Futbol gündemine dair açıklamalarda bulunan TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, “Hakemler korkuyor! Soruyorum ‘neden korkuyorsunuz’ diye. Gördüğü bir şeyi neden çalmasın. Camianın büyüklüğünden, etkileşimden, aidiyet duygusu ile bağlıysa oradan korkuyor” dedi.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Habertürk’te katıldığı bir programda futbol gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu. Hacıosmanoğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:
“Bizim hiç kimseyle düşmanlığımız yok. Galatasaray kulübüyle başkanlık yaptığım dönemde hiçbir zaman problemimiz olmamıştır, olmayacak da. İmtiyaz bekleyenler eşitlikten rahatsız oluyorsa benim sorunum değil; ahlak sorunu. Galatasaray ile ilgili demiyorum, bu genel felsefe. Ömrümüzün sonuna kadar eşit olmaya devam edeceğiz.
Benim bagajım yok. Kafamın arkasında plan yok. Kalbiyle diliyle yaşayan insanım. İnsanlar yakıştırmalar yapabilir. Bana bir forma giydirmeye kalkamazsınız. Bu Fenerbahçe’nin de olsa başka forma da olsa bünyem kabul etmez. Cenab-ı Allah öyle bir forma rengi vermiş ki bana, kessen buradan bordo mavi kan akar. Hem mücadelesini verdiğim kulübün rengi, hem de kan rengi taşıyorum.
Kulüp başkanı iken elbette onun haklarını savunuyordum. Bunu bir kenara bıraktık. Yola çıkarken, Mecnun başkanla daire çizdik. Seçimi kazandık. Kurduğumuz daire genişledi, büyüdü, Cenab-ı Allah nasip etti. Bizim rengimiz kırmızı-beyaz Herkese eşit mesafede olacağız diye yola çıktık. Cenab-ı Allah bize yanlış yapmayı nasip etmesin.
Bizim insanları açıklarını arayıp, bir şeyler ortaya koymak gibi derdimiz yok. 278 milyon lira eksi ile karşılaştık. 5 eksiği düşersen orada 270 milyon lira manipülasyon var. ‘Seçimden sonra düzelteceğiz’ dediler. Mali direktörü o gün gönderdik. Denetim kuruluşu var onu çağırdık. Gömlek yanlış iliklenmiş. Kimsenin para yediğini ifade etmiyorum. Bağımsız denetçi kuruma ‘bunu düzelt’ dedik. ‘Düzeltemem mesleğimden olurum’ dedi. Biz de yeni bir bağımsız denetçi ile anlaştık. Rapor düzenlediler. Sorumluluk gereği onu devlet makamlarına intikal ettirdik. Yargı sürecinde. Yargı karar verir.
Ahmet’in adamı, Mehmet’in adamı var, bürokratın, siyasetçisinin koyduğu adamlar var. Gereksizleri çıkardık, hala çıkarmaya devam ediyoruz. Arayanlar oluyor ‘herkes işine baksın gereğini yapıyoruz, iş üretenleri çıkarmıyoruz, gereksiz olanları çıkarıyoruz’ dedik.
Bu sözlerin sahibi benim. 600 sene dünyayı yönetmiş insanların evlatlarıyız dedim. Dedim ki ‘sahada hakemlerimizin insani hatalarını kabul ediyorum ama VAR’da insani hatayı kabul etmiyorum’. Bir sürü kameradan bakıyorsunuz. Ben bunu dedikçe VAR’da hatalar artmaya başladı. Devre arasında hakem arkadaşlarla konuştum. Hiçbir kulübün talebiyle ilgili VAR gelmedi. Hakem arkadaşlarımıza ‘Size sahip çıktım, özlük haklarınızı iki katına çıkardım’ dedim. Maçları rahat yönetsinler diye. ‘Ama siz benim başımı fena yediniz’ dedim.
Şimdi ikinci yarı VAR’da yabancı hakem gelecek diye konuştum. Eğer sahada da adaleti sağlamazsanız oraya da yabancı hakem gelecek. Evden seyredersiniz, elin oğlu gelir parayı alır dedim. Seminerde söyledim bunları arkadaşlar. Olmayacak dedik aksini yapmadık. Federasyonu en çok yıpratan konu hakemler. Biz onlara bu kadar destek olursak sahada yapacaksınız. 25 senenin birikimi var. Temizlemek kolay olmuyor.
Biz 3 ayda gidiyorduk, ömür biçtiler. Şimdi 6 sonra gidiyor dediler. Bir örnek vereyim, sezonun ilk maçı, MHK hakem atamalarını yaptı. Bir hakem arkadaş maç öncesi toplantı yapıyor. Konuşmasının sonunda yönetime ‘bunlar 2-3 ay sonra gider’ diyor. Düşünebiliyor musunuz? İçlerinde aidiyet duygusu olarak birilerine bağlı olanlar var. Bizim kazanacağımızı da düşünmüyorlardı. Yıllardır yönettikleri sistem. Sonuçta aidiyet duygusu ile bağlı ya, ‘bunlar giderler abilerimiz tekrar gelir’ diye düşünüyorlar herhalde.
