Türkiye’den Avrupa Birliği’ne İltica Başvuruları Arttı

Avrupa Birliği’ne (AB) iltica başvurularında savaşlar ve çatışmalar nedeniyle geçen yıl belirgin oranda artış kaydedildi. Malta merkezli Avrupa Birliği İltica Ajansı (EUAA), AB ülkelerine iltica başvurularının yaklaşık yüzde 30 artışla 648 bine yükseldiğini açıkladı.

İltica başvurularında ilk sırayı 117 bin kişiyle Suriyelilerin aldığı, Suriye vatandaşlarını 102 bin kişiyle Afganların izlediği bildirildi.

Türkiye’den AB ülkelerine iltica başvuruları da yeniden yükselişe geçti. 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştiği 2016’dan sonra artan başvuru sayısı 2019’da 26 bin 380’e ulaşmış, bu rakam pandemi koşullarının da etkisiyle 2020’de 16 bin 720’ye gerilemişti.

Yüzde 47’lik artış

EUAA verilerine göre Türkiye’den iltica başvurularının sayısı 2021’de yüzde 47’lik artışla 24 bin 625’e yükselirken, söz konusu başvuruların yüzde 32’si Almanya’ya yapıldı. Türkiye’den başvuruda bulunup ilk başvuruda mülteci statüsü tanınanların sayısı ise 2020’ye göre yüzde 14’lük düşüşle 7 bin 910’a geriledi. Türkiye’den gelip iltica başvuruları reddedilenlerin sayısı 10 bin 460 olarak kaydedildi. Reddedilen başvurularda ise Fransa yüzde 52’lik oranla başı çekti.

Başvurularda Almanya ilk sırada

AB ülkelerindeki resmi makamların ilk başvuru sürecinde 535 bin başvuru hakkında karar verdiği ve her üç başvurudan birinin kabul edildiği belirtildi. EUAA raporuna göre 2021’de 118 bin kişiye iltica hakkı, 64 bin kişiye geçici koruma statüsü tanındı. 2021’de iltica başvurusunda bulunulan AB ülkeleri arasında 191 bin başvuruyla Almanya başı çekerken, bu ülkeyi Fransa, İspanya ve İtalya izledi.

Yanında ebeveynleri bulunmayan ve reşit olmayan çocuk ve gençlerin başvuru sayısı da 2020’ye göre yaklaşık üçte ikilik artışla 23 bin 600’e ulaştı. Toplam iltica başvurularının yüzde 70’inin erkekler tarafından gerçekleştirildiği ve başvurucuların yarısının 18-35 yaş grubunda olduğu kaydedildi.

AB’ye iltica başvurularında 2022 yılına ise Ukrayna savaşının damgasını vurması bekleniyor. EUAA verilerine göre Rusya’nın Ukrayna’ya saldırdığı 24 Şubat’tan bu yana AB ülkeleri 3,4 milyon Ukraynalıya geçici koruma imkanı sağladı. Bu statü çerçevesinde, ülkesinden kaçan Ukraynalılara doğrudan çalışma ve eğitim hakkı da tanıyan bir yıllık oturma izni veriliyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Türkiye, Çalışanlar İçin En Kötü 10 Ülke Arasında

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) bu yıl dokuzuncusunu yayınladığı Küresel Haklar Endeksine göre Türkiye geçen yıllardaki gibi çalışanlar için en kötü 10 ülke arasında yer aldı.

148 ülkeyi kapsayan endekste Türkiye; Belarus, Brezilya, Kolombiya, Mısır, Myanmar, Filipinler ve Türkiye, Eswatini ve Guatemala’yla birlikte anıldı.

Türkiye, grevlerin bastırılması, sendikacıların tutuklanması ve sistematik olarak sendikal faaliyetlerin engellenmesi nedeniyle en kötü ülkeler arasında gösterildi.

Endeksle birlikte yayınlanan raporda Türkiye için şu ifadeler yer aldı:

“2022’de protestolara yönelik polis baskıları da dahil olmak üzere, işçilerin özgürlükleri ve hakları acımasızca reddedilmeye devam etti. Sendika liderleri keyfi olarak tutuklandı ve evlerine baskın düzenlendi. 1 Mayıs 2021’de İstanbul’da hükümetin katı koronavirüs karantina kurallarına aykırı olarak protesto düzenlemeye çalıştıkları için 212 gösterici gözaltına alındı. Buna ek olarak, işverenler, örgütlenmeye çalışan işçileri sistemli bir şekilde işten çıkararak sistematik bir şekilde sendikayı çökertmeye devam ettiler.”

Xiaomi’ye cep telefonu üreten Salcomp, 150 işçiyi işten çıkartan ve fabrikaya polis sokarak işçileri gözaltına aldıran Farplas ile sendikaya üye oldukları için önce 54 daha sonra da 19 işçiyi işten atan ASD Laminat Türkiye’de işçi haklarını ihlal eden şirketlerin en başında geldi.

