ABD Dışişleri Bakanı Blinken: Suriye’de Operasyona Karşıyız

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Washington’daki görüşmelerinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Türkiye ile ilgili mesajlar verdi.

Antony Blinken, Türkiye’yi Suriye’nin kuzeyine askeri operasyon düzenleme planları konusunda uyararak böyle bir adımın bölgeyi riske atacağını söyledi. Türkiye’yi 2019 yılında ABD ile varılan mutabakatta belirlenen ateşkes hatlarına riayet etmeye çağıran Blinken, olası bir operasyonla ilgili olarak “Bu, karşı olacağımız bir şeydir. Endişemiz, yeni herhangi bir askeri operasyonun bölgedeki istikrarı zayıflatması, kötü niyetli aktörlere istikrarsızlıktan yararlanma fırsatı yaratmasıdır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün yaptığı açıklamada “Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturma kararımızın yeni bir safhasına geçiyoruz. Tel Rıfat ve Münbiç’iteröristlerden temizliyoruz. Ardından da aşama aşama diğer bölgelerde aynısını yapacağız” ifadelerini kullanmıştı.

“IŞİD’e karşı mücadeleyi partnerlerle sürdürüyoruz”

Blinken açıklamasında ayrıca YPG’nin adını vermeden Suriye’de IŞİD’e karşı mücadelenin önemine de vurgu yaptı. ABD Dışişleri Bakanı, “Suriye içinde IŞİD’e karşı savaşı partnerler yoluyla etkili bir şekilde sürdürüyoruz ve IŞİD’i içine tıktığımız kutuda tutmak için gösterilen çabaları tehlikeye atacak hiçbir şey görmek istemiyoruz” diye konuştu.

YPG’nin belkemiğini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), ABD’nin IŞİD’e karşı karadaki en önemli müttefiki konumundaydı. Türkiye ise YPG’yi PKK’nın Suriye kolu olarak görüyor. ABD ve Batılı ülkeler PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmelerine rağmen YPG konusunda bu tür bir karar almış değiller. Konu, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine yönelik muhalefetinin de ana unsurlarından birini oluşturuyor. Türk hükümeti, iki ülkeyi “teröre destek vermek”le suçluyor.

“Önümüzdeki günlerde Brüksel’de toplantı yapılacak”

Basın toplantısında konuşan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de “önümüzdeki günlerde” Brüksel’de İsveç, Finlandiya ve Türkiye’den üst düzey yetkilileri bir araya getirecek bir toplantı düzenleyeceğini açıkladı. Toplantıda Türkiye’nin dile getirdiği endişelerin görüşüleceğini belirten Stoltenberg, “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İsveç ve Finlandiya liderleriyle yakın temas halindeyim” dedi.

Erdoğan bugün konuyla ilgili olarak, Türkiye’nin onayı olmadan İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği mümkün olmadığı için yoğun bir diplomasi trafiği yaşandığına işaret etmiş, “Arayan arayana. Niçin bu ülkelerin üyeliğine karşı olduğumuzu örnekleri ve gerekçeleriyle anlattık. Şu ana kadar da önümüze bizim ihtirazi kayıtlarımızı izale edecek somut herhangi bir belge konabilmiş değildir. AB üyeliği sürecimiz başta olmak üzere pek çok acı tecrübeyle belgeye bağlanmamış sözlere inanmamız asla mümkün değildir” demişti.

Paylaşın

İsveç Ve Finlandiya’dan Türkiye’ye Diyalog Mesajları

Ankara’nın NATO üyeliklerine karşı çıktığı İsveç ve Finlandiya’dan Türkiye’ye diyaloğu sürdürme mesajı geldi. İsveç Başbakanı Magdalena Andersson,  Türkiye’yle diyaloğu sürdürmekten yana olduğunu açıklarken, Finlandiya’nın Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto da Türkiye’yle konuya ilişkin diyaloğun devam ettiğini kaydetti.

İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, Ankara’nın ülkesinin NATO üyeliğine karşı çıkmasına rağmen Türkiye’yle diyaloğu sürdürmekten yana olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’le gerçekleştirdiği ikili görüşme sonrası düzenlenen basın toplantısında konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Andersson, “Türkiye’yle yakın gelecekte yapıcı toplantılar gerçekleştirmeyi dört gözle bekliyorum” diye konuştu. Türkiye’nin endişelerini doğrudan Ankara’yla ele almak istediklerini ifade eden İsveç Başbakanı, olabilecek yanlış anlaşılma ve sıkıntıları da bu şekilde gidermeyi hedeflediklerini söyledi.

