalıştı” değerlendirmesinde bulunuyor.

Rapora göre, geçen sene Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bu beş ülkede iktidarlar, muhalefetin eşit şartlarda rekabet etmesini engellemek için adımlar attı.

Rapor ayrıca, uzun süredir var olan ve seçimlerde muhalefet için eşitsiz bir rekabet alanı yaratan manipülasyon biçimlerinin, Kamboçya, Polonya ve Türkiye’de seçim sonuçlarını etkilediğini kayda geçiyor. Rapor, bu durumun demokrasiye yönelik ciddi bir tehdit olmaya devam ettiğini vurguluyor.

Freedom House, özgür ve adil seçimleri hedef alan antidemokratik taktiklerin gerçek seçim rekabetini ortadan kaldırma konusunda her zaman başarılı olmadığı vurgusunu yapıyor.

Öte yandan kuruluş, raporda Türkiye örneğini vererek, “Özellikle devlet kaynaklarını ve medyayı kullanarak oyun alanını büyük ölçüde çarpıtan uzun vadeli manipülasyon, muhalefetin kayıplarının giderek otoriterleşen bir iktidarın hakimiyet algısını güçlendirdiği bir duruma yol açabilir” ifadesini kullanıyor.

2023 seçimleri için Freedom House, “Türkiye’deki seçimler, uzun zamandır muhalefet liderleri ve gazetecilere yönelik taciz, tutuklama ve cezai kovuşturmaların yanısıra iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) medya hakimiyetine ve devlet kaynaklarını kötüye kullanmasına sahne oldu” değerlendirmesini yapıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ikinci turda az bir farkla seçimi kazandığını hatırlatan Freedom House, seçim kampanyaları döneminde ve seçim sonrasında dikkatlerin, ülkedeki demokratik yetersizlikler yerine muhalefetin eksikliklerine odaklandığını belirtiyor.

Kuruluş, “Sonunda muhalefet güçlerinin adil olmayan bir yarışmayı kazanamaması, ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar ve hükümet tarafından yaygın şekilde uygulanan siyasi muhaliflere yönelik cezai soruşturmalar gibi büyük sistemik ihlalleri gölgede bıraktı” yorumunda bulunuyor.

Ayrıca raporda, dünya genelinde LGBT+ bireylerin haklarının kısıtlayıcı yasalarla hedef alındığı belirtilirken, Türkiye’de Erdoğan’ın “aile kurumunun” aşınmasından LGBT+ topluluklarını sorumlu tuttuğu hatırlatılıyor. Ayrıca, AK Parti’nin Anayasa’daki aile tanımını “Aile, kadın ve erkekten oluşur” diye değiştirme önerisi not ediliyor.

Freedom House’un raporunda KKTC hakkında da kısa bir değerlendirme yer alıyor. Kuruluşa göre tartışmalı bölgelerde yaşayanlar, seçimlere katılabildiği, kendi siyasi kaderini tayin edebildiği ve liderleri sivil özgürlüklerin korunması konusunda sorumlu tutabildiği zaman, bulundukları yerlerde özgürlük olasılıkları daha da artıyor.

Raporda yer alan 15 bölge içerisinde KKTC, kuruluşun “Özgür” değerlendirmesinde bulunduğu tek yer. Aralarında düzenli çok partili seçimlerin de yer aldığı siyasi hakların KKTC’de nispeten iyi korunduğu notunu düşen Freedom House, “Türk hükümetinin artan siyasi müdahalesi bir tehdit olmaya devam ederken, son otuz yıldır bölgede sivil özgürlükler büyük ölçüde korunuyor” yorumunda bulundu.

Dünya genelinde özgürlükler

Rapora göre, 2023’te silahlı çatışmalar ve otoriter yönetimlerin saldırganlık tehditleri dünyayı daha az güvenli ve daha az demokratik hale getirdi. Freedom House bu duruma, tartışmalı Dağlık Karabağ bölgesini ve Rusya’nın Ukrayna’daki 2022’den beri süren işgalini, İsrail-Hamas çatışmasını, Myanmar’daki iç savaşı ve Sudan’da asker ve paramiliter gruplar arası çatışmaları örnek gösterdi.

Dağlık Karabağ, bu seneki raporda özgürlüklerde en fazla gerilemenin yaşandığı yer olarak değerlendirildi. Bölge, “Kısmen Özgür” kategorisinden “Özgür Olmayan” kategorisine geriledi. Freedom House, bölgede yaşananları “Azerbaycan rejiminin ablukası ve askeri saldırısı, ayrılıkçı hükümetin teslim olmasına ve etnik Ermeni nüfusun fiilen sınır dışı edilmesine yol açtı” ifadeleriyle özetledi.

Kuruluş ayrıca, tartışmalı bölgelerde siyasi hakların ve sivil özgürlüklerin sağlanmamasının, aralarında demokratik ülkelerin de bulunduğu bazı ülkelerde özgürlüklerin azalmasına neden olduğunu belirtti. Bu duruma örnek olarak kuruluş, Çin’in Hong Kong ve Tibet politikalarını ve Rusya’nın Kırım’daki nüfusa baskısını gösterdi. Ayrıca, demokratik olarak seçilmiş Hindistan hükümetinin Keşmir’de ve İsrail hükümetinin Batı Şeria ile Gazze’de temel hakların ihlalinde rol oynadığını not düştü.

Rapora göre ayrıca, dünya genelinde çoğulculuk tehdit altında olmasına rağmen, toplumlar için güç kaynağı olmaya devam ediyor.

Politika önerileri

Freedom House, 2024 yılında özgürlüklerin korunması için politika önerilerini şöyle sıraladı:

“Tiranlığa karşı mücadelenin ön saflarında yer alan kişilere istikrarlı destek ve esnek finansman sağlayın,
Tartışmalı bölgelerde yaşayan insanların haklarını koruyun,
2024’te özgür ve adil seçimleri koruyun,
Seçilmiş hükümetleri devirmeye yönelik girişimlere tutarlı bir şekilde yanıt verin,

Otokratları insan hakları ihlalleri ve yolsuzluklardan sorumlu tutun. Hukukun üstünlüğünden kaçma ve demokratik kurumları baltalama yeteneklerini sınırlayın,
Sürgündeki insan hakları aktivistlerini koruyun ve çalışmalarını kolaylaştırın,
Siyasi tutukluların özgürlüğünü ve dirençliliğini destekleyin.”