Dünyada işçi hakları kötüleşiyor

ITUC, dünyada yükselen enflasyona ve ekonomik duruma vurgu yaparken “İşçi hakları çöküyor” uyarısında bulundu.

Endeksle birlikte yayımlanan rapordan öne çıkanlar şöyle:

  • Bu yıl El Salvador, Nijer ve Suudi Arabistan için ülke notları iyileşirken Ermenistan, Afganistan, Avustralya, Burkina Faso, Gine, Jamaika, Lesoto, Hollanda, Tunus ve Uruguay için kötüleşti.
  • 13 ülkede sendikacılar öldürüldü. Ülkelerin yüzde 41’inde ifade ve toplanma özgürlüğü ihlal edildi. 69 ülkede işçiler keyfi tutuklamalar ve gözaltılar yaşadı. Ülkelerin yüzde 66’sı işçilerin adalete erişimini engelledi veya kısıtladı.
  • 113 ülke, işçileri sendika kurma veya sendikaya katılma haklarından mahrum bıraktı. Bu sayı 2021’de 106’daydı. Afganistan, Burkina Faso, Myanmar, Suriye ve Tunus’taki işçiler, işyeri temsilinden dışlandı.
  • Ülkelerin yüzde 77’si işçilerin sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkını engelledi.
  • Ülkelerin yüzde 74’ünde, yetkililer sendikaların tescilini engelledi. Afganistan, Belarus, Mısır, Ürdün, Hong Kong, Myanmar ve Sudan’daki bağımsız sendikal faaliyetlere yönelik devlet baskısı arttı.
  • 50 ülke işçileri fiziksel şiddete maruz bıraktı. 2021’de bu sayı 45’ti.
  • Ülkelerin yüzde 87’si grev hakkını ihlal etti. Belarus, Mısır, Hindistan, Myanmar, Filipinler ve Sudan’daki grevler, sendika liderlerinin tutuklanması veya şiddetli baskıyla söndürüldü.
  • Her beş ülkeden dördü toplu pazarlığı engelledi. Toplu pazarlık hakkı kamuda ve özel sektörde aşındırıldı. Tunus’ta, başbakanın izni olmadan sendikalarla müzakere yapılmasını yasakladı.

“Tarihsel eşitsizlik seviyesi”

Endeksin sunumunda görüşlerine yer verilen ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow, dünya genelinde yaşanan ekonomik durumu ‘çoklu ve olağanüstü krizler’ olarak niteledi.

Tarihsel eşitsizlik seviyesi, iklim acil durumu, yaşamları ve geçim kaynaklarını yok eden pandemi, yıkıcı yerel ve küresel çatışmalar yaşandığını dile getiren Burrow “İşçiler bu krizlerin ön saflarında” dedi.

Burrow, 2022 Küresel Haklar Endeksinin, “Hükümetler ve işverenlerin, işçi haklarına saldırmasıyla istikrarsızlığın nasıl istismar edildiğini ortaya koyduğunu” söyledi.

Dünyanın yaşanan hasarı geri almaya başlaması için yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç olduğunu belirtti.

Burrow bu toplumsal sözleşmenin işler, ücretler, haklar, sosyal koruma, eşitlik ve kapsayıcılığı kapsaması gerektiğini ifade etti.

“İşçiler eşitlik talep ediyor”

“Temelde bu, çalışan insanları tekrar ekonominin merkezine koyacaktır” dedi ve ekledi:

“Savaşların, otoriter hükümetlerin, sömürücü işverenlerin ve iklim üzerindeki hareketsizliğin sonuçlarından ilk zarar görenler çalışan insanlar. Bu krizlerle mücadele planlarında işçilerin çıkarları ön planda tutulmalı ve sendikaları aracılığıyla karar alma süreçlerinde söz sahibi olmalılar.

Tekel gücünün kötüye kullanıldığı, insan ve işçi haklarının ihlal edildiği, barış ve demokrasi mücadelesinin olduğu yerde, emekçilerin sendikaları adaleti, hakları ve temsili kazanmak için oradadır. Sendikalar olmadan, iklim değişikliği ve teknolojik değişim karşısında adil bir geçiş olmayacak.

2022 Küresel Haklar Endeksi, statükonun daha fazla devam edemeyeceğine dair bir kanıt. Mevcut ekonomik model, insan haklarını ve çevreyi hiçe sayan dibe doğru bir yarışı destekledi. Endeksten alınan dokuz yıllık veriler bunun yayıldığını gösteriyor.

İşçiler ve tüketiciler daha iyisini talep ediyor. İş, ücret, haklar, sosyal koruma ve eşitlik talep ediyorlar. Güveni ve yaşamları yeniden inşa etmeye başlayabilecek yeni bir sosyal sözleşme talep ediyorlar.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

İsveç’ten Türkiye’ye PKK Mesajı

PKK konusundaki tutumu Ankara tarafından eleştirilen ve bu gerekçeyle Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeliğine karşı çıkılan İsveç, Türkiye’ye terörle mücadele konusunda güvence verdi.

İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, Brüksel’de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüşmesinin ardından düzenlediği ortak basın toplantısında, “PKK’ya karşı duruşumuz çok nettir. PKK, Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesindedir ve İsveç tarafından da bu şekilde görülmektedir” dedi.

İsveç’in terörizmi “en güçlü şekilde kınadığını” ve kendini “terörizmin her türlüsüyle” mücadeleye adadığını belirten Andersson, terörle mücadelede yeni ve daha sert önlemler içeren yasal düzenlemeleri hayata geçirmeye hazırlandıklarını sözlerine ekledi.

Andersson, 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek yeni terörle mücadele yasasının İsveç’in bu konudaki kararlılığının göstergesi olduğunu belirtti.

Andersson ayrıca, “İsveç, teröristler için sığınılacak bir liman değildir, olmayacaktır. İlgili makamlar güvenlik tehdidi olabilecek kişilerin sınır dışı edilmesi için yoğun şekilde çalışmaktadır. Ve şu an yürütülen ciddi sayıda dava var” dedi.

Kısa süre içinde çözüm beklentisi

Andersson, Madrid’de yarın başlayacak NATO zirvesi öncesi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’le bir araya gelecek.

İsveç Başbakanı, “Bu diyaloğun yakın gelecekte, tercihen de zirve öncesi başarıyla sonuçlanabileceğine dair ciddi umudum var” dedi.

Stoltenberg’den “somut adım” vurgusu

Basın toplantısında konuşan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de İsveç’in “son günlerde doğrudan Türkiye’nin endişelerini gidermek için somut adımlar attığını” belirtti.

“İsveç yasalarını değiştirdiniz. PKK’ya yönelik yeni polis soruşturmaları açtınız ve şu an Türkiye’nin iade taleplerini bakıyorsunuz” diyen Stoltenberg, “Bu somut adımlar İsveç’in terörizme yaklaşımında bir paradigma değişikliğini yansıtıyor” ifadesini kullandı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Türkiye, NATO Zirvesi’ndeki Pazarlıklarda ‘Ağırdan Alacak’

İngiliz Reuters haber ajansı, bu hafta 29-30 Haziran’da Madrid’de düzenlenecek olan NATO Zirvesi’nde Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in birliğe üyeliği konusundaki pazarlıkları “ağırdan alacağını” yazdı.

Türkiye’den ve Batı’dan kaynaklardan edinilen bilgilere dayandırılan habere göre görüşmelerden bu nedenle büyük bir ilerleme beklenmiyor.

Dört kaynağın Reuters’a aktardığına göre Türk müzakereciler kendilerine yabancı müttefikler tarafından dayatılan süreleri dikkate almıyor ve gerekirse aylarca görüşmelere devam etmeye hazırlar.

Konuya yakın bir kişiye göre, NATO yetkilileri ve üç taraf ülke tarafından paylaşılan taslak yazışmada, Türkiye’nin talebinin özellikle İsveç’in, ülkesindeki bazı “Kürt militanları iade etmesi” olduğu belirtiliyor.

İbrahim Kalın’dan dikkat çeken açıklamalar

Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Pazar günü Habertürk televizyonunda yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in talebi üzerine zirve öncesinde Madrid’de Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ve İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile dörtlü zirvede bir araya geleceğini kamuoyuna duyurmuştu.

Kalın, zirveye hazırlık görüşmeleri için Pazartesi günü Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ile birlikte Brüksel’e giderek temaslarda bulunacaklarını söyledi.

Bugün Finlandiya Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada da NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in de katılacağı zirve öncesinde Brüksel’de NATO’nun ev sahipliğinde Fin, İsveçli ve Türk yetkililerin bir araya geleceği bildirildi.

İbrahim Kalın, Habertürk’te yaptığı açıklamada müzakerelerde gelinen noktadan geri adım atmayacaklarını belirterek, görüşmelerde büyük oranda mutabakat sağlandığını, en pürüzlü konuyu ise PKK ve iltisaklı gruplara yönelik yaklaşımın oluşturduğunu kaydetmişti.

Kalın, Suriye’de faaliyet gösteren PKK ile bağlantılı PYD ve YPG gibi yapılar konusunda sadece İsveç ve Finlandiya değil, NATO genelinde de bir yaklaşım değişikliği hedeflediklerini, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği konusunun İttifak içinde bu konuda daha büyük bir tartışmaya vesile olmasını istediklerini belirtmişti.

Paylaşın

Erdoğan – Selman Görüşmesine İlişkin Dikkat Çeken Yazı

ABD’de devlete bağlı yayın organı Voice of America, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdülaziz Al Saud arasındaki görüşmeyle ilgili dikkat çeken bir yazı yayımlandı.

