Merkez Bankası’ndan Dikkat Çeken “Döviz” Hamlesi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) mart – temmuz döneminde aylık ortalama 22.5 milyar dolar döviz alırken, bu miktar eylülde 10.6 milyar dolara, ekimde ise 5.3 milyar dolara geriledi.

Ekonomistler, enflasyonun hedeflenen seviyelere düşmesi ve döviz kurunun yıl sonunda belirlenen aralıkta kalabilmesi için TCMB’nin döviz alım stratejisine devam etmesinin kritik bir rol oynayacağını belirtiyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri geçtiğimiz hafta 2 milyar dolar artış göstererek 159.3 milyar dolara yükseldi. Swap hariç net rezervler ise 3.3 milyar dolarlık bir artışla 40.5 milyar dolara ulaştı.

QNB ekonomistleri tarafından yayımlanan bir raporda, bu artışın temel sebepleri, TCMB’nin döviz alım hızını yavaşlatması ve döviz satışları yerine döviz alımını kademeli olarak azaltması olarak açıklandı. Ekonomistlere göre bu strateji, rezervlerde olumlu bir görünüm sağlamaya devam ediyor.

QNB ekonomistleri Erkin Işık, Deniz Çiçek ve Kaan Özçelikkale tarafından hazırlanan raporda, TCMB’nin analitik bilançosuna göre, dış varlıkların 18 Ekim haftasında 2 milyar dolar arttığı belirtildi. Bu artışla birlikte toplam döviz rezervleri de benzer bir değişimle 159.3 milyar dolara çıktı.

Ancak, aynı hafta içerisinde bankaların TCMB’de zorunlu karşılık ve teminat depo çerçevesinde tuttukları döviz miktarı 0.4 milyar dolar azaldı ve bu durum brüt rezervleri olumsuz etkiledi.

Ekonomistler, Mart ayının sonundan bu yana TCMB’nin döviz alımlarının toplamda 96.7 milyar dolara ulaştığını, sene başından bu yana ise 64.1 milyar dolar seviyesine çıktığını ifade etti. Bu süreçte, kamu kurumlarının döviz mevduatlarında da 0.2 milyar dolarlık bir artış yaşandı.

Tüm bu gelişmeler net rezervlerde 0.7 milyar dolarlık bir artış sağlarken, ihracat döviz alımları, reeskont kredi ödemeleri ve yurtdışı bankalarla yapılan işlemler gibi diğer işlemlerle toplamda 1.6 milyar dolarlık bir döviz girişi sağlandı.

QNB ekonomistleri, TCMB’nin kur istikrarını sağlamak için piyasaya doğrudan döviz satışı yapmak yerine, döviz alım hızını yavaşlattığını belirtti. Mart-temmuz döneminde aylık ortalama 22.5 milyar dolar döviz alımı yapan TCMB, eylül ayında bu rakamı 10.6 milyar dolara, ekim ayında ise geçen cuma itibariyle 5.3 milyar dolara düşürdü.

Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın haberine göre; bu stratejiyle birlikte, TCMB’nin yıl sonunda dolar kurunu 34-34.5 TL seviyelerinde tutabilmesi durumunda, enflasyon oranının tahmin aralığının üst sınırı olan yüzde 42’nin altında kalabileceği öngörülüyor.

Ancak, ekonomistler bu hedefin önümüzdeki dönemlerde ABD seçimlerinin olası piyasa dalgalanmaları nedeniyle zorlu bir sınavdan geçebileceğini belirtti. Gerekli durumlarda TCMB’nin döviz piyasasına satış yönünde müdahale yapabileceği de not edildi.

Türkiye ekonomisinde döviz rezervlerinin artırılması, uzun vadeli istikrarın sağlanmasında önemli bir faktör olarak görülüyor. Son dönemde enflasyonda beklenen hızlı iyileşme gerçekleşmezken, TCMB’nin döviz alım ve satış stratejileri, döviz rezervlerinde olumlu bir görünüm sağlamaya devam etti.

