Türk Tabipleri Birliği’nden Deprem Bölgeleri İçin Bulaşıcı Hastalıklar Uyarısı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi,  “Afetin yaşandığı bölgede çöp toplama hızla organize edilmeli ve çöpler düzenli olarak toplanmalıdır, çünkü çöpler bulaşıcı hastalıkları taşıyabilecek haşarat ve kemirgenlerin üreme alanlarıdır.” ifadelerinin yer aldığı bir bilgi notu paylaştı.

Haber Merkezi / Bilgi notunda, bulaşıcı hastalık riskine karşı önlem alınması gerektiği ifade edildi ve yapılması gerekenler şöyle sıralandı:

“Afetin yaşandığı bölgede çöp toplama hızla organize edilmeli ve çöpler düzenli olarak toplanmalıdır, çünkü çöpler bulaşıcı hastalıkları taşıyabilecek haşarat ve kemirgenlerin üreme alanlarıdır.

Ulaşımın zor ya da olanaksız olduğu durumlarda sokak aralarına ve dar yerlere erişebilecek el arabalarından yararlanılmalıdır.

Afetten önce bölgeye hizmet veren çöp dökme alanları uygun ise çöpler toplanarak buraya dökülmeye devam edilmeli, bu alanlara ulaşım mümkün değilse veya bizzat bu alanlar afet nedeni olmuşsa, aşağıda tarif edileceği üzere çöpler bu iş için belirlenmiş uygun biriktirme yerlerine dökülmelidir.

Afetzedelerin barındığı yerlerin uygun noktalarında çöp bırakılacak alanlar oluşturulmalıdır. Bu alanlar günlük olarak kireç kaymağı, klor eriyiği, çamaşır suyu vb. malzemelerle dezenfekte edilmelidir.

Karasineklerle mücadelede canlının yumurta bırakacağı çöp, gübre gibi ortamların üstlerinin açık olmaması gerekir (Uygun çöp kovası yoksa 20 santimetre kalınlığında toprakla çöp ve gübre yığınlarının üstü örtülebilir).

Çöp toplama alanlarının su kayaklarından en az 60 metre; mümkünse besin maddeleri dağıtım-depolama yerlerinden en az 1 kilometre uzakta, yaya ve araçların geçişine engel olmayacak bir yerde olmasına dikkat edilmelidir.

Çocukların ve hayvanların çöp toplama alanlarında dolaşmasına izin verilmemeli, buralara hayvan ölüleri atılmamalıdır.

Çöp yığınlarından şıra sızmasının önüne geçilmeli; sızma varsa bu yerler çamaşır suyu ya da benzeri bir dezenfektan ile yıkanmalıdır.

Çöp yığınlarında ve toplama alanlarında haşere ve kemiricilerin oluşması, üremesi önlenmeli, bu zararlılarla mücadele amacıyla kullanılan pestisit ve insektisitlerin de bir kirlilik unsuru haline gelmemesine dikkat edilmelidir.

Her 200 kişi için iki metre derinlikte ve 1,5 x 1 metre çukur açılmalıdır. Bu söz konusu nüfus için bir hafta yetebilir. Çukur içerisindeki organik materyalin bozunumu 4-6 hafta gerektirir. Çukurun üstü 40 santimetre kalınlığında sıkıştırılmış toprakla örtülmelidir.”

Paylaşın

Adana, Hatay Ve Osmaniye’de Yıkılan Binalara İlişkin Soruşturma

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler nedeniyle Adana, Hatay ve Osmaniye’de yıkılan binalara ilişkin soruşturma başlatıldı. TBB’de depremlerde yıkılan binaların müteahhitleri ile projelerine onay veren, denetimleri gerçekleştirmeyen idari görevliler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Haber Merkezi / Adana Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan yazılı açıklamada, soruşturma kapsamında teknik bilirkişi heyetlerinin görevlendirildiği bilgisi verildi:

“Numune alma ve bizzat alanda çalışmalara başlanılmıştır. Binaların yapımını üstlenen ve sonradan binalarda imara aykırı şekilde değişiklik yaparak yıkılmasına neden olan sorumlu kişilerin tespiti konusunda ilgili kurumlarla yazışmalar yapılmıştır. Bu kişiler yönünden gerekli tedbir durumları değerlendirilmekte, soruşturma konunun hassasiyeti de gözetilerek titizlikle ve tüm detaylarıyla sürdürülmektedir.”

Hatay ve Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılıklarından yapılan açıklamalarda da bu illerde yıkılan binalarla ilgili soruşturma başlatıldığı duyuruldu.

Türkiye Barolar Birliği’nden suç duyurusu

Türkiye Barolar Birliği (TBB), Maraş depremlerinde yıkılan binaların müteahhitleri ile projelerine onay veren, denetimleri gerçekleştirmeyen idari görevliler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Türkiye Barolar Birliği’nin dilekçesinde, tespit edilecek sorumluların Türk Ceza Kanunu’nun Kasten öldürme başlıklı 81. maddesi ve Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi başlıklı 83. maddesi uyarınca yargılanması istendi.