Paylaşın

Türkiye’den AB’ye İltica Başvuruları Bir Milyonu Geçti

Türkiye’den Avrupa Birliği’n yapılan iltica başvurularında 2023 yılında dikkat çekici bir artış yaşandı. Türkiye’den Avrupa Birliği’ne iltica başvuruları 2023 yılında yüzde 18 artışla 1,14 milyona ulaştı.

İltica başvuruların çoğu Almanya’ya yapılırken, Almanya’yı Fransa ve Avusturya takip etti. Türklerin iltica başvuru kabullerinde ise son dört yılda istikrarlı bir düşüş görüldü. 2019’da yüzde 54 olan başvuru kabul oranı, 2023’te yüzde 25’e geriledi.

Avrupa Birliği İltica Ajansı’nın (EUAA) çarşamba günü açıkladığı verilere göre, Avrupa Birliği’ndeki iltica başvuruları 2023 yılında yüzde 18 artışla 1,14 milyona ulaştı. Yeni veriler 2015-2016 mülteci krizinden bu yana iltica başvurularının en yüksek seviyeye çıktığını gösterdi.

27 AB üyesi ile birlikte İsviçre ve Norveç’i de kapsayan çalışma sonucunda geçtiğimiz yıl 2022’ye kıyasla iltica başvurularında yüzde 18’lik bir artış yaşandı ve 1,1 milyon başvuru alındı.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; EUAA’nın son raporunda en fazla başvuru alan ülke, başvuruların yaklaşık üçte birinin yapıldığı Almanya oldu. Bu ülkeyi Fransa, İspanya ve İtalya izledi.

2023 yılında Almanya 334 bin başvuru ile çalışmada değerlendirilen ülkelere yapılan tüm başvuruların yüzde 29’unu alarak AB içinde sığınmacılar için en önde gelen varış noktası olma konumunu korudu.

Ancak Almanya tek başına, ikinci ve üçüncü en fazla başvuru yapılan ülkeler Fransa ve İspanya’nın toplamından daha fazla başvuru alması dikkat çekti.

Fransa 167 bin başvuru ile tüm başvuruların yüzde 15’ini, İspanya 162 bin başvuru ile yüzde 14’ünü ve İtalya da 136 bin başvuru aldı. Bu dört ülkenin aldığı başvuru sayısı, toplu olarak bu dönemde çalışmada incelenen 29 ülkeye yapılan tüm başvuruların üçte ikisinden fazlasını oluşturdu.

Başvurularda Suriye’den gelenler açık ara başı çekmeye devam etti, bunu yine Afganistan takip etti. 2023’te 181 bin iltica başvurusunda bulunan Suriyeliler, 2022’ye kıyasla yüzde 38’lik bir artışla en fazla başvuruyu yapan ulus oldu.

Uzun yıllardır ikinci en büyük başvuru grubunu oluşturan Afganlar 2023’te de bu sırayı korudu, ancak başvuru oranı düşen tek ulus olarak öne çıktı. Afganlar 2023’te 114 bin başvuru ile 2022’ye göre yüzde 11 daha az başvuruda bulundu.

Türkiye’den başvurularda dikkat çeken artış

Türkiye’den yapılan başvurular ise en dikkat çekici artışa işaret etti. Türk vatandaşları, 2022 yılına kıyasla yüzde 82’lik bir artışla yaklaşık 100 bin 870 iltica başvurusunda bulundu.

Bunların 96 bin 147’si ilk defa başvurular olarak değerlendirildi, 37 bin 841’i karara bağlanırken, 83 bin 964 başvuru hala değerlendirme aşamasında. 10 bin 457 başvuru ise geri çekildi. 94 başvuru ise varış ülkesinden başka ülkeye yönlendirildi.

Başvuruların çoğu Almanya’da yapıldı. Bu ülkeyi Fransa ve Avusturya takip etti. Rapora göre, Türklerin iltica başvuru kabullerinde son dört yılda istikrarlı bir düşüş görüdü. 2019’da yüzde 54 olan başvuru kabul oranı, 2023’te yüzde 25’e geriledi.

Güney Amerika: Venezuela ve Kolombiya’dan yapılan başvurular 2022’ye kıyasla üçte bir oranında artış gösterdi. Bu iki ülke vatandaşlarının her biri 60 binden fazla başvuruda bulundu, başvuruların büyük çoğunluğu İspanya’ya yapıldı.

Kuzey Afrika: Fas ve Mısır vatandaşlarının her biri 31 bin ve 27 bine yakın başvuruda bulundu, ancak varış ülkeleri farkllık gösterdi. Faslılar çoğunlukla Avusturya’da, Mısırlılar ise çoğunlukla İtalya’da başvuruda bulundu.

Afrika: Gine ve Fildişi Sahili vatandaşları, çoğunluğu Fransa’da olmak üzere 20 binden fazla başvuru yaptı.

Filistinlilerin ve Ukraynalıların durumu

Uyrukları farklı şekillerde kaydedildiği için sığınmacıların tam sayısını değerlendirmenin zor olabildiğine dikkat çekilen çalışma raporunda, vatansızlık tanımına ilişkin ülkeden ülkeye değişen farklılıkların önemli rol oynadığı belirtildi.

Bu durum özellikle 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırıları ve ardından Gazze’de İsrail’in başlattığı savaşta yerlerinden edilen Filistinlilerin durumunda öne çıktı. Filistin’in AB ülkeleri, İsviçre ve Norveç tarafından devlet olarak tanınmaması durumu zorlaştırsa da, bazı tutarsız verilere rağmen, daha fazla Filistinlinin bu ülkelere sığınma başvurusunda bulunduğu açıkça görüldü.