Ankara’nın NATO üyeliğine karşı çıktığı bir diğer İskandinav ülkesi Finlandiya’nın Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto da Türkiye’yle konuya ilişkin diyaloğun devam ettiğini kaydetti. Haavisto, Haziran ayı sonunda Madrid’de düzenlenecek NATO zirvesinden olumlu sonuçlar çıkacağı konusundaki umudunu da koruduğunu ifade etti.

Çavuşoğlu: Terörle mücadele kanunlarında değişikliğe gitmeliler

Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın  NATO üyeliğine karşı çıkmasına gerekçe olarak iki ülkenin PKK ve DHKP-C gibi örgütler konusundaki tutumunu gösteriyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Anadolu Ajansı Editör Masası’nda dün yaptığı açıklamada, iki ülkenin terörle mücadele kanunlarında değişikliğe gitmesi gerektiğini belirterek, bu değişim gerçekleşmedikçe pozisyonlarını değiştirmeyeceklerini söylemişti.

İki ülke temsilcilerine Türkiye’nin beklentilerini açıkça ifade eden bir yazılı belgenin verildiğini belirten Çavuşoğlu, bu ülkelerden Ankara’nın güvenlik endişelerini anlamalarını beklediklerini kaydetmişti.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in de Türkiye’nin güvenlik endişelerinin karşılanması gerektiğini her seferinde gündeme getirdiğini söyleyen Çavuşoğlu, Stoltenberg’in üç dışişleri bakanının bir araya gelmesi teklifinde bulunduğunu açıklamıştı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Süt Ürünleri Son 1 Yılda Yüzde 60 Zamlandı

Dünya Sürt Günü 21 Haziran’da kutlanırken, Türkiye’de süt ürünleri fiyatlarında son aylarda büyük artış yaşandı. Türkiye’de yıllık resmi enflasyon yüzde 70’e çıkarken gıda fiyatlarındaki artış dikkat çekiyor.

Süt ürünlerine gelen zamlar sonrası sütün fiyatı son 6 ayda yüzde 50 arttı. Ulusal Süt Konseyi 15 Mayıs’tan geçerli olmak üzere çiğ sütün fiyatının yüzde 32 daha arttırılmasını tavsiye etti. Türkiye halihazırda, Avrupa’da süt ve süt ürünleri fiyatlarının açık ara en çok yükseldiği ülke. Süt, peynir ve yumurta fiyatları son 1 yılda Türkiye’de yüzde 60 artarken Avrupa Birliği’ndeki (AB) ortalama artış yüzde 7’de kaldı.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı veriler süt ürünlerindeki fiyat artışını ortaya koydu. Buna göre Ekim 2021-Nisan 2022 arasında sütün ortalama litre fiyatı 7 liradan 10,4 liraya yükseldi. Aynı dönemde yoğurt fiyatı 8,7 liradan 13,2 TL’ye yükseldi. Beyaz peynir fiyatı ise Ekim 2021’de 32,8 TL iken Nisan 2022’de 50 lira bandını aştı.

Buna göre Ekim 2021-Nisan 2022 arasını kapsayan son 6 ayda süt ürünlerinde fiyat artışı şöyle oldu: Süt yüzde 50, yoğurt yüzde 52, beyaz peynir yüzde 53, kaşar peyniri yüzde 42, krem peynir yüzde 47 ve tereyağı yüzde 34.

Fiyatların özellikle Kasım 2021’den sonra tırmanışa geçtiği görülüyor. AK Parti hükümetinin faiz politikası sonrası Türk lirası döviz karşısında hızla değer kaybetmeye başlarken enflasyon rekor artışla yüzde 70’e kadar yükseldi.

Süt fiyatı 2020’nin ilk yarısında pek değişmezken son ayda ciddi bir artış yaşandı. 1,5 sene boyunca 5-7 TL bandında seyreden süt fiyatı Kasım 2021’de ilk kez 7 lira bandını aşarak Nisan 2022’de 10 TL’nin üzerine çıktı.

Ocak 2021 başında kilosu 27,7 TL olan beyaz peynir fiyatı da Nisan 2022’de 50 lira sınırını aştı. Oysa bu fiyat Kasım 2021’de 32,9 liraydı.

Uzun süre 60-70 TL bandında seyreden kahvaltılık tereyağının kilosu da Nisan 2022’de 97 lirayı aşarak 100 TL bandına dayandı. Tereyağın fiyatı Kasım 2021’de 73,2 TL idi.

Avrupa’da süt, peynir ve yumurta fiyatlarında artış

AB İstatistik Ofisi (Eurostat) verileri Avrupa’da süt, peynir ve yumurta fiyatlarında artışı gösteriyor. Süt, peynir ve yumurta fiyat endeksine bakıldığında Türkiye’de yıllık artış 2021 sonbahar aylarından itibaren tırmanışa geçti.

