Türkiye, OECD Ülkeleri Arasında Kamu Harcamalarının En Düşük Olduğu Ülke

Türkiye, OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) ülkeleri arasında kamu harcamalarının en düşük olduğu ülkelerin başında geliyor. Türkiye’de her 100 çalışandan yalnızca 16’sı kamu sektöründe çalışıyor.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) / Genel İş Emek Araştırma Dairesi kamuda ve genel işler işkolunda istihdam konulu raporu yayımladı.

BirGün’ün aktardığına göre; Raporda son 10 yıl karşılaştırmasının yanı sıra OECD ve Türkiye karşılaştırmalarına yer verildi.

Ülkedeki ekonomik krizin, ekonomide ciddi bir daralma, yüksek enflasyon, işsizlik oranlarında artış, Türk Lirası’nın değer kaybı ve gelir dağılımı eşitsizliğinin artmasına yol açtığı belirtildi.

Bu krizden çıkış için hükümet tarafından uygulanan sıkı maliye politikaları kapsamında, bütçe açığını azaltmak ve kamu borçlarını kontrol altında tutmak amacıyla kamu harcamalarının kısıldığına ve vergi gelirlerinin artırıldığına dikkat çekildi.

Mayıs ayında yayımlanan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’nin işçi sınıfının yaşam koşullarını olumsuz etkileyen ve kamu hizmetlerinin daralmasına yol açacak düzenlemeler içerdiğine dikkat çekildi.

Raporda Türkiye’de kamu harcamalarının Avrupa ülkelerinin oldukça gerisinde ve OECD ülke ortalamasının on beş puan altında olduğu belirtilerek yüzde 35,8 oranında olduğu ifade edildi. OECD verilerine göre, GSYH içinde kamu harcamalarına ayrılan payın üye ülkelerdeki ortalaması yüzde 46,3 olduğu belirtildi.

Avrupa Birliği ortalaması ise yüzde 50. Bu oranın Almanya’da yüzde 49,7, Fransa’da yüzde 58,1, Hollanda’da yüzde 44,5 ve Yunanistan’da yüzde 52,5 olduğuna dikkat çekildi.

Uygulanan ekonomik politikaların kamu hizmetlerinin daralmasına ve toplumsal eşitsizliklerin artmasına neden olduğu ifade edilen raporda krizden sürdürülebilir bir çıkış için kamu hizmetlerine yapılan yatırımların artırılması, toplumsal eşitsizliklerin giderilmesi ve uzun vadeli ekonomik istikrar sağlayacak yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğuna vurgu yapıldı.

Kamu hizmetleri içerisinde eğitim, sağlık ve sosyal korumaya ayrılan payları incelendiğinde GSYH’den kamusal hizmetlere ayrılan payın en az ‘eğitim’ alanında olduğu görüldü. GSYH içinde eğitime ayrılan pay yalnızca yüzde 3,6 iken son on yılda eğitimin özelleştirilmesiyle birlikte bu oranın 0,3 puan azaldığı açıklandı.

Sağlık hizmetlerine ayrılan pay ise pandemi süreci haricinde artış göstermeyerek GSYH’nin yüzde 3,6’sı seviyesinde kaldı. Emekli aylıkları, sosyal yardımlar, primsiz ödemeler ve doğrudan gelir desteği ödemelerini kapsayan sosyal koruma harcamaları için GSYH’den ayrılan pay ise yüzde 8,1 olurken on yıllık süreçte yalnızca 1 puan arttı.

Raporda bu verilerin, kamu hizmetleri finansmanındaki yetersizlikleri ve sosyal alanlardaki önceliklerin yeterince karşılanmadığını gösterdiği belirtildi.

Ülkedeki toplam istihdam içinde kamu sektöründeki istihdam oranının birçok Avrupa ülkesine kıyasla oldukça düşük olduğu ifade edilen raporda, Türkiye’de kamu sektöründeki istihdam oranının yüzde 16,7 seviyesinde yer aldığı belirtildi. Bu oranın OECD üye ülkeleri ortalamasında yüzde 18,4 olduğu hatırlatıldı.

Raporda belediyelerde temel istihdam biçiminin ‘belediye şirket işçiliğine’ dönüştüğü belirtildi. Belediyelerde çalışanların yüzde 83’ünün işçi statüsünde olduğu, son on yılda belediyelerde işçiliğin değiştiğine sürekli işçilik yüzde 182 azalırken belediye şirket işçiliğinin yüzde 5274 arttığına dikkat çekildi.