Dilekçe şöyle devam etti: “Binaları inşa eden müteahhitler; yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesulleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre sorumlulukları bulunan her türlü teknik görevliler ile inşaat aşamasından itibaren görev yapan her türlü yapı denetim görevlileri ve ilgili kişiler; binalara yapı kullanma izin belgesi veren, oturma izni veren görevli ve yetkililer; onlara bu yönde emir ve talimat veren yetkililer; denetim görevini yerine getirmeyen ilgili belediye, bakanlık yetkilileri ile depremin gerçekleşmesinin ardından arama ve kurtarma çalışmalarının geç, eksik ya da hatalı başlaması neticesinde kayıpların artmasına sebep olan sorumlular hakkında yürütülecek ceza soruşturması sonucunda Türk Ceza Kanunu’nun Kasten öldürme başlıklı 81. maddesi ve Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi başlıklı 83. maddesi uyarınca kovuşturma başlatılması ve ceza verilmesi talep edilmiştir.”

“Kovuşturma süreci etkin şekilde takip edilecektir”

TBB tarafından yapılan açıklamada, “Delillerin yok olmaması ve karartılmaması için numunelerin alınması ve incelenmesi dahil, yürütülecek tüm işlemlerde gönüllü ve alanında uzman meslektaşlarımızdan oluşturulacak komisyon ile teknik bilgiye sahip meslek örgütleriyle iş birliği içerisinde sağlıklı bir soruşturma süreci yürütülmesinin temini ve tüm şüphelilerin tespiti için çalışmalara başlanmış olup, cezasızlığın önlenmesi için gerek soruşturma gerekse kovuşturma süreci etkin şekilde takip edilecektir” denildi. 

Paylaşın

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı Hakkında Tahliye Kararı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “Terör örgütü propagandası” yaptığı iddiasıyla 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle tutuklu yargılandığı davada karar çıktı. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, Fincancı hakkında 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası verdi ve tahliyesine hükmetti. Fincancı akşam saatlerinde tahliye edildi.

TTB Başkanı Fincancı’nın tahliyesi öncesinde polis cezaevi önünde barikat kurdu. Avukatlar da dahil girişler yasaklandı. Korur Fincancı, işlemlerinin tamamlanmasının ardından 18.00’da cezaevinden çıktı.

“Jin-jiyan azadi”, “TTB susmadı susmayacak” sloganlarıyla karşılanan Fincancı, daha sonra açıklama yaptı. TTB Başkanı Fincancı, “Tüm baskılara rağmen, bizlerle dayanışma içinde olan içinde olanlara teşekkür ediyorum” dedi.

Kendisine verilen cezaya değinen Korur- Fincancı, şöyle devam etti: “Bir kanalın yayın politikasının suç sayılması ve benim bundan sorumlu tutularak cezalandırılmam akıl alır gibi değil. Biz sadece insanlar için değil, tüm canlılar için tehdit olan her şeyi söylemeye devam edeceğiz. Bitmedi kavgamız, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek mücadeleye devam edeceğiz.”

Duruşma öncesinde basın açıklaması yapan TTB, destek için gelen siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları, Çağlayan Adliyesi önündeki alana alınmadı. Açıklama, adliyenin yan tarafındaki metro istasyonu önünde yapılabildi. Basın açıklamasında Şebnem Korur Fincancı’nın derhal beraati ve tahliyesi talep edildi.

MSB’nin katılma talebine ret

Açıklamanın ardından polis ablukasındaki Çağlayan Adliyesi’nde görülmeye başlayan davanın duruşmasında, Milli Savunma Bakanlığı katılma talebini yineledi. Önceki duruşmalarda olduğu gibi bu duruşmada da, mahkeme heyeti bakanlığın katılma talebini reddetti. Fincancı’nın avukatları ise, 3 avukat sınırının hukuki dayanağı olmadığını ifade etti ve bu sınırın kaldırılmasını talep ettiler. Yargılamanın yapıldığı İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nin heyeti, bu talebi de reddetti.

Fincancı: İnsan öldüren değil bilimsel görüşünü veren hapse giriyor

Taleplerin reddinin ardından Fincancı savunmasına başladı. Kendisi üzerinen bir korku iklimi yaratıldığını öne süren Fincancı, bunun ifade ve bilim özgürlüğüne saldırı olduğunu söyledi. “Herkese nitelikli, ücretsiz sağlık hizmeti istediği için, şehir hastanelerine ve sağlıkta şiddete karşı çıktığı için, pandemide hakikati açıkladığı için Türk Tabipleri Birliği hedefte” diyen Fincancı, savunmasında “Bu ülkede, insan öldürmek insanları cezaevinde tutmaya yetmiyor ama bilimsel görüşünü vermek insanların cezaevine girmesine neden oluyor” ifadelerini de kullandı.

“Vatan hainleri yargılanacak”

“Ülkesinin yazgısını çıkar karşılığında birilerine teslim eden vatan hainleri yargılanacak. Emre itaat etmek kimseyi sorumsuz kılmıyor. Bizim karşı duruşumuz budur; kötülük hiç kimseye bulaşmasın diye…” diyerek sözlerini sonlandıran Fincancı, mahkeme salonunda bulunanlar tarafından alkışlandı.

Fincancı’nın savunmasının ardından avukatları söz alarak savunmaya başladı. İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı avukat Öztürk Türkdoğan, Meriç Eyüboğlu ve Hülya Yıldırım’ın savunmalarının ardından, mahkeme karar için duruşmaya ara verdi.

Hükümle birlikte tahliye

Aradan sonra kararını açıklayan mahkeme, Fincancı’nın ‘terör örgütü propagandası yapma’ suçunu işlediği gerekçesiyle 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyeti, Fincancı’nın hükümle birlikte tahliye edilmesine de karar verdi.

Ne olmuştu?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırları içinde ekim ayında yürüttüğü operasyonlar sırasında kimyasal silah kullandığı iddiaları gündeme gelmişti. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı da, katıldığı bir televizyon programında bu iddialarla ilgili “Bölgenin bağımsız heyetler tarafından etkin biçimde araştırılması gerektiğini” yorumunu yaptı.

Fincancı’nın sözlerinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 Ekim’de Fincancı hakkında soruşturma başlattığını duyurdu. Bunun üzerine 26 Ekim’de İstanbul’da gözaltına alınan Fincancı, götürüldüğü Ankara’da ifadesinin ardından 27 Ekim’de tutuklandı.

Fincancı hakkında “terör örgütü propagandası yapma” suçunun işlediği gerekçesiyle hazırlanan iddianamenin ardından açılan dava 2 Aralık’ta İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Savcılık, ilk kez 23 Aralık’ta hakim karşısına çıkan Fincancı hakkında mütalaasını verdi. Mütalaada, Fincancı’nın “Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan üst sınırdan cezalandırılması ve tutukluluk halinin devamı istendi.

7 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle yargılanan Fincancı’nın davasının görüldüğü mahkemenin heyeti, 23 Aralık’taki duruşmayı 29 Aralık’a erteledi ve “adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı” gerekçesiyle Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

29 Aralık’taki duruşmada ise karar çıkması bekleniyordu ancak Fincancı’nın avukatlarının reddi hakim talebi nedeniyle dava ertelendi. Mahkeme, karar duruşması için 11 Ocak tarihini belirledi.

Paylaşın

Doktorlar Eylemde: Sağlık Bakanlığı Hakkımızı Gasp Ediyor

Mesleki bağımsızlığına ve serbest meslek hakkını gasp eden yönetmelik değişikliğine karşı Kadıköy’de eylem yapan hekimler adına açıklama yapan İstanbul Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyonundan Güray Kılıç, “Sözleşme yapabilen azınlık hekim grubuna ise özel hastanelerce ağır koşullar dayatılıyor” dedi ve ekledi:

“Bu saldırı yalnız serbest meslek hakkını kullanan hekimlere yönelik değil, tüm hekimlere ve tıp mesleğini tercih eden-edecek olan öğrencilere de yöneliktir. Asırlardır hekimlik mesleğinin ve hekimlerin en doğal hakkı olan serbest meslek hakkı, sağlık sermayesinin isteği doğrultusunda Sağlık Bakanlığı eliyle gasbedilmektedir. 7 Ocak 2023 tarihli yönetmelikle yeni açılacak muayenehaneler yönünden daha da ağırlaşan düzenlemeler öngörmekle, bu durumu apaçık ortaya koyuyor.”

Kılıç, açıklamasının devamında, “Bilinmesini isteriz ki dün yapılan düzenleme ile hali hazırda muayenehaneleri olan hekimler ve 60 yaş üstü hekimlerin sadece bir yerde kadro sınırlamasından muaf tutulması ve belli koşullarda bazı ameliyatların istenilen yerde yapılabilmesine sağlık müdürlüğünün vaka bazında izin verilebilecek olması, hak ihlallerini gidermiyor.” ifadelerini kullandı.

İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipler Birliği (TTB), hekimlerin mesleki bağımsızlığına ve serbest meslek hakkını gasp eden yönetmelik değişikliğine karşı Kadıköy’de eylem yaptı.

66 uzmanlık derneğinin destek verdiği eylemde  “Muayeneme dokunma” dövizlerinin taşındı. Hekimler sık sık “Emek bizim söz bizim”, “Direne direne kazanacağız” sloganları attı.

Basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyonundan Güray Kılıç okudu.

“Yönetmelik değişti ama…”

Kılıç, yönetmeliğin sağlığa etkilerini anlattı ve hekimlerin mesleklerini yapamaz hale getirildiğini söyledi ve ekledi:

“Sağlık Bakanlığı’nın 6 Ekim 2022 tarihinde yaptığı yönetmelik değişiklikleri ile hekimlerin mesleki bağımsızlığına ve serbest meslek hakkına bir saldırı gerçekleştirdi. Bu düzenlemeye göre 7 Ocak 2023 tarihinden itibaren serbest meslek hakkını kullanan hekimler özel sağlık kuruluşlarıyla sözleşmeleri yoksa hastalarının tedavilerini kesmek zorunda kalacak ve bir daha da hastalarına bakamayacak.

“Bu kuruluşlarla ancak çok az sayıda hekim sözleşme yapabilecek. Bu nedenle açtığımız davalar ve yapılan etkinlikler üzerine 7 Ocak 2023 tarihinde yönetmelikler yeniden değiştirildi.

Buna göre;

  • Tüm hekimler için sadece bir hastane ile yıllık sözleşme yapılması koşulu aynen korunmuş olup sadece belli koşullarda il sağlık müdürlüklerinin izni ile ameliyatların sözleşme diş hastanede yapılabilmesine izin verildi.
  • Halen muayenehaneleri olan hekimler ve 60 yaş üstü hekimler için özel hastane ve tip merkezlerinin toplam kadro sayıları üzerinden getirilen kısıtlama kalkmış gibi gösterilmek istense de hali hazırda muayenehaneleri olanlara branş bazında kadrolu hekim sayısı üzerinden getirilen kısıtlamanın devam etmesi nedeniyle, yine az sayıda hekim sözleşme yapabilecek. 60 yaş üstü hekimleri için branş bazı kadro kısıtlaması koşulu söz konusu değildir.
  • Yeni muayenehane açacak olan 60 yaş altı hekimler için ise 6 Ekim Yönetmeliği’ndeki tüm kısıtlamalar aynen devam edecek.

“Sağlık Bakanlığı hakkımızı gasp ediyor”

“Sözleşme yapabilen azınlık hekim grubuna ise özel hastanelerce ağır koşullar dayatılıyor. Bu saldırı yalnız serbest meslek hakkını kullanan hekimlere yönelik değil, tüm hekimlere ve tıp mesleğini tercih eden-edecek olan öğrencilere de yöneliktir.

“Asırlardır hekimlik mesleğinin ve hekimlerin en doğal hakkı olan serbest meslek hakkı, sağlık sermayesinin isteği doğrultusunda Sağlık Bakanlığı eliyle gasbedilmektedir. 7 Ocak 2023 tarihli yönetmelikle yeni açılacak muayenehaneler yönünden daha da ağırlaşan düzenlemeler öngörmekle, bu durumu apaçık ortaya koyuyor.

“Bilinmesini isteriz ki dün yapılan düzenleme ile hali hazırda muayenehaneleri olan hekimler ve 60 yaş üstü hekimlerin sadece bir yerde kadro sınırlamasından muaf tutulması ve belli koşullarda bazı ameliyatların istenilen yerde yapılabilmesine sağlık müdürlüğünün vaka bazında izin verilebilecek olması, hak ihlallerini gidermiyor.”

“Öğrencilerin de hakkı gasp ediliyor”

TTB Merkez Konseyi 2. Başkanı Ali İhsan Ökten de  “Serbest hekimlik mesleği uygulama hakkını ortadan kaldıran ‘Medipol Yasası’nı kabul edilemez buluyoruz” dedi.

TTB Özel Hekimlik kolundan Nursen Şahin ise, şunları söyledi: “Bugün burada iktidarın çok uzun süredir kimlerle yan yana olduğunu, kimleri gözettiğini bir kez daha görüyoruz. Bu yönetmelik yalnızca hekimlerin değil tıp fakültelerinde okuyan gençlerin de hakkını gasbetmektedir.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

TTB Açıkladı: 2 Bin 685 Hekim Yurt Dışına Gitmek İçin Başvuru Yaptı

Türk Tabipleri Birliği (TTB), hekimlerin yurt dışına gitmek için talep ettiği “iyi hal belgesi”ne geçen yıl 2 bin 685 başvuru yapıldığını duyururken, aralık ayındaki başvuru sayısın da 268 olduğunu açıkladı.

TTB, açıklamasında, “Veriler, Sağlık Bakanlığı’nın ‘Beyaz Reform’unun çözüm değil; algı yarattığının açık göstergesi. Yönet(e)meyenlere inat sağlıklı bir gelecek mücadelemizi 2023’te de sürdüreceğiz!” ifadelerini de kullandı.

Sağlıkta şiddet ve kötü çalışma koşullarına karşı hekimlerin yurt dışına gitmek üzere yaptığı başvuru sayısı her geçen gün artarken, 2022 yılında yapılan başvuru sayısının 2 bin 685 olduğu açıklandı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), hekimlerin yurt dışına gitmek için talep ettiği “iyi hal belgesi”ne geçen yıl 2 bin 685 başvuru yapıldığını duyururken, aralık ayındaki başvuru sayısın da 268 olduğu kaydedildi.

