Karamollaoğlu’ndan Bahçeli’nin “Gazze’ye Müdahale” Çağrısına Destek

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Gazze’ye müdahale” çağrısına, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’ndan destek geldi.

Haber Merkezi / SP Lideri Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Sayın Devlet Bahçeli’ye Filistin konusunda gösterdiği hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum. Tarihimizin, inancımızın ve insanlığımızın gereği olan çağrısını destekliyorum” ifadelerini kullandı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail’in Filistin’in Gazze Şeridi’ndeki katliamlarına tepki göstererek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Eğer 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır.

Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, muktedirdir.”

4 bin 385 can kaybı

Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugaylarının Aksa Tufanı operasyonuyla başlattığı ve giderek şiddetlenen Filistin İsrail savaşının 15. gününde yaşamını yitiren Filistinli sayısının 4 bin 385’e çıktığı açıklandı.

Filistinli sağlık yetkilileri, 15. günde devam savaşta ölü ve yaralı sayısına ilişkin son verileri paylaştı. Buna göre İsrail bombardımanı altında bulunan Gazze’de 4 bin 385 Filistinli öldürüldü.

Ağır bombardımanda can verenlerin bin 756’sının çocuk ve 967’sinin kadın olduğu belirtildi. İsrail saldırılarında 13 bin 561 Filistinli de yaralandı. Öte yandan saldırılarda bin 400 İsrailli hayatını kaybederken, 205 kişi de Gazze’ye kaçırıldı.

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan İktidara “İsrail” Tepkisi: Konuşarak Bir Yere Gidemezsiniz

TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada Gazze’deki El Ehli Hastanesi’nin vurulmasına tepki gösteren SP Lideri Karamollaoğlu, Biz İsrail’in hangi dilden anlayacağını biliriz ve o dilden konuşuruz. Biliriz ki çocuk hastanesini bile bombalama cüretini gösteren, insanlık dışı bir tavrı benimseyenlerle konuşulmaz. Bir yere gidemezsiniz. Onlar güçten anlar” dedi ve ekledi:

“Tepesine yumruğu vurmadığın müddetçe her zaman başını yukarıya kaldırmaya çalışır. Biz buna rıza kesinlikle gösteremeyiz. Biz süratle bir takım adımları atmak mecburiyetindeyiz. İnsani yardım malzemelerini biz göndeririz. Sivil toplum kuruluşları gönderir. Halk gönderir ama iktidarda bulunanlar çok daha fazlasını yapmak mecburiyetindedirler. Hiç kimse kuru açıklamalarla, kınamalarla, üç beş yardım paketiyle kendi vicdanını rahatlatmaya çalışmamalı.”

Saadet Partisi ile Gelecek Partisi ortak grup toplantısı TBMM’de yapıldı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık grup konuşmasını yaptı. Karamollaoğlu, grup konuşmasında şunları söyledi:

“Dün gece yaşananlar hepimizi derinden etkiledi. Aslında bu kadar büyük bir vahşeti bekliyor muydunuz deseydiniz ben beklemediğimi söylerdim ama vahşetin vahşi insanların tavrının maalesef bir ölçüsü ve zamanı olmuyor. Bundan dolayı da hem bir şok yaşıyoruz hem de aslında yaşadığımız bu şoktan dolayı da kendi kendimize de biraz hayret ediyoruz. Dün toplama kamplarından şikayet edenler bugün Gazze’de 21. yüzyılın toplama kampını oluşturdular.

Dün soykırımdan şikayet edenler bugün Gazze’de çocuk genç yaşlı kadın demeden tarihin en acımasız katliamlarından birini gerçekleştirdiler. Sürgünden zulümden kıyımdan şikayet edenler bugün dünyanın gözü önünde ne büyük zulmedenlerden birini gerçekleştirmekten geri durmuyorlar… Hem yapıyorlar hem de bu işin boyutlarını tepkilerin boyutlarını görünce bundan imtina etmek için yol arıyorlar. Hakikaten hiç arlanma, utanma duygusu yok.

Bu bir milat oldu. Neredeyse bir hastanenin hem de o bölgenin en büyük hastanesini tam kalbinden vurmak hasta, perişan, ayakta duramayan insanlar katledildi. İnsan şöyle geriye dönüp baktığında ben başka bir ülkede şöyle bir durumun tezahür edeceğini düşünmezdim. İsrail yönetimi kendi yönetimi dışındaki insanları insan olarak tarif etmek istemiyorlar. Hayvan tabirini kullanıyor hayvandan kendilerinin daha aşağı olduğunu ispat etmek için…Hayvanlara bile böyle bir muamele yapılamaz. Yaşadığımız dünya garip dünya. Biz bu dünyanın nasıl bir dünya olduğunu yavaş yavaş öğreneceğiz.

Dün Gazze’de hastaneye yapılan saldırı bunun en açık delilidir. Bunlar bu kadar utanmaz. Hem yapar hem de yeri geldiği zaman ‘kim demiş’ bunu bizim yaptığımızı diye iddiada bulunmaya kalkarlar. Ne yapıyoruz şu anda biz? İnsanlığa karşı hak ilan edenlerin karşısında şikayetlerimizi dile getiriyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ama bizim yaptığımız hakikaten doğru mu, yeterli mi? Böyle zulümler karşısında sadece acziyetini ifade etmek sadece zaafa işarettir. Neden somut adımlar atmıyoruz da sadece şikayetle uğraşıyoruz. Sormamız icap ediyor Amerikan uçak gemisinin Akdeniz’de ne işi var? Biri yetmedi ikincisi geliyor. İngilizler daha büyük bir güçle Doğu Akdeniz’e yığınak yapmaya başladı. Kim var karşılarında? Aslında bütün İslam ülkeleri sıraya girdiler. Ne için? İsrail’in varlığını kabullenmek için.

Tabii biz Amerika İngiltere gemileri bu bölgeye gelirken yığınak yapanken ‘biz ne yapıyoruz’ diye sorma ihtiyacını duyuyoruz. Sayın Erdoğan son zamanlardaki çıkışlarıyla kısmen yüreğimize su serpti onu da söyleyeyim. Bu gidişata rıza göstermediğini söyledi ama yetmez. Çünkü hükümetlerin tavrı bizim gibi sadece sözle geçiştirilemez. Biz İstanbul’da bir araya geldik yüz binleri topladık haykırdık, lanetledik yapılan yanlış işleri. Buna bizim gücümüz yeter de iktidar bunun çok ama çok ötesinde adımlar atmaya mecbur.

Neden İslam İşbirliği Teşkilatı toplanmıyor? Hemen, ilk günden itibaren. Neden D-8’lerle ilgili adım atılmıyor? Aslında bugün iktidarın bu adımları atmaya bu adımların atılmasına imkan sağlamaya ihtiyacı var. Biz kendi coğrafyasında kendi planlarını yapamayanların başka planlar içinde bir figüran haline düşeceklerinden endişe ederiz. Onun için tekrar tekrar sorma ihtiyacı duyuyoruz Amerika ve İngiltere’nin yaptığını Türkiye neden çevresindeki İslam ülkeleri ile birlikte bir araya gelip çözüm üretemiyor? Fiili çözüm. Sadece fikri bazda değil.

Ben şundan eminim eğer biz iktidarda olmuş olsaydık bugün muhalefetin bizim gösterdiğimiz tepkiyi göstermesine ihtiyaç duyulmazdı. Neden? Gereği yapılıyor olurdu. Çünkü biz İsrail’in hangi dilden anlayacağını biliriz ve o dilden konuşuruz. Biliriz ki çocuk hastanesini bile bombalama cüretini gösteren, insanlık dışı bir tavrı benimseyenlerle konuşulmaz. Bir yere gidemezsiniz. Onlar güçten anlar. Tepesine yumruğu vurmadığın müddetçe her zaman başını yukarıya kaldırmaya çalışır. Biz buna rıza kesinlikle gösteremeyiz.