Nisan 2020’den bu yana bakıldığında Türkiye’de yıllık artış Ağustos 2021’e kadar yüzde 30’u hiç aşmadı. Kasım 2021’de yüzde 33 olan yıllık artış Ocak 2021’de yüzde 67 ile en yüksek seviyi görürken Mart 2021’de yüzde 60 oldu.

Avrupa’da en çok artış Türkiye’de

Süt, peynir ve yumurta fiyatları endeksine bakıldığına Mart 2021-Mart 2022 arasını kapsayan 1 yılda fiyatların en çok arttığı ülke yüzde 60 ile Türkiye. 27 AB ülkesinde ortalama artış ise yüzde 7.

Diğer bazı ülkelerde yıllık fiyat artışı şöyle: Litvanya yüzde 23, Bulgaristan yüzde 17, Yunanistan yüzde 9, Almanya, Hollanda ve İsveç yüzde 7, Fransa yüzde 2 ve Norveç yüzde eksi 1.

Ulusal Süt Konseyi’nden yeni zam kararı

Öte yandan, Ulusal Süt Konseyi 15 Mayıs’tan geçerli olmak üzere soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatını 5,7 TL/Litre’den 7,50 TL/Litre’ye çıkarılması kararı aldı. Bu da yüzde 32 artış anlamına geliyor. Bu adım sonrası süt ürünlerinde fiyat artışının devam etmesi bekleniyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

ABD, Suriye’ye Olası Harekattan Endişesini Yineledi

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin olası bir yeni harekatının bölgesel istikrarı baltalayacağı ve IŞİD’e karşı mücadelede zorlukla elde edilen kazanımları riske atacağı yönündeki endişelerini yineledi.

Price günlük basın brifinginde bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’de askeri harekatın her an başlayabileceği şeklindeki sözlerini hatırlatarak, “Türkiye’nin olası bir harekatının yakın olduğu yönünde ABD’nin elinde işaretler var mı? Kürt ortaklarınıza, eğer yapıyorsanız, ne gibi güvenceler sağlıyorsunuz?” sorusunu yanıtladı.

Geçen hafta bu konuyla ilgili yine bir soruya cevaben yaptığı açıklamaları hatırlatarak söze başlayan Price, “Suriye’nin kuzeyinde askeri hareketliliğin artması potansiyeline ilişkin tartışmalar ve özellikle de bölgedeki sivil nüfus üzerindeki etkileri hakkında derin kaygı duymaya devam ediyoruz. Mevcut ateşkes hatlarının muhafaza edilmesini desteklemeyi sürdürüyoruz. Bunu tehlikeye atma potansiyeline sahip, gerilimi tırmandıracak her türlü eylemi kınarız” diye konuştu.

Price, tüm tarafların ateşkes bölgelerini koruması ve bu bölgelere saygı göstermesi, Suriye’de istikrarı ilerletmesi ve ihtilafa siyasi çözüm bulmak için çalışmasının kritik önem taşıdığını vurgulayarak, “Bunun tersi yöndeki her türlü çabanın, Suriye’deki daha geniş boyutlu ihtilafı sona erdirme hedeflerimize ve Kürt ortaklarımızla da dahil olmak üzere birlikte IŞİD’e karşı son yıllarda imza attığımız muazzam ilerlemelere zarar verebileceğine inanıyoruz” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki operasyonlara son verilmesini içeren 2019 yılı Ekim ayı tarihli ortak bildiriye bağlı kalmasını beklediklerini kaydeden Price, “Türkiye’nin sınırlarındaki meşru güvenlik kaygılarının farkındayız ama herhangi bir yeni harekatın bölgesel istikrara baltalayacağından ve IŞİD’e karşı zorlukla elde edilen kazanımları riske atacağından endişe ediyoruz” dedi.

Price, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Türkiye’ye planladığı ziyaretle ilgili bir soru üzerine de, Ankara’nın Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi ve Ukrayna’dan gıda ve tahıl ürünleri ihracı konusunda yürüttüğü diplomatik çabalara destek verdiklerini söyledi

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ayrıca bir başka soru üzerine, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıkmasından kaynaklanan sorunun ABD ile Türkiye arasında ikili bir mesele değil, Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında bir mesele olduğu yönündeki Washington’un duruşunu yineledi. Üst düzey NATO yetkilileri ve NATO Genel Sekreteri’nin de bu süreçte oynayabileceği rolün olduğuna işaret eden Price, “Türk ortaklarımızla ve elbette İsveç ve Finlandiyalı ortaklarımızla. müttefiklerimizle temaslar yürütmeye devam edeceğiz” ifadesini kullandı.