Buna göre Filistinlilerin AB, İsviçre ve Norveç’e 2023 yılında yaptığı başvuru sayısı yaklaşık 11 bine çıkarak şimdiye kadar kaydedilen en yüksek sayıya ulaştı. Bu rakam, 2022 yılına göre üçte iki oranında artışa işaret etti.

Rapora göre, özellikle, Yunanistan’daki başvuru sayısının aynı dönemde iki kattan fazla artmış olması ve neredeyse tamamının ilk kez başvuru olması, başvuru sahiplerinin AB ülkelerine yeni geldiklerini gösteriyor. Ancak, mevcut veriler bu kişilerin özel durumlarına ilişkin ayrıntılı bilgiler sunmuyor.

Artan iltica başvurularının ötesine geçen bir diğer durum da Ukraynalılarla ilgili, çünkü Ukrayna’dan gelen dört milyondan fazla yerinden edilmiş kişinin Geçici Koruma’dan yararlanması sebebiyle Avrupa ülkelerinde koruma ihtiyaçları ile gelen bireylerin toplam sayısına önemli bir katman ekliyor.

2023 sonu itibarıyla, Rusya’nın geniş çaplı işgalinin ardından ülkelerinden kaçarak Avrupa ülkelerinde Geçici Koruma’dan yararlanan Ukraynalıların sayısı 4,4 milyonu buldu.

Bu kişilerin en fazla sığındığı ülke Çekya oldu. Onu Bulgaristan, Estonya, Litvanya ve Polonya takip etti.

Paylaşın

Türkiye’de 24 Saatte 8 Kadın Cinayeti

Dünyada kadın cinayeti sıralamasında ilk sıralarda yer alan Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne sayılı günler kala 8 kadın eşleri ya da boşandıkları kişiler tarafından katledildi.

Haber Merkezi / Türkiye’de basına yansıyan haberlere göre önceki gün en az 8 kadın cinayeti işlendi. Denizli’nin Pamukkale ilçesinde, Afganistanlı Nasim Gol Karımı adlı kadın evli olduğu Muhammet Esmail Habibi tarafından boğazından bıçaklanarak öldürüldü.

İzmir’in Aliağa ilçesinde Özlem Çankaya adlı kadın evli olduğu ve bir süredir ayrı yaşadığı Ahmet Çankaya tarafından iş görüşmesi çıkışında bıçaklanarak öldürüldü.

İstanbul Çekmeköy’de Emine Ülkü Araz adlı kadın kendisini rehin alan evli olduğu erkek tarafından vurularak öldürüldü.

Sakarya’nın Akyazı ilçesinde Hatun Ekrem Aslan adlı kadın boşanma aşamasında olduğu Ali Rıza Aslan, tarafından tabancayla vurarak öldürüldü. Ali Rıza Aslan cinayet sonrası intihar etti.

İstanbul Pendik’te yaşayan Sevilay Karlı, 5 ay önce boşandığı Ümit Karlı tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Ümit Karlı gözaltına alındı.

Adıyaman Samsat’ta Kasım A., evli olduğu Tuğba A.’yı, bacanağı Abidin A. ve 9 yaşındaki Mustafa A.’yı tabancayla vurarak öldürdü.

Adana’da Nurseli K. adlı kadın çalıştığı iş yerini basan ayrıldığı erkek Oktay D. tarafından tüfekle dizinden vuruldu. Ağır yaralanan Nurseli K. hastanede tedaviye alınırken, Oktay D. tutuklandı.

Erzurum’da cezaevinden firar eden boşanmak istediği Şafak Saydam’ın tabancayla vurduğu Elif Saydam bir haftalık yaşam savaşını kaybetti. Elif Saydam toprağa verildi.

Bursa’da, Tuba Ateşci adlı kadın bir yıl önce boşandığı Murat Demir tarafından kıskançlık bahanesiyle vurularak öldürüldü. Demir cinayet sonrası intihar etti.

“İşte AKP Türkiyesi, Türkiye Yüzyılı…”

Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK) “İşte AKP Türkiyesi, Türkiye Yüzyılı…” başlığıyla konuya ilişkin yaptığı açıklamada öldürülen kadınların biri hariç hepsinin boşanma aşamasında olduğu veya boşandığı kişi tarafından öldürüldüğüne dikkat çekti.

Yapılan açıklamada devletin tüm olanaklarına sahip olan AKP’nin bu gücü kadın cinayetlerini önlemek için değil, kadınları daha da karanlığa boğmak için kullandığı vurgulanarak emekçi kadınlara “bu karanlıkta birbirimizin yoluna ışık olalım” çağrısı yapıldı.

KDK’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: AKP ile daha da kararan bu sömürü düzeninde bizler Medeni Kanun’daki boşanma hakkımızı bile kullanamıyoruz. Hukuken boşansak bile gerçek hayatta bunun karşılığı olmuyor.

Bu da yetmiyor, devletin tüm olanaklarına sahip olan AKP bu gücü kadın cinayetlerini önlemek için değil, kadınları daha da karanlığa boğmak için kullanıyor. Aile hukukuna arabuluculuk getirmenin, nafaka hakkımızı tırpanlamanın tasarıları üzerinde çalışıyorlar.

Bu ülkede AKP cenahından biz kadınların haklarına dair açılan her tartışma, dinci gericilik uğruna atılan her bir adım, kadınlara dair söylenen her bir söz kadın cinayetlerinin artmasına sebep oluyor. Bu yüzden KDK olarak laik, eşitlikçi ve emekçilerin çıkarlarına işleyen bir ülkenin kurulması gerektiğini savunuyoruz. Böyle bir ülke de ancak biz işçilerin, emekçilerin iktidarıyla kurulur.

Mücadelemiz ve çağrımız tüm emekçi kadınlaradır. Gelin hem bu karanlık günlerde birbirimizin yoluna ışık olalım, hem de insanca yaşayacağımız bir ülke için birlikte mücadele edelim.

