Anayasa Mahkemesi’nin İptal Ettiği Uygulama Geri Döndü!

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iptal ettiği “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” fiili müstakil bir suç olarak yeniden düzenlendi. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yapılan değişikliğe göre, bir örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.

Devlet güvenliğine ve anayasal düzene karşı işlenen suçlar bakımından, silahlı örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Örgüt adına suç işleyen kişi ise hem işlediği suçtan hem de örgüt adına suç işleme cürmünden ayrı ayrı cezalandırılacak.

Kamuoyunda 8. Yargı Paketi olarak bilinen düzenleme, Mart ayında yasalaşmasının ardından 1 Haziran itibarıyla yürürlüğe girdi. Yeni uygulama ile adli para cezaları artırıldı.

7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda değişiklikler yapan yeni kanuna ilişkin sosyal medya platformu X’te bir mesaj paylaşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yeni yasanın 1 Haziran’dan itibaren uygulanmaya başlandığını hatırlattı.

Buna göre; 1 Haziran 2024 tarihinden itibaren işlenen suçlar bakımından adli para cezalarında alt sınır 20 liradan 100 TL’ye; üst sınır ise 100 TL’den 500’e yükseltildi. Ceza mahkemelerince doğrudan verilen adli para cezalarının kesinlik sınırı da 3 bin TL’den 15 bin liraya çıkarıldı. Adli para cezasının ödenmemesi halinde hapis süresinin belirlenmesinde ise bir gün karşılığı olarak 500 Türk Lirası esas alınacak.

8. Yargı Paketi ile daha önce Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iptal ettiği “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” fiili müstakil bir suç olarak yeniden düzenlendi.

Türk Ceza Kanunu’nda (TSK) yapılan değişikliğe göre, bir örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.

Devlet güvenliğine ve anayasal düzene karşı işlenen suçlar bakımından, silahlı örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Örgüt adına suç işleyen kişi ise hem işlediği suçtan hem de örgüt adına suç işleme cürmünden ayrı ayrı cezalandırılacak.

Ancak değişikliğin, Anayasa Mahkemesinin (AYM) ilgili hükme ilişkin iptal kararını dikkate almaktan uzak olduğu yorumları yapılıyor. Türk Ceza Kanununun (TCK) 220. Maddesinde, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen” kişinin ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılacağı hükmediliyordu.

AYM geçen yıl bu düzenlemeyi, “ifadenin muğlak olup keyfilik yaratabildiği” gerekçesiyle oy birliği ile iptal etmişti. Yeni düzenleme, keyfilik endişesini giderecek değişiklikler olmadan, çok benzer şekilde yeniden metne girdi ve yasalaştı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Emekli Komutanlara ‘Basın Ve Yayın’ Yasağı Yolda

Meclis Başkanlığı’na sunulan yeni bir kanun teklifi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ayrılan veya emekli olan askerlerin basın ve yayın mecralarında açıklama yapmaları izne bağlanıyor.

Kanun teklifine göre kendisinin veya başka bir askeri personelin askeri kimliğinin, görev veya faaliyetleri kapsamında askerî bilgi, belge, konum bilgisi veyahut bunlardan herhangi birini içeren resim, yazı, fotoğraf, ses kaydı, video gibi görsel ve işitsel materyallerin, MSB tarafından yetki verilen durumlar hariç kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayınlanması yasaklanıyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Başkanlığına sunuldu. Teklif ile harekâtlar veya operasyonlar sırasında basın ve yayın organlarında yorumlarda bulunan emekli komutanlara yaptırımlar getiriliyor.

Türkiye gazetesinde yer alan habere göre; MSB kadro ve kuruluşunda kamu görevlisiyken bu sıfatı sona erenlere, bakanlıktan izin alınmadan, bulundukları makam ve görevlerine ilişkin unvanlarını kullanarak beyanat vermeleri, yazı yazmaları veya açıklamada bulunmaları hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilecek.

Teklife göre kendisinin veya başka bir askeri personelin askeri kimliğinin, görev veya faaliyetleri kapsamında askerî bilgi, belge, konum bilgisi veyahut bunlardan herhangi birini içeren resim, yazı, fotoğraf, ses kaydı, video gibi görsel ve işitsel materyallerin, MSB tarafından yetki verilen durumlar hariç kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayınlanması yasaklanıyor.

Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ile general ve amiraller hakkında ilgili hükümler doğrultusunda yürütülen işlemlerde soruşturma izni vermeye, soruşturma ve kovuşturma yapmaya yetkili mercilerin belirlenmesinde, ilgililerin son rütbeleri ve görevleri esas alınacak. Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda yapılacak değişikle; gerekli durumlarda önleme araması yapılabilecek.

25 hizmet yılını tamamlayana emekli aylığı bağlanacak

1999 yılı sonrası sigortası başlayan ve 1 Şubat 2018 yılı sonrası YAŞ kararı ile kadrosuzluk sebebiyle emekliye sevk edilen personele, yaş şartı aranmaksızın kadın ve erkek 25 hizmet yılının tamamlaması halinde emekli aylığı bağlanacak. Seferberlik ve savaş zamanında yüksek disiplin kurulları tarafından verilen TSK’den ayırma cezası hariç diğer disiplin cezaları yargı denetimi dışında tutulacak.

Paylaşın

Orta Afrika Tezkeresi TBMM Genel Kurulu’nda Kabul Edildi

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki görev süresini 1 yıl daha uzatan tezkere TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Oylamada Yeşil Sol Parti ve Emek Partisi milletvekilleri ”Hayır” oyu verirken, diğer partiler ”Evet” oyu verdi.

Tahliye talepleri reddedilen Hatay Milletvekili Can Atalay için yürüyüş düzenleyen Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekilleriyse TBMM Genel Kurulu’ndaki oylamaya katılmadı.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), Birlemiş Milletler’in (BM) Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki harekat ve misyonlarına katılımına bir yıl daha yetki veren tezkere, TBMM Genel Kurulu’nda görüşüldü.

Sol Haber’in aktardığına göre; Saadet Partisi Grubu adına söz alan Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun, Avrupa devletlerinin nüfuzu altında kalan Afrika ülkeleri için Türkiye’nin güvenilir bir ortak olduğunu savunarak, ”Ülkemizin dış politika yönelimindeki amacı çıkar odaklı olmamıştır” dedi.

İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, Türkiye’nin başta Suriye ve Kuzey Irak gibi bölgelerde askeri varlığını sürdürmesine karşı olmadıklarını vurguladı. MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, tezkereye “Evet” oyu vereceklerini bildirdi.

Yeşil Sol Parti (YSP) Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, BM kapsamında da olsa askeri içerikli hiçbir tezkereye onay vermediklerini, Orta Afrika tezkeresine de “Hayır” oyu vereceklerini belirtti.

Orta Afrika Cumhuriyeti’nin dünyanın en yoksul ülkelerinden birisi olduğunu hatırlatan CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, yurt dışına asker gönderme gibi konularda ortak akılla kararlar verilmesinden ve uygulanmasından yana olduklarını söyleyerek, misyonda Türk askerinin bir yıl daha yer almasına “Evet” oyu vereceklerini açıkladı.

AK Parti Grubu adına konuşan Bursa Milletvekili Refik Özen, ”Türk Silahlı Kuvvetlerimiz nerede terör, terörist varsa inlerine girecek, nerede olması gerekiyorsa orada yerini alacak” diye konuştu.

Görüşmelerin tamamlanmasının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki görev süresini 1 yıl daha uzatan tezkere kabul edildi.

Oylamada Yeşil Sol Parti ve Emek Partisi milletvekilleri ”Hayır” oyu verirken, diğer partiler ”Evet” oyu verdi. Tahliye talepleri reddedilen Hatay Milletvekili Can Atalay için yürüyüş düzenleyen Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekilleriyse oylamaya katılmadı.

Paylaşın

‘Lübnan Tezkeresi’ TBMM Genel Kurulunda Kabul Edildi

Lübnan’da konuşlu UNIFIL’e katkı sağlayan TSK unsurlarının görev süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Haber Merkezi / TBMM Genel Kurulunda, Lübnan’da konuşlu UNIFIL’e (Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü) katkı sağlayan TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) unsurlarının görev süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi görüşüldü.

Görüşmelerin sonunda tezkere kabul edildi. Tezkereye Yeşil Sol parti Grubu ‘hayır’ oyu verirken diğer parti grupları ‘evet’ oyu verdi.

UNIFIL, 1978 yılında kuruldu. İsrail’in, 1982’de işgal ettiği Lübnan’ın güneyinden 2000 yılında çekilmesinin ardından toplamda 120 kilometre uzunluğundaki sınırın güvenliği UNIFIL’in denetimine geçti.

