TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, iktidarı sert sözlerle eleştiren İYİ Parti Lideri Akşener, “İktidarı uyarmak istiyorum. Gıda fiyatlarını devamlı sübvanse ederek terbiye edemezsiniz. Allah aşkına artık aklınızı başınıza alın. Bu işin polisiye tedbirlerle ilerlemeyeceğini anlayın. Kamunun hakem yükünü piyasanın insafına terk etmeyin. Lobilerin, beşli çetenin değil vatandaşın yanında olun.” dedi.
Haber Merkezi / Konuşmasının büyük bir bölümünü ekonomik krize ayıran Akşener, TÜİK’e göre yüzde 61,14 olarak açıklanan mart ayı enflasyon oranına tepki gösterdi. Akşener, konuşmasında, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin, “Enflasyon şu an yüzde 61. Problem mi? Problem ama ekonomiyi faiz kıskacından da çıkardık. Faiz artırılmadan olmaz diyenler vardı, elhamdülillah o da tamam” ifadelerine yanıt verdi.
“Sisli zihin sendromundan muzdarip gibi gözüken Nebati Bakan ışıltılı gözleriyle piyasada işler iyi dese de Afrika ülkelerinden bile daha yüksek bir enflasyon oranıyla karşı karşıyayız” diyen Akşener, “Nebati Bakan’ın affını isteme vakti gelip çatmıştır. Yeni hayatında şimdiden başarılar diliyorum” diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Akşener’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“Bu mübarek ayda memleketimizde ve milletimizde huzura, bolluğa ve berekete dair bir şey var mı? Maalesef yok. Yumurtalı çörekotlu Ramazan pidesinin tanesi 7.5 lira oldu.
Sade pidenin fiyatı ise 6 lira. 4 kişilik bir aile sahurda ve iftarda toplam 3 sade pide yese, sadece Ramazan ayının pide maliyeti 540 lira. Pidenin yanında yiyeceklerini saymıyorum.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu yıl fitre sadakasını 40 lira olarak belirledi. 40 liranın altına kesinlikle düşülmemesini vurguladı. Fitre nedir? Bir kişinin günlük gıda ihtiyacıdır.
4 kişilik bir aile için aylık hesaplarsak 4 bin 800 lira eder. Bu da aslında Diyanet’in Nisan ayı için belirlediği açlık sınırıdır. Bugün asgari ücretlilerimiz açlık sınırının altında hayat mücadelesi veriyor demektir.
Üstelik bunun içinde daha elektrik, su, doğalgaz, kira, giyecek, ulaşım yok. Bir yandan saray eşrafına 5-10 maaş vereceksiniz, diğer yandan çalışanları, emeklileri açlığa mahkum edeceksiniz. Böyle devlet yönetilir mi?
TÜİK’e tepki
Yıllık enflasyon TÜİK’e göre yüzde 61.1 olarak açıklandı. Bu rakam sonra 20 yılın en yüksek oranı.
Sisli zihin sendromundan muzdarip gibi gözüken Nebati bakan ışıltılı gözleriyle piyasada işler iyi dese de Afrika ülkelerinden bile daha yüksek bir enflasyon oranıyla karşı karşıyayız.
Şu tabloya bakar mısınız? İşin kötüsü gün geçtikçe her şey daha kötüye gidiyor. Marketteki, pazardaki fiyatlar durdurulamıyor.
Tezgahlar yanmaya devam ediyor. Çiftçilerimiz yalnız kalmaya, üretimimiz yok olmaya devam ediyor.
Tüm bunlara rağmen iktidar tarafında her şey tıkırında. Sayın Erdoğan’ın keyfi, Nebati Bakan’ın neşesi asla bozulmuyor.
Durmak bilmeyen zam furyası da tam gaz devam ediyor. Geçtiğimiz haftayı da zamlarla geçirdik.
Aklın, mantığın, matematiğin katledilmesini yine utançla izledik. AK Parti iktidarının beceriksizliğine yine tüm gerçekliğiyle karşı olduk.
Doğalgaza konutlarda yüzde 35, elektrik üretiminde yüzde 44.3, sanayide ise yüzde 50 zam yapıldı. 2021 Aralık’tan bu yana doğalgaz evde yüzde 101, sanayide yüzde 710 artmış oldu.
İktidar kendi yarattığı kriz ortamını izlerken artan doğalgaz fiyatlarını farklı tüketicilere, farklı oranlarda yansıtsa da bütün bu artışlar vatandaşın cebine etki ediyor.
Enerjide de en yüksek enflasyona sahip ülkeyiz. Son bir yılda Türkiye’de enerji fiyatları yüzde 92.2 arttı.
Avrupa ülkelerinde bu artış yüzde 28.7 oldu. Hatta Sırbistan’da yüzde 10.2, Polonya’da yüzde 15.2 oldu.
Enerji fiyatı deyince Avrupa ülkelerini dillerine dolayanlara duyurulur. Ancak elektrik ve doğalgaza yapılan bunca zamma rağmen iktidar hâlâ milletimizle dalga geçercesine abuk sabuk açıklamalar yapıyor.
İşte size AK Parti iktidarının 20 yıldır milletimizi getirdiği durumun itirafı. İşte size asgari ücreti, enflasyon oranında iyileştirmek yerine açlık sınırı altında çile çeken insanlarımıza hallerine razı olmalarını öğütleyen empati yoksunu AK Parti zihniyeti.
