Rusya’dan Suriye Çıkışı: Yeni Askeri Harekat Kabul Edilemez

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’la görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Suriye’de yeni bir askeri harekatın ‘kabul edilemez’ olduğunu söyledi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde yeni askeri harekat için hazırlık yapması bağlamında söz konusu bölgede yeni askeri faaliyetlerin başlamasına izin verilmemesi gerektiğini belirtti.

Suriye’de yeni bir askeri harekatın ‘kabul edilemez’ olduğunu belirten Lavrov, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’la Moskova’daki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Sputnik’in aktardığına göre Lavrov, “Önemli olan, yeni askeri faaliyetlere izin verilmemesi, daha önce Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkilerde bulunan siyasi ilkeler temelinde diplomatik kanallar üzerinden anlaşma sağlanması” ifadelerini kullandı.

İsrail’in hava saldırılarına kınama

İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırılarını kınadığını da dile getiren Lavrov, “İsrail’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına ve her şeyden önce Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymasını talep ediyoruz” dedi.

Paylaşın

Guardian: Erdoğan, Suriye’de Diplomasiye Başvurmak Zorunda Kaldı

Birleşik Krallık’ın önde gelen gazetelerinden Guardian, Türkiye – Suriye yakınlaşmasını değerlendirdi. Analizde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la ilişkilere dair 19 Ağustos’ta yaptığı açıklamanın, “10 yıldan uzun süredir devrilmesini savunduğu Esad rejimini stabilize etmeye yönelik yeni bir politika” olduğu öne sürüldü.

Erdoğan, açıklamasında siyasette dargınlığa yer olmadığını ve diyaloğun açık tutulması gerektiğini belirterek, “Bizim Esed’i yenmek, yenmemek gibi bir derdimiz yok ki” demişti.

Haberde, Türkiye’nin son yıllarda Rusya’nın İdlib’e düzenlediği saldırılara sert şekilde karşı çıktığı fakat son dönemde bu tavrından vazgeçtiği de savunuldu.

Ayrıca Erdoğan’ın mayıstan beri Suriye’ye düzenlenebilecek bir askeri operasyona dair açıklama yaptığı, Suriyeli sığınmacıların burada oluşturulacak “güvenli bölgelere” yerleştirilmesinin hedeflendiği, mayısta 1 milyon sığınmacının geri gönderilmesiyle ilgili planların duyurulduğu hatırlatıldı.

Ancak Erdoğan’ın 5 Ağustos’taki Soçi Zirvesi’nde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den bu hamle için destek alamadığı, bu nedenle diplomasi yolunu tercih etmek zorunda kaldığı iddia edildi.

Erdoğan, geçen ay İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen zirvede de Tel Rıf’at ve Münbiç’teki PKK, PYG ve YPG’nin bölgeden çıkarılması gerektiğini ve bunun için Türkiye’nin operasyon düzenlemeyi hedeflediğini söylemiş fakat Rusya’dan veya İran’dan destek alamamıştı.

Haberde, Ankara’nın Şam politikasındaki değişimin, Türkiye’deki milyonlarca sığınmacının Suriye’ye gönderilmesine neden olabileceği endişelerini de beraberinde getirdiği savunuldu.

Lübnan’ın başkenti Beyrut’tan kimliğini paylaşmayan bir üst düzey istihbarat yetkilisi, Guardian’a açıklamasında “Türk tarafının gönderdiği mesaj net. PKK’nın üstesinden gelmek istiyorlar ve Esad’ın da şimdi bununla ilgili bir kozu var. Fakat tüm pazarlıklar Putin üzerinden yapılıyor, o yüzden şansını fazla zorlamamalı” dedi.

Öte yandan istihbarat yetkilileri, Türk hükümetinin yakın zamanda Esad’la doğrudan iletişime geçeceğini düşünmediklerini de belirtti.

Demokratik Suriye Meclisi Yürütme Kurulu Başkanı İlham Ahmed ise dünkü açıklamasında, Türkiye’nin Suriye hükümetiyle yakınlaşma çabalarıyla ilgili “Şam ve Ankara arasındaki ilişkilerin normalleşmesi mevcut krizi derinleştirir” demişti.

Erdoğan’la Esad’ın Özbekistan’da görüşeceği söylentileri de gündeme gelmişti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bugünkü açıklamasında iddiaları yalanlayarak böyle bir görüşmenin gerçekleşmeyeceğini belirtti.

