Türkiye’nin Nüfusu Belli Oldu: 84 Milyon 680 Bin Kişi

Türkiye’nin nüfusu, 2021’de bir önceki yıla göre 1 milyon 65 bin 911 kişi artarak 84 milyon 680 bin 273 kişiye ulaştı. Erkek nüfus 42 milyon 428 bin 101 kişi olurken, kadın nüfus 42 milyon 252 bin 172 kişi oldu. Toplam nüfusun yüzde 50,1’ini erkekler, yüzde 49,9’unu ise kadınlar oluşturdu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarını duyurdu.

Buna göre, Türkiye’de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 1 milyon 65 bin 911 kişi artarak 84 milyon 680 bin 273 kişiye ulaştı. Erkek nüfus 42 milyon 428 bin 101 kişi olurken, kadın nüfus 42 milyon 252 bin 172 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun yüzde 50,1’ini erkekler, yüzde 49,9’unu ise kadınlar oluşturdu.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, ülkemizde ikamet eden yabancı nüfus(1) bir önceki yıla göre 458 bin 626 kişi artarak 1 milyon 792 bin 36 kişi oldu. Bu nüfusun yüzde 49,7’sini erkekler, yüzde 50,3’ünü kadınlar oluşturdu.

Nüfus artış hızı binde 12,7 oldu

Yıllık nüfus artış hızı 2020 yılında binde 5,5 iken, 2021 yılında binde 12,7 oldu. Türkiye’de 2020 yılında yüzde 93 olan il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı, 2021 yılında yüzde 93,2 oldu. Diğer yandan belde ve köylerde yaşayanların oranı yüzde 7’den yüzde 6,8’e düştü.

İstanbul’un nüfusu 15 milyon 840 bin 900 kişi oldu

İstanbul’un nüfusu, bir önceki yıla göre 378 bin 448 kişi artarak 15 milyon 840 bin 900 kişi oldu. Türkiye nüfusunun %18,71’inin ikamet ettiği İstanbul’u, 5 milyon 747 bin 325 kişi ile Ankara, 4 milyon 425 bin 789 kişi ile İzmir, 3 milyon 147 bin 818 kişi ile Bursa ve 2 milyon 619 bin 832 kişi ile Antalya izledi.

Nüfusu en az olan il 83 bin 645 kişi ile Tunceli oldu

Tunceli, 83 bin 645 kişi ile en az nüfusa sahip olan il oldu. Tunceli’yi, 85 bin 42 kişi ile Bayburt, 94 bin 932 kişi ile Ardahan, 145 bin 826 kişi ile Kilis ve 150 bin 119 kişi ile Gümüşhane takip etti.

Nüfus piramitleri, nüfusun yaş ve cinsiyet yapısında meydana gelen değişimi gösteren grafikler olarak tanımlanmaktadır. Türkiye’nin 2007 ve 2021 yılı nüfus piramitleri karşılaştırıldığında, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmaya bağlı olarak, yaşlı nüfusun arttığı ve ortanca yaşın yükseldiği görülmektedir.

Türkiye nüfusunun ortanca yaşı 33,1’e yükseldi

Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır. Ortanca yaş aynı zamanda nüfusun yaş yapısının yorumlanmasında kullanılan önemli göstergelerden biridir.

Türkiye’de 2020 yılında 32,7 olan ortanca yaş, 2021 yılında 33,1’e yükseldi. Cinsiyete göre incelendiğinde, ortanca yaşın erkeklerde 32,1’den 32,4’e, kadınlarda ise 33,4’ten 33,8’e yükseldiği görüldü.

Ortanca yaşın illere göre dağılımına bakıldığında, Sinop’un 41,8 ile en yüksek ortanca yaş değerine sahip olduğu görüldü. Sinop’u, 41,2 ile Kastamonu, 41 ile Balıkesir ve Giresun izledi. Diğer yandan 20,6 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip il oldu. Şanlıurfa’yı, 21,6 ile Şırnak ve 22,7 ile Siirt takip etti.

Kadınlarda ve erkeklerde en yüksek ortanca yaşa sahip il Sinop oldu

Ortanca yaşın illere ve cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde, erkeklerde 40,7 ile Sinop en yüksek ortanca yaşa sahip olan il olurken, 20,1 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip olan il oldu. Kadınlarda 42,9 ile Sinop yine en yüksek ortanca yaş değerine sahip olan il olurken, Şanlıurfa 21,1 ile en düşük ortanca yaş değerine sahip olan il oldu.

Çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, 2007 yılında yüzde 66,5 iken 2021 yılında yüzde 67,9 oldu. Diğer yandan çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı yüzde 26,4’ten yüzde 22,4’e gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise yüzde 7,1’den yüzde 9,7’ye yükseldi.

Toplam yaş bağımlılık oranı azaldı

Çalışma çağındaki birey başına düşen çocuk ve yaşlı birey sayısını gösteren toplam yaş bağımlılık oranı, 2020 yılında yüzde 47,7 iken 2021 yılında yüzde 47,4’e düştü.

Ekonomik olarak aktif olan birey başına düşen çocuk sayısını ifade eden çocuk bağımlılık oranı, yüzde 33,7’den, yüzde 33’e gerilerken, çalışan birey başına düşen yaşlı birey sayısını ölçen yaşlı bağımlılık oranı ise yüzde 14,1’den yüzde 14,3’e yükseldi. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’de 2021 yılında, çalışma çağındaki her 100 kişi, 33 çocuğa ve 14,3 yaşlıya bakmaktadır.

Nüfus yoğunluğu olarak tanımlanan “bir kilometrekareye düşen kişi sayısı”, Türkiye genelinde 2020 yılına göre 1 kişi artarak 110 kişiye yükseldi. İstanbul, kilometrekareye düşen 3 bin 49 kişi ile nüfus yoğunluğu en yüksek olan ilimiz oldu. İstanbul’dan sonra 563 kişi ile Kocaeli ve 368 kişi ile İzmir nüfus yoğunluğu en yüksek olan iller oldu.