Ekonomistler, enflasyonun hedeflenen seviyelere düşmesi ve döviz kurunun yıl sonunda belirlenen aralıkta kalabilmesi için TCMB’nin döviz alım stratejisine devam etmesinin kritik bir rol oynayacağını belirtiyor.

Paylaşın

Türkiye’nin Uluslararası Yatırım Pozisyonu Açığı 327 Milyar Dolara Yükseldi

Ağustos sonu itibarıyla, Türkiye’nin yurt dışı varlıkları yüzde 5,8 oranında artışla 351,9 milyar dolar, yükümlülükleri ise yüzde 4,2 oranında artışla 679,0 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / Başka bir ifadeyle Türkiye’nin uluslararası yatırım pozisyonu açığı 327 milyar dolara yükseldi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Uluslararası Yatırım Pozisyonu Gelişmeleri Ağustos 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Türkiye’nin yurt dışı varlıkları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 5,8 oranında artışla 351,9 milyar dolar, yükümlülükleri ise yüzde 4,2 oranında artışla 679,0 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2023 yıl sonunda -318,6 milyar dolar iken 2024 Ağustos sonunda -327,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2023 yıl sonuna göre yüzde 6,0 oranında artışla 149,4 milyar dolar , diğer yatırımlar kalemi yüzde 4,6 oranında artışla 130,1 milyar dolar seviyesinde izlendi. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların Yabancı Para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduatları yüzde 7,8 oranında artışla 50,2 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, doğrudan yatırımlar piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2023 yıl sonuna göre yüzde 3,4 oranında artışla 200,9 milyar dolar seviyesinde oldu.

Portföy yatırımları 2023 yıl sonuna göre yüzde 22,4 oranında artışla 118,0 milyar dolar olmuştur. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi stoku 2023 yıl sonuna göre yüzde 17,5 oranında artışla 34,7 milyar dolar olurken, yurt dışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku 13,9 milyar dolar , Hazine’nin tahvil stoku ise yüzde 0,4 artışla 42,7 milyar dolar seviyesinde izlendi.

Aynı dönemde, diğer yatırımlar 2023 yıl sonuna göre yüzde 0,1 oranında azalarak 360,1 milyar dolar olmuştur. Yurt dışı yerleşiklerin yurt içi yerleşik bankalardaki Yabancı Para mevduatı, 2023 yıl sonuna göre yüzde 1,7 oranında azalarak 42,5 milyar dolar olurken, TL mevduatı yüzde 24,1 oranında artarak 21,1 milyar dolar oldu.

Bankaların toplam kredi stoku yüzde 9,3 oranında artarak 68,4 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin toplam kredi stoku yüzde 0,3 oranında artarak 101,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Paylaşın

Tedavüldeki Her İki Banknottan Biri 200 Lira

200 lira, ekonomik kriz ve yüksek enflasyon sonucunda günlük kullanımın “zorunlu” parası haline geldi. Tedavüldeki banknotların neredeyse yarısını artık 200 liradan oluşturuyor.

Tedavüldeki banknot sayısı, Eylül 2023’e (yıllık) kıyasla yüzde 24, Eylül 2022’ye (iki yıllık) kıyasla yüzde 52.3 artarak 5 milyar 280 milyon 711 bin 97 adede yükseldi. Bunların yüzde 49.7’si olan 2 milyar 623 milyon 168 bin 944 banknotu 200 TL’ler oluşturuyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki son sunumu sırasında, banknotlarla (kâğıt para) ilgili bir soru üzerine “Şu anda üst kupür çalışması yok” dese de Eylül 2024 sonu itibarıyla tedavüldeki kâğıt paraların iki tanesinden biri “200 TL” haline dönüştü.