UNIFIL’in denetimindeki sınır için “Mavi Hat” tabiri kullanılıyor ve tüm bölgede güvenliği sağlamak üzere UNIFIL askeri devriye geziyor.

Paylaşın

12 Baro Başkanına ”Pençe -Kılıç” Soruşturması

TSK’nin, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine 20 Kasım’da düzenlediği ve ”Pençe -Kılıç” adı verilen herakatının barış zeminine zarar verdiğini savunan ortak bir yazılı açıklayan 12 baro başkanı hakkında soruşturma açıldı.

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Adalet Bakanlığı’nın izin vermesi halinde baro başkanlarının ifadelerinin alınabileceğini söyledi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Ağrı, Batman, Bingöl, Tunceli, Diyarbakır, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Şırnak ve Van Baro başkanları hakkında soruşturma açtı.

Haklarında soruşturma açılan 12 baro başkanı TSK’nin, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine 20 Kasım’da düzenlediği ve ”Pençe -Kılıç” adı verilen herakatının barış zeminine zarar verdiğini savunan ortak bir yazılı açıklama yayınlamışlardı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, ortak açıklamada ismi geçen 12 baro başkanı hakkında “Türk Ceza Kanununun 301. maddesi kapsamında “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını aşağılama” suçu şüphesiyle soruşturma açıldı.

“Her koşulda barışı savunmalıyız” başlığıyla yayınlanan ortak açıklamada barolar, Kürtlerin yoğun yaşadığı alanlara askeri operasyonlar düzenlemenin sorunu derinleştirdiğini belirterek asıl yapılması gerekenin toplumun her kesimiyle barışmak olduğu ifade edilmişti.

Açıklamada, hükümete barışçıl siyasi çözümler araması çağrısı yapılmıştı.

BBC Türkçe’den Hatice Kamer’e soruşturma ile ilgili konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Adalet Bakanlığı’nın izin vermesi halinde baro başkanlarının ifadelerinin alınabileceğini söyledi.

”Kürt sorununun güvenlikçi politikalar ile çözülmeye çalışıldığı dönemlerde barışçıl çözümler için yapılan açıklamalar bu tür soruşturmalar ile neticeleniyor. Daha önce de baromuz hakkında defalarca soruşturma açılmıştı. Açılan bu soruşturmalar da devletin bu dönem izlediği politikalardan bağımsız değil.”

Benzer açıklamalar nedeniyle daha önce başlatılan farklı soruşturmaların Baro yönetimine açıldığını hatırlatan Eren, ”Bu sefer soruşturmayı sadece benim adıma açmışlar” dedi.

Nahit Eren hakkında 301’nci maddeden açılmış devam eden dört ayrı soruşturma var.

Irak’ın kuzeyinde, Duhok vilayetinin Zaho ilçesinde, Perek adındaki tatil beldesine düzenlenen ve 9 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyla ilgili açılan yapılan açıklamayla ilgili Diyarbakır Barosunun 11 kişilik yönetim kurulu üyelerinin tamamına soruşturma açılmıştı.

Paylaşın

AK Parti’den ‘TSK Kimyasal Silah Kullandı’ İddialarına İlişkin Açıklama

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Sözcüsü Ömer Çelik, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) PKK’ya karşı sınır ötesi operasyonlarında kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin yaptığı açıklamada, “Alçak bir iftira şebekesinin parçasıdır” dedi.

Haber Merkezi / AK Parti Sözcüsü Çelik, konuya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kimyasal silah kullanmakla suçlayanlar, alçak bir iftira şebekesinin parçasıdır. Bunlar terör örgütünün cinayetlerini masum göstermeye çalışan odaklardır. PKK’nın cinayetlerini övenler, kirli odakların temsilciliğini yaparak TSK’ya saldırıyorlar.

Kahraman TSK terörle mücadelesini en yüksek hukuki ilkelere ve standartlara bağlı şekilde yürütmektedir. TSK’nın, cinayet şebekesi terör örgütlerine karşı verdiği mücadele dünyanın en haklı, en şeffaf ve en onurlu mücadelesidir.”

İbrahim Kalın’ndan açıklama

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise konuya ilişkin, sosyal medya hesabından şu mesajları paylaştı:

Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve İstihbaratımız, terör örgütünün oksijenini kestikçe yeni iftira kampanyalarına başvuruyorlar. Kimyasal silah yalanı, terörü aklamaya ve estetize etmeye çalışanların beyhude çabasıdır. Terörle mücadelemiz azim ve kararlılıkla devam edecek.

TSK: Bu tür mühimmat envanterde bulunmamaktadır

MSB’nin konuya ilişkin açıklaması şöyle: Silahlı Kuvvetlerimiz, uluslararası hukuk ve anlaşmalarca yasaklanmış mühimmat kullanmamaktadır. Bu tür mühimmat TSK envanterinde bulunmamaktadır. Dezenformasyon çabaları TSK’nın kararlı mücadelesi sonucu çökme noktasına gelen ve ahlak dışı yollarla çıkış arayan terör örgütü ve müzahirlerinin beyhude çırpınışlarıdır.

Demirtaş’tan çağrı

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından “Sosyal medyada PKK’lilere karşı kimyasal silah kullanıldığına dair görüntüler olduğunu avukatlarım aktardılar. Durumun tespiti için bağımsız, uluslararası bir heyetin bölgeye giderek inceleme yapması gerekir. Bunun koşulları sağlanmalıdır. Bu görüntülere TBMM ve muhalefet sessiz kalamaz. Bunu sessizlikle geçiştirmek suçu onaylamaktır. Gerekçesi ne olursa olsun kimyasal silah kullanmak dünyanın her yerinde ağır bir suçtur. Böyle bir suçun açık sorumlusu, savaş politikasında sınır tanımayan AKP-MHP iktidarı olur.” paylaşımı yapmıştı.

HDP’den açıklama

Konuyla ilgili Meclis Genel Kurulu’nda konuşan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, kimyasal silah kullanıldığı iddialarıyla ilgili ‘Siyaset erki ve Parlamento sorumluluk almak zorunda. Dışişleri Komisyonu bir araştırma yapmalıdır” dedi.

Sınır ötesi operasyonlarda kimyasal kullanıldığına dair görüntülerin, iddiaların ve videoların kamuoyuna yansıdğıını belirten Beştaş, şu açıklamayı yaptı:

“Bunlar yokmuş gibi hiçbirimiz davranamayız. Siyaset erki ve Parlamento sorumluluk almak zorunda ve bunun cevabını bulmak zorundayız. Dışişleri Bakanlığı henüz bir açıklama yapmadı. Gerçi genelde susmayı tercih ediyorlar. Dışişleri Komisyonu bir araştırma yapmalıdır. Kamuoyunu ikna edici bir açıklama gerekiyor bu konuda. Dün Merkez Yürütme Kurulumuz da bir açıklama yayınladı ve iddiaların defaatle hızla soruşturulması gerektiğini söyledi. Açıkçası bu çok önemli bir meseledir ve Türkiye, 29 Nisan 97’ye kadar imzaya açık olan Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin uygulanması ve kimyasal silahların takibi için bağımsız olarak 97’de OPCW kuruldu ve Türkiye 97’de bunu onayladı. Kimyasal Silahlar Sözleşmesi tüm bir kitle imha silah kategorisini ortadan kaldırmayı amaçlayan uluslararası bir anlaşmadır ve faaliyet alanı, içeriği oldukça kapsamlı olup imzacı tüm ülkelerin bu akde uyması zorunludur.”

CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, yaptığı açıklamada bugün konuyla ilgili soru önergesini Meclis’e suncağını söylemişti: Kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin görüntüleri izledim. Kimyasal silah insanlığa karşı bir suçtur.Yarın itibariyle iddialara dayanak olan görüntülerin doğruluğu üzerine soru önergemi Meclis gündemine sunacağım.

Paylaşın

TSK’dan Kuzey Irak’a ‘Pençe Kilit’ Operasyonu: Tüm Detaylar

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), “Pençe 1”, “Pençe 2” ve “Pençe Kartal” operasyonlarının devamı olarak, Irak’ın kuzeyine yönelik “Pençe Kilit” operasyonu başlattı. Pazar günü başlayan operasyon kapsamında Metina, Zap ve Avaşin-Basyan bölgelerindeki hedeflerin, hava kuvvetleri tarafından bombalandığı bildirildi.

Hedeflerin daha sonra Hakkari’nin Derecik ilçesinde konuşlu 34’üncü Hudut Tugay Komutanlığı’ndan Fırtına obüsleri ve çoklu namlulu roketatar ÇRNA ile ateş altına alındığı savunuldu. Top ve uçak seslerinin Derecik ile Çukurca’dan da duyulduğu haber verildi.