“Hiç kimse kuru açıklamalarla, kınamalarla…”

Biz süratle bir takım adımları atmak mecburiyetindeyiz. İnsani yardım malzemelerini biz göndeririz. Sivil toplum kuruluşları gönderir. Halk gönderir ama iktidarda bulunanlar çok daha fazlasını yapmak mecburiyetindedirler. Hiç kimse kuru açıklamalarla, kınamalarla, üç beş yardım paketiyle kendi vicdanını rahatlatmaya çalışmamalı. Tıpkı milli mücadele yıllarında olduğu gibi bugün de yedi düvel bir araya geldi, aynı mücadeleyi bu sefer kendi topraklarımızda değil Filistin’de sergilemek mecburiyetinde bırakıldı.

Mavi Marmara’nın hesabını sormazsanız mavi vatanı koruyamazsınız. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güvenliği Kudüs’ün güvenliğinden bağımsız değildir. Bunu bilmek mecburiyetindeyiz. Yedi düvel yine bir araya geldi. Biz bunun karşısında durmaya mecburuz. ABD Başkanı ta Amerika’dan hem de bu yaşına rağmen kalkıp İsrail’e destek vermek için geliyorsa, bu zulmüne rağmen İngiliz başbakanı gelebiliyorsa, biz neden çevremizdeki İslam ülkelerini ayağa kaldırmak için bir gayretin içine girmeyelim?”

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan Filistin Tepkisi: Nefsi Müdafaanın Nefsi Müdafaası Olmaz

Filistin – İsrail arasında yaşanan şiddetli çatışmalara değinen Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu, “Nefsi müdafaanın nefsi müdafaası olmaz. Dünyanın her yerinde o hırsız aynı zamanda katil olarak kabul edilir. Hırsız ile ev sahibini katil ile maktulü, mazlum ile zalimi hukuk önünde eşitlemeye kalkanlar bunu böyle bilmelidirler. İsrail’in tarihi aynı zamanda katliamlar tarihidir” dedi ve ekledi:

“Hırsıza hırsız, işgalciye işgalci, katile katil, zalime ise zalim diyemediler! Bunu diyemeyenler, mazlumu suçlu ilan etmekten ise hiç çekinmediler, hiç utanmadılar! İnsanım diyen, 75 yıldır emzikli bebeklerin, kundaktaki çocukların bombalar altında can verişi karşısında sessiz kalabilir mi? Zalim ile mazlum arasında tarafsız kalmak; zuldür ve zulümdür!”

Gelecek Partisi ve Saadet Partisi Grubu, TBMM’de grup toplantısı düzenledi. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, gündeminde Filistin – İsrail arasında yaşanan şiddetli çatışmalar vardı. Karamollaoğlu, konuşmasında şunları söyledi:

Nefsi müdafaanın nefsi müdafaası olmaz. Dünyanın her yerinde o hırsız aynı zamanda katil olarak kabul edilir. Hırsız ile ev sahibini katil ile maktulü, mazlum ile zalimi hukuk önünde eşitlemeye kalkanlar bunu böyle bilmelidirler. İsrail’in tarihi aynı zamanda katliamlar tarihidir.

Hırsıza hırsız, işgalciye işgalci, katile katil, zalime ise zalim diyemediler! Bunu diyemeyenler, mazlumu suçlu ilan etmekten ise hiç çekinmediler, hiç utanmadılar! İnsanım diyen, 75 yıldır emzikli bebeklerin, kundaktaki çocukların bombalar altında can verişi karşısında sessiz kalabilir mi? Zalim ile mazlum arasında tarafsız kalmak; zuldür ve zulümdür!

Merhum Genel Başkanımız Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın 2000’li yılların başından vefatına kadar sürekli olarak üzerinde durduğu konu; Büyük Ortadoğu Projesi’ydi. Birilerinin de Eş Başkanlık görevini üstlendiği bu proje aslında iyi bilmemiz lazım ki Büyük İsrail Projesi’nin ta kendisidir. Dünden bugüne coğrafyamızda her ne acı yaşanıyorsa BOP’tan bağımsız değildir.

Bir kez daha ve çok net olarak ifade ediyorum ki, amaç BOP ve nihai hedef Türkiye’dir! Dün Irak’ta, bugün de Filistin’de yaşananlar, Türkiye’yi teğet geçecek şeyler değildir. İnancımız ve tarihi sorumluluğumuz gereği, zulüm karşısında herkes sussa da, biz susmayacağız! Mazlumlara herkes sırt çevirse de, biz her daim mazlum Filistin halkının yanında saf tutmaya devam edeceğiz.

Filistin özgür olana dek, bölgemizde hiçbir ülke kendi özgürlüğünü garanti altına almış sayılamaz! Filistin huzur ve barışa kavuşana dek, yeryüzü üzerinde kalıcı bir barış asla sağlanamaz!

“Aylardır Mescid’i Aksa’da bir vahşet sürüyor”

Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu’ndan önce konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise şunları söyledi:

“Bugün Gazze, bugün iliştin konuşma vakti. Birtakım algılar oluşturuluyor. 5 önemli konuda Filistin meselesinin arka planındaki kanaatlerimi paylaşacağız. Oluşturulan birinci algı şu; İsrail’de Filistin’de büyük bir savaş varken bir sabah ‘barbar Filistinliler’ İsrail’e sızarak sivilleri öldürdü ve ‘İsraillere gereksiz bir saldırıda bulundu.’ Yani ‘tahrik edilmeden’ saldırdılar. İkinci algı, birtakım görüntüler eşliğinde meselenin teröristler ile sivil halk arasında olduğu algısı.

Üçüncüsü, bu meselenin Yahudilerle Müslümanlar arasında bir çatışma olduğu algısı. Dördüncüsü Türkiye’nin burada ne işi var sorusuyla birlikte gelen Orta Doğu’dan ayrı ve Orta Doğu’ya kayıtsız bir Türkiye olması gerektiği algısı. Ve beşincisi bütün bu çatışmalarda zayıf olan Filistinlilerin İsrail’e karşı niye direnme basiretsizliği gösteriyorlar algısı.

Gerçekten olaylar bir sabah bir grup Filistinli militanın İsrail’e sızarak saldıran bir vahşet görüntüsü ortaya çıkarmasıyla mı başladı? 75 yıldır evinden ailesinden yurdundan koparılmış bir millet, 56 yıldır işgal altında bir Kudüs ve bu işgalin en büyük acıların yaşandığı bir Mescid-i Aksa var. Belki uluslararası toplum görmek istemiyor olabilir, belki her halükarda Filistinliler haksızdır diyenler anlamayabilir ama aylardır Mescid’i Aksa’da bir vahşet sürüyor.

Bu videoya sayın Erdoğan’ın AKP’li ve MHP’li kardeşlerimin, her gün sultan Hamit üzerinden istismar yapanların bakmasını istiyorum. 1948 haritasını gösteriyor, İsrail bütün Filistin topraklarını kuşakmış şekilde. 1948’de böyle bir harita yok. Bir işgal devleti kuruldu. Dikkat edin Batı Şeria ve Gazze de İsraillin bir parçası olarak görülüyor. Dikkat edin o haritada Türkiye dışlanmış.

Bu haritayı Netahyahu BM genel kurulunda gösterdi, aynı günlerde Erdoğan onun elini sıktı. ‘One minute’ diyen Erdoğan bile bu harita gösterildikten sonra Netanyahu’nun elini sıkarsa Filistinliler kime güvenecekler? Yüreklerindeki imana ellerindeki bileklerine güvendiler ve yola çıktılar biz onları buradan selamlıyoruz. Yalnız bırakılan bir Filistin’in, terk edilen bir Mescid-i Aksa’nın savunucuları olan kardeşlerimizi TBMM’den selamlıyoruz.

TBMM Filistinli kardeşlerinin yanındadır ve yanında olmaya devam edecektir. Kadına, çocuğa, sivile savaş şartların bile dokunmak inancımıza göre yanlıştır. Filistinliler ölür ama İsrailliler ‘öldürülürler’. İsrailliler öldürülünce bütün İslam alemi suçlu tutulur. Bu mesele Yahudi-Müslüman meselesi değil insanlık meselesidir.

