Ek Bütçe TBMM’de Kabul Edildi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.

Böylece genel bütçe kapsamındaki idareler için 817 milyar 271 milyon 632 bin lira, özel bütçeli idareler için 63 milyar 203 milyon 143 bin lira olmak üzere toplam 880 milyar 474 milyon 775 bin lira ödenek bütçeye eklenmiş oldu.

2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na bağlı genel bütçe gelir tahmini, toplam 1 trilyon 80 milyar 515 milyon 421 bin lira artırıldı.

2022 yılı bütçesi Aralık ayı ortasında TBMM’de görüşülerek kabul edilmişti. 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’ne göre giderler 1 trilyon 750 milyar lira, bütçe gelirleri ise 1 trilyon 472 milyar lira öngörülmüştü. Ancak döviz kurlarındaki artış, Kur Korumalı Mevduat (KKM) gibi nedenlerle geçen yılın sonunda hazırlanan bütçe yetersiz kalmıştı.

Diyanet’e ayrılan ek bütçe 554 milyon TL

Kabul edilen ek bütçeye göre Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesine 554 milyon 13 bin TL ödenek eklendi.

Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin “ücretsiz ders kitapları giderleri” kalemine 2 milyar 413 milyon TL ek ödenek, Sağlık Bakanlığı bütçesine de “aile hekimliği giderleri ile hizmet binası kiralama giderleri” için 6 milyar 5 milyon 350 bin TL ek ödenek tanındı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bütçesine ise 5 milyar 427 milyon 200 bin TL ödenek eklendi.

Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesine eklenen 4 milyar 100 milyon TL ise “tarım sigortası ve tarımsal sulama elektrik desteği” için kullanılacak.

MİT bütçesine 890 milyon TL ek ödenek

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı’nın bütçesine 890 milyon TL ek ödenek ayrıldı.

İletişim Başkanlığı’nın bütçesine ise 87 milyon TL eklendi. Bu ek ödeneğin tamamı “temsil ve tanıtma giderleri” kalemine tanımlandı.

Türkiye Uzay Ajansı bütçesine de 800 milyon TL ödenek eklendi. Bu ek ödeneğin tamamı da Milli Uzay Programı’nın birinci Safhası için ayrıldı.

Cumhurbaşkanlığı ödeneği tekliften çıkartıldı

Yasaya göre Cumhurbaşkanlığı bütçesinde yer alan “cumhurbaşkanı ödeneği” hariç olmak üzere, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerine, personel ve sosyal güvenlik primi giderleri için, başlangıç ödeneklerinin yüzde 40,5’i oranında ödenek eklenecek.

Ayrıca muhalefetten yükselen tepkiler sonrası Cumhurbaşkanı ödeneğinin yüzde 20,2 artırılmasına öngören düzenleme AKP Grubu’nun önerisi ile teklif metninden çıkarıldı.

Erdoğan ödeneğin çıkartılmasını talep etmişti

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen pazartesi günü yapılan kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada konuya ilişkin olarak, “Bizim sistemimizde cumhurbaşkanı maaşı, aynı zamanda emekli milletvekilleri ve eski cumhurbaşkanları ile merhum cumhurbaşkanlarının hak sahibi ailelerine yapılan ödemelerin de göstergesidir. Yol açacağı mağduriyetler sebebiyle maaşımızla ilgili bir tasarrufta bulunmamız mümkün olmuyordu” ifadelerini kullanmış ve sözlerini şöyle sürdürmüştü:

“Ancak son ek bütçe görüşmelerinde muhalefet tarafı işi öylesine zıvanadan çıkardı ki artık bu mihneti daha fazla taşımamız mümkün değildir. Bunun için buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir çağrıda bulunmak istiyorum; ek bütçenin Genel Kurul’daki görüşmelerinde cumhurbaşkanı ödeneğiyle ilgili maddenin kanun metninden çıkartılmasını talep ediyorum.”

Paylaşın

‘Dezenformasyon Yasası’ Yine Ertelendi

AK Parti ve MHP’nin sansüre yol açacak yasa teklifi, genel kurul görüşmeleri, kamuoyundaki tepkiler ve AK Parti milletvekilleri arasında da bazı rahatsızlıklara neden olması sebebiyle ertelenmişti.

Kısa Dalga’dan Mahmut Aydın’ın haberine göre, ek bütçe nedeniyle bu haftaya kaldığı belirtilen teklifin yeni yasama dönemine ertelenmesine karar verildiği öğrenildi.

Basın yasası ile dijital medyaya dair bazı değişiklikler içeren teklifle ilgili, AK Parti ve CHP Grup Başkanvekillerinin iki gündür sürdürdükleri görüşme sonucu bu karar alındı. Teklifin ekim ayında başlayacak yeni yasama dönemine bırakılmasına karara verildi.

AK Partili kaynaklar, Meclisin 7 Temmuz’da kapanacağını belirterek gündemdeki acil yasaların öncelikle görüşüleceğini, basın yasasına zaman kalmayacağını söyledi.

Söz konusu maddeyle “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” olarak tanımlanacak suç kapsamında üç yıl hapis cezası öngörülüyor. “Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde” denilerek cezasının yarı oranında artırılmasına yönelik ibare ise eleştirilerin ardından Adalet Komisyonunda değişmişti.

Bunun haberi yapanın mı yoksa haber kaynağının mı gizlenmesi anlamına geldiğinin belirsiz olduğu eleştirileri karşısında, bilgiyi paylaşanın kimliğini gizlemesinin tarif edilmesine yönelik teknik bir düzeltme yapılmıştı.

Paylaşın

11 Vekile Ait Dokunulmazlık Fezlekeleri Meclis’te: 9 HDP, 1 TİP, 1 CHP

11 milletvekiline ait 16 dokunulmazlık dosyası daha Meclis’e gönderildi. Meclis Karma Komisyon’a gönderilen fezlekelerin 2’si Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık hakkında düzenlendi. Demokratik Bölgeler Partisi Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz ile CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve 8 HDP Milletvekili hakkında da fezleke düzenlendi.

Haber Merkezi / Yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen HDP Milletvekilleri arasında Şanlıurfa Milletvekili Nusrettin Maçin hakkında 3, Şırnak Milletvekili Nuran İmir ile Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan hakkında 2, Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü, Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk, Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Tunceli Milletvekili Alican Önlü hakkında ise 1 fezleke Meclis’e geldi.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

Akşener’den Ek Bütçe Tepkisi: Fatura Milletimize Kesilecek

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Akşener, ek bütçe teklifi üzerinden iktidara yüklenerek, “Bu teklif ek bütçe değil, ikinci bütçe teklifidir. Fatura enflasyon vergisiyle milletimize kesilecek. Bay kriz ve ekibinin beceriksizliğini yine milletimiz çekecek. Böyle bir faturanın enflasyonla boğuşan, artık sadece hayatta kalabilen milletimize kesilmesi zulümdür. Kriz o kadar derinleşti ki iktidar için milletin cebine el uzatmak da yetmiyor.” dedi.

