Kılıçdaroğlu’ndan Davutoğlu’na Dikkat Çeken Telefon!

Halk TV yazarı İsmail Saymaz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün gece Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nu aradığını ve Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal’ın cumhurbaşkanlığı çıkışını sorduğunu yazdı.

Kılıçdaroğlu’nun, Uysal’ın ’20 yıllık AKP iktidarında sorumluluğa ortak olmamış olmak’ şeklindeki tweetini hatırlatarak, “Biliyorum, böyle bir gelişme oldu. Yarın görüşeceğiz. Bana söyleyeceğiz bir şey var mı?” diye sorduğunu aktaran Saymaz, “Gece telefonu biraz da Davutoğlu’nun gönlünü almak içindi” dedi.

Davutoğlu’nun, Uysal’ın tweet’i karşısında şaşırdığını ve yakın çevresine “CHP’nin de bir şeyler söylemesi gerekmez mi?” dediğini ifade eden Saymaz, “Kılıçdaroğlu, Hoca’nın kırgınlığını duymuş olmalı ki, gece yarısı telefon açtı. Dünkü görüşmede Davutoğlu, ‘Doğrusu, üzüldüm. Bu işin muhatabı liderlerdir. Biz bir uzlaşma iklimi oluştururken, hoş olmadı’ dedi. Öğrendiğim kadarıyla Gelecek Partisi, Uysal’ın düzeltmesini yeterli bulmadı. Uysal, bugün Kılıçdaroğlu ve Temel Karamollaoğlu’nu, yarın Ali Babacan’ı, çarşamba günü Meral Akşener ve Davutoğlu’nu ziyaret edecek. Bu ziyaretler hasarı onarır diye düşünüyorum” dedi.

Ne olmuştu?

Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal’ın Cumhurbaşkanı adaylığı için sıraladığı ölçülerin masada krize neden olduğu öne sürülmüştü. Uysal, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullanmıştı:

“1) 20 yıllık AKP döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak,

2) Seçilebilirlik,

3) Seçim sonrası 20 yılda AKP tarafından ‘devr-i sabık’ muamelesine maruz kalan T.C. Devleti’ni kurucu bir ruhla yeniden tesis etme yetisi!”

Paylaşın

Muhalefet Cephesinde ‘İttifak İçinde İttifak’ İhtimali

Gelecek ve DEVA partileri ile Saadet Partisi’nin belirlenecek bir partinin amblemi altında Millet İttifakı içinde seçime girme önerisi konuşuluyor. Kararı altı muhalefet partisi birlikte verecek.

AK Parti ve MHP’nin ittifak kanununu değiştiren seçim yasası yürürlüğe girdikten sonra muhalefet partileri farklı seçenekleri tartışmaya başladı.

İttifakı, barajı aşma dışında anlamsız kılan yeni sistemle partiler aldıkları oya göre milletvekili çıkarabilecek.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre, Meclis’te anayasayı değiştirecek aritmetiği yakalamak için gerekirse yeni kurulan Gelecek ve DEVA partileri ile Saadet Partisi’nin belirlenecek bir parti amblemi altında ortak listeyle Millet İttifakı içinde seçime girmesi konuşuluyor.

Birçok parti temsilcisi sahadan da bu yönde talepler geldiğine dikkat çekiyor ama burada yanıtlanması gereken bir soru olduğunu söylüyor: “Kim parti logosunu bırakmayı kabul eder?”

Yeni kurulan partilerde, “İlk kez tartıya çıkacağız, o nedenle amblemi bırakamayız. Gücümüzü görmek isteriz” görüşü ağırlık taşıyor. Bu görüşe karşı ise, “Amblemi bırakmazlarsa Türkiye’yi bırakırlar. Bu durumda Millet İttifakı çoğunluğu sağlayamayabilir” değerlendirmeleri yapılıyor.

‘6’lı masa verecek’

İYİ Parti ve CHP ise seçime doğru il bazlı simülasyonlar yapılarak bu öneriyi değerlendirmenin daha doğru olacağını belirtirken, “Tüm seçenekleri konuşuruz, ama kesin olan bir şey var o da ittifak içinde üçüncü bir ittifak olacaksa buna 6’lı masa karar verecektir. Bu ayrışma değil, Meclis’te anayasayı değiştirecek çoğunluğu sağlamak için en doğru ittifak neyse onu kurmak için yapılacaktır” diyor.

Paylaşın

Muhalefetin Seçim Çalışmalarının Ayrıntıları Ortaya Çıktı

Seçim Yasası’ndaki değişikliklerin “kendilerine tuzak kurmak amacıyla yapıldığını” düşünen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan altılı muhalefet bloğu, Cumhur İttifakı’nın bu hamlesine karşı atacağı adımları planlıyor.

24 Nisan’da Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde yapılacak olan dördüncü liderler zirvesi yaklaşırken altı partide kurmayların simülasyon ve formül çalışmaları büyük oranda tamamlandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki akşam katıldığı bir televizyon programında, kurmayları ve akademisyenlerin çeşitli senaryolar üzerinde çalıştığını, 8 seçenekli bir çalışma hazırlandığını ve bunu 6’lı masaya sunacaklarını söyledi.

Cumhuriyet’ten Erdem Sevgi’nin haberine göre, CHP kurmayları ve akademisyenlerin oluşturduğu tek adaylı ve sekiz seçenekli taslak şöyle:

Avantajlı partiler

Muhalefet blokundaki 6 parti, Millet İttifakı yapısına dahil olacak ve tüm illerde seçime CHP ya da İYİ Parti listeleriyle girilecek. Bu formülde, partilerin illerdeki durumlarına bakılarak liste çıkarma önceliği, o ildeki avantajlı partiye verilecek. DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partilerinin adayları, CHP ve İYİ Parti’nin çıkaracağı listelere eklenecek.