Çavuşoğlu, iki hafta önce Ankara’da düzenlenen 13. Büyükelçiler Konferansı’nda, 10 ay önce Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad’la görüştüğünü açıklamıştı.

Bağlantısızlar Hareketi’nin Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da düzenlenen toplantısında ayaküstü konuştuklarını belirten Çavuşoğlu, Mikdad’a “Suriye’nin tek çıkar yolunun siyasi uzlaşı olduğunu, muhalif Suriyelilerle rejim arasında bir barışın sağlanması gerektiğini, Türkiye’nin böyle bir durumda buna destek olabileceğini söylediğini” ifade etmişti.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

“ABD, Rusya Nedeniyle TÜSİAD’a Yaptırım Mektubu Gönderdi” İddiası

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı görüşmede daha derin ekonomik işbirliğinin sinyalini vermesinin ardından, Amerikan yönetiminin Moskova ile ilişkiler konusunda Türkiye üzerindeki baskıyı artırdığı belirtildi.

Wall Street Journal gazetesi, ABD Hazine Bakanlığı’nın ‘Rusya yaptırımlarının delinmemesi’ konusunda Ankara’yı uyarmasının ardından TÜSİAD’a da bir mektup gönderdiğini yazdı.

İddiaya göre mektupta, Rusya’daki kurum ve şahıslara Ukrayna’daki savaş nedeniyle uygulanan yaptırımların delinmesi halinde TÜSİAD üyesi şirketlere ABD tarafından yaptırım uygulanabileceği belirtildi. Wall Street Journal, Joe Biden yönetiminin özellikle de Soçi görüşmesi sonrasında, NATO müttefiki olan Türkiye üzerinde Rusya ile ilişkileri konusundaki baskıyı giderek artırdığını yazdı.

Habere göre, 22 Ağustos tarihinde ABD Hazine Bakanı Yardımcısı Wally Adeyemo tarafından Türkiye’deki Amerikan Şirketler Derneği’ne ve TÜSİAD’a birer mektup gönderildi. Mektupta, yaptırımlara tabi olan Ruslarla iş yapan Türk şirketlerinin ABD yaptırımlarına maruz kalabileceği belirtildi.

‘Kendileri de risk altında’

Wall Street Journal’a göre mektupta, “ABD’nin yaptırım listesinde olan kişilere maddi destek sağlayan şahıslar veya kurumların kendileri de Amerikan yaptırımı riski altındadır” denildi. Mektupta, Türk bankalarının bir yandan Amerikan bankalarıyla ilişki içindeyken bir yandan da yaptırım listesinde bulunan Rus bankalarıyla aynı ilişkilere sahip olamayacağı belirtildi; “Yaptırımlara tabi olan Rus aktörlerle ilişkiler, Türk mali kurumlarını ve şirketlerini yaptırım riski altına sokabilir” ifadeleri kullanıldı.

Wall Street Journal, “Yazılı uyarılar, Ukrayna’daki topyekûn işgal sonrasında Rusya’ya dayatılan uluslararası yaptırımlara Türk kurumlarının da uyması için ABD tarafından ortaya konulan çabalarda bir tırmanış” yorumunu yaptı.

‘Biden yönetimi uyarıların tonunu yükseltti’

Gazeteye konuşan kaynaklar, ABD’li yetkililerin özel görüşmelerinde “Türkiye’nin yaptırım altındaki Rus varlıkları için güvenli bir sığınak haline gelmesinden” duydukları endişeyi uzun süredir dile getirdiğini, Biden yönetiminin son günlerde Türkiye hükümetinin bu yaptırımlara uyması talebini daha yüksek sesli şekilde dillendirdiğini söyledi.

Wall Street Journal, söz konusu mektup hakkında Dışişleri Bakanlığı’na yönelttikleri sorulara yanıt alamadıklarını da yazdı.

Ne olmuştu?

ABD Hazine Bakanı Yardımcısı Adeyemo, geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanı Yardımcısı Yunus Elitaş’la bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti. Washington’dan yapılan açıklamada, Adeyemo’nun Elitaş’a, “Rus kurum ve kişilerin, Ukrayna işgali nedeniyle getirilen Batı yaptırımlarını aşmak için Türkiye’yi kullanmaya çalıştıkları” konusunda uyarıda bulunduğu belirtilmişti.

