Afganistan’daki Birleşmiş Milletler (BM) misyonunun (UNAMA) hazırladığı yeni rapora göre 2021 Ağustos’un ortasından bu yıl mayıs sonuna kadar saldırılarda en az 3 bin 774 sivilin öldüğü veya yaralandığı kaydedildi.
Öte yandan BM raporu Afganistan’da “kayda değer sayıda” kişinin, hiçbir grubun üstlenmediği veya BM misyonunun herhangi bir yapıyla ilişkilendiremediği saldırılardan dolayı öldüğünü eklerken, bu ölümlerin tahmini veya kesin sayısını vermedi.
İlgili yıla ait BM raporuna göre 2020’de 8 bin 820 sivilin öldüğü veya yaralandığı kaydedilirken, bunların 3 bin 35’ini hayatını kaybedenler oluşturuyordu.
BM’nin bu yılki raporunda Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinden bu yana düzenlenen saldırıların 4’te 3’ünün “ibadet yerleri, okul ve pazarlar gibi kalabalık alanlarda” el yapımı patlayıcılarla gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. Bu saldırılarda sert İslamcı rejim altında 92 kadın ve 287 çocuk öldürüldü.
Independent Türkçe’de yer alan habere göre; Birleşmiş Milletler (BM) salı günü, Taliban’ın ülkenin kontrolünü ele geçirmesinin ardından 1095’i şiddete bağlı ölüm olmak üzere Afganistan’da 3 bin 700’den fazla sivilin öldüğü veya yaralandığının kaydedildiğini bildirdi.
Ölen ve yaralanan sivillerin sayısı binlere varsa da savaş ve isyanla geçen önceki yıllara kıyasla azaldı.
Afganistan’daki BM misyonunun (UNAMA) hazırladığı yeni rapora göre 2021 Ağustos’un ortasından bu yıl mayıs sonuna kadar en az 3 bin 774 sivilin öldüğü veya yaralandığı kaydedildi.
Öte yandan BM raporu Afganistan’da “kayda değer sayıda” kişinin, hiçbir grubun üstlenmediği veya BM misyonunun herhangi bir yapıyla ilişkilendiremediği saldırılardan dolayı öldüğünü eklerken, bu ölümlerin tahmini veya kesin sayısını vermedi.
İlgili yıla ait BM raporuna göre 2020’de 8 bin 820 sivilin öldüğü veya yaralandığı kaydedilirken, bunların 3 bin 35’ini hayatını kaybedenler oluşturuyordu.
BM’nin bu yılki raporunda Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinden bu yana düzenlenen saldırıların 4’te 3’ünün “ibadet yerleri, okul ve pazarlar gibi kalabalık alanlarda” el yapımı patlayıcılarla gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. Bu saldırılarda sert İslamcı rejim altında 92 kadın ve 287 çocuk öldürüldü.
Raporda, el yapımı patlayıcıyla düzenenen saldırıların çoğunun Taliban’ın bölgedeki ezeli rakibi olan ve IŞİD grubunun, IŞİD-Horasan diye bilinen kolu tarafından gerçekleştirildiği de eklendi.
Ayrıca raporda Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinden bu yana “intihar saldırılarının öldürücülüğünden” endişe duyulduğu, daha az saldırının daha fazla ölüm ve yaralanmaya yol açtığı belirtildi.
Bu saldırılar Afganistan’ın ülke çapında mali ve ekonomik krizle sarsıldığı bir dönemde gerçekleşiyor.
Rapora göre ülke, Taliban’ın iktidara gelmesinden bu yana bağışçı fonlarında yaşanan keskin düşüşle boğuşurken, mağdurlar Taliban liderliğindeki mevcut hükümet altında “tıbbi, mali ve psikososyal desteğe” erişmekte zorlanıyor.
Bu saldırıların derhal durdurulmasını talep eden UNAMA, Taliban’ın fiili iktidarının artık ülke nüfusunun güvenliğinden sorumlu olduğunu da ekledi.
Rapora yanıt veren Taliban Dışişleri Bakanlığı, grubun 2021’de ABD ve NATO yetkililerinden kontrolü almasının ardından durumun kademeli şekilde iyileştiğini belirtti.
Bakanlık, Taliban’ın yönetimi Afganistan “çöküşün eşiğindeyken” ele geçirdiğini ve düzgün yönetimle doğru kararlar alarak “ülkeyi ve hükümeti bir krizden kurtarmayı başardığını” iddia etti.
“Ülke genelinde güvenlik sağlandı” diye belirtilen açıklamada Taliban’ın Şii mekanları da dahil ibadet yerleri ve kutsal türbelerin güvenliğini öncelik olarak gördüğü ifade edildi.
Taliban, kız çocuklarının 6. sınıftan sonra eğitim almasını yasaklayarak ve kadınların kamusal hayattaki ve iş hayatının çoğundaki varlığını ortadan kaldırarak toplumsal cinsiyete dayalı zulme yol açan sert kurallar getirdi. Rejim kadınların sivil toplum örgütlerinde ve BM’de çalışmasını da yasaklayarak milyonlarca kişiye yardım ulaştırılmasını fiilen engelledi.
Tüm bunlar grubun Kabil’in kontrolünü ele geçirdikten sonra, ilk başta daha ılımlı bir yönetim vaat etmesine karşın gerçekleşti.
Afganistan ve Taliban
Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.
İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.
Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.
Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.
En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.
Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.
Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.
Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.
Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.
Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.
2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.
15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.