Rusya’dan Suriye Açıklaması: Türkiye, Çekilmeyi Konuşmaya Hazır

Ankara – Şam hattındaki normalleşme sürecini değerlendiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Türkiye’nin Suriye’den asker çekmeyi görüşmeye hazır olduğunu ama müzakerelerin ana parametrelerinde henüz uzlaşma sağlanmadığını” dedi ve ekledi:

“Sığınmacıların dönüşü, terör tehdidini bastırmak için gerekli önlemler -ki bu, Türk birliklerinin varlığını gereksiz hale getirecek- bunlar üzerinde konuşuyoruz. Tüm bunlar görüşmeler kapsamında.”

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın, Türkiye’nin ülkesinden asker çekmesini istediğini ancak bunun normalleşme görüşmeleri için bir ön şart olmadığını söylemesinin ardından, Rusya’dan dikkat çekici bir açıklama geldi.

Artı Gerçek’in aktardığına göre; Russia Today kanalı ile “Doğu’ya Köprüler” belgeseli için bir söyleşi gerçekleştiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye hükümeti açısından “ilişkilerde normalleşme için Suriye’deki Türk askerlerinin nihayetinde çekileceğine dair açık bir karar alınmasının şart olduğunu” söyledi. Türkiye’nin de çekilmeyi görüşmeye hazır olduğunu savunan Lavrov, şu ifadeleri kullandı:

“Türkler buna hazır ama ayrıntılı parametreler üzerinde henüz uzlaşma sağlanmadı. Sığınmacıların dönüşü, terör tehdidini bastırmak için gerekli önlemler -ki bu, Türk birliklerinin varlığını gereksiz hale getirecek- bunlar üzerinde konuşuyoruz. Tüm bunlar görüşmeler kapsamında.”

Lavrov, Rusya, Türkiye, Suriye ve İran arasında Şam-Ankara hattındaki normalleşmeyi görüşmek için yakın gelecekte bir görüşmenin planlandığını da açıkladı: “Geçen sene savunma ve dışişleri bakanlıkları ile özel kurumların katılımıyla toplantılar düzenlemek için büyük çaba sarf ettik.

Bu toplantıları Suriye Arap Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yol açabilecek koşulları ele almak için kullandık. Bu toplantılara Suriye, Türkiye, Rusya ve İran’ın temsilcileri katıldı. Şimdi yeni bir toplantı hazırlamanın mantıklı olacağına inanıyoruz. Öngörülebilir bir gelecekte bunun gerçekleşeceğinden eminim.”

Normalleşmede ilk adım 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’da yaptığı basın toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a Suriye ile normalleşme gündemi kapsamında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme talimatı verdiğini söylemişti.

Washington dönüşü uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan yol haritasının muhataplarıyla birlikte Fidan’ın oluşturacağını bildirmişti. “Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak” diyen Erdoğan, bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylemişti.

Şu ana kadar bu sürecin olumlu istikamette geliştiğini ve yakın zamanda somut adımlar atılmasını beklediklerini ifade eden Erdoğan, ABD ve İran’ın da bu süreci desteklemesi gerektiğine dikkat çekmişti. Bu süreci baltalamak isteyenlere karşı da “hazırlıklı oldukları” mesajını vermişti.

Erdoğan, “Suriye’nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız” demişti.

16 Temmuz’da yapılan kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, Beşar Esad’a isim vermeden çağrıda bulunarak, “Karşılıklı saygı ve müşterek menfaatler temelinde daha önce karşımızda konumlanan ülkelerle dahi ilişkilerimizi güçlendirdik. Tüm bunları malum çevrelerin körüklediği eksen tartışmasına rağmen başardık” demiş ve eklemişti:

“Dostlarımızın sayısını çoğaltmaya büyük önem veriyoruz. Büyük güçler arasındaki paylaşım kavgasının hızlandığı bir dönemde dış siyasette yeni denklemler kurmamız Türkiye için tercihten öte ihtiyaçtır. Bu açılımlara komşularımızla birlikte diğer ülkelerin de muhtaç olduğunu görüyoruz. Bunun için sıkılı yumrukların açılmasında fayda olduğunu görüyoruz.”

Suriye Halk Meclisi’nde konuşan Devlet Başkanı Beşar Esad, “Egemenlik ve uluslararası hukuk, ilişkilerin onarılması konusunda ciddi olan tüm tarafların ilkeleriyle tutarlıdır ve terörle mücadele her iki tarafın da ortak çıkarıdır” demiş ve eklemişti:

“Komşu ülkenin topraklarını oradan çekilmek için işgal etmedik, teröre desteğimizi durdurmak için de destek vermedik … Çözüm açık sözlü olmak ve kibri değil hatayı tespit etmektir… Gerçek nedenlerini göremediğimiz bir sorunu nasıl çözebiliriz? İlişkiyi yeniden tesis etmek için öncelikle bu ilişkinin bozulmasına neden olan sebeplerin ortadan kaldırılması gerekir ve biz hiçbir hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz.”