Diğer yandan nüfus yoğunluğu en az olan il ise bir önceki yılda olduğu gibi, kilometrekareye düşen 11 kişi ile Tunceli oldu. Tunceli’yi, 20 kişi ile Ardahan ve Erzincan illeri izledi. Yüz ölçümü büyüklüğünde ilk sırada yer alan Konya’nın nüfus yoğunluğu 59, en küçük yüz ölçümüne sahip Yalova’nın nüfus yoğunluğu ise 344 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Basılan Kitap Miktarı Bir Yılda Yüzde 20 Azaldı

Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği’nin (YAYBİR) açıkladığı Ocak 2022 verilerine göre  Türkiye’de toplam 21 milyon 192 bin 225 adet kitap basıldı. Bu sayı geçtiğimiz yıl, Ocak 2021’de 26 milyon 490 bin 859 adetti. Basılan kitap miktarı Aralık 2021’e göre de 2 milyon 627 bin 411 adet azaldı.

Sayıları yorumlayan YAYBİR Başkanı Mustafa Aksoy, yayıncılık sektöründe 2021’de ilk kez basılan kitap başlık sayısının bir önceki yıla göre yüzde 0,6 artmasına karşılık ve ilk kez basılan kitap bandrol sayılarında yüzde 0,4 gerileme kaydedildiği hatırlattı.

Aksoy özellikle yeni eser başlık ve bandrol sayısındaki gerilemenin kültür dünyasındaki zayıflamayı hızlandıracağını ve yazılı kültürün korunması ve geliştirilmesini olumsuz etkileyeceğini belirtti.

Yurdagül Erkoca’nın YAYBİR kurumsal internet sayfasında yer alan araştırmasına göre, Ocak 2022’de yayınlanan kitapların yüzde 28,8’ini yetişkin inceleme-araştırma, yüzde 10’unu yetişkin kurgu edebiyat-sanat, yüzde 12,6’sını çocuk-gençlik, yüzde 11’ini inanç, yüzde1,4’ünü akademik yayınlar, yüzde 35,8’ini eğitim alanındaki kitaplar ve yaklaşık yüzde 0,4’ünü de ithal kitaplar oluşturdu.

Aralık 2021’de ilk kez basılan kitap başlık sayısı 20 bin 137, ilk kez basılan kitap bandrol sayısı ise 8 milyon 799 bin 790 iken,  sonraki ay  Ocak 2022’de ilk kez basılan kitap sayısı 9 bin 143’e bandrol sayısı ise 6 milyon 610 bin 824’e düştü.

Acil önlem 

YAYBİR Başkanı Aksoy, yayıncılıkta yaşanan bu kaybın önümüzdeki aylarda telafi edilmesinin mümkün olamayacağını belirterek, “Yayıncılık dünyası ile birlikte edebi ve entelektüel üretimin ve yazılı kültürün tehdit altında bulunduğunu, devletin acil önlem alması gerektiğini,” söyledi.

Aksoy gerilemenin nedeni olarak, sektörün temelde ithal girdiye dayanan üretim maliyetlerinde döviz krizi dolayısıyla karşılaşılan büyük artışlara dikkat çekiyor.”3. Hamur kitap kağıdının tonuna Aralık 2021’de 825 Euro ödeyen yayıncımız bugün 1 ton kağıdı bin 100 Euro’ya alıyor” diyor. Aksoyun verdiği bilgilere göre Bristol kitap kağıdının ton fiyatı iki ayda bin 750’den 2 bin Dolar’a yükseldi.

Tamamı ithal edilen kağıt, mürekkep, tutkal gibi üretim girdilerinde maliyet artışlarının yüzde 100’ü bulduğunu belirten Aksoy, “Kasım-Aralık 2021’de kalıp fiyatı 65 TL iken Ocak 2022’de  140-150 TL’ye çıktığını” hatırlatıyor.

YAYBİR Başkanı, “Maliyetlerdeki artışlar ister istemez kitap fiyatlarına yansıyor. Bu kez enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle okurun kitap alma eğilimi yavaşlıyor. Yaşadığımız olumsuz koşullar ve mevcut dağıtımcı perakendeci payları ile tahsilattaki uzun vadeler üretim yapmamızı imkânsız hale getiriyor” diyor.

Aksoy, krizin daha az hasarla atlatılmasının hükümetin alacağı hızlı önlemlere bağlı olduğunu belirterek, sektörün taleplerini aşağıdaki şekilde sıralıyor.

Yayıncıların talepleri

  • Kağıtta sübvansiyon mekanizması acilen geliştirilmeli. Sertifikalı yayınevleri kitap basımı için kağıt alırken sübvansiyonlardan yararlanmalı.
  • Devlet tarafından toplanan özel kopyalama harçları vakit geçirmeksizin hak sahiplerine ödenmeli.
  • Gerek basılı, gerek elektronik kitaplarda korsan üretim ve izinsiz paylaşımlar önlenmeli.
  • İnternette kitap satışlarında rekabet adına yapılan yıkıcı indirimlere son verilerek kitap satışlarında sabit fiyat uygulamasına ilişkin yasa çıkartılmalı.
  • Kitap kağıdında yüzde 8, Bristol’de yüzde 18 KDV uygulanması sıfırlanmalı.
  • Kağıt ithalinde Gümrük Birliği’nden kaynaklanan imtiyazlar, AB dışındaki ülkelerden yapılan ithalata da uygulanmalı.
Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Çok Sert Osman Kavala Açıklaması

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’ye yönelik başlattığı ihlal süreciyle ilgili sert mesajlar içeren bir açıklama yayımladı.

Avrupa Konseyi’nin siyasi karar alma organı olan Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasına hükmeden 2019 yılındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararını uygulamaması nedeniyle Türkiye hakkında ihlal sürecini dün resmen başlatmıştı.

Borrell’in sözcüsü Peter Stano’nun yayımladığı metinde, ihlal sürecinin, Bakanlar Komitesi’nin ender kullandığı araçlardan olduğuna ve Kavala davasıyla ilgili ciddi endişeleri yansıttığına vurgu yapıldı. Kavala’nın hakkında bir hüküm bulunmadan yıllardır cezaevinde tutulduğuna da işaret edildi.