İlişkilerin yıllardır kopma noktasında olduğu Ankara-Riyad hattında yaşanan yakınlaşma, uluslararası basında da yakından takip ediliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın nisan ayında Suudi Arabistan’a yaptığı ziyarette Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüşmesinden sonra çarşamba günü de Prens Selman Ankara’ya geldi. Erdoğan’ın muhalif Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018’de İstanbul’da öldürülmesinin ardından sert eleştiriler yönelttiği Selman ile görüşmesi ve iki ismin görüntüleri uluslararası kamuoyunda da gündem oldu.

Sözcü’nün aktardığına göre ABD’de devlete bağlı yayın organı Voice of America, Prens Selman’ın Ankara ziyaretiyle ilgili dikkat çeken bir yazı yayınladı. Yazıda, görüşmede verilen olumlu mesajlara ve Ankara-Riyad hattındaki yakınlaşmaya rağmen iki ülke arasında güvensizliğin devam ettiği ifade edildi.

Dorian Jones imzalı yazıda, Erdoğan ve Selman arasında yıllardır süren gerilimin ardından Türk yetkililerin Suudi prensin ziyaretini “ilişkilerde yeni bir dönem” olarak sunduğu belirtildi. Yazıda, ünlü ekonomist Timothy Ash’in “Erdoğan’ın diplomatik U dönüşü ekonomik gerekliliklerin bir sonucu” değerlendirmesine de yer verildi.

Türkiye’de gelecek yıl düzenlenecek seçimlere dikkat çeken Ash, “Türkiye’deki makroekonomik durum epey zorlu. TL’de değer kaybı sürüyor, bu nedenle Erdoğan’ın gerçekten de paraya ihtiyacı var. Seçim öncesinde biraz istikrar sağlamak için dövize ihtiyaç duyuyor” dedi.

‘Suudi Arabistan, İran’a karşı Türkiye’ye ihtiyaç duyuyor’

Öte yandan Voice of America’ya konuşan uzmanlar, Türkiye ve Suudi Arabistan arasında son dönemde dikkat çeken yakınlaşmaya rağmen ikili ilişkilerde karşılıklı güvensizliğin ve şüphelerin sürdüğünü ifade etti. Uzmanlara göre, Ankara-Riyad hattındaki yakınlaşmanın bir nedeni de İran’la ilgili endişelerin yanı sıra güvenlik ve savunma konuları.

Londra merkezli Energy Club’un başkanı Mehmet Öğütçü, “Suudiler, İran’a karşı Türkiye’ye ihtiyaç duyuyor. ABD’nin önceliğinin Çin’i kontrol etmek olduğunu biliyorlar. Bu nedenle Türkiye göz ardı edemeyecekleri bir ülke. Ama bu karşılıklı bir alışveriş. Bu nedenle ekonomi, siyaset ve güvenlik alanındaki çıkarlar da sürece dahil” diye konuştu.

Yazıda, Prens Selman’ın seçim öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ekonomik destek olmakta isteksiz olabileceği de ifade edildi.

Paylaşın

Memur Eksi 55 Emekli Eksi 62 Zam Alacak

Enflasyon patladığı için devletin halktan bu yıl toplayacağı vergiler yüzde 137.4 artacak. Zam yüzde 40’ta kalırsa emeklinin reel kaybı yüzde 62’yi bulacak. Sene başında yüzde 50.5 zam alan asgari ücretli de yüzde 40 zam verilmesi halinde yüzde eksi 26.65 reel kayıp yaşayacak.

Hükümetin devasa ek bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, memur ve emekliye enflasyon farkı dahil temmuzda yüzde 40 civarında bir zam vereceklerini açıklarken, CHP Milletvekili Ünal Demirtaş, “Zam yüzde 40’ta kalırsa memur emekliye eksi yüzde 60 zam vermiş olursunuz. Yani dar gelirli vatandaşları enflasyona ezdirirsiniz” dedi.

Nebati’ye iletildi

Demirtaş, komisyonda Bakan Nebati’ye ilettiği ‘eksi zam’ hesabının ayrıntılarını Sözcü’den Erdoğan Süzer’e açıkladı.

İktidarın yılın başında yasalaşan bütçe ile halktan 1 trilyon 430 milyar lira vergi toplayacağını ilan ettiğini belirten Demirtaş, ancak enflasyonun aşırı yükselmesiyle 1 trilyon 83 milyar lira ilave vergi toplanacağını, böylece 2022 yılında halkın cebinden çıkacak verginin 2 trilyon 514 milyar liraya ulaşacağını söyledi.

Demirtaş, 2022’de yıllık vergi tahsilatının 2021 yılı bütçe kanunundaki gelir tahminine göre yüzde 137.4 artacağını belirtirken, “Bu yüzde 137.4’lük artış halkın bir yıllık dönemde yaşayacağı gerçek enflasyonu gösteriyor” dedi.

Hükümetin vergi hesabının gerçek enflasyonu gösterdiğini belirten Demirtaş, temmuzda yüzde 40 zam verilmesi halinde memur ve memur emeklilerinin reel kaybının yüzde 55.4, işçi emeklilerinin yüzde 61.7 ve asgari ücretlinin de yüzde 26.6 olacağını söyledi.

