Şebnem Korur Fincancı’nın Tutukluluğunun Devamına Karar Verildi

Türk Tabipleri Birliği (TBB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın hakkında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) “kimyasal silah kullandığına” yönelik iddiaları yorumlarken kullandığı ifadeler gerekçe gösterilerek açılan davada tutukluluğunun devamına karar verildi. Dava 29 Aralık’a ertelendi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı’nın yargılandığı davanın ilk duruşması bugün İstanbul Adalet Sarayı 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Bianet’ten Ruken Tuncel’in aktardığına göre, duruşma başlamadan önce 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bulunduğu ikinci katta polis, yoğun önlem aldı. Türkiye’nin birçok kentinden gelen hekimler ve tabip odası başkanları ise duruşmaya alınmadı.

Öte yandan Fransa, Danimarka ve Hollanda başkonsolosları ve İngiltere Başkonsolos yardımcıları, Dünya Sağlık Örgütü temsilcilerinin de olduğu çok sayıda yabancı ülke temsilcileri de duruşmayı izledi.

Duruşma gecikmeli olarak başladı. Korur-Fincancı salona girdiğinde mahkeme salonunda alkışlar yükseldi.

3 avukat sınırı

Daha sonra duruşma kimlik tespitiyle başladı.

Kimlik tespitinin ardından Korur-Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu, daha büyük bir duruşma salonuna geçilmesini talep etti.

Mahkeme Başkanı, bir sanığın olması ve 3 avukat sınırı getirilmesi nedeniyle büyük salona geçilmesi talebini reddetti.

Ardından eski İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, mahkeme heyetinin ret kararının hukuka uygun olmadığını ve avukat sınırlaması getiremeyeceğini söyledi.

Mahkeme başkanının, bu kararı üzerine avukatlar salonda bulunan tüm avukatların zapta geçilmesini istedi.

Avukatlarının zapta geçilmesinin ardından Korur-Fincancı’nın savunmasına geçildi.

Jandarmanın avukatlar ile Korur- Fincancı arasına duvar örmeleri üzerine Avukat Meriç Eyüboğlu itiraz etti.

Jandarmanın, savunma ile müvekkil arasına girdiğini belirtti ve jandarmanın aradan çekilmesini talep ettim.

Mahkeme Başkanı ‘sen’ diye hitap etti

Mahkeme heyetinin bu talebi de reddetmesi üzerine salondaki avukatlar tepki gösterdi.

Avukatlar, mahkeme heyetinin, usul sorunu yaşattığını, bu çözülmeden esasa geçilemeyeceğini belirttiler.

Mahkeme Başkanının, Şebnem Korur Fincancı’ya “sen” diye hitap etmesi üzerine yeniden gerilim yaşandı. Avukatlar mahkeme başkanının hitap şeklini düzeltmesini istediler.

Daha sonra Korur-Fincancı beyanda bulundu.

Korur-Fincancı “‘Sen” diye hitap ederek hakkımda verdiğiniz hüküm belli oluyor. 64 yaşındayım ve sizlerin yaşıtlarına hukuk fakültesinde ders verdim” dedi.

Ankara’dan İstanbul’a getirilme koşulunu anlatan Korur Fincancı, şunları söyledi: “Sağlık sorunlarım sebebiyle uçak ile getirilmem talep edildi fakat buna rağmen ring aracıyla ve kelepçeyle getirildim. İnsan hakları alanında mücadele eden biri olarak bu durum insan haklarına aykırıdır.”

“Avukatlarıma haber verilmeden basına bilgi geçildi”

Gözaltı sürecine değinen Korur-Fincancı şöyle devam etti: “Ev aramasında yapılan algı çalışması, masumiyet karinesinin daha başında ihlal edildi. Tutuklamaya karar verildiğinde daha avukatlarıma haber verilmeden basına bilgi geçildi.”

İddianameye değinen Korur – Fincancı, savcının yetersiz tıbbi bilgisine atıf yaptı ve kimyasal silah ile ilgili gördüğü videoları hatırlattı:

“Beni kimliklerimden arındırmaya çalışıyorsunuz”

“Gördüğüm videolarından yaptığım bir ön tanıdır. Tanıya ulaşmak için de bağımsız bir inceleme yapılması gerekir. Bu, uluslararası kılavuzlarda yer alır.”

Şebnem Korur-Fincancı ayrıca “İnsan hakları ihlalleri ortaya çıktığında ilk akla gelecek isim olma kimliğimden arındıramazsınız. Ben sadece TTB başkanı değilim, hak ihlaleri alanında mücadele eden dünyada ismi anılan bir adli tıp uzmanıyım. Beni bu kimliklerden kasıtlı olarak arındırmaya çalışıyorsunuz” dedi.

MSB’nin talebi reddedildi

Savunmanın ardından Mahkeme Başkanı, dijital verilerin, sosyal medya hesaplarının incelendiğine dair raporun dosyaya eklendiğini belirtti. Milli Savunma Bakanlığı adına katılma talebinde avukatın talebi ise “Suçtan zarar gören olmadığı” gerekçesiyle reddedildi.

Daha sonra avukat Gulan Çağın Kaleli, savunma yaptı: “Şebnem Korur-Fincancı, böyle bir iddia karşısında objektifliğine, bilimsel bilgisine duyulan güvenden kaynaklı başvurulacak ilk isimdir.

“Müvekkilimiz söylediği sözlerin, hangisinin TMK 7/2’ye girdiğini savcı ve tutuklama isteyen mahkeme bize açıklayamadı. 19 Ekim’de yurtdışında olan, Medya Haber’e katılmış 7 dakikalık bir konuşma yapmış. Bir gün sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, müvekkillimize hakaretler etmiş, ‘ülke düşmanı’ olarak tanımlanmıştır.

“Bahçeli’nin konuşmasının ardından gözaltı oldu”

“Bir gün sonra Devlet Bahçeli, ‘tutuklanması şarttır, TTB kapatılmalıdır’ demiş. Hemen ertesi gün Cumhurbaşkanı, yargı, TTB hakkında harekete geçti. Bütün siyaset nefret söylemlerinde bulunmuşlardır. 25 Ekim’de Bahçeli ağır hakaretler etti ve Türk vatandaşlığından çıkarılmasını istedi.