Paylaşın

Türkiye’den Avrupa Birliği’ne Göç Rotası Değişti

Türkiye’den Avrupa Birliği’ne (AB) gitmek isteyen düzensiz göçmenlerin izlediği rotanın yılın başından beri değiştiği bildirildi. Yunan Kathimerini gazetesi yetkili birimlere ait bir belgeye dayandırarak yaptığı haberde, insan kaçakçılarının düzensiz göçmenleri artık doğrudan İtalya’ya götürdüğünü belirtti.

Haberde bu uzun süren yolun eskiden Ege’de havaların kötü olması sebebiyle sadece kış aylarında kullanıldığı ancak bu yılın başından beri bu rotanın daha sık kullanıldığının tespit edildiği bilgisine yer verildi. Buna göre, bu yılın başından beri 4 bine yakın düzensiz göçmen Türkiye’den İtalya’ya gitti. 2021 yılının aynı döneminde ise bu rakamın sadece 800 olduğu kaydedildi.

Yunan yetkilileri bu gelişme nedeniyle İtalyan Sahil Güvenliği ile yakın bağlantı içinde çalışıyor. İnsan kaçakçılarının Ege üzerinden göçmenleri Yunan karasularına götürmekten kaçınmasının nedeninin, Yunan Sahil Güvenliğinin, göçmenleri taşıyan tekne ve botların Yunan adalarına ulaşmasını sert biçimde engellemeleri olduğu belirtiliyor. Yardım kuruluşları bu nedenle Atina hükümetini yasa dışı davranarak göçmenleri geri itmekle suçluyor. Yunan hükümeti ise bu eleştirileri geri çeviriyor.

Yunan Sahil Güvenliği son olarak geçen hafta 300 düzensiz göçmeni taşıyan beş teknenin Yunan karasularına girmesini engellemişti. Yunan yetkililer bu teknelerin daha sonra İtalya’ya doğru hareket ettiğini tahmin ediyor. Göç uzmanları insan kaçakçılarının düzensiz göçmenleri Avrupa’ya götürmek için kişi başı 10 bin euroya kadar ücret talep ettiğini belirtiyor.

Paylaşın

Reuters: Türkiye’de Tekrar Bir Kur Krizi Yaşanabilir

Türk Lirası bu yıl dolara karşı yüzde 20 değer kaybederken, Nisan ayında yıllık enflasyon yüzde 70 seviyesine dayandı. Merkez Bankası’nın (TCMB) rezervlerinin eksi 55 milyar dolar seviyesine düşmesi yüzünden ekonominin bir sonraki kur şokuna hazır olamayabileceği uyarısı yapılıyor.

Reuters haber ajansı bugün yayımladığı analizde Türkiye ekonomindeki son gelişmeleri değerlendirdi.

BBC Türkçe’nin Reuters’tan aktardığı habere göre, geçen yıl yaşanan kur krizinin ardından Türk Lirası’nın tekrar hızla değer kaybetmesi ihtimali, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar seçilip seçilmemesinde belirleyici olacak.

Türk Lirası bu yıl dolara karşı yüzde 20 değer kaybetti.

Dünya çapında yükselen enerji ve gıda fiyatları halihazırda bir enflasyon sorunu yaşayan Türkiye ekonomisini daha da zora soktu.

Nisan ayında yıllık enflasyon yüzde 70 seviyesine dayandı.

Reuters’a göre Türkiye’de yetkililer ekonomideki patlamayı, Aralık ayında rezerv satarak ve kur korumalı mevduat hesabı uygulamasını devreye sokarak önledi.

Ajansın analizinde buna rağmen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) rezervlerinin eksi 55 milyar dolar seviyesine düşmesi yüzünden ekonominin bir sonraki kur şokuna hazır olamayabileceği uyarısı yapılıyor.

Türkiye’deki kredi büyümesinin yüzde 50 oranına ulaştığı vurgulanırken bu yüzden enflasyonun üç haneli sayılara varabileceği aktarılıyor.

Ancak bu kadar ciddi bir şekilde yükselen enflasyona rağmen TCMB politika faizini yüzde 14 seviyesinde tutmaya devam ediyor.

‘Yatırım bankaları rezervler yüzünden endişeli’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılmasına karşı çıkması yüzünden Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinin daha da gerilmesinin gündemde olduğu aktarılan analizde, yatırım bankalarının ise rezervlerdeki düşüşten endişelendiği dile getiriliyor.