Geçtiğimiz hafta şekere de yüzde 31 zam yapıldı. Biz bu arkadaşlara ülkemizde şeker krizi olduğunu defalarca söyledik. Bay Kriz ne yaptı?
Yurtdışından dönerken ‘Türk Şeker adımlarını olumlu atacak’ dedi. ‘Şekerde öyle pahalı bir fiyat yok’ dedi.
Daha uçağı havadayken Türk Şeker, şekere yüzde 31 zam yaptı. Alelacele Bay krizin açıklama metni geri çekildi, şeker kısmı silindi. Biz bu arkadaşa boşuna bay kriz demiyoruz. Maşallah dediği üç gün yaşamıyor.
Doğalgaz müjdesi verdi, zamlandı. Ramazanda et ucuzlayacak dedi zamlandı. Şimdi de şeker ucuz dedi şeker zamlandı. Gelen zamlar için erken uyarı sistemi sanki mübarek ama tersten.
Bakan Nebati’ye tepki
Buradan açıkça ifade etmek isterim ki; Bay kriz ve arkadaşlarının uydurduğu, Türkiye Ekonomi Modeli, an itibariyle çökmüş, çöp olmuştur.
Bay Kriz’in, “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.” fantezisi doğrultusunda anlatılan “rekabetçi kur, uçan ihracat, döviz bolluğu ve düşen enflasyon” masalı, Türkiye’nin gerçekleri karşısında yenilmiştir.
Daha önce nicesinin, başına geldiği gibi, arkadaşların, bu son sözde ekonomi modeli de, gelen son veriler itibariyle, iflas etmiş, ortada, enflasyonla mücadeleyi amaçlayan bir program, artık kalmamıştır.
Ve aynı, iflas eden, önceki ekonomi programlarında olduğu gibi, bu defa da, Nebati Bakan’ın “affını isteme” vakti gelip çatmıştır.
Bu vesileyle; siyasi tarihimize, bu ucube sistemin öğüttüğü, nice bakandan biri olarak, ışıltılı gözleri ve sebep olduğu utanç tablosuyla geçecek bu arkadaşımıza, yeni hayatında, şimdiden başarılar diliyorum.
Geçen hafta sayın Erdoğan’ın 1 Nisan şakası tadında açıklamasına şahit olduk. Çiftçilerle oluşan buluşmasında diyetisyen sayın Erdoğan’ı dinlemiştik.
Diyetisyenler saçını başını yoldu. Gece 11’de yemek yemek yasaktır diyetisyenlere göre. Acaba diyet listemi sayın Erdoğan’dan mı alsam bilemiyorum.
Kendisi karşımıza gençlerin karşısına bir yaşam koçu kimliğiyle çıktı. Gençlere hayata dair hikmet dolu, derin tavsiyelerde bulundu. Kağıda basılı kitapları masanızdan, çantanızdan eksik etmeyin dedi.
Yalnız dikkat edin kağıda basılı kitaplar. Hikmet kağıtta. Kendi icat etti ya o kadar kıyak çeksin. Gittiğim her yerde lise talebelerinin bir şikayeti var. Test kitaplarını bile alamadıklarını söylüyor gençler.
Gençlere, ‘Demli bir çay ya da aromalı bir kahve eşliğinde yapılan karşılıklı sohbetin getirdiği sosyalleşmeyi asla ihmal etmeyin’ dedi.
Bu açıklama ile birlikte an itibariyle hepimiz çaya ve kahveye gelecek zammı bekliyoruz. ‘Yakın çevrenizden başlayarak tüm şehirleri, imkanınız olursa dünyayı gezin’ dedi.
Özgür basın, devlet kurumsallığına inancın teminatıdır. Özgür basın, demokrasinin bekçisidir. Bugün 6 Nisan yani Anadolu Ajansı’nın 102. kuruluş yıl dönümü.
Buradan baştan Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Anadolu Ajansı’mızın kurucuları Halide Edip ve Yunus Nadi’yi rahmetle anıyor, ajansta emeği geçen ve kalemleri satılık olmayan tüm gazeteci kardeşlerimi saygıyla selamlıyorum.
Maalesef bugün içimiz buruk bir şekilde kutluyoruz. Muhteşem bir hikaye ile kurulan Anadolu Ajansı’nın bugün gelmiş olduğu noktaya üzülüyoruz.
Değerli dava arkadaşlarım; Peki basında yol açılan erozyon, sadece Anadolu Ajansı’yla mı sınırlı? Elbette değil. Ak Parti iktidarı, basını âdeta, Chomsky’nin deyimiyle, “Rızanın İmalatı” için kullanıyor.
Yani ucube ikna siyasetine, aparat yapıyor. Mesela; Her gün, yeni bir kriz yaşanırken; Propagandist medya aracılığıyla, milletimizi, ülkeyi iyi yönettiklerine, razı etmeye çalışıyorlar.
Mesela; Her gün, hayat pahalılığıyla, zorlukla ve yoklukla mücadele ederken; Propagandist medya aracılığıyla, milletimizi, hiçbir sorunun olmadığına, ikna etmeye çalışıyorlar.
Mesela; Her gün, yeni bir rezalete şahit olurken; Propagandist medya aracılığıyla, milletimizi, manipüle edip, yeni bir düşman üretiyorlar.