Haber Merkezi / Akşener, BDDK’nın aldığı kararlara da tepki göstererek, “Geçtiğimiz hafta her zamanki gibi yine bir gece yarısı BDDK, şirketlerin kredi kullanımına ilişkin bir karar yayımladı. Bu karara göre 15 milyon ve üzeri döviz ve altın cinsi varlık bulunduran şirketler kredi kullanamayacak. Şirketler ya kredi kullanmaktan vazgeçecekler ya da enflasyona direnmekten vazgeçecekler. Şirketler TL’nin her gün daha da eridiği ortamda işleri döndürebilmek için elinde döviz tutar. Sorunun kaynağı kendisi ama o kendisini değiştirmek yerine kendisi dışında ne varsa değiştiriyor.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin NATO genişlemesi için İsveç ve Finlandiya’ya koyduğu blokajı kaldırma kararına ilişkinde değerlendirmede bulunan Akşener, “İktidarın İsveç ve Finlandiya nezdinde herhangi bir somut gelişme olmaksızın attığı bu imza maalesef ülkemizin çıkarları ile bağdaşmayan bir tavizdir. Çünkü mutabakat metnine göre verilen sözlerin tutulması için oluşturulacak üçlü mekanizma İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olduktan sonra devreye girecek öncesinde değil yani bu mekanizmanın işlememesi durumunda Türkiye elindeki NATO kartını kaybetmiş bir biçimde itirazlarını sürdürmek ve haklı davasını anlatacak muhatap aramak zorunda kalacak” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Akşener’in açıklamaları şöyle;

“”Dün gece AK Parti iktidarının İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik başvurusunda yönelik çekincelerini geri çektiğini ve üyeliklerine destek vereceğini öğrendik. 25 Mayıs’ta yani bundan 1 ay önce ülkemizin bu konuda iki önceliği olduğunu söylemiştik. Bunlardan birincisi Putin’in Rusyası’nın saldırgan dış politikasına karşı NATO ittifakını olabildiğince güçlendirmektir. İkinci önceliğimiz ise PKK’nın Avrupa topraklarından topyekün bütün unsurlarıyla silinip atılmasıydı. Ne var ki dün gece bu çok temel konulardaki beklentilerimizi karşılamaktan oldukça uzak olduğu görülüyor.

İktidarın İsveç ve Finlandiya nezdinde herhangi bir somut gelişme olmaksızın attığı bu imza maalesef ülkemizin çıkarları ile bağdaşmayan bir tavizdir. Çünkü mutabakat metnine göre verilen sözlerin tutulması için oluşturulacak üçlü mekanizma İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olduktan sonra devreye girecek öncesinde değil yani bu mekanizmanın işlememesi durumunda Türkiye elindeki NATO kartını kaybetmiş bir biçimde itirazlarını sürdürmek ve haklı davasını anlatacak muhatap aramak zorunda kalacak.

Sayın Erdoğan ve arkadaşları açısından aldanma ve aldatılmak sıradan alışkanlıklar olsa da bu durum Türk milleti için kabul edilebilir değildir. İkinci konu ise ülkemizin PKK ile YPG-PYD arasında kurduğu ilişkinin mutabakat metninde özenle birbirinden ayrılmış olmasıdır. Türkiye’nin devlet politikası YPG-PYD ve PKK’nın aynı olduğu, yani aynı zehirli ağacın dalları olduğudur.

Ancak mutabakat metninin 5. paragrafı PKK terör örgütü olarak görülürken YPG ve PYD Türkiye’ye yönelik ulusal çıkar tehdidi olarak tanımlanıyor. Üstelik İsveç ve Finlandiya terör örgütlerine yapılan finans ve militan katılımlarını denetleme sözünü verirken yine 5. paragrafa işaret ediliyor. PYD ve YPG’yi bunun dışında tutuluyor yani PYD-YPG yönelik mali yardımlar mutabakat kapsamı dışında bırakılmış oluyor.

Ezcümle üst perdeden atılan kürsü nutukları her zaman olduğu gibi yine müzakere masasında verilen tavizler ile taçlandırılmış gibi gözüküyor ve yine ülke çıkarlarımız açısından son derece önemli bir fırsat sayın Erdoğan’ın dış politikayı iç politikaya malzeme yapma sevdası uğruna kaçırılmış gözüküyor. İYİ Parti olarak süreci takip etmeye devam edeceğiz mutabakat masasında atılan geri adımın Sayın Erdoğan ile Joe Biden arasındaki görüşme yansımalarını da ayrıca değerlendireceğiz.

“Böyle bir rezalete imza atmak bay krize nasip oldu”

Dış politikadaki bu üstün performansının yanında öngörü abidesi ekonomist Sayın Erdoğan inatla kafasının dikine gitmeye, yaptığı hataları da bir türlü kabullenmeye ülkemizdeki ekonomik krizi daha da derinleştirmeye devam ediyor.

Bütçe kanunu enflasyonun 9,8, doların da 9 olmasını öngörüyordu. Bugün enflasyon TÜİK’le bile yüzde 73,5 dolar kuru ise 17 liraya dayandı. Bunlara öngörü değil dilek diyebiliriz. Dünyanın hiçbir yerinde enflasyon 70 puan, kur oranı ise yüzde 100 sapan bir ülke göremezsiniz. Böyle bir rezalete imza atmak bay krize nasip oldu.

Bu teklif ek bütçe değil, ikinci bütçe teklifidir. Fatura enflasyon vergisiyle milletimize kesilecek. Bay kriz ve ekibinin beceriksizliğini yine milletimiz çekecek. Böyle bir faturanın enflasyonla boğuşan, artık sadece hayatta kalabilen milletimize kesilmesi zulümdür. Kriz o kadar derinleşti ki iktidar için milletin cebine el uzatmak da yetmiyor.

Geçtiğimiz hafta her zamanki gibi yine bir gece yarısı BDDK, şirketlerin kredi kullanımına ilişkin bir karar yayımladı. Bu karara göre 15 milyon ve üzeri döviz ve altın cinsi varlık bulunduran şirketler kredi kullanamayacak. Şirketler ya kredi kullanmaktan vazgeçecekler ya da enflasyona direnmekten vazgeçecekler. Şirketler TL’nin her gün daha da eridiği ortamda işleri döndürebilmek için elinde döviz tutar. Sorunun kaynağı kendisi ama o kendisini değiştirmek yerine kendisi dışında ne varsa değiştiriyor.

Bu karar bir sermaye kontrolüdür. Bu karar 1989’dan beri var olan sermayenin serbest dolaşımını kaldırmaktır. Bu karar ambargodur. Bazı dış güçler gelip, Türkiye’ye yatırımı engellemeye, ülkemizi döviz krizine sokmaya çalışsalardı böyle bir karar alırdı. Bu kararı hükümet aldı. Gerçekten ibretlik. Tam sermaye kontrolüne doğru gidiyoruz. Küçük yatırımcısına, vatandaşlarına kumpas kuran, güvenirliğini yitiren bu ekonomi yönetiminin ülkemize verebilecek hiçbir şeyi kalmamıştır.

“Bu millete parmak sallayamazsın”

Belli ki saraydaki lüks gözünü kör etmiş. Sen milletin verdiği yetkiyle oradasın. Senin bu millete ‘Satın dövizleri kredi vermem’ deme gibi bir hakkın yok. Çünkü Merkez Bankası da bu milletin. Bunların hiçbiri senin babanın malı değil. Bu millete parmak sallayamazsın. Çok dövize sıkıştıysan 500 milyon dolarlık uçağı sat. Bir kere de sen tasarruf etsen ne olur? Millete dövizini sat diyorsun, milletin sattığı dövizleri yandaşın cebine koyuyorsun. Döviz garantili ihaleleri TL’ye çevir.

Eğer dövize çok sıkıştıysan Nebati Bakan ile birlikte Edi ile Büdü gibi yönettiğiniz ekonomiyi işi ehline bırak. Merkez Bankası’nın görevini yapmasına izin ver, ekonomiye burnunu sokma. Sen bunları yapamazsın, o yüzden bir an önce seçim kararı al biz de kur nasıl düşermiş, faiz nasıl inermiş, enflasyon nasıl tek haneye inermiş sana gösterelim. 20 yıldır alamadığın dersi sana 1 yılda öğretelim.”

