Merkez Bankası’ndan Yeni ‘Dolar’ Hamlesi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan (TCMB) TL mevduatları düşük bankaların yabancı para zorunlu karşılıklarından komisyon alınması kararlaştırıldı. Merkez Bankası’ndan konuya ilişkin açıklama yapılmadı.

Merkez Bankası’ndan bankalara gönderilen ve Bloomberg tarafından doğrulanan karara göre, tüzel ve gerçek kişilerde TL mevduatları yüzde 50’nin üzerinde olan bankalar hariç, yabancı para zorunlu karşılıklardan yıllık yüzde 3 komisyon alınacak.

Öte yandan dün yapılan düzenleme değişikliği ile gerçek kişi dönüşüm oranının yanı sıra tüzel kişi dönüşüm oranı da hedef koşul olarak eklendi. Yapılan değişiklik ile gerçek ve tüzel kişi dönüşüm oranlarından düşük olanı; yüzde 10’un altında olan bankalar 5 puan yüzde 10 ile 20 arasında olan bankalar 3 puan ilave yabancı para zorunlu karşılık tesis edecek.

Dolarda yeni zirve

Öte yandan Türk Lirası’nın Mayıs başından bu yana devam eden değer kaybı bu hafta hız kazandı. Mayıs’ta 14,70 seviyesinde olan Dolar/TL kuru bugün 18,21’i aşarak 18,2157’ye ulaştı. Bu, yıl içinde görülen en yüksek kur oldu.

Euro/TL kuru 18,28; Sterlin/TL kuru da 21,14’ten işlem görüyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 18 Ağustos günü politika faizini 100 baz puanlık indirimle yüzde 13’e düşürmüştü.

Hazine 130,5 milyar liralık iç borçlanmaya gidecek

Hazine ve Maliye Bakanlığı, eylül-kasım dönemine ilişkin iç borçlanma stratejisini açıkladı.

Buna göre, eylülde 30.2 milyar liralık iç borç servisine karşılık 50 milyar liralık, ekimde 61.7 milyar liralık iç borç servisine karşılık 50 milyar liralık, kasımda da 30,1 milyar liralık iç borç servisine karşılık 30.5 iç borçlanma yapılması öngörülüyor.

Paylaşın

HSBC, Yıl Sonu Dolar/TL Tahminini 19,5’e Yükseltti

HSBC, dolar/TL için yıl sonu tahminini 17,5’ten 19,5’e yükseltti. Kurumun notunda, “Mevsimsel turizm gelirlerinin daha az destekleyici olması ve Avrupa’da resesyon baskısı ile ihracatın zayıflamaya devam etmesiyle Türk lirasının sonbaharda daha belirgin şekilde değer kaybedeceğine inanıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

HSBC, son çeyrekte turizm gelirlerinin desteğinin azalmasıyla cari açığın daha da genişleyebileceğine işaret ederek, Dolar/TL tahminini 2022 yıl sonu için 17,5’ten 19,5’e, 2023 ikinci çeyrek sonu için de 18,2’den 21’e yükseltti.

Orta ve Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Kur Stratejisti Murat Toprak imzalı notta, Türk lirasının son aylarda yükselen enflasyonun reel faizleri daha da baskılaması, liralaşma stratejisinin ilk çoşkusunun kalmaması ve cari açığın genişlemesiyle birlikte değer kaybettiğine işaret edildi.

Para politikası duruşunda önümüzdeki dönemde değişiklik olacağına dair bir işaret bulunmadığı belirtilen notta, kur korumalı mevduatın yurt içi yerleşiklerin büyük Döviz alımlarını önlemede rol oynamaya devam ettiği değerlendirmesi yapıldı.

Notta, “Tabii ki destekleyici para politikası ile dolarizasyon arasındaki etkileşim Türk lirası için risk faktörü olmayı sürdürecek ama en azından şimdilik bize göre ana endişe kaynağı değil. Bize göre, Türk lirası için temel makro risk, bozulmanın beklentilerin üzerinde gerçekleştiği ödemeler dengesi dinamikleri ile ilgili.

Rekor seviyelere yakın olan dış ticaret açığı, cari açığı, turizm sektörünün en güçlü olması gereken bir dönemde dahi genişletiyor. Mevsimsel turizm gelirlerinin daha az destekleyici olması ve Avrupa’da resesyon baskısı ile ihracatın zayıflamaya devam etmesiyle Türk lirasının sonbaharda daha belirgin şekilde değer kaybedeceğine inanıyoruz” denildi.

Paylaşın

Dünyanın En Fakir Ülkelerinin Parası TL Karşısında Yüzde 100 Değer Kazandı

Türk lirasının (TL) değer kaybı devam ederken bir yandan dolar endeksi de son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Türk lirası dolar, Euro, Sterlin dışındaki diğer para birimleri karşısında da değer yitirdi. Öyle ki dünyanın en fakir üç ülkesinin para birimleri TL değer kaybedince iki kata kadar değerlendi. 

Cumhuriyet’ten Bora Erdin’in haberine göre; enflasyon baskısı ile birlikte 2003 yılındaki 100 TL’nin gücü bugün 9 TL’ye geldi. Dünyanın en fakir ülkesi Burundi Frangı bir yılda TL karşısında yüzde 90 değer kazandı. TL halen Burundi Frangı karşısında değerli bir pozisyonda konumlanıyor. 11 milyon nüfusa sahip Burindi’de kişi başına sadece 275 dolar düşüyor.

n fakir ikinci ülke de yüzde 63 değer kazandı

Geçen yıl 9 Temmuz’da 0,0044 olan Burundi Frangı bir yılda yüzde 93 değerlenerek 0,0085 seviyesine geldi. Dünyanın en fakir ikinci ülkesi konumunda olan Orta Afrika Cumhuriyeti’nin para birimi de ‘Frank’. Milli geliri 1,5 milyar dolar olan ülkede kişi başı gelir 306 dolar seviyelerinde seyrediyor.

Ülkenin para birimi son 5 yılda neredeyse tüm para birimleri karşısında zayıflarken son bir yılda TL karşısında değerlenmeye başladı. Ülkenin para birimi hala TL’den değersiz. Ancak TL’nin en düşük seviyede olduğu 20 Aralık 2021’de 0,028 seviyesine yükselen Orta Afrika Frangı 9 Temmuz 2022’de 0,027’ye ulaştı. Ülkenin para birimi halen TL karşısında değersiz ancak bir  yılda TL karşından yüzde 63 değer kaydetti ve 0,016’dan 0,027’ye geldi.

Somali şilini yüzde 115 değerlendi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin son on yılda 1 milyar dolardan fazla yardım yaptığını duyurduğu Somali şilini de bir yılda TL karşısında yüzde 115 değer kazandı. Yönetim şekli cumhuriyet olan ülkede milli gelir 5,95 milyar dolar seviyesinde ve ülkenin nüfusu yaklaşık 11 milyon.

(Kaynak: Cumhuriyet)

Paylaşın

Dolardaki Düşüşe İlişkin Dikkat Çeken İddia

Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, BDDK’nin ticari kredi kullanımına getirdiği yeni koşullara ilişkin haber akışı sonrası düşüşe geçen dolar/TL kuruna ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de şirketlerin bankalardaki döviz mevduatlarını satmalarına yönelik baskılara bir yenisi eklendi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) akşam saatlerinde, bankada altın veya döviz cinsinden varlığı 15 milyon TL’yi aşan ve yıllık cirosu 150 milyon liranın altında olan şirketlere TL kredi verilmeyeceğini duyurdu. Karar sonrası uzun süre dar bantta hareket eden dolar/TL 16.47’ye kadar geriledi.

“Rezervden satışla sağlanan düşüş”

Dolardaki beklenmeyen düşüş gündemde önemli bir yer edinirken İş insanı Şemsettin Bozkurt Twitter’dan Eğilmez’i etiketleyerek “Dövizdeki bu sert düşüşü neye yormalıyız sevgili hocam? Dolar: 16,56 TL Euro: 17,52 TL” sorusunu sordu.

Eğilmez, Bozkurt’un sorusunu “BDDK’nin kararı: 15 milyon TL’nin üzerinde döviz mevduatı olana kredi yok. Ama piyasa kapandığı için bu tamamen rezervden satışla sağlanan düşüş gibi görünüyor” diyerek yanıtladı.