Oysa 200 TL, 2009 yılında temelde bankalararası işlemlerde kullanılsın diye Türkiye’nin en büyük kupürlü banknotu olarak tedavüle verilmişti. Ancak özellikle 2018 yılıyla birlikte şiddetlenen ekonomik kriz ortamı, yüksek enflasyon ve TL’nin değerindeki erime bugün 200 TL’yi günlük kullanımın “zorunlu” parası haline getirdi. Çünkü 200 TL ile Merkez Bankası’nın yıllık ortalama dolar kuruna göre 2009’da 129 dolar alınabilirken bu rakam bugün 6.2 dolara düştü.

Cumhuriyet’ten Serhat Aligil‘in aktardığı Merkez Bankası’nın yeni yayımladığı verilere göre tedavüldeki banknot sayısı, Eylül 2023’e (yıllık) kıyasla yüzde 24, Eylül 2022’ye (iki yıllık) kıyasla yüzde 52.3 artarak 5 milyar 280 milyon 711 bin 97 adede ulaştı. Bunların yüzde 49.7’si olan 2 milyar 623 milyon 168 bin 944 adedini ise 200 TL’ler oluşturuyor.

Adet bazında 200 TL’nin toplamdaki payı Eylül 2023’te yüzde 35.2, Eylül 2022’de ise yüzde 24.3’tü. Ayrıca 200 TL’lik kâğıt paralardaki artış oranı yıllık bazda 74.8, son iki yılda yüzde 211.8 oldu. Bunun yanında 200 TL’lik kâğıt paraların toplam tutardaki payı doğal olarak çok daha büyük. Tedavüldeki kâğıt paraların toplam tutarı 656.9 milyar liraya ulaşırken bunun içinde 200 TL’nin payı yüzde 79.9’a yükseldi. Bu pay Eylül 2023’te yüzde 66.4, Eylül 2022’de ise yüzde 52.6’ydı.

Paylaşın

Vatandaşın Yıllık Enflasyon Beklentisi Yüzde 71,6

12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri, piyasa katılımcıları için 1,2 puan azalarak yüzde 27,5, reel sektör için 2,7 puan azalarak yüzde 51,1, hanehalkı için 1,5 puan azalarak yüzde 71,6 seviyesine geriledi.

Haber Merkezi / Gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun düşeceğini bekleyen hanehalkı oranı bir önceki aya göre 0,6 puan azalarak yüzde 29,0 seviyesinde gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Sektörel Enflasyon Beklentileri Eylül 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; 2024 yılı Eylül ayında 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri, piyasa katılımcıları için 1,2 puan azalarak yüzde 27,5 seviyesine, reel sektör için 2,7 puan azalarak yüzde 51,1 seviyesine, hanehalkı için 1,5 puan azalarak yüzde 71,6 seviyesine geriledi.

Gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun düşeceğini bekleyen hanehalkı oranı bir önceki aya göre 0,6 puan azalarak yüzde 29,0 seviyesinde gerçekleşti.

Sektörel Enflasyon Beklentileri, Piyasa Katılımcıları Anketi, İktisadi Yönelim Anketi ve Türkiye İstatistik Kurumu iş birliğiyle yürütülen Tüketici Eğilim Anketi ile finansal ve reel sektör uzmanlarının, imalat sanayi firmalarının ve hanehalkının 12 ay sonrası yıllık tüketici enflasyonu beklentileri derlenerek elde edildi.

Paylaşın

Yurtdışından 2 Milyar Dolarlık Gayrimenkul Alımı

Bir dönem yabancıya konut satışında rekor kıran Türkiye, şimdiler de yurt dışından en fazla konut alımı yapan ülkelerden biri konumuna geldi. Türkler, son bir yılda yurtdışından ortalama 2 milyar dolarlık gayrimenkul satın aldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Temmuz ayına ilişkin ödemeler dengesi istatistiklerini yayımladı.

BloombergHT’de yer alan habere göre; Temmuz ayında yurt içi yerleşiklerin yurt dışında gayrimenkul edimi 175 milyon dolar olarak kaydedildi.