İşte eksi zam hesabı

Yılın başında memur ve memur emeklilerine yüzde 29.97 zam verilmişti. Temmuzda enflasyon farkı dahil yüzde 40 zam verilirse kümülatif yıllık zam yüzde 81.96 olacak. Yüzde 137.4 artan vergi dikkate alındığında bu kesim eksi 55.44 puanlık net kayıp yaşayacak.

İşçi, esnaf ve çiftçi emeklileri yılın başında yüzde 25.47 zam almıştı. Temmuzda yüzde 40 zam olursa kümülatif zam yüzde 75.66’da kalacak, eksi zam yüzde 61.74’e ulaşacak. Sene başında yüzde 50.5 zam alan asgari ücretli de yüzde 40 zam verilmesi halinde yüzde eksi 26.65 reel kayıp yaşayacak.

Paylaşın

AB Sonuç Bildirgesinde Türkiye’ye Yunanistan Uyarısı

Avrupa Birliği (AB) liderlerinin Ukrayna’ya ve Moldova’ya “tam üyelik” statüsü verdikleri tarihi zirvede Türkiye de gündeme geldi. Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis’in Doğu Akdeniz’de Türkiye ile yükselen gerilimi gündeme getirmesi üzerine AB’nin sonuç bildirgesinde Doğu Akdeniz başlığı altında Türkiye konusu da yer aldı.

VOA Türkçe’den Arzu Çakır’ın haberine göre, AB sonuç bildirgesi dış ilişkiler bölümünde, “Doğu Akdeniz” başlığı altında, “AB’nin Türkiye’nin son zamanlarda tekrarlanan eylemlerinden ve açıklamalarından derin endişe duyduğu” belirtilerek, “Türkiye, tüm AB üye devletlerinin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermelidir. Avrupa Konseyi, önceki sonuçlarını ve 25 Mart 2021 tarihli deklarasyonu hatırlatarak, Türkiye’nin uluslararası hukuka tam olarak uymasını, Doğu Akdeniz’de bölgesel istikrar adına gerilimleri azaltmasını ve iyi komşuluk ilişkilerini sürdürülebilir bir şekilde geliştirmesini beklemektedir” denildi.

Konuya ilişkin Brüksel’de gazetecilere açıklama yapan Yunanistan Başbakanı Miçotakis, “Atina sonuç bildirgesinde yer alan ifadelerin tamamen arkasındadır. Burada Türkiye’ye açık bir dille AB üyesi ülkelerin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü sorgulamayı bırakması ve uluslararası hukuka uygun biçimde gerilimi düşürme tavrına geri dönmesi için çağrı yapılmıştır” dedi.

Miçotakis, “Umarım Türkiye bu sefer çağrılara kulak verir. Çünkü Doğu Akdeniz’de, son iki ayda, tamamen komşumuz tarafından tırmandırılan gerilimi düşürmenin tek yolu bu” diye konuştu.

Ukrayna’ya destek vurgusu

Sonuç bildirgesinde zirveye damgasını vuran, “Ukrayna’daki durum ile Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’ın üyelik başvurularına” ilişkin bölümde ise, “Avrupa Konseyi, Ukrayna’nın yanında olduğunu ve Avrupa Birliği’nin insani yardım da dahil olmak üzere genel ekonomik, askeri, sosyal ve mali dayanıklılığı için Ukrayna’ya güçlü destek sağlamaya devam edeceğini bir kez daha teyit eder” denildi.

AB’nin askeri ekonomik, sosyal ve finansal destek vermeye devam edeceği belirtilen açıklamada, “Avrupa Birliği, Ukrayna’nın Rus saldırganlığına karşı doğal meşru savunma hakkını kullanmasına ve toprak bütünlüğünü ve egemenliğini savunmasına yardımcı olmak için daha fazla askeri destek sağlama konusundaki kararlılığını sürdürmektedir. Bu amaçla, Avrupa Konseyi, Konsey’den askeri yardımın daha da artırılması için hızla çalışmasını talep etmektedir” ifadeleri kullanıldı.

Avrupa Konseyi’nin, 2022’de Ukrayna’ya 9 milyar Euro’luk yeni istisnai makro-finansal yardım sağlamak için Komisyon tarafından yapılacak bir öneriyi not ettiği, Ukrayna’nın yeniden inşaası için AB yardımına ilişkin Komisyonun uluslararası ortaklar, kuruluşlar ve uzmanlarla istişare içinde önerilerini hazırlayarak hızla sunmakla görevlendirdi.

Ukrayna ve Moldova’nın “aday ülke” statüsü bildirgede

Avrupa Konseyi’nin, Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’ın Avrupa perspektifini tanıdığı vurgulanan sonuç bildirgesinde, “Bu ülkelerin ve vatandaşlarının geleceği Avrupa Birliği’ndedir. Avrupa Konseyi, Ukrayna ve Moldova Cumhuriyeti’ne aday ülke statüsü vermeye karar verdi. Konsey, gereken koşullar tam olarak karşılandıktan sonra daha fazla eyleme karar verecektir” denildi.