“Bahçeli’nin konuşmalarının hemen ardından 26 Ekim’de müvekkilimiz gözaltına alındı. Halbuki biz müvekkilimizin Türkiye’ye dönüş tarihini ve istenildiği zaman ifade vereceğini söyledik, buna rağmen 26 Ekim sabahı saat 6.00’da evi basıldı. Savcı buna niçin ihtiyaç duydu? Savcı bütün bu hedef göstermelere kayıtsız kalamazdı ve bu nedenle gözaltı kararı verildi.

“Ayrıca göz altına alınma sürecinde ise büyük bir algı yürütüldü. Ankara’da savcılık sorgusunda ise savcı sabah 6.00’da ifade için hazır olduğunu bize bildirmiştir. Sabahın 6’sında makamında ifade almak için bulunan bir savcı bağımsız olduğunu söyleyemez.”

“Savcı siyasetçilerle aynı dili konuşuyor”

“Tutukluma sevk yazısına değineceğim, savcı tutuklama sevk yazısını alıp iddianame yapmış. İddianamede Medya Haber’in yayın politikası tartışılıyor, müvekkilimizle ilgili TMK 7/2’den hiçbir şey yok. Ayrıca Medya Haber Türkiye’de yasaklı, yani söyledikleri geniş kitlelere yayılacağı ifade edilen kanala Türkiye’den erişim yok ve geniş kitlelere ulaşmıyor. Ayrıca sunucunun Türkiye’de arandığı ve suç kaydı olduğu belirtiliyor, bunun müvekkillimizle ne alakası var?

“Savcı, ‘Türk kimliğine ve TTB başkanlığına yakışmayan’ diyor, siyasetçilerle aynı dili konuşuyor. 143 sayfalık Medya Haber raporu var. Bu raporun sadece 20 sayfası müvekkile ait. ANF raporunda ise 20 Ekim gününe ait bütün haberler var. Dosyada olduğunu söylediğiniz raporlar bunlar, bunlar dışında bir şey yok. Dosyadaki raporların müvekkilimizle ilgilisi yoksa, müvekkilimiz neden 2 aydır tutuklu?

“7 dakikalık konuşmadan 5 kelime seçildi”

“Savcı tutuklama için delil yokken tutukladı, siz de itirazımızı katalog suç diyerek reddettiniz. Katalog suç diyerek tutukluluğun devamına karar verdiniz, TMK 7/2 (Terörle Mücadele Kanunu 7/2) katalog suç değildir, TMK 7/3 katalog suçtur.

“Savcı, 7 dakikalık konuşmadan sadece 5 kelimeyi seçerek koymuş bu nedenle savcının tarafsız olduğunu söylemek mümkün değil.”

Kaleli’nin ardından savunmaya geçen avukat Meriç Eyüboğlu, AİHM 18. maddeyi hatırlattı ve bu maddenin ihlal edildiğini söyledi.

“Hangi yayına çıktığı yargılama konusu olamaz”

Eyüboğlu şöyle dedi: “İnsan hakları savunucuları, devletlerle derdi ve itirazları olan insanlardır. BM’nin de insan hakları savunucularının korunmasıyla ilgili düzenlemeleri vardır.

Avrupa’daki insan hakları örgütleri, hekim örgütleri ve müvekkilimizle çalışmış kurumlar Adalet Bakanlığına, Sağlık Bakanlığına, Cumhurbaşkanına mektup gönderdiler ve bu tutuklamanın hukuksuzluğuna değindiler.

Müvekkilim, bir insan hakları savunucusu olarak hangi yayına bağlandığı onun için önemli değildir. Ne söylediği, hangi nedenle söylediğini kendisi anlattı zaten. Hangi yayına çıktığı yargılama konusu yapılamaz.”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) üç kararını örnek veren Eyüboğlu, “Terör örgütü propagandasından tutuklama olmayacağına dair kararları var. Müvekkilimiz söylediklerinde suç teşkil eden bir şey yok, ancak AİHM ve AYM’nin soykırımlar üzerine yapılan konuşmaları dahi ifade özgürlüğü saydığına dair çok sayıda kararı var” dedi.

“Müvekkilimiz ne ile suçlanıyor?”

Eyüboğlu şöyle devam etti: “Müvekkilimin konuşmalarını ne kadar izlediniz bilmiyorum ama müvekkilim görünen görüntülerin toksik gaz olduğu izlenimi verdiğini ancak bunun anlaşılması için bağımsız heyetlerin yerinde ve varsa ölü bedenler üzerinde inceleme yapması gerektiğini söylüyor.

Yerinde incelenmesinden söz ediyor, durum böyleyken müvekkilimiz ne ile suçlanıyor anlayamıyoruz. Müvekkilimizin söylediklerini siyasetçiler beğenmeyebilir, siz beğenmeyebilirsiniz ama alanında uzman olarak biri söylüyor.

‘Bilimsel özgürlük’ vurgusu

“Ayrıca alanında uzman kişilerin herhangi birinden farklı bir ifade özgürlüğü hakkı vardır. Müvekkilim alanında uzman biri olarak konuşmuştur.

“Bu akademik, daha geniş anlamıyla bilimsel özgürlüktür. AYM ve AİHM’in bu yönlü kararları vardır. Hatta AİHM akademik özgürlük anlamında verdiği ilk ihlal kararı da Türkiye’ye dairdir.

“Müvekkilimiz, akademik ve bilimsel özgürlük hakkının koruması altındadır.”

“Akar, Meclis’te araştırma yapıldığını söyledi”

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 9 Aralık’ta Meclis’te yaptığı konuşmayı hatırlatan Eyüboğlu, şöyle devam etti: “Hulusi Akar, Meclis’te kimyasal silahla ilgili araştırma yapıldığını söylüyor. Bağımsız bir heyet tarafından yapılmıyor ama müvekkilimin söylediği de zaten bu. O zaman ne ile suçlanıyor müvekkilimiz.”

“Örgüt propagandasının koşulları oluşmuyor”

Avukat Hülya Yıldırım söz aldı: “TMK 7/2’nin unsurları oluşmuyor çünkü örgüt propagandasında kasıt olması gerekiyor. Müvekkilim neyi, niçin söylediğini açıklamıştır, burada bir kasıt yoktur ve bu nedenle de TMK 7/2’nin koşulları oluşmuyor.”