ABD merkezli Citi Bankası, enerji ve gıda ithalatının cari açığı milli gelirin yüzde 5’ine çıkarabileceğini aktardı.

Diğer yandan yatırımcılar kur korumalı TL vadeli mevduat hesaplarına bireylerin ve kurumların ilgisinin devam etmesinin önemli olduğunu düşünüyor.

Reuters için hesaplamayı yapan dört ekonomiste göre bu hesaplarda Temmuz’da geri ödemesi gelecek olan 10 milyar dolar, Ağustos’ta geri ödemesi gelecek 20 milyar dolar değerinde mevduatın bulunduğu tahmin ediliyor.

‘Türkiye’deki istikrarsızlık seçim sonuçlarını belirleyebilir’

Reuters’a konuşan JPMorgan analisti Zafar Nazım, negatif reel faiz yüzünden bireylerin bu hesaplara olan ilgisini canlı tutmanın mühim olduğunu belirtiyor.

İsviçre merkezli yatırım bankası Mirabaud’ın gelişmekte olan piyasalar şefi Daniel Moreno’ya göre bu sistemin sürdürülebilmesi mümkün değil.

Mirabaud, elinde kalan Türk tahvillerini geçen yıl yaşanan kur krizi sırasında satmıştı.

Moreno, “İşlerin her geçen gün kötüye gittiği görülüyor. Ancak yine de Türkiye’nin mücadele vermeden düşeceğini sanmıyorum” diyor.

Reuters’ın haberinde atıfta bulunduğu yabancı yatırımcılar, Erdoğan’ın seçimleri kaybetmesi takdirinde ortodoks ekonomi politikalarına dönüş ihtimalinin artması nedeniyle piyasaların yükselebileceğini dile getiriyor.

Gelişmekte olan piyasalar fonu Gramercy’den Petar Atanasov, “Türkiye’deki istikrarsızlık seçim sonuçlarını belirleyebilir” yorumunda bulunuyor.

Atanasov ise “Piyasalar son ana kadar şüpheli yaklaşacaktır. Sonuçları hiç belli olmayan bir seçim olacak, her şey gerçekleşebilir” diyor.

Paylaşın

Vatandaş Borcu Borçla Kapatıyor

İhtiyaçlarını dahi karşılayamayacak duruma gelen milyonlar, bankalara mahkûm ediliyor. Vadesi gelen borcunu ödeyemeyecek duruma gelenler ise borcu borçla kapatarak adeta bir sarmal içinde hayatına devam ediyor.

Birgün’den Aycan Karadağ’ın haberine göre, gelirleri ve tasarrufları enflasyon karşısında eriyen yurttaşlar, gelirlerinin yetmediği zorunlu harcama ve borç ödemelerini yapabilmek için hızla borçlanıyor. Ramazan (Şeker) Bayramını izleyen hafta 22 milyar lira artan banka borçlarında 13-20 Mayıs haftasında da 6,3 milyar liralık artış yaşandı.

Bireylerin bankalara ve finansman şirketlerine olan (konut, taşıt, ihtiyaç ve kredi kartı) takipteki alacaklarla birlikte borcu 20 Mayıs itibarıyla 1 trilyon 144 milyar liraya yükseldi. Bu borcun 888 milyar lirası bireysel kredilerden, 256 milyar lirası da kredi kartlarından kaynaklanıyor.

Son hafta tüketici kredilerinde 6 milyar liralık, kredi kartı borçlarında ise 244 milyon liralık artış yaşandı. Vadesinde ödenemediği için bankalar tarafından icraya verilen takipteki borçları ise 27,9 milyar lira düzeyine çıktı.

612 bin 676 kişi icra takibinde

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin verilerine göreyse, bu yılın ilk üç aylık döneminde 340 bin 94 kişi bireysel kredi, 272 bin 582 yurttaş da kredi kartı borcunu ödeyemediği için bankalar tarafından icra takibine alındı.

Bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı geçen yılın ilk üç ayında 125 bin kişi iken, bu sayı 2022’nin ilk üç ayında 340 bine çıkarak yüzde 172 artış yaşandı. Yine kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 2021 yılının ilk üç ayında 113 bin kişi iken, bu sayı 2022 yılının ilk üç ayında 272 bine çıkarak yüzde 140 artış gerçekleşti.

Bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı Ocak-Mart 2022 döneminde 513 bin kişi oldu. Geçen yılın aynı döneminde bu sayı 204 bin kişiydi.