Paylaşın

Türkiye’nin IQ Seviyesi Düşüşte: Dünya Genelinde 73. Sıraya Geriledi

Zeka oranı bir yıl önceye göre 1.5 puan azalan Türkiye, dünya genelinde 73. sırada yer aldı. Türkiye’yi sıralamada Pakistan, Kamboçya, Madagaskar, Etiyopya gibi ülkeler takip etti.

Türkiye’nin hemen önünde ise Azerbaycan, Suudi Arabistan, Filipinler, Romanya, Bangladeş gibi ülkeler yer aldı.

Listenin ilk sıralarında Güney Kore, Çin, İran, Japonya ve Singapur yer alırken, listenin son sıralarında ise Gabon, Kongo, Angola, Fildişi Sahilleri, Nikaragua, Guatemala gibi ülkeler yer aldı.

Dünya genelinde 1 milyon 691 bin 740 kişiye yapılan zeka testine dayanılarak hazırlanan rapora göre 115 ülkenin IQ seviyeleri sıralandı.

Bir kişinin ortalama zekası 100 puan olarak baz alınırken, 100’ün üzeri ortalama üstü; 100’ün altı ise ortalamanın altı olarak kabul ediliyor. 70 IQ’nun altı zihinsel engelli olarak tanımlanıyor.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Uluslararası IQ Araştırması’nın raporuna göre en yüksek zekaya sahip ülkeler ve puanları şöyle oldu:

1- Güney Kore: 107.54 puan
2- Çin: 106.99 puan
3- İran: 106.84 puan
4- Japonya: 106.18 puan
5- Singapur: 106.18 puan

6- Avusturya: 102.71 puan
7- Kanada: 102.6 puan
8- Almanya: 102.36 puan
9- Slovenya: 102.31 puan
10- Moğolistan: 102.3 puan

İlk 10 ülkeyi İsrail, Sri Lanka, İtalya, İspanya, Belçika, Fransa gibi ülkeler takip etti.

Önceki yıla göre en yüksek artış gösteren ülke 5,28 puanla İsrail olurken, Kanada, Fransa, İrlanda, İspanya, Katar, Kosta Rika ve Porto Riko’da da 3 puandan fazla artış tespit edildi.

Türkiye adına ise 42 bin 801 kişi test edildi ve zeka oranı bir yıl önceye göre 1.5 puan azaldı ve 2024 yılı IQ istatistiğinde 95.63’e geriledi.

Türkiye’yi sıralamada Pakistan, Kamboçya, Madagaskar, Etiyopya gibi ülkeler takip etti.

Listenin son sıralarında ise Gabon, Kongo, Angola, Fildişi Sahilleri, Nikaragua, Guatemala gibi ülkeler yer aldı.

Paylaşın

2024 Yılında Toplanacak Her 100 Lira Verginin 17 Lirası Faize Gidecek

Faiz harcamalarının 2024’te artması bekleniyor. Türkiye 2003-2023 arasında faize 563 milyar dolar ödedi. 2023’te 28,4 milyar dolara ulaşan faiz ödemesi 2011 yılından bu yana yıllık en yüksek değer oldu.

2023’te iktidarın topladığı 100 lira verginin 15 lirası faize gitti. 2024 yılında toplanacak vergilerin de en az 17 lirası faize gidecek.

“Yeni ekonomi modeli” sonrası rasyonel zemine dönmeye çalışan Türk ekonomisi için 2023 yılı birçok önemli göstergede son 20 yılın en kötü dönemi oldu. İktidarın beklentisine göre 2024 yılı daha da zor olabilir.

Merkezi yönetim bütçesinde gelirlerin giderleri karşılama oranı 2023 yılında yüzde 78,7’ye kadar düştü. 2024’te planlanan beklenti ise yüzde 75,9’a kadar düşmesi. Bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranının 2023 yılında yüzde 5,4 gerçekleşmesi bekleniyor. 2024’te bunun yüzde 6,4’a yükseleceği tahmin ediliyor.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın (HMB) verilerine göre AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılının sonunda merkezi yönetim bütçesinde gelirlerin giderleri karşılama oranı yüzde 66,4 idi. AK Parti iktidarının yaptığı ilk bütçe olan 2003 sonunda ise bu oran yüzde 71,5’e çıktı.

Bu oran 2004’te yüzde 80,8’e çıkarak önemli bir toparlanmanın başlangıcı oldu. 2009’daki yüzde 80,3 dışında bu oran 2003 yılına kadar hiç yüzde 85’in altına düşmedi.

2003’te gelirlerin giderleri karşılama oranı yüzde 78,7 oldu. Bu oran 2004-2023 yılını kapsayan son 20 yıldaki en düşük değer olarak kayıtlara geçti.

2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa göre merkezi yönetim bütçesi gelirleri 8 trilyon 353 milyar 29 milyon 549 bin; giderleri ise 11 trilyon 7 milyar 879 milyon 53 bin lira öngörülüyor.

Böylece gelirlerin giderleri karşılama oranı yüzde 75,9’a kadar düşecek. Bu beklentinin ne kadar gerçekleşeceği ise yıl sonunda ortaya çıkacak.

2002 yılında yüzde 11,1 olan bütçe açığının GSYH’ye oranı, 2003 yılından itibaren alınan tedbirlerle azalarak 2006 yılında yüzde 0,6 seviyelerine kadar düştü. Küresel krizin etkisiyle 2009 yılında yüzde 5,2’ye çıkan bütçe açığının GSYH’ye oranı 2022 yılında yüzde 1 olarak gerçekleşti.

2023 yılı verileri henüz resmen netleşmedi. Eylül 2023’te yayımlanan Orta Vadeli Program’da bu oran yüzde 6,4 olarak öngörülmüştü. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz bütçe kanunu görüşmelerinde bu oranın yüzde 6’nın altında gerçekleşmesini beklediklerini söyledi.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) hesabına göre ise bütçe açığının OVP’de hedeflenen 2023 GSYH’sine oranı yüzde 5,4 civarında olacak. Cevdet Yılmaz 2024 yılındaki oranın da yüzde 6,4 olarak tahmin ettiklerini açıkladı.