“Kaygı verici bir emsal”

Türk makamlarının ilgili AİHM kararlarını uygulamayı reddetmesinin üzücü olduğu belirtilen açıklamada “Bu tutum kaygı verici bir emsal oluşturmakta ve AB’nin Türk yargısının uluslararası standartlar ile Avrupa standartlarına bağlılığı konusundaki endişelerini güçlendirmektedir. Bu tutum aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyesi ve AB üye adayı olarak üstlendiği yükümlülüklerle de tezat oluşturmaktadır” ifadelerine yer verildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Ukrayna ziyareti öncesinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’ye karşı başlatılan ihlal süreciyle ilgili bir soruyu, “Bizim mahkemelerimizi tanımayanları biz tanımayız. Çok net söylüyorum. Bizim mahkemelerimizin bu konuda vermiş olduğu bir karar var. AİHM ne demiş, Avrupa Konseyi ne demiş bizi çok ilgilendirmiyor. Biz kendi mahkemelerimize saygı duyulmasını bekliyoruz. Bu saygıyı duymayanlara da kusura bakmasınlar bizim saygımız olmayacaktır” diye yanıtlamıştı.

Paylaşın

FT’den Dikkat Çeken Erdoğan’ın Ukrayna Ziyareti Analizi

Batı ve Rusya arasında Ukrayna üzerinden gerilim sürerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün (3 Şubat 2022) Kiev’e gidiyor. Financial Times’da yer alan analiz, Ankara’nın Kiev’e desteğini gösteren bu ziyaretin Rusya’yla ilişkilerde olası etkisini değerlendirdi.

Erdoğan’ın ziyaretinin, Türkiye-Rusya ilişkileri için bir test olacağı belirtildi. Financial Times gazetesinde yer alan Laura Pitel imzalı, “Erdoğan’ın Ukrayna’ya ziyareti, Putin’le karmaşık bağları test ediyor” başlıklı analiz, Ukrayna-Rusya gerilimi gölgesinde Moskova-Türkiye ilişkilerini inceledi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bugün (3 Şubat 2022) Ukrayna’ya ziyaretinin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le karışık ilişkisini ve Moskova’nın Ankara üzerindeki ağırlığını maskeleyen bir destek göstergesi olduğu aktarılan analizde, şu ifadeler yer aldı:

Türkiye için büyük riskler teşkil ediyor

“Analistlere göre, Türkiye’nin Ukrayna’ya desteği Ankara’nın NATO müttefiklerini memnun etti ancak ülkenin Rusya’ya ekonomik bağlılığı ve Putin’in doğalgaz, turizm, ticaret ve Suriye’deki durumu Erdoğan’a karşı siyasi silah olarak kullanma ihtimali düşünüldüğünde, Türkiye için büyük riskler teşkil ediyor.”

Değerlendirmede bulunan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi kıdemli üyesi gazeteci Aslı Aydıntaşbaş “Türkiye ince bir çizgi üzerinde yürümeye çalışacak ve Ukrayna’ya destek olurken Rusya’yı aleyhine çevirmemeye çalışacak.” dedi.

Analizde, Erdoğan’ın ikili ilişkilerin 30’uncu yılında Ukrayna’ya yapacağı ziyaretin Kiev tarafından olumlu karşılandığı belirtilirken Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasly Bodnar “Türkiye, Ukrayna’ya destek olarak görüneceğini bildiği kararı aldı. Buna oldukça değer veriyoruz” dedi.

Türkiye’nin 2014 yılında Moskova’nın Kırım’ı ilhak etmesine karşı duruşu hatırlatılan analizde, Erdoğan-Putin ilişkisinin ise bu tarihten itibaren giderek daha yakınlaştığı aktarıldı. Türkiye’nin NATO’dan uzaklaşarak, ABD’nin F-35 programından çıkarılma pahasına Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın aldığı hatırlatıldı.

Analizde, Erdoğan ve Putin arasındaki yakın ilişkiye rağmen, iki liderin dış politika alanında çok sayıda noktada zıt noktalarda durduğu belirtildi. Türk yetkililerin sık sık Suriye, Libya ve Kafkasya’da Rusya’nın karşısındaki grupların desteklendiğini vurguladığı belirtildi.

Türkiye ve Ukrayna arasındaki savunma işbirliği

Analizde, Moskova’nın Türkiye ve Ukrayna arasındaki büyüyen savunma işbirliğinden rahatsız olduğu aktarıldı. Bu hafta Türkiye’yle serbest ticaret anlaşması imzalaması beklenen Ukrayna’nın Türkiye’den çeşitli savunma araçları satın aldığı hatırlatıldı.

Bir ABD’li yetkili “Türkiye’nin Ukrayna’ya malzeme desteği önemli oldu. Washington, Ankara bunu daha fazla yapmaya devam ederse memnun olur.” dedi.

Analiz şöyle devam etti: “Almanya gibi Ankara da, Putin’in kırmızı çizginin aşıldığını fark ettiği durumda yapacağı baskı noktalarının farkında”

Ekonomik ilişkiler ve Suriye

Analizde, Rusya’nın Türkiye’ye doğalgaz, turizm, tarım, ticaret gibi alanlarda baskı yapabileceğini geçmiş örneklerle aktarılırken Ankara’yı en fazla endişelendiren noktanın Suriye’de İdlib olduğu belirtildi. Analiz şöyle devam etti:

“Erdoğan, 3.6 milyon Suriyeli sığınmacının bulunduğu ülke içinde zaten siyasi baskı altında. Ankara, Rus jetlerinin bölgedeki sivilleri hedef alan hava saldırılarının bir Türkiye’ye ve Avrupa’ya bir uyarı olduğunu düşünüyor.”

Batılı yetkililerin, bu baskı unsurları nedeniyle Ukrayna’nın işgali durumunda Rusya’ya yeni yaptırımları Türkiye’nin imzalamayacağını düşündüğü belirtildi.