(Kaynak: Kısa Dalga)

Paylaşın

İcra Dosyalarında Patlama: 25 Milyona Yaklaştı

2021 sonunda 22 milyon 571 bin olan icra dosyası sayısı, bu ay itibarıyla 24 milyon 77 bin 828’e yükselirken, 1 Ocak’tan bu yana icra dosyası sayısı 1.5 milyondan fazla arttı. Günlük icra dosyası sayısı ortalama 6 bin 700.

Ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve işsizlik yurttaşı zora soktu. Ay sonunu güçlükle getiren yurttaş borç ödeme sıkıntısı da yaşamaya başladı. Yurttaşın artan borçları muhtarlıklara ulaşan icra bildirimlerine de yansıdı. Muhtarlıklar da icra evraklarıyla doldu taştı.

CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un açıkladığı verilere göre, 2021 sonunda 22 milyon 571 bin olan icra dosyası sayısı, bu ay itibarıyla 24 milyon 77 bin 828’e çıktı. 1 Ocak’tan bu yana geçen 225 günde icra dosyası sayısı 1.5 milyondan fazla arttı. Günlük icra dosyası sayısı ortalama 6 bin 700’e geliyor.

Görünen de fazla

İstanbul’daki muhtarlar icra dosyalarındaki artışa ilişkin Cumhuriyet’ten Cengiz Karagöz’e konuştu.

Küçükçekmece’ye bağlı Atakent Mahallesi Muhtarı Halime Toktanlı, sene başından beri icra evrakları sayısının giderek yükseldiğine dikkat çekti. Toktanlı şunları söyledi:

“Normal zamanda muhtarlığa gelen evrak sayısı ayda 200-400 arasında değişiyor. Aralarında trafik cezaları, ihtarnameler ve icra evrakları bulunuyor. Özellikle icra evraklarında ciddi bir artış söz konusu. Günde yaklaşık 30 icra evrakı geliyor. Bu sayı da postacıların adresinde bulamadığı kişilerin evrakı. Onları biz teslim alıyoruz, normal sayı daha fazla.”

Yardım başvurusu arttı

Beyoğlu’na bağlı Ömer Avni Mahallesi Muhtarı Ayşen Bingöl, “Üç dönemdir bu mahallede muhtarlık yapıyorum. Burası hem nüfusu az  hem de gelir düzeyi belli bir seviyenin üzerinde olan kişilerin yaşadığı bir mahalle. Buna karşın günde yaklaşık 10 icra evrakı geliyor” dedi.

Beykoz’a bağlı Göztepe Mahallesi Muhtarı Arzu Kuşdili ise sene başından beri 200’e yakın icra evrakı geldiğini belirtti. Kuşdili, “İcra evraklarında son aylarda ciddi bir artış söz konusu. Sosyal yardım almak için başvurular da arttı. İlk muhtar olduğum dönemde yaklaşık 35 kişi sosyal yardım talebinde bulunmuştu. Şimdi neredeyse 140 kişi sosyal yardım talebinde bulunmuş” diye konuştu.

Paylaşın

ABD’den Türkiye’ye Suriye Uyarısı: Tüm Taraflar Ateşkes Hattını Korumalı

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Suriye’nin kuzeyinde son günlerde artan şiddet konusunda açıklama yaptı: Derin endişe duyuyoruz ve tüm taraflara ateşkes hattını koruma çağrısında bulunuyoruz.

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yeni bir harekât düzenlemekten söz ettiği bir dönemde bölgede şiddet tırmanırken ABD’den yeni açıklama geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Suriye’nin kuzey sınırında artan şiddetten “derin endişe duyduklarını” söyledi.

Price, günlük basın toplantısında yaptığı açıklamada “ABD, Suriye’nin kuzey sınırı boyunca son dönemde düzenlenen saldırılardan derin endişe duyuyor ve tüm taraflara ateşkes hattını koruma çağrısı yapıyor” dedi.

ABD’li sözcü, “El Bab, Haseke ve diğer yerlerdeki sivil ölümlerden büyük üzüntü duyuyoruz” ifadelerini kullanırken, Washington’ın “IŞİD’in kalıcı şekilde yenilgiye uğratılmasına ve Suriye ihtilafına siyasi çözüm bulunmasına bağlılığının sürdüğünü” belirtti.