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme: Türkiye’den Dört Şart

Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için iki ülke yetkilileri tarafından verilen mesajlara bir yenisi eklendi. Son olarak Dışişleri Bakanlığı kaynakları, ilişkilerin 2011 öncesine dönmesi için Türkiye’nin dört şartını açıkladı.

TRT Haber’de yer alan habere göre; Ankara, Suriye ile ilişkilerin normalleşmesi için şu dört şarta sahip: Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve birliğini muhafaza etmek üzere terör unsurlarından arındırılması,

Suriye’nin kendi halkıyla, kendi halkının meşru talep ve beklentileri temelinde 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı çerçevesinde gerçek bir ulusal uzlaşı sağlaması, bununla bağlantılı olarak güvenli ve onurlu geri dönüşler için gerekli koşulların oluşturulması, insani yardımların kesintisiz şekilde sürmesinden geçmektedir.

Normalleşmede ilk adım 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’da yaptığı basın toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a Suriye ile normalleşme gündemi kapsamında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme talimatı verdiğini söylemişti.

Washington dönüşü uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan yol haritasının muhataplarıyla birlikte Fidan’ın oluşturacağını bildirmişti. “Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak” diyen Erdoğan, bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylemişti.

Şu ana kadar bu sürecin olumlu istikamette geliştiğini ve yakın zamanda somut adımlar atılmasını beklediklerini ifade eden Erdoğan, ABD ve İran’ın da bu süreci desteklemesi gerektiğine dikkat çekmişti. Bu süreci baltalamak isteyenlere karşı da “hazırlıklı oldukları” mesajını vermişti.

Erdoğan, “Suriye’nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız” demişti.

16 Temmuz’da yapılan kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, Beşar Esad’a isim vermeden çağrıda bulunarak, “Karşılıklı saygı ve müşterek menfaatler temelinde daha önce karşımızda konumlanan ülkelerle dahi ilişkilerimizi güçlendirdik. Tüm bunları malum çevrelerin körüklediği eksen tartışmasına rağmen başardık” demiş ve eklemişti:

“Dostlarımızın sayısını çoğaltmaya büyük önem veriyoruz. Büyük güçler arasındaki paylaşım kavgasının hızlandığı bir dönemde dış siyasette yeni denklemler kurmamız Türkiye için tercihten öte ihtiyaçtır. Bu açılımlara komşularımızla birlikte diğer ülkelerin de muhtaç olduğunu görüyoruz. Bunun için sıkılı yumrukların açılmasında fayda olduğunu görüyoruz.”

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme: Esad, “Egemenlik” Şartını Yineledi

Suriye Halk Meclisi’nde konuşan Devlet Başkanı Beşar Esad, “Egemenlik ve uluslararası hukuk, ilişkilerin onarılması konusunda ciddi olan tüm tarafların ilkeleriyle tutarlıdır ve terörle mücadele her iki tarafın da ortak çıkarıdır” dedi ve ekledi:

“Komşu ülkenin topraklarını oradan çekilmek için işgal etmedik, teröre desteğimizi durdurmak için de destek vermedik … Çözüm açık sözlü olmak ve kibri değil hatayı tespit etmektir… Gerçek nedenlerini göremediğimiz bir sorunu nasıl çözebiliriz? İlişkiyi yeniden tesis etmek için öncelikle bu ilişkinin bozulmasına neden olan sebeplerin ortadan kaldırılması gerekir ve biz hiçbir hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz.”

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Halk Meclisi’nde yaptığı konuşmada Türkiye ile ilişkiler konusunda açıklamalarda bulundu. Türkiye ile ilişkileri düzeltme çabalarının ‘şimdiye kadar somut bir sonuç getirmediğini’ dile getiren Esad, başta Rusya olmak üzere arabulucu rolünü üstlenen İran ve Irak’ın uzlaşı çabalarına değindi.

“Girişimler, arabulucuların ciddiyetine ve isteğine rağmen, bahsetmeye değer hiçbir sonuç vermedi” ifadelerini kullanan Esad, şöyle devam etti: “Bir ilişkiyi yeniden tesis etmek, önce onun yıkımına yol açan nedenleri ortadan kaldırmayı gerektirir.”

‘Egemenlik’ şartını bir kez daha yineleyen Esad, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını sona erdirmesi gerektiğini belirtti. SANA’nın aktardığına göre Esad, “Egemenlik ve uluslararası hukuk, ilişkilerin onarılması konusunda ciddi olan tüm tarafların ilkeleriyle tutarlıdır ve terörle mücadele her iki tarafın da ortak çıkarıdır” dedi ve şu ifadeleri ekledi:

“Çözüm açık sözlü olmak ve kibri değil hatayı tespit etmektir. Gerçek nedenlerini göremediğimiz bir sorunu nasıl çözebiliriz? İlişkiyi yeniden tesis etmek için öncelikle bu ilişkinin bozulmasına neden olan sebeplerin ortadan kaldırılması gerekir ve biz hiçbir hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz. Herhangi bir müzakere sürecinin başarılı olması için güvenilecek bir referansa ihtiyacı vardır. Daha önceki toplantılarda sonuç alamamanın nedenlerinden biri de referans eksikliğidir. Suriye, Türkiye’nin işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve teröre verdiği desteği durdurması gerektiğini sürekli vurguluyor.”

