Diyanet’in Cuma Hutbesi Dikkat Çekti: Tesettür Tercih Değildir

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Cuma Hutbesi’nde tesettürün kişisel tercih olmadığını söylemesi dikkat çekti. Hutbede, “Uzuvları belli eden dar ya da açık elbise giymek, Rabbimizin emaneti olan bedenin saygınlığını ihlal etmektir” denildi.

Diyanet 2019’daki bir başka Cuma Hutbesi’nde “Bedenin örtülmesi, her şeyden önce dinî bir yükümlülüktür”, 2022’de ise “Örtünme, Allah’ın sevdiği, istediği, emrettiği bir davranış olduğu için değerlidir. Tesettür küçümsenemez, itibarsız bir tercih gibi gösterilemez” gibi bugünkü metinde yer alan kesin yargılardan uzak, daha tarafsız bir dil kullanmıştı.

Diyanet’in hutbeleri, geçmişte de Anayasa’nın laiklik prensibine aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilere neden olmuştu. Diyanet’in özellikle LGBTİ bireyler ve siyasi meselelerle ilgili hutbeleri de tartışmaları tetiklemişti.

Diyanet İşleri Başkanlığının tüm camilerde okunan ve web sitesinde de yayımlanan Cuma Hutbesi’nde tesettürün kişisel tercih olmadığını söylemesi dikkat çekti.

“Kadınlar için yabancı erkeklerin yanında ve evlerinin dışına çıkarken örtülmesi gereken yerler; yüz, eller ve ayaklar hariç bedenin tamamıdır. Erkeklerde ise göbek ile diz kapağı arasıdır” denilen metinde, “Şu husus unutulmamalıdır ki, tesettür her şeyden önce Allah’ın bir emridir, kişisel bir tercih değildir” ifadeleri yer aldı.

Bir devlet kurumu olan ve bütçesi birçok bakanlığın kasasına giren parayı geçen Diyanet’in hutbeleri, geçmişte de Anayasa’nın laiklik prensibine aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilere neden olmuştu. Diyanet’in özellikle LGBTİ bireyler ve siyasi meselelerle ilgili hutbeleri de tartışmaları tetiklemişti.

Hutbede, “Uzuvları belli eden dar ya da açık elbise giymek, Rabbimizin emaneti olan bedenin saygınlığını ihlal etmektir” denilerek bu tarifin dışında kalacak şekilde giyinenleri suçlayıcı bir dil kullanıldı.

Diyanet 2019’daki bir başka Cuma Hutbesi’nde “Bedenin örtülmesi, her şeyden önce dinî bir yükümlülüktür”, 2022’de ise “Örtünme, Allah’ın sevdiği, istediği, emrettiği bir davranış olduğu için değerlidir. Tesettür küçümsenemez, itibarsız bir tercih gibi gösterilemez” gibi bugünkü metinde yer alan kesin yargılardan uzak, daha tarafsız bir dil kullanmıştı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Fransa’da Bir İlk: Tesettür Okullarda Yasaklanıyor

Fransa Eğitim Bakanı Gabriel Attal, devlet okullarında bazı Müslüman öğrencilerin giydiği abaya adı verilen kıyafetin yasaklanacağını söyledi. Attal, abaya giyilmesinin yasaklanmasını “gerekli ve adil” bir karar olarak değerlendirdi.

Eğitim Bakanı Attal, yeni kılık kıyafet yönetmeliğinin okulların açılacağı 4 Eylül öncesinde okul yönetimlerine gönderileceğini söyledi. Attal, “Bir sınıfa adım attığınızda, bir bakışta öğrencilerin hangi dine mensup olduğunu anlayamamalısınız” dedi.

Sağ siyasetçiler çoğunlukla yasağı savunurken, siyasi yelpazenin solunda yer alan bazı politikacılar Müslümanlar kadın ve kızların haklarının çiğnendiği konusunda endişelerini dile getirdi.

Muhalefette yer alan Boyun Eğmeyen Fransa partisinden Clementine Autain, “kıyafet polisliği” yapıldığı eleştirisini yapıyor ve yasağın “anayasaya aykırı” olduğunu savunuyor.

Fransa’daki Müslümanların çatı kuruluşu Fransa Müslüman Konseyi (CFCM) de kıyafetlerin tek başlarına dini semboller olmadığı şeklinde bir açıklama yaptı.