Norm kadro uygulamaları ve personel gideri sınırlamalarının, taşeron çalışmayı artırdığı tespit edildi.

Ne olmalı, ne istiyoruz?

Raporun sonuç bölümde ‘ne olmalı, ne istiyoruz’ sorularına 8 maddede yanıt verildi:

1. Türkiye’de kamu harcamalarına daha fazla pay ayrılmalı ve nüfusa orantılı bir şekilde kamu istihdamı artırılmalıdır.

2. Kamuda sözleşmeli, geçici, ücretli personel istihdamı yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam sağlanmalıdır.

3. Merkezi idare ve yerel yönetimlerde çalışan kamu işçilerinin haklarında kayıp yaşanmamalıdır.

4. Belediye şirketinde çalışan işçiler de kamu hizmeti yapmaktadırlar, bu nedenle tüm belediye işçileri eşit haklara sahip olmalı ve belediye şirket işçilerine kadro ve ilave tediye hakkı verilmelidir.

5. İş güvencesi hakkı, tüm çalışanları kapsayan bir hak olarak yeniden düzenlenmeli ve kamu çalışanları arasındaki mali, sosyal ve özlük farklılıklar giderilmelidir.

6. 5393 sayılı Belediye Kanunu’ndaki norm kadro sınırlamaları kaldırılmalıdır.

7. Kamuya alımlarda torpilin, kayırmanın ve kadrolaşmanın önüne geçecek düzenlemeler yapılmalıdır.

8. Belediyelerde çalışan işçiler için koruyucu ve önleyici işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalıdır.

Paylaşın

2024, Türkiye’de Son 53 Yılın “En Sıcak Yılı” Oldu

2024 yılı, dünya genelinde 1,5 derece ısınma sınırının aşıldığı ilk yıl olurken, Türkiye’de de 15,6 derece ortalama sıcaklık ile son 53 yılın en sıcak yılı oldu.

2024 yılı sıcaklık rekoru, bir önceki sıcaklık rekoru olan 2010 yılına ait 15,5 derecesinin 0,1 derece üzerinde.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), 2024 Yılı Sıcaklık Değerlendirme raporunu yayınladı. Yayınlanan raporda, 2024 yılının son 53 yılın “en sıcak” yılı olduğunun altı çizildi.

220 istasyondan alınan hava durumu verilerinin uzun yıllar ortalama verileri ile karşılaştırılarak tamamladığı 2024 Yılı Sıcaklık Değerlendirme raporuna göre, yıl içerisinde Türkiye genelinde yağışlar normaline göre yüzde 6,3 oranında azaldı.

2024 yılında Ankara, İstanbul ve İzmir’de de yağışlarda azalma olduğu belirtildi. En fazla yağış alan il Rize olurken en az yağış alan il ise Edirne oldu.

Söz konusu raporda Türkiye’nin 2024 yılı ortalama sıcaklığı, 15,6 derece olarak gerçekleşirken bu değerin 1991–2020 normalinin ortalaması olan 13,9 derecenin, 1,7 derece üzerinde seyrettiği bilgileri yer aldı.

Yine 2024 yılı Türkiye ortalama sıcaklığı, 1971-2024 periyodu ile karşılaştırıldığında ise 15,6 derece ile en sıcak yıl olarak tarihe geçti. Bu derece, bir önceki sıcaklık rekoru olan 2010 yılına ait 15,5 derecesinin 0,1 derece üzerinde gerçekleşti.

Yine, 2024 yılının ocak, nisan, haziran ve temmuz aylarında ortalama sıcaklık rekorları kırılırken, mevsimsel olarak bakıldığında ise kış ve yaz mevsimleri yine rekor sıcaklık dereceleri ile tamamlandı.

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)

Paylaşın

OECD’den Yaşam Memnuniyeti Raporu: Türkiye Son Sırada

OECD’nin “Hayat nasıl? (How’s Life?) 2024” raporuna göre, Türkiye, 4,9 puan ile yaşam memnuniyetinde 41 ülke arasında son sıraya yerleşti. OECD hayat memnuniyeti ortalama puanı 6,7.