Suriye Devlet Başkanı, son olarak “Türk yetkililerin açıklamaları asılsızdır, kriterimiz egemenliktir” dedi.

Geçtiğimiz ay Ankara-Şam ilişkilerindeki ‘normalleşme’ sürecine yönelik konuşan Erdoğan, Esad ile olası bir görüşme için ‘her an’ davette bulunabileceklerini söylemişti. Erdoğan, Beşar Esad’ın Türkiye ile ilişkileri düzeltmek adına bir adım attığı anda ‘karşılık vereceklerini’ söylemiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:

“Şimdi öyle bir noktaya geldik ki Beşar Esad şu anda Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında bir adım attığı anda biz de ona karşı o yaklaşımı gösteririz. Çünkü biz dün Suriye ile düşman değildik ki biz Esad ile ailece görüşüyorduk”.

Normalleşmede ilk adım 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’da yaptığı basın toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a Suriye ile normalleşme gündemi kapsamında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme talimatı verdiğini söylemişti.

Washington dönüşü uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan yol haritasının muhataplarıyla birlikte Fidan’ın oluşturacağını bildirmişti. “Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak” diyen Erdoğan, bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylemişti.

Şu ana kadar bu sürecin olumlu istikamette geliştiğini ve yakın zamanda somut adımlar atılmasını beklediklerini ifade eden Erdoğan, ABD ve İran’ın da bu süreci desteklemesi gerektiğine dikkat çekmişti. Bu süreci baltalamak isteyenlere karşı da “hazırlıklı oldukları” mesajını vermişti.

Erdoğan, “Suriye’nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız” demişti.

16 Temmuz’da yapılan kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, Beşar Esad’a isim vermeden çağrıda bulunarak, “Karşılıklı saygı ve müşterek menfaatler temelinde daha önce karşımızda konumlanan ülkelerle dahi ilişkilerimizi güçlendirdik. Tüm bunları malum çevrelerin körüklediği eksen tartışmasına rağmen başardık” demiş ve eklemişti:

“Dostlarımızın sayısını çoğaltmaya büyük önem veriyoruz. Büyük güçler arasındaki paylaşım kavgasının hızlandığı bir dönemde dış siyasette yeni denklemler kurmamız Türkiye için tercihten öte ihtiyaçtır. Bu açılımlara komşularımızla birlikte diğer ülkelerin de muhtaç olduğunu görüyoruz. Bunun için sıkılı yumrukların açılmasında fayda olduğunu görüyoruz.”

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme: ABD Sürece Nasıl Bakıyor?

2023 yılında, dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Rusya’nın başkenti Moskova’da bir araya gelmiş ve toplantıda Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme süreci ele alınmıştı.

Çavuşoğlu – Mikdad görüşmesi 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşından sonra ilk resmi temas olarak kayıtlara geçmişti. Ardından, iki ülke yetilileri tarafından verilen normalleşme mesajlarının yanı sıra resmi kaynaklar tarafından doğrulanmamakla beraber, Türkiye ve Suriyeli istihbarat yetkililerinin teknik düzeyde ilk temasları yaptıkları kaydedilmişti.

Peki ABD, Türkiye-Suriye normalleşme sürecine nasıl bakıyor?

BBC Türkçe’de yer alan habere göre; ABD, Türkiye ile Suriye arasında yeniden canlanan normalleşme sürecine mesafeli olduğunu saklamıyor. ABD’nin iki ülke arasındaki normalleşmenin siyasi sonuçları kadar askeri boyutlarını ele aldığı, özellikle Kuzey Suriye’de olası bir Türkiye-Suriye-Rusya askeri iş birliğinin bölgedeki Amerikan askeri varlığını nasıl etkileyebileceği sorusuna odaklandığı kaydediliyor.

ABD, 2023’te de Türkiye ile Suriye arasında Rusya’nın arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmelere mesafeli olduğunu bildirmişti. Ankara’ya bu konudaki kaygılarını ileten Washington, pozisyonunu kamuoyuna yaptığı açıklamalarla da kayda geçirmişti.

Haziran ayından itibaren yeniden canlanan Türkiye-Suriye normalleşme sürecine ilişkin olarak da kaygılarını dile getiren Washington, en son Ankara Büyükelçisi Jeff Flake aracılığıyla görüşünü iletti. 14 Ağustos’ta Ankara’da Türk gazetecileriyle bir araya gelen Flake, konuyla ilgili bir soru üzerine, “ABD, Suriye ile ilişkilerini normalleştirmeyecek” dedi.