Söz konusu verileri TTB’nin Twitter hesabından yapılan paylaşılırken, “Veriler, Sağlık Bakanlığı’nın ‘Beyaz Reform’unun çözüm değil; algı yarattığının açık göstergesi. Yönet(e)meyenlere inat sağlıklı bir gelecek mücadelemizi 2023’te de sürdüreceğiz!” ifadeleri de kullanıldı.

Ayrıca, paylaşımda, 2022’ye ve son 10 yıla ilişkin başvuruların dağılımını gösteren grafikler de paylaşıldı.

Paylaşın

Fincancı’nın Tutukluluğuna Devam Kararı: Bir Sonraki Duruşma 11 Ocak’ta

TTB Başkanı Fincancı’nın yargılandığı davanın ikinci duruşması 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Avukatların reddi hakim talebi reddedilirken, Fincancı’nın tutukluluğuna devam kararı verildi. Fincancı’nın davası 11 Ocak 2023’e ertelendi.

Haber Merkezi / Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “Terör örgütü propangandası yapma” suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması İstanbul Adalet Sarayı 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Avukatların reddi hakim talebi reddedildi. Şebnem Korur Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 11 Ocak’a erteledi. Duruşma sonunda, duruşmayı izlemeye gelenler ‘Şebnem Hoca yalnız değildir’, ‘Hak hukuk adalet’ sloganları atarak ve alkışlarla adliyeden ayrıldı.

Duruşmayı, yurtdışından gelen heyet, EMEP, TİP, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İstanbul Tabip Odası, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, TMMOB ve DİSK, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP milletvekilleri, Serpil Kemalbay, Oya Ersoy, Hüda Kaya, CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker ile farklı STK temsilcileri izledi.

“Savcılık üst sınırdan cezalandırılmasını istedi”

Yoğun kalabalığa rağmen küçük salonda görülen duruşmada bugün karar çıkması bekleniyordu. Duruşma, savcılığın Fincancı’nın “Terör örgütü propagandası yapma” suçunu işlediği gerekçesiyle üst sınırdan cezalandırılmasını istediği mütalaayı tekrarlamasıyla başladı.

Üç avukat sınırıyla görülen duruşmada savunmasını yapan Fincancı, sözlerine “Yaşananların sizin üzerinizdeki etkisini bilemiyorum. Ancak süreç, inanılmaz bir algı ile yürütülüyor. Benim için vatandaşlıktan çıkarılsın deniyor. Kimi kimin vatanından çıkarıyorlar?” diyerek başladı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın bakanlık faaliyetlerini içeren değerlendirme toplantısında yaptığı açıklamaya değinen Fincancı, “Bu hafta sonu Milli Savunma Bakanlığı ‘Kimyasal silah iftirasında bulunanları milletimiz asla affetmeyecektir’ dedi. Şimdi bu talimat değil de nedir? Siyasi otorite tamamen algılarla hareket etmektedir” ifadelerini kullandı.

“Terörist isem hangi örgüttenim?”

“Ben terörist isem hangi örgütten terörist olduğumu çok merak ediyorum. TTB mi? İşkenceye karşı komisyonlar mı? Ya da Filipinler’deki insan hakları örgütleri mi?” diyen Fincancı,  “TTB’den kurtulmayı istiyorlar benden hayli hayli kurtulmak istiyorlar. İdam cezası getirilirse ancak o zaman. Karşı olduğumuz bir eylemi gerçekleştirirseniz kurtulmuş olursunuz” dedi.

Avukat Meriç Eyüboğlu, usuli taleplerinin bile gerekçesiz reddedildiğini belirterek, mahkemenin objektifliğini kaybettiğini söyledi. Eyüboğlu, heyetin dosyadan el çekmesi gerektiğini belirterek, reddi hakim talebinde bulundu.

Ret nedeniyle duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, talebin davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle reddi hakim talebini kabul etmedi.

Ne olmuştu?

Medya Haber’e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz.

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Şebnem Korur Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor,” dedi.

Fincancı açıklamalarının ardından Yeni Şafak gazetesi, “TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan ihanet dolu sözler: PKK kanalında TSK’ya iftira attı” şeklinde bir haber yayınladı. Sabah gazetesi de “Emekli komutanlar PKK’nın ‘Kimyasal Silah’ iftirasına ateş püskürdü: Şebnem Korur Fincancı hukuk önünde hesap versin!” haberinde emekli generallerin açıklamalarına yer verdi.

Erdoğan ve Bahçeli’nin ağır eleştirileri

TTB Başkanı Korur Fincancı, Türk ordusunun Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarında kimyasal silah kullandığına dair iddialar olduğunu ve bunların araştırılması gerektiğini ifade etmişti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle, hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak. Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız” açıklamasında bulunmuş; Salı günü meclis grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli de, TTB’nin kapatılmasını ve Şebnem Korur Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkarılmasını talep etmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında soruşturma başlattığını açıkladı: 20.10.2022 tarihinde PKK/YPG silahlı terör örgütünün sözde yayın organına yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 maddesi kapsamında Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve 5237 yılı Türk Ceza Kanununun 301/2. maddesi kapsamında Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma başlatılmıştır.

Fincancı, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan sevk edildiği mahkemece tutuklanmıştı.

Paylaşın

‘Kimyasal Silah’ Davası Türk Tabipler Birliği’ne Yöneliyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve diğer konsey üyeleri hakkında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla soruşturma başlatıldığı ve soruşturma için gizlilik kararı getirildiği haber verildi.

Fincancı, Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) hükümranlık alanında sürdürdüğü operasyonlarda kimyasal silah kullanımına ilişkin iddiaların araştırılması gerektiği konusunda görüş belirtmiş ve bu değerlendirmesi dolayısıyla AKP-MHP iktidarınca hedef gösterilerek büyük bir hızla tutuklanmıştı.

Mezopotamya Ajansı’nın haberinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan sızan bilgilere göre, başlatılan soruşturmanın, Adli Tıp Uzmanı, Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına gerekçe gösterilen suçlamayı da kapsadığı bildirildi.

Gene Başsavcılıktan sızan bilgilere göre, Fincancı’nın tutuklu olarak yargılandığı soruştutmayı yürüten savcı, TTB Merkez Konseyi üyeleri aleyhine yürütülen soruşturmanın yanısıra TTB Başkan ve Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınmasına ilişkin soruşturmayı da yürütüyor.

Fincancı’ının avukatlarının verdiği bilgiye göre, TTB Merkez Konseyi Başkanı’nın ilk duruşmasının görüldüğü gün, TTB’nin diğer merkez konseyi üyelerinin açık kaynak araştırma raporları aynı savcı tarafından soruşturma dosyasına dahil edildi. Avukatların mahkeme önündeki dosyayla ilgisi olmayan bu evrakın dosyadan çıkarılması  itirazına mahkeme başkanı evrakın dosyada bilgi amacıyla yer aldığını söyleyerek karşılık verdi.

Ancak gelişmeler, evrakın Fincancı ve diğer konsey üyelerinin tamamı hakkında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla başlatılan soruşturma kapsamında dosyaya girdiğini gösterdi.

Arka plan 

19 Kasım’da TSK’nin KBY alanında sürdürülen harekatlarda kimyasal silah kullanıldığı iddialarının kanıtı olarak tartışılan görüntülerin sosyal medyada dolaşıma girmesinin ardından Medya Haber TV kanalının sorularını yanıtlayan Adli Tıp Uzmanı ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ön değerlendirme niteliğindeki beyanları iktidar sözcüleri ve Savunma Bakanlığınca tepkiyle karşılanmış ve ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştı.

Soruşturma kapsamında 26 Kasım günü gözaltına alınan ve ertesi gün tutuklanarak cezaevine gönderilen Fincancı’nın geçtiğimiz hafta  Çağlayan, İstanbul Adliyesi 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasının ilk duruşmasında tahliye talepleri reddedilmiş ve dava 29 Aralık’a ertelenmişti.

Savcılık Fincancı’yı “Terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” ile suçlamış ve üst sınırdan 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istemişti. Mahkeme savcının talebine uyarak tutukluluğun devamına karar verdi.

Paylaşın

Şebnem Korur Fincancı’ya Destek Veren TTB: Geri Adım Attıramayacaklar

Tutuklanan Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında açıklama yapan Türk Tabipleri Birliği (TTB), açıklamasında, “TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, demokratik hukuk devleti ilkeleri ve bilim insanlarının mesleki özerkliği ilkesi hiçe sayılarak iktidar çevreleri ve medyası tarafından hedef gösterilmiş ve ardından hukukla bağdaşmayacak bir kararla tutuklanmıştır” ifadelerine yer verdi.

“TTB ve sağlık hakkı mücadelemiz susmadı susmayacak” başlıklı açıklamada, “Başkanımızın tutukluğun üzerinden bir ayı aşkın zaman geçmişken iktidar çevrelerinin asıl amacı daha da belirginleşmiş ve bu süreci meslek örgütümüzün özerkliğine, hekimlerin mesleki bağımsızlığına yönelik topyekûn bir saldırıya dönüştürme çabası açıkça ortaya çıkmıştır. Toplumun her alanında eleştiren, sorgulayan aykırı ses istemediklerini; tüm meslek örgütlerini hedefe aldıkları bir yasa çalışması içinde olduklarını söyleyerek bir kez daha ortaya koymuşlardır” ifadeleri yer aldı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), tutuklanan Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkındaki dava ve iktidarın TTB’ye yönelik tutumuyla ilgili basın açıklamasında bulundu.

Basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Onur Naci Karahancı,Fincancı’nın tutuklanmasıyla birlikte iktidarın gerçek niyetinin açığa çıktığını, TTB’yi ve meslek örgütlerini hedefe koyan bir algı operasyonu yürütüldüğünü söyledi.

TTB Merkez Konseyi İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten tarafından okunan açıklamada ise “TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, demokratik hukuk devleti ilkeleri ve bilim insanlarının mesleki özerkliği ilkesi hiçe sayılarak iktidar çevreleri ve medyası tarafından hedef gösterilmiş ve ardından hukukla bağdaşmayacak bir kararla tutuklanmıştır” denildi.

“TTB ve sağlık hakkı mücadelemiz susmadı susmayacak” başlıklı açıklamada, “Başkanımızın tutukluğun üzerinden bir ayı aşkın zaman geçmişken iktidar çevrelerinin asıl amacı daha da belirginleşmiş ve bu süreci meslek örgütümüzün özerkliğine, hekimlerin mesleki bağımsızlığına yönelik topyekûn bir saldırıya dönüştürme çabası açıkça ortaya çıkmıştır. Toplumun her alanında eleştiren, sorgulayan aykırı ses istemediklerini; tüm meslek örgütlerini hedefe aldıkları bir yasa çalışması içinde olduklarını söyleyerek bir kez daha ortaya koymuşlardır” ifadeleri yer aldı.

“TTB susarsa sağlık da susar”

Başta TTB olmak üzere meslek örgütlerine yöneltilen “antidemokratik müdahalelerin” tüm topluma verilmiş bir gözdağı olarak tanımlandığı açıklamada, “İktidar çevreleri ülkemizde halkın sağlığının en önemli savunucusunun TTB olduğunu bilmektedir. TTB’yi etkisizleştirmeye, güçten düşürmeye, mümkünse tamamen susturmaya yeltenmeleri siyasal, sosyal ve sağlık alanı başta olmak üzere hayatın tüm alanında sürdürdükleri halkın sağlığına zararlı politikaları daha da arttırmaktan öteye gitmeyecektir. Unutmasınlar, toplum da çok iyi bilmektedir ki: TTB susarsa sağlık da susar” denildi.

“Dün olduğu gibi bugün de hem meslek örgütümüzün hem de Merkez Konseyi Başkanımız Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yanında olacağız” denilen TTB açıklamasında, “Biz topluma ve hekimlere onların sağlığını ve emeğini korumak için söz verdik ve dün olduğu gibi bugün de hiçbir iktidar bize geri adım attıramayacak. Türk Tabipleri Birliği, kimlerin iktidarda olduğuna bakmadan, tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de hekimler için hekimlerle birlikte mücadelesine devam edecektir” ifadesi kullanıldı.

Fincancı’nın tutukluluk süreci

TSK’nın PKK’ya karşı kimyasal silah kullandığı yönündeki iddiaların araştırılması için çağrıda bulunmasının ardından gözaltına alınan Fincancı,27 Ekim’de Ankara Adliyesi 3’üncü Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmıştı. Korur Fincancı o tarihten beri Sincan Kapalı Kadın Cezaevi’nde bulunuyor.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, TSK’nın meşru müdafaa kapsamındaki legal faaliyetleri ile terör örgütünün illegal faaliyetlerini bağdaştırma suretiyle “terör örgütü propagandası” yaptığı öne sürülen Fincancı’nın 1 yıl 6 aydan 7 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Fincancı’nın ikamet yerinin İstanbul olması, soruşturmanın da burada yürütülmesi nedeniyle İstanbul’daki ağır ceza mahkemesinin yargılamaya yetkili olduğuna karar vererek dosyayı İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti.

Fincancı hakkında açılan davanın ilk duruşması, İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 23 Aralık’ta yapılacak.

MHP’den TTB kanununda değişiklik talebi
Geçtiğimiz haftalarda da Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) TTB’nin isminden “Türk” ifadesinin çıkarılmasını öngören kanun teklifini TBMM’ye sunmuştu.

Türk Tabipleri Birliği kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifinde, “Türk Tabipleri Birliği” ifadesinin “Tabipler Birliği” olarak değiştirilmesi talep edildi.Terör suçlarından mahkûm olanların ya da KHK ile kamu hizmetinden çıkarılanların üyeliklerinin sonlandırılması istenen teklifte, mesleğini serbest olarak icra eden hekimlerin tabip odasına üye olma zorunluluğunun kaldırılması da öngörüldü.