Konseyin, Gürcistan’ın üyelik başvurusuna ilişkin görüşünde de “Gürcistan’a aday ülke statüsü vermeye hazır olduğu”; bu ülkenin üyelik sürecinin ilerlemesinin Kopenhag kriterlerini karşılama konusundaki girişimlerine bağlı olacağı vurgulandı.

Batı Balkanlar

Zirve öncesinde 6 Batı Balkan ülkesiyle bir araya gelen AB liderleri, bu zirvede Bulgaristan vetosuyla uzlaşma sağlanamayınca, sonuç bildirgesinde “AB Konseyi, Batı Balkanlar’ın AB’ye katılım olasılığına tam ve kesin olarak bağlı olduğunu ifade eder ve katılım sürecinin hızlandırılması için çağrıda bulunur” denildi.

Bildiride ayrıca 6 Batı Balkan ülkesi Kuzey Makedonya, Kosova, Bosna Hersek, Karadağ, Sırbistan ve Arnavutluk’a, özellikle hukukun üstünlüğü, yargı sisteminin bağımsızlığı ve işleyişi ile yolsuzlukla mücadele ile ilgili reformların önemi hatırlatıldı. Bu ülkeler ayrıca azınlıklara mensup kişilerin haklarını ve eşit muameleyi garanti etmeye davet edildi.

Zirvede Sırbistan, Kuzey Makedonya ve Arnavutluk ile katılım müzakerelerinin hızla başlayabilmesi için, Kuzey Makedonya ile Bulgaristan arasındaki sorunların hızla çözülmesi çağrısı da yapıldı. Özellikle Sırbistan ve Kosova arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine ilişkin, ikili ve bölgesel anlaşmazlıkların çözümünde somut ilerlemeye duyulan acil ihtiyaç yeniden teyit edildi.

Avrupa Siyasi Topluluğu kurulması

AB liderleri zirvenin gece yarısı süren bölümünde de Fransa Cumhurbaşkanı ve AB dönem Başkanı Emmanuel Macron’un “Avrupa Siyasi Topluluğu” kurulması önerisini tartıştı. Liderler, sonbahardan itibaren, dönem başkanlığını devralacak Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da bu konunun yeniden ele alınması konusunda anlaştı.

Avrupa Siyasi Topluluğu konusu sonuç bildirgesinde “Avrupa Birliği’nin Avrupa’daki ortaklarıyla ilişkileri konusunda stratejik bir tartışma gerçekleştirdiği” belirtilerek, “Bu topluluk ile amaç kıtadaki Avrupa ülkeleri için bir politik işbirliği platformu sağlamaktır. Bu platform, yakın ilişki içinde olduğumuz tüm Avrupa ülkelerini ilgilendirebilir. Avrupa kıtasının güvenliğini, istikrarını ve refahını güçlendirmek için ortak çıkar konularını ele almak için siyasi diyalog ve işbirliğini teşvik etmeyi hedefliyor. Bu çerçeve, genişleme de dahil olmak üzere mevcut AB politikalarının ve araçlarının yerini almayacak ve Avrupa Birliği’nin karar alma özerkliğine tam olarak saygı duyacaktır. Bu ilk görüş alışverişi temelinde, Avrupa Konseyi bu soruya geri dönecektir” ifadeleri yer aldı.

AB liderler zirvesinin ikinci gününde Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde’ın da katılımıyla, enflasyon, enerji krizi ve devlet borçlanma faizlerinin yükselmesi gibi ekonomik konular ele alınacak.

Paylaşın

Milyonlar Borç Batağında

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizle birlikte alım gücü her geçen gün biraz daha düşerken, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan veriler, milyonlarca yurttaşın krizle birlikte borç bataklığına sürüklendiğini gözler önüne serdi.

Bültene göre bankalara olan borçluluk 1 haftada 52 milyar lira artarken, 6 trilyon 303 milyar 788 milyon liraya yükseldi.

Verilere göre, tüketici kredileri tutarı, 17 Haziran itibarıyla 5 milyar 768 milyon lira artışla 896 milyar 102 milyon liraya çıktı. Söz konusu kredilerin 341 milyar 955 milyon lirası konut, 22 milyar 678 milyon lirası taşıt ve 531 milyar 469 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Söz konusu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 8 milyar 454 milyon lira artarak 840 milyar 988 milyon liraya yükseldi. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları 268 milyar 617 milyon lira olarak gerçekleşti. Bireysel kredi kartı alacaklarının 112 milyar 238 milyon lirası taksitli, 156 milyar 379 milyon lirası taksitsiz oldu.

Merkez Bankasının haftalık para ve banka istatistikleri

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından haftalık para ve banka istatistikleri de yayımlandı. Buna göre, bankacılık sektöründeki toplam mevduat 17 Haziran ile biten haftada 132 milyar 801 milyon 677 bin lira artarak 7 trilyon 207 milyar 161 milyon 973 bin liraya yükseldi.