Suriye’nin Haseke kentinde cuma günü Birleşmiş Milletler’in bir eğitim yardımı programına katılan ve voleybol oynamakta olan bir grup kız çocuğun insansız hava aracı saldırısıyla hedef alındığı, dört çocuğun öldüğü, 11 kişinin yaralandığı belirtilmişti. Yerel kaynaklar saldırıdan Türkiye’yi sorumu tutmuştu.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise Türkiye destekli isyancıların kontrolünde bulunan El Bab’da “rejim yanlısı güçlerin bir pazar yerine saldırması sonucu” altısı çocuk 17 sivilin öldüğünü, 35 kişinin de yaralandığını duyurmuştu. Bu saldırının, Türkiye’nin geçen hafta en az üç Suriye askerinin ölümüne yol açan hava saldırısına misilleme olarak Şam yönetimi tarafından düzenlendiği öne sürülmüştü.

(Kasa: Kısa Dalga)

Paylaşın

“Rusya’dan Türkiye’ye Borç” İddiası

ABD merkezli finans ajansı Bloomberg’de yayımlanan “Türkiye-Rusya gaz anlaşması neden ikisi için de iyi?” başlıklı analizde, Gazprombank gibi bir Rus bankasının Türkiye’ye ruble cinsi borç verebileceğini ve Türkiye’nin de bu ruble ile Gazprom’a ödeme yapabileceği iddia edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Ağustos’ta Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmenin ardından açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, Putin ile ruble üzerinden ödeme yapmakta mutabık kaldıklarını söyledi ve “Ruble noktasında bu alışverişlerimizi yapacağımız için o da tabii Türkiye-Rusya arasında mali noktada ayrı bir güç kaynağı olarak Rusya’ya ve Türkiye’ye inşallah kazandıracak” dedi.

Erdoğan’ın açıklamaları sonrası Türkiye-Rusya ilişkilerinde yeni bir yola girilirken ABD merkezli finans ajansı Bloomberg, Ekonomisti Selva Bahar Baziki, Alexander Isakov ve Ziad Daoud’un imzasıyla yayımlanan “Türkiye-Rusya gaz anlaşması neden ikisi için de iyi?” başlıklı analizde, Gazprombank gibi bir Rus bankasının Türkiye’ye ruble cinsi borç verebileceğini ve Türkiye’nin de bu ruble ile Gazprom’a ödeme yapabileceği iddia edildi.

Yaptırım riski var

Türkiye’nin kredi risk priminin yüksek olduğunu, bu nedenle Rus bankasının vereceği borca Rus hükümetinin gayri resmi ya da resmi olarak garanti verebileceğini, bunun da Türkiye’nin mevcut piyasa faizlerinin altında bir oranla borç almasını sağlayabileceğini kaydeden yazarlar, Türkiye’nin bu sayede dolar gibi rezerv para birimlerine dönük talebinin azalabileceğini, Rusya’nın da varlıklarının dondurulması riskini azaltabileceğini öne sürdüler. Yazarlara göre bu planın riski, Türk kurumlarının ikincil yaptırımlarla karşı karşıya kalma olasılığı.

Paylaşın

Otomotiv Üretiminde Yılın En Kötü Performansı

Türkiye’de Temmuz ayında 93 bin 659 adet otomotiv üretimi yapıldı. Otomotiv üretimi, Temmuz ayında yıllık bazda yüzde 37,4 artış gösterdi ancak bu yılın rakamlarının gerisinde kaldı. Sektörün toplam üretimi ocak ayından bu yana ilk kez 100 binin altında kaldı.

Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) tarafından açıklanan verilere göre, otomotiv üretimi Temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 37,4 artışla 68 bin 167 adetten 93 bin 659 adete yükseldi. Aynı ayda otomobil üretimi yüzde 41,5 artışla 36 bin 213 adet oldu. Otomotiv pazarı yüzde 11,2 artışla 55 bin 324 adede, otomobil pazarı yüzde 13,0 artışla 41 bin 031 adede geldi.

2022 yılı Ocak-Temmuz döneminde toplam üretim yüzde 5 artarken, otomobil üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4 oranında azaldı. Bu dönemde, toplam üretim 742 bin 969 adet, otomobil üretimi ise 434 bin 190 adet düzeyinde gerçekleşti.