Geçtiğimiz hafta çayın ardından şekere de zam geldi. Türk Şeker’in açıkladığı zam kararıyla birlikte 50 kg’lik şekerin fiyatı 390 liradan 650 liraya, diğer marketlerde 550 liradan 750 liraya çıktı. Demek ki şeker fabrikalarını satar, ithalat yaparız demekle olmuyormuş. Devletin fabrikalarını üç kuruşa satınca ekonomide istikrar kalmıyormuş. Biz seni 4 sene önce ‘Şeker vatandır’ diye uyarmıştık. Kıskançlığının, Cumhuriyet’e düşmanlığının bugün memleketi getirdiği noktadan mutlu musun, huzurlu musun? Tatlı satan esnafların kaçının iflas edeceğini, kaçının dükkanını kapatacağını düşündün mü? Sen smoothy içmeye devam et.

“Bu iktidar bir sömürge valiliği iktidarıdır”

Bay kriz ve arkadaşlarının basiretsiz yönetimiyle yaşadığımız kriz çevre felaketleriyle de karşımıza çıkıyor. Erzincan İliç’te siyanür sızıntısı hepimizi dehşete düşürdü. Kirliliğin tespiti için bağımsız kurumların yapacağı testlerin sonuçlarını bekliyoruz. Geçen sene heyetimiz bölgeye gitti. Milletvekilimiz soru önergesi verdi.

İktidar uyarılarımızı dikkate almadı ve korkulan oldu. Nasıl oluyor da Fırat Nehri’nin yanı başında siyanürle altın aramaya izin veriliyor? Bu gruplar yol ve köprü, enerji, maden ihalelerinde var. İliç’te yaşanan felaketin kapısı yine 5’li çeteye çıkıyor. Vatan toprağını kupon arazi olarak gören zihniyetin siyanürle altın çıkarılmasına ses etmemesi doğaldır. Bu iktidar doların yeşilini doğanın yeşiline tercih eden rant iktidarıdır. Bu iktidar bir sömürge valiliği iktidarıdır. Haram, yalan, yolsuzluk düzenidir.

Sandık ufukta göründü. İktidarı devralmamıza, çok az kaldı. İYİ Parti, hakkı yenilen milyonların iktidarı olacak, ezilenlerin, umutları çalınan gençlerin, sesleri kısılmaya çalışılan kadınların iktidarı olacak.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Bakanlara ‘Prens Selman’ Tepkisi: Katilin…

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında, Marmaris yangını sırasında, Prens Selman ile birlikte Saray’daki yemekte olan bakanlara seslenen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Bakanlar ne yapıyor Allah aşkına? Fırsat buldular geldiler bir eğlenceye katıldılar. Prens mi gelmişti buraya? Onunla beraber sofraya oturdular orada ağaçlar yanarken. Senin görevin o. Senin görevin katilin sofrasına oturmak değil!” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasında, 20 milyon Euro ile kayıplara karışan Ertunç Laçinel ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli ilişkisini de gündeme getiren Kılıçdaroğlu, “Malı götür hırsızlığı yap, Saray kapı gibi arkanda duruyor. Böyle bir kanun dünyanın hangi ülkesinde görüldü?” ifadelerini kullandı.

Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezaya tepki gösteren eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun ve Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını söyleyen eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın rütbelerinin sökülmesine de tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Sabri Uzun da Hanefi Avcı da bilsin, az kaldı, geliyor sandık. Onların sökülen rütbelerini aynen dikeceğiz” dedi.

Türk Ocakları İstanbul Şube Başkanı’nın görevden alınmasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu ”Sabah ‘Türk Ocağı İstanbul İl Yönetimi görevden alındı’ diye gördüm. Bizim kavgaya değil; birbirimizi dinlemeye, oturmaya ihtiyacımız var. İslam dünyasında dünya kadar sorun var, kan akıyor. Birbirlerini öldürenler İslam dünyasında. Birbirlerine silah çekiyorlar. İslam dünyasında kan durmasın mı, güzellik olmasın mı, demokrasi, adalet olmasın mı?Bizim konuşmaya ihtiyacımız var, buna bile tahammül edemiyorlar, akıllarını yitirmişler” diye konuştu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki haftalık olağan grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle;

“Türk Ocakları’nın İstanbul’da düzenlediği bir toplantıya katılmıştım. Aradan zaman geçti ikincisi düzenlendi, bu sefer daha kapsamlıydı. Akademik dünyadan pek çok insan katılmıştı. Bu dünyanın, İslam dünyasının sorunları var. Türkiye örnek olmak zorundadır. İnsanların inancına nasıl saygı duyulduğunu göstermek zorundadır. Adalet vurgusu yaptım, İslam açısından da ne kadar önemli olduğunu söyledim. Sabah Türk Ocakları İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu görevden alındı. Bizim konuşmaya ihtiyacımız var, bir arada oturup güzeli nasıl inşa edebiliriz buna ihtiyacımız var. İslam dünyasında kan akıyor, birbirlerini öldürenler İslam dünyasında çoğunlukla. İslam dünyasında kan durmasın mı, demokrasi olmasın mı, adalet olmasın mı? Tahammül edemiyorlar ya, akıllarını yitirmiş bunlar. Adalete tahammül edemeyen bir anlayış bu ülkeye adaleti nasıl getirecek. Kimse endişelenmesin, adaleti biz getireceğiz. Her kavga sonlarını getiriyor.

Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig yazmış… 11. yüzyılda yazılıyor, 21 yüzyıldayız. Diyor ki Yusuf Has Hacib, halkın adaletle yönetilmesi gerektiğini söylüyor. Yönetemiyorlar, yönetme güçleri yok. Akıllarını kullanmıyorlar. İstişare nedir? Bunu dahi düşünmek istemiyorlar. Bir kişi ben her şeyi bilirim diyor. Kimseye danışmam diyor. Bir kişi ben her şeyi biliyorum diyorsa aslında hiçbir şeyi bilmiyor demektir.

Adalet önemli bir kavram. İstanbul’daki toplantıda adaletin ne olduğunu da ifade ettim. Devlette görev yapan insanların toplumda adaletsizlik varsa bunu belirtme hakkı vardır. Sabri Uzun ve Hanefi Avcı’dan bahsediyorum. Sabri Uzun, yanlı yapıyorsunuz dedi. Vay sen misin bunu söyleyen. Arkasından Hanefi Avcı, Selahattin Demirtaş için AİHM kararını uygulayın dedi. İkisinin de rütbeleri sökülecek. Adaletsizliğin ulaştığı boyutu görüyor musunuz? Sabri Uzun da Hanefi Avcı da bilsin, az kaldı, geliyor sandık. Onların sökülen rütbelerini aynen dikeceğiz. Haksızlığa tahammül edemiyoruz biz. Öyle FETÖ iltisaklı falan deniyor. Bir ipte iki cambaz oynamaz. Biri düştü, diğeri de düşecek.

TSK’nin 80-90 yaşındaki generallerini hapse atıyorsunuz. Bazıları hapiste olduğunu da bilmiyor. Bu mudur devlet yönetimi. Benden değil at içeri, bu benden tüm suçlarını kapat. Böyle bir devlet yönetimi olmaz.