Haber Merkezi / Hanehalkının banka hesaplarında tutuğu para veya hisse senetleri, asıl ikametgah, diğer gayrimenkuller, araçlar, kıymetli eşyalar ve diğer finansal olmayan varlıklar üzerinden hesaplanan ‘’Hane Halkı Net Serveti’’ açısından da 38 OECD ülkesi arasında sondan 5. sıradayız.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) “Hayat nasıl? (How’s Life?) 2024” raporundan öne çıkan bölümleri, sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı.

Buğra Gökce, paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “OECD Raporuna göre her alanda geriye gidiyoruz!

OECD‘nin üye ve bağlı ülkelerde 80 parametre üzerinden düzenli olarak takip ettiği açıklanan “How’s Life? 2024″ raporunda ülkemiz açısında gerçekten üzücü veriler yer alıyor.

OECD ülkelerinde hayat memnuniyeti ortalama puanı 6,7 iken Türkiye’de 4,9. Sosyal adaletsizlik sıralamasında sondan ikinci sıradayız. Sosyal adaletsizliğin en yüksek olduğu 2 ülkeden biriyiz. Cinsiyet Eşitsizliğinde 41 ülke arasında sonuncu sıradayız.

Eğitim’de PISA raporlarına göre Türkiye’deki ortalama bir öğrenci aldığı eğitimle, matematik ve fen bilimlerinde 462 puan alabiliyor. OECD ülkeleri arasında sondan 7. sıradayız. 15 yaşındaki öğrencilerin gıdaya erişimi açısından en kötü durumdaki ülke Türkiye. Son 30 günde haftada en az 1 gün hiç yemek yiyemediğini söyleyen öğrencilerin oranı OECD ülkelerinde yüzde 8 iken Türkiye’de yüzde 20’ye ulaşmış durumda.

Açıklanan Rapora göre Hava Kirliliğinde Türkiye ‘’PM2.5’’ seviyeleri metreküp başına 27.1 mikrogram ile OECD’deki ülkeleri arasında sondan 3. sırada. Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen metreküp başına 10 mikrogramlık yıllık kılavuz sınırından kat ve kat yüksek.

Ortalama Yaşam Süresi beklentimiz 78,6 yıl. 41 Ülke arasında 30. Sırada. ‘’Yaşam Memnuniyeti’’ açısından 4,9 Puan ile 41 ülke arasında sonuncu sıradayız.

Hanehalkının banka hesaplarında tutuğu para veya hisse senetleri, asıl ikametgah, diğer gayrimenkuller, araçlar, kıymetli eşyalar ve diğer finansal olmayan varlıklar üzerinden hesaplanan ‘’Hane Halkı Net Serveti’’ açısından 38 ülke arasında sondan 5. Sıradayız. Ailelerimiz Lüksemburg, İzlanda, Belçika’daki hane halklarından yaklaşık 10 kat daha yoksul.

İstihdam oranında 41 ülke arasında sondan 2’inci sıradayız. Türkiye’de çalışanların %25’i ücretli işte uzun saatler çalışmak zorunda.

Türkiye bunu hak etmiyor! Ülkemizi çok daha iyi yönetmek, hak ettiği seviyeye taşımak zorundayız.”

Paylaşın

Türkiye’de Siyasi Parti Sayısı 168’e Yükseldi

Türkiye’de son dönemde kurulan partilerle birlikte siyasi parti sayısı da 168’e yükseldi. Kuruluş dilekçesi İçişleri Bakanlığına verilen DEVA, Saadet ve Gelecek Partilerinin çatı partisi “Yeni Yol” da bu sayıya eklendiğinde toplam sayı 169 olacak.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte siyasi parti sayısı da arttı. 2020 yılında 17, 2021 yılında 15, 2022 yılında 3, 2023 yılında 27 siyasi parti kuruldu. Siyasi parti kurulması rekoru ise 2024 yılına ait. 2024 yılında kurulan siyasi parti sayısı 33 oldu.

Son kurulan partilerle birlikte toplam siyasi parti sayısı da 168’e yükseldi. 2025 yılının ilk haftasında kuruluş dilekçesi İçişleri Bakanlığına verilen DEVA, SAADET ve Gelecek Partilerinin çatı partisi “Yeni Yol” da bu sayıya eklendiğinde toplam sayı 169 olacak.