Abaya daha çok Kuzey Afrika, Arap Yarımadası, İran, Mısır gibi ülkelerde giyilen, omuzlardan ayak bileklerine kadar vücudu örten kadın giysilerine deniliyor.

Din ve devlet işlerinin katı bir şekilde ayrıldığı laik bir ülke olan Fransa’da son zamanlarda söz konusu giysilerin dini nitelik taşıdıkları bu yüzden de okullarda yasaklanması gerektiği yönünde tartışmalar yapılıyor.

Fransa’da 1994 yılında kabul edilen bir yasa çerçevesinde okullarda dini sembollerin dikkat çekmeyecek şekilde yer almasına izin verildi. Bundan 10 yıl sonra ise başörtüsü okullarda tamamen yasaklandı. Ancak kipa ve haç yasak kapsamına alınmadı.

2010 yılında da Fransa’da kamuya açık alanlarda yüzün peçe ile kapatılmasına yasak getirildi. 67 milyon nüfuslu Fransa’da tahminlere göre 3,5 ila 6 milyon Müslüman yaşıyor.

Milli Eğitim Personeli Sendikaları Snpden ve Snalc, öğrencilerin çarşafla okula girmesini kabul veya reddetme sorumluluğunun artık öğretmenlere ve okul yönetimi personeline bağlı olmamasının önemli bir gelişme olduğunu ve kararı desteklediklerini açıkladı.

Snpden, X hesabından (eski Twitter), üniversite giriş sınavlarını yeniden Haziran ayına alan ve çarşafla okullara girişi yasaklayan kararlarının “netlik ve cesaret niteliği taşıdığı” mesajını paylaştı.

Devlet okulları, ilk, ortaokul ve liselerde örgütlü Snes-FSU Sendikası Genel Sekreteri Sophie Venetitay da “bu gelişmeyi memnuniyetle karşıladıklarını” ancak çarşafla gelen öğrencilerle diyaloğun ve okul yönetimlerine destek verilmesinin önemine dikkat çekti.

Venetitay, “Eğer bu karar iyi bir akılla, diyalog içinde, gerginlik ve dışlanma durumlarına yol açmadan yapılırsa, bana kalırsa alınan en iyi karardır” diye konuştu.

Fransız medyasında geçen hafta “eğitim ve istihbarat kurumlarının okullarda laikliğe yönelik saldırılarda patlama yaşandığını ortaya koyan” raporlar yayınlanmıştı.

Raporlarda, 2021-2022 öğretim yılında okullarda laikliğe karşı 2 bin 167 vaka tespit edilirken, 2022-2023 öğretim yılında bu rakamın 4 bin 710’a yükseldiğine dikkat çekilmişti.

Raporda, bu vakalar arasında özellikle kıyafet yasağıyla ilgili ciddi bir artış yaşandığı belirtilmiş; Eylül-Kasım 2021 tarihleri arasında bakanlığa “dini kıyafet ve işaretlerin taşınması” ile ilgili 91 vaka rapor edilirken, Nisan- Temmuz 2023’te bu rakamın 923’e yükseldiği, bunun da “laikliğe yönelik saldırıların yüzde 49’una denk geldiği” bilgisine yer verilmişti.

Yasak nasıl savunuluyor?

Yasağı savunan Bakan Attal, laiklik tanımına ilişkin de konuştu ve “Laiklik kişinin kendisini okul aracılığıyla kurtarma özgürlüğüdür” dedi.

Attal sözlerinin devamında, abaya için “laikliğin sığınağı olması gereken okullar üzerinde cumhuriyetin direnişini test eden bir dini dışavurum” ifadesini kullandı.

Devlet okullarında başörtü yanında, Hristiyan semboller ve kipa takılması da yasak.

Ülkede Samuel Paty adlı öğretmen 2020 yılında ifade özgürlüğü ile ilgili bir ders sırasında, Muhammed Peygamber’in karikatürlerini öğrencilerine göstermesinin ardından başı kesilerek öldürülmüştü.

Fransa’da bu cinayet büyük tepki doğurmuş ve ifade özgürlüğünü desteklemek için ülke genelinde yapılan yürüyüşlere on binlerce kişi katılmıştı.

Paylaşın