Adalet olarak yönetemiyorlar ama ekonomik olarak da yönetemiyorlar. Şekerde hiçbir sıkıntımız yoktu, durduk yere IMF’nin talimatına uydular, kota getireceğiz diye. Kotayı uyguladılar, şeker üretimimiz düştü. Şeker fabrikalarını sattılar. 10 fabrikayı 680 milyon dolara sattılar. Tefecilere bir ayda ödenen para 19 milyar lira. 24 yıl sonra Türkiye şeker ithal etmek zorunda. Yönetemiyorlar. Devlet böyle yönetilmez. Şeker fabrikalarını neden özelleştirdiniz.”

Çay, Rize’nin Artvin’in Trabzon’un stratejik ürünüdür. Şekerde hangi oyunu oynadılarsa çayda aynı oyunu oynayacaklar. Ulusal Çay Konseyi fiyat belirleyecekmiş. Yükü sırtından atacaklar, düşük fiyatı biz belirlemedik konsey belirledi diyecekler.

Rizeli kazanmasın, Artvinli kazanmasın, Trabzonlu kazanmasın ama yabancı çay üreticileri kazansın. Bu iktidar size değil yabancılara çalışıyor. Bize oy versinler veya vermesinler biz adaletten yanayız. Rizeli kardeşim duy bunu, biz iktidar olacağız. Sözüm var, kaçak çayları toplayıp Rize’nin meydanında yakacağım. Sen kazanacaksın. Biz oy peşinde kısır bir siyaset yapmıyoruz. Bizim için her şeyden önemlisi bu ülkede yaşayan insanların refahıdır. Çayı üreteceksin alın teri dökeceksin, sen kazanmayacaksın dışarıdan çay ithal edeceksin. Ne için? Rizeliyi çantada keklik görüyor, Trabzonluyu çantada keklik görüyor. Unutma, bu millet uyandı. Milletin sesi var artık.

Bu yükü özel sektör kaldıramaz, fatura millete çıkıyor. Çayda da benzer bir olaya doğru gidiyoruz. Çay Karadeniz’in stratejik ürünüdür. Şekerde hangi oyunu oynamak istiyorlarsa çayda da aynısını oynamak istiyorlar. Yükü sırtlarından atacaklar, düşük fiyat belirleyecekler; ‘Valla biz belirlemedik Ulusal Çay Konseyi belirledi’ diyecekler. Bu iktidar size değil, yabancı çay üretcilerine çalışıyorlar. Sözüm söz, kim çalışıyorsa ondan yanayız. İktidar olacağız, kaçak çayla nasıl mücadele edeceğiz göreceksiniz.

Biz oy peşinde kısır bir siyaset yapmıyoruz. Bizim için her şeyden önemli olan bu ülkede yaşayan insanın refahıdır. Bizim siyaset anlayışımız budur. Ne yaparsam yaparım zorla alırım bunların ağzındaki lokmayı yine oy alırım diye düşünüyor. Çiftçinin kredisini sileceğiz. Borçları tak diye sileceğiz. Elektriği çiftçiye bedava vereceğiz.

Erdoğan arada bir dinliyor beni. Diyabetli çocuklar için daha konforlu bir yaşam sürmesi lazım demiştim. Söz vermiş ben bunu yapacağım demiş, teşekkür ederim kendisine. Eczacılar da büyük sıkıntı içinde. İlaç fiyat kararnamesi 13 yıldır güncellenmiyor. Personel maaşlarını, kira ve faturaları karşılayamaz durumdalar. Yarısı iflas edecek. İlaç fiyat kararnamesini belirlesinler.

Mavi Marmara

Halka doğruları söylememek gibi bir gelenekten geliyorsanız devleti sağlıklı yönetemezsiniz. Mavi Marmara’da hayatını kaybeden şehitlerimiz vardı. Uluslararası sularda Çetin Topçu ailesini ziyaret ettim. Oğlu olayı anlatırken göz yaşlarını tutamadı. Bize kimse sahip çıkmadı dedi. Onlara sahip çıkacağımızı yanlarında olacağımızı, varsa adaletsizliğin üzerine gideceğimizi, o dosyanın bizim iktidarımızda kapanmayacağını söyledik. Daha acı olanı giderken bize mi sordunuz cümlesi. Oraya gideceğini biliyorsun yeri göğü inletiyordun bunları tahrik ettin gidin dedin gemiler verdin. Hatta bazı milletvekilleri de katılacaktı ama son anda onlar vazgeçtiler. Ölenlere sahip çıktılar mı? Çıkmadılar. Ama biz sahip çıktık.

Yunanistan’a efeleniyor beyefendi. 2017’de bir konuşma yapmışım ‘Ege adalarının 18’ini işgal etti. Benim her söylediğime laf yetiştiriyorsun şu işgal edilen adalarla ilgili bir cümle kur’ diyorum. Cümle dahi kuramıyor. Şimdi ortalık başak yerde arada bir gidip Yunanistan’a beni kızdırmayın yok gelirin yok giderim yok şunu bunu yapacağım. Yapacaksan yap kardeşim ne bağırıp duruyorsun. Yapamayacağını sen de ben de biliyoruz. Adalara silah getiriyorlar, gıkın bile çıkmadı ya. Şimdi efeleniyor!

Bahçeli’ye yanıt

Marmaris’teki yangın, orman yangınlarının olacağını bütün dünya biliyor. (Bahçeli’ye) Anladığım kadarıyla tek bir makale dahi okumamış. Allah akıl fikir versin. Yangın çıktı gittik oraya. Üç gün söndüremediler. Yav niye yapamıyorsunuz bunu? Gece görüşü yok, ihale açılmış 4 Temmuz’da gelecekmiş. Ya bu yangının çıkacağını sadece ben değil bütün dünya söyledi. Herkes hazırlıklı olsun diye. Beşli çete olunca 10 dakikada ihale sonuçlanıyor. Ormanları korumak için açtığın ihale 4 Temmuz’u bekleyecek. Ben bunu söyledim diye kıyameti koparıyorlar. Ne derseniz deyin biz haklıyız. ‘Muğla’da Büyükşehir Belediyesi sende’ diyor.

Bir kere şunu söyleyeyim ben senin gibi değilim, Muğla Büyükşehir Belediyesi bende değil Muğla halkınındır. Senin anlayışınla devleti biz yönetmeyiz. Devlet ayrıdır siyaset ayrıdır. ‘Acaba ne yaptınız ne gibi bir çalışmayı ortaya koydunuz. Büyükşehir belediyelerinin itfaiyesi yok mu? Ama bizler burası CHP belediyesidir demedik, bakanlarımızla tüm ekibimizle buraya indik, atılması gereken tüm adımları attık. Vallahi de billahi de devletin ne olduğunu ve nasıl yönetildiğini bilmiyor. Marmaris Belediyesi 328 personel görevlendirdi. 156 araçla yangına müdahale ettiler. Bunları vali biliyor. Su takviyesi yapıldı ayrıca. Veteriner ekipleri görevlendirdiler. Bunu da Muğla Büyükşehir yaptı. Yiyecek içecek sağlandı. Araçlar bozulursa diye mobil tamir ekipleri görevlendirdiler. Sadece Muğla değil, Ankara, İzmir, Aydın, Eskişehir, Antalya ve Burdur belediyeleri de doğrudan doğruya yardım gönderdiler. Bu adam devleti yönetmeyi bilmiyor. Sen ben ayrımı yapıyor. Ya orman yanıyor kardeşim. O orman hem senin hem benim. Bunu söylemesi bile kafasındaki ayrımcılığın ne kadar derin olduğunu gösteriyor.

Bakanlar ne yapıyor Allah aşkına? Fırsat buldular geldiler bir eğlenceye katıldılar. Prens mi gelmişti buraya? Onunla beraber sofraya oturdular orada ağaçlar yanarken. Senin görevin o. Senin görevin katilin sofrasına oturmak değil!