Öte yandan 14 Mayıs 2023 seçimlerinde oluşan TBMM’de istifa rüzgarı esiyor. Seçimlerin üzerinden geçen yaklaşık 1.5 yılda aralarında ihraçların da olduğu 31 milletvekilinin partisiyle yolları ayrıldı. Bu milletvekillerinden sadece Saffet Sancaklı partisine döndü, 15 milletvekili başka partilere katıldı. Halen Meclis’te 15 bağımsız milletvekili bulunuyor.

Bu sayı Meclis’te temsil edilen 8 partinin milletvekili sayısından fazla. DEVA Partisi’nin 10, HÜDA-PAR’ın 4, Yeniden Refah Partisi’nin 4, TİP’in 3, DBP’nin 2, Emek Partisi’nin 2, DSP’nin 1, Demokrat Parti’nin 1 milletvekili bulunuyor. Partilerinden istifa edip bağımsız olarak Meclis’te bulunan milletvekilleri ise şu isimlerden oluşuyor:

“İYİ Parti’den istifa eden Ankara Milletvekili Adnan Beker, Ankara Milletvekili Koray Aydın, Ankara Milletvekili Yüksel Arslan, İstanbul Milletvekili Mehmet Salim Ensarioğlu, Kürşat Zorlu, ihraç edilen Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır; Demokrat Parti’den istifa eden İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt,

İzmir Milletvekili Mehmet Salih Uzun, MHP’den istifa eden Isparta Milletvekili Hasan Basri Sönmez, Bolu Milletvekili İsmail Akgül, Kilis Milletvekili Mustafa Demir; CHP’den istifa eden Edirne Milletvekili Ediz Ün; DEVA Partisi’nden istifa eden İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Selma Aliye Kavaf, Burak Dalgın.”

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: Türkiye’de Çift Haneli Enflasyon 2025’te De Devam Edecek

Birleşmiş Milletlerin “Dünya Ekonomik Durumu ve Beklentileri 2025” raporunda, “Türkiye’de enflasyonun 2024 yılına göre 2025 yılında azalacağı ancak çift haneli rakamlarda ve yüksek oranlarda kalacağı öngörülmektedir” ifadesi kullanıldı.

Raporda, 2024’te Türkiye’de, Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 50’de sabit tutmasıyla sıkı para politikası duruşunu sürdürdüğü, ancak geçtiğimiz yıl enflasyondaki düşüşle birlikte 2025 yılında ılımlı bir gevşeme beklenildiği kaydedildi.

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi (DESA) “Dünya Ekonomik Durumu ve Beklentileri 2025” raporunu yayınladı.

VOA Türkçe’den Can Kamiloğlu’nun aktardığına göre; raporda, Türkiye’de enflasyonun 2024 yılında ortalama yüzde 60 civarında gerçekleştiği belirtilerek, “Bu oran tarihsel seviyelerin oldukça üzerinde. Türkiye’de enflasyon 2010-2019 yılları arasında yılda ortalama yüzde 10 oranında seyretmiştir. Yüksek hizmet fiyatları, jeopolitik riskler, artan gıda ve enerji fiyatları enflasyonist baskıları devam ettirmiş, yüksek enflasyon beklentilerini daha da arttırmıştır. Türkiye’de enflasyonun 2024 yılına göre 2025 yılında azalacağı ancak çift haneli rakamlarda ve yüksek oranlarda kalacağı öngörülmektedir” ifadesi kullanıldı.

Raporda, Türkiye’de hükümetin yüksek enflasyonu kontrol altına almak için bazı mali kısıtlama tedbirleri uygulamakta olduğu belirtilerek, “Yetkililer kamu harcamalarını kısmak için belirli bazı adımlar attı. Temmuz 2024’te hem yerel hem de çok uluslu şirketler için asgari kurumlar vergisi ve asgari gelir vergisi içeren kapsamlı bir vergi yasa tasarısı kabul edildi. Yeni tedbirlerin 2025 yılında mali açığın daraltılmasına yardımcı olması ve enflasyonist baskıları azaltması bekleniyor” ifadesi kullanıldı.