Filistinli kardeşlerimize de çağrımız şudur. Bu konuları istismar edecek görüntülere asla izin vermeyin. Bizimle asırlardır beraber olan Musevi dostlarımıza bu ülkenin asli vatandaşları olarak davranmayı da biliriz, İsrail kardeşlerimizi katlettiğinde dimdik ayağa kalkmayı da en iyi bilenler bizleriz. Sırtımızda yumurta küfesi yok. hiçbir gettonun olmadığı şehirler sadece Müslüman şehirlerdir. Bugün Filistin’in mazlum çocukları da gün gelecek özgür Filistin’in temsilcileri sahipleri olacaklar inşallah. Bundan hiç şüphemiz yok.

Bugün bu yaşananların birinci müsebbibi uluslararası toplumdur. İkinci müsebbibi Filistin’i yalnız bırakan İslam ülkeleri ve Türkiye de başta olmak üzere Netanyahu’nun elini sıkmak üzere sıraya giren kendisine yabancılaşmış liderlerdir. Yazıklar olsun, Gazze’nin çocukları direnirken İsrail Cumhurbaşkanı’nı arayıp taziye dileyip Filistin’in yanındayız diyemeyenlere.

Netanyahu ile el sıkışıp Mescid-i Aksa’yı söylemeyenler utanmalılar. ABD, İsrail’e 8 milyar dolar yardım yapıp donanmasıyla Kudüs’e gelebiliyorsa kimse kusura bakmasın Filistin sorunu asıl bizim meselemizdir. Hadi oradan sizler bizi korkutamazsınız. Herkes sizi unutmuş olabilir ama biz Mescid-i Aksa’yı unutmadık, unutturmadık, unutturmayacağız.

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan Erdoğan’ın Yeni Anayasa Çağrısına Yanıt: Gel De Gülme

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yeni anayasa” çağrısına yanıt veren Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu, “Gel de gülme bu işe. İhtilal anayasasını değiştireceklermiş. İhtilal anayasası kalmadı ortada. Sizin getirdiğiniz birçok değişiklikle yamalı bohçaya döndü zaten” dedi ve ekledi:

“Şimdi bunu düzeltmek için ‘Gerçekleri örtelim, anayasa maddelerini konuşalım ama milletin derdini dert edinmeden meseleleri gündeme getirelim’ diyorlar. Bizim de buna karnımız tok. Böyle bir şeye rıza göstermeyiz.”

Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nin, Saadet Partisi çatısı altında birleşerek oluşturduğu Meclis grubu, yeni yasama yılının ilk grup toplantısını yaptı.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu,  ilk grup toplantısında hükümet politikalarını eleştirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “yeni anayasa” çağrısını, yerel seçim öncesi ekonomideki olumsuzlukları kapatmak için yaptığını savunan GP Lideri Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Cumhurbaşkanı niyetinizi çok iyi biliyoruz. Samimiyseniz; 12 Eylül Anayasası’nı kaldıracak, yerine gerçekten kamil ve milli bir anayasa yapmak için her türlü çabayı sergileriz. Sorumuz; açık ve net. Milletin başına bu belaları saran Cumhurbaşkanlığı sistemini de tartışmaya var mısınız? Yoksunuz. Niyetiniz zaman kazanmak ve oyalamak. Milletin birinci gündemi; iştir, açlıktır, bu tartışmaları yerel seçimlerden sonraya ertelesinler.”

Karamollaoğlu: Gel de gülme

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni anayasa yapılmasına ilişkin açıklamalarını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

“Gel de gülme bu işe. İhtilal anayasasını değiştireceklermiş. İhtilal anayasası kalmadı ortada. Sizin getirdiğiniz birçok değişiklikle yamalı bohçaya döndü zaten. Şimdi bunu düzeltmek için ‘Gerçekleri örtelim, anayasa maddelerini konuşalım ama milletin derdini dert edinmeden meseleleri gündeme getirelim’ diyorlar. Bizim de buna karnımız tok. Böyle bir şeye rıza göstermeyiz.”

Temel Karamollaoğlu, İçişleri Bakanlığı’na yönelik terör saldırısı girişimine ilişkin de, “Türkiye, terörü tüm kaynaklarıyla birlikte yok etme gücüne ve kabiliyetine fazlasıyla sahiptir. Terörün kazanma ihtimalinin olmadığını, kaybetmesinin de kesin olduğunu defalarca ispatlamış mümtaz bir millet ve kadim bir devlet, Türkiye’nin terörle mücadeledeki en büyük gücüdür.

Ancak pazar günü bertaraf edilen terör saldırısı sonrasında; arkasında kimlerin belli olduğu kimi kesimler ve mecralar tarafından, İçişleri Bakanı’na, bakanlığa ve bağlı birimlerine yönelik sataşmalar, isnat ve ithamlar da söz konusu oldu. Doğrusu İçişleri Bakanı’nın suç örgütlerine ve özellikle mafya ve belirli çete türü yapılara karşı yürüttüğü anlamlı ve kararlı mücadeleden rahatsız olanları anlamakta zorlanıyor insan” diye konuştu.

Türkiye’nin terörden, terör örgütlerinden, mafya ve çetelerden, suç birlikteliklerinden arındırılması konusunda her türlü desteğe hazır olduklarını ifade eden Karamollaoğlu, “Maalesef, terörle ve suç örgütleriyle mücadele kulvarında ‘fakat, ama, ancak’ başlıklı cümle kurmaya meyilli olanları da görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

SP Lideri Karamollaoğlu, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın terör ve suç örgütlerine yönelik verdiği mücadeleyi takdir ettiklerini de sözlerine ekledi.

Paylaşın

Karamollaoğlu Ve Davutoğlu “Yerel Seçimleri” Görüştü

Temel Karamollaoğlu ve Ahmet Davutoğlu, görüşmesine ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “Yerel seçim hazırlıkları bağlamında ise gerek yerel teşkilatlar arasında gerekse Genel Merkezlerin ilgili birimleri arasında istişarelerin başlamasına karar vermişlerdir” ifadelerine yer verildi.

Haber Merkezi / Açıklamanın devamında, “Genel Başkanlar ayrıca siyasi gelişmeleri değerlendirmişler ve bu çerçevedeki istişarelerin daha düzenli yapılmasına verdikleri önemi teyit etmişlerdir. Son derece olumlu geçtiği bildirilen görüşmede iki partinin iş birliğinin genel seçimler sonrası toplumda oluşan karamsarlığı aşma ve yeni bir siyasi iklim oluşturma çabası olarak tabanda yaptığı olumlu etkiden duyulan memnuniyet ifade edilmiştir” denildi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu parti genel merkezinde ziyaret etti. Gelecek Partisi tarafından görüşmeye ilişkin yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı görüşmenin içeriğine dair Gelecek Partisi ve Saadet Partisi kaynaklarından edinilen bilgiye göre iki liderin görüşmesinde TBMM grup çalışmaları ve yerel seçim hazırlıkları ele alınmış ve siyasi gelişmelerle ilgili görüş alışverişinde bulunulmuştur.

Bu bağlamda Genel Başkanlar 1 Ekim’de başlayacak TBMM çalışmalarında Saadet-Gelecek grubunun işleyiş ilkeleri ve öncelikli gündemleri konusunda mutabık kalmışlardır. Yerel seçim hazırlıkları bağlamında ise gerek yerel teşkilatlar arasında gerekse Genel Merkezlerin ilgili birimleri arasında istişarelerin başlamasına karar vermişlerdir.

Genel Başkanlar ayrıca siyasi gelişmeleri değerlendirmişler ve bu çerçevedeki istişarelerin daha düzenli yapılmasına verdikleri önemi teyit etmişlerdir. Son derece olumlu geçtiği bildirilen görüşmede iki partinin iş birliğinin genel seçimler sonrası toplumda oluşan karamsarlığı aşma ve yeni bir siyasi iklim oluşturma çabası olarak tabanda yaptığı olumlu etkiden duyulan memnuniyet ifade edilmiştir.”