Canikli’ye seslendi: Neden Konuşmuyorsun?

Nurettin Canikli… Boydak Holding’e yakınını kayyum olarak atıyor. Bir süre sonra diyolar ki bizim yurtdışına depo yapmamız lazım. Slovakya’ya yapmamız lazım diyorlar. Dünyanın parasını ödüyorlar. Adam da yok ortada, 20 milyon Euro da yok. Ama Canikli konuşmuyor. Buradan sesleniyorum, niye konuşmuyorsun sen, niye koruyorsun bu adamı? Fuat Oktay’dan da ses yok. Ya bunlar bunun ortağı üzerine gidemiyorlar… Bir kanun getiriyorlar, kayyum atanırsa kayyumun yaptığı bütün işler, hukuki idari ve mahalli cezai sorumluluğu olmaz. Saray arkanda kapı gibi duruyor. AKP’ye geçmişte oy verenlere sesleniyorum, siz böyle bir kanunu dünyanın hangi ülkesinde gördünüz. Hırsızlık yapana hırsızlık yapabilir diye kanun getiren bir ülke getirin. Hırsızlığın yasayla korunduğunu ilk defa görüyorum. Sen götür malı diyorlar. Meraklanma diyorlar, kimse hesap soramaz diyorlar.

Hangi kanunu çıkarırlarsa çıkarsınlar bu kardeşiniz tamamına hesabını soracak. Bu memlekette huzur istiyorsanız, hak hukuk adalet istiyorsanız, çiftçi kazansın üretici kazansın diyorsanız bize katılacaksınız. Devleti soran haramilerden hesap sorulsun diyorsanız bize katılacaksınız. Haramilerin defterini düreceğiz, hep beraber. Katil dediğinin önünde ikiye katlanmasınlar diyorsanız bize katılacaksınız. Uyuşturucu baronlarıyla mücadele etmek istiyorsanız bize katılacaksınız. Devlette liyakat olsun diyorsanız bize katılacaksınız. Suriyeliler kendi iradeleriyle ülkerlerine gitsin diyorsanız bize katılacaksınız. Hiç kimsenin endişesi olmasın.”

Paylaşın

HDP’li Sancar: İktidar Bloğunun Yolun Sonunu Gördüğü Açıktır

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, çözülemeyen sorunlar üzerinden iktidarı eleştirerek, “Bu iktidar bloğunun yolun sonunu gördüğü açıktır, erimekte, çözülmektedir ama bunu yaparken ülkeyi çözmeye, toplumu çökertmeye çalışmaktadır” dedi.

Haber Merkezi / Sancar, konuya ilişkin konuşmasının devamında, “Alttan alta ‘kaybetseler de gitmezler’ sözleri yayılıyor. Bu kara propagandanın etkili olmadığını söyleyemeyiz. İnsanları karamsarlığa sevk eden faktörlerden biri de iktidarın yaymaya çalıştığı bu çaresizlik duygusudur. Bir diğeri de, güçlü alternatiflerin ortaya konmasında diğer muhalefet partilerin yetersizliğidir. Bu toplumun önüne gerçek çözüm, gerçek alternatif koyarsak bu iktidar açık ara kaybedecektir seçimi” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında, 3 Temmuz’da yapılacak HDP 5. Olağan Kongresine çağrı yapan Mithat Sancar, “HDP ülkenin üzerinde dolaşan tüm kara bulutların dağıtıldığı gün olacak. Kobani kumpas davasına, kapatma davasına, yoldaşlarımıza, tüm muhaliflere karşı düzenlenen operasyonlara tüm coşkumuzla vereceğiz. Bizi yok etmeye çalışanlara bizsiz bir ülke tasarlayanlara kongremiz en güçlü cevabı verecek. Biz büyük bir yer yüzü sofrası kuruyoruz, bu sofraya, bu topraklarda yaşayan tüm insanları davet ediyoruz. Hep birlikte bu sofrada buluşalım” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Sancar’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;

“3 Temmuz, HDP ülkenin üzerinde dolaşan tüm kara bulutların dağıtıldığı gün olacak. Kobani kumpas davasına, kapatma davasına, yoldaşlarımıza, tüm muhaliflere karşı düzenlenen operasyonlara tüm coşkumuzla vereceğiz. Bizi yok etmeye çalışanlara bizsiz bir ülke tasarlayanlara kongremiz en güçlü cevabı verecek. Biz büyük bir yer yüzü sofrası kuruyoruz, bu sofraya, bu topraklarda yaşayan tüm insanları davet ediyoruz. Hep birlikte bu sofrada buluşalım.

Partimizi yalnız bırakmamış tüm yoldaşlarımız zaten orada olacaklar ama esasen partimizin kapısını çalmamış, çeşitli nedenlerle partimize karşı önyargılar beslemiş, demokrasiye inancı olan herkesi bu kongrede bir araya gelmeye çağırıyoruz. Gelin, bize yakından bakın, gördüğünüz şey dostluk ve dayanışma olacaktır.

Bu iktidar bloğunun yolun sonunu gördüğü açıktır, erimekte, çözülmektedir ama bunu yaparken ülkeyi çözmeye, toplumu çökertmeye çalışmaktadır.

Alttan alta ‘kaybetseler de gitmezler’ sözleri yayılıyor. Bu kara propagandanın etkili olmadığını söyleyemeyiz. İnsanları karamsarlığa sevk eden faktörlerden biri de iktidarın yaymaya çalıştığı bu çaresizlik duygusudur. Bir diğeri de, güçlü alternatiflerin ortaya konmasında diğer muhalefet partilerin yetersizliğidir. Bu toplumun önüne gerçek çözüm, gerçek alternatif koyarsak bu iktidar açık ara kaybedecektir seçimi. Sorumluluğumuz büyüktür, bunun farkındayız. Bu farkındalık ile kongreye gidiyoruz. Halklarımız da bunu görüyor.

Yayınlanan anketleri bir kenara bırakıyorum, ama anketler yerine sokağa kulak verin, pazarlara bakın. Yoksulluğa, işsizliğe, acılı yüreklere bakın.

Tartışmaların tamamında ve bütün siyasi aktörlerin gündeminde biz varız. Neden gündemde olduğumuzu da biliyoruz. Bu ülkede, 100 yıllık kanlı kısır döngüyü önleyecek gerçek alternatif buradadır, HDP’dedir.

İktidar, HDP’nin gücünün ne olduğunu biliyor. Herkes oy oranımızın gelecek seçimlerde belirleyici olacağını saklayamıyor. Bizim gücümüz sadece oyumuzda değil, fikriyatımızdadır. Bizim gücümüz, siyasaldır, bu doğru siyaset ve bu güçlü fikriyat aynı zamanda büyük bir halk desteğini de yaratmaktadır. Bu kadar büyük saldırıya, kara propagandaya, nefret söylemine rağmen gücü artan bir parti bu gücü nereden alır? Haklılığından… Haklılığımızdan alıyoruz gücümüzü… Bu toplumun geleceğini savunma irademizden alıyoruz. Bizim dışımızda kalan güçlerin, kısır çekişmeleri ile bu ülkeyi düzlüğe çıkaramayacağını görenlerden alıyoruz. Herkesin onuru ile yaşayacağı bir ülkeyi arzuluyoruz.

İktidar o nedenle durmadan saldırıyor, bu fikriyata, bu güce saldırıyor ama nafile. Başaramayacaklar, bizler başaracağız.