Raporda, Türkiye’deki ekonomik büyümenin 2023 yılında yüzde 5,1’den 2024’te tahmini yüzde 3 oranına gerilediği, 2025 yılındaysa sınırlı bir artışla yüzde 3,1 oranına yükselmesinin beklendiği kaydedildi. Türkiye’de, Haziran 2023’te başlatılan parasal sıkılaştırma ve mali konsolidasyonun 2024 yılının ikinci çeyreğinden itibaren etkisini göstermeye başladığı, özel tüketim harcamalarının büyümeye katkısı ikinci çeyrekte 1,1 puana gerileyerek son dört yılın en düşük seviyesine indiği belirtildi.

Türkiye’de geçtiğimiz yıl zayıflayan iç talep arzının ithalatın azalmasına yol açtığı, bunun da ihracatın yatay seyretmesiyle birlikte cari açığın daralmasına neden olduğu vurgulandı. 2024’te Türkiye’de, Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 50’de sabit tutmasıyla sıkı para politikası duruşunu sürdürdüğü, ancak geçtiğimiz yıl enflasyondaki düşüşle birlikte 2025 yılında ılımlı bir gevşeme beklenildiği kaydedildi.

“ABD ekonomisi yavaşlayabilir”

Raporda, ABD’de bu yıl tüketici harcamalarında azalma beklentisinin ülke ekonomisinde bir yavaşlama yaşanmasına neden olabileceği kaydedildi. Raporda, Çin’deki istikrarlı performansın desteğiyle nispeten güçlü büyümeyi sürdüreceği, Hindistan’ın da devam eden ekonomik büyümesi sayesinde en hızlı büyüyen bölge olmaya sürdüreceğinin tahmin edildiği belirtildi.

Raporda, 2025 yılında gıda enflasyonun birçok gelişmekte olan ülkede önemli bir sorun olmaya devam edeceği kaydedildi. Gelişmekte olan ülkelerin bu yılda enflasyonist baskılarla karşı karşıya kalmasıyla birlikte her beş ülkeden birinin enflasyonda çift haneli oranlara ulaşmasının beklendiği kaydedildi.

Gelişmekte olan ülkelerin neredeyse yarısında yüzde 5’in üzerinde seyreden gıda enflasyonunun önemli bir sorun olmaya devam ettiği, bu olumsuz durumun, özellikle aşırı hava olayları, çatışmalar ve ekonomik istikrarsızlıkla boğuşan düşük gelirli ülkelerde gıda güvensizliğini daha da derinleştirdiği kaydedildi. Raporda, bu yıl devam etmesi beklenen yüksek gıda enflasyonunun, birçok ülkedeki yavaş ekonomik büyümenin de tetikleyici etkisiyle birleştiğinde, milyonlarca kişinin daha da yoksullaşmasına neden olacağı belirtildi.

Paylaşın

Türkiye, OECD Ülkeleri Arasında Enflasyonda Rakipsiz

2024 yılını yüzde 47,1 enflasyonla kapatan Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) üye ülkeler arasında en yüksek enflasyon oranına sahip ülke olmaya devam etti.

OECD’yi, dünya ekonomisinin yönetimine alt yapı oluşturan, küresel bağlamda önem kazanmakta olan konuları analitik düzeyde inceleyen temel ve öncü kuruluşlardan biri olarak nitelemek mümkündür. OECD esas itibariyle, ekonomik konularda uzmanlaşmış hükümetlerarası bir istişare kuruluşu görünümündedir

OECD tarafından yayımlanan verilere göre, Türkiye Kasım 2024’te yüzde 47,1 ile üye ülkeler arasında en yüksek enflasyon oranına sahip ülke olmaya devam etti. Ekim ayına göre 1,5 puanlık bir düşüşe rağmen Türkiye’nin enflasyon oranı diğer OECD ülkelerinin oldukça üzerinde kaldı. İsviçre ve Lüksemburg ise yüzde 1’in altında enflasyon oranlarıyla en düşük seviyelerde bulunan ülkeler oldu.

OECD genelinde manşet enflasyon Kasım ayında yüzde 4,5 ile sabit kalırken, ülkeler arasında farklı dinamikler öne çıktı. 38 OECD ülkesinin 14’ünde enflasyon artış gösterdi. Bu ülkeler arasında Slovenya’da enflasyon 1,7 puan, Litvanya’da ise 1,0 puanlık dikkat çekici artışlar kaydedildi. Diğer yandan, 11 ülkede manşet enflasyon düşerken, 13 ülkede ise enflasyon oranı sabit kaldı veya küçük değişimler gösterdi.