Borç kartopu gibi büyüyor

CHP Manisa Milletvekilli Vehbi Bakırlıoğlu, halkın yoksullaştıkça kredi kartına yüklendiğine dikkat çekti. “Ay sonunu getirmeyen işçi memur, emekli mecburen kredi kartı harcamaları ile ay sonunu getirmeye çalışıyor” diyen Bakırlıoğlu, “Maalesef kredi kartı borcunu kapatamadığı için borç miktarı sürekli artıyor. Yüksek enflasyon yüzünden her gün iğneden ipliğe gelen zamlar, vatandaşların borçlarının artmasına neden oluyor. Gelirleri ve tasarrufları enflasyon karşısında eriyen vatandaşlar, gelirlerinin yetmediği zorunlu harcama ve borç ödemelerini yapabilmek için hızla borçlanıyorlar” diye konuştu.

Bakırlıoğlu sözlerine şunları ekledi: “Bu tablo bize vatandaşın nasıl bir borç batağında olduğunu açıkça gösteriyor. Vatandaş borcu borçla kapatmaya çalışarak daha fazla borçlanıyor ve borç kartopu gibi büyümeye devam ediyor. Enflasyon, hayat pahalılığı devam ettiği sürece bu borçlar katlanarak artacak. Vatandaş adeta bireysel iflasın eşiğine gelmiş durumda. Bu iktidar kaldığı sürece vatandaşın refaha çıkması mümkün değil. Bu nedenle hemen seçim, derhal seçim.”

Paylaşın

Rusya, Suriye’ye Askeri Teçhizat Gönderdi

Türkiye’nin kuzey Suriye’ye yönelik olası bir operasyon açıklamalarının ardından Rusya’nın Suriye’nin Kamışlı kentindeki askeri üsse ağır askeri teçhizat gönderdiği belirtildi.

İran haber ajansı Mehr’in, Al Mayadeen haber sitesine dayandırdığı habere göre; Türkiye’nin kuzey Suriye’ye yönelik olası bir operasyon açıklamalarının ardından Rusya, Kamışlı’daki askeri üsse ağır askeri teçhizat gönderdi.

Al Mayadeen’e konuşan Rus kaynaklar, Rusya’nın bölgedeki varlığını güçlendirmek amacıyla savaş uçağı ve helikopter gönderdiğini belirtti.

Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov , Rus yayın organı Russia Today’in (RT) Arapça sitesinde yer alan röportajında, Rusya’nın Suriye’deki varlığına ilişkin açıklama yaptı.

Suriye’deki Rus güçlerine ilişkin konuşan Lavrov, “Biz Suriye’de ülkenin resmi devlet başkanının ve meşru hükümetinin talebi üzerine buluyoruz. Biz orada BM’nin sözleşmelerine uygun olarak bulunuyoruz ve BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararını uyguluyoruz. Buna devam edeceğiz ve Suriye yönetiminin Suriye topraklarının tamamını geri alma çabalarına destek olacağız.” dedi.

Suriye hükümeti, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri operasyon sinyaline tepki gösterdi. Suriye Devlet’i, Birleşmiş Milletler’e (BM) Türkiye’nin operasyon planına sessiz kalınmaması çağrısı yaptı.

Erdoğan’dan operasyon sinyali

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımları da atmaya başlıyoruz.

Ülkemize ve güvenli bölgelerimize sık sık yapılan saldırıların merkezi konumundaki alanlar harekat önceliğimizin başında yer almaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, emniyet güçlerimiz, istihbaratımız hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz bu operasyonlar başlayacaktır.

Perşembe günü yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda kararlarımızı alacağız. Ülkemizin güvenlik hassasiyetlerine saygı gösterenlerle kendi çıkarları dışında hiçbir derdi olmayanların ayrımını bu süreçte bir kez daha görecek, gelecekteki politikalarımızın referansı yapacağız.” açıklamasında bulunmuştu.

Erdoğan başkanlığında toplanan MGK toplantısı sonrası ise şu açıklama yapılmıştı;

“Güney sınırlarımızda icra edilen ve edilecek harekatların komşularımızın toprak bütünlüğünü hedef almadığı, milli güvenlik ihtiyacının gereği olduğu belirtilmiştir. Terörizme destek vererek, uluslararası hukuku ihlal eden ülkelere bu tutuma son verme, Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerini dikkate alma çağrısında bulunulmuştur.

PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ başta olmak üzere terör örgütleri başta olmak üzere, milli birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla icra edilen operasyonlar hakkında kurula bilgi sunulmuş ve ilave tedbirler görüşülmüştür.”