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan Yerel Seçim Açıklaması: Kendi Adaylarımızla Gireceğiz

SP Lideri Karamollaoğlu, yerel seçim çalışmalarına başladıklarını belirterek, “Yerel seçim startını verdik. Arkadaşlarımız bütün illerde, ilçelerde ve beldelerde adayları belirlemek için ciddi bir çalışma içerisindeler. Biz 81 ilde, 973 ilçede, 360 civarında beldede aday göstereceğiz” dedi.

İttifak kurmayacaklarını fakat bazı bölgelerde iş birliği olabileceğini söyleyen Karamollaoğlu, şöyle devam etti: “Tek başımıza, kendi amblemimizle seçime gireceğiz. Ancak muhalefetle iş birliği yaparak, topyekün bir seçim hazırlığı içinde değil ama münferit yerlerde bir dirsek temasında da bulunma imkanı olabilir.

Bazı yerlerde bizim girdiğimiz seçimde daha başarılı olmamız için başkalarının seçime girmemesini talep edebiliriz. Veya öyle bir yer olur ki, bizim gücümüz olamayabilir, orada da biz onlara böyle bir imkan sağlayabiliriz. Ama bu olursa kısıtlı olur. Bundan dolayı da biz, buna rağmen böyle bir ittifak içinde seçime gireceğimizi söylememiz doğru olmaz.”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, mayıs ayında muhalefetin kaybettiği cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi hakkında açıklamalarda bulundu.

TV5 canlı yayınına katılan Temel Karamollaoğlu, Millet İttifakı’ndaki 6 parti olarak hedeflerine ulaşamadıklarını ve bu sonuçta kendi hatalarının da etkili olduğunu belirtti.

“Seçimlerde istediğimiz neticeyi alamadık. Bizim ümidimiz Meclis’te çoğunluğu sağlamaktı, sağlayamadık” diyen Karamollaoğlu, “Yaklaşık 1 ay öncesine kadar, politikalar öyle gösteriyordu ki, hem cumhurbaşkanlığı seçiminde hem de Meclis seçiminde yüzde 56’ları yakalama şansımız vardı. Fakat son zamanlardaki karışıklık…” ifadelerini kullandı.

6 parti genel başkanının yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın da cumhurbaşkanı yardımcısı adayı olduğunu hatırlatan Karamollaoğlu, şunları söyledi:

“Tüm genel başkanlar cumhurbaşkanı yardımcısı adayı oldular. Bunun yanına belediye başkanları da getirildi. Bizim belediye başkanlarına karşı içimizde bir husumet yok ama biz bir mitinge gidiyoruz, 7 kişi konuşuyor. Bunlar acemilik oldu. Hiçbir zaman böyle bir şey yapılmamalı. Daha disiplinli, daha düzgün mitingler yapmalıydık. 2 kişi, 3 kişi konuşur ya, 7 kişi konuşur mu, 10 kişi konuşur mu? Onun için eksikliklerimiz, yanlışlarımız oldu. Böyle bir neticeyle karşılaştık.”

“CHP içindeki tartışmalar CHP’ye zarar veriyor”

Yerel seçimler yaklaşırken, CHP içindeki tartışmaların CHP’ye zarar verdiğini ifade eden Karamollaoğlu, “Seçime giderken, bütün muhalefet partileri için söylüyorum, daha sağduyuyla hareket etmeleri icap eder. Başta elbette ana muhalefet partisinin. Ama kendi içlerindeki kavga, kendilerine zarar veriyor” dedi.

Yerel seçim çalışmalarına başladıklarını aktaran Temel Karamollaoğlu, “Yerel seçim startını verdik. Arkadaşlarımız bütün illerde, ilçelerde ve beldelerde adayları belirlemek için ciddi bir çalışma içerisindeler. Biz 81 ilde, 973 ilçede, 360 civarında beldede aday göstereceğiz” diye konuştu.

İttifak kurmayacaklarını fakat bazı bölgelerde iş birliği olabileceğini söyleyen Karamollaoğlu, şöyle devam etti: “Tek başımıza, kendi amblemimizle seçime gireceğiz. Ancak muhalefetle iş birliği yaparak, topyekün bir seçim hazırlığı içinde değil ama münferit yerlerde bir dirsek temasında da bulunma imkanı olabilir.

Bazı yerlerde bizim girdiğimiz seçimde daha başarılı olmamız için başkalarının seçime girmemesini talep edebiliriz. Veya öyle bir yer olur ki, bizim gücümüz olamayabilir, orada da biz onlara böyle bir imkan sağlayabiliriz. Ama bu olursa kısıtlı olur. Bundan dolayı da biz, buna rağmen böyle bir ittifak içinde seçime gireceğimizi söylememiz doğru olmaz.”

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan Erdoğan’a “Tokatçı” Yanıtı

Saadet Meclis Grubu’nda konuşan Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu, Erdoğan’ın Saadet ve Gelecek Partisi’nin CHP listelerinden 20 milletvekili çıkarmasını “siyasi tokatçılık” olarak nitelemesine ilişkin olarak, “Hayatı pahalılaştıran iktidar, emeği ucuzlatmayı, emekliyi ise yardıma muhtaç bırakmayı başarmış görünüyor” dedi ve ekledi:

“Ev sahiplerine yüzde 25 sınır koyan iktidar bu sınırı keşke enflasyon ve vergiler için de koyabilseydi. İktidarın yolda gördüğü herhangi bir partiye dahil “ittifaka katıl” daveti yapmaya mahkum bir kimliğe bürünmesi şaşılacak bir manzaranın ortaya çıkmasına vesile oldu.

Büyük ekonomi, müthiş büyüme, tek haneli enflasyon, sıfıra yakın faiz cümleleri kurarak seçmene yönelik tokatçılık icraatı kabarık birileri ile ortaklıktan kaçınmak elzemdir. Milletin emeğini değersizleştiren, emekçinin umudunu azaltan siyaset tokatçısının kim olduğunu açıkça söylemeye gerek yoktur. 15 Temmuz ihanet darbesinin finansörü ilan ettikleri ülkeyi şimdi Türkiye Yüzyılının finansörü yapmak isteyenlerden bahsediyorum.”

Gelecek Partisi milletvekillerinin Saadet Partisi’ne geçmesiyle kurulan SAADET Meclis Grubu’nun ilk grup toplantısını gerçekleştirdi. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu toplantıda söz aldı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:

“Hepimiz heyecanlıyız. Çok uzun bir aradan sonra bir araya geldik. İnşallah hayırlı hizmetlere imza atacak arkadaşlarımız.

Bu ilk grup toplantımıza bizleri kırmayarak iştirak eden bütün kardeşlerimize şükranlarımızı arz ediyorum. Siyaset tarihimize kayıt düşecek bir gündeyiz. Uzunca bir aradan sonra, buradayız. TBMM’nin 28 Dönemi’nde Saadet Partisi Meclis Grubumumuzun ilk grup toplantısını yapıyoruz. Saadet Partisi Meclis Grubumuzun önceliği önce ahlaktır.

Sayın Davutoğlu’na ve arkadaşlarına tevazu ve özveriye dayalı, birlikte siyaset yapma süreci için şükranlarımı iletmeyi görev biliyorum. Siyaseti kişisel kazan imkanı kabul edenler bizi anlayamazlar. Biz siyaseti; millete hizmet üretme fırsatı kabul edenleriz. Bizim için siyasi makamlar kudret sahibi olmaya değil, adaleti kurmaya bir araçtır. İnanıyorum ki bu grup; milletin beklentilerinin mecliste söz, ses ve siyaset olarak vücut bulmasını sağlayacaktır. Matematik hesapların, politik kurnazlıkların öznesi olmayacaktır.

Bu meclis grubu; Milli Görüş siyasetinin meclisteki karargahıdır. Bu meclis grubu Erbakan hocamızın özümsediği ve hedef edildiği adil devlet ideallerinin meclis grubudur. Milli Görüşü gömlek sanıp çıkaranlar, kesinlikle bizi anlayamazlar, kavrayamazlar.