Analizde Ankara için gerçek zorluğun, NATO’nın Türkiye’ye daha fazla askeri destek için talepte bulunması olacağı belirtildi. Bir Batı ülkesinden savunma yetkilisi “NATO, Türkiye askeri tesislerinin deniz ya da hava yollarına destek sağlamasını istere ne olur? Bu, onları oldukça zor bir duruma sokar” dedi.

(Kaynak: T24 )

Paylaşın

Sınırda Donarak Ölen Göçmenlerin Sayısı 16’ya Yükseldi

Edirne Valiliği İpsala ilçesinde Yunanistan unsurları tarafından geri itildiği belirtilen ve soğuktan donarak ölen göçmen sayısının 16’ya yükseldiğini duyurdu. Ekiplerin bölgedeki çalışmaları devam ediyor.

Jandarma, polis ve AFAD ekipleri tarafından çalışmaların devam ettiğini bildiren Valilik, Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Bölgede yapılan arama, tarama faaliyetleri sonrasında maalesef 4 göçmenin daha cansız bedenine ulaşılmıştır” bilgisini paylaştı:

Edirne Valiliği dün de İpsala ilçesi Paşaköy köyü Mandakoru mevkisinde Yunanistan tarafından geri itilen 22 kaçak göçmenden 12’sinin donarak hayatını kaybettiğini duyurmuştu.

Yunanistan üzerindeki baskı artıyor

Yunanistan, uzun süredir insan hakları örgütleri ve göçmen kuruluşlarının geri itmeler konusundaki suçlamalarıyla karşı karşıya. 2020’de yardım kuruluşları Oxfam ve WeMove Europe, sığınmacılara karşı AB hukukunu sistematik olarak ihlal ettiği gerekçesiyle Yunanistan hakkında ihlal davası açılması talebiyle AB Komisyonu’na başvurmuştu.

Geçen yıl Ekim ayında da Avrupa Parlamentosu’ndaki ikinci büyük grup olan Avrupa Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı (S&D), sığınmacıların geri itilmesi (pushback) uygulamaları nedeniyle ihlal prosedürü başlatılmasını talep etti.

Avrupa Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, Ekim ayında yaptığı açıklamada geri itme iddialarıyla ilgili Yunanistan ve Hırvatistan’ın soruşturma başlatmasını talep etmiş, “Bu tür suçlamalar Avrupa Birliği olarak saygınlığımıza gerçekten zarar veriyor” demişti.

“Özür dilemeyeceğiz”

Yunan hükümeti ise suçlamaları reddediyor. Yunanistan Göç Bakanı Notis Mitrakis geçen yıl yaptığı açıklamada sınır koruma önlemlerinin uluslararası ve Avrupa yasaları çerçevesinde yürütüldüğüne vurgu yaparak AB’nin yasa dışı yollardan insanları AB’ye sokmaya çalışan “suç çetelerinin” hedefi olduğunu ifade etmiş ve “Avrupa’nın sınırlarını korumaya ve bu tür çetelere son vermeye odaklanmayı sürdürdüğümüz için özür dilemeyeceğiz” ifadesini kullanmıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre sadece Yunanistan’da Ocak 2020-Mart 2021 döneminde Ege’deki adalar ve Meriç’teki kara sınırında yasa dışı 300 geri itme vakası belgelendi.

Paylaşın

Ocak Ayında 26 Kadın Erkekler Tarafından Katledildi

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Ocak 2022 Raporunu yayınladı. Yayınlanan rapora göre, Ocak ayında 26 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 28 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu.

Haber Merkezi / Rapora göre, Ocak ayında öldürülen 26 kadının 13’ü evli olduğu erkek, 5’i tanıdık, 3’ü eskiden birlikte olduğu erkek, 2’si oğlu, 1’i birlikte olduğu erkek ve 1’i de akrabası tarafından öldürülmüştür. Öldürülen kadınların 1’inin faille olan yakınlığı tespit edilememiştir.

Kadınların 15’i evinde, 4’ü sokak ortasında, 2’si iş yerinde, 2’si arabada, 1’i ise restoranda öldürülmüştür. Öldürülen kadınların 2’sinin nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 58’i evlerinde öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların 13’ü ateşli silahlarla, 7’si kesici aletlerle, 3’ü boğularak, 3’ü darp edilerek öldürüldü.

Kadınların çalışma durumlarını tespit etmek ise çok zor. Önemli olan bu verinin de basın mensupları tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ay ulaşılabilen veriye göre öldürülen kadınların 7’si bir işyerinde çalışıyor, 19 kadının çalışma durumu bilinememektedir.

Ocak ayı raporunda Platform tarafından “Ocak ayında öğrendiğimiz 28 kadının şüpheli ölümleri bir an önce açığa çıkarılmalıdır. Yapılacak şey bellidir; İstanbul Sözleşmesi fesih kararı geri çekilmeli, 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi tüm kurum ve kuruluşlarla beraber etkin ve bütünlüklü uygulanmalıdır. Şüpheli kadın ölümlerinin soruşturmaları dikkatli bir şekilde incelenmeli ve hızlıca sonuçlandırılmalıdır.” denildi.