Suriye’deki durumda bir ilerleme olmamasından dolayı hemen herkesin hayal kırıklığı yaşadığını kaydeden Flake, Washington’un Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına bağlılığını yineledi ve açıklamasının sonunda bir kez daha ABD’nin Suriye ile normalleşmeyeceğini vurguladı.

2015 sonunda kabul edilen BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı, Suriye’de muhalefet ve iktidarın ülkede kapsayıcı bir hükümet kurmalarını ve ülkeyi BM gözetiminde adil bir seçime götürmelerini öngörüyordu. İktidar, muhalefet ve sivil toplumdan oluşan komitelerin Cenevre’de başlattıkları yeni anayasa çalışmaları, Şam yönetiminin ayak sürümesi nedeniyle bir sonuca ulaşamadı.

ABD’nin Türkiye-Suriye normalleşme sürecine ilişkin siyasi ve askeri açıdan önemli kaygıları bulunuyor. Kuzey Suriye’de omurgasını Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yakın askeri ve teknik işbirliği içinde olan ve yaklaşık bin asker bulunduran ABD açısından ilk soru, Türkiye-Suriye normalleşmesinin güvenlik alanında ne gibi sonuçlar doğuracağı.

Türkiye ve Suriye’den son dönemde yapılan açıklamalar, Ankara’nın terör örgütü olarak tanımladığı YPG’nin Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine tehdit oluşturduğuna işaret ediyor ve olası bir normalleşme sürecinde bu konuda iki ülkenin işbirliği yapabileceği değerlendirmelerine neden oluyor.

Ankara, Şam ile gerçekleştirilecek normalleşmenin en öncelikli başlığının güvenlik olacağını vurguluyor. Suriye’den Türk sınırlarına dönük tehdidin tamamen ortadan kalkması Ankara açısından öncelikli hedef.

ABD’nin önemli kaygılarından biri de Ankara-Şam yakınlaşmasının Rusya’nın arabuluculuğunda ve İran’ın da katılımıyla sürüyor olması ve iki komşu ülkenin normalleşmesinden bu ülkelerin avantajlı çıkacağı değerlendirmesi.

Rusya ve İran, 2015’ten bu yana Suriye’ye önemli askeri ve ekonomik destek verdiler ve iç savaşta yıkılmamasını sağladılar. Bunun karşılığında her iki ülke de Suriye topraklarında ciddi askeri varlık barındırma hakkını elde etti.

Suriye, özellikle Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki önemli üssü haline geldi. Ülkede iki önemli askeri üssü olan Rusya, en son Kobani’de Suriye ile ortak bir üs daha kurdu. Bu adımın ardından ABD’nin bu bölgeye yakın askerlerini daha iç kısımlara yerleştirdiği iddia edildi.

Türkiye’nin sınırlarının hemen karşısında oluşturulan Rusya-Suriye ortak üssünden rahatsızlık duymadığı Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynaklarının yaptığı açıklamayla ortaya çıktı.

Türk basınına konuşan MSB kaynakları, “Barış Pınarı Harekatı sonrasında ABD ve Rusya ile iki mutabakat imzalamıştık. Bu mutabakatlar kapsamında; terörist unsurların belli bir bölgeye çekilmesiyle ilgili tedbir alınması yer alıyordu. Biz o günden bugüne kadar bu kapsamda yapılacak her türlü çalışmayı olumlu olarak değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandılar.

Aynı kaynaklar, “Orada da Ruslar ile rejimin bir faaliyeti olduğu açık ve bizim tespitlerimizde de bu var. Bu çalışmayı terör örgütü PKK/SDG/PYD-YPG varlığının o bölgede zayıflaması olarak değerlendiriyoruz ve yakınen de gelişmeleri takip ediyoruz” görüşünü ilettiler.

İran’ın da bölgede önemli sayıda milis güçleri bulunuyor. Suriye iç savaşı sırasında Şam yönetiminin devrilmemesinde önemli rol oynayan İran bağlantılı bu güçlerin, Türkiye-Suriye normalleşmesinden hem askeri hem siyasi olarak yararlanabileceği ve varlıklarını pekiştirebilecekleri öngörülüyor.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani 19 Ağustos’ta düzenlediği basın toplantısında, konuyla ilgili bir soru üzerine, “Böyle bir yaklaşımı ciddiyetle destekliyoruz. Her ikisi de İran’ın ortakları olan bölgenin önemli ülkeleri Türkiye ve Suriye, hızlı bir şekilde mevcut sorunları çözmeli, ilişikleri normal koşullara geri getirilmeli. Biz de bu hususta yeni adımları destekliyoruz” dedi.

Normalleşme süreci ne aşamada?

Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme süreci, 2023’te yapılan bakanlar düzeyindeki görüşmelerin ardından tıkanmıştı. Süreç, Rusya’nın bu yılın Haziran ayında Şam nezdinde yaptığı girişimlerin ardından canlanma işaretleri gösterdi.

Bunun en önemli işareti, Şam yönetiminin Türkiye ile ön koşulsuz görüşebileceğine ilişkin verdiği mesaj oldu. Resmi kaynaklar tarafından doğrulanmamakla beraber, Türk ve Suriyeli istihbarat yetkililerinin teknik düzeyde ilk temasları yaptıkları kaydediliyor.

2023 sürecinde olduğu gibi bundan sonraki aşamada yine dışişleri ve savunma bakanları ile istihbarat yetkililerinin katılımıyla bir üst aşamaya geçilmesi öngörülüyor. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de Ağustos ayında yaptığı bir açıklamada Türkiye ve Suriye arasında bakan düzeyinde temasların olabileceğini kaydetti.

Siyasi görüşmelerde sonuç alınması durumunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Rusya ya da başka bir üçüncü ülkede bir araya gelmeleri olasılığı bulunuyor.

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme: Türkiye’nin Çekilme Koşulları Belli Oldu

Reuters’ın sorularını yazılı olarak yanıtlayan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, “Türkiye ancak yeni bir anayasanın kabulü, seçimlerin yapılması ve sınır güvenliğinin sağlanması halinde Suriye’den koordineli çekilmeyi tartışır” dedi.

Haber Merkezi / Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters’ın sorularını yazılı olarak yanıtladı. Güler,  Türkiye ve Suriye arasında normalleşme çabaları kapsamında bakanlar düzeyinde bir görüşme gerçekleştirilebileceğini söyledi. Güler, bunun için “uygun koşulların” yaratılması gerektiğini kaydetti.

Geçen ay Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Bu dargınlığı, kırgınlığı aşmak suretiyle yeni bir süreci başlatalım istiyoruz” sözleriyle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme isteğini dile getirmişti. Türkiye’den gelen görüşme taleplerine Şam rejimi şu ana kadar olumlu bir yanıt vermedi. Esad rejimi görüşme için Türk askerinin Suriye topraklarından çekilmesini şart koşuyor. Türkiye Suriye’nin kuzeyinde geniş bir alanı “güvenli koridor” oluşturma hedefiyle kontrolü altında tutuyor.

Bakan Güler, verdiği mülakatta Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu bölgeden çekilmeyi hangi şartta gündeme alabileceğini de açıkladı. Güler, “Türkiye ancak yeni bir anayasanın kabulü, seçimlerin yapılması ve sınır güvenliğinin sağlanması halinde Suriye’den koordineli çekilmeyi tartışır” dedi.

Normalleşmede ilk adım 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’da yaptığı basın toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a Suriye ile normalleşme gündemi kapsamında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme talimatı verdiğini söylemişti.

Washington dönüşü uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan yol haritasının muhataplarıyla birlikte Fidan’ın oluşturacağını bildirmişti. “Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak” diyen Erdoğan, bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylemişti.

Şu ana kadar bu sürecin olumlu istikamette geliştiğini ve yakın zamanda somut adımlar atılmasını beklediklerini ifade eden Erdoğan, ABD ve İran’ın da bu süreci desteklemesi gerektiğine dikkat çekmişti. Bu süreci baltalamak isteyenlere karşı da “hazırlıklı oldukları” mesajını vermişti.

Erdoğan, “Suriye’nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız” demişti.

16 Temmuz’da yapılan kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, Beşar Esad’a isim vermeden çağrıda bulunarak, “Karşılıklı saygı ve müşterek menfaatler temelinde daha önce karşımızda konumlanan ülkelerle dahi ilişkilerimizi güçlendirdik. Tüm bunları malum çevrelerin körüklediği eksen tartışmasına rağmen başardık” demiş ve eklemişti:

“Dostlarımızın sayısını çoğaltmaya büyük önem veriyoruz. Büyük güçler arasındaki paylaşım kavgasının hızlandığı bir dönemde dış siyasette yeni denklemler kurmamız Türkiye için tercihten öte ihtiyaçtır. Bu açılımlara komşularımızla birlikte diğer ülkelerin de muhtaç olduğunu görüyoruz. Bunun için sıkılı yumrukların açılmasında fayda olduğunu görüyoruz.”

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme: Olası Erdoğan – Esad Görüşmesine İlişkin Açıklama

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, olası Erdoğan – Esad görüşmesine ilişkin, “Biz, Türkiye ve Suriye arasındaki resmi ilişkilerin iki ülkenin toprak bütünlüğünün, birliğinin ve egemenliğinin karşılıklı olarak tanınması temelinde normalleşmesinden yanayız” dedi.