Kasım ayında OECD genelinde gıda enflasyonu üst üste ikinci ay artarak yüzde 4,3’e yükseldi. Ancak, gıda enflasyonu artan ülke sayısı, gerileyen ülke sayısına oldukça yakın. Enerji enflasyonu ise Kasım ayında pozitif bir seviyeye çıkarak yüzde 1,2 olarak kaydedildi ve 26 OECD ülkesinde artış gösterdi. Türkiye’de de gıda ve enerji fiyatları, enflasyon üzerindeki en önemli belirleyiciler olmaya devam etti. Bununla birlikte, OECD genelinde çekirdek enflasyon (gıda ve enerji hariç enflasyon) Kasım ayında bir miktar düşerek yüzde 4,9’a geriledi.

G7 ve G20 bölgelerinde enflasyon durumu

G7 ülkelerinde yıllık enflasyon Kasım ayında yüzde 2,6’ya yükseldi. Japonya, enerji sübvansiyonlarının azaltılması ve gıda fiyatlarının artması nedeniyle enflasyon artışında dikkat çekti. G7 ülkelerinde çekirdek enflasyon, Japonya hariç tüm ülkelerde manşet enflasyonun ana belirleyicisi oldu.

G20 ülkelerinde yıllık enflasyon Kasım ayında yüzde 5,7’ye gerileyerek Haziran 2023’ten bu yana en düşük seviyesine ulaştı. Hindistan’da manşet enflasyon üç aylık artışın ardından düşüş gösterirken, Arjantin’deki enflasyon yüzde 160’ın üzerinde kalmaya devam etti. Çin ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde ise enflasyon sıfıra yakın seviyelerde gerçekleşti.

Euro bölgesinde, uyumlaştırılmış tüketici fiyatları endeksi (HICP) ile ölçülen yıllık enflasyon Kasım ayında yüzde 2,2’ye yükseldi. Bu oran, Ekim ayına göre 0,2 puanlık bir artış anlamına gelirken, bölgede üst üste ikinci kez yükseliş kaydedildi. Enerji fiyatlarındaki düşüş hızının yavaşlaması bu artışın temel nedeni olarak öne çıktı. Gıda enflasyonu hafif gerilerken çekirdek enflasyon sabit kaldı. Eurostat’ın Aralık 2024 için hazırladığı ön tahmine göre, bölgedeki manşet enflasyon yüzde 2,4’e ulaşabilir.

(Berfu Kargı / Karar Gazetesi)

Paylaşın

Türkiye’nin Suriye’ye Yönelik Olası Askeri Harekatı: ABD’den Dikkat Çeken Açıklama

Fransa’nın başkenti Paris’te gazetecilere açıklamalarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askerî harekat açıklamalarına ilişkin, gerçekleşmemesi için Türkiye’yi ikna etmeye çalıştıklarını söyledi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’ye olası harekat ile ilgili sert mesajlar vermiş, “Türkiye’nin harekât yapması istenmiyorsa şartlar bellidir. PKK yönetim kadrosu ile tüm kadroları Suriye’yi terk etmeli. Ancak buna yönelik hazırlık veya niyet görmüyoruz” demişti.

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde PKK’ya karşı askerî harekat tehdidinde bulunmasının ardından ABD’den açıklama geldi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, PKK militanlarının Suriye’den çıkmasının zaman alacağını, bu süreçte gerilimin tırmanmasını önlemek için Türkiye’yi ikna etmeye çalıştıklarını kaydetti.

Paris’te gazetecilerin sorularını yanıtlayan Blinken, Türkiye’nin Suriye’de bulunan PKK militanlarıyla ilgili “meşru endişeleri” bulunduğunu ve “yabancı terörist savaşçıların ülkeden ayrılmasını da içeren bir çözüm talep ettiğini” belirterek “Bu, belli bir zaman alacak bir süreç ve bu arada bir çatışma, Suriye’de tanık olduğumuz tüm olumlu gelişmelerin yararına olmayacaktır. Bunun gerçekleşmemesi için tüm gücümüzle çalışacağız” dedi.