Savcı üst sınırdan cezalandırılmasını istedi

Mahkeme Başkanı, savcıdan tutukluluğa ve hazırsa esas hakkında mütalaasını istedi. Savcı esas hakkındaki mütalaasının hazır olduğunu söyledi.

Savcı, mütalaada iddianamede yer verilen ifadeleri tekrarladı ve “basın yoluyla örgüt propagandası” suçlamasıyla üst sınırdan cezalandırılmasına ve tutukluluğunun devamını istedi.

“Beni meslektaşlarım göreve getirdi”

Verilen aranın ardından duruşma yeniden başlandı. Avukatlar tutukluk kararına ilişkin beyanda bulunacaklarını söylediler.

Şebnem Korur Fincancı, tutukluğunun devamı kararına ilişkin beyanda bulunuyor: “Cezaevinde olmak tabii ki zor ama benim gibi bir insan hakları savunucusu için bulunmaz bir nimet. Devlet hak ihlalerinin tespiti için kendi eliyle beni oraya koydu. Cezaevi günlüklerini yazıyorum yazmaya da devam edeceğim. Ama tutukluğunun ötesinde kaçma şüphesi akla zarar. Ben Almanya’dan dönmeyebilirdim, dünyanın her yerinde adli tıp uzmanı olarak ders verebilirim. Ama ben bu topraklarda doğdum, büyüdüm. Bu topraklarda yaşayan insanlara borcum var, TTB başkanıyım meslektaşlarıma borcum var. Fakat savcının belirttiği gibi devlet bana TTB başkanlığı görevini vermedi. Ben bugüne kadar devletin bana verdiği hiçbir görevi kabul etmedim. Beni hekim meslektaşlarım, merkez konseyi göreve getirdi.”

“Yargıya güvenmemiz gerekiyor”

İHD Eş Genel Başkanı avukat Öztürk Türkdoğan ise şöyle savunma yaptı: “Biz insan hakları savunucuları devletin ihlallerini söylediğimiz zaman hedef olup, soruşturuluyor ve kovuşturmaya tabi tutuluyoruz. İnsan hakları savunucularıyla ilgili bir iddianın araştırılması gerektiğinde bu araştırılır ama siyasi iklim değiştiği için yargıya hedef olarak gösteriliyor. Müvekkilimizin başına gelen de budur, söz konusu medya organına Türkiye’de yüzlerce insan konuştu, bugüne kadar suçlama konusu yapılmadı ama bugün siyasi konjüktür değiştiği için suç sayılıyor.

“Bugün burada aslında mahkeme üzerinde baskı kuran siyasilere seslenmek gerekiyor, mahkemeleri rahat bırakın. Siyasi iktidarın müdahalesine yargı kendini buna kapatmalı. Bizim yargıya güvenmemiz gerekiyor. Bizler sürekli hak ihlalleriyle ilgili sayısız başvuru alıyoruz.

“Özgürlük lehine karar vermenizi bekliyoruz”

“Avrupa Birliği’nin normlarına göre yayın yapan yayın kuruluşuna konuşmak ne zamandan beri suç oldu. Dolayısıyla siyasi iktidar bir suç tanımı yapıyor yargı da harekete geçiyor.

“Siyasi iktidarın yarattığı bu havadan mahkeme etkilenmemeli, bugün bu davayı dünyanın bütün ülkelerinden insan hakları savunucuları izliyor, birçok ülkeden hak savunucuları burada. Bugün siyasi iktidarın yarattığı bu havayı kırmak sizlerden geçiyor, özgürlük lehine karar vermenizi bekliyorum.

2. Dünya Savaşı sonrası Almanyası benzetmesi

Türkdoğan’ın ardından konuşan avukat Veli Küçük, “Atılı suç, katalog suçlardan değildir, tutuklamayı gerektirecek bir durum yoktur. Doğrudan suçlu ilan edilerek Masumiyet Karinesi ihlal edilmiştir. Bu salon İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’sıdır. Tutukluluğun devamına karar verilecek bir unsur bulunmuyor, tahliyesine karar verilmesini bekliyorum.”

“Üzerinizdeki baskıya rağmen vicdanlı karar verin”

Meriç Eyüboğlu ise “Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü 12 Aralık’ta Bakırköy, İstanbul ve Ankara savcılarına evrak gönderiyor. Sıkı güvenlik tedbirleri alınması söyleniyor, bu sıkı tedbir ring aracıyla ve 7 jandarmayla getirilmesiymiş. Ancak bu yazıda duruşmanın sonunda Sincan’a veya Bakırköy’e gönderilmesi yazıyor. Yani tutuklama kararı önceden verilmiş, savcı mütalaayı çok önceden hazırlamış. Fakat biz heyetinizden üzerinizdeki baskıya rağmen vicdani kanaatle karar vermenizi, ‘İstanbul’da Çağlayan’da hakimler var’ demeyi bekliyoruz” dedi.

Şebnem Korur-Fincancı’nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Duruşma 29 Aralık’a bırakıldı.

Paylaşın

Şebnem Korur Fincancı’ya Destek Veren TTB: Geri Adım Attıramayacaklar

Tutuklanan Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında açıklama yapan Türk Tabipleri Birliği (TTB), açıklamasında, “TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, demokratik hukuk devleti ilkeleri ve bilim insanlarının mesleki özerkliği ilkesi hiçe sayılarak iktidar çevreleri ve medyası tarafından hedef gösterilmiş ve ardından hukukla bağdaşmayacak bir kararla tutuklanmıştır” ifadelerine yer verdi.

“TTB ve sağlık hakkı mücadelemiz susmadı susmayacak” başlıklı açıklamada, “Başkanımızın tutukluğun üzerinden bir ayı aşkın zaman geçmişken iktidar çevrelerinin asıl amacı daha da belirginleşmiş ve bu süreci meslek örgütümüzün özerkliğine, hekimlerin mesleki bağımsızlığına yönelik topyekûn bir saldırıya dönüştürme çabası açıkça ortaya çıkmıştır. Toplumun her alanında eleştiren, sorgulayan aykırı ses istemediklerini; tüm meslek örgütlerini hedefe aldıkları bir yasa çalışması içinde olduklarını söyleyerek bir kez daha ortaya koymuşlardır” ifadeleri yer aldı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), tutuklanan Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkındaki dava ve iktidarın TTB’ye yönelik tutumuyla ilgili basın açıklamasında bulundu.

Basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Onur Naci Karahancı,Fincancı’nın tutuklanmasıyla birlikte iktidarın gerçek niyetinin açığa çıktığını, TTB’yi ve meslek örgütlerini hedefe koyan bir algı operasyonu yürütüldüğünü söyledi.

TTB Merkez Konseyi İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten tarafından okunan açıklamada ise “TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, demokratik hukuk devleti ilkeleri ve bilim insanlarının mesleki özerkliği ilkesi hiçe sayılarak iktidar çevreleri ve medyası tarafından hedef gösterilmiş ve ardından hukukla bağdaşmayacak bir kararla tutuklanmıştır” denildi.

“TTB ve sağlık hakkı mücadelemiz susmadı susmayacak” başlıklı açıklamada, “Başkanımızın tutukluğun üzerinden bir ayı aşkın zaman geçmişken iktidar çevrelerinin asıl amacı daha da belirginleşmiş ve bu süreci meslek örgütümüzün özerkliğine, hekimlerin mesleki bağımsızlığına yönelik topyekûn bir saldırıya dönüştürme çabası açıkça ortaya çıkmıştır. Toplumun her alanında eleştiren, sorgulayan aykırı ses istemediklerini; tüm meslek örgütlerini hedefe aldıkları bir yasa çalışması içinde olduklarını söyleyerek bir kez daha ortaya koymuşlardır” ifadeleri yer aldı.

“TTB susarsa sağlık da susar”

Başta TTB olmak üzere meslek örgütlerine yöneltilen “antidemokratik müdahalelerin” tüm topluma verilmiş bir gözdağı olarak tanımlandığı açıklamada, “İktidar çevreleri ülkemizde halkın sağlığının en önemli savunucusunun TTB olduğunu bilmektedir. TTB’yi etkisizleştirmeye, güçten düşürmeye, mümkünse tamamen susturmaya yeltenmeleri siyasal, sosyal ve sağlık alanı başta olmak üzere hayatın tüm alanında sürdürdükleri halkın sağlığına zararlı politikaları daha da arttırmaktan öteye gitmeyecektir. Unutmasınlar, toplum da çok iyi bilmektedir ki: TTB susarsa sağlık da susar” denildi.

“Dün olduğu gibi bugün de hem meslek örgütümüzün hem de Merkez Konseyi Başkanımız Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yanında olacağız” denilen TTB açıklamasında, “Biz topluma ve hekimlere onların sağlığını ve emeğini korumak için söz verdik ve dün olduğu gibi bugün de hiçbir iktidar bize geri adım attıramayacak. Türk Tabipleri Birliği, kimlerin iktidarda olduğuna bakmadan, tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de hekimler için hekimlerle birlikte mücadelesine devam edecektir” ifadesi kullanıldı.

Fincancı’nın tutukluluk süreci

TSK’nın PKK’ya karşı kimyasal silah kullandığı yönündeki iddiaların araştırılması için çağrıda bulunmasının ardından gözaltına alınan Fincancı,27 Ekim’de Ankara Adliyesi 3’üncü Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmıştı. Korur Fincancı o tarihten beri Sincan Kapalı Kadın Cezaevi’nde bulunuyor.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, TSK’nın meşru müdafaa kapsamındaki legal faaliyetleri ile terör örgütünün illegal faaliyetlerini bağdaştırma suretiyle “terör örgütü propagandası” yaptığı öne sürülen Fincancı’nın 1 yıl 6 aydan 7 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Fincancı’nın ikamet yerinin İstanbul olması, soruşturmanın da burada yürütülmesi nedeniyle İstanbul’daki ağır ceza mahkemesinin yargılamaya yetkili olduğuna karar vererek dosyayı İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti.

Fincancı hakkında açılan davanın ilk duruşması, İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 23 Aralık’ta yapılacak.

MHP’den TTB kanununda değişiklik talebi
Geçtiğimiz haftalarda da Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) TTB’nin isminden “Türk” ifadesinin çıkarılmasını öngören kanun teklifini TBMM’ye sunmuştu.

Türk Tabipleri Birliği kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifinde, “Türk Tabipleri Birliği” ifadesinin “Tabipler Birliği” olarak değiştirilmesi talep edildi.Terör suçlarından mahkûm olanların ya da KHK ile kamu hizmetinden çıkarılanların üyeliklerinin sonlandırılması istenen teklifte, mesleğini serbest olarak icra eden hekimlerin tabip odasına üye olma zorunluluğunun kaldırılması da öngörüldü.

Paylaşın

TTB Açıkladı: Hekimlerin Yurt Dışı İçin Belge Başvuruları İkiye Katladı

Yurt dışında çalışmak için “iyi hal belgesi” başvurusu yapan hekim sayısının kasım ayında 264 olduğu açıklandı. İyi hal başvuru belgesi başvuruları 2022’nin ilk 11 ayında 2 bin 417’ye ulaştı. Bu rakam, 2021 yılında 1405’di.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart’ta yaptığı açıklamada, “Doktorlar az para aldığı için ayrılıyorlar. Samimi konuşuyorum. Dost acı söyler. Bu hastaneleri inşa eden biziz. Doktorları okutan, yetiştiren devlet değil mi? Bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi. Az para veriyormuşuz. Sordum en az alan ne alıyordur 8-9 bin, en çok alan ne alıyordur 25 bin civarında. Buna rağmen özel sektör daha büyük paralar verdiği için kaçıp gidiyorlarmış. Açık konuşuyorum, varsın gidiyorlarsa gitsinler” demişti.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), sosyal medya hesabından, yurt dışında çalışmak için “iyi hal belgesi” başvurusu yapan hekim sayısının Kasım ayında 264 olduğunu açıkladı. TTB’nin yaptığı açıklamaya göre, iyi hal başvuru belgesi başvuruları 2022’nin ilk 11 ayında 2 bin 417’ye ulaştı. Bu rakam, 2021 yılında 1405’di.

TTB, “’Beyaz Reform’un ‘pembe tablo’larına rağmen hekimlerin ağır ve güvensiz çalışma şartları nedeniyle yurtdışına göçü artarak sürüyor. Sağlıklı bir gelecek için mücadeleye devam!” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Gidiyorlarsa gitsinler’ demişti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 Mart’ta yaptığı açıklamada, “Doktorlar az para aldığı için ayrılıyorlar. Samimi konuşuyorum. Dost acı söyler. Bu hastaneleri inşa eden biziz. Doktorları okutan, yetiştiren devlet değil mi? Bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi. Az para veriyormuşuz. Sordum en az alan ne alıyordur 8-9 bin, en çok alan ne alıyordur 25 bin civarında. Buna rağmen özel sektör daha büyük paralar verdiği için kaçıp gidiyorlarmış. Açık konuşuyorum, varsın gidiyorlarsa gitsinler” demiş ve eklemişti:

“Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Bunlarla yola devam ederiz. Daha da ileriye gidiyorum. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle buraya davet eder, istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Asistan doktorlarımızla yola devam ederiz. Doktorluk gibi aziz bir mesleği sadece paraya bina etmek, dayamak herhalde pek de insanı değildir.”

Erdoğan, bu açıklamasına gelen tepkiler üzerine 14 Mart’ta yaptığı açıklamada ise “Esasen ülkemizdeki hemen he bireyin hafızasında bilgisi ve davranışıyla üzerine unutulmaz etkiler bırakılmış daima şükranla yad ettiğimiz bir hekim mutlaka vardır. Rabbim tüm hekimlerimizden ve sağlık çalışanlarımızdan razı olsun, yokluklarını göstermesin. Çünkü bu ülkenin hekimlerine hem vefa borcu hem ihtiyacı vardır” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

Şebnem Korur Fincancı Hakkında İddianame: 7 Yıl 6 Aya Kadar Hapis Talebi

27 Ekim’de ‘örgüt propagandası’ suçlamasıyla sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 7 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.

Haber Merkezi / Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “PKK’ya yönelik yürütülen askeri operasyonlarda kimyasal silah kullanıldığı iddialarının tarafsız heyetlerce soruşturulması gerektiğini ifade eden Şebnem Korur Fincancı hakkında ‘örgüt propagandası yapmak’ ve ‘Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama’ iddiasıyla soruşturma başlatmıştı.

Ne olmuştu?

Medya Haber’e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz.

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Şebnem Korur Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor,” dedi.

Fincancı açıklamalarının ardından Yeni Şafak gazetesi, “TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan ihanet dolu sözler: PKK kanalında TSK’ya iftira attı” şeklinde bir haber yayınladı. Sabah gazetesi de “Emekli komutanlar PKK’nın ‘Kimyasal Silah’ iftirasına ateş püskürdü: Şebnem Korur Fincancı hukuk önünde hesap versin!” haberinde emekli generallerin açıklamalarına yer verdi.

Erdoğan ve Bahçeli’nin ağır eleştirileri

TTB Başkanı Korur Fincancı, Türk ordusunun Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarında kimyasal silah kullandığına dair iddialar olduğunu ve bunların araştırılması gerektiğini ifade etmişti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle, hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak. Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız” açıklamasında bulunmuş; Salı günü meclis grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli de, TTB’nin kapatılmasını ve Şebnem Korur Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkarılmasını talep etmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında soruşturma başlattığını açıkladı: 20.10.2022 tarihinde PKK/YPG silahlı terör örgütünün sözde yayın organına yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 maddesi kapsamında Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve 5237 yılı Türk Ceza Kanununun 301/2. maddesi kapsamında Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma başlatılmıştır.

Fincancı, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan sevk edildiği mahkemece tutuklanmıştı.

Paylaşın

10 Ayda Yurt Dışına Gitmek İçin Başvuran Hekim Sayısı 2 Bini Aştı

2022 yılının 10 aylık sürecinde ‘İyi Hal Belgesi’ alarak yurtdışına gitmeye hazırlanan hekim sayısı 2 bin 153 oldu. ‘İyi Hal Belgesi‘ alanların bin 106’sı uzman hekim, bin 47’si ise pratisyen hekimlerden oluştu.

Haber Merkezi / Türk Tabipleri Birliği (TTB) verilerine göre ekim ayında 215 hekim, yurtdışında çalışma vizesi anlamına gelen ‘İyi Hal Belgesi’ aldı.

2022’nin 10 aylık sürecinde bu belgeyi alarak yurtdışına gitmeye hazırlanan hekim sayısı 2 bini aştı ve 2 bin 153 oldu. 2022 yılında ‘İyi Hal Belgesi‘ alanların bin 106’sı uzman hekim, bin 47’si ise pratisyen hekimlerden oluştu.

TTB tarafından yapılan açıklamada ise, “TTB; hekimlik değerleri ve toplumun sağlık hakkı için, hekim göçünü oluşturan nedenlere karşı mücadelesine kararlılık ile devam edecektir ifadelerine yer verildi.

2021 yılında toplam bin 405 hekim yurt dışına gitmek için bu belgeyi almıştı. 2022 yılının on ayında bu rakamın üzerine çıkıldı.

2022’nin sonunda yaklaşık 3 bin doktorun iyi hal belgesini alması bekleniyor, bu da Türkiye’den ayrılan doktor sayısında 2012’ye göre 50 kat artış anlamına geliyor.

Özellikle anestezi, acil bakım, kulak burun boğaz ve jinekoloji alanlarında Türkiye’den ayrılma yönünde büyük bir trend olduğu gözleniyor.

Konuya ilişkin yapılan açıklamalarda, bu gün pek hissedilmezse de yurt dışı hareketliliğinin böyle devam etmesi halinde önümüzdeki 10 yıl içinde sağlık sisteminin ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacağına dikkat çekiliyor.

Sağlık Bakanlığı’nın yıllık faaliyet raporlarına göre; Beyaz Kod’un başlatıldığı 2012’den bu yana bu kodu kullanan toplam sağlık çalışanı sayısında çarpıcı bir artış var.

2017’de 7 bin 751 sağlık çalışanı Beyaz Kod verirken, bu sayı 2020 yılında 72 bin 158’e yükseldi. Savcılar olayların yaklaşık 7 binini araştırdı. Sözlü şiddet vakaları bunun altı katı arttı.