Dünya Gazetesi’nin haberine göre, 2022 yılı Ocak-Temmuz döneminde toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 azalarak 430 bin 929 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde otomobil pazarı ise yüzde 8 oranında azaldı ve 319 bin 313 adet olarak gerçekleşti.

Ticari araç grubunda, 2022 yılı Ocak-Temmuz döneminde üretim yüzde 21, ağır ticari araç grubunda yüzde 25 ve hafif ticari araç grubunda yüzde 20 oranında arttı. 2021 yılı Ocak-Temmuz dönemine göre ticari araç pazarı yüzde 3, hafif ticari araç pazarı yüzde 5 azalırken, ağır ticari araç pazarı yüzde 8 arttı.

2022 yılı Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 3 oranında artarken, otomobil ihracatı ise yüzde 8 oranında azaldı. Bu dönemde, toplam ihracat 526 bin 601 adet, otomobil ihracatı ise 298 bin 333 adet düzeyinde gerçekleşti.

2022 yılı Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı Dolar bazında yüzde 5, Euro bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 17,6 Milyar $ olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 7 azalarak 5 Milyar $ seviyesinde gerçekleşti. Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 3 artarak 4,6 Milyar € seviyesinde gerçekleşti.

Paylaşın

Her Ay 17 Bin Çocuk Suç Mağduru

CHP Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, TÜİK adli istatistik verileri üzerinden çalışma yaptığı ‘suça sürüklenen çocuk raporu’nda, günde 1311, saatte ise 55 çocuğun suçlu ya da suç mağduru olduğunu kaydetti. İlgezdi,” Verilere göre ayda 17 bin 780 çocuk suçun mağduru oldu” dedi.

CHP Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, ‘suça sürüklenen çocuklar’ adı altında hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı.

Evrensel’den Gamze Kırmızıtaş’ın haberine göre, 2021 yılında 499 bin çocuğun yolunun güvenlik birimlerinden geçtiğini, 5 yılda ise 2 milyon 393 bin çocuğun suçla tanışmış olduğunu ifade eden İlgezdi,  “Günde 1311 çocuk, saatte ise 55 çocuk, suçun ya faili ya da mağduru olmuş. Çocukların suça sürüklenmesinde yanlış politikaların yanı sıra ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin yarattığı baskı da etkili oluyor. Bu krizin aileler üzerinde yarattığı baskı çocuklara aile içi şiddet başta olmak üzere pek çok alanda şiddete ve suça başvurmalarına neden oluyor. Koruyucu ve çocukları destekleyici tedbirler uygulayarak suça karışma ihtimaline engel olmamız gerekiyor” dedi.

Ayda 17 bin çocuk suç mağduru

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, açıklanan TÜİK adli istatistik verileri üzerinden çalışma yaptığı ‘suça sürüklenen çocuk raporu’nda, günde 1311, saatte ise 55 çocuğun suçlu ya da suç mağduru olduğunu kaydetti. Çocuk ile suç kelimesinin yan yana olmasının dahi kabul edilemez olduğunu dile getiren İlgezdi, “TÜİK verilerine güvenilmese dahi veriler korkunç! TÜİK verilerine göre 2017-21 yılları arasında suça sürüklenme nedeni ile 2 milyon 393 bin 325 çocuk güvenlik birimlerine getirildi. 2008 yılında mağdur olarak kolluk kuvvetlerine getirilen çocuk sayısı 44 bin 153 iken, bu sayı yıllar içinde yüzde 371 artarak, 2021 yılında 207 bin 999’a ulaştı. 2017-2021 yılları arasında suç mağduru olan toplam çocuk sayısı ise 1 milyon 66 bin 804 olarak kayıtlara geçti. Verilere göre ayda 17 bin 780 çocuk suçun mağduru oldu” dedi.

AKP iktidarında çocukların, çocukluklarını yaşayamadığına dikkat çeken İlgezdi, “TÜİK’in açıkladığı verilere göre 2021 yılında güvenlik birimlerine 499 bin 319 çocuğun yolu düşmüş. Çocukların karıştığı olayların yüzde 36.6’sı yaralama, yüzde 27.2’si hırsızlık, yüzde 5.1’i uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, yüzde 4.3’ü tehdit, yüzde 3.8’i ise cinsel suçlar olarak kayıtlara geçmiş. Bu suçlarla çocukların yan yana geldiği bir toplumun yarınlarından son derece endişeliyiz. Çocukların toplumsal kaostan etkilenerek suça sürüklendiği gerçeğini başta mevcut iktidar olmak üzere herkes kabul etmeli. Çocuklar suç işlemiyor, suça sürükleniyor! Çünkü çocuk suç nedir bilmez! Çocuk suçu öğrenir, suça sürüklenir, mecbur bırakılır” dedi.