Blinken, Suriyeli Kürtlerin IŞİD’le mücadeledeki rolüne atıfta bulunarak 20 Ocak’ta göreve başlayacak Donald Trump yönetiminin de “IŞİD’in çirkin yüzünü yeniden göstermemesini sağlamaya yönelik” çok güçlü bir ilgi duymasını beklediğini söyledi. ABD Dışişleri Bakanı, “Burada kritik nokta, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) şimdiye kadar yaptıkları işi devam ettirmelerini mümkün kılmak” dedi.

Omurgasını YPG’nin oluşturduğu SDG, Suriye’de IŞİD’e karşı mücadelede ABD’nin karadaki en önemli müttefiki konumundaydı. ABD’nin SDG’ye verdiği destek, YPG’yi PKK’nın Suriye kolu olarak kabul eden Türkiye ile ilişkilerde yıllardır pürüz oluşturuyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, dün CNN Türk’e yaptığı açıklamada, Suriye’ye olası harekât ile ilgili sert mesajlar vermiş, “Türkiye’nin harekât yapması istenmiyorsa şartlar bellidir. PKK yönetim kadrosu ile tüm kadroları Suriye’yi terk etmeli. Ancak buna yönelik hazırlık veya niyet görmüyoruz” demişti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Gıda Fiyatları Dünya Genelinde Yüzde 6,7 Türkiye’de Yüzde 43,6 Arttı

Türkiye’de gıda fiyatları son bir yılda yüzde 43,58 artarken, dünya genelinde yüzde 6,7 arttı. Bu durum, Türkiye’de gıda fiyatları üzerinde enflasyonist baskının sürdüğünü gösteriyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), uluslararası gıda fiyatlarındaki değişimleri izleyen FAO Gıda Fiyat Endeksi’nin 2024 yılı sonuçlarını açıkladı. Karar’ın aktardığı verilere göre, endeks, 2024 yılını bir önceki yılın seviyesinin yüzde 2,1 altında kapatarak gıda fiyatlarındaki genel düşüşü yansıttı. Özellikle şeker ve tahıl fiyatlarındaki gerileme, endeksin bu performansında etkili oldu.

FAO Gıda Fiyat Endeksi, Aralık 2024’te bir önceki aya göre yüzde 0,5 artışla 127 puan olarak kaydedildi. Endeks, Aralık 2023’e göre ise yüzde 6,7’lik bir artış gösterdi. Ancak 2024 genelinde, tahıl ve şeker fiyatlarındaki önemli düşüşler, bitkisel yağlar, süt ürünleri ve et fiyatlarındaki sınırlı artışlarla dengelendi. Bu durum, endeksin yıllık bazda gerilemesine yol açtı.

Şeker Fiyat Endeksi, Aralık 2024’te yüzde 5,2 oranında düşerek yılın son ayında dikkat çekici bir performans sergiledi. Bu düşüşte, Brezilya ve Hindistan gibi büyük üretici ülkelerdeki şeker kamışı mahsulü beklentilerinin iyileşmesi etkili oldu. Şeker endeksi, 2024 yılını bir önceki yılın seviyesinin yüzde 13,1 altında tamamladı ve bu düşüş küresel gıda fiyatlarını dengeleyen en önemli etkenlerden biri oldu.

Tahıl Fiyat Endeksi, Aralık 2024’te aylık bazda değişmezken, yıllık bazda yüzde 13,3 oranında düşüş kaydetti. Bu, 2022’deki rekor seviyenin ardından üst üste ikinci yıllık düşüş olarak dikkat çekti. Küresel tahıl fiyatlarındaki gerileme, arz-talep dengesindeki iyileşmelerden kaynaklandı.

Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi ise Aralık 2024’te yüzde 0,5 oranında geriledi. Ancak 2024 genelinde, küresel arz sıkışıklığı nedeniyle endeks, bir önceki yılın seviyesinin yüzde 9,4 üzerine çıktı.

FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi, 2024’ün son ayında yüzde 0,5 oranında düşmesine rağmen, 2024 genelinde yüzde 4,3 oranında artış gösterdi. Bu artışta özellikle tereyağı fiyatlarındaki yükseliş etkili oldu.

Et Fiyat Endeksi ise Aralık 2024’te aylık bazda yüzde 0,4 artarak bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7,1 oranında yükseldi. 2024 yılını ise yüzde 2,7’lik bir artışla tamamladı.