Ocak ayında öldürülen 26 kadın

  • Ankara’da 25 yaşındaki Esra Hankulu 5 Ağustos 2021 tarihinde ölü bulunmasıyla ilgili davada savcı, mütalaa verdi. Mütalaada adli tıp raporuna dayanan savcı; Ümitcan Uygun’un evde bulunduğunu belirterek “Alınan raporlardan ve sanıkların beyanlarından anlaşılacağı üzere vücuttaki darbelerden sonra 1 saat içerisinde maktulün kustuğu ve şuurunun bozulduğu, bu şekilde maktül Hankulu’nun Ümitcan Uygun tarafından öldürüldüğü belirlenmiştir.” dedi.
  • Van’da 47 yaşındaki Zeynep Şengüler, evli olduğu erkek Mehmet Veysi Şengüler tarafından kıskançlık bahanesiyle tabancayla vurularak öldürüldü. Fail ifadesinde cinayet için uzun süre plan yaptığını belirtti.
  • İstanbul’da 44 yaşındaki Nermin Celep, birlikte olduğu Ramazan Su tarafından önce sokak ortasında darp edildi daha sonra takside bıçaklanarak öldürüldü. Ramazan Su’nun daha önceden “kasten yaralama”, “Taksirle yaralama”, “Cinsel saldırı” “kötü muamele” gibi suçlardan kaydı olduğu belirlendi.
  • İstanbul’da Gülbeyaz Oruçgüney oğlu Orhan Oruçgüney tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
  • Denizli’de 69 yaşındaki Safiye Gülkaya evli olduğu Cafer Gülkaya tarafından tüfekle vuruldu. Fail tutuklandı.
  • Gaziantep’te 40 yaşındaki üç çocuk annesi Nurcan Kartal evli olduğu Nurettin Kartal tarafından 11 kez bıçaklandı. Nurcan hastanede yaşam mücadelesini kaybetti. Fail gözaltına alındı.
  • Antalya’da bir kafede çalışan 17 yaşındaki Edanur Demir tabancayla vurularak hayatını kaybetti. Fail Semih Melih D. ifadesinde “Edanur ile şakalaşıyorduk. Tabanca ile şaka yapmak istedim. O da ‘ben tabancadan korkmam’ dedi. Ben de önce ayağına daha sonra namluyu başına çevirip, tetiğe bastım. Böyle olacağını bilmiyordum” dedi.
  • İstanbul’da 28 yaşındaki Avukat Dilara Yıldız bir restoranda yemek yerken eskiden birlikte olduğu Oktay Dönmez tarafından kendisiyle barışmayı kabul etmediği bahanesiyle ateşli silahla öldürüldü. Dilara Yıldız’ın faili birçok kez şikayet ettiği ve uzaklaştırma kararı bulunduğu ortaya çıktı.
  • İstanbul’da 37 yaşındaki Safura Gülistan, evli olduğu erkeğin babası Galip Gülistan tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü. Cinayetine ilişkin 7 şüpheli adliyeye sevk edildi. Şüphelilerin, aldatma iddiası üzerine aile meclisi kararıyla infaz kararı aldıkları kaydedildi.
  • Mersin’de 24 yaşındaki Raziye Oskay, birlikte olmayı reddettiği Barış Can Uçuk tarafından sokak ortasında tabanca ile vuruldu. Raziye’nin yıllardır tehdit ve psikolojik şiddete maruz kaldığı, fail hakkında birçok kez şikayetçi olduğu ve uzaklaştırma kararı aldırdığı öğrenildi.
  • Gaziantep’te 26 yaşındaki Dilan Palamut, evli olduğu Ökkeş Palamut tarafından silahla vuruldu. Fail, Dilan’ın intihar ettiğini söyleyerek cinayeti gizlemeye çalışmıştı.
  • İstanbul’da hemşire olarak çalışan 33 yaşındaki Ömür Erez, eskiden birlikte olduğu Rahmi Uygun tarafından çalıştığı yerde silahla vurularak öldürüldü. Failin birçok farklı suç kaydı olduğu ortaya çıktı.
  • Balıkesir’de 40 yaşındaki Elif Turan, boşanma aşamasında olduğu Kamil Turan tarafından sokak ortasında ateşli silahla vurularak öldürüldü.
  • Mersin’de 22 yaşındaki Rim A. hamileyken evli olduğu Nasır A. tarafından öldürülüp evlerinin arkasındaki araziye gömdüğü ortaya çıktı. Fail ve olayı gizleyen yakınları gözaltına alındı.
  • Bursa’da 31 yaşındaki Gözde Korku evli olduğu Orcay Korku tarafından kıskançlık bahanesiyle ateşli silahla vurularak öldürüldü. Fail aynı silahla intihar etmeye çalıştı.
  • Ankara’da 30 yaşındaki Özge Nur Tekin, Erdal Kaya isimli din tüccarının yönlendirmesiyle evli olduğu erkek tarafından sırtına 100 kez oklavayla vurularak öldürüldü.
  • İzmir’de hakkında 6 ay önce kayıp başvurusu yapılan 38 yaşındaki Sinem Karaboğa’nın, evli olduğu Ferhat Karaboğa tarafından kıskançlık bahanesiyle boğularak öldürüldüğü ortaya çıktı. Cinayet 3 yıl sonra failin itirafı sonucu ortaya çıktı.
  • Adıyaman’da 25 yaşındaki iki çocuk annesi Canan Işık boşanma aşamasında olduğu Mahmut Işık tarafından sokak ortasında bıçaklanarak öldürüldü. Birkaç kez ayrılık kararı alan Canan Işık’ın aile büyüklerinin araya girmesiyle yeniden Mahmut Işık’ın yanına döndüğü öğrenildi. 3 ay önce şiddet gören Canan Işık, 2 çocuğunu da alarak Kadın Sığınma Evi’ne yerleşmiş ve Aralık ayında Mahmut Işık’tan boşanmak için dava açmıştı.
  • İstanbul’da 47 yaşındaki Hanpaşa Özbek evli olduğu İsmail Özbek tarafından plastik kelepçeyle boğularak öldürüldü. Polis ekiplerini arayıp, “Eşimi öldürdüm gelin beni alın” diyerek kendini ihbar etti.
  • Ankara’da 35 yaşındaki Funda Koyuncu, evli olduğu Recep Koyuncu tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Fail gözaltına alındı.
  • Antalya’da 57 yaşındaki Saadet Tutkanç, tanıdığı Vural Yılmaz tarafından boğularak öldürüldü ve evdeki sandığa saklandı. 17 Aralık’ta gerçekleşen olay, 5 Ocak’ta fail tarafından itiraf edilince ortaya çıktı. Fail tutuklandı.
  • Tekirdağ’da 22 yaşındaki Esra Ustaoğulları evli olduğu erkek İlker Ustaoğlu tarafından çocuklarının gözü önünde silahla öldürüldü. Fail intihar etti.
  • Adana’da Hüda Gün ve annesi Naima Gün Hüda’nın birlikte olduğu kişinin erkek kardeşi tarafından başlarından silahla vurularak öldürüldü. Evden çıkan A.A. isimli fail plakası sökülmüş motosikletine binip kayıplara karıştı.
  • Afyon’da 58 yaşındaki Hacer Evlice oğlu Ahmet Evlice tarafından bıçakla boğazı kesilerek öldürüldü.  Fail ilk ifadesinde annesini evde kanlar içinde bulduğunu iddia etmişti. Evi dağıtarak hırsızlık süsü veren, annesinin altınlarını ve parasını  alan fail çapraz sorguda suçunu itiraf etti, tutuklandı.
  • İzmir’de 48 yaşındaki Günay Özyıldız oturduğu apartmana girdiği sırada Ömer Al tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Fail tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Şüpheli kadın ölümleri

