SP Lideri Karamollaoğlu, katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamada, “Altılı masa Türkiye’nin geleceğini belirleyen en önemli teşebbüstür. İçeride farklı konular da gündeme geliyor. Farklı yaklaşımlar elbette var. Altılı masa seçime kadar devam edecek, hükümeti mutlaka değiştirecek. Buna ciddi olarak inancım var. Ufak tefek değişiklikler olmuş, onları önemsemiyorum” dedi.
Karamollaoğlu, açıklamasının devamında ise “Altılı ittifak devam edecek. Bugünkü sisteme yönelik bir ittifak. Birbirlerinden çok farklı politikaları olan partiler var. CHP başka bir politikası olan, öncelikleri farklı olan parti. İYİ Parti öncelikleri farklı olan parti, biz farklıyız, Demokrat Parti farklı, DEVA, Gelecek elbette farklı. AK Parti ile uzun zaman beraber yürümüşler, bir şeyler beklemişler, sonunda ‘bu iş artık gitmiyor’ demişler ve ayrılmışlar. Bunu yapanları kınayamam. Bu arkadaşlarımız çok büyük erdem gösterdiler. ‘Artık bu iş böyle gitmez’ dediler. Bunu herkes söyleyemez. Takdir edilmeleri icap eder.” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Habertürk Televizyonu’nda Hülya Hökenek’in sorularını yanıtladı. Temel Karamollaoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
“AK Parti sürekli kan kaybediyor. Buna rağmen de yine bir ağırlığı var. Yüzde 30’ların altına da inse, CHP ile başa baş gidiyor neredeyse. AK Parti’den kopan yüzde 15’lik kesim var. Henüz nereye meczedeceğini belirlemedi. İster istemez herkes zihninde bu soruyu soruyor; acaba bu yüzde 15’lik seçmeni nasıl etkileriz? Bundan daha tabii bir iş olmaz. Bu seçmen neden “Ben AK Parti’yi desteklemeden vazgeçtim, şimdi sizi destekliyorum” demedi. Demek ki endişeleri ve beklentileri var. Yüzde 15’lik kesim çok büyük mana ifade ediyor. Yüzde 15’i cezbedecek olan siyasi parti veya ittifak bu seçimde en büyük hamleyi yapacak.
Sayın Cumhurbaşkanının gayretleri ile her ne kadar AK Parti eriyorsa da birkaç puanı da tutmak için ciddi çaba sarf ediyor. Orada da başarısızlar diyemem. Bundan dolayı AK Parti’den kopacaklar olacak bundan sonra.
Son zamanlarda gündeme getirdikleri her konu artık AK Parti’nin kendi ayaklarının üzerinde duramayacağını gösteriyor. Seçim Kanunu niye değişti? Hakimler, seçim kurulları neden değişti? Neden AK Parti’nin etkileyebileceği bir yapıya eviriliyor. İttifaklardaki avantajlar bütünüyle neden ortadan kaldırıldı? Cumhur, Millet ittifakı derken bunların oluşturduğu kümelerin avantajları vardı. O avantajlar bir bakıma kalktı.
Şimdi yeni kanunlar getiriyor. Mesela TÜİK. Sen enflasyon rakamlarını hesap edip, mutlaka izin alacaksın. Hoppala bu ne yahu! Diyor ki, ‘Yayınlayamazsın TÜİK’ten izin alacaksın.’ Eğer bu doğruysa vay geldi başımıza. Daha da ileri gidebileceklerini düşünürüm. Oyunu verirken herkes görsün niye saklıyorsun diyebilir mi? Der. Orada kendi emniyet güçleri görsün, başına geleceklerini hesap etsin diye. Bu bir faraziye. Ama TÜİK’le ilgili kanun getireceklerse, fikir, düşünce, akademik hürriyetle bağdaşması mümkün olmayan bir davranış olur. AK Parti verdiği sözleri tutamıyor. Yasaklamakla bu problemleri çözmüş gibi yapıyor.
“Altılı masa seçime kadar devam edecek”
Altılı masa Türkiye’nin geleceğini belirleyen en önemli teşebbüstür. İçeride farklı konular da gündeme geliyor. Farklı yaklaşımlar elbette var. Altılı masa seçime kadar devam edecek, hükümeti mutlaka değiştirecek. Buna ciddi olarak inancım var. Ufak tefek değişiklikler olmuş, onları önemsemiyorum.
Altılı ittifak devam edecek. Bugünkü sisteme yönelik bir ittifak. Birbirlerinden çok farklı politikaları olan partiler var. CHP başka bir politikası olan, öncelikleri farklı olan parti. İYİ Parti öncelikleri farklı olan parti, biz farklıyız, Demokrat Parti farklı, DEVA, Gelecek elbette farklı. AK Parti ile uzun zaman beraber yürümüşler, bir şeyler beklemişler, sonunda ‘bu iş artık gitmiyor’ demişler ve ayrılmışlar. Bunu yapanları kınayamam. Bu arkadaşlarımız çok büyük erdem gösterdiler. ‘Artık bu iş böyle gitmez’ dediler. Bunu herkes söyleyemez. Takdir edilmeleri icap eder.
Fikirlerine, düşüncelerine saygı göstermek icap eder. Geçmişte AK Parti’nin içinde çok önemli pozisyonda bulunmuşlar. Bakanlık, Başbakanlık yapmışlar, hiçbirisini küçümseyemeyiz. Son merhalede ‘Bu iş burada bitti, Sayın Cumhurbaşkanımızla fikirlerimiz örtüşmüyor’ dediler. Bundan sonra da AK Parti’den kopanlar oldu. Yüzde 15. Bunlar da karar vermediler henüz. Bu kesim ne istiyor, neden endişe ediyor, ne bekliyor? Onu da gündemimize almamız icap eder.
AK Parti’nin politikalarını prensip itibariyle baştan beri dış politika başta olmak üzere tasvip etmiyorum. Ama attıkları birtakım adımlar var ki, bu millet buna susamıştı. Ayasofya’nın açılısına gitmiyorum diye kesinlikle hafife almadım. Çok büyük adım attılar tebrik ediyorum. Başörtüsü meselesini çözdüler. Bakanlar, milletvekilleri, valiler, emniyet mensupların arasında başörtülüler var. Bunlar takdir edilecek adımlar. Biz bunları takdir etmiyoruz dememiz mümkün değil. İmam hatip okulları problem olmaktan çıktı. Ancak eylemleri ile söylemleri uyuşmamaya başladı. Bu bizim için önemli kriter. Çocuklara okulda adaleti, dürüstlüğü, vefakarlığı anlatacaksınız, ondan sonra yolsuzluklarda zirveye çıkacaksınız. Adaleti kendi inhisarına alacaksınız. Benim dediklerime uyan hakimler derseniz, ipler kopar. Bizim itirazımız bu çelişkilere.
“Biz toplumumuzun tamamını kucaklamaya hazırız”
Toplum da bilsin; bizim özellikle inançlı kesim, manevi değerlerine önem veren kesimin kazanımlarından 1 milim bile taviz vermeyiz, verdirtmeyiz, böyle bir ittifakın içinde bulunmayız. Bu konuda kazanımlarımızdan taviz verilmeyeceğine inanarak birlikteliği yürüttük. Şimdiye kadar bunun zıddına tek bir kelime gündeme gelmedi. Biz AK Parti’nin yanlış politikalarının karşısınayız. Şu anda bunlar zirveye çıktı. Demokrasi, adalet, fikir özgürlüğü diyorlardı. Şimdi Meclis’e bir kanun sevk etmeye kalkıyorlar. TÜİK’ten izin almadan görüş açıklarsan senin canına okurum. İlmi özgürlüğün var olduğu ülkede bu nasıl düşünülebilir? Onun için bizim yaklaşımız çok farklı ve olumlu istikamette. Biz toplumumuzun tamamını kucaklamaya hazırız.
Altılı masada aldıkları oya göre herkesin fikrini söyleme hakkı yok. Herkesin fikrini söyleme hakkı eşit. Sayın Kılıçdaroğlu ana muhalefet lideri. Elbette onun toplumda karşılığı farklıdır. O masada herkes kendi fikrini söylemekte, sonuna kadar savunmakta serbest. Bunun bilinmesinde fayda var. Herhangi bir siyasi parti altılı masanın liderliğini yapıyor konumunda değil. Bunu özellikle CHP’nin, ana muhalefet partisi olma özelliğini reddederek söylemiyorum. Ama masada herkes eşit söz hakkına sahip.
Zorluyorlar ille de adayınızı belirleyin. Cumhurbaşkanı seçimleri yapıldı, kimse kimseye ‘şu adayı açıklayın da görelim’ dedi mi? Biz mantıksızlıkları ortaya koymaktan bayağı becerili toplum haline geldik. Cumhur İttifakı niye açıklamıyor? Sayın Bahçeli Sayın Erdoğan’ı ‘Bu benim adayım’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanı bugüne kadar ‘Ben adayım’ dedi mi? Tayyip Bey, seçime kadar gözlemleyecek, kaybetme ihtimali güçlü olduğu takdirde başka bir adayı gösterecek. Kendisi kaybetmiş olmayacak, başka aday kaybedecek, bu söyleniyor. Doğru mudur bilemem. Hiçbir zaman adaylar seçim sathı mailine girmeden açıklanmaz. Niye açıklansın? Ben belli sürede o adayın canına okurum, iftiralar atarım, sonunda o adamı çürütürüm, maksat bu. Ben bu tip iddiaları hiçbir zaman cevap vermiyorum. Bu zorlama doğru bir zorlama değil.
Bu soruların hepsi tamamen şu günkü şartlarda afaki sorulardır. Ben burada ittifak olabilir dedim diye, Cumhurbaşkanı adayını da bu ittifak çıkarır diye bir şey olur mu? Bunları kafa karıştıracak, kafaları daha da karıştıracak sorular olarak görüyorum. Milletin hakikaten zihni karışık. Ne olacağını kestiremiyor. Eğer bunlar ciddi manada gündeme getirilen konular, Meclis’e sevk edilecekse, TÜİK Kanunu gibi. TÜİK’ten izin almadan enflasyon açıklanmayacak, hoppala! Komünist Rusya’da gidin söyleyin, ‘deli misin’ derler. Bu iktidar olması mümkün olmayan o kadar çok işe imza attı ki, korkmaya başladık. Acaba bunlar da doğru olur mu diye.”