İttifak içinde bloklaşma

Millet İttifakı çatısı korunarak 4+2 seçeneği uygulanacak. CHP ve İYİ Parti bir blok; DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partileri ikinci blok olacak, iki ayrı liste ile seçime girilecek.

Millet İttifakı yapısı altında 3+3 sistemi uygulanacak. CHP, İYİ Parti ve Demokrat Parti bir bloku oluştururken ikinci blokta ise DEVA, Gelecek ve Saadet partileri yer alacak. İttifaklar, seçim için iki ayrı liste oluşturacak.

Millet İttifakı, CHP ve İYİ Parti’den oluşan yapısını koruyacak. Buna alternatif olarak farklı isim taşıyan yeni bir ittifak oluşturulacak. Yeni ittifakta ise DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partileri yer alacak. İki ittifak illerde farklı listeler çıkaracak.

Karşılıklı çekilme sistemi

Muhalefet blokundaki tüm partilerin illerdeki oy potansiyellerine bakılarak “karşılıklı çekilme sistemi” uygulanacak. Örneğin CHP ya da İYİ Parti’nin milletvekili çıkaramayacağı düşünülen bir ilde daha fazla vekil çıkarması olası parti ya da blok üzerinden liste oluşturacak. Bu seçenekte hangi parti ya da blok avantajlı durumdaysa liste çıkarma önceliği ona bırakılacak.

Cumhur İttifakı’nda yer alan AKP, MHP ve BBP’nin ayrı listelerle seçime gitmesi durumunda ilk altı formül üzerinden en yüksek faydanın sağlanacağı seçenek değerlendirilecek.

AKP, MHP ve BBP, Cumhur İttifakı çatısı altında tek listeyle seçime girerse yine ilk altı formül masaya yatırılarak en fazla milletvekilini elde etme olanağı sunan seçeneğe odaklanılacak.

‘2019 seçimleri’

CHP’nin çalışmasında ortaya konulan seçeneklerin yanı sıra en önemli unsurun, “illerdeki milletvekili sayısının yüksek tutulması” olduğuna dikkat çekiliyor. Millet İttifakı için en iyi senaryonun “6’lı ortak liste” olacağı öngörülürken bu yolla “6’lı ittifakın çıkarabileceği milletvekili sayısının 300’e yaklaşabileceği”, “Cumhur İttifakı’nın vekil sayısının ise 240’ta kalacağı” değerlendiriliyor.

Öte yandan üzerinde durulan tüm senaryolarda HDP’nin çıkaracağı milletvekili sayısının da 55 ila 70 arasında değişeceği” kaydediliyor.

2019 yerel seçimlerinde CHP ile İYİ Parti’nin uyguladığı illere göre lehte çekilme sistemi hatırlatılarak titizlik ve demokratik fedakârlığın önde tutulacağı benzer bir uygulamayla Millet İttifakı’nın 2023 seçiminde TBMM’de çoğunluğu elde edebileceği, bu birlikteliğin çıkaracağı tek adayın da Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanı olabileceği belirtiliyor.

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan ‘Altılı Masa’ Açıklaması: Seçime Kadar Devam Edecek

SP Lideri Karamollaoğlu, katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamada, “Altılı masa Türkiye’nin geleceğini belirleyen en önemli teşebbüstür. İçeride farklı konular da gündeme geliyor. Farklı yaklaşımlar elbette var. Altılı masa seçime kadar devam edecek, hükümeti mutlaka değiştirecek. Buna ciddi olarak inancım var. Ufak tefek değişiklikler olmuş, onları önemsemiyorum” dedi.

Karamollaoğlu, açıklamasının devamında ise “Altılı ittifak devam edecek. Bugünkü sisteme yönelik bir ittifak. Birbirlerinden çok farklı politikaları olan partiler var. CHP başka bir politikası olan, öncelikleri farklı olan parti. İYİ Parti öncelikleri farklı olan parti, biz farklıyız, Demokrat Parti farklı, DEVA, Gelecek elbette farklı. AK Parti ile uzun zaman beraber yürümüşler, bir şeyler beklemişler, sonunda ‘bu iş artık gitmiyor’ demişler ve ayrılmışlar. Bunu yapanları kınayamam. Bu arkadaşlarımız çok büyük erdem gösterdiler. ‘Artık bu iş böyle gitmez’ dediler. Bunu herkes söyleyemez. Takdir edilmeleri icap eder.” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Habertürk Televizyonu’nda Hülya Hökenek’in sorularını yanıtladı. Temel Karamollaoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“AK Parti sürekli kan kaybediyor. Buna rağmen de yine bir ağırlığı var. Yüzde 30’ların altına da inse, CHP ile başa baş gidiyor neredeyse. AK Parti’den kopan yüzde 15’lik kesim var. Henüz nereye meczedeceğini belirlemedi. İster istemez herkes zihninde bu soruyu soruyor; acaba bu yüzde 15’lik seçmeni nasıl etkileriz? Bundan daha tabii bir iş olmaz. Bu seçmen neden “Ben AK Parti’yi desteklemeden vazgeçtim, şimdi sizi destekliyorum” demedi. Demek ki endişeleri ve beklentileri var. Yüzde 15’lik kesim çok büyük mana ifade ediyor. Yüzde 15’i cezbedecek olan siyasi parti veya ittifak bu seçimde en büyük hamleyi yapacak.

Sayın Cumhurbaşkanının gayretleri ile her ne kadar AK Parti eriyorsa da birkaç puanı da tutmak için ciddi çaba sarf ediyor. Orada da başarısızlar diyemem. Bundan dolayı AK Parti’den kopacaklar olacak bundan sonra.

Son zamanlarda gündeme getirdikleri her konu artık AK Parti’nin kendi ayaklarının üzerinde duramayacağını gösteriyor. Seçim Kanunu niye değişti? Hakimler, seçim kurulları neden değişti? Neden AK Parti’nin etkileyebileceği bir yapıya eviriliyor. İttifaklardaki avantajlar bütünüyle neden ortadan kaldırıldı? Cumhur, Millet ittifakı derken bunların oluşturduğu kümelerin avantajları vardı. O avantajlar bir bakıma kalktı.

Şimdi yeni kanunlar getiriyor. Mesela TÜİK. Sen enflasyon rakamlarını hesap edip, mutlaka izin alacaksın. Hoppala bu ne yahu! Diyor ki, ‘Yayınlayamazsın TÜİK’ten izin alacaksın.’ Eğer bu doğruysa vay geldi başımıza. Daha da ileri gidebileceklerini düşünürüm. Oyunu verirken herkes görsün niye saklıyorsun diyebilir mi? Der. Orada kendi emniyet güçleri görsün, başına geleceklerini hesap etsin diye. Bu bir faraziye. Ama TÜİK’le ilgili kanun getireceklerse, fikir, düşünce, akademik hürriyetle bağdaşması mümkün olmayan bir davranış olur. AK Parti verdiği sözleri tutamıyor. Yasaklamakla bu problemleri çözmüş gibi yapıyor.

“Altılı masa seçime kadar devam edecek”

Altılı masa Türkiye’nin geleceğini belirleyen en önemli teşebbüstür. İçeride farklı konular da gündeme geliyor. Farklı yaklaşımlar elbette var. Altılı masa seçime kadar devam edecek, hükümeti mutlaka değiştirecek. Buna ciddi olarak inancım var. Ufak tefek değişiklikler olmuş, onları önemsemiyorum.

Altılı ittifak devam edecek. Bugünkü sisteme yönelik bir ittifak. Birbirlerinden çok farklı politikaları olan partiler var. CHP başka bir politikası olan, öncelikleri farklı olan parti. İYİ Parti öncelikleri farklı olan parti, biz farklıyız, Demokrat Parti farklı, DEVA, Gelecek elbette farklı. AK Parti ile uzun zaman beraber yürümüşler, bir şeyler beklemişler, sonunda ‘bu iş artık gitmiyor’ demişler ve ayrılmışlar. Bunu yapanları kınayamam. Bu arkadaşlarımız çok büyük erdem gösterdiler. ‘Artık bu iş böyle gitmez’ dediler. Bunu herkes söyleyemez. Takdir edilmeleri icap eder.

Fikirlerine, düşüncelerine saygı göstermek icap eder. Geçmişte AK Parti’nin içinde çok önemli pozisyonda bulunmuşlar. Bakanlık, Başbakanlık yapmışlar, hiçbirisini küçümseyemeyiz. Son merhalede ‘Bu iş burada bitti, Sayın Cumhurbaşkanımızla fikirlerimiz örtüşmüyor’ dediler. Bundan sonra da AK Parti’den kopanlar oldu. Yüzde 15. Bunlar da karar vermediler henüz. Bu kesim ne istiyor, neden endişe ediyor, ne bekliyor? Onu da gündemimize almamız icap eder.

AK Parti’nin politikalarını prensip itibariyle baştan beri dış politika başta olmak üzere tasvip etmiyorum. Ama attıkları birtakım adımlar var ki, bu millet buna susamıştı. Ayasofya’nın açılısına gitmiyorum diye kesinlikle hafife almadım. Çok büyük adım attılar tebrik ediyorum. Başörtüsü meselesini çözdüler. Bakanlar, milletvekilleri, valiler, emniyet mensupların arasında başörtülüler var. Bunlar takdir edilecek adımlar. Biz bunları takdir etmiyoruz dememiz mümkün değil. İmam hatip okulları problem olmaktan çıktı. Ancak eylemleri ile söylemleri uyuşmamaya başladı. Bu bizim için önemli kriter. Çocuklara okulda adaleti, dürüstlüğü, vefakarlığı anlatacaksınız, ondan sonra yolsuzluklarda zirveye çıkacaksınız. Adaleti kendi inhisarına alacaksınız. Benim dediklerime uyan hakimler derseniz, ipler kopar. Bizim itirazımız bu çelişkilere.

“Biz toplumumuzun tamamını kucaklamaya hazırız”

Toplum da bilsin; bizim özellikle inançlı kesim, manevi değerlerine önem veren kesimin kazanımlarından 1 milim bile taviz vermeyiz, verdirtmeyiz, böyle bir ittifakın içinde bulunmayız. Bu konuda kazanımlarımızdan taviz verilmeyeceğine inanarak birlikteliği yürüttük. Şimdiye kadar bunun zıddına tek bir kelime gündeme gelmedi. Biz AK Parti’nin yanlış politikalarının karşısınayız. Şu anda bunlar zirveye çıktı. Demokrasi, adalet, fikir özgürlüğü diyorlardı. Şimdi Meclis’e bir kanun sevk etmeye kalkıyorlar. TÜİK’ten izin almadan görüş açıklarsan senin canına okurum. İlmi özgürlüğün var olduğu ülkede bu nasıl düşünülebilir? Onun için bizim yaklaşımız çok farklı ve olumlu istikamette. Biz toplumumuzun tamamını kucaklamaya hazırız.

Altılı masada aldıkları oya göre herkesin fikrini söyleme hakkı yok. Herkesin fikrini söyleme hakkı eşit. Sayın Kılıçdaroğlu ana muhalefet lideri. Elbette onun toplumda karşılığı farklıdır. O masada herkes kendi fikrini söylemekte, sonuna kadar savunmakta serbest. Bunun bilinmesinde fayda var. Herhangi bir siyasi parti altılı masanın liderliğini yapıyor konumunda değil. Bunu özellikle CHP’nin, ana muhalefet partisi olma özelliğini reddederek söylemiyorum. Ama masada herkes eşit söz hakkına sahip.

Zorluyorlar ille de adayınızı belirleyin. Cumhurbaşkanı seçimleri yapıldı, kimse kimseye ‘şu adayı açıklayın da görelim’ dedi mi? Biz mantıksızlıkları ortaya koymaktan bayağı becerili toplum haline geldik. Cumhur İttifakı niye açıklamıyor? Sayın Bahçeli Sayın Erdoğan’ı ‘Bu benim adayım’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanı bugüne kadar ‘Ben adayım’ dedi mi? Tayyip Bey, seçime kadar gözlemleyecek, kaybetme ihtimali güçlü olduğu takdirde başka bir adayı gösterecek. Kendisi kaybetmiş olmayacak, başka aday kaybedecek, bu söyleniyor. Doğru mudur bilemem. Hiçbir zaman adaylar seçim sathı mailine girmeden açıklanmaz. Niye açıklansın? Ben belli sürede o adayın canına okurum, iftiralar atarım, sonunda o adamı çürütürüm, maksat bu. Ben bu tip iddiaları hiçbir zaman cevap vermiyorum. Bu zorlama doğru bir zorlama değil.

Bu soruların hepsi tamamen şu günkü şartlarda afaki sorulardır. Ben burada ittifak olabilir dedim diye, Cumhurbaşkanı adayını da bu ittifak çıkarır diye bir şey olur mu? Bunları kafa karıştıracak, kafaları daha da karıştıracak sorular olarak görüyorum. Milletin hakikaten zihni karışık. Ne olacağını kestiremiyor. Eğer bunlar ciddi manada gündeme getirilen konular, Meclis’e sevk edilecekse, TÜİK Kanunu gibi. TÜİK’ten izin almadan enflasyon açıklanmayacak, hoppala! Komünist Rusya’da gidin söyleyin, ‘deli misin’ derler. Bu iktidar olması mümkün olmayan o kadar çok işe imza attı ki, korkmaya başladık. Acaba bunlar da doğru olur mu diye.”

Paylaşın

CHP Kurmaylarına Göre Altılı Masadan ‘İki İttifak’ Çıkabilir

SP Lideri Karamollaoğlu’nun üçüncü ittifaka yönelik sözleri kulisleri hareketlendirirken, CHP kurmayları, altılı masadan ‘iki ittifakın’ çıkabileceğini, hatta illere göre farklı uygulamalara gidilebileceğini ifade ettiler.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun “üçüncü ittifak” açıklamasını değerlendiren CHP kurmayları, Seçim Yasası’ndaki değişiklik sonrası “6’lı masanın etrafındaki partiler arasında yeni ittifak senaryolarının gündeme gelebileceğine” dikkat çekti. CHP’li isimler, “bu durumun 6’lı masadaki sistem değişikliğine ilişkin birlikteliği olumsuz etkilemeyeceğini” görüşünü dile getirdi.

Karamollaoğlu, Karar TV’ye yaptığı açıklamada, Seçim Yasası’ndaki değişiklikle üçüncü bir ittifak olabileceğine işaret etti. SP lideri bunu ilk defa söylüyorum” diyerek şu öneriyi getirdi:

“Şu anda şartlar değişti. Seçim Kanunu ile birlikte görüşlerimiz de değişti. 6’lı masa aslında muhalefetin diyalog ortamını oluşturuyor. İlle de her noktada birlikte hareket etme mecburiyeti yok. Zaten bu durum da çıkan kanunla ortadan kalkmış oldu. 6’lı masanın olması, meselelerin birlikte yürütülmesine fırsat veriyor.

Bunun faydalı olacağını düşünüyorum. Ama üçüncü ittifak, yeni seçim kanunundan dolayı olabilir. Tek tek de girilirse, üç partinin aldıkları oyu birlikte oldukları takdirde üst üste koysanız daha büyük çoğunluk elde edersiniz. Milletvekili çıkarma ihtimali artar. Veya böyle bir ortam oluştuğu takdirde bu bir yeni katılıma vesile olabilir.”

HÜDAPAR’a yaptığı ziyarette sözlerini açan Karamollaoğlu, “Ben, ‘İttifak içinde ittifaklar olabilir’ kanaatini gündeme getirmiştim. 6’lı masayla ilgili farklı bir fikir gündeme getirmedim” dedi. Karamollaoğlu’nun açıklaması, muhalefet liderlerinin güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasını sürdürdüğü “6’lı masadan kopma mı olacak” sorusunu gündeme getirdi.

“İllere göre değişebilir”

Konuya ilişkin Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’a konuşan CHP kurmayları, “Seçim Yasası’ndaki değişiklik sonrası yeni ittifak senaryolarının gündeme gelmesinin doğal olduğunu” ifade ederek, “6’lı masanın ittifak değil, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişe yönelik bir birliktelik” olduğunu belirttiler. CHP kanadından, “Yeni ittifaklar olabilir, ittifak içi ittifak oluşabilir, illere göre farklı davranılabilir. Yani seçim sistemine göre hareket edilir. Ancak bu durumlar 6’lı masanın yoluna devam etmesini engellemez” görüşü paylaşıldı.

“2+4 ya da 3+3 olabilir”

Karamollaoğlu’nun “ittifak içinde ittifak” söyleminin, “6 parti arasında CHP ve İYİ Parti’den bir ittifak; DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partilerinden de ikinci bir ittifaka” işaret ediyor olabileceğine dikkat çeken CHP’li isimler, “6’lı masa yoluna devam ederken 2+4 ya da 3+3 gibi farklı olasılıkların değerlendirilebileceği” yorumunda bulundu.

Paylaşın

SP Lideri Karamollaoğlu ‘Üçüncü İttifak’ Sözlerine Açıklık Getirdi

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, katıldığı bir programda yaptığı konuşmada yer alan “Üçüncü ittifak olabilir” ifadesi üzerine başlayan tartışmalar sonrası, sosyal medya hesabından açıklama yaptı.

SP Lideri Karamollaoğlu, “Üçüncü ittifak konusunda, dünkü yayında biz, ‘ittifak içinde ittifaklar’ olabilir kanaatini gündeme getirmiştik; öyle görülüyor ki, eksik kalmış veya yanlış anlaşılmış” dedi.

Konuşmasında 6’lı masayla ilgili farklı bir fikir gündeme getirmediğini belirten Karamollaoğlu, “Nasıl ki Demokrat Parti ile İYİ Parti, ‘ittifak içinde bir ittifak’ içindelerse; aynısı farklı biçimlerde olabilir, benim söylemek istediğim budur. Ayrıca ben, seçimle ilgili bu tip konuların seçim sath-ı mailine girilmeden görüşülmesinin doğru olmadığı kanaatindeyim” dedi.

Birkaç ay sonra bu konuları daha rahat konuşabileceklerini belirten Karamollaoğlu, “Çok açık ifade ediyorum: Cumhur İttifakı bu konuların bugünden görüşülmesini istiyor; çünkü bir yerlerden bir şeyleri karıştırıp, ‘acaba fitne çıkarabilir miyiz’ derdindeler” ifadelerini kullandı.

Temel Karamollaoğlu, Karar TV’de katıldığı programda, 2018 seçimlerinde uygulanan sistemde, ittifaka katılan partilerin çıkaracağı milletvekili sayısının, ittifak oylarının her bir partinin oyuna bölünmesi ile hesaplandığını ancak şimdi her partinin kendi oy oranına göre milletvekili çıkaracağını hatırlatmış ve yeni yol aramak gerektiğini söylemişti.

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan ‘Üçüncü İttifak’ Çıkışı

SP Lideri Karamollaoğlu, katıldığı bir programda üçüncü ittifak ile ilgili, “Üçüncü ittifak, yeni seçim kanunundan dolayı olabilir. Tek tek de girilirse, 3 partinin aldıkları oyu birlikte oldukları takdirde üst üste koysanız daha büyük çoğunluk elde edersiniz. Milletvekili çıkarma ihtimali artar. Veya böyle bir ortam oluştuğu takdirde bu bir yeni katılıma vesile olabilir” dedi.

Karamollaoğlu, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “Bunlar zaman içerisinde görüşebilecek hususlar. Ben şimdiden bunun detayına girmenin şahsen faydası olmadığı kanaatindeyim çünkü bu durum farklı komploları gündeme getirip milletin zihnini karıştırır” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Karar TV’nin Youtube kanalında gazeteciler Taha Akyol ve Elif Çakır’ın sorularını cevapladı. Karamollaoğlu, “AK Parti’den kopan yüzde 15’lik kesim AK Parti’nin memleketin sorunlarını çözemediğini gördü. Herkes yanlışı gördü ancak bunu düzeltme konusunda bir ittifak sağlayamadı. Biz de dahil olmak üzere arayışta olacağız. Zaman içerisinde bir neticeye varacağız” diye konuştu.

AK Parti ve MHP’nin beraber yaptığı yeni ‘Seçim Kanunu’na ilişkin soruya da cevap veren Karamollaoğlu, yeni Seçim Kanunu ile beraber artık şartların değiştiğini belirterek ‘üçüncü ittifak’ çıkışında bulundu. Karamollaoğlu, “Eski sistemde, ittifak eden partiler önce tek oymuş gibi ittifaklar arasında bölünüyor sonra milletvekilleri çıkıyor ve milletvekilleri kendi aralarında pay ediliyordu. Şimdi o avantaj kalktı. Yeni yollar aramak icabet eder. Bunu kamuoyuna ilk defa söylüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

“Üçüncü ittifak olabilir”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, üçüncü ittifak ile ilgili şunları söyledi: “Şimdi değişti şartlar. Seçim kanunu ile birlikte görüşlerimiz de değişti. 6’lı masa aslında muhalefetin diyalog ortamını oluşturuyor. İlle de her noktada birlikte hareket etme mecburiyeti yok. Zaten bu durum da çıkan kanunla ortadan kalkmış oldu. 6’lı masanın olması, meselelerin birlikte yürütülmesine fırsat veriyor. Bunun faydalı olacağını düşünüyorum. Ama üçüncü ittifak, yeni seçim kanunundan dolayı olabilir.

Tek tek de girilirse, 3 partinin aldıkları oyu birlikte oldukları takdirde üst üste koysanız daha büyük çoğunluk elde edersiniz. Milletvekili çıkarma ihtimali artar. Veya böyle bir ortam oluştuğu takdirde bu bir yeni katılıma vesile olabilir. Bunlar zaman içerisinde görüşebilecek hususlar. Ben şimdiden bunun detayına girmenin şahsen faydası olmadığı kanaatindeyim çünkü bu durum farklı komploları gündeme getirip milletin zihnini karıştırır.”

Paylaşın

DP Lideri Uysal’ın ‘Kriterleri’ Altılı Masada Kriz Yarattı

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın sosyal medya hesabından cumhurbaşkanı adaylığı için açıkladığı üç kriterin altılı masada kriz yarattığı öne sürüldü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 12 Şubat’taki davetinden sonra Millet İttifakı üyesi altı partinin katıldığı yemekte, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal’ın Cumhurbaşkanı adaylığı için sıraladığı ölçülerin masada krize neden olduğu öne sürüldü.

Gültekin Uysal, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullanmıştı:

“1) 20 yıllık AKP döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak,

2) Seçilebilirlik,

3) Seçim sonrası 20 yılda AKP tarafından ‘devr-i sabık’ muamelesine maruz kalan T.C. Devleti’ni kurucu bir ruhla yeniden tesis etme yetisi!”

T24 yazarı Murat Sabuncu; Gültekin Uysal’ın bu tweet’inde cumhurbaşkanı adayı olmayacak olsalar bile altılı masada yer alan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun hedef alındığını ifade etti.

Bu tweet ile ilgili altılı masanın liderlerinin kurmaylarından biriyle görüştüğünü kaydeden Sabuncu şunları yazdı:

“Bu tweet ve yaşananlarla ilgili görüş almak istediğim altılı masanın liderlerinin kurmaylarından biri ile aramızda şöyle bir diyalog geçti:

– Gültekin Bey’in tweet’i ile ilgili bir rahatsızlık oldu mu?

– Nasıl olmasın Murat Bey?

– Telefonla bir görüşme yapıldı mı?

– Hayır.

– Bu tweet ile ilgili rahatsızlık 24 Nisan’daki Demokrat Parti’nin ev sahipliğindeki yemekte gündeme gelecek mi?

– Bakalım her lider yemeğe gidecek mi?

Altılı masanın 24 Nisan’a kadar özellikle kurucu iki lider Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener tarafından bir arabuluculuğa ihtiyacı var gözüküyor.

Bu arada tweet’teki ikinci madde yani ‘seçilebilirlik’ ile Kılıçdaroğlu ima ediliyor da olabilir. Ama Kemal Kılıçdaroğlu memleketin bu zor durumunda bunu göz ardı edebilecek bir isim.”

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ Çıkışı

Partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında konuşan SP Lideri Karamollaoğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarına değinerek,  “Bizim adayımız kucaklayıcı, birleştirici, hakkı ve adaleti üstün tutacak, hizmeti esas alacak, kapısını herkese açık tutacak, kesinlikle partizanlık yapmayacak, istişareye her daim önem verecek ve emanete ihanet etmeyecek bir aday olacaktır” dedi.

Haber Merkezi / Temel Karamollaoğlu, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirirken Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin aralık ayından itibaren enflasyonun kademeli bir şekilde düşmeye başlayacağına dair açıklamasını hatırlatarak “Orta Vadeli Program’daki dolar kuru ve enflasyon hedefini 6 ayda sollayıp; hedefi tutturamayan iktidar, şimdi 2023 sonrasında Türkiye’yi bu krizden çıkarabileceğini söylüyor. Hiçbir hedefini tutturamayan iktidar, bize her gün yeni bir tarih veriyor” ifadelerini kullandı.

Karamollaoğlu, konuşmasının devamında, “Dünyanın hiçbir yerinde 20 yıl boyunca iktidarda kalıp, krizin sorumlusu başkalarıymış gibi suçu başkasına atan ve daha yeni başlıyoruz, bu işi çözeceğiz diyen pişkin bir iktidar yok. İktidarın anlattığı masallar ve hayaller ile gerçekte yaşattığı hayatlar arasında büyük bir uçurum var. Enflasyon 20 yılın zirvesinde! Zamlar 20 yıl zirvesinde!” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Karamollaoğlu’nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Bir tarafta kamudan beslenen, birden fazla kurumdan maaş alan tuzu kurular.. Diğer tarafta 4 bin küsur lirayla geçinmeye, 650 liralık KYK bursuyla bir öğün yemekle hayatta kalmaya çalışan; temel tüketim maddelerine ulaşamayıp sofrasına tuz koyamayanlar var.

Bir tarafta sırça köşklerine kapanıp, köşkün içindeki gerçek dışı fısıltılardan gayrı sese kulaklarını tıkayan iktidar, diğer tarafta artan hayat pahalılığı nedeniyle sesini iktidara duyurmaya çalışan, geçim derdiyle boğuşan milyonlar var.

Sadece 6 ayda cari açığı kapatacaklarını vadederek bile isteye Türk lirasını pula çeviren Erdoğan iktidarının yol açtığı ekonomik yıkım insanımızın hayat kalitesini, yaşama sevincini her geçen gün törpülüyor. İktidar ve ortakları kendi çevrelerinin “nimetlerini” büyütürken; halkımız geçinebilmek için porsiyonları küçültüyor, daha da üzücü olanı artık öğün atlıyor.

“Enflasyonun böylesine hızlı arttığına şahit olmadık”

Orta Vadeli Program’daki dolar kuru ve enflasyon hedefini 6 ayda sollayıp; hedefi tutturamayan iktidar, şimdi 2023 sonrasında Türkiye’yi bu krizden çıkarabileceğini söylüyor. Hiçbir hedefini tutturamayan iktidar, bize her gün yeni bir tarih veriyor.

Sadece bizde değil, tüm ülkelerde enflasyon var diyorlar ancak dünyanın hiçbir ülkesinde, sadece bir senede enflasyonun böylesine hızlı arttığına şahit olmadık.

Bal gibi biliyorlar ki Türkiye, OECD ülkeleri arasında enflasyon şampiyonu. Dünyanın hiçbir yerinde sizin gibi gerçeklerle, matematikle, ekonomiyle bile isteye kavga edip ülkesini hiperenflasyona sürükleyen bir iktidar yok.

Dünyanın hiçbir yerinde 20 yıl boyunca iktidarda kalıp, krizin sorumlusu başkalarıymış gibi suçu başkasına atan ve daha yeni başlıyoruz, bu işi çözeceğiz diyen pişkin bir iktidar yok. İktidarın anlattığı masallar ve hayaller ile gerçekte yaşattığı hayatlar arasında büyük bir uçurum var.

Enflasyon 20 yılın zirvesinde! Zamlar 20 yıl zirvesinde! Cari açık 20 yılın zirvesinde! Dış borçlar ve faiz ödemeleri; iktidarın sayesinde 20 yılın zirvesinde! Gelin, bu işi zirvede bırakın,daha fazla zorlamayın. Çünkü bu zirvenin sonu uçurumdur, felakettir.

Bizim adayımız kucaklayıcı, birleştirici, hakkı ve adaleti üstün tutacak, hizmeti esas alacak, kapısını herkese açık tutacak, kesinlikle partizanlık yapmayacak, istişareye her daim önem verecek ve emanete ihanet etmeyecek bir aday olacaktır.

“Biz kişilerin değil, sistemin alternatifiyiz”

Bizim adayımız devlet malına yetim malına sahip çıkar gibi sahip çıkacak, ihalelerde şeffaf, denetlemede titiz olacak, farklı fikir ve düşüncelere itibar edecek, çevrenin, tarihin, yeşilin talan edilmesine asla müsaade etmeyecek bir aday olacaktır.

Biz şahısların değil, her zaman ilkelerin mücadelesini vermeyi tercih ettik. Bizim derdimiz şahısları değiştirmek değil, bozulan düzeni değiştirmektir. Biz kişilerin değil, sistemin alternatifiyiz.

Pakistan’da parlamentoda yapılan güvensizlik oylamasıyla Başbakan İmran Han ve hükümeti düştü, yerine Şahbaz Şerif seçildi.Bunun Pakistan için hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Bizim için önemli olan dost ve kardeş Pakistan’ın barış, huzur ve istikrarıdır.”

Paylaşın

Millet İttifakı Adayını Açıklamak İçin Neden Seçim Kararını Bekleniyor?

Altı muhalefet partisinin oluşturduğu Millet İttifakı içinde cumhurbaşkanı adayının “seçim kararı alındıktan sonra açıklanması” konusunda görüş birliği var. Buna neden olarak da, muhalefetin sadece aday değil, yönetim kadrosunu, anlayışını da ilan ederek, seçime gidilecek olması gösteriliyor.

Yeni seçim yasasına karşın, muhalefetin parlamento seçimini kazanmasında bir sorun olmadığı ancak cumhurbaşkanlığı için çok ince bir strateji yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor: Sadece aday ismiyle yola çıkılması doğru olmaz. Yönetim tarzı, mekanizması ve cumhurbaşkanının birlikte çalışacağı takım arkadaşları da açıklanmalı.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adayı olması yönündeki açıklaması, muhalefetin adayının kim olacağı tartışmasını bir kez daha gündemin ön sıralarına taşıdı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; İktidar kanadından gelen “Adayını açıkla” baskılarına karşın muhalefet, adayını seçim kararı alınana kadar açıklamamakta kararlı. Ancak ortak adayın CHP’den bir isim olacağı neredeyse kesin.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “en güçlü aday” olarak görülse de; adaylık konusunun gündemlerinde olmadığı açıklamalarına karşın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, adaylık denkleminden çıkmış değil.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayına ilişkin tartışmalar sürerken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda, muhalefete “Bizim adayımız bellidir. Sizin çürük adayınız ne zaman ortaya çıkacaktır? İlan edin adayınızı da boyunuzun ölçüsünü görelim” çıkışı yaptı.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı konusunda birden fazla isim konuşulurken, son olarak gazeteci Nihat Genç, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın muhalefetin ortak adayı olacağını iddia etti.

Muhalefet kulislerinde aday tartışmaları ve aday belirme sürecinde izlenecek stratejiye ilişkin şu değerlendirmeler yapılıyor:

‘Haşim Kılıç aklımızın ucundan geçmez, aday CHP’li olmalı’

CHP ve İYİ Parti kaynakları, Haşim Kılıç’ın adaylığı iddialarına “Zerre gündemimizde değil, aklımızın ucundan geçmez” sözleriyle tepki gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde, “dışarıdan” bir adayın başarı şansının zaten mümkün olmayacağı belirtilirken, CHP’li bir parti yöneticisi, adaylık kriterlerini şöyle açıklıyor:

“Aday CHP’li olmalı. İkincisi siyasetçi olmalı. Elbette belediye başkanları da siyasetçi kriteri içindedir. Ama bize göre kuvvetle muhtemel, genel başkan aday olacaktır. Dışarıdan bir adayla seçimi kazanmaya sistem müsait değil. Kaldı ki kazansak bile, ülkeyi yönetemeyiz. Çünkü 6’lı masayla bu seçime gidiyoruz. Bu seçimden çıkacak kişi sadece ittifakları değil, iktidarı ülkeyi yönetecek birisi olmalı.”

Seçim sürecinin bir anlamda, gerek iktidar kanadı, gerekse muhalefet açısından “sinir harbi” niteliğine dönüşebileceği savunularak, “Muhalefetin adayına yönelik kıştırtıcılık yapılacak, sinir uçlarına dokunulacak. Bu süreçte dayanıklılık testini kim geçerse, süreci kim iyi yönetirse o kazanacak. O nedenle bizim adayımız, seçim takvimi ile birlikte açıklanır” yorumu yapılıyor.

İYİ Parti kurmayları da “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nin yürürlükte olduğuna ve adayın da partili olacağına işaret ediyor.

Adaylık için Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin konuşulduğuna dikkat çeken İYİ Parti kaynakları, “Evet, hiç tanınmayan bir isim olursa adayı açıklamakta gecikmiş olunur. Ama konuşulan isimler aday olursa geç kalınmış olmaz, zaten kamuoyu bu isimler üzerinden aday tartışıyor. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde de zaten partisiz aday olmaz” görüşünü dile getiriyor.

Yavaş ve İmamoğlu, adaylık denkleminden çıktı mı?

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, adaylık için “göreve çağırdığı” Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, “Ben kamu görevlisiyim ve kendimi siyasetin içinde görmüyorum” açıklaması, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da “Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu” şeklindeki sözleri CHP’de memnuniyet yarattı.

Ancak gerek CHP, gerekse İYİ Parti’de bu açıklamalara karşın, iki büyükşehir belediye başkanı, adaylık denklemi dışına çıkmış değil.

Adaylık konusunda en güçlü isim olarak görülen Kılıçdaroğlu’nun ise hesabını “seçimi farklı kazanma” üzerine yaptığı, “kazanamayacağını görmemesi halinde aday olmayacağı”, iki belediye başkanının adaylığının gündeme gelebileceği ifade ediliyor.

Muhalefetin, birden çok aday seçeneği olması ise “handikap değil, zenginlik” olarak görülüyor.

‘Kriz yok, ilgi var’

CHP kulislerinde, muhalefetin adayının kim olacağının bu kadar tartışılmasının nedenleri olarak şunlar dile getiriliyor: “Bu seçim, Millet İttifakı’nın seçimi olacak. İktidar kanadı, bunu görüyor ve ittifakı bölmeye dönük arayış içinde. Bunu da en rahat yapabileceği zemin olarak aday tartışması görülüyor.

İkinci bir neden aday tartışmasının alıcısı, izleyicisi çok. Kaldı ki adayı erken açıklasak da bu tartışma bitmeyecek, ‘Şu neden olmadı, daha çok oy alabilirdi’ denilecek. Elbette belediye başkanlarımız da aday olmak isteyebilir. Ama bu tartışmanın tarafı değiller. Toplumsal karşılıkları olması bizim avantajımız.

Oysa Cumhur İttifakı’nın Erdoğan dışında bir alternatifi yok. Sürece yönetme konusunda bizim açımızdan bir risk yok. O nedenle Millet İttifakı’nda da bir adaylık krizi yok, ilgi var.”

Aday açıklamak için neden seçim takvimi bekleniyor?

Muhalefet partileri içinde cumhurbaşkanı adayının “seçim kararı alındıktan sonra açıklanması” konusunda görüş birliği var. Buna neden olarak da, muhalefetin sadece aday değil, yönetim kadrosunu, anlayışını da ilan ederek, seçime gidilecek olması gösteriliyor.

Yeni seçim yasasına karşın, muhalefetin parlamento seçimimini kazanmasında bir sorun olmadığı ancak cumhurbaşkanlığı için çok ince bir strateji yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor: Sadece aday ismiyle yola çıkılması doğru olmaz. Yönetim tarzı, mekanizması ve cumhurbaşkanının birlikte çalışacağı takım arkadaşları da açıklanmalı.

‘Akşener, yükü üstleneceğini gösterdi’

Yeni seçim yasası değişikliğine göre ittifakta yer alacak siyasi partilerin milletvekili sayısı, seçim çevrelerinden aldıkları oy oranına göre hesaplanacak. Bu durum, küçük partilerin milletvekili çıkarma olasılığını zayıflattığı için muhalefet partileri, parlamento seçimlerinde en fazla milletvekili çıkarmaya dönük simülasyonlar üzerinde çalışıyor.

Seçeneklerden birisi de barajı aşamayacak partilerin CHP ve İYİ Parti listelerinden seçime girmesi. Bu durumda, her iki parti içinde de “liste krizi” yaşanması olası.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Başkanlık Divanı’nda yaptığı değişiklik, kısa süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bülent Tezcan’ı Merkez Yönetim Kurulu’na (MYK) alarak parti yönetimini güçlendirmesi, olası krizlere yönelik bir önlem ve “yükü paylaşma” olarak görülüyor.

CHP kulislerinde, İYİ Parti’de yapılan değişiklik, Akşener’in önümüzdeki süreçle ilgili “yükü üstlenmeye hazır olduğu” mesajı olarak yorumlanıyor.

Kılıçdaroğlu’nun da seçime giderken, parti yönetiminde dar kapsamlı değişikliğe gidebileceği, bu kapsamda bir veya yeni iki ismi MYK’ya taşıyabileceği konuşuluyor. MYK’ya yeni girecek isimler arasında Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un adı geçiyor.

HDP, muhalefet masasında nasıl yer alacak?

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, 6’lı masada yer almayan HDP’nin tutumu da belirleyici olacak. İYİ Parti’nin mesafeli tutumu nedeniyle, HDP’nin parlamenter sistem masasında yer alması beklenmiyor. Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde, HDP’nin desteğinin alınabileceği düşünülüyor.

CHP kulislerinde, “Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hem İYİ Parti, hem de HDP’yi rahatlatır. Genel Başkan, bir araya gelemeyenlerin ortak destekleyeceği bir isim olur. HDP bu süreçle ilgili sorunlu değil, sorumlu bir siyaset yürütüyor” yorumu yapılıyor.

Paylaşın