  • Konya’da 20 yaşındaki Melike Şahin, birlikte olduğu Kadir Yallagöz’ün 4. Kattaki evinden düşerek hayatını kaybetti.
  • Gaziantep’te 22 yaşındaki Adile Kılınç, 4. Kattaki evinin balkonundan düşerek hayatını kaybetti. O sırada evde bulunan birlikte olduğu Çağrı Şaşmaz tutuklandı.
  • Şanlıurfa’da 5 çocuk annesi 30 yaşındaki Nesibe Alas, evinde ensesinden vurulmuş halde bulundu.
  • Denizli’de 21 yaşındaki Ayşegül Meci, iki arkadaşıyla birlikte kaldığı apart dairede hayatını kaybetti.
  • Ankara’da 26 yaşındaki Şevval Abanoz, kullanılmayan eski bir hastanede ölü bulundu. Hastanenin 3. Katından düşme sonucu ağır yaralanan Şevval, burada uzun süre yaralı kaldığı için donarak hayatını kaybetti. 3 ay önce evlendiği öğrenilen Şevval’in ailesi evli olduğu erkeğin Şevval’e şiddet uyguladığını ifade etti.
  • İstanbul’da 30 yaşındaki Kübra Ece, binanın 4. Katından düşerek hayatını kaybetti. Evde bulunan 7 kişi gözaltına alındı.
  • Kırıkkale’de 35 yaşındaki 2 çocuk annesi Hayriye Ulusoy bir barajda ölü olarak bulundu.
Paylaşın

Ekonomik Kriz: Menülere ‘Elektrik Zammı’ Geliyor

Elektrikte kademeli tarife hem vatandaşı hem de esnafı oldukça zorluyor. Her ne kadar daha önce açıklanan 150 kilovatsaatlik baraj, yoğun itirazlar sonrası 210 kilovatsaate çıkarılsa da esnaf bu konuda kendileri için özel bir adım atılması gerektiğini söylüyor.

Emre Eser’in DW Türkçe’de yer alan haberine göre son bir haftada binlerce esnafın elektrik faturalarındaki zamları kendilerine şikâyet ettiğini söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Şikayetler sabahtan akşama kadar devam ediyor. Türkiye’nin her köşesinden esnaflar mail atıp telefon açıyor. Esnaf ciddi anlamda zorlanıyor. Çoğu esnaf kapanmamak için bizden çözüm bekliyor. Bu şartlarda işletmeyi ayakta tutabilmek mümkün değil” diye konuştu.

Esnaf için en acil çözümün kademeli tarifede kendileri için özel bir sınırın belirlenmesi olduğunu ifade eden Palandöken’e göre eğer bu adım atılmazsa çok sayıda esnaf hızla kepenk indirebilir. Esnafa verilen destek paketlerinin önemli olduğunun altını çizen Palandöken, “Kasap, balıkçı, restorancı dolap çalıştırmasın mı? Ürünleri bozulsun mu? Kırtasiyeci tabela yakmasın mı? Terzi ütüsünü çalıştırmasın mı? Şimdi bu esnaflar iş yaparken kullandığı elektriğe bakıyor. Sonra da dönüp ne kazandığını hesaplıyor. Sonra zararda olduğunu görünce durumu sorguluyor. Neden dükkân açmaya devam etsinler?” şeklinde sözlerini sürdürdü.

“Türkiye’de yemek yemek artık ucuz değil”

TESK Başkanı Palandöken en küçük esnafın bile enerji tüketimin fazla olduğunu belirtirken Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl’e göre bu dönemde çalıştırılan ısıtıcılar da esnafın maliyetlerini oldukça zorluyor.

Üstelik Bingöl, çoğu restoran ve kafede müşterinin konforu için kullanılan ısıtıcıların getirdiği ek maliyetin şimdiden menülerdeki fiyatlara yansımaya başladığını söyledi. “Müşteriye ‘ısıtıcıyı açamayız’ diyemezsiniz. Her işletme müşterisinin en rahat koşullarda yemek yemesini ister. Müşterinin de talebi bu yöndedir. Kışın soğuk ortamları ısıtmak, yazın da sıcak ortamları soğutmak zorundayız. Ama bu konforun da bir bedeli var. İşletmeciler bunu karşılayamaz. Çoğu restoran ve kafe elektrik faturalarında bu yükü menülerine eklemeye başladı bile” diyen Bingöl, bu farkı yansıtmayanların zarar edeceğini ifade etti. Bingöl, sözlerine “Türkiye’de yemek yemek artık ucuz değil” şeklinde devam etti.

“Esnaf eskisinden daha az kâr ederek çalışıyor”

Esnafın artan maliyetleri verdiği hizmete yansıtmak zorunda olduğunu vurgulayan TESK Başkanı Palandöken, bu konuda vatandaşın karşısına ilk olarak esnafın çıktığını ve vatandaşın zamların hesabını esnafa sorduğunu söyledi. “Ama esnaf eskisinden daha az kâr ederek çalışıyor” diyen Palandöken, elektrik ve doğalgaz maliyetlerinin artık kira giderini bile geride bıraktığına dikkat çekti.