FAO verilerinin aksine, Türkiye’de gıda fiyatlarındaki artış dikkat çekti. TÜİK’in açıkladığı verilere göre, Türkiye’de gıda fiyatları Aralık 2024 itibarıyla bir önceki yıla göre yüzde 43,58 oranında arttı. Bu oran, uluslararası piyasalardaki gıda fiyatlarındaki gerilemeye rağmen, Türkiye’deki enflasyonist baskının sürdüğünü gösteriyor.

Paylaşın

Türkiye, 44,2 Saat İle Avrupa’da En Uzun Çalışma Süresine Sahip Ülke

Türkiye ortalama 44,2 saat ile Avrupa’da en uzun çalışma haftasına sahip ülke olurken, Türkiye’yi Sırbistan (41,7), Bosna-Hersek (41,4) ve Yunanistan (39,8) takip ediyor.

En uzun çalışma saatlerine sahip işler çoğunlukla kol gücüne dayalı sektörlerde olup tarım, ormancılık ve balıkçılık (41,5 saat), madencilik ve taş ocakçılığı (39,1 saat) ve inşaat (38,9 saat) bu sektörlerin başında geliyor.

Avrupa Birliği (AB) genelinde milyonlarca kişi için uzun saatler çalışmak bir norm fakat bazı ülkelerde süreler epey uzamış durumda.

AB İstatistik Ofisi Eurostat’ın haftada 49 ya da daha fazla saat olarak tanımladığı “uzun saatler,” bloktaki işgücünün yüzde 7.1’i için geçerli.

AB’de en yüksek oranlar yüzde 11.6 ile Yunanistan, yüzde 10.4 ile Kıbrıs ve yüzde 10.1 ile Fransa’da. Avrupa’nın tamamında ise Türkiye, analiz edilen tüm ülkeler arasında yüzde 27,2 ile en yüksek orana sahipken, onu yüzde 13,8 ile İzlanda takip ediyor.

Genel olarak, bu oran serbest meslek sahipleri arasında (yüzde 29.3) maaşlı çalışanlara (yüzde 3.6) kıyasla çok daha yüksek.

Türkiye ortalama 44,2 saat ile en uzun çalışma haftasına sahip ülke olurken, Türkiye’yi Sırbistan (41,7), Bosna-Hersek (41,4) ve Yunanistan (39,8) takip ediyor. AB ortalaması ise 36,1 saat.

En uzun çalışma saatlerine sahip işler çoğunlukla kol gücüne dayalı sektörlerde olup tarım, ormancılık ve balıkçılık (41,5 saat), madencilik ve taş ocakçılığı (39,1 saat) ve inşaat (38,9 saat) bu sektörlerin başında geliyor.

Öte yandan, ortalama olarak en kısa çalışma haftaları Hollanda (32,2 saat), Avusturya (33,6) ve Almanya’da (34,0).

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Türkiye’nin Brüt Dış Borcu 526 Milyar Dolar

30 Eylül 2024 tarihi itibarıyla Türkiye’nin brüt dış borç stoku 525,8 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Dış borç stokunun milli gelire oranı ise yüzde 41,7 oldu.

Haber Merkezi / Aynı tarihte, Türkiye’nin net dış borç stoku ise 265,4 milyar doları olarak gerçekleşti. Net dış borç stokunun milli gelire oranı yüzde 21,1 oldu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 30 Eylül 2024 itibarıyla Türkiye’nin dış borç stoku verilerini açıkladı.

Buna göre; 30 Eylül 2024 tarihi itibarıyla Türkiye’nin brüt dış borç stoku 525,8 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Dış borç stokunun milli gelire oranı ise yüzde 41,7 oldu.

Aynı tarihte, Türkiye’nin net dış borç stoku ise 265,4 milyar doları olarak gerçekleşti. Net dış borç stokunun milli gelire oranı yüzde 21,1 oldu.

Öte yandan, Hazine garantili dış borç stoku 30 Eylül 2024 tarihi itibarıyla 17,2 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.

Aynı tarih itibarıyla Avrupa Birliği (AB) tanımlı genel yönetim borç stoku 10.022 milyar TL olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı yüzde 25,6 oldu.

Aynı tarihte, kamu net borç stoku ise 6.706 milyar TL olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı yüzde 17,1 oldu.

Paylaşın