Seçimden bu güne kadar yapılmayanlara baktığımız, yalanla seçim kazanıyorlar demekten kendimiz alamıyoruz. Seçimlerin üzerinden iki ay geçti. İktidar tarafından bu süreçte ortaya konan icraatlar var. Şunu görmek gerekir ki; Sayın Erdoğan, dile getirmediği birçok icraata da girişmiş bulunuyor.

Seçim beyannamelerinde yer almayan birçok husus kısa sürede icraata koyuldu. Seçimden sonra iktidar, milletin kesesine el atmaktan çekinmedi. 2023 yılında ödenecek MTV’nin iki kata çıkarılması vaatlerde yoktu. Ama hemen hayata geçirildi. KDV’nin artması da yoktu. Ama hemen artış yapıldı.

Politika faizini yüzde 75 artırmakta geçirmediler, vergi harçlarında yüzde 58 artış yaptılar. Vergi muafiyeti vaat ettiler. Yurt dışından telefonların kayıt ücreti 6 bin liradan 20 bin liraya çıkartıldı. İktidarın 45 günlük icraatlarıyla enflasyon yükselmeye devam ediyor.

Hayatı pahalılaştıran iktidar, emeği ucuzlatmayı, emekliyi ise yardıma muhtaç bırakmayı başarmış görünüyor. Ev sahiplerine yüzde 25 sınır koyan iktidar bu sınırı keşke enflasyon ve vergiler için de koyabilseydi. İktidarın yolda gördüğü herhangi bir partiye dahil “ittifaka katıl” daveti yapmaya mahkum bir kimliğe bürünmesi şaşılacak bir manzaranın ortaya çıkmasına vesile oldu.

Büyük ekonomi, müthiş büyüme, tek haneli enflasyon, sıfıra yakın faiz cümleleri kurarak seçmene yönelik tokatçılık icraatı kabarık birileri ile ortaklıktan kaçınmak elzemdir. Milletin emeğini değersizleştiren, emekçinin umudunu azaltan siyaset tokatçısının kim olduğunu açıkça söylemeye gerek yoktur. 15 Temmuz ihanet darbesinin finansörü ilan ettikleri ülkeyi şimdi Türkiye Yüzyılının finansörü yapmak isteyenlerden bahsediyorum.

Erdoğan’a İsveç tepkisi

Teröre destek verdiği suçlaması yaptığımız ve bu nedenle NATO üyeliklerine veto tehdidi savurduğumuz ülkelerden, şimdi AB üyeliğimize destek vermesini isteyen diplomasi zavallılarından bahsediyoruz.

Bu diplomatik zevatın yaptığı teklifin özeti şu; “Biz sizin NATO’ya girmenize  vesile olalım, siz de bizim AB’ye girmemize katkı verin.”. AB’ye muhtaç değildik fakat demek ki o da seçimden önce imiş.

Merak ediyoruz. İki ülkenin NATO üyeliğine Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olarak mı yoksa Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı olarak mı evet demek zorunda kaldınız.

Farkında mısınız? Her adımınız ve kararınızla, Büyük Ortadoğu Projesine destek veriyorsunuz. Bundan vazgeçin.

İçinde bulunduğumuz dönemde, ülkemiz için en büyük tehdit BOP’dur.

Kur’an’a yönelik tahkir fiillerine göz yuman bir ülkenin NATO üyeliğine, bu fiillerin hemen ertesinde onay vermek ne anlama geliyor.   ALLAH, akıl ve fikir versin bunlara.

Evet bugün Gelecek Partisi ile birlikte oluşturduğumuz Meclis Gurubumuzun ilk toplantısında değerli Genel Başkan Sayın Ahmet Davutoğlu ile Saadet Partisi ve Gelecek Partisinden seçilen li Milletvekili arkadaşlarımızla;  grup siyaseti düzeyinde yapacağımız çalışmalar için Bismillah diyoruz.

Bugün sadece Milletin Meclisinde değil Türkiye siyasetinde de yeni bir dönem başlıyor.

Bugün “Yaşanabilir Türkiye”  idealinin ve “”Yeniden Büyük Türkiye” hedefinin ve hatta “Yeni Bir Dünya Kuruluşu”nun ilk tohumlarını atıyoruz.

İnanıyoruz ki; Saadet Partisi çatısı altında oluşan Meclis grubuyla; Saadet ve Gelecek Partili, ahlaklı, adil, cesur ve yürekli 20 milletvekili arkadaşımız; Meclisteki bütün çalışmalarda hayra motor şerre fren olacaktır. Biz, buradan ilan ediyor ve söz veriyoruz k; bizler algının değil hakikatin mücadelesini vereceğiz.

Bizler,  milleti kandırmanın değil milleti refaha, huzura, adalete ve gerçekten kalkınmaya ulaştırmanın derdinde olacağız. Bizler ve arkadaşlarımız; 1001 odalı saraylarda saltanat sürenlerin değil, inşaat şantiyelerinde emeği sömürülenlerin mücadelesini verecekler; İtibardan tasarruf olmaz diyerek gösteriş ve şatafatla övünenlerin değil, ekmek büfelerinde kuyruğa girenlerin, 7.500 lira maaş ile açlığa, sefalete mahkum edilenlerin mücadelesini verecekler; Saadet Partisi bu parlamentoda; Çukurambardaki karanlık odalarda ihale paylaşanların değil,  kömür madenlerinde ekmeğini paylaşanların mücadelesini verecekler.

Evet Saadet Partisi Grubu,  20 cesur ve yürekli milletvekiliyle bu parlamentoda: 4- 5 yerden maaş alan torpillilerin değil, atanamayan öğretmenlerin, mülakatlarda elenen üniversite mezunu gençlerin mücadelesini verecek 5’li çetelerin değil Esnafın, köylünün, çiftçinin, işsiz gencin, açlık sınırının altında asgari ücrete mahkûm edilen işçinin mücadelesini verecek. Hak yiyenlerin değil, hakkı yenenlerin mücadelesini verecek. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bizim parlamento çalışmalarında 5 temel ölçümüz olacak. Atılan her adımı, getirilen her kanunu bu teraziye koyacak, şayet milletin lehine ise kimden geldiğine bakmaksızın destek vereceğiz.

“İsraftan vazgeçin”

Buradan iktidara sesleniyorum. Gelin israftan vazgeçin. Yolsuzluk ekonomisini terk edin. Türkiye’nin kalkınmasını istiyorsanız? Kamuda israfı,  ekonomide yolsuzluğu,  atamalarda adam kayırmayı bırakın. Bunları yaptığınız gün; emin olun başarılı olursunuz, biz de size destek oluruz. Milletimize hizmet noktasında onur ve huzur içerisinde olduğumuz bu tarihi günümüze bedenen ve kalben eşlik eden herkese, her kardeşime, milletimin bütün fertlerine minnet ve şükranlarımı sunuyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum.”

Paylaşın

Meclis’te 6 Grup: Saadet Partisi Ve Gelecek Partisi

Gelecek Partisi ve Saadet Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) ortak grup karma kararı aldı. Meclis’teki altıncı siyasi parti grubunu oluşturacak olan Gelecek Partisi ve Saadet Partisi, 14 Mayıs parlamento seçimlerine CHP listelerinden girmişlerdi.

Haber Merkezi / Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ortak grup kurmaya karar verdiklerini açıkladılar.

Davutoğlu, ortak basın toplantısında “Gelecek ve Saadet milletvekileri ortak bir grup çalışması içine girecek. Bugün grup dilekçesi, TBMM’ye iletilecek. Her parti milletvekili kendi kimliğini korumakla birlikte TBMM çatısı altında bir devre için Saadet Partisi grubu olarak faaliyet gösterecek. Grup başkanı Gelecek Partisi’nden olacak.” dedi.