Böylelikle 2023 Şubat ayından bu yana aylık bazda üç haneli yurt dışı gayrimenkul alım eğilimi Temmuz ayında da devam etti. Bu eğilimde en yüksek aylık rakam 213 milyon dolarla Mayıs ayında kaydedilmişti.

Temmuz ayı itibariyle gayrimenkul edinimlerinde yıllıklandırılmış olarak ise 2 milyar dolarlık rakama ulaşıldı. Geçen yılın tamamında yurt içi yerleşiklerin gayrimenkul edinimi 1,78 milyar dolar olarak kaydedilmişti.

Önceki yıllarda ise bu rakamlar oldukça düşük kalmıştı. 2019 yılında yaklaşık olarak sadece 200 milyon dolarlık yurt dışı gayrimenkul edinimi gerçekleşmişti.

Paylaşın

Temmuz Ayında Cari Denge 566 Milyon Dolar Fazla Verdi

Temmuz ayında cari işlemler hesabı 566 milyon dolar, altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 4.879 milyon dolar fazla verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı ise 5.102 milyon doları oldu.

Haber Merkezi / Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler 6.873 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 5.601 milyon dolar oldu.

Birincil gelir dengesi ve ikincil gelir dengesi kalemleri sırasıyla 1.271 milyon dolar net çıkış ve 66 milyon dolar net giriş kaydetti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Temmuz ayına ilişkin ödemeler dengesi istatistiklerini yayımladı. Buna göre; Temmuz ayında cari işlemler hesabı 566 milyon dolar, altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 4.879 milyon dolar fazla verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı ise 5.102 milyon doları oldu.

Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler 6.873 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 5.601 milyon dolar oldu. Birincil gelir dengesi ve ikincil gelir dengesi kalemleri sırasıyla 1.271 milyon dolar net çıkış ve 66 milyon dolar net giriş kaydetti.

Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 670 milyon dolar olarak kaydedildi. Portföy yatırımları 3.726 milyon dolar tutarında net giriş kaydetti. Alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 21 milyon dolar net satış ve devlet iç borçlanma senetleri piyasasında 2.479 milyon dolar net alış yaptığı görüldü.

Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak; bankalar 666 milyon dolar, genel hükümet 1.750 milyon dolar, diğer sektörler 1.474 milyon dolar net borçlanma gerçekleştirildi. Diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 1.750 milyon dolar net azalış kaydedildi.

Yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, yabancı para cinsinden 326 milyon dolar net artış ve Türk lirası cinsinden 934 milyon dolar net artış olmak üzere toplam 1.260 milyon dolar net artış kaydedildi.

Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak, bankalar 1.693 milyon dolar net kullanım, Genel Hükümet 58 milyon dolar net geri ödeme ve diğer sektörler ise 82 milyon dolar net kullanım gerçekleştirildi. Resmi rezervlerde bu ay 5.366 milyon dolar net artış oldu.

Paylaşın

Merkez Bankası: Enflasyonda Ana Eğilim Değişmedi

Ağustos ayı fiyat gelişmelerini değerlendiren Merkez Bankası (TCMB), enflasyonun ana eğiliminde kayda değer bir değişikliğin sergilenmediğine dikkat çekti. Enflasyon, ağustos ayında yüzde 51,97 seviyesine gerilemişti.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ağustos ayı fiyat gelişmeleri değerlendirmesi raporunu yayımladı. Raporda şu ifadelere yer verildi:

“Ağustos ayında tüketici fiyatları yüzde 2,47 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon 9,81 puan azalarak yüzde 51,97 seviyesine geriledi. Mevsimsel etkilerden arındırılmış tüketici fiyat artışı bir önceki aya kıyasla yavaşladı. B endeksinin yıllık değişim oranı 9,44 puan azalarak yüzde 50,87 olurken C endeksinin yıllık değişim oranı 8,67 puan düşüşle yüzde 51,56 oldu.

Yıllık tüketici enflasyonuna katkılar incelendiğinde, gıda, temel mal, hizmet, enerji ve alkol-tütün-altın gruplarının katkıları bir önceki aya kıyasla sırasıyla 3,75, 2,76, 2,40, 0,83 ve 0,07 puan azaldı. Mevsimsellikten arındırılmış verilerde, B ve C göstergelerinin aylık artışları bir önceki aya kıyasla yükseldi.

Fiyat artışları, B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada düşerken, diğerlerinde yükseldi. Hizmetlerde aylık fiyat artışındaki yüksek seyir korunurken, temel mal enflasyonu düşük seyretmeye devam etti. Ana eğilime ilişkin medyan enflasyon ve SATRIM gibi dağılım bazlı alternatif göstergeler ise B ve C endekslerinden ayrışarak ağustos ayında geriledi.

Hizmet fiyatları ağustos ayında yüzde 4,60 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu 7,80 puan gerileyerek yüzde 77,83 olarak gerçekleşti. Yıllık enflasyon ulaştırmada daha belirgin olmak üzere yüksek bazın da etkisiyle tüm alt gruplarda geriledi. Aylık enflasyon, lokanta-otel ve haberleşme gruplarında bir önceki aya kıyasla zayıflarken, ulaştırma hizmetleri (yüzde 9,20) başta olmak üzere diğer alt gruplarda güçlendi.

Ulaştırma hizmetleri fiyatlarındaki yüksek aylık artışta, havayolu ile yolcu taşımacılığının (yüzde 41,56) yanı sıra şehir içi yolcu taşımacılığı başta olmak üzere bazı yönetilen kalemler etkili oldu. Kira grubunda aylık artış, sözleşme yenileme oranının ağustos ayında da yüksek olmasının etkisiyle, yüzde 7,38’e yükselirken yıllık enflasyon 1,07 puan düşüşle yüzde 121,26 olarak gerçekleşti.

Diğer hizmetler alt grubunda, başta özel üniversite olmak üzere üniversite ücretlerinin yüksek bir oranda artması ve bu yıl endekse daha erken yansımasıyla eğitim hizmetleri (yüzde 11,34) öne çıkarken paket turlarda fiyat düşüşünün sürdüğü gözlendi.

Lokanta-otel alt grubu aylık enflasyonu (yüzde 2,03) gıda ve talep görünümünün yansımalarıyla bir önceki aya kıyasla yavaşlamıştır. Haberleşme aylık enflasyonunun (yüzde 0,61 ile) 2022 yılı öncesi seviyelere gerilemesi dikkat çekti.

Ağustos ayında, temel mal grubu yıllık enflasyonu 9,34 puanlık düşüşle yüzde 28,91’e geriledi. Yıllık enflasyon tüm alt gruplarda azaldı. Mevsimsellikten arındırılmış veriler, temel mal enflasyonunun bir miktar yükselmekle beraber ılımlı seyrettiğine işaret etti. Dayanıklı mal (altın hariç) fiyatları yüzde 1,50 ile görece düşük bir aylık artış kaydetmiş, yıllık enflasyon 7,70 puan düşüşle yüzde 23,69 olarak gerçekleşti.

Fiyatlar, otomobil (yüzde 2,24), mobilya (yüzde 1,68) ve beyaz eşyada (yüzde 0,55) artarken, diğer elektrikli ve elektriksiz ev aletlerinde (yüzde -0,18) geriledi. Giyim ve ayakkabı fiyatları mevsimsel eğiliminin aksine bu dönemde sınırlı bir artış kaydetmiş (yüzde 0,30), yıllık enflasyon 10,19 puan azalarak yüzde 28,52 oldu. Diğer temel mallar alt grubu fiyat artışı ise yüzde 1,44 ile geçtiğimiz aylara kıyasla daha ılımlı gerçekleşti.

Enerji fiyatları ağustos ayında yüzde 6,84 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu 11,66 puan düşerek yüzde 68,45’e geriledi. Enerjideki yüksek aylık artışta meskenlere yönelik doğal gaz fiyat artışının (yüzde 27,64) etkisi belirleyici oldu. Diğer taraftan, bu dönemde uluslararası ham petrol fiyatlarındaki gelişmelerin etkisiyle akaryakıt fiyatları aylık bazda yüzde 1,32 oranında geriledi.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları ağustos ayında yüzde 1,10 oranında azalmış, yıllık enflasyon 14,03 puan düşerek yüzde 44,88 oldu. Yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada 15,60 puan, işlenmiş gıdada ise 12,69 puan gerileyerek sırasıyla yüzde 41,75 ve 47,66 seviyelerinde gerçekleşti.

Gıda fiyatları 2020 yılı ağustos ayından bu yana ilk defa aylık bazda azalırken, bu gelişmede mevsim ortalamalarına kıyasla taze meyve ve sebze öncülüğünde belirgin bir gerileme sergileyen işlenmemiş gıda fiyatları (yüzde -4,89) öne çıktı. Bu dönemde gerek kırmızı gerekse beyaz et fiyatlarında da düşüş gerçekleşti. İşlenmiş gıdada aylık enflasyon yüzde 2,37 ile önceki aya kıyasla sınırlı bir yavaşlama kaydederken, bu grupta çay ve şekerleme-çikolata kalemlerindeki fiyat artışları öne çıktı.

Alkollü içecekler ve tütün ürünleri fiyatları yüzde 4,46 oranında yükseldi. Tütün ürünlerinde, maktu vergi güncellemesinin ima ettiği artışın firmalar tarafından temmuz ayında kısmi bir şekilde nihai fiyatlara yansıtılmasıyla vergi kaynaklı etkinin yaklaşık yarısı ağustos ayına sarktı.

Yurt içi üretici fiyatları ağustos ayında yüzde 1,68 oranında artmış, yıllık enflasyon yüksek bazın etkisiyle 5,62 puan düşerek yüzde 35,75’e geriledi. Bu dönemde ana sanayi grupları itibarıyla, enerji grubundaki fiyat artışı yüzde 3,04 olurken, ara malı (yüzde 1,25) ve dayanıksız tüketim malları (yüzde 1,17) manşet oranı sınırlayan gruplar olarak gerçekleşti.

Sektörler bazında incelendiğinde, tütün ürünleri, elektrik, gaz buhar ve iklimlendirme, içecekler, basım ve kayıt hizmetleri, makine ve ekipmanlar, kömür ve linyit ile ağaç-mantar ürünleri fiyat artışları ile öne çıkan alt gruplar oldu.”

Paylaşın

Merkez Bankası Gıda Enflasyonunun Nedenini Buldu: İklim Değişikliği

Merkez Bankası’nın (TCMB) “Merkezin Güncesi” blog sayfasında yer alan incelemeye göre, iklim değişikliği OECD (Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü) ülkeleri arasında yalnızca Türkiye’yi etkiledi.

OECD verilerine göre; OECD ülkelerinin ortalama gıda enflasyonu yüzde 4,7 olarak kaydedilirken, bu oran Avrupa’daki OECD üyesi ülkelerde sadece yüzde 1,8. Türkiye’nin Mayıs ayına ait gıda enflasyonu ise yüzde 68,1’lik gıda enflasyonuyla listenin en başında yer aldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Kıdemli Ekonomisti Aslıhan Atabek Demirhan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın eşi Yardımcı Ekonomist Saide Simin Bayraktar tarafından kaleme alınan “İklim Değişikliği ve Gıda Enflasyonu” başlıklı yazı, Merkezin Güncesi blog sayfasında yayımlandı.

İklim değişikliği ile gıda enflasyonu arasındaki ilişkinin incelendiği yazıda şu bölümler öne çıktı: “Aşırı iklim olaylarının, kısa vadeli arz şoklarına sebebiyet vererek başta gıda grubu olmak üzere genel fiyat seviyesi açısından risk oluşturduğu biliniyor. Bu nedenle iklim değişikliği konusu, öncelikli hedefi fiyat istikrarı olan merkez bankalarının araştırma gündeminde yerini aldı. Bu yazıda, ilgili göstergeleri kullanarak Türkiye’de iklim değişikliği ile gıda enflasyonu arasındaki ilişkiyi inceliyoruz.

Son yıllarda artan sıcaklık, uzayan kuraklık dönemleri, şiddetli fırtına ve seller gibi aşırı hava olaylarının daha sık ve yoğun seyretmesi, tarımsal üretim, tedarik zincirleri ve dolayısıyla gıda fiyatları açısından önemli bir risk unsuru olarak öne çıkmakta.

Yapılan çalışmalar, iklim değişikliğinin 2035 yılına kadar her yıl küresel gıda maliyetlerini ortalama yüzde 1,5 ile yüzde 1,8 puan arasında artıracağını öngörüyor. İklim değişikliğine karşı en hassas bölgeler arasında yer alan Akdeniz kuşağında bulunan ve dünyanın önde gelen meyve ve sebze üreticilerinden biri olan Türkiye için de iklim değişikliği, gıda fiyatları üzerinden önemli bir enflasyonist baskı unsuru oluşturmakta.

Yapılan analizler taze meyve ve sebze fiyatlarındaki mevsimsel yapının değiştiğine işaret ederken bu gelişmede iklim değişikliğinin önemli rol oynadığını ima etmekte. Meteoroloji verileri, 2020 sonrası dönemde sonbahar ve kışların daha ılıman, ilkbahar ve yazların ise çok daha sıcak geçtiğini, yağış miktarının ise genel olarak azaldığını göstermekte.

Sıcaklık artışları ile azalan yağış miktarları gerek ürün verimi gerekse üretim maliyeti kanalıyla gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı yaratmakta. Nitekim, Türkiye’nin önde gelen meyve ve sebze üreticisi 5 ilin (Mersin, Adana, Antalya, Hatay, Muğla) iklim özelliklerine baktığımızda, bu illerde yaşanan ciddi kuraklıkların sebze ve meyve üretimini olumsuz etkilediği görülmekte.

Daha sıcak ve az yağışlı yaz ayları sulama ihtiyacını ve dolayısıyla tarımsal faaliyette kullanılan elektrik miktarını artırıyor. İklim değişikliği sonucu mevsimlerde gözlenen kaymaların yukarıda özetlenen şekilde arz ve maliyetleri etkilediği, bunun ise taze meyve ve sebze aylık fiyat gelişmelerinin mevsimsel yapısına yansıdığı anlaşılıyor.

2020 öncesi dönemde taze meyve ve sebze enflasyonu yaz aylarında aylık enflasyona ortalamada negatif katkı verirken, bunun 2020 sonrası dönemde tersine döndüğü görülmekte. Son dönemde gözlenen bu değişimde pandemi, tedarik zinciri aksaklıkları ve jeopolitik gelişmeler gibi faktörlerin yanı sıra iklim değişikliğinin de önemli bir payı olduğu düşünülmekte.

Özetle, iklim değişikliğinin geldiği son nokta sürdürülebilirlik ve gıda güvenliğine ek olarak fiyat istikrarı açısından da önemli bir tehdit unsuru haline geldi. İklim değişikliği ve gıda fiyatları ilişkisi özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için gerek hane halkı refahı gerekse genel enflasyon görünümü açısından kritik öneme sahip.

Bu yazıda özetlendiği üzere, iklim değişikliği kaynaklı artan sıcaklık ve aşırı hava olaylarının taze meyve ve sebze üretimi, maliyeti ve fiyatları ile ilişkili olduğu değerlendirilmekte. İklim değişikliği sonucunda artan sıcaklıklar ve yaşanan kuraklıkla meyve ve sebze üretim miktarı düşerken, üretim maliyetleri ve dolayısı ile fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı oluşmakta. Bu gelişmeler, gıda fiyatları ve iklim değişikliğinin birlikte ele alınmasının önemi ve gerekliliğine vurgu yapmakta.”

Paylaşın

Merkez Bankası: Hanehalkı Enflasyonu Yükseliş Trendinde

Merkez Bankası’nın (TCMB), ağustos ayı sektörel enflasyon beklenti anketi hanehalkının enflasyon algısının piyasa katılımcıları ve reel sektörden farklı olduğunu ortaya koydu.

Haber Merkezi / Gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun yükseleceğini düşünen hanehalkı oranı 1,1 puan artarak yüzde 73,1 seviyesinde oldu. Enflasyonun düşeceğini bekleyen hanehalkı oranı bir önceki aya göre 0,3 puan artarak yüzde 29,6 seviyesinde gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Sektörel Enflasyon Beklentileri Ağustos 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; “Piyasa Katılımcıları Anketi, İktisadi Yönelim Anketi ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) işbirliğiyle yürütülen Tüketici Eğilim Anketi ile finansal ve reel sektör uzmanlarının, imalat sanayi firmalarının ve hanehalkının 12 ay sonrası yıllık tüketici enflasyonu beklentileri derlenerek Sektörel Enflasyon Beklentileri elde edildi.

Buna göre, ağustosta 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri, piyasa katılımcıları için 1,3 puan azalarak yüzde 28,7 seviyesine, reel sektör için 1,2 puan düşerek yüzde 53,8 seviyesine gerilerken, hanehalkı için 1,1 puan artarak yüzde 73,1 seviyesine yükseldi.

Gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun düşeceğini bekleyen hanehalkı oranı bir önceki aya göre 0,3 puan artarak yüzde 29,6 seviyesinde gerçekleşti.”

Paylaşın

Morgan Stanley’den Merkez Bankası İçin Çarpıcı Faiz Tahmini

Merkez Bankası’nın (TCMB) son faiz kararına ilişkin açıklamasını değerlendiren Morgan Stanley Ekonomisti Hande Küçük, bankanın yılın kalanında politika faizini sabit tutacağı tahminini desteklediğini belirtti.

Açıklamada yapılan değişikliklerin faiz oranlarını daha uzun süre sabit tutma niyetini işaret ettiği öngören Küçük, büyümedeki yavaşlamanın daha da arttığına dair işaretler gelirken verilen mesajların yakın vadede gevşeme adımlarının atılmasına yönelik beklentileri erteleme amacını yansıttığını vurguladı.

Morgan Stanley Ekonomisti Hande Küçük, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son faiz kararı ile yayımladığı açıklamanın yılın kalanında politika faizinin sabit kalacağı tahminini desteklediği değerlendirmesini yaptı.

Salı günü yayımlanan raporda, politika yapıcıların faizi değiştirmeden ve ek araçlar konusunda yeni bir sinyal verilmeden ‘şahin bir sürpriz’ yapmayı başardıklarını söyledi.

Bloomberg HT’de yer alan habere göre Küçük, TCMB’nin sözlü yönlendirmesinin, aylık enflasyon eğiliminin yüzde 1,5’e sürdürülebilir bir şekilde düşmesi ve enflasyon beklentileri ile tahmin aralığı arasındaki farkın daralması öncesinde faiz indirimi adımlarına başlanmasının pek olası olmadığını açıkça ortaya koyduğunu ve “bunun yakın vadede faiz indirimi adımlarına pek fazla alan bırakmadığını” söyledi.

Açıklamada yapılan değişikliklerin faiz oranlarını daha uzun süre sabit tutma niyetini işaret ettiği öngören Küçük, büyümedeki yavaşlamanın daha da arttığına dair işaretler gelirken verilen mesajların yakın vadede gevşeme adımlarının atılmasına yönelik beklentileri erteleme amacını yansıttığını belirtti.

Paylaşın