Faiz giderleri 2024’te artacak

Faiz harcamalarının 2024’te artması bekleniyor. Türkiye 2003-2023 arasında faize 563 milyar dolar ödedi. 2023’te 28,4 milyar dolara ulaşan faiz ödemesi 2011 yılından bu yana yıllık en yüksek değer oldu.

2023’te iktidarın topladığı 100 lira verginin 15 lirası faize gitti. 2024 yılında toplanacak vergilerin de en az 17 lirası faize gidecek.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Türkiye, Demokrasi Endeksi’nde 102. Sırada

Türkiye, The Economist’in Küresel Demokrasi Endeksi’nde yer alan 167 ülke arasında 102. sırada, “hibrit (karma) rejimler” arasında gösterildi. Türkiye, geçen yıl 103. sırada yer almıştı.

Türkiye Avrupa Konseyi ve aday üyesi olduğu Avrupa Birliği ülkelerinin hemen hemen tamamının gerisinde, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki diğer ülkelerle karşılaştırıldığında ortalama düzeyde görünüyor.

Birleşik Krallık merkezli haftalık uluslararası ilişkiler ve ekonomi dergisi The Economist’in İstihbarat Birimi’nin her yıl yayınladığı “Küresel Demokrasi Raporu”nun 2024 baskısında Türkiye’nin durumunda bir önceki yıla göre kayda değer bir değişiklik gözlemlenmedi.

Bianet’in aktardığına göre; Türkiye raporda 10 üzerinden 4,33 puanla 102. sırada,”hibrit (karma) rejimler” arasında gösterildi. Geçtiğimiz yıl 103. sırada yer alan Türkiye bir sıra yükselmiş görünse de puanları geçtiğimiz yıldan daha düşük. Türkiye’nin dünya demokrasi sıralamasındaki puanları şöyle:

Toplam: 4,33
Seçim süreci: 3, 50
İşleyen bir hükümet: 5
Siyasal katılım: 6,11
Siyasal kültür: 5
Sivil özgürlükler: 2,06

The Economist’in Küresel Demokrasi Endeksi’nde yer alan 167 ülke arasında 24 ülke “tam demokrasi”, 50 ülke “kusurlu demokrasi”, 34 ülke “hibrit rejim” ve 59 ülke de “baskıcı rejim” kategorisinde sıralanıyor.

Raporun editörü Joan Hoey 2023 değerlendirmesini şöyle özetledi: “Dünya çapında özgürlüklerin gerilemesine yol açan Covid-19 pandemisinden üç yıl sonra 2023’teki gözlem sonuçları demokrasinin artan sıkıntılarına ve ileri atılım eksikliğine işaret ediyor. 2023’te sadece 32 ülke endeks puanını iyileştirdi, 68 ülkeyse düşüş gösterdi. 67 ülkenin puanları aynı kaldı. Bu da küresel olarak bir durgunluk ve gerileme tablosuna tekabül ediyor. Küresel ölçekte gerileme büyük ölçüde demokrasiler dışında yaşandı, “otoriter rejimler” daha da pekişirken “hibrid rejimler” olarak sınıflandırılan ülkeler demokratikleşmekte bocaladı.”

Demokrasi Endeksi’nin birincisi Norveç, toplam 9,81 puana ulaştı. Seçim sürecinden 10, işleyen bir hükümetten 9, 64 puan, siyasal katılımdan 10, siyasal kültürden 10 ve sivil özgürlüklerden 9,41 puan aldı.

Türkiye, Bangladeş, Malavi, Peru, Zambiya, Liberya, Fiji, Butan, Tunus, Senegal, Ermenistan, Ekvador, Tanzanya, Madagaskar gibi ülkelerin oldukça gerisinde yer alırken, daimi rekabet halinde olduğu Yunanistan, Türkiye’den iki lig yukarıda, “kusurlu demokrasi” ülkelerinin de üzerinde bir “tam demokrasi” ülkesi olarak sıralandı.

Türkiye geçtiğimiz yıla oranla bir sıra yükselmesine karşın toplam puanı daha düşük gerçekleşti. Türkiye hibrit rejimler arasında Nijerya, Angola, Fildişi Sahilleri gibi ülkelerin önünde yer alabildi.

Türkiye geride bıraktığı ülkelerden daha rekabetçi bir seçim rejimine sahip olmakla ayırt edilirken, seçim adaleti, muhalefet partilerine sağlanan eşit koşullar bakımından kendi üzerindeki ülkelerden daha düşük bir karneye sahip olduğu saptanıyor. Aynı şekilde, seçimlere nispeten yüksek katılımla gerisindeki ülkelerin önüne geçerken siyasal ifade özgürlüğü ve toplantı ve gösteri haklarındaki kısıtlamalarla 101 ülkeden daha geride kalıyor.

Türkiye’nin eksileri

Raporda Türkiye değerlendirilirken olumsuz etkide bulunan ögelerin başında sansür, otosansür ve gazetecilere baskı gibi medya özgürlüğünü daraltan tedbirler geliyor. Tutuklu yargılanma, adil yargılanma hakkının olmayışı ve muhalefete yönelik seçici kovuşturmalar, hukukun üstünlüğünü çelen sınırlılıklar olarak Türkiye’yi aşağı çekiyor.

Kutuplaşmanın derinleşmesi, muhalefete hoşgörüsüzlüğünün yükselişi ve sivil toplum örgütlerine yönelik kısıtlamalar gibi sorunlar aşınmış bir siyasal kültür göstergesi olarak belirleniyor.

Şeffaflık, hesap verebilirlik, denetim ve denge mekanizmalarındaki olumsuzluklar, işleyen bir hükümetin mevcudiyeti bakımından geriletici etmenler olarak belirleniyor.

Türkiye Avrupa Konseyi ve aday üyesi olduğu Avrupa Birliği ülkelerinin hemen hemen tamamının gerisinde, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki diğer ülkelerle karşılaştırıldığında ortalama düzeyde görünüyor. The Economist’in Küresel Demokrasi Endeksi’nde ürkiye’nin puanları 2010’ların başından bu yana sürekli düşüş halinde.