Paylaşın

Erdoğan, NATO’daki Tartışmadan Ne Kazanım Elde Edebilir?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya tam üyelik başvurularına karşı çıkarak, Yunanistan ile diyaloğu sertleştirerek ve Türkiye’nin Suriye’ye yönelik yeni bir kara operasyonu düzenleyebileceği mesajı vererek, uluslararası arenada son iki haftadır tartışmaların odak noktası oldu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaşta Türkiye’nin arabulucu rolü oynama şansının artması ve iki yeni aday ülkenin üyeliğini veto etme hakkını elinde tutması sayesinde Ankara, Batılı müttefikleri PKK’yı dışlaması için artık daha fazla baskı yapmaya zorladığı izlenimini ortaya çıkarıyor.

Euronews Türkçe’nin Associated Press’den aktardığı haber analize göre, gelecek sene düzenlenecek seçimler öncesi Erdoğan, yurt dışındaki sorunların çözümünde oynamak istediği “güçlü adam” rolüyle iç politikada da seçmenlere bir anlamda mesaj göndermek istiyor.

Türkiye ne istiyor?

NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye, Finlandiya ve İsveç’ten PKK ile birlikte bu örgütle bağlantılı PYD, YPG gibi oluşumlarla daha etkili mücadele etmesini istiyor.

Ankara yine bu örgütlerin İsveç ve Finlandiya’daki üyelerinin iadesi istiyor. Türkiye ayrıca, İsveç ve Finlandiya ile birlikte kendisine silah ambargosu uygulayan müttefiklerinden bu kararlarını gözden geçirmesini talep ediyor.

Orta Doğu Demokrasi Projesi koordinatörü Merve Tahiroğlu AP’ye yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın NATO’nun Türkiye’ye ihtiyacı olduğu ve bunun da kendisini pazarlıkta güçlü kıldığı inancında olduğu görüşünü dile getirdi.

Tahiroğlu, “NATO müttefikleri, Rusya’ya ittifakın daha önce hiç olmadığı kadar dayanışma ve birlik içinde olduğunu ve Erdoğan’ın Türkiye’sinin bile bunu bozamayacağını göstermek istiyor. Erdoğan da bu yüzden kazanımlar elde edeceğini biliyor.” dedi.

Suriye’ye yönelik operasyon tehdidi neden şimdi geldi?

Türkiye, 2016 yılından bu yana Suriye topraklarında üç sınır ötesi operasyon düzenlerken Suriye’deki Kürt grupları müttefik gören Washington ile Ankara arasındaki ilişkiler gerginleşti.

Erdoğan son olarak Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde sınırları boyunca 30 kilometre derinlikte bir güvenlik bölgesi oluşturabileceği mesajını verdi.

Bu girişimin esas amacının, bölgedeki PYD unsurlarını Türkiye sınırından uzaklaştırmak olduğu biliniyor.

Bu girişimin ayrıca milliyetçi oyların desteğini almanın dışında Ankara’nın yeni NATO üyeleri için veto hakkı ve arabuluculuk rolünde güçlü bir konumda olduğu bir sırada dışarıdan gelebilecek tepkilerin aşılmasında önemli bir zamanlama taktiği olduğu belirtiliyor.

Avusturya’daki Avrupa ve Güvenlik Politikalı Enstitüsü’nde görevli Michael Tanchum, Türkiye’nin NATO müttefiklerinin PKK ve yan unsurlarının tehdidini yeteri kadar ciddiye almadığı inancında olduğunu belirtti.

Türkiye’nin hem Moskova hem de Kiev ile yakın ilişkiler içinde olduğunu kaydeden Tanchum, konumunun kendisi için büyük endişe yaratan bu meseleleri ele alma girişiminde bulunmak için Ankara’ya önemli ölçüde koz sağladığı görüşünü dile getirdi. .

Orta Doğu Demokrasi Projesi koordinatörü Merve Tahiroglu’na göre, Türkiye’nin yeni adayları veto etme tehdidi dışında yeniden Suriye topraklarına girmesi, Ukrayna krizinde arabuluculuk rolü üstlenmek için Erdoğan’ın inşa etmek istediği “iyi niyet” imajına zarar verebilir.

Tahiroğlu, “Pek çok NATO üyesi Türkiye’nin Erdoğan yönetiminde sorunlu bir müttefik olduğu fikrini kesinlikle pekiştirdi.” diyerek görüşlerini özetledi.

Yunanistan’ın yaklaşımı ne?

NATO müttefiki Türkiye ve Yunanistan arasında yıllardır süren, başta Kıbrıs, karasuları, hava sahası, azınlıklar gibi konularda ciddi görüş ayrılıkları bulunuyor.