Karamollaoğlu ise, “Gelecek Partisi de bir fedakarlıkta bulundu. Bizim amblemimiz altında birleşerek Meclis’te grup oluşturmaya karar verdik. Meclis’te en ciddi çalışmaları yapan grup inanıyorum ki bu grup olacak. Fikirlerde bazı farklılıkların olmasını bakış açısına göre değerlendirmek mümkün” ifadelerini kullandı.

Basın toplantısında konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu şunları söyledi: “Mayıs seçimlerinden sonra siyaset hayatımızın en önemli gelişmesine şahit oluyoruz. Siyasi tabloyu değerlendirdiğimizde şu sonuçlara ulaştık… Siyasi iktidar her türlü yola başvurarak iktidarını sürdürüyor. Statükoyu sürdürmeye çalışıyorlar. Muhalefet partileri kendi içinde muhasebesini yaptı. Değerlendirmeye baktığımızda seçmenimiz bize güçlü alternatif ihtiyacı duyduklarına dair verdiği mesajdır.

İki parti olarak önemli adım attık. Saadet-Gelecek ittifakı altında önemli adımlar atacağız. Ortak grup çalışması içine girecek. Bugün ortak grup talebi dilekçesi Meclis’e iletilecek. Saadet Partisi grubu olarak faaliyet gösterecek. Grup Başkanı, Gelecek Partisi’nden olacak. Görüş ayrılıklarımız doğaldır. Görüş farklılıklarına rağmen işbirliği yapmayı zorunlu kılıyor içinde bulunduğumuz durum”

Saadet Partisinin amblemiyle grup kurulacak

Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ise şöyle konuştu: “Kürsülerde meydanlarda dile getirdiğimiz konuların siyasette de dile getirilmesi için grup ihtiyacı oldu. Grup olmadan yapılacak çalışmalar çok zayıf kalıyor Meclis çatısı altında. Vekillik yapan, iktidarda bulunan ülkeyi yöneten tecrübede bulunan kardeşlerimiz biliyor. Seçimlerde istediğimiz neticeyi elde edemedik. Meclis’te bir araya geldiğimizde grup oluşturacak kadar vekilimiz var. Bir araya gelmeyi ülkemiz için bir ihtiyaç olarak gördük.

Ahmet Davutoğlu, Gelecek Partisi de bir fedakarlıkta bulundu. Bizim amblemimiz altında birleşerek Meclis’te grup oluşturmaya karar verdik. Meclis’te en ciddi çalışmaları yapan grup inanıyorum ki bu grup olacak. Fikirlerde bazı farklılıkların olmasını bakış açısına göre değerlendirmek mümkün.

Bunu çatlak meselesi olarak da görmek zenginlik olarak da görmek mümkün. Bu büyük zenginliktir diye düşünüyorum. Hepimiz aynı çatı altında seçime girdik. Niye böyle oldu diye sorgulayanlar var, herkes sorgulayabilir. Aynı çatı altında seçime girmeseydik bu kararın alınması mümkün gözükmüyordu. Bugün Meclis’te arkadaşlarımızla bir araya geleceğiz. İlk grup toplantısını Meclis tatile girmeden önümüzdeki hafta gerçekleştireceğiz.

İttifakın gerekçeleri

İki partinin yaptığı ortak basın açıklamasında ise ittifakın gerekçeleri şöyle sıralandı;

Geniş toplum kesimlerinin önüne daha güçlü bir alternatif koyabilmek,
Siyasi yelpazedeki dağınıklığı giderebilmek,
Muhalefetin TBMM’ndeki denetim gücünü artırabilmek,
Genel seçimler sonrası oluşan alternatifsizlik duygusuna dayalı karamsar toplumsal psikolojiyi dağıtarak yeni bir umut ve vizyon dalgası oluşturmak,
Yerel seçimlere hazırlıkları daha etkin şekilde yürütebilmek,
İktidarın milli ve manevi değerlerimizi istismar ederek sürdürdüğü otoriter yolsuzluk düzenine karşı siyasi ahlak başta olmak üzere ortak değerlerimizi siyasi hayatımıza egemen kılmak,

Yanlış ekonomik politikaların yol açtığı yoksullaşma süreci ile büyük bir çoğunluğu açlık sınırının altında yaşamak zorunda bırakılan halkımızın gür sesi olmak,
Temel hak ve özgürlükler bağlamında siyasi çıkarları değil insan onurunu ve adaleti yücelten bir siyasi iklimin oluşmasını sağlamak,
İktidarın kutuplaştırmaya, sloganlara ve kaba hakaret diline dayalı siyaset yöntemine karşı ortak aidiyet bilincine, akla, vicdana ve siyasi nezakete dayalı bir siyaset yöntemine öncülük edebilmek.

Grup kurmak ne sağlıyor?

Meclis’te grup kurmak için 20 milletvekili gerekiyor. İki partinin 10’ar milletvekilinin kuracağı ortak grup ile Meclis’te hem görünürlük sağlanması hem de idari açılardan çeşitli avantajlar elde edilebiliyor. Grup kurulmasıyla birlikte genel kurulda söz hakkı artarken, haftada bir düzenlenen grup toplantıları ile kamuoyunda daha çok etki yaratma imkanı doğuyor ve aynı zamanda Meclis komisyonlara üye verilmesi gibi pek çok hak kazanılıyor.

Saadet Partisi ile Gelecek Partisi’nin ortak grubunun kurulması Meclis’teki komisyonların üye sayıları da değişiyor. Buna göre yeni grupla birlikte ihtisas komisyonlarında AKP’ye düşen 1 üye yeni gruba geçecek. Böylelikle 26 üyeli komisyonlarda AKP’nin 12, CHP’nin 6, Yeşil Sol Parti’nin 3, MHP’nin 2, İYİ Parti’nin 2 ve yeni kurulan grubun 1 üyesi olacak.

Paylaşın

SP Lideri Karamollaoğlu’ndan “Millet İttifakı” Açıklaması: Bitti

Millet İttifakı’na ilişkin değerlendirmelerde bulunan SP Lideri Karamollaoğlu, Şunu bilelim, ittifak dönemi bitti. İttifak, iktidara gelip, bugünkü sistemi değiştirmek için yapılmıştı. Biz, altı sene önce de ittifak yaptık. Ne için? Referandumda millet bu yeni sisteme hayır desin diye…” dedi ve ekledi:

“Bu ittifak bitti mi? Elbette bitti. Çünkü hükmünün icra edilmesi mümkün değil. Peki bunun yanında bir şey var mı? Benim söylediğim şu; biz, hem Altılı Masa’da bulunan siyasi partiler olarak dirsek temasımızı devam ettiririz.”

Karamollaoğlu, açıklamasının devamında, “Birbirimiz ile görüşürüz. Çünkü 9 ay sonra yerel seçimler var. Mahalli seçimlerde ittifak olmaz. Mahalli seçimlerde anlaşmalar yapılabilir. Geçmiş seferde yapıldığı gibi şimdi de yapılabilir. O halde bizim şu anda ittifak değil, birbirimiz ile olan münasebetlerimizi medeni bir şekilde devam ettirme gayreti içinde olmamız icap eder. Ülkeye de barışı, huzuru getirecek olan da bu anlayıştır diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, KRT TV’de katıldığı Gündem Özel programında Elif Doğan Şentürk, Zeynep Gürcanlı ve Sedat Bozkurt’un sorularını yanıtladı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in İYİ Parti’nin 3. Olağan Kurultayı’nda söylediği “Bundan sonra size hayatta başarılar” sözü için Karamollaoğlu, şu yorumu yaptı:

“Ben Sayın Akşener’in cümlelerini yorumlama yetkisine sahip değilim. Sayın Akşener’i kongreden sonra da aradım. Tebrik ettim… Şunu bilelim, ittifak dönemi bitti. İttifak, iktidara gelip, bugünkü sistemi değiştirmek için yapılmıştı. Biz, altı sene önce de ittifak yaptık. Ne için? Referandumda millet bu yeni sisteme hayır desin diye…

Bu ittifak bitti mi? Elbette bitti. Çünkü hükmünün icra edilmesi mümkün değil. Peki bunun yanında bir şey var mı? Benim söylediğim şu; biz, hem Altılı Masa’da bulunan siyasi partiler olarak dirsek temasımızı devam ettiririz. Birbirimiz ile görüşürüz. Çünkü 9 ay sonra yerel seçimler var.