Paylaşın

Türkiye, Avrupa’nın Ortak Hava Savunma Girişimine Katıldı

Türkiye ve Yunanistan, Almanya’nın öncülüğündeki Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi’ne (ESSI) katıldı. Türkiye ve Yunanistan’ın katılımı ile ESSI üye sayısı 21’e çıktı. Fransa, İtalya ve Polonya girişimde yer almıyor.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, imza töreninde şunları kaydetti: “Almanya’nın liderliğindeki bu girişim, müttefiklerin birlikte çalışabilirlik ve entegrasyonunu sağlarken, NATO’nun gerekliliklerinin yerine getirilmesi yolunda da önemli bir adımdır.

Türkiye olarak geniş bir yelpazedeki millî imkânlarımızla bu girişime katkıda bulunmaya hazırız. Bu önemli girişimdeki koordinatör rolü için Almanya’ya teşekkürlerimi sunmak isterim. Kolektif savunma anlayışına hizmet eden bu girişimde sizlerle çalışmaktan memnuniyet duyacağız.”

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Milli Savunma Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda da Güler’in imza töreni sonrası Dendias ile kısa bir görüşme gerçekleştirdiği kaydedildi.

2023 yılında Almanya, Estonya, Letonya ve Slovenya ortak Iris-T hava savunma sistemleri üretimi için el ele vermişti. Ortaklığın ilk ürünlerinin önümüzdeki yıl teslim edilmesi planlanırken, üretimin yanı sıra eğitim ve işletmede de ortak çalışılması hedefleniyor.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorious’un Brüksel’de yaptığı açıklama ile girişimi bir “başarı hikayesi” olarak nitelendir ve ekledi: Ortak tedarik tedbirlerinin kabiliyetlerimizi hızla artırmanın anahtarı olduğuna inanıyoruz.

Avrupa Gökyüzü Kalkanı ne hedefliyor, girişimde hangi ülkeler yer alıyor?

ESSI ile birlikte Avrupa’da, anti-balistik füze yetkinliğine sahip, ortak bir hava savunma sistemi inşa edilmesi hedefleniyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı, Avrupa’nın hava savunma yetkinliklerinin yetersiz kalabileceği endişesine yol açmıştı.

Bunun üzerine Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 2022 yılının Ağustos ayında bu girişimi önermişti. Aynı yılın Ekim ayında 15 Avrupa ülkesi bir bildiri imzalayarak projeyi hayata geçirdi.

Almanya Savunma Bakanlığı’nın internet sayfasında aktarıldığına göre ESSI’nin amacı “NATO’nun ortak hava savunmasının Avrupa ayağını güçlendirmek”.

Girişime üye ülkelerin füze, roket veya uçak saldırılarına karşı kendilerini daha iyi silahlandırmak istediklerine dikkat çekiliyor. Ayrıca bu ülkelerin hava savunması için gerekli sistemleri ortaklaşa tedarik etmek, kullanmak ve bakımını yapmak istedikleri de aktarılıyor.

ESSI farklı menzilli füzelere karşı çok katmanlı savunma sistemleri kullanacak şekilde tasarlanmış ve orta menzilli (35 km) Alman IRIS-T SLM, uzun menzilli (100 km) ABD yapımı Patriot ve çok uzun menzilli (100+ km / atmosfer dışı) ABD-İsrail yapımı Arrow-3 gibi sistemleri içeriyor.

ESSI’ye üye ülkelerin sayısı şu anda 19. Türkiye ve Yunanistan’ın katılımı ile üye sayısı 21’e çıkacak. Ekim 2022’de Belçika, Bulgaristan, Çekya, Estonya, Finlandiya, Almanya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Hollanda, Norveç, Slovakya, Slovenya, Romanya ve İngiltere bir bildiri imzalayarak girişimi kurdular.

Şubat 2023’te Danimarka ve İsveç, aynı yıl Temmuz ayında da Avusturya ve İsviçre girişime katıldı. Fransa ise Avrupa dışında geliştirilen sistemlere ağırlık verilmesi ve İtalya ile ortak geliştirdiği SAMP-T füze savunma sisteminin girişime dahil edilmemesi konusunda itirazlarını dile getirerek yer almadı.

Paylaşın

Türkiye, Avrupa Gökyüzü Kalkanı’na Katılıyor

Türkiye’nin Yunanistan ile birlikte Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi’ne (ESSI) katılacağı açıklandı. ESSI’ye üye ülkelerin sayısı şu anda 19. Türkiye ve Yunanistan’ın katılımı ile üye sayısı 21’e çıkacak.

Almanya Savunma Bakanlığı’nın internet sayfasında aktarıldığına göre ESSI’nin amacı “NATO’nun ortak hava savunmasının Avrupa ayağını güçlendirmek.”

Girişime üye ülkelerin füze, roket veya uçak saldırılarına karşı kendilerini daha iyi silahlandırmak istediklerine dikkat çekiliyor. Ayrıca bu ülkelerin hava savunması için gerekli sistemleri ortaklaşa tedarik etmek, kullanmak ve bakımını yapmak istedikleri de aktarılıyor.

BBC Türkçe’nin aktardığına göre; Almanya Savunma Bakanı Pistorious Brüksel’de yapılan NATO savunma bakanları toplantısı öncesinde, “ESSI bugün iki yeni üyenin katılımıyla büyüyor. Yunanistan ve Türkiye’ye ESSI’ye hoş geldiniz diyeceğiz” açıklamasını yaptı.

Almanya’nın kurulmasına liderlik ettiği girişimin son iki yılda önemli başarılar kaydettiğini söyleyen Alman bakan, “Girişim hava savunma sistemlerinin ortak tedariki ve kullanımı ile ilgilidir” dedi ve ekledi: Odak, bu hava savunma sistemlerinin birbirleriyle uyumlu bir şekilde çalışmasıdır. Bu, sistemlerin eşgüdümlü kullanımını, aynı zamanda da eğitim ve tatbikatları da kolaylaştırıyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Almanya tarafından başlatılan girişim, Avrupa ülkelerinin birlikte savunma sistemleri satın almalarına ve ortak tatbikat yapmalarına olanak sağlamayı hedefliyor.