Seçim yaklaştıkça Kürtler başta olmak üzere HDP’lileri hatırlayanlar artıyor. İktidarı söyledik, iktidar dışında kalanlar da HDP üzerinden hesaplar yapıyorlar. Seçim dönemi Kürtleri ve HDP’yi hatırlayanlara bakın, bunların yaptıkları şey Kürtlere bir sayı olarak bakmaktır. Oysa biz Kürtlerin ve HDP’nin temsil ettiği kitlenin bir sayı olmadığını, özne olduğunu, bu ülkenin kurucu gücü olduğunu savunuyoruz ve bunu temsil ediyoruz. Kürtler sayı değildir, kimse Kürtleri oy hesabında basit bir rakam olarak görme yanılgısına düşmesin. Büyük bedeller ödeyerek büyük birikim yaratan bir halkın buna cevabı ağır olacaktır. Kimse sayıya indirgemesin, oy hesabı ile yaklaşmasın.”

Paylaşın

Ek Bütçeden Bakanlıklara 6 Milyar Liralık Enerji Ödeneği

AK Parti iktidarının TBMM’ye sunduğu ek bütçede, 2022 yılının henüz ilk altı ayında elektrik, doğalgaz ve akaryakıta art arda gelen fahiş zamların bakanlıklar ve bakanlıklara bağlı kamu kurum ve kuruluşlarına çıkardığı ek maliyet milyarlarca lira oldu.

Ek bütçede bakanlıklar için “tüketime yönelik mal ve malzeme alım giderleri” tanımıyla akaryakıt, elektrik ve yakacak alımları için ek ödenek tahsis edildi. CHP Enerji Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, ek bütçede bakanlıkların akaryakıt, elektrik ve yakacak için ayrılan ek ödenekleri yaptığı bir çalışmayla derledi. CHP’li Akın’ın çalışmasına göre sadece dokuz bakanlığın ek enerji maliyeti 6 milyar TL’yi geride bıraktı.

BirGün’den Hüseyin Şimşek’in haberine göre; CHP’li Akın’ın enerji maliyeti hakkındaki raporundan öne çıkan tespitler şunlardan oluştu:

“Adalet Bakanlığı’na üç farklı ek ödenekle toplam 1 milyar 754 milyon lira tutarında akaryakıt, elektrik ve yakacak için ek ödenek verildi. Enerji faturalarına gelen fahiş zamlar nedeniyle Dışişleri Bakanlığı’na ise yalnızca 10 milyon lira tutarında ek bütçe ayrıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsis edilen ek bütçede 16 farklı kalemde akaryakıt, elektrik ve yakacak için ek ödenek verildi. Enerji faturalarının Milli Eğitim Bakanlığı’na ek bütçede tahsis edilen ek ödeneğe göre oluşturduğu toplam maliyet tutarı 2 milyar 437 milyon 223 bin lira olarak gerçekleşti.

Sağlık Bakanlığı’nın elektrik, akaryakıt ve yakacak tüketimiyle ilgili yer alan iki ayrı ödeneğinin ek bütçedeki toplam tutarı 667 milyon 491 bin lira oldu. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın da ek bütçede enerji zamlarıyla ilgili iki farklı ödeneğinin toplam tutarı 337 milyon 390 bin lira olarak gerçekleşti. Ek bütçede Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın akaryakıt, elektrik ve yakıtla ilgili beş farklı ödeneğinin toplamı ise 513 milyon 416 bin lira olarak hesaplandı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na akaryakıt, elektrik ve yakacak ödeneğiyle ilgili 10 farklı kalemde toplamda 190 milyon 708 lira tutarında ek ödenek ayrıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na enerji zamları nedeniyle tahsis edilen üç farklı ödeneğin toplam tutarı da 29 milyon lira olarak gerçekleşti. Tarım ve Orman Bakanlığı’na enerji zamlarının ardından akaryakıt, yakacak ve elektrik nedeniyle verilen 6 farklı ek ödeneğin toplamı da ek bütçede 364 milyon 608 bin lira oldu.”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, AKP iktidarının elektrik, doğalgaz ve akaryakıt zamlarıyla kendi bakanlıklarının da bütçelerini bozduğuna işaret etti. CHP’li Akın, hazırladığı rapor hakkında şunları dile getirdi:

“Yılbaşından bu yana elektrik, doğalgaz ve akaryakıta gelen zamlar nedeniyle vatandaşlar faturalarını ödeyemez duruma geldi. 1 Ocak 2022 tarihinden bugüne kadar elektrik faturaları 2 kez, doğalgaz faturaları 3 kez zamlandı. Akaryakıta ise neredeyse gün aşırı zam geldi. Elektrikte konut tarifesine düşük kademede yüzde 65, yüksek kademede yüzde 151 zam yapılırken doğalgaz konut tarifesine yüzde 120 oranında zam geldi. Akaryakıt ürünlerine ise yılbaşından bu yana benzinde yüzde 210, motorinde yüzde 234 oranında zam yapıldı. Bu fahiş zamlar nedeniyle AK Parti kendi bakanlıklarının bütçelerini de iflas ettirdi.”

Paylaşın

‘Dezenformasyon Teklifi’nin TBMM’de Görüşülmesi Ertelendi

Cumhur İttifakı tarafından Meclis’e getirilen, sosyal medya ve internet haber sitelerine dönük düzenlemeleri içeren kanun teklifinin Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmeleri ertelendi. Gazeteciler teklifi “sansür yasası” olarak niteleyerek geri çekilmesini talep etmişti.

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, görüşmelerin ertelenmesine dair sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Basın Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik öngören kanun teklifinin TBMM Genel Kurul görüşmeleri, girişimlerimiz sonucu üzerinde parti gruplarının daha fazla müzakere edebilmesi için bu hafta ertelenmiştir” dedi.

Basın örgütlerinden tepki

Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, DİSK Basın-İş Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, KESK Haber-Sen, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın çağrısıyla Ankara Ulus’taki Atatürk Anıtı önünde bir araya gelen gazeteciler, AK Parti ve MHP’nin yasa teklifinin geri çekilmesini istedi.

Eylemde söz alan Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, TBMM önünde eylem yapılmasına izin verilmemesini eleştirerek, , “Bizi Meclis’ten uzaklaştırarak sezimizin çıkmayacağını düşünüyorlar. Basın değil, Ulus’a, Fizan’a sürülse sesini duyuracaktır” dedi. Bilgin, yasada basın organlarının kapısına kilit vuracak düzenlemeler olduğunu belirtti:

“Bu yasa temel insan haklarına haberleşme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne aykırıdır. Yani anayasaya aykırıdır. Anayasayla güvence altına alınan haklarımıza aykırıdır. Sadece gazetecilerin özgürlüğünü değil tüm toplumun özgürlüğünü engellemektedir. Bu yasa tüm toplumu yazmaktan, eleştirmekten alı koyacaktır. Toplumsal otosansürü tüm ülkeye yayacaktır. Bu eylem tünelden çıkıştaki son yol ayrımıdır. Bu yasada gazeteciler, gazetecilerin görüşleri, basın özgürlüğü yok. Bu yasada susturma var. Biz gazeteciler bu yasanın geri çekilmesini istiyoruz. Yaşasın özgürlük, kahrolsun sansür.”

Dezenformasyonla mücadele gerekçesiyle gündeme getirilen, kamuoyunda ‘sosyal medya yasası’ olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi. Teklifle; ‘gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan’ kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Basın kartı resmi kimlik belgesi olarak kabul edilecek.