İlgezdi, iktidarın, çocukları karanlığa sürüklediğini ifade ederek şöyle konuştu: “Geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımızın yaşadıkları ortada, iktidar giderayak geleceğimizi yok ediyor. Çocukların suça sürüklenmesinde yanlış politikaların yanı sıra ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin yarattığı baskı da etkili oluyor. Bu krizin aileler üzerinde yarattığı baskı çocukların aile içi şiddet başta olmak üzere pek çok alanda şiddete ve suça başvurmalarına neden oluyor. Çocuklar, hepimizin çocukları. Koruyucu ve çocukları destekleyici tedbirler uygulayarak suça karışma ihtimaline engel olmamız gerekiyor. Ve en önemlisi çocuk suça karıştığı zaman ilgili işlemlerin kolluğun çocuk birimince yerine getirilmesi gerekiyor. Bu durumun ihlali bile birçok yeni suça neden olmaktadır. Çocuklar, karakollara ya da mahalledeki polis merkezlerine götürülmek yerine çocuk birimine götürülmelidir. Eğitim sisteminin çocuğu örgün eğitimde tutamaması ve örgün eğitimdeyken çocukla ilgili etkili bir çalışma yürütülmemesi çocukların suça karışmasında ciddi bir risk oluşturuyor.”

Geçtiğimiz yıl 646 çocuk cinayeti işlendi

İlgezdi’nin paylaştığı rapordan, dikkat çeken diğer çarpıcı ayrıntılar ise şöyle; “Suça sürüklenen çocuk sayısında bir önceki yıla göre yüzde 17 artış yaşanmıştır. 2021 yılında 646 çocuk cinayet işledi. 2 bin 418’i gasp olaylarına karıştı. 48 bin 621’si bir başkasını yaraladı. 36 bin 134’ü hırsızlık yaptı. 6 bin 748’i uyuşturucu kullanmak veya satmak, 4 bin 998’i de cinsel suçlara karıştı. Son beş yılda 22 bin 538 çocuk göçmen kaçakçılığı suçundan kaynaklı güvenlik birimlerine getirildi.  Bir diğer dikkat çeken veri ise sahtecilik suçunu işleyen çocuk sayısı 10 bin 710 oldu. Son 5 Yılda 11 yaş ve altı 527 bin 510 çocuğun güvenlik birimlerine yolunun düştüğü belirtilen raporda, bu sayı toplam çocuk sayısının yüzde 22’si kadar. Yüzde 54.6 ile çocukların en çok suç işleme yaşının 15-17 yaş grubu olduğu görülüyor.”

Paylaşın

Türkiye’nin Risk Primi 800 Baz Puanın Üzerini Test Etti

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) kredi düzenlemesinin ardından Türkiye’nin risk primi ilk işlem gününde 800 baz puanın üzerini test etti. Bu rakam 29 Temmuz’dan bu yana görülen en yüksek seviye olarak kaydedildi.

TCMB, daha önce sinyalini verdiği gibi bazı ticari kredi faizlerini düşürmeyi aynı zamanda ise bu kredilerin büyümesini sınırlandıracak adımları cuma günü açıklamıştı.

Dünya gazetesinin aktardığına göre, geçen haftaki faiz indirimi kararının ardından 18.15’i test eden Dolar/TL, haftaya 18 üzerinde baskı altında kalarak başladı. Dolar/TL, bugün 18.12 civarında işlem görüyor. Euro/TL ise 18.13’ten alıcı buluyor.

Bu seviyeye göre TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı Nisan ayından bu yana yüzde 18, yıl başından bu yana yüzde 27 oldu. Geçen yıla göre ise kayıp yüzde 40’ı aştı.

Türkiye’nin kredi risk primi de Temmuz ortasında 900 baz puan ile en yüksek seviyesini kaydederken, 11 Ağustos’ta 650 baz puan ile dip yapmıştı.

Piyasalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısının ardından vereceği mesajları takip edecek.

Tahvil getirileri sert düşüş kaydetti

Karar sonrası ilk işlem gününde tahvil getirilerinde hızlı geri çekilme izlendi. 2 yıllık tahvil getirisi, Cuma günü son işlemdeki yüzde 17.62’den yüzde 14.02’ye kadar geriledi. Böylece 2 yıllık gösterge tahvil getirisi 360 baz puan düştü.

10 yıllık tahvil getirisi de yüzde 16.93’ten yüzde 14.19’a kadar geriledi. Böylece 10 yıllık gösterge tahvil getirisi 274 baz puan düştü.

Ticari kredi faizlerinin düşmesi bekleniyor

TCMB faiz indirimi ile birlikte sinyalini verdiği kredi aktarım mekanizmasına yönelik makroihtiyati tedbirleri Cuma günü piyasa kapanışı ardından açıkladı.

TCMB’nin kararı öncesi net ihracat gibi alanlardaki ticari kredi maliyeti tek haneye yakın, diğer ticari krediler yüzde 40’a yakın, bireysel krediler ise yüzde 50’ye yakın seyrediyordu. Kararın ardından yüzde 40 olan ticari kredi faizlerinin düşmesi bekleniyor.

Bankacıların hesaplamalarına göre tek haneye yakın kredilere yönelik politika faizi indirimi hariç herhangi bir adım gelmedi. Diğer ticari kredilerde ise yüzde 40 olan faiz oranı belirgin düşürecek, düşürülmemesi halinde ise bunun karşılığında tahvil tutma zorunluluğu geldi.

Ancak bu kredi büyümesi Temmuz sonundan yılsonuna kadar yüzde 10 ile sınırlanması da yüzde 80’e yaklaşan enflasyon ortamında “kolay aşılacağı” için aslında belirgin bir “sınırlama” da yapılmış oldu. Yüzde 50 civarında seyreden bireysel krediler için ise anlamlı bir adım görülmedi.

Reuters’a konuşan üst düzey bir bankacı, “Kredilerde hükümetin istediği alanlar dışındaki ticari kredi faizlerini düşürecek aynı zamanda bu kredilerin büyümesini de sınırlayacak adımlar geldi. Bankalar TCMB’nin istediği her şeyi yapsa bile, ki tamamını yapamazlar, yine de tahvil tutmak zorunda kalacaklar. TCMB, krediler ve tahvil piyasası üzerindeki kontrolünü daha da artırdı” dedi.

Paylaşın

Türkiye, En Çok TikTok Kullanıcısı Olan Dokuzuncu Ülke

‘We Are Social’ platformunun verileri, 26.5 milyon kullanıcıyla Türkiye’nin, en çok TikTok kullanıcısı olan ülkeler listesinde dokuzuncu sırada olduğunu ortaya koydu.

İnternet hizmetleri konusunda araştırmalar yapan ‘We Are Social’ adlı platformun verilerine göre dünya genelinde bir milyardan fazla kullanıcısı olan TikTok’ta Türkiye’den 26.5 milyon kullanıcı bulunuyor.

Türkiye, dünyada en çok TikTok kullanıcısı olan dokuzuncu ülke.

Cumhuriyet’ten Kader Çukay’ın haberine göre uzmanlar TikTok’un uzun süre kullamınında gençlerin üzerinde olumsuz etkiye sahip olduğunu belirtti.

Çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Nursu Çakın Memik, sosyal medya platformlarının çocuklar üzerinde zararlı etkilere sahip olduğunu kaydetti:

“Sosyal medyada belirli yaş sınırlamalarının olması gerek. Çünkü risklerle dolu bir mecra. Çocuklar burada olanları gerçekmiş gibi algılıyor. Ünlü olma çabasına girip beğeni ve izlenme sayılarının fazla olmasını istiyor. Bu dönemde mutlaka bir erişkinin kılavuzluğuna ihtiyaç duyarlar.

Sosyal ortamlarda şiddet uygulanınca birey şiddeti normal olarak görmeye başlar. Sonrasında kişi büyüdüğünde şiddet alışkanlık haline gelebilir. Bu nedenle gelecekte şiddet anlamında risk artar. Hem zorbalık hem de mağdur olma durumu sosyal medyayla birlikte artar.”

Paylaşın