TBMM Genel Kurulu’nda “Can Atalay” Gerilimi

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda muhalefet ve iktidar milletvekilleri arasında gerilime neden olmaya devam ediyor.

Haber Merkezi / TBMM Genel Kurulu’nda devam eden görüşmelerde AK Parti adına söz alan Grup Başkanvekili Özlem Zengin, konuşması sırasında kendisine tepki gösteren milletvekillerine “Bir grup milletvekili Meclis’i terörize ederek, toplumu terörize ederek iş yapabileceğini zannediyor” sözleriyle tepki gösterdi.

Zengin, şu ifadeleri kullandı: “Bir grup milletvekili Meclis’i terörize ederek, toplumu terörize ederek iş yapabileceğini zannediyor. Meclis’in asli dili kelimelerdir. Meclis’in asli dili hukuktur. Dün burada yapılan (Yargıtay’ın Atalay kararının okunması) Anayasa’ya uygun bir eylemdir. Şunun altını çizmek istiyorum; her şey hukuk zemininde varlık kazanmıştır.”

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in konuşması sırasında muhalefet sıralarından sık sık sesler yükseldi.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “Bu işler babayiğit olmakla değil anayasayı iyi bilmekle geçiliyor. Sokaklar, mahallerle bilir babayiğitliğimizi” derken, AK Partili bir vekil “Bir okusana 14. maddeyi” diye bağırdı.

Bunun üzerine Gökhan Günaydın, “Usül tartışması yapıyoruz. Ya AYM üyelerini de Yargıtay üyelerini de siz atadınız. Atadığınız adamlar aralarında kapışıyor. Utanmadan bunu sorun haline getiriyorsunuz. Biz mi atadık AYM üyelerini, Yargıtay üyelerini. Aranızda anlaşamıyorsunuz. Bana laf ettiriyorsun” diye yanıt verdi.

Bunun üzerine AK Parti sıralarından bağrışmalar devam etti. Günaydın bu kez bir AK Partili vekile “Sen bir susar mısın, susmazsan başka bir şey yapacağım” diye seslendi.

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’e de tepki gösteren Günaydın “Grup başkanısın yakışıyor mu, bir sakin ol. Gel istediğin yerde istediğin kadar konuşalım. Hukuktan, Meclis’ten konuşalım. Ne kadar meraklısın ya milletvekilliğini düşürmeye. İçinizde faşizm nasıl bu kadar ortaya çıktı. Bir milletvekilliği düşürülüyor, biraz bunun utancını, hüznünü yaşa ya. Yargılanan adama iki kez kovuşturma yok kararı, beraat kararı verildi. Siyasi yargılama nedir, başınıza gelince anlarsınız. Dünyada hiçbir parlamento bir milletvekilliğini düşürmek için bu kadar hevesli olmaz mı ya?” ifadelerini kullandı.

CHP’nin itirazı reddedildi

CHP’nin, Can Atalay hakkındaki Yargıtay kararı okunurken yaşanan protestolar nedeniyle kararın duyulmadığı, bu nedenle geçersiz sayılması gerektiğine ilişkin usul itirazı ise reddedildi. TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, “Kesin hüküm okundu, karar tutanağa geçirildi” ifadeleriyle itirazı reddetti.

Ne olmuştu

Anayasa Mahkemesi, (AYM) Gezi Davası’ndan tutuklu bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’la ilgili ikinci kez hak ihlali kararı vermişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk ihlal kararında olduğu gibi, dosyayı Yargıtay’a göndermişti.

Daire, “Anayasa Mahkemesi’nce verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını” belirterek Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına karar vermişti.

Öte yandan Can Atalay’ın avukatlarının bundan sonra izleyecekleri hukuki yollar ve Anayasa Mahkemesi’ndeki süreç yakından takip ediliyor. Atalay’ın avukatlarının milletvekilliğinin düşürülmesi kararının iptali için Anayasa Mahkemesine başvuracağı bildirildi.

Başvurunun, TBMM Genel Kurulu’nda okunan Can Atalay hakkındaki Yargıtay kararının “yok hükmünde olduğu” gerekçesi ile yapılacağı da belirtildi.

Paylaşın

Liderlerden Can Atalay Tepkisi: Artık Kanun Devleti Bile Değiliz

Siyasi parti liderleri, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına rağmen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine tepki gösterdi.

İYİ Parti Lideri Akşener, “Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi kararıyla birlikte artık anayasasız bir devlet tehlikesine doğru sürükleniyoruz” ifadelerini kullanırken, DEVA Partisi Lideri Babacan, “Sayenizde artık kanun devleti bile değiliz” dedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ise, Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin darbe olduğunu ifade ettiler.

Siyasi parti liderlerinin Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin tepkileri şöyle:

Sosyal medya hesabından videolu bir açıklama yayınlayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bu darbe girişimine karşı direneceğiz, mücadele edeceğiz. Bu mücadelede herkesi direnmeye, mücadeleye ve bu darbe girişimine karşı pozisyon almaya, tepki göstermeye davet ediyoruz!” dedi.

Konuşmasında, Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkında iki kez hak ihlali kararı verdiğini, bu karara mahkeme ve Yargıtay’ın uymayarak Atalay’ı tahliye etmediğini hatırlatan Özgür Özel, “Biraz önce karar okutulurken, bu Meclis’in hakkını, hukukunu savunacak Meclis Başkanı neredeydi? Birleşik Arap Emirlikleri’nde. Okuttuğu kararda Meclis’e ayar veriyorlar, millete ayar veriyorlar. Meclis Başkanı’na bu kararı hala niye okutmuyorsun diyorlar. Ve böyle bir karar okutuldu” ifadelerini kullandı

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un kararın kendisinin Meclis’te olmadığı sırada okutulmasını istediğini iddia eden Özel, “Meclis Başkanı demiş ki, ‘Aman ben dışarıdayken okutun bu kararı’. Bekir Bey’e yetki vermiş, Bekir Bey vekalet ederken kararı okuttu. Güya bu ayıptan, rezaletten kendini kurtaracak. Başını Birleşik Arap Emirlikleri’ne gömünce bu yapılan büyük hukuksuzluğu, Meclis’e saygısızlığı, sana saygısızlığı görmemiş mi oluyorsun?” diye konuştu.

Burada elbette baş sorumlu, sarayda oturan, bütün yetkileri kendisinde toplayan, Anayasa’yı kendisi için önce ihlal eden sonra Anayasa’yı OHAL şartlarında kendine uyduran birisinin yargıyı da kontrol etmesidir” diyen Özel, şöyle devam etti:

“Anayasa Mahkemesi geçit vermedi ama buna geçit verenler Yargıtay’dır, AK Partili yöneticilerdir ve en büyük sorumluluk sahibi de Meclis Başkanı’nın ta kendisidir. Bütün Türkiye’ye sesleniyoruz, Anayasa’nın yok sayılması devletin yok sayılmasıdır. Bugün bir maddeyi yok sayanlar, yarın öbür maddeyi yok sayarlar. Malımızın, canımızın güvencesi anayasadır. Anayasa olmazsa devlet olmaz. Anayasa’yı yok sayanlar bugün Can Atalay’a, Hatay’a ama yarın sana tehdittir. Bu darbe girişiminin karşısında Anayasa’yı korumak her vatandaşın görevidir. Direneceğiz, mücadele edeceğiz.”

“Artık kanun devleti bile değiliz”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Başörtüsü yasaklarına, siyasi parti kapatma davalarına karşı başvurduğunuz mahkemeleri ezip geçtiniz. Hakkı savunan yargıçlar sayesinde o koltuklarda oturup hakkı savunan Anayasa Mahkemesi’ni tanımıyorsunuz. Sayenizde artık kanun devleti bile değiliz” açıklamasını yaptı.

Sosyal medya hesabından açıklama yapan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Bugüne kadar yargı makamları arasında çözülemeyen bir anayasal devlet krizine, ne yazık ki bu akşam Türkiye Büyük Millet Meclisi de dahil oldu” dedi.

“Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi kararıyla birlikte artık anayasasız bir devlet tehlikesine doğru sürükleniyoruz” diyen Akşener, “Sayın Erdoğan’ın devlet organları arasındaki sorunu çözmek yerine, daha da büyütmeyi seçmesine biz elbette şaşırmadık! Ancak anayasamız, milletin andıdır! Andını çiğnediğiniz bir milletin iradesini bu saatten sonra nasıl temsil edeceksiniz? Uyguladığınız kararların meşruiyetini neye dayandıracaksınız? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hukuka, adalete ve vicdanlara düşürdüğünüz bu gölgeyle nasıl yöneteceksiniz?” ifadelerini kullandı.

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, “Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına rağmen kontrollü Yargı, keyfine göre ülke yöneten Erdoğan’ın ‘korku’larına göre karar veriyor. Muhalafet diyerek bir tavır sınırlaması yapmadan Türkiye’de hukuka, demokrasiye, adalete, bir asırlık gayretlerimize ve geleceğe kıymet veren her bir vatandaşımız Can Atalay’ın Milletvekilliğinin düşürülme çabasına, bu garabete dur demeli, itiraz etmelidir!” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kararın darbe olduğunu belirterek, “Hatay halkının vekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi siyasi darbedir! Saray’ın talimatıyla alınan bu kararla TBMM tarihine kara bir leke daha bulaşmıştır. TBMM’de okunan karar yok hükmündedir. Siyasi rehine olarak cezaevinde tutulan #CanAtalay halkın vekilidir. Hiçbir siyasi darbe bu gerçeği değiştiremez!” ifadelerini kullandı.

Uygulamanın hukuk aykırı olduğu belirten DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Hatay Milletvekili ve yoldaşımız Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi hukuksuzluktur, haksızlıktır, gayri meşrudur. Kabul etmiyoruz! Bu iktidar açıkça suç işlemektedir. Olan biten anayasal bir darbedir. #CanAtalay ve demokratik siyaset hakkını kullandığı için rehin tutulan arkadaşlarımız özgürleşene kadar mücadelemizden tek bir geri adım atmayacağız” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Artık bu iktidarı tanıyamıyorum. Birlikte her türlü yasağa, baskıya, engellemeye karşı mücadele ettiğimiz; demokrasinin tesisi, milli iradenin egemenliği, düşünce ve inanç özgürlüğü için omuz omuza mesai harcadıklarımız, o koltuklarda oturanlar olamaz. Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararı verdiği Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi, seçmen özgürlüğünün ipotek altına alınması, seçilenlerin hürriyetinin tehdit edilmesidir. Bu kararı alanları kınıyorum!” ifadelerini kullandı.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, “Anayasa Mahkemesi, Can Atalay hakkında ‘hak ihlali’ kararı vermiştir. Can Atalay, cezaevinde değil TBMM’de olmalıdır. TBMM’nin, Can Atalay’ın Milletvekilliğini düşürmesi yanlıştır” dedi.

“Anayasa’yı yok sayan bir iktidar, öncelikle kendi meşruiyetini yok saymaktadır!”

Saadet Partisi ise bir açıklama yayınladı: “Adaletin olmadığı yerde zulüm ve baskı vardır! Baskı ve zulmün kime yapıldığına bakmaksızın adaletin yanında durmak inancımızın gereğidir. Öte yandan her iktidar, meşruiyetini Anayasa’dan alır. Anayasa’yı yok sayan bir iktidar, öncelikle kendi meşruiyetini yok saymaktadır!

Bilinmesini isteriz ki bizim Can Atalay ile siyasi ve sosyal hiçbir benzerliğimiz yoktur. Ancak milli irade ile seçilmiş bir kişinin vekilliğini, Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen, düşürmek amasız-fakatsız bir hukuk ihlalidir. Bu skandal karara imza atanları kınıyoruz. Adalet önünde herkes eşittir. Bu eşitliği ve yasaları yok sayarsanız artık bir hukuk devleti olma vasfını yitirmiş olursunuz.”

Ne olmuştu

Anayasa Mahkemesi, (AYM) Gezi Davası’ndan tutuklu bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’la ilgili ikinci kez hak ihlali kararı vermişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk ihlal kararında olduğu gibi, dosyayı Yargıtay’a göndermişti.

Daire, “Anayasa Mahkemesi’nce verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını” belirterek Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına karar vermişti.

Paylaşın

TİP Milletvekili Can Atalay’ın Vekilliği Düşürüldü

Tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine yönelik Yargıtay kararı Türkiye Millet Meclisi Genel Kurulu’nda okundu ve böylece vekilliği düşürüldü.

Haber Merkezi / Gezi Davası’nda Osman Kavala ile birlikte yargılanan 8 sanıktan biri olan Atalay, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 26 Nisan 2022’de darbeye teşebbüse yardım suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Türkiye İşçi Partisi (TİP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri karar okunurken kürsüye yürüdü ve Bozdağ’a tepki gösterdi.

Ellerindeki dövizleri anayasaları TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ’a gösteren milletvekilleri Anayasa’yı çiğniyorsunuz”, Okuyamazsınız” diye seslendi. Bozdağ, oturuma ara verirken, muhalefet milletvekilleri genel kurul kürsüsünde kararı protesto etti.

Verilen aranın ardından TBMM Başkanvekili Bozdağ, çalışmalara devam edilememesi gerekçesiyle oturumu kapattı. Genel Kurul, çalışmalarına çarşamba günü devam edecek.

Kararın okutulması öncesinde siyasi partilerin grup başkanvekilleri söz aldı. Saadet Grup Başkanvekili Bülent Kaya, gruplara son dakikada haber verildiğini belirterek kararın bugün okutulmamasını istedi.

İYİ Parti Grup başkanvekili Erhan Usta ise Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM kararına uymamasını eleştirdi. “Biz Can Atalay’ın tarafında değiliz. Anayasa ve hukukun yanındayız” diyen Usta, Yargıtay’ın bu tutumuyla kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü kavramına aykırı olduğunu söyledi.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit de Genel Kurul’un açılmasına 5 dakika kala Atalay kararının okunacağı bilgisinin paylaşılmasını eleştirerek, bu kararın okunmasıyla Anayasa’ın bir kez daha ihlal edileceğini söyledi.

Koçyiğit “Halkın iradesine darbe yapan iktidar olarak tarihe geçtiniz. Halk, millet iradesine darbe yapıyorsunuz burada. TBMM Başkanı da yurtdışında. Can Atalay kararının bugün burada okunmasını reddediyoruz. Sizi Anayasa’ya uymaya davet ediyoruz” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise kararın okunmasının, “Anayasal düzenin kalıp kalmadığının” da göstergesi olacağını söyledi. Şimdiye kadar kararı okutmayan TBMM Başkanı Kurtulmuş’un karar okunacağı gün yurt dışında olmasını eleştiren Günaydın, “TBMM Başkanı! Birleşik Arap Emirlikleri’nde saklanarak Meclis’teki hukuksuzluktan kaçamazsın” diye konuştu.

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise Atalay hakkındaki yargı kararı kesinleştiği için Anayasa gereği kararın okutulduğu görüşünü savundu.

Daha sonra Bozdağ, Atalay hakkındaki kararı okutacağını duyurdu. Bu açıklamayı TİP, CHP ve DEM Parti milletvekilleri alkışlarla protesto etti.

Ne olmuştu?

Gezi Davası’nda Osman Kavala ile birlikte yargılanan sekiz sanıktan biri olan Atalay, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 26 Nisan 2022’de darbeye teşebbüse yardım suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 25 Nisan 2022’de verdiği karara ilişkin temyiz incelemesini 23 Eylül 2023’te tamamladı ve Atalay’ın yasama dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi ve tahliye edilmesi talebini reddetti.

Karar üzerine dava, Atalay’ın bireysel başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. 12 Ekim’de bir üyenin dosyaya hazırlanamadığını beyan etmesi gerekçesiyle Atalay’ın bireysel başvurusunu erteleyen AYM, cezaevinde tutuklu bulunan Atalay’ın ‘seçilme hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği’ haklarının ihlal edildiğine hükmetti.

Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin Atalay hakkında verdiği kararını reddetti. Davayı yeniden değerlendiren AYM, Atalay’a karşı ikinci kez hak ihlali yapıldığı yönünde karar aldı ve Atalay’a 100 bin TL manevi tazminat ödenmesi, mahkumiyet kararının infazının durdurulması ve tahliyesi için kararın İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine oybirliğiyle hükmetti.

Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin ikinci hak ihlali kararına uyulmaması yönünde hüküm verdi ve kararında, AYM kararının “hukuki değerinin olmadığı”nı belirtti. Yargıtay’ın AYM’nin kararını tanımayarak mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması hukuk tartışmalarını alevlendirmişti.

Paylaşın

Can Atalay’ın Milletvekilliği Bu Hafta Düşürülecek

TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın durumuna ilişkin açıklamada bulunan AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, “Tutuklu milletvekili Can Atalay’ın bugün veya bu hafta düşecek” dedi.

Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay’ın Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay ile ilgili aldığı kararların ardından gözler Meclis’e çevrildi.

AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, Can Atalay kararının bu hafta TBMM’de okutulmasını planladıklarını açıkladı. Usta, “Can Atalay kararı bugün veya bu hafta Meclis’te okunarak milletvekilliği düşecek” şeklinde konuştu.

Son olarak Ankara, İstanbul ve İzmir baro başkanlarının da aralarında bulunduğu 57 baro başkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı (TBMM) Numan Kurtulmuş’a hitaben Gezi Parkı davasından tutuklu bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürüleceği iddialarına ilişkin açık mektup yayımlamıştı.

Ne olmuştu?

28 Dönem Milletvekili Genel Seçiminde TİP Hatay milletvekili seçilen Can Atalay’ın avukatları, “müvekkillerinin milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi” talebiyle Yargıtay’a başvurmuştu.

Yargıtay’ın talebi reddetmesi üzerine Atalay, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurusunda bulunmuş, mahkeme de “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine ve Atalay’ın yeniden yargılanarak tahliyesine karar verilmesine hükmetmişti.

Anayasa Mahkemesince Atalay’ın yeniden yargılanması ve tahliyesi istemiyle yerel mahkemeye gönderilen dosya, yerel mahkemece karar verilmeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne iletilmiş, söz konusu ceza dairesi ihlal kararına uymamıştı.

Paylaşın

Dokuz Vekile Ait Dokunulmazlık Fezlekeleri TBMM’de: CHP, DEM Parti Ve TİP

Aralarında DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, TİP İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil ve CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ında bulunduğu 9 milletvekiline ait 9 dokunulmazlık dosyası, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunuldu.

Haber Merkezi / Meclis Başkanlığı’na, “Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi” sunulan 9 milletvekilinin isimleri şu şekilde:

“DEM Parti Mardin Milletvekili Salihe Aydeniz, DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, DEM Parti İstanbul Milletvekili Keziban Konukcu Kok, TİP İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut ve CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç.”

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

Yargıtay’dan Can Atalay Kararı: AYM’nin Hukuki Değeri Yok

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) TİP Milletvekili Can Atalay hakkındaki hak ihlali kararını görüşen Yargıtay, “AYM’nin hak ihlali kararının hukuki değeri yok” diyerek, karara uyulmamasını kararlaştırıldı.

Haber Merkezi / Anayasa Mahkemesi (AYM), 14 Mayıs 2023 seçimlerinde TİP Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ı, milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmemesinin “seçilme hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine hükmetmiş ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, Can Atalay’ın tahliye edilmesi için gerekçeli kararı göndermişti.

AYM, Can Atalay ile ilgili olarak 25 Ekim’de 5’e karşı 9 oyla hak ihlâli kararı verdi ve dosyayı, milletvekilinin tahliye edilmesi ve yargılamanın durması için yerel mahkemeye göndermişti.

Yargıtay, AYM’nin Can Atalay’a yönelik 25 Ekim tarihli ilk hak ihlali kararını da tanımamıştı. Yargıtay ayrıca, 25 Ekim tarihli kararda hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunma kararı almıştı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) milletvekili seçilen Can Atalay hakkındaki hak ihlali kararını görüştü.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını belirterek AYM’nin kararına uyulmamasına karar verdi. Daire, AYM’nin kararının “jüristokratik” bir davranış olduğunu savundu.

Jüristokrakrasi, yargıçlar yönetimi anlamına geliyor. Demokrasinin aksine, yargıçların oligarşik bir yönetim oluşturmasını tanımlıyor ve eleştirel bir anlam taşıyor.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin TİP Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi için bir kez daha Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) yazı yazdığı aktarıldı.

Kararda şu ifadeler yer aldı:

“Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay’ın bireysel başvuruları hakkında 25.10.2023 ve 21.12.2023 tarihli hak ihlali kararlarına hukuki değer ve geçerlilik izafi edilemeyeceği cihetle, bu bağlamda Anayasa’nın 153. maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmamakla; keza Şerafettin Can Atalay hakkında verilen mahkumiyet kararının temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda 28.09.2023 tarihinde Dairemizin 2023/12611 esas 2023/6359 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen ve infazı kabi! bir hükmün mevcudiyeti karşısında; Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararlarına uyulmasına yer olmadığına,

2- Şerafettin Can Atalay’ın mahkumiyet hükmünün 28.09.2023 tarihinde Dairemiz tarafından onanması ile bükümlü sıfatını kazandığı ve Anayasa’nın 84/2. maddesinde milletvekilliğinin düşmesi sebeplerinden biri olarak “kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinin” düzenlenmiş olduğu, Anayasa’nın 76. maddesinde sayılan ve milletvekilliğiyle bağdaşmayan suçlardan kurulan suçlardan kurulan mahkumiyet hükmünün milletvekilliğini düşüreceği,

Anayasa’nın 84/2. maddesi yönünden Anayasa Mahkemesi’ne müracaat imkan tanınmadığı ve Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda inceleme yetkisinin de bulunmadığı gözetilerck; Anayasal zorunluluk gereği hükümlü Şerafettin Can Atalay hakkında verilen iş bu kararın bir örneğinin gereğinin takdir ve ifası için TBMM Başkanlığı’na tekrar gönderilmesine,

3- Dosyanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdiine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde Yargıtay Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın mütalaasına uygun ve oy birliği ile kesin olarak 03.01.2024 tarihinde karar verildi.” denildi.

Ne olmuştu?

Anayasa Mahkemesi, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde TİP Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ı, milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmemesinin “seçilme hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine hükmetmiş ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, Can Atalay’ın tahliye edilmesi için gerekçeli kararı göndermişti.

Kararı inceleyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, yetkinin kendilerinde olmadığını öne sürerek, dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne sevk etmişti.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa’nın açık hükümlerine rağmen Can Atalay hakkında tahliye kararı verilmeyeceğine hükmetmiş ve Can Atalay hakkında hak ihlali kararına imza atan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması yönünde karar vermişti.

Can Atalay’ın avukatları bu durum üzerine AYM’ye ikinci bir başvuru yapmış ve Atalay’ın “bireysel başvuru” hakkının da ihlal edildiğine dikkat çekmişti.

21 Aralık’ta ikinci kez Can Atalay’ın dosyasını görüşen AYM, Can Atalay’ın seçilme hakkının ihlal edildiğine oy çokluğuyla, ilk AYM kararının uygulanmayarak Can Atalay’ın tahliye edilmemesi sebebiyle bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine ise oybirliğiyle karar vermişti.

AYM, hak ihlali kararının giderilmesi için dosyayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermiş ve bu konuda yetkinin Yargıtay 3. Ceza Daire’sinde değil, yerel mahkemede olduğuna dikkat çekmişti.

Dosyayı görüşen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bir kez daha tahliye kararı vermeyerek dosyayı Yargıtay’a göndermişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay hakkında 2. kez verilen hak ihlali kararına direndi ve Can Atalay hakkında verilen hak ihlali kararını tanımadı.

Paylaşın

Cumhur İttifakı’nda “Anayasa Mahkemesi” Sorunu

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay hakkındaki gerekçeli kararı, ana omurgasını AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı‘ndaki çatlağı derinleştirmeye aday olduğu öne sürüldü:

“TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Yargıtay’ın uyarısını dikkate almayıp Atalay kararını Genel Kurulda okutmaması oldu. Bu da MHP liderinin bütün çıkışlarına rağmen AK Parti’nin -ilk günlerdeki heyecanlı tartışmalardan sonra- AYM ve Yargıtay kavgasına girmek istemediğini gösterdi.”

Gazeteci Murat Yetkin, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki gerekçeli kararının Cumhur İttifakı‘ndaki çatlağı derinleştirmeye aday olduğunu söyledi.

Yaşananları yetkinreport.com’da yayımlanan yazısında değerlendiren Yetkin, şunları kaydetti:

“(…) AYM, Gezi Davasında 18 yıl hapse çarptırılmış durumda TİP Milletvekili seçilen Can Atalay’ın daha önce Yargıtay’dan dönen tahliye kararında ısrar etmişti. Bu arada öne çıkmayan ancak en önemli etken, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Yargıtay’ın uyarısını dikkate almayıp Atalay kararını Genel Kurulda okutmaması oldu.

Bu da MHP liderinin bütün çıkışlarına rağmen AK Parti’nin -ilk günlerdeki heyecanlı tartışmalardan sonra- AYM ve Yargıtay kavgasına girmek istemediğini gösterdi. AYM gerekçeli kararının Resmi Gazetede yayınlanmasından birkaç saat önce Bahçeli’nin hala DEM ve CHP’yi kapatmıyorsa AYM’nin kapatılmasından söz etmesi bu Cumhur’da bu alandaki rahatsızlığın da arttığına işaret. (…)”

Ne olmuştu?

TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, Gezi Davası’nda Osman Kavala ile birlikte yargılanan 8 sanıktan biriydi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Nisan 2022 tarihinde Gezi Davasında Osman Kavala’yı “hükümeti devirmeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Can Atalay’ın arasında bulunduğu 7 sanığı ise darbeye teşebbüse yardım suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırmıştı.

Can Atalay, cezaevinde tutuklu bulunurken 14 Mayıs seçimlerinde TİP’ten Hatay milletvekili seçildi. AYM, Gezi Davası’nda tutuklanan Can Atalay’ın 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmemesiyle ilgili yapılan başvuruda 25 Ekim’de oy çokluğuyla “seçilme hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine hükmetti.

Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay için “hak ihlali” kararı vererek tahliyesinin gerektiğine hükmeden AYM kararını reddederken, hak ihlali kararı veren AYM üyelerinin yetkilerini aştığını belirtti. Yargıtay, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı.

Tahliye kararının uygulanmaması üzerine AYM’ye yapılan ikinci başvuruda 21 Aralık’ta ikinci kez, oy birliği ile hak ihlali kararı verildi. AYM’nin kısa kararı Gezi Davası’na bakan ve hükmü veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme ikinci hak ihlali kararını da uygulamadı.

Paylaşın

Can Atalay Düğümü Yine Çözülmedi: Dosya, Yeniden Yargıtay’a Gönderildi

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) tahliyesine karar verdiği tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın dosyasını görüşen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, yeniden Yargıtay’a gönderdi.

Haber Merkezi / İhlal kararının Yargıtay’dan kaynaklandığı savunan mahkeme, kararına ilişkin yaptığı değerlendirmede özetle şu ifadeleri kullandı:

“Her ne kadar ilgili Mahkeme olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi gösterilmiş ise de, kovuşturma aşamasının ilk derece mahkemesi safahatinde başvurucu Şerafettin Can Atalay’ın milletvekili olarak bulunmadığı, genel hükümlerine göre yargılamanın yapılarak neticelendirildiği, söz konusu düzenlemeler dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesince verilen bireysel başvuruya konu ihlal kararı Mahkememizin kararına ilişkin olmayıp,

Yargıtay ilgili Ceza Dairesince verilen tahliye talebinin reddi kararına ilişkin olduğu, dosyanın ilgili Daire önünde bulunduğu sırada başvurucunun milletvekili seçildiği ve bireysel başvuruya konu ihlalin bu Dairenin kararından kaynaklandığı, ayrıca bireysel başvuru yapıldıktan sonra ilgili Ceza Dairesince dosyanın esastan incelendiği ve karara bağlandığı, bu sebeple oluşan yeni hukuki durum karşısında Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılarak bireysel başvuruya ilişkin karar verildiği, bu karara karşı yeniden Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu kullanmak suretiyle başvuru yapıldığı,

Anayasa Mahkemesince yapılan değerlendirme neticesinde ilgili başvuruya konu kararın Mahkememize yeniden gönderildiği, Belirtilen başvuruya konu yeni değerlendirmelerin Yargıtay 3. Ceza Dairesinin vermiş olduğu karara dair olduğu gözetilerek karara ilişkin oluşan yeni hukuki duruma karşı Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılmakla, dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine hüküm kurulmuştur.”

“Anayasa’ya karşı suç işlemişlerdir”

Kararın ardından adliye önünde açıklama yapan Can Atalay’ın avukatı Özgür Urfa “10 saatin sonunda yaza yaza iki buçuk sayfalık evrağa imza atmışlar. Elimizdeki karar bir mahkeme kararı değildir. Yukarıda bu karara imza atan üç kişi cübbe giymiş olsa da hakim falan değildir. Bu üç kişi suçludur. Anayasa’ya karşı suç işlemişlerdir. AYM’yi de Anayasayı da tanımıyoruz demişlerdir. Anayasal rejime karşı başkaldırmışlardır. Bu üç hakimin derhal bu gece HSK tarafından açığa alınması gerekmektedir.

Yerlerine yeni hakimler görevlendirilerek bu karar yeniden değerlendirilmek zorundadır. Böyle bir rezalet böyle bir kepazelik olamaz. 2 buçuk sayfa yazdık demek 10 saattir iktidardan talimat aldık demektir. İktidar partisinden onun küçük ortağınının talimatlarıyla hareket ediyoruz demektir. Onun Yargıtay’daki temsilcilerinin talimatıyla biz bu karara imza attık demektir. ‘AYM yok, Anayasa yok’ demektir. Siz bunları tanımıyorsanız biz de sizi tanımıyoruz. Hakim değilsiniz, birer emir erisiniz!” dedi.

Ne olmuştu?

TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, Gezi Davası’nda Osman Kavala ile birlikte yargılanan 8 sanıktan biriydi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Nisan 2022 tarihinde Gezi Davasında Osman Kavala’yı “hükümeti devirmeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Can Atalay’ın arasında bulunduğu 7 sanığı ise darbeye teşebbüse yardım suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırmıştı.

Can Atalay, cezaevinde tutuklu bulunurken 14 Mayıs seçimlerinde TİP’ten Hatay milletvekili seçildi. AYM, Gezi Davası’nda tutuklanan Can Atalay’ın 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmemesiyle ilgili yapılan başvuruda 25 Ekim’de oy çokluğuyla “seçilme hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine hükmetti.

Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay için “hak ihlali” kararı vererek tahliyesinin gerektiğine hükmeden AYM kararını reddederken, hak ihlali kararı veren AYM üyelerinin yetkilerini aştığını belirtti. Yargıtay, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı.

Tahliye kararının uygulanmaması üzerine AYM’ye yapılan ikinci başvuruda 21 Aralık’ta ikinci kez, oy birliği ile hak ihlali kararı verildi. AYM’nin kısa kararı Gezi Davası’na bakan ve hükmü veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme ikinci hak ihlali kararını da uygulamadı.

Paylaşın

Can Atalay Kararının Gerekçesi Açıklandı: AYM Kararları Bağlayıcı

Gezi Davası’ndan cezaevinde bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay milletvekili Can Atalay’a ilişkin ikinci kararının gerekçesini açıklayan Anayasa Mahkemesi (AYM), “Herhangi bir yargısal makamın AYM kararlarının bağlayıcılığını tartışma yetkisi verilmediği” vurguladı.

Haber Merkezi/ Anayasa Mahkemesi (AYM), Can Atalay’la benzer durumda olan Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Leyla Güven hakkında AYM’nin vermiş olduğu kararlarına daha önce Yargıtay Ceza Kurulu’nun uyduğunun da altını çizerek bu konuda “bağlayıcılık” olduğuna işaret etti.

AYM, kararında, “Kamu gücü eylemi, işlemleri ve ihmallerinin Anayasa’ya uygunluğu kesin ve bağlayıcı olarak karara bağlama yetkisi münhasıran Anayasa Mahkemesine aittir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yoluyla bir temel hak ve özgürlüğün ihlal edildiğine karar verdiğinde herhangi bir merciin bu kararın Anayasa’ya veya kanuna uygun olup olmadığı incelemesi ve yetersizliği yok” ifadelerine yer verdi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), hakkında iki kez hak ihlali kararı vererek tahliyesine hükmettiği Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’la ilgili son kararının gerekçesini açıkladı.