Palandöken, esnafın içinde bulunduğu durumu “Vatandaşın gelir düzeyi düşünce zaten ayağını çarşıdan kesti. Şimdi esnaf daha az müşteriye çalışıyor. Bir taraftan da maliyet yükü var. En azından enerji giderlerinde yüzde 50 indirim uygulanması gerekiyor. Zincir marketlerin ve mobil teslim uygulamaların pazardaki hakimiyeti ile güç kaybeden esnafa yeni bir destek gerekiyor” diye anlattı.

Türkiye’deki 20 binden fazla üyeden görüş aldıklarını anlatan TÜRES Başkanı Bingöl’e göre son yaşanan durum pandemiden daha kötü. Bingöl, “Daha önce yaşamadığımız bir durumu yaşıyoruz. Haftada iki defa bir restorana giden müşteri artık bir defa gelebiliyor. Müşteri sayıları hızla azalıyor. Vatandaşlar da çok haklı. Hangi restoranla konuşsak aynı bildirimi alıyoruz maalesef” şeklinde konuştu.

Esnaf birliklerine göre Türkiye’deki en küçük esnafın elektrik faturası bin liradan başlıyor. Bu çoğu işletmede aylık 10 bin lirayı aşıyor. Restoran ve kafe gibi işletmelerde ise 7-8 bin liradan başlayan elektrik faturaları çok büyük işletmelerde 100 bin lirayı bulabiliyor. TESK verilerine göre Türkiye’de 2 milyon 38 bin 362 esnaf bulunurken kayıtlı işletme sayısı 2 milyon 214 bin 826. Türkiye’de bulunan toplam esnaf odası sayısı ise 2 bin 998.

Paylaşın

Sınırda Donarak Ölen Göçmenlerin Sayısı 12’ye Yükseldi

Edirne Valiliği, Yunanistan sınırındaki İpsala ilçesinde Yunanlılar tarafından geri itilen ve donarak yaşamını yitiren göçmen sayısının 12’ye ulaştığını açıkladı. Donma riski altındaki bir göçmenin ise kurtarılarak Keşan Devlet Hastanesi’ne sevk edildiği bildirildi.

Paşaköy Köyü Mandakoru mevkiinde 9 göçmenin cansız bedenine ulaşıldığı, arazide yapılan arama tarama çalışmaları sonrasında 2 göçmenin daha donmuş halde bulunduğu bildirildi. Valilik, hastaneye sevk edilen bir göçmenin de kurtarılamayarak hayatını kaybetmesi üzerine can kaybının 12’ye ulaştığını kaydetti.

Açıklamada, tıbbi yardım ihtiyacı olabilecek göçmenler için jandarma, sınır birlikleri, polis ve AFAD ekipleri tarafından bölgede yürütülen arama tarama faaliyetlerinin devam ettiği ve konuyla ilgili adli soruşturma başlatıldığı belirtildi.

Yunanistan üzerindeki baskı artıyor

Yunanistan, uzun süredir insan hakları örgütleri ve göçmen kuruluşlarının geri itmeler konusundaki suçlamalarıyla karşı karşıya. 2020’de yardım kuruluşları Oxfam ve WeMove Europe, sığınmacılara karşı AB hukukunu sistematik olarak ihlal ettiği gerekçesiyle Yunanistan hakkında ihlal davası açılması talebiyle AB Komisyonu’na başvurmuştu.

Geçen yıl Ekim ayında da Avrupa Parlamentosu’ndaki ikinci büyük grup olan Avrupa Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı (S&D), sığınmacıların geri itilmesi (pushback) uygulamaları nedeniyle ihlal prosedürü başlatılmasını talep etti.

Avrupa Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, Ekim ayında yaptığı açıklamada geri itme iddialarıyla ilgili Yunanistan ve Hırvatistan’ın soruşturma başlatmasını talep etmiş, “Bu tür suçlamalar Avrupa Birliği olarak saygınlığımıza gerçekten zarar veriyor” demişti.

“Özür dilemeyeceğiz”

Yunan hükümeti ise suçlamaları reddediyor. Yunanistan Göç Bakanı Notis Mitrakis geçen yıl yaptığı açıklamada sınır koruma önlemlerinin uluslararası ve Avrupa yasaları çerçevesinde yürütüldüğüne vurgu yaparak AB’nin yasa dışı yollardan insanları AB’ye sokmaya çalışan “suç çetelerinin” hedefi olduğunu ifade etmiş ve “Avrupa’nın sınırlarını korumaya ve bu tür çetelere son vermeye odaklanmayı sürdürdüğümüz için özür dilemeyeceğiz” ifadesini kullanmıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre sadece Yunanistan’da Ocak 2020-Mart 2021 döneminde Ege’deki adalar ve Meriç’teki kara sınırında yasa dışı 300 geri itme vakası belgelendi.

Paylaşın

Dış Ticaret Açığı 10,4 Milyar Dolara Ulaştı

Türkiye’nin ihracatı Ocak ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 17,3’lük artışla 17,6 milyar dolar oldu. İthalat ise aynı döneme göre yüzde 55,2 artışla 28 milyar olarak gerçekleşti. Böylece dış ticaret açığı 10,4 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.

Ticaret Bakanlığı öncü verilerine göre Ocak’ta ihracat yüzde 17 artışla 17,6 milyar dolar olarak kaydedildi. İthalat ise yüzde 55 artışla 28 milyar dolar oldu.

Bu rakamların ardından dış ticaret açığı 10,4 milyar dolar olarak kaydedildi. Ocak ayında enerji ithalatı 9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Enerji hariç bakıldığında, Ocak ayında ithalat 19 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Ocak ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı enerji hariç yüzde 88,3 olarak kaydedildi.

Bakanlığın verilerine göre Ocak ayında en fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla Almanya yüzde 11,4 artışla 1 milyar 616 milyon dolar, ABD yüzde 32,6 artışla 1 milyar 233 milyon dolar ve İtalya yüzde 18,8 artışla 1 milyar 27 milyon dolar oldu.

İhracatta en çok paya sahip ilk 10 ülkenin toplam ihracat içerisindeki payı yüzde 49,1 oldu.