Son olarak Akdeniz’de petrol ve gaz sondaj arama çalışmaları Ankara ve Atina arasındaki gerginliği tırmandıran önemli bir sorun olarak ortaya çıktı.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in ABD’ye yaptığı ziyaret sırasında Türkiye’ye yönelik silah ambargosunun devam etmesini istemesi, Atina’nın Washington’dan yeni savaş uçakları alma girişimi ve Türkiye’yi NATO tatbikatından dışlamasına Erdoğan sert tepki gösterdi ve iki ülke hükümetleri arasında yapılacak stratejik konsey toplantısını iptal etti.

Erdoğan buna ilave olarak Türkiye’nin 1980 yılında Yunanistan’ın NATO’ya girişini veto etmeyerek büyük bir hata yaptığını dile getirdi.

Türkiye’de seçim politikalarının rolü ne?

Türkiye’de gelecek yıl hem cumhurbaşkanlığı hem de parlamento seçimleri düzenlenecek. Daha önce Suriye’ye yönelik operasyonlar Erdoğan’ın seçimlerde popülaritesini yükseltmişti.

Türkiye’de ekonominin kötüye gittiği ve enflasyon oranının yüzde 70’e çıktığı bir dönemde Erdoğan’ın milliyetçi oyları alabilmek için dış politikada sertleştiği tahmin ediliyor.

Tahiroğlu, Ukrayna savaşından bu yana Batı ve ABD’nin desteğini alan Erdoğan’ın seçmen tabanını pekiştirebilmek için seçim öncesi dış politika kartlarını oynamaya devam etme eğiliminde olacağını ifade etti.

Paylaşın

Ukrayna Tahılının İhracatı İçin Türkiye Devrede

Ankara’nın, Ukrayna tahılının Türkiye üzerinden ihraç edilebilmesi için Moskova ve Kiev ile müzakereler halinde olduğu bildirildi. Öte yandan Alman Demiryolları İşletmesi (Deutsche Bahn), Ukrayna’nın tahıl ihracatına destek vereceğini duyurdu.

Reuters haber ajansına konuyla ilgili bilgi veren üst düzey bir Türk yetkili, “Türkiye, Ukrayna tahılının ihracatı için hem Rusya, hem de Ukrayna ile görüşüyor. Türkiye üzerinden açılacak bir koridorla bu tahılın hedeflenen pazarlara ulaşmasına yönelik bir talep var. Müzakereler devam ediyor” ifadesini kullandı.

Ukrayna’nın Karadeniz’deki limanları, Rusya’nın bu ülkeye yönelik saldırılarını başlattığı Şubat ayından bu yana kullanılamıyor ve limanlardaki depolarda 20 milyon tondan fazla tahıl olduğu belirtiliyor. Rusya ile birlikte küresel buğday arzının yaklaşık üçte birini Ukrayna’dan tahıl ihracatı yapılamaması nedeniyle küresel çapta gittikçe büyüyen bir gıda krizi yaşanıyor.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrey Rudenko, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Batı’nın ülkesine yönelik bazı yaptırımları kaldırması karşılığında Moskova’nın gıda taşıyan gemiler için koridor açmaya hazır olduğunu dile getirmişti.

Almanya da destek vermeye hazır

Alman Demiryolları İşletmesi (Deutsche Bahn), Ukrayna’nın tahıl ihracatına destek vereceğini duyurdu. Alman Yazı İşleri Ağı’na (RND) konuya dair açıklamalarda bulunan Deutsche Bahn (DB) Cargo Yönetim Kurulu Başkanı Sigrid Evelyn Nikuta, “Dünyanın bazı bölgelerinde yaşanması muhtemel olan açlık krizi ve milyonlarca ton Ukrayna tahılının ihracatına olan ihtiyaç nedeniyle, Almanya hükümeti ile birlikte DB Cargo olarak biz daha fazla iş üstlenip daha çok nakliye tren seferi organize edeceğiz” dedi.

“Şirket olarak sosyal sorumluluğumuz gereği yapmamız gereken ne varsa yapıyoruz” ifadelerini kullanan Nikuta, DB Cargo’nun Polonya ve Romanya’da kendine bağlı şirketler aracılığıyla halihazırda her gün çeşitli limanlara tahıl taşıyan çok sayıda tren seferi organize ettiğini bildirdi. Sigrid E. Nikuta, bir sonraki adımın Ukrayna’nın tarım ihracatının artırılması olacağını ve hedeflerinin Kuzey Denizi, Karadeniz ve Akdeniz’deki limanlara kalıcı bağlantılar kurmak olduğunu ifade etti.

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre Ukrayna’daki depolarda şu an ihraç edilmeyi bekleyen toplam 25 milyon ton tahıl bulunuyor. Karadeniz’deki limanları Rus ablukası altında olduğu için ihracatını buradan yapamayan Kiev, acil bir biçimde alternatif rotalar arıyor.

Paylaşın