Akar: Belirlenen hedefler ele geçirildi

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, operasyonun ilk gününü kuvvet komutanları ile birlikte Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki karargahtan takip ederken, operasyonun planlandığı şekilde yürütüldüğünü ve birinci safhada belirlenen hedeflerin ele geçirildiğini söyledi.

MSB: Meşru müdafaa hakkı doğrultusunda

Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB) yapılan açıklamada da “terör örgütünün geniş çaplı saldırı hazırlığı içinde olduğu, PKK/KCK’nın Irak’ın kuzeyinde bazı bölgelerde varlığını halen sürdürmeye devam ettiği” ifade edilerek, operasyonun “terör saldırılarını bertaraf etmek amacıyla Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın 51’inci maddesinden doğan meşru müdafaa hakkı doğrultusunda” yapıldığı da kaydedildi.

Pençe operasyonları Mayıs 2019’da başlamıştı

Türkiye, Kuzey Irak’a yönelik son dönem operasyonları 2018 yılında “Dicle Kalkanı (Kararlılık) Harekâtı” ile başlatmış daha sonra bu operasyonlar, ilki 2019 yılının Mayıs ayında başlatılan Pençe operasyonlarıyla devam etmişti. TSK unsurları, verilen bilgiye göre, PKK/KCK tarafından kullanılan mağara ve sığınakları imha ettikten sonra, askeri üsler kuruyor ve bölgede konuşlanıyor. Bu şekilde PKK/KCK’nın yeniden o bölgeye yerleşmesinin önüne geçilmesi hedeflenirken, keşif-gözetleme faaliyetlerinin de bu üsler üzerinden yapıldığı kaydediliyor.

Milli Savunma Bakanlığı, “Pençe Kilit” operasyonu öncesinde internet sitesi üzerinden bugüne kadar Pençe operasyonlarına ilişkin son gelişmeleri de şöyle duyurdu: “831 terörist etkisiz hale getirildi. Bin 281 adet çeşitli silah ele geçirildi. Bin 407 mağara kullanılamaz hale getirildi. Bin 812 adet el yapımı patlayıcı (EYP) imha edildi”.

Barzani’nin ziyaretinden iki gün sonra

Savunma Bakanlığı, PKK’nın operasyon hazırlığı içinde olduğu ve “Kilit Pençe” ile buna darbe vurulduğunu kaydetse de medyada operasyon yapılacağına dair çok sayıda haber yer aldığı görülmüştü.

İlaveten operasyonun, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi lideri Mesrur Barzani’nin Türkiye’yi ziyaret etmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin hemen akabinde düzenlendiği dikkat çekti. Bu da Barzani’nin operasyondan haberdar edildiği yorumları yapılmasına neden oluyor. Barzani, üç gün önce Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından, iki ülke arasında güvenlik ve istikrar alanlarındaki işbirliğinin genişletilmesinden memnuniyet duyduğunu söylemişti.

Mezopotamya Haber Ajansı, ay başında Türkiye’nin Irak sınır hattına askeri yığınak yaptığını; Zap, Metîna ve Avaşin bölgelerine yönelik operasyon başlatılacağını bildirmişti.

Haberde, “Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) ortaklığında yapılacağı belirtilen operasyon için günlerdir karayolu ile Hakkari’nin Çukurca ilçesinin köylerine sevk edilen asker ve zırhlı araçlar, sınırın hattında konuşlandırıldı” ifadeleri yer almıştı.

Kuzey Irak’ta yoğun çatışmalar

PKK’yla çatışmalar son yıllarda Kuzey Irak’a kayıyor. Dünya çapında silahlı çatışma verilerini tutan açık kaynak kodlu ACLED’e göre 2020’de PKK’ya yönelik operasyonların sadece yüzde 23’ü Türkiye sınırları içerisinde düzenlendi.

Yine ACLED’e göre, Irak’ta TSK ve PKK arasındaki çatışmalar 2021’de son 5 yıldaki en yüksek seviyeye ulaştı. 2021’de Türkiye ve Kuzey Irak’ta ayda ortalama 209 silahlı çatışma çıktı.

Uluslararası Kriz Grubu’na göre ise Türkiye’nin Bayraktar TB2 insansız hava araçlarını 2017’den itibaren Kuzey Irak’ta kullanmaya başlaması büyük bir kırılım yarattı. 2019’a gelindiğinde Türkiye’nin bölgedeki operasyonlarının yüzde 78’ini hava harekatları oluşturdu. Türkiye’nin “Kuzey Irak’taki varlığını güçlendirmesiyle” hava harekatlarının oranı azalırken, silahlı çatışmalar ve bombardımanlar arttı. Yine de hava harekatları 2021’de yüzde 58’lik oranla tüm operasyonlar arasında çoğunluğu oluşturmaya devam etti.

Irak ve Suriye’ye asker gönderilmesine izin veren Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi’nin süresi Ekim 2021’de 2 yıl uzatılmıştı.

(Kaynak: DW Türkçe, BBC Türkçe)

Paylaşın

Libya’da Görevli 56 Asker TSK’dan İhraç Edildi

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) bağlı Libya Görev Grubu Komutanlığı’nda görevlendirilen 56 uzman çavuş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na (CİMER) toplu şikâyet dilekçesi verdi. Komutanlarının kendilerine psikolojik ve fiziksel mobbing yaptığını ileri süren askerler, Libyalı askerlerin çöplerini dahi kendilerinin topladığını iddia etti. Bunun üzerine haklarında disiplin soruşturması başlatılan askerlerin görevlerine son verildi. Türkiye’ye dönen askerler, daha sonra TSK’dan atıldı. Ayrıca haklarında adli soruşturma da başlatıldı.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre, CİMER’e yapılan şikâyet dilekçelerinde askerler yaşadıklarını anlattı. İddiaya göre, Yarbay rütbesindeki bir komutan, içtima sırasında askerlere, “Siz aldığınız parayı hak etmiyorsunuz, bu TSK ne generaller yedi, siz hiçbir şeysiniz. Beni istediğiniz yere şikâyet edebilirsiniz, 9 sene Hukuk Şube’de çalıştım. Sizi meslekten atmam 5 dakika. Dışarıda sizin yerinizde olmak isteyen binlerce kişi var” diyerek meslekten atmakla tehdit etti. Üsteğmen rütbesindeki bölük komutanı ise, “Size burayı dar etmezsem bu rütbeyi sökerim, size burada kan kusturacağım, sizi sahilde carettalar gibi süründüreceğim” dedi.

“Bu durum temsil ettiğimiz TSK’yı ayaklar altına almaktır”

Hastayken bile kendilerine spor yaptırıldığını belirten uzman çavuşlar, komutanlarının kendilerine Libyalı askerlerin çöplerini toplattığını da öne sürdü. Şikâyet dilekçesinde, Libyalı askerlerin kendilerine bu sırada küçümseyici ve alaycı gözlerle baktığını belirten askerler, “Bu durum temsil ettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ayaklar altına almaktır” dedi. Yaşadıkları nedeniyle meslekten soğuduklarını ifade eden askerler, “Severek başladığım ve devam ettiğim, ölürsek şehit, kalırsak gazi anlayışıyla hiçbir zaman yılmayıp görevimin gerektirdiği şekilde mesleğimi sürdürmüş bulunmaktayım. Burada gördüğüm fiziksel ve psikolojik baskılar beni mesleğimden soğutmaktadır” görüşünü kaydetti.

Askerlerin şikâyet dilekçeleri, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na iletildi. Komutanları hakkında soruşturma açılmasını bekleyen askerler, tersi bir durumla karşılaştı. Askerlerin Libya’da görevlendirilmeleri emri sonlandırıldı, 56 uzman çavuş Türkiye’ye gönderildi. Haklarında idari soruşturma başlatılan askerlerin tümünün sözleşmeleri 9 Aralık’ta feshedildi.

İdari tahkikat raporunda, askerler “koordineli ve işbirliği içerisinde aynı metni kullanarak, CİMER’e şikayette bulunmak, amirlerini sindirmeye yönelik tutum ve davranışlar sergilemek, birlik içinde disiplini bozmak ve askeri atmosferin oluşmasını engellemekle” suçlandılar. Raporda, askerlerin kusurlu oldukları belirtilerek, tazminatlarının da ödenmeyeceği vurgulandı.