Paylaşın

TTB Açıkladı: Hekimlerin Yurt Dışı İçin Belge Başvuruları İkiye Katladı

Yurt dışında çalışmak için “iyi hal belgesi” başvurusu yapan hekim sayısının kasım ayında 264 olduğu açıklandı. İyi hal başvuru belgesi başvuruları 2022’nin ilk 11 ayında 2 bin 417’ye ulaştı. Bu rakam, 2021 yılında 1405’di.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart’ta yaptığı açıklamada, “Doktorlar az para aldığı için ayrılıyorlar. Samimi konuşuyorum. Dost acı söyler. Bu hastaneleri inşa eden biziz. Doktorları okutan, yetiştiren devlet değil mi? Bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi. Az para veriyormuşuz. Sordum en az alan ne alıyordur 8-9 bin, en çok alan ne alıyordur 25 bin civarında. Buna rağmen özel sektör daha büyük paralar verdiği için kaçıp gidiyorlarmış. Açık konuşuyorum, varsın gidiyorlarsa gitsinler” demişti.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), sosyal medya hesabından, yurt dışında çalışmak için “iyi hal belgesi” başvurusu yapan hekim sayısının Kasım ayında 264 olduğunu açıkladı. TTB’nin yaptığı açıklamaya göre, iyi hal başvuru belgesi başvuruları 2022’nin ilk 11 ayında 2 bin 417’ye ulaştı. Bu rakam, 2021 yılında 1405’di.

TTB, “’Beyaz Reform’un ‘pembe tablo’larına rağmen hekimlerin ağır ve güvensiz çalışma şartları nedeniyle yurtdışına göçü artarak sürüyor. Sağlıklı bir gelecek için mücadeleye devam!” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Gidiyorlarsa gitsinler’ demişti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 Mart’ta yaptığı açıklamada, “Doktorlar az para aldığı için ayrılıyorlar. Samimi konuşuyorum. Dost acı söyler. Bu hastaneleri inşa eden biziz. Doktorları okutan, yetiştiren devlet değil mi? Bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi. Az para veriyormuşuz. Sordum en az alan ne alıyordur 8-9 bin, en çok alan ne alıyordur 25 bin civarında. Buna rağmen özel sektör daha büyük paralar verdiği için kaçıp gidiyorlarmış. Açık konuşuyorum, varsın gidiyorlarsa gitsinler” demiş ve eklemişti:

“Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Bunlarla yola devam ederiz. Daha da ileriye gidiyorum. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle buraya davet eder, istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Asistan doktorlarımızla yola devam ederiz. Doktorluk gibi aziz bir mesleği sadece paraya bina etmek, dayamak herhalde pek de insanı değildir.”

Erdoğan, bu açıklamasına gelen tepkiler üzerine 14 Mart’ta yaptığı açıklamada ise “Esasen ülkemizdeki hemen he bireyin hafızasında bilgisi ve davranışıyla üzerine unutulmaz etkiler bırakılmış daima şükranla yad ettiğimiz bir hekim mutlaka vardır. Rabbim tüm hekimlerimizden ve sağlık çalışanlarımızdan razı olsun, yokluklarını göstermesin. Çünkü bu ülkenin hekimlerine hem vefa borcu hem ihtiyacı vardır” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

Şebnem Korur Fincancı Hakkında İddianame: 7 Yıl 6 Aya Kadar Hapis Talebi

27 Ekim’de ‘örgüt propagandası’ suçlamasıyla sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 7 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.

Haber Merkezi / Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “PKK’ya yönelik yürütülen askeri operasyonlarda kimyasal silah kullanıldığı iddialarının tarafsız heyetlerce soruşturulması gerektiğini ifade eden Şebnem Korur Fincancı hakkında ‘örgüt propagandası yapmak’ ve ‘Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama’ iddiasıyla soruşturma başlatmıştı.

Ne olmuştu?

Medya Haber’e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz.

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Şebnem Korur Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor,” dedi.

Fincancı açıklamalarının ardından Yeni Şafak gazetesi, “TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan ihanet dolu sözler: PKK kanalında TSK’ya iftira attı” şeklinde bir haber yayınladı. Sabah gazetesi de “Emekli komutanlar PKK’nın ‘Kimyasal Silah’ iftirasına ateş püskürdü: Şebnem Korur Fincancı hukuk önünde hesap versin!” haberinde emekli generallerin açıklamalarına yer verdi.

Erdoğan ve Bahçeli’nin ağır eleştirileri

TTB Başkanı Korur Fincancı, Türk ordusunun Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarında kimyasal silah kullandığına dair iddialar olduğunu ve bunların araştırılması gerektiğini ifade etmişti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle, hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak. Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız” açıklamasında bulunmuş; Salı günü meclis grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli de, TTB’nin kapatılmasını ve Şebnem Korur Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkarılmasını talep etmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında soruşturma başlattığını açıkladı: 20.10.2022 tarihinde PKK/YPG silahlı terör örgütünün sözde yayın organına yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 maddesi kapsamında Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve 5237 yılı Türk Ceza Kanununun 301/2. maddesi kapsamında Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma başlatılmıştır.

Fincancı, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan sevk edildiği mahkemece tutuklanmıştı.

Paylaşın