Komisyonda kabul edilen teklife göre, yasal zemine kavuşturulmaları amacıyla internet haber siteleri ile basın kartına ilişkin hususlar Basın Kanunu’nun kapsamına alınarak radyo, televizyon, kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu personelinin basın kartı düzenlenmesi bakımından süreli yayın çalışanları gibi değerlendirileceği öngörülüyor.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Selman’ı Ağırlayacak Erdoğan’a Tepki: Katille Kucaklaşacak

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ı ağırlayacak olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepki göstererek, “Devletin başındaki kişi, cinayet emrini veren katille kucaklaşacak” dedi.

Haber Merkezi / Kemal Kılıçdaroğlu, Pınar Gültekin’in öldürülmesine ilişkin davada katiline ceza indirimi uygulanmasına da değinerek, “Önce yakılan, sonra parçalanarak öldürülen bir kadın. Yargıç karar verdi, haksız tahrik indirimi sağladı. Müebbeti 23 yıla döndürdü. Hangi vicdan, hangi ahlak kabul eder?” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, basın, sosyal medya ve internet haberciliğine ilişkin düzenlemenin yasalaşmaması için parlamentoda sonuna kadar mücadele edeceklerini, yasalaşması halinde Anayasa Mahkemesi’ne götüreceklerini bildirdi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, basın mensuplarının özgürce yazmasını ve eleştirebilmesini, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükte olmasını, parlamentonun toplumun sorunlarına çözüm üretmesini istediklerini söyledi.

Türkiye’nin büyük sorunları bulunduğunu ve herkesin bunun farkında olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Yargıya bakıyorsunuz adaleti dağıtmaktan uzak. Yönetime bakıyorsunuz, ne yaptığı belli değil. Saraya bakıyorsunuz, ayrı havalarda. İniyorsunuz alana, halka gidiyorsunuz, dünya kadar şikayet dinliyorsunuz.” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Güzel bir ülkede, huzur içinde, beraber yaşamak istiyoruz. Her evde huzur olsun, herkesin işi gücü olsun, gazeteciler özgürce yazsın, eleştirsinler istiyoruz. Demokrasi olsun istiyoruz, kadın erkek eşitliği olsun istiyoruz, İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olsun istiyoruz. Her alın terinin değerli olduğunun kabul edilmesini istiyoruz, çatısı altında olduğumuz parlamento toplumun sorunlarına çözüm üretsin istiyoruz. Bir yerlerden, Saray’dan talimat alan bir parlamento istemiyoruz. Milli Kurtuluş Savaşı’nda dik duran parlamento yine aynı şekilde durabilmeli.

Bunları söylüyorum ama büyük sorunlarımız var bunun farkındayım zaten. Herkes de bunun farkında. Yargıya bakıyorsunuz adaleti dağıtmaktan uzak, yönetime bakıyorsunuz ne yaptığı belli değil, Saray’a bakıyorsunuz ayrı havalarda, iniyorsunuz alana halka gidiyorsunuz dünya kadar şikayet dinliyorsunuz. Yönetim ve halk arasında büyük bir uçurum var şu anda. Saray ne yaptığını bilmiyor, halksa perişan vaziyette. Çıkış noktasının tek adresi var. Adresin adı belli, Cumhuriyet Halk Partisi. Halkın partisi. Söz veriyorum halkıma her kuruşun hesabını veren bir yönetim gelecek. Herkesin iş güç sahibi olduğu bir Türkiye’yi inşa etmek için bir yönetim gelecek.

“Beraber, birlikte yaşadığımız bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız” 

İkinci yüzyıla giderken güzel, itibarlı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Bütün kurumlarıyla saygı duyulan bir Türkiye. Yargıçları adalet dağıtacak, kamu görevlileri liyakat içinde halkına hizmet edecek, verilen her kuruşun hesabı halka verilecek. Temiz bir Türkiye, güzel bir Türkiye, aydınlık bir Türkiye. Beraber, birlikte yaşadığımız bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Karanlıkları aydınlığa çevirmek gibi temel bir görevimiz var bu görevi yapacağız. Söz veriyorum bu görevi ya yapacağız ya yapacağız. Aydınlığa çıkaracağız.

Pınar Hanım konuştu, yasama, yargı, yürütme. Kuvvetler ayrılığı. Şimdi bitti kuvvetler ayrılığı, kuvvetler birliği var. Bir kişiye bağlı her şey. Hakimi, savcısı, parlamentosu her şey ona bağlı. Bir sansür teklifi getirmişler. Vermişler milletvekillerinin eline Saray’da hazırlanmış ‘bunun altına atın imzaları.’ Atıyorlar imzaları. Ne olduğunu da bilmiyorlar, nasıl bir felaket olduğunun da farkında değiller. Efendim kimse Saray’ı eleştirmesin, kimse AK Parti’yi eleştirmesin, kimse MHP’yi eleştirmesin herkesin ağzına bant çekelim, hiç kimse konuşmasın dünyayı güllük gülistanlık gösterelim millete. Sanıyorlar ki bu millet bunu yutacak, yutmayız efendim yutmayız. Bu millet bunu yutmaz. Her şey meydanda her şey görünüyor.

Yasa teklifi getiriyorlar, komisyonda görüşülecek. Yargıtay’dan da bir üye istiyorlar, Yargıtay’dan da bir hakim geliyor. Komisyonda konuşuyor ‘ya bu doğru değil, bu uygulanması ciddi sorunlar yaratır bu yasanın’ diyor. Hemen AK Parti ve MHP milletvekilleri hakimi susturmaya çalışıyorlar. İşin içinden gelen adam bu yanlış diyor ama susturuyorlar. Büyük bir ihtimalle de pişman olmuşlardır.

Onlar tabii şöyle bekliyorlardı; Yargıtay’dan birisini istedik, hakim diye birisi gelecek, biz ne dersek altına mührü basacak ve diyecekler ki çok mükemmel bir tekliftir. Böyle birisini bekliyorlar. E namuslu bir yargıç gelmiş, ahlaklı bir adam gelmiş ‘yanlıştır bu’ diyor. Pınar Hanım dedi ki ‘Biz Silivri’de yatmaya alışığız.’ Silivri gerçekten de bu ülkenin tarihinde önemli bir isim olarak kalacaktır. Romanları olacaktır, adaletsizliğin tarihini yazmak isteyenler önce Silivri’ye bakacaklardır. Nazilerin toplama kampı gibiydi orası. Kimi buldularsa atıyorlardı içeriye. Sanıyorlar ki biz bunları söylemeyeceğiz. Siz bizi hala öğrenemediniz mi?

“Ülkenin itibarını birilerine satan adama Allah aşkına ne denir bu ülkede?”

Eğer İstanbul’da Suudi Konsolosluğu’nda bir cinayet işleniyorsa, o cinayetin bütün ayrıntılarını sorgulamak ve gerçeği halkla paylaşmak artı gerekli cezayı vermek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin görevidir. Eğer siz para uğruna, Türkiye’yi kötü yönettiniz, dilencilik yapıyorsunuz gidiyorsunuz birilerinden para istemeye ve tutuyorsunuz Türkiye’de görünmekte olan bir davayı ve işlenen bir cinayeti birilerinin talebi üzerine ve para uğruna Suudi Arabistan’a veriyorsunuz. ‘Al sen bak’ diyorsunuz.

Bunu yazan Yargıç, ‘Söz konusu davanın devri sanıklar açısından kendi davalarının yargıcı olmak sonucunu doğuracaktır’ diyor. Katille hakim aynı adam. Türkçesi bu. ‘Davalar bozulan ikili ilişkilerin düzeltilmesine diyet olarak verilmiştir’ diyor. Bu kadar açık bu kadar net konuyor ortaya. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde vicdan sahibi olan herkese sormak isterim, devletin itibarını bu kadar ayaklar altına alan, para uğruna bu ülkenin itibarını birilerine satan adama Allah aşkına ne denir bu ülkede?