Mevduat bankalarındaki tüketici kredileri, geçen hafta yüzde 0,64 artarak 848 milyar 372 milyon 149 bin lira oldu. Aynı dönemde taksitli ticari krediler yüzde 0,96 artışla 758 milyar 933 milyon 242 bin liraya, kredi kartları bakiyesi yüzde 0,85 yükselişle 403 milyar 236 milyon 802 bin liraya çıktı.

Mevduat bankalarındaki tüketici kredilerinin 312 milyar 998 milyon 929 bin lirası konut, 15 milyar 797 milyon 63 bin lirası taşıt ve 519 milyar 576 milyon 157 bin lirası diğer kredilerden oluştu.

Paylaşın

Türkiye, FIFA Dünya Sıralamasında 42. Sıraya Yükseldi

UEFA Uluslar C Ligi’nde başarılı bir grafik çizen Türkiye, FIFA dünya sıralamasında bir basamak yükselerek 42. sıraya yerleşti. Sıralamada en büyük çıkışı Kazakistan kaydetti.

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA), Haziran ayı dünya sıralamasını açıkladı. Türkiye, sıralamada bir basamak yükselerek 42. sıraya yerleşti.

FIFA’nın internet sitesinde yayınlanan sıralamada Brezilya, bin 837 puanla zirvedeki yerini korurken, Belçika bin 821 puanla ikincilikte kaldı, Arjantin ise bin 770 puan alarak üçüncü sıraya çıktı.

A Millî Takımın UEFA Uluslar C Ligi 1. Grup’taki rakiplerinden Lüksemburg 93. sıraya çıktı, Faroe Adaları 125’inciliğe, Litvanya ise 142. sıraya geriledi.

UEFA Uluslar C Ligi 1. Grup’taki ilk dört maçını kazanan A Milli Takım, toplamda 1475.13 puan sahip.

En büyük çıkışı, 11 basamak yükselerek 114.’lüğe yerleşen Kazakistan kaydetti. Bir sonraki FIFA dünya sıralaması, 25 Ağustos’ta açıklanacak.

Paylaşın

GRECO Türkiye Yolsuzlukla Mücadele Raporu: 12 Madde Yerine Getirilmedi

Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO), Türkiye’ye yapılan ‘yolsuzlukla mücadele’ tavsiyelerini yerine getirip getirmediğini değerlendirildi. Raporda Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısının “bağımsız ve özerk yargıya ilişkin Avrupa standartlarıyla çeliştiği” ifade edildi.

Üçüncü Ara Uyum Raporu’nda Türkiye’de yargının bağımsızlığı ve milletvekilleri açısından “yolsuzluğu önlemeye yönelik ilerleme eksikliği” olduğu kaydedildi.

GRECO, Türkiye’ye yapılan 22  tavsiyeden üçünü “tatmin edici şekilde yerine getirdiğini; geriye kalan tavsiyelerden dokuzunu kısmen yerine getirdiğini, 12’sini ise yerine getirmediğini” belirtti.

“Milletvekilleri, hâkim ve savcılar bakımından yolsuzluğun önlenmesi” başlığını taşıyan Raporda, “milletvekilleriyle ile ilgili olarak, İkinci Ara Uyum Raporu’nun kabul edilmesinden bu yana GRECO tavsiyelerinin yerine getirilmesine yönelik somut herhangi bir gelişme kaydedilmemiştir.” denildi.

Son Değerlendirme Raporu’ndan bu yana “hiçbir gelişme kaydedilmemiş olmasını üzüntüyle karşıladığını” belirten GRECO, “Milletvekillerine Yönelik Etik Davranış İlkeleri Kanun tasarısının, önceki yasama meclisi tarafından incelendiğini ve mevcut yasama meclisinde görüşülmeyi beklediğini” hatırlattı.

HSK uyarısı

Hâkimler ve savcılar ile ilgili olarak, Yargı Etiği Bildirgesi’nin ayrım yapmaksızın hem hâkimleri hem de savcıları kapsadığı belirtilen raporda, “reddi hâkim konusunun Yargın Etiği Bildirgesi’nin dışında bırakıldığı”na dikkat çekildi.

Raporda, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK), yapısı eleştirilerek, “HSK’nın Cumhurbaşkanı ve TBMM tarafından belirlenen üyelerden oluşması ve üyelerin hiçbirinin hâkim ve savcıların kendileri tarafından seçilmiyor olması, bağımsız ve özerk yargıya ilişkin Avrupa standartlarıyla çelişmektedir.” denildi.

Ayrıca, yürütmenin, “yargının işleyişi hususunda, hâkim ve savcı adaylarının seçim ve hizmete alım süreci, adlî makam sahiplerinin görev yerlerinin kendi rızaları dışında değiştirilmesi, disiplin işlemleri ve savcı ve hâkimlerin eğitimi gibi bir dizi kilit konudaki güçlü etkisini sürdürdüğü” ifade edildi.