Türkiye’nin Avrupa Gökyüzü Kalkanı’na katılımı nasıl gündeme geldi?

Türkiye’nin 2019 yılında Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini teslim almaya başlaması, ABD başta olmak üzere NATO müttefikleriyle ilişkilerinde gerginliğe yol açmıştı.

Dış politikada yaşanan sorunların da etkisiyle, Ankara’nın NATO müttefikleriyle savunma sanayi alanında işbirliği gerilemiş, hatta durma noktasına gelmişti. Ancak yaklaşık dört yıl sonra, İsveç’in NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanmasıyla birlikte ilişkilerde görülen normalleşme, yeni adımlarla devam ediyor.

ABD yönetimi Türkiye’ye F-16 satışına yeşil ışık yakarken, Kanada gibi ittifak üyesi ülkeler de savunma sanayii alanında uyguladıkları fiili ambargolarını kaldırmaya başladı. Türkiye’nin ESSI’ye katılımı da ilişkileri normalleştirme adımları çerçevesinde dikkat çekici bulunuyor.

Almanya’nın girişimi olan ESSI’ye Türkiye’nin katılımının, Berlin ile Ankara arasında savunma konularında da işbirliğine olumlu yansıması bekleniyor.

Türkiye’nin Eurofighter Typhoon savaş uçakları alma talebi konusunda, Alman hükümetinin de siyasi onayı gerekiyor. Eurofighter İngiltere, İtalya, İspanya ve Almanya tarafından geliştirilip üretilen bir savaş uçağı. Üçüncü taraflara satışı için dört ülkenin de onay vermesi gerekiyor.

Milli Savunma Bakanlığı kaynakları geçen hafta yaptıkları açıklamada, ABD’den F-16 satışına onay gelmesi sonrasında da, Eurofighter’lar konusunda taleplerinin devam ettiğini belirtmişti. Bakanlık kaynakları, “Konsorsiyum ülkelerinden Almanya’nın bu konudaki olumlu yaklaşımı beklenmektedir. Görüşme ve çalışmalara devam edilmektedir” bilgisini vermişlerdi.

Türk ve İngiliz savunma bakanları Kasım ayında Ankara’da yaptıkları görüşmeler sırasında güvenlik ve savunma alanında işbirliğini daha da güçlendirmek için bir niyet beyanı imzalamış ve Eurofighter savaş uçaklarının satışı konusunu da masaya yatırmışlardı.

Bu arada ABD yönetimi Türkiye’ye F-16 savaş uçaklarının satışlarına, Yunanistan’a satışı yapılacak F-35’lerle eş zamanlı olarak onay verirken, ESSI’ye de Türkiye ve Yunanistan’ın eş zamanlı olarak kabulü dikkat çekici olarak değerlendiriliyor.

Avrupa Gökyüzü Kalkanı ne hedefliyor, girişimde hangi ülkeler yer alıyor?

ESSI ile birlikte Avrupa’da, anti-balistik füze yetkinliğine sahip, ortak bir hava savunma sistemi inşa edilmesi hedefleniyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı, Avrupa’nın hava savunma yetkinliklerinin yetersiz kalabileceği endişesine yol açmıştı.

Bunun üzerine Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 2022 yılının Ağustos ayında bu girişimi önermişti. Aynı yılın Ekim ayında 15 Avrupa ülkesi bir bildiri imzalayarak projeyi hayata geçirdi.

Almanya Savunma Bakanlığı’nın internet sayfasında aktarıldığına göre ESSI’nin amacı “NATO’nun ortak hava savunmasının Avrupa ayağını güçlendirmek”.

Girişime üye ülkelerin füze, roket veya uçak saldırılarına karşı kendilerini daha iyi silahlandırmak istediklerine dikkat çekiliyor. Ayrıca bu ülkelerin hava savunması için gerekli sistemleri ortaklaşa tedarik etmek, kullanmak ve bakımını yapmak istedikleri de aktarılıyor.

ESSI farklı menzilli füzelere karşı çok katmanlı savunma sistemleri kullanacak şekilde tasarlanmış ve orta menzilli (35 km) Alman IRIS-T SLM, uzun menzilli (100 km) ABD yapımı Patriot ve çok uzun menzilli (100+ km / atmosfer dışı) ABD-İsrail yapımı Arrow-3 gibi sistemleri içeriyor.

ESSI’ye üye ülkelerin sayısı şu anda 19. Türkiye ve Yunanistan’ın katılımı ile üye sayısı 21’e çıkacak. Ekim 2022’de Belçika, Bulgaristan, Çekya, Estonya, Finlandiya, Almanya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Hollanda, Norveç, Slovakya, Slovenya, Romanya ve İngiltere bir bildiri imzalayarak girişimi kurdular.

Şubat 2023’te Danimarka ve İsveç, aynı yıl Temmuz ayında da Avusturya ve İsviçre girişime katıldı. Fransa ise Avrupa dışında geliştirilen sistemlere ağırlık verilmesi ve İtalya ile ortak geliştirdiği SAMP-T füze savunma sisteminin girişime dahil edilmemesi konusunda itirazlarını dile getirerek yer almadı.

Paylaşın

ABD’den Türkiye Merkezli Bir Şirkete İran Yaptırımı

ABD, Türkiye merkezli Ted Teknoloji Geliştirme Hizmetleri Sanayi Ticaret Anonim Şirketi’ne İran Merkez Bankası için Amerikan teknolojisi kaçakçılığı yaptığı gerekçesiyle yaptırım uyguladığını açıkladı.

Ticaret sicil kaydına göre, Ağustos 2019’da 50 bin TL sermayeyle kurulan şirket, bilgi teknolojileri alanında faaliyet gösteriyor. Sicil kaydında şirketin adresi İstanbul Bahçelievler olarak görülüyor.