Bogdanov, Erdoğan ile Esad arasındaki olası görüşmenin organizasyonu için ciddi hazırlık yapılması gerektiğini ve Moskova’nın bu tür müzakerelere ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu söyledi.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda, Türkiye – Suriye ilişkilerine değindi.

Bogdanov, konuya ilişkin, “Liderler buluşsaydı çok iyi olurdu, ancak böyle bir görüşme için ciddi hazırlığa ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Moskova’da bu tür görüşmeleri, üçlü görüşmeleri, yani doğrudan ilgili tarafların, Şam ve Ankara’nın resmi temsilcilerinin yer aldığı görüşmeleri gerçekleştirmeye her zaman hazırız” dedi.

Rusya’nın Şam ve Ankara arasındaki ilişkilerin normalleşmesi konusunda İran ve Irak’la da temas halinde olduğunu anlatan Bogdanov, zira bu ülkelerin de Suriye’deki ve Suriye çevresindeki genel duruma olumlu yansıyacak bu normalleşmenin gerçekleşmesine ilgi duyduklarını aktardı.

Bogdanov, Rusya’nın olası Erdoğan – Esad görüşmesi için ev sahipliği önerisinde bulunup bulunmadığının sorulması üzerine de, bu konuda bilgisi olmadığını söyleyerek “Biz, Türkiye ve Suriye arasındaki resmi ilişkilerin iki ülkenin toprak bütünlüğünün, birliğinin ve egemenliğinin karşılıklı olarak tanınması temelinde normalleşmesinden yanayız” diye ekledi.

Normalleşmede ilk adım 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’da yaptığı basın toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a Suriye ile normalleşme gündemi kapsamında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme talimatı verdiğini söylemişti.

Washington dönüşü uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan yol haritasının muhataplarıyla birlikte Fidan’ın oluşturacağını bildirmişti. “Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak” diyen Erdoğan, bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylemişti.

Şu ana kadar bu sürecin olumlu istikamette geliştiğini ve yakın zamanda somut adımlar atılmasını beklediklerini ifade eden Erdoğan, ABD ve İran’ın da bu süreci desteklemesi gerektiğine dikkat çekmişti. Bu süreci baltalamak isteyenlere karşı da “hazırlıklı oldukları” mesajını vermişti.

Erdoğan, “Suriye’nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız” demişti.

16 Temmuz’da yapılan kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, Beşar Esad’a isim vermeden çağrıda bulunarak, “Karşılıklı saygı ve müşterek menfaatler temelinde daha önce karşımızda konumlanan ülkelerle dahi ilişkilerimizi güçlendirdik. Tüm bunları malum çevrelerin körüklediği eksen tartışmasına rağmen başardık” demiş ve eklemişti:

“Dostlarımızın sayısını çoğaltmaya büyük önem veriyoruz. Büyük güçler arasındaki paylaşım kavgasının hızlandığı bir dönemde dış siyasette yeni denklemler kurmamız Türkiye için tercihten öte ihtiyaçtır. Bu açılımlara komşularımızla birlikte diğer ülkelerin de muhtaç olduğunu görüyoruz. Bunun için sıkılı yumrukların açılmasında fayda olduğunu görüyoruz.”

Paylaşın

Suriye’nin Doğusunda Şiddetli Çatışmalar

Suriye’nin doğusunda yer alan Deyrizor’da Arap aşiretler ile SDG arasında yaşanan çatışmalarda 6 kişinin öldüğü, en az 19 kişinin de yaralandığı duyuruldu. SDG’nin çatışma bölgesine askeri güç takviyesi yaptığı bildirildi.

Zengin petrol yataklarının bulunduğu Deyrizor bölgesinde geçen yıl eylül ayında Arap aşiretleriyle SDG arasında yaşanan çatışmalarda en az 52 kişi hayatını kaybetmişti.

Suriye’nin doğusundaki Deyrizor vilayetinde, Esad rejimi ve İran destekli Arap aşiretleri ile ABD’nin bölgedeki müttefiki Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bağlı kuvvetler arasında çıkan çatışmalarda en az altı kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.

Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, yaşanan çatışmalarda en az 19 kişinin de yaralandığını duyurdu. Gözlemevi, ölen altı kişiden üçünün siviller, diğer üçünün ise Arap aşiret savaşçıları olduğunu kaydetti.

Anadolu Ajansı (AA) muhabirinin yerel kaynaklardan edindiği bilgilere göre ise çatışmalar Suriye’nin doğu kırsalındaki dokuz ayrı noktada yaşandı. Haberde, Arap aşiretlerinin Busayra, İbrehiyye, Elharice, Tayyane, Ebu Hammam, Gazanic, Keşkiyye, Ziban ve Ellatva köylerindeki SDG’nin yol kontrol noktaları ile karargahlarına saldırı düzenlediği aktarıldı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, çatışmaların Arap savaşçıların saldırısı ile başladığını kaydetti. SDG militanları ise, Arap aşiret savaşçılarının kontrol noktalarındaki ve askeri üslerdeki SDG’lilere ateş açtığını öne sürdü.