Raporda GRECO’nun tavsiyelere mevcut uyumun halen “genel anlamda tatmin edici olmadığı” sonucuna vardığı belirtildi.

31 Mart 2023’e kadar süre

GRECO, Türkiye Delegasyon Başkanlığından, en geç 31 Mart 2023 tarihine kadar, kalan tavsiyeleri yerine getirmek üzere alınan tedbirlere ilişkin bir rapor sunmasını istedi.

Ayrıca Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nden Türkiye Dışişleri Bakanı’na, dikkatini ilgili tavsiyelere uyulmadığına çeken bir mektup göndermesini tavsiyesinde bulundu.

Raporda Ankara’nın GRECO’nun tavsiyeleri “kısmen yerine getirdiği” maddelerden bazıları şöyle sıralanıyor:

  • “GRECO, milletvekillerinin görev ve sorumluluklarıyla uyumlu olmayan yan faaliyetlerin gözden geçirilmesini ve bu faaliyetler sonucunda ortaya çıkabilecek çıkar çatışmalarına çözüm bulmak amacıyla kapsamlı ve uygulanabilir bir yasanın hazırlanmasını tavsiye etmiştir.”
  • “GRECO, tüm hâkim ve savcı adaylarının, kamuoyuna açık ve Avrupa standartlarıyla uyumlu kesin ve nesnel kriterlere dayalı olarak etik davranış ve dürüstlük konularında denetlemeye tâbi olması hususunda tavsiyede bulunmuştur.”
  • “GRECO, çıkar çatışmaları ve dürüstlükle alakalı diğer hususlarda (hediyeler, reddi hâkim, üçüncü tarafla ilişkiler ve gizli bilgilerin ele alınması, vs.) yeterli ölçüde rehberlik sunan uygulamalı örnekler de dâhil olmak üzere hâkimlerin belirli görevleri için etik davranış ilkelerinin belirlenmesini ve (ii) bunların halka açık olmasını ve her sınıftan hâkimin eğitiminde kullanılmasını tavsiye etmiştir.”
  • “GRECO, hâkim ve savcılar için geliştirilen özel hizmet içi eğitimin, bu birbirinden ayrı iki meslek bakımından tesis edilecek etik norm ve davranış kurallarıyla aynı doğrultuda yolsuzluğun önlenmesi ve yargı etiği konularında düzenli eğitimlerin de verilmesi şeklinde genişletilmesini tavsiye etmiştir.”

Türkiye’nin GRECO’nun tavsiyeleri “yerine getirmediği” maddelerden bazıları şu şekilde:

  • “GRECO, milletvekillerinin mal beyanında bulunma rejimine; kuralların ihlal edilmesine karşı etkin, orantılı ve caydırıcı yaptırımlar getirilmesinin yanı sıra mal beyanının doğruluğu ve gerçekliğini teyit eden bir sistemin eklenmesi ve Meclise sunulduktan hemen sonra bu mal beyanlarının içeriğinin kamuoyuna açıklanması (eşler ve bakmakla yükümlü olunan aile üyeleri ile ilgili bilgilerin kamuoyuna açıklanmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır) hususlarında tavsiyede bulunmuştur.”
  • “GRECO, yasama dokunulmazlığının kaldırılması sürecinin öncelik sırasına göre ele alınmasının ve milletvekilleri hakkında rüşvet suçlamasıyla yürütülen ceza soruşturmalarının engellenmemesinin sağlanması amacıyla kararlı tedbirlerin alınması hususunda tavsiyede bulunmuştur.”
  • “GRECO, yürütme erkinden ve siyasi etkiden bağımsız olmasına yönelik muhtemel

tehditlerle ilgili olarak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) bağımsızlığının güçlendirilmesi için kararlı tedbirler alınması hususunda tavsiyede bulunmuştur.”

  • “GRECO, hâkim ve savcı adaylarının seçim ve mesleğe alım süreçleriyle ilgili olarak yargı erkinin müdahilliğinin ve sorumluluğunun önemli ölçüde artırılması hususunda tavsiyede bulunmuştur.”
  • “GRECO, hâkim/savcıların etik davranış ve dürüstlük hususundaki değerlendirmelerinin kamuoyuna açık ve Avrupa standartlarıyla uyumlu kesin ve  nesnel kriterlere dayalı olmasına dair tavsiyede bulunmuştur.”
  • “GRECO, Adalet Bakanının, hâkim ve savcıların görev dokunulmazlıklarının kaldırılabilmesine ilişkin izin verebilme yetkisinin yargıya (örneğin, üst düzey hâkimlerden oluşan bir heyete veya HSYK’ya) devredilmesini ve bu hususun  mevzuatta açık bir şekilde belirtilmesini tavsiye etmiştir.”

“Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu” Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi bünyesinde 1999’da kuruldu.

Türkiye’nin 2004 yılında dahil olduğu GRECO, üye ülkelere yönelik düzenli olarak rapor ve tavsiye kararları hazırlıyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın