TİHV’den Dikkat Çeken Rapor: İşkence Başvuruları Yüzde 22 Arttı

TİHV’in tespitlerine göre işkence ve kötü muamele gördüğü için 2022 yılında TİHV’e başvuranların sayısı önceki yıla göre yüzde 22 arttı. Bin 201 kişinin kendisi ya da bir yakını işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı için vakfa başvuru yaparken başvuranların en küçüğünün 3 yaşında olduğu ifade edildi.

Raporda Diyarbakır, Van ve Cizre’deki TİHV merkezlerine yapılan başvuruların her yıl giderek arttığının altı çizilirken gördüğü işkence ve kötü muamele nedeniyle vakfa başvuranların yüzde 68,8’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesi doğumlu kişiler olduğu aktarıldı.

TİHV Başkanı Metin Bakkalcı da raporun sunuş yazısında bu verinin insan hakları konusundaki kötü gidişatın bir göstergesi olduğunu belirtti.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 2022 Yılı Tedavi Merkezleri Raporu’nu yayımladı.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar‘ın aktardığına göre; TİHV’in tespitlerine göre işkence ve kötü muamele gördüğü için 2022 yılında TİHV’e başvuranların sayısı önceki yıla göre yüzde 22 arttı. Bin 201 kişinin kendisi ya da bir yakını işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı için vakfa başvuru yaparken başvuranların en küçüğünün 3 yaşında olduğu ifade edildi.

Raporda 1990 yılından bu yana işkence görenler ve yakınları için tedavi ve rehabilitasyon çalışmaları yürüten TİHV’in tarihinde, 2001 yılındaki en yüksek başvuru sayısından sonraki en yüksek ikinci başvuru sayısına ulaşıldığı vurgulandı. TİHV Başkanı Metin Bakkalcı da raporun sunuş yazısında bu verinin insan hakları konusundaki kötü gidişatın bir göstergesi olduğunu belirtti.

Rapora göre, vakfa başvuran 1201 kişiden 1117’si kendisi, 84’ü ise bir yakını işkence ve kötü muamele gördüğü için TİHV temsilciliklerine ulaştı. Başvuranların 756’sı 2022 yılı içinde, diğerleri ise önceki yıllarda işkence ve kötü muamele gördüğünü ifade etti. Raporda gördüğü işkence ve kötü muamele nedeniyle başvuranların en küçüğünün 3 yaşında, en büyüğünün 76 yaşında olduğu belirtilirken yüzde 56,9’unun erkek, yüzde 39,1’inin kadın, yüzde 4’ünün ise LGBTİ+ olduğu açıklandı.

Vakfa başvuranların yüzde 70,2’sinin fiziksel müdahaleye, yüzde 83,4’nün tehdit ve hakarete, yüzde 45,2’si pozisyonel işkenceye uğradığı belirtildi. Rapora göre 497 kişi ters kelepçeli halde bekletildi, 80 kişi fiziksel cinsel tacize, 3 kişi tecavüze uğradı. Başvuranların yüzde 43,5’inin cinsel işkence gördüğü tespit edildi.

Raporda barışçıl toplantı ve gösterilere yönelik baskı ve engellemelerin arttığı ifade edilirken gözaltı sürecinde işkence görenlerin yarısından fazlasının sokakta ya da açık alanda işkence ve kötü muamele gördüğü belirtildi. Gözaltı sürecinde işkence gördüğünü belirten her iki kişiden birinin götürüldüğü emniyet müdürlüklerinde işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldığı tespit edildi. Vakfa başvuranlardan 131’i İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde, 103’ü Van Emniyet Müdürlüğü’nde işkence ve kötü muamele gördüğünü belirtti.

Raporda Onur Ayı etkinliklerine yönelik engellemeler ve kolluk müdahaleleri nedeniyle İstanbul, Ankara ve İzmir’deki tedavi merkezlerine yapılan başvuruların haziran ayında ciddi şekilde yoğunlaştığına dikkat çekildi.

Raporda Diyarbakır, Van ve Cizre’deki TİHV merkezlerine yapılan başvuruların her yıl giderek arttığının altı çizilirken gördüğü işkence ve kötü muamele nedeniyle vakfa başvuranların yüzde 68,8’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesi doğumlu kişiler olduğu aktarıldı.

Paylaşın

TİHV Ve İHD: İşkence Hiç Görülmemiş Boyuta Ulaştı

İHD ve TİHV, “sokak ve açık alanlarda ve resmi olmayan gözaltı yerlerinde yaşanan işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının önceki dönemlerde görülmeyen bir boyuta vardığı” açıklamasında bulundu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV),  26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü’ne ilişkin açıklama yaptı.

Ortak açıklamada, Türkiye’nin BM “İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme’sinde imzası bulunduğu hatırlatıldı ancak işkencenin hâlâ Türkiye’nin en önemli sorunu olduğu vurgulandı.

Açıklamada, “sokak ve açık alanlarda ve resmi olmayan gözaltı yerlerinde ve gözaltı dışındaki ortamlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının önceki dönemlerde görülmeyen bir boyuta vardığı” belirtildi.

Verilere göre;

  • 2021 yılında 984, 2022 yılının ilk 5 ayında ise 380 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı gerekçesiyle TİHV’e başvurdu.
  • İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerine göre, geçtiğimiz yıl resmi gözaltı yerlerinde 531 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı.
  • TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin tespitlerine göre 2021 yılında resmi gözaltı yerlerinde en az 142 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı.
  • Bu sayı 2022 yılının ilk beş ayında en az 215 kişi. 2021 yılında İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerine göre 2 kişi gözaltında şüpheli şekilde yaşamını yitirdi, 1 kişi yaralandı.

İşkenceye karşı sözleşmenin yükümlülükleri hatırlatılan açıklamada öneriler şöyle:

  • İşkencenin ülkemizde bu boyutta olmasının en temel nedeni işkence yasağının mutlak niteliği ile bağdaşmayan çok ciddi bir cezasızlık kültürünün varlığıdır. Her şeyden önce sıradan bir kural haline getirilmeye çalışılan cezasızlık politikalarına son verilmelidir.
  • Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları kamuya açık bir şekilde kesin olarak kınanmalıdır.
  • Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.
  • Gözaltı süreleri kısaltılmalıdır.
  • Mevcut Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kaldırılmalı, BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye ek Protokol (OPCAT) ve BM Paris Prensiplerine uygun tümüyle bağımsız yeni bir ulusal önleme mekanizması oluşturulmalıdır.
  • Kolluk Gözetim Komisyonu tarafsız ve bağımsız hale getirilmelidir.
  • İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan ‘İstanbul Protokolü’ ilkelerine göre yapılmalıdır.
  • İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır.
  • Hapishaneler insan hakları ve hukuk örgütlerinin denetimine açılmalıdır.
  • CPT raporlarının tümü açıklanmalı ve tüm tavsiyelere uyulmalıdır.

Birleşmiş Milletler (BM), “İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme”nin yürürlüğe girdiği 26 Haziran gününü, 1997 yılında İşkence Görenlerle Dayanışma Günü olarak kabul etti.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

İşkence Başvuruları 30 Yılın Zirvesinde

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri 2021 yılı raporu açıklandı. Rapora göre göre 2021 yılında işkence ve kötü muamele gördüğü için TİHV’e başvuru yapanların sayısı son 30 yılın zirvesine ulaştı.

Raporda 2021 yılında 984 kişinin kendisi veya bir yakını işkence ve diğer kötü muameleye gördüğü gerekçesiyle TİHV’e başvurduğu belirtildi. Başvuranların 616’sının 2021 yılı içinde işkenceye maruz kaldığı belirtilirken, bu rakamın vakfın kuruluşundan bu yana yıl içinde işkence nedeniyle yapılan en yüksek başvuru olduğu kaydedildi.

Rapora göre, gözaltı sürecinde işkenceye maruz kalan 10 kişiden yedisi açık alanda veya toplumsal gösterilerde işkence gördü. Başvuruların en küçüğünün beş, en büyüğünün ise 76 yaşında olduğu bildirildi.

TİHV’in açıkladığı raporun öne çıkan bölümleri şöyle:

Kendisi işkence gördüğü için vakfa başvuran 915 kişiden 871’i Türkiye içinde, 44’ü ise başka bir ülkede işkence gördüğü için başvurdu.

İşkence görenlerin 616’sı 2021 yılı içinde işkence gördüğü için, 211’i ise 2016-2020 yılları arasında işkence gördüğü için TİHV’e başvurdu.

En çok başvuru 307 kişi ile TİHV İstanbul Temsilciliğine gelirken, Van Temsilciliği’ne 263, Diyarbakır Temsilciliği’ne166, İzmir Temsilciliği’ne 134, Ankara Temsilciliği’ne 66 ve Cizre Referans Merkezi’ne 48 kişi başvurdu.

Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrencilerin atanmış rektör protestolarıyla başlayan süreç gözaltılar, ihlaller, homofobik söylemler ve LGBTİ+ karşıtı nefret kampanyalarıyla tüm yıla yayıldı. Ocak ve Şubat aylarında öğrenciler ve LGBTİ+’ların İstanbul ve İzmir Temsilciliklerine yoğun başvurusuna yol açtı.

İstanbul Sözleşmesi’nin iptali sonrası kadınlara yönelik ihlallerde de artış görülmeye başlandı.

Türkiye içinde işkenceye maruz kaldığı için başvuru yapan 871 kişinin cinsiyet kimliklerine göre dağılımı incelendiğinde 307 başvurunun (%35,2) kadın, 527 başvurunun (%60,5) erkek, 37’sinin (%4,2) ise bu sınıflama dışında LGBTİ+ olduğu görülüyor. 2020 yılının verileri ile karşılaştırıldığında LGBTİ+ başvurularındaki artış dikkat çekti.

2021 yılında işkence nedeniyle tedavi merkezlerine başvuran kişilerde en küçük yaşın beş, en yüksek yaşın 76 olduğu tespit edildi. Başvuranların yarısından fazlasını 30 yaş ve altı kişiler oluşturdu.

2021 yılında TİHV’e 56 çocuk başvururken, 30’u Türkiye’de, beşi ise yurt dışında gördüğü işkenceler nedeniyle başvuruda bulundu.

Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi doğumlular Türkiye nüfusunun %30,6’sını oluştururken işkence nedeniyle TİHV’e başvuranlar içinde bu bölgede doğanların oranı %63,7 oldu.

Başvuruların %89,9’u siyasi düşünce, kimlik veya eylemleri nedeniyle gözaltına alındıklarını belirtti.

2021 yılı içinde gözaltında işkence gören her iki kişiden biri en az iki veya daha fazla birimde işkence gördüğünü belirtirken; 10 başvurucudan yedisi sokakta veya toplumsal gösterilerde, 10 başvurucudan dördü araç içinde, yine 10 başvurucudan dördü ise emniyet müdürlüklerinde işkenceye maruz kaldı.

2021 yılı içinde en çok işkence olayının yaşandığı tespit edilen resmi gözaltı merkezi İstanbul ve Van Emniyet Müdürlükleri oldu.

Başvurucuların önemli kısmının birden çok işkence yöntemine maruz kaldıkları görüldü. 10 başvurucudan sekizinin hakaret ve aşağılamaya, 10 kişiden yedisinin fiziksel müdahaleye maruz kaldığı belirlenirken, 10 kişiden beşi de cinsel işkence gördüğünü ifade etti.

10 başvurucudan en az dokuzunda travma sonrası stres belirtileri tespit edildi.

Başvuruculardan 14’ünün tedavi sürecinde cerrahi müdahaleye gereksinim duyduğu tespit edildi.

Paylaşın

TİHV’den Dikkat Çeken Rapor: Özgürlükler Sistematik Saldırı Altında

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Akademi, “Kuşatma Altındaki Yurttaşlık Alanı” başlıklı 73 sayfalık bir rapor yayınladı. Raporda, temel özgürlükleri hedef alan baskıların 2015-2019 yılları arasındaki beş yıllık dönemde nasıl bir seyir izlediği mercek altına alındı.

Raporun TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin verileriyle hazırlandığına işaret edilen TİHV yazılı açıklamasında, “Rapor, demokratik yurttaşlık alanının siyasi iktidar tarafından nasıl ve hangi mekanizmalarla kuşatılıp daraltıldığını somut veriler ışığında görünür kılmayı amaçlıyor” denildi.

“Kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırıldı”

Raporda, Türkiye’nin 2010 Anayasa referandumundan itibaren tedricen anayasızlaştırıldığı, 2017 Anayasa değişikliği ile kuvvetler ayrılığı ve parlamenter rejimin fiilen ortadan kaldırıldığı ifade edildi.

Söz konusu dönemde hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve yargısal denetimin yok denecek düzeye geriletildiği kaydedilen raporda, siyasal çoğulculuk ve seçim güvenliğinin de ağır biçimde zedelendiği uyarısı yapıldı.

Rapora göre anayasasızlaştırma ve her sorunun “beka meselesi” olarak sunulduğu güvenlikleştirme bir döngü halinde birbirini beslerken, polis şiddeti ve yargısal tacizlerle yurttaşlık alanı hızla daraltıldı.

TİHV raporunda, ifade, medya, toplantı, gösteri ve örgütlenme özgürlüklerine ilişkin saldırılar verilerle ayrıntılı bir şekilde ortaya kondu:

İfade özgürlügü ihlalleri (2015-2019)

  • 6.479 kişi gözaltına alındı,
  • 2.801 kişi tutuklandı,
  • 1.372 dava açıldı,
  • 727 kişiye 27.448 ay hapis cezası verildi,
  • 184 yayın kuruluşu kapatıldı,
  • 137 kişi yaralandı,
  • 5 gazeteci öldürüldü.

Toplantı ve gösteri özgürlügü ihlalleri (2015-2019)

  • 20.071 kişi gözaltına alındı,
  • 662 kişi tutuklandı,
  • 4.907 kişiye ceza davası açıldı,
  • 999 kişiye toplam 13.370 ay hapis cezası verildi,
  • 4.450 kişi kolluk güçlerinin fiziksel şiddetine maruz kaldı,
  • 1.022 kişi bombalı sivil şiddet saldırılarında yaralandı,
  • 19 kişi kolluk güçlerinin müdahalesi sonucu öldü,
  • 141 kişi bombalı sivil şiddet saldırıları sonucu öldü.

Toplantı ve örgütlenme özgürlüğü ihlalleri (2015-2019)

  • 15.070 kişi gözaltına alındı,
  • 2.709 kişi tutuklandı,
  • 551 kişiye toplam 32.523 ay hapis cezası verildi,
  • 1.788 örgüt kapatıldı,
  • 127 belediye başkanının yerine kayyım atandı,
  • 120 belediye başkanı tutuklandı,
  • 11 milletvekilinin vekilliği düşürüldü,
  • 17 milletvekili tutuklandı,

351’i kolluk güçlerinin fiziksel şiddet kullanımına, 255’i sivil grupların şiddet saldırılarına, 11’i ise kendisini “polis” veya “devlet görevlisi” olarak tanıtan kişilerce kaçırılıp zorla alıkondukları süre boyunca maruz kaldıkları işkence ve kötü muameleye bağlı olarak toplam 617 kişi yaralandı.

Paylaşın