Adli soruşturma da başlatıldı

Öte yandan askerler hakkında Milli Savunma Bakanlığı’nın izni üzerine Askeri Ceza Kanunu’na muhalefet etmekten adli soruşturma da açıldı. Birlikte şikâyette bulunmakla suçlanan askerler üç yıla kadar hapis istemiyle soruşturulacak.

37 askerin davasını üstlenen Avukat Murat Altay, sözleşmelerin feshedilmesi kararına karşı dava açtıklarını ifade etti. Mahkemeden adil bir karar beklediklerini belirten Altay, “Bu hukuksuzluğa son vermek maksadıyla arkadaşlarımıza verilmiş olan soruşturma izinlerine bölge idare mahkemesinde itiraz ettik. 37 arkadaşımızın sözleşmesi fesih davaları da geçen hafta tamamlandı. Uzman çavuş arkadaşlarımız için Edirne ve Hatay İdare Mahkemelerinde davalar açtık. Umarım en kısa sürede bu hukuksuzluk son bularak, adalet tecelli eder” dedi.

Askeri ceza hukuku doktoru olan Avukat Mehmet Erkan Akkuş, sözleşmelerin feshedilmesi kararıyla “Komutan her zaman haklıdır” mesajı verilmek istendiğini söyledi. Akkuş, şunları kaydetti:

“Burada sorun, 56 tane uzman çavuş arkadaşımızın aynı anda CİMER’e başvuru yapması değil. Burada sorun 56 tane uzman çavuş arkadaşımızın CİMER’e başvuru yapmak zorunda bırakılmasıdır. Amirler ve üstler hakkında usulüne uygun soruşturulmuş olsa, usulüne uygun işleme konulmuş olsa, hukuk devleti prensibi gereği adil yargılanmış olsalardı, bu çocuklar da CİMER’e başvuru yapmak zorunda bırakılmayacaktı. Mesleki kaderi bir amirin imzasına bırakılan uzman çavuş arkadaşlarımızın yeri geldiğinde ölüme gönderiliyor olmasındaki vicdanı adaletsizliği de kamuoyunun vicdanına bırakıyorum.”

Paylaşın

MSB Duyurdu: Afganistan’dan Tahliye Başladı

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), “Afganistan’daki Hamid Karzai Havaalanı’nda görev yapan TSK unsurlarının tahliyesine başlanmıştır. TSK kendine tevdi edilen bu görevi de başarıyla yerine getirmenin gururuyla vatan toprağımıza geri dönmektedir.” açıklamasında bulundu.

Haber Merkezi / MSB çeşitli temaslar, mevcut durum ve şartlar değerlendirilerek Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının Afganistan’dan tahliyesine başlandığını bildirdi.

MSB’den yapılan açıklamada, TSK’nın 2002’den bu yana BM, NATO ve ikili anlaşmalar kapsamında tarihi ve kültürel bağları olan Afgan halkının barış, huzur ve istikrarına katkı sağlamak için Afganistan’da görev yaptığı anımsatıldı.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

  •  Türk Silahlı Kuvvetleri 2002 yılından bu yana BM, NATO ve ikili anlaşmalar kapsamında tarihi ve kültürel bağlarımız olan Afgan halkının barış, huzur ve istikrarına katkı sağlamak için Afganistan’da görev yapmaktadır.
  • ABD ve NATO’nun Afganistan’dan ayrılacaklarını açıklamalarının ardından Türkiye her zaman ifade ettiği “Afgan halkı istediği sürece Türkiye yanlarında olmaya devam edecektir” sözünden hareketle belirli şartlar oluşması durumunda 6 yıldır yaptığı gibi Uluslararası Hamid Karzai Uluslararası Havaalanının güvenli ve uluslararası standartlarda işletilmesi sorumluluğunu sürdürebileceği yönündeki niyetini ortaya koymuştur.
  • Bu kapsamda; Hamid Karzai Havaalanı’nda yaşanan karmaşaya diğer ülke askerleri ile birlikte müdahale edilmiş, havaalanında güvenlik sağlanarak faaliyetlerin yürütülmesi sağlanmıştır. Bu süreçte askerî uçaklarımızla 1129 sivil vatandaşın tahliyesi yapılmıştır.
  • Çeşitli temaslar, mevcut durum ve şartlar değerlendirilerek TSK unsurlarının tahliyesine başlanmıştır.
  • Türk Silahlı Kuvvetleri kendine tevdi edilen bu görevi de başarıyla yerine getirmenin gururuyla vatan toprağımıza geri dönmektedir.

Paylaşın