Cinayet öncesi geliyorlar zaten üç tane tuğgeneral, 2 tane yarbay iki teğmen 8 istihbarat elemanı geliyor. Katlediyorlar konsoloslukta devletinin itibarını İstanbul’daki Suudi Konsolosluğu’nun bahçesine gömüyorlar. Bunlar ülkeye asla ve asla itibar kazandıracak olaylar değildir itibar kaybettiren olaylardır. Sandığa gideceğiz demokratik yollarla ben bunların tamamını emekli edeceğim.

Bir de daha önceden beyefendi o kadar yüksekten atıyor ki, ‘Suudi Arabistan belgeleri dinlemek istedi ama bir de almak istedi. Dinletiriz, gösteririz ama vermeyiz. Verelim de ondan sonra bunları yok mu edeceksiniz?’ Verdiler. Ya adam bari sözünde durur ya. ‘Kaşıkçı başkonsoloslukta ne yazık ki alçakça bir operasyonla şehit edildi’ böyle diyor Erdoğan. Veliaht Prens dedi ki, gelecek olan beyefendi, ‘Cemal Kaşıkçı başkonsolosluktan çıktı’ diyor. ‘Ya Cemal Kaşıkçı çocuk mu? Dışarıda nişanlısı var onu alıp ayrılamaz mıydı? Bunlar dünyayı enayi zannediyor, bu millet enayi değil hesabını sormasını bilir’ diyor.

Kim enayi oldu? Bu millet değil doğru. Ama birileri kendisini enayi yerine koydu. Para için üç kuruş için üç kuruş üç tane Cent beş tane dolar için Türkiye’nin itibarı satıldı. Şimdi geliyor, gelecek yine kucaklaşacaklar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başındaki kişi cinayet emrini veren katille kucaklaşacak. Türkiye’nin itibarı, şerefi, onuru. Yerde bırakılan bir Türkiye değil ayağa kalkan onurlu güçlü bir Türkiye istiyoruz. Yapmadılar, onurumuzu ayaklar altına aldılar. Zaten başlangıç belliydi.

Bakın İsrail Mavi Marmara’da bizim 10 kardeşimizi şehit ettiler değil mi? Dosyayı verdiler mi Türkiye’ye? Vermediler. Hem de açık sularda. Bizimki yine esti gürledi. ‘Sana 20 milyon dolar vereyim dosyayı kapat’ dediler. Kapattılar. Onlar unuttu ama biz unutmadık. Rüşvet alandan büyükelçi yaparsanız baştan itibaren kokmaya başlar. Kokmaya başladı da zaten. Şimdi kucaklaşacak, ‘bana biraz para ver zor durumdayım’ diyecek. Ya onurunla dersinki kardeşim ben bu devleti yönetemiyorum, onurumla ben bu görevi bırakıyorum. Yönetecek kişi gelsin buraya yeni başkan da seçilsin ve Türkiye de bu rezaletten kurtulsun dersin kardeşim.”

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat İçin Ek Bütçeden 40 Milyar Lira Ödenek Ayrıldı

TBMM’ye sunulan 1 trilyon 80 milyar liralık ek bütçede kur korumalı mevduat için 40 milyar lira ödenek öngörüldü. Kur Korumalı Mevduat (KKM) için mart, nisan, mayıs aylarında hazineden toplam 21.1 milyar lira ödeme yapılmıştı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla TBMM’ye sunulan ek bütçe teklifi ile 1 trilyon 750 milyar lira olan merkezi yönetim bütçe ödenekleri 1 trilyon 80 milyar lira artırılacak. Bütçe ödeneklerindeki artış yüzde 62 olacak. Bütçenin gelirlerinde de aynı tutarda artış olması öngörülüyor.

Habertürk’ten Ahmet Kıvanç’ın haberine göre, toplam 1 trilyon 80 milyar liralık ek ödeneğin 200 milyar liralık kısmı personel giderlerine ayrıldı. Mart ayında 11.7 milyar, nisanda 4.6 milyar, mayıs ayında da 4.8 milyar lira olan kur korumalı mevduat (KKM) için hazineden yapılan ödemeleri karşılamak amacıyla ek bütçe ile 40 milyar lira ödenek ayrıldı.

Ek ödenek kalemleri içinde BOTAŞ’a ayrılan tutar dikkat çekti. Doğalgaza uygulanan sübvansiyonlar nedeniyle BOTAŞ ve Türkiye Taşkömürü Kurumu’na 120 milyar 490 milyon lira sermaye transferi, BOTAŞ ve Elektrik Üretim A.Ş.’ye 14.5 milyar lira görev zararı için ödenek ayrıldı.

Faiz giderleri ödeneği toplam 89 milyar lira artırıldı. Bunun 43.5 milyarı iç borç faizlerine, 31.9 milyarı dış borç faizlerine, 7 milyarı kira sertifikası giderlerine, kalanı da diğer faiz giderlerine kullanılacak.

Toprak Mahsulleri Ofisi, ÇAYKUR, TİGEM, Et ve Süt Kurumu ile TÜRKŞEKER’e 18.8 milyar lira; TCDD’ye 8.4 milyar lira sermaye transferi için ödenek artışı yapılacak.

Sosyal Güvenlik Kurumuna işveren prim teşviki karşılığı yapılan ödemeler için 13.8 milyar, SGK’nın açığının finansmanı için 86.3 milyar, üniversite hastanelerinin silinen borçları için SGK’ya 1.3 milyar ödenek ayrıldı.

Karayolları Genel Müdürlüğüne yol yapım giderleri için 16.3 milyar lira, trafik garanti ve katkı payı ödemeleri için 5.6 milyar lira, yolların bakım ve onarım giderleri için 4.7 milyar lira; Sağlık Bakanlığına şehir hastanelerinin kirası için 3.6 milyar lira, hastane yapımları için 3.9 milyar lira ek ödenek aktarılacak.

Vergiden 1.1 milyar lira gelir bekleniyor

Ek bütçe ile 1 milyar 83 milyon lira vergi geliri, 36.5 milyar lira teşebbüs ve mülkiyet geliri, 1.7 milyar lira sermaye geliri, 116.8 milyar lira da diğer kalemlerden gelir öngörülüyor. Vergi iadeleri ve vergi indirimlerinin 158.2 milyar lira olması, böylece net gelirin 1 trilyon 80 milyar lirayı bulması hedefleniyor.

Teşebbüs ve mülkiyet gelirlerinin 29.5 milyarı kamu bankalarından elde edilen temettü gelirlerinden oluşuyor.

Geçici kurumlar vergisinden 315.3 milyar lira, gelir vergisinden 55 milyar lira, dahilde alınan katma değer vergisinden 162.3 milyar, özel tüketim vergisinden 157.3 milyar lira ilave gelir bekleniyor. ÖTV gelirlerinin 47.2 milyarı petrol ve doğalgaz ürünlerinden, 70.3 milyarı motorlu taşıt araçlarının satışından, 11.8 milyarı alkollü içkilerden, 17 milyarı tütün mamullerinden, 9.6 milyarı da dayanıklı tüketim malları satışından öngörülüyor.

Ayrıca, ithalde alınan katma değer vergisinde 284.1 milyar, tapu harçlarından 18.6 milyar lira gelir artışı bekleniyor.

Paylaşın