Mahalli seçimlerde ittifak olmaz. Mahalli seçimlerde anlaşmalar yapılabilir. Geçmiş seferde yapıldığı gibi şimdi de yapılabilir. O halde bizim şu anda ittifak değil, birbirimiz ile olan münasebetlerimizi medeni bir şekilde devam ettirme gayreti içinde olmamız icap eder. Ülkeye de barışı, huzuru getirecek olan da bu anlayıştır diye düşünüyorum.”

Dörtlü İttifak rafa kalktı

Meclis’te Gelecek Partisi ve Saadet Partisi’nin birlikte kurması beklenen yeni gruba ilişkin Karamollaoğlu, şunu dedi:

“CHP listelerinden, siyasi partiler olarak bir miktar milletvekili çıkardık. Bizim 10 milletvekilimiz var, Gelecek Partisi’nin 10 milletvekili var. DEVA’nın 15 milletvekili var. Aynı zamanda Demokrat Parti’den giren arkadaşların da 3 tane milletvekili var. Benim söylediğim, ‘Birbirimiz ile çekişmemize ihtiyacımız yok. Gelin, birlikte grup kuralım’… Grup kurarsak, sözümüz işitilir, grubunuz yoksa bağımsız milletvekilleriniz var. Bağımsız milletvekilleri olarak da Meclis’te söz alabilmek de kolay bir iş değil.

Yaptığımız girişimler, beklediğimiz neticeleri doğurmadı. Sayın Babacan meselelere biraz farklı yaklaşıyor. DEVA Partisi de farklı yaklaşıyor. Bundan dolayı ‘Bu şekilde bir ittifak formülüne biz, itibar etmiyoruz’ dediler. Bizim, teşkilatlar ile yaptığımız görüşmelerde genelde Gelecek Partisi ile böyle bir ittifakın yapılmasına çok sıcak yaklaşıldığını gördük. Yani, tabandan da Türkiye sathında da…

Biz böyle bir ittifakın Gelecek Partisi ile kurulmasının daha kolay olacağı kanaatine vardık. Ben bu fikirlerimi de arkadaşlarımıza da ilettim. Gelecek’te bizim söylediğimiz formül kıl payı ile. Henüz bir karara varılmadı. Ümit ediyorum ki çok gecikmeden bir karara varırız. Böylece Meclis’te bir grubumuz olur.”

Paylaşın

Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu’ndan “Asgari Ücret” Çıkışı

Asgari ücret görüşmelerine dair açıklamalarda bulunan Saadet Partisi Karamo9llaoğlu, “Konuşulan bu rakamlar ise hiç ama hiç adil değildir! Nimet ve külfet dengesi bir toplumda huzur, güven ve barış ortamının tesis edilmesinin ilk şartlarındandır. Saadet Partisi olarak, her bir insanımızın emeğinin ve alın terinin karşılığının eksiksiz verilmesine, külfeti çeken milyonların nimetlerden de istifade edebilmesine her zaman vurgu yapıyoruz. Adil devlet, adil paylaşım ve insanca yaşam bizim şiarımızdır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Devlet adil olmalı, paylaşımda adalet tesis edilmeli ki, 85 milyon vatandaşımızın her biri insanca yaşam standartlarına kavuşabilsin. Zira adalet, sadece mahkemelerde aranacak ve konuşulacak bir kavram değildir. İş hayatında, eğitimde, sağlıkta, kalkınmada ve hayatın her alanında adalet mutlaka sağlanmalıdır. Bunun için biz diyoruz ki önce adalet, herkese adalet ve her daim adalet! Ücretler belirlenirken; bu kez adil paylaşım tesis edilecek mi, yoksa bugüne kadar olduğu gibi yine edilmeyecek mi? Bunu yakından takip edecek, insanımızın hakkını her zaman ve her zeminde koruyacağız.”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Karamollaoğlu’nun açıklamaları şöyle:

“Asgari ücret görüşmeleri, seçimlerin ardından peş peşe gelen zamlar, insanların canını her geçen gün daha çok yakan kiralar ve bir türlü önlenemeyen kurdaki yükseliş gibi problemlerin yaşandığına dikkati çeken Genel Başkanımız Karamollaoğlu, Buna benzer onlarca başlık ve her biri acil çözüm bekleyen problemler. Bu nedenle, artık bir an evvel gerçek gündemlere odaklanılmalı, koskoca bir yangına bir bardak su dökmekten ibaret kalan göstermelik tedbirler yerine, somut ve kalıcı adımlar atılmalıdır. Milyonlarca vatandaşı ilgilendiren asgari ücret görüşmelerinin bu hafta tekrar başladığı. Bu nedenle, bazı rakamları tekrar hatırlatmak isterim; şu an net asgari ücret; 8 bin 500 lira.

“Asgari ücret belirlenirken enflasyon dikkate alınır”

Türk-İş’in yıllardır düzenli olarak açıkladığı ve son olarak Mayıs ayı için paylaştıkları verilerde; açlık sınırı 10 bin 360 liraya, yoksulluk sınırı 33 bin 750 liraya, bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 13 bin 440 liraya yükselmiş durumda. Peki, TÜİK’in son açıkladığı aylık enflasyon kaçtı? % 0,04! Şimdi asgari ücrette yeni rakam neye göre, kime göre belirlenmeli veya belirlenecek? Genelde asgari ücret belirlenirken enflasyon dikkate alınır.

Şimdi iş tersine dönmüş gibi hükümetin açıklamak istediği asgari ücret kaç olacaksa, sanki TÜİK ona göre enflasyon rakamı açıklıyor. 2023’ün başında ‘tarihi rakam’ olarak duyurulan ve 455 dolara tekabül eden asgari ücret, şimdilerde 360 Dolar seviyelerine kadar indi. Milyonlarca insanımızın cebinden bu 100 Doları kimler aldı, sorumluları kimlerdir?

Bugünkü kurla, sadece yeniden yılbaşındaki 455 dolar seviyelerini bulabilmek için net asgari ücretin 11 bin lira civarında olması gerekir. 6 ay önceki rakamı, 6 ay sonra yeniden vadetmek; büyük bir müjde midir, büyük bir başarısızlık mı? Seçimlerin hemen ardından sadece 2 haftada Türk Liramız, dolar karşısında yaklaşık % 20 (%17,44) değer kaybetti. 1 kuruş, 5 kuruş, 25 kuruş artık piyasada yok, darphane de basmıyor zaten. Zira artık madeni 50 kuruş ve 1 liraların, kağıt 5 ve 10 liraların alım gücü karşılıkları kalmadı.

Seçim öncesi ertelenen 500 liralık banknotların önümüzdeki günlerde basılacağı konuşuluyor. Bu şartlarda değil 500, 1000’lik banknotlar dahi bir ihtiyaç haline gelir. Bir kilo kıyma bugün 400-500 lira oldu, 3-4 yıl öncesine kadar bir küçükbaş kurbana verilen parayla, bugün sadece 2 kilo et alınabiliyor. Ama TÜİK’e göre enflasyon yok denecek kadar az, iktidara göre ise 2000 liralık emekli ikramiyesi hâlâ büyük bir lütuf, asgari ücret 11-12 bin lira olursa da ‘tarihi bir rekor’ ilan edecekler!

“Yeni ücret, 6 ay bile gitmeyecek; 2-3 ay içerisinde eriyecektir”

Bir 5 yıl daha ‘aynı tas, aynı hamam’ gitmez, gidemez! Ücretleri yukarıda birbirine yakınlaştırmak gerek, aşağılarda değil. İşçi ve memur maaşlarını asgari ücretin ve açlık sınırının biraz üzerinde, asgari ücreti de sürekli olarak açlık sınırında, hatta altında tutmak insanımızın derdine derman olmaz! Her zaman söylediğimiz gibi, 5-10 yıllık bir hedef koyup, asgari ücreti kademe kademe açlık sınırından yoksulluk sınırına çıkarmak gerekir. Ayrıca alım gücünü arttıracak tedbirler alınmadığı takdirde, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da belirlenecek her yeni ücret, 6 ay bile gitmeyecek; 2-3 ay içerisinde eriyecektir.