Şiddet bir faktör olsa da asıl sorunun ekonomik zorluklar. Türkiye’de doktorların çalışmalarının ucuz iş gücü olarak görüldüğü, satın alma gücü açısından, doktor maaşının 2003’tekinin üçte biri olduğu belirtiliyor.

Paylaşın

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı: Biraz Dinlenmeye İhtiyacım Vardı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı, tatile çıktım varsayın. Dinlenir dinlenmez, sizlerle birlikte mücadeleye devam için aranıza katılacağım” dedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin yaptığı değerlendirme nedeniyle tutuklanan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden mesaj gönderdi.

Fincancı’nın avukatları aracılığıyla ilettiği mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Sevgili meslektaşlarım, yol arkadaşlarım, tam size bilimsel bir açıklamayı atıflarıyla hazırlarken zaman yetmedi ama borcum olsun. Çalışma koşullarımızı, ortamlarımızı, yeniden bizlere yaraşır kılabilmek için mücadeleye devam edeceğinizi biliyorum; yanınızda fiziken olmamak beni üzse de yüreğimle yanınızdayım.

Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı, tatile çıktım varsayın. Dinlenir dinlenmez, sizlerle birlikte mücadeleye devam için aranıza katılacağım. Aşılamaz sanılan farklar zenginliğimizdir, tutuklandığımızda gösterdiğiniz dayanışma bunun aynası olmuş. Eksilmeden devam edelim, dostlukla, dayanışmayla.”

Ne olmuştu?

Medya Haber’e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz.

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Şebnem Korur Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor,” dedi.

Fincancı açıklamalarının ardından Yeni Şafak gazetesi, “TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan ihanet dolu sözler: PKK kanalında TSK’ya iftira attı” şeklinde bir haber yayınladı. Sabah gazetesi de “Emekli komutanlar PKK’nın ‘Kimyasal Silah’ iftirasına ateş püskürdü: Şebnem Korur Fincancı hukuk önünde hesap versin!” haberinde emekli generallerin açıklamalarına yer verdi.

Erdoğan ve Bahçeli’nin ağır eleştirileri

TTB Başkanı Korur Fincancı, Türk ordusunun Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarında kimyasal silah kullandığına dair iddialar olduğunu ve bunların araştırılması gerektiğini ifade etmişti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle, hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak. Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız” açıklamasında bulunmuş; Salı günü meclis grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli de, TTB’nin kapatılmasını ve Şebnem Korur Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkarılmasını talep etmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında soruşturma başlattığını açıkladı: 20.10.2022 tarihinde PKK/YPG silahlı terör örgütünün sözde yayın organına yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 maddesi kapsamında Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve 5237 yılı Türk Ceza Kanununun 301/2. maddesi kapsamında Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma başlatılmıştır.

Fincancı, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan sevk edildiği mahkemece tutuklanmıştı.

Paylaşın

Yeni Yasa Hazırlığına TMMOB Ve TTB’den Sert Tepki

İktidarın Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) yönelik yeni yasa hazırlığı, meslek odalarının tepkisine neden oldu. TMMOB, “İktidar bilimsel raporlarımıza kulak versin” derken TTB, düzenlemenin hak taleplerine bir darbe olacağını savundu.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kimyasal silah kullandığını savunarak bunun araştırılmasını isteyen TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanması sonrasında başlayan tartışmalar, meslek odalarının yasal statüsüne uzandı.

TTB’nin “Türk” ismine hakaret ettiğini savunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TTB’nin”Türk” ifadesini kullanan bir çatının altında görev yapmasının kabul edilemeyeceğini söyledi. Bu nedenle yasal bir düzenleme hazırlığına başladıklarını kaydeden Bozdağ, çalışma kapsamına TMMOB’unda dahil edileceğini açıkladı.

TTB: Hak arama sürecini parçalamaya yönelik düzenleme

İktidarın meslek odalarının yasal durumunu tartışmaya açması ve yeni bir yasal düzenleme hazırlığına başlaması, meslek odalarının tepkisine neden oldu.

DW Türkçe’den Eray Görgülü‘nün haberine göre, TTB Merkez Konseyi Üyesi Aydın Şirin, TTB’nin de TMMOB’un da demokrasinin vazgeçilmez kurumları olduğunu belirterek, seçimlerin de demokratik bir şekilde yapıldığını belirtti.

Pandemi sürecinde TTB olarak hem hekimlerin hem de diğer sağlık çalışanlarının özlük hakları ve ekonomik kazanımlarını gözettiklerini, bir yandan da halk sağlığını korumaya yönelik uyarılarda bulunduklarını hatırlatan Şirin, “Söylediklerimiz dönem dönem iktidarların sevmediği şeyler oluyor. Fakat biz toplumsal ve mesleki etik gereği bu çalışmaları yapmak durumundayız” dedi.

Barolarla ilgili yapılan düzenlemeyi hatırlatan Şirin, “Avukatlar arasında bir ikilik, meslek birliğinin bütünlüğünü bozan bir yaklaşım geliştirildi. Dolayısıyla bu hazırlanacak yasanın da meslek üyelerinin hak ve hukuk arama süreçlerini parçalamaya yönelik olacağını düşünüyoruz. Bu düzenleme hak taleplerine bir darbe olacaktır” dedi. Şirin, TBMM’ye sunulacak yasal düzenlemeyi gördükten sonra gerekli hukuki girişimleri de başlatacaklarını kaydetti.

TMMOB: Raporlarımızın içeriğine kulak versinler

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz da TMMOB’un Anayasa’nın 135’inci maddesine göre kurulmuş, kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olduğuna ve özel bir kanunu bulunduğuna dikkat çekti.

Şehir plancılığı, mühendislik, mimarlık gibi hizmetlerde politikalar ürettiklerini ve yanlış uygulamalar konusunda kamuoyunu uyardıklarını vurgulayan Koramaz, bu görevlerin de hem yasalarla hem de Anayasa ile belirlendiğini söyledi.

TMMOB yöneticilerinin yargı gözetiminde seçimlerle iş başına geldiğini de hatırlatan Koramaz, “Meslek odaları merkezi bütçeden pay almazlar. Çünkü bu kuruluşların görevlerini hakkıyla yapması için tüm siyasi saiklerden bağımsız olması gerekir” ifadesini kullandı.