2010 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle AYM’ye bireysel başvuru imkanının getirdiği belirtilen kararda “Yapılan düzenlemeyle bireysel başvuruları inceleme görevi verilmek suretiyle Anayasa Mahkemesi’ne özgürlükleri koruma ve yükseltme misyonu da yüklenmektedir” ifadeleri yer aldı.

Karara AYM üyeleri İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal’ın ortak ‘karşı oy’ gerekçesi yazdı. Gerekçeli kararında süreci ve ilk kararın uygulanmamasının hukuksuzluğunu anlatan AYM, Yargıtay’a da kendi kararıyla yanıt verdi.

Yüksek Mahkeme, bireysel başvurular üzerine verdiği kararların Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 28.04.2015 tarihli kararına atıf yaptı:

“Anayasa Mahkemesi’nin diğer kararları gibi, bireysel başvuruları inceleyen bölüm kararları da yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlamaktadır. Bu itibarla Anayasa Mahkemesi’nin emsal niteliğindeki bu kararı karşısında mevcut içtihadların yeniden gözden geçirilmesi gerekmiştir.’ şeklinde açıklandığı üzere Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ve içtihadi anlamda yol gösterici niteliği tartışmasızdır.”

AYM, akşam saatlerinde de Can Atalay dosyasına ilişkin web sitesinden açıklama yapmış, “Yargıtay’ın Anayasa hükümlerini gözardı ederek verdiği kararla şekillenen süreç Anayasa’nın sözüne açıkça aykırı” demişti.

Ne olmuştu?

Anayasa Mahkemesi, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde TİP Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ı, milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmemesinin “seçilme hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine hükmetmiş ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, Can Atalay’ın tahliye edilmesi için gerekçeli kararı göndermişti.

Kararı inceleyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, yetkinin kendilerinde olmadığını öne sürerek, dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne sevk etmişti.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa’nın açık hükümlerine rağmen Can Atalay hakkında tahliye kararı verilmeyeceğine hükmetmiş ve Can Atalay hakkında hak ihlali kararına imza atan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması yönünde karar vermişti.

Can Atalay’ın avukatları bu durum üzerine AYM’ye ikinci bir başvuru yapmış ve Atalay’ın “bireysel başvuru” hakkının da ihlal edildiğine dikkat çekmişti.

21 Aralık’ta ikinci kez Can Atalay’ın dosyasını görüşen AYM, Can Atalay’ın seçilme hakkının ihlal edildiğine oy çokluğuyla, ilk AYM kararının uygulanmayarak Can Atalay’ın tahliye edilmemesi sebebiyle bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine ise oybirliğiyle karar vermişti.

Paylaşın

Anayasa Mahkemesi, Oybirliğiyle Can Atalay ‘Kararını Uygulayın’ Dedi

Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez “ihlal kararı” verdi. AYM, ilk ihlal kararını 5’e karşı 9 oyla almıştı. İkinci ihlal kararında ise bu rakam 3’e 11 oldu.

Can Atalay’ın avukatları Fikret İlkiz, Deniz Özen, Evren İşler ve Akçay Taşçı, kararın gönderildiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe sundu. Avukatlar, dilekçede AYM’nin “kısa kararının” saat 15.05’te mahkemeye gönderildiğini belirttiler.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ilk “ihlal kararını” uygulamayarak Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderen birinci derece mahkemesinin şimdi ne karar vereceği ise merakla bekleniyor.

Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, Gezi Parkı Davası’nda 18 yıl hapis cezası verilen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez “ihlal kararı” verdi. Genel Kurul üyeleri, Atalay’ın,  Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ve Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine” oyçokluğuyla karar verdi.

Genel Kurul, ihlal kararının 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine ve ihlalin giderilmesine ilişkin karara ise oybirliğiyle karar verdi. AYM Genel Kurulu üyeleri birinci derece mahkemesinin kararı uygulamasına hükmetti:

“Kararın bir örneğinin icra edilmemiş olan Anayasa Mahkemesinin Şerafettin Can Atalay (2) kararı ile eldeki başvuruya ilişkin Şerafettin Can Atalay (3) kararında tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için anılan mahkemeye gönderilmesine…”

Ayrıca Can Atalay’a 100 bin TL tazminat verilmesine hükmetti. AYM, bir önceki ihlal kararında 50 bin TL tazminat ödenmesine karar vermişti.

AYM, ilk ihlal kararını 5’e karşı 9 oyla almıştı. İkinci ihlal kararında ise bu rakam 3’e 11 oldu. AYM Genel Kurulu’nun bir önceki kararında AYM Başkanı Zühtü Arslan ve başkanvekilleri Hasan Tahsin Gökcan ve Kadir Özkaya, üyeler Engin Yıldırım, Muhammed Emin Kuz, Rıdvan Güleç, Kenan Yaşar, Selahaddin Menteş ve Yusuf Şevki Hakyemez ‘ihlal’ vermişti.

Üyeler İrfan Fidan, Muhterem İnce, Muammer Topal, Yıldız Seferinoğlu ve Basri Bağcı “ihlal” olmadığını belirtmiş ve karşı oy kullanmıştı. Üye Recai Akyel ise oturuma katılmamıştı.

Can Atalay’ın avukatları Fikret İlkiz, Deniz Özen, Evren İşler ve Akçay Taşçı, kararın gönderildiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe sundu. Avukatlar, dilekçede AYM’nin “kısa kararının” saat 15.05’te mahkemeye gönderildiğini belirttiler.

AYM kararının yerine getirilmesi talep edilen dilekçede özetle şöyle denildi: “Tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi’ hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasına ve Şerafettin Can Atalay hakkındaki mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulmasına, bulunduğu Marmara Kapalı Cezaevinden tahliyesini ve yeniden yapılacak yargılama ile ‘durma’ kararı verilmesini talep ederiz.”

Erinç Sağkan: İlk karardan farklı ve önemli

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan kararı ve ihtimalleri bianet’e değerlendirdi. Sağkan, “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının” ihlal edildiğine dair karşı oy kullanan üyelerin “bireysel başvuru hakkının” ihlal edildiğine onaylamalarının önemli olduğunu söyledi.

AYM’nin ikinci kararını önemli bulduğunu söyleyen Sağkan, “Karşı oy kullanan üyeler ‘yasama dokunulmazlığının ihlal edildiğini düşünmüyoruz ancak ne olursa olsun Anayasa Mahkemesi kararının yargı mercileri tarafından uygulanmaması bir hak ihlalidir ve kabul edilemez’ diyorlar. Bu anlamda karar ilk karardan farklı ve önemli diye düşünüyorum” dedi.

Sağkan, “Şimdi ne olacak?” sorusuna ise şu yanıtını verdi: “Anayasa Mahkemesi ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın ilgili mahkemesine gönderilmesine ve Can Atalay’a 100 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. İlgili 13 Ağır Ceza Mahkemesi, umut ediyorum ki ilk kararda yaptıkları hatayı tekrarlayarak ‘bizim yetkimiz yok, Yargıtay’a gönderiyoruz’ demezler. Çünkü bu yine içinden çıkılamayacak bir hukuksuzluk sarmalına dönmemize vesile olur.

Yetkili mahkeme 13. Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Mahkemenin AYM kararını aldıktan sonra yeniden yargılama usulünü başlatması, Can Atalay’ı tahliye etmesi ve milletvekili olması sebebiyle de yeniden yapılacak yargılamada durma kararı tesis etmesi gerekiyor. Yargının kendi kendine attığı bu düğümün çözümü için önüne çıkan bu fırsatı değerlendirmesi gerekiyor. Mahkemenin aksi bir karar vermesi bizim anayasal bir hukuk devleti olmadığımızın açıkça ilanı demektir, hukuki mecrada yürütebileceğiniz mücadele yöntemleri elinizden alınması anlamına gelir.”

Peki şimdi ne olacak?

Gözler şimdi Gezi davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çevrildi. AYM kararına göre, ihlali 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gidermesi gerekiyor. AYM’nin, Atalay için yeniden yargılama kararı vermesini istediği yerel mahkeme, Atalay’ın infazını durdurup tahliyesine karar vermesine gerekiyor.

Ancak mahkemenin, ilk ihlal kararında olduğu gibi kararı uygulamayarak topu Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne atıp atmayacağı bilinmiyor. Yerel mahkeme ihlal kararını Yargıtay’a gönderirse, bu kez gözler 3. Ceza Dairesi’ne çevrilecek.

Ne olmuştu?

AYM Genel Kurulu, 25 Ekim’de Can Atalay’ın seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermişti. Kararın gerekçesinde, milletvekillerinin yasama dokunulmazlığına istisna getiren “Anayasa’nın 14. Maddesindeki durumlar” ifadesinin öngörülebilir ve belirli olmadığını, bunu yargının belirleyemeyeceğini kaydetti.

Yüksek Mahkeme, ihlalin giderilmesi, yargılamada durma kararı verilmesi ve Atalay’ın tahliye edilmesi için kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Ancak bu mahkeme, ihlalin Yargıtay kararından kaynaklandığını savunarak, kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermişti.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay’a ilişkin verdiği hak ihlali kararına 8 Kasım’da “uyulmamasına” karar vermişti. Atalay hakkındaki mahkûmiyet hükmünün kesinleştiğini belirten Yargıtay, kararı Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi işlemlerine başlanması için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na göndermişti.

3. Ceza Dairesi, ayrıca Anayasa hükümlerini ihlal ettiği ve kendisine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aştığı iddiasıyla “hak ihlali kararı veren AYM üyeleri” hakkında için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu.

Bu kararın uygulanmaması nedeniyle Can Atalay’ın avukatları, AYM’ye yeniden bireysel başvuruda bulundu. AYM Birinci Bölüm, 13 Aralık’ta görüştüğü başvurunun Genel Kurul’a sevkine karar verdi.

Gezi Davası

Kamuoyunda “Gezi Davası” olarak bilinen yargılama İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapıldı. Mahkeme 25 Nisan 2022’de görülen son celsede sekiz sanık hakkında hapis cezasına hükmetti. Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet, Can Atalay ile birlikte Tayfun Mater, Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ekmekçi, Çiğdem Mater, Mine Özerden 18 yıl hapse mahkûm edildi.

Can Atalay 14 Mayıs seçimlerinde Hatay’dan milletvekili seçildiğinde hakkında verilen hapis hükmü, üst derece mahkeme olan Yargıtay’da temyiz aşamasındaydı ve kesinleşmemişti.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 28 Eylül’de 2023’te Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Türkiye İşçi Partisi milletvekili seçilen Can Atalay, eski Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, sinemacı Çiğdem Mater’e verilen 18’er yıl hapis cezalarını onadı. 3. Ceza Dairesi Ali Hakan Altınay, Mücella Yapıcı ve Yiğit Ekmekçi hakkındaki cezaları ise bozdu.

(Kaynak: Bianet ve DW Türkçe)

Paylaşın