Büyükşehirlerde ortalama bir evin kirası 10-20 bin lira arasında, diğer şehirlerimizde ise 5-10 bin lira arasında değişiyor. Hâl böyleyken, bugün asgari ücrette 10-12 bin liralar, işçi ve memur maaşlarında da 20-25 bin liralar konuşuluyorsa; bir şeyler epey ters gidiyor demektir. Yüz binlerce aile için artık ev almak değil kirayı ödeyebilmek hayal olmuşsa, çocuğunu özel okula göndermek değil kırtasiye ve kantin giderlerini karşılayabilmek zorlaşmışsa; burada durup, etraflıca düşünmek gerekir.

Adalet, taşın gediğine konulmasıdır. Konuşulan bu rakamlar ise hiç ama hiç adil değildir! Nimet ve külfet dengesi bir toplumda huzur, güven ve barış ortamının tesis edilmesinin ilk şartlarındandır. Saadet Partisi olarak, her bir insanımızın emeğinin ve alın terinin karşılığının eksiksiz verilmesine, külfeti çeken milyonların nimetlerden de istifade edebilmesine her zaman vurgu yapıyoruz. Adil devlet, adil paylaşım ve insanca yaşam bizim şiarımızdır. Devlet adil olmalı, paylaşımda adalet tesis edilmeli ki, 85 milyon vatandaşımızın her biri insanca yaşam standartlarına kavuşabilsin.

Zira adalet, sadece mahkemelerde aranacak ve konuşulacak bir kavram değildir. İş hayatında, eğitimde, sağlıkta, kalkınmada ve hayatın her alanında adalet mutlaka sağlanmalıdır. Bunun için biz diyoruz ki önce adalet, herkese adalet ve her daim adalet! Ücretler belirlenirken; bu kez adil paylaşım tesis edilecek mi, yoksa bugüne kadar olduğu gibi yine edilmeyecek mi? Bunu yakından takip edecek, insanımızın hakkını her zaman ve her zeminde koruyacağız.

Dün İsveç’te alınan bir karar bizi derinden yaraladı. Bu Avrupalılarda ahlaki ve manevi değer kavramı yok desek, zannederim haksızlık yapmış olmayız. Daha önce birileri Kur’ân-ı Kerîm’i yakmaya teşebbüs etmişti, İsveç polisi de buna engel oldu; bir inanca hakaret edildiğinden dolayı değil, toplumda kargaşa çıkar diye buna karşı bir tedbir aldılar. Kur’ân-ı Kerîm yakılmasını yasakladı ama Yüksek Mahkeme dün bu kararı iptal etti! Hakikaten aklıma gelenlerin hepsini burada söylesem, biraz fazla gelir belki. Ama bunlarda insanlık yok, insaf yok! Adalet mefhumu hiç yok! Şimdi İsveç’in NATO’ya dahil edilip edilmemesi gündemde.

Sözde birtakım adımlar attıkları için ülkemiz yumuşak bir temayül içine girdi gibi görünüyor. Aldıkları bu son karar değişmeden İsveç’in, NATO kapsamında bir görev almasına biz izin vermemeliyiz, kesinlikle buna rıza göstermemeliyiz. Kimse bundan bahsetmiyor, özellikle iktidar yanlısı medyaya bir bakın; böyle bir haber yok, sanki böyle bir şey olmamış gibi! Biz buna rıza gösteremeyiz. Biz bütün dünyada sadece kendi inancımıza değil, tüm inançlara ve özellikle semavi dinlere karşı saygısızlık yapılmasına rıza göstermeyiz! Osmanlı’da Gayrimüslimler asırlarca yaşadılar, ne inançlarına, ne kiliselerine ne de ibadetlerine kimse engel olmadı.

“İnancınız uğruna kararlı bir şekilde mücadele edeceksiniz”

Merhum Liderimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın önderliğinde, 15 Haziran 1997 tarihinde Bangladeş, Mısır, İran, Malezya, Nijerya, Pakistan, Endonezya ve Türkiye’nin devlet/hükümet başkanları İstanbul’da bu tarihi anlaşmaya imza atmışlardı. Tüm zorluklara rağmen Erbakan Hocamızın gayretli çalışmaları, bu birlikteliği mümkün kılmıştır. Çünkü bu imkan meselesi değil, iman ve inanç meselesidir. Önce inanacaksınız, sonra inancınız uğruna kararlı bir şekilde mücadele edeceksiniz.

Ne yazık ki bugün, hem ülkemiz, hem İslam alemi hem de yeryüzünün tamamı bu vizyon ve kararlılıktan yoksundur ve bunun acısını çekmektedir. ‘Yeni bir Dünya’ ideali herkes tarafından sözde dile getirilmekte ancak bunun için somut adımlar atılmamaktadır. İşte D-8, bu arayışa bundan tam 26 yıl önce verilmiş samimi bir cevaptır. Aradan geçen 26 yıl, D-8 ufkuna olan ihtiyacı azaltmamış, bilakis daha da arttırmıştır.

Zira aradan geçen çeyrek asırda; bölgemizde ve yeryüzü üzerinde akan kan ve gözyaşı hiç dinmemiş aksine her geçen gün daha da artmaktadır. Çatışmalar, zulüm ve haksızlıklar son bulmamış, bilakis gittikçe derinleşmektedir. Ülkemizin şahsiyetli bir dış politika sergilemesine olan ihtiyaç, coğrafyamızın huzur, yeryüzünün de barış arayışı hâlen devam etmektedir. D-8 organizasyonu, sahip olduğu nüfusu, doğal kaynakları, potansiyel ticaret hacmi, siyasi, askeri ve diğer tüm alanlarda iş birliği imkanlarıyla büyük bir güç imkanıdır.

“Bizler yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen asla karamsar değiliz”

Aynı zamanda unutulmamalıdır ki D-8 hamlesi, sadece bir başlangıç adımı olarak atılmıştır. Eğer kuruluşundaki heyecan ve kararlılık devam ettirilmiş olsaydı bizler bugün D-60, D-160 ve ardından kurulacak “Yeni bir Dünya”yı konuşuyor, hatta görüyor olacaktık. Ancak ihmal edilişine rağmen; D-8’ler, sahip olduğu ekonomik ve stratejik potansiyelle bugünkü mevcut kötü gidişata son verebilecek en önemli oluşumlardan birisidir. Zira D-8, İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan sonra, İslam dünyasının somut olarak ortaya koyduğu tek küresel organizasyondur.

Bizler yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen asla karamsar değiliz.  Biz hiç umudumuzu kaybetmedik ve hiçbir zaman da kaybetmeyeceğiz! Erbakan Hocamız, hangi inanç ve kararlılıkla D-8’lerin kuruluşuna öncülük ettiyse; bizler de aynı inanç ve kararlılıkla umudumuzu her daim zinde tutuyoruz. İnanıyoruz ki ‘Yeni bir Dünya’ muhakkak ve inşallah en kısa zamanda kurulacaktır!

Bu duygu ve düşüncelerle; D-8’in 26. kuruluş yıl dönümünü kutluyor, bu oluşumun hayata geçmesinde en büyük emek ve pay sahibi olan merhum Necmettin Erbakan Hocamız başta olmak üzere, D-8’in kuruluşunda emeği geçenlerden hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve afiyet diliyorum. Sözlerimin sonunda D-8’in temel ilkelerini de bir kez daha vurgulamak ve hatırlatmak isterim; Savaş değil, barış! Çatışma değil, diyalog! Çifte standart değil, adalet! Üstünlük değil, eşitlik! Sömürü değil, âdil paylaşım! Baskı ve tahakküm değil, insan hakları!”

Paylaşın