Bu özerk yapının iktidarı rahatsız ettiğini öne süren Koramaz, 2002 yılından beri çeşitli yasal düzenleme hazırlıkları ile bu tür girişimlerin olduğunu ve şimdi de TTB ile bu konunun gündeme geldiğini söyledi. Madenlerden, ormanlara kadar yanlış gördükleri tüm uygulamalara karşı davalar açtıklarını ve kamuoyunu uyardıklarını kaydeden Koramaz, Amasra’da 41 madencinin yaşamını yitirdiği maden patlamasını hatırlattı.

Bugüne kadar çok defa kömür madenciliğinde yaşanan sıkıntıların altını çizdiklerini belirten Koramaz, “Bizim iktidardan beklentimiz, bizim yasalarımızla uğraşmasınlar. Bilimsel ve teknik olarak hazırladığımız raporların içeriğine kulak versinler” diye konuştu.

Alan: Anayasadaki bazı ilkeler göz ardı ediliyor

Danıştay eski Başkanı Nuri Alan ise, öncelikle hazırlanacak taslağın görülmesi gerektiğini ancak, söz konusu kuruluşların özerk kurumlar olması nedeniyle yeni düzenlemede anayasaya aykırı bir madde olmaması gerektiğini belirtti.

İktidarın bugüne kadar yaptığı düzenlemelerde anayasadaki bazı ilkeleri göz ardı ettiğini savunan Alan, “Artık, idari konuda, yürütme konusunda tek yetkili olan cumhurbaşkanının sözleri düzenleme yerine geçiyor” ifadesini kullandı.

Birçok uygulamanın anayasaya aykırı bir şekilde hayata geçirildiğini de iddia eden Alan, son olarak “dezenformasyon” yasası olarak bilinen Basın Kanunu hakkında değişiklik içeren kanuni düzenlemeyi örnek gösterdi.

Paylaşın

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı Tutuklandı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan sevk edildiği mahkemece tutuklandı.

Haber Merkezi / Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” iddialarıyla açtığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan TTB Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, emniyetteki işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edildi.

Dört saat süren savcılık ifadesinin ardından Şebnem Korur Fincancı, “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanması talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi. Üç saat süren hakimlik sorgusunu ardından Şebnem Korur Fincancı, “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandı.

TTB, Fincancı’nın tutuklanmasıyla ilgili açıklama yaptı. Açıklamayı yapan TTB İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten, “TTB ve tabip odaları olarak uzun yıllardır; yaşam hakkı, sağlıkta şiddet, hekimlerin  özlük hakları ve toplum sağlığı için büyük bir mücadele yürütüyoruz” dedi. 

Ne olmuştu?

Medya Haber’e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz.

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Şebnem Korur Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor,” dedi.

Fincancı açıklamalarının ardından Yeni Şafak gazetesi, “TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan ihanet dolu sözler: PKK kanalında TSK’ya iftira attı” şeklinde bir haber yayınladı. Sabah gazetesi de “Emekli komutanlar PKK’nın ‘Kimyasal Silah’ iftirasına ateş püskürdü: Şebnem Korur Fincancı hukuk önünde hesap versin!” haberinde emekli generallerin açıklamalarına yer verdi.

Erdoğan ve Bahçeli’nin ağır eleştirileri

TTB Başkanı Korur Fincancı, Türk ordusunun Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarında kimyasal silah kullandığına dair iddialar olduğunu ve bunların araştırılması gerektiğini ifade etmişti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle, hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak. Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız” açıklamasında bulunmuş; Salı günü meclis grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli de, TTB’nin kapatılmasını ve Şebnem Korur Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkarılmasını talep etmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında soruşturma başlattığını açıkladı: 20.10.2022 tarihinde PKK/YPG silahlı terör örgütünün sözde yayın organına yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 maddesi kapsamında Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve 5237 yılı Türk Ceza Kanununun 301/2. maddesi kapsamında Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma başlatılmıştır.

Paylaşın

TMMOB Ve TTB’den İktidarın Düzenleme Adımına Sert Tepki

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) yöneticileri, iktidarın adımına tepki göstererek, “Bizlere yasayla verilen yetkileri budamak istiyorlar.  Her türlü açıklamayı, nereden gelirse gelsin bir tehdit unsuru olarak görüp bu kurumları dizayn etmeye çalışıyorlar” dediler.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TTB ve TMMOB ile ilgili hazırlık yapıldığını açıkladı. Bozdağ’ın açıklamasına, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) tepki geldi.

Gazete Duvar’dan Serkan Alan’a açıklama yapan TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, şunları söyledi:

“Meslek örgütleriyle ilgili yapılacak olan düzenlemeler daha önce de gelmişti. Ancak seçimlerde meşruiyetlerini temin etmeden böyle bir işlem yapmaları son derece kendileri için sakıncalıdır. Tarihe böyle geçerler. Anayasa’nın 135’inci maddesini dikkate almaları gerekiyor. Barolarda bunu denediler başarılı olamadılar. Şimdi meslek örgütleriyle uğraşırlarsa zaten Türkiye’de demokrasi karnesi kırık, iyice deklare olurlar. Böyle bir adım atılırsa faşizan bir yönetim özleniyor demektir. Bunun da haziran ve temmuz ayında seçimlerde sonucunu alırlar.”

Siyasi iktidarın uzun yıllardır kamu niteliğindeki meslek örgütlerini hedef aldığını belirten TMMOB Başkanı Emin Koramaz, “Çünkü bu kurumlar kuruluş yasaları ve anayasa gereği meslekleri çerçevesinde yapılanların genel yararlara uygun olması için çalışmalar yürütmekte. TMMOB özelinde ülkemizde yıllardır izlenen özelleştirme politikalarına karşı çıktığımız için, bu ülkenin fabrikalarının ormanlarının sermaye kesimine aktarılmasına karşı çıktığımız için, bu konuda raporlar hazırladığımız için hedefteyiz” ifadelerini kaydetti.