Paylaşın

TL’deki Kayıplara Karşı Korunmanın Maliyeti Rekor Kırdı

Türkiye’de yükselen enflasyona karşın para politikasında değişikliğe gidilmeyeceği beklentisi Türk lirasında düşüş yönündeki pozisyonların rekor seviyeye yükselmesine neden oldu.

Bloomberg HT’nin haberine göre; dolar/TL ’de 3 aylık satım opsiyonlarının primi ile alım opsiyonlarının primi arasında, “25 Delta risk reversal” olarak bilinen fark bu ay 16 yüzde puanın üzerine tırmandı ve o zamandan bu yana bu seviyeye yakın seyrediyor.

Bu, Bloomberg’in söz konusu verileri derlemeye başladığı 2005’ten bu yana en yüksek farka işaret ediyor.

Dolar/TL Haziran ayında TL’deki değer kaybı ile sonuçlanan sert yükselişlerin ardından rekor tazelemişti. 20 Aralık günü görülen 18,36 tarihi zirvenin ardından en yüksek seviyeye çıkan kur 10 Haziran günü 17,50 TL’nin üzerini görmüştü. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın duyurusuyla önce 16,70’e gerileyen dolar, ardından tekrar 17,50 üzerine çıkmıştı.

Bakanlıktan gelen duyuruda, spekülasyonlarla serbest piyasa ilkelerinin sorgulanmasının hedeflendiğine dikkat çekilmiş, enflasyon ile döviz kurunun yükselişine Yeni Ekonomi Modeli ile müdahale edileceği açıklanmıştı. Ayrıca, ortak kurumlarla birlikte hızlı adımlar atılacağı belirtilmişti.

Bakan Nebati “20 Aralık’tan bu yana uygulamakta olduğumuz KKM’ye ilaveten GES’in ihraç edileceğini açıkladık. GES’ler bireysel yatırımcılara yönelik. 15 Haziran’dan itibaren talep toplanacak. Yıllık bileşik getiri yüzde 23,04 olacak. GES’lere konu olan KİT’lere aktarılan hasılat performansı beklenenin üzerinde geldiğinde yatırımcılara ilave getiri sağlayacak” dedi.

Paylaşın

Ekonomistler TL’deki Değer Kaybı Hakkında Ne Söylüyor?

Türk Lirasının Mayıs başından bu yana devam eden değer kaybı bu hafta hız kazandı. Mayıs’ta 14,7 seviyesinde olan dolar/TL kuru bugünün ilk saatlerinde 16,92’ye kadar yükseldi.

Reuters’ın hesaplamasına göre TL bu yıl değerinin yüzde 22’sini yitirdi. Twitter hesaplarından paylaşımda bulunan Türkiye ve dünyadan ekonomistler TL’nin değer kaybını Türkiye’nin düşük faiz politikasına ve CDS risk priminin rekor seviyeye yükselmesine bağladı.

ABD’li ekonomist Mohamed El-Erian, TL’nin dünkü değer kaybının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faizlerin artmayacağı, hatta düşebileceği yorumunun ardından geldiğini hatırlattı.

Allianz ve Barclays’te yöneticilerinden El-Erian “Ekonomi açısından, yaşananlar ekonominin temel bir yasasının yok sayıldığı bir deneyin devamı” ifadelerini kullandı.

Bloomberg ve Financial Times’ta köşe yazarlığı da yapan El-Erian “Türkiye’nin para birimi zayıflamaya devam ediyor” dedi.

Türkiye’nin beş yıllık CDS primi (devlet tahvillerinin temerrüde karşı sigorta primi) dün 740 puanla 2008 krizinden beri en yüksek seviyeye çıktı.

Bunun ardından dolar/TL kuru akşam ve gece saatlerinde yükselmeye devam etti.

Ekonomist Atilla Yeşilada bunun dolar/TL için kritik bir gece olduğunu söyledi ve ekledi:

“TCMB bu gece NYC-Asya seansında müdahale etmek zorunda, yoksa Aralık 2021 yeniden yaşanabilir.”

Türk lirası Aralık 2021’de tarihinin en değersiz seviyesine düşmüş, dolar/TL kuru 18,36’ya yükselmişti.

Finansal piyasalar yöneticisi İris Cibre de CDS priminin 14 yılın zirvesine çıktığını belirterek “Dolar borçlanma maliyetimiz yaklaşık yüzde 10,9 yükselmiş durumda, hayırlı olsun” dedi ve ekledi:

“Dövizde tekrar parabolik hareketlere neden olmasından korkuyorum.”

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Baş Ekonomisti Robin Brooks da Türkiye’nin CDS priminin geçmişte Brezilya ve Güney Afrika gibi gelişmekte olan ülkelere paralel hareket ettiğini fakat 2018’den bu yana uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle ayrıştığını yazdı.

Brooks “Tekrarlanan kredi teşvikleri, büyük cari açık ve devalüasyon Türkiye’nin risk primini çok daha yüksek bir seviyeye taşıdı” dedi.

Brooks bu üç ülkenin 2017’den günümüze CDS primi değişiminin grafiğini de paylaştı:

‘Tekrar büyük bir değer kaybı kaçınılmaz’

IIF Baş Ekonomist Vekili Sergei Lanau da “Geçen Kasım’daki [TL’nin] büyük değer kaybına rağmen Türkiye’nin dış ticaret açığı büyüdü. Petrol ve altın harici ithalatta bile kayda değer bir düşüş yok” dedi ve ekledi:

“Merkez Bankası rezervlerinin düşük seviyesi ve dışardan gelen paranın az miktarda olması göz önünde bulundurulunca TL’nin tekrar büyük bir değer kaybı yaşaması kaçınılmaz gözüküyor.”

‘Son sürat raydan çıkma’

ABD’li yatırım fonu yöneticisi Will Slaugher ise “Erdoğan’ın rezervi bitti ve yakında liranın kontrolünü kaybedecek. Yıl sonuna kadar Türk lirası büyük ihtimalle olağanüstü değer kaybedecek ve Türkiye’nin temerrüde düşmesi de mümkün” ifadelerini kullandı.

Slaughter “Temerrüdü sermaye kontrolü ve vatandaşların dövizlerine el koyarak önlemeleri mümkün” dediği paylaşımına şöyle devam etti:

“Fakat ne olursa olsun Türkiye makroekonomik olarak son sürat raydan çıkmaya doğru ilerliyor.

“Erdoğan ve çevresindeki zır cahil dalkavuk zümresi iktidardan düşmediği müddetçe Türkiye için işler iyiye gitmeyecek.”

Slaughter’ın paylaşımını alıntılayan gelişmekte olan ülkeler ve para birimleri uzmanı Paul McNamara ise temerrüt ihtimali görmediğini fakat yorumların geri kalan kısmına katıldığını söyledi.

Slaughter’ın paylaşımını alıntılayan bir diğer ekonomist olan Renaissance Capital Baş Ekonomisti Charlie Robertson, “Türkiye için işler iyi gitmiyor. Fakat turist otelleri için umut ışığı olabilir” dedi.

İngiltere’de tüketicilerin kıyafet harcamalarını kıstığını ve bunun Asya’daki Bangladeş, Sri Lanka, Vietnam ve Türkiye gibi tekstil ihracatçılarını etkileyebileceğini yazan Robertson Bangladeş takasının da dolar karşısında değer kaybettiğini, Nisan başında 86 civarında olan kurun 92,3’e yükseldiğini aktardı.

Merkez Bankası Eski Baş Ekonomisti Hakan Kara ise Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin yaptığı açıklamalar hakkında “Ekonomi yönetimi büyüme için enflasyona göz yumulduğunu ima etmiş. Yani bu politikaların enflasyona yol açacağı önceden biliniyormuş diye anlıyorum” dedi ve ekledi:

“Eğer öyle ise “enflasyon görünümündeki bozulma geçici” denilirken bilinçli şekilde yalan mı söylenmiş?”

Dünya Bankası’ndan stagflasyon uyarısı

Öte yandan Dünya Bankası da dün küresel ekonominin 1970’lerdekine benzer bir stagflasyon, yani enflasyonla eş zamanlı ekonomik küçülme riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.

Yıllık büyüme tahminini yüzde 4,1’den 2,9’a çeken Dünya Bankası, dünyanın büyük kısmında yatırımların düşük seviyede seyrettiğini ve bunun da önümüzdeki 10 yıldaki ekonomik büyümenin potansiyelinin altında seyretmesine yol açacağını belirtti.