Soruyorum ‘neden korkuyorsunuz’ diye. Gördüğü bir şeyi neden çalmasın. Camianın büyüklüğünden, etkileşimden, aidiyet duygusu ile bağlıysa oradan korkuyor. Bana yeni gelen bilgi, çok önemli bir hakemimiz ‘Biz başkanın tarzına göre hareket edeceğiz de acaba kalacaklar mı, kalmayacaklar mı tereddütümüz var’ diyor.
Kişilerle sınırlandırmayalım. Bir kişiyle alakalı değil. Seçim kaybeden insanlar da var. Hala ezikliğini hissedenler. Bizden önceki federasyonlar kendi iradesiyle orayı yönetmiyordu. Bunu bir kenara koyalım. Dışarıdan müdahaleler vardı. Demek ki bir organizasyon var ki, hakem sana ‘2-3 ay sonra bunlar gidecek’ diyor. Demek ki bir yerden o gücü alıyor.
Biz şimdi sahip çıkacağız dedik. Sonuçta onlara güvence veriyoruz. Her konuştuğumda işveren, federasyon başkanı gibi değil abi gibi konuştum. Sonuçta biz yönetim olarak fahri çalışıyoruz. Sadece hakemlikle ilgili değil özel hayatınızda yaşadığınız sorun varsa telefonum 24 saat bir abi olarak açık dedim. Kendi, aile, memleket, çalıştığınız kurumun şahsiyetini koruyun, kimseden korkmayın dedim. Bir Allah’tan korkun, başka kimseye hesap vermeyeceğiz. Bu kadar güvence verdikten sonra düzelir diye hesap ediyorsunuz. Baktık ki arka planda çalışma devam ediyor. 6 ayda gitmedik işte. Bu görevleri Cenab-ı Allah veriyor, süreyi de Cenab-ı Allah belirler.
“Hakem arkadaşlarımız düzelecek”
Hakem arkadaşlarımız düzelecek. Bir zaman var. Yeni arkadaşlar yetiştiriyoruz. Şu anda hakem kadrosunun içinde iyi arkadaşlarımız var. Aklın yolu birdir… Bireyselleştirmek doğru değil. Bir hata, iki hata, üç hata ile bu kararı alamazsın. VAR’da çoğalıyorsa hata tedbirini alacaksın.
Bize hiçbir başvuru yok. ‘Onu istiyorum, bunu istiyorum’ diye. Hakem atamalarını MHK yapıyor. Bunları yaparken kulüplerin talebi üzerine yapılıyorsa orada oturmayın. Kulüplerin isteği üzerine işlem yapmıyoruz. Hakem arkadaşlarla konuştum. ‘Sizleri toplumun önüne atmamak için, insanların sizleri eleştirmesine fırsat vermeyelim, sizleri korumak adına yabancı hakem yönetsin’ dedim. Onların da şikayetleri yok.
Sanki Sloven hakem ayarlanmış bir şekilde geliyor!
MHK Başkanı Avrupa’daki ülkelerle bu işin yazışmasına 1 hafta önceden başladı. İngiltere, Hollanda, Polonya, Romanya, Almanya, Fransa var. Hepsiyle yazışmalar mevcut. Bosna Hersek de var. Hepsiyle temasa geçildi. İngiltere ‘yurt dışına vermiyoruz’ dedi. En son Hollandalı hakem ile MHK görüştü. Hakem geleceğini söyledi. Sonra Hollanda Federasyon Başkanı misafirimizdi. Kendisini aradım ‘görüşmeler yapalım’ dedik. Özür dileyerek ‘Bizde de sorunlar var veremiyoruz’ dedi. Hollanda işi de kapandı.
Pazartesi günü akşam Bosnalı bir hakem arkadaş var. O da elit bir hakem. UEFA’da önemli maçlar yönetmiş. MHK Başkanı onunla konuştu. ‘Şeref duyarım’ dedi. Onun üzerine Sloven hakemle konuştu MHK Başkanı. Pazartesi günü akşam maille Sloven hakem ‘Bunun prosedürü resmi yoldan gelmesi lazım’ dedi. MHK Başkanımız mail attı. Salı sabah iki alternatif kalmıştı. Bosnalı hakem ile Sloven hakem. Ben de ‘Sayın başkan Bosnalı hakemi getirirseniz burada sıkıntı çıkar, Fenerbahçe’nin forveti Bosnalı. Sloven hakem’ dedim.
Bunların hepsi salı günü oldu. Şampiyonlar Ligi maçı var. Cumartesi günü saat 1’de kendi ülkesinde maçı var. Ben yurt dışında ilk ziyarette Sloven Federasyon Başkanı’na yapmıştım. Sağ olsunlar onlar da kabul etti. Salı günü oldu bunlar. 1 hafta önce kurgulanmış değil. Bu kadar yazışmalar var, böyle bir konu geçmiş olsa onunla konuşursunuz. Salı gününe kadar bu kadar yazışmayı başka ülkelerle yapar mısınız?”