Ocak ayında en fazla ithalat yapılan ülkeler ise sırasıyla; Rusya yüzde 149,8 artışla 4 milyar 564 milyon dolar, ABD yüzde 328,6 artışla 3 milyar 109 milyon dolar ve Çin yüzde 40,8 artışla 3 milyar 94 milyon dolar oldu.

Paylaşın

Uluslararası STK’lardan Türkiye’ye ‘Sedef Kabaş’ Çağrısı: Serbest Bırakın

Uluslararası 27 Sivil Toplum Kuruluşu (STK), Türkiye’yi Sedef Kabaş’ı serbest bırakmaya, Alican Uludağ’ı tehdit edenler için kapsamlı soruşturma yürütmeye ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) TELE 1’e verdiği cezayı geri çekmeye çağırdı.

TELE 1’de katıldığı bir program sonrasında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla tutuklanan ve Bakırköy Cezaevine gönderilen Sedef Kabaş için 27 insan hakları ve gazetecilik örgütünden ortak açıklama geldi. 22 Ocak’ta tutuklanan Kabaş’ın derhal serbest bırakılması ve bağımsız medyaya yargı tacizine son verilmesi isteyen hak örgütleri Türkiye’ye çağrı yaptı.

İnsan hakları ve gazetecilik örgütleri şu üç talebi sıraladı:

  • Sedef Kabaş’ın ve tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını,
  • Alican Uludağ’ın aldığı ölüm tehditleri hakkında tam kapsamlı bir soruşturma yürütülmesini ve gazetecinin güvenliğinin ve korunmasının yetkililerce sağlanmasını,
  • RTÜK’ün TELE 1’e verdiği yayın yasağı ve para cezalarının geri çekilmesini ve kurumun bağımsız yayın kuruluşlarına yönelik taraflı ve ayrımcı tutumuna bir son vermesini talep ediyoruz.

İmzacı kuruluşlarsa şöyle:

Uluslararası Basın Enstitüsü (International Press Institute/IPI), Avrupa Gazeteciler Derneği (Association of European Journalists / AEJ), Articolo 21, Uluslararası Karikatürcüler Hakları Ağı (Cartoonists Rights Network International / CRNI), Gazetecileri Koruma Komitesi (Committee to Protect Journalists / CPJ), Danish PEN, English PEN, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (European Centre for Press and Media Freedom / ECPMF), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (European Federation of Journalists / EFJ),

Freedom House, German PEN, Sansür Endeksi (Index on Censorship), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (International Federation of Journalists / IFJ), Osservatorio Balcani e Caucaso Transeuropa (OBCT), PEN America, PEN Centre of Bosnia-Herzegovina, PEN International, PEN Iraq, PEN Melbourne, PEN Norway, PEN Turkey, PEN Québec, Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters Without Borders / RSF), San Miguel PEN, Güney Doğu Avrupa Medya Örgütü (South East Europe Media Organisation / SEEMO), Swedish PEN, Dünya Gazeteler Birliği (WAN-IFRA)

Ne olmuştu?

TELE 1’de Uğur Dündar’ın sunduğu ‘Demokrasi Arenası’ programına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiren sözlerinin ardından Sedef Kabaş, 22 Ocak Cumartesi gece yarısı polis baskını ile İstanbul’daki evinden gözaltına alındı.

Tutuklanmasına sebep olan televizyon programında Kabaş bir Çerkes atasözünden alıntı yaparak “Büyükbaş hayvan saraya girdiği zaman kral olmaz, o saray ahır olur” ifadelerini kullanmış ve eklemişti:

“Çok meşhur bir söz vardır; taçlanan baş akıllanır diye, ama görüyoruz ki gerçek değil.”

Kabaş’ın sözlerinin yetkililer tarafından Cumhurbaşkanına hakaret olarak algılanmasının ardından hakkında soruşturma açıldı. Programın yayımlanmasının ardından pek çok siyasetçi ve hükümet yetkilisi Kabaş’ın ifadelerini kınadı.

Tepki gösterenler arasında yer alan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Kabaş’ın ifade işlemleri sürerken, Kabaş’ın sözlerinin “haset ve nefretten doğan hadsiz ve hukuksuz ifadeler” olduğunu ve “adalet önünde hak ettiği karşılığı bulacağını” belirten bir açıklama yaptı. Gül’ün açıklamasının ardından aynı Kabaş “cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ile tutuklandı.

Kabaş’ın avukatı 26 Ocak’ta verdikleri tutukluluğa itiraz dilekçesinin mahkeme tarafından reddedildiğini açıkladı. Kabaş’ın avukatı ayrıca, Kabaş’ın sorgusu sırasında Gül’ün açıklamalarıyla yargıyı etkilemeye teşebbüs ettiğini öne sürerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesince garanti altına alınan “adil yargılanma hakkının” ihlal edildiğini söyledi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Ekim 2021’de açıklanan Vedat Şorli kararı, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan cumhurbaşkanına hakaret suçunun ifade özgürlüğü ile uyumsuz olduğunu belirtti.

Yüksek mahkeme, ayrıca Facebook’ta Erdoğan hakkından eleştirel içerik paylaşan bir kişinin gözaltına alınmasının veya ona hapis ceza verilmesinin hukuki bir dayanağı olamayacağına kanaat getirdi.

Kabaş’ın tutuklanması öncesi, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin Kabaş’ın sözleri nedeniyle TELE 1’e soruşturma başlatıldığını açıkladı. 24 Ocak’ta yapılan üst kurul toplantısında TELE 1’e yıllık reklam gelirinin yüzde 5’i oranında idari para cezası ve beş kez program durdurma cezası verildi. RTÜK’ü TELE 1’e yapılan soruşturma sebebiyle eleştiren gazeteci Uğur Dündar’ın eleştirileri sebebiyle de kanala yüzde 3 daha idari para cezası verildi.

Gazeteci Alican Uludağ ise, Kabaş’ın tutukluluk kararını veren hâkimin 2020’de Osman Kavala’nın tutukluluk kararını veren aynı hâkim olduğunu ortaya çıkararak haberleştirmesinin ardından Twitter’da ölüm tehditleri aldı.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın