Kredi Kartı Limitlerine Ve Taksit Sayılarına Yeni Düzenleme Gelebilir

Geçen yıl 2,5 katına çıkan kredi kartı harcamalarına ilişkin konuşan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, “Aralık ayında kredi kartı harcamalarında yükselme oldu. Bunu not ettik, farkındayız” dedi ve ekledi:

“Bunun geçici olup olmadığı henüz çok net değil. Asgari ücretin artacağı bekleniyordu. Bu nedenle bazı harcamalar öne çekilmiş olabilir ama bundan bağımsız olarak kredi kartlarında düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda birkaç fikrimiz var, çalışmalarımız sürüyor. Belirli bir aşamaya geldiğinde kamuoyuyla paylaşacağız.”

Dünya gazetesi konuyla ilgili geçen ay yaptığı bir haberinde bankacıların kredi kartında yaşanan hızlı artışa yönelik tedbir alınması gerektiği konusunda uyarılar yaptığını aktarmıştı. Buna göre kredi kartı limitleri ve taksit sayılarına yönelik yeni düzenlemelerin gelebileceği düşünülüyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de kredi kartı borçlarıyla ilgili yaptığı bir açıklamada yeni bir düzenlemenin sinyalini vermiş, kredi kartı kullanımına ve kredilere sınırlama getirileceğinin mesajını vermişti.

Eylül ayında bu konuda bir açıklama yapan Şimşek, “Kredi kartları, bireysel kredi, taşıt kredisi ve ikinci konut kredisinde sadece faizleri artırarak değil, bankalar üzerinden kredi verme iştahını keserek de kredi büyümesini düşüreceğiz. Başkasının parasıyla, krediyle, kartla zenginlik olmaz” demişti.

BBC Türkçe’nin aktardığına göre; Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin, sosyal medya hesabında yaptığı yorumunda, “İnsanların zaruri ihtiyaçlarını kredi kartları üzerinden karşıladığını biliyoruz” dedi.

Prof. Dr. Emre Alkin ayrıca, “Kredi kartı harcamalarının artışının yükselen fiyatlar olduğunu idrak etmeden atılacak adımların büyük bir hata ve doğal olarak büyük bir hoşnutsuzluk yaratacağını söylemem lazım” dedi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 31 Temmuz 2023’te aldığı kararla havayolları, seyahat acenteleri ile yurt dışı konaklama harcamalarında kredi kartı taksitlendirme seçeneğini kaldırmıştı. Önceki yıllarda da çok sayıda sektöre kredi kartlarıyla yapılan taksitlendirmelere sınırlama getirilmişti.

Beyaz eşya alışverişlerinde en fazla 9 ay, elektronik eşya alımlarında 4 ay, bilgisayar ürünlerinde en fazla 12 ay ve tablet alımlarında 6 ay taksit uygulanabiliyor. Kozmetik ürünlerinde taksitlendirme seçeneği ise tamamen kaldırılmıştı.

Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Plan’da da kredi kartı kullanımının, parasal istikrarı etkilemeyecek ve tüketim talebini dengeleyecek şekilde uluslararası standartlarda yeniden düzenleneceği belirtilmişti. Karahan Perşembe günü düzenlediği toplantıda aynı zamanda kredi büyümesinde oluşabilecek aşırılıklara da izin vermeyeceklerini belirtti.

Ancak gelen son gelen veriler tüketici kredilerindeki hızlanmanın sürdüğünü gösteriyor. 2 Şubat haftasında 13 haftalık, kur etkisinden arındırılmış ve yıllıklandırılmış tüketici kredileri büyümesi yüzde 22 olarak kaydedildi.

Bloomberg HT’nin haberine göre böylece 1 Eylül haftasından bu yana tüketici kredilerindeki en hızlı büyüme kaydedildi. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 3,4 artışla 1 trilyon 247 milyar TL’ye yükseldi.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın ‘Enflasyon Raporu’: Enflasyonla Mücadele Buraya Kadarmış

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan’ın açıkladığı 2024 yılının ilk enflasyon raporunu değerlendiren ekonomist Tunç Şatıroğlu, “Enflasyonla mücadele buraya kadarmış. Negatif reel faize devam” diyerek tepki gösterdi.

Ekonomist Uğur Gürses, MB’nin enflasyon tahminini değiştirmediğini anımsatarak “Beklentileri çıpalamanın daha önemli olduğunu düşündükleri açık. İleride tahminlerin birkaç puan sapması göze alınmış” dedi.

Öte yandan Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay yüzde 36’lık hedefin değiştirilmemesinin nedenini şu şekilde açıkladı:

“İddialı ama erişilebilir bir hedef, enflasyon beklentilerini aşağı indirmekte ve düzeltmekte iddiasız ve rahat ulaşılabilir bir hedeften çok daha iyidir. Dolayısı ile yaptığımız şeyin doğruluğuna fena halde inanıyoruz.”

Ekonomistler, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) yeni başkanı Fatih Karahan’ın açıkladığı 2024 yılının ilk enflasyon raporunu değerlendirdi.

Tunç Şatıroğlu: “Ek bir faiz artışı gerektiğini şu an değerlendirmiyoruz.” Enflasyonla mücadele buraya kadarmış. Negatif reel faize devam.

Prof. Dr. Veysel Ulusoy: Doğru ölçülüp, yanlış sunulan enflasyonun raporu mu olur! TÜİK binasındaki 8. Kat denetime açılmadan, merkez bankası raporunun bir ekonomik anlamı yoktur.

Özgür Demirtaş: Merkez Bankasının olması gerekenden ERKEN faiz indirmesi bir çuval inciri berbat eder. Yapmamalarını diliyorum.

Hakan Kara: Merkez Bankasının bugün verdiği temel mesaj: Enflasyon eğilimi tahmin ettiğimizden daha iyi gidiyor. Faizi %45’te tutarak yıl sonu enflasyon hedefine ulaşacağımızı düşünüyoruz. Umarım haklı çıkarlar.

Uğur Gürses: Başkan Fatih Karahan’ın Enflasyon Raporu sunumu, içerik sıralaması ve bağlamı anlamında oldukça iyi.

Öte yandan Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay yüzde 36’lık hedefin değiştirilmemesinin nedenini şu şekilde açıkladı:

“Süreç doğru anlaşılmadığında yüzde 36’lık enflasyon tahmininin yukarı yönlü neden revize edilmediği gibi soruları geliyor. Bizim şu an içinde çalıştığımız sistemde, ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti mevduat faizi bağı kopmuş, politika faizi enflasyon bağı kopmuş, faiz kur bağı kopmuş durumdaydı.

Biz yedi aydır tekrar ihdas ediyoruz. Bu bağlar tekrar ihdas edilecek. Veriler birikecek. Alan verileri kullanacaksınız, modelleme yapacaksınız. Oradan sonra da 36’dan 38’e çıkma ihtiyacı duyacaksınız. Modelleme bilen arkadaşlar beni çok iyi anlayacaktır ki bu çok zor ve hatta imkânsıza yakın.

36 hedefini değiştirmekten ziyade o hedefe bizi sürekli yakınsatacak olan önlemleri devreye sokmak çok daha anlamlı. Öbür türlü yaptığınız işe olmayan bir önem atfediyor olursunuz. Bu normalleşme süreci aslında biriken veri ile bağların yeniden kurulması ile modellemede çalışan arkadaşlara uygun ortam sağlayacak. Daha o noktada bile değiliz.

36 hedefi iddialı; ama iddiasız hedef koyan merkez bankası bence oksimorondur. İddialı ama erişilebilir bir hedef, enflasyon beklentilerini aşağı indirmekte ve düzeltmekte iddiasız ve rahat ulaşılabilir bir hedeften çok daha iyidir. Dolayısı ile yaptığımız şeyin doğruluğuna fena halde inanıyoruz.”

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri 6 Haftada 10 Milyar Dolar Eridi

Merkez Bankası (TCMB) brüt döviz rezervleri 1 milyar 717 milyon dolar azalışla 135 milyar 444 milyon dolara geriledi. Brüt rezervlerdeki gerileme altı haftada 10 milyar doları buldu.

Haber Merkezi / Öte yandan Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları 76,1 milyar düşerek 2 trilyon 38 milyar lira oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2 şubat ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini açıkladı.

Açıklanan verilere göre; Merkez Bankası’nın (TCMB), toplam rezervleri, 1 milyar 717 milyon dolar azalışla 137 milyar 161 milyon dolardan 135 milyar 444 milyon dolara geriledi.

Aynı dönemde bankanın brüt döviz rezervleri 2 milyar 616 milyon dolar azalışla 86 milyar 538 milyon dolara geriledi.

Bu dönemde altın rezervleri ise 898 milyon dolar artışla 48 milyar 7 milyon dolardan 48 milyar 905 milyon dolara yükseldi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 2 şubat ile biten haftaya ilişkin bankacılık sektörü verilerini açıkladı.

Buna göre; Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları 76,1 milyar düşerek 2,38 trilyon TL oldu.

Krediler ise 11 trilyon 837,5 milyar TL’den 11 trilyon 941,1 milyar TL’ye yükselirken, mevduat 15 trilyon 101,3 milyar TL’den 14 trilyon 871,1 milyar TL’ye geriledi.

Tüketici kredileri 1 trilyon 526,9 milyar TL’den 1 trilyon 533,2 milyar TL’ye, bireysel kredi kartları 1 trilyon 206,9 milyar TL’den 1 trilyon 247,4 milyar TL’ye çıktı.

Paylaşın

Merkez Bankası Tek Haneli Enflasyon İçin Tarih Verdi: 2026

Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı’nda konuşan Merkez Bankası (TCMB) Fatih Karahan, “2024, 2025 ve 2026 yıl sonu enflasyon tahminleri bir önceki rapordaki haliyle korunmuştur. 2024 yıl sonu tahmini yüzde 36, 2025 yıl sonu tahmini ise yüzde 14 olarak kalmıştır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Tahmin aralıklarının alt ve üst noktaları da 2024 yılı için yüzde 30 ve 42, 2025 yılı için ise yüzde 7 ve 21’e tekabül etmektedir. Enflasyonun 2026 yılını tek haneli seviyelere gerileyerek yüzde 9 ile tamamlaması, orta vadede ise yüzde 5 hedefinde istikrar kazanması öngörülmektedir. Amacımız enflasyonu hedeflediğimiz patikada düşürmektir.”

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, enflasyon raporu bilgilendirme toplantısında konuştu. Karahan’ın konuşması şöyle:

“Merkez Bankası’nın görevi fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Bu amaçla, bildiğiniz gibi, 2023 yılı haziran ayında parasal sıkılaştırma sürecini başlattık.

Bu süreçte, politika faizini yüzde 8,5’den yüzde 45’e yükselttik. Miktarsal sıkılaştırma ve seçici kredi adımlarıyla parasal sıkılaştırmayı destekledik. Makroihtiyati çerçevede de sadeleştirme sürecini başlatarak piyasa mekanizmasının işlevselliğini artırdık. Türk lirası mevduata geçişi teşvik ettik ve Türk lirası varlıklara olan talebi güçlendirdik.

Bu politikaların sonucu olarak, bir önceki Rapor döneminden bu yana, hem reel hem de finansal göstergeler para politikamızın doğru yolda ilerlediğini teyit etmektedir. Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyelere gerileyene kadar, gereken parasal sıkılığı korumakta kararlıyız.

Enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını yakından takip ediyoruz. Enflasyon görünümünde herhangi bir bozulmaya kesinlikle izin vermeyeceğiz.

Uyguladığımız politikalar etkisini göstermeye başlamakla beraber, kalıcı fiyat istikrarına ulaşana kadar, politika duruşumuzu sürdürerek enflasyonu tahmin ettiğimiz patikada düşürecek ve orta vadede ekonomimizi kalıcı fiyat istikrarına ulaştıracağız.

Küresel çapta sıkı para politikaları ve kısıtlayıcı finansal koşulların büyümeyi baskılayıcı etkisi, geçtiğimiz yılın ortasından itibaren belirginleşmiştir. İhracatımızla ağırlıklandırılmış küresel büyüme, kademeli gerilemesini takiben son çeyrekte önceki Rapor dönemine kıyasla yatay seyretmiştir.

Küresel büyüme görünümü ve kompozisyonu, jeopolitik riskler, finansal koşullar ve arz yönlü faktörler emtia fiyatları üzerinde belirleyici olmaktadır. Önceki rapor döneminden bu yana enerji hariç emtia fiyatları sınırlı gerilemesini sürdürmüştür. Bu dönemde, doğal gaz fiyatları başta olmak üzere enerji emtia fiyatları düşmüştür.

Petrol fiyatları önceki rapor döneminden bu yana belirgin şekilde gerilerken, kısa vadede yüksek oynaklık sergilemeyi sürdürmektedir. Bu görünüm altında, küresel enflasyondaki düşüş eğilimi yılın son çeyreğinde, enerji fiyatlarının da katkısıyla, hızlanmıştır.

Birçok ekonomide çekirdek enflasyon da son aylarda gerilemektedir. Bununla birlikte enflasyon, küresel düzeyde, hedeflerin üzerinde seyretmektedir. Riskler devam etmekle birlikte, enflasyonun yıl içinde gerilemeyi sürdürmesi beklenmektedir.

“Faiz indirimlerinin zamanlaması ve hızı önem kazanmıştır”

Bu enflasyon görünümü altında, gelişmiş ülke merkez bankaları, politika faizlerinin mevcut seviyesini, enflasyon hedefleri için yeterli gördüklerini belirtmektedir. Önümüzdeki dönemde, faiz indirimlerinin zamanlaması ve hızı önem kazanmıştır.

Gelişmekte olan ülkelerin bir kısmında ise, enflasyon görünümündeki iyileşmeyle birlikte faiz indirim süreçleri devam etmektedir. Önceki Rapor dönemine kıyasla, gelişmiş ülke merkez bankalarının politika faizlerini daha erken indireceğine yönelik piyasa beklentileri artmıştır.

Diğer taraftan, enflasyonist riskler dikkate alındığında, merkez bankalarının indirim süreçlerini kademeli bir şekilde sürdürecekleri ve küresel ölçekte parasal sıkılığın korunacağı değerlendirilmektedir.

2023 yılının son çeyreğinde küresel risk iştahı belirgin toparlanmış ve gelişmekte olan ülke piyasalarına portföy girişleri artmıştır. Yıl başından itibaren ise, gelişmiş ülke merkez bankalarının, faiz indirimlerine daha ihtiyatla yaklaşan sözlü yönlendirmeleri sonucunda, portföy girişleri yavaşlamıştır.

Öncelikle, sıkılaştırma sürecinde, 2023 yıl sonuna kadar enflasyon ve fiyatlama davranışları üzerinde etkili olan unsurlardan bahsedeceğim. Sonrasında ise, zamana bağlı fiyat belirleme eğiliminin güçlü olduğu, dolayısıyla bu özelliği ile diğer aylardan ayrışan bir görünüm sergileyen ocak ayına, ayrı bir pencere açacağım.

Ayrıca, önümüzdeki dönemde enflasyon üzerinde etkili olacak faktörler hakkındaki değerlendirmelerimizi aktaracağım. 2023 yılı son çeyreğinde enflasyon, önceki rapor tahminleriyle tutarlı seyrederek, yıl sonunda yüzde 64,8 seviyesinde gerçekleşmiştir.

Hatırlayacak olursak, üçüncü çeyrekte petrol fiyatları, vergiler, döviz kuru, akaryakıt fiyatları, asgari ücret artışı gibi birden fazla şok bir arada gerçekleşmişti. Tarihsel eğilimlere kıyasla yüksek oranda olan bu şokların kısa bir süre zarfında ve bir arada gerçekleşmesi, beklenti ve fiyatlama davranışlarında ilave bozulmaya yol açmıştı. Söz konusu şokların enflasyona yansıması üçüncü çeyrekte büyük ölçüde tamamlanmıştı.

Son çeyrekte ise, parasal sıkılaştırmanın etkileriyle, fiyatlama davranışlarında ve enflasyonun ana eğiliminde gerçekleşen iyileşmeye bağlı olarak, enflasyon 3,3 puan ile sınırlı oranda artmıştır. Bu artışın önemli bir kısmı olan 2,4 puanı da doğal gazda 25m3 bedelsiz kullanım sınırının aşılmasından kaynaklanmıştır.

Bu dönemde, enflasyon üzerinde, bir önceki çeyrekte akaryakıt fiyatlarındaki artışın dolaylı etkileri sürerken, parasal sıkılaştırmayla birlikte talep koşulları enflasyonu 1 puan civarında aşağı çekmiştir.

Yüksek ve oynak seyreden enflasyon, emtia fiyatlarının 2022 yılı sonrasında düşüşe geçmesinin ardından, 2023 yılında giderek daha fazla talep kaynaklı hale gelmiştir. Ancak, sıkılaştırma adımlarımızla, talepte dengelenme süreci başlamıştır.

Perakende satış hacminin büyümesi, 2023 yılının ikinci yarısında belirgin şekilde yavaşlamış, kasım itibarıyla çeyreklik bazda negatife dönmüştür. Politikalarımız, talepteki aşırılığın giderilmesinde başarılı olmakla birlikte, perakende satışların mevcut seviyesinin halen dirençli olduğunu değerlendiriyoruz.

Yurt içi talebin dezenflasyon sürecini sürükleyici yönde hareket etmesini sağlamak için parasal duruşumuzu korumakta kararlıyız. Talepteki aşırılık, 2023 yılının ilk yarısında artan ithalat yoluyla, dış ticaret dengesine de olumsuz yansımıştı.

İç talepteki dengelenmeyi takiben, son dönemde ithalat eğilimi zayıflamıştır. Nitekim, 2023 yılının ilk yarısında bir önceki yarıya kıyasla yüzde 8,5 artan altın ithalatı, yılın ikinci yarısında yüzde 18,6 azalmıştır. Benzer şekilde, tüketim malları ithalatında artış eğilimi, aynı dönemde belirgin zayıflamıştır. Mücevher hariç dayanıklı tüketim malı ithalatı da gerilemiştir. İlave olarak, otomobil ithalatının artışı da bu dönemde hız kesmiştir.

Ocak ayına ilişkin geçici veriler, hem toplam hem de altın ve enerji hariç bakıldığında, dış ticaret dengesindeki iyileşme eğiliminin devamına işaret etmiştir. 2023 yılı ilk çeyreğinde altın ve tüketim malları ithalatındaki artış, cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 5,7 seviyesine ulaşmasına neden olmuştu.

2023 yıl sonu itibarıyla ise, cari açığın, milli gelire oranla, yüzde 4 civarına gerilediğini tahmin ediyoruz. Bu dönemlerde, talebin zayıflamasıyla ve beklentilerin iyileşmesiyle birlikte, cari dengede düzelme gerçekleşmiştir. Mevcut parasal sıkılaştırma süreci de öncekilere benzer şekilde, başta altın ve dayanıklı tüketim malı olmak üzere, ithalat kanalıyla cari dengeye katkıda bulunmaya başlamıştır.

2024 yılında, parasal aktarımın gecikmeli etkilerinin devreye girmesiyle, yurt içi talepte dengelenme ile birlikte, cari dengede iyileşme sürecinin devamını öngörüyoruz. Finansal koşullardaki sıkılaşma ve iç talepteki dengelenmenin mal ve hizmet gruplarında fiyatlama davranışlarına olumlu yönde yansımaları olmuştur.

Finansal koşullardan görece daha hızlı etkilenen dayanıklı tüketim malları sektöründe, özellikle otomobil, beyaz eşya, mobilya ve ev aletlerinde fiyat artışları yavaşlamıştır. Dayanıklı mal enflasyonu üç aylık ortalamalara göre, 2023 yılının ağustos ayındaki yüzde 9 seviyesinden aralık ayı itibarıyla yüzde 1,3’e gerilemiştir.

Bu görünümde, özellikle otomotiv ve beyaz eşyada talebi yeniden canlandırmak amacıyla yapılan fiyat indirimleri etkili olmuştur. Hizmet enflasyonu eğiliminde de son çeyrekte yavaşlama kaydedilmekle birlikte, katılık sürmektedir. Parasal sıkılaştırma, kısa vadede, mal enflasyonu üzerinde daha etkilidir.

Hizmet enflasyonu ise, düzenlemeye tabii yönetilen kalemler ile eğitim ve sağlık hizmetleri ve kira gibi geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi güçlü kalemler sebebiyle önemli bir atalet sergilemektedir. Bu kalemler, şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olmaktadır.

Ücret/fiyat güncellemeleri ve sözleşme yenilemelerinde önemli bir ay olan ocakta, hizmet fiyatlarında yüksek oranlı artışlar gözlenmiştir. Hizmet enflasyonundaki katılığın önemli bir bileşeni ise kiralardır. Bu bağlamda, konut piyasası önem arz etmekte olup, buradaki gelişmeler öncü gösterge olarak yakından takip edilmektedir.

“Gayrimenkul talebi, konut fiyatlarında yüksek oranlı artışlara sebep oldu”

Hizmet enflasyonunun yavaşlamasında, kiralar üzerindeki baskının azalması ve enflasyon beklentilerinin çıpalanması önemli rol oynayacaktır. Konut piyasasına bakıldığında, 2022 yılı sonrasında enflasyondan korunma davranışıyla artan gayrimenkul talebi, konut fiyatlarında yüksek oranlı artışlara sebep olmuştur. Bu durum, kiralara da gecikmeli ve güçlü bir şekilde yansımaktadır.

Sıkılaştırma sonrası dönemde ise, büyük kentlerde konut fiyatlarındaki artış hızı belirgin şekilde yavaşlamıştır. Parasal sıkılaştırmanın finansal koşullara ve beklentilere olan yansımasıyla, konut fiyat enflasyonu yıllık bazda düşüş göstermiştir.

Konut fiyat artışındaki yavaşlamanın sürmesi, kira ve dolayısıyla hizmet enflasyonu kanalıyla, 2024 yılında dezenflasyon sürecine katkı sağlayacaktır. Hizmet grubunda ataletin azalmasında, beklentilerin çıpalanması da kritik olacaktır.

Piyasa katılımcıları anketinde 12 ay sonrası enflasyon beklentisi, ekim ayından sonra 6 puan gerileyerek ocak ayında yüzde 39 olmuştur. Beklentilerin dağılımında da merkezi eğilim etrafındaki uzlaşı artmaktadır. Anket mikro verileri, firma ve tüketicilerin enflasyon beklentilerinin, seviyesi yüksek olmakla birlikte, son dönemde düşüş kaydettiğini göstermektedir.

Beklentilerdeki bu eğilimin devam etmesi ve beklentilerin tahmin aralığına yakınsaması para politikası duruşu açısından önemli bir ölçüttür. Tüketici enflasyonu, dördüncü çeyrek boyunca tahmin aralığının orta noktasına yakın hareket etmiş ve 2023 yılını yüzde 64,8 ile yıl sonu tahminiyle uyumlu tamamlamıştır. Ocak ayında da, tahmin aralığının orta noktasına yakın seyir korunmuştur.

Nitekim ücret, yönetilen/yönlendirilen fiyat ayarlamaları ve geriye doğru endeksleme davranışının etkisiyle, hizmet grubunda aylık enflasyon tahminimizin bir miktar üzerinde gelerek, belirgin yükselmiştir. Bu görünümde, asgari ücret artışının öngörülerimizin üzerinde gerçekleşmesinin de etkisi hissedilmiştir.

Fiyatlama davranışlarının iyileşme göstermesi, aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüşe yol açmıştır. Dışlama, istatistiksel ve model bazlı göstergelerimizin ortalaması, aylık enflasyonun ana eğiliminin, son çeyrek boyunca belirgin şekilde yavaşladığına işaret etmektedir.

Üç aylık ortalamalar, aralık ayında yaklaşık yüzde 2,9’a gerilemiş, ocak ayında ise geçici etkilerle yüzde 3,9’a yükselmiştir. Tabloda da görüleceği üzere, önceki rapordan bu yana göstergeler, tahmin ettiğimizden daha hızlı gerilemiş bir ana eğilime işaret etmektedir. Bu durum, parasal sıkılaştırmanın fiyatlama davranışlarını öngördüğümüzden daha güçlü etkilediğini ima etmektedir.

Son PPK karar metninde vurguladığımız gibi, enflasyonun ana eğiliminde hedeflediğimiz patikayla uyumlu, belirgin bir iyileşme görmeyi, para politikasının seyri açısından önemli buluyoruz. Ocak ayındaki yükseliş sonrasında, enflasyonun ana eğiliminin zayıflayacağını değerlendiriyoruz.

Bununla birlikte, ana eğilim üzerinde riskler de söz konusudur. Özellikle, ücret ayarlamalarının talep üzerindeki yansımalarını yakından takip ediyor olacağız.

Bildiğiniz gibi politika faizimizi, parasal sıkılaştırma sürecinde yüzde 8,5’ten yüzde 45 seviyesine çıkardık. Bu süreçte, kademeli ve bütünsel bir yaklaşımla, parasal sıkılaştırmayı destekleyici uygulamaları da devreye aldık.

Bu kapsamda, bankacılık sistemindeki fazla likiditeyi miktarsal sıkılaştırma ile sterilize ediyoruz. Ayrıca, iç talepteki dengelenmeyi desteklemek amacıyla, seçici kredi sıkılaştırmasını uyguladık. Tüm bunların yanında, piyasa mekanizmasının işlevselliğini yeniden tesis etmek amacıyla, makroihtiyati politika çerçevesini sadeleştirdik ve TL mevduat payının artırılmasını destekledik.

Makroihtiyati çerçeveyi, KKM’ye geçişi teşvik eden ve kredi kullandırımını sınırlayan menkul kıymet düzenlemelerini kaldırarak sadeleştirdik. Böylece, tahvil ve kredi piyasalarının işlevselliğinin artmasını, getiri eğrisinin normalleşmesini ve parasal aktarımın güçlenmesini sağladık.

Diğer taraftan, KKM’nin azalmasına ve Türk lirası mevduatın payının artmasına yönelik uygulamalara devam edilmektedir. Tüm bunlara ek olarak, parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla, 2023 temmuz ayından itibaren zorunlu karşılık düzenlemeleriyle 1 trilyon Türk lirasından fazla likidite sterilize edilmiştir.

Ayrıca, dönemsel olarak oluşan geçici likidite fazlasının sterilize edilmesi amacıyla, TL depo alım ihalelerine başlanmıştır. Bu kapsamda, 2023 yıl sonu itibarıyla 290 milyar TL olan TL depo alım ihalesi bakiyesi, Ocak ayında 603 milyar TL’ye çıktıktan sonra, 5 Şubat itibarıyla 100 milyar TL’ye gerilemiştir.

Önümüzdeki dönemde TL likiditesinin ikincil piyasa faizlerine etkileri yakından takip edilecek Türk lirası likidite fazlasının zorunlu karşılıklarla sterilize edilmesi ve sonrasında zorunlu karşılık kaynaklı fonlama maliyetinde meydana gelen artış, TL mevduat faizlerinde aşağı yönlü baskı oluşturmuştur.

Bu kapsamda, TL zorunlu karşılıklara, KKM’nin TL mevduata geçişine yönelik hedeflere bağlı olarak faiz uygulanmasına karar verilmiştir. Alınan bu kararla, TL mevduatın payının artırılması ve KKM’den TL mevduata geçişin desteklenmesi ile parasal aktarımın güçlendirilmesi hedeflenmektedir.

Politika faizinin ocak ayıda ulaştığı seviye ve parasal aktarımı güçlendirmek için atmakta olduğumuz destekleyici adımlarla birlikte, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaştığımızı değerlendiriyoruz.

Bu noktada belirtmek isterim ki, politika faizinin mevcut seviyesi gerektiği müddetçe sürdürülecektir. Bu süreçte iki ana koşul gözetilecektir: Bunlardan ilki, aylık enflasyonun ana eğiliminin belirgin bir düşüş göstermesidir. Bu kapsamda, ana eğilim, iç talep, ithalat ve finansal koşullara ilişkin göstergeleri yakından izleyeceğiz.

İkincisi ise, enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsamasıdır. Bu çerçevede, geniş kapsamlı enflasyon beklentisi göstergeleri takip edilecektir. Öte yandan, enflasyon görünümünde belirgin bir bozulma öngörülmesi halinde, parasal sıkılık gözden geçirilecektir. Bu süreçte;

Enflasyon beklentileri, fiyat belirme davranışları, kamu harcama ve vergi politikası, ücretler, özel tüketim, gibi unsurların enflasyon görünümünde tahminimizden belirgin bir sapmaya yol açacağının anlaşılması durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.

Parasal sıkılaştırma sürecinde, kredi ve mevduat faiz oranları da yükselmiş, finansal koşulların sıkılaşması sağlanmıştır. Ticari kredi ile mevduat faiz oranları arasındaki geniş negatif fark ortadan kalkarak normalleşmiştir.

Bu süreçte, kredi faizleri hızla yükselirken mevduat faizlerindeki artış daha kademeli gerçekleşmiştir. Ocak ayında ise, TL mevduat faizlerinde sınırlı bir gerileme gözlenmiştir. Öte yandan, öncü veriler, son düzenlememizle birlikte TL mevduat faizlerinin yeniden artmaya başladığına işaret etmektedir.

Bireysel kredilere bakıldığında, parasal sıkılaştırmanın etkileri belirgindir. Nitekim, 2023 yılının ilk yarısında oldukça güçlü seyreden bireysel kredi büyümesi, takip eden sıkılaştırma döneminde zayıflamıştır. Diğer yandan, aralık ayında özellikle bireysel kredi kartı bakiyesinde bir ivmelenme görülmüştür. Bunda, dönemsel kampanyaların ve beklenen ücret artışlarının tüketimi öne çekmesi etkili olmuştur.

Tüketici kredilerinin, iç talepteki dengelenmeyi tesis edecek bir hızda normalleşmesini sağlamak, parasal aktarımımız için kritik önemdedir. Bu çerçevede, kredi büyümesinde oluşabilecek aşırılıklara izin vermeyeceğiz.

Ticari kredilerde ise istediğimiz sıkılık düzeyinde dengeli bir ilerleyiş söz konusudur. Reel sektöre sürdürülebilir oranlarda sağlıklı bir kredi akışı sağlanmaya devam ederken, özel bankaların da ticari kredi tarafında, toplam aktif büyüklükleriyle uyumlu olarak daha etkin rol oynadığını görüyoruz.

Mevduat tarafında, parasal sıkılaştırma ile, ağustos sonundan itibaren Türk lirası vadeli mevduata güçlü bir geçiş gerçekleşmiştir. Son 5 ayda, TürkLirası mevduat 2,4 trilyon TL artmış, Kur Korumalı Mevduat 910 milyar TL azalmış, yabancı para mevduat, 1,3 milyar dolar, parite ve fiyat etkisinden arındırılmış olarak ise 3,6 milyar dolar azalmıştır.

Böylece, Türk lirası mevduat payı yüzde 30’lu seviyelerden yüzde 43’e yükselirken, Kur Korumalı Mevduatın payı yüzde 16’ya gerilemiştir. Bununla birlikte, ocak ayında Türk lirası mevduat payındaki artışın yavaşladığını gözlemledik. Son yaptığımız düzenlemenin TL mevduat payının artışını destekleyeceğini öngörüyoruz.

Mevduat faizleri ve TL mevduat payı, politika çerçevemizin önemli bir bileşeni olmaya devam edecektir. Parasal sıkılaştırma ve sadeleştirme adımlarımız, tahvil piyasasına da olumlu yansımış, getiri eğrisini parasal duruşla uyumlu hale getirmiştir.

Bu kapsamda, getiri eğrisinde normalleşme gözlenmektedir. Bu süreçle birlikte, negatif eğimin belirginleşmesi de dikkat çekicidir. Parasal sıkılaşma adımlarımız ile birlikte uluslararası rezervlerimizdeki artış, bölgemizde artan jeopolitik risklere karşın, piyasa bazlı risk göstergelerinde belirgin iyileşmeyi beraberinde getirmiştir.

Mayıs ayında 700 baz puanın üzerine çıkan 5 yıllık CDS primi, 300 puanın altına gerilerken, son haftalarda gelişen ülke piyasalarında yaşanan oynaklığa karşın, bu hafta itibarıyla 325 baz puan seviyelerinde işlem görmektedir.

Bu gelişmeler çerçevesinde, sermaye girişlerinde güçlü bir artış gözlenmiştir. 2023 Ocak-Mayıs ayları arasında aylık bazda ortalama 800 milyon dolar sermaye çıkışı gözlenirken, yılın ikinci yarısında ise toplam 12,6 milyar dolar sermaye girişi olmuştur.

Bu dönemde, haziran-ekim arasında aylık ortalama girişler, 600 milyon ABD dolarına çıkmış, Kasım ve aralık aylarında ise girişler ivmelenerek, ortalama 4,5 milyar doların üzerine yükselmiştir. Sermaye akımları, ocak ayıyla birlikte ivme kaybetse de pozitif düzeyde kalmayı sürdürmüştür.

Sermaye hareketlerinde görülen olumlu gidişatın da katkısıyla, uluslararası rezervlerimizde önemli bir ilerleme kaydedilmiştir. 2023 yılı mayıs ayında 98 milyar dolara gerileyen rezervler yıl sonunda 40 milyar doların üzerinde artarak 140 milyar dolar seviyesine ulaştıktan sonra, 2024 ocak ayında bir miktar gerilemiştir.

Aynı dönemde, net rezervlerde de 35 milyar dolar civarında güçlü bir artış gerçekleşmiştir. Piyasa koşullarını yakından takip etmeye ve rezervlerimizi güçlendirmeye devam edeceğiz. Orta vadeli tahminler oluşturulurken, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar, ara hedeflerimize bağlılığımızı yansıtacak şekilde, para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği bir görünüm esas alınmıştır.

Bu çerçevede, 2024, 2025 ve 2026 yıl sonu enflasyon tahminleri bir önceki rapordaki haliyle korunmuştur. 2024 yıl sonu tahmini yüzde 36, 2025 yıl sonu tahmini ise yüzde 14 olarak tahmin edilmektedir. Tahmin aralıklarının alt ve üst noktaları da 2024 yılı için yüzde 30 ve 42, 2025 yılı için ise yüzde 7 ve 21’e tekabül etmektedir.

Enflasyonun 2026 yılını tek haneli seviyelere gerileyerek yüzde 9 ile tamamlaması, orta vadede ise yüzde 5 hedefinde istikrar kazanması öngörülmektedir. 2024 yılı tahminimizi korumamızda, bir dizi faktörün birbirini dengelemesi etkili olmuştur.

Ücret ayarlamaları ve kamu harcamaları nedeniyle, 2024 yılı birinci çeyreğinde önceki Rapora göre çıktı açığının daha yukarıda olacağını tahmin ediyoruz. Sıkı para politikası ve maliye politikasının eşgüdümünün katkısıyla, iç talepteki dengelenme sürecinin devam edeceğini de değerlendiriyoruz.

Bu görünüm altında, çıktı açığı tahmini güncellememiz 2024 yılı enflasyon tahminimizi 0,4 puan artırıcı yönde etkilemiştir. Buna ek olarak, birim işgücü maliyetinin, öngörülenin üzerinde gelen ücret artışları nedeniyle yükselmesi, tahminimizi 1,5 puan yukarı yönlü etkilemiştir.

Gıda fiyatları ve Türk lirası cinsi ithalat fiyatlarından gelen güncellemelerin toplam etkisi ise 1,4 puandır. Söz konusu yukarı yönlü etkilere karşın, enflasyonun ana eğilimindeki iyileşme tahminleri aşağı yönlü etkilemiştir. Öncelikle, parasal sıkılığın fiyatlama davranışlarına yansıması, öngördüğümüzden daha güçlü olmuştur.

Buna ilaveten, politika duruşumuzun ara hedefimiz doğrultusunda, bir önceki raporda öngörülenden daha uzun süre korunacak olması da ana eğilime olumlu yansıyacaktır. Bu unsurların etkisi, tahminlerimizi 3,2 puan düşürücü yönde olmuştur. Konuşmamı, enflasyon ve para politikamıza ilişkin değerlendirmelerimizle sonlandırmak istiyorum.

Yılın ilk yarısında, mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyonun ortalama olarak yüzde 4’ün altında, ocak hariç ise yüzde 3 civarında seyredeceğini öngörüyoruz. Enflasyonun tepe noktasına ulaşacağı mayıs sonuna kadar, ocak ayında olduğu gibi bazı geçici etkiler görülecektir.

Mayıs sonrasında, yıllık manşet enflasyonda hızlı bir düşüş göreceğimiz, dezenflasyon dönemine gireceğiz. Bu dönemde olumlu yöndeki baz etkileri ve daha önemlisi enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün devamı etkili olacaktır. Bu süreçte, iç talepteki dengelenmenin devamı, ücret güncellemelerinin tamamlanmış olması ve manşet enflasyondaki düşüşün beklentilerde oluşturacağı ilave iyileşme önemli rol oynayacaktır.

“Gerileme süreci 2025 yılında da devam edecektir”

Böylelikle, mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyonun önce yüzde 2,5’in altına, yılın son çeyreğinde ise yüzde 1,5 civarına gerileyeceğini öngörüyoruz. Hizmetlerdeki katılığın da bu süreç içerisinde çözülmesi ve parasal duruşun hedeflerle uyumlu şekilde yönetilmeye devam edilmesiyle birlikte, enflasyonun ana eğiliminde tarihsel ortalamalara gerileme süreci 2025 yılında da devam edecektir.

Görevimiz ve amacımız, enflasyonu hedeflediğimiz patikada düşürmektir. İç talepte dengelenme sürecini, kredilerdeki normalleşmeyi, Türk lirasına geçişi ve bunlarla birlikte, fiyatlama davranışlarında iyileşmeyi parasal aktarım mekanizması içinde bir bütün olarak değerlendiriyoruz.

Güçlü parasal sıkılaştırmamızla birlikte, bir önceki Enflasyon Raporu’na kıyasla enflasyonun ana eğilimi, kredi büyümesi, altın ve tüketim malı ithalatı büyümesi, öngörülerimizle uyumlu ve belirgin şekilde gerilemiştir.

Türk lirası mevduata geçiş süreci de tasarladığımız biçimde gerçekleşmektedir. Mevcut sıkılık düzeyi ve elimizdeki araçlar, bahsettiğimiz bu gelişmelerin öngördüğümüz şekilde devamını sağlayabilecek güçtedir. Bu çerçevede, politika faizinin mevcut seviyesini, enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdüreceğiz.

Mevduat faizi ve kredi arzı tarafında, parasal aktarımı zayıflatan oynaklıklara izin vermeyeceğiz. Bu çerçevede, likidite sterilizasyonuna ön alıcı bir anlayışla ve güçlü şekilde devam edeceğiz. Enflasyon görünümü üzerinde belirgin bir bozulma öngörülmesi durumunda ise, parasal sıkılık gözden geçirilecektir.”

Paylaşın

Türkiye, AK Parti Döneminde Faize 563 Milyar Dolar Ödedi

2002’de 34,3 milyar Amerikan doları olan faiz gideri 2008’de 40 milyar dolara yükseldi. 2017’de ise en düşük sayıya ulaşıldı. Bu sene faiz ödemesi 15,6 milyar dolara kadar düştü.

2021’de 21,3 milyar dolar olan faiz gideri 2022’de 18,9 milyar dolara düştü. 2023 yılında ise faiz harcamaları 28,4 milyar dolara kadar çıktı. Üstelik 2023 yılında dolar kuru cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra hızla yükseldi.

2023 yılındaki faiz gideri 2011 yılından bu yana görülen en yüksek değer oldu.

Türkiye 2003-2023 arasında faize 563 milyar dolar ödedi. 2023’te 28,4 milyar dolara ulaşan faiz ödemesi 2011 yılından bu yana yıllık en yüksek değer oldu.

2023’te iktidarın topladığı 100 lira verginin 15 lirası faize gitti. 2024 yılında toplanacak vergilerin de en az 17 lirası faize gidecek. Hedeflerden şaşılırsa bu oran daha da artabilir.

Türkiye 2023 yılında 28,4 milyar dolar faiz ödedi. Bu 2011 yılından bu yana dolar bazında bir yılda faize ödenen en yüksek miktar oldu. TBMM’de kabul edilen bütçeye göre hükümet 2024 yılında 11 trilyon 89 milyar lira harcama yapacak.

Bunun 1 trilyon 254 milyarı faiz harcamasına gidecek. Yani bütçeden harcanacak her 100 liranın 11,3 lirası faize gidecek.

İktidar 2024 yılında 8 trilyon 437 milyar lira gelir elde etmeyi planlıyor. Bunun 7 trilyon 408 milyar lirası vergilerden toplanacak. Bu durumda toplanan vergilerin yüzde 16,9’u faiz harcamalarına gidecek. Bu hükümetin 2023 yılı hesabına dayanıyor. Bütçe hedeflerinin şaşması durumunda vergi giderleri artabilir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası verilerine göre 2002’de 34,3 milyar Amerikan doları olan faiz gideri 2008’de 40 milyar dolara yükseldi. 2017’de ise en düşük sayıya ulaşıldı. Bu sene faiz ödemesi 15,6 milyar dolara kadar düştü.

2021’de 21,3 milyar dolar olan faiz gideri 2022’de 18,9 milyar dolara düştü. 2023 yılında ise faiz harcamaları 28,4 milyar dolara kadar çıktı. Üstelik 2023 yılında dolar kuru cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra hızla yükseldi. 2023 yılındaki faiz gideri 2011 yılından bu yana görülen en yüksek değer oldu.

Verginin ne kadarı faize gidiyor?

Peki, toplanan verginin ne kadarı faize gitti? 2000 yılında toplanan 100 lira verginin 77 lirası faize giderken bu oran 2001’de yüzde 103’ü aştı. Bu de demek? Toplanan vergi faiz giderini karşılamaya yetmedi. 2002’de 87’ye düşen oran AK Parti’nin ilk yılında 2003’te yüzde 70’e geriledi.

Kademeli şekilde düşen faiz giderinin toplanan vergiye oranı 2016 ve 2017 yılında yüzde 11’e kadar düştü. Bu oran 2021’de yüzde 15,5 olurken 2022’de yüzde 13,2’ye geriledi. Bu miktara Kur Korumalı Mevduat (KKM) giderleri dahil değil. 2023’te ise toplanan 100 lira verginin 15 lirası faize gitti.

2017 yılında yüzde 8,4’e kadar düşen oran 2022 yılında yüzde 10,6 oldu. Bu oran 2023’te yüzde 10,2 gerçekleşti. 2003-2023 yıllarını kapsayan son 21 yılda Türkiye faize 563 milyar dolar ödedi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

İhtiyaç Kredisi Faizleri Düşüşte!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), verilerine göre, ihtiyaç kredisi faizleri 26 Ocak ile biten haftada yüzde 60.73 oldu. Böylece ihtiyaç kredisi faiz oranları Ocak ayı başındaki yüzde 63.4 seviyesinden üç haftadır gerileme gösterdi ve düşüş 2.5 puanı aştı.

Taşıt kredisi faizleri de Ocak ayının ikinci haftasında yüzde 50.27 iken 26 Ocak ile biten haftada yüzde 44.08’e kadar geriledi ve neredeyse 6.2 puanlık düşüş yaşandı. Konut kredisi faizleri ise 2024’ün ilk haftasında yüzde 41.1 iken 26 Ocak itibariyle yüzde 41.21’e indi.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi, TL mevduat payının artırılması ve Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) TL mevduata geçişin desteklenmesi amacıyla belirlenen koşulları sağlayan mevduat bankalarının 1 aydan uzun vadeli TL mevduat ve KKM hesapları için tesis edilen zorunlu karşılıklarına 3 ayda bir faiz uygulanacağını duyurdu. Bu kararın ardından kredi faiz oranlarının düşmesi mevduat faizlerinin yükselmesi bekleniyordu. Bankalarda faiz oranlarına ilişkin son durum belli oldu.

Merkez Bankası verilerine göre, ihtiyaç kredisi faizleri 26 Ocak ile biten haftada yüzde 60.73 oldu. Böylece ihtiyaç kredisi faiz oranları Ocak ayı başındaki yüzde 63.4 seviyesinden üç haftadır gerileme gösterdi ve düşüş 2.5 puanı aştı. Taşıt kredisi faizleri de Ocak ayının ikinci haftasında yüzde 50.27 iken 26 Ocak ile biten haftada yüzde 44.08’e kadar geriledi ve neredeyse 6.2 puanlık düşüş yaşandı. Konut kredisi faizleri ise 2024’ün ilk haftasında yüzde 41.1 iken 26 Ocak itibariyle yüzde 41.21’e indi.

Ekonomi Gazetesi’nin aktardığı bilgiye göre, kredi büyümelerinde ivme kaybının en büyük nedeni ise kamu bankaları. Kamu bankaları Merkez Bankası’nın politika faizi artırımlarının başlamasıyla birlikte öncelikle yüzde 70’in üzerindeki tüketici kredilerinde frene bastı. Ocak başında kamu bankaları da tüketici kredilerinde küçülmesini azalttı ama son hafta yine yüzde 14.72 seviyesinde daralma gerçekleşti. Özel bankaların tüketici kredilerinde yine Ocak başındaki yüzde 47.05 seviyesinden bir gerileme yaşandı.

Türk Lirası mevduat faizleri duruldu

Geçtiğimiz yıl rekor seviyelere yükselen TL mevduat faizi oranları yeni yıl ile bir miktar geri çekilmişti. Aralık 2023’te yüzde 53’e dayanan Ocak ayı başında yüzde 51’in üzerinde seyreden 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizleri 26 Ocak itibariyle yüzde 49.61 seviyesine geriledi. Ortalama TL mevduat faizleri de yüzde 46.36 seviyelerinde bulunuyor.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Enflasyon Açıklaması: Tahminlerle Uyumlu

Ocak ayı enflasyon rakamlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Merkez Bankası (TCMB) açıklamasında, Tüketici fiyatları 2023 yılının son Enflasyon Raporu tahminiyle uyumlu bir şekilde ocak ayında yüzde 6,70 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 0,09 puanlık sınırlı bir artışla yüzde 64,86 olmuştur” ifadelerine yer verdi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Yıllık enflasyon, temel mal ve daha belirgin olarak enerjide yükselirken, diğer ana gruplarda gerilemiştir. Enerji grubu aylık enflasyonunda, otomatik maktu vergi artışının etkileri hissedilirken, sepete yansıyan doğal gaz fiyatları yükselmeye devam etmiştir. Gıda grubunda güçlü fiyat artış eğilimi işlenmemiş gıda kalemleri öncülüğünde ocak ayında sürmüştür. Ücret, yönetilen / yönlendirilen fiyat ayarlamaları ve geriye doğru endeksleme davranışının etkisiyle hizmet grubunda aylık enflasyon belirgin olarak yükselmiştir.”

Merkez Bankası (TCMB) açıklamasının devamında, “Temel mal grubu aylık enflasyonu önceki aya kıyasla yükselmiş, mevsimsel indirimlerin gerçekleştiği giyim ve ayakkabı alt grubu dışında fiyat artışları genele yayılmıştır. Ocak ayında üretici fiyatları aylık artışı maliyet gelişmeleriyle uyumlu olarak kuvvetlenirken, yıllık üretici enflasyonu yatay seyretmiştir.

Bu görünüm altında, mevsimsellikten arındırılmış verilerle aylık artış oranları B ve C göstergelerinde Enflasyon Raporu tahminleriyle uyumlu şekilde yükselirken, göstergelerin yıllık enflasyonlarında sınırlı bir düşüş gerçekleşmiştir. Ocak ayında gerçekleşen yükselişin ardından, izleyen dönemde enflasyonun ana eğiliminin zayıflayacağı değerlendirilmektedir” ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ocak ayına ilişkin aylık fiyat gelişmeleri değerlendirme raporunu yayımladı. Raporda şu ifadelere yer verildi:

Ocak ayında tüketici fiyatları yüzde 6,70 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon 0,09 puan ile sınırlı bir oranda artarak yüzde 64,86 olmuştur. Bu ayda doğal gazın aylık tüketici enflasyonuna etkisi 0,23 puan, yıllık enflasyona etkisi ise 0,35 puan olmuştur. Mevsimsellikten ve doğal gaz etkisinden arındırılmış tüketici enflasyonunda geçen aylara kıyasla artış gözlenmiştir. Bu dönemde, B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla 0,34 ve 0,16 puan azalarak yüzde 67,68 ve yüzde 70,48 olarak gerçekleşmiştir.

Hanehalkı tüketim kalıplarındaki değişimleri göz önüne alarak, TÜİK tüketim sepeti ve ağırlık yapısını her yıl başında güncellemektedir. 2024 yılında gıda ve daha belirgin olarak enerji alt gruplarının sepet içindeki ağırlıkları gerilerken, temel mal ve hizmet gruplarının ağırlıkları artmıştır. Bu doğrultuda B ve C göstergelerinin ağırlıkları sırasıyla 1,89 ve 3,35 puan yükselişle yüzde 72,82’ye ve yüzde 59,55’e ulaşmıştır.

Yıllık tüketici enflasyonuna katkılar incelendiğinde, bu dönemde enerji ve hizmet gruplarının katkıları sırasıyla 0,61 ve 0,58 puan artarken, gıda, alkol-tütün-altın ve temel mallar gruplarının katkıları sırasıyla 0,72; 0,26 ve 0,12 puan düşmüştür. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle incelendiğinde, aylık artışlar önceki aya kıyasla B ve C endekslerinde belirgin şekilde yükselmiştir. Fiyat artışları B endeksini oluşturan grupların geneline yayılırken, hizmet grubundaki artış öne çıkmıştır.

Hizmet fiyatları ocak ayında yüzde 12,14 ile önemli oranda yükseliş kaydetmiş, grup yıllık enflasyonu 0,94 puan azalışla yüzde 89,72 olmuştur. Aylık fiyat artışları grup geneline yayılırken, yıllık enflasyon kira ve ulaştırma hizmetlerinde yükselmiş, haberleşmede oldukça belirgin olmak üzere diğer alt gruplarda gerilemiştir.

Diğer hizmetlerdeki yüksek aylık artışta (yüzde 14,99) geçmiş enflasyona endeksleme ve zamana bağlı fiyatlama davranışının yaygın olduğu sağlık hizmetleri, yeniden değerlemeye bağlı kalemler, malzeme ve işgücü giderlerini de içeren bakım onarımın yanı sıra eğlence-kültür ve sigorta hizmetlerindeki yükselişlerin etkisi hissedilmiştir.

Asgari ücret ve kırmızı et başta olmak üzere gıda fiyatlarındaki gelişmelerin yansıdığı lokanta otel alt grubunda aylık artış yüzde 12,17 ile yüksek oranda gerçekleşmiştir. Kira grubunda aylık artış sözleşme yenileme sayısındaki yükseliş kaynaklı etkilerle yüzde 11,46 ile önemli ölçüde güçlenmiş, bu grupta yıllık enflasyon 3,26 puan artışla yüzde 111,84 seviyesine ulaşmıştır. Haberleşme alt grubu yüzde 2,37 oranındaki görece ılımlı artış oranı ile hizmet grubu genelinden ayrışmıştır.

Temel mal grubu yıllık enflasyonu 0,54 puanlık sınırlı bir artışla yüzde 53,35 olmuştur. Ocak ayında yıllık enflasyon diğer temel mallarda yükselirken, kalan alt gruplarda yatay seyretmiştir. Dayanıklı mal (altın hariç) fiyatları yüzde 4,80 oranında artmış, alt grup yıllık enflasyonu 0,17 puanlık düşüşle yüzde 60,53 olmuştur. Ocak ayında mobilya fiyatları yüzde 10,61 oranında yükselirken beyaz eşya ve otomobil fiyatları sırasıyla yüzde 6,53 ve yüzde 2,78 oranlarında artış kaydetmiştir.

Diğer temel mallar alt grubunda fiyatların yüzde 5,48 oranında yükselmesiyle yıllık enflasyon 2,12 puanlık artışla yüzde 52,54 olarak gerçekleşmiştir. Güçlü fiyat artışlarının alt grup geneline yayıldığı gözlenmiştir. Mevsimsel etkilerle, giyim ve ayakkabı alt grubunda fiyatlar yüzde 1,86 oranında gerilemiş, yıllık enflasyon 0,15 puanlık düşüşle yüzde 39,59 olmuştur.

Enerji fiyatları ocak ayında yüzde 6,14 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 5,70 puan artarak yüzde 32,89 seviyesinde gerçekleşmiştir. Grup aylık fiyat artışında doğal gaz tüketim gelişmeleri kaynaklı etkiler belirgin olmaya devam etmiştir. 2023 yılı ikinci yarısında oluşan Yİ-ÜFE artışının ocak ayı itibarıyla ÖTV’ye yansıtılması ve Türk lirası cinsi enerji fiyatlarındaki gelişmelerle akaryakıt ve tüp gaz fiyatları sırasıyla yüzde 7,82 ve 10,75 oranlarında artmıştır. Şebeke suyu fiyatlarındaki artış ise yüzde 4,89 olmuştur.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları ocak ayında yüzde 5,19 oranında artmış, yıllık enflasyon yüksek baz etkisiyle 2,30 puan düşerek yüzde 69,71 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada 3,88 puan, işlenmiş gıdada ise 1,72 puan gerileyerek sırasıyla yüzde 87,35 ve yüzde 56,33 olmuştur.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, bir önceki ay sebze fiyatları öncülüğünde artan taze meyve sebze fiyatlarında bu dönemde sebze kaynaklı kısmi bir düzeltme izlenmiştir. Diğer işlenmemiş gıda grubunda kırmızı et fiyatlarında yükseliş devam ederken, patates ve bakliyat diğer dikkat çeken kalemler olmuştur. Böylelikle, işlenmemiş gıda aylık enflasyonu yüzde 7,01 oranında gerçekleşmiştir. İşlenmiş gıda grubunda ise ekmek-tahıllarda fiyat artışları güçlenirken, işlenmiş et ürünleri öne çıkan diğer kalem olmuştur.

Alkollü içecekler ve tütün fiyatları yüzde 4,92 oranında yükselirken, yıllık enflasyon 9,66 puan düşüşle yüzde 61,60’a gerilemiştir Yİ-ÜFE artışı kaynaklı vergi ayarlaması fiyatları yukarıya çeken temel unsur olmuştur. Tütün ürünlerindeki vergi reformu sonucu fiyat artışı daha sınırlı bir şekilde gerçekleşmiştir. Yurt içi üretici fiyatları ocak ayında yüzde 4,14 oranında artmış, yıllık enflasyon yatay bir seyir izleyerek yüzde 44,20 olmuştur.

Ana sanayi gruplarına göre bakıldığında, enerji fiyatları ocak ayında gerilerken, diğer alt gruplarda fiyat artışları güçlenmiştir. Öte yandan, yıllık enflasyon ara malı kalemi hariç alt grupların tümünde düşüş kaydetmiştir. Aylık fiyat gelişmeleri sektörler bazında incelendiğinde fiyat artışlarının genele yayıldığı izlenirken, temel eczacılık, basım ve kayıt hizmetleri, makine ekipmanları, diğer madencilik ve kağıt ile kağıt ürünleri kalemleri ön plana çıkmıştır.”

Paylaşın

Döviz Dönüşümlü Kur Korumalı Mevduat’ta Tarih Uzatıldı

Merkez Bankası (TCMB), öviz kurlarındaki oynaklığı azaltmak için 21 Aralık 2021 tarihinde uygulamaya konulan Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına ilişkin yeni bir karar aldı. Karar Resmi Gazete’de yayınlandı.

Haber Merkezi / 31 Ocak 2024 itibarıyla bankalarda mevcut olan altın, dolar, euro, sterlin cinsi hesaplar TL’ye çevrilebilecek. Öte yandan Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) Türk Lirası (TL) mevduata geçişin desteklenmesi amacıyla TL zorunlu karşılıklara faiz uygulanacak.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesaplarına Dönüşümün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği ile Altın Hesaplarından Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesaplarına Dönüşümün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna göre, yurt içi yerleşik gerçek kişiler 31 Ocak 2024, yurt içi yerleşik tüzel kişiler ise 30 Haziran 2023 tarihi itibarıyla bankalarda mevcut olan Dolar, Euro ve Sterlin cinsinden döviz tevdiat hesabı ve döviz cinsinden katılım fonu hesabı bakiyelerini, hesap sahibinin talep etmesi halinde dönüşüm kuru üzerinden Türk Lirası’na çevirebilecek.

TL zorunlu karşılıklara faiz uygulayacak

Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), zorunlu karşılıklara ilişkin bir açıklama yayınladı. Merkez Bankası (TCMB) açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi, Türk lirası mevduat payının artırılması ve kur korumalı mevduattan Türk lirası mevduata geçişin desteklenmesi amacıyla, belirlenen koşulları sağlayan mevduat bankalarının 1 aydan uzun vadeli Türk lirası mevduat ve kur korumalı mevduat hesapları için tesis edilen zorunlu karşılıklarına üç ayda bir faiz uygulanacaktır.

Katılım bankalarının Türk lirası cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık tutarında benzer etkiyi sağlayacak şekilde indirim yapılacaktır.”

Paylaşın

Şimşek’ten Fatih Karahan’la İlgili Türkçe Ve İngilizce Paylaşım

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Merkez Bankası Başkanı Sayın Fatih Karahan bugün yeni görevine başlamıştır. Kendisini tebrik ediyor ve başarılar diliyorum. Başkan ve ekibine güvenimiz ve desteğimiz tamdır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Önümüzdeki dönemde de ekonomi programımızı kurumlararası eşgüdüm içinde kararlı bir şekilde uygulamaya devam edeceğiz. Güçlü ekonomi ekibimiz ile makro finansal istikrarın pekişmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Mali disiplin ile dezenflasyon sürecine destek olmaya devam ederken, hayata geçireceğimiz yapısal reformlarla program kazanımlarımızı kalıcı hale getireceğiz.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Hafize Gaye Erkan’ın yerine Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı görevine getirilen Fatih Karahan’la ilgili sosyal medya hesabından Türkçe ve İngilizce mesaj paylaştı.

Mehmet Şimşek, İngilizce paylaşımında, “Bugün yeni Merkez Bankası Başkanımızın ilk günü. Kendisini bu göreve atanmasından dolayı bir kez daha kutluyor ve yeni görevinde başarılar diliyorum. Ekonomik programımızın uygulanmasında yeni başkan ve yetkin ekibiyle birlikte çalışmayı dört gözle bekliyorum” dedi ve ekledi:

“Karahan mükemmel bir seçim. Çoğunluğu New York Merkez Bankası’nda olmak üzere geniş bir deneyime sahip olan Karahan’ın bu yeni görevinde başarılı olacağından hiç şüphem yok. Güçlü akademik kimliği de Türkiye için bir değerdir.”

Bakan Şimşek, paylaşımının devamında, “Mali disiplini yeniden tesis ederek enflasyonla mücadele sürecini desteklemeye ve aynı zamanda verimliliği artıracak ve Türkiye’nin rekabet gücünü geliştirecek yapısal reformları uygulamaya kararlıyız. Bunun için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Mehmet Şimşek, Türkçe paylaşımında ise şunları söyledi: Merkez Bankası Başkanı Sayın Fatih Karahan bugün yeni görevine başlamıştır. Kendisini tebrik ediyor ve başarılar diliyorum. Başkan ve ekibine güvenimiz ve desteğimiz tamdır. Önümüzdeki dönemde de ekonomi programımızı kurumlararası eşgüdüm içinde kararlı bir şekilde uygulamaya devam edeceğiz.

Güçlü ekonomi ekibimiz ile makro finansal istikrarın pekişmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Mali disiplin ile dezenflasyon sürecine destek olmaya devam ederken, hayata geçireceğimiz yapısal reformlarla program kazanımlarımızı kalıcı hale getireceğiz.

Fatih Karahan’dan ilk açıklama

Fatih Karahan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Başkanlığına atanmasının ardından ilk açıklamasını yaptı. Karahan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Merkez Bankamızın temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu doğrultuda, güçlü ekibimizle dezenflasyonu sağlamaya yönelik çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz. Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyelere gerileyene kadar, gereken parasal sıkılığı korumakta kararlıyız. Enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını yakından takip ediyoruz. Enflasyon görünümünde herhangi bir bozulmaya kesinlikle izin vermeyeceğiz.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, bugün göreve başlayan Fatih Karahan’ı tebrik etti ve başarılar diledi. Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Mali disiplin ile dezenflasyon sürecine destek olmaya devam ederken, hayata geçireceğimiz yapısal reformlarla program kazanımlarımızı kalıcı hale getireceğiz” dedi.

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, 2024’ün ilk Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla Perşembe günü saat 10.30’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İdare Merkezi’nde bilgilendirme toplantısı düzenleyecek.

Paylaşın

Yeni Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan: Önceliğimiz Fiyat İstikrarı

Hafize Gaye Erkan’ın yerine Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı görevine getirilen Fatih Karahan, yaptığı ilk açıklamada “Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyelere gerileyene kadar, gereken parasal sıkılığı korumakta kararlıyız” dedi.

Haber Merkezi / Fatih Karahan, açıklamasının devamında, “Enflasyon görünümünde herhangi bir bozulmaya kesinlikle izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Fatih Karahan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Başkanlığına atanmasının ardından ilk açıklamasını yaptı. Karahan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Merkez Bankamızın temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu doğrultuda, güçlü ekibimizle dezenflasyonu sağlamaya yönelik çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz. Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyelere gerileyene kadar, gereken parasal sıkılığı korumakta kararlıyız. Enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını yakından takip ediyoruz. Enflasyon görünümünde herhangi bir bozulmaya kesinlikle izin vermeyeceğiz.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, bugün göreve başlayan Fatih Karahan’ı tebrik etti ve başarılar diledi. Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Mali disiplin ile dezenflasyon sürecine destek olmaya devam ederken, hayata geçireceğimiz yapısal reformlarla program kazanımlarımızı kalıcı hale getireceğiz” dedi.

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, 2024’ün ilk Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla Perşembe günü saat 10.30’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İdare Merkezi’nde bilgilendirme toplantısı düzenleyecek.

Eski Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan Cuma günü görevinden istifa ettiğini duyurmuştu.

Sosyal medya hesabından bir açıklama yayınlayan Hafize Gaye Erkan, “Son dönemde şahsıma yönelik büyük bir itibar suikasti kampanyası düzenlenmiştir. Bu süreçten ailem ve dahası henüz bir buçuk yaşına bile girmemiş günahsız evladımın daha fazla etkilenmemesi için, Sayın Cumhurbaşkanımızdan ilk günden beri şerefle yürüttüğüm görevimden affımı talep etmiş bulunuyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Hafize Gaye Erkan’ın istifa kararından yaklaşık iki saat sonra, TCMB Başkanlığı görevine, bugüne dek Başkan Yardımcısı görevinde bulunan Fatih Karahan atandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzası ile Resmi Gazete’de yayınlanan atama kararında ise Hafize Gaye Erkan’ın “görevden alındığı” belirtilmişti.

Paylaşın