Çatışma noktalarından biri olan Ziban, Deyrizor’daki en zengin petrol yataklarından biri olan El Ömer petrol sahasına yalnızca birkaç kilometre mesafede yer alıyor. Söz konusu petrol sahasının içinde SDG savaşçıları ile ABD askerlerinin konuşlandığı bir üs de bulunuyor. SDG’nin bel kemiğini oluşturan Halk Savunma Birlikleri (YPG), Türkiye tarafından PKK’nın Suriye kolu olarak görülüyor ve terör örgütü listesinde yer alıyor.

Bölgede kontrolü elinde tutan SDG, Fırat Nehri’nin doğusunda süresiz sokağa çıkma yasağı kararı aldı ve yasağa uymayanların adli makamlara teslim edileceğini bildirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, SDG’nin çatışma bölgesine askeri güç takviyesi yaptığını duyurdu.

Deyrizor bölgesinde geçen yıl Eylül ayında Arap aşiretleriyle SDG arasında yaşanan çatışmalarda en az 52 kişi hayatını kaybetmişti.

Suriye’de bugüne dek devam eden çatışma ortamı 2011 yılında Beşar Esad hükümetine karşı protestolarla başladı. Şam’ın bu protestolara şiddetle yanıt vermesinin ardından bugüne dek yaşanan iç savaş neticesinde, ülkenin çeşitli bölgelerinde farklı gruplar hüküm sürüyor.

Beşar Esad, son yıllardaki kazanımlarının ardından şu an Suriye topraklarının yaklaşık üçte ikisinde kontrolü elinde bulunduruyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Kremlin, “Erdoğan Ve Esad Moskova’da Görüşecek” İddiasını Yalanlamadı

Kremlin, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Ağustos ayında Rusya’nın başkenti Moskova’da görüşecek iddialarını yalanlamadı.

Haber Merkezi / Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Sabah gazetesinde çıkan bu haberle ilgili soru üzerine “Çeşitli düzeylerdeki Türk ve Suriyeli temsilciler arasında belli temaslar kurulmasının kolaylaştırılması konusu gerçekten gündemde” yanıtını verdi.

Dimitri Peskov, “Elbette bölgede önemli rol oynayan bir ülke olan Rusya dâhil birçok ülke iki ülkenin ilişki kurmasına yardımcı olmak istiyor. Bu tüm bölge için önemli” diye ekledi.

Daily Sabah’ta yer alan Dilara Aslan’ın haberinde, görüşmelere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in arabuluculuk yapmasının planlandığı, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin de görüşmeye davet edilebileceği iddia edildi. İran’ın ise yüksek ihtimalle davet edilmeyeceği öne sürülmüştü.

Öte yandan Erdoğan’ın Esad ile Moskova’da bir araya geleceği yönündeki haberler yalanlanmıştı. Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili konuya ilişkin, “Sayın Cumhurbaşkanımızın, Suriye Cumhurbaşkanı Esad’la Moskova’da bir görüşme yapacağı yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır” ifadelerini kullanmıştı.

Normalleşmede ilk adım 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’da yaptığı basın toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a Suriye ile normalleşme gündemi kapsamında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme talimatı verdiğini söylemişti.

Washington dönüşü uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan yol haritasının muhataplarıyla birlikte Fidan’ın oluşturacağını bildirmişti. “Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak” diyen Erdoğan, bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylemişti.

Şu ana kadar bu sürecin olumlu istikamette geliştiğini ve yakın zamanda somut adımlar atılmasını beklediklerini ifade eden Erdoğan, ABD ve İran’ın da bu süreci desteklemesi gerektiğine dikkat çekmişti. Bu süreci baltalamak isteyenlere karşı da “hazırlıklı oldukları” mesajını vermişti.

Erdoğan, “Suriye’nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız” demişti.

16 Temmuz’da yapılan kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, Beşar Esad’a isim vermeden çağrıda bulunarak, “Karşılıklı saygı ve müşterek menfaatler temelinde daha önce karşımızda konumlanan ülkelerle dahi ilişkilerimizi güçlendirdik. Tüm bunları malum çevrelerin körüklediği eksen tartışmasına rağmen başardık” demiş ve eklemişti:

“Dostlarımızın sayısını çoğaltmaya büyük önem veriyoruz. Büyük güçler arasındaki paylaşım kavgasının hızlandığı bir dönemde dış siyasette yeni denklemler kurmamız Türkiye için tercihten öte ihtiyaçtır. Bu açılımlara komşularımızla birlikte diğer ülkelerin de muhtaç olduğunu görüyoruz. Bunun için sıkılı yumrukların açılmasında fayda olduğunu görüyoruz.”

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme: Erdoğan İle Esad Nerede Ve Ne Zaman Görüşecek?

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Ağustos ayında Rusya’nın başkenti Moskova’da görüşebileceği öne sürüldü.

Daily Sabah’ta yer alan Dilara Aslan’ın haberinde, görüşmelere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in arabuluculuk yapmasının planlandığı, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin de görüşmeye davet edilebileceği iddia edildi. İran’ın ise yüksek ihtimalle davet edilmeyeceği öne sürüldü.

Öte yandan Erdoğan’ın Esad ile Moskova’da bir araya geleceği yönündeki haberler yalanlandı. Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili konuya ilişkin, “Sayın Cumhurbaşkanımızın, Suriye Cumhurbaşkanı Esad’la Moskova’da bir görüşme yapacağı yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır” ifadelerini kullandı.

Normalleşmede ilk adım 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’da yaptığı basın toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a Suriye ile normalleşme gündemi kapsamında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme talimatı verdiğini söylemişti.

Washington dönüşü uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan yol haritasının muhataplarıyla birlikte Fidan’ın oluşturacağını bildirmişti. “Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak” diyen Erdoğan, bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylemişti.

Şu ana kadar bu sürecin olumlu istikamette geliştiğini ve yakın zamanda somut adımlar atılmasını beklediklerini ifade eden Erdoğan, ABD ve İran’ın da bu süreci desteklemesi gerektiğine dikkat çekmişti. Bu süreci baltalamak isteyenlere karşı da “hazırlıklı oldukları” mesajını vermişti.

Erdoğan, “Suriye’nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız” demişti.

16 Temmuz’da yapılan kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, Beşar Esad’a isim vermeden çağrıda bulunarak, “Karşılıklı saygı ve müşterek menfaatler temelinde daha önce karşımızda konumlanan ülkelerle dahi ilişkilerimizi güçlendirdik. Tüm bunları malum çevrelerin körüklediği eksen tartışmasına rağmen başardık” demiş ve eklemişti:

“Dostlarımızın sayısını çoğaltmaya büyük önem veriyoruz. Büyük güçler arasındaki paylaşım kavgasının hızlandığı bir dönemde dış siyasette yeni denklemler kurmamız Türkiye için tercihten öte ihtiyaçtır. Bu açılımlara komşularımızla birlikte diğer ülkelerin de muhtaç olduğunu görüyoruz. Bunun için sıkılı yumrukların açılmasında fayda olduğunu görüyoruz.”

Paylaşın

Suriye’de Parlamento Seçimlerini İktidardaki Baas Partisi Kazandı

Suriye’de parlamento seçimlerinde iktidardaki Baas Partisi, beklenen çoğunluğu elde etti. 2011 yılında başlayan iç savaş sonrası yapılan dördüncü seçimde katılım oranı yüzde 40’ın altında kaldı.

Haber Merkezi / Ülkenin kuzeyinde Türkiye’nin desteklediği muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde, Kürtlerin kontrolündeki kuzeydoğuda ve kuzeybatıda ve cihatçıların kontrolündeki İdlib de yaşayanlar seçimlerde oy kullanmadı.

Milletvekilleri ilk oturumda bir başkan ve hükümet seçecek, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın kabineyi kurmakla görevli yeni bir başbakan atayana kadar geçici rol üstlenecek.

Beşar Esad’ın Baas Partisi ve müttefik partiler parlamentoda 185 sandalyenin sahibi oldu. 250 sandalyeli Halk Meclisi (Suriye parlamentosu) için yapılan seçim, Şam yönetiminin kontrolündeki 15 bölgede kurulan toplam 8.151 sandıkta gerçekleşti.

Suriye Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Cihad Murad, ilk seçim sonuçlarına göre Baas Partisi ve müttefiklerinin 185 sandalye kazandığını duyurdu. Murad, 19,3 milyon kayıtlı seçmenin bulunduğu ülkede seçimlere katılımın yüzde 38 oranında gerçekleştiğini söyledi.

Seçim yetkililerinin usulsüzlükler olduğunu açıkladığı Halep, Lazkiye, Hama ve Dera şehirlerinde seçimler tekrarlandı. Ülkede yapılan seçimlerde, Baas Partisi ön seçimlerini geçerek nihai listeye girmeye hak kazanan isimler genellikle parlamentoya girmeyi başarıyor.

2011 yılında başlayan iç savaşın ardından Suriye’de 2012, 2016 ve 2020 yıllarında 3 kez genel seçim yapıldı. 2020 yılında yapılan parlamento seçimlerinde Beşar Esad başında olduğu Baas Partisi 166 sandalye kazanmıştı. Baas müttefiki partiler 17 sandalyenin sahibi olmuş, 67 bağımsız aday da parlamentoya girmişti.

Beşar Esad’ın önümüzdeki dönemde 2028 yılında başkanlığını sona erdirecek dönem sınırlamasına karşı görev süresini uzatmak için anayasa değişikliğini parlamentodan geçirmesi bekleniyor.

Paylaşın