Dünya Bankası Başkanı David Malpass, stagflasyonun düşük ve orta gelirli ülkelerde siyasi istikrarsızlığa da yol açabileceğini söyledi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Dolarizasyon Yüzde 72’ye Ulaştı!

Dolardaki hızlı yükselişin önüne geçmek ve düşük faiz politikası nedeniyle tercih edilmeyen TL mevduatı daha cazip hale getirip döviz talebini azaltmak için devreye alınan kur korumalı TL mevduat hesabı bankacılık sektöründe mevduatta dolarizasyonu arttırdı.

KKM devreye girdiği ilk hafta TL mevduatın KKM hariç toplam mevduat içindeki payı 37,35 seviyesinde iken Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) 27 Mayıs haftası verisinde KKM hariç TL mevduatın payı yüzde 28,15’e geriledi. KKM dövizdeki değişime duyarlı olduğu ve mevduat getirisi kurdaki değişime göre mudilere sunulduğu için dövize endeksli olarak değerlendiriliyor. Döviz mevduatının payı ise KKM devreye girdiği ilk hafta KKM ile birlikte yüzde 62,05 seviyesinde iken 27 Mayıs itibariyle KKM ile birlikte döviz mevduatının toplam mevduat içindeki payı yüzde 71,84’e çıktı. Yani KKM’nin devreye girdiği ilk haftadan bu yana TL mevduatın payı 9.2 puan azalırken dövize endeksli mevduatın payı 9 2 puan artmış oldu.

KKM ile Rusya Ukrayna savaşının başladığı şubat ayı sonuna kadar döviz kurlarında bir stabilizasyon sağlanmış ve dolar/ TL 13.5-14 lira seviyesinde kalmıştı. Özellikle şirketlere sağlanan vergi avantajı ile dövizden KKM’ye dönüş hızlanmıştı. Ancak son dönemde kurlardaki hızlı yükseliş ve şirketlerin maliyetler nedeniyle artan döviz ihtiyacı KKM’ye geçişlerin ivme kaybetmesine neden oldu.

KKM’nin payı yüzde 13,68’e yükseldi

Dünya’dan Şebnem Turhan’ın haberine göre; KKM her ne kadar TL mevduat olarak adlandırılsa da vade sonu getirisi döviz kurlarındaki değişime göre belirlendiği için analistler dövize endeksli mevduat olarak değerlendirilmesini daha uygun görüyor. KKM ilk olarak 20 Aralık’ta devreye alındı ve ilk veriyi 24 Aralık 2021 haftasında karşıladık. İlk haftasında 29 milyon lira giriş sağlanırken 24 Aralık haftasında KKM’nin toplam mevduattaki payı yüzde 0,6, KKM hariç TL mevduatın toplam bankacılık sektörü mevduatındaki payı yüzde 37,35, döviz mevduatının payı yüzde 62,05, KKM ile beraber dövize endeksli mevduatın payı ise yüzde 62,64 seviyesindeydi. KKM’ye katılım arttıkça KKM hariç TL mevduatın toplam mevduattaki payı düşüş eğilimine girdi. 27 Mayıs haftasında KKM’nin payı toplam mevduatta yüzde 13,68’e çıkarken KKM hariç TL mevduatın payı da yüzde 28,15’e indi. KKM ile birlikte döviz mevduatının payı da yüzde 71,84’e yükseldi. Analistler KKM’nin her ne kadar döviz talebini azaltmayı hedefl ese ve liralaşma stratejisinin bir parçası olsa da dövize endeksli olması nedeniyle yine dolarizasyonu artırıcı yönde etki yaptığına dikkat çekti.

KKM’nin Merkez Bankası’na olan yükü veriler açıklanmadığı için bilinmiyor. Ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçe sonuçlarında KKM dönüşleri için ne kadar ödediğini açıklıyor. Buna göre mart ve nisan aylarında KKM dönüşleri için 16,3 milyar lira ödendi.

Paylaşın

Türk Lirası, Dolar Karşısında Yüzde 1,27 Değer Kaybetti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Luhansk ve Donetsk’in bağımsızlığını tanıma kararıyla tırmanan Ukrayna-Rusya krizi sonrası Türk lirası ABD doları karşısında yüzde 1,27 değer kaybetti.

Dün 13.67 seviyesinde kapanan dolar/TL kuru 22 Şubat sabahı 13.80 üzerini test ettikten sonra 13.75’e geriledi ancak öğleden sonra satışlar devam etti ve kur 13.85 üzerinde seyrediyor.

Küresel piyasalar

Krizin etkisiyle küresel piyasalarda risk iştahı düştü, borsalar inişe geçti, güvenli liman olarak görülen Japon Yeni ve İsviçre Frangı değer kazandı. Altının ons fiyatı 1.910 dolara dayanırken Haziran 2021’den bu yana en yüksek seviyesini gördü.

Asya borsalarında düşüşler yüzde 2’yi geçti, ABD vadelilerinde yüzde 1,5 civarında düşüş kaydedildi. Bitcoin ve Ethereum fiyatı yüzde 5 ile 7 arasında değer kaybetti. Petrol fiyatları ise arz endişeleri nedeniyle 98 dolarla son yedi yılın zirvesine çıktı.

Ekonomist İbrahim Aksoy gelişmeleri sosyal medya hesabından değerlendirdi. Aksoy petrol fiyatlarındaki yükselişin ve turizm gelirindeki zayıflamanın Türkiye’nin cari açık fazlası hedefini riske attığını belirtti. Aksoy Rus ve Ukraynalı turistlerin Türkiye’ye gelen toplam turistlerin yüzde 27’sini ve toplam turizm gelirinin de yüzde 14’üne tekabül ettiğine dikkat çekti.

Enerjide dışa bağımlı

Enerji kaynakları açısından fakir olan Türkiye  yıllık doğalgaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 99,7’sini ve petrol ihtiyacının yüzde 95’ini ithal ediyor. Türkiye’nin enerjide en çok bağımlı olduğu ülkeler doğalgazda Rusya ve petrolde Irak olarak sıralanıyor. Petrol fiyatları ve kurlar artış gösterdiği zaman bu durum Türkiye’nin enerji faturasına ve dolayısıyla cari dengeye yansıyor.

Paylaşın

‘TL Mevduat’ta Reel Kayıp 25 Yılın Zirvesine Çıktı

TÜİK verilerine göre ocak ayında aylık olarak yurtiçi üretici fiyatları endeksine indirgendiğinde TL mevduat faizi yüzde 8,33, tüketici fiyatları endeksine indirgendiğinde ise yüzde 8,87 reel olarak kaybettirdi.

Yılın ilk ayında hangi finansal yatırım aracı tercih edilse de maalesef yüksek enflasyon nedeniyle her araç reel kayıp yaşattı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ocak ayında aylık olarak yurtiçi üretici fiyatları endeksine indirgendiğinde TL mevduat faizi yüzde 8,33, tüketici fiyatları endeksine indirgendiğinde ise yüzde 8,87 reel olarak kaybettirdi. Ocakta tüketici enflasyonu yüzde 48,69’a, üretici enflasyonu ise yüzde 93,53’e yükselmişti. Yıllık olarak bakıldığında ise TL mevduat faizi yatırımcısına Yİ-ÜFE’ye indirgendiğinde yüzde 40,64, TÜFE’ye indirgendiğinde ise yüzde 22,75 kayıp getirdi.

Enflasyona endeksli ürün ihtiyacı

Dünya’dan Şebnem Turhan’ın haberine göre; 1997’den beri hesaplanan reel getiri oranlarına göre TL mevduat yatırımcısı yıllık olarak 25 yılın en ağır reel kaybını yaşarken aylık kayıpta ise geçen yıl aralık ayının ardından tasarrufunda en ağır erimeyle karşı karşıya geldi.

Reel kayıpların ardından her ne kadar yeni Türkiye Ekonomi Modeli kapsamında en önemli araç olarak dövize endeksli TL mevduat ürünü sunulsa da yüksek enflasyon nedeniyle analistler, yatırımcının enflasyon korumalı yeni ürünlerin kapsama alınmasını bekliyor.

Tüm finansal araçlar üretici ve tüketici enflasyonunun son 19 yılın zirvesine yerleşmesinin kaybını yaşadı. Aylık en düşük kayıp, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 7,56, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 8,10 oranlarıyla BIST 100 endeksinde gerçekleşti. Öyle ki analistler yüksek enflasyonda yerli yatırımcının kendine koruma aracı olarak Borsa İstanbul’a yatırımı öne çıkarıyordu.

Yine, üretici fiyatları endeksi ile indirgendiğinde; mevduat faizi (brüt) yüzde 8,33, külçe altın yüzde 8,81, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 8,88, Euro yüzde 9,45 ve dolar yüzde 9,62 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde mevduat faizi (brüt) yüzde 8,87, külçe altın yüzde 9,34, DİBS yüzde 9,41, Euro yüzde 9,98 ve dolar yüzde 10,14 oranında yatırımcısının tasarrufu eridi.

Yıllıkta Yİ-ÜFE’ye indirgendiğinde kazanan yok

Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde dolar TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 23,08 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiriyi sağladı. Ancak dolar Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 5,44 oranında yatırımcısına kaybettirdi.

Diğer yatırım araçları yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; külçe altın yüzde 8,03, Euro yüzde 12,07, BIST 100 endeksi yüzde 32,13, mevduat faizi (brüt) yüzde 40,64 ve DİBS yüzde 48,29 oranlarında reel kayıp yaşattı. TÜFE ile indirgendiğinde ise külçe altın yüzde 19,70 ve euro yüzde 14,45 oranlarında yatırımcısına kazandırırken; BIST 100 endeksi yüzde 11,67, mevduat faizi (brüt) yüzde 22,75 ve DİBS yüzde 32,69 oranlarında yatırımcı kaybetti.

Ocakta son yılların zirvelerini gören enflasyon oranlarına karşılık Merkez Bankası politika faizinin yüzde 14 seviyesinde olması ve Türkiye’nin en yüksek negatif reel faizi veren ülke konumuna çıkması Devlet İç Borçlanma Senetleri’nin yatırımcısına yüksek kayıplar yaşatmasına neden oldu. Her ne kadar dolar/TL sakin bir ay geçirse de DİBS’te negatif reel getiri olması yabancı yatırımcının zaten az olan ilgisini daha da kaybetmesi sonucuna yol açtı ve talep azaldı. DİBS’te yabancı yatırımcı payı yüzde 4’ün altında bulunuyor.

TÜİK verilerine göre külçe altın, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,60, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 15,85 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.

Paylaşın

Döviz Ve Altından TL’ye Geçen Kurumlara Vergi İstisnası Geliyor!

Türk Lirası’na geçişte kurumlara vergi istisnası TBMM’de komisyondan geçti. Yabancı para ve altınlarını TL’ye çeviren kurumların kur farkı kazançları dahil olmak üzere, açılan vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarındaki faiz ve kâr payları vergiden istisna olacak.

Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi.

Bu politikanın amacı, Türk Lirası’nın bankacılık sistemindeki toplam mevduat ve katılım fonundaki payının artırılması ve finansal istikrarın desteklenmesi.

Buna göre kurumların döviz tevdiat ve katılma hesaplarında bulunan yabancı paralarını dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar TL’ye çevirmeleri ve bu suretle elde edilen TL varlıkları en az 3 ay vadeli TL mevduat ve katılma hesaplarına geçirmeleri durumunda, dönem sonu değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançlarının son üç aya isabet eden kısmı istisna edilecek.

Ayrıca yabancı para cinsinden varlıkların TL’ye çevrildiği tarihte oluşan kur farkı kazançları ile vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları vergilendirilmeyecek.

Bu istisnaya TL’ye dönüşümün desteklenmesi için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yapılan destek ödemeleri ve dönem sonu değerlemesinden kaynaklanan faiz ve kâr payları da dahil ediliyor.

Vadeden önce çekim yapılırsa gecikme faiziyle vergi alınacak

Bu kapsamda bir geçici vergi döneminden sonra TL’ye geçişin gerçekleşmesi durumunda dönem sonu ile TL’ye çevrildiği tarih aralığına isabet eden kur farkı kazançları da istisna edilecek.

Aynı durum kurumların altın hesaplarından geçiş yapmaları durumunda da geçerli olacak. Komisyon’da kabul edilen önergeyle bu istisnalar kazançları bilanço esasına göre tespit edilen gelir vergisi mükellefleri için de geçerli olacak.

Bu kapsamda açılan hesaplardan vadesinden önce çekim yapılması durumunda, istisna edilen tutarlar nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, ceza ve gecikme faizi uygulanarak tahsil edilecek.

Paylaşın