“Bizlere yasayla verilen yetkileri budamak istiyorlar.  Her türlü açıklamayı, nereden gelirse gelsin bir tehdit unsuru olarak görüp bu kurumları dizayn etmeye çalışıyorlar” ifadelerini kaydeden Koramaz şöyle devam etti:

“Buralar demokratik kuruluşlar. AKP iktidarı seçimlerle ele geçiremediği kuruluşları yukarıdan müdahalelerle denetlemeye çalışılıyor. Bizler mesleğimizin gerektirdiği ülkedeki her gelişmeyi değerlendiriyoruz. Meslektaşlarımızın ve toplumun çıkarları için açıklamalar yapıyoruz. Biz sürekli sorumluluk gereği yaptığımız açıklamalarla hedefteyiz.  Geçmiş dönemde bu tarz girişimlere karşı nasıl mücadele ettiysek bundan sonra da mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu saldırılara karşı direnmeye devam edeceğiz.”

Bakan Bazdağ’dan açıklama

Hukuk ve Değişim Derneği’nin düzenlediği programda konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Hem Türk Tabipleri Birliği, hem mimar ve mühendisler odalarıyla ilgili yeni bir hazırlık yapıyoruz. Türk Tabipleri Birliği’nin ‘Türk’ ismine hakaret edercesine Türk milletine ve Türkiye Devleti’ne düşmanlık eden, terör örgütlerinin ağzıyla, ‘Türk’ ifadesini kullanan bir çatının altında görev yapması, bu milletin de devletimizin de kabul edeceği bir iş değildir.” dedi ve ekledi:

“O nedenle burada yeni bir düzenleme hazırlığına başlandı. Çalışmamız bittikten sonra Sayın Cumhurbaşkanımıza, Kabineye arz edeceğiz. Ondan sonra da parlamentoda Cumhur İttifakı milletvekilleri bunun yasalaşma sürecini takip edecekler.”

Paylaşın

93 Kuruluş Ve Girişimden Şebnem Korur Fincancı’ya Destek

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın gözaltına alınmasına tepkiler sürüyor… 93 kuruluş ve girişim Fincancı’nın gözaltına alınmasına tepki göstererek, bir açıklama yayınladı.

Haber Merkezi / “Fincancı’ya yönelik saldırıları bütün topluma yönelik bir gözdağı olarak kabul ediyoruz” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, “Şebnem Korur Fincancı derhal serbest bırakılsın. TTB’yi yalnız bırakmayacağız, sessiz kalmayacağız” denildi.

Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) yönelik tehditlerin de kabul edilemez olduğu ifade edilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Anayasaya göre kurulmuş bir meslek örgütü olan Türk Tabipleri Birliği’nin iktidar tarafından hukuk dışı olarak kapatılmakla tehdit edilmesi kabul edilemez.

Uluslararası alanda tanınmış bir uzman olan Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın bir bilim insanı ve hekim olarak mesleki sorumluluğunun gereğini yerine getirdiği için iktidar tarafından hedefe konması hem bilimsel etiğe hem Anayasal güvence altındaki hak ve özgürlüklere aykırı bir tutumdur.

Sağlığın piyasalaştığı, halkın sağlık hakkını kullanamadığı koşullarda, Türk Tabipleri Birliği’nin hedefe konmak yerine sağlık sisteminde daha fazla söz ve karar sahibi olmasının ülkenin yararına olduğunu düşünüyoruz.

Türk Tabipleri Birliği ve Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya yönelik saldırıları bütün topluma yönelik bir gözdağı olarak kabul ediyoruz.

Şebnem Korur Fincancı derhal serbest bırakılsın. TTB’yi yalnız bırakmayacağız, sessiz kalmayacağız.”

İmzacı 93 kuruluş ve girişim:

2017 Bodrum Yurttaş İnisiyatifi, 78’liler Girişimi, Adana Kadın Danışma ve Sığınma Evi Derneği (AKDAM), Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Alevi Dernekler Federasyonu, Alevi Düşünce Ocağı Derneği, Anadolu Müzik Kültürleri Derneği, Ankara 78’liler Meclisi, Ankara Dayanışma Akademisi, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (Adam-Der), Avcılar Emek ve Demokrasi Güçleri, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Avrupa Alevi Kadınlar Birliği, Avukat Dayanışması, Avukat Hareketi,

Bakırköy Kent Savunması, Birleşik İşçi Hareketi, Bodrum Savunması, Burhaniye Çevre Platformu, Bursa Demokrasi Güçleri (BDG), Çağdaş Hukukçular Derneği, Demokrasi İçin Birlik, Demokrasi İçin Birlik ve Dayanışma Platformu, Demokrasi İçin Hukukçular, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Devrimci Parti, DİSK Basın İş, DİSK Cam Keramik İş, DİSK Dev-Yapı İş, DİSK Limter İş, Divriği Kültür Derneği, Diyalog Grubu, Doğanın Çocukları, Doğu Güneydoğu Dernekleri (DGD) Platformu, Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim,

Ege Kent Konseyleri Birliği, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EĞİTİM SEN), Ekmek ve Gül, Ekoloji Birliği, Ekoloji Birliği Kadın Meclisi, Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi, Eşitlik İzleme Kadın Grubu (Eşitiz), Ev Eksenli Çalışanlar Sendikası, Fethiye Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği, Günebakan Kadın Derneği, Güngören Demokrasi Platformu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Halkevleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği,

İlmisimya, İnsan Hakları Derneği, İskenderun Kadın Platformu, İşçi Emekçi Birliği, İzmir Devrimci 78’liler Derneği, İzmir Tiyatroları Derneği, Jineps Gazetesi, Kadın Kültür Sanat Edebiyat Derneği (KASED), Kadın Meclisleri, Kadınlar Birlikte Güçlü, Kaldıraç, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Karadeniz İsyandadır Platformu, Katılımcı Avukatlar, Kırkyama Kadın Dayanışması, Konak Kent Konseyi, Kuşadası Çevre Platformu, Marmaris Ekolojik Mücadele Komitesi, Mor Dayanışma, Muğla Çevre Platformu, Muğla Kadın Dayanışma ve Danışma Derneği,  Mustafa Suphi Kültür Merkezi,

Öğrenci Dayanışması, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Sosyal Araştırmalar Vakfı (SAV), Sosyal Hukuk, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Türkiye Esnaf Platformu, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Van Kadın Platformu, Yaşam ve Dayanışma Yolcuları, Yeryüzü Ekoloji Kolektifi, Yeşil Direniş Ekoloji ve Yaşam Gazetesi, Yeşil Sol Parti, Yeşil Yaşam İnisiyatifi, Yurttaş Girişimi, Yurttaşlık Derneği.

Paylaşın