ABD Hazine Bakanlığının Terörizm ve Mali İstihbarattan Sorumlu Müsteşarı Brian Nelson, “Amerika Birleşik Devletleri, İran rejiminin hassas ABD teknolojisi ve kritik bilgilerini elde etmeye yönelik yasa dışı girişimlerini engellemek için elindeki tüm araçları kullanmaya devam edecektir” dedi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İran Merkez Bankası’nın İran’daki bir iştirakine, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli iki kuruluşa, Türkiye merkezli bir kuruluşa ve üç kişiye Amerikan teknolojisi kaçakçılığı yaptıkları gerekçesiyle yaptırım uygulandığını açıkladı.

ABD Hazine Bakanlığı’ndan gelen açıklamada söz konusu kuruluşların, İran Merkez Bankası’nın bir iştiraki olan İran merkezli Informatics Services Corporation (ISC), bir ISC paravan şirketi olan BAE merkezli Advance Banking Solution Trading, yine BAE merkezli Freedom Star General ticaret firması ve Türkiye merkezli Ted Teknoloji Geliştirme Hizmetleri Sanayi Ticaret Anonim Şirketi oldukları kaydedildi.

ABD Hazine Bakanlığı, Ted Teknoloji Geliştirme Hizmetleri Sanayi Ticaret A.Ş. ise ISC’nin Türkiye’deki temsilcisi olarak hizmet verdiğini ve paravan şirketlerle iş birliği içerisinde ABD mallarını ve teknolojisini satın aldığını bildirdi. Açıklamada, yaptırım listesine alınan ve hem Fransa hem de İran vatandaşlığı bulunan ISC çalışanı Pouria Mirdamadi’nin Ted’in faaliyetlerine dâhil olduğu belirtildi.

İstanbul Ticaret Odası’ndaki sicil kaydına göre de şirketin tek yönetim kurulu üyesi olarak bu kişinin adı görülüyor. Ticaret sicil kaydına göre, Ağustos 2019’da 50 bin TL sermayeyle kurulan şirket, bilgi teknolojileri alanında faaliyet gösteriyor. Sicil kaydında şirketin adresi İstanbul Bahçelievler olarak görülüyor.

ABD Hazine Bakanlığı’nın Terörizm ve Mali İstihbarattan Sorumlu Müsteşarı Brian Nelson, yaptığı açıklamada “İran Merkez Bankası, Ortadoğu’yu daha da istikrarsızlaştırmayı amaçlayan iki kilit aktör olan İslam Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü ve Hizbullah’a mali destek sağlanmasında kritik bir rol oynamıştır” dedi.

Brian Nelson, “ABD, İran rejiminin hassas Amerikan teknolojisini ve kritik girdileri elde etmeye yönelik yasadışı girişimlerini engellemek için mevcut tüm araçları kullanmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Bireysel Kredi Kartı Borcu Olanların Sayısı 36.7 Milyona Yükseldi

Bireysel kredi kartı borcu olanların sayısı aralık ayında bir önceki aya göre 396 bin, bir önceki yılın aynı ayına göre 2 milyon 985 bin artarak 36 milyon 676 bin kişiye yükseldi.

Bireysel kredi kartı borcu ise, aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 10.3, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 167.2 artışla 1 trilyon 205 milyar lira oldu. Aralık itibarıyla son bir yılda kişi başına ortalama bireysel kredi borcu (riski) 41 bin 205 liradan 68 bin 881 lira, bireysel kredi kartı borcu da 13 bin 386 liradan 32 bin 843 liraya yükseldi.

Türkiye’de, geniş toplum kesimlerinin alım gücü hızla düşerken borç seviyeleri sürekli yükseliyor. Cumhuriyet’in aktardığına göre; TBB Risk Merkezi’nin Aralık 2023 ile ilgili dün açıkladığı “Aylık Bülten”, bu durumu bir kez daha teyit etti.

Açıklanan sonuçlara göre 2023 sonu itibarıyla bireysel (nakdi) kredi kullanan kişi sayısı, Kasım 2023’e (aylık) kıyasla 386 bin, Aralık 2022’ye (yıllık) kıyasla 2 milyon 68 bin artarak 39 milyon 898 bin kişi, toplam kredi tutarı aylık yüzde 5.9, yıllık yüzde 76.3 artarak 2 trilyon 748 milyar lira yükseldi.

Bu kapsamda bireysel kredi kartı borçlularının sayısı aylık 396 bin, yıllık 2 milyon 985 bin artarak 36 milyon 676 bin kişi, tutar aylık yüzde 10.3, yıllık yüzde 167.2 artışla 1 trilyon 205 milyar lira oldu.

Buna göre Aralık 2023 itibarıyla son bir yılda kişi başına ortalama bireysel kredi borcu (riski) 41 bin 205 liradan 68 bin 881 lira, bireysel kredi kartı borcu da 13 bin 386 liradan 32 bin 843 liraya yükseldi.

Öte yandan bireysel kredi kapsamında, son bir yılda kredili mevduat hesabı (ek hesap) kullananların sayısı 26 milyon 975 bin kişiden 28 milyon 761 bin kişiye, borç tutarı 72 milyar liradan 175 milyar liraya çıktı. İhtiyaç kredisi kullananlar ise 15 milyon 135 bin kişiden 13 milyon 790 bin kişiye düşerken tutar 611 milyar liradan 822 milyar liraya yükseldi.

Yine, konut kredisi kullananlar 2 milyon 268 bin kişiden 2 milyon 36 bine düşerken tutar 364 milyar liradan 443 milyar liraya ulaştı. Taşıt kredisi kullananlar ise 459 binden 620 bin kişiye, kredi 60 milyar liradan 103 milyar liraya çıktı.

Ayrıca TBB Risk Merkezi’nin bültenine göre Aralık 2023’te 385 bin kişi ilk defa kredi kartı, 112 bin kişi tüketici kredisi, 4 bin kişi konut kredisi kullandı. Yine 512 bin kişi ilk defa kredili mevduat hesabı, 33 bin kişi de taşıt kredisi kullandı.

Paylaşın